D t Y A N J i T İ Ş L E R İ B A Ş K A N L I Ğ I Y A Y I N L A R î [ . k e r î m H A K K IN D A Ü M U M Î E S E R L E R S E R İ S t N r -؛
K U R ’AN
U R ’AN-I KE RÎ Mİ N TÜRKÇE
، ؟
T E R C E M E L E R I Ü Z E R İ N D E
^ IR İ N C E L E ME
A b d ü lk a d ir Î N A N
T ü r k T a r i h K u r u m u B a s ı m e v i — A n k a r a , ل و6ل
Son yıllarda, dört-beş yıl içinde, K u r’ân-1 K erîm ’iri T ürkçe ü ç terce- , meşinin biribiri ardınca yayınlanması, b u kutlıı din kitabının ana dilimize çevrilmesine büyük ihtiyaç olduğunu göstermektedir. K azanç düşünen kitapçı ve özel kişilerin büyük m asraflara katlanarak bu işe girişmeleri bütün v atan sath ın d a K u r’ân tcrcemelerinin takdir olunup okunmakla، ve aranm akta olduğunu isbat etmektedir. Fakat b ü tü n bu tercem eler yetkili din kurum u tarafından resmen tasvip edilmedikçe halkımızın tercemeye olan ihtiyacını tat- m in etm ekten uzaktırlar. Uyanık Vatandaşlar bu tercem elerin Diyanet işleri Başkanlığının tetkikinden geçip geçmediği, yayınlandıktan sonra tetkik ed؛lip edilmediği, bu tercem elerden hangisinin şayan-1 tavsiye olduğu hakkında sualler sorm uşlardır. D iyanet İşleri Başkanlığı b u ciheti gözönünde bulundurarak Müşavere K urulu üy esi Şehid ö r a l ’ın başkanlığında K u r’ân-1 K erîm ’in terce- mesi için özel bir komisyon kurm uştur. Bu komisyon 1958 yılının ؛onuna kadar çalışmış ve dördüncü sûreye kadar tercemeyi tam ariılam ıştır. N ihayet korniş- yon üyelerinden birinin ölümü, kiminin rahatsızlığı sebebiyle komisyonun faaliyeti durm uştur. 27 Mayıs Devrim i’nden sonra. D iyanet işler، Başkanlığı, bu terccm e işini tek rar ele alarak k؛sa z am an d a neticelendirm eye k arar verdi.
Tercem e işi ■ aralıksız bir çalışma ile tam am lanm ış olup, üç cild hâlinde basımı kararlaştırılan eserin iki cildi yayınlanmış bulunm aktadır,
A rap lar’dan başka uluslar da İslâm dini’ni kabul ettikten sonra, K u r’ân-1 K erım ’i ve başka din kitaplarını kendi ana dillerine çevirme ihdyacını duymuş- lardır. G erek Ira n ve gerekle T ü rk bilginleri bu a lan d a m ühim faaliyet gös-
؛ermişlerdir. T ürk bilginlerinin, bu tercem e i؛؛ne, Türklerin büyük kitleler halinde İslâm iyet’i kabul ettikleri tarihte, X I. asrın başlarında haşlamış ol- dukları anlaşılm aktadır. T ürk bilginlerinin bu faaliyetlerinin, ileride görüleceği üzere, İslâm ’dan önceki dinlerinin m ukaddes kitaplarını terceme g e le n ،^ n e dayandığı anlaşılmaktadır.
* ٠ *
T ürk ulusunun kültür tarihinde din k itaplarının T ürkçe’ye tercemeler؛, m uhtelif T ü rk boylarının cihanşüm ul dinlerle tem asa geçtikleri devirde başlar.
T ürkler çok eski zam anlarda yabancı dinlerden Budizm’i tanım ışlardır. Türkçe eski dinî terim lerin çoğunun, İslâm dini edebiyatına, T ürkçe’ye terceme edilen Buda dini’ne âit eserlerden geçtiği anlaşılm aktadır. T ürkler, Budizm’den başka
Zerdüştlük, M anihaizm ve H ıristiyanlık’la temasa gelmişlerdir. T ürkler’ın büyük kültür ve ticaret m erkezlerinde, kendilerinden ve yabancılardan bütün bu dinlere m ensup cem aatler bulunm uştur. Yüz yjldan beri yapılan araştırm alar netice- sinde bütün bu dinlerin m ukaddes kitaplarından yapılan T ،؛rk؟ e tercemeler, kitaplar veya parçalar (fragm ent) halinde, pek Çök b،ılunmu؟tur. Bu eserler, gerek T ü rk kültür tarihi ve gerek dinler tarihi bakım ından büyük ehemmiyeti hâizdirler. Bu araştırm alar göstermiştir آ !, Türkler çok eski çağlardanberi Çin, H ihd, İran ve A id en iz kültürleriyle m ünasebette bulunm uşlardır. T ürk dünya-
■ sının üzerinden geçen büyük ticaret yolu, doğu ve batı kültür düriyasını biri- birine bağlıyordu, işte bu yol ile T ürk ülkesine m uhtelif dinlerin dâileri (mis- yonerleri) de geliyorlardı. İşte bu أ ' ه ile IV . yüz yılda Hıristiyanlık geldi. H erat, ل M erv ve Sem erkand şehirlerinde Hıristiyan piskoposluk ve mctropolitlikleri kurulm uştu. V I!. yüz yıld a T ürk yurduna M anihaizm denilen yeni bir din geldi. Bu din I I I . yüz yılın ortaların d a Iranlı M ani (216—276) tarafından m uh- telif dinlerden alınan unsurla m eydana getirilmiş bir dindi. M anihaistler Ira n ve R om a halkı ve hüküm etleri tarafından şiddetli takibata uğradılar. Nihayet R om a’dan ye İra n 'd a n kaçıp T ürkistan’a iltica ettiler ve m alûm büyük ticaret yoluyla Çin ülkesine k ad ar ؛©kuldular. ء ه{ 'لعحء, V I. yüz yılda Büyük G öktürk hakanlığı kurulurken bu ülkede Hıristiyan, Budist, Ateşperest ve M anihaist cem aatler bulunuyordu. H akanlığın asıl büyük kitlesini teşkil eden T ürkler ise, tıpkı Islâm ’dan ،؛nceki A rap lar gibi, tabiata ve ruhlara tapjyorlar, atalarının ilkel dinlerini bırak anlıyorlardı. T ü rk ler’de din taassubu bulunm adığı için her dînin dâîleri (misyonerleri) dinlerinin propagandasını ra h a t ^ahat yapabiliyor- lardı. H ele M anihaistler kendi tâlimat-1 diniyelerini T ürk şam anhğm ın ve bu ülkede bulu n an bütün dinlerin unsurlariylc mezcederek dinlerinin $ür’atle yayıl- masını sağlıyorlardı. T ürk hakanlığı’nın idaresini Göktürk soyunun elinden alan U ygur-T ürk hakanı Bügü H an (7 5 0 -7 8 0 ) M anihaizm ’؛ kabul etti (763).
Bügü H a n ’dan önce de T ü rk bakanlığının batı bölgesinde M anihaizm ’i ؛ oktan- beri kabul eden beylikler vard ı; Sogd ve Fergana’daki beylikler çoktanberi M anihaistler’in nüfuzu altın d a b ulunuyorduk M anihaistler’in tövbe duası (H ııastuanit) nın V. yüz yılda Balı-Türkistan’da yazılmış olduğu tahm in edil- m ektedir ؛. Başka bir M anihaisl duası da Argu vc T alaş beyi Arslan H an için yazılm ıştır.3
Bu dinler, m untazam آء ؟ان1فا ve propagandalarına rağm en, en çok şehirli ve ziraatçi T ürkler arasında yayılıyordu; taşralı göçebe boylar atalarının ه ؛ ■ n^ni bırakm ıyorlar, ya da b u dinleri sözde kabul etmekle beraber yine eski ge- lenek ve göreneklerine sadık kalıyorlardı. T ürk şamanlığı d a ٧ .- V I I . yüzyıllarda o l^ ın laşm a halinde b ulunduğu G öktürkler’in bıraktıkları anıtlardan a n r ılm a k - tadır. K ültigin ve Bilge H a n yazıtlarında kaba putperestlik inanışlarına rastlanm ıyor; G ök-Tanrı inanışı da vahdaniyeti andırm aktadır. Yersu kültü de bu yazıtlarda “ V atan sem bolü” mahiyetini alm ıştır “ Uze Türk tengrisi Türk ıduk
1 Sogd ülkesine d a h a V I. as ırd a sızm ı؛ jİrin M azdakisU er kendilerini M an ih aisl o larak , gö steriy o rlard ı (A. j . Y akubovskiy, Mukanna İsyanıء . s. Vostokûvedcnie, 8أ و ي cik V, و. .[]؛.
a S. E. Malov, Ptımyaliki drevntliirkskoy Piımennûsti, M.-Len. اووء, s. 108.
