• Sonuç bulunamadı

Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Saygı Talebi Puanlarının

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.1. Bulgular

4.1.3. Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Puanlarının Yordanmasına İlişkin

4.1.3.4. Mantıkdışı İnançlar Ölçeği Saygı Talebi Puanlarının

Ergenlerin saygı talepleriyle ilgili mantıkdışı inançlarını, anne ve baba davranışlarının (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol, özerklik desteği) birlikte yordama durumuyla ilgili standart çoklu doğrusal regresyon analizi sonuçları Çizelge 9 ’da sunulmuştur.

Çizelge 9

Saygı Talebinin Yordanan Değişken Olarak Ele Alındığı Standart Çoklu Regresyon Analizi Sonuçları

Değişken β t p R² ΔR² ΔF

Sabit 6.637 .000 .025 -.012 .667

Anne duyarlılık .027 .296 .768

Anne davranışsal denetim .040 .400 .690 Anne psikolojik kontrol .044 .467 .641 Anne özerklik desteği .101 1.011 .313

Baba duyarlılık .085 .915 .361

Baba davranışsal denetim -.018 -.175 .862 Baba psikolojik kontrol .089 .960 .338 Baba özerklik desteği -.051 -.505 .614 p>.05

Çizelge 9’da yer alan sonuçlar incelendiğinde anne ve baba davranışları (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol, özerklik desteği) ergenlerin saygı talebi puanlarıyla ile anlamlı bir ilişki vermemiştir, R2= .025. ΔR²= -.012. p>.05. Yani algılanan anne ve baba davranışları saygı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları yordayacak değişkenler değillerdir.

43 4.2. Yorumlar

Bu bölümde yapılan analizler sonucunda elde edilen bulgular ilgili alanyazınla ilişkilendirilerek yorumlanmıştır.

4.2.1. Mantıkdışı İnançların Cinsiyete Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığının Yorumlanması

Araştırmada bir alt amaç olarak mantıkdışı inançların, cinsiyet değişkenine göre farklılaşma durumu incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre ergenlerin mantıkdışı inançlarının cinsiyetlerine göre, başarı talebi boyutunda farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre, kızların başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançlarının, erkeklerinkinden daha yüksek olduğu bulunmuştur. Alanyazında yapılan birçok araştırma sonucuna göre de kızların mantıkdışı inançlarının erkeklerinkinden daha yüksek olduğu kanıtlanmıştır (Altıntaş, 2006; Çivitci, 2007; Göller, 2010; Küçük ve arkadaşları, 2016). Bu yüzden yapılan araştırma sonucunun literatürle tutarlı olduğu görülmektedir. Yapılan araştırmalarda kızların mantıkdışı inancının yüksek olmasında, ergenliğe erken girmeleri, olgunlaşmaları, kızların ergenlikte arkadaşlık ilişkilerine erkeklerden daha çok önem vermesi ve toplumsal cinsiyet rollerinin etkisi olduğunu belirtilmektedir (Altıntaş, 2006; Çivitci ve Çivitci, 2009). Bu sonuçlar aile ve toplumda hâkim olan geleneksel (ataerkil) kültürün ergenlik dönemindeki kızlardan daha olgun hareketler beklediği, kızları daha çok kısıtladığı ve onlardan daha yüksek beklentiler, başarılar içerisine girilebildiği şeklinde yorumlanabilir. Bütün bunlar ergen kızların ailenin, çevrenin onayını alabilmek için, onların belirlediği ve istediği şeylerde başarılı olmayla ilgili mantıkdışı inanç geliştirmelerine neden olabilir. Bunların yanında kızların ergenlikte arkadaş ilişkilerine daha çok önem vermesi, arkadaşları tarafından kabul edilmesi, arkadaşlık ilişkilerinde herhangi bir sorunla karşılaşmayı çok büyük sorun olarak görmeye meyilli olup mutlaka başarılı olmaya odaklanmak istemeleri sonucunda da başarılı talebiyle ilgili mantıkdışı inançlar geliştirebilecekleri şeklinde yorumlanabilir. .

