• Sonuç bulunamadı

B. Yükseköğretimde Maliyet Paylaşımının Yolları

2. Öğrenim ücretleri…

Öğrenim ücretleri, bir öğrencinin yükseköğretim kurumunda okuduğu sürece ödeyeceği tutardır. Öğrenim ücretiyle, öğrencilerin yükseköğretimin maliyetine katılmaları amaçlanır. Bazı ülkelerde, özel üniversiteler dolaylı da olsa devlet tarafından finanse edilmektedir. Bu durum, özel okulların fiyatına yansıyarak, öğrenim ücretlerini ödenebilir hale getirebilir.

Örneğin, iki ayrı çalışmada, öğrenim ücreti ile devlet ödenekleri arasında güçlü bir negatif ilişki bulunmuştur. Bu konuda yapılan başka bir çalışmada, öğrenci başına, yüksek devlet ödenekleri alan yükseköğretim kurumlarının daha düşük öğrenim ücreti uyguladıkları bulunmuştur (Fethke 2005:11). Bu sonuçlara göre, yüksek bir sübvansiyon oranı öğrenim ücretini düşürebilir ve böylelikle yükseköğretime olan talebi arttırabilir.

Bir başka çalışmada; 1974 yılında, aile geliri 12,000 $ olan öğrenciler için öğrenim maliyeti konusunda hipotetik olarak hesaplama yapılmıştır. Bunun sonucunda, öğrenim ücretinin 100 $ artmasının, 18-24 yaş arası kayıt oranlarını %1 oranında azalttığı bulunmuştur. Benzer bir çalışma, 1982-83 döneminde de yapılmıştır. 3420 $ olan ortalama yükseköğretim maliyetine göre öğrenim ücretlerinin 100 $ arttırılmasının kayıt oranlarını %0.75 azalttığı bulunmuştur (Noorbakhsh/Culp 2002:278). Bu çerçevede bir karşılaştırmanın yapılması anlamlı bilgiler verebilir. Bazı ülkelerde öğrenim ücretlerinin toplam harcamaları karşılama oranı Tablo 3.27’de görülmektedir.

Tablo 3.27

Bazı Ülkelerde Kamu Üniversitelerindeki Reel Öğrenim Ücretlerinin Toplam Harcamaları Karşılama Oranı (%)

Ülkeler Reel ücret/ Harcama Ülkeler Reel Ücret/ Harcama

Letonya 75 Bulgaristan 42

Avustralya 30 Endonezya 25

Jamaika 25 Kore 23

Vietnam 23 İsrail 20

İspanya 20 Litvanya 18

Slovenya 19 Kosta Rika 16

ABD 15 Barbados 15

Filipinler 15 Nepal 10

Kenya 12 Çin 9

Japonya 9 Hindistan 5

Fransa 1 Türkiye 2

Kaynak: YÖK, Türk Yükseköğretiminin Bugünkü Durumu: Kasım 2005, s. 8

Tablodan anlaşılacağı üzere, Letonya, Bulgaristan ve Avustralya’da yükseköğretim maliyetlerine öğrenci katılımı oldukça yüksektir. Bu ülkelerde yükseköğretim maliyetlerinin önemli bir kısmı öğrencilerden alınan harçlar yoluyla karşılanmaktadır. Ancak, öğrenim ücretleri Şili, Endonezya, Kore, İspanya, İsrail’de çift haneli rakamlar olmakla birlikte yüksek değildir. Japonya, Çin, Hindistan, Türkiye ve Fransa’da harçların birim harcamalara oranı tek haneli rakamlarla ifade edilmektedir.

Fransa ve Türkiye’de ise bu oran çok düşüktür. Ayrıca açıkça görüldüğü gibi,

“yükseköğretim ancak zengin ülkelerde paralı olabilir” yolundaki iddia tümüyle geçersizdir.

