• Sonuç bulunamadı

III. ULUSLARARASI AHILIK SEMPOZYUMU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "III. ULUSLARARASI AHILIK SEMPOZYUMU"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KIRŞEHİR

AHi EVRAN

ÜNİVERSİTESİ

Yayın

No: 001

@

III. ULUSLARARASI

• •

AHILIK SEMPOZYUMU

XIII. Yüzyıla Kadar

Türk ve İslam Dünyasında Ahiliğin Temelleri

TI-IE III. INTERNATIONAL SYMPOSIUM OF AKHISM

5-7 Ekim 1 October 2017

KIRŞEHİR

BİLDİRİLE~

CİLT2

Kırşehir, 2018

(2)

" A.

BIR AHI OLARAK EBT} HANIFE

EBÜ HANİFE ASA MEMBER OF AHİ -CO:MMUNITY

Doç. Dr. Mustafa GÜNEŞ Dum'!upznar Universilesi

Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

mgımes74@gmaiLcom

(3)

Bir Ahi Olarak Ebü Hanife

@--- ---- ---- --- --- ---

Özet

Temelleri ilk İsl01nf dönemlerde ah/an Ahi/ik, kötiiliikle mücadele et- meyi temel ilke olarak seçen önemli bir iyilik hareketidir. Ahilik adlı si- vil toplum kuruluşuna mensup ldşileı; makam ve servet peşinde koşmayan

cömert insan/ardı1: Doğruluğu temel ilke olarak kabul eden Ahileı; İslam kardeşliğini, sosyal hayata yansıtmışlardır. Hanefi mezhebinin kuntcusu lmam-ı A 'zam Ebu Hanife, Ahiliğin ilk bilgeleri arasında gösterilebilecek önemli bir şahsiyetti1: Numan b. Sabit (İmam-ı Azam EbU Hanife d. Kufe lı.

801 m. 699-ö. Bağdat h. 1501 m. 767), hayah boyunca bir makama talip ol-

mamış ve aksine daima makamlar ona talip olmuşhu: Daima devlet adam- larına hakkı tavsiye eden İmam-ı A 'zam Ebü Hanife, hayahnın elli yılını Emevi Devleti, on sekiz yılını da Abbas i Devleti döneminde yaşamış hi: Asıl adı Nu man b. Sabit olan Ebii Hanife 'nin atalarının, Horasan 'dan Küfe ye göç ettikleri rivayet ediliı: Asıl mesleği ve geçim vesilesi kımıaş tüccarlığı

olan Numan b. Sabit lmam-ı Azam EbU Hanife, çok iyi bir tahsil görmiiştib:

İmam-ı Azam Ebu Hanife gibi inanç ve ibadet hayahmızın rehber şahsi- yellerinin her yönüyle çok iyi bilinmesi ve örnek olmması gerekmektediı:

'

lmam-ı Azam EbU Hanife 'nin lıayahnda öne çıkan bazı önemli hahralm; · onun Ahilik hareketi açısından da önemli bir şahsiyet olduğunu gösterir.

Bu sımıanda, Nu man b. Sabit İmam-ı Azam EbU Hanife ilgili Ahilik bağla­

mmda bazı görüş ve düşiincelerimizi açıklamaya çalışacağız.

Anahtar Sözcükler: Alı ilik, Nu 'man b. Sabit, İmam-ı Azmn Ebü Hanifo.

Ahsract

Ahi-Commımity. foımded in the first lslamic periods, is an important goodness mavement adopting the stn1ggle with the evi/ as its main princip- /e. People belonging to Ahi-Commımity, a non-governmental organization, are generous souls who don t seek after a ran k or forhme. Members of this Turldsh-lslamic gı1ild m ade apo int of righteousness and refiected the Islamic fellowship on the social life. İmam-ı A 'zmn Ebii Hanife, foımder of the Hanafi sect, who can be shown among one of the first scholars of Ahi-Conımunity is an important figure in this co n text. İmam-ı A 'zam Ebti

Hanife (699-767) Numan b. Sabit) had never souglıt for a rank but ranks always souglıt after him. Livedfifty years in Umayyad Dynasty and eighte- en yeaı·s in Abbasid State, İmam-ı A 'zam E bii Hanife had always given fa ir advices to statesman. lt :S reported that his ancestoı·s migrated from Kufe to Khorasan. Numan b. Sabit İmam-i Azam Ehii Hanife whose pr!ncipal profession and means of living was cloth trading had very good education.

lt is necess01y that gılide figures in our religious life /ike İmam-ı Azam Ebü Hanife should be known in eveıy aspect and he/d up as an examp/e.

Some outstanding reminiscences in İmam-ı Azanı Ebu Hanifos life show

(4)

Doç. Dr. Mustafa GÜNEŞ 6Ro

---~~~~~

his significance to Ahi-Community. In this presentation, Numan b. Sabit imiim-ı Azam Ebü Hanife in the context of his thoughts on Ahi- Commzmity is examined.

Keywords: Ahi lik, Nu'man b. Siibit, imiim-ı Azam Ebii Hanife.

Abbasi halifesiNasır Li-dinillfih (Hilafeti: 575-6221 1180-1225) tarafından kurum-

Jaştınldığı bilinen fUtüvvet geleneği, XIII. yüzyıldan itibaren milli değerlerle beslene- rek Ahilik şemsiyesi altında etki alanını geniş! etir. Halife en-Nasır Lidinillah tarafından

Anadolu'ya gönderilen futüvvet temsilcilerinin faaliyetleri, Türkiye Selçuklu Sultanları tarafından desteklenir.1

Ahilik, Türk esnafının hayat anlayışı ve dünya görüşüne uygun bir iyilik hareke- ti olması sebebiyle geçmişten günümüze kadar daha çok esnaf kesimi arasında gelişir.

Ahilik, ayru zamanda esnaf yanında çeşitli meslek gruplarını da bünyesinde barındıran

ve gücünü dah·a çok asr-ı saadetten alan çok önemli bir sosyal kurumdur. Türk milletinin Anadolu'yu yurt tutmasından sonra Ahil ik, Ahi Evran-ı Velf2 önderliğinde Anadolu, Bal-

1 Hacıgölanen, Mehmet AH (2012). "Anadolu'da Ahiliğin EsnafTeşkilatı Hılline Dönüşmesi ve Tımar Sistemine Yansımaları (Ankara Örneği)", Selçuk Üniversitesi Tfukiyat Araştırmaları Dergisi, S.

32,s. 263. ·

2 Ahi Evran • dan bahseden yazılı kaynaklar arasıoda önemli bir yer teşkil eden ve Ahilik bilgisinin önemli bir kaynağı sayılan Alıi Şecere-mimelerioi.n ço~da, Ahi Evİan'ıo Hz. Peygamber'in amcası Hz.