Bununla birlikte alanyazınında yapılan başka araştırmalarda, erkeklerin mantıkdışı inançlarının kızlarınkinden daha yüksek olduğuyla ilgili araştırma sonuçları da bulunurken (Çivitci, 2006a; Çivitci ve Çivitci, 2009), bazı araştırmalarda ise

mantıkdışı inançların cinsiyete göre farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır (Kartol, 2013;

Marcotte, 1996).

Literatürde farklı sonuçlar elde edilmiş olmasının, kızların ergenlik çağına daha erken girmesi, toplumun cinsiyet rollerine atfettiği inanç, sosyal ilişkiler, ailelerin çocuklara yapmış olduğu kısıtlama ve sosyo ekonomik gibi birçok faktörden kaynaklanabileceği düşünülmektedir.

4.2.2. Mantıkdışı İnançların Algılanan Ders Başarısına Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığının Yorumlanması

Araştırmanın diğer bulgusuna göre ergenlerin mantıkdışı inançları algılanan ders başarısına göre farklılaşmamıştır. Araştırma grubunda ders başarısının tespiti için, öğrencilere ders başarılarında kendilerini nasıl algıladıkları sorulmuştur. Soruların yanıtları başarılıyım, orta düzeyde başarılıyım ve başarısızım olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Yanıt verilirken “başarısızım” yanıtını işaretleyen hiçbir öğrenci olmamıştır. Alanyazında mantıkdışı inançların, algılanan ders başarısına göre değişmediğiyle ilgili çok az araştırma vardır (Orman, 1986). Algılanan ders başarısı düştükçe öğrencilerde kaygı durumu da yükselmektedir (Sekmenli, 2000). Dryden (2009b), da mantıkdışı inançlarla kaygının yakın bir ilişkisinin olduğunu belirtmiştir.

Bununla birlikte kaygının aile, arkadaş çevresi, okul ve bireysel birçok sebebinin bulunması (Kennerley, 2009), algılanan ders başarısı ile mantıkdışı inançlar arasında yakın bir ilişkinin olmamasının nedenlerinden birisi olarak görülebilir. Sapp (1995), derslerinde başarı düzeyi düşük öğrencilerin, yaşamın kendileri için kolay olması ve istedikleri her şeyi hemen gerçekleştirmeleri gerektiğiyle ilgili mantıkdışı inançlarının olduğunu belirtmektedir. Ders başarısında mantıkdışı inançlar tek belirleyici faktör değildir. Ders başarısında etkili çalışma yöntemlerinin de önemli bir faktör olduğu bilinmektedir (Baltaş, 2016; Yavuzer,2012). Bu sonuçlar algılanan ders başarısının mantıkdışı inançlara göre değişmeyeceği şeklinde yorumlanabilir. Çünkü ders başarısını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır ve bunları dikkate almadan yapılacak yorumlarda hata yapılabilir.

Bununla birlikte bazı araştırmalara göre ise mantıkdışı inanç düzeyi yüksek çıkan öğrencilerin, ders başarıları düşük bulunmuştur. Yani mantıkdışı inanç düzeyi arttıkça ders başarısı azalmaktadır (Çivitçi, 2006a; Fasciani, 2015; Göller, 2010; Hamidi

45 ve Hosseini, 2010). Buradan ders başarısızlığı durumunda bazı mantıkdışı inançların oluşabileceği de söylenebilir. Aynı zamanda mantıkdışı inançların fazla olması kişinin güdülenmesinin azalmasına ve ders başarısının düşmesine de neden olabilir.

