• Sonuç bulunamadı

ÂŞIĞA NASİHAT EDEN BEYİTLER:

Belgede Türk edebiyatında nasihat (sayfa 99-103)

DİVANLARDAN NASİHAT

6 İHSAN, KEREM VE HİMMET İLE İLGİLİ NASİHAT BEYİTLERİ:

8. ÂŞIĞA NASİHAT EDEN BEYİTLER:

Âşığa nasihat eden beyitlerde şairler genelde kendilerine sevgiliye nasıl davranmaları konusunda veya aşkın çilesine katlanma mevzusunda öğüt verirler. Şairler genellikle âşık olan kendi gönüllerine hitaben nasihat ederler.

Âşık kelimesi “birine, bir şeye tutkun”208 anlamına gelir. Kelimenin “hak şairi

anlamına geleni ve ayrıca saz eşliğinde hece ölçüsüyle şiirler söyleyen ve halk hikâyeleri anlatan çöğür şairleri manasına geleni”209 de vardır ki bu anlamın bizim burada söz konusu ettiğimiz âşık motifi ile ilgisi yoktur.

Âşık tasavvufta bir makamdır. Hakiki âşıklarda cehennem korkusu yoktur. Âşıklar için Allah eşsiz ve mükemmel bir sevgili, gönül tahtının sultanıdır. Bu anlayışa göre âşıklarda “havf ü reca (korku ve ümit)” terazisinin reca kanadı ağır basar. Âşıklar sadece Allah’a kavuşma niyetindedirler. Zahitler ise Allah korkusundan ve cehennem tehlikesinden dolayı dünyayı tamamen terk ederler. Zahitlerde cennete karşı aşırı bir istek vardır. Âşıklar ise Allah’tan başka hiçbir şeyi görmezler. Aslında her iki zümrenin de amacı Allah’a yaklaşmaktır. Ancak zahitler ile âşıkların Allah’a yaklaşmak için seçtikleri yöntem farklıdır. Zahitler Allah’a akılla ve ibadetler yoluyla ulaşılacağını savunurken âşıklar Allah’a ancak sevgiyle ulaşılabileceğini savunurlar. Böylelikle iki zümre arasında çekişme vardır.210

Mevlâna’da da âşık kavramı önemli bir yer tutar. “Mevlâna, insan Allah’a âşık olduğu gibi Allah’ın da insana âşık olduğunu, aynı zamanda Allah’ın insanı severken kendisini de sevdiğini söyler. Bir diğer ifadeyle mutlak varlık olan Tanrı, yaratıkları üzerinde sıfatlarıyla tecellisinin aksini görür ve bir kere daha âşık olur.”211

Divan edebiyatında şair daima âşıktır. Onun aşkı mücerret güzelliğe karşı duyulan bir aşktır. Bu aşk son derece samimidir. Maddiyatla ilişkisi yoktur. Âşığın sevgilisiyle olan beraberliği Hayâlîdir. Âşığın rakipleri de vardır. Âşık onlarla da uğraşmak zorunda kalır.

208 Ferit Devellioğlu, age., s. 46.

209 bk., Tahirü’l- Mevlevi, Edebiyat Lügati (hzl.: Kemal Edip Kürkçüoğlu), Enderun Yayınları, İstanbul

1973, s. 17-18; Nureddin Albayrak, “Âşık”, TDV İslam Ansikopedisi, İstanbul 1991, C 3, s. 547-549.

210 bk., Nurgül Sucu, “Zâhid-Sûfî Tipinin Kimliği, Divan Edebiyatındaki Yeri ve Sosyal Hayattaki

Örnekleri”, İstem, Konya 2007, sayı: 10, s. 229-252.

Âşık, sevgilinin bir bakışıyla kendinden geçer. Âşık canını sevgilisine verecek kadar cömerttir. Sevgili âşığa durmadan eziyet eder. Âşık bunlara sabreder. Âşık sevgilisinden başka talih ve ağyardan da zulüm gören kişidir. Gördüğü bu cevrücefadan dolayı sabahlara kadar ahlar eder. Bu şekilde âşığın feryadı göklere yükselir. Âşığın gözü yaşıdır. Âşık uyku nedir bilmez. Diva edebiyatında şair “aşık-maşuk-ağyar” üçgeninin birinci kişisidir.212

Aşağıdaki beyitlerde şair âşığa yani kendisine sevgi ve sevgilisi ile ilgili olarak nasihat eder. Şair âşıktan sevgilisinin eziyetinden dolayı feryat etmemesini, hâline şükretmesini, ayrılık acısından şikâyet etmemesini ve sevgilinin kavuşma vaadine aldanmamasını öğütler:

Dil getirdim diye dil-dâra gönüllenme sakın

Pâdişâh eşiğidir bunda dil-âver çoğ olur Necâtî, G 199/110-2

[Gönül verdim diye gönül bağlayan sevgiliye gönüllenme sakın, burası padişah eşiğidir cesur çok olur.]