1980’lerde Kuzey Avrupa ülkelerinin çoğunda, öğrenim ücreti uygulamasına ya yeni geçilmiş ya da mevcut olan öğrenim ücretleri arttırılmıştır. Mevcut olan öğrenim

ücreti miktarının yükselmesi özellikle İspanya, Hollanda, Belçika ve İrlanda’da görüldü. 1990’larda öğrenim ücreti uygulamasına Portekiz, İrlanda, İskoçya, İtalya ve İngiltere’de, 2000’de de Avustralya’da geçilmiştir. Merkez ve Doğu Avrupa ülkelerinde ise zaten böyle bir uygulama mevcuttu. Portekiz, İrlanda, Avustralya ve İskoçya’da sadece belirli kategorilerde yer alan öğrencilerin öğrenim ücretinden ya muaf tutulması ya da eğitim kredisi kullandırılarak öğrenim ücreti ödemelerinin mezuniyet sonrasına ertelenmesi söz konusu olmuştur. İrlanda’da yükseköğretimde eğitim süresini uzatan öğrenciler yani sene tekrar eden ya da dönem dersini tekrar alan öğrenciler daha yüksek öğrenim ücreti ödemektedirler (Chevailler/ Eicher 2002:93).

Avustralya’da öğrenim ücreti uygulamasına geçilmiş, ancak bu ücreti ödeyemeyecek durumda olan alt gelir grubuna ait öğrencilere eğitim kredisi kullandırılmıştır. Eğitim kredisi, alt gelir grubuna ait öğrencinin devletin garantörlüğünde bankadan çektiği kredidir. Böyle bir uygulama, öğrencinin eğitimini tamamladıktan sonra eğitim maliyetine katılmasını sağlamıştır. Yükseköğretimde maliyete katılmanın, öğrencilerin emek piyasalarına girmelerinden sonraya ertelenmesi oldukça başarılı sonuçlar doğurmuş ve toplumla birey arasındaki maliyetlerin dağılımında olumlu bir adım atılmıştır (Chevailler/Eicher 2002:94)

İspanya’da kamu yükseköğretim kurumlarında uygulanan öğrenim ücretleri oldukça düşüktür. Öğrenim ücretlerinden sağlanan gelirin, bir üniversite bütçesinin

%20’sinden daha fazlasını oluşturmasının yasalarla engellendiği İspanya’da yükseköğretim maliyetlerinin büyük çoğunluğu kamu kaynaklarından karşılanmaktadır.

Sadece özel üniversiteler, kendi öğrenim ücretlerini belirleme yetkisine sahiptir. Özel yükseköğretim kurumlarının belirlediği öğrenim ücreti (yılda 5000 €’ nun üzerinde) ise kamu yükseköğretim kurumlarınınkinden oldukça yüksektir (Mora/Garcia 1999:101).

Ayrıca İspanya’da, her bölge, yükseköğretim kurumlarında alınacak öğrenim ücretini belirleme yetkisine sahiptir. Bununla birlikte, farklı bölgeler ve programlar arasında öğrenim ücretlerinde çok az farklılık mevcuttur. 1993-1994 döneminden itibaren, yıl tekrar eden öğrencilerden öğrenim ücreti öğrencinin tekrar ettiği her yıla göre hesaplanmaktadır: Öğrenim ücretleri, öğrenciler ikinci kez kayıt olduklarında %45, üçüncü ve daha fazla kez kayıt olduklarında da iki katı kadar alınmaktadır. Özel yükseköğretim kurumlarında öğrenim ücretleri, sosyal bilimler alanında, kamu

yükseköğretim kurumlarında belirlenen öğrenim ücretinden beş ya da on kat daha yüksek olmaktadır (Marcos 2003:545).

Bazı ülkeler, özel programlarda yer alan öğrencilere farklı bir öğrenim ücreti uygulaması yapmaktadır. Örneğin, Almanya’da (1997) yüksek talep gören mesela, işletme, bilgisayar programlarında eğitim süresini uzatan öğrenciler her dönem için fazladan her eğitim dönemi için 1.000 DM ödemek zorunda kalmışlardır. Bununla birlikte, talebin az olduğu diğer programlarda eğitim süresini uzatan öğrenciler normal eğitim süresini uzatsalar bile normal öğrenim ücretine tabidirler.

