• Sonuç bulunamadı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ"

Copied!
82
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİMDE PSİKOLOJİK HİZMETLER ANABİLİM DALI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PROGRAMI

ERGENLERDE MANTIKDIŞI İNANÇLARIN ANNE BABA DAVRANIŞLARIYLA İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Fatih AYDİN

Ankara, Ocak, 2018

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİMDE PSİKOLOJİK HİZMETLER ANABİLİM DALI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PROGRAMI

ERGENLERDE MANTIKDIŞI İNANÇLARIN ANNE BABA DAVRANIŞLARIYLA İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Fatih AYDİN

Danışman: Prof. Dr. Seher SEVİM

Ankara, Ocak, 2018

(3)
(4)
(5)

iv ÖZET

ERGENLERDE MANTIKDIŞI İNANÇLARIN ANNE BABA DAVRANIŞLARIYLA İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ

Aydin, Fatih

Yüksek Lisans, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Seher Sevim

Ocak 2018, xi + 70 sayfa

Bu araştırmada ergenlerde mantıkdışı inançlarla algılanan anne baba davranışları ve bazı sosyodemografik değişkenler arasındaki ilişkilerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

İlişkisel tarama modeliyle yapılan bu araştırmada Konya’nın merkez Selçuklu, Meram ve Karatay ilçelerindeki 3 ayrı ortaokuldaki 220 öğrenciden veri toplanmıştır.

Araştırmada ergenlere ilişkin genel bilgiler elde etmek için “Demografik Bilgi Formu”;

ergenlerin mantıkdışı inançlarını tespit edebilmek için “Ergenler İçin Mantıkdışı İnançlar Ölçeği (Bireysel Düşünceler Ölçeği)” ; ergenlerin algıladıkları ana baba davranışları için “Leuven Algılanan Ana Babalık Ölçeği/Ergen Sürümü” kullanılmıştır.

Ergenlerin mantıkdışı inançlarının cinsiyete ve algılanan ders başarısına göre farklılaşma durumunu belirlemek amacıyla bağımsız gruplar için t- testi kullanılmıştır.

Ergenlerin mantıkdışı inançlarını anne ve baba davranışlarının (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol, özerklik desteği) yordama durumuyla ilgili standart çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırmalardan elde edilen bulgulara göre ergenlerin mantıkdışı inançları, cinsiyete göre anlamlı farklılık gösterirken, algılanan ders başarısına göre anlamlı olarak farklılaşmamıştır. Regresyon analizi sonuçlarına göre ergenlerin başarı ve rahatlık talebiyle ilgili mantıkdışı inançları ile anne baba davranışları anlamlı bir ilişki vermiştir. Sadece başarı talebini, babadan algılanan özerklik desteği ve psikolojik kontrol anlamlı olarak yordamıştır. Ergenlerin saygı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları ile anne baba davranışları anlamlı bir ilişki vermemiştir.

Anahtar Kelimeler: Ergenlerin mantıkdışı inançları, başarı talebi, rahatlık talebi, saygı talebi, algılanan anne baba davranışları.

(6)

ABSTRACT

THE INVESTIGATION OF RELATION BETWEEN IRRATIONAL BELIEFS OF ADOLESCENTS AND PARENTAL BEHAVIORS

Aydin, Fatih

Master of Education, Department of Psychological Services in Education Supervisor: Prof. Seher Sevim

January 2018, xi + 70 pages

In this study, it was aimed to determine the relation between adolescents irrational beliefs, perceived parental behaviors and some sociodemographic variables.

This research, conducted by the relational screening model, was carried out in 220 middle school students of Konya in the central Selçuklu, Meram and Karatay districts.

"Demographic Information Form" to get general information about adolescents in the survey; "The Irrational Beliefs Scale for the Adolescents (Individual Thinker Scale)" to identify the irrational beliefs of adolescents; "Leuven Perceived Parenting Scale / Adolescents Version" was used for parental behaviors that adolescents perceive.

T-test for independent groups was used for differentiating according to gender and perceived academic success of the irrational beliefs of adolescents. Standard multiple linear regression analysis was used to predict the irrational beliefs of adolescents, including perceived parental behaviors (sensitivity, behavioral control, psychological control, autonomy support). According to the findings obtained from researches, the irrational beliefs of adolescents showed a significant difference according to gender, but they did not differ according to perceived academic success.

According to the results of regression analysis, there is meaningful relationship adolescents’s irrational beliefs demand for success and comfort with perceived parental behaviors. Only perceived father autonomy granting and psychological control, predict the irrational beliefs demand for success. There is no meaningful relationship between adolescents’s irrational beliefs about the demand for respect and perceived parental behaviors.

Key Words: Irrational beliefs of adolescents, demnand for success, demnand for comfort, demand for the respect, perceived parental behaviors.

(7)

vi ÖNSÖZ

Yüksel lisans tezimin konusunun belirlenmesinden bitirilmesine kadar tezin her aşamasında yanımda olan, bana destek veren, motive eden, yapıcı eleştiri ve önerileriyle tezimin daha iyi olmasında büyük katkısı olan değerli bilim insanı, hocam ve danışmanım Sayın Prof. Dr. Seher SEVİM’e teşekkür ederim.

Tez jürimde yer alarak okuyan ve önerilerde bulunan değerli bilim insanları Yrd.

Doç. Dr. Ege AKGÜN ve Yrd. Doç. Dr. İhsan BOZANOĞLU hocalarıma da emeklerinden dolayı teşekkür ederim.

Kendisinden aldığım dersle bilişsel psikolojiye, kuramlarına olan merakımın oluşmasında öncelikli katkısından dolayı değerli bilim insanı Prof. Dr. Müge ARTAR hocama teşekkür ederim.

Yüksek lisans derslerinde, tezin öncesinde ve tez süresince araştırmaya, incelemeye, öğrenmeye olan istekleriyle bilime olan ilgimin daha da artmasını sağlayan Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programının değerli tüm bilim insanlarına da teşekkür ederim.

Yüksek lisansa başlamamda beni destekleyen, benimle hep ilgilenen, tezimin her aşamasında beni motive eden, öğrenmeye meraklı sevgili annem, babam, ablam ve abime teşekkür ederim. Yaşam enerjisiyle ve esprili yönüyle moral veren küçük kardeşim Yunus AYDİN’a teşekkür ederim. Hayatımın her alanında olduğu gibi tezimi hazırlarken de yanımda durarak ona en büyük katkıyı sunan, kıymetli yol arkadaşım ve değerli eşime de teşekkür ederim.

(8)

İÇİNDEKİLER

ONAY ... ii

ETİK BİLDİRİM ... iii

ÖZET ... iv

ABSTRACT ... v

ÖNSÖZ ... vi

İÇİNDEKİLER ... vii

ÇİZELGELER DİZİNİ ... x

KISALTMALAR ... xi

BÖLÜM I ... 1

1. GİRİŞ ... 1

1.1.Problem Durumu ... 1

1.2. Amaç ... 5

1.3. Önem ... 7

1.4. Sınırlılıklar ... 8

1.5. Tanımlar ... 8

BÖLÜM 2 ... 9

2. KURAMSAL ÇERÇEVE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 9

2.1. Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi ... 9

2.2. Mantık Dışı İnançlar Kavramı ve Kuramsal Çerçevesi ... 10

2.2.1. Mantıklı İnanç ... 10

2.2.2. Mantıkdışı İnançlar ... 11

2.2.2.1. Mantıkdışı İnancın Özellikleri ... 12

2.2.3. Çocuk ve Ergenlerde Mantıkdışı İnançlar ... 15

2.3. Anne Baba Davranışları ... 17

2.4. İlgili Araştırmalar ... 21

(9)

viii

2.4.1. Mantıkdışı İnançlar ile İlgili Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar ... 21

2.4.2. Mantıkdışı İnançlarla İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar ... 24

BÖLÜM 3 ... 28

3. YÖNTEM ... 28

3.1. Araştırmanın Modeli ... 28

3.2. Araştırma Grubu ... 28

3.3. Veriler ve Toplanması ... 29

3.3.1. Demografik Bilgi Formu ... 30

3.3.2. Ergenler İçin Mantıkdışı İnançlar Ölçeği (Bireysel Düşünceler Ölçeği) ... 30

3.3.3. Leuven Algılanan Ana Babalık Ölçeği Ergen Sürümü (LAABÖ/Ergen) ... 31

3.4. İşlem ... 31

3.5. Verilerin Analizi ... 32

BÖLÜM 4 ... 35

4. BULGULAR VE YORUMLAR ... 35

4.1. Bulgular ... 35

4.1.1. Mantıkdışı İnançlar lçeği Puanlarının Cinsiyete Göre Bağımsız Gruplar İçin T-Testi Analizi Bulguları ... 35

4.1.2. Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Puanlarının Algılanan Ders Başarısına Göre Bağımsız Gruplar İçin T-Testi Analizi Bulguları ... 37

4.1.3. Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Puanlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Bulguları ... 38

4.1.3.1. Araştırma Değişkenlerine İlişkin Pearson Korelasyon Analizi Bulguları ... 38

4.1.3.2. Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Başarı Talebi Puanlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Bulguları ... 39

(10)

4.1.3.3. Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Rahatlık Talebi Puanlarının

Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Bulguları ... 41

4.1.3.4. Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Saygı Talebi Puanlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Bulguları ... 42

4.2. Yorumlar ... 43

4.2.1. Mantıkdışı İnançların Cinsiyete Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığının Yorumlanması ... 43

4.2.2. Mantıkdışı İnançların Algılanan Ders Başarısına Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığının Yorumlanması ... 44

