• Sonuç bulunamadı

ÇALIŞMA RAPORLARI SERiSİ PARASAL AKTARIM MEKANİZMASINDA PARA NIN YERİ: TÜRKİYE İÇİN BİR ANALİZ. Selva Demiralp. Çalışma Raporu 0712 Aralık 2007

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÇALIŞMA RAPORLARI SERiSİ PARASAL AKTARIM MEKANİZMASINDA PARA NIN YERİ: TÜRKİYE İÇİN BİR ANALİZ. Selva Demiralp. Çalışma Raporu 0712 Aralık 2007"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜSİAD-KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU ÇALIŞMA RAPORLARI SERiSİ

PARASAL AKTARIM MEKANİZMASINDA PARA’NIN YERİ: TÜRKİYE İÇİN BİR ANALİZ

Selva Demiralp

Çalışma Raporu 0712 Aralık 2007

________________________________________________________________

TÜSİAD-KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU

Rumeli Feneri Yolu 34450 Sarıyer/İstanbul

(2)

Parasal Aktarım Mekanizmasında Para’nın Yeri:

Türkiye için bir Analiz

Aralık 2007

Selva Demiralp1

Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Rumeli Feneri Yolu

Sarıyer, İstanbul sdemiralp@ku.edu.tr

1 İstanbul Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, ve Boğaziçi Üniversitesi seminer katılımcılarına, Pınar Özlü, Hakan Kara, ve Cevdet Akçay’a değerli yorumlarından dolayı teşekkür ederim. Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.

(3)

Özet

Bu çalışma Türkiye’deki parasal aktarım mekanizmasında para’nın rolünü incelemektedir. Çalışmamız Carpenter ve Demiralp (2007)’in yapmış olduğu araştırmayı bütünleyici niteliktedir. Carpenter ve Demiralp (2007) gelişmiş finansal piyasalarda banka kredilerinin zorunlu karşılığa tabi olmayan “kontrollü pasifler” (“managed liabilities”) ile finanse edildiğini ileri sürmektedirler. Bu şartlar altında banka borç verme kanalı (“bank lending channel”) ve basit parasal çarpan modeli işlevlerini yitirirler. Carpenter ve Demiralp (2007)’in analizindeki temel dayanak bankaların fon sağlama konusunda mevduat dışı kaynaklara sahip olmalarıdır. Böyle bir alternatif olmadığı zaman ise banka borç verme kanalının varsayımları tekrar işler hale gelir. Dolayısı ile finansal yapıları az gelişmiş olan ülkelerde bu kanalın işlevsel olmasını bekleriz. Bu çalışmada bankalar borç verme kanalı ve basit parasal çarpan modelinin az gelişmiş bir piyasa örneği olan Türkiye için işleyip işlemediğini ampirik olarak inceledik. Analiz sonuçlarımız Carpenter ve Demiralp’te öngörüldüğü şekilde parasal çarpan ve borç verme kanalının Türkiye’de işlemekte olduğunu teyid etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Parasal çarpan, parasal aktarım mekanizması, borç verme kanalı JEL sınıflaması: E51, E52

(4)

Abstract

This study analyzes the role of money in the monetary transmission mechanism in Turkey. Our work complements the analysis done by Carpenter and Demiralp (2007).

Carpenter and Demiralp (2007) argue that in well-developed financial markets, bank loans are funded by “managed liabilities” which are not subject to reserve requirements. Under these conditions, a “bank lending channel” of the monetary transmission mechanism and a simple money multiplier model are not functional. The essential idea that underlies Carpenter and Demiralp’s analysis is the existence of non-deposit sources of funding for depository institutions. In the absence of these alternatives, however, the assumptions of the bank lending channel are valid assumptions and we expect this channel to be operative in countries which do not posses developed financial markets. In that respect, it is plausible to expect the bank lending channel to be operative in Turkey, which is a good example of a less developed financial market. In this study, we investigate empirically whether a bank lending channel and a multiplier framework are indeed functional in Turkey. Our analysis confirms Carpenter and Demiralp (2007)’s predictions that the simple multiplier framework is operative in Turkey.

