• Sonuç bulunamadı

10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabındaki metinlerin kelime evreninin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabındaki metinlerin kelime evreninin incelenmesi"

Copied!
218
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DERS KİTABINDAKİ METİNLERİN KELİME EVRENİNİN İNCELENMESİ

Gonca Al

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TÜRKÇE VE SOSYAL BİLİMLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

OCAK, 2020

(3)

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 6 (altı) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Gonca

Soyadı : Al

Bölümü : Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı / Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü

İmza :

Teslim tarihi : ../…/2020

TEZİN

Türkçe Adı: 10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Ders Kitabındaki Metinlerin Kelime Evreninin İncelenmesi

İngilizce Adı: The Examination of Word Universe In The Texts of 10th Grade Turkish Language and Literature Coursebook

(4)

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Gonca Al İmza: ……….

(5)

JÜRİ ONAY SAYFASI

Gonca Al tarafından hazırlanan "10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Ders Kitabındaki Metinlerin Kelime Evreninin İncelenmesi" adlı tez çalışması, aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin ÖZBAY

Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi ……….

Başkan: Prof. Dr. İsmet ÇETİN

Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi ……….

Üye: Dr. Öğr. Üyesi Veli Savaş YELOK

Güney-Doğu Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı, Hacı Bayram Veli

Üniversitesi ……….

Tez Savunma Tarihi: 18/12/2019

Bu tezin Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Selma YEL

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(6)

TEŞEKKÜR

Bilgi, birikim ve ilgisi ile hiçbir zaman desteğini benden esirgemeyen, her koşulda beni teşvik eden, mesleki yönden de bana ışık olan ve hep örnek aldığım, hakkını ödeyemeyeceğim değerli danışman hocam Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Özbay’a en samimi teşekkür ve saygılarımı sunarım. Yoğun mesaisine rağmen değerli vaktini ve yardımlarını esirgemeyen hocam Prof. Dr. Halil Çeltik'e teşekkür ederim.

Çalışmalarım esnasında uzakta olsalar bile maddi ve manevi desteklerini hep yakından hissettiğim, bana her zaman umut veren aileme, bugünlere gelmemde üzerimde büyük emekleri olan tüm öğretmenlerime, varlığı ile hep yanımda olan kıymetli teyzeme, çok sevgili kardeşim Hilal'e, farklı fikirleri ile yol gösteren değerli arkadaşlarım Gülizar İnce Ustaoğlu'na, karmaşaya düştüğümde elimden tutan, bana yol gösteren, her zaman model olarak gördüğüm arkadaşım Emine Somak'a, beni hoşgörü ile dinleyen ve hep yardımcı olan arkadaşım Gülşen Yılmaz'a, bilgi ve birikimine her zaman güvendiğim zümrem Hüseyin Gökdai'ye teşekkürü bir borç bilirim.

Gonca AL

(7)

10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DERS KİTABINDAKİ METİNLERİN KELİME EVRENİNİN İNCELENMESİ

(Yüksek Lisans Tezi)

Gonca Al

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Ocak 2020

ÖZ

Dil, duygu ve düşüncelerin aktarılmasında kullanılan en önemli araçtır. Kelimeler, dili oluşturan anlamlı birliklerdir. Bir bireyin sahip olduğu ya da bildiği kelimelerin tümü o kişinin kelime evrenini oluşturmaktadır. Geleceğin mimarı olan gençler, zamanlarının büyük bir bölümünü eğitim-öğretim kurumlarında geçirmektedir. Okullarda ders işlenirken ders kitaplarından özellikle de Türk dili ve edebiyatı derslerinde bu kitapta yer alan metinlerden faydalanılmaktadır. Ders kitaplarında kullanılan metinler, öğrencilerin kelime evrenlerine katkıda bulunacak düzeyde hazırlanmalıdır. Bu çalışmada 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabında kullanılan metinlerin kelime evreni leksikolojik açıdan ele alınıp incelenmiştir. Kitabın "Hikâye", "Şiir", "Destan/Efsane", "Roman", "Tiyatro", "Anı",

"Haber Metni" ve "Gezi Yazısı" ünitelerinde yer alan "Okuma" bölümündeki metinler seçilmiş ve toplam 38 metnin kelime sıklığı bulunmuştur. Sık kullanılan ilk 100 kelime ile İlyas Göz'ün Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü'nde yer alan ilk 100 kelime kıyaslanmıştır.

Kıyaslanan kelimelerden büyük çoğunluğunun bu sözlüğe uygun olduğu görülmüştür.

Metinlerdeki kelimeler; isim, sıfat, zarf, ikilemeler, yansıma sözcükler, deyim ve atasözleri, ilişki sözler gibi türlere göre gruplandırılmıştır. İsimler içerisinde de cins isimlerin, özel isme göre sayı bakımından kullanımda en fazla payı aldığı görülmüştür.

Cins isimler anlamsal özelliklerine göre de unvan, meslek, akrabalık isimleri; tabiat isimleri; savaş, askerlik, hukuk ile ilgili isimler; hayvan isimleri; yiyecek ve içecek isimleri; giyim ile ilgili isimler; renk isimleri; nesne, eşya, taşıt ile ilgili isimler; zaman ile ilgili isimler; bilim, sanat ve edebiyat ile ilgili isimler; somut ve soyut isimler şeklinde gruplandırılmıştır. Somut isimlerin soyut isimlere göre sayı bakımından fazla olduğu görülmüştür. İsimlerin anlamsal gruplandırılmasında ise nesne, eşya, taşıt isimlerinin diğerlerine göre fazla sayıda kullanıldığı görülmüştür. Sıfatlar; öznel, nesnel sıfat ve yargı sıfatı başlıkları altında incelenmiştir. Öznel ve nesnel sıfatların çok sayıda kullanıldığı ancak nesnel sıfatın daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Zarflar da niteleme yapan zarflar, durum/hareket, yer-yön, miktar, benzerlik, vasıta ve birliktelik, soru ve zaman zarfları

(8)

olarak gruplandırılmıştır. Zaman zarfı sayısının diğer zarf türlerine nazaran fazla olduğu tespit edilmiştir. Kelime türlerinin kullanımı açısından birinci sırayı isimlerin, ikinci sırayı da fiillerin aldığı görülmektedir. Metinlerde deyim sayısı bir hayli fazla iken atasözü sayısı azdır. Fiiller de sayı bakımından fazla olup birleşik fiil kullanımının oldukça yaygın olduğu görülmüştür. Metinlerde bir kelimenin dönemsel ve yöresel açıdan gösterdiği farklılıklardan kaynaklı birden fazla yazılışının yer almasının yanında, yazım yanlışından kaynaklı değişik kullanımlar da göze çarpmaktadır. Ünitelerdeki metinler edebiyat tarihi kronolojisiyle sıralanmıştır. Bu da metinlerde kelimelerin geçmişten günümüze geçirdikleri evrelerin görülmesi açısından kayda değerdir. Bununla birlikte İslam dininin kabulü ile dile giren Arapça ve Farsça kelimeler ile 19. yüzyılda Batı'dan etkilenmeler sonucu metinlere yansıyan Fransızca kelimeler aracılığı ile dilin zaman içerisinde geçirdiği değişim de izlenebilmektedir.

Anahtar Kelimeler Dil, kelime evreni, Türk dili ve edebiyatı, metinler, kelime sıklığı

Sayfa Adedi : xvi-199

Danışman : Dr. Hüseyin ÖZBAY

(9)

THE EXAMINATION OF WORD UNIVERSE IN THE TEXTS OF 10TH GRADE TURKISH LANGUAGE AND LITERATURE

COURSEBOOK (M.S. Thesis)

Gonca Al

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES January 2020

ABSTRACT

Language is the most important tool used in the transfer of feelings and thoughts. Words are meaningful parts that form the language. All of the words that an individual possesses or knows constitutes the word universe of that individual. The young are our future and spend most of their time in educational institutions. While teaching a lesson at the schools, especially in the Turkish language and literature courses, the texts in coursebook are used.

The texts used in the textbooks should be prepared at a level that will contribute to the students' word universe. In this study, the word universe of the texts used in the 10th grade Turkish language and literature textbook has been examined in terms of lexicological perspective. The text on "Okuma" parts of the units which are "Hikâye", "Şiir",

"Destan/Efsane", "Roman", "Tiyatro", "Anı", "Haber Metni" and "Gezi Yazısı" in the coursebook are choosen and totaly word frequencies in 38 texts are find. The first 100 words used frequently were compared with the first 100 words in İlyas Göz's Türkçe’nin Kelime Sıklığı Sözlüğü. The majority of the words compared were found to be suitable for this dictionary. Words in the texts are grouped according to types such as noun, adjective, adverb, dilemma, reflection word, relationship words, idiom and proverb. Among the names, common names have the highest share in terms of number. According to the semantic characteristics, the common names are groupped as title, profession, kinship, nature, war, military service, law, animal, food, beverage, clothing, color, objects, goods, vehicle, time, science, art, literatüre, concrete and abstract. It is realized that concrete names are more than abstract names. In the semantic grouping of the names, it was seen that the names of objects, goods and vehicles were used more than others. The adjectives were separated three groups as subjective, objective and judicial adjectives. It was realized

(10)

that subjective and objective adjectives were used in a large number but the quantity of objective adjectives were more than subjective ones. Adverbs are grouped as qualifying, case / movement, place-direction, quantity, similarity, means and association, question and time adverbs. It was realized that the number of time adverbs are higher than the others and case / movement adverbs are the second most common usage. In terms of usage of word types, it is seen that the first order is the names and the second order is the verbs. In the texts, the number of idioms is quite high but the number of proverbs is less. The number of verbs are high and it can be said that compound verb usage is quite common. In addition to the fact that there are more than one spelling of a word due to the differences in terms of periodic and regional aspects, it is noteworthy in the different uses of spelling mistakes.The texts in the units are listed in terms of literary history. This is also noteworthy in terms of seeing the phases that the words have passed from the past to the present. While learning the changes of words, Arabic and Persian words, which are expressed with the adoption of Islamic religion, and the French words reflected in the texts as a result of being influenced by the West in the 19th century, can be traced through the language.