4.2.3. Başarı Talebiyle İlgili Mantıkdışı İnançların Yordanmasına İlişkin Bulguların Yorumlanması ... 45

4.2.4. Rahatlık Talebiyle İlgili Mantıkdışı İnançların Yordanmasına İlişkin Bulguların Yorumlanması ... 49

4.2.5. Saygı Talebiyle İlgili Mantıkdışı İnançların Yordanmasına İlişkin Bulguların Yorumlanması ... 52

BÖLÜM 5 ... 54

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 54

5.1. Sonuçlar ... 54

5.2. Öneriler ... 55

KAYNAKLAR ... 56

EKLER ... 65

EK 1. Kişisel Bilgi Formu ... 66

EK. 2. Ergenler İçin Mantıkdışı İnançlar Ölçeği (Örnek Maddeler) ... ... 67

EK. 3. Leuven Anne Baba Tutumları Ergen Sürümü (Örnek Maddeler) ... 68

ÖZGEÇMİŞ ... 70

EK 4. Araştırma İzni... 69

(11)

x ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge

1. Araştırma Grubunun Demografik Özellikleri ... 29

2. Çoklu Bağlantılılık İstatistikleri ... 33

3. Temel Değişkenlere İlişkin Betimsel İstatistikler ... 34

4. Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Puanlarının Cinsiyete Göre T-Testi Sonuçları ... 36

5. Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Puanlarının Ders Başarısına Göre T-Testi Sonuçları ... 37

6. Araştırma Değişkenlerine İlişkin Pearson İlişki Katsayıları ... 38

7. Başarı Talebinin Yordanan Değişken Olarak Ele Alındığı Standart Çoklu Regresyon Analizi Sonuçları ... 40

8. Rahatlık Talebinin Yordanan Değişken Olarak Ele Alındığı Standart Çoklu Regresyon Analizi Sonuçları ... 41

9. Saygı Talebinin Yordanan Değişken Olarak Ele Alındığı Standart Çoklu Regresyon Analizi Sonuçları ... 42

(12)

KISALTMALAR

ADDT: Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi EMİÖ: Ergenler İçin Mantıkdışı İnançlar Ölçeği

LAAÖ/E: Leuven Algılanan Ana Babalık Ölçeği/Ergen Sürümü

BT: Başarı talebi

RT: Rahatlık Talebi

ST: Saygı Talebi

AD: Anne Duyarlılık

ADD: Anne Davranışsal Denetim

APK: Anne Psikolojik Kontrol AÖD: Anne Özerklik Desteği

BD: Baba Duyarlılık

BDD: Baba Davranışsal Denetim

BPK: Baba Psikolojik Desteği BÖD: Baba Özerklik Desteği

(13)

1 BÖLÜM I

1. GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın problemi, amacı, önemi, sınırlılıkları hakkında bilgiler verilmiş ve çalışmayla ilgili temel kavramlar açıklanmıştır

1.1.Problem Durumu

Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe geçişin olduğu ve insan yaşamında en hızlı değişimlerin gerçekleştiği dönemlerden biridir. Çocukluktan ergenliğe geçiş döneminde birçok açıdan ve yoğun bilişsel, fiziksel, duygusal, hormonal değişiklikler oluşmaktadır (Ekşi, 1999). Erikson (1968), ergenlik dönemindeki bu yoğun ve çok yönlü değişimlerden dolayı ergenin ya kimlik kazanımında olumlu ilerlemeler sağlayacağını ya da yaşadığı hızlı gelişim ve değişimlere uyum sağlayamadığından dolayı kimlik kazanımında sorunlar yaşayarak rol karmaşasına gireceğini belirtir. Bu kimlik karmaşasını ergenin yaşamış olduğu hızlı ve yoğun değişimlerin yanında, ergenin çocukluk yaşantıları ve anne babasıyla ilişkileri de etkilemektedir.

Aslında kimlik kazanımı bebeklikten ölüme kadar bir ömür boyu devam eden bir süreçtir. Kimlik gelişimi bireyin duygularının, düşüncelerinin farkına varması, yeteneklerini keşfetmesi, bir gruba veya topluluğa ait olması, siyasi bir görüşe sahip olması, üretmesi v.b birçok açıdan bir bütünlük ile uyum gerektiren bir süreçtir. Bu süreçte en önemli zaman dilimi ergenlik çağıdır. Başarısız bir ergenlik dönemi meslek yaşamı, toplumsal uyum, kadın erkek ilişkisi, anne baba rolleri gibi yetişkin yaşamındaki birçok sorunun başlangıcını da oluşturabilir (Yavuzer, 2005).

Siyez (2010), ergenlerin bu dönemdeki yoğun değişim ve karmaşadan dolayı birçok sorunlu davranış sergileme riskinde bulunabileceklerini, bunlar içinde madde kullanımı, fiziksel şiddet, hırsızlık, yalan söyleme, çete kurma/çetelere üye olma, evden kaçma ve erken yaşta cinsel ilişkide bulunmanın ilk sıralarda yer aldığını belirtir. Bu sorunların birçoğu ergenlik döneminde ortaya çıkabileceği gibi, bazıları da çocukluk

(14)

dönemi uyumsuz davranışlarının devam etmesi veya daha da ilerlemesi şeklinde olabilmektedir.

Ergen, yaşamış olduğu değişimlerin, karmaşanın sonucunda uyumsuzluk düzeyinin yükselmesiyle bazı psikolojik rahatsızlıklarla da karşı karşıya kalabilir.

Ergenlerin yaşamış olduğu bazı psikolojik rahatsızlıklar depresyon, sosyal fobi, kaygı bozuklukları, davranım bozukluğu, yeme bozukluları ve intihar olarak sıralanabilir.

Genetik faktörler dışında bu rahatsızlıkların bazıları duygusal, bazıları davranışsal, bazıları bilişsel, bazıları da duygu, düşünce ve davranışın etkileşiminden kaynaklanabilmektedir (Şenol, 2006). Dünya Sağlık Örgütü(WHO) dünya genelinde çocuk ve ergenlerin %10-20’sinin psikolojik rahatsızlıklarla karşılaştığını belirtmektedir. Psikolojik rahatsızlıkların yarısı 14 yaş civarında, dört üçlük bölümü ise 20’li yaş civarında başlamaktadır. Bu bilgi ergenlik döneminde yapılacak çalışmaların önemini göstermektedir (http://www.who.int/en/)

Tüm bireylerde olduğu gibi ergenlerde de karşılaşılan sorun veya yaşanan rahatsızlıkların üç bileşeni vardır; düşünce/biliş, duygu ve davranış. Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi’ye göre duygu, düşünce, davranış süreçleri birbirlerini etkileyen süreçlerdir. Ergenin karşılaştığı sorunlarda, yaşamış olduğu uyumsuzluklarda bu süreçlerden düşünce boyutu veya bilişsel süreç çok önemlidir, ama bu, duygu ve düşüncelere etki eden başka faktörlerin göz ardı edilmesi anlamına gelmez (Ellis, Bernard ve Terjesen 2006).

Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi’ye göre ergenin yaşamış olduğu olumsuz duygular ve davranışlar, yaşanılan bir zorluk veya olaydan değil, genellikle o zorluk veya olayla ilgili algılar, bakış açıları veya düşüncelerden kaynaklanır. Bu, sorunla ilişkili düşünceleri, Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi mantıkdışı veya akılcı olmayan inanç kavramıyla açıklamaktadır. Akılcı olmayan inançlar veya mantıkdışı inançlar, katı, zorunluluk içeren, aşırılık barındıran isteklerden, taleplerden, beklentilerden oluşur. Bu istek ve talepler bireyinin kendisiyle ilgili olabileceği gibi, diğer insanlar veya yaşanılan hayat şartlarıyla da ilgili olabilir ( Çivitci, 2009a).

Çocuk ve ergenlerin mantıkdışı inançları üzerinde araştırmaların ve eğitimlerin yapılması önemlidir. Çünkü çocukluk dönemi depresyonu, kaygı, fobi, öfke, saldırganlık ile dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuyla ilgili çalışmalarda, bunlara

(15)

3 müdahale süreçlerinde mantıkdışı inançlara bakılmakta ve bunlar değiştirilmeye çalışılmaktadır (Ellis ve Bernard, 2006).

Mantıkdışı inançlarla insan yaşamının her döneminde karşılaşılabilinir.

Mantıkdışı inançların karşılaşılabileceği yaşam dönemleri çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemleridir. Bu dönemlerden ergenlik dönemine bakıldığında ergen kendisi, diğer insanlar ve hayatla ilgili mantıkdışı inançlara sahip olabilmektedir.

Bu dönemdeki mantıkdışı inançlar, çocukluk dönemindeki mantıkdışı inançların ergenlikte devam etmesi şeklinde olabileceği gibi ergenlerdeki bilişsel gelişim sonucunda ergenin benmerkezciliğinin ve soyut düşünmesi gibi faktörlerden de oluşabilmektedir (Bernard ve Joyce, 1991).

Ergenlerdeki mantıkdışı inançlara müdahale edilirken öncelikli amaç sorunla bağlantılı bu inançların mantıklı inançlar haline dönüştürülmesidir. Diğer amaç da mantıkdışı inançlar sonucu oluşan olumsuz duygu ve davranışların bazen tamamen ortadan kaldırılması, bazen de kabul edilebilir seviyede yaşanmasıdır. Bunun için ergenin kendisine, çevresine ve hayata ilişkin bakış açısını önemli oranda etkileyen mantıkdışı inançların araştırılması, incelenmesi ve üzerinde çalışılması gerekmektedir (Gonzales, Nelson, Gutkin, Saunders, Galloway ve Shwery, 2004).

