• Sonuç bulunamadı

GGY 442 Borçlar Hukuku (3-0)3

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GGY 442 Borçlar Hukuku (3-0)3"

Copied!
222
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GGY 442

Borçlar Hukuku (3-0)3

Doç. Dr. Yıldız ABİK

Ankara Üniversitesi UBF Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümü

(2)

1. HAFTA

I. BORÇLAR HUKUKUNUN TANIMI, KONUSU VE ÖNEMİ II.TÜRK BORÇLAR HUKUKUNUN KAYNAKLARI

III.TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN KABULÜ, SİSTEM VE TEKNİĞİ

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI

(3)

I. BORÇLAR HUKUKUNUN TANIMI, KONUSU VE ÖNEMİ

• Borçlar hukukunun tanımını vermeden önce birkaç terimi kısaca açıklamakta fayda görüyoruz. Bu kavramları ilerleyen derslerimizde daha ayrıntılı olarak inceleyeceğiz

• Borç: Bir kişiyi (borçluyu), diğer bir kişiye (alacaklıya) bir edimi yerine getirme (bir şey yapma, verme veya yapmama) yükümlülüğü altına sokan hukuki bir bağdır.

• Borçlu: Alacaklıya karşı bir borç altına giren kişidir.

• Alacak: bir kişiye, diğer bir kişiden bir edimi yerine getirmesini isteme hakkı veren hukuki bir bağdır.

• Alacaklı: Borçludan belirli bir alacağı isteme hakkı olan kişidir.

• Borç ilişkisi: İki veya daha çok kişi arasında kurulan ve bunlardan alacaklı olan

kişiye, borçludan belirli bir edimi yerine getirmesini isteme yetkisini veren, borçlu

tarafı da böyle bir edimi ifa etme yükümlülüğü altına sokan hukuki bir ilişkidir. Borç

ilişkisi hukuki işlemden doğabileceği gibi kanundan da doğabilir. Hukuki işlemden

doğan borç ilişkilerinin başlıca kaynağı sözleşmedir. Kanundan doğan borç ilişkileri

daha sonra ayrıntılı olarak anlatılacak olan haksız fiil, kusursuz sorumluluk halleri,

sebepsiz zenginleşme vb. gibi kanunda sayılan diğer hallerdir.

(4)

I. Borçlar Hukukunun Tanımı, Konusu ve Önemi

• Toplum halinde bir arada yaşayan kişilerin çeşitli ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların giderilebilmesi, bazı mal ve hizmetlerin elde edilmesine, bunların kullanılmasına ve tüketilmesine bağlıdır. Kişiler ihtiyaç duydukları bu mal ve hizmetleri, ilke olarak birbirleriyle yaptıkları hukuki işlemlerle sağlarlar.

• Borçlar Hukuku en başta mal ve hizmetlerin kişiler arasında değişim ve dolaşımına hizmet eder. Özellikle satış, bağışlama ve mal değişim sözleşmelerinde durum

böyledir. Bunun yanında malın kullanılmasının da sağlanmasına hizmet etmektedir.

Örneğin: kira sözleşmesi, kişilerin mülkiyetinde olmayan bir şeyi (ev, araba, iş yeri gibi) kullanmasını sağlamaktadır. Borçlar hukuku emeğin de dolaşımının

sağlanmasına katkı sağlamaktadır. Örneğin: eser sözleşmeleri, vekalet sözleşmeleri

gibi sözleşmeler bu ihtiyacı karşılamaktadır.

(5)

I. Borçlar Hukukunun Tanımı, Konusu ve Önemi

• Borç ilişkisinin bir kaynağının hukuki işlemler olduğunu ifade etmiştik. Bir diğer kaynağı ise kanundur. Bu sebeple borçlar hukuku, sadece mal ve hizmetlerin devir, değişim ve dolaşımını sağlamakla yetinmez. Aynı zamanda kişileri, mal veya şahıs varlıklarına, kusurlu veya hukuka aykırı davranışlarla zarar verici fiillere (haksız fiil) karşı da korumayı amaçlar. Böylece haksız fiille kişilerin hukukça korunan varlıklarına zarar verilmesi halinde zarar veren ile zarar gören arasında bir borç ilişkisi doğar. Bu borç ilişkisinin alacaklı tarafı zarar gören kişidir. Borçlar hukuku bu kişilerin zararların giderilmesi amacına da hizmet eder. (TMK 49).

• Bunun yanında borçlar hukuku, bazen bazı olguların gerçekleşmesi halinde kusur olmasa da zarar görenlerin zararının giderilmesi amacı ile zarar verici olguyu

gerçekleştirenlerin kanunen sorumlu olmasını sağlar. Örneğin: motorlu taşıt (araba,

motor vb.) kullanan bir kişi bu taşıt dolayısı ile (bir kaza vb.) başkasına bir zarar verse,

kusuru olmasa da kanuna göre sorumlu tutulmuştur.

(6)

I. Borçlar Hukukunun Tanımı, Konusu ve Önemi

• Kişiler arasında gerçekleştirilen mal ve hizmet değişim ve dolaşımı sonucunda bir tarafın malvarlığından diğer tarafın malvarlığına geçen ekonomik değerlerin, yani kazandırmaların bir sebebe (hukuki sebep) dayanması gerekmektedir. Hukuki sebebe dayanmayan veya

sebebi hukuken geçerli olmayan her edim, her kazandırma sebepsiz zenginleşme adı verilen bir zenginleşme oluşturur. Bunun sonucunda taraflardan birinin malvarlığında sebepsiz yere bir azalma olur, bu azalma malvarlığındaki dengenin bozulmasına sebep olmaktadır. Borçlar hukuku bu tür zenginleşme ve tarafların birinin malvarlığındaki azalmaya dayalı

dengesizliğin giderilmesi amacına da hizmet etmektedir.

• Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi borçlar hukukunun iki aslî işlevi vardır. Bunlardan birincisi, hukukî işlemler ve özellikle sözleşmeler kanalıyla ihtiyaç duyulan mal ve hizmetlerin kişiler arasında serbestçe değişim ve dolaşımına imkan sağlamaktır. İkinci işlevi ise, üçüncü

kişilerin haksız müdahalelerine karşı, kişilerin mal ve kişi varlıklarını korumaktır.

• Borçlar hukuku özel bir hukuk dalıdır. Bu nedenle borçlar hukuku sade kişiler arasındaki özel

borç ilişkilerini düzenler. Tanımı yapılacak olursa: Borçlar hukuku kişiler arasındaki özel borç

ilişkilerini düzenleyen bir hukuk dalıdır.

(7)

II. TÜRK BORÇLAR HUKUKUNUN KAYNAKLARI 1. YAZILI KAYNAKLAR

• Yazılı kaynaktan amaç yazılı hukuktur. Yazılı hukuktan, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve yönetmelikler gibi yazılı bir metinde yetkili organ veya makamların iradelerini taşıyan objektif hukuk kuralları anlaşılır.

• Borçlar Hukukunun en önemli yazılı kaynağı Türk Borçlar Kanunu’dur. Türk Borçlar Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 11 Ocak 2011'de kabul edilen ve 01.07.2012'de yürürlüğe giren 6098 sayılı kanundur. Bundan önceki Borçlar Kanunu 11.04.1926 yılında kabul edilen 818 sayılı Borçlar Kanunu’ydu. Türk Borçlar Kanunu dışında, borç ilişkilerini düzenleyen bazı kanunlar vardır. Bunların başında 1982 Anayasa’sı gelmektedir. Diğer bazı kanunlar, Türk Ticaret Kanunu, Türk Medeni Kanunu, İş Kanunu, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun, Karayolları Trafik Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Noterlik Kanunu, Finansal Kiralama Kanunu gibi kanunlardır.

• İstisnai nitelikte olsa da yazılı kaynak rolünü kanunlar dışında bazı kanun hükmünde

kararnameler, tüzükler ve yönetmelikler de yerine getirmektedir. Kararnameye 90 sayılı

Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname örnek olarak gösterilebilir.

(8)

II. TÜRK BORÇLAR HUKUKUNUN KAYNAKLARI 1. YAZILI KAYNAKLAR

• Usulüne göre imzalanmış ve onaylanmış uluslararası sözleşmeler de borçlar hukukunun asli kaynağını oluşturmaktadır. Örneğin, Türkiye’nin 5870 sayılı kanun ile 14.04.2009 tarihinde onayladığı ve 01.08.2011 yılında yürürlüğe giren Milletlerarası Mal Satışına İlişkin

Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Anlaşması yazılı kaynaklar arasındadır.

2. YAZILI OLMAYAN KAYNAKLAR

• Borçlar hukukunun yazılı olmayan kaynaklarını örf ve âdet hukuku oluşturur. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1. Maddesinin II. Fıkrasına göre, hâkim çözümlemek zorunda olduğu bir konu hakkında kanunda bir hüküm bulamazsa, örf ve âdet hukukuna göre karar verir.

