• Sonuç bulunamadı

12 Mart 1971 Askeri Muhtırası`nın Türk eğitim tarihindeki yeri ve günümüz eğitim sistemiyle karşılaştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "12 Mart 1971 Askeri Muhtırası`nın Türk eğitim tarihindeki yeri ve günümüz eğitim sistemiyle karşılaştırılması"

Copied!
384
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

12 MART 1971 ASKERİ MUHTIRASI’NIN TÜRK EĞİTİM TARİHİNDEKİ YERİ VE

GÜNÜMÜZ EĞİTİM SİSTEMİYLE KARŞILAŞTIRILMASI

Birol KESKİN Doktora Tezi

Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet AYDIN

2018

(Her Hakkı Saklıdır)

(2)

T.C.

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TÜRKÇE VE SOSYAL BİLİMLER EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI TARİH EĞİTİMİ BİLİM DALI

12 MART 1971 ASKERİ MUHTIRASI’NIN TÜRK EĞİTİM TARİHİNDEKİ YERİ VE GÜNÜMÜZ EĞİTİM SİSTEMİYLE KARŞILAŞTIRILMASI

(A Study of 12 March 1971 Memorandum with Comparison of Today’s Education System and with the Significance in History of Education System)

DOKTORA TEZİ

Birol KESKİN

Danışman: Dr. Öğr. ÜyesiAhmet AYDIN

Erzurum Temmuz, 2018

(3)

KABUL VE ONAY TUTANAĞI

Tez yazarının adını girmek için tıklayın tarafından hazırlanan “Tezin başlığını girmek için tıklayın” başlıklı çalışması .. / .. / 20.. tarihinde yapılan tez savunma sınavı sonucunda başarılı bulunarak jürimiz tarafından Ana Bilm Dalı adını girmek için tıklayın Ana Bilim Dalı, Bilim Dalı adını girmek için tıklayın Bilim Dalında Tez türünü giriniz. Ör. yüksek lisans veya doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Jüri Başkanı: Unvan Ad SOYAD

Üniversite Adı ………...

Danışman: Unvan Ad SOYAD

Üniversite Adı ………...

Jüri Üyesi: Unvan Ad SOYAD

Üniversite Adı ………...

Jüri Üyesi: Unvan Ad SOYAD

Üniversite Adı ………...

Jüri Üyesi: Unvan Ad SOYAD

Üniversite Adı ………...

İkinci Tez Danışmanı

(İkinci tez danışmanı yoksa bu bölümü siliniz.)

Unvan Ad SOYAD Üniversite Adı

Enstitü Yönetim Kurulunun

…./…/…. tarih ve …… sayılı kararı.

Bu tezin Atatürk Üniversitesi Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği’nin ilgili maddelerinde belirtilen şartları yerine getirdiğini onaylarım.

Unvan Ad SOYAD

Enstitü Müdürü

(4)

ETİK VE BİLDİRİM SAYFASI

Doktora Tezi olarak sunduğum “12 Mart 1971 Askeri Muhtırasının Türk Eğitim Tarihindeki Yeri ve Günümüz Eğitim Sistemiyle Karşılaştırılması” başlıklı çalışmanın tarafımdan bilimsel etik ilkelere uyularak yazıldığını ve yararlandığım eserleri kaynakçada gösterdiğimi beyan ederim.

18/ 06 / 2018

Birol KESKİN

☐ Tezle ilgili patent başvurusu yapılması / patent alma sürecinin devam etmesi sebebiyle Enstitü Yönetim Kurulunun …./…/…. tarih ve …………. sayılı kararı ileteze erişim 2 (iki) süreyle engellenmiştir.

☐ Enstitü Yönetim Kurulunun …./…/…. tarih ve …………. sayılı kararı ileteze erişim 6 (altı) süreyle engellenmiştir.

(5)

TEŞEKKÜR

Çalışmamı hazırlama sürecinde, tez danışman hocam Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Aydın’ın yanı sıra, her türlü desteği sağlayan bölümümüz hocalarından, Prof. Dr. Ersin Gülsoy’a, Prof.

Dr. Betül Aslan’a, Doç. Dr. Ramazan Kaya’ya, Doç. Dr. Aydın Güven’e, Dr. Öğr. Üyesi Fatma Kaya Doğanay’a ve Araştırma görevlisi Dr. Hasan Günal’a teşekkür ederim. Ayrıca, sosyal bilgiler eğitimi bilim dalında ikinci doktoramı yaptığım Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinden danışman hocam Prof. Dr. Abdülkadir Gül’e, aynı üniversiteden hocalarım, Doç. Dr. Yener Özen’e, Doç. Dr. Özlem Bektaş Öztaşkın’a, Prof. Dr. Erdal Akpınar’a, Karadeniz Teknik Üniversitesinden hocalarım, Prof. Dr. İsmail Demircioğlu ve Doç. Dr.

Rahmi Çiçek’e, Birlikte doktora eğitimi aldığımız Rüstem Çurku ve Zafer Mutluya, Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim.

Birol KESKİN

(6)

ÖZET DOKTORA TEZİ

12 MART 1971 ASKERİ MUHTIRASI’NIN TÜRK EĞİTİM TARİHİNDEKİ YERİ VE GÜNÜMÜZ EĞİTİM SİSTEMİYLE KARŞILAŞTIRILMASI

Birol KESKİN Temmuz 2018, 384 sayfa

Amaç: Darbe ve askeri muhtıraların yaşandığı toplumda, toplumun her alanını etkilediği şüphesiz bir gerçektir. Etkilenen alanlardan bir tanesi de eğitim alanıdır. Bu çalışma, 12 Mart 1971 Askeri Muhtırasının Türk eğitim tarihindeki yerini belirleyerek, günümüz eğitim sistemiyle ilişkisini ortaya koymayı amaçladı.

Yöntem: Belirlenen bu amaçla kaleme alınan çalışmada, nitel araştırma metotlarından bir tanesi olan tarihsel araştırma yöntemi kullanıldı. Elde edilen veriler doküman analizi yöntemi ile çözümlenmeye çalışıldı. Elde edilen sayısal veriler tablo ve grafikler kullanılarak daha somut hale getirildi.

Bulgular: Mümkün olduğunca, arşiv kayıtları, belgeler ve birinci el kaynaklar kullanılan bu çalışmada 12 Mart Askeri Muhtırasının, dönemin siyasal atmosferini daha da istikrarsızlaştırdığı, dönemde, eğitim ve öğretimin sağlıklı yapılmasını engellediği sonucuna ulaşıldı. Ayrıca, İlköğretim kademesi dışında, okulöncesi, ortaöğretim, mesleki ve teknik öğretim özelliklede yükseköğretim kademlerinde gerçekleşen nicel değişimlerin, 1960’ların ilk yarısı ve 1970’lerin ilk yarısında benzerlik göstererek durağana yakın değişimler kaydedildiği saptandı. Her iki on yılın, aynı şekilde, ikinci yarısında belirgin bir artış yaşandığı görüldü.

Sonuç: Bu şekilde, bu eğitim kademelerinin nicel olarak darbe ve muhtıradan etkilendiği sonucuna ulaşıldı. Muhtıra öncesinde, öğretmen ihtiyacını karşılamaya dönük, meslekte kalite kaybına neden olan hızlandırılmış kurslar, muvakkat öğretmen, yedek subay öğretmen gibi uygulamalar ile eğitim kalitesinin düştüğü belirlendi. Muhtıra sonrası ise kalitenin yükseltilmesine dair adımlar atılmakla beraber bu çalışmaların uygulamaya aktarılmasında problemler yaşandığı 1974-1976 yılları arasında mektupla öğretim, hızlandırılmış eğitim ile kalitenin aşağıya çekildiği anlaşıldı. Günümüzle mukayese edildiğinde, günümüz eğitim kanunlarından bir kısmının incelenen dönemde çıkarıldığı, tüm kademelerde öğrenci öğretmen oranlarının düşürüldüğü, okullaşma oranının arttırıldığı, okul öncesinde halen istenilen başarının elde edilmediği sonucuna ulaşıldı.

Anahtar Kelimeler: 12 Mart Muhtırası, Türk eğitim tarihi, öğretmen yetiştirme

(7)

ABSTRACT

DOCTORAL DISSERTATION

A STUDY OF 12 MARCH 1971 MEMORANDUM WİTH COMPARİSON OF TODAY’S EDUCATİON SYSTEM AND WİTH THE SİNGİFİCANCE İN HİSTORY

OF EDUCATİON SYSTEM Birol KESKİN

2018, 384 pages

Purpose: It is a fact that every aspect is undoubtedly affected in a society, where the coups and military memorandums took place, and education is one of these affected areas. This study aims to find out the relationship between the effects of 12th March 1971 Military Memorandum on Turkish history of education and current system of education.

Method: Regarding the purpose of study, historical method of research, as one of qualitative research methods, was used. Data collected were analysed using document analysis method.

Numeric data collected were concretized with tables and graphics.

Findings: In the study, where archive records, documents, and primary sources were tried to be used as much as possible, it is concluded that 12th March Military Memorandum made the political atmosphere more unsteady, and stopped education progress in a normal way.

Moreover, except from elementary education, the quantitative changes in pre-school education, secondary education, vocational and technical education, and especially higher education bore a resemblance in the first halves of 1960’s and 1970’s, and this led to an almost unproductive period of changes. Similarly, the second halves of both decades showed a remarkable increase.

Results: Thus, it was concluded that these education cycles were affected by coup and memorandum quantitatively. It was also concluded that applications in order to meet the need for teachers in pre-memorandum period such as intensive courses, temporal teacher, reserve officer teacher caused a decrease in the quality of education. In the post-memorandum period, some steps were taken for improving the quality again; however, there happened some problems in applying these steps into practice; furthermore, correspondence courses, and intensive courses made the quality go down in the years of 1974-1976. When compared to current system of education, some of today’s education acts were seen to have been enacted in the studied period. As a result of this comparison, it was also seen that student-teacher rates decreased in all education cycles, schooling rates were increased, and expected success rates for pre-school cycles are still not reached.

