• Sonuç bulunamadı

B A T I T R A K Y A M Ü S L Ü M A N T Ü R K A Z I N L I Ğ I N S O R U N L A R I KEMAL KISA CEMİLE YAŞAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "B A T I T R A K Y A M Ü S L Ü M A N T Ü R K A Z I N L I Ğ I N S O R U N L A R I KEMAL KISA CEMİLE YAŞAR"

Copied!
39
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B A T I T R A K Y A M Ü S L Ü M A N

T Ü R K

A Z I N L I Ğ I N

S O R U N L A R I

KEMAL KISA

CEMİLE YAŞAR

editör

BETÜL İBİŞ

RABİA SEZER SENA ÖZKARS

ŞEYMA NUR KÖSE YAĞMUR ARDIÇ

ZEYNEP ERBİR

yazarlar

(2)

İ Ç İ N D E K İ L E R

BATI TRAKYA MÜSLÜMAN TÜRK AZINLIĞIN SORUNLARI

01

07

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA BATI TRAKYA

03

LOZANDA BATI TRAKYA'NIN HUKUKİ DURUMU

16

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN YAŞADIĞI ETNİK SORUNLAR 22

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN İDARİ SORUNLARI 27

BATI TRAKYA MÜSLÜMAN TÜRKLERİNİN EĞİTİM SORUNLARI 32

BATI TRAKYA MÜSLÜMAN TÜRK AZINLIĞININ SİYASAL VE SOSYAL ÖRGÜTLENME SORUNLARI

02

GİRİŞ

37

SONUÇ

(3)

SAYFA 02

GİRİŞ

Batı Trakya, mevcut siyasi konjonktürde Müslüman Türk azınlığa uluslararası hukuk tarafından sağlanan hakların Yunanistan tarafından sürekli olarak ihlal edilmesiyle gündeme gelen bir bölge konumundadır. Söz konusu hukuki ihlaller Batı Trakya Türklerinin siyasi ve sosyal örgütlenme haklarından eğitime; dini ve etnik meselelerden idari alana kadar birçok konuda meydana gelmektedir.

Batı Trakya meselesinde, Lozan ve daha öncesinde imzalanan antlaşmalarla garanti altına alınan Müslüman Türk azınlığın hukuki haklarına yönelik gerçekleştirilen ihlallere bilindiği üzere en sert tepki Türkiye’den

gelmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında bölge üzerindeki birçok haklarını kaybeden Türkiye son yıllarda, Osmanlı coğrafyasında yer alan birçok bölge üzerinde olduğu gibi Batı Trakya bölgesi üzerinde de gerek millet gerekse devlet düzeyinde ilgisini ve farkındalığını arttırmış durumdadır. Avrupa Birliği ise halihazırda üyesi olan Yunanistan’ın söz konusu ihlallerine karşı adeta ‘’üç maymun’u oynamaktadır.

Batı Trakya Türklerinin yaşadığı sorunlar medya organları tarafından gür bir sesle dile getirilmemekte, uluslararası siyasetin gündeminde yeterince yer almamaktadır. Söz konusu sorunların uluslararası camiada

daha fazla gündemde yer alması için devlet nezdinde gerçekleştirilmesi gerekli girişimlerin yanı sıra, akademik alanda yapılacak çalışmalara da ihtiyaç duyulduğu ortadadır.

Elinizdeki rapor tam da bu noktadan hareketle akademik manada en temel bilgilere değinilip meseleye yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla hazırlanmıştır. Birçok üniversiteden öğrenci veya mezun gönüllü

arkadaşlarımızla biraraya gelerek hazırladığımız raporumuzda Batı Trakya Türklerinin yaşadığı sorunların tamamı olmasa da en azından bir kısmına dikkat çekerek söz konusu haksızlıkları dile getirmeyi gaye edindik.

Başta Hasan Özkan hocamız olmak üzere, bizlere bu fırsatı veren RUBASAM ailesine teşekkürü bir borç biliriz.

Raporun ilk kısmında Lozan Antlaşması’nda Batı Trakya’nın hukuki durumu ve Lozan’da yer alan maddelerin pratikte ne ölçüde uygulandığı incelenecek; ardından Lozan öncesinde yani Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde bu meseleyle ilgili olarak imzalanan antlaşmalara değinilerek meseleye tarihsel bir bakış açısı kazandırılması hedeflenecektir. Söz konusu tarihsel bakışın ardından sırasıyla Batı Trakya Müslüman Türklerinin etnik, idari, eğitim, siyasal ve sosyal örgütlenme alanlarında yaşadığı hukuksuzluklar ele alınacaktır.

Sonuç kısmında ise mesele hakkında geleceğe yönelik analizler, mevcut uluslararası siyasi ortamla bağlantılı bir şekilde yapılarak sorunların çözümünde Türkiye’nin rolü tartışılacaktır.

KEMAL KISA

GİRİŞ

(4)

SAYFA 03

LOZAN’DA BATI TRAKYA’NIN HUKUKİ DURUMU

LOZAN’DA BATI TRAKYA’NIN HUKUKİ DURUMU

ÖZET

Osmanlı İmparatorluğu dağıldıktan ve himayesinde bulunan toprakların birçoğunun yönetiminin el değiştirmesinin ardından, geriye birçok ihtilaflı konu kalmıştır. Bunlardan birisi de Türkiye Cumhuriyeti’nin de kurulmasıyla birlikte ortaya çıkan azınlıklar sorunu ve Türkiye toprakları dışında kalan Türk diasporası adına, özellikle Yunanistan himayesine geçen Batı Trakya Türkleri olmuştur. Bu bölgenin hukuki durumunu belirleyen anlaşmalardan biri olan Lozan Barış Antlaşması’nın 37-45 maddeleri Batı Trakya Türk halkının geleceğini belirlemiştir. Bahsi geçen maddelerde Türkiye’deki azınlık hakları niteliğindeki kararlar Yunanistan tarafından da kendi topraklarında bulunan Müslüman azınlığa tanınmıştır. Böylelikle hem Türkiye’de bulunan gayrimüslim ve etnik azınlıkların hem de Yunanistan sınırlarına dahil olan Batı Trakya Türklerinin bu haklardan

yararlanacağını her iki taraf da uluslararası bir antlaşma olan Lozan sayesinde hukuki olarak tanımıştır. Fakat sonrasında Yunanistan tarafı bu hakların kullanılmasına mahal vermeyen uygulamalarda bulunmuş, Türk diasporası göçe zorlanmış ve nüfus mübadelesi kapsamında Türkiye’den Yunanistan’a dönen Rumlar bu bölgeye yerleştirilerek burada Yunan nüfus yoğunluğunun arttırılmasına çalışmıştır. Bu raporda Batı Trakya’nın hukuki durumu Lozan Anlaşması kapsamında değerlendirilecek ve maddelerin içeriği sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Lozan Antlaşması – Batı Trakya – Azınlık hakları

ABSTRACT

After the dissolution of the Ottoman Empire and the change of administration of many of the territories under its auspices, there remained many disputed issues. One of them was the problem of minorities that aged with the establishment of the Republic of Turkey, and Turkish People of Western Thrace, who were especially under the auspices of Greece, on behalf of the Turkish diaspora, which was left out of Turkish territory. Articles 37-45 of the Lausanne Peace Treaty, one of the agreements determining the legal status of this region, determined the future of the Turkish people of Western Thrace. The resolutions on minority rights in Turkey have been recognized by Greece as well as the Muslim minority on its territory. Thus, both the non-Muslim and ethnic minorities in Turkey and the Western Thracian Turks who are involved in the borders of Greece will benefit from these rights, both sides have legally recognized through Lausanne Treaty. However, the Greek side subsequently implemented practices that did not allow these rights to be used, the Turkish diaspora was forced to migrate, and Greeks who returned to Greece from Turkey as part of the population exchange were placed in this region, where they tried to increase Greek population density. In this report, the legal status of Western Thrace will be evaluated under the Lausanne Agreement and the contents of the articles will be presented.

Key Words: Lausanne Treaty – Western Thrace – Minority rights

1.GİRİŞ

Batı Trakya 1364 tarihindeki fethinden 1913 tarihine kadar toplamda 549 yıl Türk yönetiminde kalmıştır ve bu bölge Osmanlı hakimiyetinden çıktığı tarihten bugüne kadar çeşitli devletlerin yönetimi altına girmiştir. Çeşitli antlaşmalara tabii tutulan Batı Trakya Osmanlı’dan sonra Bulgaristan (1913-1919), Müttefik Devletler adına Fransa (1919-1920) ve 1920’den itibaren günümüze gelen süreçte ise Yunanistan kontrolü ve siyasi

otoritesinin altında kalmıştır. Batı Trakya, Lozan Barış Konferansı’nda Osmanlı hakimiyetinden çıkan Balkan topraklarının ve bölgede yabancı hakimiyet altında kalmak zorunda bırakılan Türk nüfusunun haklarını

müzakere etmek üzere Türk Heyeti tarafından temsil edilmiştir.

(5)

SAYFA 04

Bu konferansta Türk tarafı bölgedeki halkın görüş ve onayını almak adına referanduma gidilmesini önermiş ve bu sürece Misak-ı Milli hedeflerini kaynak alarak girmiştir. Ancak, Türk Heyeti bölgede plebisit uygulamasını

gerçekleştirememiş ve Lozan Barış Antlaşması’nda 37-45 maddelerinde geçen azınlık haklarının,

mübadeleden hariç tutulan İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türkleri için geçerli olacağı kısmını kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu raporda Lozan Barış Antlaşması’nda Batı Trakya’nın hukuki durumu ve ilgili maddelerin içeriği analiz edilecektir.

