• Sonuç bulunamadı

2.12. İlgili Araştırmalar

2.12.2. Örtük Programla İlgili Araştırmalar

Yüksel (2005), çalışmasında ahlak eğitiminde örtük programın rolünü Lawrence Kohlberg’in görüşleri aracılığı ile açıklamıştır. Araştırmacıya göre sadece resmi program etkili değil aynı zamanda örtük programda ahlak eğitiminde oldukça etkilidir. Bununla birlikte öğrenciler örtük programın oluşturduğu ortamda kitapların ve eğitimsel materyallerin oluşturduğu ortamdan daha çok ahlaki unsurları öğrenirler.

Trace (2007), 5. sınıf öğrencilerinin bilgiyi oluşturup ve onu kullanırken nasıl sosyalleştiğini araştıran çalışmalarında sınıfta karşılaştıkları günlük dokümanlar

(öğrenme ve öğretme süreçlerinin ürünleri olan çalışma kâğıtları) üzerine odaklanmışlardır. Bu araştırma, öğretmenin öğrencilere günlük çalışma kağıtları hakkında verdiği bilgilerin ne olduğu ve bu dokümanların yapısal ve şekil formlarının sosyal faktörlerden nasıl etkilendiğini ortaya koymaktadır. Ayn zamanda bu araştırma sonucunda okulun örtük programının bir parçası olarak öğretmenler tarafından sosyalleşmiş öğrencilerin bu dokümanları iyi bir biçimde oluşturduğu ve kullandığı ortaya çıkarılmıştır.

Veznedaroğlu (2007), okulda ortaya çıkan örtük program unsurlarını belirlemeyi ve ilköğretim sosyal bilgiler öğretim programının uygulanması sırasında sınıflarda oluşan örtük programın unsurlarını saptamayı amaçlayan “Okulda ve Sınıfta Örtük Program” adlı bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmada nitel araştırma süreçleri işletilmiştir ve durum çalışması deseni kullanılmıştır. Özel bir ilköğretim okulunda gerçekleştirilen araştırmada veriler, gözlem, görüşme formları ve doküman analizi ile elde edilmiştir. Görüşme ve gözlemle elde edilen verilerin analizinde betimsel analiz ve içerik analizi yöntemleri kullanılmıştır. Okul ikliminde oluşan örtük programla ilgili olarak öğrencilerin, kurallara uymanın akademik başarıyı artırdığını, okulda kabul görüp rahat olmayı sağladığını, kurallara uymadıkları durumlarda ise kızma ve ceza verme gibi yazılı olmayan yaptırımların kendilerine uygulanabileceğini öğrendiklerini ortaya konulmuştur. Bununla birlikte okulda kabul edilme ve oyun oynama baskın olmakla ilişkilendirilmiş, öğrenciler arasında lider ve baskın olmayı istemekten kaynaklanan olumsuz bir rekabet ortamı bulunduğu belirlenmiştir. Aynı zamanda bu olumsuz rekabet ortamının sözlü ve fiziksel şiddete, baskın olmayanı dışlamaya neden olduğu tespit edilmiştir. Okulda bayrak törenleri, andımızın okunması, milli ve özel günlerle ilgili tören ve kutlamalara, kültürel, sosyal, bilimsel ve sportif faaliyetlere önem verildiği belirlenmiştir. Kurumun yönetici, öğretmen ve öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri ve araştırma yapabilecekleri olanaklar sağladığı saptanmıştır. Sınıf iklimiyle ilgili olarak ise her iki şubede de öğretmen masasının ve sırların yerleşimiyle öğrencilere öğretmenin üst, öğrencilerin ast olmadığı yönünde mesajlar verilmediği, öğrencilerden yazılı kurallarla birlikte yazılı olmayan bazı kurallara da uymalarının beklendiği, öğretmenlerin sınıfta birer otorite ve güç kaynağı olarak bulunduğu ve öğrencilerin kurallara uymadıkları zaman öğretmenlerin bu güç ve otoritelerini kullanarak kendilerine yazılı olmayan yaptırımlar uygulayabileceklerini öğrendiği,

öğrencilerin kendi bilgi ve düşüncelerini öğretmenlerin bilgi ve düşüncelerine göre değersiz bulduğu, öğretmenin düşünceleri karşısında kendi düşüncelerinden vazgeçtiği, öğrencilerin sınavlarda kendi düşüncelerini değil, öğretmenlerin derslerde anlattıklarını yazmayı tercih ettikleri, öğrencilerin çoğunluğunun üst düzey düşünme becerilerini geliştirmeyi amaçladığını belirtmelerine rağmen, öğretmenlerin sınıfta ve sınavlarda sordukları soruların çoğunluğunun bilgi düzeyinde olduğu, öğretmenlerin sözlerinden ve davranışlarından sınavlarda çıkabilecek yerlere ilişkin ipuçları yakalayabildiği belirlenmiştir.

