• Sonuç bulunamadı

Başbakan Davutoğlu nun Eskişehir Mitingi konuşmasının tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Davutoğlu nun Eskişehir Mitingi konuşmasının tam metni"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Davutoğlu’nun Eskişehir Mitingi konuşmasının tam metni

Mayıs 15, 2015 - 11:07:00

Yunus Emre’ye selam olsun, Nasrettin Hoca’ya selam olsun mizahımızın, latifemizin piri ve demokrasimizin piri Adnan Menderes’e, onun şehit arkadaşı Hasan Polatkan’a selam olsun.

Eskişehir bir harman şehirdir gönlümüzün yüreğindeki harmandır. Kayı Boyları, Türkmen Boyları geldiğinde burada bu harmanda bir devlet kurdular. Devletimiz küçülmeye başladığında Kırım’dan, Kafkasya’dan, Balkanlar’dan gelenler Eskişehir’de milletimizin harmanı oldular. Her yerden gelene kucak açana, her geleni bağrına basan Eskişehir’e selam olsun. Ve tabii gelin alıp, gönül alıp, gönül verdiğim Eskişehir’e selam olsun. Bacılarıma, baldızlarıma, kardeşlerime, kayınbiraderlerime selam olsun. Ne güzel demişsiniz Yesevi’nin hikmeti, Mevlana’nın emaneti yok milletin endişesi, Eskişehir’in eniştesi. Bugün benim gönül günüm, Afyon Sare Hanım’ın doğduğu yer, büyüdüğü yer Eskişehir, dolayısıyla Eskişehir’den gelin aldım.

İstiklal Harbi’nde savaşın en büyüğünü, en güzelini, yiğidini bir cihat olarak vermiş olan bu vatan topraklarının İstiklal Harbinin merkezi Eskişehir’e selam olsun. Eskişehir’in her bir köşesine selam olsun. Alpu’ya selam olsun, Beylikova’ya selam olsun, Çifteler’e selam olsun, Günyüzü’ne selam olsun, Han’a selam olsun, İnönü’ye selam olsun, Mahmudiye’ye selam olsun, Mihalgazi’ye, Mihalıççık’a selam olsun. Odunpazarı’na selam olsun, Sarıcakaya’ya, Seyitgazi’ye selam olsun, Sivrihisar’a selam olsun, Tepebaşı’na selam olsun Tepebaşına.

Aziz Eskişehirliler, sizleri biraz beklettik hakkınızı helal edin. Ancak Afyon, Bilecik ve Eskişehir öyle güzel mitingler, toplantılar yaptık ki gecikmeme rağmen şunu biliyordum, hava kararsa da Allah muhafaza yağmur miting anında olmasın ama yağmurda yağsa ne olursa olsun Eskişehir Meydanı eniştesini bekler dedim. Ve beni mahcup etmediniz bir kez daha teşekkür ediyorum. Ucunu göremediğim, sonunu göremediğim bu kalabalıktaki en arkadaki kardeşime de selam ediyorum.

Balkonlardaki hemşerilerime selam ediyorum.

Eskişehir, biz Eskişehir’i gönlümüze yazmıştık, anlaşılan Eskişehir’de bizi gönlüne yazmış, biz Eskişehir’i hep gönlümüzde tutacağız. Siz de eniştesiniz hep gönlünüzde tutacak mısınız? ("Evet"

sesleri) Tutacak mısınız? ("Evet" sesleri) İşte bu bir ahitleşmedir. Eskişehir’in tarihi, Eskişehir’in dili, Eskişehir’in insanı bizi konuşur.

Bugün 15 Mayıs, dün 14 Mayıs’tı. (“ Sen bize Reis’in emanetisin” sesleri) Siz bize milletin emanetisiniz Allah razı olsun. Cumhurbaşkanımıza da buradan bir selam edelim. (“Reis emaneti Başbakanımız oldu seviyoruz seni Ahmet Davutoğlu” sesleri) Biz de sizi seviyoruz Eskişehirliler, Allah biliyor gönülden seviyoruz gönülden seviyoruz ve sevmeye devam edeceğiz.

Bakınız dün 14 Mayıs’tı dün Yassı Ada’daydık, şehit Başbakanımız Adnan Menderes’in manevi huzurunda. Orada bir yiğit daha varda Eskişehir’in yiğidi Hasan Polatkan Allah rahmet eylesin. Bu Miraç Kandilinde hem sizlerin Miraç’ını tebrik ediyorum, hem de bir kez daha şehitlerimize rahmet ediyorum, rahmet okuyorum Allah rahmet eylesin. Ama şunu ifade etmek isterim: Hemen aldığımız ilk kararı burada zikredeceğim, Eskişehir’e ilk müjdeyi vereceğim, sonra da Yassı Ada üzerinden

demokrasimizi konuşacağız.

(2)

İnşallah biraz önce indiğim Eskişehir Havalimanın adı Hasan Polatkan Havalimanı yapıyoruz. Ta ki inen her uçak, inen her yolcu, giden her yolcu Türk demokrasi tarihinin bu aziz şehidine hürmet etsin, Fatiha bağışlasın. (“Başbakan Ahmet vatan sana emanet” sesleri) Vatan bize, sandık size emanet size.

Sandığa sahip çıkacak mıyız inşallah? ("Evet" sesleri) 7 Haziran’da bir demokrasi dersi verecek miyiz?

("Evet" sesleri) 5’te 5 yapacak mıyız? ("Evet" sesleri) İşte Eskişehir. En sonunda söyleyecektim, bunu en başında söylemiş olayım sonunda tekrar geleceğiz. Siz bize 5 milletvekili verin inşallah 6.

milletvekili enişteniz Ahmet.