Keywords: 12 March 1971 Memorandum, Turkish education history, teacher traınıng

(8)

İÇİNDEKİLER

KABUL VE ONAY TUTANAĞI ... i

ETİK VE BİLDİRİM SAYFASI ... ii

TEŞEKKÜR ... iii

ÖZET ... iv

ABSTRACT ... v

TABLOLAR DİZİNİ ... x

ŞEKİLLER DİZİNİ ... xii

KISALTMALAR DİZİNİ ... xiv

BİRİNCİ BÖLÜM ... 1

Giriş ... 1

Araştırmanın Amacı ... 12

Araştırmanın Önemi ve Problem Durumu... 12

Araştırmanın önemi. ... 12

Araştırmanın problemi. ... 12

Araştırmanın Sınırlılıkları ... 13

Varsayımlar ... 13

Tanımlar ... 13

Cumhuriyet. ... 14

Cunta. ... 15

Darbe. ... 15

Demokrasi. ... 16

Devrim, inkılap ve ihtilal. ... 19

Eğitim ve öğretim. ... 22

Muhtıra. ... 23

Olağanüstü hal. ... 24

Öğretmen. ... 26

Politika ve siyaset. ... 27

Seçim sistemi. ... 28

Sıkıyönetim. ... 30

İKİNCİ BÖLÜM ... 32

Kuramsal Çerçeve İle İlgili Araştırmalar ... 32

(9)

12 Mart 1971 Muhtırası Öncesi Siyasal Gelişmeler ve Eğitim ... 34

12 Mart 1971 muhtırası öncesi siyasal gelişmeler. ... 34

12 Mart 1971 öncesi eğitim. ... 95

12 Mart 1971 Askeri Muhtırası ve Sonrası Siyasal Gelişmeler ve Eğitim ... 162

12 Mart 1971 askeri muhtırası siyasi gelişmeler... 162

12 Mart 1971 sonrası eğitim. ... 193

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 264

Yöntem ... 264

Araştırma Modeli ... 264

Araştırmanın Evreni ... 264

Veri Toplama Süreci ... 265

Verilerin Analizi ... 265

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 267

Bulgular ve Yorum ... 267

Okul Öncesi Eğitimi ile İlgili Bulgular ... 267

İlköğretimle İlgili Bulgular ... 270

Ortaöğretimle ile İlgili Bulgular ... 273

Ortaöğretim I. kademe ortaokul. ... 274

Ortaöğretim II. kademe liseler. ... 276

Mesleki ve teknik eğitimle ile ilgili bulgular. ... 277

Yükseköğretimle İlgili Bulgular ... 280

Öğretmen Yetiştirme ile İlgili Bulgular... 284

İlköğretime öğretmen yetiştirme. ... 286

Ortaöğretime öğretmen yetiştirme. ... 289

BEŞİNCİ BÖLÜM ... 297

Sonuç ve Öneriler ... 297

Sonuç ... 297

Öneriler ... 302

Siyasilere öneriler... 302

Araştırmacılara öneriler. ... 303

KAYNAKÇA ... 304

(10)

EKLER ... 328

EK-1. 28.Nisan 1960 yılında ilan sıkıyönetimin kaldırılması (BCA) ... 328

EK-2. 10 Mayıs 1960 tarihli Fatin R. Zorlu ve İnönü’nün yabancı gazetecilere verdikleri demeçler (BCA) ... 329

EK-3. 1946 seçimleri ile alakalı 24 Temmuz 1946 yılına ait Akşam Gazetesi ... 330

EK-4. 1954 Seçimleri ile alakalı 4 Mayıs 1954 yılına ait Hürriyet Gazetesi ... 331

EK-5. 23 Mayıs 1950 yılına ait Hürriyet Gazetesi ... 332

EK-6. 14 Haziran 1950 yılına ait Vakit Gazetesi Ezanın Arapça okunmasına dair haber333 EK- 7. Milli Birlik Komitesi (MBK) Tebliğleri (BCA) ... 334

EK-8. KKK. Cemal Gürsel’in 03.05.1960 tarihli Milli Savunma Bakanı Ethem Menderese verdiği mektup / muhtıra (BCA) ... 335

EK-9. Anayasa ön projesi hazırlama komisyonu, 28 Mayıs 1960 yılına ait rapor (BCA)336 EK-10. Tercüman ve Milliyet Gazetesi ... 337

EK-11. 30 Mayıs 1960 (MBK) Milli Birlik Komitesi Kabinesi (BCA) ... 338

EK-12. On dörtlüler ile ilgili 14 Kasım 1960 yılına ait milliyet gazetesi ... 339

EK-13. Yassıada’nın güvenliği hususunda Milli Savunma Bakanı Fahri Özdilek imzalı 28 Temmuz 1960 yılına ait belge (BCA) ... 340

EK-14. Yüksek Soruşturma Kurulu Üyesi Olarak Gösterilen Adaylar (BCA) ... 341

EK-15. Korgeneral Cemal Madanoğlu’nun MBK üyeliğinden istifası (BCA) ... 342

EK-16. Ramazan Tavşanlı isimli Bir vatandaşın Devlet başkanı Cemal Gürsel’e yazdığı 15.07.1960 tarihli mektup (BCA) ... 343

EK-17. 12 Şubat 1961 tarihli Cumhuriyet Gazetesi ... 344

EK-18. 27 Ekim 1961 tarihli Hürriyet Gazetesi... 345

EK-19. 21 Kasım 1961 tarihli Tercüman Gazetesi ... 346

EK-20. Cemal Gürsel’in 3.11.1961 tarihli emeklilik belgesi (BCA) ... 347

EK-21. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in 20.11.1961 tarihli onayladığı 26. Hükümet bakanlar kurulu (BCA) ... 348

EK-22. CHP, CKMP, YTP ve Bağımsızlardan oluşan 27. Hükümet bakanlar kurulu (BCA) ... 349

EK-23. CHP ve Bağımsızlardan oluşan 28. Hükümet bakanlar kurulu (BCA) ... 350

EK-24. 21 Mayıs 1963 Yılına ait Cumhuriyet Gazetesi ... 351

EK-25. 1963 Darbe girişimi sonrası ilan edilen sıkıyönetim (BCA) ... 352

EK-26. 9 Şubat 1964 yılına ait Milliyet Gazetesi ... 353

EK-27. 30 Aralık 1967 yılına ait Hürriyet Gazetesi ... 354

EK-28. 30 Aralık 1967 yılına ait Hürriyet Gazetesi ... 355

(11)

EK-29. 20 Temmuz 1980 yılına ait Cumhuriyet Gazetesi ... 356 EK-30. 31 Mart 1972 yılına ait Hürriyet Gazetesi ... 357 EK-31. Merhum İsmet İnönü’nün vefatı ve Anıtkabir’e defni ile alakalı belge BCA .. 358 EK-32. Milli eğitim reform çalışmaları özeti 20 Ekim 1971 (CBCSA) ... 359 EK-33. Cumhurbaşkanınca onaylanmayarak TBMM’ye iade edilen kanun değişiklikleri hakkında Atatürk devrimleri araştırma enstitüsü raporu (CBCSA) ... 360 EK-33. Kontenjan Senatörü bahriye Üçok’un Milli Eğitim Temel Kanunun 25.

maddesinin değiştirilmesini amaçlayan teklif üzerindeki karşı görüşleri (CBCSA) .... 361 EK-34. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'nün, Milli Eğitim Bakanlığı'nca Hazırlanan Eğitim Reformunda Strateji Ve Yöntem" Başlıklı Raporu Hakkındaki Görüşleri

(CBCSA) ... 362 EK-35. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'nün, Milli Eğitim Bakanlığı'nca Hazırlanan Eğitim Reformunda Strateji ve Yöntem" Başlıklı Raporu Hakkındaki Görüşleri

(CBCSA) ... 363 EK-36. 1739 sayılı milli eğitim temel kanunun Cumhurbaşkanınca kabul olunduğunu gösterir belge (CBCSA) ... 364 EK-37. 2016 yılı eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırılması, yeni bölüm ve anabilim dalı organizasyonu ... 365 ÖZ GEÇMİŞ ... 366

(12)

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1. 1946-1979 Yılları Arasında Türkiye’de Kullanılan Seçim Sistemleri ... 29

Tablo 2. MBK Üyeleri ... 41

Tablo 3. 13 Kasım 1960 Yılında Tasfiye Edilen On Dörtlüler ... 49

Tablo 4. Yüksek Soruşturma Kurulu Üyeleri ... 52

Tablo 5. Yüksek Adalet Divanı Üyeleri ... 53

Tablo 6. Yüksek Soruşturma Kurulu Üyeleri ... 54

Tablo 7. 1961 Yılı Seçimleri Partilerin Oy Oranları ve Milletvekili Sayıları ... 63

Tablo 8. 1961-1965 Yılları Arasında İlk Öğretmen Okulları Mevcut ve Mezun Sayıları ... 153

Tablo 9. 1961-1965 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Eğitim Enstitüleri Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 154

Tablo 10. 1961-1965 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Kız/Erkek Yüksek Teknik Öğretmen Okulları Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 155

Tablo 11. 1961-1965 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Yüksek Öğretmen Okulları Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 156

Tablo 12. 1966-1970 Yılları Arasında İlk Öğretmen Okulları Mevcut ve Mezun Sayıları ... 158

Tablo 13. 1966-1967 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Eğitim Enstitüleri ve Fakültesi Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları... 159

Tablo 14. 1966-1970 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Kız/Erkek Yüksek Teknik Öğretmen Okulları Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 160

Tablo 15. 1966-1970 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Yüksek Öğretmen Okulları Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 162

Tablo 16. Branş Öğretmenlerinin Atamalarına ve Okutacakları Dersler (Eğitim Enstitüsü Mezunları) ... 210

Tablo 17. Branş Öğretmenlerinin Atamalarına ve Okutacakları Dersler (Yüksek Öğretmen Okulu ve Üniversiteler) ... 211

Tablo 18. Branş Öğretmenlerinin Atamalarına ve Okutacakları Dersler (Fakülte ya da Yüksekokul veya Akademi) ... 212