3 ٨ . V. Le Cûq. j Türkisclu manickaica ت اة .:٧.
yersu bı inçe itm i;= ü s te T ürk tanrısı, T ü rk yer subu böyle etmiş (yapm ış).” kutlu ru h lard an ancak U m ay ilahesi ve din terim lerinden yalnız “ kut’ ' zikredilm ektedir .
M anihaizm ’i kabul eden U ygurların başkenti K arabalgasun 840 yılında Yenisey-Kırgızları tarafından alındı; U ygurlar’m büyük bir kısmı ve hanedanı eskiden Budist T ürkler’Ie meskûn olan Be5balık ve Koço bölgesine gelip ikinci r, M anihaistler ,
؟،
er, H ıristiyanl
؛$،؛
U ygur D evleti’ni kurdular. Bu bölgede Bud
Şam anistlcr ve başka m uhtelif dualist züm reler bulunuyordu. B ütün bu cem a -
ok M üslüm anlar da bulunduğu anlaşılm aktadır4. Budizm ,
؟ r
؛ atlerden başka b
M anihaizm ve Hıristiyaiılık’a âit mukaddes kitapların T ürkçe tercem eleri işte bu bölgede yapılan araştırm alarda £،d، edilmiştir. Bu dinlerin mukaddes kitap -
larını T ü rk çe’ye terceme edenlerden bazılarının adlarını da biliy©ruz. Bunlardan biri Beşbalıklı Singo $eli T u d u n (rahip)’dur. Bu Budis، rahip Sanskritçe Suvarnap rabhasa adlı kitabın Çince tercemesini A ltuiı yaruk (ışık) adiyle T ürkçe’ye ter -
ceme etmiştir. Yine Silazin adlı bir m ütercim bir kitabı ^© harça’dan T ürkçe’ye çevirmiştir
.
Böylece, V III. yüzyılda T ü rk ulusu Budist, M aniha^t, H ıristiyan ve Ateş -
T ürkçe tercem e
؛،
٤ din ve m ezheplere لا
ط perest cem aatlere ayrılmış, inandıkları
bu devirde أ ، ة
1 . ve orijinal dinî edebiyat m eydana getirmiş bulunuyorlardı
, sınırlarına dayandı ,
‘ أ امسا:
ن ا أزأ■
yeni bir din, İslâm dini T ürk
H orasan ve Cürcan T ürk beyliklerinin, yani t r a n - T u r a n sınırındaki T ürk- ler’in, İslâm ordulariyle Halîfe H azret-i Ö m er zam anında tem asta bulundukları hakkında haberler vardır.
T a b e rî’nin naklettiği bir rivayete göre C ürcan beği olan T ü rk Sul ile Arap kum andanı Suveyd b. M ukarran hicretin 18. yılında (M. 639] bir anlanma yapm ışlardır. Bu rivayet doğru ise T ü rk ler’le A raplar'ın karşılanmaları Kadisiye zaferinden iki yıl sonra ٧٥ ^ ih a v e n d zaferinden dört yıl önce olmuştur. H ora- san’daki T ü rk beylerinden Nizak T a rh a n ve T oharistan’daki K arluk yabgusu hicretin و أ yılından itibaren M üslüm anlarla bazan çarpıştılar, bazan da barış- tılar. H orasan’da T ürkler’in M üslüm anlar’la karşılaşm aları işte b u tarihte ciddî bir d u ru m almıştır. Nihayet H accâc’ın ve onun kum andanlarından K utcybe b. M üslim el-Bâhîlî’nin sert ve merhametsiz tedbirleri neticesinde H orasan’da güven sağlandı. İslâm ordusu M averâü’n-N ehr’e girdi. B uhara ve Sem crkand fethedildi; ICuteybe’nin muzaffer İslâm ordusu H icretin 5و (M . 7ا3ر yılında Fergana vc Taşken، üzerine yürüdü. Bu tarihe kad ar İslâm askerleri, T ürk h a k a n lı^ ’n a tâbi beyliklerle uğraşm ışlardı; Sogd ve Fergana’da ise asıl hakan- lığın ordulariyle karşı karşıya gelmiş oldular. K ültigin ve Bilge Hakafl yazıt- ları’nda bahis konusu edilen Sogd ve D em irkapı seferleri bu savaşların hikâyesidir.
K uteybe B uhara’d a bir Buda tapınağını 94 (M . 7ا ه ( آ ا1ا ك ق camiye çevirdi.
710 — 716 yıllarında M âverâü’n-N eh؟ ’in fethi tam am landı.
tak ip ettik lerin d en D oküz O ğu2 h a k a n ı k en d i m em leketindeki اا
.ن؛اةآا)'ا
’ فآا؛ز ذ'ل S am a n ıle rل ٠
ن.
ا ا؛أ M üslüm anlar’a katliâm yapacağını Büyüyerek Samanîleri tehdiı
- yanlık ve Z er
؛ t
؛ B uhara ve Sem erkand bölgesi Budizm, M anihaizm! H]ri
bölge idi. İslâm dini bunlann ط؛•'
gibi m uhtelif dinlerin kaynaştığı
•
، ل آن ا
،؛و،
ل ء
ilme'k için gelm iş yeni ve çok kuvvetli bir dindi. Bununla beraber “£hl-i
؟ hepsini
K itap ” sayılan H ıristiyanlar’a oldukça geniş m üsam aha gösteriliyordu. Yerli T ürkler ve Sogdlular V III. yüzyılın sonlarına kadar İslâm iyet’e pek de yan - ^
lmelik (105— 125 /7 2 4 — 743)’in T ürk hakanı’na
،؛
m adılar. Halife H işam b. A b d
elçi gönderip İslâmiyet’i kabulünü teklif ettiği hakkında haberler vardır. Fakat bu zat her halde büyük hakan değil, M â v erâü 'n -N eh r sınırlarındaki bir h a n ,
ya d a bir bey olsa gerektir. M âverâü’n -N e h r’in islâm lar eline geçmesine rağmen N esturi Hıristiyan misyonerleri propagandalarına devam ediyorlardı. N esturi patriği T em atheus (780— 819) © rta ve.M erkezî-A sya’da H ıristiyanlık’ı yaymağa çalışıyor ve T ü rk hakanı ile m ektuplaşıyordu. M anihaistler de T ürkler arasında
!
’ ( 780
— 750 ) U ygur hakanı Bügü H an
؛.
erd
؛؛
mi
؛؛
çok kuvvetli propagandaya gir
ya da
؛ M anihaist yapm ağa muvaffak oldular. $©gdlular m utaassıp M an ih aist Ateşperest idiler; T ürkler ise O rta-A sya’da egemenliklerini korum ak için A rap
T ü rk -
؛ ediyorlardı. Y an
؛.
egemenliği olarak kabul ettikleri İslâm iyet’le m üeadel
ler’in A ra p -islâm ordulariyle mücadeleleri “ dinî” değildi; O rta-A sya’da Jıa -
kimiyet kavgası idi. IX . yüzyıhn ilk yarısında, B uhara başkent olmak üzere ,
ö n ve © rta -
آ ل
؛ ل ا
’ مم ل؛
Sam anoğullan devleti kurulduktan sonra T ürkler Islâm
Asya’yı birleştirip m edenî ve ü carî m ünasebetlerin kolaylaştığını, O rta-A sya’d a egemenliğin yine T ürkler’in elinde kalacağım gördükten sonra İslâm dini’ne ve karşı ilgi göstermeğe başladılar; İslâmiyet T ü rk ler arasında yayılmağa
؟ devleti’n
başladı. Bir çok T ürk beyleri M üslüm an oldular. Islâm devleti’nin türlü yer -
si)'le m eydana gelen bed-m ezhepler ve sözde Müs -
؛ İClinde siyasî olaylar d،)lay
lüm an görünüp İslâm iyet’i ortadan kaldırm ıya çalışan M anihaist ve M azdakistler ( zındıklar) V I I I .- I X . yüzyıllarda b ü tün üm itlerini T ü rk ler’e bağlamışlardı. G er -
çekten b u n lan n ayaklanm alarında T ürkler’in büyük rolü olmuştu. VIII.■ yüz -
rolü Türkler ءق
ل قإ؛
ا yanında
؛.؟
yılın en büyük ayaklanması olan el-M ukanna
oynamışlardır. Buhara ve Semerkand bölgelerindeki harekete K ulartigin adlı T ü rk kum andanı çok düzenli ve iyi silâhlı T ü rk askerleriyle iştirak etm işd r
“ .
kurulmuştu. ' İslâmiyet
، ا ا ل آ ه أ ا ؛ ط ' ا X. yüzyılda Sam anoğulları’nın ordusu
0 yılında O rta Tiyanşan’da
وه . T ürkler arasında sü r’atle yayılmağa başladı
K arahanlılar devleti İslâmiyet'i kabul etti; ayni yılda V olga’daki Bulgar H an -
lığı M üslüm an oldu. 940—950 yıllarında İslâm iyet U rallar ve Sibirya’ya kadar yayıldı. Böylece X. yüzyılda T ü rk ulusu’nun en az % 80 i M üslüm an oldu .
