• Sonuç bulunamadı

4 - 1971 41. Y IL İ S T A N B UL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "4 - 1971 41. Y IL İ S T A N B UL"

Copied!
50
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4 - 1971 41. Y I L İ S T A N B U L

F İ A T I : 2 0 . 0 0 T L .

(2)

İZOCA/VV

ÇATILARDA İDEAL TECRİT MALZEMESİ

hafiftir 9 yüksek ısı izolasyonu e yanmaz @ yüksek ses izolasyonu

ekonomiktir • pratiktir

yakıttan tasarruf © çürümez

zamandan tasarruf haşarattan bozulmaz

fircsizdir • higroskopik değildir

A =0,035 kcal/mhc°

İ Z O C A M TİCARET V E S A N A Y İ A .Ş. Bankalar Cad. Türkeli Han, Karaköy - İst.

TEKNİK BİLGİ İÇİN TEKNİK MÜŞAVİRLİK BÜROLARIMIZ ÜCRETSİZ EMRİNİZDEDİR

İSTANBUL ANKARA İZMİR TRABZON ADANA BURSA 49 84 51 10 6218 34 859 23 98 28 23 2 1 7 3

Y E N İ AJANS — 4136/84

(3)

vitr sıhhi

kolay temizi

koku yapm

••• 3 jM

mk 1 ^ • 4 1

VİTR A SIHHİ TESİSAT MALZEMESİ ECZACIBAŞI SERAMİK FABRİKALARI AŞ.

ARK. — 83

(4)

L'ARCHITECTE THE ARCHITECT

P E R I O D I O U E D ' A R C H I T E C T U R E D ' U R B A N I S M E e t d e T O U R I S M E

PERIODICAL PUBLICATION ON ARCHITECTURE.

T O W N P L A N N I N G A N D T O U R I S M

İ Ç İ N D E K İ L E R :

344 — 1971

• Önemli Haberler... 151 • Bayan Pısak evi, E.N.UZMAN Prof. Mimar, 153 • Namık Yolga evi, Ç.ALATUR mimar, 154 • Bay Kandemir evi, E.N.UZMAN Prof. Mimar, 156 • Bergamo şehrinde (İtalya) mobilya satış ve sergi binası, Mimarları : B.ÇAĞA, G.GAMBİRASİO Jr., G. ZENONİ, 157 • Heykeltraş Hadi BARA, Yazan: Z. MÜRİDOĞLU, 160 • istanbul Demir- ciler çarşısı sınırlı yarışması, 162 • Bergamo Ruh sağlığı sitesi ulusal yarışması (İtalya) Mi- marları: W.BARBERO, B.ÇAĞA, M.FURLANİ, G.GAMBİRASİO Jr., S.LEVİ, G.ZENONİ, 168

• Doğanın ve çevrenin korunması. Zeki SAYÂ R 170 • Kanlıca'da bir lokanta gazino projesi, R.DORA, Mimar 172 • Bryas Sarayı, M.l. TUNAY, Arkeol. 175 • Kayıplarımız (Mimar S.AKKAYNAK) 177 • Eski Bronz çağda A n k a r a ve civarı, C.AVCI, Arkeol. 178 • Bibli- ografya 190 • Yapı gereçleri piyasa fiyat cetveli, 192.

C O N T E N T S :

• împortant News, 151 • The house of Mis Pisak, E.N. UZMAN Prof. Arch. 153 • The house of Mr. Namık Yolga, Ç.ALATUR, Arch. 154 • The house of Mr. Kandemir, E.N.UZ- MAN, Prof. Arch. 156 • Furniture sales an-1 show building in Bergamo, İtaly, Architects : B.ÇAĞA., G.GAMBİRASİO Jr. G.ZENONİ, 157 • Sculptor Hadi Bara, By. Z.MÜRİDOĞLU, 160 • The results of the Limited Competition of the «Demirciler çarşısı» 162 • The national competition of Bergamo Psychological Hospital. İtaly, Architects : W.BARBERO, B.ÇAĞA, M.FURLANİ, G.GAMBİRASİO Jr., S.LEVİ, G.ZENONİ, 168 • The protection of the Nature and the environment 170 • A Restaurant proect for Kanlıca, R.DORA, Arch. 172 • The Palace of Bryas, M.İ.TUNAY Archeol. 175 • Our losses (S.Akkaynak, Arch.) 177 • An- kara and its environment in Bronzc Age, C.AVCI, Archeol. 178 • Bibliography, 184 • The market prices of the construction materials 192.

S O M M A İ R E :

• Nouvelles importantes, 151 • Villa au bord de la mer (Marmara) E.N.UZMAN, Prof.

Arch. 153 • Villa au bord de la mer (Marmara), Ç.ALATUR, Arch. 154 • Villa au bord de la mer (Marmara) E.N.UZMAN, Prof. Arch. 156 • Salles d'exposition et vente des meubles â Bergamo (İtalie), B.ÇAĞA, G.GAMBİRASİO Jr., G. ZENONİ, 157 • Deces du sculpteur Hadi Bara, Ecrit par Z.MÜRİDOĞLU, 160 • Concours de projet limite pour la çite du marche de fer, 162 • Concours de projet national pour les maladies mentaux â Bergamo, İtalie, W.

BARBERO, B.ÇAĞA, M. FURLANİ, G. GAM BİRASİO Jr. S.LEVİ, G.ZENONİ, 168 • La protection de la nature et de l'environnement 170 • Projet de casino et restaurant â Kan- lıca (Bosphore), R.DORA, Arch. 172 • Les ruines du palais Bryas, M.İ.TUNAY, Archeol 175 • Deces de l'arch. S. Akkaynak, 177 • Ankara et ses environs â l'âge de bronze, C.

AVCI, Archeol. 178 • Bibliographie, 184 • Liste des prix de materiaux de construction 192.

344 — 1971

No. 344 — 1971

(5)

ARKÎTEKT

MİMARLIK, ŞEHİRCİLİK V E T U R İ Z M D E R G İ S İ Her üç ayda bir yayınlanır.

Adres : Anadolu Han No. 33 — Istanbuı Tel : 22 13 07 Kuruluşu : 1931

Cilt: 40 No. : 344 imtiyaz sahibi ve umumî neşriyatı

idare eden : ZEKİ S. SAYÂR Mimar, D.G.S.A.

Neşriyat Müdürü : Mahmut ilhan G Ö N E N

Mimar î. T. Ü.

S E K R E T E R : Keti Ç A P A N O Ğ L U M ü h a b i r 1 e r i :

B. Almanya : Dr. Y. Müh. Arslan Terzioğlu Mimar A.I.V. — F r a n s a : Halûk TOGAY Mimar D.G.S.A. — İsviçre : Seyfi SONAD Mimar D.G.S.A. — İ t a l y a : Dr. Baran ÇAĞA Mimar — İsveç : Radi BIROL Mimar D.G.S.A.

A b o n e ş a r t l a r ı :

Yıllığı : 60.— TL.

Öğrenci abonesi 47.50 TL.

Bu sayı : 20.— TL.

Yabancı memleketler için 75.— TL.

A R K İ T E K T ' I N K O L L E K S 1 Y O N L A R I : 1936— 1940 beher cildi 50.— TL.

1941 — 1950 beher cildi 55.— TL.

1951 — 1970 beher cildi 60.— TL.

ilân tarifemiz talep üzerine gönderilir.

Yazı foto; resim ve abone bedelleri ARKITEKT'in adresine posta ile gönde-

rilmelidir. Basılmayan yazılar iade edilir.

Adreslerini değiştiren abonelerin en geç bir ay içinde idarehanemizi haberdar etme- leri lâzımdır. Aksi takdirde kaybolan der- gilerden mesuliyet kabul edilmez.

Subscription rates : .

Annual subscription Dollars 6.00 Single copy Dollars 1.75 Ali subscriptions, letters, photos, articles

advertisements tec. Should be addressed.

T o : A R K Î T E K T

Anadolu H a n No. 33 Eminönü / İSTANBUL T U R K E Y Abonnements pour l'etranger 1 an 6 Dollars Prix de ce numero 1.75 Dollars Pour tout payement et demande des ren- seignements, ainsi que pour tout envoi des documents, tels que photos, articles, annon- ces, bibliographie â inserer, s'adresser â la Direction:. A R K Î T E K T .

Anadolu Han No. 33 Eminönü İstanbul - Turquie

önemli haberler

D E N İ Z VE GÖL K I Y I L A R I H A L K A AÇIK OLACAK

Turizm ve Tanıtma Bakanı Erol Yıl- maz Akçal düzenlediği basın toplantısında

«Kıyılar, kıyı şeridi ve turistik alanların korunması ve geliştirilmesine ilişkin» ka- nun tasarısının hazırlanarak Başbakanlığa sunulduğunu açıklamış ve bu arada 1971 turizm gelirlerinden rakamlar verirken bu yılın ilk dokuz ayında geçen yıla oranla yüzde 16,8'lik bir döviz artışı olduğunu söylemiştir. Bakan, tasarı hakkında bilgi verirken, kum, kaya ve çakıl olarak tanım- lanan kıyıların özel mülke konu teşkil ede- miyeceğini ve «Turizm fiziksel plânlama- sına» giren ve kıyının gerisinde bulunan kıyı şeridinde de gerektiğinde kamulaştır- maların yapılacağını belirtmiştir.

Y E N İ T A S A R I :

Erol Yılmaz Akçal, Başbakanlığa gön- derilen kıyı ve kıyı şeridinin korunmasın.ı ilişkin yeni tasarısı hakkında bilgi verir- ken sözlerine, «Bilindiği üzere, yurdumuz- da deniz ve göl kıyıları gerek kamu kuru- luşları, gerek özel kişilerce mülk edinilmiş, bu yüzden bir yandan bu sahalardan her- kesin yararlanması önlenirken, diğer yan- dan spekülatif saiklerle arazi fiyatlarının süratle yükselişi ülke çıkarlarına uygun ve bilimsel bir turizm plânlamasını imkânsız hale getirmiştir» diyerek yeni tasarının ana amaçlarını şöyle açıklamıştır:

1. Deniz ve göl kıyıları herkesin istifa- desine açık tuiulacaktır.

2. Kamulaştırma ve tahsis yoluyla, kitle turizmine elverişli yatırımların yapılma- sını sağlayacak bir politika izlenecektir.

3. Kıyı şeridi ve turistik alanlarda yatı- rımların, her türlü inşaatla bir plân ve kontrol hükümleri araç olarak kullanıla- caktır.

4. Bugüne kadar Devlet Plânlama Teşki- lâtı, îmar ve iskân Bakanlığı gibi kuru- luşlarca yürütülmeye çalışılan «Turizm Sek- töründe Fiziksel Plânlama» çalışmaları Turizm ve Tanıtma Bakanlığı tarafından sürdürülecektir.