Key Words : Language, word universe, Turkish language and literature, texts, word frequency

Page Number : xvi-199

Supervisor : Dr. Hüseyin ÖZBAY

(11)

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI

... iii

TEŞEKKÜR

... iv

ÖZ

... v

ABSTRACT

... vii

İÇİNDEKİLER

... ix

TABLOLAR LİSTESİ

... xiv

ŞEKİLLER LİSTESİ

... xv

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

... xvi

BÖLÜM I

... 1

GİRİŞ

... 1

1.1. Problem Durumu ... 1

1.1.1. Alt Problemler ... 3

1.2. Araştırmanın Amacı ... 3

1.3. Araştırmanın Önemi ... 4

1.4. Sayıltılar ... 5

1.5. Sınırlılıklar ... 5

(12)

BÖLÜM II

... 6

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

... 6

2.1. Dil ... 6

2.2. Kelime ... 6

2.3. Kelime-Kavram İlişkisi ... 7

2.4. Kelime Dünyası/Kelime Hazinesi/Kelime Evreni ... 8

2.5. Aktif Kelime Evreni/Pasif Kelime Evreni ... 9

2.6. Toplam Kelime Sayısı ... 9

2.7. Farklı Kelime Sayısı ... 10

2.8. Kelime Sıklığı ... 10

2.9. Kelime Türleri ... 11

2.9.1. İsimler/Adlar ... 11

2.9.1.1. Somut İsim ... 11

2.9.1.2. Soyut İsim ... 11

2.9.1.3. Özel İsim ... 11

2.9.1.4. Cins İsim (Tür Adları) ... 12

2.9.2. Sıfatlar ... 12

2.9.2.1. Gramatikal Sıfatlar ... 13

2.9.2.2. Anlam Sıfatları ... 13

2.9.3. Zarflar ... 14

2.9.4. Fiiller ve Fiil Unsurları ... 15

2.9.4.1. İsim-Fiil/Ad-Fiil ... 15

2.9.4.2. Sıfat-Fiil ... 15

2.9.4.3. Zarf-Fiil ... 16

2.9.5. Ek-Fiil ... 16

2.10. Deyimler ... 16

(13)

2.11. İkilemeler ... 17

2.12. Taklidî Kelimeler/Yansıma Sözcükler ... 17

2.13. Kalıp Sözler/İlişki Sözler ... 18

2.14. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programının Amaçları ... 18

BÖLÜM III

... 22

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

... 22

BÖLÜM IV

... 26

YÖNTEM VE TEKNİKLER

... 26

4.1. Araştırmanın Modeli ... 26

4.2. Evren ve Örneklem ... 28

4.3. Verilerin Toplanması ... 28

4.4. Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması ... 28

BÖLÜM V

... 30

BULGULAR VE YORUM

... 30

5.1. Ders Kitabındaki Toplam Kelime Sayısı ve Farklı Kelime Sayısı ... 30

5.2. Kelimelerin Sıklık Dereceleri ... 31

5.3. Kelime Türleri ... 38

5.3.1. İsimler ... 38

5.3.1.1. Özel İsimler ... 38

5.3.1.1.1. Şahıs İsimleri ... 38

5.3.1.1.2. Şehir, Yer, Ülke, Müessese ile İlgili Özel İsimler ... 39

5.3.1.1.3. Gün, Tarih, Eğlence, Tören ile İlgili Özel İsimler ... 40

5.3.1.1.4. Nesne, Hayvan, Eser, Film, Hastalık ile İlgili Özel İsimler…. ... 40

5.3.1.1.5. Dinî Özel İsimler... 41

5.3.1.1.6. Irk, Medeniyet, Dil, Grup ile İlgili Özel İsimler ... 41

(14)

5.3.1.2. Cins İsimler ... 42

5.3.1.2.1. Unvan, Meslek, Akrabalık İsimleri ... 42

5.3.1.2.2. İnsan Vücudu ile İlgili İsimler ... 43

5.3.1.2.3. Tabiat ile İlgili İsimler ... 43

5.3.1.2.4. Soyut İsimler ... 44

5.3.1.2.5. Somut İsimler ... 45

5.3.1.2.6. Savaş, Askerlik, Siyaset, Hukuk ile İlgili İsimler ... 46

5.3.1.2.7. Hayvanlar ile İlgili İsimler ... 47

5.3.1.2.8. Bitkiler ve Çiçekler ile İlgili İsimler ... 47

5.3.1.2.9. Yiyecek ve İçecek ile İlgili İsimler ... 48

5.3.1.2.10. Zaman ile İlgili İsimler ... 48

5.3.1.2.11. Giyim ile İlgili İsimler ... 48

5.3.1.2.12. Nesne, Eşya, Taşıt ile İlgili İsimler ... 49

5.3.1.2.13. Yer ve Yön ile İlgili İsimler ... 49

5.3.1.2.14. Bilim, Sanat ve Edebiyat ile İlgili İsimler ... 50

5.3.1.2.15. Renkler ile İlgili İsimler ... 50

5.3.2. Sıfatlar ... 52

5.3.2.1. Gramatikal Sıfatlar ... 52

5.3.2.1.1. Öznel Sıfatlar ... 52

5.3.2.1.2. Nesnel Sıfatlar ... 53

5.3.2.2. Anlam Sıfatları ... 54

5.3.3. Zarflar ... 55

5.3.3.1. Niteleme Yapan Zarflar ... 55

5.3.3.2. Benzerlik (Teşbih) Zarfları ... 57

5.3.3.3. Miktar Zarfları ... 57

5.3.3.4. Vasıta ve Birliktelik Zarfları ... 58

(15)

5.3.3.5. Durum/Hareket Zarfları... 58

5.3.3.6. Zaman Zarfları ... 61

5.3.3.7. Yer-Yön Zarfları ... 63

5.3.3.8. Soru Zarfları ... 63

5.3.4. Fiiller ... 64

5.3.4.1. Birleşik Fiiller ... 65

5.3.4.2. Fiil Unsurları ... 67

5.3.4.2.1. İsim-Fiil ... 67

5.3.4.2.2. Sıfat-Fiil ... 67

5.3.4.2.3. Zarf-Fiil ... 68

5.3.4.3. Ek-Fiil ... 69

5.4. İkilemeler ... 70

5.5. Deyimler ve Atasözleri ... 70

5.6. Taklidî Kelimeler ... 73

5.7. Kısaltmalar ... 73

5.8. İlişki Sözler ... 73

5.9. Kültür ile İlgili Kelimeler ... 74

5.10. Yazım ve Noktalama Hataları ... 77

BÖLÜM VI

... 80

SONUÇ

... 80

6.1. Sonuç ... 80

6.2. Öneriler ... 91

KAYNAKLAR

... 93

EKLER

... 99 EK-1. "10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı" adlı ders kitabının kelime sıklık tablosu100

(16)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Ünitelere Göre Kelime Yoğunluğu ... 30 Tablo 2. Sık Kullanılan İlk 100 Kelime ... 31

(17)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Somut isim ile soyut ismin kullanım oranı ... 45

Şekil 2. Özel isimlerin cins isimlere oranı ... 51

Şekil 3. Cins isimlerin kendi içinde gruplandırılması ... 51

Şekil 4. Zarfların gruplaması ... 63

Şekil 5. Fiilimsi oranları ... 69

(18)

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

Bil. San. Ed. İ.: Bilim, Sanat, Edebiyat İsimleri Dur./Har. Z.: Durum/Hareket Zarfı

FKS: Farklı Kelime Sayısı

Giyim İ.: Giyim İsimleri

Hayvan İ.: Hayvan İsimleri

İn. Vüc. İ.: İnsan Vücudu İsimleri

KY: Kelime Yoğunluğu

Nes. Eş. Taş. İ.: Nesne, Eşya, Taşıt İsimleri

NS: Nesnel Sıfatlar

ÖS: Öznel Sıfatlar

Özel İ.: Özel İsim

Renk İ. : Renk İsimleri

Sav. As. Huk. İ.: Savaş, Askerlik, Hukuk İsimleri

Som. İ.: Somut İsim

Soy. İ.: Soyut İsim

Tabiat İ.: Tabiat İsimleri

TKS: Toplam Kelime Sayısı

TMS: Toplam Metin Sayısı

Un. Mes. Ak. İ.: Unvan, Meslek, Akrabalık İsimleri Vas. ve Birl. Z.: Vasıta ve Birliktelik Zarfı

Yer Yön İ.: Yer, Yön İsimleri

Yiy. İç. İ.: Yiyecek ve İçecek İsimleri

YS: Yargı Sıfatları

Zaman İ.: Zaman İsimleri

(19)

BÖLÜM I

GİRİŞ

İnsanı diğer canlılardan ayıran özellikleri arasında düşünüp konuşabilmesi ve sosyal bir varlık olması gelir. İnsanlar duygu ve düşüncelerini dil aracılığıyla diğer insanlara sözlü ya da yazılı olarak aktarır. Dilin ne olduğu konusunda araştırmacılar tarafından farklı tanımlamalar yapılmıştır.

