• Sonuç bulunamadı

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ

GELİŞMELER

İktisadi Araştırmalar Bölümü Eylül 2011

► Yılın ikinci çeyreğinden itibaren küresel ekonomik aktivitenin ivme kaybetmesinin yanısıra son dönemde ABD ve Euro Alanı kaynaklı aşağı yönlü risklerin artması küresel piyasalarda “ikinci dip” kaygılarını gündeme getirmiştir.

► Gelişmiş ekonomilerdeki gevşek para politikalarının uzunca bir süre daha devam edebileceği düşünülmektedir. ABD’de ekonomik toparlanmanın tahmin edilenin altında seyretmesi nedeniyle üçüncü niceliksel genişlemeye ilişkin tartışmalar yoğunlaşmıştır.

Euro Alanı’nda ise Avrupa Merkez Bankası (ECB) piyasalara likidite desteği sağlamaya devam etmektedir.

► Son dönemde küresel ekonomik görünümdeki bozulmanın gelişmekte olan ülkelerde de ekonomik aktiviteyi tehdit etmesi nedeniyle sıkılaştırma politikalarına kısa vadede ara verildiği gözlenmektedir.

► Yurtdışı piyasalardaki olumsuz gelişmelerin etkileri yurtiçi piyasalara da yansımıştır. Artan endişeler nedeniyle İMKB-100 endeksi önemli ölçüde düşüş kaydetmiştir. TL de Dolar karşısında kayıplarını artırmıştır.

► Öncü göstergeler Türkiye’de ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın belirginleştiğini teyit etmiştir. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sınai üretim endeksi üst üste beşinci kez gerilerken, kapasite kullanım oranında da belirgin bir düşüş eğilimi dikkat çekmektedir. Reel kesim ve tüketici güven endeksleri de önümüzdeki dönemde yatırım ve tüketim harcamalarının daha zayıf bir seyir izleyeceğine işaret etmektedir.

İÇİNDEKİLER

Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler... 2 Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler... 3 Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler... 7

(2)

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Yılın ikinci çeyreğinden itibaren küresel ekonomik aktivitenin ivme kaybetmesinin yanısıra son dönemde ABD ve Euro Alanı kaynaklı aşağı yönlü risklerin artması küresel piyasalarda “ikinci dip” kaygılarını gündeme getirmiştir. Konut ve işgücü piyasalarının zayıf bir görünüm sergilediği ABD ekonomisinde artan kamu borç stoku ve borç üst limitinin yükseltilmesi sürecinde yaşanan politik ve ekonomik belirsizlikler risk algısını artırmıştır. Euro Alanı’nda ise sorunların temelini bölgenin küçük ekonomilerinde süregelen borç sorununun İtalya ve İspanya gibi çok daha büyük ülkelere sıçrama olasılığı oluşturmaktadır. Ayrıca, Euro Alanı’ndaki bu sorunların bankacılık sektörünü de olumsuz etkilemesinden endişe edilmektedir.

Son dönemde, ABD ve Euro Alanı kaynaklı sorunlar paralelinde küresel ekonomik aktivitede yavaşlama eğilimi görülmektedir. Bu çerçevede, gelişmiş ekonomilerdeki gevşek para politikalarının uzunca bir süre daha devam edebileceği düşünülmektedir. Nitekim, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Bernanke, Jackson Hole toplantılarında en az iki yıl boyunca politika faizlerinin düşük tutulacağı taahhüdünü yinelemiştir. Ayrıca, ABD’de ekonomik toparlanmanın tahmin edilenin altında seyretmesi nedeniyle üçüncü niceliksel genişlemeye ilişkin tartışmalar yoğunlaşmıştır. Euro Alanı’nda ise Avrupa Merkez Bankası (ECB) piyasalara likidite desteği sağlamaya devam etmektedir.

Yılın ilk yarısında hızlı büyüme gösteren birçok gelişmekte olan ülkede artan enflasyon riskine karşı sıkılaştırıcı yönde para politikaları uygulanmaktaydı. Ancak, son dönemde küresel ekonomik görünümdeki bozulmanın gelişmekte olan ülkelerde de ekonomik aktiviteyi tehdit etmesi nedeniyle sıkılaştırma politikalarına kısa vadede ara verildiği gözlenmektedir. Bu çerçevede, Brezilya Merkez Bankası yoğun sermaye akımları nedeniyle para birimi Real’deki değerlenmeyi önlemek ve ihracatı desteklemek için sürpriz bir şekilde politika faizinde indirime gitmiştir.