T ü rk ler’in M üslüm an olmasiyle M âverâü’n -N e h r ve H orasan'daki M aniha -
istler ve Ateşperestler ortadan kalktı; fakat Yedisu’daki H ıristiyan ve Uyguris -
ta n ’daki Budist ve M anihaist T ürkler müşrikliklerinde direniyorlardı. N iha -
oldu. Bütün
؛ yet X II. yüzyılda O rta-A sya’da tek egemen din, İslâm din
T ü rk dünyası tarihî kaderini İslâmiyet’e bağladı; b u ■din sayesinde T ürk ,
birliği sağlanmış oldu
ء S em erkand y an ın d ak i eski P cnçkend k azıların d a, V I I I . asırd a ta h rip edilen M an ih a ist ta p ın ağ ı bulu n m u ştu r.
a Y akubovskiy, m e؛؛k û r eseri, s. 53.
İslâm iyet’in ortadan kaldırdığı bu eski dinler, İslâm dini’ni kabul eden T ürkler’e gelenek olarak bir çok inanç, görenek, h a ttâ d in ؛ bazı âyinlerini miras bıraktılar. D oğu-T ürkistan’da Buda m anastırları olarak kullanılmış olan bir m ağara A ^ab-1 K e h f’in m ağarası olarak kabul edilmiş ٧، m übarek ziyaret yeri sayılmıştır. Belh’deki eski Budist Bermekî’lerin m anastırları Hazret-i Ali’nin kabri sayılarak ziyaret edilm ektedir; buraya ظلاو؛لءا ؛‘Mezar - 1 Ş erîf”
denilmektedir. T ürkistan’ın dağlık bölgesinde bir Buda heykeline Senk H oca diye hürm et ed ؛ rek ziyarctgah yaptıklarını işittim. o heykelin yanındaki araban (yani m aden suyu) dan gördükleri şifayı b u taş olmuş hoca sayesinde oluyor sanıyorlarmış. Y atırlara'm u m yakmak Hıristiyanlık, m uskalar ve nazarlık bon- cukları Budizm âdetleridir. Bazı ağaçlar ٧٠ pınarları kutlu sayıp bunlar- dan m edet um mak, m ezarlara paçavra bağlam ak gibi kötü ve Islâm d in’ine aykırı inanç ve görenekler de i^ â m ’dan önceki dinlerin bıraktıkları kötü miras- lardır.
o
devirden kalm a bazı iyi m iraslar da yok değildir. Y ukarıda kaydet- tiğimiz üzere o dinlerin kutsa! kitapları T ürkçe’ye çevrilmişti. Bu ؛ercemeleri yapan T ü rk bilginleri bu dinlerin d in î terim lerini Türkçeleştirmeğe muvaf- fak olmuşlar, ط azılannı d a T ü rk telâffuzuna uydurm uşlardı, işte bu, Islâm ’- dan önceki dinî edebiyatın dili, ilk T ürk -M ü slü m an bilginleri İslâm î eser- leri T ürkçe’ye çevirirken çok işe yaram ıştır. C ahiliyet devrinin bilgin-m üter- cimlerinin yarattıkları terim ler ve kelim eler İslâm bilginleri taralından kulla- aılrmş ve İslâm dini’nin getjrdiği yeni kavram lar bunlarla ifade edilmiştir.Tanrij ferişte (M anihaistlerin ؛erim i), m engü (ebediyet), bitig (kitap) - V.S.
gibi b ir çok kelime, ve terim ler ءتاا؛1نأ' €، devri T ü rk bilginlerinin işledikleri yazı dilinin miraslarıdır.
* ٠٠
X. yüzyılın ortalarına k ad ar K u r’ân-1 K erîm başka bir dile terceme edilmiş değildi. Bu devirde A raplar’dan başka iki büyük M üslüm an ulus vard ı: Farslar ve T ürkler. H orasan ve M âverâü’n - N eh r’de hakimiyetin, ^erli sülâle olan Sam anoğulları’nın eline geçmesi T ü rk le r’in Islâm dini ve k ültürü çevresine girmelerini sağlamış oldu (226— 365/ 8998—0 ي). Sanıanoğulları’m n ordusu Türk- ler’den kurulmuş ve T iirk kum andanları idaresinde bulunuyordu. Samanoğul- ları’ndan- M ansur b. N uh (350—365/961— 976) devrinde M âverâü’n-N ehr ve Horasan ordusunun kum andanı, T ürk, A m îdü’l-Müll؛ Fâik idi; Gazneliler sülâ- leşini kuran Sebüktigin de bu T ü rk kum andanlardan biridir, işte bu sıralarda
£ m îr M ansur b. N uh, K u r’؛ln-1 K erîm ’in Farsça’ya tercemesini resmen, hüküm et işi olarak ele almıştır. ه نط ط،ء değer l،i bu tercem e ،<؛؟،؛bbü؛ü T ü rk ulusu’nun baştanbaşa M üslüm an olduğu ve M üslüm an T ü rk devletlerinin kurulduğu devre tesadüf ediyor. E m îr M ansur b. N uh K u r'â n ’ın Farsça’ya tercemesinin câiz olup olmadığı halikında H orasan ve M âverâü’n-N ehr bilginlerinden fetva is- temiştir. Farsça’ya terceme edilecek tefeır kitabı M uham m ed b. Cerir-i T ab e rî’nin tefsîri idi. M âverâü’n - N ehr âlimleri ،م ي ت ل،مرا نامبلا ا لو—■رن>انل_—را ا د ا>
âyeti (14. sûre - ib râh îm , 4- âyet )’ne istinaden tercüm enin cevâzına fetva ver-
m işlcrdir7. Bu olaydan 20 yıl sonra bütün M âverânü’n-N ehr’de hakimiyet T ürk- lerin eline geçti. M ansur b. N u h ’un terceme için fetva istediği bilginler ve ter- ceme k o ^ s y o n u n a dahil m ütercim ler a r a s ı d a T ü rk le r’in kalabalık bulun- dukları Asficap؛ Fergana, Sem erkand ve Buhara şehirlerinden bilginler bulu- n u y o rd u 8. E m îr M ansur’un bu teşebbüsünden o n altı yıl sonra Buhara K ara- hanlılar tarafından alındı. K arah an lıla r’ın M üslüm an oldukları tarihten Buha- r a ^ ı aldıkları tarihe kad ar ancak yetmiş yıl k ad ar b ir zam an geçmi؟ bulunu- yordu. Bu m üddet zarfında İslâm dinene ait T ürkçe bir eserin yazıldığı hakkında m alûm atım ız yoktur. B uhara’nm K a rah a n h la r tarafından alındı- ğından yetmiş yıl sonra D oğu-T ürkistan’da, K aşg âr’da, ^sl^mi bir eserin, ahlâkı-felsefi didaktik b ir manzum e olan Kutadgu B iliğ ’in lelif edildi- ğini biliyoruz. H e r halde K.ur’ân-1 K erîm ’in T ü rk çe’ye tercemesi de bu devirde yapılmı§ o!sa gerektir. Bize vâsıl olan eski K u r’an terceme- leıinin asılları X I. yüzyılın ilk yarısına ait olduğu kabul edilm ektedir؟.
5-6
♦ Bu ây etin tefsi -
ه.
م 339 Terceme-i T tfsîr-i Taberif H a b ib Y ağm aî neşri. T a h ra n ء
’
rin d e, Z cm ahçerî K u r ’ân-1 K e rîm ’in başka dillere tercem esinc d a ir m ü ta lâ a d a b u lu n m u ştu r .
