• Sonuç bulunamadı

YÜKSEK LİSANS TEZİ YABANCI DİLLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "YÜKSEK LİSANS TEZİ YABANCI DİLLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI"

Copied!
146
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİLLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI FRANSIZ DİLİ EĞİTİMİ BİLİM DALI’NDA ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVİRİ DERSİNE YÖNELİK

TUTUMLARI

ALİ RIZA ÇAY

YÜKSEK LİSANS TEZİ

YABANCI DİLLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

AĞUSTOS, 2016

(4)

i

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezim tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 12 ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı: Ali Rıza Soyadı: ÇAY

Bölümü: Fransızca Öğretmenliği İmza:

Teslim tarihi:

TEZİN

Türkçe Adı: Gazi Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı Fransız Dili Eğitimi Bilim Dalı’nda Öğrenim Gören Öğretmen Adaylarının Çeviri Dersine Yönelik Tutumları İngilizce Adı: The Attitudes of Prospective Teachers Studying at Gazi University, Department of Foreign Languages Education, French Language Education Program towards Translation Lecture

(5)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkesine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Ali Rıza ÇAY İmza:

(6)

iii

JÜRİ ONAY SAYFASI

Ali Rıza Çay tarafından hazırlanan “Gazi Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı Fransız Dili Eğitimi Bilim Dalı’nda Öğrenim Gören Öğretmen Adaylarının Çeviri Dersine Yönelik Tutumları” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği/oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Fransızca Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Doç. Dr. Perihan YALÇIN

Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi Başkan: Yrd. Doç. Dr. Sezai ARUSOĞLU

Fransızca Mütercim-Tercümanlık Bölümü, Hacettepe Üniversitesi Üye: Doç. Dr. Nurten ÖZÇELİK

Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi Tez Savunma Tarihi: 29/08/2016

Bu tezin Fransızca Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için gerekli şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Ülke Eser ÜNALDI Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(7)

iv

TEŞEKKÜR

Tez hazırlama sürecinde benden desteğini ve yardımlarını esirgemeyen değerli danışman hocam Doç. Dr. Perihan Yalçın’a teşekkür ederim.

Değerli fikirleri ile çalışmamda bana yol gösteren değerli hocalarım Doç. Dr. Nurten Özçelik’e ve Yrd. Doç. Dr. Sezai Arusoğlu’na teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca tutum ölçeğini içtenlikle cevaplayan Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerine teşekkür ederim.

(8)

v

GAZİ ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİLLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI FRANSIZ DİLİ EĞİTİMİ BİLİM DALI’NDA ÖĞRENİM GÖREN

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVİRİ DERSİNE YÖNELİK TUTUMLARI

ALİ RIZA ÇAY GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AĞUSTOS 2016

ÖZ

Bu çalışmada “Gazi Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören öğretmen adaylarının çeviri dersine yönelik tutumları nasıldır?” problem cümlesi incelenerek çevirinin yabancı dil öğretimindeki yeri ve önemi incelenmiştir. Bu çalışma çeviri derslerinin öğretmen adaylarına katkılarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ayrıca, bu çalışmada, Gazi Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören öğretmen adaylarının çeviriye yönelik tutumları, sınıf, yaş, cinsiyet ve akademik başarı gibi değişkenler açısından ele alınmıştır. Bu çalışmada genel tarama modelinde betimsel bir alan araştırması yapılmıştır.

Araştırmanın örneklemi 2015-2016 eğitim-öğretim yılının 1.Döneminde Gazi Üniversitesi

(9)

vi

Eğitim Fakültesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda okuyan hazırlık sınıfları hariç, birinci sınıf, ikinci sınıf, üçüncü sınıf ve dördüncü sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Bu çalışmada,

“Mütercim Tercümanlık Bölümü Lisans Öğrencilerinin Yabancı Dil Derslerinde Çevirinin Kullanılmasına Yönelik Tutumları” adlı çalışmada kullanılan tutum ölçeği tarafımızdan düzenlenerek kullanılmıştır. Bu ölçek ile öğrencilere 30 adet soru sorulmuştur. Elde edilen veriler SPSS 22.00 programı ile analiz edilmiştir. Değişkenler açısından bakıldığında, öğrencilerin akademik başarı puanları ile çeviriye yönelik tutum puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Öğrencilerin yaşları ile tutum puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Öğrencilerin cinsiyetleri ile tutum puanları arasında farklılık bulunamamıştır.

Sınıf düzeyleri ile tutum puanları arasında farklılık bulunamamıştır. Bulgular ise öğrencilerin çoğunluğunun çeviri dersine ilgi duyduğunu göstermektedir. Bu sonuca göre, çeviri derslerine Fransızca öğretiminde daha fazla yer ver verilmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz.

Anahtar Kelimeler: Yabancı dil öğretimi, çeviri, çeviri eğitimi, tutum, yabancı dil öğretmen adayları

Sayfa Adedi: 125

Danışman: Doç. Dr. Perihan Yalçın

(10)

vii

LES ATTITUDES A L’USAGE DU COURS DE TRADUCTION DES FUTURS ENSEIGNANTS L’ENSEIGNEMENT DE LA LANGUE FRANCAISE DU DEPARTEMENT DES LANGUES ETRANGERES A

L’UNIVERSITE DE GAZI

ALİ RIZA ÇAY UNIVERSITE DE GAZI

L’INSTITUT DES SCIENCES DE L’EDUCATION AOUT 2016

RESUME

Dans cette étude, on a insisté sur la place et l’importance du cours de la traduction dans l’enseignement des langues étrangères en traitant le problème de recherche “Quelles sont les attitudes à propos du cours de la traduction des futurs enseignants de l’Enseignement de la Langue Française du Département des Langues Etrangères à l’Université de Gazi ?”. Cette étude vise à montrer les contributions du cours de la traduction aux futurs enseignants. D’autre part, dans cette étude, on a traité les attitudes à propos du cours de la traduction des futurs enseignants de l’Enseignement de la Langue Française à l’Université de Gazi du point de vue des variables tels que la classe, l’âge, le sexe et la réussite scolaire. Dans cette étude, on a fait une recherche descriptive dans le modèle d’étude générale. L’échantillon de recherche a été

(11)

viii

formé par les étudiants continuant leurs études sauf la classe préparatoire dans l’Enseignement de la Langue Française du Département des Langues Etrangères de l’Université de Gazi.

L’échelle d’attitude utilisée dans l’article intitulé « Les Attitudes des Etudiants dans le Département Traduction-Interprétation à propos de l’Utilisation de la Traduction en Cours de Langues Etrangères » a été utilisée en arrangeant par nous dans cette étude. Avec cette échelle, on a posé 30 questions aux étudiants. Les données obtenues ont été analysées avec le programme SPSS 22.00. Les résultats montrent que les étudiants s’intéressent au cours de la traduction. En termes de variables, des relations significatives entre la réussite scolaire et les scores d’attitude des étudiants n’ont pas été trouvées.. Il n’y avait pas de relation significative entre l’âge et les scores d’attitude des étudiants. Il n’y avait pas de différence entre le sexe et les scores d’attitude. Il n’y a pas eu de différence entre la classe et les scores d’attitude des étudiants. Selon les résultats, nous pensons qu’il serait utile d’augmenter le nombre des cours de traduction dans l’enseignement du français.

Mots-Clés: l’enseignement de la langue étrangère, la traduction, l’enseignement de la traduction, attitude, les futurs enseignants des langues étrangères

Nombre de Page: 125

Directrice: Doç. Dr. Perihan Yalçın

(12)

ix

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iii

TEŞEKKÜR ... iv

ÖZ ... v

RESUME ... vii

İÇİNDEKİLER ... ix

TABLOLAR LİSTESİ... xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xvi

BÖLÜM I ... 1

GİRİŞ ... 1

1.1 Problem Durumu ... 4

1.2 Amaç... 5

1.3 Önem ... 5

1.4 Problem Cümlesi ... 5

1.4.1. Alt Problemler ... 5

(13)

x

1.5. Varsayımlar ... 6

1.6. Sınırlılıklar... 6

1.7. İlgili Araştırmalar ... 6

1.8. Tanımlar ... 9

BÖLÜM II ... 10

ÇEVİRİ ETKİNLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ ... 10

2.1. Çevirinin Tanımı ... 10

2.2 Çevirinin Önemi ... 13

2.3 Dünya’da Çeviri Etkinliği ... 13

2.4 Türk Tarihinde Çeviri ... 16

2.4.1 Osmanlı Döneminde Çeviri ... 17

2.4.2 Cumhuriyet Sonrası Çeviri ... 20

2.5 Yabancı Dil Öğretiminde Çevirinin Yeri ... 21

BÖLÜM III ... 24

YABANCI DİL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ ... 24

3.1 Dilbilgisi-Çeviri Yöntemi... 25

3.2 Düzvarım Yöntemi (La Methode Directe) ... 26

3.3 Kulak- Dil Alışkanlığı Yöntemi (Audio-Lingual Method) ... 28

3.4 Bilişsel Öğrenme Yöntemi ... 29

3.5 Doğal Yöntem ... 30

3.6 İletişimci Yaklaşım... 31

3.7 Seçmeli Yöntem ... 33

3.8 Eylem Odaklı Yaklaşım ... 34

(14)

xi

BÖLÜM IV ... 36

TUTUM ... 36

4.1 Tutum Nedir? ... 36

4.2 Tutumun Özellikleri ... 37

4.3 Tutumun Öğeleri ... 38

4.3.1 Bilişsel Öğe ... 38

4.3.2 Duyuşsal Bileşen ... 38

4.3.3 Davranışsal Bileşen ... 39

4.4 Tutumun Oluşması ... 39

4.5 Tutumun Ölçülmesi ... 40

4.5.1 Thurstone Ölçeği (Eşit Görünümlü Aralıklar Metodu) ... 41

4.5.2 Likert Ölçek (Toplamalı Sıralama Tekniği) ... 41

4.5.3 Guttman Ölçeği ... 42

4.6 Yabancı Dil ve Tutum ... 42

BÖLÜM V... 44

YÖNTEM... 44

5.1.Araştırmanın Modeli ... 44

5.2. Evren ve Örneklem ... 44

5.3.Ölçme Araçları ... 45

5.4.Verilerin Toplanması ... 45

5.5. Veri Analizi ... 45

BÖLÜM VI ... 47

BULGULAR VE YORUMLAR ... 47

(15)

xii

6.1.Alt Problemler ... 47

6.2.Problem Cümlesi ... 51

BÖLÜM VII ... 113

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 113

7.1. Sonuç ... 113

7.2. Öneriler ... 115

KAYNAKLAR ... 117

EKLER... 123

(16)

xiii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Üniversite Öğrencilerinin Akademik Başarı Puanları ile Tutum Puanları Arasındaki İlişki ………47 Tablo 2. Üniversite Öğrencilerinin Yaşları ile Tutum Puanları Arasındaki İlişki ……….48 Tablo 3. Öğrenci Tutum Puanlarının Cinsiyetlerine Göre İlişkisiz T- Testi Sonuçları

