• Sonuç bulunamadı

Başbakan Davutoğlu nun Bilecik Mitingi konuşmasının tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Davutoğlu nun Bilecik Mitingi konuşmasının tam metni"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Davutoğlu’nun Bilecik Mitingi konuşmasının tam metni

Mayıs 15, 2015 - 11:06:00

Bir obadan bir beylik, bir beylikten bir devlet, bir devletten bir imparatorluk çıkaran yüce insanlara selam olsun.

Kayı Boyu’na selam olsun, Yörük Türkmen obalarına selam olsun, Süleyman Şah’a, Ertuğrul Gazi’ye, Osman Gazi’ye selam olsun, onları yetiştiren analara selam olsun. Hayme Ana’ya, Devlet Ana’ya, Halime Hatun’a selam olsun. Burada o çınarın ilk bağımsızlık hutbesini Dursun Fakih’e selam olsun.

Osmanlı’nın bütün erenlerine, sultanlarına selam olsun. Onların torunlarına selam olsun.

Bilecik, sizi biraz beklettik, Afyon’dan gelmemiz uzun sürdü, sonra da Eskişehir’e gideceğiz. Ama biliyoruz ki, Bilecik her zaman bizimle, her zaman yürümeye hazır. Oğuz boyları yürüdü mü, yola çıktı mı kafileler, Türkmen obaları yürüdü mü yer titrer yer, arş titrer arş.

Miraç Kandiliniz mübarek olsun. ("Amin" sesleri) Allah bütün bu mübarek günlerde ülkemiz için, milletimiz için, İslam dünyası için ne hayırlıysa onu bize nasip etsin. ("Amin" sesleri)

Miraç Kandili vesilesiyle yine o yüce insanı, Şeyh Edebali’yi hatırlayalım. O güzel öğütlerinin sonunda der ki; “ey oğul, atana, anana sahip çık, hürmet et, bereket büyüklerle beraberdir. Ey oğul, inancını kaybetme, yeşilken çöle dönersin. Ey oğul, sakın unutma, insanı yaşat ki devlet yaşasın.”

Bütün gençlerimize, çocuklarımıza bu öğüdü tutmaları ve bugün analarının, atalarının huzuruna gidip onların ellerini öpüp hayır dualarını almalarını rica ediyorum, hem kendileri için hayır dua alsınlar, hem de bizler için. Bizim atamız, anamız bu diyardan göçtü. Ama biliyorum ki Anadolu topraklarında bütün anneler bizim anamızdır, bütün babalar bizim atamızdır, hiçbirinin arasında fark gözetmeyiz.

Bilecikliler, bütün programı yaparken arkadaşlara hassaten söyledim, Bilecik bizi özlemiştir, başbakanken ilk ziyaretlerimden birini Söğüt’e yapmıştım Söğüt Şenliklerine ve Şeyh Edebali’nin huzuruna gelip ona söz vermiştim, ey yüce ata, ey Korkut atanın yolcusu Şeyh Edebali, senin huzurunda sesleniyorum diye manen seslenmiştim, üzerimize aldığımız bu emanetin hakkını vermemizi Rabbimizden niyaz etmiştim. Ve söz vermiştim ona, ey Şeyh Edebali, Türkiye içinde siyaseti senin ahlakınla, hikmetle yapacağım. Birileri bize nefret dili konuşursa diyeceğim ki, nefret size, muhabbet bize. Birileri bize öfkeyle yaklaşırsa diyeceğim ki, öfke size, ama sevda bize düşer.

Birileri Türkiye’yi şikayet etse, birileri davamıza ağır hakaretlerde bulunsa onlara dahi sabırla, bu hakaretler size düşer, ama hikmet bize. Öfke onlara muhabbet bize, şiddet onlara, barış bize, Türkiye’yi şikayet etmek onlara Al Bayrağı yüceltmek bize düşer.

Allah bu yoldan bizi ayırmasın. ("Amin" sesleri) Şeyh Edebali’nin hikmet yolundan sapanlardan

eylemesin. ("Amin" sesleri) Şeyh Edebali’nin o öğüdünün hakkını verenlerden eylesin. ("Amin" sesleri) Ve yine o Hayme Ananın öğüdü, Ahi Evran’ın öğüdü, Hayme Ana da bir Türk anası olarak, buradaki bacılarımın büyük ninesi olarak der ki, ey oğul, evini, sofrasını, kalbini herkese açık tut, aynı Ahi Evran gibi.