Öte yandan araştırmada mantıkdışı inançlarla başarı durumu arasındaki ilişkinin incelenebilmesi için kendisini “başarısız olarak algılayan” grubun da olması gerekmekteydi. Bu açıdan bakıldığında kendisini başarısız olarak algılayan bir grubun olmaması, mantıkdışı inançlar ile algılanan ders başarısı arasındaki ilişkinin tam olarak tespit edilmesinde güçlükler çıkarmaktadır. Araştırma sonucu incelenirken bu konunun da dikkate alınmasında fayda vardır. Çünkü kendisini derslerinde başarısız olarak algılayan öğrenciler ile mantıkdışı inançları arasındaki ilişkiye bakılamamıştır.

Araştırmada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da ders başarısında ölçüt olarak öğrencilerin algılarının alınmasıdır. Öğrencilerin ders başarısızlığı durumunda bunu kabul etmeleri ve ben başarısızım diyebilmeleri her zaman kolay olmayabilmektedir (Jongsma, Peterson, Mclnnis ve Bruce, 2017). Aslında birçok insan için de bazen hatalarını, başarısızlıklarını kabul etmek kolay olamayabilmektedir (Egan, 2011). Bu yüzden de araştırma sonucu incelenirken bu konuya da dikkat edilmesinde fayda vardır.

Öğrencilerin başarısızlıklarını kabul etmek istememe ihtimali de bulunabilmektedir.

Sonuçta, araştırmalarda farklı sonuçlar çıkmasının, ders başarısını etkileyen başka faktörlerin olması, mantıkdışı inancın düzeyinin araştırmalarda farklılaşabilmesi, mantıkdışı inancın sonucunda oluşabilmesi muhtemel kaygının düzeyi, ders başarısı düşük öğrencilerle yapılan çalışmaların az olması ve ders başarısının algılara göre ölçüt alınması gibi birçok faktörlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.

4.2.3. Başarı Talebiyle İlgili Mantıkdışı İnançların Yordanmasına İlişkin Bulguların Yorumlanması

Araştırmada mantıkdışı inançların alt boyutlarından olan başarı talebinin, anne baba davranışları (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol ve özerklik desteği) tarafından yordanıp yordanmadığına bakılmıştır. Regresyon analizi sonucuna göre başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançlar, anne ve baba davranışlarıyla anlamlı bir ilişki vermiştir.

Araştırmanın en önemli sonucuna göre ergenlerin başarı talebinin, babadan algılanan özerklik desteği tarafından anlamlı olarak olumsuz yönde yordandığı tespit edilmiştir. Yani babadan algılanan özerklik desteğiyle ilgili davranışlar arttıkça, ergenlerin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inanç düzeyinde azalma görülmüştür.