Şimdi gelin hep beraber muhasebe yapalım hem sizlerle, hem Türkiye’nin aziz ülkemizin her

köşesindeki vatandaşlarımızla. Bundan 65 yıl önce 1950’de 14 Mayıs’ta Adnan Menderes milli iradeyle iktidara geldi. Ama daha önemlisi Eskişehir’in farkını gösteren bir özellik 1 Mayıs 1948’de demokrasi yoluna çıkarken Adnan Menderes’in ilk miting yaptığı şehir Eskişehir’de Eskişehir. Çünkü Adnan Menderes biliyordu, Eskişehir’i arkasına alan milli iradeye sahip çıkar. Çünkü Adnan Menderes

biliyordu Eskişehir milletimizin harmanlandığı şehirdir. Çünkü o biliyordu Eskişehir Türk demokrasinin beşiği olacak. O mübarek insan, o demokrasi Fatihi ve şehidi millete hizmetten başka bir şey

düşünmedi. Ama darbeciler, cuntacılar onu ve iki aziz arkadaşını şehit ettiler. Bakınız Dışişleri Bakanı olduğumda görevi alır almaz İstanbul’a ilk ziyaretimde Fatin Rüştü Zorlu’yu selefimi ziyaret ettim, hem Hasan Polatkan’a, hem Adnan Menderes’e Fatiha bağışladım. Başbakan olduktan sonra ilk ziyaretimde Ebû Eyyub El-Ensârî’den ve Fatih Sultan Mehmet Han’dan sonra Adnan Menderes’in huzuruna vardım, şimdi de demokrasi fişeğini, işaret fişeğini burada yaktığı için Eskişehir’in huzurundayım. Size söz veriyorum kim ne yaparsa yapsın, kim hangi tuzağı kurarsa kursun Eskişehir şahit olsun ki, demokrasiden, özgürlüklerden milli iradeden bir an dahi, bir santim dahi taviz vermeyeceğiz.

Oradan çağrıda bulundum dedim ki, artık Yassı Ada özgürlük ve demokrasi adasıdır. Orada

gençlerimizin görmesi, öğrenmesi, demokrasinin kıymetini bilmeleri için demokrasi müzesi kuracağız ve orada onları anacağız. Ve bir çağrıda daha bulundum bugünde bulundum, diğer muhalefet

liderlerine gelin hep beraber geçmişteki bütün darbeleri, bütün vesayet planlarını, milli iradeye set vuran bütün teşebbüsleri birlikte lanetleyelim, gelin hep beraber bir kez daha Eskişehir’den

sesleniyorum 27 Mayıs’ı birlikte lanetleyelim, 12 Mart’ı birlikte lanetleyelim, 12 Eylül’e birlikte tavır koyup, sivil anayasayı birlikte yazalım, 28 Şubat’ın kalıntılarını birlikte temizleyelim. 27 Nisan

e-muhtırasına birlikte karşı çıkalım, ama onlar yapmadılar. Hala ses veriyoruz, sesleniyoruz ama çıkıp da mertçe ne Kılıçdaroğlu, ne Bahçeli bütün darbelere karşıyız diyemediler. İşte çıksınlar 27 Mayıs’ı bu darbeyi lanetliyoruz bir desinler ve milletin huzuruna öyle çıksınlar. Ama dün de söylediğim gibi inşallah bu özgürlük adası yapıldıktan sonra bir 27 Mayıs günü Meclis’e kilit vurulan o acı günün hatırasının yaşandığı bir günde Meclis’i inşallah Yassı Ada’da Menderes’in aziz huzurunda toplantıya çağıracağız ve bir daha kimse bu milletin, bu milletin iradesine ket vuramayacak.

Aziz Eskişehir, Hasan Polatkan’ın demokrasisine, onun demokrasi mirasına sahip çıkacak mıyız? ("Evet"

sesleri) Kim ne yaparsa yapsın, kim ne tuzak kurarsa kursun demokrasiyi egemen kılacak mıyız?

("Evet" sesleri) Özgürlüklere sahip çıkacak mıyız? ("Evet" sesleri) İnsan onurunu aziz tutacak mıyız?

("Evet" sesleri) Bizim 7 Haziran’da çıktığımız yol aslında Şeyh Edebali’nin yoludur. Osmanlı’yı adaletle cihan devleti yapanların yoludur, İstiklal Harbinde İzmir’e doğru yürüyen İstiklal kahramanlarının yoludur ve idam sehpasına onurla yürüyen Hasan Polatkanların yoludur. (“Dik dur eğilme kayınçolar seninle” sesleri) Kayınçolar bizimleymiş, baldızlarda bizimle mi? ("Evet" sesleri) Allah razı olsun bizimle olduğunu gösterdiniz.

Şimdi dikkat ederseniz son 3 yıl içinde zorluklarla elde ettiğimiz demokrasiye çok tuzaklar daha kuruldu. Gezi olaylarıyla, milli iradeyle işbaşına gelen Hükümeti sarsmak istediler, sarsa bildiler mi?

("Hayır" sesleri) Sarsabilirler mi? ("Hayır" sesleri) Arkasında Adnan Menderes’in mirasını taşıyanları engelleyebilirler mi? ("Hayır" sesleri) Baktılar ki engel olamadılar bu sefer 17-25 Aralık tuzaklarını kurdular ve dönemin Başbakanı diye Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakandı onun hakkında

(3)

iddianame tertiplediler. Aynen Yassı Ada mantığı, Salim Başol mantığı, sizi buraya getiren irade böyle istiyor diyen mantık. Şimdi bu kumpası kuran savcılardan biri diyor ki, bunların akıbeti de bunların dediği Cumhurbaşkanımız ve ben. Adnan Menderes gibi olacak diye bizi tehdit ediyor. Ey Eskişehir, bizi tanıyan Eskişehir biz bu tehditlere pabuç bırakır mıyız? ("Hayır" sesleri) Bakın ne güzel yazmışsınız Hoca Ahmet Yesevi’nin izinde yürüyenler, bunlara bu tehditlere hiç kulak asar mı? Hele Mevlana demişsiniz bugün Miraç Gecesi Mevlana’yı okuyan herkes için Hazreti Mevlana ölümü nasıl

karşıladıysa, ölüme düğün gecesi diyerek, Şeb-i Arus diyerek nasıl yaklaştıysa biz Hazreti Mevlana yolcuları ölümü gördüğümüzde yüreğimiz sadece ahiret hesabıyla titrer. Başka hiçbir şekilde ne ölümden korkarız, ne zulümden korkarız. Biz doğduğumuz anda ölüme iman etmişiz.

