• Sonuç bulunamadı

ÇİN HANEDANLARININ HUNLAR ALEYHİNE YAPTIĞI FAALİYETLER

3.2. ÇİN’İN HUNLARI YIKMA ÇABALAR

3.2.1. Çin İmparatoru Wu-ti’nin Ma-i Planı

Çin imparatoru Wu-ti, M.Ö.140 yılında Çin tahtına oturduktan sonra Hunlarla ilk iş olarak He-qin barış anlaşmasını yenilemiştir. Fakat bir yandan da Çin açısından utanç vesilesi olan ve hazineyi hayli sarsan bu politikadan kurtulmanın çareleri aramıştır. Ancak bu hemen olabilecek bir iş değildir. Önce sınır ticaretine önem verilerek Hunlara Çin mallarından bolca verilmiş ve Hun halkının güvenini sağlama yoluna gidilmiştir. Ma-i

87

şehri75 sınır pazarlarının yoğun yapıldığı bir yer olduğundan, Hunlar buraya gelerek

rahatlıkla ticaretlerini yapabiliyorlardı (Baykuzu, 2012:64).

Han imparatoru, Hunlara yenilmişliğin ve çaresizliğin sıkıntısını derinden hissetmiş ve Hunların nasıl durdurulacağı konusunda danışmanlarını toplayarak tartışmaya açmıştır. Danışmanların bir kısmı savaşmayı teklif etmişler bir kısmı ise savaşmaktan ziyade hile76 yoluna gidilmesi gerektiğini savunmuşlardır. (Gömeç,

2012a:107). Özellikle Wang Huei ve Han An-Kuo adlı generaller Mo-tun zamanında imparatorun Pei-Teng kuşatmasındaki yenilgisini ve ardından imzalanan He-qin evlilik barışını hatırlayarak Hunlara olan düşmanlıklarını dile getirmişlerdir (Baykuzu, 2012:64). Nihayetinde ortak yol olarak önce onları hile ile aldatıp sonra savaşla yok etme fikrine varılmıştır. Hazırlanan gizli plana göre Hunları çok iyi tanıyan ve onlarla sürekli ticaret yapan ve aslen Ma-i şehrinden olan Nie Wang-İ (Nieh-i) adında ihtiyar bir tüccarı ajan olarak kullanacaklardır. Bir yıl sonra bu kişi Hun hükümdarına gelerek “Ben Ma-i

şehrinin askeri valisini ve idarecisini öldürebilirim. Sonra şehri sana teslim ederim sen de oradaki zenginlikleri ve malları ele geçirirsin” (Taşağıl, 2013a:62)diyerek şan-yünün aklını çelmeye çalışmıştır.

Bu casus Hun hakanı Kün-çin77 şan-yüye (M.Ö.160-126) kendi şehrini yağmalamayı teklif ediyordu. İmparatorun gizli emriyle imparatordan saklı olarak78 Hun

ülkesine çeşitli mallar getirerek sattı. Satarken de herkesin duyacağı şekilde, bu değerli eşyalardan kendi memleketi Ma-i’de çok daha fazlasının bulunduğunu söyleyerek Hunlara ilan etti (Groot ve Asena, 2011:112). Daha önce de çeşitli ticari girişimlerle Hunların itimadını kazanan bu ajana şan-yü inanmış ve onun planına göre hareket etmeye karar vererek M.Ö.133 yılında 100.000 kişilik bir ordu hazırlamıştır (Gumilev, 2013:81). Nieh, güya Ma-i şehrinin yöneticisini ve subayını öldürecek şehrin kapısında

75 Ma-i şehri günümüzde Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisinde Şansi eyaletinde Shou-chou şehrinin

olduğu yerdir (Baykuzu, 2012: 64).

76 Hile: Gerçek amacın ve planın gizlenerek düşmanı yanıltmak suretiyle alınan tedbirdir. Tarihin her

döneminde başvurulan bir yöntemdir (Özdal. 2008: 132).

77 Kün-çin (M.Ö.160-126), Mo-tun’un torunu Ki-ok şan-yünün oğludur (Çakmak, 2003:8).

78Han döneminde yasal olarak yapılan ticaretin yanında yasal olmayan ticaretinde varlığını bilmekteyiz.

Her ne kadar sıkı kurallar olsa da bu tür yasal olmayan ticaret hem Hunlar ile hem de diğer sınır milletleriyle yapılmaktaydı. Han döneminin ilk zamanlarında Kuzey Çin’deki bir kısım tüccarlar bu tür faaliyetler içerisinde bulunarak zenginleşmişlerdir. Bunlardan birisi de Hunlarla yaptığı ticaretten zenginleşen Nieh Wang İ aslında bir Çinliydi ( Onat, 1987: 622).