Tablo 19. 1970-1973 Yılları Arasında İlk Öğretmen Okulları Mevcut ve Mezun Sayıları ... 255

Tablo 20. 1970-1974 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Eğitim Enstitüleri ve Fakültesi Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları... 256

Tablo 21. 1970-1974 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Kız/Erkek Yüksek Teknik Öğretmen Okulları Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 257

(13)

Tablo 22. 1970-1974 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Yüksek Öğretmen Okulları Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 257 Tablo 23. 1974-1977 Yılları Arasında İki Yıllık Eğitim Enstitülerinin Sayısı, Mevcut ve

Mezun Sayıları ... 258 Tablo 24. 1974-1977 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Üç Yıllık Eğitim Enstitüleri ve

Fakültesi Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 259 Tablo 25. 1975-1979 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Kız/Erkek Yüksek Teknik Öğretmen Okulları Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 260 Tablo 26. 1974-1978 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Yüksek Öğretmen Okulları Toplam

Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 260 Tablo 27 1977-1980 Yılları Arasında İki Yıllık Eğitim Enstitülerinin Sayısı, Mevcut ve

Mezun Sayıları ... 261 Tablo 28. 1977-1980 Yılları Arasında Dört Yıllık Eğitim Enstitülerinin Sayısı, Mevcut ve

Mezun Sayıları ... 262 Tablo 29. 1975-1979 Yılları Arasında Faaliyet Gösteren Kız/Erkek Yüksek Teknik Öğretmen Okulları Toplam Öğrenci ve Mezun Sayıları ... 263

(14)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1. 1963 yılı seçimleri ve partilerin oy oranları. ... 74

Şekil 2. 1965 yılı seçimleri ve partilerin oy oranları ve milletvekili sayıları. ... 84

Şekil 3. 1968 yılı yerel seçimlerinde partilerin aldıkları oy oranları ve kazandıkları belediye sayıları. ... 88

Şekil 4. 1969 genel seçimlerinde partilerin aldıkları oy oranları ve milletvekili sayıları ... 89

Şekil 5. 1960-1970 yılları arası anaokullarına ait okul, öğrenci ve öğretmen sayıları. ... 133

Şekil 6. 1960-1970 yılları arasında resmi ve özel ilköğretim okul sayıları. ... 136

Şekil 7. 1960-1970 yılı ilköğretim okullarında görevli öğretmen sayıları. ... 137

Şekil 8. 1960-1970 yılları arası ilköğretimdeki öğrenci sayısı. ... 138

Şekil 9. 1961-1970 yılları arasında özel ve resmi ortaokullarda görev yapan öğretmen sayıları. ... 140

Şekil 10. 1961-1970 yılları arasında resmi ve özel ortaokullarda öğrenim gören kız ve erkek öğrenci sayıları... 141

Şekil 11. 1961-1970 yılları arasında faaliyet gösteren resmi ve özel ortaokul sayıları. ... 142

Şekil 12. 1961-1970 yılları arasında özel ve resmi liselerde görev yapan öğretmen sayıları. ... 143

Şekil 13. 1961-1970 yılları arasında resmi ve özel liselerde öğrenim gören kız ve erkek öğrenci sayıları. ... 144

Şekil 14. 1961-1970 yılları arasında faaliyet gösteren resmi ve özel lise sayıları. ... 145

Şekil 15. 1961-1970 yılları arasında mesleki ve teknik okul öğretmen ve öğrenci sayıları. .. 146

Şekil 16. 1961-1970 yılları arasında yükseköğretimde görevli akademisyen sayısı. ... 148

Şekil 17. 1961-1970 yılları yükseköğretimde öğrenim gören öğrenci ve yıllara göre mezun sayıları. ... 149

Şekil 18. 1961-1970 yılları arasında üniversite, fakülte, akademi ve yüksekokul sayıları. ... 150

Şekil 19. 1973 seçimlerinde partilerin aldıkları oy oranları ve milletvekili sayıları. ... 169

Şekil 20. 1977 seçimlerinde partilerin aldıkları oy oranları ve milletvekili sayıları. ... 182

Şekil 21. 1970-1980 yılları arasında anasınıflarına ait okul, öğrenci ve öğretmen sayıları. .. 240

Şekil 22. 1970-1979 yılları arasında resmi ve özel okul sayıları... 241

Şekil 23. 1970-1979 yılı ilköğretim okullarında görevli öğretmen sayıları. ... 242

Şekil 24. 1970-1979 yılları arasında ilköğretimdeki öğrenci sayıları. ... 243

Şekil 25. 1970-1979 yılları arasında özel ve resmi ortaokullarda görev yapan öğretmen sayıları. ... 244

(15)

Şekil 26. 1970-1979 yılları arasında özel ve resmi ortaokullarda öğrenim gören öğrenci sayıları. ... 245 Şekil 27. 1970-1979 yılları arasında faaliyet gösteren resmi ve özel ortaokul sayıları. ... 246 Şekil 28. 1970-1979 yılları arasında özel ve resmi liselerde görev yapan öğretmen

sayıları. ... 246 Şekil 29. 1970-1979 yılları arasında özel ve resmi liselerde öğrenim gören öğrenci

sayıları. ... 247 Şekil 30. 1970-1979 yılları arasında faaliyet gösteren resmi ve özel lise sayıları. ... 248 Şekil 31. 1970-1979 yılları arasında mesleki ve teknik öğretim okul, öğrenci ve öğretmen

sayıları. ... 250 Şekil 32. 1970-1979 yılları arasında yükseköğretimde görevli akademisyen sayısı. ... 252 Şekil 33. 1970-1979 yılları yükseköğretimde öğrenim gören öğrenci ve yıllara göre mezun

sayıları. ... 252 Şekil 34. 1970-1980 yılları arasında üniversite, fakülte, akademi ve yüksekokul sayıları. ... 253 Şekil 35. 1960-1980 yılları arasında anasınıflarına ait okul, öğrenci, öğretmen sayıları ve

öğrenci öğretmen oranları. ... 269 Şekil 36. 1960 ve 1979 yılları arası ilköğretimdeki, okul, öğrenci, öğretmen sayıları ve

öğrenci öğretmen oranları. ... 271 Şekil 37. 1960 ve 1979 yılları arası ortaöğretim I. kademe, okul, öğrenci, öğretmen

sayıları ve öğrenci öğretmen oranları. ... 274 Şekil 38. 1960 ve 1979 yılları arası ortaöğretim II. kademe, okul, öğrenci, öğretmen sayıları

ve öğrenci öğretmen oranları. ... 276 Şekil 39. 1960 ve 1979 yılları arası mesleki ve teknik, okul, öğrenci, öğretmen sayıları ve

öğrenci öğretmen oranları. ... 279 Şekil 40. 1960 ve 1980 yılları arası ortaöğretim yükseköğretim, okul, öğrenci, akademisyen

sayıları ve öğrenci öğretmen oranları. ... 282 Şekil 41. 1960 ve 1980 yılları arası ilköğretim öğretmeni yetiştiren kurumlarda öğrenim gören

öğrenci ve mezun sayıları. ... 289 Şekil 42. 1961-1980 yılları arasında eğitim enstitüleri mevcut ve mezun sayıları... 292 Şekil 43. Yüksek öğretmen okulu mevcut ve mezun sayıları 1961-1980. ... 293 Şekil 44. 1961-1980 yılları arasında yüksek öğretmen okulu mevcut ve mezun sayıları. .... 296

(16)

KISALTMALAR DİZİNİ

AEnSÖO : Ankara Endüstriyel Sanat Öğretmen Okulu AESÖO : Ankara Erkek Sanat Öğretmen Okulu AKSÖO : Ankara Kız Sanat Öğretmen Okulu AKTÖO : Ankara Teknik Öğretmen Okulu AÖF :Açık Öğretim Fakültesi

AP : Adalet Partisi

ATTÖO : Ankara Ticaret Turizm Öğretmen Okulu : Ankara Üniversitesi

AYTÖO : Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulu BBYKP : Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı BCA : Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi BİS : Büro İş Sendikası

BM : Birleşmiş Milletler

CBCSA : Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi

CENTO : Central Treaty Organization (Merkezi Antlaşma Teşkilatı) CGP : Cumhuriyetçi Güven Partisi

CHP : Cumhuriyet Halk Partisi

CKMP : Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi CMP : Cumhuriyetçi Millet Partisi

CS/TD : Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi Çev. : Çeviren

DBYKP : Dört Yıllık Kalkınma Planı DEŞ : Devrimci Eğitim Şurası DİE : Devlet İstatistik Enstitüsü

DİSK : Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DkP : Demokratik Parti

DP : Demokrat Parti

DPT : Devlet Planlama Teşkilatı Ed. : Editör

EE : Eğitim Enstitüsü

ETYÖO : Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu HP : Hürriyet Partisi

IMF : International Monetary Fund (Uluslararası Para Fonu) İBYKP : İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı

İESÖO : İstanbul Erkek Sanat Öğretmen Okulu

(17)

İLKSEN : İlkokul Öğretmenleri Sendikası İTÜ : İstanbul Teknik Üniversitesi İÜ : İstanbul Üniversitesi

İYTÖO : İstanbul Yüksek Teknik Öğretmen Okulu KHK : Kanun Hükmünde Kararname

KİT : Kamu İktisadi Teşebbüsü

KKSÖO : Konya Kız Sanat Öğretmen Okulu KTÜ : Karadeniz Teknik Üniversitesi KTYÖO : Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu KYK : Kredi ve Yurtlar Kurumu

MBK : Milli Birlik Komitesi MEB :Milli Eğitim Bakanlığı

MEB/TD : Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi MEİ : Milli Eğitim İstatistikleri

MEŞ : Milli Eğitim Şurası MGK : Milli Güvenlik Kurulu MHP : Milliyetçi Hareket Partisi MKP : Milli Kalkınma Partisi

MM/TD : Millet Meclisi Tutanak Dregisi MP : Millet partisi

MTTB : Milli Türk Talebe Birliği

NATO : North Atlantic Treaty Organization (Kuzey Atlantik Paktı) ODTÜ : Ortadoğu Teknik Üniversitesi