Türkiye’de de uluslararası konjonktürdeki bozulma ve bu nedenle yurtiçi ekonomik faaliyetin arzu edilenden daha hızlı gerilemesini önlemek için TCMB politika faizini indirmiştir.

Yurtdışı piyasalardaki olumsuz gelişmelerin etkileri yurtiçi piyasalara da yansımıştır. Artan endişeler nedeniyle İMKB-100 endeksi önemli ölçüde düşüş kaydetmiştir. TL de Dolar karşısında kayıplarını artırmış ve $/TL 1,81 düzeyine kadar yükselmiştir. Küresel ekonomik aktiviteye ilişkin endişelere bağlı olarak TCMB 4 Ağustos’ta olağanüstü bir toplantı yapmış ve sürpriz bir biçimde politika faizini düşürürken gecelik borçlanma faizini de %1,50’den %5’e yükselterek faiz koridorunu daraltmıştır. Ayrıca, Temmuz ayı sonunda döviz alım ihalelerine ara verdiğini açıklayan Merkez Bankası, TL’deki değer kaybının devam etmesi nedeniyle döviz satım ihalelerine başlamıştır. Öte yandan, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam edebileceği beklentisi güçlenmiştir.

Öncü göstergeler Türkiye’de ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın belirginleştiğini teyit etmiştir. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sınai üretim endeksi üst üste aylık bazda beşinci kez gerilerken, kapasite kullanım oranında da belirgin bir düşüş eğilimi dikkat çekmektedir. Reel kesim ve tüketici güven endeksleri de önümüzdeki dönemde yatırım ve tüketim harcamalarının daha zayıf bir seyir izleyeceğine işaret etmektedir. Ayrıca, imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), Ağustos ayında 50 seviyesinin altına inerek Nisan 2009’dan bu yana ilk defa üretimde gerilemeyi göstermiştir. İç talepteki yavaşlamanın ithalatı azaltması ve TL’deki değer kaybının da ihracatı desteklemesine bağlı olarak Türkiye için önemli bir kırılganlık unsuru olan cari açığın önümüzdeki aylarda daralmaya başlayacağı düşünülmektedir.

İkinci dip endişeleri yoğunlaştı.

Gevşek para politikalarının bir süre daha devam etmesi beklenmektedir.

Yurtdışındaki gelişmeler yurtiçine de yansıdı.

Yurtiçi ekonomik aktivitedeki yavaşlama belirginleşiyor.

Gelişmekte olan ülkeler sıkılaştırıcı para

politikalarına ara veriyor.

(3)

2

Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler

ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Bernanke’nin 26 Ağustos’ta Jackson Hole’da yaptığı konuşma ABD’de para politikasının önümüzdeki dönemde nasıl şekillendirileceğine ilişkin ipuçları içerebileceği beklentisi nedeniyle piyasaların odak noktasını oluşturmuştur. Bu gelişmede, Fed Başkanı’nın geçtiğimiz yıl aynı toplantıda ikinci niceliksel genişleme paketini açıklamış olması etkili olmuştur.

Ancak, Bernanke’nin bu yılki konuşmasının söylem açısından önemli bir değişiklik arz etmediği, Fed’in önceki toplantılarında yapılan değerlendirmelere benzer bir nitelik taşıdığı görülmektedir. Yılın ilk yarısı itibarıyla toparlanmanın beklenenden daha yavaş gerçekleştiğini vurgulayan Bernanke, bu yapısı itibarıyla ekonomik büyümenin işsizliği düşürmeye yeterli katkıyı sağlayamadığını vurgulamıştır.

Üçüncü niceliksel genişlemeye ilişkin net bir sinyal vermeyen Bernanke’nin 20 Eylül’deki politika toplantısının süresinin, ekonominin gidişatının daha kapsamlı bir şekilde değerlendirilebilmesi için 1 yerine 2 güne çıkarıldığını açıklaması nedeniyle bu süre zarfında ABD ekonomisinde açıklanacak verilerin para politikası kararları üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) 4 Ağustos’taki toplantısında politika faizlerini değiştirmeyerek, bir önceki toplantıda yükselttiği %1,50 seviyesinde bırakmıştır.