T U R İ Z M T E S İ S L E R İ :

Bakan, bir soru üzerine bütün kıyı şeritlerinin kamulaştırılması diye bir ko- nunun mevcut olmadığını açıklamış, sa- dece, geniş çapta turizm tesisleri yapılma- sı öngörüldüğü ve bu teşebbüs Turizm Fi- ziksel Plânlamasına dahil edildiği zaman kıyı şeridi üzerinde kamulaştırmalar yapı- lacağını bildirmiştir. Kamulaştırmanın in-

tifa hakkı tesisi şeklinde de olabileceğini kaydeden Bakan tasarı, Meclislere geldiği zaman konu üzerinde daha geniş açıkla- malar yapılabileceğini sözlerine eklemiştir.

Akçal, turistik gelişme bölgesinin tes- biti ve bu bölgede yapılacak yatırım ve plânlama çalışmalarını yürütmek üzere Devlet Plânlama Teşkilâtı bünyesinde ku- rulmuş olan Merkez Proje Müdürlüğünün de görev ve yetkileriyle Bakanlığa devre- dilmesinin kararlaştırıldığını belirtmiştir.

Bakan ayrıca kıyı ve kıyı şeridinin korun- masına ilişkin tasarının kanunlaşmasından sonra bu konularla ilgili işleri sürdürmek üzere. Bakanlık bünyesinde «Plânlama ve Yatırımlar Genel Müdürlüğü» adında bir Genel Müdürlüğün kurulacağını söylemiş- tir. Turizm Bakanı, kanuna uygun yapıla- cak kamulaştırma işlemlerinin gereği gibi yürütülmesi için doğrudan doğruya Ba- kana bağlı «îdarî ve Malî İşler Dairesi Başkanlığının» kurulacağını da sözlerine eklemiştir.

Mimarlar Odası:

Yardım F o n u İşlemiyor!

Birkaç yıl önce ölüm halinde üyelerin ailelerine 10.000.— Liralık, para yardımı için tesis edilen fon, geçen seneden beri aksamağa başlamış, 1970 yılında ölenle- rin ailelerine yalnız 2.500.— liralık yardım yapılabilmiş, 1971 deki ölüm vakalarında ise hiç bir ödeme yapılamamıştır.

Her yıl üyelerden yardım f o n u için alınan 40.— liranın yeterli olmadığı, ayrıca son zamanlarda Oda aidat gelirlerinde mü- him bir düşüş meydana geldiği için, bu fa- sıla umumî bütçeden aktarma yapılama- maktadır. Bu sebeple Merkez Yönetim Ku- rulu bil" süre için yardımı durdurmuştur.

Ancak, üyelerden alman 40.— lira yardım fonu aidatının bütçe usulüne göre Odanın başka ihtiyaçlarına sarfedilmemesi, 1971 de 150.000.— lira civannda tahak- kuk edecek yardım parasının, aynı yıl için- de ölenlerin ailelerine siyanen ödenmesi gerekmektedir.

Prof. Celâl Esat ARSEVEN'in ölümii.

San'at tarihi profesörü Celâl Esat Ar- seven geçen Kasım ayında vefat etmiştir.

95 yaşında olan merhuma, ölümünden kı- sa bir müddet önce, İstanbul Üniversitesi Senatosu tarafından « F a h r î D o k t o r » unvanı verilmişti.

Türk san'at tarihi branşında değerli bir araştırmacı olan Arseven'in ölümü san'- at çevrelerinde büyük üzüntü yaratmıştır.

Sayın refikası Leman, kızı Leylâ ha- nımefendilere, dost ve yakınlarına taziyet lerimizi bildiririz.

N O T : C.E.Arseven'in kişiliği ve eserleri hakkında gelecek sayımızda bir yazı ya- yınlayacağız.

(6)

H E N R Y M O O R E ' U N H E Y K E L L E R I M Ü N I H S O K A K L A R I N D A T E Ş H I R EDİLDİ :

• Münih (DaD) — Milyonluk bir şehir olan Münih'in ortasında dev heykeller herkesin dikkatini çekiyor. Ünlü İngi- liz heykeltraşı Henry Moore'un yeni Devlet Galerisi'ndeki sergisi münase- betiyle, iki plâstik ve iki bronz hey- kel, bizzat sanatçının fikrine göre, da- ha çok açık yerlerde göze çarptığı için, Münih'in işlek caddelerine konmuştur.

Bu heykellerden «Large Arch»in mu- azzam bacakları arasından geçen ziya- retçiler, Sanat Sarayı'na girdikleri za-

man burada sergilenmiş 180 eser kar- şısında hayranlık duymuşlardır. Bura- da bronz vc mermer heykellerden başka, karakalem resimler de sergilen- miştir. Geçen Ekim ayı ba-larmda açılan ssrgide temhir edilen eserleri biz- zat Henry Moore seçmiştir.

K Ü L T Ü R SARAYı Y A N G ı N ı N A S ı K ı Y Ö N E T I M EL K O Y D U

Q İstanbul Küitür Sarayı yangınınrn sa- botajla ilgili yönüns istanbul Sıkıyö- netim Komutanlığı el koymuş ve askerî savcılık tarafından kovuşturmaya baş- lanmıştır.

Genişletilen soruşturmada şimdiye Ka- dar 40 dan fazla kişinin sorgusu ya- pılmıştır. Sorgular büyük bir gizlilik- le yürütülmektedir. Sorgusu yapılan- lar arasında önemli mevkilerde görevli olan kişiler de bulunmaktadır.

Öte yandan Kültür Sarayı yangını ida- rî kısmı ile ilgili dâva İstanbul Asliye 5. Ceza Mahkemesinde yürütülmekte- dir.

Y U N A N İ S T A N ' I N T U R İ Z M G E L İ R İ Q Atina'da yapıl m bir açıklamaya göre,

Yunanistan'da son dokuz aylık devre içinde turizmden, geçen yıla oranla yüzde 51 artışla, 228 milyon dolarlık döviz sağlanmıştır. Geçen yıl aynı dev- re içinde 145 milyon dolar döviz elde edilmiştir.

2000 Y I L I N D A K A N A D A ' N l N K E N T L E Ş M E O R A N İ % 95 OLACAK

T O R O N T O (Milliyet'ten) [3] 2000 yılında Kanada'daki kentleşme

oran:n:n % 95'i buıacağı açıklanmış- tır. «The Urban F'uture-Kentsel Gele- cek» adını taşıyan bir devlet raporuna göre, «Sinirsiz kentleşme, önüne ge- çilmesi imkânsız olan derin sosyal ve psikolojik sorunlar yaratacaktır.» Ra- porda yapılan tahminlere göre, «To- ronto'nun rimdi 1,5 milyonu bulan nüfusu, 2000 yılında 6,5 milyon kişi- ye ulaşacaktır. 2000 bin yılında Ka- nada'da en zengin kentin, Hamilton olacağı vc bu kentte «Kisi başına 2000 yılında düşecek ortalama yıllık gelirin 6700 dolar olacağı» sanılmaktadır. 2000 yıhnda nüfusun ortalama % 74'ünün,

12 büyük şehirde kümeleneceği ileri sürülmektedir.

Arkitekt'in duyurusu

Kâğıt, klişe, baskı fiyatlarının artması sebebiyle, Arkitekt in 1972 yılı abons bedelinin 75.00 TL 'sı olacağını okuyu- cularım ıza bildiririm.

İZMİR A T A T Ü R K STADI H A K K I N D A BİR YAZI;

30 Ekim 1971 tarihli Milliyet gaze- tesinde yayınlanan Sayın Burhan Felek'in yazısını aşağıya koyuyoruz.

İzmir Akdeniz Oyunları nasılsa pü- rüzsüz, güzel ve muntazam oldu. Aman nazar değmesin! derken Mimar Odaları...

H e m de ikisi birden. İnşaatta 40 . milyon liralık suiistimal var diye müteahhide is- nadda bulundu. Gerçi mimar dş'ğifim, ama 70 milyonluk inşaatta 40 milyon suiisti- mal olmaz... İkincisi biz işin içindeyiz.

Müteahhit parasını vaktinde almadığı hal- de büyük fedakârlıkla işi bitirmiştir. Üs- telik bir de sabotaj olmuş; iskeleleriyle be- raber 3-4 blok beton yanmıştı. Bunun se- bep olduğu zarar da ayrı... Bir kere be- raat-i zimmet asıldır. Hiç kimse ben hır- sız değilim diye kendini temize çıkarmaya mecbur değildir. İsnadı yapanlar belgele- riyle ortaya çıkmalıdırlar; zaten bu yapı Bayındırlık Bakanlığının kontrolü altında yaptırılmış bir beylik binadır. Hesapları

Sayıştaya' gidecektir. İnşaatta fennî kusur varsa yapılmadan evvel ilgilileri ikaz et- mek icabetmez mi idi? Birbirimize tuzak mı kuruyoruz? Ve biz bu işler için çırpınır

iken Mimarlar Odası neden bir doğ,ru yol göstermedi? Bir de çıkarcı zümre fa- lan gibi artık foyası meydana çıkmış lâf- larla herkesi bulamaya mahal yok... Mü- teahhit Kemal bey başka memleketlerde dev gibi inşaat şirketlerinin yaptığı 70 bin kişilik stadyomu tek başına yapmak gibi bir cesaret göstermiştir. Ve bunun için o kadar yorulmuştur ki açılış merasiminde kalamamıştır. Hesabını, kitabım bilmem.

Bu stadın kapısına yapıştırılacak bir plâ- kada proje mimariyle yapan müteahhidin adını yazmamak haksızlık olur. Unutma- malı ki; stadın gecikmesi sebeplerinden bi- ri de devletin müteahhide para verememe- si olmuş vc bunun acısını müteahhit çek- miştir. Ve biz neden birbirimizi çekeme- yiz?

İsterim ki bu iş açığa çıksın!

Ve ondan sonra: Mimarlar Odası kim- leri temsil eder? Ve sorumluluğu nedir?

Bilmiyorum. Eğer bilsem kendilerine şu maruzatta bulunacağım:

Türkiye'nin en güzel şehri, en güzel binalariyle bugün İzmir şehridir. İzmirliler bu güzelliği İzmirli mimarlara borçlu ol- duklarını söylüyorlar. Biz, İstanbul'un, An- karalılar başkentin çirkinliğini acaba kime borçludurlar? Darılmaca yok! Halkapmar çapında bir stadyomu tek başına bir Türk mimarının çizmesi, tek başına bir Türk in- şaat mühendisi müteahhidinin yapması bü- yük bir merhaledir. Bunu önce takdir et- mek lâzımdır. Sonra hesaplarda bozukluk varsa tabiî ilgili makamları uyarmak bir vazifedir. Üs taraf?...

Bu haklı yazıya ilâve edecek sözümüz yoktur.

(7)

bn. pisak evi

E M İ N N E C İ P U Z M A N Prof. Mimar D.G.S.A.

Büyük şehir yaşantısının gitgide yo- ğunlaşan tasaları, kır evlerine duyulan ih- tiyacı artırmaktadır. Bir çeşit uzamalı pik- nik niteliğinde olan yaz evi yaşamı, özel bir davranış ve araçlanmayı da gerektir- mektedir.

