• Sonuç bulunamadı

Hediyelik eşya mağazalarındaki el sanatları ürünleri hakkında bir araştırma (Ankara ili örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hediyelik eşya mağazalarındaki el sanatları ürünleri hakkında bir araştırma (Ankara ili örneği)"

Copied!
194
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

HEDİYELİK EŞYA MAĞAZALARINDAKİ EL SANATLARI ÜRÜNLERİ HAKKINDA BİR ARAŞTIRMA

(ANKARA İLİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Tuba GÜNGÖR

Ankara Şubat, 2011

(2)

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

AĠLE VE TÜKETĠCĠ BĠLĠMLERĠ EĞĠTĠMĠ ANA BĠLĠM DALI

HEDİYELİK EŞYA MAĞAZALARINDAKİ EL SANATLARI ÜRÜNLERİ HAKKINDA BİR ARAŞTIRMA

(ANKARA ĠLĠ ÖRNEĞĠ)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Tuba GÜNGÖR

DanıĢman: Yrd. Doç. Dr. Hürrem Sinem ġANLI

Ankara ġubat, 2011

(3)
(4)

iii ÖNSÖZ

El sanatları, insanların çeĢitli ihtiyaçlarını karĢılamak amacıyla ortaya çıkmıĢ el emeği ürünlerdir. El sanatlarının ilk örnekleri giyinmek, örtünmek, çeĢitli doğa Ģartlarından korunmak amacıyla ortaya çıkmıĢ olmasına rağmen üretimin, ticaretin ve turizmin artmasıyla, geliĢmiĢ ve bugünkü ticari halini almıĢtır.

Bu sebeptendir ki el sanatları ortaya çıktığı toplumun kültürünü, yaĢayıĢ biçimini, gelenek, görenek, örf ve adetlerini, hatta doğduğu yörenin coğrafi koĢullarını yansıtır. Gerek coğrafi koĢullar gerekse kırsal kesimde tarım ve hayvancılığın sonucu olarak Anadolu‟da el sanatları çeĢitlilik bakımından çok geliĢmiĢtir.

Ġlk zamanlarda insanların giyinmek, örtünmek, olumsuz coğrafi koĢullardan korunmak vb. amaçlarla ürettikleri, daha sonraları ticaretin geliĢmesi sonucu ticari ürün haline gelen, Anadolu‟da “Ahi TeĢkilatı”nın doğuĢuyla zirve dönemlerini yaĢamıĢ olan Anadolu el sanatları “Endüstri Devrimi”yle beraber eski önemini kaybetmekle birlikte, yapılan bazı olumlu çalıĢmalar ve turizmin geliĢmesi ile birlikte gidilen yerden hediyelik eĢya getirme geleneği ile eski önemine yavaĢ yavaĢ kavuĢmaktadır.

Bütün bu olumlu çalıĢmalara rağmen Anadolu‟ da kaybolmuĢ ve kaybolmaya yüz tutmuĢ el sanatlarımızın olması üzüntü vericidir. El sanatları üzerine yapılan bu ve benzeri çalıĢmaların, günümüzde yeniden canlanan geleneksel el sanatlarına olumlu katkı sağlaması en büyük temennimizdir.

Bu araĢtırmayı yaparken tezimin oluĢmasında büyük katkıları bulunan danıĢmanım Yrd. Doç. Dr. Hürrem Sinem ġANLI‟ ya, araĢtırma planı ve analiz sürecini yürüten Mustafa Agah TEKĠNDAL‟a (BaĢkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Biyoistatistik ABD Uzmanı), desteğini ve yardımını gördüğüm AraĢ. Gör. Hande ġAHĠN‟e ve yardımlarını benden esirgemeyen Erkan GÖVENÇ ‟e teĢekkür ederim.

Tuba GÜNGÖR ġubat, 2011

(5)

iv ÖZET

HEDĠYELĠK EġYA MAĞAZALARINDAKĠ EL SANATLARI ÜRÜNLERĠ HAKKINDA BĠR ARAġTIRMA

(ANKARA ĠLĠ ÖRNEĞĠ) Güngör, Tuba Yüksek Lisans Tezi Aile ve Tüketici Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı

Tez DanıĢmanı: Yrd. Doç. Dr. Hürrem Sinem ġanlı ġubat-2011

Bu araĢtırma Ankara ilinde bulunan hediyelik eĢya mağazalarındaki el sanatları ürünlerinin çeĢitlerini, kullanılan hammaddeleri ve mağaza sahiplerinin tükenmiĢlik durumlarının el sanatlarının satıĢlarına etkilerini belirlemek amacıyla planlanmıĢtır.

AraĢtırmada el sanatları ile ilgili literatür taraması yapılarak, Ankara‟da yaĢayan, kaybolmaya yüz tutmuĢ ve kaybolmuĢ el sanatları çeĢitleri ve hammaddeleri hakkında bilgi toplanmıĢ ve değerlendirilmiĢtir.