………..49 Tablo 4. Öğrencilerin sınıf düzeylerine göre sayıları, ortalamaları ve standart sapmaları….50 Tablo 5. Öğrencilerin, Tutum Puan Ortalamalarının Sınıf Düzeylerine Göre ANOVA Sonuçları ………...51 Tablo 6. Fransızcanın Çeviri Sayesinde Öğrenilebileceği İle İlgili Frekans Tablosu ………...52 Tablo 7. Fransızcanın Çeviri Sayesinde Gelişmeyeceği İle İlgili Frekans Tablosu …………...54 Tablo 8. Çevirinin Kişinin Kendisi İçin Zor Olduğu İle İlgili Frekans Tablosu ……….56 Tablo 9. Çeviri Sayesinde, Türkçe ve Fransızca Arasındaki Farklılıkları ve Benzerlikleri Fark Edebilme İle İlgili Frekans Tablosu ……….58 Tablo 10. Çeviri Yapma Konusunda Kendine Güven ile İlgili Frekans Tablosu ………60 Tablo 11. Üst Düzey Metinleri Çevirmede Zorlanmama ile İlgili Frekans Tablosu …………..62 Tablo 12. Mezuniyetten Sonra Çeviriye Duyulan İhtiyaç ile İlgili Frekans Tablosu ………….64 Tablo 13. Çevirinin Kişinin Hayatında Önemli Olmadığı ile İlgili Frekans Tablosu …………66 Tablo 14. Çeviri Yaparken En İyisini Yapmaya Çalışma ile İlgili Frekans Tablosu ………….68

(17)

xiv

Tablo 15. Çevirinin İlgi Çekici Olması ile İlgili Frekans Tablosu ………....70 Tablo 16. Çeviriyi Sevmeme ve Çeviri Yapmaktan Duyulan Korku ile İlgili Frekans Tablosu

………..72 Tablo 17. Çeviri Aktiviteleri Sırasında Kendini Gerginlik Altında Hissetme ile İlgili Frekans Tablosu ………..74 Tablo 18. Programdaki Çeviri Ders Saatlerinin Azaltılmasından Memnuniyet Duyma ile İlgili Frekans Tablosu………...76 Tablo 19. Çevirinin Etkileyici ve Eğlenceli Olması ile İlgili Frekans Tablosu ………..78 Tablo 20. Çevirinin Kişinin Kendine Güvenmesini ve Gayret Etmesini Teşvik Edişi ile İlgili Frekans Tablosu ………..80 Tablo 21. Çevirinin Kişinin Kendini Rahatsız, Yorgun, Sinirli ve Sabırsız Hissetmesini Sağlaması ile İlgili Frekans Tablosu ………...82 Tablo 22. Çeviri ile İlgili Güzel Düşüncelerin Olması ile İlgili Frekans Tablosu ……….84 Tablo 23. Çeviri Kelimesini Duyunca Oluşan Hoşlanılmayan Bir His ile İlgili Frekans Tablosu ………..86 Tablo 24. Çeviriye Tereddütle Yaklaşma ile İlgili Frekans Tablosu ……….88 Tablo 25. Çevirinin Kişinin Ders Kitaplarındaki Okuma Parçalarını Anlamasında Yardımcı Olması ile İlgili Frekans Tablosu ……….90 Tablo 26. Çevirinin Kişinin Fransızca Konuşmaları Anlamasında Yardımcı Olması ile İlgili Frekans Tablosu ………..92 Tablo 27. Çevirinin Kişinin Fransızca Konuşmasında Yardımcı Olması ile İlgili Frekans Tablosu ………..94 Tablo 28. Çevirinin Kişinin Fransızca Kelimeleri Öğrenmesinde Yardımcı Olması ile İlgili Frekans Tablosu ………..96 Tablo 29. Çevirinin Kişinin Fransızca Dilbilgisi Kurallarını Öğrenmesinde Yardımcı Olması ile İlgili Frekans Tablosu ………...98

(18)

xv

Tablo 30. Çevirinin Kişinin Fransızca Deyim ve İfadeleri Öğrenmesinde Yardımcı Olması ile İlgili Frekans Tablosu ………..100 Tablo 31. Çevirinin Kişinin Fransızca Öğrenme Esnasında İlerleyebilmesinde Yardımcı Olması ile İlgili Frekans Tablosu ………..102 Tablo 32. Çevirinin Kişinin Sınıf Arkadaşlarıyla Etkileşimine Yardımcı Olması ile İlgili Frekans Tablosu ………104 Tablo 33. Türkçeden Fransızcaya Çeviriye Yoğunlaşınca, Yeterince Fransızca Düşünememe ile İlgili Frekans Tablosu ……….106 Tablo 34. Bu Seviyede Çeviri Yapmadan Fransızca Öğrenememe ile İlgili Frekans Tablosu

………108 Tablo 35. Türkçeden Fransızcaya Çeviri Yapıldığında Türkçe Kokan bir Fransızca Ortaya Çıkması ile İlgili Frekans Tablosu ……….110

(19)

xvi

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1.Fransızcanın çeviri sayesinde öğrenilebileceği ile ilgili çubuk grafik………...53

Şekil 2. Fransızcanın çeviri sayesinde gelişmeyeceği ile ilgili çubuk grafik……….55

Şekil 3. Çevirinin kişinin kendisi için zor olduğu ile ilgili çubuk grafik………...57

Şekil 4. Çeviri sayesinde, Türkçe ve Fransızca arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri fark edebilme ile ilgili çubuk grafik ……….59

Şekil 5. Çeviri yapma konusunda kendine güven ile ilgili çubuk grafik………...61

Şekil 6. Üst düzey metinleri çevirmede zorlanmama ile ilgili çubuk grafik………...63

Şekil 7. Mezuniyetten sonra çeviriye duyulan ihtiyaç ile ilgili çubuk grafik……….65

Şekil 8. Çevirinin kişinin hayatında önemli olmadığı ile ilgili çubuk grafik……….67

Şekil 9. Çeviri yaparken en iyisini yapmaya çalışma ile ilgili çubuk grafik………..69

Şekil 10. Çevirinin ilgi çekici olması ile ilgili çubuk grafik………..71

Şekil 11. Çeviriyi sevmeme ve çeviri yapmaktan duyulan korku ile ilgili çubuk grafik………..73

Şekil 12. Çeviri aktiviteleri sırasında kendini gerginlik altında hissetme ile ilgili çubuk grafik………..75

(20)

xvii

Şekil 13. Programdaki çeviri ders saatlerinin azaltılmasından memnuniyet duyma ile ilgili çubuk grafik………...77 Şekil 14. Çevirinin etkileyici ve eğlenceli olması ile ilgili çubuk grafik………...79 Şekil 15. Çevirinin kişinin kendine güvenmesini ve gayret etmesini teşvik edişi ile ilgili çubuk grafik………..81 Şekil 16. Çevirinin kişinin kendini rahatsız, yorgun, sinirli ve sabırsız hissetmesini sağlaması ile ilgili çubuk grafik ……….83 Şekil 17. Çeviri ile ilgili güzel düşüncelerin olması ile ilgili çubuk grafik ………...85 Şekil 18. Çeviri kelimesini duyunca oluşan hoşlanılmayan bir his ile ilgili çubuk grafik………..87 Şekil 19. Çeviriye tereddütle yaklaşma ile ilgili çubuk grafik ………..89 Şekil 20. Çevirinin kişinin ders kitaplarındaki okuma parçalarını anlamasında yardımcı olması ile ilgili çubuk grafik ……….91 Şekil 21. Çevirinin kişinin Fransızca konuşmaları anlamasında yardımcı olması ile ilgili çubuk grafik ……….93 Şekil 22. Çevirinin kişinin Fransızca konuşmasında yardımcı olması ile ilgili çubuk grafik………..95 Şekil 23. Çevirinin kişinin Fransızca kelimeleri öğrenmesinde yardımcı olması ile ilgili çubuk grafik………..97 Şekil 24. Çevirinin kişinin Fransızca dilbilgisi kurallarını öğrenmesinde yardımcı olması ile ilgili çubuk grafik ………99 Şekil 25. Çevirinin kişinin Fransızca deyim ve ifadeleri öğrenmesinde yardımcı olması ile ilgili çubuk grafik……….101 Şekil 26. Çevirinin kişinin Fransızca öğrenme esnasında ilerleyebilmesinde yardımcı olması ile ilgili çubuk grafik………103