Şimdi dikkat ediniz Cumhuriyet Halk Partisi ve HDP aynı şekilde aynı argümanlarla milletin karşısına çıkıyorlar. Perde gerisinde iş bölümü yapmışlar paralelcilerin aklıyla. Diyorlar ki, AK Parti nerede kuvvetliyse onun karşısında kim varsa onu destekleyelim. Bazı yerlerde paslaşıyorlar şu şehirde AK Parti kuvvetli mi, karşısında HDP mi var? Paralelciler, CHP, MHP hepsi onu destekliyor. Başka bir şehirde MHP mi öne çıkıyor, CHP’yle, MHP paslaşıyor veya CHP öndeyse onlar paslaşıyor. Arkada da bu orkestrasyonu paralelciler yapıyor ve onun arkasında da uluslararası bir üst akıl ondan

bahsedeceğim. Ama öğrenciler bilirler sınavda bir kural vardır hani ÖSYM’de burası eğitim şehri olduğu için ondan misal vereyim. Hani dört yanlış bir doğruyu götürür öyle bir kural var değil mi?

Yalnız bu sınavda bir doğru, dört yanlışı götürür dört yanlışı. Buradaki doğru AK Parti’dir, AK Parti meydana çıktı mı dört yanlış birden gider.

Yanlış bir, millete tek parti döneminde zulüm eden, 27 Mayıs’a açıkça karşı çıkamayan, vesayetçilerle işbirliği yapan CHP.

Yanlış iki, milliyetçilik demekle birlikte 2002’de Türkiye’yi namerde muhtaç edip sonra koltuğu bırakıp giden MHP.

Yanlış üç, Batı’da özgürlük barış deyip, Doğu’da 6-7 Ekim provokasyonu yapan Kudüs Yahudilerin mekanıdır diyen HDP.

Yanlış dört, bütün bunlarla işbirliği yapan paralel.

Şimdi Eskişehir bu dört yanlışı bir doğruyla götürecek miyiz? ("Evet" sesleri) Götürecek miyiz? ("Evet"

sesleri) Bir doğru var onlar paralel, onlar üçgen, üç parti bir paralel. Biz ise neyiz biliyor musunuz?

Dümdüz istikamet üzere yürüyen sıratı müstakim yolcularıyız, sıratı müstakim. Doğru yolun yolcuları, istikamet üzere olanlar Miraç Kandiliniz mübarek olsun. Bu mübarek gecede nice duaların, nice dualı ellerin semaya yükselip bu milletin hayırla idare edilmesi için dua ettiğini biliyoruz.

Şimdi gelin mazlumlardan bahsedelim mademki mazlumlar dedik. Miraç, Miraç deyince akla ne gelir?

Mescid-i Aksa, yani Hazreti Peygamberin mübarek Kabe’den Mescid-i Aksa’ya gidişi manevi yükseliş.

Peki, şimdi birisi çıkmış diyor ki, HDP Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Kudüs Yahudilerin kutsal mekanıdır diyor. Siz bunlara haddini bildirecek misiniz? ("Evet" sesleri) Miraç’ın o yüce Miraç’ın mekanı Mescid-i Aksa Müslümanlarındır, Müslümanların kalacaktır diyecek misiniz? ("Evet" sesleri) Şimdi gelin

Kılıçdaroğlu geçenlerde bizi eleştirmek için diyor ki, bizim neden İsrail’de büyükelçimiz yok. Be ey gafil, sen Mavi Marmara şehit edilenleri unuttun mu, sen Mescid-i Aksa’ya postalla giren İsrail askerlerinin ağzıyla mı bize soru soruyorsun? İşte Miraç gecesinde burada Eskişehir’i, Yunus Emre’yi, Aziz Mahmud Hüdayi’yi hepsi Eskişehirli olan bu ulu erenlerin huzurunda söylüyorum, biz zalimlerle asla dost

olmayacağız asla. Biz Mescid-i Aksa’yı kirletenlerle, Filistin’de gencecik gençleri, çocukları

katledenlerle dost olmayacağız. Onun için bizden hesap sormaya kalkıyorlar. Biz Filistinli masumlara, Suriyeli mazlumlara, Somali’ye kucak açtığımız için uluslararası çevreler, onların işbirlikçileri bize hesap sormaya kalkıyorlar bunlarda onların sözcüleri. Bunlar onların sözcüleri ama, biz milletin sözcüsüyüz, biz tarihin sözcüsüyüz.

(4)

Aziz Eskişehirliler, yine Eskişehir’i özellikle biraz önce zikrettim harman şehir diye. Buradan devletimiz cihan devletimiz harmanlandı, bu topraklarda büyüdü, serpildi, tohumdan fidan, fidandan çınar oldu.

Balkanlara, Ortadoğu’ya, Kafkaslara, Afrika’ya bir gölgelik oldu 7 iklime hükmetti. Küçülmeye

başladığımızda birçok uluslararası komployla vatan toprakları işgal edildiğinde bütün o topraklardaki kardeşlerimiz Anadolu’ya sığındılar. Kırım Tatarları geldiler Anadolu’ya ve Eskişehir’e geldiler.