Ancak örf ve âdet hukukunun borçlar hukukundaki tamamlayıcı kaynak rolünün çok istisnai

bir nitelik taşıdığı ve uygulama alanının son derece sınırlı olduğunu gözden uzak tutmamak

gerekir. Örf ve âdet hukukunun uygulandığı istisnai borç ilişkilerine, ürün kirası ve onun alt

türü olan ortakçılık örnek olarak verilebilir.

(9)

II. TÜRK BORÇLAR HUKUKUNUN KAYNAKLARI 2. YAZILI OLMAYAN KAYNAKLAR

• TMK 1/III’e göre hâkim, bilimsel kaynaklardan ve yargı kararlarından da bir yardımcı kaynak olarak yararlanabilir. Bu kaynakların bir bağlayıcılığı yoktur. Ancak İçtihadı Birleştirme Kararları yürürlükte oldukları sürece mahkemeler için benzer olaylarda bağlayıcı bir kaynak niteliğini taşımaktadır.

• Son olarak yardımcı kaynaklara TMK 1/II ye göre hâkimin hukuk yaratma yetkisini de

saymak gerekmektedir. Bu hükme göre hâkim, görmekte olduğu olay ve soruna

ilişkin kanunda veya örf ve âdet kuralı bulunmadığı takdirde, kendisi bir kanun

koyucu olsaydı nasıl kural koyacak idiyse, o kuralı koyup o kurala göre olayı

çözümleyebilir.

(10)

II. TÜRK BORÇLAR HUKUKUNUN KAYNAKLARI

Yazılı Kaynaklar (Asli Kaynaklar)

•Anayasa

•Kanun (Türk Borçlar Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunlar.)

•Kanun Hükmünde Kararnameler

•Tüzükler ve Yönetmelikler

•Uluslararası Sözleşmeler

(11)

II. TÜRK BORÇLAR HUKUKUNUN KAYNAKLARI

Yazılı Olmayan Kaynaklar (Yardımcı Kaynaklar)

•Örf ve Adet Hukuku

•Yargıtay Kararları

•Bilimsel Görüşler

•Hakimin Hukuk Yaratma Yetkisi

(12)

III. TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN KABULÜ, SİSTEM VE TEKNİĞİ

1. TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN KABÜLÜ

• 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, 11.01.2011 tarihinde kabul edilerek, 04.02.2011 tarih ve 27826 sayılı Resmi

Gazete’de yayımlanmış ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe

girmiştir. Bu kanun öncesinde özel borç ilişkileri 818 sayılı

Borçlar Kanunu hükümlerine tabi bulunmaktaydı. 6098

sayılı kanunun kabulü ile birlikte 01.07.2017 tarihinden

itibaren kişiler arasındaki özel borç ilişkileri, Türk Borçlar

Kanunu hükümlerine tabi bulunmaktadır.

(13)

III. TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN KABULÜ, SİSTEM VE TEKNİĞİ

2. TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN SİSTEMİ

• Türk Borçlar Kanunu iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım 1-206. Maddeler

arasında düzenlenen ve bu dönem inceleme konumuz olan “Genel Hükümler” den, ikinci kısım ise, 207-645. Maddeler arasında düzenlenen “Özel Borç İlişkileri” nden oluşmaktadır.

• Türk Borçlar Kanunu’nun Genel Hükümler başlığını taşıyan birinci kısmı, kendi içinde beş bölüme ayrılmaktadır:

• Birinci Bölümde: Borç İlişkisinin Kaynakları düzenlenmiştir. Bu kaynaklar üç alt ayrımda incelenmiş olup bu ayrımlar: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri, Haksız Fiilden Doğan Borç ilişkileri, Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileridir.

• İkinci Bölümde: Borç İlişkisinin Hükümleri düzenlenmiştir. Bu hükümler de üç alt

ayrımda incelenmiş olup bu ayrımlar: Borçların İfası, Borçların İfa Edilmemesinin

Sonuçları, Borç İlişkilerinin Üçüncü Kişilere Etkisidir.

(14)

III. TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN KABULÜ, SİSTEM VE TEKNİĞİ

2. TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN SİSTEMİ

• Üçüncü Bölümde: Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, Zamanaşımı

düzenlenmiştir. Bu bölüm iki alt ayrımdan oluşmakta olup bu ayrımlar: Sona Erme Halleri ve Zamanaşımıdır.

• Dördüncü Bölümde: Borç İlişkilerinde Özel Durumlar düzenlenmiştir. Bu bölümde birinci ayrımda Teselsül, ikinci ayrımda Koşullar, üçüncü ayrımda Bağlanma Parası, Cayma Parası ve Ceza Koşulu düzenlenmiştir.

• Beşinci Bölümde: Borç İlişkilerinde Taraf Değişiklikleri düzenlenmiştir. Bu bölümün birinci ayrımında, Alacağın Devri, ikinci ayrımında ise Borcun Üstlenilmesinde taraf değişiklikleri incelenmiştir.

• Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında ise özel borç ilişkileri düzenlenmiştir. Bizim

bu dönem dersimizin konusunu borçlar kanununun birinci kısmı oluşturduğundan

özel borç ilişkilerini düzenleyen ikinci kısım ile ilgili genel bilgileri vermeyi uygun

bulduk.

(15)

III. TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN KABULÜ, SİSTEM VE TEKNİĞİ

Birinci Kısım (Genel Hükümler)

• Borç İlişkisinin Kaynakları

• Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri

• Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri

• Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç ilişkileri

• Borç İlişkisinin Hükümleri

• Borçların İfası

• Borçların İfa Edilememesinin Sonuçları

• Borç İlişkilerinin Üçüncü Kişilere Etkisi

• Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, Zamanaşımı

• Sona Erme Halleri

• Zamanaşımı

• Borç İlişkilerinde Özel Durumlar

• Teselsül

• Koşullar

• Bağlanma Parası, Cayma Parası ve Ceza Koşulu

• Borç İlişkilerinde Taraf Değişikliği

• Alacağın Devri

• Borcun Üstlenilmesi

(16)

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER 1. İRADE ÖZERKLİĞİ İLKESİ

• Türk borçlar hukukuna hakim olan temel ilke irade özerkliği ilkesidir. İrade özerkliği, hukuk düzeninin bireylere kişisel ilişkilerini özgür iradelerine göre diledikleri gibi düzenleme

hususunda tanımış olduğu genel yetkidir. Gerçekten irade özerkliği sayesinde fertler kendi aralarında kendi hukuklarını ve hukuki ilişkilerini kurup yaratırlar.

• İrade özerkliğine işlerlik sağlayan en önemli hukuki araç, sözleşmedir. Taraflar özgür

iradeleri ile yaptıkları sözleşmelerle sınırlı da olsa kendilerini hem borç altına sokan, hem de hak sahibi yapan ve böylece bizzat uymak zorunda oldukları hukuk kuralları koyarlar.

İrade özerkliği ilkesinden üç alt ilke doğmaktadır. Bu ilkeler: Sözleşme özgürlüğü ilkesi,

Eşitlik ilkesi ve Şekil özgürlüğü ilkeleridir.

(17)

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER

1. İRADE ÖZERKLİĞİ İLKESİ a. Sözleşme Özgürlüğü İlkesi

• İrade özerkliğinin doğal bir sonucu sözleşme özgürlüğü ilkesidir. Sözleşme özgürlüğü ilkesi ile hukuk düzeni kişilere, sözleşmeye konu olabilecek ilişkilerini, bizzat düzenlemek, ona diledikleri şekli vermek imkanını tanımaktadır.

• Sözleşme özgürlüğü kendi içinde dört alt türe ayrılır. Bunlar, herhangi bir sözleşmeyi yapıp yapmama özgürlüğü, istenilen tip ve içerikte sözleşme yapma özgürlüğü, sözleşmenin karşı tarafını seçme özgürlüğü ile sözleşmeyi ortadan kaldırma özgürlüğüdür.

• Hemen ifade edelim ki sözleşme özgürlüğü bazen kanunla sınırlandırılabilir. Bu nedenle

sözleşme özgürlüğünün mutlak nitelikte olduğu söylenemez.

(18)

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER

1. İRADE ÖZERKLİĞİ İLKESİ b. Eşitlik ilkesi

• Borçlar hukukunda hakim olan bir diğer ilke taraflar arasındaki eşitlik ilkesidir. Ekonomik ve sosyal durumlarına bakılmaksızın alacaklı ve borçlu kanun önünde birbirine eşit sayılmıştır, bu nedenle de eşit korumaya tabi tutulmuştur. Eşitlik ilkesi aslında irade özerkliği ile

sözleşme özgürlüğü ilkelerinin doğal bir sonucudur. Gerçekten, ekonomik hayatta borç ilişkisine girişen, bir sözleşme yapan herkes, bu ilişki ve sözleşmeyi kendi özgür iradesiyle kurmuş veya yapmış sayılır. Hiç kimse, iradesi dışında zorla borç ilişkisine taraf olamaz.