Macaristan’da 1996 yılında kabul edilen yükseköğretim kanunu ile ülkede iki tür eğitim programı belirlenmiştir. Birinci program, bütün harcamaları eyalet tarafından finanse edilirken ikinci programda öğrenim ücretinin alınması gerekenler yer almıştır.

Başka bir deyişle, Macaristan’daki yükseköğretim kurumlarında iki tür öğrenci kategorisi bulunmaktadır. Latin Amerika Ülkeleri ve Hindistan’da ise öğrenim ücretleri arttırılmıştır. Çin’de de öğrenim ücreti uygulamasına geçilmiştir. Sahra Afrikası’nda Uganda, Güney Afrika ve Nijerya gibi ülkelerde öğrenim ücretleri arttırılmıştır.

Bununla birlikte, bu ülkelerdeki okullara başvuran adaylar arasında en başarılı öğrenciler ücretsiz okullara kayıt yaptırırken, diğerlerinden (Nijerya ve Uganda) oldukça yüksek öğrenim ücretleri alınmıştır (Chevailler/Eicher 2002:97). Mesela öğrenim ücretleri İngiltere’de 1000 $; Çin'de ise 888 $‘dır. Çin’deki öğrenim ücreti fert başına milli gelirin birkaç katıdır. Çin'deki bu uygulamayla, öğrenim ücretlerinin

harcamaları karşılama oranı, %9 düzeyinden %20'ye yükselmiştir (YÖK 2005:8).

Bu veriler, yükseköğretimin, gelişmiş ülkelerde paralı olabileceği, gelişmekte olan ülkelerde ise parasız olabileceği görüşünü doğrular nitelikte değildir. Mesela Arjantin’de yetmiş dokuz üniversitenin yarısından daha fazlası özel yükseköğretim kurumudur. Ülkedeki kamu yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrencilerin çoğu aynı öğrenim ücretini ödemektedir. Özel yükseköğretim kurumlarında ise bir yılda 2000 $ ve 10,000 $ arasında değişen ve ortalama olarak 3300 $ okul ücreti ödenmektedir (Rozada/Menendez 2002:348).

İspanya’da, üç veya daha fazla çocuklu aileler, kamu üniversiteleri dahil birçok kamu hizmetinden indirimli olarak yararlanmaktadır. Üç ya da daha fazla çocuklu aileler, öğrenim ücretinin %50’sini ödemektedir. Beş ya da daha fazla sayıda çocuğu

olan aileler ise herhangi bir ödemede bulunmamaktadır. Bu koşullar altında, öğrencilerin yaklaşık %13’ünün öğrenim ücretlerinin sadece yarısını ödedikleri tahmin edilmektedir. Bununla beraber tam miktarı ödemede muaf tutulanların yüzdesi ise önemsiz düzeydedir (Mora/Garcia1999:105).

Öğrenim ücretlerinin yükseköğretim talebine etkisini araştırmak amacıyla yapılan ampirik bir çalışmaya göre şu sonuçlar elde edilmiştir. Öğrenim ücretleri artarsa kayıt oranları azalmakta, öğrenim ücreti azalırsa kayıt oranları artmaktadır. Fakat, öğrenim ücretinin de dışında bazı faktörler, toplumun genel eğitim seviyesi, fırsat maliyetleri, özel fiyat alternatifleri, gelir ve işsizlik oranları yükseköğretim talebini etkilemektedir. Ancak, bu faktörler öğrenim ücretinden daha fazla etkili olmadığı gibi öğrenim ücreti farklılıkları kayıt oranlarını güçlü bir şekilde etkilemektedir. Kayıt oranları, elde edilebilir fonlar (öğrenim ücretleri hariç) ve yükseköğretimin büyüklüğüne bağlı olarak pozitif etkilenmektedir (Berger/Kotsal 2002 :109).

Avustralya’da 1999 yılında yükseköğretimde yeni bir finansman politikası benimsenmiş ve programlara göre değişen öğrenim ücreti politikası uygulanmaya konmuştur. Bu bağlamda, ilgili veriler Tablo 3.28’de görülmektedir.