(21)

xviii

Şekil 27. Çevirinin kişinin sınıf arkadaşlarıyla etkileşimine yardımcı olması ile ilgili çubuk grafik………105 Şekil 28. Türkçeden Fransızcaya çeviriye yoğunlaşınca, yeterince Fransızca düşünememe ile ilgili çubuk grafik ………107 Şekil 29. Bu seviyede çeviri yapmadan Fransızca öğrenememe ile ilgili çubuk grafik………109 Şekil 30. Türkçeden Fransızcaya çeviri yapıldığında Türkçe kokan bir Fransızca ortaya çıkması ile ilgili çubuk grafik………..111

(22)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan sesli veya yazılı göstergeler dizgesidir. Dil, dil bilimciler tarafından bir toplumu oluşturan kişilerin düşünce ve duygularının, o toplumda ses ve anlam bakımından geçerli ortak öğeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü ve gelişmiş bir sistem aracı olarak tanımlanmıştır. Dil, insanlar arasındaki en etkili iletişim aracıdır. Bir toplumda yaşayan kişiler birbirleriyle aynı dili konuşarak iletişim kurarlar. Yabancı dil ise insanların doğdukları ülkede konuşulmayan, ancak başka milletten kişilerle iletişim kurmak için öğrenilmesi gereken dildir. İki yabancı topluluk birbirleriyle anlaşmak için ya ortak bir dil bilmeli ya da birbirinin dilinden anlamalıdır. Yabancı dil öğrenmek artık günümüzde bir zorunluluk haline gelmiştir.

Küreselleşen dünyada ülkeler arasında giderek artan ilişkiler artık yabancı dil bilmeyi bir zorunluluk haline getirmiştir. Bu sebeple, bireyler diğer ülkelerin dillerini öğrenmektedirler.

Öğrenilecek yabancı dil ise ilişki halinde olunan ülkelere bağlıdır. Ülkemiz de uluslararası ilişkiler kapsamında önemli bir ülkedir. Asya ve Avrupa arasında kilit bir ülke konumundadır.

Dünyadaki birçok ülke ile politik, ekonomik ve ticari ilişkileri bulunmaktadır. Ayrıca ülkemizin birçok uluslararası kuruluşta üyeliği bulunmaktadır. Bu uluslararası kuruluşlarda da iletişim aracı olarak birçok dil kullanılmaktadır. Uluslararası ilişkilerimizin böylesine yoğun olması, yabancı dil öğrenimi ihtiyacını doğurmaktadır.

Teknolojik gelişmenin, değişmenin, kültürel değişimin daha ilerisinde olduğu 21. yüzyılda yabancı dil bilmenin, öğrenmenin önemi tartışılamaz. Çağın teknolojisini, bilimini öğrenmek, anlamak, sahiplenmek ve üretmek zorunda olan, Avrupa Birliği üyesi olma hedefinde ve yolundaki Türkiye’

(23)

2

de bu durum diğer ülkelerden daha da ciddiyetle ele alınması gereken bir konudur. Artık bir yabancı dilin yeterli olmadığı, günümüzde entelektüel bir meslekleşmeye doğru gidildiği görülmekte olup; yabancı dil bilmek çağa yetişmek, onu yakalayabilmek için olmazsa olmazdır.

(Çelebi, 2006, s.286)

İletişim, insan yaşamı var olduğu sürece önemini sürdürmeye devam etmektedir. Son yıllarda artan uluslararası ilişkiler, iletişim kurmayı zorunluluk haline getirmektedir. Uluslararası ilişkilerin geliştirilmesi çeviri sayesinde mümkün olabilmektedir.

Çeviri, bir dildeki bir metnin başka bir dile aktarılması işlemini ve bu süreç sonunda elde edilen ürünü ifade eder.

“Çeviri, bütün çağlarda karşımıza çıkan bir etkinlik, çeşitli uygarlıklar arasında köprü kuran, değişik toplumlardan bireyleri birbirine yaklaştıran; her türden ekinsel değeri içinde oluşturduğu tarihsel-toplumsal çevrenin dışına taşıyan o çevrenin olmayan kişilerin yararlanmasına sunan, uygarlıklar, ekinler arası bir iletişim bildirişim aracıdır.” (Vardar, 1982,s.12)

Çeviri gereksinimi, insanlık tarihinde farklı dillerin oluşumu ile birlikte başlamıştır. Dillerin 100.000 yıl önce ortaya çıktığı, yazının da bundan yaklaşık 5.000 yıl önce bulunduğu düşünülürse çevirinin oldukça eskilere dayandığı söylenebilir. Farklı dillere sahip toplumlar arasında yapılan resmi antlaşmaların farklı iki ya da daha fazla dilde yazılı olarak antlaşmaları tespit etme gereksinimi ilk çeviri örneklerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Türk diline ilişkin ilk çevirilerin Uygurlar döneminden yani 9. yüzyıldan itibaren Budizm- Manikeizm gibi dinsel nitelikli metinlerden yapıldığını, Selçuklu ve Osmanlılar dönemlerinde Farsça ve Arapça’dan yapılan çevirilerin bunların izlediğini daha sonra da Lale Devri’nden Tanzimat’a, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e dek uzanan bir süreçte, iki yüzyıllık Batılılaşma çabamızın başlıca kültür dayanağını oluşturduğu görülmektedir. (Boztaş,1991, s.237)

Çeviri, 18. Yüzyıl sonlarında yabancı dil öğretim yöntemi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Bu yöntemde dilbilgisi kuralları ve sözcük bilgisi önemlidir. Telaffuza, dinlemeye ve konuşmaya önem verilmeyen bir dil öğretim yöntemidir.

Daha sonraları Dilbilgisi - çeviri yönteminin konuşma ve dinlemeye hiç önem vermemesine tepki olarak yeni yöntemler ortaya çıkmıştır. Fakat tüm eleştirilere karşın, dilbilgisi – çeviri yöntemi geniş ölçüde dil öğretiminde ve üniversitelerde varlığını sürdürmüştür. Türkiye’de 1941 yılına kadar ve ondan sonra da uzun süre dilbilgisi – çeviri yöntemi kullanılmıştır. 1940 –1947 yılları arasında Köy Enstitüleri öğretim programlarında yabancı dil derslerinde

(24)

3

öğrencilerin düzeyine göre anadilden yabancı dile ve yabancı dilden anadile çeviri yapılmasına karar vermiştir.

İletişimci yöntem 1980’li yıllardan başlayarak ve günümüzde ülkemizde de uygulanmaya çalışan yöntemdir. Bu yöntemde dört temel beceriye eşit şekilde önem verilmekte ve geliştirilmeye çalışılmaktadır. Dili iletişimsel şekilde kullanmak amaçtır. Sadece dil yapılarına bağlı kalınmamaktadır. Bu yöntemde amaç yazılı ve sözlü iletişimin sağlanmasıdır. Dilin kurallarından ziyade, dilin bir iletişim aracı olarak kullanılması hedeflenir.

Avrupa Ortak Başvuru Metni, 1993-1996 yılları arasında uluslararası bir çalışma grubu tarafından hazırlanmış ve 1997 yılında Avrupa Konseyi üyelerince onaylanmıştır.

Avrupa Başvuru Metin’inin temel amacı; diller için öğretim programı ve başvuru kaynağı geliştirmede, sınav ve ders kitapları hazırlamada temel olacak ortak başvuru kaynağı sağlamaktır. (Conseil de l’Europe, 2001, s.9)

Avrupa Ortak Başvuru Metni çeviri etkinliklerini hem bir yeti hem de bir üretim faaliyeti olarak görmektedir. Öyle ki bu faaliyetler sayesinde herhangi bir nedenle birbirleriyle direkt olarak iletişim kuramayan kişiler arasında iletişimi, işbirliğini mümkün kıldığını belirtir.

Burada belirtilen çeviri etkinlikleri şunlardır:

- Yazılı çeviri - Sözlü çeviri

- Anlatılanları başka sözcüklerle anlatma - Özet çıkartma

- Söylenenleri kaydetme

- Diğer insanlara kaynak metne ulaşma imkânı sunma (Conseil de l’Europe,2001, s.18)

YÖK tarafından hazırlanan programa göre, Türkiye’deki üniversitelerin Fransızca yabancı dil bölümlerinde öğrenciler Fransızca’ dan Türkçe’ ye ve Türkçe ’den Fransızca’ ya olmak üzere 2 tane çeviri dersini almak zorunda olduklarını belirtmektedir. ( Ağıldere, 2006, s.8-9)

1980’ e kadar üniversitelerimizin filoloji dışındaki bölümlerde yabancı dil öğretiminin amacı öğrencilerin kendi alanları ile ilgili olarak yayınlanmış yapıtlardan yararlanmalarını sağlamak olarak belirlenmiş ve bunun içinde yabancı dilden ana dile çeviri yapabilmeleri amaçlanmıştır.

1981 yılında çıkarılan kanunla yabancı dil zorunlu ders haline gelmiştir. Amaç öğrencilerin kendi konularında okudukları metinleri Türkçe’ ye çevirebilme ve ifade edebilme yeteneği kazanmalarının sağlanması olarak ifade edilmiştir. (Boztaş,1991, s.242).

(25)

4

Göktürk (1989, s.178), çevirinin bizde kendi başına bağımsız bir beceri olarak öğretilmesinde uygulanacak yöntemlerin gelişmediğini çevirinin okullarımızda çoğunlukla yabancı dil öğretimi izlencelerinde bir tür alıştırma ya da destek olarak yer aldığını belirtmektedir.