Ergenlik döneminde mantıkdışı inançlara ilişkin ilgili literatüre bakıldığında bu konuyla ilgili yurt içinde ve yurt dışında yapılan birçok araştırma vardır. Yurt içinde ergenlerin mantıkdışı inancıyla, kişilerarası ilişkiler (Altıntaş, 2006), bazı sosyo- demografik değişkenler (Çivitci,2006a), sürekli kaygı (Çivitci, 2006b), içsel ve dışsal denetim odağı ve cinsiyet (Çivitci, 2007), sosyal beceri(Çivitci ve Çivitci, 2009), yaşam doyumu (Çivitci, 2009b), depresyon, umutsuzluk düzeyi ve akademik başarı (Göller, 2010), empatik eğilim düzeyi (Kızılyar, 2010), saldırganlık (Kılıçarslan ve Atıcı 2010), sınav kaygısı (Güler ve Çakır, 2013), bazı sosyodemografik değişkenler ve duygusal zekâ (Kartol, 2013) ve depresyon (Küçük, Gür, Şener, Boyacıoğlu, Çetindağ, 2016) değişkenleri arasındaki ilişkiler araştırılmıştır.

Yurt dışında ise ergenlerin mantıkdışı inançlarıyla, depresyon (Marcotte, 1996), öfke ve saldırganlık (Fives, 2003), sosyal, duygusal ve akademik uyum (Hamidi ve Hosseini, 2010), duygusal ve davranışsal problemler (Silverman ve Digiuseppe, 2011), öfke ve saldırganlık (Fives, Kong, Fuller ve DiGiuseppe, 2011), bilgisayar oyunları ve saldırganlık (Baghteyfouni, Raoufi, Asadihaghighat, Mahmodian ve Khaledian, 2014),

(16)

akran baskısı (Bester, 2014), akademik motivasyon ve sınav kaygısı (Fasciani,2015), psikolojik iyi oluş (Kulkarni ve Patwardhan, 2015) ve benlik saygısı (Ern ve Yaacob, 2017) değişkenleri arasındaki ilişkiler araştırılmıştır.

Bütün bu araştırmalardan ergenlerin mantıkdışı inançlarını birçok faktörün etkilediği söyleyebiliriz.

Mantıkdışı inançlarla üzerinde etkili olabilecek diğer bir değişken anne baba faktörüdür. Bernard (2011), Çekiç, Akbaş ve Hamamcı (2016), Graves (1997), Hamamcı (2009), Joyce (1995, 2006), Kaya ve Hamamcı (2011), Nieves (2001), Sevim (2014), çocuk ve ergenlerin mantıkdışı inançlarını etkileyen önemli bir faktörün de anne baba tutumları, davranışları ile çocukla iletişimleri olduğunu belirtirler. Türkiye’de anne baba davranışlarının çocukla ilişkisi üzerine yapılan çalışmalarda mantıkdışı inançlarla anne baba tutumları (Çivitçi, 2006c), anne baba eğitim düzeyi (Altıntaş, 2006; Kartol, 2013) arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Yani anne baba davranışlarıyla, tutumlarıyla ergenlerin akılcı olmayan inançları arasındaki ilişkiyi inceleyen çok az çalışmaya rastlanmıştır. Yurt dışında ise genellikle anne baba tutumlarının/davranışlarının çocuk veya ergenlerin mantıkdışı ilişkisiyle ilgili araştırmalardan daha çok, hangi anne baba davranışının çocukların/ergenlerin mantıkdışı inançlarına etki edebileceğiyle ilgili yazılar, açıklamalar bulunmaktadır (Bernard, 2008, 2011; Ellis, 1995; Joyce, 1995, 2006). Bu nedenle anne baba tutumları veya davranışlarının çocuklar üzerinde nasıl bir etki oluşturduğuna bakılarak olumsuz anne baba tutum/davranışlarıyla mantıkdışı inançlar arasında ilişki kurulmaya çalışılmıştır. Çünkü mantıkdışı inançların oluşumunda olumlu değil olumsuz anne baba davranışları etki edebilmektedir. Huck’a (1967) göre, Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi’de anne baba davranışları baskıcı ve otoriter, aşırı hoşgörülü ve tutarlı olmak üzere üç bölüme ayrılır. Baskıcı anne baba davranışında çocuk ebeveyninden farklı davranamaz, onlara hep itaat eder ve uyum sağlar. İkinci anne baba tutumu aşırı hoşgörülü anne baba tutumudur. Çocuğun çoğu zaman istediği şeyler yapılır. Bu görüşteki anne babalara göre, çocuk/ergen hayatta pek engellenmemeli ve çocuğun her türlü sorunlarından dolayı anne baba sorumlu olmalıdır.

Üçüncü anne baba tutumu tutarlı anne baba davranışlarını içerir. Bu tarzda çocuk güvenli sınırlar içerisinde, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirilir (Akt. Joyce, 2006). Buradan baskıcı, otoriter anne baba tutumunun çocukta/ergende başarılı olmaya dayalı mantıkdışı inançların oluşmasına neden olabileceği söylenebilir. Çünkü başarılı olmaya dayalı mantıkdışı inançlarda otoritenin(anne baba, öğretmen, müdür veya idare)

(17)

5 onayını alma, takdirini kazanmaya dayalı düşünceler de vardır (Çivitci, 2006c). Aşırı hoşgörülü ebeveynlerin çocuklarının engellenme eşikleri düşük olabileceği, böyle çocuklar/ergenlerin hayat koşullarının hep rahat olması ve çevrelerindeki insanların onlara her zaman saygı duymalarıyla ilgili mantıkdışı inançlara sahip olabileceği söylenebilir. Güvenli veya tutarlı çocuk yetiştirme tarzı anne baba davranışları mantıkdışı inançların değil mantıklı inançların oluşumunu destekler. Böyle çocuklar daha mutlu ve daha az kaygılıdırlar.

Joyce (2006), engellenme eşikleri düşük olan ve aynı zamanda suçlama davranışlarını çocuklarına sergileyen anne babaların çocuklarının, mantıkdışı inançlar geliştirmeye daha eğilimli olduğunu belirtmektedir. Ayrıca baskıcı anne baba tutumu çocukta kaygı, öfke ve depresyonun oluşmasına neden olabilmektedir.

Ergenlerin mantıkdışı inançlarını etkileyen araştırmalara bakıldığında birçok konuda araştırma yapıldığı, ama mantıkdışı inançların sosyo-demografik faktörlerle ve anne baba davranışlarıyla ilişkisiyle ilgili olarak yapılan çalışmaların özellikle Türkiye’de az olduğu ortaya çıkmaktadır. Yani özellikle ergenlerin mantıkdışı inançlarıyla kişisel özellikleri ve algıladıkları anne baba davranışlarıyla arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmanın az olması bu araştırmanın yapılmasında ana faktör olmuştur. Bu araştırmayla ergenlerin mantıkdışı inançlarına etki eden kişisel özelliklerine ve mantıkdışı inançlarıyla algıladıkları anne baba davranışları arasındaki ilişkiye daha çok dikkat çekilmek istenmekte, Türkiye’de mantıkdışı inançlara daha çok nelerin etki ettiğini ortaya çıkarmak amaçlanmaktadır. Çünkü mantıkdışı inançlar, bireylerin yaşamlarındaki amaçlarına ulaşmasını, mutlu olmasını, kaliteli kişilerarası ilişkiler kurmasını olumsuz etkileyebildiği gibi, psikolojik rahatsızlıklara da neden olabilmektedir (Ellis, 2002).

1.2. Amaç

Bu çalışmanın amacı 6,7 ve 8. Sınıfta okuyan ergenlerin mantıkdışı inançlarının, cinsiyet, algılanan okul başarısı, anne ve baba davranışı faktörleriyle ilişkisini incelemektir.

(18)

Bu genel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:

1. Ergenlerin mantıkdışı inançları cinsiyetlerine göre anlamlı olarak farklılaşmakta mıdır?

a. Ergenlerin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları cinsiyetlerine göre anlamlı olarak farklılaşmakta mıdır?

b. Ergenlerin rahatlık talebiyle ilgili mantıkdışı inançları cinsiyetlerine anlamlı olarak farklılaşmakta mıdır?

c. Ergenlerin saygı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları cinsiyetlerine anlamlı olarak farklılaşmakta mıdır?

2. Ergenlerin mantıkdışı inançları algılanan ders başarısına göre farklılaşmakta mıdır?

a. Ergenlerin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları algılanan ders başarısına göre anlamlı olarak farklılaşmakta mıdır?

b. Ergenlerin rahatlık talebiyle ilgili mantıkdışı inançları algılanan ders başarısına göre anlamlı olarak farklılaşmakta mıdır?

c. Ergenlerin saygı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları algılanan ders başarısına göre anlamlı olarak farklılaşmakta mıdır?

3. Ergenlerin mantıkdışı inançlarını, anne ve baba davranışları (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol, özerklik desteği) anlamlı şekilde yordamakta mıdır?

a. Ergenlerin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançlarını, anne ve baba davranışları (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol, özerklik desteği) anlamlı şekilde yordamakta mıdır?

(19)

7 b. Ergenlerin rahatlık talebiyle ilgili mantıkdışı inançlarını, anne ve baba

davranışları (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol, özerklik desteği) anlamlı şekilde yordamakta mıdır?

c. Ergenlerin saygı talebiyle ilgili mantıkdışı inançlarını, anne ve baba davranışları (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol, özerklik desteği) anlamlı şekilde yordamakta mıdır?

1.3. Önem

Ergenlik dönemi insan yaşamının en çalkantılı dönemlerinden birisidir. Hem soyut düşüncenin gelişmesi hem de hormonal hızlı değişimler ergenin üzerinde ciddi etki oluşturmaktadır. Bireyin bu dönemde hayatına verdiği anlam onun gelecek yaşamında önemli yer edebilmektedir (Yavuzer, 2005).