Bununla ilgili olarak literatüre bakıldığında, özerklik desteğini içeren anne baba tutumlarından demokratik anne baba tutumlularıyla yetişen ergenlerin, başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançlarının düşük olduğu kanıtlanmıştır (Coşkun, 2017). Özerklik, ergenlik döneminde kazanılması gereken önemli bir gelişim görevidir. Çünkü özerkliği desteklenen ergenin özgüveni daha yüksek olur, sorun çözme becerisi daha iyidir ve sorumluluklarını daha çok bilir (Özdemir ve Çok, 2011). Başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançlara sahip ergenlerin zorluklara, sorunlara karşı başarısızlık durumlarında tahammül eşikleri düşük olabilmektedir. Çünkü başarı talebi mutlaklık, zorunluluk içeren başarılı olmaya dayalı mantıkdışı inançlarını içermektedir (Çivitci, 2006c). Bernard (2011), özerklik davranışını içerisinde barındıran, ergenin duygularını ifade etmesini sağlayan ve özgüvenli yetiştirilmesine olanak sağlayan anne baba davranışlarının, ergenlerin mantıklı inançlarının daha da güçlenmesine katkı sağlayacağını belirtmektedir. Böyle tutumlarla yetişen ergenlerde zorunluluklara dayalı, olmazsa olmaz olarak görülen başarılı olmaya dayalı inançların daha az olması beklenen bir durumdur. Özerkliğin diğer bir boyutunda suçlanmamak ve bireyselliğin desteklenmesi vardır (Musaağaoğlu ve Güre, 2005). Bernard, Ellis ve Terjesen (2006), Joyce (2006), suçlanmayan, anne babası tarafından bireyselliği desteklenen ergenlerin daha esnek düşünme biçimine sahip olacağını, dolayısıyla hayatta mutlaka başarılı olmaya dayalı inançlarının daha az olacağı, belirtirler. Buradan da yine özerkliğin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları azaltacağı söylenebilir. Sonuç olarak, babadan algılanan özerkliğin ergenlerin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları azaltacağıyla ilgili araştırmanın bulgusu, görüldüğü üzere literatürle uyumlu görülmektedir. Başarı talebinin, özerklik desteği içeren baba davranışları tarafından arttırıldığını gösteren herhangi bir araştırma sonucuna rastlanılmamıştır. Bu sonuçlar, ergenlerin daha akılcı düşünebilmeleri, başarı durumunu olduğu gibi başarısızlık durumunu da kabul edip kendi kişiliklerinin bir parçası olarak görmeleri, başarısızlıklar veya zorluklar karşısında daha etkili ve mantıklı çözüm yolları bulmaları için onlara babaları tarafından özerklik desteğinin verilmesinin gerektiği şeklinde yorumlanabilir. Burada sadece babadan algılanan özerklik desteğinin başarı talebi üzerindeki etkisiyle ilgili bir çıkarımda

47 bulunurken anneden algılanan özerklik desteğinin başarı talebi üzerindeki etkisiyle ilgili bir çıkarımda bulunmadık. Çünkü bu araştırmanın sonuçlarına göre sadece babadan algılanan özerklik desteği başarı talebini anlamlı yordamış, ama anneden algılanan özerklik desteği başarı talebini anlamlı yordamamıştır. Bununla birlikte bizzat özerklik desteğiyle başarı talebi arasındaki ilişkinin incelenmesiyle ilgili yapılan bu araştırmanın sonucu dışında bir araştırmanın olmamasından dolayı ve de aralarındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması için daha çok araştırmaya ihtiyaç duyulduğu şeklinde bir yorumda da bulunulabilir.

Araştırmanın ikinci önemli sonucuna göre, ergenlerin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançlarının, babadan algılanan psikolojik kontrol tarafından anlamlı olarak yordandığı görülmüştür. Yani babadan algılanan psikolojik kontrol arttıkça, ergenlerin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inanç düzeyinde artma görülmüştür. Literatüre bakıldığında başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançların oluşmasına etki eden psikolojik kontrolü içeren baskıcı, suçlayıcı, aşırı disiplin içeren anne baba davranışları (Bernard, Ellis ve Terjesen, 2006; Huck, 1967. akt. Joyce, 2006) arasında bir benzerlik vardır.

Çünkü böyle davranışlarla yetişen bir ergenin küçük bir başarısızlık durumunda tahammül eşiğinin çok az olacağı, çözmekte zorluk çektiği problemler karşısında kendisini baskı altında hissederek daha da zorlanacağı beklenebilmektedir. Bütün bunlar başarılı olmaya dayalı mantıkdışı inancın belirtileridir (Çivitci, 2006c). Coşkun (2017), da yapmış olduğu bir araştırmada otoriter anne baba tutumu arttığında başarılı olmaya dayalı mantıkdışı inançların arttığını kanıtlanmıştır. Aynı zamanda yapılan araştırmalarda psikolojik kontrolün ergenlerde uyum sorunlarına (Kunz, 2013) ve ergenlerin depresyona daha meyilli olmasına sebep olacağı (Barber, 1996; Bayers, Soenens, Vansteenkiste, Luyckx ve Duriez, 2013) ergenlerin sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebileceği (Soenens ve Vansteenkiste, 2010) gibi birçok olumsuz durum bulunmuştur. Bu sorunlara ergenlerin başarılı olmayla ilgili mutlaklık, zorunluluk içeren, olmazsa olmaz olarak görülen mantıkdışı inançları da etki edebilmekte, daha da zorlaştırabilmektedir (Ellis ve Bernard, 2006). Görüldüğü gibi araştırmanın bu sonucu literatürle uyumlu görünmektedir. Psikolojik kontrol içeren baba davranışlarının, ergenlerin başarı talebini azaltacağına ilişkin herhangi bir araştırma sonucuna literatürde rastlanılmamıştır. Bu sonuçlardan babası tarafından psikolojik kontrol davranışlarına maruz kalan ergenlerde farklı şekillerde başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançların oluşma durumu vardır denebilir. Bu mantıkdışı inançlar babanın sözünden çıkmama,

