• Sonuç bulunamadı

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ

GELİŞMELER

İktisadi Araştırmalar Bölümü Haziran 2011

► OECD Mayıs ayında yayımlamış olduğu “Ekonomik Görünüm” raporunda, dünya ekonomisine ilişkin risklere dikkat çekerek küresel ekonomik krizin henüz sona ermemiş olabileceğini belirtmiştir. OECD, emtia fiyatlarındaki gelişmelerin etkisiyle küresel enflasyondaki artışı en önemli risk unsuru olarak gördüğünü açıklamıştır.

► Japonya’da yaşanan deprem ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki gerginlikler nedeniyle 2011 yılının ilk çeyreğinde piyasaların odağından uzaklaşan Euro Alanı’na ilişkin borç sorunları son dönemde yeniden gündeme gelmiştir.

► Kredi derecelendirme kuruluşları Yunanistan’ın kredi notunu düşürmeye devam etmişlerdir. Kuruluşlar tarafından yapılan açıklamalarda genel olarak kamu maliyesine ilişkin zayıf görünümün not indirimlerinde etkili olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, ay sonuna doğru IMF’nin Yunanistan’a yönelik yardım paketinin Haziran ayındaki diliminin ödemesini yapmayabileceğini açıklaması risk algılamasının daha da yükselmesine neden olmuştur.

► Küresel ekonomik toparlanma sürecinde önemli bir rol oynayan gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik aktivitenin önümüzdeki dönemde daha ılımlı bir seviyede gerçekleşebileceği yönündeki işaretler piyasalardaki iyileşmenin sürdürülebilirliğine dair endişelerin gündeme gelmesine neden olmuştur. Diğer gelişmekte olan ülkelere paralel 2010 yılında ve 2011 yılının geride bıraktığımız döneminde hızlı büyüme kaydeden Türkiye ekonomisinin de önümüzdeki dönemde yavaşlayacağı tahmin edilmektedir.

► TCMB iç ve dış talep koşullarındaki ayrışmanın belirginleşmesi nedeniyle cari açıktaki gelişmelerin Türkiye ekonomisine ilişkin kırılganlıkları artırdığını belirtmiştir.

TCMB’nin sıkılaştırıcı yönde almış olduğu önlemlere ek olarak önümüzdeki dönemde diğer kamu otoritelerinin de benzer yöndeki uygulamalarıyla birlikte cari açıktaki genişlemenin ivme kaybedebileceği düşünülmektedir.

İÇİNDEKİLER

Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler... 2 Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler... 3 Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler... 6

(2)

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Mayıs ayında yayımlamış olduğu

“Ekonomik Görünüm” raporunda, dünya ekonomisine ilişkin risklere dikkat çekerek küresel ekonomik krizin henüz sona ermemiş olabileceğini belirtmiştir. OECD, emtia fiyatlarındaki gelişmelerin etkisiyle küresel enflasyondaki artışı en önemli risk unsuru olarak gördüğünü açıklamıştır. Bununla birlikte, başta gelişmiş ülkelerde olmak üzere kamu maliyesine ilişkin belirsizliklerin piyasalar üzerinde baskı oluşturabileceğini vurgulamıştır. İşgücü piyasalarında ise toparlanma işaretlerinin görülmesine karşılık, işsizlik oranlarının halen kriz öncesi seviyelerin üzerinde olduğunu ifade etmiştir.

Japonya’da yaşanan deprem ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki gerginlikler nedeniyle 2011 yılının ilk çeyreğinde piyasaların odağından uzaklaşan Euro Alanı’na ilişkin borç sorunları son dönemde yeniden gündeme gelmiştir. Mayıs ayında IMF, Portekiz’e yönelik hazırlanmış olan €78 milyar tutarındaki yardım paketini açıklamıştır. Böylece Portekiz, Yunanistan ve İrlanda’nın ardından yardım talep eden üçüncü Avrupa ülkesi olmuştur.

Kredi derecelendirme kuruluşları Yunanistan’ın kredi notunu düşürmeye devam etmişlerdir. Kuruluşlar tarafından yapılan açıklamalarda genel olarak kamu maliyesine ilişkin zayıf görünümün not indirimlerinde etkili olduğu ifade edilmiştir.

Son indirimlerle birlikte Yunanistan’ın kredi notu yüksek düzeyde spekülatif seviyeye düşürülmüştür. Bununla birlikte, ay sonuna doğru IMF’nin Yunanistan’a yönelik hazırlanan yardım paketinin Haziran ayındaki diliminin ödemesini yapmayabileceğini açıklaması risk algılamasının daha da yükselmesine neden olmuştur. Euro Alanı Maliye Bakanları Başkanı Juncker ise Yunanistan’a yönelik düzenlemelerin Haziran ayında netlik kazanacağını açıklamıştır.