2. Lozan Barış Antlaşması’nda Batı Trakya’nın Hukuki Durumu (37-45 Maddelerin İçeriği)

Türk Heyeti, Batı Trakya’nın nüfus çoğunluğunun Türklere ait olduğundan ve Misak-ı Milli hedeflerinin gerçekleştirilmesine binaen Lozan Barış Konferansı süresince (22-23-24-25 Kasım 1922) Batı Trakya meselesini masaya koymuş olup bölgenin geleceği hakkında halk oyuna gidilmesi gerektiğini iddia etmiştir. 24 Temmuz 1923’te imzalanan antlaşmada Türk Heyeti’nin plebisit formülü önerisi Müttefik ülkeler bloğu tarafından reddedilmiştir. 1902 tarihli Edirne Salnamesi’nden alınan rakamlara göre Meriç’in batısında ve 1913 sınırları içerisinde kalan Mustafa Paşa, Ortaköy, Seymenli ve Dimetoka’da 35.623 Türk ve 34.432 Rum vardır;

Gümülcine, İskeçe, Sofulu ve Dedeağaç’ta ise 127.340 Müslüman’a karşılık sadece 41.799 Rum yaşamaktaydı.[1] Her iki bölgede de Türklerin ezici çoğunlukta olduğunu görmek mümkündür fakat olası bir plebisit durumunda nüfus çoğunluğu belge haline geleceğinden ileride Türkiye’nin burada Batı Trakya’yı kendi topraklarına almak için elinde delil olacağına karar verilip Yunanistan Başbakanı Venizelos tarafından karşı çıkılmıştır. Türk Heyeti bu halk oylamasını Uluslararası hukuka ve Wilson İlkeleri’ne dayandırmaktaydı.[2] Buna karşılık yine de istenilen formül sağlanamamış ve Batı Trakya için hukuki olarak Lozan Barış Antlaşması’nın 37-45 maddeleri kabul edilmek zorunda kalınmıştır. Bu maddeler Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kabul etmek zorunda olduğu azınlık hakları olarak kayda geçmiştir, bu demek oluyor ki aynı hakları Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarına sağlamak durumundadır.[3]

Batı Trakya Türkleri Lozan Barış Antlaşması’yla birlikte azınlık statüsüne düşürülmüştür.[4] Böylelikle bölgede Türklerin çoğunluğunu oluşturduğu yerli halka Yunanistan Hükümeti mübadele ile yurtlarına dönen Rum halkını yerleştirmiştir ki bu da bölgede Rumların sayıca artmasına neden olup Türkler çeşitli baskılara maruz bırakılmıştır. Kimi zorunlu göçe zorlanmış kimi burada kendi dillerini öğrenme hakkından maruz bırakılmıştır. Lozan Barış Antlaşması’nın III. Kısım Azınlıkların Korunması 37-45. Maddeleri gereğince, mübadele dışında tutulan İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türkleri bu maddelerle belirli hakların kendilerine verilmesine tabii olmuşlardır. Bu belirtilen hükümler; 37. Madde ile ‘Les Lois Fondamentales'[5] (temel yasalar) olarak sayılıp hiçbir yönetmelik ve hiçbir yasa ve hiçbir resmi işlem söz konusu hükümlerden üstün sayılmamalı diye belirtilmiştir; 38. Madde ile Türkiye Hükümeti, doğum, milliyet, dil, soy ya da din ayırmadan Türk halkının tümünün yaşam ve özgürlüklerini en geniş biçimde korumayı yükümlenir; Madde 39 ile Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk yurttaşları Müslümanlarla özdeş medeni ve siyasal haklardan yararlanacakları, Türk halkının tümünün din ayrımı yapılmadan yasa önünde eşit olacağı, din, inanç ya da mezhep farkı hiçbir Türk yurttaşının medeni ve siyasal haklardan yararlanmasına ve özellikle genel hizmetlere kabulüne, memurluğa ve yukarı derecelere ulaşmasına, ya da çeşitli meslekleri ve sanatları yapmasına bir engel sayılmayacaktır. Ayrıca 39. Madde ile birlikte azınlıkların kullandığı dil konusunda gerek normal hayatta gerek hakim karşısında serbest oldukları belirtilmiştir; madde 40 ile birlikte Müslüman olmayan azınlıklara ilintili olan Türk yurttaşları hukuk bakımından ve fiilen öteki Türk yurttaşlarına uygulanan işlemlerin ve sağlanan güvencelerin tıpkısından yararlanacaklarına ve özellikle, harcamaları kendilerince yapılmak üzere, her türlü yardım, dinsel ya da sosyal kurumları, her türlü okul ve benzeri öğretim ve eğitim kurumları kurma, yönetme ve denetleme ve buralarda kendi dillerini özgürce kullanma ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma bakımından eşit bir hakka sahip olacakları belirtilmiştir; madde 41’de ise genel öğretim konusunda Türk Hükümeti, Müslüman olmayan yurttaşların önemli bir oranda yerleşmiş oldukları kentler ve kasabalarda, bu Türk yurttaşlarının çocuklarının ilk okullarda kendi dilleriyle öğretim görmelerini sağlamak üzere, gerekli kolaylığı gösterecek, bu hüküm Türk Hükümetinin söz konusu okullarda Türk dilinin öğretilmesini zorunlu kılmasına engel olmayacaktır diye belirtilmiştir.

LOZAN’DA BATI TRAKYA’NIN HUKUKİ DURUMU

(6)

Ayrıca bu kurumlara Belediye yardımlarının ya da burs imkanlarının sağlanmasına ve bunu kurumun yetkili temsilcilerine verilmesine karar verilmiştir; madde 42’de Türkiye Hükümeti Müslüman olmayan azınlıkların aile ya da kişi statüleri konusunda, bu sorunların sözü geçen azınlıkların törelerine göre çözümlenmesine uygun her türlü hükümleri koymayı kabul ettiğini belirtmektedir; madde 43 ile birlikte Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk yurttaşları, inançlarına aykırı ya da dinsel ayinlerini bozucu herhangi bir işlem yapmaya zorlanamayacakları gibi, hafta tatilleri gününde mahkemelerde hazır bulunmaktan ya da herhangi bir yasal işlemin yapılmasından kaçınmaları nedeniyle hiçbir hakları ortadan kaldırılmayacaktır ve bu hüküm söz konusu Türk yurttaşlarının, kamu düzeninin korunması bakımından, öteki tüm Türk yurttaşlarının bağlı olduğu yükümlerden bağışık kılmayacaktır diye belirtilmiştir; madde 44, Türkiye, işbu kesimin yukarıdaki maddelerinin, Türkiye’nin Müslüman olmayan azınlıklarına ilişkin bulunduğu ölçüde, uluslararası toplumu ilgilendirici nitelikte yükümler getirdiğini ve onların Milletler Cemiyetinin güvencesi altına konulmasını kabul eder. İşbu hükümler Milletler Cemiyeti Meclisi’nde çoğunlukta bir karar olmaksızın değiştirilemeyecektir diye belirtilip güvence altına alınmıştır. Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya ve Japonya Milletler Cemiyeti Meclisi’nde işbu maddeler konusunda, yöntemine uygun biçimde, çoğunlukla kabul edilecek olan herhangi bir değişikliği reddetmemeyi bu Antlaşma ile yükümlenmişlerdir; son olarak madde 45 ile birlikte işbu Kesim hükümleri ile Türkiye’nin Müslüman olmayan azınlıkları için tanınan haklar, Yunanistan tarafından da, kendi topraklarında bulunan Müslüman azınlığa tanınmıştır şeklinde belirtilip, bu maddelerin Batı Trakya Türk halkı için de geçerli olduğu Antlaşma’nın taraflarınca tanınmıştır.

Yunanlı idareciler, Lozan Antlaşması’nda ‘‘Türk Azınlık’’ şeklinde bir tanımlama bulunmadığını ve bu sebeple

‘‘etnik kimliğini tanımlama’’ haklarının olmadığını ileri sürmektedirler.[6] Ancak, antlaşmada belirtilen maddelerin Müslüman Azınlık ifadesi kullanılmakta ve buradan kasıt Türk azınlığı olduğu net biçimde anlaşılmaktadır, her ne kadar Yunan hükümeti yaptığı baskı ve zulümlerin haklı çıkarma yolunda böyle bahanelere başvurmuş olsa da Türkiye Cumhuriyeti ve Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayan diğer taraflar tarafından burada kastedilen tanımın Müslüman ve aynı zamanda Türk olduğu açık bir şekilde kabul edilmiştir.

SAYFA 05

LOZAN’DA BATI TRAKYA’NIN HUKUKİ DURUMU

Fotoğraf 1: Har tada Batı Trakya

(7)

SAYFA 06

Hikmet Öksüz, Yirminci Yüzyılda Batı Trakya Türkleri, Serander Yayınları, 2016, s. 38.

Prof. Dr. Mustafa Budak, Dünden Bugüne Batı Trakya Uluslararası Sempozyumu, ‘Osmanlı Belgelerine Göre Mondros’tan Lozan’a Batı Trakya, Türk Ocağı Yayınları, 2014, s. 67.

Zeynep Erbir, “Minorities in Turkey”, Küresel Siyaset, 19 Ekim 2020, (erişim: 20 Ekim 2020), https://www.kureselsiyaset.org/uluslararasi-iliskiler/minorities-in-turkey/

Pervin Chairoula, Balkan Savaşları’ndan Sonra Batı Trakya Türklerinin Sosyo-Kültürel Hayatı ve Eğitim Tarihi, T.C. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı Doktora Tezi, 2018, s. 87.

Lozan Barış Antlaşması Tam Metni, İnönü Vakfı, (erişim: 20 Ekim 2020), https://www.ismetinonu.org.tr/lozan-baris-antlasmasi-tam-metni/

Gönül Gülgezen, Batı

Trakya’da İnsan ve Azınlık Hakları İhlallerinin Ulusal ve Uluslararası Boyutu, 2018, s. 81.

SONUÇ

Batı Trakya hukuki olarak Lozan Barış Antlaşması’nda Türk Heyeti’nin çabalarına rağmen plebisit formülü

uygulamamıştır ve bölgedeki Türk nüfusu azınlık olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte 23 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması Batı Trakya Türk halkına 37-45 maddeler üzerinden bazı haklar tanımıştır ve burada geçerli olan azınlık haklarının emsali Türkiye’de bulunan Rumlar için de geçerli kabul edilmiştir. Bu maddeler içerisinde Batı Trakya Türkleri hukuki olarak azınlık mahiyetinde tanınmış ve Lozan Barış Antlaşması ile Türk Heyeti ilk defa bir Türk topluluğunu sınır dışı bırakmıştır. İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türkleri emsal haklardan yararlanacak, bulundukları bölgelerde din, dil, gelenek ögelerine bağlı özgür bir yaşantı her iki devlet tarafından sağlanmakla yükümlü tutulmuştur. Misak-ı Milli maddelerinin içerisinde geçen Batı Trakya ile ilgili hedefler böylelikle tam manasıyla uygulanamamış ve topraklar Yunanistan’a bırakılmıştır.