• Borçlar kanununda eşitlik ilkesinin istisnası sayılabilecek bazı hükümler bulunmaktadır.

Örneğin: kira sözleşmelerinde kiracıyı koruyan hükümler, tehlike sorumluluğunda zarar

göreni koruyan hükümler, hizmet sözleşmelerinde işçiyi koruyan hükümler vardır. Bu

durumlar istisnai nitelikte olup alacaklı ile borçlunun ekonomik ve sosyal durumlarına

bakılmaksızın her ikisini korunmasını sağlayan eşitlik ilkesinin varlığını etkilememektedir.

(19)

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER

1. İRADE ÖZERKLİĞİ İLKESİ c. Şekil Özgürlüğü İlkesi

• Bu ilkeye göre, borç doğuran sözleşmelerin geçerliliği kanunda aksi öngörülmedikçe şekil şartına bağlı değildir. (TBK 12/I). Türk Borçlar Kanunu şekil serbestisini ilke, şekil şartını ise istisna olarak

düzenlemiştir. Şekil özgürlüğü ilkesi de irade özerkliği ilkesi ile

sözleşme özgürlüğü ilkesini doğal bir sonucudur.

(20)

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER 2. NİSPİLİK İLKESİ

• Borçlar hukukunun konusunu özel borç ilişkileri oluşturmaktadır. Borç ilişkilerinden doğan alacak hakkı ise niteliği itibari ile nispi bir haktır.

• Nispî hak: kısaca ifade edecek olursak sadece hukuki ilişkinin taraflarına karşı ileri sürülebilen ve ancak bu kişiler tarafından ihlal edilebilen haklara nispî hak denir.

• Mutlak hak: kısaca açıklamak gerekirse mutlak haklar, nispî hakların aksine herkese karşı ileri sürülebilen ve herkes tarafından ihlal edilebilen haklardır.

• Alacak hakkı nispî bir hak olması sebebi ile, sadece borçluya karşı ileri

sürülebilir. Üçüncü kişiler hukukî ilişkide borç altına girmedikleri ve bir hak

kazanmadıkları için bu hakkın onlara karşı ileri sürülebilmesi söz konusu

olamaz .

(21)

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER 3. DÜRÜTLÜK İLKESİ

• Dürüstlük ilkesi esasen Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmemiştir. Ancak borçlar hukukunun bir diğer kaynağı olan Türk Medeni Kanunu’nun 2.

maddesinde hüküm altına alınmıştır. Bu hükme göre “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” (TMK md. 2/I).

• Dürüstlük ilkesi uyarınca borç ilişkisinin taraflarını oluşturan alacaklı ve borçlu,

dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadır. Alacaklı alacağını isterken,

borçlu da borcunu yerine getirirken “makul, orta zekada, doğru ve dürüst bir

kişi” gibi hareket etmelidir. Borç ilişkisinin taraflar arasında güven duygusuna

dayalı olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır.

(22)

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER

4. KUSURLU SORUMLULUK İLKESİ

• Borç ilişkisinin önemli kaynağını oluşturan sorumluluk halleri ve özellikle haksız fiil ile sözleşme sorumluluğu, TMK md. 49 ve

112’ye göre, fail veya borçlunun kusurlu olmasını öngörmektedir.

Bu nedenle Türk borçlar hukukunun bir parçasını oluşturan

sorumluluk hukukunda hakim ile “kusur ilkesi”dir. Buna karşılık

kusursuz sorumlulukta ise sorumlu kişinin ayrıca kusurlu olması

şart değildir.

(23)

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER

5. ÜÇÜNCÜ KİŞİ ALEYHİNE BORÇ KURULAMAMASI İLKESİ

• Bu ilke de esasında irade özerkliği ilkesinin bir sonucudur. Hiç

kimse iradesi dışında, mirasçılık hariç, sözleşme veya başka bir

sebeple borç altına sokulamaz. Bu ilke aynı zamanda nispîlik

ilkesinin de bir yansımasıdır. Bu ilke gereğince, bir sözleşmenin

tarafları, üçüncü bir kişi aleyhine borç ilişkisi kuramazlar. Buna

karşılık istisna olarak kanun TBK md. 129’a göre taraflar dilerlerse

üçüncü kişi yararına bir sözleşme kurabilirler.

(24)

IV. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER 6. SÖZLEŞMELERDE KARŞILIKLILIK (İVAZLILIK) İLKESİ

• Borçlar hukuku, sözleşmeden doğan borç ilişkilerinde karşılıklılık ilkesini kabul etmiştir. Karşılıksız sözleşmeler (örn. Bağışlama, ücretsiz vekalet, kullanım ödüncü sözleşmeleri gibi) istisnai niteliktedir.

7. BORÇLUNUN YERLEŞİM YERİNDE İFA İLKESİ

• Borçlu, borçlandığı edimi kural olarak, kendi yerleşim yerinde yerine getirmek (ifa etmek) zorundadır. Buradaki yerleşim

yerinden anlaşılması gereken borcun doğum anında borçlunun

yerleşim yeridir. Bu ilkenin istisnası olan para borçları ile parça

borçlarının ifa yeri borçlunun yerleşim yeri değildir. (TBK 89/I, 1-

2)

(25)

B o rç la r H u ku ku n a H ak im O la n İlk el e r

İrade Özerkliği İlkesi

Sözleşme Özgürlüğü İlkesi

Eşitlik İlkesi Şekil Özgürlüğü

İlkesi Nipîlik İlkesi

Dürüstlük İlkesi Kusurlu Sorumluluk

İlkesi Üçüncü Kişi Aleyhine Borç Kurulamaması İlkesi

Sözleşmelerde Karşılıklılık İlkesi Borçlunun Yerleşim

Yerinde İfa İlkesi

(26)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI A. BORÇ VE BORÇ İLİŞKİSİ KAVRAMLARI

1. BORÇ

• Borç sözcüğü birden çok anlamda kullanılmaktadır.

• Dar anlamda borç, bir bakıma sadece para borcunu ifade etmektedir. Örneğin: bir kimse arkadaşına, bakkala, bankaya vb. borcu olduğunu ifade ettiğinde, bu kişilere para

borcunun olduğunu söylemek ister.

• Dar anlamda borç, para borcu dışında bazen iki kişiden birinin diğerine karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu bir davranışı ifade etmek için kullanılmaktadır. Örneğin: bir telefon almak için yaptığımız satış sözleşmesinde satıcının borcu telefonun zilyetlik ve mülkiyetini bize devretmektir. Bizim borcumuz ise telefonun bedelini satıcıya ödemektir.

• Geniş anlamda borç ise, alacaklı ile borçlu diye isimlendirilen iki taraf arasında doğmuş

veya kurulmuş hukuki bağı ifade eder ki, buna borç ilişkisi denilmektedir.

(27)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI A. BORÇ VE BORÇ İLİŞKİSİ KAVRAMLARI

2. BORÇ İLİŞKİSİ a. Tanımı

• Borç ilişkisi daha önce de ifade ettiğimiz gibi, iki taraf arasında kurulan ve

tarafların birini (borçluyu) diğerine (alacaklıya) karşı belli bir davranış biçiminde (edim) bulunmakla yükümlü kılan hukukî bir bağdır.

b. Unsurları

• Tanımından da açıkça anlaşılabileceği gibi borç ilişkisinin mevcut olması için üç

unsura ihtiyaç vardır. Bu unsurlar, Borçlu, Alacaklı ve Edimdir. Alacaklı ve borçlu

borç ilişkisinin taraflarını oluşturmaktadır. Her borç ilişkisinde mutlaka alacaklı,

borçlu ve edim bulunmalıdır. Bu unsurları kısaca ifade etmekte fayda vardır.

(28)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 2. BORÇ İLİŞKİSİ

b. Unsurları aa. Alacaklı

• Alacaklı, aralarındaki borç ilişkisine dayanarak borçludan, kendisine bir edimde

bulunmasını isteme yetkisine sahip bulunan taraftır. Örneğin: bağışlama sözleşmesinde alacaklı taraf bağışlama konusu şeyi talep etme yetkisi olan bağışlanandır.

bb. Borçlu

• Borçlu aradaki borç ilişkisinden dolayı karşısındaki alacaklıya bir edimde bulunma yükümlülüğü altına girmiş olan taraftır. Örneğin: bir kitabını bağışlamak isteyen Ayşe, aradaki borç ilişkisinin borçlu tarafını oluşturmaktadır. Nitekim Ayşe’nin bağışlama sözleşmesinden kaynaklanan kitabı verme borcu vardır.

