• Sonuç bulunamadı

ÇEVREYİ KİRLETME

D. Kanun Yolları

IX- ÇEVREYİ KİRLETME

Tarafı bulunduğumuz birçok uluslararası sözleşmede ve Anayasada, herkesin, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının bulunduğu, önlem almanın da devletlerin görevi olduğu belirtilmiştir. Çevreye verilen önemin bir yansıması olarak kanunkoyucu, ilk defa, bir Ceza Kanununun (TCK md.1) amaçları arasında çevreyi koruma da kabul edilmiş, hatta, dünyanın neresinde işlenirse işlensin, kasdi çevre suçları ile ilgili olarak Türk Kanunlarının uygulanacağını kurallaştırmıştır (md.13). Bu gelişmelerden sonra, mikro ölçekte de yani, belediye sınırları içerisinde uygulanmak üzere, çevrenin suç tanımları dışında kirletilmesi, kabahat olarak düzenlenip yaptırım altına alınmıştır.

Gerçi yürürlükteki mevzuat içerisinde de benzer hükümler mevcuttur. Nitekim 3621 sy. Kıyı Kanununun 15/2.maddesinde, moloz, toprak, curuf, çöp gibi kirletici ve çevreyi bozucu etkisi olan atık ve artıkları dökenlerin, ilgisine göre, mülki amir veya belediye başkanı tarafından, idari para cezası ile cezalandırılacağına dair hüküm bulunmaktadır.

Yine, Kab.K’dan sonra yürürlüğe girmiş olan, 2872 sy.Çevre Kanunu (26.4.2006 t. ve 5491 sy.Kanunla değişik) 20/s maddesine göre de, “umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere 100 Türk Lirası idarî para cezası verilir” şeklinde değişiklik yapılmış, denetim yetkisi de, yerel yöneticilere ve alt uygulama birimlerine yönetmeliğe uygun olarak devredileceği (md.12) belirtilmiştir.

Ancak, mevcut kurallara göre, daha genel ve kapsayıcı olan bu hüküm, kısmen 765 sy.TCK 558 ve 559. maddelerinin karşılığı olarak görülebilir. Zaten, daha önce de 559.maddenin uygulama yetkisi 1608 sayılı Kanunun 1.maddesi ile belediye bulunan yerler için, belediye encümenlerine verilmişti. Maddedeki kabahat hükümlerinin uygulanması, 5237 sy.TCK’daki çevreye karşı suçlardan, fiziki kirletmeyi düzenleyen 181 ve 182. maddelerin koşullarının oluşmaması durumunda söz konusu

olabilecektir."Çevre kirliliği" teriminin; insanların her türlü faaliyetleri sonucu, havada, suda ve toprakta meydana gelen olumsuz gelişmelerle ekolojik dengenin bozulması ve aynı faaliyetler sonucu ortaya çıkan koku, gürültü ve atıkların çevrede meydana getirdiği arzu edilmeyen sonuçları ifade ettiği, 2872 sy.Çevre Kanununda (md.2-c) belirtilmiştir. Atık ise; ev idaresi, sanayi kuruluşları ve benzerlerinin faaliyeti sonucunda meydana gelen ve çevreye atılan katı, sıvı ve gaz şeklindeki zararlı maddelerdir261. Kirletme fiili suç oluşturduğu takdirde artık, kabahatten dolayı idari yaptırım uygulanamaz. Bunun için de, Çevre Kanunu ve ona dayanarak, özellikle, atıkların insan sağlığına ve çevreye zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesinin önlenmesi amacıyla çıkartılmış, Tehlikeli Atıkların Kontrolü262 ve Toprak Kirliliğinin Kontrolü263 Yönetmeliklerinin kuralları dikkate alınmalıdır.

5393 sy. Belediye Kanununda, belediyelerin görev ve sorumlulukları arasında diğer kentsel alt yapıyı oluşturmak yanında, çevre ve çevre sağlığı için, temizlik ve katı atık, hafriyat toprağı ve moloz döküm alanlarını, depolama sahalarını, inşaat malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanları ve satış yerlerini belirlemek, bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği oluşmaması için gereken tedbirleri almak (md.14) sayılmıştır.

Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği de264 belediyelere bu konuda yükümlülükler getirmiştir. Yönetmelikte, bu maddeyi ilgilendiren tanımlara yer vermiştir. Buna göre;

İri katı atık, buzdolabı, çamaşır makinesi, koltuk gibi evsel nitelikli eşyalardan oluşan ve kullanılmayacak durumda olan çoğunlukla iri hacimli atıkları,

Evsel katı atık (çöp), konutlardan atılan tehlikeli ve zararlı atık kavramına girmeyen, bahçe, park ve piknik alanları gibi yerlerden gelen katı atıkları, ifade etmektedir.

261 Çevre terminolojisi için bkz. ÇEPEL, Necmettin, Çevre Koruma ve Ekoloji Terimleri Sözlüğü, TEMA

Yayınları 6, İstanbul 1996

262 14.03.2005 gün ve 25755 sayılı RG 263 31.05.2005 gün ve 25831 sayılı RG 264 14.03.1991 gün ve 20814 sayılı RG

Kabahat olarak belirlenen davranışlar; evsel, bireysel, yemek pişirme ve servis yerlerine, inşaata ait atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atma, hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesme veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakma, kısacası beldede yaşayan veya ticari faaliyette bulunanlara ait “çöplerin” belediyece belirlenen yerler dışına atılmalarıdır.

Tahsis edilen alanlar dışında hayvan kesme fiilinin 3285 sy. Kanunun 55. maddesindeki düzenlemeden farklılık arz ettiğini belirtmek gerekir. Zira orada, “kombina, mezbaha ve hayvan kesimi yerlerinden başka yerlerde, ticari amaçla hayvan kesen veya kestirenler, bu şekilde kesilmiş hayvanlara ait etleri satanlar veya satışa arz edenler” mülki idare amiri tarafından cezalandırılmış iken, burada “ticari amaç” olmaksızın fiilin işlenmesi yaptırım altına alınmıştır. Beldelerde kurban kesmek gibi.

Yine madde ile, kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını, bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında, sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakılması da cezalandırılmış, belediyelere ise, bu eşyanın toplanması hususunda periyodik yükümlülük getirilmiştir.

Bir yerleşim yeri için görüntü kirliliği niteliğinde olan, kullanılamaz hale gelmiş motorlu nakil araçlarını ya da bunların eklentilerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakma da yaptırım altına alınmıştır.

Kanunda (md.8/1) “bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir” denilerek genel hükümler içinde bulunmayan ancak, TCK’da suçtan kaynaklanan zararın giderilmesi amacıyla, buna elverişli suçlarla ilgili olarak öngörülmüş etkin pişmanlık hali, bu kabahatler yönünden de benimsenmiştir.

Belediye zabıtasına, kirletenlere karşı idari para cezası uygulama yetkisi veren bu düzenleme de, belediyeler dışında, özellikle Çevre ve Orman Bakanlığına çevreyle ilgili ruhsat, denetim, cezalandırma gibi görev ve yetki vermiş olan Çevre Kanunu, Kıyı Kanunu gibi özel hükümler dikkate alınarak, saklı hükümlerden söz edilmiştir.

Sonuç olarak, altı çizilmesi gereken şey, yeni ceza adalet sisteminin gerek suç ve gerekse kabahat düzenlemeleri ile, çevreyi korumayı her yerde görev sayıp, yasak ihlallerini mutlak surette yaptırım altına almış olmasıdır. Özellikle beldelerde, bu

kabahatten kişinin sorumlu tutulması mümkün olmasa bile, yukarıda değindiğimiz Çevre Kanununun, 20/s maddesi de dikkate alındığında, her türlü çevre kirletilmesi, örnek olarak, yerlere tükürme, sigara izmariti atma, kuruyemiş kabuğu bırakma bile, artık yaptırımsız kalamayacaktır. Yeter ki kanunların yetki verdiği görevliler, makam ve kuruluşlar görevlerini hakkıyla yapsınlar.