Ergenlerde bu dönemde, soyut düşünce ve hormonlarının gelişimiyle daha da karmaşık düşünceler oluşmaktadır. Bu düşünceler de ergenin hayatını olumlu veya olumsuz etkileyebildiği gibi gelecek yaşamında da olumlu veya olumsuz etki oluşturabilmektedir. İşte bu dönemde ergenlerin yanlış düşünce biçimlerine, yani mantıkdışı inançlarına etki eden faktörlerin tespit edilmesi önemlidir. Çünkü bu dönemde oluşabilen mantıkdışı inançlara bazen ergenin kendisi farkına varmadığı gibi, ailesi, arkadaşları da bunun farkına varamamaktadır. Bu da bu olumsuz düşünce kalıplarının daha da kökleşmesine neden olmakta, daha da ilerlemesi halinde de psikolojik rahatsızlıklara yol açabilmektedir (Bernard, 2011).

Ergenlerde mantıkdışı inançların tespiti, mevcut dönemdeki sorunların tespit edilmesinin yanısıra sağlıklı bir yetişkinlik hayatı geçirilmesi için de önemli bir yere sahiptir.

Özellikle yurt içinde yapılan çalışmalarda, ergenlerin mantıkdışı inançlarıyla sosyo-demografik faktörler ve anne baba davranışlarıyla ilgili çok çalışmaların az olması, yapılacak bu çalışmanın alana katkıda bulunmasını sağlayacaktır.

(20)

1.4. Sınırlılıklar

Araştırma 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Konya ili merkezinde ortaokullara devam eden öğrenciler ile gerçekleştirilmiştir.

1.5. Tanımlar

Mantıkdışı İnanç: Bireyde psikolojik rahatsızlıklara yol açan, bireyin genel yaşam amaçlarına ulaşmasını engelleyen düşüncelerdir (Dryden ve Neenan, 2003).

Başarı Talebi: Bireyin hayatta mutlaka başarılı olmasını, diğer insanların onayını mutlaka almasını içeren mantıkdışı inançlardır (Çivitci, 2006c).

Rahatlık Talebi: Bireyin yaşam koşullarının hep istediği gibi olması, bireyin hiç engellenmemesi, isteklerinin hemen yerine getirilmesiyle ilgili mantıkdışı inançlardır (Çivitci, 2006c).

Saygı Talebi: Bireyin, çevresindeki insanlardan saygı görmesi, bireye her zaman, mutlaka nazik davranılmasıyla ilgili mantıkdışı inançlardır (Çivitçi, 2006c).

(21)

9 BÖLÜM 2

2. KURAMSAL ÇERÇEVE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde sırasıyla Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi, mantıkdışı inançlar kavramı ile kuramsal çerçevesi, anne baba davranışları ve mantıkdışı inançlarla ilgili araştırmalar hakkında bilgi verilmiştir.

2.1. Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi

Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi(ADDT) Amerikalı psikolog Albert Ellis tarafından 1955 yılında geliştirilen bir terapi yaklaşımıdır. Başlangıçta Akılcı Terapi olarak isimlendirilmiş, daha sonra duygulara dikkat çekilmek için terapinin ismi Akılcı Duygusal Terapi, en sonunda da davranışların da önemini vurgulamak için terapinin ismi Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi olarak yeniden düzenlenmiştir (Murdock,2008).

Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi insanın doğasına bütüncül olarak yaklaşır.

Bu yüzden ADDT'ye göre düşünce, duygu ve davranış, birbirlerinden ayrı şekilde gelişen süreçler değil birbirlerini etkileyen süreçlerdir. Bununla birlikte bu süreçlerde en dikkat edilen nokta, diğerlerini en çok etkilediği varsayılanı düşünce yani bilişsel boyuttur. Bu terapi yaklaşımı insanların daha çok bilişsel kısmına odaklanır, bu yolla bireyin fenomonolojik alanına ulaşılacağını varsayar ve her bireyin durumunu kendisine özgü olarak ele alır. Ön planda olan düşünce süreci, duygu ve davranışların oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda düşünce süreci bireyin hayata bakış açısı, hayattan beklentisi, kısaca hayat felsefesini büyük oranda etkilemektedir. Eğer kişinin hayat felsefesi gerçek hayatla, yaşantılarla uyumlu, çarpıtılmamış yani akılcı, mantıklı ise, birey gerçekçi bir algıya sahip olur ve diğer insanlardan da gerçekçi beklentileri içinde olur. Gerçekçi beklenti ve gerçekçi algılar sağlıklı yaşamın temelini oluşturur, yaşam doyumunu destekler, besler, bireyin çevresiyle daha uyumlu ilişkiler kurmasını kolaylaştırır. Bunun yanında eğer bireyin gerçek hayat koşullarıyla uyuşmayan, mantıklı olmayan hayat felsefesi varsa, yanlış algılamalar, mantıklı olmayan beklentiler içine

(22)

girebilir, bunun sonucunda da hayal kırıklığı ve sorun yaşayabilir. Akılcı olmayan hayat felsefesinde aşırı, katı, esnek olmayan, tekil ve suçlayıcı düşünceler söz konusudur (Ellis, 2003; Nordlund,2013).

Bundan sonraki bölümde mantıkdışı inançlar ile çocuk ve ergenlerde mantıkdışı inançlar hakkında bilgiler verilecektir.

2.2. Mantık Dışı İnançlar Kavramı ve Kuramsal Çerçevesi

ADDT’ye göre insanların duygu ve davranışlarına etki eden düşünceler veya inançlar temel olarak iki kısma ayrılmaktadır; mantıklı ve mantıkdışı inançlar. Mantıklı inançlar bireyin hayata uyum sağlamasında mantıkdışı inançlar da bireyin uyumsuzluk yaşamasındaki ana faktörlerdir (Dryden, 2009a).

2.2.1. Mantıklı İnanç

Mantıklı inanç esnek olan, aşırılık barındırmayan, akılcı, tutarlı ve gerçek hayatla uyumlu olan inançlardır. Mantıklı inanç bireyin kendisini geliştirmesine ve diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmasına destek olur (Dryden ve Neenan, 2006). Mantıklı- akılcı inancın temelinde esnekliğe dayalı inanç vardır. Esneklik bireyin psikolojik açıdan sağlıklı olmasının merkezinde bulunur. İnsanlar karşılaşmış oldukları olaylarla ilgili esnek bir görüş açısın sahip olursa, bu olaylara sağlıklı tepki verirler. Esneklik olan inanç, içerisinde tercihleri ve istekleri barındırır. Yani burada zorunlu olmaya dayalı bir istek veya tercih yoktur. Esneklik inancı gerçeklik ilkesiyle de uyum içindedir. Gerçeklik ilkesi bir olayın veya bir tepkinin gerçekte olduğu gibi algılanması, anlaşılmasıdır. Örneğin gerçeklik ilkesine göre düşünen bir birey bir olayın veya istediği bir şeyin olumlu bir sonucu olabileceği gibi, hoşuna gitmese bile olumsuz bir sonucu olabileceği gerçeğini de bilir, kabul eder. Mantıklı-akılcı inançlar bireyin kendisiyle ilgili olabileceği gibi, çevresindeki bireylerle ve hayat koşullarıyla ilgili de olabilir (Dryden,2009b).

(23)

11 Mantıklı inançlar dört ana başlık altında toplanabilir (Dryden, 2011a) :

a) Mutlak olmayan istekler: Bireyin olmasını istediği isteklerden oluşur. Birey bu isteklere ulaşmayı ister, çabalar, ama bireyde bu isteklerin mutlaka yerine getirilmesi gerektiği ve olmazsa olmaz inancı yoktur.

b) Felaketleştirici olmayan inançlar: Birey istediği bir şeyi yerine getirmediği zaman bu üzücü, moral bozucu olabilir. Felaketleştirici olmayan inanca sahip birey bunu dünyanın sonu veya olabilecek en kötü şey olarak değerlendirmez.

c) Engellenmeye karşı yüksek tolerans: Bireyin yapmak istediği bir şey olmadığında, isteğine ulaşamadığında bu duruma tahammül göstermesidir, tolere edebilmesidir. Mesela matematik dersinde başarısız olan bir öğrencinin evet başarısız olmak hoşuma gitmedi, ama bununla başa çıkabilirim, yüksek not alabilirim şeklinde düşünmesidir.

d) Kabul edici inançlar: Birey kendisini ve diğer insanları farklı davranabilen, hata yapabilen kişiler olarak görmesiyle ilgili inançlarını içerir. Bu inançlar bireyin yaşamış olduğu sorunlarla ilgili aşırılık, mutlaklık içermeyen inançlardır.

2.2.2. Mantıkdışı İnançlar

ADDT'ye göre insanların sorunları, psikolojik rahatsızlıkları, karşılaşmış oldukları olaylardan değil, o olaylarla ilgili düşüncelerden-inançlardan dolayı ortaya çıkar. Bireyin sorun yaşamasıyla bağlantılı olan bu inançlar akılcı olmayan veya mantıkdışı inançlar olarak adlandırılır. Mantıkdışı inançların özelliği katı, zorunluluk içermesi, olmazsa olmaz şeklinde değerlendirilmesidir. (Ellis, 1995; Ellis, David ve Lynn, 2010).

Mantıkdışı inançların büyük bir kısmı bireyin kendi istekleriyle ilgilidir. İnsanlar karşılaşmış oldukları durumlara ya uyum sağlarlar veya uyumsuzluk yaşarlar. Bu uyum veya uyumsuzluğa neden olan bireyin karşılaşmış olduğu olayları, sorunları veya durumları algılama ve yorumlama biçimidir (Dryden, 2003).