• Bir borç ilikisinde alacaklı ve borçlu taraflar her zaman birer kişiden oluşmaz. Alacaklı ve

borçlu taraf en az birer kişiden oluşmalıdır. Örneğin: üç arkadaş üniversite okumaya

geldikleri Ankara’da bir ev kiraladıkları zaman kiraya veren (kira alacağı olan alacaklı) bir

kişi, kiracılar (kira bedelini ödeme borcu olan borçlular) ise üç kişiden oluşmaktadır.

(29)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 2. BORÇ İLİŞKİSİ

b. Unsurları cc. Edim

• Edim, aralarındaki borç ilişkisinden dolayı alacaklının borçludan isteyebilme hakkına sahip olduğu, borçlunun ise yerine getirmekle yükümlü olduğu bir davranış biçimidir. Örneğin:

kira sözleşmesinde üç arkadaşın borcu kira parasını vermek, kiraya verenin borcu ise evi üç arkadaşa “teslim etmektir.”.

aaa. Edimin Konusu

• Edimin konusu bir satış sözleşmesinde olduğu gibi, vermek; bir hizmet sözleşmesinde olduğu gibi, yapmak ve bir rekabet yasağı anlaşmasında olduğu gibi, yapmamak ’tır.

• Edimin konusu TBK md. 27 uyarınca hukuka, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına

aykırı olmamalıdır. Aynı zamanda edimin konusu objektif anlamda imkânsız da olamaz.

(30)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 2. BORÇ İLİŞKİSİ

b. Unsurları cc. Edim

aaa. Edimin Konusu

• Edimin konusu belli veya en azından belirlenebilir olmalıdır. Belli olma zorunluluğunun temelini borçlunun neyi ifa etmekle yükümlü olduğunu bilmesi, alacaklının ise borçludan neyi ifa etmesini talep etmesi gerektiğini bilmesi oluşturmaktadır. Edim baştan

belirlenebileceği gibi sonradan da belirlenebilir.

• Her borç ilişkisinde mutlaka edim vardır. Bu edim borçlu tarafından bakıldığında, borç,

alacaklı tarafından bakıldığında ise alacak şeklinde görünür. Örneğin: Terziye bir elbise

diktirmek için eser sözleşmesi yapmış olan Aleyna’nın elbisenin dikilmesini isteme yetkisi

alacak, terzinin ise elbiseyi dikme yükümlülüğü borçtur.

(31)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 2. BORÇ İLİŞKİSİ

b. Unsurları cc. Edim

bbb. Edimin Türleri

• Olumlu-Olumsuz Edim

• Olumlu edimler bir şey vermeye veya bir şey yapmaya yönelik edimlerdir. Olumsuz edim ise bir şey yapmamaya yönelik, bir şeye katlanmaya yönelik edimlerdir.

• Kişisel Edim-Maddi Edim

• Olumlu edimi eğer bizzat borçlunun kendi bedeni veya fikri gücü ve becerisi ile yerine getirmesi gerekli ise o edim kişisel edimdir. Örneğin: bir ressamdan bir portre çizmesine yönelik bir talepte bulunulmuş ise ressamın bu edimi kişisel edimdir.

• Olumlu edim, doğrudan doğruya borçlunun malvarlığı ile yerine getirilebilecek edim ise bu

edime maddi edim adı verilir. Örneğin: ressamın portreyi çizmesi karşılığında portresi çizilen

kişinin bedel ödeme borcu, malvarlığı ile yerine getirilebilecek bir borç olduğunda maddi

edimdir.

(32)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 2. BORÇ İLİŞKİSİ

b. Unsurları cc. Edim

bbb. Edimin Türleri

• Ani Edim-Sürekli Edim

• Ani edim, (bir defalık edim), bir fiil veya birden çok fiillerle bir anda yerine

getirilebilen edimlerdir. Örneğin: satıcının sattığı malı teslim etme edimi ani edimdir.

Kiracının her ay kira bedelini kiraya verene ödemesi de ani edimdir.

• Sürekli edim, kesintisiz bir fiil veya davranışla ifa edilen, yani belli bir süre borçluyu

devamlı uymakla yükümlü edimlerdir. Örneğin: kiraya verenin, kiralananı sürekli

kiracının kullanımına hazır ve uygun bulundurma yükümlülüğü sürekli edimdir.

(33)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 2. BORÇ İLİŞKİSİ

b. Unsurları cc. Edim

bbb. Edimin Türleri

• Bölünebilir Edim-Bölünemez Edim

• Bölünebilen edim, konusunu oluşturan şeyin niteliğinde veya değerinde bir esaslı bir değişiklik olmaksızın birden fazla birbirine eşit parçalara ayrılabilen edimlerdir.

Örneğin: bir telefonu taksitle satın alan kişi, bedeli birden fazla taksite bölerek ödeyebilir. Burada para borcu taksitlere ayrılabildiği için bölünebilir edimdir.

• Bölünemez edim ise, konusu oluşturan şeyin niteliğinde veya değerinde esaslı bir değişiklik olmaksızın birden fazla parçaya bölünmesi mümkün olmayan edimdir.

Örneğin: işçinin hizmet edimi bölünemez edimdir.

(34)

Borç İlişkisinin Unsurları

Alacaklı

Borçlu

Edim

Olumlu Edim- Olumsuz Edim

Kişisel Edim- Maddi Edim

Anî Edim-Sürekli Edim

Bölünebilen Edim-Bölünemez

Edim

(35)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 2. BORÇ İLİŞKİSİ

c. Kaynakları

• Borç ilişkisinin kaynakları, taraflar arasında borç ilişkisinin doğumuna sebep olan olgulardır. Türk Borçlar Kanunu borç ilişkisinin kaynaklarını, Hukuki İşlemler ve

Sözleşmeler, Haksız Fiiller ve Sebepsiz Zenginleşme olarak üç grupta düzenlemiştir.

Bu dersimizde bu kaynakları kısaca açıklamakla yetineceğiz. Sonraki derslerimizde

bu kaynakları daha ayrıntılı inceleyeceğiz.

(36)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 2. BORÇ İLİŞKİSİ

c. Kaynakları

aa. Hukuki İşlemler Ve Sözleşmeler

• Borç ilişkisinin, en başta gelen ve uygulamada en sık rastlanan kaynağını, hukuki işlemler ve özellikle sözleşmeler oluşturmaktadır.

• Hukuki işlem, hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklaması şeklinde ifade

edilebilir. Örneğin: evlilik dışında doğan çocuğunu “tanıma” yoluyla babası olduğunu ifade eden babanın bu irade açıklaması hukuk dünyasında bir sonuç doğurmaya

yönelik olduğundan hukuki işlemdir. Sözleşmeler uygulamada en sık rastlanan hukuki işlemlerdir.

• Sözleşme, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları sonucu meydana

gelen iki taraflı hukuki bir işlemdir.

(37)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 2. BORÇ İLİŞKİSİ

c. Kaynakları bb. Haksız Fiiler

• Haksız fiiller, hukuka aykırı olan, hukuk düzeninin hoş görmediği ve yapılmalarına izin vermediği zarar doğurucu eylem ve davranışlardır. TBK 49’a göre haksız fiillerle başkalarına zarar veren kişiler bu zararları gidermekle (tazmin etmekle) yükümlü olurlar. Örneğin: bir kimseyi dövmek haksız bir fiildir.

cc. Sebepsiz Zenginleşme

• Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin malvarlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir

kimsenin malvarlığının zararına olarak çoğalmasıdır. Örneğin: kesin hükümsüzlük

sebebi ile geçersiz olan bir sözleşme sonucu tarafların ifa ettikleri edimleri haklı bir

sebebe dayanmadığından sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verir.

(38)

Borç İlişkisinin Kaynakları

Hukuki İşlemler

ve Sözleşmeler Haksız Fiiler Sebepsiz

Zenginleşme

(39)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 3. SORUMLULUK

• Borç ilişkisinde borçlu belli bir edimi yerine getirme yükümlülüğü altına girmektedir. Bu yükümlülüğünü kendi isteği ile yerine

getirmeyen borçluya karşı hukuk düzeni alacaklıya borçlunun

malvarlığına alacağı oranında el koyma imkânı tanımakta ve borçluyu buna katlanmaya yükümlü kılmaktadır. Başka bir ifade ile sorumluluk, alacaklının alacağını alabilmek maksadıyla, borçlunun malvarlığına cebri icra yolu ile el koyabilme yetkisine sahip olması borçlunun ise buna katlanmak zorunda olmasıdır.

• Borçlu borcunu ifa etmediğinde, alacaklı devletin yetkili organları

vasıtasıyla ve zorla alacağına alabilmektedir. Sorumluluğun çeşitli

türleri vardır. Bunları kısaca inceleyeceğiz:

(40)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 3. SORUMLULUK

a. Kişi İle Sorumluluk

• Alacaklının, alacağını elde edebilmek için borçlunun bizzat kendisine başvurmasıdır.