AraĢtırmanın evrenini; Ankara‟da bulunan hediyelik eĢya amaçlı üretilen el sanatları ürünlerini satan mağaza sahipleri oluĢturmaktadır. AraĢtırmanın evreninde bulunan 229 mağaza sahibi ise, ATO (Ankara Ticaret Odası)‟dan alınan verilerle 563 tane hediyelik eĢya mağazasından rasgele tesadüfi (%95 güvenilirlikle basit tesadüfi örnekleme ile) örnekleme ile seçilmiĢtir.

Veri toplama aracı olarak araĢtırmacı tarafından geliĢtirilen anket ve “TükenmiĢlik Ölçeği” kullanılmıĢtır. Ölçek; Pines ve Aronson (1988) tarafından geliĢtirilen ve Çapri (2006) tarafından Türkçeye uyarlanan, geçerlik ve güvenirlik çalıĢması yapılan mağaza sahiplerinin tükenmiĢlik düzeyini belirlemek üzere 17 olumsuz, 4 de olumlu madde olmak üzere toplam 21 maddeden oluĢan “TükenmiĢlik Ölçeği”dir. Elde edilen veriler, ki-kare yöntemi, t testi ve varyans analizleri yapılarak değerlendirilmiĢtir.

(6)

v

mağazalarındaki el sanatları ürünlerinin çeĢitleri, temin edildikleri yer, kullanılan hammaddeler ve mağaza sahiplerinin tükenmiĢlik düzeyleridir.

Ġkinci bölümde; Ankara ilinde bulunan el sanatları ürünleri hakkında literatür çalıĢması yapılmıĢ ve detaylı bir Ģekilde ele alınmıĢtır.

Üçüncü bölümde; araĢtırmanın evreni, örneklemi, verilerin toplanması ve analizi ayrıntılı olarak açıklanmıĢtır.

Dördüncü bölümde; elde edilen bulgular ve yorumlara yer verilmiĢtir.

BeĢinci bölümde; araĢtırma sonucunda elde edilen veriler ve öneriler araĢtırmacı tarafından ortaya konulmuĢtur. Ankara ilindeki hediyelik eĢya mağazalarında; 7 farklı hammaddeden (lif, ağaç, taĢ, toprak, deri, maden ve ince dal ve sap) imal edilmiĢ 133 adet hediyelik el sanatı ürünü belirlenmiĢtir. Bu el sanatları ürünlerin bazılarının tek bir hammaddeden, bazılarının ise iki ya da daha çok hammaddenin bir araya gelmesi ile üretildiği tespit edilmiĢtir. Mağaza sahiplerinin tükenmiĢlik düzeylerine de yer verilmiĢtir.

(7)

vi

A STUDY ABOUT HANDICRAFTS AVAILABLE IN THE GIFTWARE SHOPS IN ANKARA

GÜNGÖR, Tuba

Master Thesis, Department of Family and Consumer Science Education Thesis Advisor: Assist.Prof. Dr. Hürrem Sinem ġanlı

February -2011

This study has been planned in order not only to determine the effects of the variety and raw materials of handicrafts on the sales of handicrafts but also to find out the situations of the shop owners who are used up

In this study, the literature researching has been made and the varieties and raw materials of handicrafts which are about to disappear or disappeared in Ankara have been asessed and information has been gathered about them.

The owners of the handicrafs shops who sell handicrafts as giftware in Ankara compose the core of the study. 229 shop owners have been selected randomly from the findings taken by Ankara Chamber of Commerce among 563 giftware shops. (with 95% of the simple random sampling)

The opinion poll and „burnout scale‟ have been used as the tool of data collection. The scale has been developed by Pines and Aronson (1988) and adapted to Turkish language by Capri (2006). Besides, its validity and reliability test have been made by Capri (2006). This is a scale called „burnout scale‟ having 21 articles, 17 of which are negative and 4 of which positive articles. Its aims is to determine the use up levels of the shop owners. The findings obtained have been assessed by the method of chi-square, t-test and variance analysis.

The study is composed of 5 parts and 147 pages. In the first part, the problem of the study has been handled. The problem of the study is the varieties of handicrafts in

(8)

vii

In the second part, the literature study has been made about the handicrafts available in Ankara and they have been handled in detail.

In the third part, the core of the study, sampling, finding collection and analysis have been explained in detail.

In the fourt part, the findinds and comments have been handled.

In the fifth part, the findings gathered as a result of the study and the proposal have been revealed out by the researcher. 133 giftware handicrafts made by 7 different raw materials (fiber, wood, stone, soil, leather and narrow branch and stalk) have been determined in the giftware shops in Ankara. It has been found that some of these handicrafts have been made by just one raw material, whereas others have been procuded by two or more raw materials. The use up levels of the shop owners have been also handled.