babanın sevgisini, onayını, takdirini kazanmak için derslerde mutlaka başarılı olmak, hayatta başarılı olmak için mutlaka babanın düşündüğü şekilde düşünmek, babanın sürekli ergenin hatalarını ön planda tutması sonucu ergenin de en küçük bir başarısızlık durumuna tahammül edememesi şeklinde oluşabileceği yorum yapılabilir. Burada sadece babadan algılanan psikolojik kontrolün başarı talebi üzerindeki etkisiyle ilgili bir çıkarımda bulunurken anneden algılanan psikolojik kontrolün başarı talebi üzerindeki etkisiyle ilgili bir çıkarımda bulunmadık. Çünkü bu araştırmanın sonuçlarına göre sadece babadan algılanan psikolojik kontrol başarı talebini anlamlı yordamış, ama anneden algılanan psikolojik kontrol başarı talebini anlamlı yordamamıştır. Bununla birlikte bizzat psikolojik kontrol ile başarı talebi arasındaki ilişkinin incelenmesiyle ilgili yapılan bu araştırmanın sonucu dışında bir araştırmanın olmamasından dolayı ve de aralarındaki ilişkinin daha iyi anlaşılabilmesi için daha çok araştırmaya ihtiyaç duyulduğu şeklinde bir yorumda da bulunulabilir.

Araştırmanın diğer başka sonuçlarına göre başarı talebini anne ve baba duyarlılık ile davranışsal denetim anlamlı olarak yordamamıştır. Bu da literatürle uyumlu bir sonuçtur diyebiliriz. Çünkü genellikle duyarlılık ve davranışsal denetim olumlu anne baba davranışları içerisinde yer almaktadır (Barber, 1996; Sevim, 2014).

Aynı zamanda literatürde duyarlılık ve davranışsal denetimin başarı talebini yordamasıyla ilgili herhangi bir araştırma sonucu veya kuramsal bilgiye rastlanılmamıştır. Araştırmanın bir diğer sonucunda birbirinin zıddı olarak adlandırılan psikolojik kontrol ve özerklik desteğinin (Barber, 1996) babadan algılanmasında başarı talebi anlamlı olarak yordanırken, anneden algılanmasında anlamlı bir sonuç çıkmamıştır. Yani anneden algılanan özerklik desteği ve psikolojik kontrol, başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançları anlamlı olarak yordamamıştır. Bu durumun birinci sebebi olarak araştırmaya katılan annelerin çocuk yetiştirme tutumunda ilgisiz tutum sahibi olabilecekleri düşünülebilir. Hem özerklik desteğinde hem de psikolojik kontrolde, çocukla sağlıklı veya sağlıksız yakından bir ilişki mevcuttur (Sevim, 2014).