Eski devirlerde borcun ifa edilmemesi halinde, borçlunun bizzat kendisine el

atılmaktaydı. Örneğin: borçlunun gözünü oymak, kulağını kesmek hatta borçluyu öldürmek gibi haklar alacaklıya tanınmıştı. Daha sonraları bu bedensel ceza hapis cezasına çevrilmiştir. Ülkemizde de hapis usulü 1929 yılına kadar devam etmiştir.

Ancak bugünkü modern hukuk sistemlerinde hapis cezası mümkün değildir.

Gerçekten Anayasa’nın 38. Hükmüne göre “Hiç kimse, yalnız sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz”. Bu

nedenle kişi ile sorumluluk Türk hukukunda da uygulanmamaktadır.

(41)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 3. SORUMLULUK

a. Kişi İle Sorumluluk b. Mal İle Sorumluluk

• Modern hukuk sistemlerinde kişi borcu için malvarlığı ile sorumlu tutulmaktadır. Başka bir ifade ile borçlu, edimini kendi isteği ile yerine getirmediğinde alacaklı, İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre devletin yetkili organları aracılığıyla, borçlunun malvarlığına el koyarak alacağını elde edebilmektedir.

• Mal ile Sorumluluk iki türlü olabilir. Bunların birincisi Sınırsız Sorumluluktur. Sınırsız

sorumluluk, borçlunun borcundan dolayı bütün malları ile sorumlu olması demektir ki,

modern hukukta kural olarak bu sorumluluk türü geçerlidir. Borçlunun tüm malvarlığı ile

sorumlu olmasına kişisel sorumluluk da denilmektedir. Ancak kişisel sorumluluğu, eski hukuk

sistemlerinde uygulanan kişi ile sorumluluk türü ile karıştırmamak gerekir. Bu sorumluluk

türünde borçlu tüm mal varlığı ile sorumlu tutulurken, kişi ile sorumluluk türünde borçlu

genelde kişivarlığı ile sorumlu olmaktadır.

(42)

V. BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI 3. SORUMLULUK

a. Kişi İle Sorumluluk b. Mal İle Sorumluluk

• Mal ile sorumluluğun ikinci türü ise Sınırlı Sorumluluktur. Kural borçlunun sınırsız sorumluğu olsa da kanun koyucu bu kurala bazı istisnalar getirmiştir. Bazı hallerde borçlunun

sorumluluğu konu ve miktar bakımından sınırlandırılmıştır.

• Sınırlı sorumluluk Belli Mallarla Sınırlı Sorumluluk ve Belli Miktarla Sınırlı Sorumluluk olmak üzere iki türlüdür.

• Belli Mallarla Sınırlı Sorumlulukta borçlu, bütün malları ile değil, fakat bunlardan sadece bazıları ile sorumlu olur. Bu tür sorumluluk bizzat kanundan doğabileceği gibi, tarafların aralarında yapacakları bir anlaşmayla da kararlaştırılabilir.

• Belli Miktarla Sınırlı Sorumlulukta ise borçlu kural olarak bütün malları ile sorumlu olmakla beraber, sorumluluğu belli bir miktar ile sınırlandırılmıştır. Örneğin: kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağı belli bir miktarın önceden belirlenmesi şarttır. Kefilin borcun

ödenmemesinden sorumluluğu kefil olduğu miktar ile sınırlıdır.

(43)

Bugünlük dersimiz bu kadar, haftaya Borç İlişkisinin Kaynaklarından İlki

olan Hukuki İşlemlerden, Özellikle Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri’ni

ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.

(44)

2. HAFTA

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

II. İRADE AÇIKLAMASI

(45)

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. HUKUKİ İŞLEMİN TANIMII, UNSURLARI VE SONUÇLARI 1. Tanımı

• Hukuki işlem: hukuk düzeninin öngördüğü sınırlar içinde hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklaması olarak tanımlanabilir.

• İrade açıklamasının yönelmiş olduğu hukuki sonuç, bir hakkın veya bir hukuki ilişkinin kurulması, değiştirilmesi, devredilmesi veya ortadan kaldırılması olabilir.

• Hukuki işlem, belirli bir hukuki sonucun meydana gelmesine, dolayısıyla belirli bir amacın gerçekleşmesine yönelik bir hukuki fiil türüdür.

2. Unsurları

a. Hukuki İşlemin Kurucu Unsurları

(46)

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. HUKUKİ İŞLEMİN TANIMII, UNSURLARI VE SONUÇLARI 2. Unsurları

a. Hukuki İşlemin Kurucu Unsurları

aa. İrade Açıklaması

• İrade açıklaması hukuki işlemin temel kurucu unsurudur.

• İradenin hukuk dünyasında bir sonuç doğurması için dış dünyaya iletilmesi, bildirilmesi gerekmektedir.

• İrade dış dünyaya ya irade beyanı ile ya da irade faaliyeti ile gerçekleşir.

• İrade açıklaması hukuki işlemin temeli olmakla birlikte, irade açıklaması ile hukuki işlem kavramları eş anlamlı kavramlar değildir.

• Ancak bazı durumlarda başka bir unsura gerek kalmadan irade açıklaması hukuki işlemin

kurulması için yeterli olmaktadır. örneğin: fesih veya dönmede durum böyledir.

(47)

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. HUKUKİ İŞLEMİN TANIMII, UNSURLARI VE SONUÇLARI 2. Unsurları

a. Hukuki İşlemin Kurucu Unsurları

bb. İrade Açıklamasına Eklenmesi Gereken Diğer Kurucu Unsurlar

• Bazı hukuki işlemlerin meydana gelmesi için, irade açıklaması tek başına yeterli değildir. Bazı hallerde açıklanan bu iradeye başka kurucu unsurların eklenmesi gerekir.

• Örneğin: sözleşmenin kurulmasında, öneri şeklindeki irade açıklamasının hukuki sonuç doğurabilmesi için önerinin muhatabı olan tarafın öneriyi kabul etmesi şartına bağlıdır.

• İrade açıklamasına eklenmesi gereken kurucu unsur, bazen resmi bir fiil de olabilir. örneğin:

taşınmaz mülkiyetini geçirme işlemi iki unsurdan oluşmaktadır. Bunlardan birincisi taşınmaz malikinin tescil talebi, ikincisi ise tapu memurunun bu talebi, tapu siciline tescil etmesidir.

Burada ikinci unsur hukuki işlemi doğuran resmi bir fiile örnektir.

• Hukuki işlemin kurucu unsuru olan irade açıklamasına bazen resmi bir makamın katılması

gerekli olabilir. örneğin: evlendirme sözleşmesinin kurulabilmesi için resmi memur önünde

yapılması şarttır. (TMK md. 141-142)

(48)

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. HUKUKİ İŞLEMİN TANIMII, UNSURLARI VE SONUÇLARI 2. Unsurları

b. Hukuki İşlemin Geçerlilik Unsurları

• Geçerlilik unsurları bir hukuki işlemin geçerli olarak kurulabilmesini sağlar.

• Hukuk düzeninin onaylamadığı bir hukuki işlem, hukuk dünyasında geçerli sonuçlar

doğuramaz. Bu tür işlemler kural olarak kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olur. (TBK md. 27)

• Hukuki işlemin hukuk düzenine uygunluğundan amaç, hukuka ve aklaka uygunluktur.

• Bunun yanında fiil ehliyeti, şekil koşulları, işlemin içeriğinin mümkün olması gibi unsurlar

hukuki işlemin geçerlilik unsurlarındandır.

(49)

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. HUKUKİ İŞLEMİN TANIMII, UNSURLARI VE SONUÇLARI 2. Unsurları

c. Hukuki İşlemin Etkinlik Unsurları

• Etkinlik unsurları hukuki işlemin kurucu unsurları olmasa da, hukuki işlem, bu unsurlar yoksa da meydana gelmekle birlikte istenilen sonuçları doğuramaz.

• Kanuni temsilcinin izin vermesi, vasiyetçinin ölmesi vb. bu tür unsurlara örnektir.

• Taraflar dilerlerse bir hukuki işlemin hüküm ve sonuç doğurmasını gelecekteki belirsiz bir

olayın gerçekleşmesi koşuluna bağlı kılabilirler. Bu durumda bu geciktirici şartın gerçekleşmesi hukuki işlemin hüküm ve sonuç doğurmasının (etkinliğinin) bir şartıdır.

• Kurucu unsur mevcut olmayınca, hukuki işlem meydana gelmeyeceği, geçerlilik unsuru

olmayınca hukuki işlem geçerli sonuç doğurmayacağı, etkinlik unsuru olmayınca hukuki işlem geçerli olarak kurulmuş olsa bile istenilen sonucu doğurmayacağı için bir unsurun kurucu unsur mu, geçerlilik unsuru mu yoksa etkinlik unsurumu olduğunun pratikte bir yararı yoktur.