Balkanlarda muhacirler saf saf Anadolu’ya geldiler, Mahmudiye adı bunun için hep böyle güzel

isimlerle Eskişehir’de mekan kıldılar. Eskişehir bizim millet harmanız oldu. Şimdi bütün bu muhacirlere, bu yolculara, Evlad-ı Fatihan’a kucak açmış Eskişehir’e gelip Kılıçdaroğlu geçen sene diyor ki, bu 2 milyon Suriyeli niye Türkiye’ye geldi, bunun sorumlusu kim? Şimdi soruyorum Eskişehirliler Allah aşkına, vicdanımıza seslenerek soruyorum, Balkanlardan, Kafkaslardan, Kırım’dan gelen ve burada milli harmanı oluşturanlar Suriye’de bıraktığımız Bayır Bucak Türkmenlerini zalim Esad’a terk eder miyiz? ("Hayır" sesleri) Emin olun, bunlar o dönemde parti başkanı olsalardı, Jivkov’dan kaçıp gelen, mazlum Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımıza karşı çıkarlardı, Kırım Tatarlarına karşı çıkarlardı. Şimdi biz nasıl bırakırız Türkmenleri, oradaki kardeşlerimiz, Suriye’deki mazlumları, Arapları, Kürtleri,

Müslümanları, Hristiyanları?

Bilsinler, Eskişehir’den söylüyorum, ya Rab, bize öyle bir kudret ver ki bütün mazlumları bağrımıza basabilelim.

Bunların zihniyeti böyle. Bakın, ilk defa değil bu, bunların tarihinde var, Azerbaycan’dan 1944’te Stalin zulmünden kaçan Azeriler, 176 Azeri kardeşimiz -diyoruz ya can Azerbaycan, canımız, yüreğimiz- oradan gelirler, Iğdır’da Boraltan Köprüsü’nde, Türkiye’ye, Anavatana sığınmak isterler. Oradaki komutan Ankara’ya sorar, tek parti dönemi. Hani 27 Mayıs’a karşı çıkamayanlar var ya, o zaman da zalimler karşısında talimat gönderirler, bu Azeri kardeşlerimiz Ankara’dan CHP’nin talimatıyla Ruslara teslim edilir, hepsi köprünün karşısında şehit edilirler.

Bir Azeri şair onun üzerine bir şiir okur, bu göçleri yaşamız bizler için ibret verici bir şiirdir, der ki:

“Bizi siz öldürün, vermeyin Rus’a, Yakışmaz Türklüğe, sığmaz namusa.

Men ne diyem şu vefasız dağlara, Öz gardaşı dönek olan ağlara.”

Bize bu zilleti yaşatanlar bugün bilsinler, o günkü Türkiye yok, güçlü ve kudretli bir Türkiye var, zalime kimseyi vermeyiz kimseyi, kimseye de bu topraklarda ırkçılık yaptırmayız.

Aziz Eskişehirliler, işte 2002’den bu yana Türkiye öylesine bir kudrete sahip oldu ki, öylesine bir güce sahip oldu ki, artık ayakları üstünde doğrulmuş bir dev var, kimse bu devin diz çökmesine sebep olamaz. Bu dev bir daha diz çökmeyecek. 7 Haziran’da bu gücümüzü, kudretimizi kırmak için bize diz çöktürmek istiyorlar; siz izin verir misiniz? ("Hayır" sesleri)

Bakınız, yine bir kıyas, burada Kayı Boylarının, Türkmen obalarının gelip yerleştiği bu diyarın banisi, o obaların atası Süleyman Şah Suriye topraklarında kaldı. Ama biz onun kutsal mekanını her an koruduk ve en iyi şekilde emanete sahip çıktık. Oraya gittim geçen Pazar ve Süleyman Şah’tan Bilecik’e, Domaniç Yaylası’na, Mihalıççık’a, Eskişehir’e selam getirdim, selam.

Düşünün, bir obayken bile kendi kılıcını, palasını yapabilen o obadan bir beylik, bir cihan devleti çıkmıştı. Şimdi buraya gelenlere, milliyetçilik taslayanlara şunu sorun: 2002 Türkiye’sinde Türkiye en basit silahı bile yapamıyordu, başkalarından hibe alıyordu, parası olmadığı için de hibe almaya çalışıyordu. Kendi tankımızı yapamıyorduk, birilerinden hibe alıp İsrail’e tamire gönderiyorduk. Kendi

(5)

helikopterimizi yapamıyorduk, bize helikopter verenler şart koşuyorlardı, teröre karşı

kullanmayacaksınız diye. Kendi uçağımızı yapamıyorduk, kendi milli piyade tüfeğimizi yapamıyorduk.

Ve o dönemde 3’lü koalisyon vardı. Hani şimdi birileri koalisyondan bahsediyorlar ya, işte bunlar eski Türkiye kafası, tekrar Türkiye’yi muhtaç etmek istiyorlar.

Şimdi aziz Eskişehirliler, sizlerle birlikte bakalım, Türkiye’de nasıl bir millileşme oldu, yerli bir sanayi nasıl gelişti bakalım.

Bakın, geçen hafta Bitlis’ten Muş’a giderken Başbakanlık uçağına iki Atak helikopteri eskortluk yaptı sağ kanatta, sol kanatta. Bu Atak helikopterleri Türk Silahlı Kuvvetleri emrine verilen yüzde 100 Türk yapımı yerli Atak helikopteri. Artık kimseden istemeyeceğiz, kendi helikopterimizi kendimiz yapıyoruz.

Yine zırhlı araçlarla geçtik Süleyman Şah tarafına, bütün zırhlı araçlarımız yüzde 100 Türk yapımı.

Orada Fırtına topu var sınıra yerleşmiş, yüzde 100 Türk yapımı. Şimdi Altay tankımız geliyor 2018’de, yüzde 100 Türk yapımı.

