• Sonuç bulunamadı

Kelime evreni çalışmalarının bir yönünü de kelime türleri oluşturmaktadır. Bu çalışmada kelime türlerinden isim, sıfat, zarf, fiil ve fiil unsurları incelenecektir.

2.9.1. İsimler/Adlar

İsim; varlıklara, kavramlara, nesnelere, durumlara, olaylara ve olgulara verilen karşılıktır. Ergin, ismi "Canlı, cansız bütün varlık ve mefhumları, tek tek veya cins cins karşılayan; varlık ve mefhumların adları olan kelimelerdir." şeklinde tanımlar (2009, s. 218). Korkmaz, adı Gramer Terimleri Sözlüğü eserinde,

"1. Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan kelime türü. 2. Bir oluş ve kılış bildiren fiilin dışında kalan ve ad gibi çekilebilen kelime sınıflarının tümüne verilen ad; ad, sıfat, zamir, edat, bağlaç ve ünlemi içine alan geniş kapsamlı ad."

şeklinde ifade eder (1992, s. 88).

Korkmaz, adları "niteliklerine, dildeki görevlerine, şekil yapılarına, kullanılış yerlerine ve taşıdıkları diğer özelliklere göre" sınıflandırmıştır. Ona göre bu tasnif şu şekildedir: "1.Somut ve soyut adlar, 2. Özel ve tür adları, 3. Oluş ve kılış adları." (2009, s. 195). Bu çalışmada isimler; somut, soyut, cins ve özel isimler başlıkları altında incelenmiştir.

2.9.1.1. Somut İsim

"Duyu organlarımızla görüp kavrayabildiğimiz ve tabiatta madde olarak var olan gerçek nesne ve varlıkların adlarıdır." (Korkmaz, 2009, s. 196).

2.9.1.2. Soyut İsim

"Görünürde madde olarak var olmayan, duyu organlarımızla kavranamayan ancak zihnimizde ve tasavvurumuzda var olan kavramlara ve niteliklere karşılık olan adlardır." (Korkmaz, 2009, s. 196).

2.9.1.3. Özel İsim

Ergin, özel isim için "has isim" tabirini kullanır. "Has isimler, tek olan diğer varlıklar içinde tam bir benzeri olmayan varlıkların hususî adıdır." (2009, s. 218). Korkmaz, özel adların somut adlar içinde yer tuttuğunu söyler. Yaratılışta tek olan bu ad türlerini kişi,

hayvan, millet, devlet, topluluk, boy, aşiret, kıta, ülke, yer, şehir, ırmak, dil, din, mezhep, tarikat, kurum, kuruluş, dernek, okul, makam, saray, köşk, villa, apartman, otel, cami, gemi, uçak, apartman, gazete, dergi, kitap, roman, ansiklopedi vb. şeklinde belirtir (2009, s. 199-212).

2.9.1.4. Cins İsim (Tür Adları)

"Aynı türden olan canlı cansız bütün varlık ve kavramlara verilen ortak adlardır." (Korkmaz, 2009, s. 213). Cins isimler tek bir varlığı değil, aynı türden olan kavramların veya varlıkların biri, bir bölümü ya da geneline verilen isimlerdir.

2.9.2. Sıfatlar

"Somut ve soyut adları ve kavramları niteleme, belirtme, yer gösterme, sayı gösterme, sorma gibi çeşitli yönlerden vasıflandıran, sınırlayan kelime türü." (Korkmaz, 1992, s. 132). Ergin, sıfatlar için "Nesneleri vasıflandırma ve belirtme suretiyle karşılayan kelimelerdir." der (2009, s. 244); sıfatın isimden farkını şu şekilde belirtir:

"Bir isim karşıladığı varlığın yalnız bir vasfını değil, birçok vasıflarını, birçok cephelerini ifade eder, her cephesi ile varlığın bütününü göz önünde canlandırır. Sıfatlar ise nesnelerin vasıflarının adı olarak, vasıf isimleri olarak tek cepheli bir ifadeye sahiptirler. Bir sıfat tek bir vasıf ifade eder; karşıladığı nesne tek bir vasıftan ibarettir; göz önünde tek bir vasfı olan, tek cepheli bir varlık canlandırılır. Mesela taş, ağaç deyince akla rengi ile, biçimi ile, yapısı ile, büyüklüğü küçüklüğü ile, çeşidi ile taş ve ağaç gelir. Fakat sarı, yeşil denilince akla sadece renk; büyük, küçük denilince akla sadece şeklil gelir; göz önünde çok cepheli varlıklar canlanmaz." (s. 245).