Bu ayrım teorik açıdan önem taşımaktadır.

(50)

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

A. HUKUKİ İŞLEMİN TANIMI, UNSURLARI, TÜRLERİ VE SONUÇLARI 3. Hukuki İşlem Türleri

a. Taraf Sayısı Bakımından

aa. Tek Taraflı Hukuki İşlemler

• Tek Taraflı Hukuki İşlemlerde istenilen hukuki sonucun doğması için bir tek kişinin bulunması ve bu kişinin iradesini açıklaması yeterlidir. Örn: vasiyet tek taraflı bir hukuki işlemdir.

bb. İki veya Çok Taraflı Hukuki İşlemler

• İstenilen hukuki sonucun doğabilmesi için, açıklanan iradeye başka iradenin katılmasını gerektiren hukuki işlemler iki taraflı hukuki işlemlerdir. Örn: sözleşmeler iki taraflı hukuki işlemlerdir.

• Çok taraflı hukuki işlemler ise hukuki sonucun doğması için birden çok kişinin iradelerinin tamamının aynı yönde ve aynı sonuca yönelik olmasını gerektiren hukuki işlemlerdir. Örn:

kararlar çok taraflı hukuki işlemlerdir.

(51)

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

b. Malvarlığına Etkileri Bakımından

aa. Taahhüt İşlemleri

• Bu işlemler malvarlığını doğrudan doğruya etkilemeyen, mal varlığında sarfa yol açmayan, malvarlığının aktifini değil, pasifini etkileyen işlemlerdir.

• Kişi malvarlığının aktifinde etkisini gösteren bir işlem yapmamakta, malvarlığının aktifini azaltma taahhüdünde bulunmakta, yani malvarlığını borç altına sokmaktadır. Örn: satım, bağış, trampa sözleşmeleri mülkiyetin devrini amaçlayan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler yapıldığı anda mülkiyet devredilmiş olmaz. Ancak kişi bu sözleşmeyi ifa borcu altına girer.

bb. Tasarruf İşlemleri

• Bu işlemler malvarlığını doğrudan doğruya etkileyen hukuki işlemlerdir.

• Taahhüt işlemi ve tasarruf işlemi ayrımı mülkiyetin devrini amaçlayan sözleşmeler açısından önem taşımaktadır.

• Bu ayrımda sözleşmenin akdedilmesi taahhüt işlemi, sözleşme konusu şeyin mülkiyetinin devredilmesi tasarruf işlemidir.

• Bu işlemlerin aynı anda yapılması mümkün olabileceği gibi, araya bir zaman aralığının girmesi

de mümkündür.

(52)

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

c. Sebebe Bağlı Olup Olmamaları Bakımından

• Bir hukuki işlemin geçerliliği bir sebebin varlığına ve geçerliliğine bağlı ise sebebe bağlı hukuki işlemden söz edilir. Aksi halde sebebe bağlı olmayan hukuki işlemden söz edilir.

d. Etkilerini Doğurdukları An Bakımından

aa. Sağlararası Hukuki İşlemler

• Hukuki işlemin hüküm ve sonuç doğurması taraflarının hayatta olduğu dönemde

gerçekleşiyorsa sağlararası hukuki işlemler söz konusudur. Örn: Kira sözleşmesi sağlar arası bir hukuki işlemdir.

bb. Ölüme Bağlı Hukuki İşlemler

• Bu işlemler miras hukukunda düzenlenmiş hukuki işlem türleridir. Hüküm ve sonuçlarını bu

işlemi yapan kişinin ölümünden sonra doğururlar. Örn: vasiyetname, miras sözleşmesi ölüme

bağlı hukuki işlemlerdir.

(53)

H u ku ki İş le m T ü rl er i

Taraf Sayısı Bakımından

Tek Taraflı Hukuki İşlemler

İki veya Çok Taraflı Hukuki İşlemler

Malvarlığına Etkileri Bakımından

Taahhüt İşlemleri

Tasarruf İşlemleri

Sebebe Bağlı Olup Olmamaları Bakımından

Sebebe Bağlı Hukuki İşlemler

Sebebe Bağlı Olmayan Hukuki İşlemler

Etkilerini Doğurdukları An Bakımından

Sağlararası Hukuki İşlemler

Ölüme Bağlı Hukuki İşlemler

Vasiyetname

Miras Sözleşmesi

(54)

I. HUKUKİ İŞLEMDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. HUKUKİ İŞLEMİN TANIMII, UNSURLARI VE SONUÇLARI 3. Sonuçları

• Hukuki işlemin sonucu iradelerini açıklayanların, açıkladıkları irade ile gerçekleştirmek istedikleri sonuçtur.

• Hukuk düzeni, bireylere hukuki işlem yapma İmkanını, aralarındaki özel hukuk ilişkilerini bizzat kurmak için tanımıştır. Hukuki işlem belirli hukuki sonuçları meydana getirmek amacıyla

yapılır. Ancak hukuki sonuç, sadece hukuk düzeni öyle uygun gördüğü için değil, aynı zamanda yaratıcı güç olan ve açıklanan iradeler ile taraflar öyle istediği için doğmaktadır.

• Bireylerin yapmış oldukları hukuki işlemlerden doğan hukuki sonuçları bütün ayrıntılarıyla tam ve açık olarak bilmeleri şart değildir, yapılan işlem türüne uygun hukuki sonuçları yaklaşık

olarak isteyip duymaları yeterlidir.

• İradesini açıklayan kişinin işlem yapmakla güttüğü ekonomik ve sosyal amaç yanında, doğacak hukuki sonuçları da istemesi, bunların niteliği hakkında az çok bilgi sahibi olması ve özellikle bağlanma, borç altına girme bilincinde olması yeterlidir.

• Örneğin: A, B’nin arabasını kiralıyorsa bu kira sözleşmesi sonucu bir bedel ödemek zorunda

kalacağını bilmelidir.

(55)

II. İRADE AÇIKLAMASI

A. İRADE AÇIKLAMASININ TANIMI 1. Kavram

• İrade açıklaması, bir kişinin bir hakkı veya hukuki ilişkiyi kurma, değiştirme veya ortadan kaldırma iradesini, söz, yazı veya işaretlerle dış dünyaya bildirmesi ya da bunu doğrudan doğruya yerine getirmesi, yürürlüğe koymasıdır.

2. Türleri

a. Açık-Zımni İrade Açıklamaları

• İradenin açığa vurulması sarih (açık) olabileceği gibi, zımni (örtülü) de olabilir.

• Bu ayrım hukuksal açıdan önemlidir. Zira kanun koyucu bazı iradelerin açıkça dışa vurulması

gerekliliğini düzenlemiş olabilir. örn: TBK 225’e göre satıcı satılan malı alıcıya teslim etmiş ve

alıcı temerrüde düşmüş ise, satıcının sözleşmeyi fesih hakkını kullanabilmesi için sözleşmede

bu hakkını kullanabileceğine ilişkin iradesini açıkça ortaya koymuş olması gerekir.

(56)

II. İRADE AÇIKLAMASI

b. Yazılı, Sözlü, Resmi Yazılı İrade Açıklamaları

• İrade sözlü olarak açıklanabilir. Sözlü açıklama hazırlar arasında yapılan hukuki işlemlerde söz konusu olur.

• Türk-İsviçre Borçlar hukukunda kural olarak irade açıklamasının sözlü olarak yapılacağı

düzenlenmiştir. Yazılı irade açıklamaları bu iki hukuk isteminde istisna olarak kabul edilmiştir.

• Örneğin: taşınmaz satımı için irade açıklamasının BK 237 hükmüne göre yazılı yapılmış olması gerekir. Hatta bu açıklama hukuken geçerli olması için resmi yazılı geçerlilik koşuluna

bağlanmıştır.

c. Vasıtalı-Vasıtasız İrade Açıklamaları

• Vasıtasız irade açıklamasında irade açıklamasının tarafları karşılıklı olarak doğrudan doğruya iletişim içinde bulunurlar.

• Vasıtalı irade açıklamalarında ise tarafların irade alışverişi ya bir başkasının aracılığıyla ya da bir araç vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Burada taraflar iradelerinin birbirlerinden ayrı ve

bağımsız olarak açıklarlar ve genellikle iradelerin açıklanmasında araya uzun bir zaman dilimi girmektedir.

.