ZEYNEP ERBİR

DİPNOTLAR 1.

2.

3.

4.

5.

6.

7.

KAYNAKÇA

Budak, Mustafa. «Osmanlı Belgelerine Göre Mondros'tan Lozan'a Batı Trakya.» Dünden Bugüne Batı Trakya Uluslararası Sempozyumu. İstanbul: Türk Ocağı Yayınları, 2014.

Chairoula, Pervin. «Balkan Savaşları'ndan Sonra Batı Trakya Türklerinin Sosyo-Kültürel Hayatı ve Eğitim Tarihi.» T.C. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı Doktora Tezi. Edirne: Trakya Üniversitesi Yayınları, 2018.

Erbir, Zeynep. Küresel Siyaset. 19 10 2020. https://www.kureselsiyaset.org/uluslararasi-iliskiler/minorities-in- turkey/ (erişildi: 10 20, 2020).

Gülgezen, Gönül. «Batı Trakya'da İnsan ve Azınlık Hakları İhlallerinin Ulusal ve Uluslararası Boyutu.» 2018.

İnönü Vakfı. tarih yok. http://www.ismetinonu.org.tr/lozan-baris-antlasmasi-tam-metni/ (erişildi: 10 20, 2020).

Öksüz, Hikmet. «Yirminci Yüzyılda Batı Trakya Türkleri.» Serander Yayınları, 2016.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı. tarih yok. http://www.mfa.gov.tr/bati-trakya-turk-azinligi.tr.mfa (erişildi:

10 23, 2020).

Fotoğraf 1: https://www.batitrakya.org/bati-trakya/bati-trakya-hukuki-statu/yunan-sevri-10-agustos-1920.html (Erişim Tarihi: 10.11.2020)

LOZAN’DA BATI TRAKYA’NIN HUKUKİ DURUMU

(8)

SAYFA 07

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA

BATI TRAKYA

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA BATI TRAKYA

GİRİŞ

Batı Trakya sorunu, öncelikle Osmanlı devletinin güç kaybetmeye başlaması ile ortaya çıkmıştır. Bilhassa Yunanistan’ın bağımsızlık elde etmesiyle meselenin daha da belirginleştiği görülmüştür. Birinci ve İkinci Balkan Savaşları döneminde ise bölgenin Bulgaristan’ın kontrolünde olması Batı Trakya meselesini tekrar gündeme getirmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Trakya, 1923 Lozan Antlaşması’nın da imzalanması ile birlikte günümüzdeki sınırlarına ulaşmıştır. Batı Trakya halkı, antlaşma öncesinde olduğu gibi antlaşma sonrasında da

“azınlık” olma durumunu korumuştur. Her ne kadar dönemin birkaç antlaşmasında “azınlık hakları” adı altında düzenlemeler yapılsa da, düzenlemelerin sorunlara kalıcı çözüm getirmediği anlaşılmıştır.

Bu çalışmada, Batı Trakya’nın Lozan’dan önce yapılan antlaşmalar ve bu antlaşmalar içerisinde ki Batı Trakya’yı ilgilendiren bazı maddeler hakkında inceleme yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Batı Trakya, antlaşmalar, maddeler, azınlık hakları 1. Batı Trakya Tarihi

M.Ö. VIII. yüzyıl sonlarından ve VII. yüzyıl başlarından sonra, Penilerin, Eski Yunanlıların, Makedonların egemenliği altına giren bölgede, M.Ö. 355 yılına kadar Trakya Krallığı egemen olmuştur. Batı Trakya, Roma ve Bizans İmparatorluklarının hâkimiyeti altına girerek, önce Roma İmparatorluğu’nun, sonra da Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. Osmanlı Devleti, bu toprakları 1354 yılında fethederek sınırları içine katmış ve 559 yıl egemenliği altında bulundurmuştur. Batı Trakya, 1913-1920 yılları arasında bazı devletlerin yönetimi ve egemenliği altında kalmıştır. 1923 yılında Lozan Antlaşması ile Yunanistan’a devredilmiştir.[1]

2. XIX. Yüzyıl’da Batı Trakya ve Azınlıklar Hakkında Yapılan Antlaşmalar

Batı Trakya ile ilgili bu dönemde yapılan faaliyetlere bakıldığında Yunanistan’ın ve Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’nden ayrılması ile elde ettikleri topraklar ve bu topraklarda kalan Müslümanların hakları üzerine bazı antlaşmalar yapıldığı görülmektedir. 1830 Londra Protokolü, 1878 Ayastefanos Antlaşması, 1878 Berlin Antlaşması ve 1881 İstanbul Antlaşması Batı Trakya ve bu topraklarda kalan Müslümanlar hakkında bazı hükümler ve kararlar içermektedir.

2.1. 3 Şubat 1830 Londra Protokolü

3 Şubat 1830 tarihinde İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan Londra Protokolü ile Yunanistan bağımsızlığını ilan etmiştir. Londra Protokolü Yunanistan’ın bağımsızlığını tanıyan bir protokoldür ve Yunanistan toprakları içinde yaşayan Müslümanların haklarını güvence altına alan bir belge niteliğindedir.

Protokolün bazı maddelerine bakıldığında 5. Maddesine göre; “Yunan Hükümeti, Osmanlı Devleti gibi genel bir af ilan edecek ve kendisine karşı çarpışmış olanların mallarından ve mülklerinden yoksun bırakılmamasını ve bu kişilere hiçbir nedenle dokunulmamasını sağlayacaktır.”[2] Yunanistan egemenliği içerisindeki yaşadıkları bölge ve adalarda kalmak isteyen Müslümanlar sahip oldukları mülklerini koruyabilecek ve aileleri ile güvenli bir ortamda yaşamlarını idame ettirebileceklerdir.[3] Bu maddeler ile azınlık konumuna düşen Müslüman Türklerin hakları güvence altına almaya çalışıldığı görülmektedir.

(9)

SAYFA 08

Protokol'ün son maddesi ise protokol hükümlerinin büyük devletlerin temsilcileri tarafından Osmanlı Devleti’ne ve Yunanistan'a bildirileceği kararına bağlanması ile ilgilidir. [4] Bu bildiri Yunanistan Devleti’ne iletilmiş lakin Yunanistan’ın Protokol'deki sınırlar konusunda endişe göstermesinden dolayı büyük devletlerin temsilcileri var olan hükümlerin tartışılamayacağını bildirmesi ile Protokol, 16 Nisan 1830 tarihinde büyük devletler tarafından Yunanistan'a bu belge onaylatılmıştır.[5] Bu protokol Yunanistan sınırları içinde kalan Müslümanların haklarını güvence altına almaya çalışmasından dolayı önemli olduğu anlaşılmaktadır.

2.2. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi)

Batı Trakya sorunu ilk defa 1877-1878 Osmanlı–Rus savaşı sonucu Rusya’nın Batı Trakya’yı işgali ile gündeme gelmiştir. 93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından imzalanan 1878 Ayastefanos ve 1878 Berlin Antlaşmaları ile Doğu Rumeli yeni kurulacak olan Bulgaristan’a bırakılmıştır. 1878- 1920 yılları arasında Batı Trakya halkı, bu bölgede hâkimiyet kurmak isteyen Ruslar, Fransızlar, Bulgarlar ve Yunanlılara karşı direniş göstererek süreç içerisinde dört ayrı hükümet (devlet) ilan etmiştir.[6]1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlangıcında Osmanlı ve Rus askerleri arasındaki çarpışmalar dengeli olarak ilerlemiş ve taraflar birbirlerine net bir üstünlük sağlayamamıştır. Savaş esnasında Osmanlı Ordularında planlama hataları ve iletişimsizlik baş göstermiştir. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı savaşın sonunda Osmanlı Devleti savaşı kaybetmiştir. İmzalanan Ayastefanos Anlaşması’nın Batı Trakya’yı ilgilendiren maddesi ise 6.

maddedir. Bu maddede Osmanlı Devleti’ne vergi ile bağlanan Bulgaristan’dan bahsedilmekteydi.[7]

Osmanlı’nın yenilgisiyle sonuçlanan savaş sonrasında imzalanan Ayastefanos Anlaşması ile Bulgaristan’ın bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkması sağlanmıştır. Bu anlaşmaya dayanarak Rusya’nın ve Bulgaristan’ın Batı Trakya’ya girmesi çalışmalarına karşılık Türkler tarafından direniş hareketi başlatılmıştır. Akabinde “Rodop Türk Mukavemet Hükümeti” kurulmuştur. Kurulan bu hükümetin diplomatik faaliyetleri ile Ayastefanos Antlaşması’nın maddeleri tekrar değerlendirilmeye alınmıştır. Bu faaliyetler sonucunda Berlin Antlaşması ile Batı Trakya yeniden Osmanlı topraklarında yer almıştır ancak bu durum uzun vadeli olmadığından 1886 yılında yeniden Bulgaristan’a devredilmiştir. [8]

2.3. 2 Temmuz 1881 İstanbul Antlaşması

1881 İstanbul Antlaşması azınlık haklarına değinen bir anlaşmadır. 1881 İstanbul Antlaşması’nda değinilen temel hususlar şunlardır; Yunanistan’a katılan bölgede yaşayan Müslümanların gelenekleri, din konusunda saygı, hukuki eşitlik sağlanması gibi hususlar olmuştur. Antlaşmanın 4. maddesine göre Müslümanların sahip oldukları çiftlik, otlak, mera, kışlak, orman, toprak ve diğer taşınmaz malları üzerindeki mülkiyet hakları, özel kişilere veya cemaatlere ait Osmanlı hukukuna dayanan ferman, tapu vb. belgeler geçerli sayılmak koşuluyla koruma altına alınmıştır. Cami, okul gibi kuruluşlara gelirlerini veren vakıf mallarının mülkiyet hakları yine bu madde ile koruma altına alınmıştır.[9]Antlaşmanın 8. maddesinde ise Yunanistan’da yaşayan Müslümanların hukuki özerkliğini tanıyan bir ifade bulunmaktaydı. Yunanistan bu antlaşmada ülkesinde bulunan Müslüman Türklerle birlikte diğer Müslümanlara da bu hakları tanıdığı görülmektedir. [10]

1881 İstanbul Antlaşması sonucunda Yunanistan Devleti’nde yaşayan Müslüman Türklerin; dini özgürlükler, cemaat ve vakıf gibi kuruluşlarda özerklikler ve Yunanistan’ın bu hükümlere engel teşkil etmemesi gibi bazı hakları elde ettikleri görülmektedir. Yunanistan’da yaşayan Müslüman Türklere, Batı Trakya’da bulunan müftülüklerde dini konularda ki meselelerde Osmanlı döneminde olduğu gibi devam etme hakkı da tanındığı anlaşılmaktadır.