Çeviri öğretimi günümüze kadar okullarda çoğunlukla yabancı dil öğretimi programlarında dil öğretimi destekleyici bir alıştırma olarak yer almıştır.

Snell-Harnby (1985, s.21-27) çeviriyi yabancı dil öğretiminin ilk aşamalarında kullanmanın bir yöntem hatası olacağını fakat ileri düzey bir dil betimlemeleri ve karşıtsal dilbilimin bazı yönlerinin tanınmasında bazı metinsel sorunların açıklanmasında faydası olacağını inandığını söylemektedir. Çeviri öğretimi sırasında dillerin kullanımı daha derinlemesine öğrenilir ve gerçek anlamda çeviri ilerlemiş bir dilbilgisi düzeyinde dil kullanımına büyük katkı sağlar. (aktaran Boztaş, s.246-247)

1.1 Problem Durumu

Dil, insanlar arasında iletişimi gerek sözlü gerekse yazılı olarak sağlayan göstergeler dizgesidir. Bir toplumu oluşturan kişiler, duygu ve düşüncelerini dil yardımıyla birbirlerine iletirler. Bu kişilerin birbirlerine duygu ve düşüncelerini aktarabilmeleri için aynı dili konuşmaları gereklidir. İki farklı milletten bireyin birbirleri ile anlaşabilmeleri için ikisinden birinin diğerinin dilini bilmesi gerekir. Yabancı dil bilmek, konuşabilmek bir nevi dünyada olup biteni anlayabilmek, ona ayak uydurabilmektir. Ülkemizin de dünya ülkeleri ile sürekli bir iletişim, etkileşim halinde olduğu düşünüldüğünde, ülkemizde de yabancı dil bilmenin çok önemli olduğu sonucuna varılabilir. Ülkemiz Avrupa Birliği’ne girmeye hazırlanan bir ülke olarak yabancı dil bilen insanlara gereksinim duymaktadır. Yabancı dil öğretimi uzun yıllardan beri ülkemizde çözümlenmeye çalışılan bir konudur. Yabancı dil öğretimi konusunda birçok araştırma yapılmakta ve yeni metotlar geliştirilmektedir. Yabancı dil öğretiminin istenilen düzeyde gerçekleşebilmesi için gerekli koşulların başında yabancı dil öğretmenlerinin iyi yetiştirilmesi gelir. Bu araştırmada, yabancı dil öğretiminde çeviriden nasıl yararlanılabileceği incelenecek ve çeviri derslerinin öğretmen adayları için yararlarının neler olabileceği konusu üzerinde durulacaktır. Bu araştırma ile dil derslerinde çeviriye ne kadar yer verildiği ve öğretmen adaylarının çeviri dersine yönelik tutumları incelenmiş ve öğretmen adaylarına katkılarının ortaya konması amaçlanmıştır.

(26)

5 1.2 Amaç

Bu çalışmada “Gazi Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda okuyan öğretmen adaylarının çeviri dersine yönelik tutumları nasıldır?” problem cümlesi incelenerek çevirinin dil öğretimindeki yeri ve etkisi üzerinde durulmuştur. Ayrıca, öğretmen adaylarının çeviri dersine yönelik tutumları, akademik başarı, yaş, sınıf, cinsiyet gibi değişkenler açısından ele alınmıştır.

Bu amaç çerçevesinde Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören öğretmen adaylarına, çeviri dersine yönelik Yrd. Doç. Dr. Selma DENEME, Kutay UZUN ve Yrd. Doç. Dr. Demirali ERGİN’in Trakya Üniversitesi’nde uyguladıkları “Mütercim Tercümanlık Bölümü Lisans öğrencilerinin Yabancı Dil Derslerinde Çevirinin Kullanılmasına Yönelik Tutumları” adlı çalışmada kullandıkları tutum ölçeği kullanılmıştır. Uygulanan tutum ölçeği ile örneklem oluşturulmuş, ölçek sonrası yapılan değerlendirmeler ile kazanımlar konusunda bir sonuca varılmıştır.

1.3 Önem

Günümüz küreselleşen dünyasında artık yabancı dil bilmek bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu amaçla kullanılacak araçlardan biri de çeviridir. Gazi Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda yapılan bu çalışma, çevirinin dil öğrenimindeki yeri ve öneminin gösterilmesi bakımından önem taşımaktadır.

1.4 Problem Cümlesi

Gazi Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda okuyan öğretmen adaylarının çeviri dersine yönelik tutumları nasıldır?

1.4.1. Alt Problemler

-Gazi Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda okuyan öğretmen adaylarının çeviri dersine yönelik tutumlarında sınıf düzeylerine göre farklılık görülmekte midir?

(27)

6

-Gazi Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda okuyan öğretmen adaylarının çeviri dersine yönelik tutumlarında cinsiyete göre farklılık görülmekte midir?

-Gazi Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda okuyan öğretmen adaylarının çeviri dersine yönelik tutumlarında yaşa göre farklılık görülmekte midir?

-Gazi Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda okuyan öğretmen adaylarının çeviri dersine yönelik tutumlarında akademik başarı durumuna göre farklılık görülmekte midir?

1.5. Varsayımlar

- Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerinin çeviri derslerine yönelik tutumları ölçülebilir.

- Kullanılan tutum ölçeğinin, öğrencilerin çeviri derslerine yönelik tutumlarını ölçmede yeterli olduğu varsayılmaktadır.

- Örneklemde öğrencilerin, uygulanacak tutum ölçeğine içtenlikle cevap verdikleri varsayılmaktadır.

1.6. Sınırlılıklar

Bu araştırma, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı Lisans Programında öğrenim gören öğrenciler ile sınırlıdır. Araştırma, çeviri dersine yönelik tutumları ölçmek için geliştirilen ölçekle toplanan bilgilerle sınırlandırılmıştır.

1.7. İlgili Araştırmalar

Umut Hür Yaşar (1999) “ Traduction dans l’enseignement des langues étrangères” (Yabancı dil öğretiminde çeviri) adlı yüksek lisans tezinde, yabancı dil öğretiminde çeviriden yararlanma konusunu incelemiştir. Yabancı dil öğretimi uzun yıllardan beri gerek dünyada gerekse ülkemizde çözümlenmeye çalışılan bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerde yabancı dil öğretimi konusunda birçok araştırmacı ve akademisyen yoğun

(28)

7

çaba harcamaktadır, yeni metotlar üretilmektedir. Bu arada çeviriden nasıl yararlanılabileceği de tartışma konularından biridir. Bu araştırma da bu amaca yönelik bir çalışmadır. Üç bölümden oluşan bu çalışmada, ilk bölümde yabancı dil öğretim yöntemlerinde çevirinin yeri incelenmiştir. Bu bölümde yabancı dil öğretiminde yaklaşımlar tarihsel süreç içerisinde tek tek ele alınmış, eleştiri ve önerilere yer verilmiştir. İkinci bölümde dil derslerinde çeviri konusu irdelenmiştir. Bu bölümde “anadile başvuru” ve “çeviri” kavramlarına açıklık getirilerek teorik olarak dil derslerinde nasıl kullanılması gerektiği gösterilmeye çalışılmıştır. Üçüncü bölümde ise, anabilim dalında değişik dersler veren bazı öğretim elemanlarının dersleri izlenmiş; anadile ve çeviriye ne kadar yer verdikleri saptanmıştır. Çalışmanın sonucu olarak aşırıya kaçmamak kaydıyla yabancı dil öğretiminde anadile ve çeviriye başvurmanın kaçınılmaz olduğu sonucuna varılmıştır.

Doç.Dr. Joshua M.Bear’ın (1991) “Yabancı dil öğretmenlerinin yetiştirilmesinde çeviri derslerinin yeri” adlı bildirisinde çeviri etkinliğinin yabancı dil öğretiminde ve yabancı dil öğretmenlerinin yetiştirilmesindeki yeri incelenmiştir. Türkiye Avrupa Birliği’ne girmeye hazırlanan bir ülke olarak, yabancı dil öğretiminin önemini çoktan kavramış bulunmaktadır.

Türkiye’de yabancı dili hakkıyla bilen insanlara sürekli büyüyen gereksinme duyulmaktadır.

Yabancı dil öğretiminin istenilen düzeyde gerçekleşmesi için gerekli olan koşulların başında yabancı dil öğretmenlerinin iyi yetiştirilmesi gelir. Bu nedenle, bu bildiride yabancı dil öğretmeni yetiştiren kurumların ders programlarında yer alan çeviri dersi üzerinde durulmuştur. Yabancı dil öğretiminde yüzyıllarca önemli bir yeri olan çeviri dersi, günümüzde modası geçmiş bir etkinlik olarak yorumlanmaktadır. Ancak, çeviri derslerinin öğretmen adayı öğrenciler için azımsanmayacak yararları olabileceği kanısındayız. Yabancı dil öğretiminde Dilbilgisi-Çeviri yönteminin ortaya çıkışı 16.yüzyıldır. Söz konusu yöntem 1940’lara kadar, yabancı dil öğretiminde uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemde gramer kuralları, kelime listeleri ve söz konusu kurallar ile kelimelerin sergilendiği okuma parçaları öğrencilere sunulduktan sonra, yabancı dilden anadile ve anadilden yabancı dile çevrilecek olan cümleler üzerinde çalışmalar yapılırdı. Bu yöntemde gözlenen eksiklikler ve yetersizlikler diğer yöntemlerin geliştirilmesine neden olmuştur. Dilbilgisi-Çeviri yöntemine duyulan tepki, her türlü çeviri etkinliğinin kullanılmasına karşı tepkiye dönüşmüştür. Ülkemizde ise yabancı dil öğrenme ortamı göz önüne alındığında, öğrencilerin yabancı dili kullanma fırsatlarının çok kısıtlı olduğunu kabul etmek gerekir. Çeviri dersleri öğrencilere yabancı dili aktif bir şekilde

(29)

8

kullanma fırsatı verebilir. Çeviri dersleri, başka derslerde öğrencinin öğrendiklerini, işlediklerini, bir bütün olarak görmesini sağlayacak, tamamlayıcı bir rol oynayabilir. Söz konusu derslerin amacı çevirmen yetiştirmek değil de yabancı dil öğretmeni yetiştirmek olduğuna göre, çeviri dersleri öğrencilerin dil bilincini, dil duyarlılığını arttırmaya yönelik olmalıdır. Sonuç olarak, yabancı dil öğretmeni yetiştiren lisans programlarındaki çeviri derslerinin öğrencilerin dil duyarlılığını geliştirici nitelikte önemli bir rol oynayacağı açıktır.