(24)

2.2.2.1. Mantıkdışı İnancın Özellikleri

Neenan ve Dryden (2006), bireyin uyumsuz davranışlarının merkezinde zorunluluklara dayalı olan, değişmez olarak görülen mantıkdışı inançlar olduğunu belirtir. Mesela kaygılı bir kişi başkası tarafından reddedilme durumuyla ilgili böyle bir durumun çok kötü olduğu, kesinlikle reddedilmemesi gerektiğini düşünür. Öfkeli birisinin katı, zorunluluk içeren mantıkdışı inancı ise, karşısındaki kişinin onunla mutlaka aynı düşünmesi gerektiğiyle ilgili olabilir.

Mantık dışı inançlar temelde dört bölümden oluşmaktadır:

1. Zorunluluklar, Olmazsa Olmazlar veya Dayatmacılık

İstek veya tercihlerin yerine zorunlu olmaya dayalı düşünceler vardır.

Dayatmacılık içeren düşüncelerde mecburiyet, dayatmacılık barındıran cümleler vardır.

Geçmiş yaşantılarla ilgili zorunlulukla ilgili inançlar, genellikle suçluluk, depresyon ve öfkeyle, gelecek yaşama dönük olanlar ise kaygı durumuyla ilişkilidir. Dayatmacılık içeren cümlelerin kendi içinde bir tutarlığı yoktur. Bu inançtaki bireyler yaşam şartlarının her zaman kendi diledikleri gibi olmasını düşünürler. Bazen bireyin değiştiremeyeceği durumlar olabileceği gibi diğer insanlar da her zaman bireyin istediği gibi olmayabilirler. Dayatmacılığa dayalı bir inancı olan birey hayattaki sorunlarının sebepleri olarak karşılaştığı olayları görebilmektedir. Bireyin bir istekte, tercihte bulunması mantıklıdır, ama bunların mutlaka olması gerektiğini düşünmesi mantıklı değildir. Bireyin zorunluluk içeren inançlarıyla ilgili bir kanıtının olup olmadığı, mantıklı, gerçek yaşamla şartlarıyla uyumlu bir açıklaması olup olmadığı soruları sorularak bu çeşit mantıkdışı inançlar incelenebilir (Köroğlu, 2013).

ADDT’nin önde gelen araştırmacılarından Raymond DiGiuseppe karşılaşmış olduğu bir durumda dayatmacılık inancından dolayı sorun yaşamıştır. DiGiuseppe çocukları olduktan sonra artık akademik çalışmaları yaparken biraz zaman sıkıntısı yaşadığını belirtmiştir. Çocuklarının onunla birlikte olmak istemesi ve ailesiyle yaptığı etkinlerden dolayı akademik çalışmalarını bazen aksatır. DiGiuseppe bu sorunla ilgili kendisinin akademik çalışmalar yapmak zorunda olduğunu, bunun dışında başka bir yolunun olmadığını, çocuklara bakmanın eşinin görevi olduğunu ve böyle bir durumun adil olmadığını düşünmeye başlar. Bu düşüncelerin sonucunda çok üzüldüğünü, duygu durumunun öfkeli olmakla depresyon arasında gidip geldiğini söyler. Daha sonra bu olumsuz inançlarıyla şu şekilde tartışmaya başlar; her istediğimi yapmak zorunda

(25)

13 değilim, akademik çalışmayı çok seviyorum, ama hayattan zevk almanın tek yolu bu değildir ve hayatta yaşamak için tek yol, sadece akademik çalışma yapmak değildir.

Mantıkdışı inançlarıyla bu şekilde tartışan DiGiuseppe en sonunda üzüntülü olmaktan kurtulduğunu, daha mutlu olduğunu belirtmektedir (Weinrach, Ellis, Wolfe, DiGiuseppe, Vernon, Malkinson ve Backx, 2006).

2. Felaketleştirme

Bireyin abartılı, aşırı olumsuzluk içeren, felaketleştirici değerlendirme ve düşünceler barındıran inançlardır. Akılcı düşünceye göre elbette hayatta bazen olumsuz olaylar olabilir, ama bu olumsuz olaylara rağmen kişi yaşamaya devam eder. Oysa felaketleştirmede, birey karşılaşmış olduğu durumu yaşanabilecek en kötü durum, katlanılmayacak, üstesinden gelinmeyecek, bir çeşit dünyanın sonu diye nitelendirilecek bir bakış açsıyla algılar. Böyle bir mantıkdışı inanç, içerisinde karşılaşılan sorununun çözülmeyeceğiyle ilgili düşünceleri de barındırır. Felaketleştirme, genelde kaygı bozukluklarında görülen mantıkdışı inançtır ve bu inançların mantıklı bir kanıtı yoktur, gerçek hayatla uyuşmaz (Dryden, 2011a).

3. Genel değer biçme

Bireyin kendisiyle, diğer insanlarla ve yaşadığı dünyayla ilgili olumsuz genellemelerde bulunmasıdır. Hâlbuki insanlar bazen hata yapabilir veya sorun yaşayabilirler. İnsanların bazen hata yapabilmesi, bireyin kendisinin her zaman hata yapacağı, diğer insanların bireye her zaman olumsuz davranacağı veya hayatta hep olumsuz olaylarla karşılaşılacağı anlamına gelmez. Böyle bir düşünce mantıkdışıdır, çünkü gerçek yaşamla uyumlu değildir. Birey hayatta bazen zorlanabileceği gibi bazen de çok rahat edebilmektedir. Genel değer biçme, içerisinde durağanlığı, sabitliği içeren bir düşünce barındırır. İnsanın kendisine veya diğer insanlara değer biçmesi mantıklı değildir, çünkü bireyin kendisi zaman içerisinde değişebileceği gibi, diğer insanlar ve yaşam koşulları da değişebilmektedir (Szentagotai ve Jones, 2010).

4. Engellenme eşiğinin düşük olması

Bireyin herhangi bir zorluk veya sorun karşısında kendisini yetersiz hissetmesi, bununla başa çıkamayacağını düşünmesiyle ilgili aşırılık barındıran mantıkdışı inançlarıdır. Birey karşılaşmış olduğu sorun veya durumla ilgili bir mantıkdışı inanca sahipse, genellikle ya düşünmeden ve gerekli hazırlığı yapmadan davranışta bulunur ya sorunu çözemez ya da karşılaştığı durumu çözemeyeceğiyle ilgili kendisinde yetersizlik

(26)

hissedebilir. Bunun sonucu olarak eyleme geçmekten vazgeçebilir ve herhangi bir davranışta bulunmak istemeyebilir (Dryden ve David, 2008). Ellis (2002), engellenme eşiğinin düşük olmasının ADDT’nin merkezindeki temel kavramlardan birisi olduğunu belirtir. Engellenme eşiğinin düşük olması bireyin değişmesinin önündeki bir engeldir, çünkü birey engellenmeye karşı düşük tahammüllüdür. Böyle birisi eğer tekrar harekete geçerse tekrar başarısız olacağına inanır ve bunun daha da kötü bir durum olduğuna inanır.

Ellis’e (Ellis ve Dryden, 1997) göre normalde rahatsızlık verici veya engelleyici bir şeyden kaçınmak insanın doğasında olan bir durumdur, ama aşırı olduğunda rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Engellenme eşiğinin düşük olması, terapi seanslarında neden bazı danışanlarla yeterli ilerlemenin olmadığını da açıklayabilmektedir.

Engellenme eşiğinin düşük olmasıyla ilgili yaşanmış olan bir olay olarak Albert Ellis’in karşılaşmış olduğu bir sorun verilebilir. Ellis 1999 yılının Ağustos ayında New York’tan uçakla Colorado Springs’e seminer vermek için gitmeyi planlar ve oraya gider. Colorado Springs’e Ellis gitmeden önce ve yolculuk boyunca, uçak firmasının tamamen sebep olduğu birçok önemli sorunla karşılaşır; uçağın geç kalkması, aktarma süresinin uzun olması, çalışanların tavırları. Ellis bu durum karşısında çok öfkelendiğini, moralinin çok bozulduğunu söyler. Bunun üzerine ADDT’de kullanmış olduğu yöntemleri kullanmak istediğini, ama engellenme eşiğinin düşük olmasından dolayı başarılı olamadığını ve yoğun olan öfkesinin devam ettiğini belirtir. Semineri verip New York’a döndükten sonra Ellis yaşamış olduğu olayları gözden geçirir.

Havayolu firmasının yaptığı hataların gerçekten büyük hatalar olduğunu ama bu durumun korkunç, çok berbat olmadığını ve böyle sorunların olmasının bazen kaçınılmaz olduğunu düşünür. Böyle bir düşünceden sonra Ellis’in engellenme eşiği yükselir. Ellis havayolu firmasının bu yanlış davranışlarına kızdığını, ama havayolu firması ve çalışanlarına genellemede bulunarak suçlamayı bıraktığını belirtir, sonuçta kendi kuramı olan ADDT ile tekrar başarılı bir sonuç alır. Ellis bu seyahatinin gerçekten kötü olduğunu, ama buna katlanabildiğini, bundan yeni tecrübeler edindiğini ve yaşamaya devam ettiğini belirtir ( Weinrach ve arkadaşları, 2006).

Mantıkdışı inançlar incelenirken bu inançların geçerli olmadığıyla ilgili çalışmalar yapılabileceği gibi mantıklı inançların desteklenmesiyle ilgi çalışmalar da yapılabilir.

İnsanlarda sorunlara, psikolojik rahatsızlıklara neden olan mantıkdışı inançları inceleme

(27)

15 ve mantıklı inanca çevirebilmek için kullanılan birçok teknik vardır. Dryden (2012), teknikler uygulanırken düşünce, duygu ve davranış arasında karşılıklı etkileşimin olduğunu, bunun özellikle dikkat edilmesi gereken bir konu olduğunu belirtir.