Bu evlerde aranan, çevre ile direkt ilişki, koşulunun yanı s:ra, belirli bir öl- çüde mahremliğinde sağlanması isteği, ve ekonomik sınırlılık, gerçekte bir çelişkiler düzeni meydana getirmektedir.

Bu açıdan mimar, bu tüı konuların çözümünd:, g:Ieneksel (tradit'onel), yada olağar.sal (conventionel) plân tipleri dı- şında çözümler aramak durumundadır.

Bu amaca varmak için Bayan S. Pi- sak'ın evindeki yaklaşım, günlük yaşam ile gece yaşamının iki ayrı dikdörtgende top- lamakla başlamadır. Bu iki dikdörtgen, ortak antre-geçit karesi yanlarından kaydı- rılarak, kuzey-doğu ve güney-batı avlucuk- ları meydana gelmişdir. Bu yerler güneş koşullarına göre, içeri bağlantılı bir dış hayatı, günün değişik saatlerinde, sağlıya- bilmektedirler. Bina 64.0 m2 alana sahip- tir. Dış malzeme, beyaz serpme sıvalı tuğ- la duvar ile sarı boyalı ahcap elemanlar- dan ibarettir. Döşeme terazzo plâklar ve brüt tuğladır,

•h

Dış görünüş.

(8)

Mamık Yolga evi

Proje ve Kontrol : Çelik ALATUR. Mimar J.T.Ü.

Statik : Y. Müh. Birol SOYDAN İnşaat : MERTE İnşaat Şirketi.

Bayramoğlu yarımadasının mutena bir yerinde ve deniz kenarında 400 m2 lik bir arsa üzerinde bulunan villânın inşaatı 1969 senesi yazında tamamlanmıştır. Arsanın durumuna göre İmar kurallarının müsaade ettiği imkânların azamisi kullanılmıştır.

Zeminde 100 m: üzerine oturan binanın toplam inşaat sahası 297 m2 dir.

Giriş holü iki yanında ön ve arka bloklar bir merdivenle bağlanmakta, ya- rım merdiven yüksekliğinde kaydırılmış olan arka blokta yarı gömülmüş bir bodrum katı ile birlikte üç nivo temin edilmiştir.

Ayrıca bütün oda ve hacimlerin iki taraflı olarak havalandırılması, aynı zamanda de- niz manzarasından istifade ettirilmesi te- min edilmiştir.

Evin komşulara bakan yan cepheleri dolu, ön ve arka cepheleri ise şeffaftır.

Merdiven ve giriş holü iki taraflı şeffaf olup geniş çiçeklikler, tabiî bitki örtüsü ile dış tabiatı içeriye bağlamakta, bu kısmın devamında salonla irtibatlı ve rüzgârdan muhafazalı bir iç avlu teşkil edilmektedir.

ı 1 KESITI

Kat plânları ve kesit

(9)

Vaziyet plânı

Çatı, her iki bloku tek meyil altında toplamalkta olup eternit kaplıdır. Beton döşeme ile çatı örtüsü arasındaki boşluk tabiî olarak havalandırılmakta, böylece ısı tecridi temin edilmektedir. Bahçe tanzimi hariç olmak üzere binanın tamamı 190.000 TL. sına malolmuştur.

Muhtelif dış görünüşler ve merdiven

(10)

Bay Kandemir

Denizden görünüş

Emin Necip U Z M A N Prof. Mimar D.G.S.A.

Bay R. Kandemire ait olan ikinci ev, bir L formunun sağladığı bir iç-dış ilişki

düzeni üzerine kuruludur. Yatak komplek- sine ayrılan sınırlı alandan geri kalanın tümü, günlük yaşantıya ayrılmışdır. Dışya-

pı, brüt tuğla ve tabiî ahşap karışımıdır.

Her iki binanın çatı kaplaması eternit plâklardır.

(11)

Foto: Carlo LE1DI Kuzey-doğu görünüşü

İtalya'da Bergamo vilâyeti yeni imar plânınca önemli ticaret bölgelerinden biri olarak belirtilen büyük bir cadde üzerin- de bulunan binanın inşaatı 1970 yılı son- baharında bitirilmiştir.

Mobilya sergi binası, büyük salonla- rın elde edilmesi için büyük açıklıkların örtülmesi, direkt güneş ışığından kaçınma ve aynı zamanda iyi bir aydınlatma ve ha- valandırma sağlanması gibi bazı özel prob- lemlerin çözümünü gerektiren bir konu idi.

Ayrıca, 3500 m: sergi alanının ileride, ek inşaatla, 6000 m2 ye çıkarılabilmesi iste- niyordu.

İtalya'da Bergamo şehrinde mobilya sergi ve satış binası

Proje vc kontrol:

Dr. Mimar Baran Ç A Ç A

Prof. Dr. Mimar Giuseppe GAMBİ- RASIO Jr.

Dr. Mimar Giorgio Z E N O N İ Betonarme proje ve kontrol:

Dr. Müh. G.B. F İ N A Z Z I Teknik tesisat:

Dr. Müh. Mario M A S C H E R O N I

Binanın mimarisini değiştirmeden ek in- şaatla sergi alanını büyütebilmek, salonların sürekliliğini kırmamak ve fakat aralarında bir ayırnia sağlıyabilmek için zemin kat- tan başlıyarak yükselen bir spiral düşü- nülmüştür. Bir salondan diğerine 7 basa- maklık kot farkı vardır. Binanın bütün ta- şıyıcı elemanları spiralin iki misline çıka-

cağı öngörülerek boyutlanmıştır. Mobilya teşhir salonu görünüşü ve güney cephesi elevasyonu.

(12)

' • :

20x20 m. alanındaki salon döşeme ve tavanları, bütünü betonarme, 1.10 m. ara- lıklı ve 10.00 m. boyunda kirişlerle yapıl- mıştır. Bunlar ise, binanın ortasındaki di- ziyi meydana getiren sütunlar ve cephe ki- rişlerine oturtulan ters kirişlerle taşınmak- tadır. Böylece, bütün taşıyıcı dik eleman- lar binanın çevresinde ve servislerin bulun- duğu (monşarjlar, merdivenler, tualetler,

— Güney batı cephesi — Foto carlo LEİDÎ

ısıtma vc sıhhi tesisat boruları vs.) kabur- gada toplanmıştır. Görülen bütün beton taşıyıcıdır ve bunun dışında hiçbir örtü duvar yoktur.

Kuzey cephesinde, spiralin yükseldiği yerde dcğan hacimde, binanın bütün ida- re bürolarını bulunduran asma kat elde edilmiştir.

— Kat plânları ve enine kesit.

(13)

— Cephe detayı — Sergi salonları iç görünüşü

Büyük kristal tek bir vitrin olan ze- min kat cepheden geri çekilmiş ve böylece meydana gelen galeri boyunca bütün vit- rini görmek mümkündür. Güney cephesine siyah perspex (plexiglas) brise-soleil kon-

Salonların aydınlatılmasında müze ay- dınlatma tekniği kullanılmıştır. Bütün cep- he boyunca gelişen şerit pencerelerde, de- mir doğrama içine sıkıştırılarak eğrilen koyu bronz rengi perspex kullanılmıştır.

Fiber-glass kubbeler aydınlatmayı tamam- lamaktadır.

Salonlar arasında kısa bağlantı sağ- lıyan merdiven boşluğunun örtüsü bir de- mir yapıya vidalanmış fiber-glass piramid panolardır. Bu panoların üst üçgenleri şef- faftır. Gerek demir yapı gerek plâstik pa- nolar ek inşaat gerektiğinde demonte edi- lebilir.

Sun'î aydınlatma için yapının beto- narme ritmini izliyen flcresan lâmbalar kullanılmıştır.

Havalandırma; zemin katta brise-soleil arkasında bulunan saç panolarla, üst kat- larda ise tavanlarda bırakılan saç şapkalı deliklerle halledilmiştir. Merdiven boşlu- ğunda toplanan sıcak hava ise, kemer ör- tünün altındaki panoların açılması ile çı- karılmaktadır.

Işıtma; zemin katta vitrin dibine, sa- lonlarda, tavan kirişlerine yerleştirilen

«Runtal» saç panolar ve merdiven boşlu- ğunda da büyük aerotermlerle yapılmak- tadır.

Bütün çatının yağmur suyu üç büyük çelik boru ile boşaltılmıştır. Bunların biri binanın içinde, diğer ikisi ise Doğu ve Ba-

tı cephelerindeki yangın merdivenlerinin ortasındaki beton gömlek altındadırlar ve bu merdivenleri taşırlar.

Bodrum katındaç depo, tamir atelye- leri, tesisat daireleri, bekçi dairesi ve ye- dek bir sergi salonu vardır. Doğuda ilk salonun altı parkingtir. Gene Doğuda, iki büyük salonun arasındaki boşluk ise bah- çe mobilyası sergisi için kullanılmaktadır.

— İçden merdiven boşluğu görünüşü

(14)

K A Y B E T T I K L E R I M I Z :

hadi bara

1906 — 1971

Hadi Bara'yı bu yılın 30 Ağustos sa- bahı kaybettik. Garip bir rastlantı olarak Hadi'nin doğumu da 9 Eylül'dür. Yurdun en hareketli ve heyecanlı iki tarihinde doğ- muş ve ölmüş olması onun yaşantısına o kadar uyuyor ki, sanki doğa bu raslantıyı önceden tasarlanmış duygusunu uyandırı- yor. Gerçekten de Hadi hareketli ve heye- canlı bir kişi idi, ama hırçın ve sert de- ğildi. Hırçın görünmeyi pek sever, çoğun- luk bunu bir az abartırdı. Bu dış görünüşü, hareket ve heyecanı yanısıra çok dengeli, sabırlı, hattâ çok uysal yanları da vardı.

Hadi'nin yapıtlarında kişiliğinin bu yönü ağır basar. Heyecanını, akıl ve bilgi ils frenlediği heykelleri çoğunlukta, duyuları- nı dizginleyemediği yapıtları azınlıktadır.

Bunların çoğu da gençlik ve orta yas ya- pıtlarıdır. Bu tür heykellerinden örnekler vermek gerekirse en başta, Galatasaray Li- sesi bahçesindeki Fikret Büstünü, daha sonraları atölyesine kapanıp doğayı çok serbest bir biçimde yorumladığı bir seri heykeli gelir. Üzülerek söylemek gerekirse alçıdan olan bu yapıtlarından pek azı sağ- lam kalmış, çoğu kırılmış, atılmıştır. Baş- ka bir tadı olan heyecan dolu bu yapıtlara karşılık dengeli, sağlam modelli ve geo- metrik biçimlerin ağır bastığı heykellerin- den gerek Resim-Heykel Müzesinde, gerek-

se kendi atölyesinde daha bol örnekleri vardır.