Tablo 3.28

1989-1993-1999 Yıllarında Avustralya’da Yükseköğretim Programlarına Göre Öğrenim Ücretleri ($)

Yıl Öğrenim

Ücreti ($)

Program

1989 2.300 Tüm programlar

1993 2.600 Tüm programlar

3.409 Sanat, Beşeri bilimler, Sosyal bilimler, Eğitim, Hemşirelik 4.855 Matematik, Diğer sağlık hizmetleri, Tarım, Çevre mühendisliği,

Mühendislik, İletişim, İşletme, İktisat 1999

5.682 Hukuk, Tıp, Dişçilik, Veteriner

Kaynak: Chapman, B.-Ryan, C.,(2005), “The Access Implication:lessons from Australia”, Economics of Education Review 24, Table 1

Tablodan açıkça anlaşılacağı üzere, 1989 yılında tüm programlarda 2.300 $;

1993 yılında da tüm programlar için 2.600 $ olmak üzere aynı ücret alınmıştır. Ancak, 1999 yılında programlara göre farklı öğrenim ücreti alınması uygulamasına geçilmiş ve en yüksek öğrenim ücretinin alındığı programlar olarak tıp ve ilgili bilim dalları olmuştur.

Avustralya’da yükseköğretim kurumlarında kamu sübvansiyonu söz konusu olmakla birlikte, öğrenim ücreti uygulamasına da geçilmiştir. Bu kurumlar, ağırlıklı olarak kamu kaynaklarından finanse edilmektedir (Tablo 3.27’de görüldüğü gibi, reel ücretin toplam harcamayı karşılama oranı %30’dur). Bu çerçevede, üç yıllık sanat eğitimi gören bir öğrenci, 1999 yılı içinde yaklaşık 10.000 $ ve 11.000 $ (3.409 $ x 3 yıl = 10.227 $ ) arasında değişen bir harcama yapmıştır. Aynı şekilde, dört yıllık hukuk mezunu bir öğrencinin öğrenim ücreti maliyeti 20.000 $’dan (5.682 $ x 4 yıl = 22.728

$) daha fazladır. Eğer, kamu sübvansiyonu olmasaydı öğrencilerin öğrenim ücreti maliyeti çok daha fazla olabilirdi.

Öğrenim ücreti uygulaması bazı gelişmekte olan ülkelerde yükseköğretim görmeyi erteleyebilir. Mesela, Avustralya’da 1988-1999 dönemine ait öğrenim ücretine bağlı olarak, yükseköğretim kurumunda öğrenim görmeyi sonraki yıllara erteleme oranları erkeklerde kadınlara göre daha düşüktür. 1988-1993 döneminde, her program için aynı öğrenim ücreti alınırken 1999 yılında, farklılaştırılmış öğrenim ücreti alınmış ve 1999 yılında erteleme oranı kadınlarda azalırken, erkeklerde artmıştır (Chapman/Ryan 2005).

Bununla birlikte, öğrenim ücretinin alınmaması gibi bir politikanın izlenmesi, eğitimin tüm seviyelerinde etkili olabilir. Örneğin, Bostwana Hükümeti, kademeli olarak eğitimin ilk-orta öğretim seviyelerinde öğrenim ücretini kaldırmış ve yükseköğretimde kredi sistemini uygulamaya koymuştur. Bunun bir sonucu olarak tüm eğitim seviyelerinde brüt kayıt oranları artmıştır. 1970 ve 2001 dönemine ait her eğitim seviyesindeki brüt kayıt oranları Şekil 3.4’de görülmektedir.

Şekil 3.4

Bostwana’da Eğitim Seviyelerine Göre Brüt Kayıt Oranları (%)

0 20 40 60 80 100 120

1970 1980 1991 1997 1998 1999 2000 2001

yıllar

(%)

ilköğretim ortaöğretim yükseköğretim

Kaynak: The World Bank, 2004 World Development Indicators, Washington DC

Şekilde görüldüğü gibi, Botswana’da 1970 sonrasında eğitimin tüm seviyelerinde dikkate değer bir talep artışı olmuştur. 1991 yılında ilköğretim seviyesinde brüt kayıt oranı %90’a yükselmiştir. Ortaöğretim seviyesinde, 1970 yılında kayıt oranı %7 iken, 1991 yılında bu oran dikkate değer bir şekilde artarak yaklaşık

