• Sonuç bulunamadı

GGY 442 Borçlar Hukuku (3-0)3

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GGY 442 Borçlar Hukuku (3-0)3"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GGY 442

Borçlar Hukuku (3-0)3

Doç. Dr. Yıldız ABİK

Ankara Üniversitesi UBF Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümü

(2)

6. HAFTA

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

(3)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

• Sözleşme irade ile beyan arasında bir uyumu gerektirir. Uyumun bulunmadığı durumlarda irade bozukluğundan ya da sakatlığından söz edilir.

a. İrade İle Beyan Arasında Bilerek Ve İsteyerek Yaratılan Uyumsuzluk

aa. Tek Taraflı Yaratılan Uyumsuzluklar

-Latife Beyanı: Beyan sahibi beyanın karşı tarafça ciddiye alınmayacağını düşünür.

Sözleşme Yapmak Üzere beyan sahibi gerçekte şaka yapmak istemektedir. Burada Borçlar Hukukuna gittikçe Yerleşen güven teorisi esas alınarak irade yorumlanır.

-Zihni Kayıt: Beyan sahibi sözleşme yapma beyanına rağmen gerçekte sonucu

istemiyorsa zihni kayıt söz konusudur. 3. kişide farklı izlenim oluşturma adına bu tür beyanlarda bulunulabilir.

(4)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

a. İrade İle Beyan Arasında Bilerek Ve İsteyerek Yaratılan Uyumsuzluk

bb. iki Taraflı Yaratılan Uyumsuzluklar

• En yaygın örneğini muvazaa oluşturmaktadır.

-1. Muvazaa

İki kişinin gerçek iradelerini gizleyerek görünüşte bir beyanda bulunmalarına muvazaa adı verilmektedir.

a. Bedelde Muvazaa

• Tarafların amacı sözleşmenin bedelinin farklı gösterilmesidir. Taraflar gerçekte anlaştıkları bedeli gizleyerek, farklı bir bedel beyan etmektedirler.

• Bedelde muvazaa kamu kurumlarından gizlemek amacı ile yapılabilir. (Vergi)

• Üçüncü kişilerin haklarını kullanmalarını önlemek ya da güçleştirmek amacı ile yapılabilir.

(5)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

a. İrade İle Beyan Arasında Bilerek Ve İsteyerek Yaratılan Uyumsuzluk

bb. iki Taraflı Yaratılan Uyumsuzluklar

-1. Muvazaa

b. Sözleşmenin Niteliğinde Muvazaa

• Taraflar sözleşmenin niteliğine yönelik gerçek iradelerini gizleyerek bununla uyumlu olmayan beyanda bulunurlar. Gerçek iradeleri satış iken görünürde bağış göstermek nitelikte muvazaaya örnek olarak verilebilir.

(6)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

bb. iki Taraflı Yaratılan Uyumsuzluklar

-1. Muvazaa

a. Mutlak Muvazaa

• Tarafların gerçekte yapmayı arzu ettikleri gizli bir işlemin bulunmamasına karşın, arzu etmedikleri görünürde bir işlem yapmaları halinde mutlak muvazaa söz konusudur.

Örn: çok sayıda kişiye borçlu olan A, alacaklılarının yakında takip başlatacağını

düşünerek taşınmazını yakını B’ye satmış gibi devretmiş ise burada mutlak muvazaa vardır.

b. Nisbi Muvazaa

• Burada taraflar arasında arzu edilen bir sözleşme vardır. Ancak bu sözleşme gizlenerek görünürde arzu edilmeyen başka bir sözleşme yapılmıştır. Örn: gerçekte bağışladığı taşınmazı ölümünden sonra terekeye geri dönmesin diye satış işlemi yaparak

devreden kimsenin işlemi nisbi muvazaadır.

(7)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

bb. iki Taraflı Yaratılan Uyumsuzluklar

-1. Muvazaa

a. Muvazaanın yaptırımı

• Muvazaa irade ile beyan arasında bilerek ve isteyerek yaratılan bir uyumsuzluk halidir.