1.1. Problem Durumu

Türk Dil Kurumu Güncel Sözlük'te dil "İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban." şeklinde tanımlanır. Muharrem Ergin'e göre dil, "İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessese"dir. (2009, s. 3). Dil için geçmişten günümüze kadar insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir iletişim aracıdır, denilebilir. Tanımlarda da görüldüğü gibi kelimeler, dilin bir parçasıdır. Çünkü iletişim kurarken insanlar kelimelerden faydalanır.

Kelime, Türk Dil Kurumu Güncel Sözlük'te "Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük, lügat." şeklinde tanımlanır. Bir başka ifadeyle kelime, insanoğlunun iletişim kurmak amacıyla kullandığı itibarî ses birliğidir denilebilir. Bu ses birlikleri, her birey tarafından;

ihtiyacına, eğitimine, bakış açısına göre kullanılır. Bir dil içerisinde bazı kelimeler günlük hayatta daha sık, bazıları ise daha az kullanılır. Sık kullandığımız kelimeler bizim ruh ve zihin haritamızın da birer timsali sayılabilir. Kelimeler, insanların zihin dünyasının belirleyici bir unsurudur.

"Witgenstein'ın dediği gibi dünyamızın sınırları kelimelerimizin sınırlarıdır. Tanıdığımız, bildiğimiz, dost olduğumuz kelime kadar düşünür, gelişir, kültürleniriz. Dengemizin,

(20)

özgüvenimizin, uygarlık anlayışımızın ve uygulamalarımızın temelinde de içimizdeki kelimeler vardır." (Özbay, 2018, s. 135).

İnsanlar bilgi, tecrübe ve hayal dünyalarını bildiği kelimelerle anlamlandırır, yorumlar ve ifade ederler. Kelime hazinesi, kişilerin kendilerini ifade etmek için kullandığı söz dizimleri (sentaks), sahip olduğu terimler bilgisi, geçmiş deneyimleri veya kavram ve fikirlere yönelik geliştirdiği semantik zenginliklerdir (Deshler, Palincsar, Biancarosa ve Nair, 2008). Kelime hazinesi terimi ile beraber; söz dağarcığı, sözcük dağarcığı, sözcük serveti, sözcük gömüsü, söz varlığı, kelime dağarcığı, kelime kadrosu, kelime serveti, vokabüler vb. terimler de kullanılmaktadır. Kişinin kendini ifade etmede kullandığı kelime sayısı onun kelime evrenini, kelime servetini bir başka ifade ile kelime dünyasını gösterir.

Kelime dünyası geniş olan insanların bilgi edinme, anlama, anlatma ve bilgiyi sunma düzeyleri daha fazladır.

Kelime edinme bireyde okul öncesi dönemde aile ile birlikte başlar, okul dönemi ile geliştirilir ve hayat boyu da sürer. Bireyin içinde bulunduğu şartlar ve bilinçli olup olmama durumu kelime dünyasını etkiler.

Ülkemizde, ortaöğretimde okuyan öğrencilerin derslerinde başarısız olmaları, iletişim eksiklikleri yaşamaları, kendilerini ve düşüncelerini ifade etmekte yetersiz olmaları, kelime dünyalarının gelişmemiş olmasına bağlıdır. Aynı dili kullanan insanların sağlıklı iletişim kurabilmeleri için zengin kelime dünyasına sahip olmaları gerekir. Dilin kazanımı ve dil öğretimi açısından bakıldığında kelime dünyası konusunda bilimsel çalışmaların az olduğu görülmektedir.

Ortaöğretim Türk dili ve edebiyatı öğretim programının amaçlarından ve Türk dili ve edebiyatı dersinin öğrencilere kazandırılması istenen hedeflerinden biri de öğrencilerin kelime hazinesini geliştirmektir. Bu, Türk Dili ve Edebiyatı 2018 Öğretim Programı'nda

"Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını tespit eder." şeklinde ifade edilmiştir (MEB, 2018, s. 24). Metin altı soruları vasıtasıyla öğrencilerin bilmediği kelime ve kelime gruplarının anlamının metindeki bağlamından hareketle tahmin etmesi ve tahminini kaynaklardan yararlanarak kontrol etmesi istenerek kelime evrenlerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Ünite sonundaki değerlendirme sorularında buna yönelik olarak etkinlik ve soru çeşitliliği arttırılabilir.

Ortaöğretim yıllarında öğrencilerin bedensel gelişimlerinin yanında zihinsel gelişimleri de hızlanmakta ve zamanla zihinleri soyut düşünebilmeye elverişli hâle gelmektedir. Bu konu

(21)

ile ilgili Üstten, "Lise dönemi, önceki dönemlerden farklı olarak aktif söz varlığının arttırıldığı bir dönemdir." der (2018, s. 66). Gençlerin dış dünyada gördükleri unsurlar ya da okudukları metinler de zihinsel gelişimlerini ve kelime dünyalarını destekleyici rol oynamaktadır. Gençlerin çoğu bu dönemde gün içinde vakitlerinin büyük bir kısmını eğitim-öğretim kurumlarında yani okullarda geçirmektedir. Okullarda ders kitaplarında yer alan metinlerin kelime dünyasının gençlerin kelime evrenini ne kadar geliştirebileceği, ihtiyacını karşılayıp karşılayamama durumu bu çalışmada araştırılmak istenmektedir.

Diğer bir ifade ile "MEB 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabındaki metinler, kelime evreni açısından ne gibi özellikler göstermektedir?" sorusuna cevap bulunmak istenmektedir.

1.1.1. Alt Problemler

1. MEB 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabındaki metinlerin kelime evreni bakımından özellikleri nedir?

2. MEB 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabındaki metinlerdeki toplam sözcük sayısı, farklı sözcük sayısı ve bunların birbirine oranları nedir?

3. MEB 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabındaki metinlerdeki kelime türleri ve bunların birbirine oranları nelerdir?

4. MEB 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabındaki metinlerdeki çeşitli anlam kategorilerine ait kelimelerin oranı nedir?

1.2. Araştırmanın Amacı

Ders kitapları, eğitim ve öğretimin en önemli aracıdır. Öğrencilerin çoğu, yeni kelimelerle ilk kez ders kitaplarındaki metinlerde karşılaşmakta ve bu metinler vasıtasıyla birçok kelime öğrenmektedir. Bu yüzden öğrencilerin kelime evreninin gelişmesinde, ders kitaplarındaki metinlerin özel bir yeri vardır. Üstten, ilköğretim birinci sınıftan itibaren öğrencilere kazandırılmak istenen kelimelerin sınıf seviyelerine göre belirlenmemiş olduğunu; ders kitaplarında kullanılan kelimelerin seçiminin de yazarın bilgi ve deneyimine bırakıldığını ifade eder (2018, s. 66). Ders kitaplarındaki metinlerin ve metinlerin oluşmasında kullanılan kelimelerin seçimine gereken önem verilmelidir.

Türk dili ve edebiyatı öğretim programı, ders kitaplarında yer alan çeşitli metinler aracılığıyla öğrencilere ana dillerini etkili kullanmalarını, öğrencilere yeni kelimeler

(22)

kazandırarak kelime evrenlerini geliştirmeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabında yer alan metinlerin Türkçenin söz varlığını doğru bir şekilde yansıtması, türünün ve döneminin özelliğini iyi göstermesi, öğrencilerin kelime evrenlerini geliştirmeye ve zenginleştirmeye katkı sağlaması ve öğrencilerin gelişim özelliklerine uygun olması gerekmektedir. Bu bakımdan sözcük öğretiminde ders kitabında yer alan metinlerinin önemi büyüktür.

Yapılan çalışma ile Türkiye'de ortaöğretim kurumlarında 2018-2019 eğitim-öğretim yılında okutulan MEB Yayınları'na ait, 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabındaki metinlerin leksikolojik olarak incelenmesi hedeflenmiştir. Metinlerde kullanılan toplam kelime sayısı, farklı kelime sayısı, metinlerdeki kelimelerin isim, sıfat, zarf ve fiil türlerine göre oranları, isimlerin somutluk-soyutluk derecelerinin lise düzeyine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı incelemek istenmiştir. Bu inceleme ile Türkiye'de 10. sınıfı bitiren bir öğrencinin burada öğrendiği kelimelerle yeterli düzeyde bir kelime evreni kazanıp kazanamayacağı problemi, kelimelerin 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı dersi ders kitabındaki kullanım durumuna göre ele alınmıştır.