Bu m ü ta lâ a y a göre, b u b ü y ü k âlim v e müfessir, K uı^ân’ın h e r dile tercem esinin câiz o ld u -
. Ie n ü zu lü n e ih tiy aç olm adığı için bu y©la gidilebileceğini b eyan etm iştir
؛ g u n u , h e r d il
, G üz I I 94ةء ا Keşşaf, K ah ire ف(
ء- لا با ل ا ور هل مخل عم ا للا ة ن نلا زرا تح ب ر د ص ) ك ا ذ
53و(م ث وة- ء•
؛ا ر ١ ك ى ك لل ٠ نس ن ت ف ك ي ب نا و ى زا م"ا يءا ل،يإل رمما م احم غ'ال ع هيل زا ب رء ب ز ور دء آ ر نيا ن أر ق ه
^ ^ ^ ١ ر ء ب ر ا ر ر ة ص ت 1 د ت د و ثيا ا ج يتل،ل ذ ح ا ت ي زر ب ا ن
^ ٧ ٢ ا س ت ر د لرل ث ن يا اج ب ن د*
لو ث نا ع ر س
ذ ر د ر ف ب مئلام م رمظ ر دا حلاص ا ت ء 1 ءاء ءار ر اد ا ر ر م لا دئدرك*
م ل د ا
“ ر ر امب ١ ن ر ج ه ينف ن ؛ ر ك ي ر ب ا دم اح ن ر ؟ -و
ل د ف ن ا دح ١
،^ ^ د زأ ص؛
ب خل ربا
؟■
٠٠ ر ء دم ن ء ىل زا ء با ا دنهل تتءل ه ا نخل ن؛
ع ل س ودنم ار
د ١ ر إ ا ل هخ م دن لا د ن؛
ه ا ق ا ل ه ت ف ر ا و ا ز ئ م ر رمس دى م ز ، د ر ي م اج ب ٧
^ ^ ٠ ز او م ث ٣ ك ى ر د ر م ا ءارر ض ا
T e r c e m e s i T c fs îr - i T a b e r î m u k a d d im e s i ,
) و خ م ر هط إا 1ل ل ن د
"ر مر ن بعو ت ك با ٠ ٢ ن إ ر ها ت ر ر
» ت ل
. s ه ر 5. - 6
“ Y a ğ m a ” d e r g is i M ü c t e b a M in o v tj c و.
3 3ور ل H a b i b Y a ğ m a î n e ş r i, T a h r a n
0 ة 3 ت-أ 3 ل
H u lâsa şimdiki m a lû m a t . '!
. . . ء، . ت 2 أ و و.
<
6 لوء F u a d K ö p rü lü , T ü rk -E debiyatı T a r ih i ٥
sonunda veya V . nci asrm m ebadisinde G arb ı—T ü rk istan 'd a yazdan ة ئآا] أ
٧٠
^ ء آ أ لل؛
m ı?a g öre
ts lâ m ı T ü rk cd e b iy at'i d im y estm n bize kalan en eaki m a h -
^؛(
b u eser (yani K u r ‘a n tercem e
” - sulüdtif
B ؛k؛n c؛ Bö l ü m
K U R ’ÂN-I K E R ÎM ’İN TÜRK ÇEYE E ^ ESKİ TERGEM ELERI
Bize vâsıl olan en «sk؛ T ürkçe K u r’ân-1 K erîm terccm elerinden, 5؛mdiye k ad ar bilinenler dört, nüshadan ib arettir:
I. B unlardan biri Sovyet R . İlim ler Akademisi Şarkiyat E nstitüsü’nde bulunm aktadır. Bu nüsha A. Zeki V elidî [Togaıı] tarafından 1914 yılında Bu- h a ra E m âreti’nin Karşı kentinde bulunm uştur. Rus inkılâbı'n,a kad ar bu nüs- h a Asya M üzesi yazm aları kısm ında ”هس. M uz. As. 33؛؛ co-W alidow 1914 N:
2475” işaretiyle kayıtlı idi. M üstensihi ve yazıldığı tarih m alûm değildir. Bu nüshaya “ müellifi m eçhul (anonim) tefsir” de denir. Bu nüsha hakkında ilk m alûm atı, ظقو؛ئن A. z . V elidi T o g an vermi؟ (Vost. rukopisi Ferganskoy oblasti, Z V O , ء و اةر T . X X III, s. 249), sonra Akademisyen ١٨٢ .١٧. Barthold bu terce- meyi س 1تل etmiştir (,E irı Denkmal aıts der Z eit der Verbreituııg des Islams in M it- ulaşien, Asia M ajör, II, Fas. *I, 1925, s. : 7 ة و - ء ه ; Türkçe’y ، tercemesi, Türki- yat M ecmuası, II, s. 6و '7هر؛٠ . ؛١٧ nüshanın ba؟ tarafı ve ortasından bir kısmı eksiktir. Birinci sahife م.هذ اتآرن- جرنحةملكتر “U luğ boldı Ijir söz çıkar ağızlarından” âyetiyle b a؛jlıyor ( ءو. s û re -K e h f, 4. âyet). sonuna kadar satır-arası kelime kelime tercemc devam ediyor. V arak 9 ı ’dan v r . 1 ا b ’ye kadar Ashâb-ı Kehf, H ızır ile M usa kıssaları anlatıkyor. Vr. 1ا b ’den vr. 16 a ’ya kad ar ıg. sûrenin satır-ara tercemesi veriliyor. Bundan sonra İsa ile M eryem njenkıbesi araya س ا ا1تس ءو b ’ye kadar devam ediyor. V r. ıg b’den vr. 26’nın sonuna kadar 20. sûre [T â-h â]’nin satır-ara tercemesi bulunuyor. V r . 7ت a ’dan v r . ه و a’ya kad ar Hz. Ö m er ile H z. H am za’nm müslüman olduklarına d air ri- vâyet uzun uzun anlatılıyor. Vr. 29’dan 32 b ’ye kadar M usa ile Fir’avn kıssası anlatılm ıştır. Vr. 32 b’den 38 b ’ye k a d ar 21. sûre [E nbiyâj’niıı satır-ara tercemesi veriliyor. Vr. 38 b’dea 4ه a’ya k ad ar İbrahim Peygamber’in putları kırdığı ve ateşe atıldığı hakkmdaki kıssayı birçok ilâvelerle naklediyor. Vr, 4.0 a ’d a 2 2 ؛. sûre [H acced en ancak 14 âyetin satır-arası terccmesi vardır. B undan sonra 25 sûre eksiktir؛ ancak 48. sûre [F cth]’den başlıyarak K ur’ânın sonuna kadar süreler tam am dır. Fakat bu kısımda kelim e kelime tercemeden ziyade tefsire önem verilmiştir. N üshanın sonuna doğru Farsça kelimeler ve riim leler çoğalıyor,
w.
Barthold bu Farsça’ya doğru kaymayı, m ütercim in ana-dil؛n ؛n T ürkçe olmadığını 10 Bu K u r ‘an terccm cainin dili ü ze rin d e son y ıllard a R us m üsteşriki Prof. A. K.. Borovkov çalışm aktadır (Türkologiçcskiy S bornik 1, ا9 5أر s. 7و -7و أ Uç. Z a p . IV A K N X V I , ،958, s.
138-219).
gösteren b ir ،اءل؛ا saym aktadır. Bu m ü ta lâa gerçeğe uym asa gerek. H erhalde m üstensihin elindeki nüshanın bu kısmı eksiktir. . Ancak bazı sahifeleri [[ااص[اال - yordu. Bu kısmı başka, d ah a yeni bir nü sh ad an faydalanarak tam am la:n ı؛؛ır.
Bu tercem edeki hikâye ve kıssalar asıl n ü sh ad a b u lu n m u y o rd u ; d ah a sonra istinsah edenler eldem işlerdir. S abr-arası kelime kelime terccm enin dili bu hikâye ve kıssaların dilinden eskidir; arad ak i fark çok bellidir. S atır-ara tercem e kısm ında A rap ça ve Farsça kelim eler yok denecek kad ar azdır. Bu n üshadan b ir örnek:
6اق؛صمرلشم ا مس؟ ر ش ر ن ي ; ر م ض ب ف م امىل ا ل. âyet).