OHAL : Olağanüstü Hal

OSANOR : Okul sanayi ortaklaşa eğitimi Projesi POL-BİR : Polis Birliği

POL-DER : Polis Derneği

POLENS : Polis Enstitüsü Mezunları Derneği

S. : Sayfa

SKB : Silahlı Kuvvetler Birliği STK : Sivil Toplum Kuruluşu TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TBP : Türkiye Birlik Partisi

TCB : Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık TCK : Türk Ceza Kanunu

TEM-DER : Tüm Eğitim Müfettişleri Derneği THKO : Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu

(18)

THKP-C : Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi TİP : Türkiye İşçi Partisi

TKP : Türkiye Köylü Partisi TMO : Toprak Mahsulleri Ofisi

TÖB-DER : Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği TÖS : Türkiye Öğretmen Sendikası

TRT : Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu TSK : Türk Silahlı Kuvvetleri

TTD : Talim ve Terbiye Dairesi TTK : Talim ve Terbiye Kurulu

TTYÖO : Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulu TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

TÜTÖS : Türkiye Teknik Öğretmen Sendikası

Ty : Tarih Yok

UNFICYP : United Nations Peacekeeping Force in Cyprus (BM Kıbrıs Barış Gücü) ÜBYKP : Üç Yıllık Kalkınma Planı

ÜSYM : Üniversitelerarası Öğrenci Seçme ve Serleştirme Merkezi Vb. : Ve benzeri

Vd. : Ve diğerleri

YAY-KUR : Yaygın Yükseköğretim Kurumu

YD : Yabancı Dil

YÖO : Yüksek Öğretmen Okulu YTP : Yeni Türkiye Partisi

(19)

BİRİNCİ BÖLÜM

Giriş

Darbeler, muhtıralar, askeri baskılar dünya tarihinde farklı millet ve devletlerce, tarihin farklı zamanlarında yaşanmış hadiselerdir. Dünyada, darbe, muhtıra, askeri baskı ve cunta faaliyetlerinin birçoğu başarıya ulaşmamış ancak, hatırı sayılır bir çoğunluğu amacına ulaşmıştır. Bu hadiseler ister başarılı olsun, ister başarıya ulaşamasın, gerçekleştiği yerde büyük tahribatlara yol açmıştır. Dünyanın farklı kıtalarında, örneğin Asya’nın, Afrika’nın, hatta dünyada günümüzün gelişmiş demokrasileriyle övünen Avrupa’nın ve Amerika Birleşik Devletlerinin tarihlerinde de darbeleri veyahut darbe teşebbüslerini görmek mümkündür (Erdemol, 2016, s. 1). Sanıldığının aksine darbe, baskı ve cuntacılık, yalnızca gelişmekte olan ülkelere has bir durum değildir. Ancak, gerçekleşen olaylar gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülmektedir.

Osmanlı Devleti döneminde de darbeler, isyanlar, askeri baskılar siyaseti meşgul eden hususların başında gelmektedir. Fatih Sultan Mehmet Han dönemi, 1446 tarihinde Buçuktepe isyanı Osmanlı döneminde gerçekleşen ilk isyan ve darbe girişimi olarak tarihteki yerini almıştır. Bu girişim sonrası Osmanlı Devleti, darbe, darbe girişimi ve isyanlarla tarih sahnesinden çekildiği zamana kadar mücadele etmek zorunda kalmıştır. Osmanlı devletinde Buçuktepe isyanı sonrasında, isyan, darbe ve darbe girişimi ile karşılaşmamış padişahın olmadığı söylenebilir. Öyle ki, Osmanlı devletinde hüküm süren otuz altı padişahın, on iki tanesi bu elim olaylarla yönetimini kaybetmiştir. Bu darbe, darbe girişimi ve isyanlar sonucunda I. Mustafa, IV. Mehmet, II. Mustafa, III. Ahmet, V. Murad, II. Abdülhamit yönetimini kaybetmiş, II. Beyazıd, II. Osman, III. Selim, IV. Mustafa, Sultan İbrahim ve Sultan Abdülaziz ise yönetimini kaybettiği gibi aynı zamanda katledilmişlerdir (Afyoncu, Önal & Demir, 2016, s. 11). Osmanlı imparatorluğunda gerçekleşmiş bu olaylardan hareketle, darbe, isyan ve baskıların Osmanlı döneminde azımsanamayacak kadar büyük etkileri olduğu söylenebilir. Yaşanan bu elim olaylardan, padişahların yanı sıra devlet adamları da etkilenmiş, çoğu istifa etmek zorunda kalmış, birçoğu da darbeci ve isyancılar tarafından katledilmiştir.

Örneğin; Osmanlı devletinin son döneminde gerçekleşen Bab-ı Ali baskınında Nazım Paşa öldürülürken Sadrazam Kâmil Paşaya da istifası imzalattırılmıştır (Öztuna, 2007, s. 71). Bu örneklerden anlaşılacağı üzere, Osmanlı devleti dönemi yaşanan darbe, muhtıra ve askeri

(20)

baskıların Cumhuriyet döneminde gerçekleşmiş olan ya da tasarlanan askeri darbe, muhtıra ve cuntacılık faaliyetleri ile benzerlikler taşıdığı, devamlılık arz ettiği söylenebilir. Daha önce de değinildiği üzere; Osmanlı tarih sahnesinden çekilirken iyisiyle kötüsüyle kurulan yeni Cumhuriyete hemen her alanda kendisinden bir şeyler katmıştır. Zaten farklısı da düşünülemezdi. Sonuçta, Cumhuriyeti kuran Osmanlı milleti ve kadrolarıydı.

Cumhuriyet dönem olarak, 29 Ekim 1923 tarihinde saat 20.30’da Meclisin Cumhuriyeti ilanı ile başlar (Nutuk, 2005, s. 477). Kurulan Cumhuriyette 1923’te rejimi kuran kadrolar her ne kadar Cumhuriyet ve Demokrasiyi yerleştirmek için mücadele etmiş olsalar da 14 Mayıs 1950 yılında gerçekleşen seçimlere kadar tek parti iktidarı ülkede egemen olmuştur.

Bu geçiş döneminin 7 Ocak 1946 tarihinde Demokrat Partinin kurulması (Dokuyan, 2014, s.

161) ve siyaset sahnesine çıkması ile sona ermiş olduğu söylenebilir.

I. Dünya Savaşı sonunda cumhuriyetleşme yaşanırken II. Dünya Savaşı sonunda demokratikleşme ortaya çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti de birincisine benzer şekilde ikincisinde de dünyanın akışına dâhil olmuş ve demokrasiyi tesis etmek için çaba göstermiştir (Aktaş, 2011, s. 2). II. Dünya Savaşı sonrası, San Francisco Konferansında günün şart ve gerekleri doğrultusunda verilen demokratik ideallere ilişkin sözler, İnönü’nün 19 Mayıs Nutkunda hayata geçirilmiş ve böylece çok partili hayata geçişin önü açılmıştır. Bunun bir sonucu olarak Türkiye’de CHP dışında partiler kurulmaya başlamıştır. Bu dönem öncesi her ne kadar siyasi partiler kurulmuş olsa da uzun ömürlü olmamıştır. Cumhuriyet dönemi, tek parti iktidarının sonlarında, çok partili hayata geçişte, CHP dışında kurulan ilk parti, 18 Temmuz 1945 tarihinde, Mehmet Nuri Demirdağ tarafında kurulan Milli Kalkınma Partisidir (Avşar & Kaya, 2012, s. 118). Bu dönem kurulan ilk parti MKP, beklediği başarıyı gösterememiş Türk siyasi hayatında varlığını hissettirememiştir. 7 Ocak 1946 tarihinde ise bir başka parti kurulmuştur. Bu parti Türk siyasi hayatında adından çokça söz ettirecek olan Demokrat Partidir. DP, MKP’nin aksine siyaset sahnesinde tutunmuş, her ne kadar 21 Temmuz 1946 tarihinde gerçekleşen milletvekili genel seçimlerinde istediği başarıyı gösterememişse de Meclise ikinci parti olarak girmeyi başarmıştır.

Türkiye’de, 1946 yılı seçimleri, hem ülkemizin demokratikleşme süreci, hem de askeri kıpırdanmalara yol açması sebebiyle önem arz etmektedir. 1946 yılında Türkiye iki seçim yaşamıştır. Bunlardan ilki 26 Mayıs 1946’da gerçekleşen yerel seçim ve diğeri 21 Temmuz 1946’da gerçekleşen milletvekili seçimidir. 1946 yılı öncesinde 1924 ve 1931 yılı seçimlerinde her ne kadar çok partili hayata geçiş denemesi yapılmışsa da başarı kaydedilememiştir. Bu bakımdan 1946’da gerçekleşen yerel seçimlerin, çok partili hayata geçişin ilk yerel seçimi olduğu söylenebilir (Tabak, 2004, s. 91). 1946 yerel seçimi aynı

(21)

zamanda da bir erken seçim olup içerisinde önceki seçimlere kıyasla farklılıklar da taşır. Eylül – Ekim aylarında gerçekleşmesi gereken yerel seçim, Mayıs ayında yapılmış, bu husus muhalefet partilerince eleştirilmiştir. Buna ilaveten, bu seçim Türkiye’de aynı gün yapılıp aynı gün sonuçlanmış, seçim kurullarında siyasi partilerin temsilcileri bulunmuş ve seçmenlerin oy pusulası altına imza atmaları ve adres yazmaları kaldırılmıştır (İnan, 2004, s.

65). Demokrasimizin gelişimi açısından yapılan bu düzenlemeler, seçimlerin erkene alınmasının gölgesinde kalmıştır. Erkene alınan 1946 yerel seçimlerine DP katılmama kararı alarak tepkisini ortaya koymuştur (Apuhan, 2010, s. 74). 1946 yerel seçimleri sonrasında partiler yaklaşan milletvekili seçimlerine hazırlanmaya başlamıştır.