Bunlar aarsından 1935-1938'ler yapı- tı olan Resim-Heykel Müzesindeki Erkek Torsu, aykta duran kadın heykelini sa- yalım. Bu iki yapıt, özellikle erkek Torsu doğayı hiç bozmadan yorumlayan, fakat bir doğa kopyası değil, ondan yap- masını bilen bir heykelcinin gerçek sanatı- nı gösteren güzel bir örnektir. 1950'den sonraki çalınmalarında, biçimi dolu ve boş- lukların dengelenmesiyle bulma çabaları ballar. Çoğu saç levha ya da demir olan bu yapıtlarda geometrik biçimler büyük bir titizlikle ölçülmüş, hesaplanmış, dolu- ların boşluklarla dengesi sağlanmıştır. Sağ- lık durumunun bozuk olduğu son yıllar- da, eskisi gibi sürekli çalışamıyordu. Biraz sağlığı düzelince yine atölyesine kapanı- yor, yeni yeni aramalara başlıyordu. Bu son yılların heykelleri daha hiç sergilen- memiş, ,ba°ka bir deyimle gün ışığına çık- mamıştır.

İlkbaharda Hadi'nin elimizde olan bü- tün yapıtlarını sergilemek istiyoruz. Bu olanağı bulursak, çok ilgi çekici olan son çalışmalarını da gün ışığına çıkaracağız.

Z Ü H T Ü M Ü R İ T O Ğ L U Saç heykel.

(15)

— Erkek torsu 1938

Hadi Bara'nm Eserleri :

Havva (Resim ve Heykel Müzesi:

1928 — Adana Kurtuluş Anıtı — Atatürk Heykeli (istanbul Harbiye Okulu Bahçesi)

— Mareşal Fevzi Çakmak, Tevfik Fikrel ve Ahmet Rasim büstleri — Bilinmeyen siyasî mahkûm konulu eseri uluslararası yarışmada dördüncülük aldı. Londra 1952

— İştirak ettiği Sao Paulo IV. Biennaline, eserleri takdirname kazandı.

Ayakta kadın 1940

(16)

t H R

İstanbul demirciler çarşısı sınırlı yarışması

1. Proje maketinin görünüşü

M i m a r l a r ı :

Günay Ç Î L 1 N G 1 R 0 Ğ L U Î.T.Ü.

Muhlis T U N C A Roma T.Ü.

(17)

İSTANBUL D E M İ R T Ü C C A R L A R I ÇARŞI K U R M A K O O P E R A T İ F İ Y E R L E Ş M E D Ü Z E N İ İÇİN A L I N A N T E K L İ F PROJELER H A K K I N D A RAPOR

İstanbul Demir Tüccarları çarşı kur- ma Kooperatifi tarafından inşa edilmesi kararlaştırılan Demirciler Sitesi için, da- vetli Mimarî Büroların hazırladıkları dört adet teklif proje 11. Aralık. Cuma, 19.

Aralık. Cumartesi ve 22. Aralık. 1970 Sa- lı günleri toplantılarda incelenmiştir.

Öncelikle, projelerin Kooperatifçe sa- tın alınmış olan arsanın ve bu arsaya ka- tılması tasarlanan 20-21 sayılı parsellerin hudutları içinde kalıp kalmadıkları hususu araştırılmış, fakat 4 projenin de 19 parsel sayılı arsanın hudutlarından dışarıya taş- tıkları görülmüştür.

Ayrıca, 1 ve 2 u r a no'lu « U i f proje-

ler, sosyal tesisler ve otopark yerleştirme etüdlerinde 20-21 parsellerin hudutlarını dahi kısmen aşmış bulunmaktadırlar.

Bu durumda, ortalama olarak teklif projelerde, 20-50 dükkân ünitesi Koopera- tif arazisi sınırlarına tecavüz etmektedir.

İstişare heyetimiz, temin edilmiş olan arsa sınırları dışına doğru yapılmış bu cüz'i sirayetin. Kooperatifi, birçok kimse- den arazi satın almaya zorlamak suretiyle,

(18)

zaman kaybı ve külfet meydana getireceği, hattâ sitenin realize edilmesini tehlikeye sokabileceği kanaatma varmıştır.

Bu sebeple teklif edilen projelerin ar- sa ve 20-21 numaralı parseller dışındaki sahaları kullanmayacak şekilde bir düzelt- meye tabi tutulmaları zorunlu görülmüştür.

Dükkân ünitelerini Kooperatif tarafın- dan arzu edilen sayıda tutmayı sağlamak üzere, dükkân blokları arasındaki yollar- da, yol en kesitinin Ulaştırma Sistemi bö- lümünde dalraflı izah edileceği gibi, ge- rekli ölçülerden daha geniş tutulmamak ve arazinin batı cihetinde yeterli miktardaki bir alanın sosyal tesislere ayrılması sure- tiyle, dükkân bloklarının sığdırılması müm- kün olmaktadır.

Teklif edilen 4 proje genellikle evvelce sunduğumuz raporda öngörülen esaslara bü- yük ölçüde uymakta ve bu nedenle proje- ler arasında yakın benzerlikler de bulun- maktadır.

Site projesi, satın alman arsanın dı- şında 20-21 no.lu parsellerin veya bu yüz- ölçümünde ve arsaya bitişik başka bir ara- ainin daha kullanılmasını gerektirmekte- dir. Fakat bu arazi, bedeli Kooperatifçe verilmek ve Belediye tarafından kamulaş- tırılmak suretiyle temin edilebilecektir. An- cak bu takdirde, İmar Kanununun 59. mad- desi gereğince kamulaştırılacak bu araziye dükkân veya sosyal tesis yerleştirilmesi mümkün olmadığından, otopark ve yeşil saha olarak plânlana'oilir.

(Devamı: 182. sahifedc) — 1. Etap yarışmadan bir maket fotoğrafı

(19)

arttek

U

johlrclllk mimarlık mUhondlsllk dekorasyon alıantaft vali konanı cad.10/2

aylaç monço enin manço ortan blrol o/lon blrol

mlma/laı ; yllltsol vmvler

l-JL U1JLI ifjk \\\

| • lahrWLÜ. 1T tt ^nqııiTrnwrna\ \\\

M Rı I B T ı r ı r ı R ı T ı F I T R T T F M M | \ Y

^ ^ ^ ^ ^ I f i i ı j u ı ı ı ı i i i ı ı t j i i ı ı ı ı ı ı ı r i j l ^ ,

\ \ \ ^ ^ ^ ^ Î T I T İT İT 1T p | p 7 T T m

vaıiyet planı

2. ödül

DEMİRCİLER ÇARŞISI : (2. Projenin izah notu)

M i m a r l a r :

Yüksel U M U T E R : l . T . Ü . ' E r s a n B Î R O L : S.A.U.Î.

Ersin M A N Ç O : D . M . M . A . I A y t a ç M A N Ç O : D . G . S . A . <

E r t a n B I R O L : D . G . S . A . U l a ş t ı r m a s i s t e m i :

U l a ş t ı r m a sisteminin ç ö z ü m ü n d e iki prensip göz ö n ü n d e tutulmuştur.

— Sitenin L o n d r a asfaltına bağlanarak derhal hizmete sokulması.

— İstanbul çevre yolu ve b u n a bağlı diğer besleme yollarının yapılması halin- de siteyi b u yollardan beslemek.

a. Sitenin derhal hizmete sokulabil- mesi ancak. L o n d r a asfaltına bir bağlantı y a p m a k l a m ü m k ü n olmaktadır. Site iç yol- larının tek yönlü trafiğe açık olması nede- niyle L o n d r a asfaltından mevcut t o p r a k yolun ıslahı ile siteye gelecek vasıtalar aşa- ğıdan yukarıya işleyecek site ana yolunu k u l l a n m a k sureti ile site d ü k k â n yollarına girecek ve çevre y o l u n d a n f a y d a l a n a r a k tekrardan tek istikametli yollarla L o n d r a asfaltına katılacaklardır.

b — İstanbul çevre y o l l a n yapıldık- tan sonra sitenin üst ta ra fında ki kavşaktan f a y d a l a n a c a k vasıtalar siteyi b u sefer yu- karıdan aşağıya besleyecekler ve yine çev- re yolları yardımı ile diğer çevre bağlantı yollarına ulaşabileceklerdir.

Her iki şıkta'da t r a f i k d a i m a tek yön- lü o l m a k t a ve hiç bir kesişme o l m a d a n akım sağlanmaktadır.

Sitenin Yerleşme Prensipleri s Site iç yolları ve d ü k k â n l a r arazi eği- mine paralel o l a r a k yerleştirilmiş ve asga- ri h a f r i y a t miktarı temin edilmeğe çalışıl- mıştır. B ü t ü n d ü k k â n l a r sitenin mevcut arazisi içersine yerleştirilmiş olup günleş-

(20)

Maket

lenme ve rüzgâr şartları etüd edilerek en iyi çözüm yoluna gidilmeğe çalışılmıştır.

Dükkânlar üç katlı olarak düşünül- müştür. Zemin katlar esas dükkânlara ay- rılmış ve diğer katlar büro ve tâli dükkân- lara verilmiştir. Tâli dükkânlar birer üst yaya yoluna açılmış ve bu tâli yollarla köprüler ve rampalarla birbirlerine ve si- te merkezine bağlanmışlardır.

Bu üst kat dükkânların aynı zaman- da esas site merkezi inşaası tamamlanana kadar sitenin pek çok sosyal ihtiyaçlarına cevap verebilecek seviyede olmasına gay- ret edilmiştir.

Sitenin sosyal merkezi arazinin kuzeyi- ne yerleştirilmesi ile sitenin kuzey yönün- den gelecek hâkim rüzgârın zararlı olabi- lecek tesislerinin azaltılması düşünülmüş- tür. Sosyal merkez arazi eğimine uygun plâtformlar üzerine kademeli olarak yer- leştirilmiş ve istanbul'un ileride iş merke- zi haline gelecek bu bölgede büyük bir ih- tiyacı karşılayacak kapasitede ele alınmış- tır. Kule bloklar halinde plânlanmış büro- lar, otel ve diğer iş yerleri alçak katlı sos- yal binalarla tam bir ahenk teşkil etmesi im- kân dahiline gitmiştir. Aynı zamanda yek- nesak yatay bloklar halinde uzanan dük- kân blokları ile hem tam bir plâstik yar- moni hemde sitenin İstanbul şehri girişin- de gerekli değer ve önemi kazanması dü- şünülmüştür.

Büyük otopark ihtiyacı çirkin ve ge- niş alanlara ihtiyaç gösteren hemzemin otoparklar yerine yeraltına katlı garajlar halinde tertiplenmiş böylelikle şehirlerimiz- de ve bilhassa bu yönlü iş merkezleri et-

rafında görülmekte olan kötü tesisli oto- parklar ortadan kaldırılmıştır.

Sosyal merkez pek çok avlularla be- zenmiş ve bir yapı ve beton yığını olmak-

tan kurtarılmıya çalışılmıştır.

Yüksek bloklar arasındaki mesafeler blokların birbirleri ile olan ilişkileri göz- önüne alınarak plânlanmıştır.