Çünkü özerklik desteğinde ergenle yakın bir iletişim kurulup, ergenin olumlu benlik gelişimi için desteklenmesi ve ergene görev verilmesi varken (Kunz, 2013), psikolojik kontrolde ise ergenin sağlıklı kişilik gelişimini zedeleyen baskıcı, sınırlayıcı davranışlar vardır, yani olumsuz da olsa bir yakın iletişim vardır (Bayers ve arkadaşları, 2013). Bu durumda araştırmada annelerin ergenlerle yakın bir ilişkide olmayıp, onlara karşı ilgisiz tutum içinde olabileceği yorumu yapılabilir. İkinci sebep olarak da bazı kültürlerde aile

49 içinde annenin değeri ve yeri kadın olması nedeniyle arka planda olabileceğidir.

Kağıtçıbaşı (2007), geleneksel Türk aile yapısında babanın anneye göre evde çok ön planda olduğunu belirtmektedir. Bu ön planda olma aileyle ilgili her kararda belirleyici bir faktördür. Böyle bir ailede annenin yeterince değerli olmadığını, fikrinin sorulmadığını gören bir ergenin, annenin davranış ve düşüncelerinden etkilenmesi beklenmeyebilir. Üçüncü sebep olarak da araştırmaya katılan annenlerin çocuklarıyla istemesine rağmen, onlarla etkili iletişim kuramamaları sonucu, ergen çocuklarının annelerini ve düşüncelerini önemsemedikleri yorumunda bulunulabilir. Etkili iletişim içerisinde ergenin aktif dinlendiği, duygularını ifade etmesinin teşvik edildiği, yani doğru iletişim kanallarının kullanıldığı anne baba davranışları vardır. Bu şekilde ergen de anne babasından iletişim kurmayı öğrenir ve onlara daha da yakın bir ilişki içerisinde olur (Kapçı ve Eşkisu, 2013). Bu yüzden annesiyle etkili iletişimi olmayan bir ergenin başarı talebiyle ilgili mantıkdışı inançlarının, annesinin davranışları tarafından anlamlı olarak yordanamayacağı söylenebilir.

4.2.4. Rahatlık Talebiyle İlgili Mantıkdışı İnançların Yordanmasına İlişkin Bulguların Yorumlanması

Araştırmada mantıkdışı inançların alt boyutlarından olan rahatlık talebinin, anne baba davranışları (duyarlılık, davranışsal denetim, psikolojik kontrol ve özerklik desteği) tarafından yordanıp yordanmadığına bakılmıştır. Regresyon analizi sonucuna göre rahatlık talebi, anne ve baba davranışlarıyla anlamlı bir ilişki vermiştir. Anne baba davranışları rahatlık talebini anlamlı olarak yordamamıştır.

Literatür incelendiğinde olumlu anne baba davranışları içeren davranışlarının (duyarlılık, davranışsal denetim, özerklik desteğiyle ve ilişkili anne baba tutumları) rahatlık talebini yordamasıyla ilgili herhangi bir araştırma sonucuna rastlanılmamıştır.

Duyarlılık (Barber, 1996), anne babanın ergenle yakından ilgilenmesiyle ilgili davranışları içerdiği için, anne babanın davranış veya düşüncelerinden ergenin rahatlıkla ilgili mantıkdışı inanca sahip olma ihtimali olabileceği söylenebilir. Bu mantıkdışı inanç ebeveynin yakın ilgisinden dolayı ergenin yaşamımda hep rahat olmalıyım şeklinde gelişebilir. Güvenli ve sağlıklı sınırlar çizmek anlamlarını içerisinde barındıran davranışsal denetimin aşırı denetlenme şeklinde algılanması sonucu (Karademir, 2016) ergende çok rahat bir yaşamım olmalı, engellenmemeliyim şeklinde rahatlık talebiyle ilgili mantıkdışı inançları gelişebilme ihtimali de vardır. Özerklik desteğinde ise ergenin