(9)

viii

ĠÇĠNDEKĠLER

Sayfa

JÜRĠ ÜYELERĠNĠN ĠMZA SAYFASI………... ii

ÖNSÖZ……….. iii

ÖZET………... iv

ABSTRACT………... vi

ĠÇĠNDEKĠLER SAYFASI……… viii

TABLOLAR LĠSTESĠ………... x

ġEKĠLLER LĠSTESĠ……….. xiv

1. GĠRĠġ………... 1 1.1.Problem Durumu……… 3 1.2.AraĢtırmanın Amacı………... 4 1.3.AraĢtırmanın Önemi……….. 4 1.4.AraĢtırmanın Sınırlılıkları……….. 6 1.5.Varsayımlar……… 7 1.6.Tanımlar………. 8

2. EL SANATLARI VE KULLANIM ALANLARI………. 9

2.1.El Sanatı Nedir?... 9

2.1.1 El Sanatlarının Kullanım Alanları……….. 9

2.1.2. El Sanatlarının Sınıflandırılması..………... 11

2.1.3. El Sanatlarının Hammaddeleri……….. 12

2.2. Ankara Ġlindeki El Sanatları………. 12

2.3. Ankara‟da YaĢatılan Geleneksel El Sanatlarından Bazı Örnekler………... 14

2.3.1. Antep ĠĢi ĠĢlemeciliği………. 14

2.3.1.1. Antep ĠĢi ĠĢlemeciliğinin Önemi……… 14

2.3.2. Dokumalar………. 14

2.3.2.1. Anadolu‟da Dokumacılık………... 15

2.3.2.2. YaĢayan Dokumaların ÜretiliĢ Biçimleri Açısından Gruplanması 15

2.3.3. Kilim……….. 16

2.3.3.1. Kilimin Anadolu‟daki Önemi………. 16

2.3.4. Halıcılık………. 17

2.3.4.1. Halıcılığın Anadolu‟daki Önemi……… 17

2.3.5. Oyacılık……….. 18 2.3.5.1. Günümüzde Oyacılık……….. 18 2.3.5.2. Oyaların Sınıflandırılması……….. 19 2.3.6. ĠĢlemeler……… 19 2.3.7. Yazmacılık………. 20 2.1.7.1. Yazmacılığın Tanımı……….. 20

2.3.7.2. Yazmacılığın Tarihsel GeliĢimi………. 20

(10)

ix

2.5.2. Günümüzde El sanatlarının Sorunları……… 28

2.5.3. Alınması Gereken Önlemler……….. 29

2.6. El Sanatlarındaki DeğiĢimler……… 31

3. YÖNTEM……….. 33

3.1. AraĢtırmanın Modeli………. 34

3.2. Evren ve Örneklem………... 34

3.3. Veri Toplama Teknikleri……….. 35

3.4. Verilerin Analizi………... 35

4. BULGULAR VE YORUMLAR………... 41

4.1. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özellikleri………... 41

4.2. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özellikleri ile Mağazalarında Bulunan El Sanatları Ürünleri ve Hammaddelerinin Dağılımları……….. 57

4.3. Mağaza Sahiplerinin TükenmiĢlik Durumları Ġçin Tek Bir Faktör Üzerinden Değerlendirilen Toplam Puan Bakımından T Testi ve (Anova) Varyans Analizleri………... 130

5. SONUÇ ………. 144 KAYNAKÇA……….. EK 1. Anket Formu………. EK 2. Mağazalarda Bulunan El Sanatları Örnekleri Fotoğrafları

(11)

x

Sayfa

Tablo 4.1.1. Mağaza Sahiplerinin Cinsiyetleri……… 41

Tablo 4.1.2. Mağaza Sahiplerinin YaĢları………... 42

Tablo 4.1.3. Mağaza Sahiplerinin Doğum Yerleri………. 43

Tablo 4.1.4. Mağaza Sahiplerinin Öğrenim Durumları……….. 44

Tablo 4.1.5. Mağaza Sahiplerinin Medeni Durumları……… 44

Tablo 4.1.6. Mağaza Sahiplerinin ĠĢ Ġle UğraĢma Süresi.………... 45

Tablo 4.1.7. Mağaza Sahiplerinin ĠĢlerinin Ortaklı Olma Durumu………. 45

Tablo 4.1.8. Ortaklı Mağazaların Ortak Sayıları………. 46

Tablo 4.1.9. ĠĢ Yerinin Mülkiyeti……… 46

Tablo 4.1.10. Mağaza Sahiplerinin Aylık Ortalama Geliri……….. 47

Tablo 4.1.11. Mağaza Sahiplerinin Hediyelik EĢya SatıĢı DıĢında UğraĢtıkları ĠĢ……….. 47

Tablo 4.1.12. Mağaza Sahiplerinin Hediyelik EĢyayı Temin Etme ġekli………. 48

Tablo 4.1.13. Hediyelik EĢyaların Ġthal Edildiği Ülkelere Göre Dağılımı………. 49

Tablo 4.1.14. Mağaza Sahiplerinin Sahip Oldukları ĠĢle UğraĢma Nedenleri Dağılımı……….. 49

Tablo 4.1.15. Mağaza Sahiplerinin El Sanatları Ürünlerinin Ġthal Edilmesini Doğru Bulma Nedenlerine Göre Dağılımı……….. 50

Tablo 4.1.16. Mağaza Sahiplerinin El Sanatları Ürünlerinin Ġthal Edilmesini Doğru Bulmama Nedenlerine Göre Dağılımı…………... 51