Bu topraklarda biz medeniyetimizi kurarken, Ahiyan-ı Rum ile kurduk, Ahi erkeklerle, Baciyan-ı Rum ile kurduk, bacılarla. Bacılar, kardeşler; bu medeniyeti ayağa kaldırmaya var mısınız? ("Varız" sesleri)

(2)

Şeyh Edebali’nin yolundan yürümeye var mısınız? ("Varız" sesleri)

Bu topraklar o kadar bereketli ki, helikopterle gelirken tekrar baktım, ya Rabbi, ne bereketli topraklar ki buranın bağrından, bir obadan yüce bir devlet çıktı, buraya bir tohum atıldı bir çınar çıktı. Şimdi onun için, ilk seçim kampanyamda mutlaka Bilecik’e gelmek istedim. Biliyorum ki, Bilecik’te atılan tohum bir çınar olarak dünyayı aydınlatır, Osmanlı’nın çocukları dünyayı aydınlatır. Dünyaya bir merhamet tohumu atmaya var mıyız? ("Varız" sesleri) Bir şefkat tohumu atmaya var mıyız? ("Varız"

sesleri) Dünyaya adalet tohumu atmaya var mıyız? ("Varız" sesleri)

Emin olun, Şeyh Edebali yola çıkarken ne nasihat etmişse, biz de AK Parti olarak 2001’de Afyon’da kurucu Genel Başkanımızın öncülüğünde yolumuza çıkarken aynı idealler içinde çıktık, muhabbet dedik, aşk dedik, sevda dedik, adalet dedik, merhamet dedik, zalimlere karşı dimdik durmak dedik, dimdik durmak.

Yine mademki Bilecik’teyiz, devletimizin geleneğinden bahsedeceğiz… ("Bilecek seninle gurur duyuyor" sesleri) Biz de sizlerle gurur duyuyoruz. Bacılarımızla, kardeşlerimize gurur duyuyoruz.

Size bir selam getirdim ötelerden, ama gönülden bir selam. Geçen Pazar günü Süleyman Şah’ın huzurundaydık, yani sizin dedenizin huzurunda, Kayı Boyu’nun huzurundaydık, Suriye sınırının ötesine geçtik, huzurunda durduk ve Anadolu toprağından ona selam götürdük, oradan da buraya selam getirdik. Şimdi hal böyleyken, düşünün, Süleyman Şah Kayı Boyu’yla yola çıkmış, Orta Asya’dan, Horasan’dan gelmiş, bugün aramızda sınır olabilir, Türkiye-Suriye sınırı, Fırat’ın oradan geçmiş, ama oraları bize vatan kılmış, sonra burada bir devlet kılmış, o devlet 7 iklime egemen olmuş. Sonra -ne güzel Bilecik’in ismi, kuruluşun ve kurtuluşun şehri- esir düşüşümüz, işgale uğramışız, ama boğun eğmemişiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni burada, Sakarya’nın kenarında kan dökerek kurmuşuz.

Sakarya Nehri şehitlerimizle kırmızıya boyanmış ve oraya hilal ve yıldız düşmüş, Sakarya bile o manzarayla bu topraklar Türklere, bu millete aittir demiş. Bu topraklar hilal ile İslam’a aittir demiş.

Şimdi biz kaybettiğimiz topraklardaki insanlara kayıtsız kalabilir miyiz? ("Hayır" sesleri) Sınırın öte yakasında diye Süleyman Şah’ı terk edebilir miyiz? ("Hayır" sesleri) Evladı Fatihan olarak Rumeli’ye gönderdiğimiz kardeşlerimiz sınırın öte yakasında diye terk edebilir miyiz? ("Evet" sesleri)

Azerbaycan’ı terk edebilir miyiz? ("Hayır" sesleri) Kırım’ı terk edebilir miyiz? ("Hayır" sesleri) Onların derdi bizim derdimiz değil mi? ("Evet" sesleri) Şimdi birileri çıkmış diyor ki…

Bakın, Bulgaristan’da zulüm oldu 1985’te, kardeşlerimizi aldık değil mi? Başımızın üzerinde yer var dedik, paylaştık. Balkan muhacereti oldu, Kafkas muhacereti, Anadolu toprakları bağrına bastı.