1.3. Araştırmanın Önemi

Hüseyin Özbay, kelime evreni için "En canlı, en renkli, en hızlı evrendir." der ve bu evrenin özelliklerini "Bütün görgülerimizi, bütün anılarımızı, bütün heyecanlarımızı, bütün tarihimizi, bütün kültürümüzü, bütün insanı ve insanlığı saklar, açıklar, çağrıştırır, hatırlatır." şeklinde ifade eder (2018, s. 135). Kelimeleri tanımak ve bilmek toplumumuzu, kendi kültürümüzü tanımak ve bilmektir. Öğrencilerin de okullarda formal ya da informal olarak öğrendikleri kelimeler hem zihinsel gelişimlerini destekleyici hem de tarihini, kültürünü hatırlatıcı nitelikte olmalıdır. Özellikle Türk dili ve edebiyatı dersi için öğretim programının ve dersin hedeflerinin öğrencilere kazandırılmasında ders kitapları önem arz etmektedir. Kitaplarda yer alan metinlerin kelime evreninin öğrencilerin kelime evrenini geliştirici nitelikte olması gerekmektedir.

Daha önce bu tarz çalışmaların az oluşu yapılacak araştırmanın önemini ortaya koymaktadır.

(23)

1.4. Sayıltılar

Araştırmanın evrenini oluşturan konuda tüm eser ve kaynaklara ulaşılacaktır. Söz konusu alanda kullanılan ders kitabı üzerinde çalışma yapılacaktır.

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırma, ortaöğretim kurumlarında Türk dili ve edebiyatı öğretiminde kullanılan 2018-2019 eğitim-öğretim yılına ait MEB Yayınları 10. sınıf seviyesindeki ders kitabı ve bu ders kitabında "Okuma" bölümünde yer alan metin bütünlüğü taşıyan okuma parçalarının incelenmesiyle sınırlı olacaktır.

Ders kitabının 10. sınıf seviyesinin seçilmesinin sebebi ise diğer sınıf düzeylerinde birden fazla yayın ve kitap mevcutken 10. sınıf düzeyinde sadece MEB Yayınları'na ait bir kitap okutulmasıdır. Yani ülke düzeyinde devlete bağlı tüm liselerde 10. sınıf öğrencileri aynı kaynaktan dolayısıyla aynı metinlerden öğrenim görmektedir.

(24)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Dil

Türk Dil Kurumu Güncel Sözlük'te dil, "İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban." şeklinde tanımlanır. Muharrem Ergin'e göre dil, "İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessese."dir. (2009, s. 3). Zeynep Korkmaz, dil için "İnsanlar arasında karşılıklı haberleşme aracı olarak kullanılan, duygu, düşünce ve isteklerin ses, şekil ve anlam bakımından her toplumun kendi değer yargılarına göre şekillenmiş ortak kuralların yardımı ile başkalarına aktarılmasını sağlayan, seslerden örülü, çok yönlü ve gelişmiş bir sistem." şeklinde bir tanım verir (1992, s. 43). Mehmet Kaplan ise dili kapsamlı bir şekilde şöyle tanımlar: "Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran bir vasıta olduğu için, insan topluluklarını bir yığın ve kitle olmaktan kurtararak aralarında 'duygu ve düşünce birliği' olan bir cemiyet, yani 'millet' hâline getirir." (1985, s. 45).

Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı gibi dil; insanlar arasında anlaşma aracı olan, iletişimi sağlayan, milletleri bir arada tutan, kültürün taşıyıcısı olan bir müessesedir. Dil seslerden ve kelimelerden, cümlelerden ve yazılı alanda metinlerden oluşmaktadır.

2.2. Kelime

Kelime kavramı ile ilgili pek çok tanım yapılmakla birlikte yapılan tanımlar kelimenin sınırlarını tam olarak belirlememiştir. TDK Türkçe Sözlük'te kelime "Anlamlı ses ve ses birliği, söz, sözcük." şeklinde tanımlanmıştır (2009, s. 1130). Buna göre kelimenin sadece anlam boyutu ele alınmıştır. Ergin, kelimeyi "Manası veya gramer vazifesi bulunan ve tek başına kullanılan ses veya sesler topluluğudur." (2009, s. 95) şeklinde tarif ederek şekil ve

(25)

anlam yönünden ele alır. Korkmaz'a göre kelime "Bir veya birden çok heceli ses öbeklerinden oluşan, aynı dili konuşan kişiler arasında zihinde tek başına kullanıldığında somut veya soyut bir kavrama karşılık olan yahut da somut ve soyut kavramlar arasında geçici ilişkiler kurmaya yarayan dil birimi." şeklinde tanımlanır (1992, s. 100).

Kurudayıoğlu ise kelimeyi, "Zihinde belli bir kavramı karşılayan veya kavramlar arasındaki ilişkiyi sağlayan ve bağlam içerisinde kullanılmaya hazır, çekimlenmemiş birimlerdir." şeklinde tanımlar (2005, s. 8).

Kelimenin görev ve anlam olarak iki yönünün bulunduğunu Kurudayıoğlu şu şekilde aktarır:

Kelime tanımlarındaki temel ayırt edici özellik kelimenin “bağımsız” ve “anlamlı” olmasıdır.

Fakat bu iki özelliği bir tanım içinde buluşturmak da bir o kadar zordur. Şöyle ki genelde kelimeler anlamlı ve görevli olarak ele alınmaktadır. Görevli kelimeler “için, fakat, ve” gibi edatlardır. Bu tür kelimeler, içinde geçtikleri bağlama göre anlam kazanmaktadırlar. Fakat şu da bir gerçektir ki dilde anlamsız birim ya da kelime yoktur. Görevli kelime olarak sınıflandırılan kelimelerin de cümleye kattıkları anlam yadsınamaz (2005, s. 4-5).

Sonuç olarak kelimenin elma, düşünce, at, köpek, kitap, korku, aşk örneklerinde olduğu gibi tek başına anlam ifade eden yönünün yanında; ile, gibi, ve, ya da, hey örneklerinde olduğu gibi tek başına anlam taşımayan ancak başka bir sözcük ile cümle içinde yeni anlam kazanan görev ifade eden yönü de vardır, denilebilir. Edat, bağlaç ve ünlemler yapılan açıklamalar ışığında tek başına anlam taşımayan ancak başka bir sözcük ile cümle içinde yeni anlam kazanan görev ifade eden yönü bakımından kelime içine dahil edilmiştir.

Tuba Akman, Ortaöğretim Ders Kitaplarında Kelime Sıklığı çalışmasında kelimenin taban adlı üçüncü bir yönünün de olduğunu belirtir. Ona göre taban, kelime kök ve gövdelerinin çekim eki almamış hâlidir (2003, s 11).

2.3. Kelime-Kavram İlişkisi

Kavram, TDK Sözlük'te şöyle tanımlanır: "1.Bir nesnenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, mefhum, fehva, nosyon. 2. Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım, mefhum, nosyon." (2009, s. 1111).

Tanımdan düşünme ile kavram birbiriyle ilişkilidir sonucu çıkarılabilir. Düşüncelerin ve kavramların söz aracılığıyla ifadeye dönüşmesi kelimeler sayesinde gerçekleşmektedir. O hâlde kelimeler kavramların adlandırılmasında bir sembol görevi üstlenir, denilebilir. Bir kelime ile birden fazla kavram ifade edilebilir yani bir kelimenin birden fazla anlamı olabilir. Çok sayıda kelime bilmek insanları hep bir adım öne taşımakta ve insanların başarısını arttırmaktadır.

(26)

2.4. Kelime Dünyası/Kelime Hazinesi/Kelime Evreni

Kelime hazinesini Vardar, "Bir bireyin kullandığı ya da bir bütüncede yer alan sözcüklerin tümü." (2002, s. 182), Özbay ve Melanlıoğlu da "Bireyin öğrenme yaşantısı sonucunda bellekte depolanan birikimi." şeklinde tanımlar (2008, s. 33). Kelime hazinesini burada bahsedildiği gibi sadece bireyin belleğinde depolanan unsur olarak ele almak noksandır.

Hacıeminoğlu da "İnsanın bilgi, kültür ve düşünme kabiliyetinin hududu, bildiği kelimelerin miktarı ile çizilmiştir." (2011, s. 14) der. "Kişilerin kendilerini ifade etmek için kullandığı söz dizimleri (sentaks), sahip olduğu terimler bilgisi, geçmiş deneyimleri veya kavram ve fikirlere yönelik geliştirdiği semantik zenginliklerdir." şeklinde ifade edilebilir (Deshler, Palincsar, Biancarosa ve Nair, 2008).