Şimdi Eskişehirliler, bununla gurur duyuyor musunuz? ("Evet" sesleri) Milli tankımızı, milli

helikopterimizi, milli piyade tüfeğimizi, inşallah milli savaş uçağımızı kim yaptı? ("AK Parti" sesleri) Kim yapıyor? ("AK Parti" sesleri) Onlar konuşur... ("AK Parti yapar" sesleri) Onlar konuşur... ("AK Parti yapar"

sesleri) Onlar konuşur... ("AK Parti yapar" sesleri) İtibar ve onur başkasına muhtaç olmamakla.

Dün yine tarihi bir gündü, tarihi bir gün. Neden biliyor musunuz? Dün 14 Mayıs, 14 Mayıs 2013’te Türkiye IMF’ye son borcunu ödedi, son borcunu ve IMF borç defterini kapattı. 2002’de bir IMF memuru Türk ekonomisini idare ediyordu, şimdi onun için bizden intikam almaya kalkıyorlar. IMF’ye borç defterini kim kapattı? ("AK Parti" sesleri) Biz değil namerde, merde dahi Rabbim bir daha bu ülkeyi borçlu kılmasın. ("Amin" sesleri) Değil namerde, merde karşı bile boyun eğdirmesin. (“Amin” sesleri) Bizim davamız bu. Bizim davamız koltuk, mevki, bakan davası değil. Şu güneş batarken, şu karanlık çökmeye başlarken meydanı dolduran onurlu vatandaşlarımızın onurlu bir şekilde dünyada yaşaması;

tek gayemiz, tek hedefimiz bu. Bu konuda da hiçbir vatandaşımızın diğerinden farkı yoktur. Biz ayrım yapmayız, biz Türk, Kürt, Arap, Sünni-Alevi gibi ayrımlar yapmayız. Biz herkese saygı gösteririz.

Şimdi tahrik yapan birçok çevreler AK Parti iktidara yaklaşırken dediler ki; bizim hayat tarzımıza karışacaklar. İşte Eskişehir, işte İstanbul, İzmir, Konya, bütün Türkiye şahit kimsenin hayat tarzına karıştık mı? ("Hayır" sesleri) Kimseye herhangi bir şekilde engel olduk mu? ("Hayır" sesleri) Ama bunu bildikleri halde bir korku salmaya çalışıyorlar, Türkiye’de özgürlükler kısıtlanıyor diyorlar. İşte buradan sesleniyorum; ister AK Parti’ye vermiş olsun, ister vermemiş olsun bütün vatandaşlarımızın

özgürlükleri bizim teminatımız altındadır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak her vatandaşımızın özgürlüklerinin, onurunun korunması için her türlü tedbiri alacağız.

Şimdi Eskişehirliler 28 Şubat’ta yapılan zulümleri unutanlar, 28 Şubat’ın ikna odacıları… ("Dik dur eğilme, AK gençlik seninle" sesleri) 28 Şubat’ın o ikna odacılarını milletvekilli yapanlar, başörtülü kardeşlerimize zulüm seansları yapanları milletvekili yapanlar, bize özgürlük dersi veremez. Biz başı örtülü, başı açık, şu veya bu etnik kökenden, şu veya bu mezhepten bütün vatandaşlarımıza aynı gözle bakarız, hepsi bizim için namusumuz kadar azizdir ve onların onurunu korumak bizim vazifemizdir.

2002’den bu yana her alanda olağanüstü gelişmeler yaşadık hamdolsun, 2002’yle bugünü karşılaştırdığınızda aradaki fark açık bir şekilde ortaya çıkar.

Bakınız, Milli Eğitim Bakanımız buradan, Nabi Bey, benim değerli dostum, onun için sadece eğitimden birkaç rakam vereyim.

(6)

Türkiye’de biz iktidara geldiğimizde 73 üniversite vardı, şu anda 193 üniversite var ve

üniversitelerimiz her alanda olağanüstü bir mesafe kaydetti, bu üniversitelerimizin bütün illerde yaygınlaşması çok büyük bir çaba gösterdik.

Bakınız, şu anda milli bütçemizden en büyük payı Milli Eğitim alıyor, 87,5 milyar Türk Lirası. 2002’de Türkiye’nin toplam bütçesi 119,5 milyardı, yani 2002’nin toplam bütçesinin 3’te 2’si kadar biz sadece şimdi Milli Eğitim’e kaynak aktarıyoruz.

Cumhuriyetimizin bize kadar gelen bütün dönemlerinin ürünü olarak 355 bin derslik vardı, biz buna 240 bin derslik ilave ettik, 30 bin hemen akıllı tahtayı dağıttık, 1 milyon bilgisayarı okullarımıza dağıttık, FATİH Projesiyle olağanüstü bir kampanya başlattık. Şu anda 865 bin öğretmenimiz var, bunun 475 binini AK Parti döneminde göreve başlattık. İstiyoruz ki gençlerimiz bu yeni dönemde en iyi şekilde eğitim alsınlar.

Şimdi Kılıçdaroğlu, günlerdir kendisine meydan okuyorum bir rakam veremiyor. Bakın diyor ki,

Türkiye’de 17 milyon kişi 200 liranın altında yaşıyor. İşte gençler burada, sadece öğrenciye verdiğimiz, lisans öğrencisine verdiğimiz burs miktarı 330 lira bizim, 330 lira. Neden bahsediyor bu Kılıçdaroğlu?

Yüksek lisans öğrencisine 660 lira, doktora öğrencisine 990 lira.

Her aileye bedava kitap veriyoruz. Şimdi 2002’de her ailenin en büyük derdi kitap almaktı, bütün öğrencilerimize bedava kitap veriyoruz.