Milletvekili seçimleri öncesinde, 6 Mayıs 1946 yılında 4918 sayılı milletvekili seçim kanunu yürürlüğe girmiş (6326, Resmi Gazete, 1946), 21 Temmuz 1946’da milletvekili seçimleri 6 partinin katılımıyla gerçekleşmiştir. 21 Temmuzda gerçekleşen milletvekili seçimleri sonucunda, toplam 465 sandalyenin 395’ini CHP, 64’ünü DP almış, 6’da bağımsız vekil TBMM’ye girmiştir. Seçim sonucu tartışmaları beraberinde getirmiş, DP 37 ilde itirazda bulunmuştur. 27 Ağustosta iktidar partisince bir inceleme komisyon kurulmuş, ancak yine iktidar partisince itirazlar kabul görmemiştir (Yılmaz, 2010a, s. 185). Akşam Gazetesinin 24 Temmuz 1946 yılındaki sayısında da seçimlerin üzerinden üç gün geçmesine karşın İstanbul’da sonuçların tasnif edilmediği açıkça görülebilmektedir (Ek-3). İstanbul’da seçimlerin üç gün gecikmeli açıklanması üzerine muhalefet partileri bu gecikmeyi, CHP’nin adaylarını kazandırabilmek maksadıyla gerçekleştirdiğini öne sürmüştür (Akandere, 2009).

21 Temmuz 1946 tarihinde yapılan seçimler üzerine edilen tartışmalar haricinde, seçim kendi içerisinde kimi ilkleri de barındırmaktadır. 1946 milletvekili seçimleri, Osmanlı devleti dönemi yapılan ilk seçimden, bu yana yapılan ilk tek dereceli seçim olma özelliği taşır. Seçime bu özelliğini kazandıran, 1946 seçimleri öncesi değişen seçim kanunudur. Seçim kanunu, 5 Haziran 1946 tarih ve 4918 sayılı kanunla değiştirilerek tek dereceli seçim sistemine geçilmiştir (6326, Resmi Gazete, 1946). Bu seçim sistemi liste usulü çoğunluk ilkesine dayanmakta olup, açık oy, kapalı sayım esasını esas almaktadır. Değişen seçim kanundaki bu durum ve aynı kanununda yer alan “Her ilin merkez ilçesinde ve o ile bağlı ilce merkezlerinde seçimi idare ve kontrol etmek üzere belediye başkanının başkanlığında beş kişilik birer seçim kurulu teşkil olunur” maddesi (Apuhan, 2010, s. 75) muhalefet partilerince, eleştirilmiş, hile iddiaları gündeme gelmiştir. Seçimler bitmiş ancak tartışması bitmemiştir. 24 Temmuzda sıkıyönetim komutanı Asım Tınaztepe İstanbul’da seçimlerin tartışılmasını yasaklayarak, basına da sansür koymuştur (Apuhan, 2010, s. 78).

(22)

1946 seçimlerini başka bir açıdan ele almak gerekirse, çalışma konumuzla ilişkili darbelerin ilk filizlerine neden olmasıdır. Bunlardan ilki İnönü’ye karşı gerçekleştirilmek istenen darbe planıdır. Darbe niyetinde olan, ordu içindeki CHP ve İnönü muhalifi bir grup askerdir. Bu planlardan bir diğeri de aynı yıllarda ordu içinde DP muhalifi başka bir grup asker tarafından DP’ye karşı yapılmak istenen darbe planıdır. İki planda siyasilerin ılımlı siyaseti ve sağduyusuyla bertaraf edilmiştir. Bu planları yapan gruplar aynı zamanda Cumhuriyet tarihinde ilk darbe tohumlarını atanlardır. Çok partili hayata geçişle birlikte, Türk siyasi hayatında partiler kurulurken, ordu içinde de kamplaşma ve bölünmeler yaşanmış, askerlerin bir kısmı farklı düşünler etrafında gruplaşmıştır. Bu gruplara bakacak olursak;

İlk grup, lideri Fahrettin Belen olan, İnönü muhalifi gruptur. 1946 seçimlerindeki hile iddiaları üzerine yine aynı yıl Ankara’da, Albay Seyfi Kurtbek ve Binbaşı Cemal Yıldırım tarafından, kendileri gibi liberalizm yanlısı on kişinin yer aldığı bir grup kurulmuştur.

Neziroğlu (1998) yılında yayınlanan eserinde, bu grubun darbe amacı gütmediği, ancak 1950 yılında gerçekleşecek seçimlerde de hile olması durumunda, DP’ye darbe yapabileceklerinin garantisini verdikleri dile getirilmektedir. Bu grubun üyelerinden olan, Kurtbek ve Bellen 1950 seçimlerinde DP tarafından milletvekili gösterilmiş akabinde ikisi de bakan yapılmıştır.

Neziroğlu eserinde, yine İnönü ve CHP karşıtı başka bir grubun varlığından söz etmektedir.

Neziroğlu, bir grup askerin, CHP ve İnönü muhalifi yazılarıyla dönemde dikkat çeken Prof.

Dr. A.F. Başgil’le iletişime geçerek, aralarında bir generalinde olduğu seksen kadar subayın darbe planladıklarını ve darbe sonrası için Başgilden destek istediklerini aktarmaktadır.

Diğer darbe yanlısı grup ise, DP’nin 1950 seçimlerini kazanması ihtimaline karşın harekete geçmeyi düşünen, CHP yanlısı DP karşıtı olan gruptur. Çok partili sisteme geçişi desteklemeyen, 1946 seçimleri sonucunda sansür uygulayan Tınaztepe, Nihat Erim vasıtasıyla İnönü’ye çok partili hayata geçiş ile ilgili kaygılarını iletmiştir. Neziroğlu (1998) yılında yayınlanan eserinde, seçimlerden sonra dört üst düzey subayın İnönü’ye seçimlerin iptalini sağlamak için darbe teklif ettiğini aktarmaktadır. Görüldüğü üzere dönemde ordu içinde kamplaşmaların olduğu aşikârdır.

1946 seçimleri sonrası Türkiye, 14 Mayıs 1950 seçimlerini tecrübe etmiştir. 24 Mayıs seçimleri sonrasında CHP harici bir siyasi partinin iktidara geldiği ilk seçim olarak tarihteki yerini almıştır. 14 Mayıs 1950 yılında gerçekleşen seçim, sonucu bakımından olduğu kadar, hazırlanışı bakımından da özel bir yere sahiptir. Çok partili siyasal hayata geçişten sonra eleştirilere konu olan seçim kanunu, CHP ve DP’nin uzlaşmasıyla 16 Şubat 1950 yılında tekrar düzenlendi. Bu seçim kanunu, tek dereceli, eşit ve gizli oy, açık tasnif ve her ilin bir seçim çevresi kabul edildiği “çok oy alanın seçilmesi” ilkelerine dayalı, yargının denetim ve

(23)

yönetiminde gerçekleşecek bir seçim sistemi getirmekteydi (Güngör, 2010, s. 194). Yeni seçim sistemine göre yapılan seçimler, 14 Mayıs 1950 Pazar günü gerçekleşmiştir.

Seçimlerde 8.905.743 seçmenden, 7.953.085’i oy kullanmış olup, katılım oranı 89,3’tür. DP kullanılan oyların 4.242.831’ini alırken, CHP 3.165.096’sını, MP 368.537’sini, bağımsızlar ise 44.537’sini almıştır. Oyların %55,2’sini alan DP 416 milletvekili çıkarırken, oyların

%39,6’sını alan CHP 69 milletvekili, oyların %4,6’sını alan MP 1 milletvekili, oyların

%0,6’sını alan bağımsızlar 1 milletvekili ile meclise girebilmiştir (TÜİK, 2012, s. 25). Ancak milletvekili dağılımları ile alınan oylar kıyaslandığında orantısız bir dağılım görülmektedir.

Bu dağılımın sebebi ise 16 Şubat 1950 yılında yürürlüğe giren seçim kanunudur. Bu kanun özellikle 1954 yılında gerçekleşen seçimlerin sonunda muhalefetçe çok eleştirilmiş olsa da, bu seçimde muhalefetin bu kanuna karşı daha kayıtsız olduğu söylenebilir.

1950 seçimlerinin yapıldığı akşam ülkede iktidarın DP’ye bırakılıp bırakılamayacağı tartışmalarının da başladığı görülmektedir. Apuhan (2010) eserinde I. Ordu komutanı Aziz Noyan’ın “eğer Cumhurbaşkanları hazretleri yeşil ışık yakarsa, seçimlere komünistlerin hile karıştırdığı gerekçesi ile müdahale edebiliriz” dediği aktarılmaktadır. Ancak İnönü’nün milli iradeye saygı duyulması gerektiği hususundaki söylemleri daha başlamadan bu olayların önüne geçmiştir (Apuhan, 2010, s. 87). Bu olaylardan hareketle çok partili geçiş süreci ile ordu içinde var olan gerek CHP gerekse DP yanlısı kimi grupların, ordunun gücünü kullanarak millet üstünde vesayet oluşturma çabaları dikkat çekmektedir. Bu olumsuzluklar dışında 1950 seçimleri ile Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir adımda atılmıştır. Bu seçimle birlikte, Türkiye’de Cumhuriyetin ilanını takip eden 27 yıllık süreçte, süre gelen tek parti dönemi sonlanmıştır. Bu seçim, Türk demokrasi tarihinde yeni bir sürecin başlangıcı olmuştur (Sungur, 2016, s. 2). Aynı zamanda 14 Mayıs 1950 seçimi ile çok partili hayata geçişin ilk meyvesinin de alındığı söylenebilir.

Seçim sonucunda, 14 Mayıs 1950 yılından 27 Mayıs 1960 yılında gerçekleşen darbeye kadar yaklaşık on yıllık DP iktidar dönemi yaşanacaktır. 27 Mayıs ile çok partili hayat sekteye uğratılacak, demokratikleşme çabaları zarar görecektir.