%50’e yükselmiştir. Yükseköğretime kayıt oranları 1970 yılında %1 iken, 1991 yılında

%3 olmuştur. Özellikle ortaöğretimde dikkate değer bir artış yaşanmıştır. Oysa, 1970’li yıllarda öğrencilerin büyük bir kısmı mali güçlükler nedeniyle eğitimlerini tamamlayamıyordu. Bu nedenle hükümet, eğitimde adaleti sağlamak amacıyla eğitim politikasını değiştirerek, önce 1978 yılında ilköğretimde ve daha sonra da 1989 yılında ortaöğretim seviyesinde okul ücretlerini yürürlükten kaldırmıştır. 1991 yılında ise yükseköğretim öğrencisine kredi vermek suretiyle dolaylı bir şekilde yükseköğretim maliyetini karşılamıştır. Bu krediler, ortaöğretimden mezun olup yükseköğretime kayıt olan her öğrenciye verilmektedir. Ancak krediler için, mezun olan bir öğrencinin ilk maaşının %5’ine denk gelecek şekilde geri ödeme koşulu getirilmiştir. Bu durumda,

yükseköğretimde kayıt oranı 1991 yılında %3 den 1997’de %6’ya yükselmiştir.

Görüldüğü gibi, 1991 yılında yükseköğretimde şarta bağlı kredi sisteminin getirilmesi oldukça etkili olmuştur (Siphambe 2000:293). Sonuç olarak okul ücretlerinin kaldırılması, ilköğretim seviyesinde bile olsa okula kayıt oranlarını önemli ölçüde etkilemiştir. Şarta bağlı kredi sisteminin yükseköğretim kademesinde uygulanması, öğrencinin yükseköğretim maliyetine katılmasını sağlamıştır.

Bazı ülkelerde, öğrenim ücreti uygulaması henüz yenidir. Portekiz, bu ülkelerden biri olup, yükseköğretimde yapılan reformlarla dikkati çekmektedir.

Portekiz’de yükseköğretimde öğrenim ücretini belirlemek için bir araştırma yapılmış ve araştırmanın sonucuna göre öğrenim ücretlerinin, 1960‘lı yıllardan beri sürekli değiştiği görülmüştür. Örneğin, 1960’ların sonlarında öğrenim ücreti 1.200 Pte iken, 1992’de 57.500 Pte ve 1996’da ise yeniden 1.200 Pte olarak değiştirildiği belirlenmiştir. Daha sonra, 1997’de öğrenim ücretlerinin sadece yüksek lisans ve doktora programları için alınmasına karar verilmiş ve öğrencilerin sosyoekonomik durumlarını gözetmeksizin en düşük maaşa denk gelecek şekilde öğrenim ücreti 56.700 Pte olarak yeniden değiştirilmiştir. Özel yükseköğretim kurumlarında ise öğrenim ücreti uygulaması farklıdır: ücretler aylık olarak 26.500-46.400 Pte arasında kuruma ve derslere göre değişen miktarlarda ödenmektedir (Oliveira/Pereira 1999:3).

ABD’de (2004), 2001-02 eğitim döneminde seçilmiş okullardaki çalışmalarında okul ücretleri ile gelir dilimini birlikte değerlendirmişlerdir. Çalışmanın sonucunda, orta gelirli aileden gelen bir öğrencinin, ortalama olarak okul ücretinin sadece %34’ünü ödeyebileceği görülmüştür. Böyle bir sonuç, yükseköğretim kademesinde adalet sorununu gündeme getirecektir. Oysa bu sorun, gelire göre farklılaştırılan öğrenim ücreti uygulamasıyla çözülebilir. Buna göre, gelire göre değişen öğrenim ücreti uygulaması yükseköğretimde adalet sorununu çözebilecek araçlardan biri olabilir.