özerkliği teşvik edildiği için rahatlık talebi yerine daha mantıklı inançlar geliştirebileceği şeklinde bir yorum yapılabilir. Hem duyarlılık, hem davranışsal denetim hem de özerklik desteğinde yapılan yorumlarda görüldüğü üzere, bu anne baba davranışlarının rahatlık talebini açıklayabileceğiyle ilgili kuramsal bilgi çok azdır ve de bu bilgilerle dolaylı yoldan yorum yapılabilmektedir. Öte yandan mantıkdışı inançlarla ilgili olarak yapılan bu çalışmada, yurt içi ve yurt dışında yapılan çalışmalar bölümlerinde görüldüğü üzere rahatlık talebiyle ilgili mantıkdışı inançlar çok farklı değişkenlerle; ders başarısı, sürekli kaygı, denetim odağı, cinsiyet, sosyal beceri, yaşam doyumu, empati düzeyi, saldırganlık, depresyon gibi ilişkisi olan, etkilenen, yordanan bir değişkendir. Buradan rahatlık talebinin çok farklı değişkenlerle ilişki içerisinde olduğu görülmektedir.

Yapılan bazı araştırma sonuçları da olumlu anne baba davranışları içeren davranışların (duyarlılık, davranışsal denetim, özerklik desteğiyle ve ilişkili anne baba tutumları) rahatlık talebini arttırmadığını kanıtlamıştır. (Bulut, 2016; Coşkun, 2017;

Çivitci, 2006a). Buradan, olumlu anne baba davranışları artarken rahatlık talebinin düştüğünü söyleyebiliriz. Bu araştırma sonuçlarında yordama işlemi olmadığından olumlu anne baba davranışlarının rahatlık talebini yordayabileceğini söylemek aşırı genelleme olup, yanlış çıkarsamalarda bulunmaya neden olabilir.

Sonuç olarak rahatlık talebiyle ilgili mantıkdışı inançların duyarlılık, davranışsal denetim, özerklik desteği tarafından yordanmasıyla ilgili herhangi bir araştırmanın olmadığı, bu konuda kuramsal bilgilerin çok az ve rahatlık talebini yordayan, etkileyen çok fazla değişkenin olduğu görülmüştür. Bunların sonucu olarak rahatlık talebinin olumlu anne baba davranışlar tarafından anlamlı olarak neden yordanmadığı daha iyi anlaşılmış olur.

Araştırmanın diğer bir sonucuna göre psikolojik kontrol, rahatlık talebini anlamlı olarak yordamamıştır. ADDT’ye göre anne baba davranışlarından baskıcı, kısıtlayıcı ve benlik saygısını zedeleyici davranışlar ergenlerde mantıkdışı inançların oluşmasına neden olabilmektedir (Bernard, Ellis ve Terjesen, 2006; Huck, 1967. akt. Joyce, 2006).

Coşkun (2017) ve Çivitci (2006a)’nın yapmış oldukları araştırmalar da psikolojik kontrolle yakından ilişkili olan otoriter anne baba tutumu arttıkça rahatlık talebinin de arttığını kanıtlamıştır. Buna göre anne babası tarafından otoriter, olumsuz davranışlar gösterilen genç, içerisinde bulunduğu ergenlik çağının da etkisi ile daha çok özgür, daha çok rahat olmak istemekte, dolayısıyla rahatlık talebine daha çok sahip olabilmektedir.

51 Araştırmamda da bu sonuç beklenirken, anne ve babadan algılanan psikolojik kontrolün, rahatlık talebini anlamlı yordamadığı bulunmuştur. Bu beklenmeyen sonucun nedeni olarak ergenelerin anne babadan algıladıkları psikolojik kontrolü, içinde yaşadıkları kültürün etkisiyle, normal anne baba davranışı olarak görmeleri şeklinde

51 Araştırmamda da bu sonuç beklenirken, anne ve babadan algılanan psikolojik kontrolün, rahatlık talebini anlamlı yordamadığı bulunmuştur. Bu beklenmeyen sonucun nedeni olarak ergenelerin anne babadan algıladıkları psikolojik kontrolü, içinde yaşadıkları kültürün etkisiyle, normal anne baba davranışı olarak görmeleri şeklinde