Sığtnıfilar üngürke yaygay sızle m i iz in iz yarlik.amak.indm etkey sizlerke m erinizde yummaklık
ا ذ ا ن ك ا ى ' ز ر لط
ثم م م غ ، ك س ر ر ات ت اذ
ا م ل
ن (ı8 . ’
Körgeysen kiinni !façan toğsa kıyşarsen üngürlerindin on sınar ا ذ ا ر
غ ر ت آ قل ر م م^~
م ء ر ذ ف ر ج ة ث
Kaçan batsa kün anlam ı sol sınardın anlar kefilik içinde andın ذ
كل ي ذ،
ت شا ن*
لم شا ر ن- شي 1 ل ن ل ن نج د ل ه U j ادشر*
k im ili / ٠ { kim ni yolğ a kondürse T em i ol köndüriilmi /
٠ 01 Terin belgitlerindin .
azıtsa bulmağay-uk sen anar bir dost kondüriikli /،؛،»
٠
^
$ o n k ıs m ın d a n b i r ö r n e k :
s û r e )قو<
_ ك لاآ لي V ك ت
،ر نر ت;اام ي
^ ن لارضاح لم ماعط ا 1 كس نإ ي ر ك آ نو ل ثارترا ا م u
- Fecr, 17-19• âyetler )
bermegey taam miskinlerke ve yerler ء
إ
، ه Belkim kerameti kılmağay yetimlerke
miras hatığ yemeklik y a n i bir niceler kendü tegerin ve bir niceler ayruk tegerin yerler .
. .
her ç i ne kim etkine kelgenin yerler sormazlar kim h a lâ l mu y a haram mu teyü ت مر نا؛ش وا ه<-و ت ر ل تند شا ع همل ه ك ى .ك د رإ ى د ث د ى-!عا و م ر ر نلا ننب
— ى فك ى ن ثا ن ا ب
نز هداز و ت نلا ب ا م زرا داز ء ن نلا م ك ه ل
Bu örnekten görülüyor ki bu son kısımdaki s atır-a ra tercem e ile baş taraf- taki tercem eler arasında fazla b ir fark görülm em ekle b e rab er gerçekten Farsça cüm leler çoğalm aktadır.
I I . Eski K u r’ân terc؛ m£İerinden ikinci nü sh a T ü rk ve İslâm eserleri M üzesi’nde b u lu n an ve 73 sayı ile kayıtlı n üshadır. H ic rî 734 ( M . 1333) yılında Şirazlı M u h am m ed b. el-H acc D evletşab adlı biri tarafın d an yazılmış- tır. K u r’ân-1 K erîm ’in kelim e kelime ، ا ا ا > tercem esidir. N üshanın son u n d a şu ketebe v ard ır:
ء،تك ر ذ ب ا ف ءق ء إ د شا
<ار جو مه ا مل ب نذ غا ا
،ش ارأا ج ى ا ل رذع شا ت ىلا«
ب؛ث ام - ن.
ا احل ج رد ل ئت ا ه
1 ثل ى ز ار ا ءص شاح ل باح ق ل لا~ ' ةس أ ع بر
؛ر بدلام ع ي د ء ةئا
Bu nü sh ad a satır-arası kelime kelim e tercem eden başka hiç bir kıssa, hikâye ve te&؛r yoktur. Bu n ü sh a Prof. A. Zeki V e lid î T ö g an ’a göre “ل1ا آ ق اللللق■■ dev- rin d e Şarkî İra n ’ı id are eden ve o n lard an ilk o larak M üslüm anlığı kabul eden U ygur ve U y ra tla r’ın ülkesinde, h erhalde o n lar için yazılm ıştır [Eski b ir tercem eden istinsah edilm iştir. A. i.]. Bu n üsha S am anîler zam an ın d a b ir heyet tarafından T a b e rî tefsiri esasında vücude getirilen Farsça satır-arası 'K u r’^n tercemesine tevafuk etm ekte ve ona day an m ak tad ır. H er halde T ürkçe K u r ^ n tercemesi ه ، ٠ Farsça tercem e ile ayni zam an d a, ayni komisyonun T ü rk âza- lan tarafın d an yazılmış olab ilir.” (İslâm T etkikleri D erg isi 1960, s. 135).
Bu nü sh a hakkında ؛lk m alûm at ra h m e ti؛ A b d ü lk ad ir E rd o ğ an tarafından verilm iştir ( V akıflar Dergisi, cilt I, s. ه7- ث ار- Bu tercem enin de L eningrad nüshasıyle ayni kaynağa (bir tek orijinale) ظعج1ل olduğunu şu karşılaştırm adan anlıyoruz ( لاط nüshayı B işaretiyle gösteriyorum):
l ı i s '8لا انراوئينا مهءار؛أ ز جرنحتملكترك )ل. sûre - Kehf, و . âyet).
A U luğ böldı؛! ٢söz çıka r ağızlarındın aymaslar meğer yalğan B uluğ boldı k ir söz çıka r ağızlarındın aymaslar meğer yalğan
8اغ- أ ث ي ك - اا ذ م ؛صوب. ر، ن امه راث ألعك ه ع ءايكلد ن )ل. s û r e - K e h f , 6. â y e t ) . A Andağ bolğaysen öldürdeçi özinni anların izle ri üze ءءءا■ kirtünmeseler bu sözke kirle
kağğun
B Bolğay kim sen öldürdeci özinni anların izle ri üze eger kirtünmeseler bu sözke kazğun 8] ) مه بلك٧ ط .نىنرآل ال ،ا لاج انا. s u r e - K e h f , 7- âyet).
A S iz k ıld ım ız nekim yer özekini ettiik bezik anar sınamak üçün anlam ı B B iz k ıld ım ız nekim yer özekini bezek anlarka sınam aktınız üçün alarm
Bazı yerlerde azçok farklı tercem eler oluyorsa d a b u n la r orijinalin "b؛ı•
olm adığını göstermezler. A nüshasından y u k ard a aldığım ız âyetlerin tercemesiyle bu B nüshasının tercem esini karşılaştıralım ve farkları gösterelim :
A S ığ ınm lar üngürkeyayğay sizlern i iz in iz yarlıkam akındın etkey sizlerke işlerinizde yum ja klık. Körgeysen kilnni kaçan toğsa kıyşarsen iingürlerindin ص sınar. Kaçan batsa kün anlam ı sol sigardın, anlar kenlik içinde andın, ٠/ Tetiri belgilerindin ٠/. K im n i köniyolğa köndürse Tenri ol kondurulmuş ٠/ kim ni yold ın azıtsa bulmağay-uk sen٠^٠٢،؛'٢حم،ءء، k ö n d ü rü kli...
B Sığınm lar üngürke yazğ ay silerke izin iz le r eger yarlıkam akındın etkey silerke işiniz- lerindin yummaklık: körgeysen kiinııı■ kaçan toğsa kıyşar üngürlerindin oh yaradın, kaçan batsa k iler erdi şol yandın anlar kenlik içinde andın ol Tenri belgülerindin kim ni koni yo ika köndürse Tenri ه ا türur koni yo lk a köndilrülmüş kim ni yold ın azıtsa bulnıağaysen
م
b ir dost köndürükli. . نI I I . Eski K u r’an lercem esi nüsh aların d an üçüncüsü İsta n b u l’ da M illet Ki- taplığı’nd a (H ekim Ali Paşa) و5ل n u m ara ile kayıtlı bu lu n m ak tad ır. 764 (M . 1363) tarihinde yazılm ıştır, y a n ؛ B nüshasından otuz üç yıl dah a m u a h h a rd ır. Dil bakı- rm ndaıı bu tercem e A ve B nüshalarına göre d a h a yenidir. B ununla beraber im lâ b akım ından X I. yüzyılda yapılan tercem eyc bağlı o ld u ğ u n d a şüphe yoktur.
Bu n ü sh ad an bir âyet؛n tei'€€mesin؛ A ve B nüshalarındaki terccmeleriyle yapacağım ız mukayese aralarındaki farkı belirtm eğe kâfi gelecektir (bu nüshayı c ile işaretleyeceğiz) '
ى ز ي ل نآ
،<تزن لأ؛خ نء ك ب د ر م ل ء ل
^ ا ب ن ا ض ملا ءا ح ص م آ د ب
^ ي رأ ي م ح اددا-
âyetler .) ل- 4 , 0 ب , s û re -K e h f )ل ة.
ل لء ا .
ızğ a y anın üze endaze
،،؛يأ G Bolğay izim, kim betse mana yahşirak bostanındm kökdin takı bolğay a k y e r ta y m e a k y a bolğay anınsum ı suğulğan
senin bûstanınedm ızğ a y anın üze kının م ة » غ
ص ءء A Bolğay kim izim kim bergey
suwulm if ا،
س ، bolğay am il
،!ة»
،^
٢
،،^
y a n i ot bolğay katığ
menin izim bergey mana yeğrek senin bostanındm takı ızğay anıri
«ء
’ ء؛
B Bolğay
. . kökdin bolğay katığ toprak azu bolğay anın suuıı su ğu lm if
، ٠ üze bir kın y a n i
G nüshasında (18, s û r e - K e h f , 0 ي. âyet) اغاز ادم-م " a k t o p r a k ” diye ter- cem e edilm iştir ki, bu, m üstensihin yanlışıdır. M üstensihin elindeki nüshada k a k y e r yazılmış olm alıdır, Ç ünkü k a tı g t o p r a k ile k a k y e r aynı anlam ı ifade eder. M üstensihin elinde b u lu n an nü sh ad a bu sözler ق şeklinde silik olsa gerektir. B una benzer yanh؛ lar ba^ka nüsh alard a da v ardır.