1950 seçimleri sonrasında, DP artık iktidardadır. TBMM tarafından Celal Bayar Cumhurbaşkanı seçilmiş, DP genel başkanlığından istifa eden Bayar görevi Adnan Menderese devretmiştir. Bayar iktidar partisi genel başkanına hükümet kurma yetkisi vermiş (Ek-5), Adnan Menderes Hükümeti kurmuştur (Akşin, Koçak vd.,1989, s. 215). Böylece DP iktidarındaki Adnan Menderes Hükümetlerinin ilki kurulmuştur. Birinci Menderes Hükümetinin ilk icraatları arasında II. Dünya Savaşı sırasında ekonomik bunalım geçiren halkı rahatlatmaya yönelik olmuştur. Bu dönemde, ekonomi politikası olarak, karma ekonomi

(24)

modelinde fazla bir değişiklik yapılmadan, özel teşebbüsün geliştirilmesi ve faaliyet alanının genişletilmesi hususunda da adımlar atılmış, uygulanan iktisat politikaları, önceki yıllarda uygulanan devletçi politikalardan farklı olmuştur. İktidarın ilk yıllarında, DP ekonomide serbestleşmeyi liberalizasyonu artıracak önlemler almıştır. Bu kapsamda, ithalat 1950’de

%60-65 oranında serbestleşmiş, fiyat kontrolleri kaldırılmış, özel teşebbüsün rahat kredi alabilmesi için banka kredi faizleri indirilmiş, KİT’lerin özelleştirileceği belirtilmiştir (Sungur, 2016; 2). Dönemin Uluslararası konjonktürü, DP iktidarının ilerleme sağlamasına da yardımcı olmakta, DP iktidarı da fırsatları iyi değerlendirmektedir. 1950 yılında patlak veren Kore Savaşı sırasında, yükselen tarım ürünleri fiyatları, gelişmekte olan tarım ülkesi Türkiye’nin ekonomik gelişimine katkı sağlamıştır. DP iktidarı dönemi, tarım makinalarının artışının sağlanması özellikle artan traktör sayısı, ekilebilen alanları ve ürün miktarını da arttırmıştır. Öyle ki, 1948 yılında ekilebilen tarım alanları 9,5 milyon hektarken 1956 yılına gelindiğinde 14,6 milyon hektara kadar çıkmıştır. DP ulaşım alanında yatırımları arttırmış, 1948 yılında karayolu yapımını hızlandırmıştır. Türkiye dış siyasette ilerleme kaydetmiş, 1952 yılında NATO’ya girmiş, Truman Doktrini, Marshall Planı ve Avrupa Konseyi üyeliği ile dış siyasette güçlü adımlar atmıştır (Akşin, Koçak vd.1989, s. 215). Bu icraatlar halk nezdinde olumlu karşılık bulmuş DP’ye sempati artmıştır. Ancak bu gelişmeler yaşanırken askeri vesayet kendini hissettirmeye de devam etmektedir.

5 Haziran 1950 yılında bir Albay Başbakan Adnan Menderese 8-9 Haziran gecesi bir darbe yapılacağı ihbarında bulunmuştur. Bunun üstüne kimi askeri kurye uçaklarından atılan DP aleyhindeki beyannameler büsbütün Başbakan Adnan Menderesi endişelendirmiştir. Bu olaylar karşısında Başbakan Menderes 6 Haziranda aralarında Genelkurmay Başkanında olduğu ordunun üst kademesinde değişikliğe gitmiştir (Neziroğlu, 1998, s. 1239). Milliyet Gazetesinin 7 Haziran 1950 yılındaki sayısında “Komutanların Hepsi Değiştiriliyor”

başlığıyla duyurduğu haberde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürmen’in yerine Orgeneral Nuri Yamut, ikinci başkan İzzet Aksalur’un yerine Korgeneral Şahap Gürlerin getirileceği dile getirilmiştir. Aynı haberin devamında, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Mehmet Ali Ülgen, Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Zeki Doğan, Orgeneral Muzaffer Tağsavul ve Birinci Ordu Müfettişi Orgeneral Asım Tınaztepe’nin vazifelerinden alındıkları duyurmuştur. Bu operasyonun hükümeti rahatlattığı söylense de DP hükümetlerine karşı son askeri muhalefette olmayacaktır.

DP, idari yönetimlerde de değişikliğe gtme kararı alarak CHP’ye yakın kaymakam ve valilere yönelik yer değiştirmeler ve emekliye sevkleri gündemine almış, on beş vali emekliye sevk edilmiştir (Milliyet Gazetesi, 13.06.1950, s. 1). Bu hamlelerle DP yönetimini

(25)

pekiştirmiş, muhaliflere gözdağı vermiştir. Türkçe okunmaya başlanan ezanın tekrar Arapça okunmasının serbest bırakılması (Ek-6), halkevlerinin 8 Ağustos 1951 tarihinde yürürlüğe giren 5830 Sayılı yasa ile kapatılması (Güneş, 2012, s. 152-153) CHP’nin mallarına

“Cumhuriyet Halk Partisinin haksız iktisaplarının iadesi hakkında Kanun” (8485, Resmi Gazete, 1953) ile el konulması gibi hususlar, hali hazırda var olan çok partili hayata geçişteki siyasal çatlakların daha da açılmasına yol açmıştır. Bu haliyle olaylar CHP ve DP’nin karşılıklı birbirini yıpratan faaliyetlerinin devam etmesine yol açmıştır. Bu atmosfer içerisinde Türkiye 1954 seçimlerine gitmiştir.

1954 yılı seçimleri, 2 Mayıs Pazar günü gerçekleşmiş, 10 262 063 kayıtlı seçmenden 9 095 617’si seçimde oy kullanmış, katılım oranı %88,6’dır (TÜİK, 2012, s. 25). 2 Mayıs seçimlerine, 27 Ocak 1954 yılında dini siyasete alet ettiği gerekçesiyle MP katılamamıştır (Yılmaz, 2010b, s. 542). Millet Partisinin kapatılmasından yaklaşık iki hafta sonra Osman Bölükbaşı ve arkadaşları tarafından 10 Şubat 1954 tarihinde CMP (Cumhuriyetçi Millet Partisi) kurulmuştur. 1954 seçimlerine dört parti katılmıştır. DP ve CHP 64 vilayetin hepsinde, 10 Şubat 1954 tarihinde kurulan CMP 40 ilde, 16 Mayıs 1952’de kurulmuş olan Türkiye Köylü Partisi TKP ise 19 ilde aday göstermişlerdir (Yılmaz, 2010b, s. 546). Seçim sonucunda, DP oyların 5 313 659 alarak toplamda %58,4 oranında oy almış, bir önceki seçime göre oylarını arttırarak TBMM’de 541 sandalyenin 503’ünü almıştır. CHP oyların 3 193 471 alarak, toplamda %35,1 oy oranıyla TBMM’de 31 milletvekiliyle temsil hakkı kazanmıştır. CMP oyların 480 249 alarak, toplamda %5,3 oy oranıyla TBMM’de 5 milletvekiliyle temsil hakkı kazanmıştır. TKP oyların 50 935’ini alarak TBMM’de temsil hakkı elde edememiştir. Bağımsızlar ise oyların 56 393’ünü alarak TBMM’de 2 milletvekiliyle temsil hakkı kazanmıştır (TÜİK, 2012, s. 25). Seçimlerde DP’nin yükselişi sürerken, CHP’nin kan kaybı devam etmiştir. Türk siyasi hayatında iki yeni parti seçimlerde kendini göstermiştir. Seçimlerde, oy oranlarının milletvekili sayısına yansımadığı dikkat çekmektedir. Bu durum seçimlerde uygulanan liste usulü çoğunluk sisteminden kaynaklanmaktadır. 1950 seçimlerinde de aynı sistemin uygulanmasına rağmen 1954 seçimleri sonrasında bu sistem yoğun bir şekilde muhalif partilerce eleştirilmiştir (EK-4).

1954 seçimlerinin yapıldığı yılın sonu yaşanan kuraklıklar, ekonomiyi olumsuz yönde etkilemeye başlamış, ülke döviz sıkıntısı çekmiştir (Apuhan, 2010, s. 159). Bunlarla birlikte muhalefet ve iktidar çekişmesi hız kesmeden bu dönemde de devam etmektedir. Üstüne üstelik 6-7 Eylül olayları iç piyasayı olumsuz etkilediği gibi hükümeti dış siyasete ve ticarette zor duruma düşürmektedir ( Baytal, 2007, s. 557). Bu sıkıntılı yıllar devam ederken özellikle 1954 seçimleri sonrasında ordu içinde tekrar kıpırdanmalar baş göstermektedir. Ordu içinde

(26)

Cuntacı hareketler 1955 yılında oluşmaya başlamış, 1959 yılına doğru organize bir hal almıştır. Genç subaylar Menderes’i iktidardan indirmek konusunda fikir birliğine varmış ancak, sonrasında ne olacağı konusunda aralarında fikir ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Daha radikal olan grup Menderes iktidarının yıkılmasından sonra uzun bir süre bir askeri rejime ihtiyaç duyulduğunu savunmaktadırlar. Bu gruba göre, Atatürk devrimleri henüz tamamlanmamıştı ve ancak askeri rejimle tamamlanabilirdi. Daha ılımlı bir grup, iktidarın CHP’ye devredilmesinden, diğer bir grup ise yeni bir Anayasa hazırlanıp, seçimlerin yapılmasına yönelik kısa süreli bir askeri ara rejimden yana tavır almıştır (Bulut, 2009 s. 141- 142). Neziroğlu (1998) yılında yayınlanan eserinde Bulut’u destekler nitelikte ordu içerisinde 3 grubun faaliyet içinde olduğunu aktarmaktadır. Bu gruplardan ilki, 1954 yılında Dündar Seyhan ve Orhan Kabibay’ın kurdukları örgüttür. İkincisi, 1960 darbesi sonunda idam edilen, Albay Talat Aydemir tarafından 1956’da kurulan örgüttür. Üçüncüsü, Kurmay Binbaşı Sadi Koçaş’ın kurduğu örgüttür. Koçaş’ın kurduğu örgüte 1959 yılında Cemal Gürsel liderlik edecektir. 1957 seçimlerine doğru, bu örgütlerin kendi aralarında yaptıkları temaslarla bir darbe niyeti içinde oldukları anlaşılmaktadır. Cuntacılar önce CHP ile temasa geçmiş, olumsuz yanıt almışlar bunun üzerine darbe liderliğini DP’nin Milli Savunma Bakanı Şemi Ergine teklif etmişlerdir (Neziroğlu, 1998, s. 1241). 1958 yılında gerçekleşen, tarihe 9 Subay Olayı olarak geçen hadise, Neziroğlu’nun tespitlerini doğrular ve destekler niteliktedir. Bu hadiseler cereyan ederken iktidar ve muhalefet sürtüşmesi, karşılıklı yıpratmalar devam etmektedir. Bu olaylar içerisinde Türkiye 1957 yılında, seçimlerin 1 yıl erkene alınmasıyla birlikte tekrar yeni bir seçim atmosferine girmiştir.