Keywords: The money multiplier, monetary transmission mechanism, lending channel

JEL Classification : E51, E52

(5)

1. Giriş

Bu çalışma Türkiye’deki parasal aktarım mekanizmasında para’nın rolünü incelemektedir. Çalışmamız Carpenter ve Demiralp (2007)’in yapmış olduğu araştırmayı bütünleyici niteliktedir. Carpenter ve Demiralp (2007) banka borç verme kanalı ve parasal çarpan modelindeki varsayımların gelişmiş finansal piyasalarda geçerli olmadığını ileri sürmekte ve finansal gelişmişlik seviyesinin parasal aktarım mekanizmasında oynadığı öneme dikkat çekmektedirler. Bu çalışma Carpenter ve Demiralp’in ileri sürdükleri analizi az gelişmiş bir piyasa olan Türkiye için incelemektedir.

Banka borç verme kanalına göre (“bank lending channel”) merkez bankası bankacılık sisteminin kredi verme kapasitesini yaptığı açık para piyasası işlemleriyle etkileyebilir. Parasal aktarım mekanızması Şekil 1’de şematik olarak gösterilmiştir. Buna göre sıkı bir para politikası kararı sonucunda gerçekleşen bono ve tahvil satışı banka mevduatları azalır. Eğer bankalar bu azalmayı zorunlu karşılığa tabi olmayan bir kaynak yaratarak telafi edemezlerse o zaman banka kredilerinde de bir azalma olur. Şekil 1’de bu kanal sağ tarafta yer alan “banka borç verme kanalı” adıyla gösterilmiştir. Banka borç verme kanalı mevduatlar dışındaki yollardan fon yaratmanın daha masraflı olduğunu ve dolayısı ile açık para piyasası satışı sonunda azalan banka mevduatlarının tam olarak yerine koyulamayacağını varsayar (bkz. Bernanke ve Gertler, 1995)

Carpenter ve Demiralp (2007), yukarıdaki senaryoda varsayılan banka kredileri finansmanında zorunlu karşılığa tabi mevduatların en büyük fon kaynağı olduğu hipotezinin gelişmiş finansal piyasalar için geçerli bir varsayım olmadığını ileri sürmüşlerdir. Bu iddayı doğrulamak amacıyla federal fon oranı, tüketici fiyat endeksi, zorunlu karşılığa tabi mevduatlar, büyük vadeli mevduatlar (ya da mevduat sertifikaları), banka menkul kıymetleri ve işsizlik oranının dahil edildiği bir VAR çalışmasında banka kredilerinin temel fon kaynağının zorunlu karşılığa tabi mevduatlar değil büyük vadeli mevduatlar olduğunu göstermişlerdir. Bu şartlar altında parasal aktarım mekanizmasının bankalar borç verme kanalı işlemez. Yani Şekil 1’e geri dönecek olursak parasal aktarım mekanizması sağ taraftaki kanalını kaybeder. Ancak diğer kanallar (para kanalı, bilançolar kanalı, ve genel krediler kanalı) işlevlerini devam ettirirler.

Bankalar borç verme kanalının olmadığı bir ortamda banka zorunlu karşılıklarını daha geniş parasal büyüklüklere bağlayan parasal çarpan modeli de

(6)

işlevselliğini yitirir. Çünkü parasal çarpan modeli de banka kredilerinin esas olarak zorunlu karşılığa tabi mevduatlarla finanse edildiğini varsayar. Parasal çarpan modeli işlemediğinde ise merkez bankasının M2 gibi geniş parasal büyüklükleri kontrol edebilme yeteneği de kaybolur.

Carpenter ve Demiralp’in analizindeki esas fikir gelişmiş finansal sistemlerde bankacılık sisteminin mevduat dışı kaynaklarla sahip olmasıdır. Bu alternatif fon kaynaklarının olmadığı zamanlarda ise banka borç verme kanalının varsayımları tekrar geçerlilik kazanır. Dolayısıyla banka borç verme kanalının Türkiye gibi az gelişmiş finansal piyasalara sahip ülkelerde işlemesini bekleriz.

Bu çalışmada Türkiye’de banka borç verme kanalı ve parasal çarpan modelinin fonksiyonel olup olmadığı ampirik olarak incelenmekte ve bu kanalların var olması gerektiği öngörüsü ekonometrik olarak doğrulanmaktadır.