Tanımlardan da anlaşılacağı gibi kelime hazinesi kişinin günlük yaşamında sözlü ya da yazılı olarak kendini ifade etmesinde kullandığı ya da zihninde var olup kullanmadığı kelime evrenidir. Bu evren, bireyin geçmişten yaşadığı zamana kadar edindiği birikimler sonucunda oluşturmaktadır.

Tüysüz'e göre kelime hazinesi; söz dağarcığı, sözcük dağarcığı, sözcük serveti, sözcük gömüsü, söz varlığı, kelime dağarcığı, kelime kadrosu, kelime serveti, vokabüler vb.

terimleri ile birlikte kullanılmaktadır (2007, s. 2).

Söz dağarcığı, "Bir dilde kullanılan veya bir kimsenin bildiği, kullandığı sözlerin bütünü, söz varlığı, vokabüler, kelime hazinesi."dir (TDK, 2009, s 1805). TDK sözlüğünde ‘kelime hazinesi’ de ‘söz varlığı’ şeklinde tanımlanmıştır (TDK, 2009, s. 1130). Tanımlardan da anlaşıldığı gibi söz varlığı bir dile ait sözleri, söz dağarcığı da bir kişiye ait sözleri kastetmektedir. Beyreli, Çetindağ ve Celepoğlu "dillerin sahip olduğu sözcüklerin tümünü için söz varlığı; bu bağlamda sözcük dağarcığını da bir tür kişisel söz varlığı" şeklinde ifade eder (2005, s. 137-138).

Yukarıda verilen tanımlardan hareketle söz varlığı, kelime hazinesinden daha geniş kapsamlıdır denilebilir. Söz varlığının en büyük bileşeni kelime hazinesidir. Bireyin kelime hazinesi ile bir kitabın kelime hazinesi farklıdır. Kişinin sahip olduğu veya bildiği kelime sayısı ya da yazılı metinlerin içinde barındırdığı kelimeler, o kişinin ya da eserin kelime servetini, kelime hazinesini bir başka ifade ile kelime evrenini oluşturmaktadır. Bu çalışmada söz varlığı değil, ders kitabında kullanılan metinlerin sahip olduğu kelime evreni incelenmiştir. Metinlerde geçen kelimelerin kullanım sıklığı, türleri, çeşitli anlam kategorilerine göre kullanım durumu, deyim, atasözü, yansıma kelimeler, ikileme, ilişki

(27)

sözler vb. yönlerden ele alınması da kelime evreninin kapsamını oluşturmaktadır (Balcı, 2015).

2.5. Aktif Kelime Evreni/Pasif Kelime Evreni

Nurlu ve Sarıca, aktif kelime serveti için "etkin kelime", pasif kelime serveti için de

"edilgin kelime" tabirlerini kullanır (2015, s. 22). Etkin sözcükler bir kişinin sözlü ve yazılı anlatımda kulllandığı kelime evrenini oluştururken edilgin sözcükler kişinin bildiği, zihninde var olan ancak konuşurken ya da yazarken kullanmadığı kelime evrenini oluşturur. Edilgin kelimeler, bireyler tarafından okurken ya da dinlerken anlaşılabilen ancak bireylerin günlük hayatta kullanmadıkları kelimelerdir. Kişinin pasif kelime evreni, aktif kelime evreninden daha geniştir.

Kişinin etkin kelime serveti ile edilgin kelime serveti arasındaki farkın fazla olmaması gerekmektedir. Çünkü kişi, zihnindeki kelimeleri ne kadar çok kullanırsa okuduğunu ve dinlediğini o kadar iyi anlar ve kendini o kadar iyi ifade eder. Etkin kelime evreni az olan kişiler için okuduğunu anlayabilen ancak kendini tam ve doğru bir şekilde ifade edemeyen bireyler şeklinde yorum yapılabilir. Toplumda böyle kişilerin var olması demek kişiler arasında ciddi iletişim sorunlarının yaşanması sonucunu doğurur. İletişim sorunları da insanlar arasında kaos ve kargaşaya yol açacağından o toplumun geleceğini parlak bir noktaya götürmez. O hâlde toplumların kendilerini ileriye götürebilmeleri için de o toplumda yaşayan insanların etkin kelime servetinin de edilgin kelime servetinin de fazla olması bir başka ifade ile kelime evrenlerinin geniş olması gerekmektedir sonucu çıkarılabilir.

Çiftçi, sözlüğün bütün kelimelerini bilmenin, ortak paydadan çok pay alındığını göstermediğini ve önemli olanın, payı aktif hâle getirmek olduğunu; bireyin, bildiği kelimeleri uygulamaya aktarabilmesi gerektiğini söyler (Çiftçi, 1991)

İnsanların günlük hayatta kullandığı kelime sayısı arttıkça kendini ifade etme becerisi de artar. Çünkü aktif kelime servetinin fazla olması demek, kendini daha iyi ifade etme ve iletişim zenginliği demektir.

2.6. Toplam Kelime Sayısı

Yazarların belli bir eserde ya da konuşurların belli bir sürede kullanmış oldukları kelime sayısının bütünüdür. İnsanların toplam kelime sayısını; eğitim durumu, ruh hâli, yaşı,

(28)

mesleği, sosyal çevresi, ekonomik durumu, mesleği gibi durumlar etkiler. Bir kişinin çok sayıda kelime kullanması, onun aktif kelime evreninin geniş olduğu anlamına gelmez.

Önemli olan kullandığı toplam kelime sayısı içinde ne kadar oranda farklı kelime kullandığıdır.

2.7. Farklı Kelime Sayısı

Toplam kelime sayısı içinde birbirinden farklı olarak kullanılan kelimelerdir. Kişi, ne kadar fazla farklı kelime kullanıyorsa o kişinin kelime hazinesi de o ölçüde geniştir denilebilir. Önemli olan, farklı kelime sayısının toplam kelime sayısına oranıdır. Şairlerin ya da yazarların en çok kullandıkları farklı kelime sayıları ya da toplam kelime sayıları içinden en çok seçtikleri kelimeler; onların hayat tarzı, fikir, duygu ve ruh dünyası hakkında bilgi vermektedir.

Yudum Görmüş (2003), Yunus Emre Divanı'nın Kelime Dünyası adlı çalışmasında Yunus Emre'nin en çok kullandığı farklı kelimeleri sıralamış ve tasavvuf ile ilgili kelimelerin yoğunlukta olduğunu tespit etmiştir. Böylelikle şairin hayat tarzı, fikir ve ruh dünyası ile sık kullandığı farklı kelimelerin paralel olduğunu göstermiştir.

2.8. Kelime Sıklığı

Aksan'a göre sıklık, "Bir dilin sözcüklerinin öteki sözcüklere oranla daha çok ya da daha seyrek kullanılması anlamına gelmektedir." (2009/b, s. 20). Her dilde bazı sözcükler diğerlerine göre daha sık kullanılmaktadır. Daha sık kullanılan bu kelimeler hakkında sıklık çalışmaları da yapılmıştır. İnsanların konuşurken ya da yazarken sık tekrar ettiği ya da diğerlerine göre fazla kullandığı kelimeler, onların iletişimde en çok kullandığı kelimelerdir. Aksan'a (2009/b, s. 20) göre sıklık sayımlarında yer alan ilk 1000 sözcükle normal metinlerin %80'inden fazlası anlaşılabilmektedir. Buna göre sıklık çalışmalarından elde edilen ilk 1000 kelime, ana dil eğitimi açısından önemlidir.

Kelime sıklığı ile ilgili, İlyas Göz'ün yazılı Türkçeyi temsil edebilecek nitelikte bir havuz oluşturarak yaptığı Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü adlı çalışması önem arz etmektedir.

(29)

2.9. Kelime Türleri

Kelime evreni çalışmalarının bir yönünü de kelime türleri oluşturmaktadır. Bu çalışmada kelime türlerinden isim, sıfat, zarf, fiil ve fiil unsurları incelenecektir.

2.9.1. İsimler/Adlar

İsim; varlıklara, kavramlara, nesnelere, durumlara, olaylara ve olgulara verilen karşılıktır.

Ergin, ismi "Canlı, cansız bütün varlık ve mefhumları, tek tek veya cins cins karşılayan;

varlık ve mefhumların adları olan kelimelerdir." şeklinde tanımlar (2009, s. 218).

Korkmaz, adı Gramer Terimleri Sözlüğü eserinde,

"1. Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan kelime türü. 2. Bir oluş ve kılış bildiren fiilin dışında kalan ve ad gibi çekilebilen kelime sınıflarının tümüne verilen ad;

ad, sıfat, zamir, edat, bağlaç ve ünlemi içine alan geniş kapsamlı ad."

şeklinde ifade eder (1992, s. 88).

Korkmaz, adları "niteliklerine, dildeki görevlerine, şekil yapılarına, kullanılış yerlerine ve taşıdıkları diğer özelliklere göre" sınıflandırmıştır. Ona göre bu tasnif şu şekildedir:

"1.Somut ve soyut adlar, 2. Özel ve tür adları, 3. Oluş ve kılış adları." (2009, s. 195).

Bu çalışmada isimler; somut, soyut, cins ve özel isimler başlıkları altında incelenmiştir.