Sarı (2007), araştırmasında düşük ve yüksek okul yaşam kalitesine sahip iki ilköğretim okulunda temel demokratik değerlerden olan eşitlik, insan onuruna saygı ve çevreye saygı değerlerinin kazanılması sürecinde örtük programı derinlemesine incelemiştir. Nicel ve nitel araştırma yöntemleri bir arada kullanıldığı araştırmada veriler, “okul yaşam kalitesi ölçeği”, “demokratik değerlere bağlılık ölçeği”, görüşme formları, kişisel bilgi formu, yapılandırılmamış gözlemler ile toplanmıştır. Araştırmada elde edilen nicel verilerin analizinde betimsel istatistik teknikleri kullanılmıştır. Gözlem ve görüşmelerden elde edilen verilerin analizinde ise içerik analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda okul yaşam kalitesi yüksek olan okuldaki örtük programın düşük yaşam kalitesine sahip okula göre daha olumlu özellikler gösterdiği ortaya konulmuştur. Aynı zamanda okul yaşam kalitesi düzeyi yüksek olan okuldaki öğrencilerin eşitlik ve insan onuruna saygı değerlerine, okul yaşam kalitesi düzeyi düşük olan okuldaki akranlarından daha yüksek düzeyde sahip oldukları belirlenmiştir. Bununla birlikte iki okuldaki öğretmen-öğrenci iletişimi, kural belirleme süreci ve kuralların yaptırımları, okulda düzenlenen sosyal etkinlikler, okul-aile işbirliği ve öğrencilerin aile ortamının niteliği bakımından da okul yaşam kalitesi düzeyi yüksek olan okuldaki örtük programın, düşük yaşam kalitesine sahip okula göre daha olumlu özellikler gösterdiği belirlenmiştir. Bununla birlikte iki okulda, okul yöneticilerinin öğrenci ve öğretmenlere karşı anti-demokratik davranışlar sergilemeleri, öğretmenlerin çevreye saygı değerine ilişkin model davranışları az sayıda sergilemeleri, sınıflarda geleneksel sıra düzeninde oturma biçimlerinin tercih edilmesi, öğrenciler arasında görevlendirme ve işbölümü yapılırken öğrenci ilgi, istek ve yeteneklerinin yeterince dikkate alınmaması ve okulun fiziksel koşullarının yetersiz bulunması gibi etkenler bakımından örtük programlarının benzer özellikler taşıdığı tespit edilmiştir.

Langhout ve Mitchell (2008), araştırmasında ilköğretim okulunda bir sınıfta akademik parçalanmanın (görev almama, öğrenmeye meraklı ve hevesli olmama ) örtük program (okullaşma yapısı ile iletilen değerler, normlar ve inançlar) ve öğrencilerin içinde bulunduğu yarış, etnik yapı ve cinsiyet faktörleri aracılığı ile nasıl kolaylaştığını ortaya koymaya çalışmışlardır. Bununla birlikte araştırmacılar bir öğretmenin tüm öğrencilerin okula bağlanması için sınıf düzenlemesi yapma teşebbüslerinde örtük programla nasıl karşı karşıya geldiğini tespit etmeye çalışmışlardır. Araştırma kapsamına genç beyaz bir bayan öğretmen ve yirmibir ikinci sınıf, alt sosyo-ekonomik düzeyden, yarısı beyaz yarısı siyah veya Latin öğrenci alınmıştır. Sonuç olarak öğrencilerin kontrol ve uyum ile ilgili belirli zamanlarda bağlılıklarını göstermeye ihtiyaçları vardır. Bunu yapmadıkları zaman azarlandıkları görülmektedir. Bu durumun ise örtük programın, okulun onlar için bir yer olmadığı mesajını ilettiği ve akademik parçalanmaya yol açtığı ifade edilmiştir. Bu süreç özellikle örtük programın kurumsallaştığını belirten siyah ve Latin erkek çocukları için dikkat çekici boyutlardadır. Sonuçlar örtük programın öğretmenler için de yapısal sınırlandırmalar getirdiğini göstermektedir. Araştırma kapsamına alınan öğretmen, akademik bağlanmayı sağlayacak öğrenme ortamı oluşturmak için attığı adımlarda sık sık engellendiğini ifade etmiştir. Dolaylı anlatımlar örtük programın daha görünür hale getirildiği okul değişim ve reform stratejilerini içermektedir.