Tablo 4.1.17. Mağazalarda Bulunan Hediyelik EĢya ÇeĢitleri, Hammaddeleri, Sayıları ve Yüzdeleri……… 52

Tablo 4.2.1. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve Mağazalarında Hammaddesi Ağaç Olan Baston Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı……….. 57

(12)

xi

Durumlarına Göre Dağılımı………... 62 Tablo 4.2.3. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Toprak Olan Çömlek Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı……….. 67 Tablo 4.2.4. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Lif Olan Halı Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı………... 73 Tablo 4.2.5. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Lif Olan ĠĢlemeler Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı………... 78 Tablo 4.2.6. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Maden Olan Kılıç Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı………...………... 83 Tablo 4.2.7. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Lif Olan Kilim Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı……….. 87 Tablo 4.2.8. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Maden Olan Mangal Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı……….. 91 Tablo 4.2.9. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Ağaç Olan Masa Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı………... 96 Tablo 4.2.10. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Lif Olan Örgü ĠĢleri Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı………...……... 101 Tablo 4.2.11. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Maden Olan Saat Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı……….. 106 Tablo 4.2.12. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Maden Olan Semaver Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı……….. 111 Tablo 4.2.13. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

Mağazalarında Hammaddesi Ağaç Olan Tavla-Dama-Satranç Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı………... 116 Tablo 4.2.14. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve

(13)

xii

Tablo 4.2.15. Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve Mağazalarında Hammaddesi Ağaç Olan Rahle Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı…... 125 Tablo 4.3.1. Mağaza Sahiplerinin YaĢları ve TükenmiĢlik Puanları

Arasındaki ĠliĢkiye Göre Dağılımları……… 130 Tablo 4.3.1.1 Varyans Analizi Çizelgesi………. 131 Tablo 4.3.2. Mağaza Sahiplerinin ÇalıĢma Yılları ve TükenmiĢlik Puanları

Arasındaki ĠliĢkiye Göre Dağılımları……….. 131 Tablo 4.3.2.1. Varyans Analizi Çizelgesi………... 132 Tablo 4.3.2.2. Çoklu KarĢılaĢtırma………. 132 Tablo 4.3.3. Mağaza Sahiplerinin Aylık Gelirleri ve TükenmiĢlik Puanları

Arasındaki ĠliĢkiye Göre Dağılımları……….. 135 Tablo 4.3.3.1. Varyans Analizi Çizelgesi………. 135 Tablo 4.3.4. Mağaza Sahiplerinin ĠĢle UğraĢma Nedenleri ve TükenmiĢlik

Puanları Arasındaki ĠliĢkiye Göre Dağılımları………... 136 Tablo 4.3.4.1. Varyans Analizi Çizelgesi………. 137 Tablo 4.3.5. Mağaza Sahiplerinin Haftalık ÇalıĢma Günleri ve TükenmiĢlik

Puanları Arasındaki ĠliĢkiye Göre Dağılımları………. 137 Tablo 4.3.5.1. Varyans Analizi Çizelgesi………. 138 Tablo 4.3.5.2. Çoklu KarĢılaĢtırma……….. 138 Tablo 4.3.6. Mağaza Sahiplerinin Günlük ÇalıĢma Saatleri ve TükenmiĢlik

Puanları Arasındaki ĠliĢkiye Göre Dağılımları………. 140 Tablo 4.3.6.1. Varyans Analizi Çizelgesi………. 140 Tablo 4.3.7. Mağaza Sahiplerinin Cinsiyetleri ve TükenmiĢlik Puanları

Arasındaki ĠliĢkiye Göre Dağılımları……… 141 Tablo 4.3.8. Mağaza Sahiplerinin ĠĢyerinin Mülkiyet Durumu ve

TükenmiĢlik Puanları Arasındaki ĠliĢkiye Göre Dağılımları…… 141 Tablo 4.3.9. Mağaza Sahiplerinin ĠĢlerinden Memnun Olma Durumları ve

TükenmiĢlik Puanları Arasındaki ĠliĢkiye Göre Dağılımları…… 142 Tablo 4.3.10. Mağaza Sahiplerinin Fırsatı Olduğunda ĠĢ DeğiĢtirme Durumu

(14)

xiii

GRAFĠKLER LĠSTESĠ

Grafik 4.3.2.2. Mağaza Sahiplerinin ÇalıĢma Yılları ve TükenmiĢlik Durumları

Arasındaki ĠliĢki……… 134

Grafik 4.3.5.2. Mağaza Sahiplerinin Haftalık ÇalıĢma Günleri ve TükenmiĢlik Durumları Arasındaki ĠliĢki……….. 139

(15)

xiv ġekil 1. ÇeĢitli Çiniler

ġekil 2. El Dokuması Halı ġekil 3. El Dokuması Halı ġekil 4. El Dokuması Halı ġekil 5. El Dokuması Halı