Mantıkdışı inançların mantıklı inançlarla değiştirilmesinde kullanılan teknikler mantıksal tartışma (Ellis ve MacLaren, 2003), pragmatik tartışma (Ellis, 2008), akılcı başetme ifadeleri (Ellis, 1996), yeni bir çerçeveye yerleştirme (Ellis 1996), duygu termometresi (DiGiuseppe ve Bernard, 2006), akılcı duygusal imgelem (Digiuseppe, Kristine, Dryden ve Backx, 2014), zig-zag tekniği-akılcı ve akılcı olmayan inançlar arasında diyalog (Dryden, 2001; akt: Ellis, 2002), terapistin abartılı eylemleri (Murdock, 2008), rol oynama (Ellis, Bernard ve Terjesen, 2006), ev ödevi (Duy, 2009), mizah tekniği (Craciun, 2012), pekiştireç tekniği (Ellis, 1996) ve utancın üzerine gitme tekniğidir (Corey,2005).

2.2.3. Çocuk ve Ergenlerde Mantıkdışı İnançlar

Mantıkdışı inançlar sadece yetişkinlerde karşılaşılan bir durum değildir, çocuklar ve ergenlerde de mantıkdışı inançlar vardır. Mantıkdışı inançların gelişimiyle ilgili yakın bir kavram mantıklı düşüncenin gelişimidir. Mantıklı düşünce, içerisinde bilişsel gelişimin her aşamasını barındıran düşüncedir. Çocuklar 6 yaş civarında, Piaget’in somut işlemler döneminde, mantıklı düşünmenin somut bölümüyle ilgili beceriler edinmeye, 12 yaş civarı yani ergenlik döneminde de, mantıklı düşünmenin soyut bölümüyle ilgili beceriler edinmeye başlarlar (Piaget, 1947). Mantıkdışı inançlar genellikle yaşanılan ciddi bir sorun, üzüntü ve olaydan sonra bunlarla ilgili inançlar şeklinde gelişir. İster yetişkinlikte isterse çocukluk veya ergenlikte olsun, mantıkdışı inançlara bakıldığında, Piaget’in işlem öncesi dönemindeki bazı düşünce tarzlarıyla benzerlik göstermektedir. Bu düşünce tarzları olan olayları kişisel bakış açısına göre algılama, olayları abartarak algılama, olaylara iki ihtimal açsından yaklaşma (siyah- beyaz, doğru-yanlış, iyi-kötü) düşünceleri, mantıkdışı inancın olmazsa olmaz, dayatmacılık, zorunluluğa dayalı olan bakış açılarıyla benzeşmektedir (Bernard, 2008).

Ergenler anne-babaların yanlış davranışları sonucu mantık dışı inançlara sahip olabilmektedirler. Katı kuralların ve anne babanın baskın otoritesinin olduğu, erenlerin yaptığı yanlışların genellikle ön planda olduğu, çocuğun kişiliğine saldırıldığı, disiplinin öfkeyle uygulandığı, ergenin davranışlarının onaylanmadığı durumlarda ergenler kendilerini çevrelerindeki diğer insanlardan daha değersiz görebilmektedirler. Bunun

(28)

sonucunda da çocuklar/ergenler kaygı, güvensizlik, suçlulukla ilgili duyguları hissedebilmekte, aynı zamanda zorlandıkları işlerde ve olaylarda kendilerini geri çekebilmektedirler. Bazen zorluklarla ve engellerle karşılaşmak normal bir yaşamın parçasıdır. Eğer anne-babalar çocuklarını başarısızlık, engellenme ve zorluklar karşısında aşırı korursa, böyle çocuklar/ergenler günlük yaşamda karşılaştıkları sorunlarla başa çıkabilmede sorunlar yaşayabilirler. Dahası böyle ergenler duygusal açıdan aşırı hassas olabilir, bunların engellenme eşikleri düşebilir ve sorumluluk almada isteksiz davranabilirler (Bernard, Ellis ve Terjesen, 2006).

Ergenler amaçlarını, değerlerini ve isteklerini büyük oranda anne-babalarından ve içinde yaşadıkları kültürden edinirler. Bununla birlikte insanlarda aynı zamanda yapılandırmacılık özelliği de vardır. Birey aile ve kültürden öğrendiği mantıkdışı inançları devam ettirme özelliğinde olduğu gibi bu inançları yeniden ele alarak değiştirip, yerlerine mantıklı inançları oluşturabilme becerisine de sahiptir (Ackerman, 1991). Ayrıca çocuklukların bazı mantıkdışı inançları, içinde bulundukları gelişim dönemine tamamen de ters olmayabilir. Bunlara örnek olarak çocukların, çevrelerindeki önemli insanların onayını ve sevgisini almak zorunda olmalarıyla ilgili inançları verilebilir. Bu inançlar gelişim dönemiyle uyumludur, çünkü çocuklar güvende olabilmeleri için ona bakım veren yetişkinlerin koruma ve yakın ilgilerine ihtiyaç duymaktadırlar. Çocukluk döneminde ebeveynlerinden olumsuz düşünceleri alan çocuklar bunları ergenlik ve yetişkinlik dönemlerine taşıyabilmektedirler. Çocukların bu inançları ergenlik ve yetişkinlik dönemine taşınırsa ve devam ederse, bu durum sorun oluşturan bir akılcı olmayan inanca dönüşebilmektedir (Ellis, 2003).

Çocukluk ile ergenlik dönemindeki mantıkdışı inançlar çocuk ve ergenlerin yetişkinlerle olan az veya çok zorunlu bağımlılığından dolayı yetişkinlerin mantıkdışı inançlarından farklılaşabilmektedir. Çocuk ve ergenlerin yetişkinlerle olan mecburi ilişkisinden dolayı yetişkinlerin özellikle de anne babaların çocuk yetiştirme tarzları, duygularını ifade edebilme, sorun çözme becerileri ve mantıkdışı inançlarıyla ilgili araştırmaların yapılması da gerekmektedir (Spencer, 2005).

Marcotte (1996), çocukluk dönemi mantıkdışı inançlarıyla ergenlik dönemi mantıkdışı inançları arasında farklılaşma olduğunu belirtmektedir. Ergenlik döneminde bilişsel gelişimin boyutları çocukluk döneminden daha ileridedir. Mantıkdışı inançlar ergenlik dönemine göre, çocukluk döneminde daha fazladır. Bu yüzden çocukluk döneminden ergenlik dönemine geçişte mantıkdışı inançların düzeyinde normal

(29)

17 şartlarda azalmanın olması beklenmektedir, çünkü ergenlik döneminde bilişsel gelişimde ilerleme olmaktadır. Eğer çocukluk dönemindeki mantıkdışı inançlar, ergenlik döneminde de aynı yoğunlukta devam ederse patolojik durumlarla karşılaşılabilinir.

Ergenlik döneminde birçok mantık dışı inanç oluşabilmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir:

1. Arkadaşlarım beni sevmezse bu çok kötü veya berbat bir şeydir.

2. Hata yapmamalıyım, ama özellikle de insanların yanındayken yapmamalıyım.

3. Mutlu olmamam anne-babamın hatasıdır.

4. Eleştirilmeye dayanamam, tahammül edemem.

5. İstediğim şeylerin yolunda olmaması çok kötü bir şeydir (Waters, 1982 akt;

Bernard, Ellis ve Terjesen, 2006).

Çocuk ve ergenlerle yapılacak çalışmalarda amaç sadece mantıkdışı inançların tespit edilip değiştirilmesi değil aynı zamanda sağlıklı bir kişilik gelişimi için mantıklı inançların bulunması ve desteklenmesi de olmalıdır (Bernard, 2008; Yıkılmaz ve Hamamcı, 2011).

Bundan sonraki bölümde bu araştırmada mantıkdışı inançlarla ilişkisi incelenen bir diğer değişken olan anne baba davranışları hakkında kuramsal bilgiler verilecektir.

2.3. Anne Baba Davranışları

Araştırmacılar ergenlerin mantıkdışı inançlarıyla çalışırken önemli bir faktörün de anne babanın davranışları olduğunu, belirtirler (Çekiç, Akbaş ve Hamamcı, 2016;

Graves 1997; Hamamcı 2009; Joyce 1995, 2006; Nieves 2001). Aynı zamanda anne babanın ergene karşı tavrı, davranışları ergenin kişilik gelişiminde önemli bir yer edinmektedir. Çocuk kendisine karşı yapılan davranışları içselleştirmekte, büyüdükçe, ergenlikte de anne babasından öğrendiği davranışları çevresindeki bireylere yansıtabilmektedir. Aynı zamanda ergenin hayatla ilgili yorum ve algıları da bu davranışlardan etkilenmektedir (Yavuzer, 2005). Bunun yanında ergenin benlik saygısı, özerklik, cinsel kimliği, duygusal ve davranışsal sorunları, okul hayatı, geleceğe yönelik hedefleri gibi önemli birçok alanda yine anne babanın davranışlarının etkisi vardır

(30)

(Claveirole ve Gaughan, 2011). Buradan da ergenin psikolojik gelişiminde anne baba davranışlarının önemli bir yere sahip olduğunu, bu faktörün incelenmesinin gerekli olduğunu söyleyebiliriz.