Küresel ekonomik toparlanma sürecinde önemli bir rol oynayan gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik aktivitenin önümüzdeki dönemde daha ılımlı bir seviyede gerçekleşebileceği yönündeki işaretler piyasalardaki iyileşmenin sürdürülebilirliğine dair endişelerin gündeme gelmesine neden olmuştur. Nitekim, son açıklanan veriler Çin’de para politikasındaki sıkılaşmanın ekonomik aktivite üzerinde etkili olmaya başladığına işaret ederken, Hindistan da son 5 çeyreğin en düşük büyümesini kaydetmiştir. Diğer gelişmekte olan ülkelere paralel 2010 yılında ve 2011 yılının geride bıraktığımız döneminde hızlı büyüme gösteren Türkiye ekonomisinin de önümüzdeki dönemde yavaşlayacağı tahmin edilmektedir.

TCMB’nin Mayıs ayında yayımlamış olduğu Finansal İstikrar Raporu’na göre Türkiye ekonomisine ilişkin riskler genel olarak gerileme eğilimi sergilemiştir.

Bununla birlikte, TCMB iç ve dış talep koşullarındaki ayrışmanın belirginleşmesi nedeniyle cari açıktaki gelişmelerin Türkiye ekonomisine ilişkin kırılganlıkları artırdığını belirtmiştir. TCMB’nin sıkılaştırıcı yönde almış olduğu önlemlere ek olarak önümüzdeki dönemde diğer kamu otoritelerinin de benzer yöndeki uygulamalarıyla birlikte cari açıktaki genişlemenin ivme kaybedebileceği düşünülmektedir.

Euro Alanı’nın borç sorunları yeniden gündemde…

OECD, küresel ekonomiye ilişkin risklere dikkat çekti.

Yunanistan’ın kredi notu düşürüldü.

Yavaşlama işaretleri…

TCMB, Finansal İstikrar Raporu’nu açıkladı.

(3)

2

Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) Kasım ayından bu yana sürdürmekte olduğu tahvil alım programı çerçevesinde ABD ekonomisinde tedrici bir iyileşme gözlenmiştir. Bu çerçevede, Fed son toplantısında Haziran ayı sonunda programın planlandığı şekilde sona erdirileceğini açıklamıştır. Ancak, Mayıs ayında ABD’de açıklanan veriler iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü risklerin arttığını göstermektedir. Nitekim, birinci çeyrekte ABD ekonomisi %1,8 ile beklentilerin altında büyümüştür. Öte yandan, işgücü piyasasının baskı altında olduğu, işsizlik maaş başvurularındaki artışın işsizlik oranına yansıdığı görülmektedir. Nisan ayında işsizlik oranı %9 düzeyine yükselirken konut piyasasında henüz belirgin bir toparlanma kaydedilememiştir.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) 5 Mayıs’taki toplantısında bir önceki ay 25 baz puan artırdığı politika faizini değiştirmeme kararı almıştır. ECB Başkanı Trichet toplantının ardından yaptığı açıklamada iktisadi faaliyetin olumlu seyrini sürdürdüğünü ancak genel enflasyon düzeyi üzerindeki baskıların devam ettiğini ve enflasyonun önümüzdeki aylarda %2’nin üzerinde seyredeceğini belirtmiştir. Öte yandan, bir önceki açıklamalarıyla karşılaştırıldığında Trichet’in Euro Alanı ülkelerinde yaşanan kamu maliyesine ilişkin sorunlara daha fazla dikkat çektiği görülmektedir. Bu çerçevede, Trichet, ülke bazında aşağı yönlü risklerin tüm Euro Alanı ekonomisine yayılabileceği riski bulunduğuna dikkat çekmiştir.

Japonya Merkez Bankası (BoJ) 20 Mayıs’taki toplantısında politika faizini değiştirmeyerek %0-0,10 aralığında tutmuştur. BoJ yaptığı açıklamada deprem nedeniyle üretimin belirgin yavaşlaması paralelinde ihracatın önemli ölçüde azaldığını belirtmiştir. Bununla birlikte, iç talebin de zayıfladığını vurgulamıştır. 27 Mayıs’ta kredi derecelendirme kuruluşu Fitch kamu borç stoku GSYH’sinin

%210’una ulaşan Japonya’nın kredi notu görünümünü negatife çevirdiğini açıklamıştır.

Kaynak: IIF

Çin Merkez Bankası (PBC) 12 Mayıs’ta zorunlu karşılık oranlarını 50 baz puan artırarak ekonomiyi soğutmak için aldığı önlemlere Mayıs ayında da devam etmiştir. Son enflasyon verisinin %5,3 ile beklentilerin üzerinde artış kaydetmesi de Çin’de sıkılaştırıcı yönde politikaların devam edebileceğine işaret etmektedir.