Trichet toplantı akabinde yaptığı açıklamada, Euro Alanı’na ilişkin verilerin son birkaç ayda ekonomik toparlanmada bir yavaşlamaya işaret ettiğini ve bu kapsamda piyasaya tahvil alımlarıyla yeniden likidite desteği sağlanacağını belirtmiştir. Euro Alanı’ndaki mali sorunlara da değinen Trichet, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’in IMF/AB uyum programlarını zamanında yürürlüğe koymalarının önemine dikkat çekmiştir.

Japonya Merkez Bankası (BoJ) 4 Ağustos’taki toplantısında politika faizini değiştirmeyerek %0-0,1 düzeyinde tutmuş ve varlık alım programının tutarını artırdığını açıklamıştır. Böylece, BoJ ekonomiye ¥10 trilyon (yaklaşık $130 milyar) ilave likidite sağlanacağını belirtmiştir. Ayrıca, iktisadi faaliyetteki tedrici iyileşmenin devam ettiğini ancak ABD ve Euro Alanı’na ilişkin aşağı yönlü risklerin küresel toparlanmayı sekteye uğratabileceğini vurgulamıştır.

Çin Merkez Bankası (PBC) 2010 yılının sonundan bu yana yükselen enflasyona karşı uygulamakta olduğu sıkılaştırıcı yöndeki politika tedbirlerine Ağustos ayında ara vermiştir. Nitekim, alınan önlemlere ek olarak yavaşlayan küresel iktisadi faaliyet sanayi üretiminde yavaşlamaya işaret etmektedir. Bu çerçevede, Merkez Bankası’nın kısa vadede para politikasında önemli bir değişiklik yapması beklenmemektedir.

Kaynak: IIF

Global risk göstergelerinden VIX endeksi Ağustos ayında 48 değerine kadar yükselerek küresel kriz dönemindeki düzeyine yakınsamış, ay genelinde ise riskli seviye olan 20 eşik değerinin üzerinde seyretmiştir. Bu çerçevede, küresel risk algılamasındaki artış paralelinde altın fiyatlarındaki hızlı yükseliş eğilimi devam etmiştir. Ağustos ayı içerisinde Temmuz sonuna göre yaklaşık $/ons 300 artış 20-21 Eylül’deki Fed

toplantısı bekleniyor.

Altın fiyatlarındaki yükseliş sürüyor.

BOJ, varlık alım programının tutarını artırdı.

Çin Merkez Bankası’ndan

“bekle ve gör” politikası…

ECB likidite desteğine devam ediyor.

(4)

kaydeden altın fiyatları tarihi yüksek seviyelere yükselmiştir. Yatırımcıların kâr satışlarıyla bir miktar gerileyen altın, Ağustos ayını $/ons 1.823 düzeyinde kapatmıştır. Petrol fiyatları ise artan küresel endişeler nedeniyle talebin kısılacağı beklentisi ile Ağustos ayı başında $/varil 100’ün altına gerilemiş ancak daha sonra yeniden artış kaydetmiştir. 31 Ağustos itibarıyla petrol fiyatları $/varil 116 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Kaynak: Reuters

Euro, Dolar karşısında Ağustos ayı genelinde dalgalı bir seyir izlemiştir. ECB’nin tahvil alımlarıyla bankalara likidite sağlayacağını açıklaması Euro’yu desteklerken bölge ülkelerine ilişkin aşağı yönlü riskler Euro’nun gerilemesine neden olmuştur.

31 Ağustos itibarıyla €/$ paritesi 1,4377 seviyesinde gerçekleşmiştir. Öte yandan, küresel risk algılamasındaki artış paralelinde Yen ve İsviçre Frank’ı güvenli liman alımlarıyla değerlenmiş ve bu ülkelerin merkez bankaları döviz piyasasına müdahalede bulunmuşlardır.

Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler

Haziran ayında da sanayi üretimindeki ivme kaybı devam etmiştir. Sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %6,7 ile beklentilerin altında artış kaydetmiştir.

Çeyreklik bazda incelendiğinde ise, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretiminin 2011 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %1,68 gerilediği görülmektedir.

Kaynak: TÜİK

Hala kriz öncesi seviyelerin altında seyreden kapasite kullanım oranı (KKO) Ağustos ayında %76,1 düzeyinde gerçekleşmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış KKO ise son dönemde iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlamayla uyumlu bir

1.618 1.897

1.450 1.500 1.550 1.600 1.650 1.700 1.750 1.800 1.850 1.900

May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

Altın Fiyatları ($/ons)

-12 -10 -8 -6 -4 -2 0 2 4 6 8

2005Ç2 Ç3 Ç4 2006Ç1 Ç2 Ç3 Ç4 2007Ç1 Ç2 Ç3 Ç4 2008Ç1 Ç2 Ç3 Ç4 2009Ç1 Ç2 Ç3 Ç4 2010Ç1 Ç2 Ç3 Ç4 2011Ç1 Ç2

Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış (Bir Önceki Çeyreğe Göre % Değişim)

GSYH Sanayi Üretimi Sınai üretimde yavaşlama...