Suriye’den kardeşlerimiz geldi, sormadık Türkmen misin, Arap mısın, Kürt müsün, Müslüman mısın, Hristiyan mısın? Çünkü biz Şeyh Edebali’den ders almışız, bizim için insan önemli, insan.

Bir zalimden kaçıp elmişler, Türkmen boyları, sınırın öte yakasında o dağları bekleyin diye

Bayırbucak’ta bıraktığımız Türkmenler gelmiş. Kılıçdaroğlu şimdi bu mazlumlara, o zalimden kaçan yetimlere, kadınlara, dullara, onlara diyor ki, iktidara gelirsek sizi geri vereceğiz. Ve bizim milletimizi de onlara karşı tahrik etmeye kalkıyor ırkçı bir tavırla, ırkçı bir tavırla, açık söylüyorum.

Peki Şeyh Edebali’nin torunları, biz mazlumu zalime verir miyiz? ("Hayır" sesleri) Mazlumu terk eder miyiz? ("Hayır" sesleri) Süleyman Şah’ın torunlarını, Bayırbucak Türkmenlerini, Halep Türkmenlerini zalim Esad’a geri verir miyiz? ("Hayır" sesleri) Verir miyiz? ("Hayır" sesleri) Verir miyiz? ("Hayır" sesleri) İşte bu topraklardan ders alanlar aşını paylaşır, kapısını paylaşır, acısın paylaşır, ama evine gelen Tanrı misafirini kapı önüne koymaz.

Hadi onu anladık, onda vicdan olsaydı zaten Esad’a heyet yollamazdı. Ama o bunları söylerken şu ana kadar Sayın Bahçeli’den de bir ses duydunuz mu? ("Hayır" sesleri) Ben Türkmenleri vermem diyor mu?

(3)

("Hayır" sesleri) Ben Süleyman Şah’ın torunlarını kimseye vermem dedi mi? ("Hayır" sesleri) İşte aramızdaki fark bu. Allah şahit, Süleyman Şah’ın torunları, Kayı Boyu’nun çocukları nerede olursa olsunlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin himayesi altındadırlar, Al Bayrağın himayesi altında.

Biz bu devleti kolay kurmadık, bu toprakları kolay kurtarmadık, alın teriyle, şehit kanıyla.

Şimdi bakınız, bugün bir karar daha aldım, inşallah Allah güç verirse, 72-73 vilayet diyordum ama, 81 vilayete de gideceğim inşallah küçük-büyük demeden. Neden? Şunu göstermek için: Bunların bir kısmı doğuda 6-7 Ekim terörünü yapan bu şiddet yanlılarını temsil eden parti, Türkiye’nin doğusunda ve bazı şehirlerde, güneydoğusunda konuşur. Ama bir taraftan da der ki, bu mübarek günde onun üzerinde duracağım, bir taraftan da Kudüs Yahudilerin kutsal mekanıdır der Türklere de, Kürtlere de ihanet edercesine, Selahaddin Eyyubi’ye ihanet edercesine. Bir başkası, İç Anadolu’da dolaşır MHP ve burada milliyetçilik dersi vermeye kalkar. Bir diğeri de sahillerde dolaşır, İç Anadolu’ya geldiğinde muhatap bulacak kimseyi ortada göremez. MHP’nin, CHP’nin Doğu’da, Güneydoğu’daki oy oranları aziz Bilecikliler, yüzde 2’dir, 3’tür.

Biz niye 81 vilayete gidiyoruz biliyor musunuz? Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne devreden bütün vatandaşlarımızın bu aziz vatanın parçası olduğunu göstermek için.

Biz her yerde varız, her yerde konuşuruz. Geçen hafta Bitlis’te, Muş’ta, sonra Adana’da, Mersin’de, Osmaniye’de, daha önce Samsun’da, Rize’de, 2-3 gündür de Ege’de, bugün Afyon’da, Bilecik’te.

Şimdi Bilecikliler, hani vatanın birliği için yüreğini ortaya koymuş Bilecikliler, Türkiye Cumhuriyeti’nin her köşesinde halkıyla, milletiyle konuşan tek parti hangi parti? ("AK Parti" sesleri) Hangi parti? ("AK Parti" sesleri) Al Bayrağın yanında kendi parti bayrağını dalgalandırabilen parti hangi parti? ("AK Parti"

sesleri) İşte aramızdaki fark bu.