Korkmaz ise bu farkı şu şekilde ifade eder:

"Adlar, somut veya soyut bir nesneye ad oldukları, kendi başlarına bir varlığı bir nesneyi karşıladıkları hâlde; sıfatlarda böyle bir özellik yoktur. Onlar kendi başlarına bir varlığı, bir nesneyi temsil edemezler. Yalnızca varlık ve nesnelerde var olan niteleme ve belirtme özelliklerini soyut olarak gösterirler." (2009, s. 333).

Ergin, Türk Dil Bilgisi adlı eserinde "Türkçede sıfatlar yanlarındaki isim ne şekilde bulunursa bulunsun daima çekimsizdir. Hiçbir işletme eki almaz, bu bakımdan hiçbir şekilde isme uymazlar." der (2009, s. 246).

Ancak "canım İstanbul", "canım annem", "güzelim ülke", güzelim Samsun" vs. örneklerinde görüldüğü gibi sıfatların iyelikli çekimleri de bulunmaktadır.

2.9.2.1. Gramatikal Sıfatlar

"Varlığın kendi vasıflarını ifade eden sıfatlara vasıflandırma sıfatları, varlığın dış vasıflarını ifade eden sıfatlara belirtme sıfatları adı verilir." (Ergin, 2009, s. 246). Ergin'in vasıflandırma sıfatı tabirine; Korkmaz, nitelelik sıfatı der. "Nitelik sıfatları, canlı ve cansız varlıkların renk, şekil, tat, koku, mesafe, huy, alışkanlık, yetenek, beceri gibi türlü dış ve iç özelliklerini bildiren sıfatlardır." (Korkmaz, 2009, s. 361).

Ergin, nitelendirme -kendi tabiri ile vasıflandırma- sıfatlarını nesnenin hareket vasfını bildirenler ve nesnenin nesne vasfını bildirenler olmak üzere ikiye ayırır. "Nesnenin nesne vasfını bildiren vasıflandırma sıfatları tek başlarına kalıcı isimler olarak kullanılan isim asıllı kelimelerdir. Nesnenin hareket vasfını bildiren vasıflandırma sıfatları ise tek başlarına kalıcı nesne ismi olarak fazla kullanılmayan, umumiyetle geçici isimler olarak kullanılan partisipler, yani fiil şekilleridir." (2009, s. 247).

Belirtme sıfatları ise nesnenin yerini işaret eder, sayısını gösterir, nesneyi soru şeklinde belirtir veya belirsiz şekilde nesneyi ifade eder (Ergin, 2009, s. 247).

Nitelendirme sıfatları ile ilgili ismin rengini, şeklini, durumunu vb. özelliklerini verir denilebilir. Belirtme sıfatları ismin vasfına ait bir özelliği vermemektedir; yerini işaret etme, sayısını gösterme vb. geçici özelliklerini vermektedir. Bu çalışmada, 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı ders kitabındaki metinlerde yer alan, isimlerin özelliklerini yansıtan bu sözcükler ile ilgili söyleyenin durumuna göre öznel ve nesnel olması yönünde bir gruplama yapılmıştır. Öznel sıfatlar ve nesnel sıfatlar incelenmiştir.

Öznel sıfatlar hakkında Yılmaz, "Öznenin (anlatıcının) işe karıştığı, varlıkta nesnel olarak olmayan fakat öznenin kişisel görüşüne göre isme yansıttığı, nitelik ya da özelliktir." tanımını verirken nesnel sıfatlar hakkında da "Nesnel sıfatlar (tasvirî sıfatlar) kişiden kişiye değişmeyen, ismin gerçek özelliğini yansıtan, nesneye ait olan, yansıtıcı sıfatlardır." der (2019, s. 89).