2.9.1.1. Somut İsim

"Duyu organlarımızla görüp kavrayabildiğimiz ve tabiatta madde olarak var olan gerçek nesne ve varlıkların adlarıdır." (Korkmaz, 2009, s. 196).

2.9.1.2. Soyut İsim

"Görünürde madde olarak var olmayan, duyu organlarımızla kavranamayan ancak zihnimizde ve tasavvurumuzda var olan kavramlara ve niteliklere karşılık olan adlardır."

(Korkmaz, 2009, s. 196).

2.9.1.3. Özel İsim

Ergin, özel isim için "has isim" tabirini kullanır. "Has isimler, tek olan diğer varlıklar içinde tam bir benzeri olmayan varlıkların hususî adıdır." (2009, s. 218). Korkmaz, özel adların somut adlar içinde yer tuttuğunu söyler. Yaratılışta tek olan bu ad türlerini kişi,

(30)

hayvan, millet, devlet, topluluk, boy, aşiret, kıta, ülke, yer, şehir, ırmak, dil, din, mezhep, tarikat, kurum, kuruluş, dernek, okul, makam, saray, köşk, villa, apartman, otel, cami, gemi, uçak, apartman, gazete, dergi, kitap, roman, ansiklopedi vb. şeklinde belirtir (2009, s. 199-212).

2.9.1.4. Cins İsim (Tür Adları)

"Aynı türden olan canlı cansız bütün varlık ve kavramlara verilen ortak adlardır."

(Korkmaz, 2009, s. 213). Cins isimler tek bir varlığı değil, aynı türden olan kavramların veya varlıkların biri, bir bölümü ya da geneline verilen isimlerdir.

2.9.2. Sıfatlar

"Somut ve soyut adları ve kavramları niteleme, belirtme, yer gösterme, sayı gösterme, sorma gibi çeşitli yönlerden vasıflandıran, sınırlayan kelime türü." (Korkmaz, 1992, s.

132). Ergin, sıfatlar için "Nesneleri vasıflandırma ve belirtme suretiyle karşılayan kelimelerdir." der (2009, s. 244); sıfatın isimden farkını şu şekilde belirtir:

"Bir isim karşıladığı varlığın yalnız bir vasfını değil, birçok vasıflarını, birçok cephelerini ifade eder, her cephesi ile varlığın bütününü göz önünde canlandırır. Sıfatlar ise nesnelerin vasıflarının adı olarak, vasıf isimleri olarak tek cepheli bir ifadeye sahiptirler. Bir sıfat tek bir vasıf ifade eder; karşıladığı nesne tek bir vasıftan ibarettir; göz önünde tek bir vasfı olan, tek cepheli bir varlık canlandırılır. Mesela taş, ağaç deyince akla rengi ile, biçimi ile, yapısı ile, büyüklüğü küçüklüğü ile, çeşidi ile taş ve ağaç gelir. Fakat sarı, yeşil denilince akla sadece renk; büyük, küçük denilince akla sadece şeklil gelir; göz önünde çok cepheli varlıklar canlanmaz." (s. 245).

Korkmaz ise bu farkı şu şekilde ifade eder:

"Adlar, somut veya soyut bir nesneye ad oldukları, kendi başlarına bir varlığı bir nesneyi karşıladıkları hâlde; sıfatlarda böyle bir özellik yoktur. Onlar kendi başlarına bir varlığı, bir nesneyi temsil edemezler. Yalnızca varlık ve nesnelerde var olan niteleme ve belirtme özelliklerini soyut olarak gösterirler." (2009, s. 333).

Ergin, Türk Dil Bilgisi adlı eserinde "Türkçede sıfatlar yanlarındaki isim ne şekilde bulunursa bulunsun daima çekimsizdir. Hiçbir işletme eki almaz, bu bakımdan hiçbir şekilde isme uymazlar." der (2009, s. 246).

Ancak "canım İstanbul", "canım annem", "güzelim ülke", güzelim Samsun" vs.

örneklerinde görüldüğü gibi sıfatların iyelikli çekimleri de bulunmaktadır.

(31)

2.9.2.1. Gramatikal Sıfatlar

"Varlığın kendi vasıflarını ifade eden sıfatlara vasıflandırma sıfatları, varlığın dış vasıflarını ifade eden sıfatlara belirtme sıfatları adı verilir." (Ergin, 2009, s. 246). Ergin'in vasıflandırma sıfatı tabirine; Korkmaz, nitelelik sıfatı der. "Nitelik sıfatları, canlı ve cansız varlıkların renk, şekil, tat, koku, mesafe, huy, alışkanlık, yetenek, beceri gibi türlü dış ve iç özelliklerini bildiren sıfatlardır." (Korkmaz, 2009, s. 361).

Ergin, nitelendirme -kendi tabiri ile vasıflandırma- sıfatlarını nesnenin hareket vasfını bildirenler ve nesnenin nesne vasfını bildirenler olmak üzere ikiye ayırır. "Nesnenin nesne vasfını bildiren vasıflandırma sıfatları tek başlarına kalıcı isimler olarak kullanılan isim asıllı kelimelerdir. Nesnenin hareket vasfını bildiren vasıflandırma sıfatları ise tek başlarına kalıcı nesne ismi olarak fazla kullanılmayan, umumiyetle geçici isimler olarak kullanılan partisipler, yani fiil şekilleridir." (2009, s. 247).

Belirtme sıfatları ise nesnenin yerini işaret eder, sayısını gösterir, nesneyi soru şeklinde belirtir veya belirsiz şekilde nesneyi ifade eder (Ergin, 2009, s. 247).

Nitelendirme sıfatları ile ilgili ismin rengini, şeklini, durumunu vb. özelliklerini verir denilebilir. Belirtme sıfatları ismin vasfına ait bir özelliği vermemektedir; yerini işaret etme, sayısını gösterme vb. geçici özelliklerini vermektedir. Bu çalışmada, 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı ders kitabındaki metinlerde yer alan, isimlerin özelliklerini yansıtan bu sözcükler ile ilgili söyleyenin durumuna göre öznel ve nesnel olması yönünde bir gruplama yapılmıştır. Öznel sıfatlar ve nesnel sıfatlar incelenmiştir.

Öznel sıfatlar hakkında Yılmaz, "Öznenin (anlatıcının) işe karıştığı, varlıkta nesnel olarak olmayan fakat öznenin kişisel görüşüne göre isme yansıttığı, nitelik ya da özelliktir."

tanımını verirken nesnel sıfatlar hakkında da "Nesnel sıfatlar (tasvirî sıfatlar) kişiden kişiye değişmeyen, ismin gerçek özelliğini yansıtan, nesneye ait olan, yansıtıcı sıfatlardır." der (2019, s. 89).

2.9.2.2. Anlam Sıfatları

"Anlam sıfatları yapı bakımından sıfat olmayan fakat anlamca sıfat olan kelimelerdir. Bu sıfatlar varlığın yapışık vasıflarını değil, varlığın oluşumunu ifade etmektedirler."

(Görmüş, 2003, s. 114). "Sıfatlar, varlıkların statik hususiyetlerini ifade etmekten çok onların oluşlarını anlatmak için 'yüklem' yerine kullanılarak da dikkat çeker." (Özbay, 1994, s.188). Yılmaz, bunlara yükleme bir sıfat yüklendiği ve yargı halinde sıfatlar olarak

(32)

kullanıldığı için yargı sıfatı da denilebileceğini belirtir (2019, s. 89). Örneğin "yeşil araba"

tamlamasındaki "yeşil", "Araba yeşildir." cümlesindeki "yeşil" ile aynı anlamdadır. Yani her iki örnekte de arabanın yeşilliği anlatılmaktadır. Özbay, halk şiirinde kullanılan sıfatların yargı sıfatı şeklinde olduğunu belirtir (1994, s. 188). Yargı sıfatlarına bakıldığında, sıfatların her zaman ismin önünde yer alması gerektiği şeklinde genel kabul gören düşüncenin geçersiz hâle geldiği görülmektedir.

2.9.3. Zarflar

Zarflar, "fiillerden, sıfatlardan, sıfat-fiillerden ve zarf niteliğindeki sözlerden önce gelerek onları zaman, yer, yön, nitelik, durum, azlık-çokluk bildirme, pekiştirme ve sorma gibi çeşitli yönlerden etkileyip değiştirerek anlamlarını daha belirgin duruma getiren sözlerdir."

(Korkmaz, 2009, s. 451). Ergin, zarfların asıl kullanılış sahalarının fiiler olduğunu, en çok fiillerle beraber kullanıldıklarını söyler. Bu bakımdan zarflara "fiillerin sıfatı" da der (2009, s. 259).