Perspektif

(21)

l î T M f M E B f l

t ' . şg,.

Çarşıdan bir perspektif D ü k k â n üniteleri ve elevasyonlar

B CEPHESİ

m lililllilll ılKlil • M İ M İ

r

mmm

I M l

m 1

Un

M m

f

A CEPHESİ

YAN CEPHE

S İ

rmi;:ı!

c 1 ^

I i

_f?9

m m ^ R M i + m î

S

Pr

i* I

n

£

CT.tr

S

(22)

Kuşbakışı görünüşü

Bergamo

ruh sağlığı sitesi ulusal yarışması

İTALYA Dr. Mimar Walter Barbero Dr. Mimar Baran Çağa Dr. Mimar Mariagrazia Furlani Prof. Dr. Mimar Giuseppe

Gambirasio Jr.

Dr. Mimar Stefano Levi Dr. Mimar Giorgio Zenoni R U H SAĞLIĞI DANIŞMANLARI Prof. Christian Muller (Lausanne Üniver-

sitesi) Dr. Gianpaolo Lai

TEKNİK TESİSAT D A N I Ş M A N I Dr. Müh. Mario Mascheroni Müessese-bina lıastahane yerine ser- vis-temel tesis hastahane.

Bütün arsa boyunca Doğu-Batı yö- nünce gelişen yapı, bütün tedavî ve top- lum hayatı için gerekli elemanların bulun- duğu örtülü bir sokak şekil ve karakte- rindedir.

Hastahane, yalnız hasta ve doktor-has- tabakıcı personelin değil aynı zamanda şehrin bu kısmında yaşıyanların kullanabi- leceği şekilde düşünülmüştür.

Örtülü bir sokak, bir şehir parçası yani servis-temel tesis hastahane anlayışı bu servisten yararlananda sorumluluk do- ğuracaktır.

Dışarıya kapalı, içerde, hastanın katı bir sınıflandırma ve toplumdan uzaklaştı- rılmasını öngörerek kurula gelmiş olan müessese-bina hastahanenin tersine, ser- vis-temel tesis hastahane; dışarıya açıla-

rak, hastanın toplumsal ilişkilerini yeni- den kazanmasını yanı iyileşmesini kolay- laştıracaktır.

Bu yeni hastahane anlayışı ile, hasta- lığın önlenmesi, tedavisi ve tedavi sonrası arasında süreklilik sağlıyarak, kişiler ara- sında tehlikeli sınıflandırılmanın önlene- bileceğini sanıyoruz.

Yapı, birbirini dik açı ile kesen iki düz aks boyunca gelişmektedir. Doğu-Batı yönünde, esas tedavî ve toplum hayatı üni- teleri, ve. servis girişine doğru da teknik tesisler bulunuyor. Kuzey-Güney yönünde ise; doktor, hastabakıcı ve tedavi sonrası lojmanları, misafirhane ve gece hastahane- si yerleştirilmiştir. Aynı yönde, esas giriş yanında, çocuk hastahanesi konmuştur.

(Devamı: sahife 17ü;

(23)

Cepheler ve kat plânlan

(24)

(Sahife 168'den devam)

Yatak blokları silsilesi yapının ka- burgasıdır. Bu blokların kubbelerinden sü- zen ışıkla aydınlanan zemin kattaki gale- ri boyunca stand şeklinde dükkânlar bu- lunur. Bu yol çevresine, aksa dik olarak gelişen tedavî laboratuarları ve yemek-otur ma hacimleri arasına, aşağıdaki fonksiyon- lar yerleştirilmiştir:

a) Kuzey-Güney aksının galeriyi kes- tiği yerde, Güneye idare ve müdürlük, Ku- zeye bütün doktor büroları; Batıya, tek- nik tesislere doğru, eczane, bulaşıcı has- talıklar, manastır, hastabakıcı okulu ve bü- yük yemekhane;

b) Doğu'ya doğru, esas tedavî lâbo- ratııarları ve muayene ve konuşma odaları;

c) Yapının ortasında, tiyatro-sinema, toplantı salonları ve bar-foyer;

d) Ambulatuarlar ve fizik tedavî sa- lonları;

e) Açık ve kapalı spor tesisleri ve (gürültülü olduğu için esas yapı dışında bulunan) iş atölyeleri.

Yatak odaları, birinci kattaki, servis- lerle birbirine bağlanan kare plânlı blok- lardadır. 20 yatak ve bir hastabakıcı oda- sından ibaret her bölüm karenin iki ke- narını kaplar. 4 yataklı her odanın antre- sinde 2 lavabo bulunur. Herbiri 20 yataklı 4 bölümden doğrudan doğruya (tek mut- faktan servis yapılan) iki yemek salonuna ve bir yandan galeriye diğer yandan G ü - ney'deki bahçeye açılan oturma salonları- na inilir.

H e r 4 bölüm için, Kuzey'deki tedavî atölyeleri ve doktor b ü r o l a n yatak-yemek- oturma sistemine bir köprü ile bağlanmış- tır.

Batı'da teknik tesisler ve Doğu'da spor tesislerini birbirine bağlıyan bodrum ka- tındaki servis galerisi belirli şekilde ikiye bölünmüştür. Biri «temiz» galeri (ilâç, ye- mek salonlarının mekanik servisi, dükkân- ların malzemesi) diğeri «kirli» galeri (çöp, kirli çamaşır, v.s.). Bu galeriden katlara servis 5 adet monşarj ile yapılır.

Bodrum katı kotunda, etrafında garaj- ların bulunduğu, yuvarlak alandan geniş bir rampa ile teknik tesislere ve servis giri- şine ulaşılır. Ayrıca, servis girişi esas gi- rişe, bu alanın üzerinden geçen Kuzey-Gü- ney yönündeki yol ile bağlanmıştır.

Bergamo, 14 ağustos 1971

çevre sorunları

Zeki SAYAR

Son yıllarda çevrenin bozulması bü- tün hükümetleri meşgul etmekte, tabiatın korunması için çareler aranmaktadır.

Bilhassa ikinci dünya harbinden sonra Endüstrinin dev adımlarla gelişmesi, şehir- leşme hareketlerinin artması, motorlu va- sıtaların süratle çoğalması, bütün memle- ketleri bu sorunlara çare bulmağa zorla- maktadır.

Kirlenen tatlı sular ile şehirlerin hava- sının ne şekilde arıtılacağı problemi ön plânda gelmektedir. Endüstri artıkları ile bozulan nehir ve göllerin sularında artık canlılar yaşayamaz hale gelmiştir.

Şehirlerde motorlu vasıtaların yakıt- larından, çıkan gazlar fabrika ve kalorifer dumanlarından, şehirleri kuşatan havanın gün geçtikçe daha fazla nisbette kirlen- mektedir.

İkinci plânı deniz kıyı sularının bo- zulması teşkil etmektedir. Limanlarda ge- milerin mazot artıklarını sulara serbest bı- rakması, zararlı kimyevî maddeler işleyen fabrikaların keza artıklarının kıyılardaki sulara sorumsuzca dökmeleri çevreyi yıl- dan yıla etkilemekte ve bu sularda yaşa- yan balık nesillerinin biyolojik gelişmesi- ne mani olmakta, hattâ nesillerini tama- men tüketecek derecede zararlı olmaktadır- lar.

Son senelerde, bu sorun bizde de ken- disini hissettirmeğe başlamıştır, istanbul bölgesindeki sanayiin toplu bulunduğu, Ha- liçte ve Maltepe ile İzmit arasındaki sa- hillerde bu olay kendisini belli etmek- tedir. Son on yıldanberi, göçmen balıkla- rın kışlağı ve kuluçka bölgesi olan İzmit körfezi suları bilhassa orada kimyevî mad- de artıklarını sorumsuz bir şekilde denize bırakan fabrikalar yüzünden ölü hale gel- miş, balıklar yumurta bırakmak için körfe- ze giremez olmuşlardır. Pendikteki Çimento fabrikasının bıraktığı keşif duman, esen rüzgârların istikametine göre, bazen bütün Maltepe, Bostancı, Yakacık ikamet bölge- lerini bazen de Sedef adası ve Büyük ada- yı kaplamaktadır.

Bizde çevrenin bozulması Sanayi ba- kımından gelişmiş Avrupa memleketlerin- deki kadar mühim olmamakla beraber, şimdikten tedbir almak ve bu sahada başka memleketlerde alınan tedbirlerden faydalanmamıza gerektirmektedir. Bilhassa O.C.D.E. sanayileşmiş Avrupa memleket- lerinde bu hususta geniş bir çalışma ya- pılmaktadır.

3 u nedenle, bir çok memleketlerde (Pollution)a karşı aranan çareleri ve alın- makta olan tedbirleri gözden geçirmeyi ya- rarlı bulduğumuzdan bunları aşağıda top- lu olarak, okuyucularımıza vermekteyiz.

R U S Y A ' D A :

U.R.S.S. deki büyük şehirlerde hava- nın kirlenmesine çare olarak geniş yeşil sahalar meydana getiren denenmiş klâsik bir çareye baş vurmaktadırlar. Bu suretle ağaçlandırma sayesinde, şehirlerde alçak basınca karşı bir mukavemet elde etmek- tedirler. Bu suretle hava kirlenmesine kar- şı 105 botanik bahçesi tesis edilmiştir. Şe- hirlerde tesis edilen bu ağaçlandırılmış ge- niş sahalar nebatat bahçeleri ve parklar, ve müteaddit gölcükler halinde kurulmuş- tur. On yıl zarfında, bu münasebetle ku- rulan bahçelerin yüz ölçümü (Kiev) şeh- rinde adam başına 9,6 M 2 den 18.00 M 2 ye çıkarılmıştır. Yaratılan 30 parkın saha- sı 1.352 hektar teşkil etmekte, yeşil: saha- ların yüz ölçümü şehir sahasının % 53'e tekabül etmektedir.

Moskova'da ise şehirdeki yeşil saha- ların yüz ölçümü her yıl 650 hektar ci- varında arttırılmaktadır. Her yıl 250.000.00 ağaç 2.8 milyon bodur ve dekoratif ağaç- lık dikilmektedir.

Moskova şehrinin parklarına ve yeşil sahalarına yılda ortalama olarak 11-12 milyon ruble sarf edilmektedir.

BATI A L M A N Y A ' D A

Ç E V R E D Ü Z E N İ N İ N K O R U N M A S I İ Ç İ N Y A P I L A N SAVAŞ

Belçika Millî Mesken Enstitüsü N o . 3. Eylül 1971 Haber bülteninden Q Son zamanlarda Almanya Federal

Cumhuriyetini meşgul eden en önemli konu halkın yaşama şartlarını bozan sebeplerin izalesi ve insan toplulukları çevresinin korunmasıdır.

Bilindiği gibi insanların yaşantısını, tehlikeye sokan bir çok faktörler var- dır.

Örneğin pis su kanalizasyon şebekesi nüfus'un 1 / 4 oranına dahi karşılaya- maz durumdadır.