€/$ paritesi Ağustos’ta dalgalı bir seyir izledi.

KKO iktisadi faaliyetteki yavaşlama ile uyumlu…

(5)

4 görünüme işaret etmektedir. Özellikle küresel piyasalardaki gelişmelerin önümüzdeki dönemde KKO üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir.

Kaynak: TCMB

Son dönemde küresel ekonomiye ilişkin endişelerin yurtiçi beklentileri de olumsuz etkilediği görülmektedir. Nitekim, TCMB tarafından açıklanan verilere göre Ağustos ayında reel kesim güven endeksi 4,3 puanlık düşüşle 109,8 seviyesine gerilemiştir.

Ayrıca, Haziran ayında yükseliş kaydeden tüketici güven endeksi Temmuz’da yeniden gerilemiştir. Bu gelişmede, tüketicilerin önümüzdeki dönemde satın alma gücü, genel ekonomik görünüm ve iş bulma olanaklarına ilişkin değerlendirmelerinin kötüleşmesi etkili olmuştur.

Kaynak: TÜİK

Hanehalkı İşgücü Anketi’ne göre Mayıs ayında işsizlik oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 1,6 puanlık düşüşle %9,4 seviyesine gerilemiştir. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı %50,5 seviyesinde gerçekleşirken, mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı üst üste ikinci ayda da yükselmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış istihdam artışının da bir miktar ivme kaybettiği görülmektedir. Bu durum, ekonomik aktivitede yılın ikinci çeyreğinde yaşanan ivme kaybını teyit etmektedir.

68 70 72 74 76 78

Oca.10 Şub.10 Mar.10 Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

(%) Kapasite Kullanım Oranı

( Mevsimsellikten Arındırılmış)

94,8 109,8

80 85 90 95 100 105 110 115 120 125

Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

Tüketici Güven Endeksi Reel Kesim Güven Endeksi Eşik

İşsizlik oranı mevsimsel etkilerle geriledi.

Öncü göstergeler…

(6)

Kaynak: TÜİK

Temmuz ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %24,2 artışla $11,9 milyara, ithalat ise %29,9 artışla $20,9 milyara yükselmiştir. Böylece, dış ticaret açığı Temmuz’da $9 milyar olurken; ihracatın ithalatı karşılama oranı da önceki yılın aynı ayına göre 2,7 puan düşerek %56,8’e gerilemiştir. Ocak-Temmuz dönemine bakıldığında ise ithalatın artış hızındaki yavaşlama paralelinde dış ticaret açığındaki genişlemenin de yavaşladığı görülmektedir. Ocak-Temmuz 2011’de, önceki yılın aynı dönemine göre ihracat %20,5, ithalat %41,3 artış kaydetmiştir.

Kaynak: TÜİK

Merkez Bankası’nın önlemleri çerçevesinde yavaşlayan ekonomik aktiviteye ek olarak son dönemde Türk Lirası’ndaki değer kaybının Temmuz ayındaki dış ticaret açığına olumlu yansıdığı düşünülmektedir. Diğer taraftan, dış ticaret açığındaki büyümenin yavaşlamasında takvim etkisinin de kısmen rol oynadığı tahmin edilmektedir. Zira takvim etkilerinden arındırılmış serilere göre ithalat Temmuz’da bir önceki yılın aynı ayına göre %35,3 ile görece hızlı bir artış kaydetmiştir. Yurtiçi talepteki yavaşlama da göz önüne alındığında, önümüzdeki dönemde özellikle dış talep koşullarının dış ticaretin seyri üzerinde etkili olması beklenmektedir. Yurtdışı pazarlarda makroekonomik sorunların sürmesi nedeniyle ihracatın görece zayıf seyrini bir süre daha sürdüreceği ve bu durumun dış ticaret açığında beklenen iyileşmeyi sınırlandırabileceği düşünülmektedir.