(57)

İrade Açıklamaları

Açık-Zımni İrade Açıklamaları

Sözlü, Yazılı, Resmi Yazılı İrade

Açıklamaları

Vasıtalı-Vasıtasız İrade

Açıklamaları

(58)

II. İRADE AÇIKLAMASI

3. İrade Açıklamasının Hüküm Ve Sonuç Doğurduğu An a. İradenin Açıklandığı Anda Hüküm Ve Sonuç Doğurması

• İradenin açıklandığı anda, başka bir iradenin katılımına, bu iradenin başkasına ulaşmasına, başkasının bunu öğrenmesine gerek olmaksızın istenilen hüküm ve sonucu doğurması söz konusudur. Örn: Hazırlar arasında bir sözleşme akdedileceği zaman kabul iradesi açıklandığı anda sözleşmenin kurulması sonucunu doğurur.

b. İradenin Gönderildiği Anda Hüküm Ve Sonuç Doğurması

• Burada irade, sahibi tarafından gönderildiği andan itibaren hüküm ve sonuç doğurur. İradenin açıklanması anı değil, muhataba ulaşma anı veya muhatap tarafından öğrenilme anı değil de irade sahibinin iradesini gönderdiği an önem taşımaktadır. TBK 11/II’ye göre «Hazır

olmayanlar arasında kurulan sözleşmeler kabulün gönderildiği andan başlayarak hüküm

doğurur.»

(59)

II. İRADE AÇIKLAMASI

3. İrade Açıklamasının Hüküm Ve Sonuç Doğurduğu An c. İradenin Ulaştığı Anda Hüküm Ve Sonuç Doğurması

• Burada varması gereken bir irade açıklaması söz konusudur. Bu irade karşı tarafa varmadığı sürece istenilen hukuki sonucu doğurmaya elverişli değildir. Örn: sözleşmenin feshedilmesine yönelik irade açıklaması karşı tarafa vardığı andan itibaren hüküm ve sonuç doğurur.

d. İradenin Öğrenildiği Anda Hüküm Ve Sonuç Doğurması

• Burada iradenin muhatabına varması hüküm ve sonuç doğurması için yeterli

görülmemektedir. İradenin hem varması hem de muhatabın irade açıklamasını öğrenmesi

iradenin hüküm ve sonuç doğurması için gereklidir. örn,: bir sözleşmenin kurulması için irade

açıklamasında bulunmuş olan bir kişi daha sonra önerisinden dönmek istediğinde ve öneri ile

dönme iradesi aynı anda öğrenilmiş ise dönmeye ilişkin irade hüküm ve sonuç doğurur. Öneri

veren önerisi ile bağlı olmaktan kurtulur.

(60)

İrade Açıklamalarının Hüküm Ve Sonuç

Doğurdukları An

İradenin Açıklandığı

Anda Hüküm Ve

Sonuç Doğurması

İradenin Gönderildiğ

i Anda Hüküm Ve

Sonuç Doğurması

İradenin Ulaştığı

Anda Hüküm Ve

Sonuç Doğurması

İradenin Öğrenildiği

Anda Hüküm Ve

Sonuç

Doğurması

(61)

3. HAFTA

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

(62)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

1. Sözleşmenin Kurucu Unsurları

TBK. Md. 1’e göre «sözleşme tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.»

• Bu hükümden hareketle sözleşmenin tanımı, tarafların hukuki sonuç doğurmaya yönelik iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları sonucu meydana gelen hukuki işlemdir.

• Bu tanımdan hareketle sözleşmenin unsurları belirlenebilir. Buna göre:

a. En Az İki Tarafın Varlığı

b. Tarafların Karşılıklı İrade Beyanında Bulunmaları c. İrade Beyanlarının Birbirine Uygun Olması

Sözleşmenin unsurlarıdır.

(63)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

a. En Az İki Tarafın Varlığı

• Sözleşmede en az iki irade açıklamasının varlığı gerekir. (TBK md.1)

• Sözleşmenin taraflarından biri alacaklı diğeri borçlu taraftır.

• Bir borç sözleşmesinin meydana gelmesi iki tarafın varlığına bağlıdır.

• Bir sözleşmede alacaklı ve borçlu tarafını oluşturan kimseler, birer kişiden oluşabileceği gibi, her bir taraf birden çok kişi de olabilir.

• Örn: paylı mülkiyete tabi bir taşınmazı kiraya vermeye yönelik kira sözleşmesinde kiralay

taraf paydaşlardan (birden çok kişiden) oluşmaktadır.

(64)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

b. Tarafların Karşılıklı İrade Beyanında Bulunmaları

• Tarafların beyanları karşılıklı olmalıdır. Tarafların irade beyanları öneri ve kabuldür.

• Sözleşmenin kurulabilmesi için taraflardan birinin öneren (icapçı), diğerinin ise kabul eden olması gerekir.

aa. Öneri

• TBK sözleşmenin kurulması için açıklanan iradelerden birine öneri (icap) diğerine kabul adını vermiştir.

• Bir sözleşmenin kurulabilmesi için açıklanan iradelerden hangisinin öneri hangisinin kabul olduğu önem taşımaktadır.

• Bir Sözleşmenin esaslı noktalarını içeren ve bağlanma iradesini taşıyan irade açıklamasına

öneri adı verilmektedir.

(65)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

aa. Öneri

aaa. Öneri Sözleşmenin Esaslı Unsurlarını İçermelidir

• Esaslı unsurlar

• Esaslı unsurlar bir sözleşmenin kurulabilmesi için, yani bir sözleşmeden söz edebilmek için bulunması zorunlu olan asgari unsurlardır. Bu unsurların neler olduğu her sözleşmeye göre değişiklik göstermektedir.

• Sözleşmenin kanundaki tanımında yer alan zorunlu unsurlar objektif esaslı unsurlardır.

Örn: kira sözleşmesinin esaslı unsurları kira konusu şey ile bedeldir.

• Tarafların anlaşması ile sözleşmenin esaslı noktası haline getirilen unsurlar sübjektif esaslı unsurlardır. Örn: bir eşyanın nasıl paketleneceği veya nasıl teslim edileceğine ilişkin

hususlar tarafların kararlaştırma ile sözleşmenin esaslı noktaları haline gelebilirler.

• Bir iradenin öneri sayılabilmesi için ve sözleşmenin geçerli olarak kurulabilmesi için, bulunması zorunlu olmayan unsurlar esaslı olmayan unsurlardır.

• Sözleşmenin tali unsurları

• Tarafların sözleşme kurulurken gündeme getirmediği ancak kanunen var olan, ancak

sözleşmenin geçerliliğini etkilemeyen unsurlara objektif tali unsur; Tarafların sözleşme ile

kararlaştırdıkları tali unsurlara ise sübjektif tali unsur denir.

(66)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

aa. Öneri

bbb. Öneri Bağlanma İradesi Taşımalıdır

• öneren açıkladığı iradesi ile sözleşmenin kurulması niyet ve amacını taşımalıdır. Önerinin bağlanma iradesi taşıması unsuru, öneriyi öneriye davet adı verilen müesseseden ayırt etmeye yarar.

• Öneriye Davet

• Öneriye davet de bir irade açıklamasıdır. Ancak öneriye davette, öneride bulunma iradesi değil, başlarının öneride bulunmasını sağlama amacı mevcuttur.

• Öneriye davette kişi öneren sıfatından kurtulmak, başkalarını önerici kendisini ise kabulcü yapmak amacını taşır.

• Öneriye davette bağlanma iradesi yoktur.

(67)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

aa. Öneri

• Herkese Açık Öneri

• TBK md. 8/II’ye göre «fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.»

• Ismarlanmayan Şeyin Gönderilmesi

TBK md. 7 hükmüne göre « ısmarlanmamış bir şeyin gönderilmesi öneri sayılmaz. Bu şeyi alan kişi onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü değildir.»

• Sipariş edilmeyen malların veya hizmetlerin sunulması durumunda tüketiciye karşı herhangi bir hak ileri sürülemez.

• Önerinin Bağlayıcılığı

• Bir iradenin öneri sayılmasının en önemli hukuki sonucu önerenin bununla bağlı olmasıdır. TBK’da bağlanma süresi ikili bir ayrımda incelenmiştir.

• Buna göre Süreli Öneri ve Süresiz Öneri olmak üzere ikili bir ayrım yapılmıştır.

(68)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

aa. Öneri

1. Süreli Öneride Bağlayıcılık

• Öneren önerisi ile bağlılık süresini tayin etmiş ise süreli öneri söz konusudur. Bu durum hem hazırlar arasında hem de hazır olmayanlar arasında yapılan sözleşmelerde söz konusu olur.

• Öneri için bir süre öngörüldüğü hallerde öneren sürenin sonuna kadar önerisi ile bağlıdır.

Kabulcünün bu sürenin sonuna kadar öneriye uygun bir irade beyanında bulunmaması halinde öneren önerisi ile bağlı değildir. Bu süre sonunda yapılan kabul beyanları ancak yenir bir öneri olarak değerlendirilebilir.

• Önerinin bağlayıcılık süresi serbestçe kararlaştırılabilir.