ġekil 6. Bakır Hammaddeli Kap ve Ġbrikler ġekil 7. Bakır Ġbrikler

ġekil 8. Bakır Cezve ġekil 9. Bakır Sabunluk

ġekil 10. Bakır Hammaddeli ÇeĢitli Ġbrikler ġekil 11. AhĢap Oyuncaklar

ġekil 12. El Dokuması Halı Çanta ġekil 13. AhĢap Sandık

ġekil 14. AhĢap Sandık ġekil 15. Deri Çantalar ġekil 16. Deri Çanta ġekil 17. Deri Çarık ġekil 18. Deri Çarık

ġekil 19. AhĢap Minyatür At Arabası ġekil 20. Çini Duvar Tabağı

ġekil 21. AhĢap Kalemlik ġekil 22. Kılıç

(16)

xv ġekil 24. ÇeĢitli Bastonlar

ġekil 25. Çini Duvar Tabağı ġekil 26. El Dokuması Halı

ġekil 27. ġekil 26‟daki El Dokuması Halıdan Ayrıntı ġekil 28. ÇeĢitli Çömlekler

ġekil 29. ÇeĢitli Çömlekler ġekil 30 AhĢap Rahle

ġekil 31 ġekil 30 BaĢka Bir Açıdan Rahle ġekil 32 Rahle

ġekil 33 Bakır Sahan ve Ġbrikler ġekil 34 Bakır Sahan

ġekil 35 Bakır MaĢrapalar, Cezveler ve Tepsi ġekil 36 Tavla

(17)

1. GİRİŞ

El sanatları, bir milletin milli kültürünü simgeleyen ve tanıtan en önemli unsurdur. El sanatlarını temsil eden ürünler o ülkenin kültürel kimliğinin en canlı belgeleridir. Bir ülkenin gelenek ve göreneklerinin, yaşam biçiminin kuşaktan kuşağa aktarılmasında bununla birlikte geliştirilerek devam ettirilmesinde en büyük rolü el sanatları oynar (Yazıcıoğlu ve Tezel, 1997:1). Antropolojik kaynaklarda insanların tarihsel gelişimi içinde günlük geçim kaynaklarını sağlama yanında, boş zamanlarda genelde kişisel kullanım için yapılan araç gereç olarak açıklanmaya çalışılan el sanatı ürünlerinin yapımında daha çok ana geçim kaynağı olan üretimin yan ürünlerinden, artıklarından ve yörede bol bulunan doğal hammaddelerden yararlanılır. Bu üretim, kapalı bölge ekonomisinde, kişilerin günlük kullanım, töresel ve mekansal gereksinimini karşılarken, pazara yönelik olduğunda da ticari mal niteliği kazanmaktadır (Öztürk, 2003:14).

El sanatları üretimi, kısaca, belirli hammaddeleri el becerisi ve gerekirse basit el araçlarıyla işleyerek, işlenmiş (mamul) ve yarı işlenmiş ürünler elde etmektir (Aktan, 1989:4).

El sanatı üretimine; ‘geleneksel teknik ve estetik bilgi, el becerisi, el emeği ve iyi işçiliğe sahip, orijinal dayanıklı mal üretimidir’ diyebiliriz. Bu tür üretim kişisel kullanım ya da ticari amaç için yapılabilmektedir. Üretici tek geçim kaynağı olarak üretim yapan bir usta ya da yan dal olarak el sanatıyla uğraşan bir köylü olabilmektedir (Öztürk, 2003:16–17).

El sanatı ürünleri ise; kendine özgü teknolojiyle yapılan, üretimde yoğun makine kullanımı olmayan ve gerektiğinde basit el araçları kullanılarak yapılan, üretimde kullanılan hammaddeler standardize edilmiş olsalar bile standart üretim olmayan, birbirinden farklı ürünler olarak tanımlanabilir (Öztürk, 2003:16–17).

(18)

Önceleri el emeği yoğun çalışmayla, geçim kaynağını oluşturan ana üretim yanında doğal hammaddeler kullanılarak yapılan el sanatı ürünler, zamanla bu alanda araştırma yapanlarca, üretim yapısına, üretim yeri ve amacına bakarak köy sanatları, el sanatları, küçük sanatlar gibi adlandırılmalarla açıklanmaya çalışılmıştır. Giderek tanımlamalardaki öz değişmiş, toplumun gelişimine göre yeni görünümler almış, adlandırılmalara da çarşı sanatları, küçük sanatlar, halk sanatları, geleneksel Türk el sanatları gibi yenileri eklenmiştir (Öztürk, 2003:14).

El sanatı ürünleri, yerine göre günlük kullanım eşyasından süs eşyasına, çeyizlik eşyadan hediyelik eşyaya, pek çok ürünü içine alan dayanıklı tüketim malı olarak tanımlanabilir. Bu tür ürünler el emeğine dayalı üretildiği için biri diğerinin aynı değildir ve her ürün tektir. Seri üretim değildir (Öztürk, 2003:15).