Söz konusu dersler hem öğrencinin dil bilincini hem de çözümleme becerilerini arttırmaktadır.

Türkiye’de yabancı dil öğretiminin yaygınlaştırılması temelinde yatan nedenin uluslararası ve kültürlerarası ilişkilerin artması olduğunu kabul edersek, yabancı dilin inceliklerini iyi bilen ve ifade gücü kuvvetli olan yabancı dil öğretmenlerine ihtiyaç vardır. Bu gereksinmenin karşılanmasında bilinçli bir şekilde düzenlenmiş çeviri derslerinin katkısı yadsınamaz.

Derya Oğuz’un (2014) “Yabancı Dil Öğretiminde Araç Olarak Çeviri” adlı makalesinde çevirinin yabancı dil öğretiminde araç olarak kullanılması incelenmiştir. Son yıllarda yabancı dil öğretiminde dinleme, konuşma, okuma ve yazma olarak kabul edilen dört temel becerinin geliştirilmesiyle öğrenilen dilin iletişimde kullanılması hedeflenmektedir. Çeviri ise iletişimsel yönünün olmaması, mekanik ve tek yönlü bir etkinlik olması, belli bir düzeyi gerektirmesi gibi gerekçelerle göz ardı edilmektedir. Bunun sebebi ise çevirinin eski bir dil öğretim yöntemi olan Dilbilgisi-Çeviri yöntemi ile karıştırılmış olmasıdır. Oysa kastedilen çeviri etkinliğidir.

Yabancı dil öğrenme sürecinde çeviri kaçınılmazdır. Öğrenci ister istemez çeviriye başvurmaktadır. Çeviri dil derslerine entegre edildiğinde, bir taraftan öğrenciye birçok anlamda katkı sağlarken diğer taraftan çeviri üretici bir etkinlik olmasıyla öğrenci öğretmen etkileşimine de olumlu yansımaktadır. Çeviri araç olarak kullanıldığında, öğrencide dil bilinci oluşturmakta, öğrencinin iki dilin benzerliklerini ve farklılıklarını anlamasını sağlamakta, kelime dağarcığını geliştirmektedir. Bunun yanı sıra çeviri, öğrenilenlerin değerlendirilmesine de olanak sağlamaktadır. Son yıllarda eğitimde öğrencinin aktif olarak yer alması gerektiğini ve kalıcı öğrenmenin ancak öğrencinin zihnini harekete geçiren etkinliklerle sağlanacağını savunan yapılandırmacı yaklaşımı temel alarak çeviri etkinliğinin zihinsel bir dizi işlemin uygulandığı bir etkinlik olduğuna ve dolayısıyla iki dilin çeviri sürecinde karşılaştırılmasıyla öğrenme daha etkin bir şekilde gerçekleşir. Ayrıca çeviri işlemi, çok yönlü bir uygulama olmasıyla konuşma ve yazma becerilerinin gelişimine de katkıda bulunacaktır.

(30)

9 1.8. Tanımlar

Çeviri: Herhangi bir dilde yazılmış olan bir metnin, başka bir dile doğru ve anlamını kaybetmeyecek şekilde aktarılmasını ve bu süreç sonunda ortaya çıkan ürünü işaret eder.

Çeviribilim: Çeviri alanlarının incelendiği, yazılı ve sözlü çevirinin teori, betimleme ve uygulamasını konu alan bir bilim dalıdır.

Yazılı Çeviri: Erek metnin çevirmen tarafından yazılı olarak hedef dilde oluşturulmasıdır.

Öğretim: Bireylerin ihtiyaç duydukları bilgilerin verilmesi, bireylerin eğitilmesidir.

Yabancı Dil: İnsanların doğdukları ülkede konuşulmayan, ancak başka milletten insanlarla iletişim kurması için gerek olan dildir.

Tutum: Tutum, kişinin nesne ve olaylara karşı olumlu veya olumsuz bir tepkisidir.

(31)

10

BÖLÜM II

ÇEVİRİ ETKİNLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ

2.1. Çevirinin Tanımı

İletişim insan yaşamı var olduğu sürece önemini sürdürmeye devam etmektedir. Küreselleşen dünyada artan ilişkiler, iletişim kurmayı zorunluluk haline getirmektedir. Kendi dilimiz, kültürümüz haricinde diğer toplumlarla ilişki kurmak ve onların kültürlerini tanımak, o toplumun dilini öğrenmek veya bilmekle mümkün olur. Toplumların bu etkileşimlerinde çeviri de önemli bir rol üstlenmektedir.

Çevirinin tarihsel sürecine bakıldığında, insanlık tarihi kadar eski bir etkinlik olduğu görülmektedir. Antik dönemden başlayarak çeviriye ilişkin izler görülmektedir, sözlü çevirinin ise yazılı çeviriden bile eski olduğu dile getirilmektedir. Mısır’da M.Ö 3. yüzyılda tercümanlar önemleri sebebiyle soylu olarak görülmektedirler. Mısırlılar ve komşuları arasındaki ilişkilerde rol oynamışlardır.

İnsanın dünyaya gelir gelmez “çeviri olayı” ile iç içe olduğunu vurgulayan Aktaş (1996, s.7) bu durumu şöyle açıklamaktadır: “Dış dünyadan gözlemlediği olayları, edindiği izlenimleri değişik iletişim ortamlarında yazılı ve sözlü olarak aktarır ve böylece bir çeşit çeviri yapmış olur”

Farklı dillerin ve kültürlerin gelişimi ile birlikte çevirinin önemi de git gide artmıştır. Kültürler ve ülkeler arası alışveriş dil ve çeviri sayesinde sağlanmıştır.

(32)

11 Çevirinin tanımlarına bakılacak olursa:

“Çeviri dilsel bir ortaklıktır; daha geniş anlamda farklı dildeki okuyucular arasında bilgiyi aktaran diller arası her türlü düşünce yoğunlaşması anlamına gelir. Çeviri, çıkış dilindeki ya da kaynak dildeki bir iletiyi varış diline ya da erek dile aktarmaktır.” (La Grande Encyclopédie Larousse, 1976, cilt 19, s.205)

“Çeviri, birçok zaman aşamasında gerçekleştirilen entelektüel bir etkinliktir. Süreçteki bazı aşamalar birbiri içine girer bazıları da bilinç dışı gerçekleşir. Çevirmen çalışmasında üç çeşit güçlük bulunur: anlama (kavrama ve anlamı yorumlama), araştırma (alanlara ve terimlere göre) ve aktarma (varış dilindeki kurallara uyarak çeviri eylemi).” (Delisle, 2003, s.88)

“Çeviri, kaynak dildeki göstergenin ne ifade ettiğini bulmak sonra bu ifade edilen şeyin amaç dilde hangi gösterge aracılığı ile ifade edilebileceğini saptayıp bu göstergeyi kullanmaktır.”

(Kuran, 1995, s.40)

Çeviri bir dilde oluşturulmuş bir metnin diğer bir dile dönüştürülmesi eylemidir. Çeviri iletişim ve etkileşimde önem bir rol oynamaktadır.

Fransız bilim adamı Rosenzweig, çeviriyi “iki efendiye hizmet etmek” olarak değerlendirmektedir.

Ona göre, biri kendi içindeki yabancıdır bu efendilerin, diğeri ise yapıtı kendisine mal etme arzusu içinde olan okurdur. Bu durum bir çelişkidir. Bu çelişki aslında hem sadakat arzusu hem de ihanet kuşkusunu içinde taşıyan bir sorunsaldan kaynaklanmaktadır. (Ricœur, 2008, s.10)

“Diller arası çeviri etkinliğinde, iki dilin değişik alanlarla ilgili anlatım biçimlerinin en etkin şekilde kullanılması ve bunların birbirine aktarımı söz konusu olduğundan çeviri, bir öğretim aracı olarak da kabul edilmektedir.” (Aktaş, 1996, s.4)

Çeviride önemli olan metnin doğru aktarılması ve çeviri işlemi sonucunda anlamını kaybetmemesidir. Anlamın doğru aktarılması, çevirinin doğruluğunu ve kalitesini de önemli ölçüde arttıracaktır.

Çeviri, Türk Dil Kurumu sözlüğünde (2005, s.419) “bir dilden başka bir dile aktarma, çevirme, tercüme” şeklinde tanımlanmıştır.

(33)

12

Göktürk’e göre çeviri: “değişik toplulukların, ulusların, bilim, sanat, düşünce alanındaki çabalarını birbirleriyle paylaşabilme yolu olan, tek tek diller ötesinde bir ortak dil, dillerin dilidir. (Göktürk,1994, s.15)

Çeviri sürecinde çevirmenin önünde hedef dile aktarılması gereken bir kaynak metin bulunmaktadır. Çevirmen kaynak metni okuyup anlayarak hedef metni oluşturur. Bunu yapabilmek için, çevirmenin hem kaynak metnin dilini hem de hedef metnin dilini çok iyi bilmesi gerekir. Aksi takdirde oluşturulacak hedef metinde anlam bozuklukları olabilir.