IV . Eski T ürkçe ile yazılan K u r ’a n tei'cem elerinin dördüncüsü M anchestei' k itaplığında b ulunan nüshadır. Bu tercem eyi şim diye k a d ar göremedik. Bu nüsha hakkındaki b ü tü n bilgim iz, D r. M in g a n a ’nın yayınladığı broşürdeki m alû m attan ib arettir. Bu broşüre ilâve edilen iki.sahifelik fotokopideki ■ وغآيويق1 b o y n a ğ u lu k , رلاء1غ ر نر أ k o z u ğ lıla r , اتدلادا o l a r k a kelim eleri b u nüshanın X I.
yüzyıhn Türkçesiyle b ir tercem e o lduğunu gösterm ektedir.
Şimdiye kad ar m alûm olan bu nüsh aların nerelerde istinsah edildiğini tâyin etm ek m üm kün değildir. A nüshasının T im u rîle r devrinde Batı-Turkis- ta n ’d a yazıldığı (istinsah edildiği) tahm in edilm ekte ise de bu geniş ülkenin h a n g i. bölgesinde yazıldığı açıklanm ıyor. Bu n ü shanın hikâye v.e kıssalar kıs- m ın d a O ğuz-K ıpçak lehçesi’ne قن özellikle،■ old u ğ u n a göre bu nüshanın H a- ا rezm ’d e yazılmış olması m üm kündür. X I I I . - X IV . yüzyıllarda, H orezm , T ürk- m en ve K ıp ç ak lar’ın kalabalık bulun d u ğ u b ir bölge idi. Başka b ir yönden H o rezm ’de, K u r ’ân-1 K erîm ’in başka dillere tercem esini tasvip eden Z em ahşerî m ektebine m ensup bilgin din a d am ları b ulunuyordu.
B nüshasının m üstensihi Ş îraz’lı olduğuna göre bu nüshanın Ş îraz’da yazılm ış olduğunu kabul etmek m üm kündür. Ş îra z ’lı M u h am m ed b. D evletşah bu tercem eyi istinsah ettiği yıllarda J ra n M cjğollan tam am iyle İslâmlaşm ış ve T ürkleşm iş bulunuyorlardı. F ars vilâyeti, T ü rk le r’den E b u İshak în ç ü ’n ü n ida- resinde idi. lb n -i B attû ta Ş îraz şehrini tasvir ederken, b u beyin T aş H â- tu n ’un h a fta d a bir gün u leına ve güzel sesli ،lâfızları cam iye to p la ^ p K u r ’ân o k u ttu ğ u n u ve v a’z dinlediğini yazm ıştır (lb n -i Battûta seyahatnamesi, Şerif Paşa tercem esi I, s 230). Adı bile T ürkçe olan bu h â tu n u n K u r ’ân-1 K e rîm ’ia T ürkçe tercem esinin yazılmasını ve okunm asını istem iş o lm a« m üm kündür, birazlı’- Ilın istinsahının d a b u zam an a rastlam ası dikkate değer.
Ş ira zlı’nın elindeki esk؛ n üsha X I . yüzyılda y ap ılan tercem eye çok yakın b ir n ü sh a olsa gerektir. Bu n ü sh ad a ancak X I. asra â it eserlerde bulu- n a n ^ o n ç u y kelimesi vardır. Bu kelim e ب. sûrenin I I . ve ءو . âyetlerindeki n i s â kelim esinin ،crcem esin d ed ir: ن ي ء ارلم ت1ن م ا ننم ة ثح افل ا ه 'ايق ار ه ). s ü r e - N is â , 15. âyet).
H o rla ğ lı ol kotıçuylar keli&T&r çalpalj. 11 işni konçuylannızdıtı اس،،ي kolun.
)ب ن ا ض ز ا م
• , قد؛
ا س ن ص ن ث أ•
ر
ك . s û r e - N is â , : ١. âyet)
eger bolsa konçuylar ikide üstün anlarfcaفز; حمءik i iilüş w . B arthold ٠٢ ،،؛Asya T iirk T a rih i س اا!حمه . dersler adlı klâsik eserinde (T ü rk iy at E nstitüsü yayınların- d an , s. 124.) M ah m u d K âşg a rî’deki k o n ç u y kelim esine temas ederek “ O rhon â b id elerin d en m alûm olan prenses anlam ını ifade eden k o n ç u y kelimesi ■de M a h m u d ICâşgarî zam an ın a k a d a r intikal edebilm iş” diyor, yani V I I I . yüzyılda kullanılm ış olan b u kelim enin X I. yüzyılda bile yaşamış olmasını dikkate değer
J1 Ç t J p a k kelim esi M . K â jg a r î’de (c. 1, 470) k i r , p is d iye تءئث< .edilmiştir.ل
buluyor. A ncak X I. asırda yaşamış olan bu ^ o n ç u y I؛el؛m e -terim ln ؛n B nüs- hasın d a bulunm ası K u r’ân-1 K e rım ’in d ah a X I. asırda T ü rk ç e ’ye tercem e edilmiş olduğunu gösteren delillerden biridir. Bu B nüshasının dil b a kım ından özelliği
“ s iz le r ” yerine daim a “ s i l e r ” olm asıdır ki, bu. D oğu - T ü rk istan T ürkçesi’ne mahsus bir şekildiri2.
Bize ulaşan bu eski K u r’ân tercem elerine esas olan cn esid tercem enin X I.
asrın hangi yıllarımda yapıldığını kesin olarak bilm iyoruz. F arsça’y a ilk terce- m eşinin y ap ؛ldığı 350 — 365 / 6 و ı — 976 y ılların d a old u ğ u n a göre T ü rk çe ’ye tercem esi de bu sıralarda olabilir. M a lû m d u r ki, b u tarih ilk o lara k T ü rk ha- kanlığının İslâm iyet’i devlet dini olarak kabul ettiği zam an a rastlar. Faka[ bu tarih te K u r’â n ’ın derhal T ü rk çe’ye tercem c edilmiş olm ası uzak ihtim aldir.
Ç ünkü yeni M üslüm an olan T ü rk le r’in, bilhassa d in î edeb iy at geleneklerine m alik olan U y g u rlar’d a n M üslüm an ojan T ü rk ،؛؛r ’in, ■ K u r’â n ’ı tercem e edecek k a d a r İslâm k ü ltü rü n ü almış olm aları için z am an lâzım dı. D ikkate değer ki, T ürkler, M üslüm an olduktan b ir asır sonra Islâm ahlâk ve felsefesine ait ilk eser olan Kutadğu B ilig (yani saadet verici ilim) kitabı• telif edilmiştir.
Yine ayni z am an d a B ağdad’d a o tu ran M ah m u d K âşg arî Divânü L û g a t-il- T iirk eserini telif ediyor. Bu eserden öğrendiğim ize göre, M ü s lü m a ı^ ü r k le r arasında, Islâm ’dan önceki Budist, H ıristiyan ve M an ih aist T ü rk le r’in d in k itap ların ı yazdıkları U ygur harfleri i n a n ı l m a k t a devam ediyordu. B udizm devrinin m ukaddes k itap ların ın T ürkçe tercem elerinden ve teliflerinden h a b e rd a r bu- lunuyorlardı. Işte ,b u X I. asırda yetişen T ü rk istan bilginleri K u r’â n ’ı T ürkçeye tercem e edebilecek M ü s lü m a n -T iirk edebi d ili'ne sahip olm uşlardı. Bu M üslü- m an ed eb î dili, yu karıda d a k؛،ydettiğim iz gibi, Islâ m 'd a n önceki T ü rk le r’in d in î k itap ların ın dilinden bol bol faydalandılar. Bu eski din k itap ların ın I؛ - lâm î din k itap ların a m iras bıraktıkları k elim e-terim lerden b azıları şu nlardır:
T E N 'R İ (T A N R I): Bu d in î terim i ^ ü r k le r ’in k abul ettik leri b ü tü n d in le r kullanm ışlardır. K u r’ân-1 K erîm ’i tercem e eden M ü slü m a n -T ü rk bil- ginleri de bu kelim eyi A L L A H kelim esinin k a ra lığ ı o larak k ab u l etm işlerdir.