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA

BATI TRAKYA

(10)

3. Balkan Savaşları Döneminde Ve Sonrasında Batı Trakya

Balkan Savaşları sonrasında Batı Trakya ve diğer bölgeler hakkında bazı antlaşmalar yapılmıştır. Fakat yapılan bu antlaşmaların Batı Trakya mevzusuna çözüm getiremediği anlaşılmaktadır. Balkan Savaşları’nı kaybeden Osmanlı Devleti, birçok topraklarıyla birlikte Batı Trakya’yı da kaybetmiştir. Osmanlı Devleti yaptığı bazı antlaşmalar ile Batı Trakya’yı Bulgaristan’a süreç içerisinde devretmiştir. Yapılan bu antlaşmalar sırasıyla;

30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ve 29 Eylül 1913 İstanbul Antlaşması’dır. Bulgaristan’ın Trakya üzerindeki egemenliği 1918 yılına kadar devam etmiştir. I. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yanında yer alması ve savaşta mağlup olduğundan Batı Trakya Fransa’ya devredilmiştir.

Balkan Savaşları Karadağ’ın Ekim 1912’de Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesiyle başlamıştır ve bu savaş 1913 ortalarına kadar devam etmiştir. Birinci Balkan Savaşı’nda Osmanlı Devleti; Karadağ, Sırbistan, Yunanistan ve Bulgaristan ile savaşmıştır. İkinci Balkan Savaşı ise Birinci Balkan Savaşı’nda Osmanlı Devletine karşı savaşan Balkan ülkeleri arasında gerçekleşmiştir.[11]

3.1. 1913 Londra Antlaşması

Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında gerçekleşen Birinci Balkan Savaşı 30 Mayıs 1913’te imzalanan Londra Barış Antlaşması ile sonlanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti’nin batı sınırı Midye-Enez hattı olarak belirlenmiştir[12]Yapılan bu antlaşma ile Yunanistan; Selanik, Güney Makedonya ve Girit’e, Sırbistan Orta ve Kuzey Makedonya’ya ve Bulgaristan; Kavala, Dedeağaç ve bütün Trakya’yı elde etmiştir. [13]

3.2. 1913 Bükreş Antlaşması

Temmuz 1913 yılında Yunanistan Batı Trakya bölgesini işgal ettiğinde Bulgaristan bölgeden çekilmiştir. Fakat 10 Ağustos 1913’te yapılan Bükreş Antlaşması ile Yunanistan bu bölgeden ayrılmıştır. Yaşanan bu hadiseler üzerine Yunanistan, bölgede Bulgaristan’a güçlük çıkarmak ve Osmanlı Devleti’ni bu sürece dâhil etme çabasında olmuştur.[14] II. Balkan Savaşı'nda Bulgaristan yenilerek savaş sonunda antlaşma imzalamak zorunda kalmıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda 10 Ağustos 1913’te Bükreş Anlaşması imzalanmıştır.[15]

Bükreş Antlaşması ile Bulgaristan’ın Yunanistan, Sırbistan ve Romanya ile sınırları belirlenmiştir. [16]

SAYFA 09

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA

BATI TRAKYA

Fotoğraf 1:Batı Trakya İller

(11)

SAYFA 10

3.3 1913 Atina Antlaşması ve 3 Numaralı Protokol

Balkan Savaşları sonrasında Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında 14 Kasım 1913 yılında Atina Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma Yunanistan’a azınlıklar konusunda en fazla yükümlülük getiren antlaşma olmuştur. Bu antlaşmanın 2. maddesine göre iki ülke arasında daha önce yapılan 1830 Londra Protokolü ve 1881 İstanbul Sözleşmesi’nin hükümleri bir kez daha gündeme gelerek onaylanmıştır.

Antlaşmaya eklenen 3 Numaralı Protokol ile antlaşma maddeleri "Yunanistan'ın bütün toprakları" için geçerli kılınmıştır. [17] 1913 Antlaşması’na eklenen 3 numaralı protokol Müslümanlara birtakım azınlık hakları getirmektedir. Bu haklar şunlardır; baş müftü ve müftüler Yunanistan Devleti’nde bulunan memurlarının hak ve görevlerine sahip olmakla birlikte baş müftü, müftüleri malî ve dini bakımdan denetleyebilme hakkını da elde etmiştir. Bu müftüleri görevden alma yetkisi Yunan Krallığına verilmiştir. Yunan Krallığı, anayasalarının 88.

maddesi ile bu müftüleri görevden alabilecekti. Antlaşmanın 12. ve 13. maddeleri kapsamında ise vakıf yönetimi ve gelirlerine, mezarlıklara saygı ve düzenleme hükümlerine yer verilmiştir [18]

Atina Barış Antlaşması ile Müslümanların yaşadıkları bölgelerde kendi müftülerini seçme hakkı tanındığı anlaşılmaktadır. Bu karar ilerleyen süreçte Yunanistan tarafından ihlal edilmiştir ve Yunanistan’ın bizzat atadığı müftüler görevlendirilmiştir.

3.4. 1913 İstanbul Antlaşması

İstanbul Antlaşması Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında 29 Eylül 1913’te imzalanmıştır. Yeni sınır hattı Meriç Nehri olarak kabul edilmiştir. Antlaşmada toplam 20 madde bulunmaktadır. Bu antlaşmada üç protokol bulunmaktadır. İlk protokolde sınır tespitinin, düzenlenmesine ve el değiştiren yerlerde yaşayan nüfusun ve mülklerinin mübadelesi ile ilgili bilgiler verilmektedir.[19] Bu antlaşma gereğince Dimetoka ve Kırklareli Bulgaristan’dan Osmanlı Devleti’ne devredilmiştir. Osmanlı Devleti ise Doğu Trakya’ya yeniden egemen olmuştur ancak Batı Trakya ve Dedeağaç Bulgaristan sınırları içinde kalmaya devam etmiştir.[20]

4. Birinci Dünya Savaşı Döneminde ve Sonrasında Batı Trakya

Yazılı tarih kayıtlarında I. Dünya Savaşı’nın; Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahdının Saraybosna'da bir Sırplı tarafından öldürülmesiyle başladığı yazmaktadır. Bu suikast sonrasında mevcut durum her iki ülkenin taraftarlarının katılımıyla dünya savaşına dönüşmüştür. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahdının öldürülmesi, savaşın başlatılması için beklenen bir sebep olduğu anlaşılmaktadır. Avrupalı devletlerin çıkar ve güç çatışması savaş ortamını kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu durumun Avrupa'yı iki farklı kutba ayırmıştır. Bu kutuplar İtilaf ve İttifak Devletleri olarak adlandırılmıştır. Avusturya-Macaristan veliahdına gerçekleştirilen suikast, bu devletlerin aralarındaki güç çatışmasını ispatlamak için gerekli koşulları da oluşturduğu anlaşılmaktadır. [21]

I. Dünya Savası öncesinde Batı Trakya’ya egemen olan Bulgaristan Ekim 1915’te Sırbistan’a savaş açarak I.

Dünya Savaşı’na katılmıştır. 29 Eylül 1918’de Bulgaristan; Selanik Ateşkes Antlaşması’nı imzalayarak savaşı kaybettiğini kabul etmiştir. 18 Ekim 1919 tarihinde Bulgaristan Batı Trakya’dan askeri ve idari olarak çekilmeye başlamıştır ve 20 Ekim 1919 tarihinde Batı Trakya, Bulgaristan tarafından Fransa’ya verilmiştir. [22]

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA

BATI TRAKYA

(12)

SAYFA 11

4.1. 1919 Neully Antlaşması

Bulgaristan’ın savaşı kaybetmesi üzerine 296 maddeden oluşan barış antlaşması 27 Kasım 1919’da Neuilly- sur-Seine’de imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Bulgaristan Güney Dobruca’yı; Romanya’ya, Batı Trakya’da Gümülcine ve Dedeağaç’ı; Yunanistan’a, Tsaribrod ile Sturmitsa bölgesini Yugoslavya’ya devretmiştir.[23]

Neully Antlaşması, Bulgaristan’ın ikinci büyük felaketi olarak kabul edilebilir. Neuilly Antlaşması, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, ABD ve Belçika, Çin, Hicaz, Küba, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti, Siyam, Yunanistan, Çekoslovakya gibi ülkeler ile Bulgaristan arasında imzalanmıştır. Antlaşmanın birinci bölümü, Milletler Cemiyeti Sözleşmesi’nin 1-26. maddelerinden oluşmaktadır. Antlaşmada bulunan 107.

