• Sonuç bulunamadı

Bilimsel araştırmalardaki geçerlik güvenirlik tartışmaları söz konusu nitel araştırmalar olduğunda oldukça önem arz etmektedir. Özellikle pozitivist paradigmaya yakın olanlar başta olmak üzere, okuyucuları bir çalışmanın kalitesine ikna etmek zorunludur. “Bir araştırma deseni mantıksal ifadelerin kümesini temsil etmek zorunda olduğundan, verilen bir desenin kalitesine belli mantıksal testlerle karar verilebilir”(Yin, 2003). İnandırıcılık (trustworthiness) ise bu testlere dair ölçütlerden elde edilir. Dolayısıyla kalite ve inandırıcılık, bu ölçütlerden temellenir (Patton, 2013) ve bir nitel araştırmada elde edilen sonuçların ve yapılan yorumların güvenirliğini sağlamak ancak inandırıcılığı sağlamakla mümkün olur (Glesne, 1999).

Geleneksel anlamda (rasyonalist bakış açısına göre) bu kriterler iç geçerlik, dış geçerlik, güvenirlik ve tarafsızlık olarak sınıflanmaktayken, alanyazında da sıkça atıfta bulunulan, Guba ve Lincoln (1982) bu ölçütleri nitel araştırma deseni için dört başlık altında toplamaktadır: inandırıcılık (credibility) , tutarlılık (depandability), teyit edilebilirlik (comfirmability) ve aktarılabilirlik (transferability) .

Tablo 8. Nitel Araştırmaların İnandırıcılığı İçin Kullanılan Yöntemler

Faktör Nitel Versiyon Yöntemler

İç geçerlik İnanırlık

(inandırıcılık):Sonuçlar inandırıcı mı?

Uzun süreli etkileşim

Araştırmacı önyargılarını azaltma Katılımcı teyidi

Üçgenleme

Dış geçerlik Aktarılabilirlik: Sonuc ̧lar

dig er kişi ve durumlara

aktarılabilir mi?

Amaçlı örneklem

Dahil etme/dışlama kriterleri Ortamın ayrıntılı tanıtımı Katılımcıların ayrıntılı tanıtımı

Güvenirlik Gu venilebilirlik(tutarlılık):

Çalışma benzer koşullarda

benzer katılımcılarla

tekrarlandığında sonuçlar

benzer mi?

Denetleme yolu Literatür

Araştırma yönteminin ayrıntılı tanıtımı Üçgenleme

Başka bir araştırmacının süreç ve sonuçları incelemesi

Objektiflik Onaylanabilirlik(teyit

edilebilirlik):O nyargılar

azaltılarak objektiflik artırıldı mı?

Araştırmacının önyargılarını azaltma Üçgenleme

Nitel araştırmalarda araştırmacıya yüklenen rol; "gerçek, kendisini yorumlayan araştırmacıdan bağımsız olarak düşünülemediği için, araştırmacı ortamda bireyler tarafından oluşturulmuş gerçeğe katkıda bulunan bireylerin algılarını anlamaya çalışan kişi" (Yıldırım ve Şimşek, 2006) şeklindedir. Bu araştırmanın bir sınırlılığı olarak araştırmacı ve uygulayıcı (koç) aynı kişidir. Başta bu durum olmak üzere, araştırmanın inandırıcılığına gölge düşmemesi adına araştırma süreçleri boyunca çeşitli önlemler alınmıştır.