ECB’nin faiz kararının ardından ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası’nın politika faizleri arasındaki farkın açılmayacağı yönündeki görüşler güçlenmiştir. Öte yandan, Yunanistan’ın borçlarını yeniden yapılandırabileceğine yönelik haberler gündeme gelmiştir. Mayıs ayı başında son 1,5 yılın en yüksek seviyesinde bulunan €/$ paritesi, söz konusu gelişmelerin ardından sert bir düşüş kaydetmiştir. Yunanistan’a ilişkin risklerin gündemdeki yerini koruması ise ayın geri kalanında €/$ paritesinin yatay bir seyir izlemesine neden olmuştur. 31 Mayıs itibarıyla €/$ paritesi 1,4212 seviyesinde gerçekleşmiştir.

İkinci niceliksel genişlemenin sonuna yaklaşılırken ABD’de aşağı yönlü riskler artıyor.

Japonya’da depremin ekonomiye olumsuz etkileri sürüyor.

Mayıs ayında €/$ paritesi geriledi.

Çin Merkez Bankası zorunlu karşılıkları artırdı.

ECB’den borç sorunu vurgusu…

(4)

Kaynak: Reuters

Mayıs ayı başında küresel büyümeye ilişkin endişeler paralelinde petrol fiyatları aşağı yönlü bir seyir izlemiştir. Öte yandan, özellikle Euro Alanı’nda borç sorunu yaşayan ülkelere ilişkin risklerin gündeme gelmesi güvenli liman alımlarıyla altın fiyatlarının yeniden yükselmesine neden olmuştur. Petrol fiyatları ise kaydettiği düşüşün ardından bir miktar toparlanarak yatay bir seyir izlemiştir. 31 Mayıs itibarıyla Brent türü petrol ve altın fiyatları sırasıyla $/varil 124 ve $/ons 1.564 düzeyinde gerçekleşmiştir.

Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler

Yılın ilk çeyreğine ilişkin açıklanan sınai üretim verileri, 2010 yılının son çeyreğindeki güçlü büyümenin bir miktar ivme kaybetmekle birlikte devam ettiğine işaret etmektedir. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriler incelendiğinde ise, sınai üretimin Şubat ve Mart’ta aylık bazda gerileme kaydettiği dikkat çekmektedir. TCMB’nin aldığı para politikası tedbirleri paralelinde sınai üretimdeki ivme kaybının önümüzdeki aylarda da devam edeceği tahmin edilmektedir.

Kapasite kullanım oranı (KKO) Mayıs ayında 2010’un aynı ayına göre 1,9 puan artarak %75,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. KKO geçtiğimiz yılın üzerinde seyretmekle birlikte halen krizden önceki seviyelerin altındadır. Mevsimsellikten arındırılmış veriler incelendiğinde ise KKO’nun Nisan ve Mayıs aylarında aylık bazda gerilediği dikkat çekmektedir. Bu durum sınai üretiminde önümüzdeki aylarda beklenen ivme kaybını teyit etmektedir.

Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre, mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranının gerilemeye devam ettiği görülmektedir. Şubat 2011 itibarıyla geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre tarım dışı istihdam 1 milyon 2 bin kişi artmıştır.

Nisan ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %26,5 artışla $11,9 milyar, ithalat ise %40,2 artışla $21 milyar düzeyinde gerçekleşmiştir. İhracat 2011 yılının en yüksek oranlı aylık artışını, ithalat ise en düşük aylık artışını gerçekleştirmiştir.

Böylece, Nisan ayında dış ticaret açığı piyasa beklentilerinin altında ve $9,1 milyar, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise %56,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Ocak-Nisan dönemi incelendiğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatın %22,4, ithalatın %44,1 oranında arttığı görülmektedir. İthalattaki yüksek oranlı artışlar dış ticaret açığı üzerinde genişletici etki yaratmaya devam etse de, ithalat artış hızının Nisan ayında yavaşlaması piyasalarda olumlu karşılanmıştır. Bununla birlikte, söz konusu gelişmenin kalıcı olup olmadığının anlaşılması için önümüzdeki aylardaki verilerin izlenmesi gerekmektedir.

1,40 1,42 1,44 1,46 1,48 1,50

02.May.11 05.May.11 08.May.11 11.May.11 14.May.11 17.May.11 20.May.11 23.May.11 26.May.11 29.May.11

€/$ Paritesi

Mevsimsellikten

arındırılmış KKO gerileme eğiliminde…

İşsizlik oranında gerileme devam ediyor.

Nisan’da ithalat hız keserken, ihracat ivme kazandı.

Sınai üretim artışı ivme kaybediyor.

Mayıs ayı başında gerileyen emtia fiyatları yeniden yükseliş eğilimine girdi.