Muvazaalı sözleşme geçersiz bir sözleşmedir.

• TBK 19 hükmünden yola çıkılarak mutlak muvazaada görünürdeki işlem kesin hükümsüzdür. Dolayısıyla her zaman ileri sürülebilir.

• Nisbi muvazaada gizlenen işlem yasanın aradığı koşullara uygun olarak yapılmışsa geçerlidir. Görünürdeki işlem ise TBK 19 hükmü uyarınca batıldır.

(8)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

bb. iki Taraflı Yaratılan Uyumsuzluklar

-1. Muvazaa

b. Muvazaanın ispatı

aa. Sözleşmenin Taraflarının Muvazaayı İspatı

• Sözleşmenin tarafları muvazaa iddialarını HMK md. 200 uyarınca senet ile ispat etmek zorundadır.

bb. Üçüncü Kişiler Tarafından İspat

• HMK 203/I hükmüne göre üçüncü kişilerin muvazaa iddiasını ispat senet ile ispat zorunluluğunun bir istisnası olarak öngörülmüştür.

• üçüncü kişiler sözleşmeyi her türlü delil ile ispat edebilir.

(9)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

bb. iki Taraflı Yaratılan Uyumsuzluklar

-2. İnançlı İşlem Ve Muvazaadan Farkı

a. İnançlı İşlem

• İnançlı işlem, taraflar arasında karşılıklı güvene dayanılarak yapılan ve öngörülen koşulların ilerde gerçekleşmesi halinde bu anlaşmaya uygun hareket yükümlülüğü doğuran işlemdir.

• İnanç anlaşmalarının yazılı delille kanıtlanabileceği kabul

edilmiştir.

(10)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

bb. iki Taraflı Yaratılan Uyumsuzluklar

-2. İnançlı İşlem Ve Muvazaadan Farkı

b. Muvazaadan Farkı

• İnançlı işlem tarafların irade beyanının karşılıklı ve birbirine uygun olması sebebiyle geçerli bir sözleşmedir. Muvazaa ise geçersizlik yaptırımına tabidir.

• Muvazaada taraflar gerçekte arzu ettikleri fakat gizli tuttukları ya da hiç düşünmedikleri işlem yerine görünürde bir işlem yaparlar.

• İnançlı işlemde taraflar yaptıkları işlemi gerçekte istemektedirler. Ancak muvazaada, görünürdeki işlemi yapma hususunda gerçek iradeleri mevcut değildir.

• Muvazaada devir anlaşması hem tasarruf hem de taahhüt işlemiyle yapılabilirken, inançlı işlemde devir işlemi sadece tasarruf işlemiyle yapılabilir.

(11)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

b. İrade İle Beyan Arasında Bilmeden Veya İstemeden Yaratılan Uyumsuzluk

aa. Yanılma (TBK 30-35)

• Bir sözleşme yapılırken taraflardan biri, belli bir durum hakkında gerçekle bağdaşmayan yanlış bir düşünce ya da bilgisizliği nedeniyle işlem iradesinin oluşumunda yanlışlığa düşmüş ve bu sebeplerle iradesiyle beyanı arasında uygunsuzluk oluşmuşsa hataya düşmüştür.

• TBK m. 30 hükmü; “Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

• Esaslı hata kanunda tanımlanmamış olmakla birlikte TBK m. 31 ve 32 hükümlerinde çeşitleri üzerinde durulmuştur. TBK m. 31 hükmünde beş adet beyan yanılması hali sayılmışken TBK m. 32 hükmünde esaslı saikte yanılma, başka bir ifadeyle temel hatası düzenlenmiştir.

(12)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

b. İrade İle Beyan Arasında Bilmeden Veya İstemeden Yaratılan Uyumsuzluk

bb. Aldatma (TBK 36)

• TBK m. 36/I hükmünde; “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.” şeklinde düzenlenmiştir.

• Aldatmadan kaynaklanan hallerde Kanun koyucu bu durumun esaslı olup olmamasına bakmaksızın hileyi iptal sebebi saymıştır.

• Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.

(13)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

b. İrade İle Beyan Arasında Bilmeden Veya İstemeden Yaratılan Uyumsuzluk

cc. Korkutma (TBK 37-38)

• Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir. Korkutan bir üçüncü kişi olup da diğer taraf korkutmayı bilmiyorsa veya bilecek durumda değilse, sözleşmeyle bağlı kalmak istemeyen korkutulan, hakkaniyet gerektiriyorsa, diğer tarafa tazminat ödemekle yükümlüdür.

• Korkutulan, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı ise, korkutma gerçekleşmiş sayılır. Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.

(14)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

E. İRADE BOZUKLUKLARININ GİDERİLMESİ

• Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.

• İrade bozukluğu hâllerine bağlanan müeyyide, iptal hakkıdır. Zira hata, hile, korkutma gibi irade bozukluklarında işlem iradesi ile beyan iradesi uyumludur. Bu uyumlu iradeyle muhatap ve karşı tarafın iradesi de uyum içinde olduğu için sözleşme bu durumlarda geçerli olarak kurulmuştur. Ancak burada “askıda geçerlilik” hâli söz konusu olup iptal hakkı olan kişi ya bu sözleşmeyi onayarak tamamen geçerli hale getirip, başka bir ifadeyle askı kısmını ortadan kaldırabilir ya da geçmişe dönük olarak, kısaca bozucu yenilik doğuran hakkını kullanarak geçersiz hale getirebilir.

• İptal hakkı, şarta bağlanamayacağı gibi bu hak kötüye de kullanılamaz. Aynı zamanda bu haktan dönülemez. İptal hakkı herhangi bir şekle bağlı olmaksızın, bir yıl içinde tek taraflı, varması gerekli açık ya da örtülü irade beyanı ile kullanılır. Bu beyan bir yıl dolmadan karşı tarafın hâkimiyet alanına ulaşmalıdır.

(15)

I. SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ

D. İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ UYUMSUZLUKLAR

F. GABİN (AŞIRI YARARLANMA)

• Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa ve bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde gabin oluşur.

Gabin hâlinde, zayıf konumda olan tarafın iradesi oluşum anında sakatlanmaktadır.

• Bir sözleşmede aşırı yararlanma söz konusu ise zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.

• Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak 1 yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak 5 yıl içinde kullanabilir

Referanslar

Benzer Belgeler

olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri

• Alacaklının kendisine sunulan edimi haklı bir sebep olmaksızın reddetmesidir. • Kusurlu olmasına gerek yoktur. • Alacaklının temerrüdü kural olarak borcu sona

c) Cezai şarttan doğan borç asıl borcun yanında fer’i bir borç niteliğindedir... BORÇ İLİŞKİSİNDE ÖZEL DURUMLARB. II. CEZA KOŞULU, BAĞLANMA PARASI VE CAYMA

c) Cezai şarttan doğan borç asıl borcun yanında fer’i bir borç niteliğindedir... BORÇ İLİŞKİSİNDE ÖZEL DURUMLAR.. II. CEZA KOŞULU, BAĞLANMA PARASI VE CAYMA

Sözleşme (akit, bağıt, mukavele, kontrat) iki tarafın bir hukuki sonucu elde etmek üzere iradelerini karşılıklı ve birbirlerine uygun suretle açıklamaları

a) Müteahhidin İşi Sadakat ve Özenle Yapma Borcu BK 357 2. Ayrıca müteahhidin, iş devam ettiği sırada iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın, eserin

 Kamulaştırma, özel mülkiyete konu taşınmazın, kamu yararı gerekçesiyle kamu hizmetinin yerine getirilmesinde kullanılmak amacıyla yasada belirtilen yönteme uygun

 Anlaşma (Sözleşme Metni):Müteahhidin ve iş sahibinin isimlerini, yapının tamamlanması için verilen zamanı, kullanılacak olan ödeme şeklini ve yapılacak