Büyük merkezlerde şehirleşme olayı- nın ve sanayileşmenin hızlanması kar- şısında kanalizasyon şebekesi ile ıslah

istasyonları yetersiz kalmıştır. Şimal denizi ile Baltık denizi o derece1 kir- lenmiştir ki, yılda binlerce kuş heba olmakta ve balık nesli yenemez hale gelmektedir.

Şehirli nüfusun yarısı temizlik hiz- metlerinden yoksun olduğu cihetle, çöplerin taşınması ve imhası işi yapı- lamamaktadır. Yakında 10000 nüfus- lu şehirlerde depo yetersizliği yüzün- den bu duruma düşülecektir.

Bir taraftan doğal manzaralar ve gü-

(25)

zellikler (sitler) korunmaya çalışılırken, eski araçların bu doğal güzellikler or- tasında çirkin araba mezarlıkları ya- ratması yeni bir problemdir.

Münih - Stuttgart gibi büyük şehirle- rin toksik gazlara karşı açtığı savaşa rağmen, Almanya'da 14 milyon aracın ve fabrika bacalarının neşrettiği za- rarlı gazlar, havanın kirlenmesine se- bep olmakta devam etmektedir.

Gürültüye gelince, insanların huzuru- nu kaçıran gürültü artmıştır. 1950 den beri inşaattan ileri gelen gürültü 6 ile çarpılıyor, motoı'lu trafik gürültüsü 7 ile ve uçak gürültüsü ise 300 defa artmıştır.

Yeşil saha mıkdarı şehirde oturanlara yetersizdir. Ona rağmen, mevcut ye- şil saha alanı askerî veya kamu hiz- metine tahsis edilen bölümler dolayısi- le günde 110 hektar yeşil saha yok olmaktadır.

D u r u m u n önemini idrak eden Alman Federal hükümeti bazı tedbirleri dü-

şünmekle beraber 1970 Eytûlünde

«Acil programı» tesbit ederek günün şartlarına daha uygun olacak kanunî yeniliklerle problemleri hal edebilecek teknik çarelere baş vurulmuştur.

Hükümetin bütün bu gayretlerine rağ- men çevrenin korunması yönünde baş vurulan tedbirler büyük manilerle kar- şılanıyor. Evvelâ koordinasyon zor te- min" edilebilmekte ilgili her Bakanlık daha önce kendi projesini uygulama çabasında ısrar edip genel program amacını unutmaktadır.

Diğer taraftan milyarlar mertebesine varan masrafları ilgili bölgeler karşı- lamak istememektedirler.

Fransa'da; çevrenin korunması için Fransa hükümeti, bir bakanlık kurmuştur, bakanlığın görevi doğayı korumak ve çevrenin bozulmalına mani olmak için bil- hassa diğer bakanlıklar arasında koordinas- yon kurmaktır. Malum konulardan başka bakanlık, bilhassa doğal özellikleri olan bölgelerin korunmasını sağlayacaktır.

Ç E V R E SORUNLARI HAZIRLIK K O N F E R A N S I

l ] 1972 yılında Stockholm'da toplanacak olan Uluslararası Çevre Sorunları Kon- feransının hazırlığı mahiyetinde olmak üzere Kanada'nm Başkenti Ottawa'da 42

ülkeden gelen temsilcilerin katıldıkları konferansta 23 prensip kararı kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu kararlar başlıca 3 ana grup altında toplanmaktadır :

1 — Kendi kıyıları boyunca denizi kirleten ülkeler, bu kirlenmeden zarar gören devletlerin zararını tazmin ede- ceklerdir.

2 — Kıyıları olan ülkeler, açık deniz- de meydana gelecek kazalar nedeniyle kendi kıyılarının kirlenme tehlikesi ile karşı karşıya kalması halinde, bu kir- lenmeyi önlemek amacıyla gerekli her türlü tedbiri almakta serbest olacak- lardır.

3 — Bütün ülkeler, gemilerinin inşa ve faaliyetlerinde, uluslararası kural- lara uygun hareket edildiğini taahhüt edeceklerdir.

Hazırlık konferansında, denizlere, ze- hirli maddeler atılmaması hususu da kabul edilmiştir.

* 1

BÜYÜK Ş E H İ R L E R D E İ K A M E T İNSANI R U H E N HASTA EDİYOR

• Stuttgart (DaD) — Hekim ve bilgin- ler, büyük şehirlerde medeniyet has- talığının insanları fizikî yönden de gün geçtikçe daha zayıf düşürdüğünü endi- şeyle izliyorlar. Stııttgart'ta çevre tıb- bı uzmanlarının yaptığı bir kongrede insanları hasta dahi edebilecek bu un- surların neler olduğu şu şekilde açık- landı : Acele, telâş, mânevî huzursuz- luk. zihnî teksif edebilme yeteneğinin azalması, manevî değerlerin altüst ol- ması v.s. Uzmanların kanısınca bu un- surların bir araya gelmesi bazı insan- larda, meslek veya toplum hayatında olsun başarısızlığa, uyuşturucu madde iptilâsma ve yahııtta cinayete yol aça- bilir. Gene aynı uzmanlara göre, çok kere teknik ve ekonomik hususlar göz- önünde tutularak inşa edilen mesken- ler. şahısların manevî ihtiyaçları na- zarı itibare alınmamış olması dolayı- siyle ruhî hastalıklarda önemli bir rol oynamaktadırlar. Bu bakımdan, Fede- ral Almanya'da bundan böyle büyük şehirlerdeki anonim ve monoton yapı şeklinin yerine ailelerin ihtiyaçlarını daha çok dikkate alan meskenlere yer verilecektir. «Alman mesken tababeti cemiyeti» meskenlerin hâlen gösterdiği içler acısı duruma bir son vermeğe çalışmaktadır. Bu çalışmalar arasında yeni inşa edilecek meskenlerde doktor ve psikologların da söz hakkına sahip olmaları teşebbüsü yer almaktadır. Ce- miyetin bir sözcüsünün ifadesine göre, büyük şehirlerde oturan halkın taham- mül derecesi artık aşılmıştır.

A V R U P A KONSEYİ'nin Ç E V R E D Ü Z E N İ H A K K I N D A BEŞYILIJK P R O G R A M I

Q Avrupa konseyi eksperleri Avrupa ül- keleri işbirliğiyle uygulanacak çevre düzeni yerleşme projeleri safhalarını tesbit etmişlerdir.

Program tesbitinde üç ana konu gö- zetilmiştir :

— Doğal kaynaklar ve temiz hava ko- nusu ile tatlı su, canlı mahlûk ve ne- bat konuları. Kirletici cisimlerin kon- trolü kalın cisimlerin yok edilmesi.

— Sahillerin ve kırsal alanların kolay çarelerle sıhhîleştirilmesi metodarı.

Toprak ve sulardan azamî faydalan- ma usullerinde teşvik edici tedbirler.

— Çevre düzeninin sanayi, tarım, tu- rizm, ayrıca mahallî ve millî idareci- lik bölümlerinde eğitilmesinin önemi ile kamunun bu konularla ilgilenmesi.

Yukarıdaki programın ana esasları Av- rupa konseyi Bakanları Komitesinden geçirilerek, Konsey üyesi hükümetle- rin kabul ve iştirakları temin edilecek- tir. Bu program çerçevesine uyarak Avrupa konseyi örgütü, çevre düzeni konusunda alâkalı hükümetlere tavsi- ye ve yardımlarda bulunmakla bera- ber, çevrenin ahengini tahrip edebile-

cek hareketleri önleyici teşebbüslere yönetmek üzere harekete geçecektir.

Örgüt millî nizam ve kanunları bu hu- sustaki kanunlarla ahenkleştirmek ve lüzum oldukça milletlerarası yeni ka- nunların, anlaşmaların kabulüne ön ayak olacaktır.

1972 yılında tatlı suların kirlenmesi- ne ait önleyici tedbirler beynelmilel çapta bir anlaşma haline getirilecektir.

Diğer taraftan eksperler 1972 yılın- da arazi kullanışı hakkında bir beyan- name neşretmeği düşünüyorlar. Bu ko- nuda bir reklâm kampanyası yapıl- ması söz konusudur.

Fabrikalar, otomobil, gemi ve uçak- lar tarafından neşredilen zararlı gaz- ların azaltılması yolunda yapılan araş- tırmalar yoğunlaştırılarak eksperler ko- mitesinin çalışmalarına hız verilecek- tir.

Bu konuda 1972 son baharında Avru- pa Konseyi Bakanlar Kurulu toplan- tısı ön görülmüştür.

LE BRUİT

DÛ A LA C1RCULATİON U R B A İ N E

«Bir çevre ıslahı çalışması.»

O.C.D.E.'in araştırma istişare grubu tarafından hazırlanan rapor.

O.C.D.E. teşkilâtının bir çok sosyal ve iktisadî sahalarda yaptırmakta olduğu araş- tırmalar arasında, süratli şehirleşme ve ik- tisadî gelişmeler sebebile, bilhassa şehir- lerde ve banliyölerde seyrüsefer sebebile artan gürültüye karşı etkili olacak çareler hakkında, mütehassıslara hazırlattırılan bir rapordur.

Raporda muhtelif O.C.D.E. memleket- lerinde gürültü ile yapılan mücadeleleri ve resmî makamların aldıkları idarî ve kanunî tedbirleri de ihtiva etmektedir.

(26)

Kanlıca'da bir

gazino projesi

PROJE :

R. RUŞEN DORA Mimar : D.G.S.A.

Vaziyet plânı

IŞIKLIOĞLU T E S İ S İ :

Bu tesis toplam 250 m2 lik inşaat sa- hası içinde realize edilmektedir. Arsa Kan- lıca'nın Üsküdar gelişinde bir önceki kör- fezinin içeri devam eden düzüğündedir. Kör fez caddesinin iç tarafında yaklaşık 55 m.

cepheli bugün bostanlık arazinin ana yol- dan 47 m. lik ön kısmı içindedir. Arazi ana yoldan 1,5 m. düşük olup, vadi ted- ricen geriye doğru 50 m. de 80 cm. yük- selmektedir.

Arsanın deniz kenarında olmayışı ilk nazarda tesisin aleyhinde gibi görünmek- tedir. Fakî.t devamlı denize bağlayıcılığın- dan sıyrılmış olmanın verdiği imkânlar- dan faydalanmaya fırsat bulmakda, ayrıca tesisin yaşam düzeni lehine olacağı fikri projede ön görülen hususlardan biridir.

Ana cd. den 47 m' içdeki asırlık çı- narlar gölgesi ve haşmeti ile bir kıymetdir.

Bu üçlü ağaç grubu ortasındaki tabiî sar- nıçlı su birikintisi de dekoru kuvvetlendir- mektedir. Uzak çevrenin geriye doğru va- di görünüşü, iki yamaçlar, sol yandaki in- ce su akıntısı ve böğürtlenleri, ve bu de- korlardan mahrum kalınmadan sol önden görülen boğaz iyi bir panorama yaratmak- tadır.