Bazı kaynaklara göre; kapalı üretim yapıldığı dönemlerde evlerde kişisel kullanım için yapılan el becerisine dayalı üretim, ticari mal üretimi olarak kabul edilmemektedir. El emeğine dayalı ticari amaçla üretilen el sanatı örnekleriyle, toplumun kendi ihtiyacını karşılamaya yönelik kapalı ekonomi anlayışı ile üretilen daha çok üretildiği yerde geleneksel ve günlük kullanım eşyası niteliğini gösteren el sanatı örneklerini birbirinden ayırmaktadır. Anılan her iki üretim biçiminde de ortaya çıkan ürün hammadde ve işleme tekniği bakımından bir ayrım göstermese de birinde toplumun gereksinimi için ticari düşünce dışında üretim amaçlanırken, diğerinde ne zaman satılacağı ön düşüncesi ile üretilmesi birini diğerinden ayırmaktadır (Öztürk, 2003:15-16).

El sanatları insanoğlu var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır.İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek ve korunmak amacı ile ilk örneklerini vermiştir. Daha sonra gelişerek çevre şartlarına göre değişimler gösteren el sanatları, ortaya çıktığı toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtır hale gelerek "geleneksel" vasfı kazanmıştır (http://www.kultur.gov.tr/TR/BelgeGoster).

El sanatlarına dayalı mal üretiminin yaklaşık dokuz- on bin yıllık bir geçmişi vardır. Tarihsel dönemlerde el sanatı ürünleri değişime ve ticarete konu olmuş, üretimi,

(19)

tarımsal üretimin yanında gelişimini sürdürmüştür. El sanatları üretimi, toplumdaki iktisadi işlevi yanında toplumsal, dinsel vb. birçok işlevler görmüştür (Aktan, 1989:4).

Ancak son yıllarda el sanatı ürünlerine isteğin artması, aile üretimlerine de ticari bir boyut kazandırdığı söylenebilir. Bu nedenle her iki üretimde de farklılaşmanın görülmesi büyük ölçüde artan talebin karşılanması, üretimin çeşitlendirilmesi ve arttırılması isteğiyle başlamıştır denebilir (Öztürk, 2003:16).

Uygarlık, insanlığın varolduğu tarihten günümüze kadar el sanatlarıyla iç içe yaşamıştır. İnsan gittiği ve egemen olduğu bölgelere kendine özgü el sanatlarını ve bu sanata ilişkin kültürünü de beraberinde götürmüştür (Sarıoğlu, 1992:391).

El sanatları; kişilerin bilgi ve becerisine dayanan, geleneksel özellikleri olan, ekonomik değer taşıyan kişisel ya da küçük çaplı işletmelerin gerçekleştirdiği üretim şeklidir (Albayrak vd. 2004:1-29).

Türkiye, el sanatlarının gerek tarihi gerekse çeşitliliği bakımından zengin bir potansiyele sahiptir. Hemen her yörede özgün el sanatı ürünlerine rastlamak mümkündür. Özellikle hammaddesi lif olan el sanatları (halı, kilim, el dokumaları vb.) ürünleri hemen her yörede görülebilirken, yöredeki hammaddeye bağlı olarak ağaç işleri (hububat sapları, ince dallar vb.), taş (lületaşı, onyx, oltu vb.), maden (bakır, gümüş vb.), toprak (çanak ve çömlek işleri, seramik vb.)işleyen el sanatları ürünlerine de rastlamaktadır (Kayabaşı ve Erdoğan, 2002:2).

Bu araştırmada; Ankara ilinde bulunan hediyelik eşya mağazalarındaki el sanatları ürünlerinin çeşitleri, temin edildikleri yer, kullanılan hammaddeler ve mağaza sahiplerinin ‘tükenmişlik düzeyleri’ belirlenmiştir.

1.1 Problem Durumu

Bu araştırmanın problemini Ankara ili hediyelik eşya mağazalarındaki el sanatları ürünlerinin çeşitleri, nereden temin edildikleri, kullanılan hammaddeleri ve mağaza sahiplerinin tükenmişlik düzeyleri oluşturmaktadır.

(20)

1.2 Araştırmanın Amacı

Bu araştırma Ankara ilinde bulunan hediyelik eşya mağazalarındaki el sanatları ürünlerini belirlemek amacıyla planlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için;

 Hediyelik eşya mağazalarında hangi el sanatları ürünlerinin bulunduğu,  Bu el sanatları ürünlerinin hammaddeleri,

 El sanatları ürünlerinin nerelerden temin edildiği belirlenmiştir.

 El sanatları ürünleri satan mağaza sahiplerinin ‘tükenmişlik düzeyleri’ belirlenmiştir.

 Mağazalarda bulunan el sanatları ürünleri ile mağaza sahiplerinin tükenmişlik düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığı araştırılmıştır.

1.3. Araştırmanın Önemi

Maddi kültür öğelerinden olan el sanatları, insanoğlunun varoluşundan beri insanların ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek ve korunmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Önceleri sadece gelir sağlamak için yapılan bir uğraşıyken günümüzde geçmişi yaşatmak, boş zamanı ve boş işgücünü değerlendirmek, fazlasını satarak ek bir gelir sağlamak ve hobi amacıyla yapılmaktadır (Kayabaşı ve Şanlı, 2007: 591).