Sözlü çeviri ise ardıl çeviri ve eşzamanlı çeviri olmak üzere iki türlü yapılmaktadır. Ardıl çeviri 2.Dünya Savaşı sonrası Almanya’da kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde birçok alanda kullanılan en yaygın sözlü çeviri etkinliğidir. Ardıl çeviride konuşmacı anlatısını yaptıktan sonra konuşmayı keserek sözü çevirmene bırakır. Çevirmen de konuşmayı hedef dile aktarır. Eşzamanlı çeviride ise konuşmacı konuşurken sözleri hedef dile aktarılır. Çevirmen aynı anda hem dinler, hem düşünür hem de çözümleme yaparak hedef dile aktarımı gerçekleştirir.

Çeviribilim yirminci yüzyılda ortaya çıkan yeni bir bilim dalıdır. Göktürk’e göre ise, çeviribilim “çeviriyi dilbilimsel, toplumsal, göstergebilimsel bir olgu biçiminde ele alıp irdeleyen, bir kurama dayanarak açıklamaya çalışan bilim dalı olarak” tanımlanabilir. (1994, s.109) Günümüzde çeviribilimin diğer bilimlerle ve dallarla iç içe olduğu kabul görmektedir.

Toury’nin 1970’li yıllarda çeviribilim konusunda önemli çalışmaları bulunmaktadır. Getirdiği eşdeğerlilik kavramı çeviribilim tarihinde önemli bir role sahiptir. Toury’nin bu eşdeğerlilik kavramında iki norm bulunmaktadır. Çeviri kaynak metne benzerlik gösteriyorsa “yeterli çeviri”, hedef dile benzerlik gösteriyorsa “kabul edilebilir çeviri” olarak adlandırılmaktadır.

Çeviribilimin de tarihi bir süreci vardır. Bu süreçte de birçok bilim adamı tarafından çevirinin değişik tanımları yapılmıştır. Yapılan araştırmalarla bu tanımlar günden güne farklılaşmış ve çevirinin kapsamı genişlemiştir. Çeviri insanoğlunun var olması ve dilin kullanılmasıyla ortaya çıkarak iletişimi sağlamıştır. İletişim ihtiyacı sürdükçe çeviri de varlığını sürdürecektir.

(34)

13 2.2 Çevirinin Önemi

Çeviri, diğer halklarla iletişim kurmayı ve onların kültürlerini tanımayı sağlar. Başka kültürleri tanıma ve başka ülkelerle iletişim kurma ihtiyacı var olduğu sürece çeviriye olan ihtiyacın da var olacağını ve çevirinin önemli bir yere sahip olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Çeviri, kültürler arası alışverişi sağlayan bir etkinliktir. Bireyler çeviri sayesinde başka bir ülkenin kültürünü tanıyıp anlama şansına sahip olabilirler. Ayrıca, birçok uluslararası kuruluşun çok dilli ve çok kültürlü olduğu görülmektedir. Bu durum da çeviriye ve çevirmenlere olan gereksinimi her geçen gün daha da artırmaktadır.

Gelişmiş ve sanayileşmiş toplumlar teknolojik ve ekonomik açıdan diğer toplumlara göre daha fazla gelişmişlerdir. Bu yüzden gelişmemiş toplumlar gelişmiş toplumlara bağımlı durumdadır. Bu durum, toplumlar arası ilişkileri zorunlu hale getirmektedir. Bu ilişkinin kurulmasını sağlayan da yazılı veya sözlü çeviridir. Yapılan yeni buluşlar da çeviri sayesinde diğer toplumlara ulaşmaktadır.

Çevirinin eğitime getirdiği işlev de önemlidir. Eskiden küresel iletişimin yaygın olmadığı dönemlerde kişi dışa kapalı olarak, kendi toplumuna özgü düşünceler ile eğitim almaktaydı.

Küresel iletişimin çeviri sayesinde yaygınlaşmasıyla birlikte gelişmemiş toplumlar eğitim sistemlerini gelişmiş toplumlara göre düzenleme şansına sahip olmuşlardır.

2.3 Dünya’da Çeviri Etkinliği

Çevirinin insanoğlunun tarih sahnesine çıkışıyla kullanılmaya başlandığı söylenilmektedir.

İnsanların dili kullanmaya başlamasıyla birlikte, iletişim kurabilmek amacıyla çeviri kullanılmıştır. İlk çeviri etkinliğinin, yazının bulunuşuna kadar uzandığı tespitini yapan Yücel şunları ifade etmiştir: “Yazının en eski şekli Sümerler ’in resmi yazılarıdır ve Mezopotamya bölgesini kapsamaktadır. Bu tür yazılar 4500 yıllık toprak kitabelerde görülmektedir. Kazılar sayesinde ortaya çıkan bu yazılar üç dilden alınmış kelime listelerinden oluşmaktadır.”

(Yücel,2004, s.9)

(35)

14

“Eski Mısır’da çevirmenlerin saygın kişilerin yer aldığı sınıfta bulundukları görülmektedir.

Çevirmenler Eski Mısır’da aranan kişiler olarak görülmekteydi. Bu dönemdeki çeviriler sözlü olarak yapılarak cümlelerin kâtiplere yazdırılması biçimindeydi.

M.Ö 2.yüzyılda yazılmış olan Rosetta taşı çeviri tarihinde önemli bir yere sahiptir. Rosetta taşı 18. Yüzyılda çözümlenmiştir. Eski Yunanca, Hiyeroglif ve Eski Mısır dili olmak üzere üç dilde yazılmıştır. Rosetta taşı çeviri tarihi açısından önemli bir yere sahiptir.

Çeviribilimcilerin çoğu çeviri tarihini Cicero’dan itibaren kabul ederler çünkü ilk kez sözcüğü sözcüğüne çeviri ve anlamına göre çeviri bu dönemde ortaya çıkmıştır. Yazıcı da, “çeviri”

sözcüğünü ilk kullanan uygarlığın Roma uygarlığı olduğunu belirtmiştir. (2004, s.24). “Batı uygarlığının temeli olarak görülen Antik Yunan uygarlığı aslında aritmetik, geometri, astronomi ve tıpla ilgili bilgileri ilk kez Babil ve Mısır uygarlığından almıştır.” (Yazıcı, 2005, s.39)

7.yüzyılda Doğu’da yoğun bir çeviri etkinliği vardır. Araplar ve Yahudiler Hintçe, Farsça ve Yunancadan birçok bilimsel yapıtı Arapçaya çevirmişlerdir.

“Orta zamanda Garplılar, bu ateşli tercüme faaliyetleri ile İslam ve Yunan medeniyetlerini tanımaya başladılar. 13’üncü asır sonlarında gerek felsefe gere müspet ilimlerde büyük bir canlılık başladı.” (Ülken, 2009, s.201).

Ortaçağ’da Avrupa, kilisenin etkisinde karanlık bir dönem yaşamaktadır. Kitapların yakıldığı, bilime izin verilmeyen, tamamen kiliseye bağlı bir dönemdir. Bu dönemde Tanrı merkezli düşünce hâkimdir ve her düşünce tanrı merkezli olarak kabul ediliyordu. Bilimde, sanatta ve edebiyatta sınırlamalar mevcuttu. Dolayısıyla da çeviri faaliyetleri sadece kiliseye göre şekillenmiştir. Antik Yunan eserleri bu dönemde yasaklanmış durumdadır. Avrupalıların da Eski Yunan eserlerini keşfetmesi Arapça metinlerin aracılığıyla olmuştur. Toledo kentinin İspanya topraklarına katılmasıyla Toledo Okulu tarafından yapılan bu metinlerin Latinceye ve İspanyolcaya çevirileri sayesinde Avrupalılar bilim alanında önemli bilgiler edinmişlerdir. Bu durum da Rönesans’a bir ön hazırlık olmuştur. İncil’in İngilizceye tam olarak çevirisi bu dönemde John Wycliffe tarafından yapılmıştır.

(36)

15

Keşiflerle ve Rönesans hareketi ile birlikte antik eserlere de ilgi artmıştır. Böylece çevirinin önemi daha da artmıştır.

Matbaanın keşfi ile birlikte doğal olarak çeviri etkinliğinde de büyük bir artış meydana gelmiştir. Basılan ve çevrilen eserler artık daha büyük kitlelere ulaşabilme olanağı bulmuştur.

Artık yerel dillere çevrilen eserlerle, halk Yunan ve Doğu eserlerini okuyup anlama olanağı bulmuştur.

On altıncı yüzyılda, Alman din adamı Martin Luther, İncil’i Almancaya çevirerek kutsal kitabı halkın anlamasını sağlamıştır.

On altıncı yüzyılda Fransız düşünür Etienne Dolet “La Maniere de Bien Traduire une Langue en Autre” (Bir Dilen Diğer Bir Dile İyi Çeviri) adlı çalışmasıyla o dönemde bir çeviri kuramı oluşturmuş ve çevirmeni kaynak ve hedef dile hâkim olması ve çeviri metnin hedef kültürdeki tam ve doğru karşılığını bulması gerektiğini vurgulamıştır. (Yalçın, 2015, s.22)

“Elizabeth dönemi (1558-1603) İngilteresi’nde “büyük bir çeviri devri” başlamıştır ve mütercimler büyük bir gayretle çalışarak, geçmişteki kültür hazinelerini ülkelerine çeviri yoluyla aktarmışlardır.” (Aktaş, 1996, s.25)

Aydınlanma Çağı ile birlikte on sekizinci Yüzyılda çeviri etkinliği yine çok önemlidir. Bu dönemde yerel diller büyük bir gelişme göstermiştir. Aydınlanma hareketinde yerel dillerin önemi büyüktür. Bu dönemde de yerel dillere yönelik çeviriler yapılmıştır.