Abbas'ın oglu (Mahmud) olduğu, ~vran adwın bizzat Hz. Peygamber tarafından tarafından kendisine Bedir savaşındaki kahramanlıkları sebebiyle verildiği, Hz. Peygamber'in eliyle şed kuşandığı, Ahilik

sancağırun ve otuz iki esnafın piri unvanının Hz. Peygamber tarafından ona verildiği, debba~lık sanatının

da ona Hz. Peygamber tarafwdan öğretildiği, 830 tarihinde Kırşehir' e geldiği, doksan üç yaşıoda öldUgü

şeklinde bazı meniabevi bilgi ve rivayetler yer almaktadır. XII. ve XDI. yüzyıllarda yaşamış olan Ahi Evran'w söz konusu şecere-namelerde anlatılan Abi Evran olabilmesi için altı asır yıl yaşaması

gerelçir. Bu çelişkiyi aşmak için şecere-namelerin bazılarıoda iki Ahi Evran'dan babsedilir ki XII ve XDI

yüzyıllarda yaşamış olan Abi Evran gerçek Ahi Evran'dır. Ahi Evran'Ja ilgili çeşitli menlabelerin yer aldığı şecere-namelerin altı tanesi Kırşehir MUzesi'ndedir. Bu şecere-namelerin yaw sıra bazı kimselerin ellerinde de Ahi şecere-nameleri vardır. Sözü edilen şecere-namelerde de söz konusu menkıbeler, küçük

farklılıklarla nakledilir (Köksal, M. Fatih (2008). Ahi Evran ve Ahilik, Kırşehir: Kırşehir Valili~ Kültür

Yayınlan, s. 26-27). Abi Evran'a benzer bir şekilde, Pir-i TUrkistan HocaAhmed Yesevi'nin yetişmesinde,

yine Hz. Peygamber döneminde yaşadığı rivayet edilen Arslan Baba'nın önemli rolil olduguoa dair bazı meniabevi rivayetler vardır. Arslan Baba ve Ahmed Yesevi bağlarnındaki meniabevi kaynaklara dayanan söz konusıı bilgiler (Arslan Baba' w Hoca Ahmed'e hurma getirmesi) şöyledir: Arslan Baba, ashabın

büyüklerinden olup bir ri vayete göre dört yüz ve diğer bir ri vayete göre de, yedi yüz yıl yaşadığı rivayet edilir. Sababeler.bir gaza sırasıoda veya Arslan Baba 'mn eviqdeki bir toplantıda acıkirlar. Bu sırada Hz.

Peygamber'in duasıyla Cibril cennetten bir. tabak hurma getirir. Hurmalardan biri yere dUşUnce Cibril, o burmaruo ileride doğacak ümmetinizden Ahmed Yesevi adlı bir kişinin kısmeti olduğunu söyler. O zaman Hz. Peygamber ashabına: Bıt lııtrmayı Yeseviye kim ulaştıracak?" deyince Arslan Baba, söz konusu göreve talip olur ve Hz. Peygamber, hurmayı onun apa koyar. Arslan Baba, yüzyıllar sonra Türkistan'ın Sayram veya Yesi şehrindeAhmed Yesevi'yi bulup e maneti ona teslim ettikten bir sUre sonra vefat eder (KöprUIU, M. Fuad (200?). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvı.fiar, Ankara: Yayma Hazırlayan

(5)

@

Bir Ahi Olarak Ebü Hanife

630'

kanlar, Orta Doğu ve Katkastara kadar yayılan çok geniş bir alanda sivil bir yapılanmanın adı olınuştur.3

AUahu Teala'nın doksan dokuz güzel isminin yer aldığı Kur'an'a ve yürüyen canlı

bir Kur'an olan Hz. Peygamber'in sünnetine dayandırılan prensipleriyle İslami anlayışa doğrudan doğruya bağlı olan Ahiliğin, tasavvufta önemli bir yeri bulunan uhuvveti hatır­

latmasından dolayı, özellikle Türk toplumlarında kolayca geniş bir coğrafyaya yayılması

ve kabul görmesi mümkün olabilmiştir.

xm.

yüzyılda Anado.lu'da görülmeye başlayan

ve bir süre sonra Osmanlı Devleti'nin kurulmasında önemli rol oynayan dinl-içtima! bir

yapılanma olan Ahilik teşkilatının Anadolu' da kurulmasında fiitüvvet teşkilatının büyük tesiri vardır.4

Etki alanına giren bölgelerde, daima yetim ve miskinleri5 koruyan bir özellik gös- teren Ahili.J<6 kurumunun ve onun öznesi olan Ahilerin el kitabı özelliği taşıyan,' başta

Orhan F. Kl:lprUIO. Akçağ Yayınlan, s. 58); Bazı rivayetlere göre Ahmed Yesevi (tl. 562/ll66)'nin ilk

mlirşidi olduğu söylemin Arslan Baba tarafından, Hz. Peygamber'in verdiği bir bırkaDın da da Ahmed Yesevi'ye giydirildiği belirtilir. Aynca Arslan Baba,-Ahmed Yesevi'ye bin bir zikir telkin eder ve biraz sonra öleceğini bildirerek cenaze namazım kıldınnasını emreder. Huriler Yesevi'ye yardımcı olmak için Arslan Baba'ya ipekten kefen biçerler ve onu cennete gl:ltilrllrler. Arslan Baba'nın nerede gömülü olduğu

kesin olarak belli değildir. Bazı kaynaklarda Otrar'da, bazılarında ise Ahmed Yesevl'nin Yesi'deki (Türkistan) türbesinde medfun olduğu söylenmektedir. Başka bir rivayete göre Kırgızistan'~ Oş şehrine

yakın Bazar Kurgan bölgesindeki Arslan Baba Türbesi onundur. l964'te Kazak Komünist Partisi'nin emriyle yıktınlan söz konusu türbenin yeri bugün halk tarafından ziyaret edilmektedir. Menk:ıbedeki söz konusu emanet hurmanın sahibine verilmesi badisesi, Hz. Peygamber'in yüzyıllar öncesinden Arslan Baba vasıtası ile genç Ahmed Yesevi'ye ilim ve edep öğretmesi şeklinde yorumlanabilir (Aigar, Hamid (i 991 ). "Arslan Baba Yeseviyye Tarikatının Kurucusu Ahmed Yesevi'nin İlk Mlirşidi Olduğu Söyleneo Kişi", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 3, s. 400).

3 Ktıksal, age, s. 57.

4 Kazıcı, Ziya (1998). "Ahilik", İslam Ansildopedisi, C. ı, İstanbul: TUrkiye Diyanet Vakfı

Yayınlan, s. 540.

5 Yerim ve miskin (yoksul) kelimeleri, Kur'an'da çok geçen ve üzerinde önemle durulao iki kelimedir. Yedi ayetten oluşan yardım ve zekat anlamına gelen Ma'fuı suresinin iki ayeti, yerim ve miskinlerle ilgilidir: 1. O hesap ve ceza gününü yalanlayanı gördün mü? 2-i işte o yelimi iJip kokan, yoksulu doyurmaya özendirmeyen kimsedir. 4-5. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki onlar namazlarını

ciddiye almazlar. 6. Onlar, naınazlanyla gösteriş yaparlar. 7. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar {Kur' an-ı Kerim Meali (2006). Hazırlayanlar: Halil Altuntaş-Muzaffer Şahin, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlan, s. 602).

6 Ahl kelimesinin kaynağı haklanda iki farklı görüş vardır. Bu görüşlerden biri, kelimenin Arapça

kardeşim demek olan alıi kelimesinden, ikincisi ise, ilk defa Kaşgarlı Mahmut'un Araplara Türkçe

öğretmek ve Türk dilinin Arapra gibi büyük bir dil olduğunu ispatlamale için kaleme aldığı Türkçe- Arapça Diwinu LugôtH-Türk adlı ünlü sözlüğünde geçen ve eli açık cömert (Bozkurt, Fuat (2012).

Kaşgarlı Mahmt1d Divanu Lugati't-Türk Türk Dili Divaru Çeviri, Uyarlama, Düzenleme, Konya: Eğitim

Kitabevi Yayınlan, s. 50) anlamlarına gelen Türkçe akı kelimesinden geldiği görüşüdür. Abi kelimesinin Türkçe kökenli olduğunu ileri süren dil bilimcilere göre ala kelimesi Türkçede çok görülen bir ses olayı

olan k>b değişimiyle ahi şekline dön~mfiŞtür. Necip Asım Yazıksız, Jean Denny, Sir Gerard Clauson ve Andreas Tıetze gibi bir kısun dil araştırmacı lan, ahi kelimesinin Türkçe olduğuna dair bazı fikirler beyan

",

(6)

Doç. Dr. Mustafa GÜNEŞ 6RO ---~----~~

cömertlik, tevazu sahibi olma ve başkalarının kusurunu görmeme gibi daha pek çok dini- tasavvufi konuyu ele alan Fütiivvet-nôme'lerin;1 Kur'an ve Hadislerin yanında, başta dört halife olmak üzere İslam tarihindeki büyük şahsiyetlerin söz ve davranışlanndan ilham alarak yazıldıklan bilinir. 8

emişlerdir (Köksal, age, s. 53-56).