2. Para Politikası Tarihçesine Kısa Bir Bakış

Şubat 2001 bankacılık krizi Türkiye’de para politikası uygulamalarını yeniden yapılandırmıştır. Krizden çıkabilmek amacıyla Mart ayında Süreyya Serdengeçti merkez bankası başkanlığına atanmış, bunu izleyen aylarda merkez bankası kanununda yapılan değişiklikle merkez bankasının bağımsızlığı ve fiyat istikrarının temel hedef olduğu ilan edilmiştir.2 Aynı dönemde gecelik faizlerin merkez bankasının temel para politikası aracı olması kabul edilmiştir. Bankacılık sisteminde bir dizi reform gerçekleştirilmiş ve 2000 yılında kurulmuş olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu yeniden yapılandırılmıstır. Aracı kurumların tüm dünya genelinde toplam finansman kaynakları içindeki yüksek payı düşünülürse, sağlıklı bir bankacılık sisteminin gerekliliği tartışılmaz önem taşır. Türkiye gibi bankacılık sektorü dışında fon bulmanın son derece zor olduğu ülkelerde ise iyi işleyen bir bankacılık sisteminin önemi daha da artmaktadır.

2001 sonrası dönemde bankacılık sisteminin mevduat dışında başlıca fon kaynağı yurt dışından temin edilen sendikasyon ve seküritizasyon kredileri olmuştur.3 Bununla beraber banka pasiflerini yaklaşık % 60 lık bir yüzde ile

2 5 Mayıs 2001 tarih ve 24393 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

3 Sendikasyon kredileri, bir bankanın liderliginde iki ya da daha çok banka tarafından ortaklasa verilen kredilerdir. Bu şekilde bir grup banka bir kredinin aracılık yüklenimini üstlenir. Sendikasyon kredileri genellikle 5-7 yılı kapsayan vade yapısında olmakla birlikte Türkiye’de vade yapısı 1 ila 2 yıldır. Seküritizasyon kredileri ise, banka portföyünde yer alan araçların gelecekte saglayacagı nakit akımlarının teminat göstererek yurt dısından saglanan fonlardır. Türk bankalarının yurt dısından temin

(7)

ağırlıklı olarak mevduatlar oluşturmuş ve bankalar ve diğer kurumlardan alınan krediler ise sadece %10 lar seviyelerinde kalmıştır (bkz. TCMB Finansal İstikrar Raporu, Kasım 2007, s. 32).4 Banka kredilerinin de ağırlıklı fon kaynağı olan mevduatlarla finanse edildiği düşünülürse bu şartlar altında geleneksel parasal çarpan modelinin ve banka borç verme kanalının Türkiye’de etkili olmasını beklemek kaçınılmazdır.

3. Ampirik Analizler

Önceki bölümde ileri sürülen fikirlerin analiz edilebilmesi için Carpenter ve Demiralp (2007)’te olduğu gibi bir VAR analizi yapılmıştır. Ampirik model bankalararası gecelik faiz, tüketici fiyat endeksi (TÜFE), vadesiz mevduatlar, vadeli mevduatlar, Dolar-YTL kur oranı, diğer kurumlardan alınan krediler, banka menkul değerleri, banka kredileri (YTL), banka kredileri (yabancı para--YP), ve sanayi üretim endeksi’nden oluşmaktadır (metinde açıklanan Choleski sıralamasına göre). Bütün parasal büyüklükler logaritmik formda olup TÜFE ile bölünerek normalize edilmiştir. Analizde hesap edilen örneklem Mayıs 2001-Ağustos 2007 dönemini kapsamaktadır ve iki gecikmeli değer sayısı kullanılmıştır. Türkiye’de tüm banka mevduatları zorunlu karşılığa tabidir. Bununla birlikte vadeli mevduatlar daha uzun bir vade yapısına sahip oldukları için banka kredilerinin finansmanında daha ağırlıklı bir rol oynayabilirler. Bu ayrımı vurgulamak amacı ile toplam mevduatlar vadeli ve vadesiz olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Ayrıca Türkiye’de mevduatlara uygulanacak faiz oranlarında bir üst sınır olmadığı için, bankaların teklif ettikleri faiz oranını değiştirmek suretiyle vadeli mevduatlar üzerinde bir nebze olsun kontrol sahibi oldukları da iddia edilebilir.

VAR analizinde cevap aradığımız soru şudur: Türkiye’de banka kredileri finansmanında temel fon kaynağı nedir? Eğer cevabımız “banka mevduatları” olursa o zaman parasal çarpan modeli ve borç verme kanalı işlemektedir sonucuna varırız.