Vuslat umanlar duyar mı acısını fürkatin Tâlib-i gevher olana bahr-ı ummân tatlıdır Necâtî, G 214/144-4

[Kavuşmayı bekleyenler ayrılık acısını hiç duyar mı, cevher isteyene denizler tatlı olur.]

Necâtî hûb-rûlardan sakın kim Alırlar gönlünü inkâr iderler

Necâtî, G 229/175-5

[Ey Necâtî, güzel yüzlü sevgililerden sakın; çünkü gönlünü alırlar (sonra) inkâr ederler.]

Şükr et Fuzûlî etme figân yâr kılsa cevr Kim ehl-i aşka cevrdir anun inâyeti

Fuzûlî, G 279/302-7

[Ey Fuzûlî, yâr eziyet ederse feryat etme, şükret; çünkü onun eziyeti aşk ehline iyiliktir.]

Bakma ey cân hat u ruhsârına mahbûbların İhtiyât eyle günâh üzre günâh etme dahi Fuzûlî, G 270/284-4

[Ey can, sevgililerin yüzüne ve yanakları üzerindeki ayva tüylerine bakma; kendini sakın, artık günah üzerine günah işleme.]

Eyle redd ağyârı kim dillerde makbûl olasın Başlar üzre yeri vardır etse terk-i hâr gül Necâtî, K 83/15-14

[Gönüllerde makbul olmak için sevgiliden başkasını kabul etme, dikenini terk eden gülün başlar üzerinde yeri vardır.]

Ey dil ki hecre düşmeyip istersin ol mehi Şükr et bu hâle yoksa gelir bir belâ sana

Fuzûlî, G 139/17-5

[Ey gönül, ayrılığa düşmeden o ay gibi sevgiliyi istersin; bu hâline şükret, yoksa başına bir bela gelir.]

Kendini çâh-ı zenah-dâna düşürme ey dil Görüp âfet gibi dilberleri olma mâ’il Hâl-i dünyâyı sana anladayım ve’l-hâsıl Hârını gül gülini hâr görendir ‘âkil Zâg ider bülbülini başka gülistândır bu

Leylâ Hanım, Th. 133/6-2

[Ey gönül, kendini zindana düşürme, (bela getiren) güzel sevgilileri görüp de onlara meyletme, sözün kısası sana dünyanın hâlini anlatayım: Akıllı kişi gülünü diken, dikenini gül gören kişidir; bülbülünü karga yaptığı başka bir gül bahçesidir.]

Bâkî safâ-yı Ka’be-i vuslat murâd ise Sa’y it hemişe sa’y iden irdi menâzile

Bâkî, G 396/447-5

[Ey Bâkî, kavuşma Kâbe’sinin sevinci isteniyorsa daima çalış, çalışan hedefine ulaşmıştır.]

Ol günden erse tîr-i gam olma dilâ melûl Gökden ne yağdı kim anı yer etmedi kabûl Necâtî, G 298/329-1

[Ey gönül, bundan sonra keder oku değse bile üzülme; gökten ne yağdı da onu yer kabul etmedi?]

Zârîlik edip devr-i felekden meded umma Yok yerlere bu âh u figâna ne verirler

Necâtî, G 197/104-4

[Ağlayıp da feleğin dönüşünden imdat bekleme; yok yerlere inleyip feryat edene ne verirler ki?]

Sakın aldanma gönül va’d-i visâl-i yâre Sonra derd ü elem ü mihneti pek güçdür güç

Leylâ Hanım, G 240/18-2

[Ey gönül, sakın sevgili ile kavuşma vaadine aldanma, sonra dert, sıkıntı ve elemi çok zor olur.]

Âyîne gibi ‘ârız-ı dildâra nazar kıl Ey cân u gönül ‘aşk-ı hakîkîye güzer kıl

Leylâ Hanım, Tb. 174/6-12

[Ey can ve gönül, (gönül bağlayan) sevgilinin yanağına bak; gerçek aşka geçiş yap.]

Yukarıdaki beyitlerde görüldüğü gibi şair âşığa dolayısıyla kendisine daha çok aşkı ve sevgilisi ile ilgili nasihat eder. Bu nasihatler âşığın aşk yolundaki tavrını sağlamlaştırır. Şair âşığa sevgilisinin karşısında nasıl davranması gerektiğini bu nasihat beyitleri ile ifade eder.

Belgede Türk edebiyatında nasihat (sayfa 99-103)