19.000 20.000 21.000 22.000 23.000 24.000 25.000

9 10 11 12 13 14 15 16

Oca.08 May.08 Eyl.08 Oca.09 May.09 Eyl.09 Oca.10 May.10 Eyl.10 Oca.11 May.11

(bin kişi) (%)

İşgücü Piyasası (Mevsimsellikten Arındırılmış)

İstihdam

İşsizlik Oranı (sol eksen)

0 2 4 6 8 10 12

40 45 50 55 60 65 70 75

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz

İhracatın İthalatı Karşılama Oranı 2010

2011

Dış Ticaret Açığı (sağ eksen) İthalat artışı Temmuz’da hız

kesti.

Yurtdışı pazarlarda

makroekonomik sorunların sürmesi ihracatı olumsuz etkiliyor.

(%) (milyar $)

(7)

6 Cari işlemler dengesi Haziran ayında $7,6 milyar açık vermiştir. Dış ticaret açığındaki genişlemenin etkisiyle yılbaşından bu yana hızlı bir şekilde artan cari açık, Ocak-Haziran 2011 itibarıyla $45 milyara ulaşmıştır. 12 aylık dönemde kümülatif cari açık rakamı ise $72,5 milyar seviyesinde gerçekleşmiştir.

Yurtiçi talebi yavaşlatıcı yönde alınan önlemler ve dış pazarlardaki olumsuz talep koşulları paralelinde yılın ikinci çeyreğinde hem ithalat hem de ihracat yavaşlama eğilimine girmiştir. Dış ticaret açığı ise yüksek düzeylerde seyretmeye ve 12 aylık dönemde kümülatif bazda yüksek oranlı artışlar kaydetmeye devam etmektedir.

(milyon $) Haziran 2011 Tem.10 -

Haz.11

Ocak-Haziran Değişim 2010(I) 2011(II) (II/I) (%)

Cari İşlemler Dengesi -7.548 -72.500 -20.247 -45.008 122,3

Dış Ticaret Dengesi -8.998 -81.881 -20.995 -46.431 121,2

Hizmetler Dengesi 1.847 16.155 3.727 5.183 39,1

Turizm (net) 1.714 17.119 4.812 5.950 23,6

Gelir Dengesi -493 -8.259 -3.516 -4.453 26,6

Cari Transferler 96 1.485 537 693 29,1

Sermaye ve Finans Hesapları 5.355 58.084 20.191 35.236 74,5

Sermaye Hesapları 0 -50 -6 0 -

Finans Hesapları 5.355 58.134 20.197 35.236 74,5

Doğrudan Yatırımlar (net) 561 10.390 2.277 4.853 113,1

Portföy Yatırımları (net) 2.036 26.159 6.836 16.869 146,8

Hisse Senetleri -137 1.931 751 -786 -

Borç Senetleri 1.489 24.753 6.954 15.558 123,7

Diğer Yatırımlar (net) 4.345 38.052 17.182 23.270 35,4

Varlıklar 1.331 12.697 7.462 13.110 75,7

Efektif ve Mevduat 1.323 15.803 7.113 14.137 98,7

Yükümlülükler 3.014 25.355 9.720 10.160 4,5

Krediler 3.341 22.135 -348 13.254 -

Bankacılık Sektörü 1.682 18.134 3.445 8.684 152,1

Bankacılık Dışı Sektörler 484 3.466 -4.719 4.514 -

Mevduat -928 -183 9.420 -4.551 -

Yurtdışı Bankalar -1.700 1.139 7.622 -5.272 -

Yabancı Para -995 2.071 4.747 1.049 -77,9

Türk Lirası -705 -932 2.875 -6.321 -

Rezerv Varlıklar (net) -1.587 -16.467 -6.098 -9.756 60,0

Net Hata ve Noksan 2.193 14.416 56 9.772 -

Kaynak: TCMB

Diğer taraftan, sermaye ve finans hesaplarına bakıldığında, Haziran’da hisse senetlerinde çıkış, buna karşılık borç senetlerinde giriş kaydedildiği gözlenmiştir.

Öte yandan, yurtdışı bankaların yurtiçi bankalarda tuttuğu mevduatın Ocak-Haziran 2011 döneminde önemli ölçüde azaldığı dikkat çekmiştir. Görece sınırlı kalmakla beraber doğrudan yatırımlarda ise artış yaşanmıştır.

Yılın ilk yarısında, cari açığın finansmanına en önemli katkıyı yapan diğer yatırımlar içinde; bankaların ve bankacılık dışı sektörlerin yurtdışından sağladığı krediler önemli ölçüde yükselmiştir. Kaynağı belirlenemeyen sermaye girişini gösteren net hata ve noksan kalemi ise, Haziran ayındaki $2,2 milyarlık girişle birlikte ilk 6 ayda

$9,8 milyara ulaşmıştır.