Eski Şam anizm ’de ise T e n r i , Gök T e n r i (ilâh-sema) demekti.
i z i : R ab b , sâhip: £.؟ki Şam anizm ’de m u h telif yer-su ru h ların ı ifade eden terim dir, d a g iz i s i =ءلهخ T u h u , dağ sahibi dem ektir. Eski T ü rk çe K u r’an terccm elerinde “ ra b b e n â ” “ ey izim iz” diye tercem e edilm ektedir.
Y Ü K Ü N M E K : ib â d e t etmek, secde ^tmek.
Y Ü K Ü N G Ü , Y Ü K N Ü : Secde.
T A P M A K , T A P IN G U : ib â d e t.
K ^ N l K.ÜN: H esap günü, ad alet günü.
Y E K : Şeytan, şerir ruh.
Y E L V l: Afsun, sihir.
Y A Z U K : G ünah, mâsıyet.
Ö Ğ M E K , Ö Ğ D I: H am d ü senâ.
Ö K Ü N Ç , Ö K Ü N G Ü : T övbe, p ؛şmaıı،،k.
12 ^ ٧ te rcem c n in dili h د la n d a blc. D r. J a n o s E c k m a n n . ل E in c oslmittehûrkische interlineare Koraniibersetzmg (U ral-A ltaische J a h rb ü c h e r ل9قومX X X , s، 7و - و5ر.
K U T : saadet, talih, saa d et veren ruh.
T IN : nefes, can ( a r ı g t ı n = rû h ii'l-k u d s).
K 1L 1N Ç : amel, ( e ؟ gü k ı l ı n ç = am el-i sâlih).
S A K IN Ç : fikir, tefekkür, düşünce ( e z g ü s a k ı n؟ =نآءن fikir).
K A M : k âhin, şam an.
U Ç M A K :, cennet.
T A M U G : cehennem .
B unlara benzer birçok k elim e-terim ler eski d in î e d eb iy attan yeni din, İslâm dini edebiyatına geçmiş oldu. T ü rk le r d ah a büyük İslâm devletleri k u rd u k tan sonra yavaş yavaş A rapça ve F arsça’nın etkisi ve nüfuzu a ltına girdiler ve T ü rk çe terim ler yerine A rap ça, y a d a Farsça kelim eler ا؛قط ettiler. Bu d a ادل T ü rk dili’nin bazı böigelerde b ü sb ü tü n ihm aline sebep olm uştur, B ununla bera- ber bu olay T ü rk ç e ’nin zenginleşmesi bakım ؛n d a ؛ı faydalı d a olm uştur.
O rta-A sya’d a K u r’ân-1 K e rîm ’in eski T ürkçe tercüm elerini T ü rk dili’nin gelişme ve olgunlaşm a safh aların a göre yenileştirerek istinsahına d evam edil- mekle beraber yeni ؟.ağda؟ dile u ygun tercüm eler de yapıldığı tarih kayıtların- dan a n la şılm a d ad ır. X I I I . yüzyılda Z em ahşerî’n in talebelerinden ve halîfele- rinden olan Z ey n ü ’l-meşayih M u h am m ed b. E bi’l-K âsım el-Bakkâlî el-H orezm î (،؛lüm ü 5 7 6 = M .ıı8 o ) , K u r’a n ’dan bâzı sûrelerin satır satır tercem elerini ihtiva etm ek üzere Terâcimü’ l-eâcim (مج اءآلامجار'ر adiyle bir eser vücude g e tirm iştir13.
A N A D O L U B E Y L İK L E R İN D E VE O S M A N L I ^ Ü R K D E V L E T İN D E O Ğ U Z T Ü R K Ç E S İ’YLE
K U R ’A N T E R C E M E L E R İ ( X I V . — X V I. asırlar).
Selçuklular devri'ne âit eserler arasında T ürkçe K u r’an tercem eleriııe rastlanm ıyor. İslâm m edeniyeli’n in kuvvetli tesiri altın d a, esasen büyük birer ilim ve san’at dili olan A rapça ve F arsça ة ه ا س لا1قا-’ل]ت m illi dili olan T ü rk çe’ye tahakküm ediyordu. E deb i ve İlm î eserler b u dillerle yazıldığı gibi devletin resm î dili de Farsça i d i ” ،. K itap lık la rd a pek çok bulunan Farsça K u r’an ter- cem eleri Selçukiar devri’ne â it andaçlardır.
K u r’ân-1 K e rîm ’in T ü rk ç e ’ye terccm eleri Selçuklular devleti’nin dağılışın- d an sonra kurulan beylikler d evrinde başlanm ıştır. T ürkçe yazılan b üyük tefsir- ler ise ancak O sm anlı devleli’nin k uruluşundan sonraki devreye aittir.
A nadolu beylikleri devrinde um um iyetle kısa sûrelerin tercem eleri, ya da tefsirleri yazılm ıştır. (F atih a tefsiri, Tebâreke tef-, Ih lâs tef. gibi).
K ısa sürelerin tefsirlerinden, tarih i tâyin edilebilen en eskisi (730 H . = M . لوو3ر O rh a n Bey’in oğlu Süleym an paşa için yazılan Tebâreke te fsiri'dir.
Bu tefsirin nüshası İstan b u l ün iv ersite si Edebiyat Fakültesi K itap lığ ın d a 45
*٠ M . F u a d ICoprüIüj T ü r k E d e b iy a tı T arihı'j İsta n b u l, 39لو26 ره . و• 1 هو Aynı eser, 3ة.2و■
ب ي
—
n u m ara ile kayıtlıdır. Yine, tarih in in aşağı yukarı tâyinine im kân b ulu n an b ؛r T ebâreke tefsiri B urdur k itaplığında 1234. n u m ara ؛le kayıtlıdır. Bu nüsha ishak Bey .b. M u ra d Bey Arslan n am ın a yazılmıştır. îstin sah tarih i ل4تة d ir i،. A d n an E rzi’nin tetkikine göre Ish ak b. M u rad Arslan, Y ıldırım Baye- zid’in ta h ta geçtiği 71389 .ت2 ) هع) yılında henüz h a y a tta ؛ bulunu y o rd u . Şu halde bu T ebâreke tefsirinin, X IV . yüzyılın ikinci y an sın d a h a ttâ sonlarında yazıldığı m eydana çıkıyorls. Yine bir îh lâs tefsiri Ç elebi M u ra d Arslan b.
İnanç n am ın a yazılmıştır. Bu z a t y u k arıd a adıgeçen M u ra d Bey A rslan olsa gerek. Bu nüsha M aarif U m u m i K itap lığ ın d a 14.5 n u m a ra ile kayıtlıdır, istin - sah tarih i 1131 (M . I 7 i8 ) ’dir. M a a rif U m u m î k itaplığında 329 n u m ara ile ka- yitil yine bir T ebâreke tefsiri vardır. H ızır Beğ Gölbeği nam ın a y a zılm ıştır.ا *
Bu tefsirlerin nüshalarının istinsahı devam ederken h er asırda yeni yeni T ürkçe tefsirler yazılm akta idi. M eselâ, 1038 (M . 1628) yılında vefat eden Şeyh îsm âil b. Ahm ed el-A nkaravı F â tih a sûresinin T ürkçe tefsiriniv ء22و (M . 1810) yılında İstan b u l’d a vefat eden M ehm ed Ç elebi N ik ^ri* * nam az- d a okunan kısa sûrelerin tercem e ve tefsirlerini yazm ıştır. B u n lard an sûre-i ih lâ s tercem e ve tefsiri nüshası Ayasofya K itaplığı’n d a 386 n u m ara ile kayıtlı- dır. Bu kısa sûreler tefsiri n ü s h a l a r ı n ı n , istinsah tarih i bakım ından en eskisi B urdur kitaplığı nüshası 0ا ة ة gerektir ( 8 0 ؛؛= M . 1422).
A n adolu’da T ürkçe biiyiik tefsirlerin tercem e ve tefsirleri X IV . yüzyılın so n ların d a başlam ıştır. İsta n b u l ve A nadolu k itaplıklarında bu telif ya d a ter- cüme tefsirlerden pek çok b u lu ؟ m ak tad ır. Alm an m üsteşriklarm dan ه ^, Joseph Schacht yalnız İstanbul ve B ursa kitaplıklarında b ir birine çok yakın olan yir- m iden fazla nüshayı gözden geçirm iştir ٩ Bizim gördüğüm üz pek çok nüsh alar ٠ ٢ . Schacht’ın b u listesinde b u lunm uyor. Bu tefsirlerden A vrupa kitaplıkların- da d a çok b u lu n d u ğ u m alûm dur,
s.