Bölüm ise Bulgaristan’ın yeni sınırları hakkında bilgiler vermektedir.[24]

4.2. 1920 Tarihli Sevr Antlaşması

Tarihte 10 Ağustos 1920’de Osmanlı Devleti ile ilgili imzalanmış üç Sevr Antlaşması bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayan antlaşma Osmanlı Sevri, Batı Trakya'yı Yunanistan'a resmen veren Trakya konusundaki antlaşma olan Trakya Sevri ve üçüncüsü de Yunanistan'daki azınlıkların korunmasıyla ilgili olarak yapılan antlaşma olan Yunan Sevri’dir.[25] Neully Antlaşması’nda Bulgaristan, topraklarından uluslararası taşımacılık için en uygun güzergâhlarda demiryolu, seyyar suyolu veya kanalla, herhangi bir bölgeden bu bölgelere gelen ya da buralardan giden kişilere, mallara, gemilere, arabalara, vagonlara ve postalara, kendi toprakları üzerinden geçiş özgürlüğü tanımayı kabul etmiştir. Müttefik Devletlerin de bu amaçla kara sularından geçişine de izin verecekti. Trakya Sevr’i ile devredilen Batı Trakya toprakları özelinde Yunanistan da bu yükümlülüğü yerine getirmekle mükellef olmuştur. Bu amaçla Yunanistan ve Bulgaristan arasında özel düzenlemeler yapılması öngörülmüştür. [26] Bu antlaşma Osmanlı Devleti’nin imzaladığı son antlaşmadır. 1920 tarihli Yunanistan’daki azınlıkların korunmasına dair Sevr Antlaşması, Yunanistan’a üç tür sorumluluk yüklemektedir. Alınan bu kararların 2. maddesinde Yunanistan’da bulunan toplumların tüm kesimine yaşama ve özgürlük hakkı verilmiştir. 7. maddesinde din, dil ve ırk azınlıklarına medeni ve siyasi haklardan ayırt etmeksizin faydalanma hakkı tanınmıştır. Antlaşmanın 8. ve 14. maddelerinde ise ana dilde eğitim, vakıfların hukuki statüsü gibi haklar ifade edilmiştir. Bu haklar, 9. maddeye göre, “1 Ocak 1913 tarihinden sonra Yunanistan Devleti’ne katılan topraklar için geçerlidir.” ifadesi nedeniyle Batı Trakya’yı ilgilendirdiği anlaşılmaktadır. [27]

SONUÇ

Tarih kaynakları incelendiğinde Batı Trakya toprakları bazı devletler tarafından istenilen ve bunun için savaşılan topraklar olmuştur. Bilhassa Osmanlı Devleti’nden bağımsızlık elde eden Bulgaristan ve Yunanistan devletleri ilk fırsatlarında bu topraklar üzerinde egemen olmaya çalıştıkları görülmektedir. Bu girişimler sonucunda Batı Trakya Osmanlı Devleti’nden alınarak ilk olarak Bulgaristan’a ve I. Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan’a devredilmiştir. Batı Trakya, Bulgaristan’a ve Yunanistan’a devredilirken azınlık konumuna düşen Müslümanların hakları bu antlaşma metinlerinde bazı maddeler ile koruma altına almaya çalışıldığı görülmektedir. Ancak bu girişimlerin yapılan araştırımalar neticesinde sonuçsuz kaldığı anlaşılmaktadır.

Günümüzde Yunanistan toprakları içerisinde bulunan Batı Trakya, halen daha aynı sorunlar ile varlığını devam ettirdiği görülmektedir.

ŞEYMA NUR KÖSE

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA

BATI TRAKYA

(13)

SAYFA 12

Ata Atun, “Batı Trakya’daki Planlı Türk Soykırımı”,

https://www.academia.edu/7961426/_Bat%C4%B1_Trakyadaki_Planl%C4%B1_T%C3%BCrk_Soyk%C4%

B1r%C4%B1m%C4%B1_Ata_Atun , s.1, (e.t: 25.10.2020).

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği, “Hukuki Statü”,http://www.bttdd.org.tr/bati-trakya/hukuki- statu.html , (e.t: 20.10.2020).

Saide Yapıcı, “Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya’da Dini Haklar Meselesi”, Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD), 2019, s,59

Diplomatik Gözlem, “Avrupa Birliği’nin Kör Noktası: Batı Trakya”, https://diplomatikgozlem.com/_haber/avrupa-birligi-nin-kor-noktasi-bati-trakya (e.t. 15.10.2020).

Baskın Oran, “Türk Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu”, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları, Ankara:

1986, s, 60

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği “Trakya Türkleri”, ,

http://www.geocites.com/CapitolHill/Senate/2697/tbbttarHE.htm., Cüneyt Yenigün, “Batı Trakya”, Dünya

Çatışma Bölgeleri, (2), (2007),

https://www.researchgate.net/publication/281440553_Bati_Trakya_Western_Thrace, s,228, (e.t:19.10.2020).

Nihat, Erim, (1953), “Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri” Cilt I. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Barış Hasan, “Batı Trakya’daki Müslüman Türk Azınlığın Politizasyonu ve Mobilizasyonu”,(Yüksek lisans tezi), T.C. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı, s,31, http://acikerisim.ticaret.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11467/2204/54155.pdf?sequence=1&isAllowed=y (e.t.

12.10.2020)

Ailin İsmail, “Yunanistan’da Azınlık Hakları: Batı Trakya Türk Azınlığı Örneği”, (Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitütüsü Uluslararası İlişkiler Anabilimdalı, 2012, s,57, https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/31639/tez.pdf?sequence=1, (e.t.

06.10.2020)

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu, “1881 İstanbul Antlaşması”, https://www.abttf.org/html/index.php?

link=detay&id=51&arsiv=1&typ=1 (e.t.12.10.2020)

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlumder), “Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı

İnsan Hakları Raporu”, 2012, s,14,

https://www.mazlumder.org/webimage/bat%C4%B1trakyaraporu_webicin_kucuk(1)(1).pdf , (e.t.

16.10.2020)

Hasan Demiroğlu, “Birinci Balkan Savaşı Başlarında Makedonya’da Yunan Mezalimini Gösteren Örnek Bir Arşiv Vesikası”, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 5,

Cevdet Küçük, “Balkan Savaşı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopesi, Cilt 5, Ali Rıza Başkan Güzel Sanatlar Matbaası, İstanbul, 1992, Cilt 5, s.23 , Yaşar Aslanyürek, “Balkan Savaşları ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme”, https://www.researchgate.net/publication/331680589, s, 107, (e.t. 03.10.2020)

Ali İhsan Gencer-Sabahattin Özel, Türk İnkılâp Tarihi, Der Yayınları, İstanbul 2004, s. 40-42, Nilüfer Erdem, “1913 Yılının Temmuz - Ekim Ayları Arasında Batı Trakya Türkleri ile İlgili Gelişmelerin Yunan Basınındaki Yansımaları”, History Studies Volume 6 Issue 2 February 2014, s,68, http://www.historystudies.net/dergiayrinti/1913-yilinin-temmuz-ekim-aylari-arasinda-bati-trakya-turkleri-ile- ilgili-gelismelerin-yunan-basinindaki-yansimalari_567, (e.t. 11.10.2020)

Tevfik, Bıyıklıoğlu, “Trakya’da Milli Mücadele”, C.1., Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara: 1955,s,73 Nilüfer Erdem, A.g.e., s,71, (e.t.11.10.2020)

II. Balkan Savaşı'nı Bitiren Bükreş Anlaşması (10 Ağustos 1913), Avrasya İncelemeleri Merkezi, 2017, file:///C:/Users/asus/Downloads/II.%20BALKAN%20SAVA%C5%9EI'NI%20B%C4%B0T%C4%B0REN%20 B%C3%9CKRE%C5%9E%20ANLA%C5%9EMASI%20(10%20A%C4%9EUSTOS%201913).pdf

(e.t.08.10.2020) DİPNOTLAR

1.

2.

3.

4.

5.

6.

7.

8.

9.

10.

11.

12.

13.

14.

15.

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA

BATI TRAKYA

(14)

SAYFA 13

16.28.10.1913 Tarihli Hükûmet Gazetesinin 217. Sayısı A Fasikülü), Turgay Cin, “Batı Trakya’da Mevcut Müftülükler Sorununa İlişkin Yunanistan Danıştay Kararlarının Tahlili”, s,75 https://acikerisim.deu.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12397/1906 , (e.t. 05.10.2020).

17.Baskın Oran, A.g.e., s, 62

18.Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu , “1913 Atina Antlaşması ve 3 No’lu Protokol”

https://www.abttf.org/html/index.php?link=detay&id=52&arsiv=1&typ=1, (e.t.13.10.2020)

19.Nihat Erim, “Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, Osmanlı İmparatorluğu Andlaşmaları”, C. I, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ankara 1953, s. 457-476. Nuran Koltuk, “1913 İstanbul Antlaşması ve

Osmanlı-Bulgar Nüfus Mübadelesi”

https://www.researchgate.net/publication/325717136_1913_ISTANBUL_ANTLASMASI_VE_OSMANLIBULGA R_NUFUS_MUBADELESI_1913_ISTANBUL_TREATY_AND_OTTOMANBULGARIAN_POPULATION_EXCH ANGE, s,2, (e.t.03.10.2020).

20.“1913 İstanbul Antlaşması Maddeleri”, https://antlasmalar.com/1913-istanbul-antlasmasi/, (e.t. 10.10.2020) 21."Osmanlı Belgelerinde I. Dünya Harbi”( Cilt I), T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 130, s,5

22.Yunanistan kültür Dayanışma Derneği (Yuntürk), “Hiçbir Devlete Ait Olmayan Topraklar: Batı Trakya´nın Hikâyesi”, https://www.yunturk.org.tr/?Syf=18&Hbr=401523&/Hi%C3%A7bir-Devlete-Ait-Olmayan-Topraklar:- Bat%C4%B1-Trakya%C2%B4n%C4%B1n-Hik%C3%A2yesi (e.t. 11.10.2020)

23.Fahir Armaoğlu, “Yirminci Yüzyıl Siyasi Tarihi”, Alkım Yayınevi, İstanbul: 2012, ,s,190

24.Aşkın Koyuncu, “Neuilly Antlaşması (27 Kasım 1919) Bulgaristan’ın İkinci Büyük Felaketi”, Doğu Batı, Cilt 22, Sayı 90 (Balkanlar-II), Ağustos, Eylül, Ekim 2019, s. 199-243, s,223

25.Baskın Oran, A.g.e., s,43

26.Abdurrahman Bozkurt, “Trakya’nın İtilaf Devletleri Tarafından Yunanistan’a Devri (1920)”, Türkiyat Mecmuası - Journal of Turkology, 29, 'Milli Mücadele' Özel Sayısı (2019): 25-46, s,38,39

27.Baskın Oran, A.g.e., s,45

KAYNAKÇA

KİTAP KAYNAKLARI

Armaoğlu, Fahir, Yirminci Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınevi İstanbul, 2012.

Oran, Baskın, Türk Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları, Ankara, 1986, Osmanlı Belgelerinde I. Dünya Harbi( Cilt I), T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 130,

RAPOR VE MAKALE KAYNAKLARI

Aslanyürek, Yaşar, Balkan Savaşları ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme, https://www.researchgate.net/publication/331680589, (E.T. 03.10.2020).