ECB Faiz Kararı

Yunanistan’ın Borç Sorununun Gündeme

Gelmesi

(5)

4 Kaynak: TÜİK

Nisan 2011’de ihracatta motorlu kara taşıtları sektörü ilk sıradaki yerini korumaya devam etmiş, bu sektörü demir-çelik ile kazan, makine ve cihazlar izlemiştir. En büyük ithal kalemini oluşturan mineral yakıt ve yağların ithalatı da Nisan ayında yıllık bazda %33,2 artmıştır. Bununla birlikte, söz konusu kalemdeki yıllık artışın son iki aya göre bir miktar yavaşladığı dikkat çekmektedir.

Merkez Bankası’nın finansal istikrarı sağlamaya yönelik aldığı tedbirler paralelinde ithalattaki artış hızının ilerleyen dönemlerde bir miktar daha yavaşlaması beklenmektedir. Bunun yanı sıra, yılbaşından bu yana yüksek seyreden petrol fiyatlarının Mayıs ayında bir önceki aya göre %7 civarında gerilemesinin enerji ithalatına ödenen tutarı önümüzdeki aylarda da bir miktar aşağı çekebileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, dış pazarlarda sürdürülebilir büyüme dinamiğinin henüz yakalanamamış olması sebebiyle ihracatın görece zayıf bir seyir izliyor olması, dış ticaret dengesindeki beklenen iyileşmenin sınırlı kalmasına neden olabilecektir.

TCMB’nin almış olduğu önlemlere rağmen Mart ayında cari işlemler açığındaki genişlemenin devam ettiği görülmektedir. Cari açık Mart’ta $9,8 milyar ile beklentilerin oldukça üzerinde ve aylık bazda rekor seviyede gerçekleşmiştir.

Sadece Mart ayında 2010 yılının ilk çeyreği toplamına yakın bir düzeyde cari açık verilmiştir. Artan dış ticaret açığı ve yurtdışına yapılan kâr transferleri cari açığın beklentilerin üzerinde gerçekleşmesinde etkili olmuştur. 12 aylık kümülatif cari açık

$61 milyara yükselmiştir.

Doğrudan yatırımlar kaleminde Mart ayında gözlenen $2,6 milyarlık artışa rağmen Ocak-Mart döneminde cari açığın finansmanında bu kalemin payının sınırlı bir seviyede kaldığı görülmektedir. Aynı dönemde borç senetlerine gelen alımların etkisiyle portföy yatırımlarında $9,4 milyarlık giriş kaydedilmiştir. Bu tutarın $5,2 milyarlık bölümü Mart ayında gerçekleşmiştir. Yabancı yatırımcıların hisse senetlerinden çıkışı ise devam etmiştir. Diğer yatırımlar hesabının alt kalemleri incelendiğinde ise bankacılık sektörünün yurtdışından sağladığı $4,8 milyar tutarındaki kredinin $3,6 milyarının Mart ayında gerçekleştiği, yabancı bankaların yurtiçi bankalarda tuttukları mevduatın ise yılın üçüncü ayında da azaldığı görülmektedir. Bu gelişme TCMB’nin uyguladığı politika bileşiminin çok kısa vadeli sermaye girişlerini azaltmada etkili olduğunu göstermektedir. Öte yandan, Mart ayında TCMB rezervlerindeki $3,1 milyarlık artış dikkat çekmektedir.

35,4

53,4

18,0 43,3

77,0

33,7

0 10 20 30 40 50 60 70 80 90

İhracat İthalat Dış Ticaret Açığı

(milyar $)

Dış Ticaret Oca.-Nis.10

Oca.-Nis.11

Cari işlemler açığında rekor artış…

Mart ayında doğrudan yatırımlar yükseldi.

İç talepte beklenen yavaşlama paralelinde dış ticaret açığındaki artışın ivme kaybetmesi bekleniyor.

Motorlu kara taşıtları ihracatı, birinci sıradaki yerini korudu.

(6)

(milyon $) Mart 2011 Nis.10 - Mar.11 Ocak-Mart Değişim 2010(I) 2011(II) (II/I) (%)