Örneğin Hollanda’da yükseköğretim kamusal olarak finanse edilmekle birlikte sadece başarılı öğrencilere tam veya kısmi burs imkanları sunulmaktadır. Hollanda’da yükseköğretimde öğrenim ücretleri ise 2.500-3.000 € arasında değişmektedir (Kesik, 2003:81)

Arjantin’de hem kamu hem de özel yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrencilerin gelir dilimine göre dağılımına bakmak adalet bakımından bazı yararlı

bilgiler verebilir. Mesela, Buones Aires Bölgesinde 1998 yılında ortaöğretimden mezun olan 206,941 öğrenci kamu üniversitelerine, 17,000 öğrenci ise özel yükseköğretim kurumlarına kayıt yaptırmıştır ve kamu kurumlarında kayıtlı öğrenciler, özel yükseköğretim kurumları ile aynı öğrenim ücretini ödemiştir. Dahası, kamu üniversitelerindeki öğrencilerin %90’ı, özel liseden mezun ve ortanın üstünde geliri olan ailelerin çocuklarıdır (Rozada/Menendez 2002:348).

Arjantin’de gelir dilimine göre, kamu ve özel yükseköğretim kurumlarına kayıtlı öğrencilerin dağılımı Tablo 3.29’da görülmektedir.

Tablo 3.29

2002 Yılında Arjantin’de Gelir Grupları İtibariyle Yükseköğretim Kurumlarındaki Öğrenci Dağılımı (%)

Gelir dilimi Kamu (%)

Özel (%)

1. (En düşük) 1.47 1.06

2. 0.88 0.00

3. 1.47 2.13

4. 2.94 4.26

5. 4.41 3.19

6. 11.76 3.19

7. 11.47 7.45

8. 18.53 10.64

9. 26.18 25.53

10. (En yüksek) 20.88 42.55

Kaynak: Rozade, M.G.- Menedez, A., (2002), “Public University in Argantina:

subsidizing the rich?”, Economics of Review 21, Table 6

Tabloya göre, Arjantin’de yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrencilerin kamu ve özel olmak üzere dağılımı görülmektedir. Alt gelir dilimlerindeki (1.-2.-3.-4.

ve 5.gelir dilimi) öğrenciler, kamu üniversitelerindeki öğrencilerin yaklaşık %12’si (%1,47+ %0,88+ %1,47+ %2,94+ %4,41= %11,17) kadardır. Buna rağmen, en yüksek gelir dilimindeki öğrenciler ise hem kamu hem de özel kurumlarda çoğunluğu temsil etmektedir. Kamu üniversitesindeki öğrencilerin yaklaşık %50’si (%26,18 + %20,88

=%46) en yüksek gelir dilimindeki (9. ve 10. gelir dilimi) ailelerin çocuklarıdır. Özel

üniversitedeki öğrencilerin de yaklaşık %70’i (%25,53 + %42,55 = %68,08) en yüksek gelir dilimine aittir.

Kısacası, çoğunluğu yüksek gelir grubuna ait öğrencilerin yararlandığı yükseköğretim hizmetleri kamusal kaynaklarla sübvanse edilmektedir. Dolayısıyla, öğrenim ücretlerinin hükümet tarafından sübvanse edilmesiyle yüksek gelir grubuna yönelik gizli bir gelir transferi söz konudur. Bu ise, yükseköğretimde hem adaletten hem de iktisadi etkinlikten uzak bir uygulamadır. Bu iki temel sorunun çözümü, öğrenim ücretlerinin gelir grupları itibariyle farklılaştırılmasıyla çözülebilir. Ancak, sadece öğrenim ücretlerinin arttırılması tek başına bir çözüm olmayabilir. Bununla birlikte çözüm, özellikle yükseköğretim seviyesinde öğrencilerin maliyete katılmasını sağlayacak ve öğrenim ücretinden daha etkili olabilecek kredi sisteminin kabulü ile olabilir. Bu durumda, öğrenci ya burs yada kredi almak suretiyle borçlanacaktır.

Böylece, dezavantajlı sosyoekonomik yapıya sahip öğrencilerin bir yükseköğretim kurumunda eğitim görebilmeleri ve bunu da sürdürebilmeleri garanti altına alınabilir.