Yılın son çeyreğinde cari açığın yıllık artış hızında bir yavaşlama beklenmesine rağmen 2011 yılsonunda cari açığın GSYH’ye oranının %9 civarında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bu durum yeni kabinenin izleyeceği ekonomi politikasının odağında cari açık sorununun olacağına işaret etmektedir. Nitekim Hükümet yetkilileri, yeni açıklanacak olan Orta Vadeli Program’da izlenecek ekonomi politikalarının yapısal reformlara odaklanacağını ifade etmiş, orta ve uzun vadede bu politikaların sonuçlarının gözlemleneceğini belirtmiştir. Öte yandan, Euro Alanı ülkelerinde yaşanan sorunların devam etmesi ve küresel ekonomik büyümeye ilişkin risklerin artması, ihracat artışı konusunda endişeleri artırmaktadır.

Bu çerçevede, cari açığın risk unsuru olmaya devam edeceği düşünülmektedir.

Yılın ilk yarısında cari açık

$45 milyara ulaştı.

Doğrudan yatırım girişi sınırlı…

Cari açık sorununa ilişkin yapısal çözümler bekleniyor.

(8)

Merkez Bankası, 4 Ağustos tarihindeki sürpriz faiz indiriminden sonra 23 Ağustos tarihindeki olağan toplantısında politika faizlerini beklentiler paralelinde %5,75 seviyesinde bırakmış, diğer politika araçlarında da herhangi bir değişiklik yapmamıştır. Yapılan açıklamada, son dönemde açıklanan verilerin, küresel büyümedeki ivme kaybını teyit ettiği ifade edilmiştir. Gerek kredilerde ve yurt içi talepte gözlenen yavaşlamanın gerekse döviz kuru hareketlerinin iç ve dış talebin dengelenmesinde etkili olduğu vurgulanan açıklamada, cari işlemler dengesinde önümüzdeki dönemde kayda değer bir iyileşmenin beklendiği belirtilmiştir. TCMB, döviz kuru hareketleri nedeniyle enflasyonun Temmuz Enflasyon Raporu’nda öngörülen seviyelerin geçici olarak bir miktar üzerinde seyredebileceğine dikkat çekmiş, çekirdek enflasyon göstergelerindeki yükselişin de bir müddet daha sürebileceğini hatırlatmıştır. Bununla birlikte, Merkez Bankası iktisadi faaliyetteki yavaşlama nedeniyle, döviz kurundan kaynaklanan fiyat hareketlerinin de ikincil etkilerinin sınırlı kalmasını ve enflasyondaki yükselişin geçici olmasını beklediğini ifade etmiştir. Öte yandan, TCMB önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğini tekrar vurgulamıştır.

Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler

BDDK tarafından yayımlanan haftalık bülten verilerine göre 19 Ağustos 2011 itibarıyla toplam mevduat hacmindeki sınırlı artış eğiliminin devam ettiği görülmektedir. 19 Ağustos itibarıyla 2010 yılsonuna göre toplam mevduat hacmi

%9,2 artarak TL704 milyara ulaşmıştır. TP mevduat hacmindeki artış %4,6’da kalmıştır. Toplam mevduat hacmindeki artışta ise büyük ölçüde kur etkisine bağlı olarak YP mevduattaki %19,6 oranındaki artış etkili olmuştur.

19 Ağustos 2011 itibarıyla toplam kredi hacmi 2010 yılsonuna göre %21,5 artarak TL650,6 milyara ulaşmıştır. Bu dönemde, YP kredilerin USD karşılığı %16,3 artarak $110,9 milyara, TP krediler %17,3 artarak TL456,5 milyara yükselmiştir.

Toplam kredi hacminde yaşanan hızlı artışta döviz kurlarındaki yükselişin de etkisi bulunmaktadır.

TL kredi faizlerindeki artışlara ve TCMB ile BDDK’nın aldığı önlemlere ek olarak Türkiye ekonomisine ilişkin öncü göstergelerin ekonomik aktivitede bir miktar ivme kaybına işaret etmesinin etkisiyle önümüzdeki haftalarda kredi hacmi artışındaki yavaşlamanın sürmesi beklenmektedir. TP krediler ve YP kredilerin USD karşılığında yaşanan yıllık değişimler incelendiğinde ivme kaybı belirginleşmektedir.