7 Güneş, Mustafa (20 16). İmikli EşrefBinAh.ıned-Fütüvvet-nılıne-İyilik Kitabı, İstanbul: Gelenek Yayınlan, s. 19.

8 İslam tarihinin eo önemli şahsiyetlerinden Hz. Ali'nin, çalışma konumuz olan yeryüzündeki en organize bir iyilik ilgili hareketi olarak değerlendirilecek Ahiliğin ·temel felsefesi ile örtüşen bazı önemli sözlerinin Türkçe çevirileri şöyledir: ]yilik ve bağışta bulımduğım kimsenin reisi, (bir şey) dilediğin kimsenin esiri, muhtaç olmadığın kimsenin benzeri olursun İşierin en zor olanı şu dört (güzel) lıuydur: Öfke sırasmda ajfehnek, ihtiyaç zornamnda cömertlik, yalnız kaldığında namus/u olup günahtan kaçmmak, korktuğım (veya kendisinden bir şey umduğun) kimseye doğru söz söyleme/C' Ceyhan, Adem (2010). Ahlak DÜSturu Hz. Ali'nin Şiir ve Vecizelerindeo Seçmeler, İstanbul: Buhara Yayınlan, s. 15).

İnsaıılar görümişte birbirine ve denktiı: Çiinkı7 hepsinin baba ve annesi Adem ve Havva 'dır (age, s.

20). ÖVünme ve şeref. doğrıı yolu gösteren iıfan sahiplerinindir. Geçinmede istek, talep şartlarmdan değildir. Sebeplere yapış; yüce Allah nasibini gönderir (age, s. 21). Celal sahibi Allah 'm bağışına razı

ol! Bazen az, bazen çok, geçinecek kadar (bir servet) elbet verir. Gönül yarasma dünyadan çare umanlar, deva ilmidiyle yara üstüne yara açmış olurlar (age, s. 22). (Da/kavuklar), halin geni§liği ve bolluğımda etrafında dolamrlar; sıkınh ve ihtiyaç halinde ise eziyet edici ve gön"inmez olurlar. Eşya, birbirine layas

edildiği ve benzetildiği gibi insan m tabiatları da yakın (arkadaşı)mdan anlaşılır (age, s. 23). Yara, uygun ilaçla şifa bulur. Kötü huy hastalığımn ise tedavisi mümkiin değildir (age, s. 24). İnsam, mu/ı/açlık ve yoksulluk, o derece lıor görülmeye uğrahr ki sözü, doğrımun ta kendisi olsa, alay eden kimseler, yanlış

derler (age, s. 25). Ne ikbal (balıtlı olma, işlerin yolunda gitmesi) ile sevinçli ol ve ne de ta/ilısizlik

ve diişkiinliikle kederli. İnsanın derecesi, gayret derecesinde olduğundan halk içinde yiiksek riitbeler dereceler isteyici ol! (age, s. 26). inanlar/o iyi geçin. Aklınla övünme; herkesin akıltarzı şüphesiz başkadır (age, s. 27). Bütün alemden ümitsiz o/san, feryadma Allalı 'ın yardunı yetişir ( age, s. 28). Kendini hor ve hakir göstermekle geçim isteme. Mal çokluğıt kıısurları örter; ne kadar akıllı olursan ol mal azlığı

(fakir/ik) da insam itibarsız eder (age, s. 29). Herkesin rızkt, taksim edilmiş, ayrılmıştır. Rızkın erişmesi, Allalı 'm lutfonden olup isteyenin hi/esi ile değildir. Soy, sop ve makamlar, insanı saygıya mazhar etse de akıl kıtlığı, halk içinde utamnaya sebep olur. Halka hürmet edenler, hünnette mazhar olur; halkı hor görenler; hakarete uğrarlar (age, s. 30). Görüşme ve sohbette ölçülü oluş ne güzeldir. Bunun çokluğu,

sevgiye zarar verir. Dost edineceğin kimse iffet, takva, zekô ve sözünü yerine getirme ile vasıjlanmış bulımmalıdır (age, s. 3 1). Naz ve ağır davranmayla toprağa basmayanların yiizil, işin sonunda toprakla örtüldü (age, s. 32). Komşusu aç ve çıplak yafarken rahatça yormak, zayrjfarın kolbini kırmak, köhilük eden kimseleri, iyi ve faziletli olan insanlar derecesinde tuhnak, düşmandan yiiz çevirmek, insan için utanç sebebidir (age, s. 33-34). Çalışıp kazanan değersiz olmaz. Dilenen, pek hor ve itibarsızdır. Hiç kimseye ihtiraç göstermedikçe (herkese karşı tok göziii davraııdtkça), değerin yükselir (age, s. 34).

Salı ibi, yüce Allalı 'o itaat edici olursa ilcbal ve ma/ne güzeldir (s. 36)." Mal eksikliği gerçi lıoş değildir,

fakot adam kıtlığı ondan güçtür. lnsam zengin eden, kalp zenginliğidir; mal, sahibini zengin edemez (age, s. 37). Yiğit/ik, ilim ve malın konmma ve. saklanmasını gerekli gör (age, s. 39). Bahtiyarca yaşamak

istiyorsan kıskançlık, cimrilik ve hırstan uzaklaş. Çocuklarm doğıım sırasmda ellerini yummaları, hayat

salıiplerininlıırsla doğduğımave ellerini açıp nefeslerini bitirmeleri, eli boş olarak (alıirete) göçtük/erine i§aret eder (age, s. 40). İnsanlaruılıayırlısı, mifse ve onun arzu ve isteklerine karşı gelendir (age, s. 41).

Şu dört şeyin azı da çoktur: Ağrı.Jakirlik, ateş ve düşmanlık (age, s. 41). Gökten dalıa ağır, insaıılara

iftira; dii11yadan geniş hak; denizden zengin kanaatkör kalp; taştaızlaıh mıinafığın kalbi; ateşten yakıcı,

(7)

00 Bir Ahi Olarak Ebü Haıiıfe

~---

Üretim, tüketim ve paylaşım ilke ve esaslan çerçevesinde yoluna devam eden Ahili-

ğin temellerinin daha çok inanç dünyamızın ana değer ve önemli şahsiyetlerinin fikir ve tavsiyeleri üzerine bina edildiği görülür.