Şimdi yine aramızdaki bir başka fark, önemli fark, hani Türkiye içinde her yerde varız, dünyada her yerde varız, Somali’de biz varız, Gazze’de biz varız, Bosna’da biz varız, Filistin’de biz varız,

Bayırbucak’ta biz varız, Kerkük’te biz varız, Gagavuzlarda biz varız, Orhun Anıtlarında biz varız. Her yerde onurla sizleri temsil ediyoruz.

Makedonya’ya gittiğimiz zaman Aralık ayında oradaki soydaşlarımız, kardeşlerimiz, dindaşlarımız dedi ki Bilecikliler, siz bunu anlarsınız, dediler ki; Sayın Başbakanım, bize biraz bayrak gönderin, Al Bayrağa ihtiyacımız var. Orada talimat verdim ve dedim ki; bundan sonra bütün Balkanlar’a, Avrupa’ya, kim isterse her eve bir Al Bayrak, bir Kur’an-ı Azimüşşan, bir Türkçe sözlük verilecek. Biz verdik mi, biz konuştuk mu böyle konuşuruz.

Yine bakınız şimdi Diriliş’te seyrediyorsunuz değil mi? ("Evet" sesleri) Güzel de bir film çevirdiler. Hani orada bir Deli Demir diyorlar, demirci var ya hani kılıç yapan. Haydır Allah Haktır Allah, Haydır Allah Haktır Allah, Haydır Allah Haktır Allah diye zikir yapa yapa o kılıçları Osmanlı alperenlerine veren.

Şimdi düşünün o dönemde bile obamızda kendi kılıcımızı yapıyormuşuz. Ama 2002’de biz iktidara gelmeden önce bu devlet, bu onurlu millet IMF önünde borç para istiyordu, dileniyordu. Kendi insansız hava uçağı aracımız yoktu, başka ülkelerden istiyorduk. Kendi tankımız yoktu, hibe alıp eski model tankları tamir ettiriyorduk. Kendimizin yaptığı tek bir silahımız yoktu Bilecikliler, tek bir silahımız, dışarıya muhtaçtık. En acısı da hibe aldığımız tankları İsrail’e götürüp İsrail’de modernize ettiriyorduk.

Bu bize yakışır mı? ("Hayır" sesleri) Ve o zaman Sayın Bahçeli Başbakan Yardımcısıydı. (“Yuh” sesleri) Yok yuhalamayın. Ama bilmelerinde fayda var, şunu bilsinler… Birkaç gün sonra galiba buraya gelecek, buraya gelmeyi düşünüyor mu bilmiyorum. Ama şunu bilmeleri lazım: Şu anda Türkiye’de 12 yıllık AK Parti iktidarında Türkiye kendi tankını yapıyor, Altay tankı. Bitlis’ten Muş’a giderken sağımızda ve solumuzda Başbakanlık helikopterine Atak helikopterleri, yüzde 100 Türk yapımı Atak helikopterleri eşlik etti ilk defa. Kendi helikopterimizi yapıyoruz, kendi insansız hava aracımızı yapıyoruz. Kim yapıyor? ("AK Parti" sesleri) Kendi helikopterimizi kim yaptı? ("AK Parti" sesleri) Kendi tankımızı kim

(4)

yapıyor? ("AK Parti" sesleri) İnşallah bu bereketli topraklarda 2023’te kendi savaş uçağımızı

uçuracağız, kim yapıyor? ("AK Parti" sesleri) Onlar konuşur… ("AK Parti yapar" sesleri) Onlar konuşur…

("AK Parti yapar" sesleri) Onlar konuşur… ("AK Parti yapar" sesleri) Aramızdaki fark da bu, aramızdaki fark da bu.

Öyle günler yaşadık ki bizim üstadımız Şeyh Edebali insanı yaşat ki diyor. Allah aşkına 2002’de esnaflar yazarkasa kırıyordu. Çiftçiler kan ağlıyordu. Türkiye’de maaşını alan devlet memuru aldığı gün dolara çeviriyordu, çünkü her gün Türk Lirası değer kaybediyordu. Bir devletin, milletin onuru sikkesiyledir, aynı zamanda lirasının değeriyle. 6 sıfırı Türk lirasından kim attı? ("AK Parti" sesleri) Kim attı? ("AK Parti" sesleri) Liraya da, bayrağa da onuru kim kazandırdı? ("AK Parti" sesleri) Yine dün tarihi bir gündü, 14 Mayıs, iki sebeple.