Anne babanın davranışlarının belirlenmesinde birçok farklı yaklaşım vardır. Bu yaklaşımlardan Baldwin (1948)’e göre anne babalığın temel iki boyutu vardır;

demokratiklik ve kontrol. Demokratik boyutta çocuğun kendisini ifade etmesi, duygularını belirtmesi, aile içi karar alma süreçlerine katılması gibi olumlu anne baba davranışları vardır. Kontrol boyutunda ise çocuğun davranışlarının takip edilip şekillendirilmesiyle ilgili daha çok olumsuz davranışları içeren anne baba davranışları vardır. Buna göre demokratik tutumun sonucunda çocukta benlik saygısının olumlu gelişme göstermesi, kontrol tutumunun sonucunda ise boyun eğme, mağdurluk veya asi davranışların görülmesi beklenebilir. Bunun dışında anne baba davranışlarının sınıflandırılmasında daha birçok farklı yaklaşım da bulunmaktadır (Baumrind,1961;

Whirter ve Acar, 2000; Yavuzer, 2012).

Literatürde anne baba davranışları konusu incelenirken genellikle anne baba davranışları ve anne baba tutumları kavramları kullanılmaktadır. Anne baba tutumları belli başlı olarak 5-6 bölümden oluşmakta ve birçok anne baba davranışı bu bölümlerin içine konulmaktadır (Whirter ve Acar, 2000; Yavuzer, 2012). “Anne baba tutumları”

sınıflamasında anne babanın hangi tutumunun ergende nasıl somut bir etki yaptığını tespit etmek güçleşmektedir, çünkü bu kategoride birçok anne baba davranışı bulunmaktadır. Yani bir anne baba tutumu ergende somut bir davranış yerine birçok davranışa sebep olabilmektedir. Hangi anne baba davranışının ergende hangi etkiyi yaptığının daha net ve somut olarak bilinmesi için anne baba tutumları kavramı yerine anne baba davranışları kavramının kullanılması daha yerinde olacaktır (Sevim, 2014).

Anne baba davranışları genel tipolojik yaklaşım yerine, somut davranışlara göre incelendiğinde bu davranışlar yakınlık veya ilgi, özerkliği teşvik etme, psikolojik kontrol, ergenin davranışlarını sağlıklı sınırlar içinde biçimlendirme gibi kısımlara ayrılabilir (Barber, 1996; Peterson ve Bush, 2015). Buna göre anne baba davranışları genel olarak dört başlık altında incelenebilir:

a) Duyarlı olmak: Duyarlı olmak, anne babanın ergene sıcak, destekleyici ve kabul edici davranması anlamlarına gelmektedir. Duyarlı olma davranışlarının içine dokunmak, sarılmak, öpmek, övmek, onaylamak, cesaretlendirmek ve birlikte olumlu vakit geçirmek v.b davranışlar girmektedir. Duyarlı olmak ergen ve

(31)

19 ebeveyni arasındaki yakın ilişkileri destekler. Duyarlı olma davranışıyla yetişen ergenler daha sosyal olmakta, kimlik gelişimleri daha sağlıklı olmakta ve insanlar arası ilişkilerde daha uyumlu olmaktadırlar. Ayrıca böyle ergenlerin benlik saygıları daha yüksektir. Duyarlı olmak ergende hem anne babaya sağlıklı bağlılığı artırmaktadır (Barber, 1996).

b) Davranışsal denetim: Ergenin davranışları için sağlıklı sınırlar belirlemek, takip etmek, gerektiğinde sağlıklı şekilde müdahale etmek anlamına gelir. Burada ergenin psikolojik gelişimine olumsuz bir müdahale yoktur. Ergenin olumlu davranışlar kazanması, ergenin olumsuz davranışları olduğunda iletişim kanallarını kullanarak düzenleme vardır. Bu şekilde ergenin sağlıklı gelişmesi desteklenmiş olur (Barber, 1996).

c) Psikolojik kontrol: Ergenin düşünce süreçlerini, kendisini ifade etmesini, duygularını ve anne babasına bağlanmasını olumsuz etkileyen davranışlardır.

Burada ergenin davranışlarına sınırlandırma getirirken yanlış şekilde davranma vardır. Bu da ergenin psikolojik açıdan sağlıklı gelişmesini olumsuz etkiler.

Aşırı müdahaleci-karışan, suçlayan, olumsuz değerlendirmede bulunan tutumlar bu kapsama girmektedir. Bu şekilde davranmak sağlıklı bir davranış değildir (Soenens ve Vansteenkiste, 2010).

d) Özerklik desteği: Bu ebeveyn davranışında ergene baskı yapılmaz, demokratik tutum vardır, kendisini ifade etmesi, bireyselliğini yaşaması için ergen cesaretlendirilir. Özerklik desteği, benlik saygısının ve özgüvenin yüksek olmasına katkı sağlar, duyguların sağlıklı ifade edilmesini destekler ve teşvik eder (Peterson ve Bush, 2015).

Anne baba ergen ilişkisinde algılanan anne baba davranışlarının önemli yeri vardır. Bununla birlikte algılanan anne baba davranışlarıyla (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol ve özerklik desteği) ilişkili olan temel iki faktöre de bakmakta fayda vardır. Bunlar, anne baba tutumları ve ADDT’ye göre ergenlerde mantıkdışı inançların oluşmasına neden olan anne baba davranışlarıdır. Çünkü bu iki faktörle algılanan anne baba davranışları arasında bazı benzerlikler bulunmaktadır.

Anne baba tutumları aşırı hoşgörülü, otoriter, aşırı koruyucu, tutarsız ve demokratik şeklinde açıklanabilir (Whirter ve Acar, 2000; Yavuzer, 2012). Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi’ye göre aşırı hoşgörülü, otoriter, katı kuralları olan, disiplinin öfkeyle uygulandığı, ergenin yaptığı yanlışların daha ön planda olması nedeniyle benlik

(32)

saygısının zedelendiği anne baba davranışları, ergenlerde mantıkdışı inançların oluşmasına veya gelişmesine neden olabilmektedir (Bernard, Ellis ve Terjesen, 2006;

Huck, 1967. akt. Joyce, 2006). Bu anlamda mantıkdışı inançların oluşmasına algılanan anne baba davranışlarından genel olarak psikolojik kontrolün neden olabileceği şeklinde yorum yapılabilir. Çünkü psikolojik kontrol çocuğun sağlıklı kişilik gelişimini desteklemeyen, sürekli baskı altında olması, suçlanması, onaylanmaması ve aşırı müdahale edilmesi gibi tavırları içeren anne baba davranışlarıdır (Bayers, Soenens, Vansteenkiste, Luyckx ve Duriez, 2013; Kunz, 2013; Silk, Morris, Kanaya, Steinberg, 2003; Soenens ve Vansteenkiste, 2010). Otoriter (Yavuzer, 2012) anne baba tutumunun da psikolojik kontrol ile benzerlik gösterdiği söylenebilir. Araştırmacılara göre duyarlılık, davranışsal denetim ve özerklik desteği ergenin sağlıklı kişilik gelişimini destekleyen, özerkliğin teşvik edildiği, güvenli sınırların olduğu, çocuğun duygularının ifade edilmesini sağlayan, özgüveni destekleyen anne baba davranışlarıdır (Aksoy, Kahraman ve Kılıç, 2008; Barber, 1996; Peterson ve Bush, 2015; Sevim, 2014; Soenens ve Vansteenkiste, 2010). Duyarlılık, anne babanın ergenle yakın ve sıcak ilişki tarzı kurması anlamına geldiğinden, oluşan bu yakınlıktan ergenin anne babasının düşünce yapısından, varsa mantıkdışı inançlarından farkına varmadan etkilenme ihtimali olabilir.

Çünkü ergenlerin mantıkdışı inançlarının oluşumunda anne baba davranışlarının da etkisi vardır (Bernard, Ellis ve Terjesen, 2006). Aynı zamanda bazen davranışsal denetim uygun düzeyde yapılmazsa ergen için aşırı denetlenme şeklinde algılanabilir ve olumsuz sonuçlar verebilir (Karademir, 2016). Bu yüzden davranışsal denetimde anne babanın davranışsal denetimden neyi anladığı ve hangi iletişim yollarını kullandığına bakmakta fayda olacağı söylenebilir. Öte yandan anne baba davranışlarından özerklik desteğinin birçok yönden anne baba tutumlarından demokratik tutumla benzerlik gösterdiği söylenebilir. Çünkü demokratik tutumun (Yavuzer, 2012) içerisinde anne babanın çocukla/ergenle yakından ilgilenmesi, birlikte vakit geçirmesi gibi davranışlar(duyarlı olmak) olduğu gibi gerektiğinde sağlıklı sınırlar çizmesi, olumlu davranışlar kazandırması(davranışsal denetim) için de teşvik vardır. Bunun yanında ergen kendi başına sağlıklı kararlar vermesi ve sorumluluklarını yüklenmesi için cesaretlendirilir. Bu şekilde ergenin benliğinin sağlıklı gelişmesine ve özerkliğine destek verilmiş olunur. Bu yüzden demokratik tutumun içerisinde duyarlılık ve davranışsal denetimin payı olmasına rağmen özerklik desteğinin payının daha çok olduğu söylenebilir.

(33)

21 Bundan sonraki bölümde araştırmanın konusuyla ilgili olarak mantıkdışı inançlarla yapılan araştırmalar hakkında bilgi verilmiştir.

2.4. İlgili Araştırmalar

Bu bölümde önce Türkiye’de yapılan araştırmalar, sonra da yurt dışında yapılan araştırmalar hakkında bilgi verilmiştir.

2.4.1. Mantıkdışı İnançlar ile İlgili Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar

Altıntaş (2006), lise öğrencilerinin akılcı olmayan inançlarıyla, kişiler arası iletişim becerileri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırma sonuçlarına göre kız öğrencilerin akılcı olmayan inançları erkeklerinkinden daha yüksek bulunmuştur.

Annesinin eğitim durumu ilkokul, ortaokul ve lise olan ergenlerin akılcı olmayan inançları, üniversite mezunu olan ergenlerden daha yüksek bulunmuştur.