Atun, Ata, Batı Trakya’daki Planlı Türk Soykırımı,

https://www.academia.edu/7961426/_Bat%C4%B1_Trakyadaki_Planl%C4%B1_T%C3%BCrk_Soyk%C4%B1r

%C4%B1m%C4%B1_Ata_Atun, (E.T.25.10.2020),

Bozkurt, Abdurrahman, Trakya’nın İtilaf Devletleri Tarafından Yunanistan’a Devri (1920), Türkiyat Mecmuası - Journal of Turkology, 29, 'Milli Mücadele' Özel Sayısı (2019): 25-46,

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA

BATI TRAKYA

(15)

SAYFA 14

Cin, Turgay, Batı Trakya’da Mevcut Müftülükler Sorununa İlişkin Yunanistan Danıştay Kararlarının Tahlili, https://acikerisim.deu.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12397/1906, (E.T.05.10.2020)

Demiroğlu, Hasan, Birinci Balkan Savaşı Başlarında Makedonya’da Yunan Mezalimini Gösteren

Örnek Bir Arşiv Vesikası, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 5,Ocak-2013, s. 43-56, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/594640, (E.T. 04.10.2020)

Erdem, Nilüfer, 1913 Yılının Temmuz - Ekim Ayları Arasında Batı Trakya Türkleri ile İlgili Gelişmelerin

Yunan Basınındaki Yansımaları, History Studies Volume 6 Issue 2 February 2014, http://www.historystudies.net/dergiayrinti/1913-yilinin-temmuz-ekim-aylari-arasinda-bati-trakya-turkleri-ile-ilgili- gelismelerin-yunan-basinindaki-yansimalari_567, (E.T.11.10.2020)

Koltuk, Nuran, 1913 İstanbul Antlaşması ve Osmanlı-Bulgar Nüfus Mübadelesi, https://www.researchgate.net/publication/325717136_1913_ISTANBUL_ANTLASMASI_VE_OSMANLIBULGA R_NUFUS_MUBADELESI_1913_ISTANBUL_TREATY_AND_OTTOMANBULGARIAN_POPULATION_EXCH ANGE, (E.T. 03.10.2020).

Koyuncu, Aşkın, Neuilly Antlaşması (27 Kasım 1919) Bulgaristan’ın İkinci Büyük Felaketi, Doğu Batı, Cilt 22, Sayı 90 (Balkanlar-II), Ağustos, Eylül, Ekim 2019, s. 199-243,

Köstüklü, Nuri, Osmanlı’nın Çöküş Sürecinde Batı Trakya’da Teşekkül Eden Türk Hükümetleri (1878-1923), Türk İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi –TİMAD Cilt: 14, Sayı:28, 2019.

Mazlumder, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı İnsan Hakları Raporu, İnsan Hakları Ve Mazlumlar İçin

Dayanışma Derneği, 2012,

https://www.mazlumder.org/webimage/bat%C4%B1trakyaraporu_webicin_kucuk(1)(1).pdf, (E.T. 16.10.2020) Yapıcı, Saide, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya’da Dini Haklar Meselesi, Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD), 2019, S, 54-69

Yenigün, Cüneyt, Batı Trakya (Western Thrace), https://www.researchgate.net/publication/281440553., 2007, (E.T. 19.10.2020).

TEZ KAYNAKLARI

Hasan, Barış, Batı Trakya’daki Müslüman Türk Azınlığın Politizasyonu ve Mobilizasyonu,(Yüksek Lisans Tezi), T.C. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Uluslararası

İlişkiler, 2013. http://acikerisim.ticaret.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11467/2204/54155.pdf?

sequence=1&isAllowed=y, (E.T. 12.10.2020)

İsmail, Ailin, Yunanistan’da Azınlık Hakları:Batı Trakya Türk Azınlığı Örneği, (Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilimdalı, 2012, (E.T. 06.10.2020) https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/31639/tez.pdf?sequence=1

İNTERNET SİTESİ KAYNAKLARI

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu, 1881

İstanbul Antlaşması, https://www.abttf.org/html/index.php?link=detay&id=51&arsiv=1&typ=1, (E.T.12.10.2020) Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu, 1913

Atina Antlaşması ve 3 No’lu Protokol, https://www.abttf.org/html/index.php?link=detay&id=52&arsiv=1&typ=1, (E.T.13.10.2020)

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA

BATI TRAKYA

(16)

SAYFA 15

LOZAN ANTLAŞMASI ÖNCESİ YAPILAN ANTLAŞMALARDA

BATI TRAKYA

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği, Hukuki Statü, , http://www.bttdd.org.tr/bati-trakya/hukuki- statu.html, (E.T. 20. 10. 2020)

Yunanistan Kültür Dayanışma Derneği, (Yuntürk), Batı Trakya´nın Hikâyesi, Hiçbir Devlete Ait Olmayan

Topraklar, https://www.yunturk.org.tr/?Syf=18&Hbr=401523&/Hi%C3%A7bir-Devlete-Ait-Olmayan- Topraklar:-Bat%C4%B1-Trakya%C2%B4n%C4%B1n-Hik%C3%A2yesi, (E.T. 11.10.2020)

Diplomatik Gözlem, “Avrupa Birliği’nin Kör Noktası: Batı Trakya”, https://diplomatikgozlem.com/_haber/avrupa-birligi-nin-kor-noktasi-bati-trakya (E.T. 15.10.2020)

II. Balkan Savaşı'nı Bitiren Bükreş Anlaşması (10 Ağustos 1913), Avrasya İncelemeleri Merkezi, 2017, file:///C:/Users/asus/Downloads/II.%20BALKAN%20SAVA%C5%9EI'NI%20B%C4%B0T%C4%B0REN%2 0B%C3%9CKRE%C5%9E%20ANLA%C5%9EMASI%20(10%20A%C4%9EUSTOS%201913).pdf,

(E.T.08.10.2020)

1913 İstanbul Antlaşması Maddeleri, https://antlasmalar.com/1913-istanbul-antlasmasi/, (E.T. 10.10.2020)

FOTOĞRAF KAYNAKLARI

Fotoğraf 1: https://www.batitrakya.org/bati-trakya/bati-trakya-genel-bilgiler/cografi-konum.html (Erişim Tarihi:10.11.2020)

(17)

SAYFA 16

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN YAŞADIĞI ETNİK SORULAR

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN YAŞADIĞI ETNİK SORUNLAR

ÖZET

Batı Trakya Türkleri, 1923’te yaşanan Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi dışında tutulmuş ve günümüzde Yunanistan’ın egemenliği altında bulunan, Batı Trakya bölgesinde yaşayan Müslüman Türklerdir. Batı Trakya bölgesi, Kuzey Yunanistan olarak da bilinmektedir. Batı Trakya’nın sınırları 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’yla çizilmiştir. Resmi nüfus kayıtlarına göre bölgede yaşayan 369.430 kişinin yaklaşık olarak 150 bini Türk’tür. Yunanistan’da yaşayan Batı Trakyalı Türklerin uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukuk çerçevesinde kazanmış oldukları özerklikler, Yunanistan tarafından engellenmektedir. Bu özerklikler başlıca idari, hukuki ve eğitim-öğretim alanlarındadır. Ayrıca Yunanistan Batı Trakya Türklerinin fikir ve ifade özgürlüğü haklarına da saygı duymamaktadır.

Yunan Hükümeti, Türklerin üzerinde ağır bir baskı kurarak onları sürekli gözetlemekte ve bu durumu onlara sert yollarla hissettirmektedir. Yunanistan uluslararası hukuka ve antlaşmalara riayet etmeksizin kendi iç hukukunu önemsemekte ve bu sebeple bölgede yaşayan Türklerin haklarını ellerinden almaktadır. Yunanistan Hükümeti mübadeleden itibaren Türk azınlığının etnik kimliklerini tanımayıp, dini kimliklerini tanımaktadır ve baskıcı politikalar uygulayarak azınlığı asimile etmeye çalışmaktadır. Yunanistan uyguladığı politikalarla Batı Trakya Türklerini göçe zorlamakta, eğitim-öğretim haklarını ellerinden alarak ve Türklerin bilinçlenmesini engelleyerek geri kalmalarını sağlamakta ve Batı Trakya’da Türklerin sayısının artmasını engellemeye çalışmaktadır.

Yunanistan’a göre bölgedeki Türk nüfusu potansiyel tehdittir ve üstesinden gelinmelidir. Tüm bunları yaparken de insan haklarını ihlal etmekte, uluslararası hukuku ve uluslararası antlaşmaları göz ardı etmektedir.

Hâlbuki Avrupa Birliği ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na üye olan Yunanistan, insan hakları ve uluslararası azınlık hakları ile ilgili imzalanan antlaşmalara da taraftır. Yunanistan’ın Türk azınlığına yönelik uyguladığı politikalar, Türklerin kimliklerine daha fazla sahip çıkmalarına sebep olmaktadır. Bölgede yaşayan Türkler, haklarını hem iç hukuk yollarıyla hem de uluslararası platformlarda aramaktadırlar. Batı Trakya Türkleri her daim kurum ve kuruluşlarıyla haklarını savunmakta ve mücadelelerini sürdürmektedirler. Bu çalışmada, Batı Trakya Türklerinin yaşadığı bu sorunlara değinilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Batı Trakya, eğitim sorunları, idari özerklik, etnik kimlik sorunu, siyasi ve dini temsil sorunu

GİRİŞ

Batı Trakya Türklerinin temel sorunlarının başında eğitim sorunu gelmektedir. Azınlığın eğitim hakkı 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması’yla güvence altına alınmıştır. Lozan Barış Antlaşması’nın 40.