88

sallandıracaktı. Bunu gören Hunlar ise derhal şehre girerek yağmalayacak ve bütün değerli eşyalara sahip olacaktı. Şehre giden Nieh, idamını bekleyen bir kişiyi öldürüp şehrin dışına asarak casuslar vasıtasıyla “Ma-i’nin yerel yöneticisi artık öldü. Lütfen

çabuk hareket edin” mesajını yolladı (Taşağıl, 2013a: 62). Hun casusları da şehrin yerel

yöneticisinin öldürüldüğünü sanarak hakana haber verdiler. Bunun üzerine şan-yü, 100.000 atlı ile Wu-chou kalesinden içeri girdi. Çin ordusu ise Hun ordusunun üç katı kadar askerle Ma-i yakınlarında bulunan tepelerin arkasında, pusuda Hun ordusunun gelmesini bekliyordu. Plan buraya kadar kusursuz işlemişti.

Kün-çin şan-yü, Çin devleti sınırından içeri girip Ma-i şehrine 100 li (yaklaşık 50 km)79 kala, uzakta otlaklarda gezinen başıboş hayvanları görünce şüpheye düştü. Etrafta gezinen insanlar da yoktu. Çünkü bu kadar çok hayvanın başıboş dolaşması pek akla yatkın bir durum değildi. Hunların büyük bir ordu ile gizli bir şekilde gelişinden insanların ve çobanların haberlerinin olması mümkün değildi. Bu durum hakanın oldukça tuhafına gitmiştir. Şan-yü gördüğü manzarayı yanında bulunan Nieh Wang-İ’ye sormuş fakat onun verdiği cevaptan tatmin olmamıştır. Şüphesi iyice arttığından yaşlı ajanı azarlamıştır. İşin aslını öğrenmek maksadıyla en yakın savunma karakoluna saldırmıştır. Bu sırada Yen-men80 şehrinin sınır devriye komutanı bu bölgede bulunduğundan,

saldırıyı görerek kuleyi savunmaya çalışmış fakat Hunlara esir düşmüştür. Hun hakanı Çinli devriye kumandanı Yü-shih’i esir alarak onu ölümle tehdit ederek Çinli komutandan

“til alma”81 yöntemi ile olup biten her şeyi öğrenmiştir (Onat, Orsoy ve Ercilasun,

2004:23;Gumilev, 2013:118). Duydukları karşısında şaşıran Tanrıkut: “Evet bu içime

doğmuştu. Hen yine ihanet etti.” demiştir (Groot, Asena, 2011:113).

Hun hakanı devriye komutanına felaketin eşiğinde rastlamasını, gökle bağdaştırarak Tanrı'nın bir uyarısı olarak algıladığından yakaladığı komutana da “gök

beyi” unvanını vererek himayesine almıştır (Gumilev, 2013:118). Yü-shih, Çin’in bütün

planını anlattığından Hunlar hemen geri dönmüşlerdir. Çin gizli planı da boşa çıkmış ve

79Li: Eskiden Çin de kullanılan uzunluk birimidir. Çinde son alınan kararla bir Li 500 mt. olarak kabul

edilmiştir.

80 Yen-men: bugün Tai-yuan adıyla bilinen şehirdir. Çin’in Şansi eyaletinin başkentidir.

81 Til alma yöntemi, özellikle savaşta ele geçirilen esirlerden düşman hakkında elde edilen önemli bilgilerdir

(Kâşgarlı Mahmûd, 2013: 336). Bu bilgiler savaşın neticesini değiştirebilecek kadar önemlidir (Altungök, 2012:180). Bu yöntem sayesinde Hunların büyük bir felaketten kurtulmuş oldukları görülmektedir (Gumilev, 2013: 118).

89

hiçbir menfaat elde edemeden geri dönülmüştür. Bu olaydan sonra Hunlar ile Çinliler arasında yaklaşık 70 yıldır devam eden “kardeşlik” anlaşmasının da bozulduğu, önlerine gelen kalelere saldırı düzenledikleri ve yağma hareketlerinin kaldığı yerden tekrar devam ettiği görülmektedir (Baykuzu, 2012:65; Onat, Orsoy ve Ercilasun, 2004:23). Bu olay, ajanların devletler nezdindeki etkisini göstermesi açısından son derece önemli bir hadisedir. Bir diğer husus ise Han hanedanlığının ajan olarak yaşlı bir tüccarı bile kullanmasıdır. Bu durum Çin’in Hunlar aleyhine olan her türlü fırsatı değerlendirmeye çalıştığını göstermektedir.