Bir; şehit Başbakanımız, Allah rahmet eylesin, Adnan Menderes’in 1950’de millet tarafından seçildiği gün. İkincisi de… Merak etmeyin, Türkmen boyları bu sembollerle yaşar ve hiçbir zaman terk etmez.

2013’te 14 Mayıs’ta IMF’e son borcumuzu ödedik. Ta o boylardan beri, Horasan’dan beri gelen Hanım, hey diye Dede Korkut’un destanlarında geçen bir söz var, der ki; Hanım hey, Rabbim sana öyle bir güç versin ki değil namerde merde dahi muhtaç olmayasın. Bize namerde muhtaç etmişti bunlar namerde.

Şimdi muhtaç mıyız? ("Hayır" sesleri) Kimseden yardım istiyor muyuz? ("Hayır" sesleri) Tam aksine bütün mazlumlara yardım edebilecek bir güce sahip miyiz? ("Evet" sesleri) İşte bizim büyük

destanımız bu. Bu destanı biz yazdık ve bir tohum attık 2002’de. Aynen bu topraklara, Söğüt’e atılan tohum gibi. Ve o günden bugüne bu tohum büyüyor aynen Osmanlı Devleti’nin cihan devleti olması gibi büyüyor ve etrafa kol kanat geriyor. Bu topraklardan ilham aldık biz ve bu topraklara selam vermeden bu diyardan hiç gitmedik. Çocukluğumun en güzel hatıraları, İstanbul’dan Konya’ya, daha sonra da Sare Hanıma talip olduktan sonra Eskişehir’e giderken hep Bilecik’te dururduk. Rahmetli Babamla Şeyh Edebali Hazretlerine dua eder, Bozüyük’te de köftemizi yer öyle devam ederdik.

Şimdi Bilecik’in huzuruna yine geliyoruz. Hem sizlerle kurmakta olduğumuz bu cihan devletinin geleceğini konuşmaya, hem de Bilecik’in her bir köşesine selam etmeye. Bozüyük’e selam olsun, Gölpazarı’na selam olsun. İnhisar’a, Osmaneli’ne selam olsun, Pazaryeri’ne selam olsun. Söğüt’e selam olsun, kutlu Söğüt’e. Yenipazar’a selam olsun.

Aziz Bilecikliler; bizim dönemimizde bütün ülkemize olduğu gibi Bilecik’e de hizmet etmek en büyük aşkımız oldu. Bakınız Bilecik’te 2007 yılında Şeyh Edebali Üniversitesini kurduk. Daha önce Bilecik’te üniversite var mıydı? ("Hayır" sesleri) Kim kurdu? ("AK Parti" sesleri) Yine daha önce Bilecik’te doğalgaz var mıydı? ("Hayır" sesleri) Kim getirdi? ("AK Parti" sesleri) Biz yenilerin, ilklerin partisiyiz.

Yine çarpıcı bir rakam siz vereceğim; Bilecik’te toplam 22 kilometre bölünmüş yol vardı, şimdi ne kadar biliyor musunuz? 143 kilometre, 143 kilometre. Ve 74 bin dönüm araziyi bereketli bir şekilde suladık. Bilecik’te bir organize sanayi bölgesi vardı, şu anda 3 organize sanayi bölgesi var. 159 milyon tarım ve hayvancılık kredisi verdik. 13 milyon ihracat vardı, şu anda 80 milyon. Ama daha bitmedi, inşallah Bilecik’e daha çok hizmetlerimiz var.

Şimdi birer birer Bilecik’e getirdiğimiz müjdeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Birincisi; inşallah Bandırma-Bursa-Ayazma-Osmaneli hızlı tren projesinin yapımına devam ediyoruz. Ve Bursa ile Bilecik hızlı trenle en kısa sürede inşallah buluşacak, sadece 45 dakika, sadece 45 dakika.

Ayrıca, İstanbul’dan Eskişehir-Ankara’ya ve tabii Konya’ya giden yüksek hızlı tren, biliyorum

Bozüyük’te istasyonu var. Geçen geldiğimde Söğüt Şenlikleri için Bilecik’e de istasyon talep etmiştiniz.

İnşallah çok kısa bir sürede istasyonu tamamlıyoruz, bu yüksek hızlı tren Bilecik’te duracak Şeyh Edebali’ye, Bilecik’e selam duracak, selam.