Kaynak: BDDK Haftalık Bülten 0

5 10 15 20 25 30 35 40 45

08.01.10 08.02.10 08.03.10 08.04.10 08.05.10 08.06.10 08.07.10 08.08.10 08.09.10 08.10.10 08.11.10 08.12.10 08.01.11 08.02.11 08.03.11 08.04.11 08.05.11 08.06.11 08.07.11 08.08.11

Yıllık % Değişim TP Krediler

YP (USD Karşılığı) YP mevduat yılsonuna göre

%19,6 arttı.

Kredi hacmindeki yıllık

artışlar gerileme eğiliminde…

Merkez Bankası, olağan toplantısında politika faizlerini değiştirmedi.

(9)

8 Bankacılık sektörü menkul kıymetler portföyü 19 Ağustos 2011 itibarıyla 2010 yılsonuna göre %1,5 azalmış ve TL283,5 milyar seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmede, bankaların likidite yaratmak amacıyla portföylerindeki kamu borçlanma senetlerini azaltmaları etkili olmaktadır. Nitekim bu dönemde bankaların satılmaya hazır menkul kıymetler portföyü %28,3, vadeye kadar elde tutulacak menkul kıymet portföyü %61 gerilemiştir. Öte yandan, repo konusu menkul değerlerdeki artış eğilimi sürmektedir.

19 Ağustos 2011 itibarıyla bankalar emanetindeki menkul kıymetler portföyü yurtdışı yerleşiklerin portföyündeki artışın etkisiyle 2010 yılsonuna göre %25,2 yükselerek TL160,2 milyar seviyesine ulaşmıştır. Bu dönemde, yurtiçi yerleşiklerin menkul kıymetler portföyü %4,5’lik bir artış kaydederken, yurtdışı yerleşiklerin portföyü %69,7 oranında yükselmiştir. Öte yandan, 12-19 Ağustos haftasında yurtdışı yerleşiklerin portföyünde yaşanan %3,2’lik gerileme dikkat çekmektedir.

19 Ağustos 2011 itibarıyla bankacılık sektörünün yabancı para net genel pozisyonu (+) $913 milyon düzeyinde gerçekleşmiştir. Yabancı para net genel pozisyonu bilanço içi kalemlerde (-) $13.068 milyon, bilanço dışında ise (+) $13.981 milyon seviyesindedir.

Son dönemde Euro Alanı’nda borç sorununa ilişkin gelişmeler ve ABD ekonomisindeki toparlanmanın tahmin edilenden zayıf seyretmesi piyasalardaki risk algılamasının bozulmasında etkili olmuş ve küresel piyasalarda ikinci dip endişesi ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bu durum Türkiye’yi de olumsuz etkilemiştir. Küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin önümüzdeki dönemde de piyasalarda dalgalanma yaratmaya devam etmesi beklenmektedir.

Küresel ekonomiye dair giderek artan sorunların yurt içi iktisadi faaliyet üzerinde durgunluğa yol açma riski ve büyümeye ilişkin kaygılar TCMB’nin uyguladığı para politikasının şekillenmesinde etkili olmaktadır. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde global ekonomiye ilişkin risklerin artması ve yurt içi ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın tahmin edilenden daha sert olması durumunda, TCMB’nin para politikası araçlarını genişletici yönde kullanacağı tahmin edilmektedir.

Beklentiler…

Emanet menkul kıymetler portföyü…

Menkul kıymetler portföyü…

Yabancı para net genel pozisyonu (+) $913 milyon düzeyinde…

(10)

Kaynak: TCMB, TÜİK, İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü 9 SINAİ ÜRETİM

BÜYÜME

DIŞ TİCARET

ENFLASYON

-20 -15 -10 -5 0 5 10 15

2007/1 2007/2 2007/3 2007/4 2008/1 2008/2 2008/3 2008/4 2009/1 2009/2 2009/3 2009/4 2010/1 2010/2 2010/3 2010/4 2011/1

GSYH (Yıllık % Değişim)

-15 -10 -5 0 5 10 15

2007/1 2007/2 2007/3 2007/4 2008/1 2008/2 2008/3 2008/4 2009/1 2009/2 2009/3 2009/4 2010/1 2010/2 2010/3 2010/4 2011/1

Sektörlere Göre Katkı Puan (%)

Hizmetler İnşaat Sanayi Tarım GSYH

-10 0 10 20 30 40 50 60

Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11

Dış Ticaret (Yıllık % Değişim) İhracat

İthalat

0,73 1,76

-3 -2 -1 0 1 2 3

Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

Aylık Enflasyon (%)