Araştırmacı 8 yıldır aynı okulun norm kadrolu öğretmenidir ve okul iklim ve kültürüne oldukça hakimdir. Bu durum uygulama süresince ortaya çıkan durumları objektif bir gözle değerlendirmesine oldukça yardımcı olmuştur. Bu nedenle araştırmacı ortaya çıkan durumların doğal akışla paralellik gösterip göstermediğine, nelerin olağan üstü ve nelerin standart rutinler olduğuna aşinadır. Araştırmacı, sahip olduğu bu deneyim sayesinde süreç boyunca daha iyi sorular sorabildiğini ve veriyi yorumlamada daha başarılı olabildiğini düşünmektedir. Katılımcıyla aynı mesleki tecrübe ve eğitime sahip olması sayesinde, katılımcıyla yüzeysel değil zengin içerikli görüşmeler yapabilmiştir. Araştırmacı, çalışmanın aktif uygulamasına başlamadan önce öğretmenle birlikte derslere katılarak gözlemlerde bulunmuştur. Her ne kadar çalışmanın yapıldığı sınıflardaki öğrencilerin büyük kısmı araştırmacının daha önceki yıllarda okuttuğu öğrencileri olsa da, bu şekilde öğrencilerin kendisinin sınıftaki varlığına alışmaları sağlanmış, üstelik koçluk uygulaması ile öğretmen- öğrenci ilişkisinde yaşanabilecek sorunların en aza indirilmesi adına bilgilendirme yapılabilmiştir. Bu araştırmanın uygulanması yaklaşık beş aylık bir süreci kapsamaktadır. Bir nitel araştırmada “uzun süreli etkileşim( prolongedengagement)” kapsamı sağlarken, “sürekli gözlem (persistentobservation)” derinlik kazandırır (Lincoln ve Guba’dan aktaran Glesne, 1999).

Çalışmanın başladığı dönemde, araştırmacı ve koç olarak birlikte çalıştığı katılımcı, uygulamanın gerçekleştiği okulda 4 yıldır birlikte görev yapmaktadır. Bu çalışmanın kapsamı öğretmen inançlarında yaşanan değişimlerin incelenmesi olduğundan araştırmacının kişisel ve mesleki olarak katılımcıyı uzun zamandır tanıyor olması da bulguların ve bulgulara dair yapılan yorumların daha objektif olmasına yol açtığına inanılmaktadır. Nitel araştırmacı, “veri kaynağına (ki genellikle insanlardır) araştırmacının analiz, formülasyon ve yorumlarını inandırıcı(yani güvenilir) buluyor mu?” sorusunu sorabilir (Guba ve Lincoln, 1982). Katılımcı teyidi sağlanması amacıyla, çalışma kapsamında araştırmacı tarafından veriler analiz edilerek elde edilen bulgular

raporlaştırıldıktan sonra katılımcıyla paylaşılmıştır. Katılımcı, kendisine elektronik posta aracılığıyla iletilen raporu incelemiş, uygun bulduğunu ifade ederek herhangi bir itiraz veya düzeltmede bulunmamıştır.

Bunun yansıra, nitel verinin öğretmenlerin matematik inançları teorisi doğrultusunda analizi ile ilgili olarak üç ayrı araştırmacıdan uzman görüşü alınmıştır. Çözümlemesi ve ilk kodlaması araştırmacı tarafından yapılan ham verinin %10’luk kısmı oluşturulan (Neuendorf, 2002) kod tablosuyla birlikte uzman görüşüne sunulmuştur. Kodlar arasında %85 in üzerinde (Neuendorf, 2002)uyum bulunduğundan araştırmanın veri analizinde kullanılan kodlama sisteminin güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır (Neuendorf, 2002). Uzmanlardan gelen dönütler doğrultusunda oluşturulan kategoriler gözden geçirilerek veri kodlaması tekrar edilmiş ulaşılan sonuçlara göre raporlama yapılmıştır. Araştırmanın inançlar ile ilgili kısmı için ulaşılan uzmanlardan ilki, bir devlet üniversitesinde Matematik Eğitimi Anabilim dalında uzun yıllardır akademisyen olarak görev yapmakta olup özellikle matematik öğretmenlerinin inançları üzerine sıkça atıf alan çalışmaları bulunmaktadır. Veri analiziyle ilgili görüşü alınan diğer akademisyen yine bir devlet üniversitesinde Matematik Eğitimi Anabilim dalında görev yapmakta olan bir akademisyen olup, hem yüksek lisans hem de doktora tez çalışmasını nitel yöntemlerle gerçekleştirmiştir. Verilerin paylaşıldığı son araştırmacı ise yine bir devlet üniversitesinde Matematik Eğitimi Anabilim dalında görev yapmış ancak hali hazırda çalışmalarına bağımsız olarak devam etmekte olan bir akademisyendir ve Matematik Eğitimi Bilim Dalında doktora derecesi bulunmaktadır. Nitel araştırmalarda örneklem büyüklüğü belirlemeye dair bir kural bulunmamakla birlikte, “Nitel araştırmalardaki geçerliğin ve anlamlılığın önemi, örneklem büyüklüğünden ziyade seçilen durumların bilgi yüklü olması ve araştırmacının gözlemsel ve analitik becerilerinin olmasına bağlıdır” (Patton, 2013). Araştırmacı, çalışmaya başlarken zaman, kaynak, mekân ve araştırmanın amacıyla ilgili yaptığı analiz sonucunda, amaçlı örneklem yöntemi doğrultusunda, araştırmayı tek katılımcıyla yapmasının en sağlıklı yöntem olacağına karar vermiştir. Koçluk uygulamasının detaylı çalışma gerektirmesi ve bireyselliği ön plana çıkaran yapısı bu kararı önemli ölçüde etkilemiştir. Bu durum akıllara transfer edilebilirlikle yani aktarılabilirlik (dış geçerlik) ile ilgili sorular getirilebilir. Ancak, Yin (2003)in de ifade ettiği gibi durum çalışmalarında örneklem ve evren analojileri doğru değildir. “Yapılan genelleme istatistiksel değil analitik bir genellemedir.”(Yin, 2003) Araştırmacı, sonuçların