Çivitci (2006a), ergenlerdeki mantıkdışı inançları anne-babanın eğitim durumuna, algılanan anne baba tutumlarına, algılanan akademik başarıya, kardeş sayısına, yaş, sınıf, cinsiyet, annenin çalışma durumu, ailenin yapısını göre incelemiştir.

Araştırmanın sonuçlarına göre, erkeklerin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları kızlardan daha yüksek bulunmuştur. Algılana ders başarısında, rahatlık talebiyle ilgili mantıkdışı inançlar, “başarısızım” diyen öğrencilerde “kısmen başarılıyım” diyen öğrencilerden, “kısmen başarılıyım” diyen öğrencilerde ise “başarılıyım” diyen öğrencilerden daha yüksek bulunmuştur. Annenin eğitim durumuyla ilgili olarak, annesi okuryazar ve da ilkokul mezunu olan öğrencilerin başarı talepleri, annesi lise mezunu olanlardan yüksek bulunmuştur. Babası okuryazar ya da ilkokul mezunu olan öğrencilerin başarı talepleri, lise ve üniversite mezunu olanlardan yüksek çıkarken, babası ortaokul mezunu olanların başarı talepleri üniversite mezunu olanlardan daha yüksek bulunmuştur. Algılanan anne tutumunda annesini baskıcı-otoriter ile ilgisiz olarak gören öğrencilerin rahatlık talepleri, hoşgörülü görenlerden daha yüksek çıkmıştır. Algılanan baba tutumunda babasını baskıcı-otoriter olarak algılayan öğrencilerin rahatlık talepleri, hoşgörülü olarak gören öğrencilerden daha yüksek bulunmuştur. Diğer değişkenler ile başarı, rahatlık ve saygı talepleri arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

(34)

Mantıkdışı inançlarla ilgili değişkenlerin araştırıldığı diğer bir çalışmada (Çivitci, 2006b) 11-13 yaş arasındaki ergenlerin mantıkdışı inançları ve sürekli kaygıları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın sonucuna göre erkeklerde başarı talebi arttıkça sürekli kaygının arttığı bulunmuştur. Hem kızlarda hem de erkeklerde rahatlık talebi arttıkça sürekli kaygının arttığı bulunmuştur.

Çivitci (2007), yapmış olduğu başka bir araştırmada, ergenlerin mantıkdışı inançları ile denetim odağı ve cinsiyetleri arasındaki ilişkilerini incelemiştir.

Araştırmanın sonucuna göre ergenlerin mantıkdışı inançlarının içten veya dıştan denetimli olmaları ve cinsiyetlerine göre değiştiği bulunmuştur. Buna göre ergenlik dönemindeki öğrencilerin denetim odağı, aile ilişkileri, akran ilişkileri, batıl inanç ve kader alt boyutlarından oluşmaktadır. Bu alt boyutlar da içten veya dıştan olmalarına göre değişmektedir. Aile ilişkileri ve akran ilişkileri boyutlarında, dıştan denetimli olan ergenlerin rahatlık talebi, içten denetimlilerden daha yüksek bulunmuştur. Akran ilişkileri alt boyutuna göre ise içten denetimli olan öğrenciler dıştan denetimli olan öğrencilerden daha fazla başarı ve saygı talepleriyle ilgili mantıkdışı inançlara sahiptirler. Denetim odağının batıl inanç ve kader alt boyutlarında kızların rahatlık talebiyle ilgili mantıkdışı inançları, erkelerden daha yüksek bulunmuştur.

Mantıkdışı inançlarla ilişkisi araştırılan bir başka değişken algılanan sosyal beceridir. Çivitci ve Çivitci (2009), 6 ve 7. sınıfta eğitim gören öğrencilerle yaptıkları araştırma sonucuna göre, öğrencilerde rahatlık talebi arttıkça algılanan sosyal beceri düzeyinin azaldığını bulmuşlardır. Erkek öğrencilerin başarı ve rahatlık talepleriyle ilgili mantıkdışı inançları kız öğrencilerinkinden daha yüksek bulunmuştur.

Çivitci (2009b), ilk ergenlikte, mantıkdışı inançlarla yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Yaşam doyumu; genel, arkadaş, okul, yaşanılan çevre, aile ve benlik alt boyutlarından oluşmaktadır. Araştırmanın sonuçlarına göre rahatlık talebi düzeyi ararken yaşam doyumu düzeyinin azaldığı bulunmuştur( benlik doyumu dışında). Başarı talebi düzeyi artarken aile doyumunun da arttığı bulunmuştur.

Araştırmanın bir diğer sonucuna göre ise saygı talebi düzeyi artarken benlik doyumu düzeyinin de arttığı bulunmuştur.

Akılcı olmayan inançlarla ilgili yapılan başka bir araştırmada ergenlerin akılcı olmayan inançları ile depresyon, umutsuzluk düzeyleri ve algıladıkları akademik başarı arasındaki ilişkiler incelenmiştir (Göller, 2010). Araştırma sonuçlarına göre mantıkdışı

(35)

23 inançların boyutları olan onay ihtiyacı, yüksek beklentiler, suçlama eğilimi, aşırı kaygı, bağımlı olma, çaresizlik ve mükemmeliyetçilik düzeyleri artarken depresyonun düzeyinde de artış olduğu bulunmuştur. Araştırmanın başka bir sonucuna göre mantıkdışı inançların alt boyutları olan onay ihtiyacı, yüksek beklentiler, suçlama eğilimi, aşırı kaygı, bağımlı olma, çaresizlik ve mükemmeliyetçilik düzeyleri artarken depresyonun alt boyutu olan umutsuzluk düzeyinin de arttığı bulunmuştur. Ergenlerin mantıkdışı inançları arttıkça algıladıkları ders başarısının düştüğü bulunmuştur.

Cinsiyete göre ise kız öğrencilerin mantıkdışı toplam puanları erkeklerinkinden daha yüksek bulunmuştur. Sınıf düzeyine göre 9. Sınıf öğrencilerinin ölçek tüm alt boyutlarında, 11. Sınıflardan daha yüksek akılcı olmayan inançlara sahip olduğu bulunmuştur. Yaşanılan sosyo-kültürel çevreye göre akıldışı inançlara bakıldığında, kentte yaşayan öğrencilerin, köyde yaşayan öğrencilere göre, ölçeğin alt boyutu olan mükemmeliyetçilikle ilgili düzeyleri daha yüksek bulunmuştur.

Kızılyar (2010), ilköğretim 7. ve 8. Sınıf öğrencilerinin empatik eğilim düzeylerini, denetim odağı boyutlarına ve akılcı olmayan inançlarına göre incelemiştir.

Araştırma sonuçlarına göre empati düzeyi düşük olan öğrencilerin başarı ve rahatlık talebiyle ilgili akılcı olmayan inançlarının daha fazla olduğu belirlenmiştir. Bir diğer sonuca göre ise kendilerini empatik olarak algılayan öğrencilerin saygı talebiyle akılcı olmayan inançlarının yüksek olduğu belirlenmiştir.

Kılıçarslan ve Atıcı (2010), 7 ve 8. Sınıfa giden öğrenciyle yaptıkları bir araştırmada akılcı olmayan inançlarla saldırganlık arasındaki ilişkiyi incelemiştir.

Araştırmanın sonucunda başarı, rahatlık ve saygıya ilişkin akılcı olmayan inançlar arttıkça saldırganlık eğilimi de arttığı bulunmuştur.

Güler ve Çakır (2013), lise son sınıf öğrencilerinin sınav kaygısını yordayan değişkenleri araştırmışlardır. Araştırma sonuçlarına göre sınav kaygısının toplam, kuruntu ve duyuşsallık boyutlarının en büyük yordayıcısının akılcı olmayan inançlar olduğu bulunmuştur. Yani akılcı olmayan inançları yüksek olan öğrencilerin, sınav kaygılarının toplam, kuruntu ve duyuşsallık boyutlarının da yüksek olduğu bulunmuştur.

Mantıkdışı inançları etkileyen faktörlerin tespitiyle ilgili lise öğrencileriyle yapılan bir araştırmada (Kartol, 2013), bunların bazı sosyo demografik değişkenler ve duygusal zekâyla ilişkisine bakılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre göre akılcı

Referanslar

Benzer Belgeler

Aile içi şiddet aile üyelerinden birinin diğerini duygusal, fiziksel ve cinsel istismara maruz bırakması, sosyal olarak dışlaması ve maddi yoksun bırakması gibi davranışları

Tüm inmeli hastaları değerlendirdiğimizde, PUKİ alt bileşenleri olan subjektif uyku kalitesi, uyku süresi (gecelik uyku saati), alışılmış uyku etkinliği (yatakta geçen

[13] Bu hizmetin dünyada farklı ülkelerde farklı şekillerde sunulduğu dikkate alın- dığında ülkemizdeki 1947 yılında genel tıp ala- nında ilk uzmanlık

Araştırmanın temel amacı çerçevesinde; anne baba ve öğretmenden al- gılanan duygusal istismarın yordayıcılık gücünün belirlenmesi için yapılan aşamalı

Anne-baba eğitimi programlarının amacı, anne-babaların öz-güvenini güçlendirmek ve küçük çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimini teşvik

Gerilim romanlarını seven okurlar için önereceğimiz bir kitap var bu ay elimizde: Bu türün başarılı yazarla­ rından ve pek çok yapıtı best seller olan

Aylık mali destek ödemesi, aylık yükümlülüklerinizi tam olarak yerine getirmeniz, başvuru kriterlerini devam ettirmeniz ve herhangi bir usulsüzlük olmaması halinde

– Korku kültürü İÇİNDE NE İNSAN NE ANNE NE KADIN olmak bir önem taşımaz...