Sosyoloji ilminin kurucusu olarak kabul edilen İbn-i Haldun'un isabetle söylediği gibi, geçmiş, bugüne suyun suya benzediğinden çok daha fazla benzer. Bunun için geç-

mişte yaşanan önemli olaylan ve söz konusu olayiann oluşum ve gelişiminde etkili alan bilge kişilerin ideal, aidiyet, eylem ve niyetlerini iyi bilmek, günümüzde olup biten badi- seleri daha doğru anlamamız hususunda bize yardımcı olur. 9

İlk İslami dönemden günümüze gelinceye kadar her türlü sosyal ve bilimsel biriki- me; görüş, düşünce ve eserleriyle önemli katkılar sağlayan Ebıi Hanüe gibi önemli bilge

şahsiyetleri, günümüzde kendimize rehber olarak seçmemiz gerekir. ı o

Daha çocukluk döneminde her birimize öğretilen anıelde mezhep imanmnız İmfun-ı A 'zam 'dır sözüyle zihniyet dünY,amıza ve hayat felsefemizde hiç silinmeyecek bir şekilde

yer alan bu büyük İslam fakibi Ebıi Hanife'nin çok iyi tanınma ve anlaşılınası gerekliliği, gayet net bir şekilde kendisini gösterir. 11

Gençlik döneminde bazı sababelerle görüştüğü ve hatta onlardan hadis rivayet etti- ği bilinen Ebfı Hanife, tabakat ve menakıpı2 müelliflerinin büyük çoğunluğu tarafiridan tebau't-tabiinden sayılınıştır.'3

Hayatı boyıınca haktan ve İstikametten ayrılınayan bir kimse (Hanil) olan İmam-ı A'zam Ebu Hanife (Nu'man b. S§bit), ı4 Bayezid-i Bista.ml, İmam-ı Gazal'i, Abdülkadir

zalim sultan; zemherideıı soğuk, cimriye ihtiyaç arz etmek; zehirden acı, sabırdır. Cömert olmayan cimri bir kişinin malında hayır yoktıır (age, s. 43). '

9 Kartal, Ahmet-Özden, Hilmi (2015). "Ön Söz", Devirleri Aydınlatan Meş'ale imam-ı A'zaın Ulusal Sempozyum Tebli~ler Kitabı (28-30 Nisan 2015, Eskişehir), Eskişehir: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yayınlan, s. 13.

10 .

Agın., s. 13.

11 Agm., s. 14.

12 Klasik Türk edebiyatmda, Hanefi mezhebinin kurucusu: İmam-ı Azam Ebu Hanife (80 1 699- 150 1 767)'nin hayat ve menkıbelerini konu alan pek çok eser kaleme alınıruştır. Bunlardan birisi de Şemsedin Sivas! Külliyatı arasında yer alan Meııôkıb-ı imam-ı A 'zam adlı manzum eserdir (Sivas Belediyesi Yayınlan, http://www.sivas.info.tr erişim: 1 3.04. 2017). Me~evi nazım şekli ile yazılan 2913 beyitlik söz konusu manzum eserin ilk baskısı 1291 /1874'te İstanbul'da yapılmıştır. Menôkıb-ı İmôm-ı A'zam'ın altıncı babı, Nu'man b. Sabit'in sahabeden kimleri gördU~U; sekizincibabıda cömertliği ve yardımseverüği hakkındadır (Arslan, Mehmet (2015). Şemseedin Sivas! Külliyatı Menalab-ı lmam-ı A'zam, Sivas: Sivas Belediyesi Yayınlan, s. 23-55-56 ajttp:l/www.sjvaş.info.tr erişim: 15. 04. 2017).

13 Okur, HUseyin (2015). Yolumuz Dört Mezhep, İstanbul: Semerkand Yayınlan, s. 79.

14 Nu'miin b. Sabit'e, şu sebeplerden dolayı Ebu Hanife unvanının verilmiş olabilece~i rivayet edilir: a. Hanife adlı bir eviadı olduğu için; b. Hanefi mezhebinin kurucusu olması sebebiyle; c. Hak dine meyleden kişi anlamına gelen hanifkelimesine atfen. Ebü Hanife, fıkıh ve usülu'd-din alanındaki çalışmalanndan ve bu konudaki Ustün başanlanndan dolayı daha çok İmam-ı A'zaın ismi ile tanınır (Okur, age, s. 75); Mehmet Arslan tarafından hazırlanan Şemseedin Sivasi Kül/iyatı Meııôkıb-ılmtim-ı

632,_

(8)

Doç. Dr. Mustafa GÜNEŞ ~ ---~----~~

Geylaru, İmam-ı Rabhani ve diğer büyük bilgeler gibi Kur'an ve Hz. Peygamber'den

aldığı feyizle Ahiliğin hayat bulup şekillenmesinde her yönüyle etkili olan önemli bir

şahsiyettir. Ortaya attığımız söz konusu düşüneeye aykın. olarak bahsi geçen etkileşim

kabul edilınese bile, bir meslekte uzmanlaşan Ahilerin, çok büyük bir oranda inanç ve ibadet hayatlanru, İmam-ı A'zam Ebu Hanife tarafindan sistemleştirilen yorum ve görüş­

ler çerçevesinde şekillendirdikleri söylenebilir.

Naslann anlaşılmasında, akla ve akılla ilgili metotların öncelikli bir şekilde kulla-

nılınası hususuna büyük önem veren Ebu Hanife'nin kelam ilmi ile ilgili olarak kaleme

almış olduğu el-Fıkhz '!-ekber (En büyük fikıh) adını verdiği eseri, söz konusu bilim da~

!ında temel kaynaklar arasında yer alır. İnı:am-ı A'zam Ebu Hanife'nin adı geçen eserinin kelam sahasında yazılmış önemli bir eser olmasına rağmen Fıkhz '!-ekber adını taşıması

oldukça ilginçtir. Sözü edilen eserin isminden de anlaşıldığı gibi, EbU Hanife'ye göre kelam ilminin sınırları içinde yer alan itikad.ın, fıkıh ilminin konusu olan arnele göre daha önemli olduğu anlaşılmaktadır. Ona göre itikat konilsundaki bilgiler esas olup arnelle ilgili bilgiler, ikinci derecede önem arzetınektedir. Ebu Hanife'ye göre sağlam bir iman olmadan, asla makbul bir amel düşünülemez. Ebu Hanife'nin, yukarıda belirtilen sebep- lerden dolayı söz konusu eserine el-Fıkhı '/-ekber adını verdiği bilinir. ıs

Bilindiği gibi insanlık tarihinde hiçbir kurum, din olgusu kadar etkili ve yaygın ol-

mamıştır. Dinlerin esasını oluşturan temel kabullerin yaygınlaşmasında ve söz konusu temel kabulleri, gündelik hayat ve insanın doğasından kopmadan hayata bağlayarak oluş­

turulan gelenek çevresi içinde mezhepler, olmazsa olmaz o1gulardır.16

Geçmişten günümüze Türk milletinin dini bayatı üzerinde etkili olan am eli mezhep imam ı Ebil Hanife'nin bayatı şöyle özetlenebilir:

Ebu Hanife Nu'man b. Sabit b. Ziita (Zutre) h. 801 m. 699 yılında Küfe'de doğdu.17

A 'zam adlı çalışmada da Ebii Hanife lakabı hakkında (fDV İslam Ansiklopedisi kaynaklı) şu bilgiler yer alır: Ebii Hanife, İmfun-ı A'zaın'ın künyesi ve önemli bir unvanı olarak öteden beri kullanılmasına rağmen onun, Hanife adında bir kızının ve Ham.ıılad'dan başka oğlunun bulunmadığı bilinir. Büyilk

üstadın yaygın olarak bu şekilde (Ebıl Hanife) anılması Iraklılar arasında hanife denilen bir tür divit ve

yazı hokkasıru devamlı yarunda taşunası veya hanfjkelimesinin sözlük ~amından hareketle hak yol ve istikametten ayrılmayan bir kimse olmasıyla izah edilmiştir. Buna göre Ebii Hanife'yi gerçek anlamda künye değil bir lakap ve sıfat olarak kabul etmek gerekir. Onun öncülüğünde başlayan ve talebelerinin gayretiyle gelişip yaygınlaşan Irak fikıh ekolü de İmam'ın bu künyesine nispetle Hanefi Mezhebi adını almıştır (Uzunpostalcı, Mustafa (1994). "Ebii Hanife", İslam Ansiklppedisi, C. 10, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınlan, s. 131; Arslan, Mehmet (2015). Şemseedi.ıi Sivas! Killiiyatı Meniikıb-ı İmfun-ı A'zaın, Sivas: Sivas Belediyesi Yayınlan, s. 41 (http://www.sivas.info.tr erişim: 15.04. 2017).