Oluşturulan metin sayesinde durumun başkaları tarafından hayal edilebilir ve teyit edilebilir olması (Glesne, 2003) sağlanmıştır. Bu şekilde ileride yapılacak çalışmalarda bu durum çalışmasının nasıl aktarılabileceğine dair okuyucuya ışık tutması hedeflenmiştir.

Bulguların sunulması sırasında, geniş betimlemelere yer verilmiş ve bunlar direk alıntılarla güçlendirilmeye çalışılmıştır. Süreç tüm boyutlarıyla ayrıntılı ve derinlemesine betimlendiğinde, okuyucu hem araştırmacının öznelliğini, hem de zaman içinde araştırmacı ve katılımcı arasında gelişen ortak öznelliği takip edebilir (Glesne, 2003). Bulguların okuyucu tarafından daha iyi anlaşılması adına süreç geçişlerinde, koçun düşünsel süreçlerinin de yansıtılmasının uygun olacağı düşünülmüştür. Her ne kadar koç ve koçun süreci nasıl anlamlandırdığının incelenmesi, bu çalışmanın kapsamında asıl incelenmek istenen boyut değilse de, koçun oluşan durumları nasıl değerlendirdiğini ve işe koştuğu yöntemleri neden seçtiğini açıklamanın, çalışmanın güvenilebilirliği bakımından önemli olduğu düşünülmektedir. Glesne (2003) ye göre; nitel araştırmacı, araştırma konusundan tutun da yaptığı yorumlara kadar öznelliğinin farkındadır. Nitel yöntemlerle yürütülmüş bir çalışmada, araştırmacının öznelliğini fark edip, onu uygun yöntemlerle izlemesi araştırmayı daha güçlü kılar (Glesne, 2003). Koçun görüşleriyle kurulacak bağlantılarla, araştırmacının koç olarak ortaya koyduğu yanlılığın, araştırma bulgularını etkileyip etkilemediği de okuyucuya sunulmuş olacaktır. Bu şekilde araştırmanın inandırıcılığına katkıda bulunulacağı düşünülmektedir.

BÖLÜM IV

BULGULAR VE YORUM

Bu araştırma “ Matematik öğretmenlerinin matematik öğrenme ve öğretme ile ilgili

inançlarına içerik odaklı koçluğun etkisi nedir?” sorusuna cevap aramıştır. Ulaşılan veriye

dair bulgular bu kapsamda okuyucuya sunulurken koçluk sürecinin kronolojik sırası gözetilecektir. Koçluk sürecine dair betimleme sırasında öğretmenin inançlarına dair bulgular süreç boyunca değerlendirilecektir.

Poindexter (2002), yaşanan olayları, bir hikâye gibi, tutarlı bir sunumla anlatılmasının okuyanların araştırma süresince yaşananları anlamlandırabilmelerine yardım edeceğini ifade etmektedir. Öğretmen “KEREM”’in Tablo 9'da verilen çerçeve kapsamında hem inançları hem de uygulamalarında değişim olup olmadığına dair hikâyesi veriden elde edilen bulgular doğrultusunda, kendi sözleri ve ifadeleriyle sunulacaktır.