1957 seçimleri, 27 Ekim günü gerçekleşmiş, seçim sistemi bir önceki seçimde kullanılan ve tartışmalara neden olan, liste usulü çoğunluk sistemi değiştirilmemiş ve seçimler bu usule göre gerçekleşmiştir. Seçim sonucunda, seçimlere katılım oranı önceki seçimlere göre düşerek, %76,6’lık katılım gerçekleşmiştir. Toplam 12 078 623 seçmenden 9 250 949’u oy kullanmıştır. Seçimde, DP’nin oy oranın önceki seçimlere kıyasla düşmesine rağmen 4 497 811 oy ile oyların %48,6’sını almayı başarmıştır. DP aldığı oylarla 424 milletvekili ile TBMM’de temsil hakkı elde etmiş ve birinci parti olmuştur. CHP 3 825 267 oy alarak, oyların % 41,4’ünü alarak 178 milletvekiliyle TBMM’de temsil hakkı elde etmiş ve ikinci parti olmuştur. CMP 604 087 oy alarak, oyların % 6,5’i ile 4 milletvekiliyle, Hürriyet Partisi HP 321 471 oy alarak, oyların % 3,5’i ile 4 milletvekiliyle TBMM’de temsil hakkı elde etmişlerdir (TÜİK,2012, s. 25). 1957 seçim sonuçlarına bakıldığında DP oylarında gözle görülür bir gerileme gerçekleştiği görülmektedir. Bu gerilemede ekonominin kötüye gitmesi ve siyasal kutuplaşmaların etkisinin olduğu söylenebilir (Örs, 1996, s. 154). Seçim sonuçlarından sonra, CHP ve DP’nin birbirlerine olan bakışları keskin bir çizgiye oturmuş ve

(27)

aralarındaki ilişki giderek sertleşmiştir (Bulut, 2009, s. 132). İnönü’nün Kayseri’ye gidişinin hükümetçe yasal olmadığı gerekçesiyle engellenmesi (Ek-2) var olan gerginliği arttırmıştır.

Seçimlerden sonra ordu içindeki gruplarda her seçim döneminde olduğu gibi boş durmamış, bir darbe planı üzerinde çalışmıştır. Ancak bu darbe planı Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu tarafından ihbar edilmiş, açığa vurulmuştur. Tarihimizde 9 Subay Olayı olarak geçen hadisede 16 Ocak 1958 yılında Kuşçunun adını verdiği üçü Albay, biri Yarbay, dördü Binbaşı ve biri Yüzbaşı dokuz subay darbe suçlamasıyla tutuklanmış ve yargılanmaya başlamıştır. Altı ay süren yargılama sonunda dokuz subay beraat ederken ihbarcı Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu orduyu isyana teşvik suçlamasıyla iki yıl hapis ve ordudan ihraç cezasına çarptırılmıştır (Apuhan, 2010, s. 135-136). Bu hadisenin 1960 yılında gerçekleşen darbe için darbecileri cesaretlendirdiği söylenebilir. 1950’li yılların sonuna doğru ülkede, ekonomik krizler, öğrenci olayları yaşanmaya başlamakta ve ülke yavaş yavaş ilk darbesine ilerlemektedir.

18 Nisan 1960’ta “Muhalefet ve basının yıkıcı faaliyetlerini incelemek için TBMM’de DP’li 15 milletvekilinden oluşan bir Tahkikat Komisyonu’nun kurulması darbeye giden süreci hızlandırmış, ülke içerisinde, huzursuzluk artmıştır” (Dikici, 2014, s. 16). Tahkikat Komisyonu’nu protesto etmek için 28-29 Nisan 1960’da öğrenciler İstanbul ve Ankara’da sokaklara inmiş gösteriler başlamıştır. Çıkan olaylarda iki öğrenci hayatını kaybetmiş, birçoğu da yaralanmıştır. Olayların çıktığı iki ilde de sıkıyönetim ilan edilmiş, sıkıyönetim ara ara uzatılarak 30 Kasım 1961’e kadar devam etmiştir (Ek-1). Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel 3 Mayıs 1960 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes’e ülkedeki yaşanan olayları özetleyen ve gereken tedbirlerin alınması hususunda görüş bildiren, üç sayfadan oluşan 15 maddelik bir muhtıra vermiştir. Aziz vekilim, diye başlayan samimi ve tehdit içermeyen muhtırada, Cumhurbaşkanı’nın istifa etmesi gerektiği ve milletin çoğunluğunun sevdiği Adnan Menderesin Cumhurbaşkanı seçilmesinin gerektiği dile getirilmiştir. Ayrıca, kabinenin tekrar oluşturulması, ılımlı siyaset yapılması, İstanbul, Ankara Vali ve Emniyet müdürleri ile Ankara Örfi İdare Kumandanının derhal değişmesi gerektiği, öğrenci olaylarında orantısız güç kullanıldığı bu muhtırada belirtilmiş ve tavsiyeler sıralanmıştır ( Ek, 8). Bahsi geçen muhtıra, 27 Mayıs sonu DP aleyhinde kullanılmış Yassıada mahkemelerinde okunmuş, (Ek,8) Darbeyi meşru göstermek içinde, mektup üzerinde oynama yapılarak 12 Temmuz 1960 yılında Resmi Gazetede yayınlanmıştır (Apuhan, 2010, s. 152- 153). Her ne kadar iyi niyet ve samimiyetle kaleme alınmış bir muhtıra ise de, bunun dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından yazılmış olması bir uyarı, ikaz şeklinde algılanmalıdır. Bu uyarılara kulak asmayan, önlem almayan hükümete karşı 21 Mayıs 1960’da harp okulu öğrencileri Atatürk bulvarına doğru yürüyüşe geçmişlerdir. Hükümet ise okulu erken tatil etmekten başka bir önlem alamamıştır (Akşin 1989, s. 223). Hükümetin,

(28)

yaşanan bu olayların abartıldığını düşündüğü ve olayların ehemmiyetinin farkına varmadığı, yaklaşan darbe tehdidini ön göremediği veyahut ordunun bir darbe yapmasına ihtimal vermediği ya da kondurtamadığı açıktır (Ek-2). İktidar partisi, gerçekleşen olaylar karşısında çaresiz kalmış, 27 Mayıs 1960 yılında da Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinin ilk darbesini yaşamıştır.

Ancak darbelerin yalnızca siyasal hayatı değil, aynı zamanda toplumun hemen her alanını etkilemiş olduğu da genel kabul gören bir olgudur. Hem Osmanlı döneminde hem de Cumhuriyet döneminde bu etkileri görmek mümkündür. Bu çalışmada, 1971 muhtırası öncesinde gerçekleşen hadiseleri ortaya koymak için 27 Mayıs darbesinden başlayarak, 1971 muhtırasının eğitim üzerindeki etkisi, 12 Eylül 1980 yılında gerçekleşen darbeye kadar incelenecektir. Daha öncesinde dile getirdiğimiz gibi, darbeler ve darbe ortamları toplumun hemen her alanını etkileyen olayların başında gelmektedir. Etkilenen alanlardan bir tanesi olarak, eğitimde de darbelerin etkisinin hissedildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu çalışmada konu olarak 12 Mart 1971 askeri muhtırasının Türk eğitim tarihine etkisinin seçilmesi, muhtıranın eğitim alanına etkisini gün yüzüne çıkarmayı amaçlamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu 1923 yılından itibaren çeşitli zorluklarla karşılaşmıştır. 1970’li yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de zorlu geçmiştir.

Bilhassa 1970’li yıllar, Türkiye’nin siyasetinde ve ekonomisinde istikrarsızlıkların yaşandığı yıllar olarak tarihteki yerini almıştır. Özellikle 1980 öncesi siyasi kutuplaşma ve terör olayları, can kayıpları had safhaya ulaşmış, bu olumsuzluklar eğitim-öğretimi etkilemiş ve bu dönemde eğitim- öğretimle ile ilgili pek çok girişim, uygulama yarım kalmıştır (Keskin, 2012, s. 117).

Dönemde, öğretmen yetiştirmede bir çeşitlilik oluşmuştur. Bu çeşitlilik İlkokul üstü 7 yıllık ilk öğretmen okulları, ortaokul üstü 4 yıllık öğretmen liseleri, 2-3 yıllık eğitim enstitüleri şeklinde kendini göstermiştir (Güzver, 2012, s. 16). Öyle ki, 14 Haziran 1973 tarihli 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda öğretmenlik mesleğini yeniden tanımlama ihtiyacı duyulmuştur. “Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel ihtisas mesleği olarak tanımlanmıştır” (14574, Resmi Gazete, 1973). 14 Haziran 1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun, “Hangi öğretim kademesinde olursa olsun, bütün öğretmen adaylarının yükseköğretim görmeleri esastır”

ibaresi doğrultusunda, 50 adet iki yıllık Eğitim Enstitüsü açılmış, öğretmen eğitimi yükseköğretim düzeyine geçmiştir. Bu çerçeve içinde 1974’te ilk öğretmen okulları, öğretmen liselerine veya eğitim enstitülerine dönüşmüştür. Ancak 50 eğitim enstitüsünün 30’u 1976 yılında kapatılmıştır (Güzver, 2012, s. 17). Dönem ile günümüz eğitim sistemi

(29)

kıyaslandığında günümüz eğitim sisteminin temellerinin bu dönemde atıldığı görülebilmektedir.