Ama cevabımız ABD örneğinde olduğu gibi “zorunlu karşılığa tabi olmayan kaynaklar” olursa (Türkiye için bu kaynaklar diğer kurumlardan alınan kredilerle sınırlıdır) o zaman parasal çarpan modelinin ve borç verme kanalının işlemediği sonucuna varırız. Bu soruyu cevaplamak için ilk olarak etki-tepki analizi yapılmıştır.

ettikleri seküritizasyon kredilerinin vade yapısı genellikle 7 ila 8 yıl arasında bulunmakla birlikte, son zamanlarda görülen ekonomik istikrar sonucunda vade yapısında uzama ve borçlanma maliyetinde düşüş oldugu görülmektedir (bkz. TCMB Finansal Piyasalar Raporu, 2005, s. 42).

4 Türkiye’de hiçbir zaman yaygın bir finansman aracı olmamakla beraber mevduat sertifikası uygulaması 1997 yılında bu aracın kara paranın aklanması amacı ile kullanımını önlemek için uygulamadan kaldırılmıştır (bkz. T.C. Merkez Bankası, 9711 sayılı Mevduat Sertifikaları Hakkında Tebliğ).

(8)

Şekil 2 banka kredilerindeki bir artış akabinde bankanın iki fon kaynağı olan mevduatlardaki ve diğer kurumlardan alınan kredilerdeki değişim incelenmektedir.

Eğer ABD örneğinde olduğu gibi bankalar pasifleri üzerinde bir kontrol gücüne sahiplerse o zaman müşterisine kârlı bir kredi veren bankanın hemen bu krediyi fon kaynaklarını arttırarak finanse etmesini bekleriz. Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi Türk bankalarının fon kaynağının ağırlıklı olarak banka mevduatları olması onlara pasif yönetiminde fazla bir insiyatif imkanı bırakmamaktadır. Elde edilen ampirik bulgular bu görüşü doğrulamaktadır. YTL kredilerinde bir artış olduğu zaman (ilk sütun) vadeli mevduatlarda (ikinci satır) ve alınan kredilerde (üçüncü satır) bir artış gözlenmekle birlikte bu artış istatistiksel olarak anlamlı değildir. Yabancı para (YP) kredilerinde bir artış olduğu zaman ise bu sefer her üç fon kaynağında da beklenenin aksi yönde bir azalma gözlenmektedir. Kredilerdeki bir artış akabinde fon kaynaklarının azalması şaşırtıcı bir bulgudur, ancak bu bulgunun verdiği bir ipucu bankaların yabancı para kredilerini arttırdıktan sonra fon kaynaklarını arttırma sürecine gitmedikleri ya da bir diğer deyişle fon kaynakları üzerinde bir kontrol gücüne sahip olmadıklarıdır.

Şekil 3’de bu sefer de madalyonun öteki yüzü incelenmiş ve banka kredilerinin mevduatlara ve alınan kredilere verdiği tepkiye bakılmıştır. Buradan edindiğimiz izlenim YTL kredilerinin finansmanında vadeli mevduatların diğer fon kaynaklarına göre ayrıcalıklı bir konumda olduğu yönündedir ve daha önce bahsedilen beklentileri doğrulamaktadır. Vadeli mevduatlardaki ve alınan kredilerdeki artışlar YTL kredilerini önemli olarak arttırmaktadır (ilk satır). Yabancı para kredileri ise diğer kurumlardan alınan kredilerde artış olunca azalmaktadır (ikinci satır, üçüncü sütun). Bu bulgu Şekil 2’de elde edilen sonuçla da tutarlıdır.

İkinci ve üçüncü şekiller bir arada değerlendirildiğinde şöyle bir sonuç çıkarılabilir: Türk bankaları ağırlıklı olarak yurt dışından aldıkları kredileri öncelikli olarak yurt içinde YTL kredisi vermek için kullanmakta olup bu krediler yabancı para kredisi vermek için kullanılmamaktadır. Bu durumun çeşitli açıklamaları olabilir.