TÜFE ÜFE

6,65 11,00

0 2 4 6 8 10 12 14

Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

Yıllık Enflasyon (%) TÜFE

ÜFE 12,8 17,6

21,4

16,9 14,9

10,0 8,8

10,8 10,4 9,9 9,4

16,7 19,0

13,9 10,2

8,8 8,0 6,7

0 5 10 15 20 25 30

O Ş M N M H T A E E K A

Sınai Üretim (Yıllık % Değişim)

2010 2011

73,0 76,1

65 70 75 80

O Ş M N M H T A E E K A

İmalat Sanayii Kapasite Kullanım Oranı (%)

2010 2011

25 30 35 40 45 50 55 60 65 70 75

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11

12 Aylık

Aylık Cari İşlemler Açığı (milyar $)

Aylık 12 Aylık

(11)

Kaynak: TCMB, Reuters, DPT, İMKB, JP Morgan, Chicago Board Options Exchange, İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü

10 BONO-TAHVİL

1,2 1,4 1,6 1,8 2,0 2,2

Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

€/TL

$/TL

Sepet (0,5*€+0,5*$) 1,20 1,25 1,30 1,35 1,40 1,45

Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

€/$

30 Günlük Hareketli Ortalama

8,9

7 8 9 10

Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

Hazine İhalelerinde Oluşan Ortalama Bileşik Faiz (%)

1,0

-1 0 1 2 3 4

Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

TL DİBS'lerin Beklenen Reel Getirisi (%)

120 170 220 270 320 370

Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

Risk Primleri

EMBI+

EMBI+(TR)

10 20 30 40 50

Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11

VIX Endeksi

(12)

Kaynak: TCMB, TÜİK

11

6,0

4 5 6 7

Ağustos 1. 2. Eylül 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Arak 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mayıs 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2.

7,2

6 7 8 9

Ağustos 1. 2. Eylül 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Aralık 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mayıs 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2.

Yıl Sonu TÜFE Beklentisi (%)

71.990

30.000 35.000 40.000 45.000 50.000 55.000 60.000 65.000 70.000 75.000

Ağustos 1. 2. Eylül 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Arak 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mayıs 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2.

1,7200

1,40 1,55 1,70

Ağustos 1. 2. Eylül 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Aralık 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mayıs 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2.

Bankalararası Döviz Piyasası Cari Yıl Sonu Dolar Kuru Beklentisi (TL)

6,8

6 7 8

Ağustos 1. 2. Eyl 1. 2. Ekim 1. 2. Kasım 1. 2. Aralık 1. 2. 2011 Ocak 1. 2. Şubat 1. 2. Mart 1. 2. Nisan 1. 2. Mas 1. 2. Haziran 1. 2. Temmuz 1. 2. Ağustos 1. 2.

12 Ay Sonrasının Yıllık TÜFE Beklentisi (%)

94,8

Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11

Tüketici Güven Endeksi

Referanslar

Benzer Belgeler

Euro Alanı kaynaklı sorunların 2012 yılında da gündemdeki yerini koruyacağı ve merkez bankaları tarafından sağlanan fonların finansal sistem dışına aktarım

Öte yandan TCMB, TL cinsi zorunlu karşılıkların standart altın olarak tutulabilecek kısmına ilişkin üst sınırın da %30'a kadar yükseltilebileceğini

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre sanayi üretim endeksi Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %4,4 yükselerek beklentilerin üzerinde

► 27 Aralık tarihinde 2012 yılına ilişkin Para ve Kur Politikası’nı açıklayan TCMB, gelecek dönemde uygulayacağı politikalara ilişkin önemli mesajlar

Vergi gelirleri, Ekim ayındaki hızlı artışa karşılık yılın ilk on aylık döneminde iç talebin zayıf seyrine bağlı olarak bir önceki yılın aynı dönemine

Türkiye ekonomisi 2011 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre %8,8 ile beklentilerin oldukça üzerinde bir büyüme

16 Nisan itibarıyla toplam kredi hacmi 2009 yılsonuna göre %5,8 oranında artarak TL423,5 milyar düzeyinde gerçekleşmiştir.. Bu dönemde tüketici kredileri %8,2 oranında

Hızlı büyüyen gelişmekte olan ülke ekonomilerinde sermaye girişleri nedeniyle yerel para birimlerinin değerlenmesi ve ekonominin aşırı ısınması gibi sorunlar