Trace (2008), araştırmasında insanların enformasyon oluşturma davranışlarını, sınıf içerisinde öğrencilerin enformasyon oluşturma davranışlarını incelemiştir. Bununla birlikte öğrenci davranışları informal dokümanlar üzerinden analiz edilmiştir. Araştırma grubunu ise pre-adölesan öğrenciler oluşturmuştur. Sonuç olarak öğrencilerin informal dokümanları(yazılı) gülünç bir kazayı paylaşmak, hata yaptığında özür dilemek, bir diğer arkadaşını kızdırmak-azarlamak, bir arkadaşına sataşmak, yetişkinlerle iletişime geçmek, öğlen yemeği için randevu ayarlamak, okul sonrası da temas halinde bulunmak, okula getirilecekleri hatırlatmak, başkalarının düşüncelerini kışkırtmak ve sınıf içinde kendi alanlarının sınırlarını çizmek için kullandıkları ortaya konmuştur.

Tuncel (2008), öğretmenlik meslek bilgisi derslerindeki sınıf içi örtük program boyutlarını belirlemek ve bu boyutların duyuşsal özelliklerin gelişimini nasıl etkilediğini ortaya çıkarmak amacıyla “Duyuşsal Özelliklerin Gelişimi Açısından Örtük Program ” adlı bir araştırma yapmıştır. Durum çalışması olarak düzenlenen araştırmada sınıfın fiziki ortam ve düzenlemelerinden kaynaklanan örtük programın; öğrencilerde öğrenci görüşlerine değer verilmediği ve öğretmenlik meslek bilgisi derslerine önem verilemdiği algısına neden olduğu, öğrencilerin derse katılım isteğini azalttığı ve bunun yanında öğretim elemanlarının fiziki ortamdan kaynaklanan engellerle başa çıkma çabalarının öğrencilerde model alma isteği uyandırdığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Ayrıca öğretme-öğrenme etkinliklerinden kaynaklanan örtük program kapsamında ele alınan öğretim elemanı beklentilerinden; ‘sosyal etkinliklere katılım beklentisi’nin, öğrencilerin paylaşma ve dayanışma duygusunu ve benlik saygısını geliştirdiği ve ilgilerini açığa çıkardığı, ‘öğrenmeyi öğrenme beklentisi’nin bazı öğrencilerde öğrenme sorumluluğunun farkında olma ve bazı öğrencilerde ise öğretim elamanına ve derse yönelik olumsuz tutum geliştirme biçiminde etkilerinin olduğu belirlenmiştir. Öğretme- öğrenme sürecinde; öğretim elemanının söylediklerinden çok yaptıklarının öğrenciler üzerinde etkili olduğu ve öğrencilerde model alma isteği uyandırdığı, verilen örneklerin öğrencileri eleştirel düşünmeye yönlendirdiği ve eğitimle ilgili olaylara daha duyarlı hale getirdiği, olumsuz durumlara ilişkin örneklerin ise kaygı düzeyini artırdığı ve öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarını olumsuz etkilediği sonuçlarına ulaşılmıştır. Bununla birlikte öğrenci-öğrenci ve öğrenci-öğretim elemanı etkileşimi sonucu öğrencilerin öğretim elemanına yönelik önyargı oluşturduğu ve bu durumun öğretim elemanına ya da derse yönelik tutumlarını etkilediği ortaya çıkmıştır. Son olarak araştırmada dğerlendirme sürecinden kaynaklana örtük programa ilişkin sonuçlara da ulaşılmıştır. Buna göre öğrencilerin değerlendirme sürecinde edindikleri deneyimlerin, başarılı olmak için öğretme-öğrenme sürecinde öğrenci katılımının ve çabasının önemli olmadığı ve ezbere dayalı öğrenmenin yeterli olduğu algısına neden olduğu, öğrencilerin başarılı olmak için seçici davranma ve öğretim elemanının gözüne girme biçiminde taktikler geliştirdikleri sonuçları ortaya çıkmıştır.