Muhtemel bir sebep, bankaların döviz kurundaki ve yurt içi-yurt dışı faiz oranlarındaki farklılıklardan yararlanmak istemeleridir. Eğer yabancı para cinsinden alınan bir kredi, yurt içinde yine yabancı para ile verilen bir krediyi finansman için kullanılırsa aradaki kar marjı daha az olacaktır. Bir diğer açıklama TCMB Finansal İstikrar Raporu’nda sunulmuştur (Kasım 2007). Bu raporda ileri sürülen açıklama (s.

51) mevduat hesaplarının kısa vadeleri dolayısı ile uzun vadeli kredi finansmanı için

(9)

zorluk teşkil ettikleri, ve bu sebeple bankaların yurt dışından sağladıkları uzun vadeli fonları içerde uzun vadeli konut kredisinde kullandırdıkları şeklindedir. İki açıklama da elde edilen ampirik sonuçlarla tutarlıdır.

VAR kapsamında yapılan ikinci analiz varyans ayrıştırma analizidir. Tablo 1, YTL kredileri için alınan sonuçları göstermektedir. Burada görülen, parasal çarpan teorisine uygun olarak zorunlu karşılığa tabi mevduatların (vedeli ve vadesiz) YTL kredilerini ağırlıklı olarak açıkladıklarıdır. Vadeli mevduatlar, vadesiz mevduatlardan daha sonra sıralanmış olmalarına rağmen en büyük açıklama payına sahiptir. İkinci sırada alınan krediler, üçüncü sırada ise vadesiz mevduatlar bulunmaktadır. Bu sonuçlar etki-tepki analizlerinden elde edilen sonuçlarla da tutarlıdır. Sonuç olarak, etki-tepki analizlerinden elde edilen bulgulara varyans ayrıştırma analizi sonuçlarını da eklersek YTL kredileri için parasal çarpan modelinin işlerliği hakkında güçlü deliller bulunduğu sonucuna varırız.

Tablo 2, varyans ayrıştırma analizini yabancı para kredileri için yapmaktadır.

Burada ilk bakışta alınan kredilerin en büyük açıklama yüzdesine sahip olduğu düşünülebilir. Ama akılda tutulması gereken varyans ayrıştırma metodunun ilişkinin yönü hakkında bilgi vermediğidir. Etki-tepki analizlerinden alınan sonuçlar düşünülürse aradaki ilişkinin negatif olduğu ve dolayısı ile varyans ayrıştırma tablosunda da bu negatif ilişkinin bulunduğu anlaşılacaktır. Yani yurt dışından alınan krediler yurt içinde verilen yabancı para kredileri için bir finansman kaynağı değildir.

Aksine, yurt dışından kredi aldıkları zaman bankalar ağırlığı YTL kredilerine vermektedirler. Bu durum da yabancı para kredilerinde bir azalma şeklinde kendini göstermiş olabilir. Bu açıklama ışığında alınan kredileri bir kenara bırakacak olursak yabancı para kredilerinin finansmanının da zorunlu karşılığa tabi mevduatlar aracılığı ile sağlanmakta olduğu ve dolayısı ile parasal çarpan modelinin YP krediler için de işlediği sonucuna varırız.

5. Sonuçlar

Carpenter ve Demiralp (2007) bankaların mevduatlarındakı bir kaybı başka bir fon kaynağı ile kolayca telafi edebileceği gelişmiş finansal sistemlerde basit parasal çarpan modelinin ve banka borç verme kanalının işlemediğini ampirik olarak gösterdiler. ABD’de özellikle 1960 sonrasında hızla artan büyük vadeli mevduatlar (ya da mevduat sertifikaları) tamamen banka menejerlerinin inisiyatifi doğrultusunda değişim gösterirler. Şöyle ki, kârlı bir kredi projesi ile karşılaşan bir banka hemen bu

(10)

krediyi finanse edecek fon arayışına gider ve bunu da büyük müşterilere sattığı mevduat sertifikaları ile sağlar. Dolayısı ile bu sistemde banka kredileri zorunlu karşılığa tabi mevduatlarla finanse edilmez. Bu durum ise basit parasal çarpan modeline ve banka borç verme kanalına ters düşer. Carpenter ve Demiralp (2007) ABD ekonomisinde ampirik olarak banka kredilerinin temel belirleyicisinin zorunlu karşılığa tabi mevduatlar değil büyük vadeli mevduatlar olduğunu göstermişlerdir.