(5)

Bu çerçevede yine o zaman benden talep etmiştiniz ve demiştiniz ki; bu istasyonla Bilecik çevre yolu üzerinden Bilecik şehir merkezi arasındaki bağlantı kurulsun. Bu bağlantıyı da inşallah kuruyoruz.

Ayrıca, Bilecik’i Söğüt-Bilecik-Yenişehir-Bursa koridorunda Osmanlı medeniyeti kültür havzası haline dönüştüreceğiz. Buralarda tarihi yaşatacağız ki insanımız da yaşasın, devletimiz de yaşasın.

Dört tane daha organize sanayi bölgesi kuruyoruz.

Bir lojistik merkez kuruyoruz.

İnşallah Bilecik’e ayrıca Akçay Barajı ve Pazar yerinde Dereköy Barajını da inşa etmeye kararlıyız.

Bilecik’e hizmet bizim için bir aşktır, bir sevdadır, ama en önemlisi de Şeyh Edebali’ye, Osman Gazi’ye, Ertuğrul Gazi’ye, Süleyman Şah’a olan vefa borcumuzdur. Azimle, kararlılıkla onların kurduğu devleti inşallah kudretli ve şefkatli bir devlet yapana kadar bize uykuda haramdır, bize yorgunlukta haramdır hiçbir şekilde yorulmadık, yorulmayacağız. Kim ne tuzak kurarsa kursun, hepsi birden gelseler de karşılarında dimdik AK Parti’yi bulacaklar AK Parti’yi.

Şimdi tohum attık dedim ya, tohumu attık tohum büyümeye başladı 2002’de, aynen Osmanlı

Beyliğinin büyümesi gibi. Dışarıdakiler gördüler Türkiye’nin bir çınar haline dönüşmesini engellemek isteyenler gördüler. 2002’de bizim için hasta adam diye yazılar yazan dışarıdaki işbirlikçiler gördü şöyle dediler: Bunların yolunu bir keselim kesmeye çalıştılar. Daha seçime girmeden Genel

Başkanımızı seçimden men ettiler 2002’de. Engelleyebildiler mi? ("Hayır" sesleri) 2004’de genç

subaylar rahatsız diye birtakım haberlerle darbe teşvikçiliği yaptılar durdurabildiler mi? ("Hayır" sesleri) 2006’da Cumhuriyet mitingleri adı altında Cumhuriyetle hiç bağı olmayanlar yola çıktılar

durdurabildiler mi? ("Hayır" sesleri) 2007’de 27 Nisan’da bu partiden Cumhurbaşkanı seçilemez diye e-muhtıra verdiler. Biz AK Parti içinden Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtik mi? ("Evet" sesleri) Durdurabildiler mi? ("Hayır" sesleri) 2008’de partimizi kapatmaya kalktılar o fidanı budamak için.

Kapatabildiler mi? ("Hayır" sesleri) Daha sonra 2010’da referandum yaptık hemen arkasından Türkiye yükselirken Gezi provokasyonları yaptılar. Gezi provokasyonlarıyla Türkiye’yi talan etmek, Türkiye’de şiddet çıkartmak, kaos çıkartmak isteyenlere karşı dimdik durduk. Sonra 17-25 Aralık yine fidanı budamak istediler, ama bilmedikleri şu: Bizim fidanımızı tohumunu Şeyh Edebali atmış Şeyh Edebali.

Onun için 30 Mart seçimlerinde de Başbakanımızı Cumhurbaşkanı seçtiğiniz 10 Ağustos seçimlerinde de büyük bir destek verdiniz size Allah sizden razı olsun. Ama şimdi takip ediyorsunuz bakın CHP’yle, HDP işbirliği yapıyor onun için onlara CHDP diyoruz. İlginç bir şekilde 6-7 Ekim olaylarından sonra bu tür olaylar olmasın diye iç güvenlik yasasını çıkartmak istediğimiz zaman MHP’yle de HDP, CHP hep işbirliği yaptılar Meclis’te. Peki, bu işbirliklerinin arkasında da paralel çete var. Şimdi o paralel çetenin bir savcısı diyor ki bizi tehdit ederek, bize dönerek diyor ki, bunlar akıbeti de Adnan Menderes gibi olacak. Şimdi Bilecikliler, Allah aşkına söyleyin Şeyh Edebali’den ilham alan Adnan Menderes gibi şehit olmaktan korkar mı? ("Hayır" sesleri) Hazreti Mevlana’nın önünde manen yetişmiş olan Konyalı bir kardeşiniz şehadeti Şeb-i Arus olarak görür mü? ("Evet" sesleri) Şeb-i Arus düğün günü görürüz biz şehadeti düğün günü gibi.