15 DUzgün, ŞabanAli (Editör) vd (2015). Kelarn El Kitabı, Ankara: Grafiker Yayınlan, s. 25.

16 Çobanoğlu, Özkul (2015). "Değerlendirme Konuşması", Devirleri Aydınlatan Meş'ale İmfun-ı

A'zaın musa! Sempozyum Tebli~ler Kitabı (28-30 Nisan 2015, Eskişehir) Eskişehir: EskişehirOsmangazi

Üniversitesi Yayınlan, s. 661.

17 KO.fe, Hz. Ömer' in emriyle 17/638 yılında Sa' d b. Ebi Vakkas tarafından kuruldu. Ebü Hanife

~UL:L'u:v\ 633

(9)

@

Bir Ahi Olarak Ebiı Hanife

Nesebi ile ilgili olarak Arap, Türk, İranlı, Afganistanlı (Kabil), babası İranlı annesi Sind- li, Babilli, Anbarlı, Tirmizli vb. rivayetler vardır. Bunlar arasında en yaygın kabul, Fars veya Türk asıllı olduğudur. Ebfı Hanife'nin Farsça bilmesini onun Fars kökenli oluşuna

delil sayanlar olduğu gibi, El-Frkhii'l-Evsat'ında Türk yurdundan (arzı't-Türk) bahset- mesini, onun Türk kökenli oluşuna bağlayanlar da olmuştur. Torunu İsmail'in, Valiahi bizim sülalemize kölelik asla uğramamışt~r demesi, sülalenin asaletine bağlanmıştır. Nuh b. Mustafa (ö. 1070 1 1660), Ebfı Hanife'nin nesep ve faziletiyle ilgili olarak Müslim'in

Salıih'inde rivayet ettiği, ilim Süreyya yıldrzında asılı olsa Fars çocuklarından biri mut- laka ona ulaşır şeklindeki hadisi zikrederek bu rivayette, EbO Hanife'nin kastedilmiş olabileceği yorumunda bulunmuştur. 18

Rivayete göre Ebfı Hanife'nin dedesi Merzuban, oğlu Sabit ile birlikte bir nevruz

bayramı gününde Hz. Ali'yi ziyaret etmiş ve ona ffilfızecı9 adı verilen güzel bir tatlı hedi- ye etmiştir. Hz. Ali, bu nedir? Deyince, o da bugün bizim nevruz bayramımızdu; demiş,

bunun üıerine Hz. Ali, Nevmz bayramın ız mübarek olsun dedikten sonra, o sırada çocuk

yaşta olan Sabit'e ve zürriyetine bereket duası etmiştir. Ebfı Hanife'nin fıkıh alanında

gerçekten ümmetin en önde gelen kişiler arasında yer alması ve bu yöndeki önemli gayret ve başanlan, bazı kimseler tarafindan Hz. Ali 'nin20 duasına bağ lan. ır. ı ı

Müslüman bir ailede dünyaya gelen ve aile mesleği olarak kumaş ticareti ile uğraşan Ebfı Hanife'nin gençlik yılları, Ömer b. Abdülaziz tarafindan.başlatılan ilmi atılıma denk gelir. Söz konusu bilimsel atılım ve etkileş imin, onun hayatı üzerinde etkisini aÇık ve net bir şekilde gösterdiği bilinir. Hayatı, çoğunlukla Kfıfe, Mekke ve Bağdat gibi her bakım­

dan önemli şehirlerde geçen Ebu Hanife, bir süre kelam ilmiyle ilgilenir ve bu alanda önemli eserler kaleme alır. 22 Ebu Hanife'nin, talebesi Hüseyn b. Adiy et-TlH'nin bu kadar

farklı ilim dalları arasında niçin fıkhı seçtiği sorusuna, şöyle cevap verdiği bilinir:

Diğer ilimleri araştırdıktan sonra fikhr diişiindiinı. Frkhı ne kadar düşiindiiysem

onun sadece büyiikliiğii zilmime işlendi ve hiçbir eksiği görün m edi, Gördüm ki fıkıh saye- sinde ôlim/e,;fakih!eJ; şeyhler ve derin bakış sahibi insanlarla oturmak, dolayrsıyla onla- rm ahiala ile ahlaklanmak miimkiin o/w: Sonra şu da anlaşıldı ki fıkıh bilmeden ne dinle

Nu'man b. Sabit (ö. 1501 767) döneminde nüfusu, üç yilz-üç yüz elli bin civarında bir sayıya ulaşan Küfe,

farklı kUltür ve medeniyeılerle yakın temas içinde olan birçok sosyal grubun bulunduğu, farklı siyasi ve fikri hareketlerin yoğun olduğu önemli bir bilim ve kUltür şehri haline geldi. Küfe Mescidi'nin vakfında, ö~encileri için daima dört yüz kilçük mürekkep kabı bulunurdu (Şimşek, Murat (2015). İmam-ı A'zam Ebü Hanife: Hayatı ve Eserleri", Devirleri Aydınlatan Meş'ale İmam-ı A'zam Ulusal Sempozyum Tebliğler Kitabı (28-30 Nisan 2015, Eskişehir), Es.kişehir: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yayınları, s. 25).

18 Şimşek, agm, 17-18.

19 Badem ya~ıyla yapılmış şekerli bir lokuın çeşidi.

20 Hz. Ali'nin, ticaret yapmak isteyen ve kendisinin öncelikli olarak ne yapması laıım geldiğini soran bir kimseye, ısrarla ve öncelikli olarak fıkıh tahsil etmesinin gerekli ve elzem olduğunu tavsiye

ettiği bilinir. Fıkıh, bir kimsenin insanlığının muhafazası için mutlaka tahsil edilmesi gereken bir ilimdir.

21 Şimşek, agm, 18.

22 Agm .. , s.18.

(10)

Doç. Dr. Mustafa GÜNEŞ 00

---~~~~~.~

ilgili görevlerin doğru şekilde yapılması miimkiin olabilir ne din emirleri oluşturulabilir

ne de ibadet yapılabilir ... 23

Ebu Hanife'nin, Enes b. Malik, Abdullah b. Üneys, Abdullah b. Cüz ez-Zebidi, Cabir b. Abdullah, Abdullah b. Ebu Evfii, Vasile b. El-Eska, Aişe bt. Acred olmak üzere,

altısı erkek biri kadın toplam yedi sahabeyle görüşüp onlardan rivayetlerde bulunduğu

rivayet edilir.24

Hafız olan Ebı1 Hanife'nin, hayatının önceki yıllarında her gün hatim yaparken,

fıkhın derinliklerine dahp hüküm çıkarma ile uğraşmaya başlayınca üç günde bir hatim

indirmeye başladığı bilinir. ·

Ebu Hanife'nin öğrencilerine yakın ilgisini gösteren ilginç bir örnek şöyledir:

Ri vayete göre Ebı1 Hanife, bir ara hasta olan Ebü Yüsuf için bu çocuk ölürse kendi- sine hale! olacak, onun yerini tutacak kimse yoktur der. Bunu duyan Ebfı Yusuf, kendini

beğenerek fıkıh ilmi ilgili dersler vermeye başlar ve etrafinda epeyce insan toplanır. Bunu haber alan Ebü Hanife, Ebfı Yusuf'un ilim meclisine brr kimseyi göndererek ona şu soru- yu sormasını söyler: İki dirhem ilcret karşılığında temizlehnek üzere elbisesini temizlikçi- ye teslim eden kimse, elbiseyi geri istediğinde temizlikçi önce elbiseyi aldığım inkôr etse;

aradan birkaç gün geçtikten sonra, elbise sahibi tekraren giysisini istediğinde temizlen-

miş olarak giyeceği kendisine verilse temizlikçinin iicrete hakkı var mıdır? Ardından da cevap olarak ne söylerse, hata ettiğini söyle! Dedi. Söz konusu soru kendisine sorulunca Ebü Yusuf, evet hakkı vardır, dedi. Soruyu soran, bu cevap yanlrş, deyince, biraz düşünüp hayır yoktw; dedi. Bu cevap da yanlıştır, denilince Ebü Yüsuf sorunun nereden geldiğini

derhal anladı ve hemen kalkıp Ebfi. Hanife'nin huzuruna çıktı. Ebu Hanife onu görür görmez, seni buraya temizlikçi meselesi getirdi değil mi? Dedi. Büyük bir mahcubiyetle, evet efendim, cevabını verince, Ebu Hanife, Siibhanallah! Daha böyle basit bir iicret meselesine bile cevap verme yeterlifiği olmayan bir kimse, Allah 'ın dininden bahs edip,

fıkıh ilminde ders vermeye nasıl cesaret ede1: Verdiğin cevaplarm [kisi de lıatalrdu: Çiinkii bu durum, açıklaması gereken bir durımıdw: Temizlikçi, elbiseyi aldığını inkôr edip gasp ettikten sonra temizlemiş ise, temizlikçinin ücreti istemeye hakkı yoktw: Zira ücret an-

laşması geçersiz olduğı1 için, kendi elbisesini temizlemiş o/w: Şayet inkôr etmeden önce elbiseyi temizlemiş olduğımu ispat ederse, o durumda ücret istemeye hakkı vardır, dedi.25 Öğrencilerinin, vefatından soiıra Ebı1 Hanife bakkındaki düşünce ve görüşlerini gös- teren şu olay oldukça anlamlıdır: Rivayete göre Mücalid isimli şahsın şunları söylediği

bilinir:

Harfin Reş'id'in yamnda idim. Ha1fın Reşid, Ebu Yusuf'a, bana EbU Hanife'nin ah-

lakını anlat dedi. O da Ebu Hanife hakkında şunları söyledi:

Vali ahi, Allalı 'ın haramlarını son derece savımurdu (onlardan sakındınrdı), dün-

23 Agm., s.l8.

24 Agm., s.l8.

25 Agm., s.l9.

(11)

@

Bir Ahi Olarak Ebü Hanife

63D

ya ehlinden uzaktı, çoğunlukla suskımdu, devamlı diişüniirdü, düşünmeden konuşan biri

değildi ve kendisine bir şey sontlduğunda biliyorsa orada cevap verirdi. Ey Mürnin/erin emirif Onun adına bildiğim ancak nefsini ve dinini koruduğu, insanları sadece hayırla andığıdır. Bunun üzerine Harün Reşid, bu söyledik/erin, salih kişilerin alı/akıdır dedi. 26

Ebu Hanife'nin zahidliği, abidliği, yardunseverliği ve cömertliği konulannda da bir- çok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan biri şöyledir:

Hafs b. Abdurrahman şöyle demiştir: Ben otuz yıl boyunca Ebü Hanife'nin orta-

ğıydım. O, iiç günde Kur 'an 'ı hatnıeder ve her gün sadaka verirdi. 17

Kendisine yapılan bütün haskılara rağmen devletten resmi bir görev almayı kabul etmeyen Ebu Hanife'nin, bilimsel çalışmalannı sivil bir şekilde yürüterek döneminde

yaşanan bazı siyasi ve idari olumsuzluklar karşısında fikirlerini açıkça söylediği bilinir.28

Hassaf'ın (ö. 261 1 875) rivayetine göre, Ebu Hanife'ye üç defa kadılık görevi tek- lif edilmiştir. Söz konusu teklifieri kabul etmediği için her birinde otuz kırbaç cezasına çarptırılmış ve üçt.ııicü defasında; müsaade edin, arkadaşlarımla istişare edeyim diyerek söz konusu meseleyi Ebu Yüsuf'la İstişare etmiştir. Ebii Yusuf, ku görevi kabul etseniz, insanlara faydalı olursunuz deyince ona: ne dersin, denizi yüzerek geçmem em redi/se, bunu yapabilir miyim? Şeklinde anlamlı bir karşılık vermiştir.29

Hz. Ali'nin Allah, nereden gelip nereye gittiğini bilen kişiye rahmet etsin vecizesine;

Mustafa Hocazade (ö. 893 1 1488), nerede olduğıımı bilme hususunu da ilave eder. Ebii Hanife' nin, kadılık teklifini kabul etmeme had isesi, söz konusu üç esas çerçevesinde de-

ğerlendirilebilir.30

Ebii Hanife, İstişare ve derin düşünme disiplini çerçevesindeki kendi çalışma ve hüküm çıkarma metodunu şöyle ifade eder: Hiikiim çıkarma işinde, evvela Kur 'an esas

alırım. Orada bulamazsam, giivenilir kaynaklarm naklettiği Hz. Peygamber 'in sünnetini alın m. Orada da bulamazsam, sahabenin görüşlerini araştırırmı. Aralarznda fikir ay-

rılzğı varsa, değerli ve üstün olanının görüşüne göre karar veririnı. Ancak çağdaştarım

arasmda benden yaşlı veya genç olanların ele aldıkları bir konu olursa, o zaman, hiikiim

çıkarmada -onların bu konuda kendilerini serbest saydıkları gibi- bende kendimi serbest

sayarım ve onların görüşleriyle kendimi bağlı görmem.31

Daima, ilmin, alimterin ölümü ile ortada kalkocağı mealindeki hadisten aldığı il- hamla çok ciddi bir şekilde çalışan ve talebelerine çok değer veren Ebu Hanife, bir gün

öğrencilerine şöyle hitap ettiği bilinir: Siz benim gönlümdekileri bilen, dert/erime ortak

26 Agm., s.l9.

27 Agm., s.l9 28 Agm., s.l9 29 Agm., s. 19.

30 Agm., s. 22.

31 Agm., s. 22.

(12)

Doç. Dr. Mustafa GÜNEŞ

@

olan her şeyden kıymetli arkadaşlarımsınız. Ben, fıkıh denen ata, eyer ve dizgin takarak sizlere teslim etmek istiyorunı.32

İmfun-ı A'zam'ın, bilmedik/erimi ayağınun altına alsaydzm, başını arş-ı alaya (gök- lerin en yücesine) değerdi şeklindeki ünlü vecizesi, hem onun mütevazılığını açıkça or- taya koyan ve ilmin nasıl uçsuz bucaksız bir derya olduğunu son derece belirgin bir hale getiren önemli bir söz olarak kuşaktan kuşağa naldedilmiştir.33

Hazırcevap bir şahsiyet olan Ebu Hanife hakkında fikir beyan edenler arasında adeta rakipleri konumunda bulunan diğer bazı mezhep kuruculandır. Maliki mezhebinin ku- rucusu İmam-ı Malik, onun hakkında şu ifadeleri kullanır: Ebtr Hanife, size şzi direkler

ağaçken onların altın olduğımu kı yas yoluyla ispat etmeye kalksa, ·sizi ikna edebilecek dirayette bir zattır. 34 Aynı şekilde, Şafi mezhebinin kurucusu imam-ı Şafi'nin de EbU Hanife hakkında, insanlar fıkıhta EbU Hanife'nin çocukları konumımdadu; şeklinde bazı

ifade görüşlere sahip olduğu rivayet edilir. ıs

Beş sene boyunca Ebu Hanife'nin yanında kalan Ca'fer b. Rabi, Ebu Hanife hakkın­

daki düşüncesini özetle şöyle ifade eder:

Onun kadar uzun uzun siikUt eden birini görmedim. Uzun süre sükUt ettiği halde

fıkıhtan bir şey sorulunca açılır, eaşkım ırmak gibi akıp çağla1; yüksek sesi etrafı tıttardı. 36

Ebu Hanife ile Halife Mansfu arasında geçtiği bilinen aşağıdaki hikaye İmam-ı A'zam'ın Hakk'ın hatınru hiçbir hatıra feda etmediğini kitap, sünnet ve aslıab-ı kiramın fetvalarını esas alarak serbestçe bey~ ettiği fikirlerinin ne kadar isabetli olduğunu açıkça

göstermesi bakımından oldukça anlamlıdır:

Halife Mansfu, hanımının üzerine tekrar evlenmek istemişti. Hanımı, buna karşı çı­

kınca anlaşamadılar. Halife karısına:

Aramızda hakem olarak kime razısın? Diye sordu. 0:

EbU Hanife'nin hakemliğine razıyım deyince, İmam-ı A'zam Hazretlerini çağırıp meseleyi halletmesini istediler.