Bu çalışmada ise bu sefer az gelişmiş bir finansal piyasa örneği incelenmiş ve az gelişmiş bir piyasa olarak da Türkiye’yi seçilmiştir. Türkiye’de banka kredilerinin finansmanında banka mevduatlarına fazla bir alternatif yoktur. Bu durumda parasal çarpan modelinin Carpenter ve Demiralp’in öngördüğü çerçevede Türkiye’de işlemesini bekleriz. Gerçekten de elde ettiğimiz ampirik bulgular bunu doğrulamakta ve banka kredilerininin temel belirleyicisinin zorunlu karşılığa tabi mevduatlar olduğunu göstermektedir.

Parasal çarpan sisteminin işlemediği gelişmiş ekonomilerde krediler kanalının bir alt kolu olan banka borç verme kanalı da işlemez. Benzer şekilde banka zorunlu karşılıklarını banka mevduatlarına ve dolayısı ile daha büyük parasal büyüklüklere bağlayan parasal çarpanın işlemediği koşullarda merkez bankalarının da geniş parasal büyüklükler üzerinde kontrol sahibi olması beklenemez. Öte yandan parasal çarpan mekanizmasının işlediğini belgelediğimiz Türkiye’de merkez bankasının M1, M2 gibi geniş parasal büyüklükler üzerinde daha yakın bir kontrolu olduğunu ileri sürebiliriz.

Bankaların kredi finansmanını sağlamakta daha cok araca sahip olduğu ülkelerde bankacılık sisteminin daha çok kredi vermesi doğal bir sonuçtur. Örneğin 2005 sonu itibarı ile ABD’deki bankarın toplam aktifleri içinde kredilerin payı %66 iken, Türkiye’de Temmuz 2007 itibarı ile bu oran %48’dir (bkz. TCMB Finansal İstikrar Raporu, 2007). Daha fazla banka kredisi daha etkin işleyen bir bankacılık sistemi ve dolayısı ile daha etkin işleyen bir ekonomiyi getirecektir. Bu çalışmadan çıkan sonuçlardan biri az gelişmiş finansal sistemlerin bankaların kullanabilecekleri alternatif fon araçlarının geliştirilmesi yönünde çaba göstermeleri gerekliliğidir.

Gelecek araştırmacılar için bir öneri burada ABD ve Türkiye için yapılmış olan çalışmanın daha geniş bir ülke grubu için yapılması ve bu çalışmada elde edilmiş sonuç olan finansal gelişmişlik ve parasal çarpan mekanizmasının işleyişi arasındaki ters orantı ilişkisinin daha geniş bir ülkeler topluluğu için teyid edilmesidir.

(11)

Kaynakça

Bernanke, B. S. ve Blinder A.S. (1992) “The Federal Funds Rate and the Channels of Monetary Transmission,” American Economic Review, 82(4), 901-921

Bernanke, B.S. ve Gertler, M. (1995), “Inside the Black Box: The Credit Channel of Monetary Policy Transmission,” Journal of Economic Perspectives, vol. 9, Number 4, 27-48

Carpenter, S. ve Demiralp, S. (2007), “Money and the Transmission of Monetary Policy,” basılmamış makale

Finansal İstikrar Raporu, 2005, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Finansal İstikrar Raporu, 2007, Kasım, No.5, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

(12)

Şekil 1: Parasal Aktarım Mekanizması

Sıkı para politikasi Gecelik faizde artış Banka mevduatlarında azalma

(Banka pasiflerinde azalma)

Kredi arzında azalm

Para kanalı Faiz oranlarında artış a

(Banka aktiflerinde azalma)

Banka borç verme kanalı

Kredi talebinde azalma

Şirketler net değerinde azalma

Yatırımda azalma Yatırımda azalma

Bilanço kanalı

Kredi arzında azalma Yatırımda azalma

Genel krediler kanalı

Decrease in Supply of Loans for Small Firms Decrease in Investment

(13)

Şekil 2: Etki-Tepki Analizi, Mevduatların ve Alınan Kredilerin Verilen Kredilere Tepkisi

-.02 -.01 .00 .01 .02

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24

Vadesiz mevduatin YTL krediye tepkisi

-.02 -.01 .00 .01 .02

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24

Vadesiz mevduatin YP krediye tepkisi

-.015 -.010 -.005 .000 .005 .010 .015

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24

Vadeli mevduatin YTL krediye tepkisi

-.015 -.010 -.005 .000 .005 .010 .015

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24

Vadeli mevduatin YP krediye tepkisi

-.03 -.02 -.01 .00 .01 .02 .03

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24

Alinan kredinin verilen YTL krediye tepkisi

-.03 -.02 -.01 .00 .01 .02 .03

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24

Alinan kredinin verilen YTL krediye tepkisi

(14)