Yirminci yüzyılla birlikte uluslararası ilişkilerin artmasıyla çeviri gereksinimine duyulan ihtiyaç da önemli derecede artmıştır. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte bu gereksinim doruğa ulaşmıştır. Bu dönemde çeviri kuramına yönelik gelişmeler hız kazanmıştır. Nazilerin yargılandığı Nürnberg mahkemelerindeki sözlü çeviri, çeviri tarihi açısından son derece önemlidir. Çevirinin iletişim yönü bu dönemde son derece anlaşılır hale gelmiştir. Yine İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan uluslararası kuruluşlar çeviri etkinliğinin önemini daha da arttırmıştır.

Bu dönemde, çevirinin kurumsal yapısı ile ilgili Eugene Nida’nın “Principles of Translation”

(Çevirinin Esasları) (1959) adlı eseri son derece önemlidir. Nida bu eserinde çevirinin tanımını yapmakta ve eşdeğerliliğin sağlanması gerektiğini vurgulamaktadır.

(37)

16

Newmark da “Approaches to Translation” (Çeviri Yaklaşımları) (1981) adlı eserinde çeviri kuramı geliştirerek çeviribilime katkıda bulunmuştur. Newmark “çeviri kuramının ne bir kuram ne de bir bilim olduğunu sadece sahip olduğumuz ve çeviri süreci konusunda sahip olmamız gereken bilgi yumağı” olduğunu düşünmektedir. (Newmark,1981, s.19)

Avrupa Birliği’nde üye ve aday ülke sayılarının artmasıyla birlikte çeviriye olan gereksinim de artmaktadır.

Avrupa Birliği’nde “Yazılı ve Sözlü Çeviri Organize Birimi” bulunmaktadır. Yazılı çeviri işleri için 1300 çevirmen kadrolu olarak çalışmaktadır ve 500 çevirmen de birliğe dışarıdan iş yapmaktadır. Ayrıca birlik gerekirse piyasada çalışan uzman ve çevirmenlerle de çalışmaktadır.

Sözlü çeviri işleri için Avrupa Birliği’nde 450 kadrolu çevirmen ve her gün 200-300 serbest çevirmene ihtiyaç vardır. Avrupa Birliği’nde her gün yaklaşık 50 toplantı yapılmaktadır ve bu toplantılarda sözlü çeviri yapılmaktadır. Yapılan çeviriler neredeyse tüm metin türlerini içermektedir. (Eruz, 2003, s.48)

2.4 Türk Tarihinde Çeviri

Türk tarihinde ilk kez Uygurlar döneminde çeviri kullanımının olduğuna dair bulgular vardır.

Uygurlar yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğudur. Bu sayede Türk tarihine birçok kitabe, yazıt gibi kültürel eserler bırakmışlardır.

Hatta mani rahiplerince Akdeniz kıyılarından Orta Asya kültür çevresine taşınıp Türkçeye kazandırılmış bir Ezop roman parçası da aralarında yer almaktadır. Bu geniş çeviri eylemi sonucunda Türkçe, belli ve düzenli bir anlatım gücü kazanmıştır. Türk kültürünün daha önce tanımadığı soyut ve karışık din ve felsefe kavramlarını dile getiren birtakım sözcükler bu çevirilerde Türkçeye çevrilerek karşılanmıştır. Bir bölüm sözcükler de Türkçenin ses yapısına göre değiştirilerek yani yerlileştirilerek alınmıştır. Bu çevirilerde metni Türk diline uygulama yolunda oldukça serbest bir yol izlendiği, gerekli açıklayıcı eklemlerle ana metnin daha kolay anlaşılacak hale getirildiği görülmektedir. (Yağcı, 1999, s.411)

İslamiyet’in kabul edilmesiyle birlikte, Arapça ve Farsça çeviriler yapılmıştır.

(38)

17 2.4.1 Osmanlı Döneminde Çeviri

“Tercüman, İmparatorluk döneminde, Bab-ı Ali’nin diğer devletlerle ve onların Bab-ı Ali ile olan siyasi ve ticari ilişkilerini sağlayan memurdur. Özellikle batı dillerinde tercüman dragoman sözcüğü kullanılmaktadır.” (Bağış, 1983, s.17)

Tercümanlık, Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını genişletmesi ile birlikte 16. Yüzyıldan itibaren büyük önem kazanmıştır.

“Dil Oğlanları ve Tercümanlar” adlı esere göre, “en önemli tercüman Osmanlı hükümetinin tercümanı olan Babıali tercümanı (baştercüman); hakkında bilgi sahibi olunan ilk tercüman da Rum asıllı Yunus Bey’dir.” (Hitzel, 1995, s..17).

Osmanlı İmparatorluğu’nda tercümanlık başlıca şu dört bölümden oluşmaktaydı. (Balcı, 2006, s.18)

1)Divan-ı Hümayun tercümanlığı 2)Eyalet tercümanlığı

3)Müessese tercümanlığı (asker ve eğitim kurumlarında çalışan tercümanlar) 4)Yabancı elçi ve konsolos tercümanlığı

Divan-ı Hümayun tercümanlığı 16. yüzyıl ile birlikte başlamıştır. Tercümanların büyük çoğunluğunu Hristiyanlıktan Müslümanlığa geçen Rum asıllı kişiler oluşturmaktadır.

Baştercümanlar dış siyasette son derece önemlidir. Yabancı devlet temsilcileri ile yapılan konuşmaları çevirmek ve yurtdışından gelen yazıları Türkçeye çevirmek baştercümanın görevleridir.

18. yüzyıldan itibaren bu tercümanların önemleri daha da artmıştır. Batılı devletler iletmek istedikleri mesajları bu tercümanlar aracılığıyla Osmanlı İmparatorluğu’na iletmişlerdir.

Eyalet tercümanları ise Osmanlı’nın bazı eyaletlerinde, yazışmalarda, görüşmelerde çeviri yapmakla görevli, yönetim ile halkın iletişimini sağlayan tercümanlardır. Bunlar mahkemelerde de görev alırlardı.

(39)

18

Müessese tercümanları, 18. Yüzyıl sonlarında Batı usulünde askeri kurumların oluşumunda, yurda getirilen ve Türkçe bilmeyen yabancı uzmanların ve hocaların dilmaçlığını yapmaktaydılar. Osmanlı İmparatorluğu’nun Hristiyanlara verdiği ilk önemli memuriyet olmuştur. Müessese tercümanları arasında en önemlisi Derya tercümanlığıdır. Bu tercümanlığa Fenerli Rum beyleri atanmaktaydı. Ayrıca bu tercümanlar, adalardaki Müslüman olmayan halkın vergilerini verip vermediklerini kontrol ederlerdi. Bu yüzden Müslüman olmayan halk üzerinde çok etkili kişilerdir. Tanzimat döneminin ardından tercüme işlerine bakar hale gelmişlerdir.

Yabancı elçi ve konsolos tercümanları, Osmanlı İmparatorluğu’nda yurtdışından İstanbul’a gelen elçilerin Türkçeyi yeterli bilmedikleri için hükümetin elçilerle iletişim kurabilmek için görevlendirdikleri tercümanlardır. Yapılan görüşmelerde görev alırlardı. 17. Yüzyılla birlikte elçiliklerde çalışan tercümanlar haraç ve cizye vergilerinden muaf tutulmuştur. Bu sebeple, Osmanlı uyruklu Hristiyan tercümanlar Müslüman tercümanların yerini almaya başlamışlardır.

Büyük devletlerde görevli Hristiyan tercümanlar, görevleri dışında ülkelerle ilişkisi tespit edilirse, görevlerine son verilirdi.

Tanzimat dönemi imparatorluğun Batı’ya döndüğü ve açıldığı bir dönemdir. Bu dönemde özellikle Fransızca eserler çevrilerek Türkçeye kazandırılmıştır. Yusuf Kamil Paşa’nın

“Tercüme-i Telemak” adlı eseri Batı kaynaklı ilk çeviri eserdir. Edebiyatta yeni edebi türler oluşmuştur. Çok sayıda sözcük Türkçeye çeviriler aracılığıyla kazandırılmıştır. Yenileşme ve batılılaşma hareketlerinde çevirmenlerin rolü büyüktür.

Bu dönemdeki önemli çeviri olaylarından birisi Tercüme Odası’nın kurulmasıdır. Tercüme Odası, Osmanlı İmparatorluğu’nda diplomatik ilişkiler olmak üzere yabancı dil bilgisi gerektiren her durumda Avrupa dillerinden çevirilerin sorumluluğunu üstlenmek üzere tercümanların eğitildiği kurumdur.

Tercüme Odası Babıali’nin yabancı ülkelerle yaptığı yazışmaları yaparken zaman içinde dil öğreten bir okula dönüşmüştür. Başlangıçta üç kişiden oluşan Tercüme Odası zamanla büyüyüp önem kazanmıştır. Birçok önemli yazar ve şair bu odada yetişmiştir. Bu dönemde tercümanlık işleri genellikle Rumlara yaptırılmaktaydı. Bu tercümanlarla da devlet sırlarını yabancı ülkelerle paylaşma durumu ortaya çıkıyordu. Bu yüzden de tercümanlık işlerinin

(40)

19

Müslümanlar tarafından yapılmasına çalışılıyordu. Yahya Efendi’nin Babıali’nin tercümanlığına getirilmesiyle Tercüme Odası kuruluyordu.