Maddesine göre: Azınlık üyeleri, masrafları kendilerine ait olmak üzere okullar, eğitim ve öğretim amaçlı kurumlar kurma, yönetme ve kontrol etme konusunda eşit haklara sahip olacaklar, bu kurumlarda kendi dillerini serbestçe kullanabilme hakkına sahip olacaklardır [1]. Türklerin çoğunlukla yaşadıkları bölgelerde Yunanca eğitim almaları zorunlu tutulmuştur. Bu durumun sebebi, Türklerin ana dillerinden uzak kalmamalarını sağlamak ve aynı zamanda yaşadıkları ülkeyi sahiplenerek aidiyet duygularını canlı tutmaktır. Batı Trakya Türklerinin 1923’te Lozan Antlaşması’yla başta eğitim hakkı olmak üzere elde ettikleri pozitif haklar, Yunan hükümeti tarafından sıklıkla ihlal edilmiştir. Yunan Hükümeti, çıkardığı yasalarla Türklerin eğitim haklarını ellerinden almıştır. Türk eğitim kurumlarının özerklikleri iptal edilip Yunan devletinin kontrolü altına alınmıştır.

(18)

SAYFA 17

1951 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan Kültür Antlaşması’na göre Batı Trakya’daki Türk okullarının eğitmenleri Türkiye’den gönderilmiştir. Aynı zamanda okullarda işlenecek müfredatlar da Türkiye tarafından belirlenmiş, okul kitapları da Türkiye’den gönderilmiştir. Fakat bu uygulamaya 1973 yılında Yunanistan tarafından son verilmiştir. Bu tarihten sonra azınlık okullarına eğitim seviyeleri ve akademik formasyonları yetersiz Selanik Özel Pedagoji Akademisi mezunları tayin edilmeye başlanmıştır. Bazı okullar ise merkezi idare tarafından kapatılmıştır. Bu sebeple pek çok azınlık Türk vatandaşı eğitim öğretim hakkından mahrum bırakılmıştır. Yunanistan’ın bu tarzdaki eğitim asimilasyonunda amaç, Türk halkının eğitilmesini engellemek ve onları toplumda arka planda bırakmaktır. Ayrıca Batı Trakya’da azınlık öğrencilerinin gidebileceği lise sayısı da yetersizdir. Bu durumla ilgili Batı Trakya Türklerinin başlatmış olduğu girişimler, Yunan Hükümeti tarafından sonuçlandırılmamıştır. Hükümet tarafından okul öncesi eğitim zorunlu tutulmuş ve anaokullarının eğitim dili Yunanca olarak belirlenmiştir. Azınlığın kendi anadilinde anaokulu açma talepleri yanıtsız bırakılırken bazı Türk öğrencilerin anaokulu eğitimi almadıkları gerekçesiyle ilkokul kayıtları yapılmamıştır. Azınlık okullarında Türkçe derslerin sayısı azaltılmış, Yunanca derslerin sayısı arttırılmıştır.

Hükümet, almış olduğu kararlar çerçevesinde Türkleri, etnik kimliklerinden ve anadillerinden uzak tutmaya çalışmış ve bölgede yaşayan Türk azınlığın en temel hakkı olan eğitim alma hakkını ihlal etmiştir.

Batı Trakya Türklerinin yaşadığı siyasi ve dini temsil sorunu ise en önemli idari sorunlardandır. Önceleri hiçbir problemle karşılaşılmadan seçilebilen Müslüman Türk milletvekilleri, Yunan Hükümeti’nin 24 Ekim 1990 yılında çıkarmış olduğu seçim yasasıyla %3 lük ülke barajı uygulamasından dolayı baraj engeline takılarak seçilemez olmuştur. Bu yasayla birlikte azınlıklar bağımsız olarak aday olamayıp, diğer siyasi partiler tarafından aday olarak gösterilmek zorunda kalmışlardır. Diğer taraftan Kapodistrias Planı’ ile Türk azınlığın yaşadığı kazalar, köyler ve iller Ortodoks Hıristiyanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerle birleştirilmiştir.

Böylece Türklerin yerel seçimlerde vali, belediye başkanı gibi görevlere seçilmeleri engellenmiştir. Bu planla birlikte bölgeye eski Sovyet ülkelerinden gelen göçmenler yerleştirilerek bölgenin demografik yapısı Türklerin aleyhine değiştirilmiştir.

1913 Atina Antlaşması’yla düzenlenen kanuna göre Müslümanların kendi yaşadıkları bölgedeki müftüleri seçme hakları vardır. Fakat 1990 yılında Yunan Hükümeti, Türklerin seçmiş oldukları müftüleri tanımayarak bölge müftülerini kendi atamıştır. Türkler tarafından seçilen müftüleri ise göreve başlatmadan sahte suçlamalarla yargılamıştır. Bu yargılamalar Türklerin hukuki haklarının da ihlal edildiğini kanıtlar niteliktedir.

Lozan Antlaşması'nın 40. Maddesinde belirtilen "Yunanistan'daki Müslüman azınlığın, masrafları kendisine ait olmak üzere, her türlü hayır kurumlarıyla dinsel ve toplumsal kurumları ve okulları kurmak, yönetmek ve denetlemek" hakkı da Yunanistan tarafından ihlal edilmiştir. Ek olarak, Batı Trakya Türklerinin kurmuş oldukları dernek ve vakıfların malları da sıklıkla Yunan hükümeti tarafından kamu malı haline getirilmiştir. Taşınmaz Mülk edinme sorunu ise bölgedeki Türk azınlığın karşılaştığı bir diğer sorundur. “1366 sayılı ve 1938 tarihli Sınır ve Kıyı Bölgelerinde Alım Satım Hakkının Kullanılmasının Yasaklanması Hakkında İhtiyaca İlişkin Yasa”

gereği, 1991 yılına kadar Batı Trakya Müslüman Türklerinin taşınmaz mülk edinmeleri yasaklanmıştır. 1991 yılında ise yasada bir değişiklik yapılmış ve Türkler sınırlı olarak gayrimenkul alma hakkı elde etmişlerdir. Batı Trakya Türkleri gayrimenkul satın alabilmek için valiliklerde oluşturulan komisyonlardan izin almak zorunda bırakılmıştır. Bu hukuksuz uygulama günümüzde de hala devam etmekte, Batı Trakya Türklerinin mülk edinme hakları Yunan Hükümeti tarafından hala gasp edilmektedir.

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN YAŞADIĞI ETNİK SORULAR

(19)

Etnik kimlik sorunu ise, Batı Trakya Türklerinin yaşadığı bir diğer önemli sorundur. Lozan Antlaşması’nın 45.maddesinde Batı Trakya Türklerinin ‘Müslüman azınlık’ olarak nitelendirilmesinden dolayı Yunan Hükümeti azınlıkların Türk kimliğini reddetmektedir. Ayrıca bu maddeye göre azınlık sadece Müslümanlar olarak kabul edilmektedir. Azınlığın etnik kimliğinin tanınmaması politikasıyla birlikte Türkçenin kamuda kullanımına da kısıtlamalar getirilmiştir. Türk adıyla kurulmuş olan STK’lar kapatılmış, içerisinde Türk kelimesi geçen tabelalar kaldırılmıştır. Hatta kendisini Türk olarak tanımlayan Batı Trakyalılar mahkemelerde yargılanmıştır. Buna karşın bölgede yaşayan diğer azınlıklardan olan Pomaklar ve Çingeneler, isimlerini kullanarak dernek açma hakkına sahiptirler ve Yunan Hükümeti tarafından maddi manevi desteklenmişlerdir. Yunan Hükümetinin bu şekildeki taraflı politikaları, Batı Trakya Türklerinin etnik olarak asimile olmalarını ve Türk halkına kimliklerini unutturmayı amaçlamaktadır.

Yunan Ortodoks Kilisesi İslamofobik yaklaşımlarıyla Batı Trakya Türklerine yönelik yapılan ayrımın artmasına sebep olmuştur. Yunanistan hükümeti de Yunan Ortodoks Kilisesi’ni desteklemektedir. Bölgede yaşayan Türk halkı sıklıkla inançları yüzünden islamofobik saldırılara maruz kalmaktadır. Geçmişten günümüze camiler ve mescitler hedef haline getirilmektedir. Hatta Müslüman mezarlıklarındaki mezar taşları dahi sürekli olarak tahrip edilmektedir. Bu provokatif saldırılarla İslam kimliğinin Batı Trakya’daki izlerinin silinmesi amaçlanmaktadır. Bu sayede ise tehdit unsuru olarak görünen Müslüman Türk azınlık daha pasif hale getirilecek ve tehdit unsuru olmaktan çıkarılacaktır.

SAYFA 18

Fotoğraf 1:D metoka Müslümanları Derneğ 'ne Saldırı

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN YAŞADIĞI ETNİK SORULAR

(20)

SAYFA 19

Fotoğraf 2:Gümülc ne'de Mahmut Ağa Cam s ne Kundaklama

Fotoğraf 3:Gümülc ne Yen Cam ye Saldırı

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN YAŞADIĞI ETNİK SORULAR

(21)

SAYFA 20

Ali Hüseyinoğlu, “Türk Yunan Nüfus Mübadelesinin ‘Kalanlar’ / ‘Bırakılanlar’ Boyutu: Yunanistan’daki Batı Trakya Türkleri ve Geçmişten Günümüze Azınlık Eğitimi”, 6. ve 7. Uluslararası Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Kongresi Bildirileri, 9, (2014), s.239-256.

Batı Trakya Türklerinin yaşadıkları bir diğer sorun da vatandaşlıktan iskat edilmeleridir. 3370 sayılı, 1955 tarihli Yunan Vatandaşlık Kanunu'nun 19. Maddesi şu şekildedir: “Yunanistan'a geri dönme amacı olmadan terk ettiği Yunanlı makamlarca takdir edilen Yunan asıllı olmayan kişiler, Yunan vatandaşlığından çıkarılmışlardır.”

Yunan hükümeti bu maddeye dayanarak 65 binden fazla Türk’ün vatandaşlığını elinden almış, bölgedeki demografik durumu Türklerin aleyhine çevirmiştir. Vatansızlaştırılarak ‘vatansız’ kimliği verilen binlerce Batı Trakyalı Türk, vatandaşlık haklarından yararlanamamaktadır. Ayrıca Yunan Hükümeti bu insanların temel insani hak ve özgürlüklerinden doğan seyahat özgürlüklerini de ellerinden almıştır.