Zarflar fiillerin, fiilimsilerin ne zaman, nasıl, ne şekilde, niçin, ne ile, kim ile, ne kadar yapıldığını gösterir. Zarflar sıfatların, adlaşmış sıfatların ve kendi türünden sözcüklerin de derecesini bildirir. Fiillere, fiilimsilere, sıfatlara, adlaşmış sıfatlara ve kendi türlerinden olan zarflara bu soruların ve durumların yönlendirilmesi ile zarflar kendi içinde "zaman zarfı, durum zarfı, sebep bildiren zarflar, vasıta zarfı, birliktelik zarfı, miktar (azlık-çokluk zarfı), derecelendirme zarfı, soru zarfı, yer-yön zarfı, benzerlik zarfı" şeklinde gruplandırılmıştır. Bu çalışmada 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı ders kitabında yer alan metinlerde geçen zarflar; niteleme yapan zarflar, zaman zarfları, vasıta zarfları, birliktelik zarfları, benzerlik (teşbih) zarfları, hareket/durum zarfları, miktar zarfları, soru zarfları başlıklar altında incelenmiştir.

Niteleme yapan zarflarda, zarflar fiilleri belirtirken aynı zamanda fiildeki işi yapan kişi özne olduğu için öznenin de dolaylı yönden sıfatını vermiş olur (Yılmaz, 2019). "Ayşe yavaş yürür." cümlesinde "yürür" fiilinin nasıl gerçekleştiğini ifade eden "yavaş" aynı zamanda da öznenin niteleyicisi durumundadır. Örnek verilen cümleden "yavaş yürüyen Ayşe" çıkarımı yapılabilir. Yılmaz, buradan yola çıkılarak zarfların fillerin olduğu gibi fâillerin de vasfını işaret ettiğini söyler ve bu tür zarfları niteleme zarfı olarak adlandırır (2018, s.102). "Güzel okudu.", "Sessiz ağladı.", "İyi baktı." örneklerindeki gibi.

Zaman zarfları; fiilin ve fiilimsilerin ne zaman gerçekleştiğini bildiren zarflardır.

(33)

Vasıta zarfları; "ile, beraber" kelimeleri ile birlikte kullanılan, fiillerde ve fiilimsilerde belirtilen işin, oluşun ya da hareketin gerçekleşmesinde araç görevi üstlenen zarflardır.

Birliktelik zarfları; "ile, beraber" kelimeleri ile birlikte kullanılan ve fiillerde ve fiilimsilerde belirtilen işin, oluşun ya da hareketin gerçekleşmesinde bir kişi ile birlikte yapılma anlamı veren zarflardır (Özbay, 1994, s. 194).

Benzerlik (teşbih) zarfları; benzerlik ilgisi ile fiile bağlanan, benzerlik anlamı katan zarflardır.

Hareket/durum zarfları ile ilgili Yılmaz, "Fiillerin nasıl gerçekleştiğini, neden gerçekleştiğini ifade eden kelimeler ve kelime gruplarıdır." der (2019, s. 102).

Miktar zarfları; fiillerin, fiilimsilerin azlık-çokluk durumunu belirten, miktarını bildiren zarflardır.

Soru zarfları; fiilleri ve fiilimsileri soru yoluyla belirten zarflardır.

2.9.4. Fiiller ve Fiil Unsurları

Fiiller hareketleri karşılayan kelimelerdir. "Karşıladıkları hareketler ile zaman ve mekân kapsamı içinde somut ve soyut nesne ve kavramlarla ilgili her türlü oluş, kılış, kılınış ve durumları bildirirler." (Korkmaz, 2009, s. 527).

"Fiil unsurları; fiillerin isim şekilleri (mastar) ile, sıfat, zarf ve çekimleri olarak ele alınmıştır. Burada önemli olan fiillerin çekimlerinden çok, hareket unsurudur." (Özbay, 1994, s. 186).

2.9.4.1. İsim-Fiil/Ad-Fiil

İsim-fiiller, "Fiil kök ve gövdelerinin karşıladıkları oluş, kılış ve durumları; şahıs ve zamana bağlı olmadan gösteren fiil adlarıdır. Türkçede -mAk, -mA, -Iş/-Uş ekleri ile kurulan üç ad-fiil türü vardır." (Korkmaz, 2009, s. 864).

2.9.4.2. Sıfat-Fiil

"Çekimsiz fiillerin ikinci türü olan sıfat-fiiller, sıfat gibi kullanılan fiil şekilleridir. Fiil özellikleri dolayısıyla kendilerinde var olan hareket ve zaman kavramlarını, ad oldukları sıfata aktararak varlıkları ve nesneleri hareket ve zaman gösterme özellikleri ile geçici

(34)

olarak vasıflandırırlar." (Korkmaz, 2009, s. 909). Türkçede -DIk/-DUk, -mIş/-mUş, -An, - r, -Ar, -Ir/-Ur, -mAz, -AcAk, -AsI ekleri ile kurulur (s. 911-978).

2.9.4.3. Zarf-Fiil

Çekimsiz fiillerin üçüncü grubunu oluşturan zarf-fiiller, zarf işleyişine girmiş bulunan, zarf olarak kullanılan fiil şekilleridir. Zarf-fiillerin fiil yönü ve zarf yönü olmak üzere iki yönü vardır. Fiil yönü ile hareket ve zaman kavramını karşılarken zarf yönüyle bir oluş ve kılışın durum ve tarzını bildirir (Korkmaz, 2009, s. 983). Türkçede -(y)A, -(y)I/-(y)U, -(y)ArAk, - (y)Ip/-(y)Up, -(y)IncA/-(y)UncA, -(y)AlI, -mAdAn, -kEn, -mAksIzIn, -mAklA, -mAsIylA, -dIkçA, -cAsInA, -AsIyA, -AcAğInA, -r...-mAz, -DI...-mAdı, -DI mI, -sA ekleri ile kurulur (s.984-1046).

2.9.5. Ek-Fiil

Korkmaz'a göre "Eski Türkçe'deki er- 'olmak' fiilinin er->ir->i- değişimi ile ekleşmiş olan biçimidir. Günümüzde her ne kadar i- (imek) şeklinde adlandırılsa da fiilin tek başına bir anlamı bulunmamaktadır. Varlığını i-di, i-miş, i-se ekleriyle ortaya koyar." (2009, s. 702).

Dildeki görevi isim soylu kelimeleri yüklem durumuna getirmek ve basit zamanlı kiplerden birleşik zamanlı kipler oluşturmaktır.

i- fiilinin geniş zamanda 3. şahıs çekimlerinde başka bir ek kullanılmaktadır. Bu ek, "Eski Türkçedeki tur- yardımcı fiilinin geniş zaman çekiminden zamanla değişime uğrayarak - DIr/-DUr/-DIrlAr/-DUrlAr şeklini almıştır." (Korkmaz, 2009, s. 703).

Bu çalışmada ek hâlinde olan ek-fiiller değil, kendinden önceki kelimeden ayrı olarak belirtilen ve sözcük hâlinde olan ek-fiiller incelenmiştir.

2.10. Deyimler

TDK Türkçe Sözlük'te deyim "Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir." şeklinde tanımlanır (2009, s. 517). Aksan'a göre "Belli bir kavramı, belli bir duygu ya da durumu dile getirmek için birden çok sözcüğün bir arada seyrek olarak da tek bir sözcüğün yan anlamında kullanılmasıyla oluşan sözdür." (2009c, s. 39). "Gerçek anlamından farklı bir anlam taşıyan ve çekici bir anlatım özelliğine sahip olan kelime öbekleri."ne deyim denilmektedir (Korkmaz, 1992, s. 43).

(35)

Tanımlardan da anlaşıldığı gibi deyimler genellikle en az iki sözcüğün öbekleşmesi ve gerçek anlamından uzaklaşması ile oluşmaktadır. Deyimler belli bir kavramı daha etkili şekilde ifade etmeye yarayan kalıplaşmış sözlerdir, denilebilir. Kalıplaşmış olduklarından deyimlere yeni bir sözcük eklenemez, deyimdeki bir sözcük benzer ya da eş anlamlı başka bir sözcükle değiştirilemez ya da deyimden herhangi bir kelime çıkarılamaz.

Deyimler bir dilin söz varlığı için büyük önem taşımaktadır. Çünkü "bir dilin anlatım yollarını, o dili konuşan toplumun geçmişini, yaşam biçimini, geleneklerini ve çeşitli özelliklerini belirten önemli ipuçları sağlarlar." (Aksan, 2009/c, s.36).

"Deyimlerin ortaya çıkışı hem toplumsal tecrübelere hem de bunların dil ile soyutlanıp yayılmasına bağlıdır." (Balcı, 2015, s. 176). Bu yüzden deyimler başka dilere çevrildiğinde aynı anlamı vermesi, dilsel göstergelerin aynı oranda nakledilmesi güçtür.

2.11. İkilemeler

Hatiboğlu ikileme için "Anlatım gücünü arttırmak, anlamı pekiştirmek, kavramı zenginleştirmek amacıyla aynı sözcüğün tekrar edilmesi veya anlamları birbirine yakın yahut karşıt olan ya da sesleri birbirini andıran iki sözcüğün yan yana kullanılmasıdır."

tanımını yapar (1971, s. 9).

İkilemeler uzun yıllar boyunca kullanıldığı ve zamanla kalıplaştığı için leksikoloji çalışması içerisinde işlev yönünden tek kelime olarak ele alınıp değerlendirilir. Ayrıca Türkçede ikilemelerin fazlaca kullanılması dilimizi diğer dünya dillerinden ayıran önemli bir nitelik ve özelliktir.