Cari İşlemler Dengesi -9.766 -60.513 -10.029 -22.118 120,5

Dış Ticaret Dengesi -8.347 -68.148 -8.833 -20.635 133,6

Hizmetler Dengesi 358 14.613 859 1.056 22,9

Turizm (net) 800 16.462 1.423 1.904 33,8

Gelir Dengesi -1.884 -8.482 -2.319 -2.978 28,4

Cari Transferler 107 1.504 264 439 66,3

Sermaye ve Finans Hesapları 8.817 52.107 8.536 17.811 108,7

Sermaye Hesabı 0 -47 -9 0 -

Finans Hesapları 8.817 52.154 8.545 17.811 108,4

Doğrudan Yatırımlar (net) 2.647 9.197 1.105 3.011 172,5

Portföy Yatırımları (net) 5.193 23.005 2.556 9.435 269,1

Hisse Senetleri -97 1.609 578 -1.281 -

Borç Senetleri 4.886 23.015 3.002 9.868 228,7

Diğer Yatırımlar (net) 4.077 35.792 5.775 9.287 60,8

Varlıklar 706 12.147 3.415 8.473 148,1

Efektif ve Mevduat 2.085 14.825 2.934 8.928 204,3

Yükümlülükler 3.371 23.645 2.360 814 -65,5

Krediler 5.322 18.275 -2.373 7.084 -

Bankacılık Sektörü 3.637 17.918 -243 4.766 -

Bankacılık Dışı Sektörler -1.839 -188 -2.553 2.686 -

Mevduat -2.366 3.076 4.936 -5.776 -

Yurtdışı Bankalar -2.690 4.596 3.571 -5.866 -

Yabancı Para -2.128 1.708 2.951 -1.110 -

Türk Lirası -562 2.888 620 -4.756 -

Rezerv Varlıklar (net) -3.100 -15.840 -891 -3.922 340,2

Net Hata ve Noksan 949 8.406 1.493 4.307 188,5

Kaynak: TCMB

Cari açığın Mart ayında beklentilerden hızlı bir şekilde artması, açığın finansmanına ilişkin endişeleri de artırmıştır. Yılın ilk üç ayında $22,1 milyar düzeyinde gerçekleşen cari açığın $4,3 milyarlık önemli bir bölümünün kaynağı belirsiz sermaye girişleri ile finanse edilmesi ve doğrudan yatırımların Mart ayındaki artışa rağmen kriz öncesine göre halen düşük seviyesi cari açığa ilişkin risklerin gündemde kalmasına neden olmaktadır. Bu gelişmeler paralelinde TCMB’nin aldığı önlemlere diğer kamu kuruluşlarının da eşlik edebileceği düşünülmektedir.

Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, merkezi yönetim bütçesi Nisan ayında TL 1 milyar fazla vermiştir. Böylece, Ocak-Nisan 2011 döneminde bütçe açığı TL3,1 milyara gerilemiştir. Aynı dönemde, faiz dışı fazla ise TL13,7 milyar olarak gerçekleşmiştir. Böylece, yılın ilk dört aylık döneminde bütçe açığının bir önceki yılın aynı dönemine göre %81 daraldığı, faiz dışı bütçe fazlasının ise %120 büyüdüğü gözlenmiştir. Faiz dışı dengede bütçe hedefinin %98,5’ine yılın ilk 4 ayında ulaşılmıştır.

(milyon TL) Nisan

2011

Yıllık % Değişim

Ocak-Nisan Yıllık % Değişim

Bütçe Hedefi

Gerç./

Hedef 2010 2011 (%)

Harcamalar 22.467 -10,8 93.546 95.320 1,9 312.573 30,5

Faiz Harcamaları 2.841 -59,7 22.052 16.809 -23,8 47.500 35,4

Faiz Dışı Harcamalar 19.626 8,3 71.494 78.511 9,8 265.073 29,6

Gelirler 23.523 13,5 77.750 92.252 18,7 279.026 33,1

Vergi Gelirleri 19.287 25,8 63.232 76.737 21,4 232.220 33,0

Diğer Gelirler 4.237 -21,4 14.518 15.515 6,9 46.807 33,1

Bütçe Dengesi 1.056 - -15.796 -3.068 -80,6 -33.546 9,1

Faiz Dışı Denge 3.897 50,0 6.256 13.741 119,6 13.954 98,5

Not: Rakamlar yuvarlamalardan ötürü toplamı vermeyebilir.

Kaynak: Maliye Bakanlığı

Ocak-Nisan 2011’de bir önceki yılın aynı dönemine göre bütçe gelirleri, vergi gelirlerindeki artış paralelinde %18,7 artış kaydetmiştir. Harcamalar tarafında ise Yılın ilk dört ayındaki bütçe

performansı olumlu…

Vergi gelirleri artıyor, faiz harcamaları geriliyor.

(7)

6 faiz harcamalarındaki gerilemenin sürmesine karşılık faiz dışı harcamaların artmaya devam ettiği gözlenmektedir. Öte yandan, Maliye Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, cari açığın kontrol altına alınması için gerekli desteğin verileceği ve ihtiyaç duyulması halinde ilerleyen dönemlerde bu amaca yönelik politika tedbirlerine de başvurulabileceği ifade edilmiştir.

Merkez Bankası, 25 Mayıs tarihli Para Politikası Kurulu toplantısında, politika faizlerini beklendiği gibi değiştirmeyerek %6,25 seviyesinde bırakmıştır. Toplantı sonrasında yapılan açıklamada özel tüketim ve yatırım talebinin daha ılımlı bir seyir izlediği, dış talebin ise zayıf görünümünü koruduğu belirtilmiştir. İmalat sanayinde kapasite kullanım oranlarının düşük düzeylerini korumasının, toplam talebin henüz enflasyon üzerinde baskı oluşturacak seviyeye gelmediğine işaret ettiği vurgulanmıştır. Diğer taraftan, Nisan ayında işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisiyle enflasyonun, Mayıs ayında yıl sonu hedefi olan %5,5’in üzerine çıkabileceği belirtilmiştir. Para Politikası Kurulu, önceki ay sınırlı artış yaptığı zorunlu karşılık oranlarında ise Mayıs ayında değişikliğe gitmemiş; alınan önlemlerin gecikmeli etkilerini bir süre daha takip etmenin faydalı olacağını açıklamıştır.

