GGY 333
YER SEÇİMİ VE YERLEŞİLEBİLİRLİK (3-0) 3
Prof. Dr. Recep KILIÇ
Ankara Üniversitesi UBF Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümü
Osmanlı Devletinde Kentleşme
oOsmanlı devletinde kent ve sosyal hayatın temelinde vakıflar merkezi rol üstleniyordu. Vakıflar aracılığı ile kişiler özel mülkiyetini garanti altına alıyordu.
oZenginler mallarını garanti altına almak için vakfa vakfediyor ve böylelikle vakfın yönetimini ve gelirlerini aile bireylerine bırakabiliyorlardı.
oOsmanlı imparatorluğunun sanayileşmiş Avrupa ile etkileşiminin yoğunlaştığı 18.
yy sonu ve 19. yy lardaki oluşumlar ve bu etkileşimin yarattığı iç dinamikler (Tanzimat, Islahat, I. ve II. Meşrutiyet, bankacılık ve sigortacılık alanındaki gelişmeler, vergi ve yargı alanındaki düzenlemeler gibi) kentleşmeye boyut katmıştır.
Osmanlı Devletinde Kentleşme
oCumhuriyetten sonra kentsel nüfusun yapısal değişimi hızla devam etmesine rağmen tarımda teknolojik değişme, üretim artışı, tarımda insan emeğine duyulan ihtiyacın azalması ve köylünün topraktan kopması bir türlü hızlanmamıştır.
o II. Dünya savaşından sonra ABD’nin sanayisini barış ekonomisine uyarlaması sonucu olarak yardım anlaşmaları ve kredi düzenlemeleri ile 3 yıl içerisinde Türkiye ‘ye 50 000 e yakın traktör ve tarım aletleri girdi.
oBunun başlattığı değişim ilk defa kitlesel olarak tarım dışı emeğin açığa çıkmasına ve kırsal nüfusun topraktan kopup şehre göç etmesi ile Türkiye’de kentleşme süreci hızlanmasına sebep olmuştur (Mübeccel B. KIRAY- toplumsal yapı toplumsal değişme, Bağlam yayınevi)
Feodal düzen
o10. ve 15. Yüzyıllar arasında Feodal Düzen geçerlidir. Bu dönemde kölelerin yerini senyör, bey, derebeyi gibi adlarla ifade edilen kişilerin mutlak otoritesi altında, tarımsal faaliyetlerde ailece çalışan serfler almıştır (Altan, 2008, 44).
oSerfler kölelerden farklı olarak yarı hür insanlardır.
o Ancak isteseler bile üzerinde yaşadıkları toprakları terk edip ayrılamazlar. Serf toprağın mülkiyetine değil kullanma hakkına sahiptir ve görevi o toprak üzerinde çalışmaktır (Erkul, 1983, 46).
oTüm aile üyeleri ile birlikte çalışmalarının karşılığında da elde ettikleri tarımsal ürünlerin bir bölümünü kendileri için ayırıyorlar, sağlanan ürünlerin diğer bölümünü ise, aynı zamanda güvenlik gereksinimlerini de karşılayan senyörlere (beylere) aktarıyorlardı.
Feodal düzen
o15–18. yüzyıllar arasında Feodal Düzenin değişmeye başladığı, küçük feodal beyliklerin büyükleri tarafından işgal edilerek ortadan kaybolduğu, bunların yerini kuvvetli beyliklerin yer almaya başladığı görülür.
o Bu oluşumlar üretim sistemini de etkilemiş, aile ekonomisi çerçevesi içerisinden çıkarak pazar için üretim esasına dayanan biçime geçilmeye başlanmıştır (Erkul, 1983, 47).
o17. ve 18. yüzyıllarda, deniz ticaretinin gelişmesi, yeni kıtaların keşfi ve sömürgecilik faaliyetleri özellikle Batı Avrupa ülkelerinde ticaretin gelişmesi ve örgütlenmesine yol açmıştır.
Feodal düzen
oEsnaf örgütleri, önceleri tüm esnafın bir araya geldiği mesleki nitelikli kuruluşlar olarak karşımıza çıkar. Daha sonraları bu örgütler, çeşitli zanaat dallarına (sarraflar, ağaç işleyenler, terziler, hasırcılar vb.) ayrılarak lonca olarak adlandırılan bir biçim kazanır.
oLoncada ücretleri, çalışma koşullarını, çırağın kalfalığa, kalfanın da ustalığı geçişine ilişkin kuralları ve lonca içindeki dayanışma biçimlerini belirleme yetkisi de ustaya aittir. Ayrıca üretim küçük atölye düzeyindedir ve henüz kapitalist fabrika sanayi doğmamıştır (Güven, 2001, 39).
oLonca düzeninde, emek ve sermaye kesin biçimde birbirinden ayrılmamış olup, ortak bir üretimde bütünleşmiştir.
Sanayi Devrimi
o18. yüzyıl insanlık tarihinde “en çok değişen” ve “en çok şeyi değiştiren” yüzyıl olarak kabul edilmektedir. Bu yüzyıla damgasını vuran gelişmeler Rönesans ile birlikte başlamış, 1789 Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi ile devam etmiştir (Ekin, 1994, 1).
oSanayi devrimi, tarım ekonomisi ve onun üretim ilişkileri yerine arka planında sermaye ve 18. yüzyılın sonlarında, İngiltere'de, pamuklu tekstil sanayi ile başlayan ve giderek ekonominin bütün diğer alanlarını da etkisi altına alan Sanayi Devrimi, üretim tekniği açısından buhar enerjisine dayalı makinenin ve büyük fabrika sanayiinin doğuşu olarak tanımlanabilir.
Sanayi Devrimi
oSanayi Devrimi, aynı zamanda bu teknik değişimin yol açtığı toplumsal değişimi de ifade etmektedir.
oİlk insanlardan itibaren Aile ekonomisi ve Kölelik düzeni, Feodal düzen ve Sanayi Devrimi döneminde yerleşim yerleri ve özellikle kentleşme evrim geçirmiş ve günümüzdeki kentleşme kavramı ortaya çıkmıştır.