2.12. Taklidî Kelimeler/Yansıma Sözcükler

"Tabiatın hareketliliği ve canlılığı karşısında onu sürekli gözleyen, onun bir üyesi olan ve konuşma yeteneğine sahip olan insan, tatma, koklama, duyma, görme ve dokunma duyularının yardımıyla tabiattaki bu canlılığı ve hareketliliği tarih boyunca adlandırmaya, söz biçimine getirmeye çalışmıştır." (Zülfikar, 1995, s. 1). Böylece dili oluşturan kelimelerden yansıma sözcükler oluşturulmuştur. Doğadaki seslerin dile birebir, olduğu gibi yansıtılması mümkün değildir, o sesler taklit edilerek ona yakın bir taklidi münkündür.

Zülfikar, Türkçenin yapı karakterine uygun bir tarzda, daha çok tek heceli, en yalın biçimler ortaya çıktığını zamanla birincil ve ikincil biçimleri çeşitli türetme ekleriyle fiil, ad, sıfat ve zarf görevlerindeki yapılar olarak ortaya çıkardığını belirtir (1995, s. 6-7).

(36)

2.13. Kalıp Sözler/İlişki Sözler

Her toplumun bireyleri arasında iletişim kurmak amacıyla belli zamanlarda ve durumlarda söylenen sözler vardır. İlişki sözleri terimini tercih eden Aksan'a göre bu sözler, "Bir toplumun bireyleri arasındaki ilişkiler sırasında kullanılması âdet olan birtakım sözlerdir."

(1996, s. 35). "İnsanlar arası ilişkilerde kullanılan selamlaşma, vedalaşma, iyi ya da kötü dilek sözleri, saygı ve nezaket gereği söylenen sözler bu kalıp sözler arasında yer alır."

(Tor, 2012, s. 767). Örneğin selamlaşma sözlerinden "Selamun aleyküm, aleykümselam, günaydın, iyi günler, kendine iyi bak.", hâl hatır sorma sözlerinden "Nasılsınız, iyi misiniz?", veda etme sözlerinden "Allah'a ısmarladık, güle güle, haydi kalın sağlıcakla, selam söyle", karşılama sözlerinden "Hoş geldiniz, buyrun.", nezaket sözlerinden "Özür dilerim, teşekkür ederim, rica ederim, sağ ol, hayırlı olsun, Allah'a emanet ol, övünmek gibi olmasın.", inançla ilgili sözlerden "Allah'a şükür, hakkını helal et.", dua ve beddualardan "Allah yardımcın olsun, Allah analı babalı büyütsün, Allah belanı versin."

bunlara örnek verilebilir.

2.14. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programının Amaçları

Edebiyat; olay, duygu, düşünce ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı olarak tanımlanır (TDK, 2005). Edebiyat, güzel sanatların bir dalıdır, insana estetik zevk vermeyi amaçlar. İnsanın sanata olan ilgisinin dil aracılığı ile ortaya çıkması sonucu doğmuştur. İnsanlar edebiyat sayesinde dış dünyada gördükleri ya da iç dünyalarında hissettiklerini açığa çıkarır. İnsanın var olduğu zamanda sözlü şekilde başlayan edebiyat zamanla yazının bulunması ile yazılı ürünleri de içine almıştır. Çinici, metinler aracılığıyla edebiyatın nesilden nesile aktarıldığını belirtir (2019, s. 1).

"Fransızcada texte, İngilizcede text sözcükleri ile karşılanan metin, anlamsal ve mantıksal açıdan bir bütünlük taşıyan, bildirişim görevi üstlenen, tümce ve tümce değerindeki birimlerden oluşan dilsel bir yapıdır." (Bölükbaş, 2010, s. 99). Metinlerin temel unsurları olan tümceler de kelimelerden meydana gelmektedir.

Kişisel kelime edinimi ve kelime evrenini geliştiren unsurlardan biri de eğitim ve öğretimdir. Bu kapsamda okullarda okutulan Türk dili ve edebiyatı dersleri öğrencilerin kelime evrenini geliştirmesi bakımından önemlidir.

Türkiye'de eğitim öğretim Millî Eğitim Temel Kanunu'na uygun olarak hazırlanan öğretim programları çerçevesine uygun yapılmaktadır. MEB'in 2018'de yayımladığı ortaöğretim

(37)

Türk dili ve edebiyatı dersi öğretim programının amaçlarından biri de bilim ve teknolojide yaşanan hızlı değişimler karşısında "bilgiyi üreten, hayatta işlevsel olarak kullanabilen, problem çözebilen, eleştirel düşünen, girişimci, kararlı, iletişim becerilerine sahip, empati yapabilen, topluma ve kültüre katkı sağlayan vb. niteliklerdeki bir birey" yetiştirmektir (2018, s. 4). Programda temel yetkinlikler belirtilerek bu yetkinliklerin en başında da dil ile iletişime yer verilmektedir.

"Kavram, düşünce, görüş, duygu ve olguları hem sözlü hem de yazılı olarak ifade etme ve yorumlama (dinleme, konuşma, okuma ve yazma); eğitim ve öğretim, iş yeri, ev ve eğlence gibi her türlü sosyal ve kültürel bağlamda uygun ve yaratıcı bir şekilde dilsel etkileşimde bulunmaktır."

şeklinde diğer bir amaç da programda belirtilmektedir (2018, s. 6).

Öğretim Programı'nın özel amaçları şu şekilde belirtilir:

"Bu programla öğrencilerin;

Edebiyatın doğasını, işlevini, birey ve toplum için önemini kavramaları,

Edebî metinler aracılığıyla Türkçenin inceliklerini, Türk edebiyatının tarih içinde gösterdiği değişim ve gelişimi tanımaları,

Türk edebiyatına ait eserler aracılığıyla millî, manevi, ahlaki, kültürel ve evrensel değerleri anlamaları,

Dinleme, okuma, yazma ve konuşma stratejilerini doğru ve uygun şekilde kullanarak etkili iletişimciler olmaları,

Metinler aracılığıyla okuduğunu anlama ve eleştirel okuma becerilerini geliştirmeleri ve okuma alışkanlığı kazanmaları,

Çeşitli kaynaklardan elde ettikleri bilgileri, soruları cevaplamak, çözüm önerileri üretmek, bulgularını paylaşmak vb. amaçlar için analiz etmeleri ve değerlendirmeleri amaçlanmaktadır." (2018, s. 12).

Görüldüğü gibi edebiyatın sanatsal yönü ile öğrencileri buluşturmak, eserlerden yola çıkılarak millî ve evrensel değerlere yer vermek, okuduğunu anlama ve eleştirel bakış açısını kazandırmak, dört temel dil becerisini geliştirmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda üniteler okuma, yazma ve sözlü iletişim, ölçme ve değerlendirme çalışmaları olarak dört bölümde işlenmektedir. Okuma çalışmalarında metni anlamak ve değerlendirmek esas alınmıştır. Değerlendirmek için metnin edebiyat geleneği içindeki yerini anlamak adına edebiyat tarihinden de faydalanmak amaçlanmıştır. Programda okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerilerinin yer almasını şu şekilde belirtir:

"Edebiyat eğitimi, edebiyatla ilgili bilgilerin yanı sıra öğrencilerin dilin inceliklerini keşfedecekleri, dil bilincini ve becerilerini geliştirecekleri bir zemindir. Bu bilincin ve

Referanslar

Benzer Belgeler

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Türk Dili ve Edebiyatı Dersin Adı Çağdaş Türk Lehçeleri IV.

5. Ey bizden daha genç olanlar! Bu emekler, bu dilekler siz- ler içindir! Bu dille sizler, ne mutlu, bizlerden daha çok ve güzel konuşacaksınız. Hele anaların kucağında

Türk Dili ve Edebiyatı 1... Türk Dili ve

(I) Türk edebiyatının destan geleneğinden halk hikâye- ciliğine geçiş dönemi eseri olan Dede Korkut Hikâyeleri, Türk boylarının Kafkasya ve Azerbaycan yörelerindeki

Hızla büyüyen, nüfus yoğunluğu ve sanayileşme bakımından sürekli gelişim gösteren İzmir Metropolü Yerleşim Alanında mikro dağılımla yerleştirilmiş

Ali Rıza Işın, İsmail Karaçam, Tayyar Altıkulaç, Mehmet Adıgüzel, Abdurrahman Çetin, Rahim Tuğral, Mehmet Ali Sarı, Ahmet Madazlı, Sıtkı Gülle, Alican Dağdeviren,

Thus the Aydın Oğulları too regained the sove- reignity they had lost twelve years before (1390 -1402). As Saruhan Oğlu returned to Manisa on the Î7th of August"1402, we

.%U2 ¶QHWNLVLQHPDUX] EÕUDNÕODQ :LVWDU ÕUNÕQD DLW \DúOÕ YH GLúL VÕoDQODUÕQ VHUXP HULWURVLW YH ED]Õ GRNXODUÕQGD |QHPOL EL\RNLP\DVDO GH÷LúLPOHU LOH \D÷ DVLGL ELOHúLPL