Tesis günün her saatinde yemek ye- nebilecek bir lokanta (60-70 kişilik.) ile (40-50) kişilik çayhane, tesisin iç servisine hizmet eden gece gündüz açık bir köşk, kulübeli akaryakıt istasyonu, otopark yer-

leri, ayrıca çocuk parkı ile ve ilgili ser- vis kısımlarından müteşekkildir.

I.onkanta, insan adedinin fazlalığı ve kalıcılığı için çevreyi görüş açılımı geniş olarak sol yanda tertiplenmişdir. Çayhane ise daha kısakalıcılık ve daha çok hare- ketli olma nedeni ile sağ yanda açılımı daha sınırlı ve önde düşünülmüşdür.

Başlangıçda projede hiçbir şekil ön yargısında bulunmadandır. Manzaralar ya- kın, uzak mekân tertipleri, geliş, çıkışlar, inşai ve mimari fonksionların grafikleri birbirleri ile çakıştırılarak ortak noktalar tespit edilmiş ve proje boyutları da böylecc tecessüm ettirilmişdir.

İnşaat malzemesi:

Betonarme karkas ana taşıyıcı, ve bri- ket tuğla dolgu duvarlar üzerleri-perdah sıvası yapmadan atılmış el veya mala sı- vaması «köy evlerinin çamur sıvamalaıı tarzında», zemin Kılıçoğlu fab. yer tuğ- lası zenıin kaplaması arasına yer, yer ko- nulan mozaik motif şeklinde yazılı mer- mer veya renkli taşlar, kargir üstü sıvalı sedirler, Meyilli tabiî su akıntılı çatılar ve alaturka tipli kiremit kaplamalar, terasla- rında üzeri sivri Osmanlı tipi külah şekil- li yer yer branda gölgelikler ve karğir üs- tü sıvalı iskemle ve sedirler, birkaç ye- re bilhassa kokusu için dikilen incirağaç- Iarı hanımelleri ve akasyalar inşai mal- zeme adı ile bütün olduğu için birarada ifade edilmişdir.

ahşap eski yabfgvlcri

~36 - 18.65 - 5 3 = +35.65 - T Z 3 5 =+Q P 0

NOT " 2 0 = " 2 £ S ı t i t a r î k o t d u r

(27)

i i g M a ı ı

<J5CÇ VİS buLj»ıkHjı

MUTFAK

YEMEK SALONU

<114.04 m*) ,

^ÇAYŞALONU

TERAS

Plân

(28)

I »lorta» haran tapuları) ON KOPROLO ĞlRfÇ

«ojromo «orkme h>«nıı ûtiı tamam»!! oc>l<xcl«(ır

lOKANtA ıtıtorıf prot'tı-ıaırtniı itibari ODo h«)

G a z i n o n u n kesitleri

(29)

Bryas sarayı

ARKEOLOJİ

Küçükyalı'da Yok Olmaya Terkedilmiş Bugünkü harap hali Bir Bizans Eseri : BRYAS SARAYI

Arkeolog. Mehmet İ. T U N A Y

Küçükyalı'da, e6ki Bağdat caddesinin kuzey istikametinde, yoldan bakıldığında 150-200 metre kadar içeride yığma bir te- pe görülür. Bu yığma tepenin yanma gi- dildiğinde eski bir binanın kalıntısı ile kar- şılaşılır. Geçtiğimiz yıl içinde bir inşaat işi için gittiğim bu yerin, yaptığım araştırma- lar neticesi çok enteresan bir yapının ka- lıntısı olduğunu anlamış oldum.

İstanbul'un her yerinde başlıyan mo- d e m stildeki inşaatların büyük bir bölü- mü de bu kısma sıçramış bulunmaktadır.

Yukarıda sözünü ettiğimiz bina kalıntısı ile 19. yüzyılın içinde ve 20. yüzyılın ba-

şında çok sayıda ilim adamı ilgilenmiş ve onu ilim dünyasına tanıtmaya çalışmışlar- dır. Bina üzerinde son sözü söyliyen ve en etraflı araştırmayı yapıp onu tanıtan Sayın Hocamız Prof. Dr. Semavi E Y İ C E olmuş- tur. 1958 yılı Mart'ın da yazdığı ve Bel- leten, c. XXIII., 1959., s. 79. v.d. neşret- tiği «İstanbul'da Bir Bizans Sarayı» isimli makalesinde, bu bina kalıntısı ile ilgili her türlü ilmi hususları bulmak mümkündür.

Eyice, makalesinde yalnız yapıyı ta- nıtmakla ve hakkında gerekli her türlü bil- giyi vermekle kalmamış, onun istikbali hak- kında da bazı iyi temennilerde de bulun- muştur. "' i

Binanın öneminden dolayı gerekli kazı

ve sondaj ile restorenin yapılmasını hattâ korunması için her türlü tedbirin alınma- sını istemiştir. Yine makalesini yazdığı gün- lerde, binanın şahıs eline geçtiğini de ifa- de etmiş bulunmaktadır.

Eyice'nin 1958 yılında üzerinde çalış- tığı bina kalıntısı ile 1970 yılında tarafım- dan görülen aynı kalıntı arasında son 12 yıl içinde oldukça büyük değişiklikler mey- dana gelmiştir. 1958 yılında şahıs eline ge- çen yerde olaylar gelişmiş ve 1970 yılında

«Acaba bu eski duvar (!) kalıntıları kal- dırıp, buraya birşeyler yapabilirmiyiz?».

düşüncesi yer almıştır. Bu arada ilgililer, Eyice'nin binanın istikbali ile - ilgili olarak söylediği iyi temennilerin farkına dahi va- ramamışlardır. Halbuki, Türkiye'nin en büyük Periyodik Dergisinde çıkan bu ma- kalenin bir bölümünde Eyice şöyle demek- tedir; «Küçükyalı Harabesinin Bryas Sa- rayı olduğu kesinleştiği takdirde, Sanat Ta- rihi bakımından elde edilecek kazancın azımsanamıyacağı da aşikârdır. İslâm Saray Mimarisinin bir misalini Bizans'da bulma- nın çekeceği ilgi herhalde pek az olmıya- caktır. İstanbul sadece arkeolojik bir kö- şe daha kazanmış olmakla kalmıyacak, fakat islâm sanatının Bizans sanatına tesiri hu-

susunda olduğu kadar üslubu hakkında pek az şey bilinen İkonoklastalar devri mi- marisinide aydınlatması bakımından, Bryas sarayısın keşfi Sanat Tarihine faydalı ola- caktır»..

Batı cephesinden bir görünüş

(30)

3u dereceye kadar önemli olan bu yapının son durumunu fotoğraflarla sizlerî tanıtmayı, Hocamızın kitap sayfaları ara- sında kalmış sözlerini kamu oyuna bir ke- re daha tekrarlamayı bina kalıntısının is- tikbali yönünden faydalı görmekteyim. Bü- yük bir yığma tepenin altında kalmış olan bina kalıntısı bugün «At Abın» olarak kullanılmaktadır. Kalıntı iki bölümdür. Bi- rincisi : açık kısım, ikincisi : kapalı kı- sımdır. Açık kısım : Sarnıçtır.

Kapalı kısım ise : esas binanın mah- zenidir. Orijinal olarak günümüze kadar gelmiştir. Sarnıçtan iki kapı ile bu bölü- me girilmektedir. Ortada dört ağır paye üzerinde yükselen tuğladan bir kubbe dik- kati çekmektedir.

Kalıntının çevresindeki çok sayıda taş çıkarılan çukurlar ile son yıllarda söküldü- ğünden şüphe olmıyan faşların yerleri, tah- ribatın her geçen gün eskisinden daha hız- lı olarak yapıldığını bizlere anlatmaktadır.

Halledilemiyen bazı problemleri için gerekli olan sondaj ve kazı işlerinin ya- pılması gerekirken, akılda olmıyan bir baş- ka problem daha ortaya çıkmış bulunmak- tadır. Bu da bina kalfntısını «İnşaatçıların Katlinden» kurtarılmasıdır.

Son derece önemli olan bu eserin muhafazası temin edildikten sonra lüzumlu kazı ve sondaj işleri yapılmalı ve imkân bulunduğu takdirde rölöve ve restoresi de gerçekleştirilmelidir.

Ç A L I N A N T A R İ H İ M O Z A İ K L E R İ S T A N B U L ' D A S A T I L I R K E N E L E G E Ç T 1

Q Urfa'da, ikinci asırdan kalma, mağara mezarların tabanındaki mozaikler ça- lınmıştır. Mozaiklerin bir kısmı, dört sandık içerisinde İstanbul'da satılmak istenirken ele geçirilmiştir. Tarihî de- ğeri çok fazla olan mozaiklerin kimin

tarafından yerlerinden sökülerek İs- tanbul'a gönderildiği anlaşılamamıştır.

Londra Üniversitesi Yakındoğu İncele- me Kürsüsü Profesörü J. B. Segal 1952-1956 yılları arasında Urfa'da ça- lışarak «Edcssa-The Blessed City» (Ur- fa-Mukaddes Şehir) adlı bir kitap ha- zırlamıştır. Kitap Oxford yayınları arasında yeralmış ve büyük ilgi gör- müştür. Fakat, kitabın yayınlandığı sırada, mozaiklerin çalındığı anlaşıl- mıştır.

Mağaralardan sökülen mozaikler ara- cılar vasıtasıyla İstanbul'da Kapakçar- şı'da satılmak istenmiştir

M u h t e l i f g ö r ü n ü ş l e r .

(31)

Yanmaz, Çatlamaz, Su ve rutubeti geçirmez.

44 cazip rengi ve bu renklerin çeşitli armonisiyle bina

cephelerinize kişilik verir

rtsnmıs

yegane kaplama malzemesidir..

Türkiye ve Ortadoğu gene) satıcısı

Î M M E S M ,

Meclisi mebusan cad. no:T13 Fındıklı/İstanbul tel= 4 4 7 8 1 5 / 4 9 88 54

SEMAK AŞ.

fabrikalarında imal edilmiştir

t -vc

z <

(32)

eski bronz çağında ankara ve civara

Cavit AVCI Türk ve islâm Eserleri

Müzesi Asistanı M.Ö. III. ve II. binyıllar boyunca Anadolu'da yaşayan kavimler, en eski Ana- dolu Medeniyetini Ankara ve civarında kurmuşlar ve Eski Çağ medeniyetine hâ- kim olan Mezepotamya ve Mısır medeni- yetleri yanında üçüncü bir faktör olarak biraz daha geç devirlerde Akdeniz mede- niyetleri camiasına katılmışlardır.

Klâsik tasnifte M.Ö. III. ve II. binyıl- lar Eski Bronz çağını içine almaktadır.