Dönemde, öğretmen yetiştirme konusunda yeni bir usul denenmiş, Mektupla Öğretmen Yetiştirme yönetimi ile öğretmenler göreve başlamıştır. Üniversiteye girişte oluşan yığılmaları önlemek ve öğretmen ihtiyacını karşılamak için kısa yoldan öğretmen yetiştirmeyi amaçlayan bu uygulama 1974-1975 yılında uygulama konulmuştur. Açılan Mektupla Yükseköğretim Merkezi aracılığıyla özellikle yaz aylarında birkaç haftalık kısa süreli derslerle öğretmen yetiştirilmiştir (Akdemir, 2003, s. 19).

1975-1980 arasındaki dönemin politik ve ideolojik çatışmaları nedeniyle eğitim kesintiye uğramıştır. Bu dönemde eğitimini tamamlayamayan öğrenciler 1979-1980 yıllarında birkaç aylık hızlandırılmış eğitime tabi tutularak öğretmen olarak görevlendirilmişlerdir (Akdemir, 2003 s. 19). Bu durum açıkça gösteriyor ki, 12 Mart 1971 muhtırası eğitim- öğretimde aksamalara neden olmuş birçok genç mağdur olmakla kalmamış, yetersiz öğretmen yetiştirilmesi ülke geleceğinin eğitim öğretim hayatını da etkilemiştir.

Yükseköğretimde, 1973-1978 arası yeni 10 üniversite daha kurulmuş, 1971’de Robert Koleji, Boğaziçi Üniversitesi adıyla devlet üniversitesine dönüştürülmüştür. Ancak bu sayılar yeterli olamamış, bu yüzden üniversitelere giriş sınavlarında merkezi bir oluşumu gerektirmiştir. Bu nedenle, üniversiteye giriş sınavlarının tek bir merkezden yürütülmeye başlanması için 1974 yılında Üniversitelerarası Kurul, 1750 sayılı Üniversiteler Kanununun 52’inci maddesi ile 19 Kasım 1974’te Üniversitelerarası Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’ni (ÜSYM) kurmuştur (URL,4).

1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile Türk Milli Eğitim Sistemi yeni baştan düzenlenmiştir. Bu kanunla Türk Milli Eğitim Sistemi örgün ve yaygın eğitim olmak üzere iki ana bölümden oluşmuştur. İlköğretim, beş yıllık ilk ve üç yıllık ortaokullar birleştirilerek “sekiz yıllık temel eğitim” adını almıştır. Böylece ilköğretimin ve zorunlu eğitimin süresi sekiz yıla çıkarılmıştır. Ancak zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması uygulamada tam anlamı ile gerçekleştirilememiştir (URL,3).

Eğitim tarihimizde, özellikle günümüzü etkileme konusunda önemli bir yeri olan bu dönem, göz önüne alındığında hazırlanan gerek yüksek lisans gerekse doktora tezlerinde, 12 Mart 1971 askeri muhtırasının farklı açılardan ele alındığı görülmektedir. Eğitim alanında farklı disiplinlerce hazırlanan tezlerde dönemin bir bütün olarak ele alınmadığı açıktır (URL,1). Elbette bu çalışmalar, derinlemesine inceleme kaygısı ile sınırlanan çalışmalardır.

Aynı zamanda,12 Mart 1971 askeri muhtırasını konu alan kitaplarında 1971 muhtırasının eğitim alanına etkisini yeteri kadar irdelemediği, Türk eğitim tarihi kitaplarının da (Akyüz,

(30)

2012; Binbaşı, 2014; Güven, 2015) dönemi yüzeysel geçtiği anlaşılmaktadır. Ancak, konunun bir bütün olarak ele alınmasının gerekli olduğu kanaatindeyiz.

Araştırmanın Amacı

12 Mart 1971 yılında gerçekleşen Askeri Muhtıranın Türk eğitim tarihimizdeki yerini belirleyerek, günümüz eğitim sistemine yansımalarını ortaya koymaktır.

Araştırmanın Önemi ve Problem Durumu Araştırmanın önemi.

Araştırma yapılacak konu ve sınırları göz önüne alındığında, mevcut alanyazında bir başka esere rastlanamamıştır. Eğitim tarihimizin günümüzdeki işleyişi, kurumları, politikaları ve kırılma noktalarının temellerinin bir bölümü araştırma yapacağımız döneme denk geldiği, ön alanyazın taraması sonucu tespit edilmiştir. Kanımızca dönemin belirlenen sınırlar içerisinde araştırılması, geçmişte yaşanmış bir dönemi gün yüzüne çıkartmakla kalmayıp, aynı zamanda günümüz eğitim sisteminin anlaşılması ve yorumlamasını da kolaylaştıracaktır.

Araştırma sonucunda, dönemin eğitim tarihimizin şekillenmesin de ne tür etkileri olduğu ortaya konularak, günümüz eğitim sistemi ile karşılaştırması yapılacaktır. Bu sayede dönemde cereyan eden olaylar çerçevesinde şekillenen eğitim tarihimiz, dönemde ortaya konulan ürünler ve günümüze yansımaları ortaya konulmaya çalışılacaktır. Dönemde yapılan olumlu ve olumsuz uygulamalar ortaya çıkartılmak sureti ile olumsuzların bertaraf edilmesi olumluların ise geliştirilmesi sağlanabilecektir. Dönemin eğitim olanakları ve eğitimde gerçekleşen değişimler ortaya konulduktan sonra, günümüz eğitim sisteminin geçirdiği tarihsel süreç, günümüz insanın hizmetine sunulacak, gelecek kuşaklara da tarihsel veri olarak kalacaktır.

Araştırmanın problemi.

12 Mart 1971 Muhtırasının Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?

Araştırmanın alt problemleri.

 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası okul öncesi eğitimi etkilemiş midir?

 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası ilköğretimi etkilemiş midir?

 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası ortaöğretimi etkilemiş midir?

 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası mesleki ve teknik eğitimi etkilemiş midir?

 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası yükseköğretimi etkilemiş midir?

(31)

 Muhtırada, öğretmen yetiştirme politikaları neler olmuş, 12 Mart 1971 de gerçekleşen askeri muhtıradan nasıl etkilenmiştir?

 Muhtırada, eğitim politikaları neler olmuş, 12 Mart 1971 de gerçekleşen Askeri Muhtıradan nasıl etkilenmiştir?

 Muhtırada, eğitim kurumları, politikaları ve işleyişi nasıl şekillenmiş, 12 Mart 1971 de gerçekleşen Askeri Muhtıradan nasıl etkilenmiştir?

 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası ile günümüz eğitim sistemi karşılaştırıldığında ortaya hangi sonuçlar çıkmaktadır?

Araştırmanın Sınırlılıkları

Araştırmamız, 1960 ve 1980 yılları arasında gerçekleşen siyasal olaylarla, siyasal olayların şekil verdiği eğitim ve öğretim alanları ile sınırlandırılmıştır.

Varsayımlar

 Kullanılan TÜİK verilerinin gerçeğe en yakın sonuçları verdiği varsayılmıştır.

 Kullanılan DİE verilerinin gerçeğe en yakın sonuçları verdiği varsayılmıştır.

 Kullanılan MEB verilerinin gerçeğe en yakın sonuçları verdiği varsayılmıştır.

Tanımlar

Ele alınan bir çalışmada, çalışma ile alakalı kavramların açıklanması, çalışmanın hem anlaşılmasında hem de yazar tarafından konunun aktarılmasında büyük önem arz etmektedir.

Bununla birlikte kavramların zaman içerisinde anlam değişimine uğrayabildikleri de bir gerçektir. Hazırlanan çalışmalar yalnızca günümüz okurlarına ve araştırmacılarına hitap etmediğinden, gelecekte yanlış anlamalara yol açmamak ve gelecek nesillerle daha anlaşılır bir iletişim kurabilmek, çalışmada kullanılan kavramların izahı ile mümkün olacaktır.

Çalışmamızın yapısı itibari ile günümüzde dahi darbe, ihtilal, inkılap ve devrim gibi kavramların birbirlerinin yerine kullanıldığı görülmektedir. Hem bu karışıklığın ortadan kaldırılması hem de konu içerisinde geçen belki de günlük hayatta sıkça kullandığımız, öğretmen, eğitim ya da siyaset ve politika gibi özel terimlerin daha anlaşılır kılınması için çalışmamızda geçen “cumhuriyet, cunta, darbe, demokrasi, devrim, inkılap, ihtilal eğitim, muhtıra, olağanüstü hal, öğretmen, politika ve siyaset, seçim sistemi sıkıyönetim”, gibi kavramların tanımları yapılarak alfabetik sıraya göre izah edilmeye çalışılacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Veri toplama formu, annelerin bazı özellikleri; yaş, eğitim, çalışma durumları, aylık geliri, aile tipi, babaların eğitimi, çalışma durumları; gebelik ve doğum ile

At the end of this chapter, a related partition statistics called the rank of a partition is also introduced to give some properties of the generating function of the spt-function..

Bu çalışmanın amacı, muhasebe alanında eğitim alan lisans ve ön lisans düzeyindeki öğrencilerin Türkiye Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları ve

Uzamış paravertebral kas ekartasyonuna bağlı gelişen postoperatif bel ağrılarının tedavisinde soğuk kompresyon uygulaması basit, ucuz, güvenli ve etkili bir

The present study showed that patients who received a transfusion at any time during the ICU stay had higher APACHE II and SOFA scores and lower hemoglobin levels on admission than

Görüldüğü gibi anne ve baba, odak figürün yaşamı üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olmamakla birlikte, anne ve babanın özellikle ablaya karşı

Aleviyye tarikatı Ürdün’de, Ürdün Üniversitesi’ne öğrenim görmek için gelen Yemenli öğrenciler vasıtası ile yayılmıştır. Bundan sonra Alevî şeyhleri ziyaret

It has hypothesized that the increasing globalization of production and the pursuit of flexible forms of labor to retain or increase competitiveness as well as changing job