Tercüme Odası’nın dışında “Encümen-i Daniş” adlı bir akademi kurulmuştur. Encümen-i Daniş’ın kuruluş amacı Batı’daki yenilikleri takip etme, Türkçeye bilimsel eserler kazandırma veya batıdan bu eserlerin tercüme edilmesi, ilimin ülkeye yayılması ve genel kültür seviyesinin yükseltilmesidir. Encümen-i Daniş 1 Haziran 1851 tarihli Takvim-i Vekayi’de yayınlanıp 8 Temmuz 1851’de açılmıştır. Encümen için yazılan raporlarda, Osmanlı İmparatorluğu’nun bilim konusunda geri kaldığı vurgulanmakta, edebi ve dini eserlerin Arapça ve Farsça yazıldığı bu yüzden de bu dilleri bilmeyenlerin bu eserlerden yararlanamadıkları belirtilmektedir. Encümen-i Daniş’in kurulmasının nedeni bilimin gelişmesini sağlama ve halkın anlayabileceği şekilde yazılmasıdır.

Encümen-i Daniş’in Nizamnamesi’ne göre encümende iki tür üye bulunmaktadır. Bunlar dâhili üyeler ve harici üyelerdir. Dâhili üyelerin sayısı kırk kişidir. Dâhili üyeler, bir yabancı dili yeterli derecede bilmelidir. Türkçe kitap yazabilecek ya da bir kitabı Türkçeye tercüme edebilecek nitelikte olmalıdır.

Harici üyelerin ise Türkçe bilmeleri zorunlu değildir. Bu kişilerin akademiye bilgi verebilmeleri yeterli sayılmıştır.

Encümen-i Daniş’te bilimsel nitelikli kitapların tercüme yoluyla Türkçe olarak yazılması hedeflenmiştir. Daha sonraları ise Darülfünunda okutulacak kitaplar hazırlanmaya başlanmıştır. Fakat Encümen-i Daniş uzun ömürlü olmamıştır. Devlet yıllıklarından yapılan tahmine göre on iki yıl sürdüğü varsayılmaktadır.

II. Abdülhamit döneminde “Mütercimin Cemiyeti” kurulmuştur. Ancak bu cemiyette uzun ömürlü olmamıştır.

Yine bu dönemde Ahmet Vefik Paşa Molière’den çeviriler yapmıştır. Tiyatroya yaptığı çevirilerle katkı sağlamıştır. Yine birçok yazar bu dönemde Fransız klasiklerini Türkçeye çevirerek edebiyat dünyasına önemli katkılar yapmışlardır.

(41)

20

Tanzimat’tan sonra Batı’yı anlamak için fikir ve politika anlamında geçerli dil olan Fransızca büyük önem kazanmıştır. Şinasi öğrenim hayatını Fransa’da bitirip ülkeye döndükten sonra Fransızcadan çeviriler yapmıştır. İlk manzum tercümesini de Şinasi yapmıştır.

Bu devrenin belli başlı simalarından biri Recaizade Mahmut Ekrem’dir. Recaizade Ekrem (1874- 1914) daha 1870’de “Mes Prisons” ile başladığı tercümeye “Atala” ile devam etmiş, bu arada yapmış olduğu bazı nesir tercüme parçalarını da Naçiz adlı bir kitapta toplamıştı. Ekrem Bey bu ara La Fontaine hikâyelerine merak sarmış ve bunlardan on kadarını dilimize çevirmiştir. Ayrıca La Fontaine’den başka Hugo ve Lamartine’den de bazı parçalar çevirmiştir. (Yağcı, 1999, s.209)

Hikâye türünün başlaması yine tercüme iledir. Türkçeye çevrilen ilk Avrupalı hikâye Yusuf Kamil Paşa’nın “Télémaque” tercümesidir.

Meşrutiyet döneminde “Maarifi Umumiye Nezareti ”’ne bağlı “Telif ve Tercüme” daireleri kurulmuştur. Bu dairelerin kuruluş amacı Batı klasiklerini Türkçeye aktarmak ve anlaşılmasını sağlamaktır. Ancak bu amaç başarıya ulaşmamıştır. Telif ve Tercüme dairesi kapatılmıştır.

2.4.2 Cumhuriyet Sonrası Çeviri

Cumhuriyetin ilanının ardından Latin harflerine geçiş ile birlikte çeviri etkinliği de bir duraklama dönemine girmiştir. Bu dönemde yeni alfabenin yerleşmesi ve özümsenmesi için belli bir süre gerekmiştir.

Çeviri etkinliği yeniden “1.Türk Neşriyat Kongresi”’nin açılmasıyla gündeme gelmiştir. Bu kongre kararları sonucunda “Tercüme Heyeti” kurulmuştur. İlk toplantı 28 Şubat 1940’da yapılmıştır.

“Tercüme Heyeti”’nin yaptığı toplantılarda, çeviri yöntemleri, daha iyi çevirilerin yapılabilmesi için sözlük hazırlanması, yapılan çevirileri kontrol edecek bir kurulun oluşturulması gibi konular değerlendirilmiş; Birinci Türk Neşriyat Kongresi’nden kısa bir süre sonra Mart 1940’da da, çeviri çalışmalarını izleyip eleştirmek, eski ve yeni klasik yapıtları bir düzen içinde Türkçeye kazandırmak amacıyla sürekli bir “Tercüme Bürosu”’nun kurulmasına karar verilmiştir. (Yağcı, 1999, s.230)

Tercüme Heyeti’ni oluşturan yazar ve tercümanlar “Tercüme” dergisini çıkarmaya başlamıştır.

Tercüme dergisi faaliyetini 87 sayı olarak 1940 yılından 1966’ya kadar sürdürmüştür.

(42)

21

Bu dönem, ülkenin ekonomik ve siyasi açıdan zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemdir.

Dünyada 2.Dünya Savaşı sürmektedir. Bu olumsuz koşullara rağmen, son derece önemli gelişmeler yaşanmıştır. Tercüme Bürosu’nun kurulmasının ardından “Dünya Edebiyatından Tercümeler” (Dünya Klasikleri) yayınlanmaya başlamıştır. Yücel’in kendi bakanlığı sırasındaki çeviri etkinliği hakkında bilgi verdiği Cumhuriyet gazetesi yazısında 19 yılda 965 yapıtın çevrilmiş olduğunu belirtmektedir.

Çağdaş üniversitelerin kurulmasında çeviri etkinliğinin büyük payı vardır. I. ve II. Dünya Savaşı sonrasında Nazi Almanya’sından kaçıp Türkiye’ye sığınan bilim adamlarının başlattığı çeviri sürecinin katkısı büyüktür. Alman profesörlerin İstanbul Üniversitesi’nde verdikleri dersler çeviri aracılığıyla öğrencilere ulaşmıştır.

1960’lı yıllardan itibaren ekonomik açıdan dışa açılım ile beraber çeviri etkinliği de önem kazanmıştır. 1980’li yılların ortalarından itibaren ise üniversitelerde çeviri ile ilgili bölümler açılmaya başlanmıştır. Lisans düzeyinde eğitim veren ilk Çeviribilim Bölümü Boğaziçi Üniversitesi’nde 1983 yılında açılmıştır. Günümüzde ise yirminin üstünde Mütercim- Tercümanlık anabilim dalında lisans düzeyinde çeviri eğitimi verilmektedir.

2.5 Yabancı Dil Öğretiminde Çevirinin Yeri

Dilbilgisi- Çeviri Yöntemi, yabancı dil öğretiminde uzun yıllar yaygın bir biçimde yabancı dil öğretim aracı olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise artan ilişkiler nedeniyle iletişimsel dil öğretim yöntemleri yaygındır. Günümüzde yabancı dil öğretiminde çeviri kullanmak bu yöntemi akla getirdiği ve iletişimsel olmadığı gerekçesiyle yabancı dil programlarında yeterince öneme sahip değildir.

Çevirinin yabancı dil öğretiminde kullanılması ile ilgili çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bir grup olumlu görüş belirtirken, diğer bir grup ise olumsuz görüş belirtmektedir.

Olumlu olan görüşlere göre, çeviri ile öğrenciler hem anadillerinde hem de yabancı dilde düşünme olanağı bulurlar. Çeviri öğrencilere dilbilgisi yapılarını görerek ve inceleyerek öğrenme imkânı sağlar. Çeviriyi doğru yapabilmek için her iki dilin dilbilgisi yapılarını da iyi bilmek gerekmektedir. Bu durum, öğrencilere hem anadillerinin hem de yabancı dilin

Referanslar

Benzer Belgeler

Avesta’da Zerdüşt, her ne zaman Ahura Mazda konuşsa haykırır: “Ey maddi dünyanın Yaratıcısı, Sen Kutsal olan.” Bazen de Zerdüşt Ahura’yı “En hayırlı Ruh”

Migren: Migrenin iskemik inme için risk faktörü olup olmadığına ilişkin yapılan çalışmalardan biri olan ‘’Physicians Health Study (PHS) çalışmasında,

These studies demonstrated that when 35 % carbamide peroxide or 35 % hydrogen peroxide were used during in-office bleaching pro- cedures, there were no detrimental effects on the

This study examined Chinese inpatients’ views on what aspects of a nurses’ focused, structured therapy group worked to help their psychological and interpersonal problems and

[r]

ği, tetkik ettiği ve kısmen uzun müddet oturduğu anavatan parçalarını bu vesile ile bir daha görecek, bilhassa cumhuriyet rejiminin yurdda yarattığı yeni

Merkezi idare veya merkeziyet, yoğun veya hafif bir biçimde, bütün devletlerin idare teşkilâtlarında yürürlükte olduğu gibi eski Türk devletlerinin idari

çalışma alanlarında karşılaşılan sorun- ların aşılmasına yönelik çalışmaların başarıya ulaşması, büyük çoğunluğu örgütsüz olan endüstri ve