Şekil 3: Etki-Tepki Analizi, Kredilerin Mevduatlara ve Alınan KredilereTepkisi

-.02 -.01 .00 .01 .02 .03

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 YTL kredinin vadesiz mevduata tepkisi

-.02 -.01 .00 .01 .02 .03

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 YTL kredinin vadeli mevduata tepkisi

-.02 -.01 .00 .01 .02 .03

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 YTL kredinin alinan krediye tepkisi

-.05 -.04 -.03 -.02 -.01 .00 .01 .02 .03

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 YP kredinin vadesiz mevduata tepkisi

-.05 -.04 -.03 -.02 -.01 .00 .01 .02 .03

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 YP kredinin vadeli mevduata tepkisi

-.05 -.04 -.03 -.02 -.01 .00 .01 .02 .03

2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 YTL kredinin alinan krediye tepkisi

(15)

Tablo 1: YTL Krediler için Varyans Ayrıştırma Tablosu

Periyod Std. hata Gecelik

faiz oranı TÜFE Vadesiz

mevduat Vadeli

mevduat Döviz

kuru Alınan

krediler YTL

krediler YP

krediler Menkul kıymetler

Sanayi üretim endeksi

1 0.04 1.45 0.15 2.21 0.10 0.52 0.28 95.29 0.00 0.00 0.00

2 0.05 0.94 1.66 1.44 2.53 0.39 5.95 85.01 0.19 1.85 0.04

3 0.05 0.99 2.81 1.61 3.09 4.79 6.17 75.71 0.15 3.62 1.06

4 0.06 0.87 3.57 1.43 5.95 8.99 5.49 68.01 0.17 4.59 0.95

5 0.06 0.82 3.84 1.52 8.63 12.74 4.95 61.74 0.19 4.71 0.86

6 0.06 0.93 3.71 1.87 10.47 14.96 4.59 57.84 0.23 4.61 0.80 7 0.07 1.13 3.52 2.29 11.87 15.65 4.45 55.71 0.22 4.42 0.75 8 0.07 1.25 3.37 2.56 12.87 15.65 4.60 54.51 0.21 4.26 0.73 9 0.07 1.27 3.26 2.70 13.70 15.44 4.93 53.66 0.20 4.14 0.71 10 0.07 1.24 3.16 2.80 14.50 15.23 5.28 52.84 0.20 4.07 0.69 11 0.07 1.21 3.08 2.88 15.29 15.13 5.51 52.01 0.19 4.02 0.67 12 0.07 1.19 3.01 2.97 16.04 15.15 5.64 51.14 0.20 4.00 0.67 13 0.07 1.19 2.95 3.06 16.68 15.26 5.69 50.29 0.23 3.99 0.67 14 0.07 1.20 2.89 3.16 17.17 15.45 5.73 49.47 0.27 3.98 0.67 15 0.07 1.24 2.84 3.24 17.51 15.70 5.77 48.69 0.33 3.99 0.68 16 0.07 1.31 2.79 3.32 17.71 15.99 5.83 47.95 0.40 4.03 0.68 17 0.07 1.41 2.75 3.40 17.79 16.30 5.90 47.21 0.47 4.08 0.68 18 0.07 1.56 2.71 3.49 17.78 16.62 5.97 46.48 0.54 4.17 0.67 19 0.08 1.75 2.67 3.60 17.68 16.94 6.05 45.76 0.60 4.28 0.67 20 0.08 1.99 2.63 3.72 17.53 17.23 6.12 45.04 0.65 4.41 0.67 21 0.08 2.28 2.59 3.86 17.34 17.48 6.18 44.34 0.70 4.56 0.67 22 0.08 2.62 2.55 4.01 17.11 17.68 6.23 43.66 0.73 4.72 0.67 23 0.08 3.00 2.51 4.18 16.88 17.83 6.27 43.00 0.76 4.89 0.68 24 0.08 3.44 2.48 4.35 16.63 17.93 6.30 42.34 0.78 5.07 0.68

(16)