F. $eybold, H a m b u rg (٠ ٢ . 61), Breslau (turc 12), British M useum (O r. 1134) nüshalarım tavsif etm iştir Bu büyük tefsirlerden n ü shaları en çok olanları îb n A rabşah ile M usa b. H üseyin el-izn ik î’- ye âit sayılm aktadır. Bu tefsirler E b ü ’l-Leys es-Sem erkandî’nın tefsirinden alın- m ışlardır. H e r ikisi çağdaş âlim lerdir. M usa el-îzııikî 833 (M . 1430)؛؛؛■ yılında, Ib n A rabşah ondan bir m ü d d et sonra, 8 4 و (M . 1450) ’de, vefat etm i§tiraa. Bü- yük tefsirlerden C e m kirü 'l-a sd a f'ın m üellifi de bu zatlarla ayni zam an d a ya da bir az önce yaşam ıştır; eserini C an d aro ğ u llan ’n d an Isfendiyar Bey’inA h m e t A teş, B u rd u r-A n taly a ve havalisi k itap lık ların d a b u lu n a n m ü h im eserler, (E de- b iy a t F ak . T . D ili ve E D . D ergisi, ل و ي ة ,ء. I I , sayı 3- 4,ة،ل7ثز.
ls ،،B elleten n ؛;ayı .6 6هورة. ل
١٠ H ız ır Beg haklcm da bk. H . F. T u r g a l “؛1'د.اا G ö lb eğ i” ; bk. T a h ir E rd e m , X I V . asırd a T ü r k d ili ile yazılm ış b ir e s e r ... . (“ U n ” dergisi, c. IV , 1937, sayı 37).
17 “ K e؟ lu 'z -z u n u n ’، I, 454.
16 B ursalı T a h ir ظء^ر o r m a n lı m üellifleri, I I , s. 440.
19 D r. j . S ch ac h t, <سة أ altosmaniscfıe Kor'an-Kommenlârı (O L Z , أ و و7ر s. 74.ب-7ق تز
ةه S. F . Seybold, E in anonymer 0.1ta türkisehtr Kommentar zum letzUn D riltel des Koran’s . . . (S ach au -F estsch rift). Bu m akaleyi g ö rem ed im . H a r tm a n n v e S c h a h t m a k a lelerin d e n fay d a- lan d ım .
1لآ B u rsalı T a h ir Bey, O sm . M ü el. I I , s. 13-14.
ةه K e^fü’z-z u n u n , I I , s. 4 4 i.
(13و2-ل443ل Eniriyle yazm ıştır. Bu tefsir üzerinde çalışan P ro f.D r.A .Z a j aczkowsk؛’ - nin tahm inine göre bu tefsir 1404. yılında y a zılm ıştır23. OsmanJı devleti’nde en çok tercem e edilen veya istifade edilen tefsir £ b ü ’l-Leys es-Sem erkandî’n in tefsiri olm uştur. Prof. R ich a rd H a rtm a n n ’a göre “ A ra p lar arasında hiç de rolü ه1ا7اءر'س E b ü ’l-Leys tefsirinin T ü rk le r arasında rağbet kazanm ası dikkate değer b ir olay- d ır” 24. Bu olay A nadolu’y a K u r’ân-1 K e rîm tefsir ve tercem eler؛ geleneğinin O rta Asya’dan gelmiş olmasiyle izah edilebilir.
îb n A rabşab, E b ü ’l-Leys es-Sem erkandî tefsirinin tercem esini h e r halde E d irn e ’d e M ehm ed Ç elebi {1403 - I 4 2 i) ’nin h izm etinde bulun d u ğ u zam ’an, y ani 1 412 -1 4 2 1 yılları arasın d a yapm ış olacaktır 5أ . Bu büyük tefsirlerin, istinsah tarih î b akım ından, en eskisi R . H a rtm a n n ’m tavsif ettiği H arrassow itz’in nüsha- sidir (istinsah tarih i 843 = M . 1444). B ununla berab er .üzerinde târihi yazılm am ı؟
olan n ü sh alar a r a m d a veya bizim görm ediğim iz d a h a eski tarihli nüsh alar bu- lunabilir. Şim dilik en eski tarihli nüsha y u k arıd a m ezkur H arrassow ؛tz mis- hasıdır.
Şim diye k a d a r yapılan a ،-anırm alardan anlaşıldığına göre O sm anlI dev- leti’nde yazılan büyük K u r’an tefsirleri X V . yüzyılın b aşların d a veya, uzak bir ih tim al ile, X IV . yüzyılın sonlarında telif edilm işlerdir. Bu tarih ten önce ancak kısa sûrelerin tefsirleri telif veya tercem e edilmiştir.
هو A n an ia s ZajaC2kowski, Sludıa nadyezkiem siaroosnuırtshim I I , K rako w 1937.
ai R . H a r tm a n n , E in dloım tm isdur Koranübersetzung, O L Z , 1 9 ^ ؛ X X X V II , 497•
as İb ra h im K âfc؟oglu, îs lâ m A ns., îb n Ârapşah m addesi.
İKİNC؛ Bo l ü m
“ O SM A N L I” — O Ğ U Z T Ü R K Ç E S İ’NE K U R ’Â N -I K E R ÎM ’İN TER G EM ELER İ
S atıf-arası (kelime kelime) terccm elerden bahsederkcrı “ O sm anlı” terim ini itib a rî ©l^rak kullanıyoruz. Ç ünkü bu tercem elerin yazıldığı dil T ürkologların
“ eski O sm an lıca” (altosmanisch) dedikleri yazı dilinden bile çok ayrı özel- İlkler ih tiv a eder.
Bu “ eski O sm anlıca” Ku t’an tercem elerinin nüshaları pek çoktur. K itap- lıklarda bulu n an yüzlerce n ü sh ad an başka pek ٢؟ ’’* özel kişilerin ellerinde de m ühim sayıda nüshalar b u l u n d u ^ anlaşılm aktadır. Ş ayanı teessüftür ki h u n ü sh aların çoğunda istinsah tarih i bulunm uyor. Bizim b u m akalem iz için tctk؛k ve m ukayeselerini yaptığım ız n ü sh alard a n bazıları şunlard،r:
1) Ali D ehrı D ilçin nüshası. K u r’â n ’m tam am ının tercem esidir. H e r bakım - d an ؟ ه أ güzel nüshadır. M üsfensihi T ireli M ehm ed b. Seyyidgazi’dir.
( 886 (ىدر؛كا ىزاء د م نى ردلا اعيبنحرل ارء ا رس yılının Şevval ayının 2. günü tam am lam ıştır. (M . 1476).
2) ■Türk VE Islâm Eserleri ■Müzesi’nde 8و ه n u m ara lı nüsha,
3) T ü rk ve ts. E. M üzesi’nde 74 n u m a ra ile kayıtlı n ü s h a .M ü s te r ih i Y ar M u h am m ed b. ? ٢؛ M uham m ed e l-H u ttalâ n î'd ir. İstinsah tar؛hi 0و و ( M.تو8هرك؛ آ. 4) T op k ap ı Sarayı' B ehâeddin Ersin koleksiyonundaki n üsha ٣ ٠ . SI yok).
وز T o p k ap ı Sarayı’n d a 18 n u m ara ile kayıtlı nüsha. T arih i 901 (M . 1582).
■6) T ü rk ه ؛ K u ru m u k itaplığında B 1 n u m ara ile kayıtlı nüsha.ل 7) T . ه ؛ ا K u ru m u k itaplığında B 2 n u m ara ile kayıtlı nüsha.
8) M a a rif V ekâleti G enel K itap lığ ı’n d a !001 n u m a ra ile kayıtlı nüsha.
9) E tnografya M üzesi’nde IOIIO n u m ara ile kayıtlı nüsha.
10) E tn. M üzesi’nde لءللأو n u m ara île kayıtlı nüsha.
11) E tn. M üzesi’nde ا4 7ءو n u m ara île kayıtlı nüsha.
12) V akıflar U m um M ü d ü rlü ğ ü ’n d e 57 n u m ara ile kayıtlı Ilüsha.
13) Vakıflar
u.
M ü d ü rlü ğ ü ’nde 87 nu m ara ile kayıtlı nüsha 25ء.14) M anisa Genel K itaplığım da و3ل n u m ara ile kayıtlı nüsha.
لج) D iyanet işleri B aşk an lığ ın d a 3ء nu m ara, ile kayıtlı nüsha, istinsah tarih i 990 (M . 1582).
16) Âsim K ö^sal’ın nüshası.
ة أد V ak ıflar آ .’. M . n ü sh aları üze rin e O sm an K eskiûglu ta ra fın d a n in celem e y ap ılm ıştır (V âk ıflar D erg m , c. IV , 5. و ا- ء ه و أم