• Sonuç bulunamadı

İnsan hakları ve özgürlükler pozitif hukuk sınırlarını taşan, hukukça çerçevelenmiş veya güvencelenmiş beşeri ayrıcalıklardır.342 Din özgürlüğü ise bir görüşe göre özgürlüklerin asıl kalkış noktasını oluştururken343, başka bir görüşe göre düşünce, kanaat ve vicdan özgürlüğünün tabi bir sonucu ve tezahürüdür.344

Demokrasi ve çoğulculuk kavramları da din özgürlüğü ile yakından ilgilidir. İnsan

335 Age., s.44.

336 ERDOĞAN, Demokrasi, s.34. 337 DONNELY, s.44.

338 AKAD - VURAL DİNÇKOL s. 134. 339 KABOĞLU,Özgürlükler, s.268. 340 AKAD - VURAL DİNÇKOL, s. 134. 341 Age., s. 134.

342 KABOĞLU,Özgürlükler, s.12. 343 ALDIKAÇTI, O., s.46.

haklarının temelinde din özgürlüğünün yattığını savunanlar345 kadar demokrasi ve din özgürlüğünün birbiriyle bağlantılı kavramlar olduğunu, dini hoşgörünün tesisine yönelik çabaların demokratik toplumların ortaya çıkmasında itici güç rolü oynadığını ileri sürenler346 de vardır.

Aslında din ve vicdan özgürlüğü temelde kişinin vicdani bir kanaate sahip olması ve bu kanaatin dışa vurulması olmak üzere insanlık durumunun iki yönüyle ilgilidir. Din özgürlüğü kavramının İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde vicdan ve düşünce özgürlüğü ile birlikte zikredilmesi, bu kavramlar arasında yakın bir ilişki olduğunu ima etse de, gerek vicdan gerekse düşünce özgürlüğünün kapsamı din özgürlünün kapsamından daha geniştir.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 18. maddesi, “Herkes düşünce, din ve vicdan özgürlüğüne sahiptir. bu hak, herkesin istediği dine yada inanca sahip veya bunları benimseme özgürlüğünü kapsadığı gibi, herkesin ister tek tek isterse başkaları ile birlikte toplu olarak, kendi din yada inancını tapınma, uyma ve uygulama veya öğretme bakımından, açık yada kapalı biçimde ortaya koyma özgürlüğünü kapsar.”

Ayrıca BM Genel Kurulu din ve inanç özgürlüğü ile ilgili olarak “Din veya İnanca Dayalı Her Türlü Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılığın Kaldırılması Bildirgesi” ile bu konudaki genel prensipleri belirlemiştir. Bildirgenin 6. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:

“Madde-6. Bu Bildirgenin 1. Maddesi uyarınca ve 1. Maddesinin 3. Fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, düşünce, vicdan, din ya da inanç özgürlüğü hakkı diğerlerinin yanı sıra,

a) Bir din ya da inancın gerekleri uyarınca ibadet ya da toplanma ve bu amaçla ibadet yerleri kurma ve koruma,

b) Uygun yardım ve insancıl amaçlı kurumlar kurma ve koruma,

c) Bir din ya da inancın tören ya da törenlerine ilişkin araç ya da gereçleri yeterli ölçüde yapma, edinme ya da kullanma,

d) Bu alanlarda ilgili metinleri yazma, yayınlama ve yayma, e) Bir din ya da inancı bu amaçlara uygun yerlerde öğretme,

f) Bireylerden ve kurumlardan gönüllü maddi ya da başka yardımlar isteme ya da alma,

g) Herhangi bir din ya da inancın gerekimleri ve standartlarının öngördüğü uygun liderleri yetiştirme, atama, seçme ya da yerini alacak olanı belirleme,

h) Dinin ya da inancın kuralları uyarınca tatil günlerine uyma ve bayram ve törenleri kutlama,

345 ÖKTEM, A. E., Uluslararası Hukukta İnanç Özgürlüğü, Liberte Yay., Ankara 2002, s. 46.

i) Din ve inanç konularında ulusal ve uluslararası düzeylerde bireylerle ve topluluklarla iletişim kurma ve sürdürme,özgürlüklerini içerir.”