Ülkemiz sahip olduğu el sanatlarının çeşit zenginliği ve üretim miktarları bakımından çok şanslı bir durumdadır. Anadolu birçok el sanatı ürününün yapıldığı, çeşitlendiği ve dünyaya tanıtıldığı çok önemli bir uygarlık beşiğidir. Anadolu’nun hemen her yöresinde, birbirine coğrafi olarak çok yakın olan en küçük yerleşim birimlerinde dahi el sanatları konusundaki zenginliği, çeşitliliği görmek mümkündür (Yazıcıoğlu ve Tezel, 1997:1).

Türk insanı ince sanat zevkini, estetiğini, duygusallığını, hoşgörüsünü pratikliğini üretmiş olduğu el sanatları ürünlerine yansıtmış, böylece çok zengin ve

(21)

değerli bir koleksiyon ortaya çıkmıştır. Sahip olduğu sanat koleksiyonunu da her geçen gün özenle geliştirerek zenginleştirmeye devam etmektedir (Yazıcıoğlu ve Tezel, 1997:1).

El sanatlarının çeşitlilik göstermesinde yörede bulunan hammadde etken olmaktadır. Yörede hammadde olarak ince dallar, sap, ağaç şeritler fazla bulunuyorsa bitkisel örücülük; hayvancılıkla yoğun olarak uğraşılıyorsa, halı kilim gibi dokuma çeşitleri yapılmaktadır. Ayrıca el sanatlarının çeşitli olmasında; gelenek, görenek ve geçmişte o yörede ihtiyaçlar doğrultusunda hangi el sanatı geliştiyse o sanatın etkisi olmuştur. Gelişen el sanatları çevre şartlarına göre değişmiş, ortaya çıktığı toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtarak geleneksel olma özelliğini taşımaktadır. El sanatları ürünleri bulunduğu yörenin özelliklerini taşıması, otantik olması, kolay taşınır, fonksiyonel olması ve fiyatının da uygun olması vb. özellikleri nedeniyle yerli ve yabancı turistler bakımından turistlik ve hediyelik eşya olarak tercih edilmektedir (Kayabaşı ve Şanlı, 2007: 591).

Türkiye, maddi kültürü öğrenmek isteyene eşine az rastlanır olanaklar sağlayan bir ülkedir. Özenle yaratılmış eserler o kadar çok ki, elinizdeki bilgilerin yetersizliğini saklamak için kuramları zorlamanız gerekmiyor. Sanat günlük yaşamın önemli bir parçası; ortaya çıkan eserler onları yaratan ustalardan kopmamış, ve bu ustalar da size içtenlikle en açık şekilde yol gösterirler. Büyük sanat eserleri figüratif değildir, dolayısıyla bunları inceleyenler kolaycı yüzeysel tasvir ve tahlile kaçamazlar (Glassie, 1993: 17).

El sanatları, bir ulusun kültürel kimliğinin en canlı ve anlamlı belgeleridir. Birçok uygarlığın Anadolu’ya yaptığı göçler sonucunda bugünkü kültürel yapısı oluşmaya başlamıştır. Ayrıca Türklerin konar- göçer yaşam tarzlarının sonucu olarak uygarlıklar geldikleri yerlerde kendi kültürlerini tanıtmış ve var olan kültürden de etkilenerek kendi sanatlarını yaratmışlardır. El sanatları yüzyıllar içinde sürekli bir gelişim içinde özgünlüğünü koruyarak, günümüze ulaşan el sanatlarının temelini oluşturmuştur (Er, 2007:12).

Ahilerin hüküm sürdüğü devirlerde, Ankara el sanatları yönünden son derece ileri gitmiş ve her türlü sanat ve esnaf erbabı en ileri demokratik usullerle bir teşkilata

(22)

bağlı olarak idare edilmiştir. Her mesleğin başında bir piri, şeyhi vardır ve bir teşkilata bağlı olarak çalışmaktadırlar. Bugünkü tabiriyle işçi ve işverenin bütün hak ve vecibeleri Futuvetname adlı bir anayasa düzeni ile teminat altına alınmıştır (Yardımcı, 2008:6-7).

Başlangıçta, insanların örtünmek, beslenmek ve çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak üzere basit araç yardımıyla başlayan el sanatları, daha sonraları süslenmek, yaşadıkları mekanları süslemek ve artan ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirilmiştir (Albayrak vd. 2004:1-29).

El sanatları bir milletin yüzyıllar boyu süregelen yaşamı boyunca oluşan ve kuşaktan kuşağa aktarılan en önemli varlıklardır (Özen, 2008:13).

Özellikle Anadolu insanı, doğası ve çevresi ile belki de dünyanın bu en güzel ülkesinde, kendi dünya görüşünü ve hayat felsefesini sanattaki yetenek ve becerisi ile birleştirip yeryüzünde eşine az rastlanır zenginlikte bir kültür hazinesi yaratmıştır (Özen, 2008:13).