Ankara civarı bölgesi kuzey kenar dağlarla Tuz gölünün kurak sahası arasın- da kalan bölgedir. Burada ortalama yük- sekliği bin metreyi bulan büyük yaylalar

\ızanır. Bu yaylaların arasım Yeşilırnıak, Kızılırmak ve Sakarya nehirleri mecraları- nın teşkil ettiği vadiler ayırmaktadır. Bun- lardan Kızılırmak havzası ile Tuz gölü ara- şında kalan bölgede mevcut yüzlerce höyük bu bölgenin M.Ö. III. ve II. binyıllarda ne kadar kesif bir iskâna sahip olduğunu göstermektedir. Bölgemizin hemen güne- yinde bulunan büyük bir tuz gölünün mev- cudiyeti ve bunun gittikçe kurumasıyla bü- yükçe bir gölün teşekkül etmesi ve niha- yet bu sahanın kuzeyden ve güneyden dağ- larla çevrili olması bahsi geçen bölgeyi kapalı havza haline koymaktadır.

I Burada mevcut bozkırlar ziraat için elverişsiz olduğu gibi ormanlardan da mah- rumdur. Buna rağmen bilhassa Eski Çağ- larda Anadolu'da en kesif iskân bölgesi olarak Orta Anadolu ve Ankara civarı gö- rülür. Zira böyle bir kapalı havza siyasi bir topluluğun emniyetini sağlamağa elve- rili bir durum yaratmaktadır. Gerçekten de burada yerleşen bir topluluk siyasî bir- lik kurmakta güçlük çekmemiştir.

Bugünkü bilgimize göre Ankara yöre- sinde Eski Bronz çağı buluntularım veren sekiz yerleşme yeri tesbit etmekteyiz.

1 — Karaoğlan 2 — Etiyokuşu 3 — Ahlatlıbel 4 — Polatlı i 5 — Bitik

6 — Gordion 7 — Koçumbeli '{ 8 — Yazır Höyük

A n k a r a ve civarının Eski Bronz çağı yerleşmelerinde, şimdiye kadar elde edilen buluntularına göre; sözkonusu istasyonların

• Önemlerini kısaca şöyle özetliyebiliriz.

Karaoğlan, Ahlatlıbel, Etiyokuşu ve diğer yerleşmelerin buluntularına göre M . ö . III. binin 2. ci yarısında A n k a r a civarı- nın arkeolojik buluntuları büyük bir önem

kazanmaktadır. Bunlardan karaoğlan ise ' en geniş stratigrafi'yi vermektedir.

Karaoğlan'm V.c. ve V.b.'de çanak

Karaoğlanda bulunan pişmiş topraktan mühürler ve bir başka sürahi

Bir Karaoğlan sürahisi

(33)

«Ahlatlıbel» kazısında ele geçen idollerden bir kaçı

çömlek elde yapılmıştır. Hamurunun içine saman, çakıl ve kum karıştırılmış, dışı kır- mızı veya devetüyü renkte, içi siyah bazen de dışı rengindedir. V.b bundan bir yangın tabakası ile ayrılmakta olup çanak çöm- lekte bir zenginlik ve tekniğinde bir ince- lik vardır.

Ahlatlıbel'de üst tabakadaki duvar- lar ile alt tabakadaki duvarların istikamet- leri ayrı ayrıdır. Çanak-çömlekte tabakala- ra göre bir ayrılık yoktur. Aynı kaplar hem üstte hemde altta bulunmuştur. Ahlatlıbel- de Karaoğlan'ın intikal safhasına sokulan beyaz boyalı kaplarına raslanılmamıştır.

Etiyokuşu yerleşme yeri bakımından değişiktir. Burası Çukursuyu kenarında IV.

zamana ait pleistosen graviyeler üzerine oturmuştur ve aşağı yukarı 1,5 metre kalm- lığındadır. Her üç tabakadaki çanak-çöm- lek birbirinden büyük fark göstermez. Yal- nız en alt tabakadaki çanak çömleğin Kal- kolitik çağ ile ilgili olabileceği kaydedil- miştir.

Yuvarlak kaplara Etiyokuşu ve Kara- oğlan'da raslanılmış, Ahlatlıbel ve Koçum- beli'nde raslanılmamıştır. Ahlatlıbel ve Koçumbeli yerleri bakımından birbirlerine çok benzer. Fakat Ahlatlıbel bir kale ka- rekterindedir. Bunun yanında Ahlatlıbel.

Etiyokuşu ve Koçumbeli muayyen bir devri ihtiva eden daha eksi ve daha sonraki is- kânı ihtiva etmeyen düz yerleşme yerleri olarak birbirine çok benzer.

Karaoğlan'ın siyah üzerine beyaz bo- yalı kaplarına diğer üç istasyonda raslanıl- mamıştır. Buna mukabil Koçumbeli'nin bo- yalı kapları ise gene diğer üç istasyonda bulunmamıştır. Bu dört istasyon kendi aralarında toplu olarak incelendiği zaman bir birlik gösterir. Bu kültürün yayılışı ba- kımından bir inceleme yaparsak; Doğuda ve Kızılırmak kavsi içerisinde benzerlerinin az olduğunu görürüz. Aynı husus batı için de söylenebilir. Yanlız Polatlı biraz daha fazla benzerlik gösterir.

Geniş ağızlı sığ çanakların omphalos şeklinde çıkıntılı olanları Ahlatlıbel, Ka- raoğlan, Etiyokuşu, Polatlı ve Koçumbeli'- nde bulunmuştur. Polatlı da; Ahlatlıbel, Etiyokuşu ve Karaoğlan kaplarının benzer- leri az da olsa Kapadokya boyalıları ile yanyana bulunmuştur.

Sözkonusu yerleşmelerde ele geçen idoller oldukça büyük bir yekûn tutar. Po- latlı höyüğünde bulunan tek idol diğerleri- ne benzerlik göstermekle beraber çok il- ginçtir.

Netice olarak şunları sıralamak müm- kündür.

1 — Anadolu Eski Bronz çağı şehir devletlerinde umumiyetle bir şehir suruna raslanırken; Ankara civarının sözkonusu çağında sur kalıntılarına raslanılmamıştır.

Ancak; bu civarın eski sakinleri emniyet altında yaşayabilmek için evlerini bir müs- tahkem mevki şeklinde yapmağa mecbur

kalmışlardır. Meselâ Etiyokuşu; Eski Bronz çağının son devrinin sakinleri evlerinin daha mukavemetli bir temelle başladığını görüyoruz. Diğer taraftan Ahlatlıbel'de bir- birine yapışık evlerin dış duvarlarının bir sur teşkil etmesi de bunu doğrulamakta- dır.

2 — Ankara civarının yukarıda bahsi geçen höyüklerinden hiç birinde mabet bakiyelerine raslanılmamıştır. Ancak ma- betlerin bulunmayışı, Eski Bronz çağı sa- kinlerinin dini inançlarının olmadığı anla- mına gelmemelidir.

3 — Eski Bronz çağının bu yerleş- melerinde görülen çanak-çömlek umumi- yetle elde imâl edilmiştir. Yanlız; bazı hö- yüklerde meselâ Polatlı I-b katında çöm- lekçi çarkından çıkmış çömleklere de ras- lanılmıştır. Polatlı da Ahlatlıbel, Koçum- beli, Etiyokuşu ve Karaoğlan k a p l a n ile benzerlerinin Kapadokya boyalı kera'mik- leri ile yanyana bulunmuş olması bir ba- kıma bura sakinleri ile çok azda olsa bir ilgileri olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

Neticede; Ankara civarının Eski Bronz çağında bir şehir kültürü vardı. Buranın halkı henüz bir mabette toplanıp birlikti ayin yapmasını bilmiyorlardı. Fakat bazı cisimlere totem olarak tapıyorlardı. Arala- rında iş bölümü çoktan meydana gelmiş- ti. Sanatkârlar; kilden ve madenden kapka-

caklar, silâhlar, ok uçları, damga mühür- leri imâl ediyorlardı. Ziraat ve dokuma san'atı da eskiye nazaran hayli ilerlemişti.

Ancak Ankara civarı Eski Bronz çağı sa- kinleri yazının başlaması ile tarihi devir- lere geçecek ve diğer kavimlerle kaynaşa- rak ileride daha büyük medeniyetlerin ku- rulmasında büyük katkıları olacaktır.

B İ B L İ Y O G R A F Y A

Alkım, U. BAHADIR : Anatolie I, Arc- haelogia Mundi, 1968. Ceneve.

Arık, Remzi O Ğ U Z : «Karaoğlan Höyü- ğü» Belleten 111, Sayı 9. s. 27-42.

Arık, Remzi O Ğ U Z : «1942 de Türk Tarih K u r u m u Adına Yapılan Bitik Kazısı»

Belleten VII, Say: 30 (1944) s. 350-354.

Kansu, Şevket AZİZ : Etiyokuşu Hafriyatı Raporu 1937, Türk Tarih Kurumu Ya- yınları, V. Ser. N r . 3. Ankara 1940 Kınal, F 1 R U Z A N : Eski Anadolu Tarihi,

Ankara 1962.

Koşay, Hamit Z Ü B E Y R : «Türkiye: Cum- huriyeti Maarif Vekâletince Yaptırılan Ahlatlıbel Hafriyatı «Türk Tarih Arke- oloğya ve Etnografya Dergisi II, 1934 s. 3-100.

Lloyd, SETON ve Gökçe, N U R İ : «Exca- vation at Polatlı» Anatolien Studies I.

(1951) s. 21-75

Tezcan, B U R H A N : 1964 Koçumbeli Ka- zısı, Ankara 1966. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yayınları.

Referanslar

Benzer Belgeler

% 60 mı, üçüncü mevkili bir D treni vagonunun ise ancak % 38 ini doldurabilir. Ekspresle yapılan uzun yolculukların git- tikçe daha ziyade tayyareye ve eğlence seyahatlerinin

[r]

Agache: Mütehassısın bu husustaki kısa ve umumi olarak söylediği düşüncelerini aynen yazıyoruz: (Tarihî bir maziye ait asrî büyük şehirlerin çoğunda tatbik edi-

Katranlı şo- salarda sık sık tesadüf edilen dalgalanma, kay- paklık, Macadam - Mortier şosalarda yoktur.. Hem daha az bombumanlı ve çok daha düzgün bir yol

Klâsik fikir ve kanaatleri artık biline bili- ne eskimiş iğri büğrü hatlarla, mahzurları tat- bikatta bir kere tekrar ile anlaşılmış yıldızvari meydanlarla (bir

Malatya da, istasyondan gelen cadde üzerinde iki yolun birleştiği bir köşe arsaya inşa edilen yeni İş Ban- kası, şehri süsleyen bir eser olmuştur:.. Binanın bodrum ve

Talebenin tecrübe rasadlarına yarıyan küçük dürbinlerin konması için binanın çatısı iki teras halinde yapılmıştır.. Bu teraslar üzerinde âletlerin

Cobb’un broyler genetiği üzerine çalışmaları, yem dönüşümüne bağlı ekonomik ilerleme, büyüme ve kas kalitesi, daha iyi kardiyovasküler fonksiyonlar, daha iyi bir