Avrupa Birliği Temel Haklar Anlaşması’nın 10. maddesi ise düşünce, inanç ve din özgürlüğünü hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde yer kalmayacak şekilde düzenlemektedir:

“Herkes düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, tek başına ya da başkalarıyla birlikte topluluk halinde ve herkesin önünde veya özel olarak, din ya da inanç değiştirme özgürlüğünün yanı sıra, ibadette, öğretimde, uygulamada ve törenlerde dinini veya inancını açıkça ortaya koyma özgürlüğünü de içerir.”347

2.2.1 Bir Dine inanma ve İnanmama Özgürlüğü

Bir dine inanma ve inanmama özgürlüğü din ve vicdan özgürlüğünün birinci boyutunu ifade etmektedir. Bireyler bir dine inanıp inanmamakta serbesttir başka bir deyişle inanma ve/veya inanmama tutumu din ve vicdan özgürlüğünün koruması altındadır. Dolayısıyla din ve vicdan özgürlüğü sadece herhangi bir dinin inananlarını veya dindarlarını değil, aynı zamanda dine ilgisiz veya kayıtsız olanlarla, herhangi bir dine inanmayanları ve tanrıtanımazları da korumaktadır.

Din ve vicdan özgürlüğünün bu boyutu, dini inancı olup olmamasına ya da aynı dini inanca sahip olmakla birlikte farklı mezheplere, dini cemaatlere ve kiliselere mensup olunmasına veya bağımsız dindarlar olunmasına göre insanlar arasında ayrım yapılmasını engellemektedir.

Ayrıca bu korumaya, mensup olunan dini değiştirmek ve dinden çıkmak da girmektedir. Din ve vicdan özgürlüğünün bu yönü İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, m. 18; Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi, m. 9; Sivil ve siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, m. 24; Avrupa İnsan Hakları Yasa Tasarısı, m. 10/1 gibi başlıca uluslararası insan hakları belgelerinde açıkça güvence altına alınmıştır.

2.2.2 Dinin Gereklerini Yerine Getirme Özgürlüğü

Dinin gereklerini yerine getirme özgürlüğü, inananların bireysel hayatlarında ve toplumsal ilişkilerinde dini inançlarının gerektirdiği şekilde davranma özgürlüklerini içermektedir. Çünkü din ve vicdan özgürlüğü sadece bireylerin inançlarını ve vicdani kanaatlerini güvence altına almakla gerçekleşmiş olmaz. “Din sırf bir inançtan ibaret değildir.

347

Din, aynı zamanda ameli bir hayat yolu; emirler yasaklar ihtiva eden ilahi bir kanundur. Dindar olan bir kimsenin bu yolda yürümesi ve bu kanunun emirlerini yerine getirmesi, yasak ettiği fiil ve hareketlerden kaçınması, hülasa dindarlığın gereğini yapması lazımdır.”348

Dinin gerektirdiği bireysel ve toplu ibadetler ve dini ayinler, yine dinin inanan kişiye yüklediği bireysel ve toplum hayatıyla ilgili ödevler bu özgürlüğün konusunu oluşturmaktadır. İbadet “Tanrıya kulluk etmek, kutsala yaklaşmak ve yakınlaşmak için yapılmakta olan dini eylemlerdir.”349 İbadet özgürlüğü din özgürlüğünün doğal bir uzantısı olarak, “konviksiyonu” ortaya koyma hakkını anlatmaktadır. Birey tek başına veya toplu halde, özel veya kamusal yaşamda ibadet ve ayinler yoluyla inancı doğrultusunda hareket etme serbestliğine sahiptir.350