SONUÇ

1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması maddeleriyle korunan Batı Trakyalı Türklerin hakları Yunanistan Hükümeti tarafından sürekli ihlal edilmektedir. Yunanistan, Batı Trakyalı Türklerin özerklik haklarını her zaman engellemektedir. Batı Trakya’da yaşayan Türkler, eğitim sorunu, idari özerklik sorunu, siyasi ve dini temsil sorunu, etnik kimlik sorunu ile karşılaşmaktadırlar. Ayrıca ana dillerinde eğitim alamamakta, niteliksiz Yunan öğretmenler tarafından eğitilmekte ve eğitimde bilinçli olarak geride bırakılmaktadırlar. Yunan Hükümeti Türkleri bilinçsizleştirmek ve etnik kimliklerini yok etmek için bazı girişimlerde bulunmaktadır. Bu girişimler ise insan hakları ihlalleriyle gerçekleşmektedir. Bölgede yaşayan Türkler idari özerklik sorunları da yaşamaktadırlar. Türklerin yerel seçimlerde milletvekili olarak seçilme hakları Yunan hükümeti tarafından çıkarılan seçim yasası sonucu engellenmiştir. Türklerin yaşadığı bölgeler hükümet tarafından Ortodoksların yoğun olarak yaşadığı bölgelerle birleştirilmiştir. Bunun sonucunda ise demografik yapıda Türkler dezavantajlı konuma gelmiştir. Ayrıca Türklerin valilik, belediye başkanlığı gibi görevlere gelmeleri de engellenmiştir.

Batı Trakyalı Türkler, kendi müftülerini seçememekte ve seçtikleri müftüler yerine Ortodokslardan oluşan konseyin atadığı müftüler görevlendirilmektedir. Yunanistan Hükümetinin desteklediği Ortodoks Kilisesi’nin İslam’a karşı uyguladığı nefret söylemleri ve islamofobik yaklaşımlar, Türklere yapılan ayrımın artmasına sebep olmaktadır. Bu söylemlerle artan provakatif saldırılar, Türklerin inançları yüzünden dışlanmasına sebep olmakta ve inanç özgürlüklerine engel olmaktadır. Ayrıca hükümet, Türkleri vatansızlaştırmaya çalışmakta ve vatandaşlık haklarını ellerinden almaktadır. Uluslararası hukuka ve uluslararası antlaşmalara aykırı olan bu sorunlar çözülmemekte, üzerleri kapatılmaktadır. Sonuç olarak Yunanistan Hükümeti, bölgede yaşayan Türk azınlığı yasal olmayan politikalarla asimile etmeye çalışmaktadır. Batı Trakyalı Türkler ise haklarını iç hukuk yollarıyla ve uluslararası platformlarda aramaktadırlar. Yaşadıkları haksızlıkları dünya kamuoyuna duyurarak, haklarını tekrar kazanmaya çalışmaktadırlar.

SENA ÖZKARS

DİPNOTLAR

1.

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN YAŞADIĞI ETNİK SORULAR

(22)

SAYFA 21

KAYNAKÇA

Büdün, Anıl. “Batı Trakya Müslüman/Türk Azınlığın Sorunları ve Vatandaşlık/Vatansızlık Sorunu”. (2019)

Cin, Turgay. “Batı Trakya Türklerinin Hukuki Statüsü Sorunları ve Avrupa Birliği”. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 11(1). (2009). s.147-179. ss.164-165.

Cin, Turgay. “Yunanistan’daki Müslüman Türk Azınlığın Eğitim ve Öğretimine İlişkin Hukuki Düzenlemeler (1830–1940)”. (2010)

Çakal, Şirin Elçin. “Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın Türkiye’de Dernek Çatısı altında Örgütlenme Süreci”. (2020)

Ekinci, Nazan. “Batı Trakya Türk Basınında Türk Azınlığın sorunları”. (2019)

TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı, ARMER (Araştırma Merkezi). “Yunanistan’da Türk Azınlığın Yaşadığı Sorunlar Raporu”. (2020).

Yılmaz, Eren Alper. “Batı Trakya Türklerinin Sorunları Üzerine Bir Değerlendirme”. Avrasya Sosyoloji ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi. (3), (2009). s.252-260.

Fotoğraf Kaynakları

Ekinci, Nazan, "Batı Trakya Türk Basınında Türk Azınlığın Sorunları", Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gazetecilik Anabilimdalı, Kayseri, Ekim, 2019, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN YAŞADIĞI ETNİK SORULAR

(23)

SAYFA 22

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN İDARİ SORUNLARI

GİRİŞ

Batı Trakya bölgesi, Osmanlı Devleti yıllarından beri Türk tarihinde önemli bir yer olmuştur. 93 Harbi ile Balkanlarda başlayan parçalanma Batı Trakya’yı etkisi altına almıştır. Lozan Barış Antlaşması’yla sınırlar dışında kalan azınlık Türklerin haklarının korunmasına yönelik maddeler yer almış ve Yunanistan ile Türkiye karşılıklı olarak birbirlerinin azınlıklarını koruma taahhüdünde bulunmuşlardır. Ancak hakları koruma konusu

Yunanistan açısından II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar geçerli olmuştur. Savaş sonrasında Yunanistan, Türklere karşı asimilasyon politikaları izlemeye başlamıştır. Yunan Hükümeti ekonomi, hukuk, idare, eğitim, din ve dil özgürlüğü gibi temel hak ve hürriyetleri kısıtlayarak, birçok kez azınlık haklarına aykırı hareket etmiştir.

Yunanistan etnik olarak Türkleri tanımamış ve Türk kimliği yerine Müslüman kimliğini kabul etmiştir. Bunun dışında Batı Trakya’dan ayrılan azınlık vatandaşları vatandaşlıktan çıkararak vatansız kalmalarına neden olmuş ve seçimlerde oy kullanmalarını engelleyerek demokratik haklarını ellerinden almıştır. Temel olarak Yunanistan, azınlıkları Türkiye ile ilişkilerinde bir koz olarak kullanmaya çalışmıştır. Bu çalışma kapsamında, Batı Trakya’da yaşayan Türklerin idari alanda yaşadıkları sorunlar değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Batı Trakya, idari sorunlar, azınlık hakları.

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN İDARİ SORUNLARI

Batı Trakya azınlıklarının hakları 1830 Londra Protokolü, 1881 İstanbul Antlaşması, 1913 Atina Barış Antlaşması ve 1920 Sevr Antlaşmaları ile koruma altına alınmaya çalışılmıştır. Batı Trakya’da yaşayan Türklerin statüleri mübadele öncesinde de belirlenmeye çalışılmıştır. Ancak azınlık hakları ile ilgili son düzenleme 1923 Lozan Antlaşması’dır. Lozan Barış Antlaşması’na göre gayrimüslimlere, ayrım gözetilmeden eşit bir şekilde davranılması ve azınlıkların siyasal haklardan faydalanması sağlanmıştır. Ayrıca din, dil, eğitim gibi temel hakları da koruma altına alınmıştır. Bu antlaşma kapsamında mütekabiliyet ilkesinin uygulanması ve aynı şartların Batı Trakya Türkleri için de sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Lozan’a göre Türkiye ve Yunanistan karşılıklı olarak azınlıklarını koruma yükümlülüğünü kabul etmiştir. [1]Ancak bu söz konusu maddeler Yunan hükümeti tarafından çoğu zaman sadece antlaşma maddesi olarak kalmıştır. Yunanistan, Türkiye ile olan ilişkileri bağlamında Batı Trakya’da yaşayan Türklerin haklarını ellerinden almıştır. Türkleri Türk olarak değil Müslüman olarak nitelendirip, bazı Türkleri vatandaşlıktan çıkarmış ve var olan haklarını yok saymıştır.

Batı Trakya’da yaşayan Türk nüfusunun sayısı tam olarak bilinmese de Yunan halkına göre artış hızının

daha fazla olduğu dile getirilmektedir. Nüfusun tam olarak bilinmemesinin nedeni ise Yunanistan’ın izlediği vatandaşlıktan çıkarma politikası ve Batı Trakya Türklerinin Avrupa ülkelerine veya Türkiye’ye göç etmesidir.

[2] Yunanistan, bir Türk’ün ülke dışına çıkmasını fırsat bilip hükümetle işbirliği yaparak hemen vatandaşlıktan çıkarma işlemlerine başlamaktadır. Vatandaşlık işlemleriyle ilgili işlerden sorumlu olan İçişleri Bakanlığı da herhangi bir soruşturma yapmadan zaman zaman Türk vatandaşlarının vatansız kalmalarına göz yummaktadır.

Bu durum hem Yunanistan açısından hukuki bir sorundur hem de Türk vatandaşları açısından yurtdışına çıkma durumunda vatansız kalma tehdidi oluşturmaktadır. [3]

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN İDARİ SORUNLARI

Referanslar

Benzer Belgeler

maddesi’ne Türkiye Denetim Standartları (TDS)’na ve diğer düzenleyici Kurul ve Kurumların düzenlemelerine uygunluğun sağlanması hususundaki gözden geçirmelerin

• Şubat ayı boyunca gerek üniversitede gerekse İstanbul ve diğer kentlerde düzenlenen gösterilerde çok sayıda kişi fiziksel şiddet kullanılarak gözaltına

Ayrıca ilk felsefeci Türk kadın olarak da kabul edilen Fatma Aliye Hanım, edebiyatımızda kadın haklarından ve kadın-erkek eşitliğinden ilk kez bahseden yazarımız

Türkiye’nin birçok farklı coğrafyasından bir araya gelen üyelerimiz sayesinde çok farklı kültürleri tanımamızın yanı sıra yanı sıra çok renkli sohbetlere de ev

PEKER EMLAK İNŞAAT which adopted the delivery of all Projects it undertook in the rough construction field in a complete and compatible manner with the rules within the

MATRA programlar kapsam ndaki “ KUR’un Kurumsal Yap n Güçlendirilmesi, Özürlüler için Geli mi Bir stihdam Stratejisi ve Mesleki Rehabilitasyon Projesi” nin faaliyet

Otizmli bireyler anlık düşündükleri için ve istedikleri şeyleri elde etmek için anlamsız bağırmalar,ağlamalar,öfke nöbetleri vb durumlarda olabilirler.Bu gibi

Öğrencilerimiz yaşadıkları aile ve akraba çevresinden yapacakları araştırma sonucunda öğrenecekleri Şarkışla ilçesine özgü yemeklerle ilgili çalışmaları okul