Halife Mansfu söze başladı:

Ya İmam, bir erkek kaç kadınla evlenebilir?

Dört.

32 Agm., s. 23.

33 Çobanoğlu, Özkul (2015). "Bilgi Folkloru Bağlaınında İmfun-ı A'zam Algısının Türk Halk Kültüründe Paradigmatik Aniatıları Niteliğindeki Yazılı Kaynaklan Üzerine", Devirle.ri Aydwlatan Meş'ale İmam-ı A'zam Ulusal Sempozyum Tebliğler Kitabı (28-30 Nisan 2015, Eskişehir), Eskişehir:

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yaywları, s. 395.

34 Agm., s. 396.

35 Agm., s. 396.

36 Agni., s. 398.

(13)

@

Bir Ahi Olarak Ebü Hanife

Cariyelerden kaç?

Onlar için bir sayı konmamıştır!

Bunun aksini söyleyen var mı?

Hayır!

Bu konuşmadan sonra, Mansiir eşine dönerek:

Söylediklerini işitiyorsun, bunlar şeriatın hiikmiidiir, dedi.

İmfun-ı A'zam Hazretleri, tekrar söz alıp konuşmaya başladı:

Bunlar şeriatın sözüdür. Fakat Genab-ı Hak, bu kadar evliliğe eşleri arasmda ada- leti tatbik edecek kimselere müsaade etmiştir. Adaleti bozma ihtimali olanlar, birden fazla kadınla evlenmemelidir. Bize yakışan da, Allah'ın verdiği edep dersini bozmaınaktır. Al- lah, adalet edenıeyeceğinizden korkars anız, birden fazlası ile evlenmeyiniz! Buyurmak-

tadır, dedi.

Bu konuşmadan gerekli dersi alan Halife Mansiir, evlenmekten vazgeçti. Bunun üze- rine halifenin harumı, hizmetçisi ile İmfun-ı A'zaın Hazretleri'ne bazı hediyeler gönderdi.

Bunlar arasında; elbise, cariye ve bir deMisır merkebi vardı. F4at İmam, bunlan kabul

ettnedive: ·

Ben sadece dini vazifemi yaptım, hakkı miidafaa ettim. Ona benden selanı söyleyin iz, ne dünyalık talep ettim, ne de kimseye yakın olmak istedim, buyurdular.37 '

Bu kıssadan alınabilecek ikinci bir derste şudur: Yqpılan her ne olursa olsun ve kim için olursa ol sım bunun hiçbir önemi yoktw: Esas olan mesel e, Allah 'ın rızasım kazan-

maktır.38

Yukanda da belirtildiği gibi iyi bir kumaş tüccan olan Ebu Hanife ile haruro bir müş­

terisi arasmda yaşanan şu hadise; İmam-.ı A'zam 'ın Ahi birlikleri tarafından örnek almim ticaret ahlakını açıkça göstermesi bakımından oldukça önemlidiİ:

· .

Elbisecilik yapan İmam'a kadının biri, ipek bir elbise getirip satmak istediğini söy- ledi. Hazret-i İmam:

Kaç paraya vereceksin? Diye sordu.

Kadın:

Yüz dirheme! Dedi.

İmfun-ı A'zaın, baktı ki elbisenin değeri yüz dirhemden fazladır.

Bu elbise söylediğinden fazla eder. Kaça vereceksin? Dedi.

Kadın iki yüz dirhe~e verebileceğini söyleyince, O, yine elbisenin değerinin fazla olduğunu söyleyerek artırinasını söyledi. Kadın artıra artıra dört

yti.z

dirheme kadar çıkar­

dı, ama İmam-ı A'zam Hazretleri yine de elbisenin değerinin bundan da yükSek olduğunu

37 Agm., s. 398.

38 Agm., s. 398.

(14)

Doç. Dr. Mustafa GÜNEŞ

@

belirtti. Kadın şüpheye düşüp:

Sen benimle alay ediyorsun. Ben, bu elbiseyi satmak istiyorum. Artık kaça ala- caksan al, dedi.

Kadının bu çıkışları üzerine, İmam-ı A'zam:

Anlaşıldığı kadarı ile biz söz konusu bu elbiseye fiyat biçemeyeceğiz. En iyisi, an- layan birisini çağıralım da buna o bir fiyat takdir etsin, diyerek bir elbiseci çağırdı. Gelen adam, elbisenin değerinin beş yüz dirhem olduğunu söyledi, ancak ondan soma İmam-ı A'zam Hazretleri elbiseyi kadından satın aldı. Burada İmam-ı A'zam'ın, ne olursa olsun ucuza alıp pahalıya satmak ve insanlan aldatmak yerine; bir insanın sattığı şeyi onun. arzusunun hilafına denilebilecek bir şekilde de olsa, gerçek anlamda, hak ettiği fiyat üze- rinde alması anlatılmaktadır. Hiç şüphesiz bu kıssa yoluyla, onun sahip olduğu hak ve adalet duygusunun ne kadar yüce olduğu ortaya konulmakta ve adeta on·a tabi olanların da benzer davranışlar içerisinde olmalan telkin edilip istenmektedir. 39

Kanaatkar, cömert, güvenilir bir kişi olduğunda kimsenin bir" şüphesi olamayan ve sahip olduğu dUnyalık malın gerçek sahibinin kendisi olmadığı çok iyi bilen İmam-ı A'zam' ın, ortağı tarafından defolu bir kumaşın40 eksikliği belirtilmeden satıldığını öğ­

renince söz konusu kumaşın da içerisinde yer aldığı ticaret eşyasının tamamına tekabül eden bir miktarı sadaka olarak fakiriere dağıttığı bilinir:41

Ehl-i beyti çok seven ve verdiği fetvalarla daima onların yanında yer alan İmam-ı A'zam 'ın vasiyeti şöyledir:

Bilmiş ol Id, insanlarla iyi geçinmezsen, onlar sana düşman kesilirler, ve/ev

39 Agm., s. 396-397.

40 Eski dönemlerde, kumaşiara çeşit ve fiyatlan.nı gösteren bir damga vurularak taklit ve ihtikann önüne geçilirmiş. Mesihl tarafından kaleme alınan bir beyitte, Hz Peygamber'in mübarek vücutlan bir inayet kumaşı şeklinde değerlendirilerek o kumaşın işlenmesinde, peygamberlik alametlerinden biri olan nilbilvvet mührüniin, milbarek sırtiarına işlendiği belirtilir (Onay, Ahmet Talat (1993). Eski Tilrk

Edebiyatında Mazınunlar, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınlan, s. 264) Aynca kumaş, Klasik Tilrk

Edebiyatında pek çok beyte konu olan bir mefbum olarılk dikkatleri Uzerine çeker. Bunlardan iki adedini örnek olarak verelim:

Vüciid-ı keremi pergale- inayettir

Ki urdı mtihr-i nilbüvvet tırazına damga (Mesihi)

Hz. Peygamber 'in mübarek viicut/arı, en güzel bir inayel kumaşıdır ki işlenmesinde nübiiwet

nııilırüy/e damga vıını/du (age, s. 264).

o

zaman ki bezm-i canda billüşüldii kale-i kam Bize hisse-i muhbbet dil-ipare pare dUşdi.(Şeyh Galib)

Can tap/antısmda (Bezm-i e/estte) istek kıımaşı böliişülürken sevgi payından bize, parça parça olmuş bir gönıi/ diiştii. Bu beyifte geçen kıunaş bölfişii/me ifadesi ile şairin, bir Kur 'an ayetine (Zulınıf 32) telmilıle bulwıduğıı söylenebilir. Telmilıle bulımıılan söz konusu ayetin meali şöyledir: Rab b 'inin rahmetini onlar mı böliiştiililyorlar? Diinya hayatmda on/arm geçimiikierini aralarmda biz paylaştırdı/c.