Merkez Bankası, 30 Mayıs’ta yayımladığı Finansal İstikrar Raporu’nda, 2010 yılının Kasım ayından beri uygulanmakta olan ve düşük politika faizi, geniş faiz koridoru ve yüksek zorunlu karşılık oranlarından oluşan yeni politika bileşiminin etkisinin piyasada görülmeye başlandığını belirtmiştir. Alınan önlemler sonrasında kredi artış hızındaki ivmelenmenin durduğu ve mevduatın ortalama vadesinin uzadığı ifade edilmiştir. Krediler üzerindeki sıkılaştırıcı etkilerin önümüzdeki dönemde daha belirgin hale geleceğini öngören Merkez Bankası, kredi büyümesindeki gelişim dikkate alındığında yılın ikinci yarısında zorunlu karşılık oranlarında ilave artışlara duyulabilecek ihtiyacın azalacağını tahmin etmektedir. Öte yandan, diğer kamu otoritelerince alınabilecek ek önlemlerin de benzer şekilde zorunlu karşılıklarda ilave artış ihtiyacını azaltıcı yönde etki yaratacağı vurgulanmıştır.

Finansal İstikrar Raporu’nda, özellikle bazı Euro Alanı ülkelerine ilişkin artan kamu borcunun sürdürülebilirliğine yönelik endişelerin risk iştahını olumsuz etkileyerek gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarında göreli bir yavaşlamaya yol açtığına dikkat çekilmiştir. Sermaye akımlarında gözlenen bu yavaşlama çerçevesinde TCMB, döviz alım ihalelerinde günlük alım tutarını $50 milyondan $40 milyona düşürmüştür. Böylelikle, aylık alım miktarının toplamda $200-220 milyon azaltılması öngörülmekte ve bu kanaldan piyasaya arz edilecek TL likiditesinin azaltılması hedeflenmektedir. Bu çerçevede, kredi büyümesi açısından 2011 yılının ikinci yarısında zorunlu karşılık oranlarında ilave artışlara duyulabilecek ihtiyacın azalacağını vurgulamıştır. Gelişmekte olan ülkelere sermaye akışında azalmanın sürmesi halinde, günlük döviz ihalelerinde alımı yapılacak tutarın kademeli olarak azaltılmaya devam edilebileceği ifade edilmiştir.

Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler

Toplam mevduat hacmindeki sınırlı artış devam etmektedir. 20 Mayıs itibarıyla toplam mevduat hacmi yılsonuna göre %2,9 oranında artarak TL663 milyara ulaşmıştır. Bu dönemde, YP ve TL mevduat hacmi artış hızları sırasıyla %5,5 ve

%1,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. Son bir aylık dönemde ise YP mevduatın USD karşılığındaki %3,7’lik gerileme dikkat çekmektedir. Bu dönemde döviz kurlarında yaşanan artış, Dolar cinsi YP mevduattaki hızlı düşüşün toplam mevduat hacmi üzerindeki etkisini azaltmıştır.

20 Mayıs itibarıyla, 2010 yılsonuna göre toplam kredi hacmi %11,1 artarak TL595 milyara ulaşmıştır. Bu dönemde, YP kredilerin USD karşılığı %12,9, TP krediler

%9,8 artmıştır. Son bir aylık dönemde ise TP kredilerdeki artışın hızlandığı görülmektedir. Bu dönemde, TP krediler %3 artarken, YP kredilerin USD karşılıkları sadece %0,4 artmıştır. TCMB’nin finansal istikrarı sağlamaya yönelik olarak almış Finansal İstikrar Raporu

yayımlandı.

Döviz alım ihalelerinin günlük tutarı $10 milyon azaltılarak $40 milyona indirildi.

Merkez Bankası alınan önlemlerin etkisini bir süre daha takip edecek.

Mevduat hacmindeki artış sınırlı düzeyde

gerçekleşiyor.

2010 yılsonuna göre toplam kredi hacmi %11,1 arttı.

(8)

olduğu önlemlerin kredi hacmindeki artış hızı üzerindeki etkileri Mayıs ayı itibarıyla görülmeye başlanmıştır. Nitekim, yıllık bazda kredi artışları incelendiğinde YP kredi hacmindeki genişlemenin Mayıs ayında belirgin bir şekilde yavaşladığı ve toplam kredi hacmindeki artışın bir miktar ivme kaybettiği görülmektedir.