Öğrencilerimizden bahsetmişken, bir kahraman öğrenciden bahsedip Eskişehir’i bir kez daha yad edeceğim. Mahmudiye’de bir öğrenci, biraz önce gördüm, belki izlemişsinizdir televizyonlarda, Beren, kardeşi Ceren’le birlikte, ikiz, 23 Nisan’da bir esnafın dükkanının önünden geçerken bir Al Bayrak önüne gelir. Küçük, 9-10 yaşlarındaki ilkokul 3. sınıf öğrencisi Ceren bayrağı alır öper ve başına koyar.

Şimdi o Beren’i buraya getirttim. Eskişehir’in bayrak aşkı bu, bayrak aşkı. Beren’i, Ceren’i yetiştiren annelerden Allah razı olsun.

Bu karanlıkta bu Al Bayrağı Eskişehir’de dalgalandıran bütün Eskişehirlilerden Allah razı olsun. Bizim davamız bu Al Bayrağı Türkiye’nin her yerinde, dünyanın her yerinde dalgalandırmaktır.

İşte bizim dönenimizde dünyada en fazla temsil edilen 6’ncı büyük ülke olduk, Al Bayrağı Afrika’nın her köşesinde, Avrupa’nın her köşesinde, Asya’nın, Latin Amerika’nın her köşesinde dalgalandırıyoruz.

Ve bu Al Bayrak artık sadece bizim değil, bütün mazlumların sembolü. Somali’ye gidin her yerde Al Bayrağı görürsünüz, Filistin’e gidin her yerde Al Bayrağı görürsünüz. Makedonya’ya gitmiştim, orada soydaşlarımız dedi ki, bize biraz bayrak gönderir misin Sayın Başbakanım. Söz verdim, Balkanlar’a ve Avrupa’ya dedim, isteyen her eve 3 emanet gönderilecek al bayrak Kur'an-ı Azimüşşan ve Türkçe sözlük her yerde bu kampanyayı başlattık. Bu Miraç gecesinde tekrar tekrar dua ediyor ve hep beraber niyazda bulunuyoruz. Allah bu al bayrağı gölgesinde yaşamayı bütün mazlumlara nasip eylesin. (“Amin” sesleri) Bu Al Bayrağın gölgesinde yaşamayı bütün mazlumlara nasip eylesin (“Amin”

sesleri) Bu Al Bayrağın gölgesini her zaman bize özgürlük diyarı eylesin. (“Amin” sesleri) İşte davamız budur aziz Eskişehirliler, bizimle diğerleri arasındaki fark bu. Bugün Bilecik’te de zikrettim, 72 vilayete gitmeyi düşünüyordum, bu benim 38. mitingim. Ama şimdi karar verdim, inşallah Rabbim sağlık verirse 81 vilayete de gidip her yerde Al Bayrağı dalgalandıracağız. Onlar ise birisi bir bölgeye gider, diğeri başka bir bölgeye, üçüncüsü başka bir bölgeye. Şimdi Eskişehir, bir ses ver de duysunlar;

Türkiye’nin her yerinde Al Bayrağı ve AK Bayrağı dalgalandıran yegane parti… ("AK Parti" sesleri) Yegane parti… ("AK Parti" sesleri) Dünyanın her yerinde bu aziz bayrağı mazlumlarla birlikte dalgalandıran parti… ("AK Parti" sesleri) Bu sembolü dünyaya anlatan adalet adalet adalet diye haykıran hareketin temsilcileriyiz biz. Tabii bize karşı çıkacaklar, zalimler bize karşı çıkacak. Birtakım karşı tuzaklarla Türkiye’nin önünü kesmeye çalışanlar bize karşı çıkacaklar. Onların işbirlikçileri karşı çıkacak. Hiç önemli değil, hiç gam değil, 4 yanlış değil 44 yanlış yan yana gelse değil mi ki millet

(7)

arkamızdadır, biz bu yolda ebediyete kadar yürüyeceğiz. 12 yılda her alanda olağanüstü hamleler yaptık. 737 hastane inşa ettik, 1737 sağlık merkezi inşa ettik. 18 bin kilometre duble yol yaptık. Hızlı trenlerle Türkiye’yi birbirine bağlıyoruz. Her alanda, her alanda olağanüstü hamleler içindeyiz. Milli eğitimde, ulaştırmada, sağlıkta. Hızımızı kesmeye çalışıyorlar, hızımızı kesemezler. Bizi sendeletmeye çalışıyorlar, bizi sendeletemezler. Bu yol kutlu bir yoldur ve menzile ulaşacağız. Menzil nedir bilir misiniz Eskişehirliler? Menzil, 2023’te küresel güç olan Türkiye’dir.

Sorun, gidin Orhun anıtlarına, Yunus Emre’nin güzel Türkçesinin başladığı yerlere sorun, size kim sahip çıktı deyin, cevap verecekler. AK Parti döneminde Türkiye Cumhuriyeti. Gidin Kosova’ya sorun,

Bosna’ya sorun, Somali’ye sorun. Sizdeki tarihi eserlere, ecdat yadigarına kim sahip çıktı diye sorun, onlar hep AK Parti döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti diyecekler. Her köşesini Dışişleri Bakanı olarak da gezdim, Başbakan olarak da gezdim. Yine burada Hoca Ahmet Yesevi’nin, Horasan erenlerinin, Kayı Boylarının huzurunda söz veriyorum; dünyanın neresinde olursa olsun her yerde ecdadın mirasına da, onların bıraktığı eserlere de, insanlara da sahip çıkacağız. Kırım’da, o güzel Kırım’da, o yüreğimizi sızlatarak andığımız güzel Kırım’da biz gelmeden önce ev sözü verilmişti Tatar kardeşlerimize, hiçbiri yapılmamıştı. Binlerce evi Kırım’da biz verdik biz. Şimdi de her yerde her şartta yurt dışında gönül coğrafyamızın her köşesinde hizmete devam edeceğiz.