Miraç Kandilinde buradan bir kez daha sesleniyorum, bizi tehdit edenlere, bizim yolumuzdan geri döneceğimizi sananlara artık bu tohum bu toprağa ekilmiştir. Allah’ın izniyle, milletin yardımıyla ve Şeyh Edebali’nin ilhamıyla bu tohum fidan olacaktır, fidan çınar olacaktır çınar Osmanlı çınarı olacak.

Şimdi bu çınarın serpilmesi, büyümesi için 7 Haziran’da Bilecik bize güçlü bir destek verecek misiniz?

("Evet" sesleri) 7 Haziran’da Şeyh Edebali’nin torunları, Şeyh Edebali’nin yolcuları olan bizlere yanınızdayız diyecek misiniz? ("Evet" sesleri) İnşallah 2’de 2 yapacak mıyız? ("Hayır" sesleri) Halil kardeşimiz, Ramazan kardeşimi Bilecik’ten Ankara’ya gönderecek misiniz? ("Evet" sesleri) Söz mü?

("Söz" sesleri) Söz mü? ("Söz" sesleri) Söz mü? ("Söz" sesleri) İşte benden de size bir bakın bütün şehirlerimizin kalbimizde yeri var, ama Şeyh Edebali’nin yattığı yer, Osmanlı’nın tohumunun atıldığı

(6)

yer bütün milletimiz için asli hemşeri olduğu yerdir. Siz iki milletvekilini gönderin, üçüncü

milletvekiliniz ben olacağım. Ve Bilecek ne isterse sanki Şeyh Edebali manen huzurumuza gelmişte bizden bir şey talep ediyormuş gibi emriniz olur, başımız gözümüz üstüne diyeceğiz ve gereğini yapacağız. 7 Haziran’da kutlu bir yola yürümeye var mısınız? ("Evet" sesleri) Yeni bir destan yazmaya var mısınız? ("Evet" sesleri) Bu hainlere tuzaklarının başlarına çalmaya var mısınız? ("Evet" sesleri) 2’de 2 yapmaya var mısınız? ("Evet" sesleri) Bilecik’ten gür bir seda vermeye var mısınız? ("Evet"

sesleri) Allah razı olsun.

Allah yar ve yardımcımız olsun, Allah’a emanet olun.

Referanslar

Benzer Belgeler

("Evet" sesleri) Allah sizden razı olsun. Şimdi geliniz, Eskişehir için o güzel planlarımızdan, sözlerimizden de bahsedelim, müjdelerimizden de. Beni en

("Amin" sesleri) Bütün erkeklerden duymak istiyorum Anneler Günü öncesinde, kadına karşı şiddete son diyecek misiniz.. ("Evet" sesleri) Kadına el kaldıran

("AK Parti" sesleri) İnşallah Adanalılar, bir taraftan Şakirpaşa Havalimanı, şimdi yeni yapmakta olduğumuz Çukurova Havalimanını da kullanacaksınız, Adana

("Evet" sesleri) Ne olursa olsun, kim olursa olsun bizim için sadece mazlum var ve zalim var demeye hazır mısınız.. ("Evet" sesleri) Mazlumların yanındayız,

Yahu özetten kitap anlaşılır mı? Şimdi okumaya başlamış ama arka sayfada kapaktan başlamış. Daha ön sayfalara gelene kadar acaba neler öğrenecek? Şimdi bugün

("AK Parti" sesleri) İşte bu zulümleri bitirdik, ülkede kalkınma hamlesi yaptık ya, Türkiye serpildi ya, dev ayakları üzerinde yükselmeye başladı ya aynı

Aziz Erzincanlılar, (“AK gençlik Erzincan Hocamızla her zaman” sözleri) Bizde her zaman sizinleyiz AK gençlik, her yerde sizinleyiz bütün gayretimiz inşallah sizin bu

("Varız" sesleri) İnşallah Isparta’ya gelen herkese, Türkiye siyasetinde olan herkese hikmet dersi vermeye var mısınız. ("Varız" sesleri)