(69)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

aa. Öneri

2. Süresiz Öneri

• Öneren önerisi ile bağlılık süresini tayin etmemiş olabilir. TBK süresiz öneride önerinin bağlayıcılık süresi için ikili bir ayrım yapmıştır.

• 1. Hazırlar Arasında Yapılan Sözleşme Görüşmelerinde bağlılık süresi oldukça kısadır.

Kabulcü hemen öneriyi kabul etmezse öneren önerisi bağlılıktan kurtulur. (TBK 4)

• 2. Hazır olmayanlar Arasındaki Sözleşme görüşmelerinde Bağlayıcılık süresi ise TBK’ya göre zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaşmasının bekleneceği ana kadar geçen zaman parçasıdır.

• Burada bu zaman hesaplanırken

• Önerinin Kabulcüye Varması İçin Gereken Süre

• Kabulcünün Düşünme Süresi

• Kabul Haberinin Önerene Varması İçin Geçen Süre’nin hesaplanması ile önerenin önerisi

ile bağlılık süresi hesaplanır.

(70)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

ab. Kabul

• Kabul öneriyi değiştirmeyen ve onunla uyum içinde bulunan irade açıklamasıdır. Bir

iradenin kabul sayılabilmesi için öneri ile tam bir uyum içinde olması ve öneride değişiklik yapmaması gerekir. Öneriyi değiştiren irade açıklaması kabul değil ancak yeni bir öneri olabilir.

aaa. Açık Kabul

• Kabul iradesi herhangi bir yorumu, tahmini, varsayımı gerektirmeden açık ve net bir şekilde buna uygun araçlarla ortaya konulmuş ise çık kabul söz konusudur.

bbb. Örtülü Kabul

• Kabulcü, kabul iradesini buna uygun araçlarla değil de bu anlama gelecek başka davranış biçimleri ile ortaya koyuyorsa örtülü kabul söz konusudur.

• Örtülü kabul için, bir sözleşmenin kurulabilmesi için açık kabule ihtiyaç duyulmaması ve önerinin münasip bir süre içinde reddedilmemiş olması gerekir.

• Öneren, kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda

değilse, öneri uygun bir sürede reddedilmediği takdirde sözleşme kurulmuş sayılır.

(71)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

c. İrade Beyanlarının Birbirine Uygun Olması

• Tarafların irade beyanları, sözleşmenin tüm esaslı noktaları itibari ile birbirine uygun olduğu takdirde sözleşme geçerli olarak kurulmuş olur.

• Birbirine uygun olması gereken irade beyanları sözleşmenin esaslı ve tali unsurlarında anlaşmayı gerektirir.

• İrade beyanlarının birbirine uygun olmamasında iki durum söz konusu olabilir.

• Bunların birincisi açık uyuşmazlık halidir. Bu uyuşmazlık türünde tarafların irade

beyanları, sözleşmenin esaslı noktaları bakımından birbirine uygun değildir. Bu durumda taraflar sözleşmenin kurulmasını istemezler.

• İkinci tür ise gizli uyuşmazlık türüdür. Taraflar irade beyanlarının birbirine uygun olduğunu

zannederler fakat gerçekte iradeleri birbirine uygun değildir. Bu uyuşmazlık ise tek taraflı

gizli uyuşmazlık ve iki taraflı gizli uyuşmazlık olarak ikiye ayrılır.

(72)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

c. İrade Beyanlarının Birbirine Uygun Olması

• Tarafların irade beyanları, sözleşmenin tüm esaslı noktaları itibari ile birbirine uygun olduğu takdirde sözleşme geçerli olarak kurulmuş olur.

• Birbirine uygun olması gereken irade beyanları sözleşmenin esaslı ve tali unsurlarında anlaşmayı gerektirir.

• İrade beyanlarının birbirine uygun olmamasında iki durum söz konusu olabilir.

• Bunların birincisi açık uyuşmazlık halidir. Bu uyuşmazlık türünde tarafların irade

beyanları, sözleşmenin esaslı noktaları bakımından birbirine uygun değildir. Bu durumda taraflar sözleşmenin kurulmasını istemezler.

• İkinci tür ise gizli uyuşmazlık türüdür. Taraflar irade beyanlarının birbirine uygun olduğunu

zannederler fakat gerçekte iradeleri birbirine uygun değildir. Bu uyuşmazlık ise tek taraflı

gizli uyuşmazlık ve iki taraflı gizli uyuşmazlık olarak ikiye ayrılır.

(73)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

d. Sözleşmenin Kurulma Anı

• Bu konu hukuki işlem ehliyeti, ölüm halinde mirasçıların kurulmuş olan sözleşmeden sorumlu olup olmamaları, ifa zamanı gibi noktalarda önem taşımaktadır.

• Hazırlararası sözleşmelerde, sözleşme kabulcünün kabul haberini açıkladığı anda kurulur.

• Hazır olmayanlar arasındaki sözleşme görüşmelerinde ise sözleşmenin kurulma anı açısından, açık kabule ihtiyaç olup olmaması bakımından ikili bir inceleme gereklidir.

aa. Açık Bir Kabule İhtiyaç Varsa

• Süreli bir öneri söz konusu ise: bu süre sonuna kadar açıklanması gereken kabul beyanının önerene vardığı anda sözleşme kurulmuş olur.

• Süresiz bir öneri varsa: TBK md. 5/I’e göre yapılacak süre hesaplamalarından belirlenen sürenin sonuna kadar açıklanacak kabul haberinin önerene vardığı anda sözleşme

kurulmuş sayılır.

• Gecikmiş kabul halinde: gecikmiş bir kabul varsa öneren hemen kabul edene önerisi ile bağlı olmadığını bildirmek zorundadır.

bb. Açık Bir Kabule İhtiyaç Yoksa

• Açık bir kabule ihtiyaç olmayan hallerde öneri kabulcüye vardığı anda sözleşme kurulur.

• Bu durumda sözleşmenin kurulmuş sayılması için kabulcünün öneriyi makul bir süre

içinde reddetmemiş olması gerekmektedir.

(74)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ A. SÖZLEŞMENİN KURULMASI

e. Sözleşmenin Hüküm ve Sonuç Doğurma Anı

• Bir sözleşmenin kurulma anı ile hüküm ve sonuç doğurma anı birbirinden farklı olabilir.

• Sözleşme kurulduğu halde, hüküm ve sonuçlarını daha önceki bir tarihte doğurmaya başlamış olabilir.

• Hazırlararası sözleşmelerde sözleşmenin kurulma anı ile hüküm ve sonuç doğurma anı aynı anda gerçekleşir.

• Hazır olmayanlar arasındaki sözleşmelerde açık bir kabule ihtiyaç varsa sözleşme hüküm ve sonuçlarını, kabul haberinin gönderildiği andan itibaren doğurur.

• Hazır olmayanlar arasındaki sözleşmelerde açık bir kabule ihtiyaç yoksa durum farklıdır;

TBK 11/II’ye göre «Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme önerinin ulaşma anından başlayarak hüküm doğurur.»

• Sözleşmenin kurulma anı ile hüküm ve sonuçlarını doğurma anının belirlenmesi bazı

hallerde önem taşımaktadır. Örn: satılan malın bedelinin cari fiyatlara veya borsaya bağlı

olduğu sözleşmelerde sözleşmenin kurulma anı ile hüküm ve sonuçlarını doğurduğu anın

bilinmesi önem taşır.

(75)

4. HAFTA

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

B. SÖZLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜ- SÖZLEŞME ÖNCESİ SORUMLULUK

C. SÖZLEŞMENİN GEÇERLİLİĞİ

Referanslar

Benzer Belgeler

• Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları

• Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda

Ağır ihmal; hukuka aykırı sonucu meydana getiren fiil işlenirken böyle bir fiil işleyen herkesin göstereceği dikkat ve özeni göstermemektir. Başka bir ifadeyle, normal bir

Ancak gerçekleşen maddi veya manevi zararla yapıdaki bozukluk veya bakım eksikliği arasındaki uygun illiyet bağını kesecek nitelikteki mücbir sebep, zarar görenin kusuru

• Müteselsil sorumluluk, (zincirleme sorumluluk, birlikte sorumluluk) sorumluluk hukukunda farklı bir yeri bulunmaktadır. Müteselsil sorumluluk, aynı zararın oluşmasında rolü

olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri

• Alacaklının kendisine sunulan edimi haklı bir sebep olmaksızın reddetmesidir. • Kusurlu olmasına gerek yoktur. • Alacaklının temerrüdü kural olarak borcu sona

c) Cezai şarttan doğan borç asıl borcun yanında fer’i bir borç niteliğindedir... BORÇ İLİŞKİSİNDE ÖZEL DURUMLARB. II. CEZA KOŞULU, BAĞLANMA PARASI VE CAYMA