Aziz Eskişehirliler, güneş battı, ama bizim aşkımız, sevdamız devam ediyor. Bakıyorum öyle coşkulusunuz ki acaba çok beklettim mi diye düşünüyorum, ama bu coşkuya cevap vermeden de ayrılmak mümkün değil. Coşkumuza coşkuyla cevap verecek misiniz? ("Evet" sesleri) İnşallah Eskişehir’de 6 milletvekilini de bize verecek misiniz? ("Evet" sesleri) Allah sizden razı olsun. Şimdi geliniz, Eskişehir için o güzel planlarımızdan, sözlerimizden de bahsedelim, müjdelerimizden de. Beni en fazla heyecanlandıran husus nedir biliyor musunuz? Eskişehir’i mihenk noktası kılan husus. Bakın hızlı tren, yüksek hızlı tren Eskişehir’den Ankara’ya bağlandı. Sonra İstanbul’dan Eskişehir’e bağlandı.

Ama aziz Eskişehirliler, biliyorlardı ki benim gönlümün bir yarısı Konya’da, bir yarısı Eskişehir’de.

Eskişehir’le Konya da bağlandı.

Şimdi bakın, haritayı gözünüzde canlandırın Eskişehirliler, Eskişehir nerede duruyor. Şurada duruyor.

Buradaki, Anadolu’daki ilk başkentimiz Konya, Selçuklu Başkenti Konya’yı, Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’yla ve Cihan İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’la ve dahi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başkenti Ankara’yla birleştiren yüksek hızlı trenlerin merkezi Eskişehir’dir. İnşallah Bursa’dan Bilecik’e, Bilecik’ten de Eskişehir’e gelecek hızlı tren. Bu ne demektir biliyor musunuz? Selçuklu’da siz varsınız Eskişehir, Osmanlı’da siz varsınız Eskişehir, Cumhuriyet’te siz varsınız Eskişehir. Gelecekte bu tohum bir fidan halinde yükseldiğinde çınar gibi yükselecek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin harman şehri Eskişehir’dir, Eskişehir olacaktır.

Onun için Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti oldu. Ne güzel bir Dede Korkut Parkı kazandırdık size.

Geçen sefer Kongre için geldiğimde gezdim. Dede Korkut’un duası başımızın tacı olsun. Der ki Dede Korkut: Han’ım hey diye Han’a seslenir; Han’ım hey, Allah imanından seni ayırmasın. Allah seni

namerde muhtaç eylemesin. Dualar eder ve kükrer: “Han’ım hey, dünyaya adalet dağıtasın adalet. Biz Dede Korkut’un, Hoca Ahmet Yesevi’nin çizgisinden gelmişiz. Dede Korkut Parkınız hayırlı olsun. Hep o parka gittikçe hep Dede Korkut’u hatırlayın, bizi biz yapan değerleri hatırlayın ve Dede Korkut’un öğütlerine uyup bu ülkeyi namerde muhtaç olmaktan kurtaran AK Parti’yi hatırlayın, AK Parti’yi.

Şimdi gelirken, bir güzel müjdeyi daha paylaşalım, özellikle Eskişehirsporlu kardeşlerim bilsinler;

gelirken Başkan 50. yıl için Eskişehir’in bu atkısını bana verdi. İnşallah Eskişehir daha nice 50. yıllarda başarılara imza atar. Ama biz 70’li yıllarda Eskişehirspor o zaman Anadolu’nun yükselen ilk takımı olduğu için İstanbul’da otursak da, başka takımlara gönlümüz de meyletse hep Eskişehirsporlu olduk, hep Eskişehirsporlu, hep başarılarına bu gözle baktık. Şimdi de Eskişehir’de 33 bin kişilik yepyeni görkemli bir stadyum inşa ediyoruz. Eskişehirspor’a hayırlı olsun. Eskişehirsporlular, stadyumu kim inşa ediyor? ("AK Parti" sesleri) Kim inşa ediyor? ("AK Parti" sesleri) Onlar konuşur… ("AK Parti yapar"

(8)

sesleri) Eskişehir’i Türk Dünyası Kültür Başkenti kim yaptı? ("AK Parti" sesleri) Kim yaptı? ("AK Parti"

sesleri) Eskişehir’i dünyaya kim tanıttı? ("AK Parti" sesleri) Kim tanıttı? ("AK Parti" sesleri) Onlar konuşur… ("AK Parti yapar" sesleri)

Eskişehir, emin olunuz bütün bu kavşak üzerinde hem sanayinin, hem ticaretin, hem kültürün ve turizmin merkez şehri olacak, merkez şehri olacak. Ama yine stadyumla ilgili müjdem bitmedi. İnşallah stadyum yeni yerine taşındığında eski stadyumun yerinde de Türkiye’nin en büyük meydanı olacak, en büyük meydanı, 55 bin metrekare. Kızılay’dan da, İstanbul’da Taksim’den de daha büyük bir meydan.

Ayrıca, üç hastane yapıyoruz. 600 yataklı Yunus Emre Hastanesi. Ve büyük projemiz, sağlıkta sembol projemiz 1081 yataklı Eskişehir şehir hastanesinin projelerini tamamladık, Allah hayırlı eylesin, şifa mekanı eylesin.

Birçok alanda Eskişehir’e gereken, özellikle de organize saniye bölgeleri babında iki adet daha organize sanayi bölgesi inşa ediyoruz. Bilim kültür ve sanat merkezi kuruyoruz. Nasıl hızlı tren buradan geçiyorsa, bir şey daha Eskişehir’den geçecek. O da ne biliyor musunuz? Azerbaycan’dan bahsettik ya, Azerbaycan’da gelip Anadolu topraklarından geçen doğalgaz hattı TANAP Eskişehir’den geçecek Eskişehir’den.