2.9.2.2. Anlam Sıfatları

"Anlam sıfatları yapı bakımından sıfat olmayan fakat anlamca sıfat olan kelimelerdir. Bu sıfatlar varlığın yapışık vasıflarını değil, varlığın oluşumunu ifade etmektedirler." (Görmüş, 2003, s. 114). "Sıfatlar, varlıkların statik hususiyetlerini ifade etmekten çok onların oluşlarını anlatmak için 'yüklem' yerine kullanılarak da dikkat çeker." (Özbay, 1994, s.188). Yılmaz, bunlara yükleme bir sıfat yüklendiği ve yargı halinde sıfatlar olarak

kullanıldığı için yargı sıfatı da denilebileceğini belirtir (2019, s. 89). Örneğin "yeşil araba" tamlamasındaki "yeşil", "Araba yeşildir." cümlesindeki "yeşil" ile aynı anlamdadır. Yani her iki örnekte de arabanın yeşilliği anlatılmaktadır. Özbay, halk şiirinde kullanılan sıfatların yargı sıfatı şeklinde olduğunu belirtir (1994, s. 188). Yargı sıfatlarına bakıldığında, sıfatların her zaman ismin önünde yer alması gerektiği şeklinde genel kabul gören düşüncenin geçersiz hâle geldiği görülmektedir.

2.9.3. Zarflar

Zarflar, "fiillerden, sıfatlardan, sıfat-fiillerden ve zarf niteliğindeki sözlerden önce gelerek onları zaman, yer, yön, nitelik, durum, azlık-çokluk bildirme, pekiştirme ve sorma gibi çeşitli yönlerden etkileyip değiştirerek anlamlarını daha belirgin duruma getiren sözlerdir." (Korkmaz, 2009, s. 451). Ergin, zarfların asıl kullanılış sahalarının fiiler olduğunu, en çok fiillerle beraber kullanıldıklarını söyler. Bu bakımdan zarflara "fiillerin sıfatı" da der (2009, s. 259).

Zarflar fiillerin, fiilimsilerin ne zaman, nasıl, ne şekilde, niçin, ne ile, kim ile, ne kadar yapıldığını gösterir. Zarflar sıfatların, adlaşmış sıfatların ve kendi türünden sözcüklerin de derecesini bildirir. Fiillere, fiilimsilere, sıfatlara, adlaşmış sıfatlara ve kendi türlerinden olan zarflara bu soruların ve durumların yönlendirilmesi ile zarflar kendi içinde "zaman zarfı, durum zarfı, sebep bildiren zarflar, vasıta zarfı, birliktelik zarfı, miktar (azlık-çokluk zarfı), derecelendirme zarfı, soru zarfı, yer-yön zarfı, benzerlik zarfı" şeklinde gruplandırılmıştır. Bu çalışmada 10. sınıf Türk dili ve edebiyatı ders kitabında yer alan metinlerde geçen zarflar; niteleme yapan zarflar, zaman zarfları, vasıta zarfları, birliktelik zarfları, benzerlik (teşbih) zarfları, hareket/durum zarfları, miktar zarfları, soru zarfları başlıklar altında incelenmiştir.

Niteleme yapan zarflarda, zarflar fiilleri belirtirken aynı zamanda fiildeki işi yapan kişi özne olduğu için öznenin de dolaylı yönden sıfatını vermiş olur (Yılmaz, 2019). "Ayşe yavaş yürür." cümlesinde "yürür" fiilinin nasıl gerçekleştiğini ifade eden "yavaş" aynı zamanda da öznenin niteleyicisi durumundadır. Örnek verilen cümleden "yavaş yürüyen Ayşe" çıkarımı yapılabilir. Yılmaz, buradan yola çıkılarak zarfların fillerin olduğu gibi fâillerin de vasfını işaret ettiğini söyler ve bu tür zarfları niteleme zarfı olarak adlandırır (2018, s.102). "Güzel okudu.", "Sessiz ağladı.", "İyi baktı." örneklerindeki gibi.

Vasıta zarfları; "ile, beraber" kelimeleri ile birlikte kullanılan, fiillerde ve fiilimsilerde belirtilen işin, oluşun ya da hareketin gerçekleşmesinde araç görevi üstlenen zarflardır. Birliktelik zarfları; "ile, beraber" kelimeleri ile birlikte kullanılan ve fiillerde ve fiilimsilerde belirtilen işin, oluşun ya da hareketin gerçekleşmesinde bir kişi ile birlikte yapılma anlamı veren zarflardır (Özbay, 1994, s. 194).

Benzerlik (teşbih) zarfları; benzerlik ilgisi ile fiile bağlanan, benzerlik anlamı katan zarflardır.