Birbirlerine gördürme/eri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece iistı"in kı/dık. Rabbinin ralmıeti, on/arm birildirdik/eri (dünya/ık) şeylerden daha hayırlıdır (lıttp://ıvıvw.kıtranmeali.org).

41 Okur, age, s. 79.

(15)

~ Bir Ahi Olarak Ebiı Hanife

w---

ki anan baban bile olsa senden hoşlanmaz/ar. Akrabandan olmayan bir kimse ile iyi geçinirsen, sana ana-baba olurlar. Şimdi göziimiin önünden söyle geçiyorsım:

Basra ya gidiyorsun, onlara muhalefete baş/ıyorsım, aralarına kanşmıyorsım. Sen

onları terk ediyorsun, onlar da seni terk ediyorlaı: Sen onlara söviiyorsun, onlar da seni de/a/ette sayıyor/aı: Böyle yaparsan, bu, hem sana hem de bize leke olur.

Onlardan kaçmak istersin. Bu akıl işi deği/db: Zira hoş geçinmek gereken yerde, insanlarla iyi geçinmeyen kişi akıllı sayılmaz. Basra ya girdiği n zaman, insanlar seni karşılar ve ziyaret ederler. Senin kodrini bilirleı: Herkese mertebesine göre iti- bar et. Şeref ehline ilcranıda bu lım. İli m ehlini biiyük tanı. Ostat/ara hürmet göster.

Gençlere ilo·am yap. Avam/a yalandan görüş. Giinahkarlar/a ilgi/en göster. Daima

hayırlı kimseler/e aı·kadaşlık yap. Sultona lakaytlık gösterme, kimseyi ha/dr görme.

Mert/ik, insanlık ve cöme11likte kusur etme, s ın· mı kimseye açma. Denemedikçe kim- senin dosiluğzma gifvenme. Alçak ve cimri kimseleri e dost olma, hoşa gitmeyen bir

şeye alışma. Se,.fihlerle düşüp ka/lana. Hoş geçin. Sabırlı ve mütehaınmil ol. Güzel ahlaklı, geniş yürekli deıy'a gönüliii ol. El b isen temiz ve yeni olsun. Güzel kokular

kırilan. Yemek yediımekte, çok cömert ol, herkesi doyw; cahil ve cimri kimse, asla

başa geçip efendi olaınaz. Halh.ın ahvalini araştırıp öğrenen..adaınlarm olsun. Bir fitne ve fes at duydım mu onu ısiaha koş. Bir yerde, iyi işler duydu n mu onları arttır­

maya çalış. Seni ziyaret edenleri de, etmeyenleri de sen ziyaret et. Sana ister iyilik yapsın/aı· ister kötı'iliik, sen herkese daima iyilik yap. Her vakit iyilikte bulun. Affet,

bazı şeylere göz yum. Sana eziyet veren şeyi terk et, hakla yerine getirmeye çalış.

Aı·kadaşlarıi1dan hastalananları kendin ziyaı·et et. Göremedik/erinin ahvalini so-

nrştw: Sana gelmeyenler/e de ilgi/en. Elinden geldiği kadaı· insanlara sevgi gösteı:

Herkese selam ve1; isterse aşağı kimseler olsun başkalarıyla bir mecliste top/anır

veya bir mescitte beraber bulunur da aranızda bazı meseleler miinakaşa edilirse ve senin bildiğine muhalif bir şey söylerse, sen onlara muhalefet göstenne. Şayet sana da sorariarsa onların bildiği gibi haber ve1: Sonra bu hususta şöyle başka kavil de vardu; delili şudur, diyerek kendi bildiğini söyle, böylelikle seni de dinlerler ve senin ilminde dereceni anlarlaı: Eğer bu kimin kav/i diye sorarlaı·sa, bazıfiıkaranm kav/i de. Bu hal böylece devanı ederse alışırlaı; senin kodrini bilirler ve senin mevkiin yükselir. Sana gelenlerin hepsine bir nevi ilim göste1: Her biri senden bir şey bel-

lemiş olsun. Onlaı·a kıymetli bilgiler veı; ehemnıiyetsiz şeylerle uğı·aşma. Onlarla

aı·kadaş gibi ol hatta bazen şaka yollu /atifeler bile yap. Zira dostluk ve samimiyer i/me devamı sağlar. Onlara, ara sıra yemek yedir, on larm hacetlerini göı: Kodirie- rini bil. Kusur/arına göz yum. Onlara yumuşak davran: hoş muamele et. Onlardan hiç birine can sılantısı ve bezginlik gösterme. Kendini onlaı-dan biri imiş gibi tı1t.

!nsanlara on larm yapmaya alışık olmadıklaı·ı bir şeyi teklif etme. Onların beğen­

dikleri şeyi, sende bf!ğen. Onlara daima iyi niyet göster. Doğruluk yap. Kibri bir yana bırak Sana gadretse/er de, sen onlara gadretme. Sana hıyanet etseler de, sen emaneti yerine getir. Vefadan ayrılma. Takvaya sarıl. Her din erbabzna muaşeretleri erbabınca nıuaşerette bulun. "42

42 Çobano~lu, agm, s. 396-397 .

640

~@!~4!1ilFsw@,WliU/tij

Referanslar

Benzer Belgeler

Güneş, Mustafa, “Menâkıb-I Akşemseddin’de Hacı bayram-I Veli ve Somuncu Baba”, Somuncu Baba ve Kültür Çevresi Aksaray 2011 Uluslararası Sempozyum Bildiri Kitabı,

Başta izzetini feda edip zilleti kabul etmek, bazan alçak insanların ayaklarını öpm ek kadar m anen bir dilencilik vaziyetine düşmek, bazan hayat-ı ebediyenin

Tuğba KARABULUT, İstanbul Ticaret Üniversitesi Prof.Dr Orhan KOÇAK, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Prof.. Mehmet Fatih KÖKSAL, İstanbul Kültür Üniversitesi

Diğer muta- savvıflarda olduğu gibi Hacı Bayram Velî’de nefsin olgunluğunu çok önemli saydığı, ayrı lık ve aşk acısının verdiği olgunluk, dert ve gam yüklü

ye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır.. Hatta tecavüz edilse de beddua ile de mukabele

· Ahilik kültürünün nasıl 'ortaya çıktığını ve nasıl bir mesleki hüviyeti kazandığını görme- miz açısından son derece önemlidir. Abilik kavramının ortaya

Mekkeli muhacir müslümanı alıp evine götürdü ve evini, elaneğini ve imkAnlarını onunla öz kardeşi gibi paylaştı. Böylece Mekkeli muhacir Müslümanlarm iaşe ibate

Eflaturîun güney ve ayna istiâresinde olduğu gibi, Bediüzzaman da aynı Örneği kullanmış, ancak ona göre güneş ve ayna esir olarak nitelendirilmiştir. Bu