Özetle; hızlı tren, otoyollar, doğalgaz hatları, bütün bütün önemli ulaşım hatları Eskişehir’den geçip Eskişehir’e selam duracak, selam duracak. Ve daha çok sayıda inşallah dünyanın her yerinden Yunus Emre’den feyz almak isteyenler, Nasrettin Hoca’yı tanımak isteyenler Aziz Mahmud Hüdai’nin nefesini duymak isteyenler inşallah Hasan Polatkan Havalimanına inip Hasan Polatkan Havalimanından

Eskişehir’e ulaşacaklar.

İşte bu büyük hedefler, bu büyük yolda en önemli eşiklerden birisi 7 Haziran seçimleridir. 7 Haziran seçimlerinde inşallah tekrar biz emaneti verdiğinizde 2023’e doğru güven ve istikrar içinde yolumuza devam edeceğiz. Ama birileri hayal olarak söylese de, tuzaklar kurup, kumpaslar kurup koalisyon gibi ta 90’lı yıllarda eski Türkiye’de kalmış alışkanlıkları hatırlatmak istiyorlar. Şimdi Eskişehirliler, siz böyle senaryolara izin verir misiniz? ("Hayır" sesleri) İstikrarı tattınız, tekrar koalisyonların o istikrarsız eski Türkiye’sine döner misiniz? ("Hayır" sesleri) Türkiye’yi herkese muhtaç bırakan ve en ufak bir darbede, en ufak bir e-muhtırada, muhtırada iktidarı bırakıp gidenlere tekrar bu şansı verir misiniz? ("Hayır"

sesleri)

Ama Kılıçdaroğlu diyor ki; bana 4 yıl verin yeter. Neden böyle diyor Eskişehirliler; çünkü biliyor ki bizim Hazinemiz elhamdülillah şu anda bereketli, gelecek 4 yıl içinde veya 4 gün içinde tüketip bırakıp gidecek. Biz buna izin verir miyiz? ("Hayır" sesleri) Millet zaten izin vermez, bu bir hayal. Ama bilsin ki Kılıçdaroğlu, bu millet senin SSK’da yaptığını biliyor. Eline geçen her imkanı ne kadar kısa zamanda tükettiğini biliyor. Bu millet bir de AK Parti’deki bereketi biliyor bereketi. Bu bereketin devamı için 7 Haziran’da tekrar huzur, istikrar, güven, kalkınma ve adalet diyecek miyiz? ("Evet" sesleri)

Eskişehir’den tuzak kuranların tuzağını bozacak mıyız? ("Evet" sesleri) Yeni bir destan yazacak mıyız?

("Evet" sesleri) Şu Miraç Kandili hürmetine Mescid-i Aksa’ya, Kudüs’e, Filistin’e, mazlumlara sahip çıkan güçlü, kudretli Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yoluna devam etmesini sağlayacak mıyız? ("Evet"

sesleri) Sağlayacak mıyız? ("Evet" sesleri) İnşallah 7 Haziran’da Eskişehir’de 6’da 6 inşallah AK Parti kadrolarını gönderiyor musunuz? ("Evet" sesleri) Eniştenize en güzel müjdeyi verecek misiniz? ("Evet"

sesleri) Enişteniz hep sizinle beraber olacak, gönül olarak beraber olacak. İnşallah bilin ki biz bütün illerimizde olduğu gibi, ama öncelikle de Eskişehir’in de milletvekiliyiz, Başbakanıyız.

Allah Eskişehir’in gönlündeki muhabbeti eksik etmesin. (“Amin” sesleri) Devletimize ve milletimize zeval vermesin. (“Amin” sesleri) 7 Haziran’da yeniden güçlü Türkiye yolunda hepimize güç, kuvvet versin. (“Amin” sesleri)

(9)

Aziz Eskişehirliler; 7 Haziran’da destan yazma sözünüzü tekrar almak istiyorum. Destan yazacak mıyız?

("Evet" sesleri) Söz mü? ("Söz" sesleri) Söz mü? ("Söz" sesleri) Söz mü? ("Söz" sesleri) Biz Eskişehir’in sözüne güvendik, Eskişehir bize güvendi.

Allah yar ve yardımcımız olsun. Allah’a emanet olun.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yahu özetten kitap anlaşılır mı? Şimdi okumaya başlamış ama arka sayfada kapaktan başlamış. Daha ön sayfalara gelene kadar acaba neler öğrenecek? Şimdi bugün

("AK Parti" sesleri) İşte bu zulümleri bitirdik, ülkede kalkınma hamlesi yaptık ya, Türkiye serpildi ya, dev ayakları üzerinde yükselmeye başladı ya aynı

Aziz Erzincanlılar, (“AK gençlik Erzincan Hocamızla her zaman” sözleri) Bizde her zaman sizinleyiz AK gençlik, her yerde sizinleyiz bütün gayretimiz inşallah sizin bu

("Varız" sesleri) İnşallah Isparta’ya gelen herkese, Türkiye siyasetinde olan herkese hikmet dersi vermeye var mısınız. ("Varız" sesleri)

("Varız" sesleri) Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti çizgisinde yeni bir destan yazmaya var mısınız?. ("Varız" sesleri) Yeni

("AK Parti" sesleri) Onlar konuşur… ("AK Parti yapar" sesleri) Osmaniye’de 2002’de hani o üçlü koalisyon döneminde Sayın Bahçeli’nin Başbakan

("Amin" sesleri) Allah bütün bu mübarek günlerde ülkemiz için, milletimiz için, İslam dünyası için ne hayırlıysa onu bize nasip etsin..

Şimdi tarım ve hayvancılık alanında son 12-13 yıl içinde öyle büyük devrimlere imza attık ki, biz geldiğimizde toplam tarım desteği 1.8 milyar Türk Lirasıydı