Hareket/durum zarfları ile ilgili Yılmaz, "Fiillerin nasıl gerçekleştiğini, neden gerçekleştiğini ifade eden kelimeler ve kelime gruplarıdır." der (2019, s. 102).

Miktar zarfları; fiillerin, fiilimsilerin azlık-çokluk durumunu belirten, miktarını bildiren zarflardır.

Soru zarfları; fiilleri ve fiilimsileri soru yoluyla belirten zarflardır.

2.9.4. Fiiller ve Fiil Unsurları

Fiiller hareketleri karşılayan kelimelerdir. "Karşıladıkları hareketler ile zaman ve mekân kapsamı içinde somut ve soyut nesne ve kavramlarla ilgili her türlü oluş, kılış, kılınış ve durumları bildirirler." (Korkmaz, 2009, s. 527).

"Fiil unsurları; fiillerin isim şekilleri (mastar) ile, sıfat, zarf ve çekimleri olarak ele alınmıştır. Burada önemli olan fiillerin çekimlerinden çok, hareket unsurudur." (Özbay, 1994, s. 186).

2.9.4.1. İsim-Fiil/Ad-Fiil

İsim-fiiller, "Fiil kök ve gövdelerinin karşıladıkları oluş, kılış ve durumları; şahıs ve zamana bağlı olmadan gösteren fiil adlarıdır. Türkçede -mAk, -mA, -Iş/-Uş ekleri ile kurulan üç ad-fiil türü vardır." (Korkmaz, 2009, s. 864).

2.9.4.2. Sıfat-Fiil

"Çekimsiz fiillerin ikinci türü olan sıfat-fiiller, sıfat gibi kullanılan fiil şekilleridir. Fiil özellikleri dolayısıyla kendilerinde var olan hareket ve zaman kavramlarını, ad oldukları sıfata aktararak varlıkları ve nesneleri hareket ve zaman gösterme özellikleri ile geçici

olarak vasıflandırırlar." (Korkmaz, 2009, s. 909). Türkçede DIk/DUk, mIş/mUş, An, -r, -A-r, -Ir/-U-r, -mAz, -AcAk, -AsI ekleri ile kurulur (s. 911-978).

2.9.4.3. Zarf-Fiil

Çekimsiz fiillerin üçüncü grubunu oluşturan zarf-fiiller, zarf işleyişine girmiş bulunan, zarf olarak kullanılan fiil şekilleridir. Zarf-fiillerin fiil yönü ve zarf yönü olmak üzere iki yönü vardır. Fiil yönü ile hareket ve zaman kavramını karşılarken zarf yönüyle bir oluş ve kılışın durum ve tarzını bildirir (Korkmaz, 2009, s. 983). Türkçede (y)A, (y)I/(y)U, (y)ArAk, -(y)Ip/-(y)Up, -(y)IncA/-(y)UncA, -(y)AlI, -mAdAn, -kEn, -mAksIzIn, -mAklA, -mAsIylA, -dIkçA, -cAsInA, -AsIyA, -AcAğInA, -r...-mAz, -DI...-mAdı, -DI mI, -sA ekleri ile kurulur (s.984-1046).

2.9.5. Ek-Fiil

Korkmaz'a göre "Eski Türkçe'deki er- 'olmak' fiilinin er->ir->i- değişimi ile ekleşmiş olan biçimidir. Günümüzde her ne kadar i- (imek) şeklinde adlandırılsa da fiilin tek başına bir anlamı bulunmamaktadır. Varlığını i-di, i-miş, i-se ekleriyle ortaya koyar." (2009, s. 702). Dildeki görevi isim soylu kelimeleri yüklem durumuna getirmek ve basit zamanlı kiplerden birleşik zamanlı kipler oluşturmaktır.

i- fiilinin geniş zamanda 3. şahıs çekimlerinde başka bir ek kullanılmaktadır. Bu ek, "Eski Türkçedeki tur yardımcı fiilinin geniş zaman çekiminden zamanla değişime uğrayarak -DIr/-DUr/-DIrlAr/-DUrlAr şeklini almıştır." (Korkmaz, 2009, s. 703).

Bu çalışmada ek hâlinde olan ek-fiiller değil, kendinden önceki kelimeden ayrı olarak belirtilen ve sözcük hâlinde olan ek-fiiller incelenmiştir.

Benzer Belgeler