Kaynak: BDDK

20 Mayıs 2011 itibarıyla, kredi türlerinin kredi hacmindeki değişimlere katkıları incelendiğinde, gerek bir önceki yılın aynı haftasına gerekse 2010 yılsonuna göre kredi hacmindeki değişimlere en yüksek katkıyı diğer ticari krediler ile tüketici kredilerinin yaptığı görülmektedir. Öte yandan, spot kredilerin kredi hacmindeki artışa katkısının azaldığı görülmektedir.

Kredi Türlerinin Kredi Hacmindeki Değişimlere Katkısı*

(%) Yıllık % Değişime

Katkı

2010 Yılsonuna Göre Değişime Katkı

Toplam Krediler 35,0 11,1

Diğer Ticari ve Kurumsal Krediler 12,3 4,8

Tüketici Kredileri 10,0 3,6

Taksitli Ticari 5,0 1,9

Spot Krediler 4,1 0,4

Bireysel Kredi Kartları 1,9 0,5

Kurumsal Kredi Kartları 0,2 0,1

Diğer 1,5 -0,1

* Yıllık % değişime katkıya göre sıralanmıştır.

Kaynak: BDDK Haftalık Bülten

20 Mayıs 2011 itibarıyla, bankaların menkul kıymetler portföyü yıl sonuna göre

%3,2 oranında gerilemiştir. Bankacılık sektörü artan finansman ihtiyacını; mevduat, menkul kıymet ihraçları ve yurtdışından sağlanan borçların yanısıra menkul değerler portföyündeki satışlar ve repo işlemlerinden sağlanan fonlar ile karşılamaktadır. Bu çerçevede, bankaların satılmaya hazır ve vadeye kadar elde tutulacak menkul kıymet portföyü hızla daralırken (sırasıyla %19 ve %51), repo konusu menkul değerler portföyü hızlı bir artış (%66) kaydetmiştir.

20 Mayıs 2011 itibarıyla bankalar emanetindeki menkul kıymetler portföyü 2010 yılsonuna göre %15,6 artarak TL148 milyara yükselmiştir. Yılbaşından bu yana, yurtdışı yerleşiklerin menkul kıymetler portföyü %45,8 artarken, yurtiçi yerleşiklerin portföyünün sadece %1,6 oranında yükseldiği görülmektedir. Yurtiçi yerleşiklerce fon sağlama amacıyla yurtdışı yerleşiklere teminata verilen TL kıymetlerin de yurt dışı yerleşiklerin menkul kıymet portföylerindeki artışta etkili olduğu düşünülmektedir.

30 32 34 36 38 40

Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11

Kredi Hacmindeki Yıllık Değişimler (%) Toplam Kredi Hacmi

TP Krediler

YP Kredilerin USD Karşılığı

Yurtdışı yerleşiklerin menkul kıymetler portföyü artıyor.

Bankaların menkul kıymetler portföyü geriliyor.

Diğer krediler ve tüketici kredilerindeki artış kredi hacmindeki genişlemeye en yüksek katkıyı sağlıyor.

(9)

8 Bankacılık sektörünün yabancı para pozisyonundaki ihtiyatlı tutumunun devam ettiği görülmektedir. 20 Mayıs itibarıyla bankaların yabancı para net genel pozisyonu bilanço içi kalemlerde -$17.855 milyon, bilanço dışında ise $19.685 milyon düzeyindedir.

TCMB’nin finansal istikrarı sağlamaya yönelik uyguladığı yeni politika bileşiminin etkileri Mayıs ayı itibarıyla kredi hacmindeki artışın tedricen hız kaybetmesi ile birlikte görülmeye başlanmıştır. Ancak, gerek petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarında kaydedilen artışlar gerekse Türkiye’nin başlıca ihracat pazarlarında yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle bu politikanın henüz cari açığı daraltıcı etkileri görülmemektedir. Nitekim, TCMB son yayımladığı Finansal İstikrar Raporu’nda bu konuya değinmiş ve cari açıktaki iyileşmenin yılın son çeyreğinde beklendiğini ifade etmiştir. Bu kapsamda, TCMB’nin aldığı önlemlerin önümüzdeki dönemde kredi hacmi üzerindeki sınırlayıcı etkilerinin devam edeceği düşünülmektedir. Öte yandan, kredi hacmi ve cari açığın seyrinde beklentiler dışında yaşanabilecek gelişmelere karşı TCMB’nin ve diğer kamu otoritelerinin ilave tedbirler alması gündeme gelebilir.