Bu özgürlük 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 18. madde 1. fıkrada “kişinin dinini ve inancını tek başına veya diğer insanlarla birlikte cemaat halinde, alenen veya gizli öğrenme, uygulama, ibadet ve ritüelleri yerine getirmek suretiyle yaşama özgürlüğü” cümlesi ile yer almaktadır.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ndeki bu ibare 1950 tarihli Avrupa İnsan Temel Hak ve Özgürlükleri Sözleşmesi’nde, 1966 tarihli Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Paktı’nda (m. 18) ve ileride çıkacak Avrupa Anayasası’nda yer alacak Avrupa Temel Haklar Bildirgesi’nde (m. 10) tekrarlanmaktadır. Fakat aynı özgürlüğe hem Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nde, hem Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde (m. 10/ 2) hem de Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Paktı’nda (m. 18/3) birçok sınırlama getirilmektedir (m. 29).

2.2.3 Dini Tebliğ ve Telkin Etme Özgürlüğü

Tüm dinler “en üstün” inanç sistemi olma iddiasına sahiptirler ve inananlara tebliğ etme görevi yüklerler. Ancak din ve vicdan özgürlüğünün unsurlarından olan kişinin dini inancını yaymak üzere başkalarına tebliğ ve telkinde bulunabilmesi, dini bir referanstan değil, özgürlüğün doğasından kaynaklanmamaktadır. Herhangi bir dini inancın yayılması amacıyla yürütülen propaganda faaliyetlerinin yasaklanması veya cezai müeyyideye bağlanması din ve vicdan özgürlüğüne aykırıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 9. madde ile ilgili ilk verdiği

348 KUZU, B., “Din-Vicdan Hürriyeti ve Türkiye'de Laiklik Anlayışı”, Demokratik Hukuk Devletinde Din ve

Vicdan Hürriyeti, Ensar Neşriat, İstanbul 2002.

349 TAPLAMACIOĞLU, s.285. 350 KABOĞLU,Özgürlükler, s.367.

kararda dini telkinin “ikna” etme hakkını da kapsadığını belirtmiştir.351

2.2.4 Dini Eğitim ve Öğretim Özgürlüğü

Evrensel Bildiri başta olmak üzere bütün uluslararası hukuk belgelerinde din ve vicdan özgürlüğünün "öğretim" hakkını da içerdiği hüküm altına alınmıştır. Öğretim özgürlüğü, kamu okulları yanında, dini ağırlıklı olanları da dahil olmak üzere her türlü özel eğitim kurumunun kurulup işletilmesinin serbest olmasını gerektirir.

Nitekim, 1966 tarihli Birleşmiş Milletler Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi 18. maddesinin son fıkrası ile ebeveynlerin çocuklarının din ve ahlak eğitimini kendi inançları doğrultusunda görmelerini sağlama özgürlüğüne, taraf devletlerin saygı göstermeleri yükümlülüğü getirilmiştir: “Bu sözleşmeye taraf devletler, anne-babalar ile mümkünse vasilerin, kendi inançlarına uygun biçimde, çocuklarına din ve ahlak eğitimi verilmesini isteme özgürlüğüne riayet etmeyi taahhüt ederler.” Aynı konu “İktisadi, Toplumsal ve Kültürel haklar Uluslararası Sözleşmesi”nin 13. maddesinde de yer almakta, akid devletlere, ebeveyn veya kanuni temsilcilerin devletçe kurulanlar dışında okul seçme özgürlüklerine saygı göstermeleri yükümlülüğü getirilmektedir.

UNESCO bünyesinde imzalanan “Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme”nin 2. maddesi de eğer şartlar gerektiriyorsa dil ve din gerekçesi ile ayrı eğitim sistem ve kurumlarının kurulmasının ayrımcılık sayılmayacağını ifade eder.

Son olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne Ek 1 Nolu Protokolün 2. maddesi, ana-babaların kendi dini ve felsefi inançlarına uygun bir eğitim ve öğretim sağlama hakkını güvence altına almaktadır: "Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir."352