Tablo 2: YP Krediler için Varyans Ayrıştırma Tablosu

Periyod

Std.

hata

Gecelik

faiz oranı TÜFE

Vadesiz mevduat

Vadeli mevduat

Döviz kuru

Alınan krediler

YTL krediler

YP krediler

Menkul kıymetler

Sanayi üretim endeksi

1 0.05 0.45 9.35 0.46 0.36 33.70 1.18 0.55 53.95 0.00 0.00 2 0.07 3.76 12.82 2.73 2.53 37.24 1.29 0.29 39.27 0.03 0.05 3 0.09 4.86 15.18 2.51 4.22 34.55 2.04 0.20 36.27 0.13 0.03 4 0.10 6.15 17.46 2.78 3.90 32.47 4.24 0.16 32.53 0.16 0.15 5 0.11 6.93 18.77 2.44 3.67 29.90 7.32 0.17 30.49 0.14 0.18 6 0.11 7.32 19.74 2.22 3.39 27.95 10.11 0.37 28.57 0.13 0.21 7 0.12 7.38 20.30 2.14 3.21 26.34 12.24 0.75 27.33 0.13 0.19 8 0.12 7.32 20.60 2.15 3.07 25.13 13.70 1.35 26.35 0.14 0.19 9 0.12 7.17 20.72 2.25 2.99 24.22 14.63 1.99 25.67 0.15 0.21 10 0.13 7.00 20.76 2.35 2.93 23.57 15.18 2.59 25.22 0.17 0.25 11 0.13 6.86 20.72 2.43 2.90 23.08 15.49 3.06 24.97 0.18 0.31 12 0.13 6.76 20.64 2.47 2.88 22.75 15.65 3.42 24.88 0.18 0.37 13 0.13 6.73 20.49 2.49 2.87 22.57 15.70 3.65 24.89 0.18 0.43 14 0.13 6.77 20.28 2.49 2.84 22.58 15.66 3.79 24.94 0.18 0.47 15 0.13 6.85 19.99 2.49 2.79 22.80 15.54 3.86 24.97 0.21 0.50 16 0.13 6.99 19.65 2.48 2.74 23.19 15.37 3.86 24.93 0.27 0.51 17 0.13 7.18 19.26 2.48 2.69 23.68 15.17 3.83 24.81 0.38 0.51 18 0.14 7.42 18.86 2.49 2.68 24.19 14.95 3.78 24.59 0.52 0.51 19 0.14 7.72 18.46 2.53 2.69 24.64 14.73 3.73 24.30 0.70 0.50 20 0.14 8.07 18.07 2.59 2.76 24.98 14.51 3.66 23.95 0.91 0.49 21 0.14 8.48 17.70 2.68 2.87 25.18 14.28 3.61 23.57 1.14 0.49 22 0.14 8.95 17.36 2.80 3.01 25.25 14.06 3.55 23.17 1.38 0.48 23 0.14 9.46 17.05 2.93 3.19 25.20 13.83 3.50 22.76 1.62 0.47 24 0.14 10.00 16.76 3.06 3.38 25.07 13.60 3.45 22.35 1.85 0.47

Referanslar

Benzer Belgeler

Sayfa Düzeni Nedeni ile Boş Bırakılmıştır... PARA

Sayfa düzeni nedeni ile boş bırakılmıştır... PARA

2002 yılı Ocak-Kasım döneminde faiz ve özelleştirme dışı bütçe fazlası geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 37,5 oranında artmış ve 17,1 katrilyon Türk

2003 yılı Ocak-Mart döneminde faiz ve özelleştirme dışı bütçe fazlası geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25,5 oranında artarak 4,9 katrilyon Türk lirası olarak

Çalışılan saat başına reel ücretlerde 2002 yılında gözlenen gerileme 2003 yılının ilk üç aylık döneminde yavaşlayarak devam etmiş ve bu dönemde geçen yılın

Baskı düzeni nedeni ile boş bırakılmıştır... PARA

2002 yılında daralma eğilimi hızlanmış, döviz tevdiat hesaplarının Türk lirası karşılığı Mart ayı itibariyle 2001 yılı sonuna göre reel olarak yüzde 14

2002 yılı Ocak- Haziran döneminde bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 56,2 oranında artarak 35,8 katrilyon Türk lirası olarak gerçekleşirken,