Bir başka örtük programla ilgili araştırma ise Türedi (2008)’nin araştırmasıdır. Araştırmacı örtük program konusunu farklı açılardan incelemeyi amaçlayarak literatür taraması şeklinde bir çalışma ortaya koymuştur. Bu bağlamda örtük program kavramı

ve eğitim sosyolojisi açısından değerlendirilmesi üzerinde durulmuştur. Sonuç olarak örtük programın, eğitim ve öğretim süreçlerine ilişkin derin etkilerinin kavranılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Yangın ve Dindar (2010)’ın yaptığı araştırma, Siirt ili merkezinde yer alan beş devlet okulunda bulunan 75 öğretmen üzerinde yapılmıştır. Araştırmanın amacı ise ilköğretim okullarındaki öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda örtük programın varlığını ortaya koyma olarak belirlenmiştir. Öğretmen görüşlerine ilişkin veriler araştırmacı tarafından oluşturulan anket formu ile elde edilmiştir. Araştırmanın sonucunda okullarda yapılan aktiviteler, okul içi davranış ve kılık-kıyafet uygulamaları belirlenmiştir.

Başar (2011)’ın çalışmasında öğrenme-öğretme sürecinde örtük programın sınıf içi istenmeyen öğrenci davranışlarını nasıl etkilediğini ortaya çıkarma amaçlanmıştır. Bu araştırma nitel durum çalışması ve iç içe geçmiş durum deseni kullanılmıştır. Gözlem ve görüşme yöntemleri uygulanarak veri çeşitlemesine gidilmiştir. Araştırma kapsamına beş okuldan otuz öğretmen ve elli öğrenci alınmıştır. Sınıflarda en çok görülen sınıf içi istenmeyen öğrenci davranışları iletişime yönelik davranışlar bulunmuş ve öğretmenlerin bu davranışları yönetmede yetersiz kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte öğretmenlerin şiddete ve sınıf arkadaşlarına yönelik sınıf içi istenmeyen davranışları fark ederken kaygıdan kaynaklı davranışları fark etmediği tespit edilmiştir. Öğrenme- öğretme sürecinde yapılan etkinliklerin istenmeyen davranışları engelleyeceği sonucuna da varılmıştır.

Akbulut (2011), öğretmenlerin sınıf içerisinde ve sınıf dışındaki davranışları ve okulun fiziksel düzenlemeleri ve okul idaresinin öğrencilerle olan ilişkileri konusunda öğrenci görüşlerinden hareketle okulun ve öğretmenlerin kasıtlı veya kasıtsız oluşturduğu örtük programı inceleme amaçlı bir araştırma yapmıştır. Beşinci sınıf öğrencileri üzerine yapılan bu araştırmada veriler araştırmacı tarafından oluşturulan anket ile elde edilmiştir. Bu anket ile öğrencilerin örtük olarak “demokratik davranabilme”, “özerk davranabilme”, “sorumluluk alma”, “adil davranma”, “düzenli olabilme”, “dakik olabilme”, “okul kurallarına uygun giyinebilme”, “başladığı işi bitirebilme”, “etik davranabilme”, “itaat etme”, “okulun ve toplumun kurallarına

uyabilme”, “milli duyguya sahip olabilme”, “rekabet edebilme” gibi becerileri kazanma dereceleri belirlenmiştir.

Elitok Kesici ve Türkoğlu (2012), Aydın il merkez ilçesindeki ortaöğretim kurumlarının okul yaşam kalitesi düzeylerini belirleme ve ortaöğretim öğretmenlerinin sınıf içi iletişimde kullandıkları örtük davranışları gözlemlere göre inceleme amacıyla bir araştırma yapmıştır. Araştırmada hem nicel hem de nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Buna göre nicel verilerden elde dilen bulgulara dayanarak, öğrencilerin okullarındaki yaşam kalitesini ortanın biraz üstünde algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır. Gözlemlerden ise örtük program kapsamında sınıf içi iletişimde, lise yaşam kalitesi yükseldikçe öğretmenlerin olumlu davranışlarının arttığı belirlenmiştir.