Beklentiler…

Yabancı para net genel pozisyonu $1.830 milyon düzeyinde…

(10)

Kaynak: TCMB, TÜİK, İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü 9 SINAİ ÜRETİM

BÜYÜME

DIŞ TİCARET

ENFLASYON

-20 -15 -10 -5 0 5 10 15

2006/1 2006/2 2006/3 2006/4 2007/1 2007/2 2007/3 2007/4 2008/1 2008/2 2008/3 2008/4 2009/1 2009/2 2009/3 2009/4 2010/1 2010/2 2010/3 2010/4

GSYH (Yıllık % Değişim)

-15 -10 -5 0 5 10 15

2006/1 2006/2 2006/3 2006/4 2007/1 2007/2 2007/3 2007/4 2008/1 2008/2 2008/3 2008/4 2009/1 2009/2 2009/3 2009/4 2010/1 2010/2 2010/3 2010/4

Sektörlere Göre Katkı Puan (%)

Hizmetler İnşaat Sanayi Tarım GSYH

-10 0 10 20 30 40 50 60

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

Dış Ticaret (Yıllık % Değişim) İhracat

İthalat

0,87 0,61

-3 -2 -1 0 1 2 3

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

Aylık Enflasyon (%)

TÜFE ÜFE

4,26 8,21

0 2 4 6 8 10 12 14

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

Yıllık Enflasyon (%) TÜFE

ÜFE 12,8 17,6

21,4

16,9 14,9

10,0 8,8

10,8 10,4 9,9 9,4

16,7 19,0

13,9 10,4

0 5 10 15 20 25 30

O Ş M N M H T A E E K A

Sınai Üretim (Yıllık % Değişim)

2010 2011

73,3 75,2

65 70 75 80

O Ş M N M H T A E E K A

İmalat Sanayii Kapasite Kullanım Oranı (%)

2010 2011

10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60 65

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

Mar.10 Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11

12 Aylık

Aylık Cari İşlemler Açığı (milyar $)

Aylık 12 Aylık

(11)

Kaynak: TCMB, Reuters, DPT, İMKB, JP Morgan, Chicago Board Options Exchange, İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü

10 BONO-TAHVİL

1,2 1,4 1,6 1,8 2,0 2,2

May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11

€/TL

$/TL

Sepet (0,5*€+0,5*$) 1,15 1,20 1,25 1,30 1,35 1,40 1,45

May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11

€/$

30 Günlük Hareketli Ortalama

8,8

7 8 9 10

May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11

Hazine İhalelerinde Oluşan Ortalama Bileşik Faiz (%)

1,7

-1 0 1 2 3 4

May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11

TL DİBS'lerin Beklenen Reel Getirisi (%)

120 170 220 270 320 370

May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11

Risk Primleri

EMBI+

EMBI+(TR)

10 20 30 40 50

May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11

VIX Endeksi

(12)

Kaynak: TCMB, TÜİK

11

5,2

0 1 2 3 4 5 6

Mayıs 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2. Eylül 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Arak 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mayıs 1. 2.

7,0

5 6 7 8 9 10

Mayıs 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2. Eylül 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Aralık 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mayıs 1. 2.

Yıl Sonu TÜFE Beklentisi (%) 15.000

20.000 25.000 30.000 35.000 40.000 45.000 50.000 55.000 60.000

Mayıs 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2. Eylül 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Arak 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mayıs 1. 2.

1,5800

1,35 1,50 1,65

Mayıs 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2. Eylül 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Aralık 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mayıs 1. 2.

Bankalararası Döviz Piyasası Cari Yıl Sonu Dolar Kuru Beklentisi (TL)

6,9

5 6 7 8

Mayıs 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2. Eylül 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Aralık 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mas 1. 2.

12 Ay Sonrasının Yıllık TÜFE Beklentisi (%)

93,5

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

Tüketici Güven Endeksi

Referanslar

Benzer Belgeler

Öte yandan TCMB, TL cinsi zorunlu karşılıkların standart altın olarak tutulabilecek kısmına ilişkin üst sınırın da %30'a kadar yükseltilebileceğini

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre sanayi üretim endeksi Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %4,4 yükselerek beklentilerin üzerinde

► 27 Aralık tarihinde 2012 yılına ilişkin Para ve Kur Politikası’nı açıklayan TCMB, gelecek dönemde uygulayacağı politikalara ilişkin önemli mesajlar

Vergi gelirleri, Ekim ayındaki hızlı artışa karşılık yılın ilk on aylık döneminde iç talebin zayıf seyrine bağlı olarak bir önceki yılın aynı dönemine

Türkiye ekonomisi 2011 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre %8,8 ile beklentilerin oldukça üzerinde bir büyüme

16 Nisan itibarıyla toplam kredi hacmi 2009 yılsonuna göre %5,8 oranında artarak TL423,5 milyar düzeyinde gerçekleşmiştir.. Bu dönemde tüketici kredileri %8,2 oranında

Hızlı büyüyen gelişmekte olan ülke ekonomilerinde sermaye girişleri nedeniyle yerel para birimlerinin değerlenmesi ve ekonominin aşırı ısınması gibi sorunlar

► Haziran ayında sona eren ikinci niceliksel genişleme paketine rağmen ekonomik aktivitenin istenilen seviyeye ulaşamadığı ABD’de, piyasalar Temmuz ayı boyunca