Hepsinin, yapılışlarında ince bir biçim ve renk anlayışı ile titiz bir işçilik taşıdığı ve hiçbir millete nasip olmayan bir geçmişe sahip bulunan el sanatı eserlerimizle ne kadar övünsek azdır (Doğanöz, 1992:127).

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu araştırma, Ankara il merkezinde bulunan hediyelik eşya mağazalarında bulunan el sanatları ürünleri ve mağaza sahipleri üzerinde yapılmıştır.

Ankara il merkezinde bulunan ve el sanatları ürünleri satan hediyelik eşya mağazaları; Ankara Ticaret Odasından alınan verilerle belirlenmiştir.

Ankara Ticaret Odasına kayıtlı 563 hediyelik eşya mağazasından rastgele tesadüfi (%95 güvenilirlikle basit tesadüfi örnekleme ile) olarak 229 hediyelik eşya mağazasına ulaşılmıştır.

(23)

Araştırmanın sınırlılıkları;

 Araştırma Ankara il merkezinde bulunan hediyelik eşya mağazaları ve mağaza sahipleri ile sınırlıdır.

 Araştırma Ankara Ticaret odasına kayıtlı hediyelik eşya mağazaları ve mağaza sahipleri ile sınırlıdır.

 Araştırmanın kavramsal çerçevesi yazılı kaynaklardan elde edilen veriler ve internet ortamında yapılan araştırmalardan oluşmuştur.

Bu araştırma Ankara il merkezinde bulunan 229 adet hediyelik eşya mağazasında mağaza sahipleri ve mağazalarda bulunan el sanatları ürünleri üzerine hazırlanan anket formu ve mağaza sahiplerine uygulanan ‘Tükenmişlik Ölçeği’ ile sınırlıdır.

1.5. Varsayımlar

Bu araştırmanın kapsadığı varsayımlar aşağıda sıralanmıştır.

 Örneklemin evreni temsil edeceği varsayılmaktadır.

 Araştırmanın sonunda elde edilecek sonuçların, araştırma evrenine genellenebileceği varsayılmaktadır.

 Anket formunda ve beraberinde uygulanan “Tükenmişlik Ölçeği’nde” yer alan soruların araştırma probleminin çözümüne yönelik olarak hazırlandığı varsayılmaktadır.

 Araştırma verilerinin analizinde uygun bir istatistiki teknik uygulanıldığı varsayılmaktadır.

(24)

1.6. Tanımlar

El sanatları: El sanatları; temelde insanların ana ihtiyaçlarını giderme isteğinden kaynaklanan çok basit araç ve gereçlerle yapılabilen, genellikle doğada kolay bulunabilen yada artık maddeleri hammadde olarak kullanan yoğun emek ve yaratma gücü isteyen ortaya çıkardığı üründe fonksiyonel, estetik ve ekonomik olma özelliklerini birleştiren daha çok boş zaman uğraşısı olmakla beraber asıl uğraşı olarak da yapılabilen bir alandır (Kayabaşı ve Erdoğan, 2002: 1).

Hammadde:Üretim sürecinde kullanılan işlenmemiş her türlü madde (http://tdkterim.gov.tr).

Hediyelik: Armağan olarak verilmek için hazırlanmış şey (http://tdkterim.gov.tr).

Tükenmişlik: Enerji, güç ve kaynaklar üzerindeki aşırı taleplerden dolayı kişinin başarısız olması, yıpranması ve tükenmesi (Freudenberger, 1974:159).

(25)

2. EL SANATLARI VE KULLANIM ALANLARI

2.1. El Sanatı Nedir?

İnsanoğlu var oluşundan günümüze kadar toplumun kültür birikiminin doğal bir uzantısı ve uygarlık düzeyini yansıtan dallardan biri olan el sanatlarıyla iç içe yaşamış ve yaşamaktadır (Ülger, 1998:286).

Çok zengin bir el sanatları potansiyeline sahip olan Türk milletinin kültür tarihini incelediğimizde asırlar öncesinden bile yaratıcı gücünü kullanarak madenlerden, taşlardan, bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen ham maddeleri değerlendirerek çeşitli ihtiyaç maddelerini yaptığını görüyoruz. Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar uzanan göç yolunda karşılaştıkları kültürlerden de etkilenerek günümüze kadar uzanan zengin el sanatlarımızı oluşturmuşlardır (Altuntaş, 1992:1).

2.1.1. El Sanatlarının Kullanım Alanları

Geçmişte yaratılan el sanatlarının günlük yaşamda hemen hemen tamamına yakını fonksiyonel olarak kullanılmakta idi. Hatta bazılarında birkaç fonksiyonu bile bir arada görmek mümkündü. Rengi, motifi, şekli, hatta kullanılan hammaddesinin bile çeşitli özellikleri taşımasına dikkat edilirdi (Altuntaş, 1992:1).

Günümüze kadar uzanan örneklerinde bile bunları görmek mümkün olmaktadır (Altuntaş, 1992:1).

Bütün ulusların kültür tarihinde olduğu gibi, Türk kültür tarihi içinde de el sanatlarının çok büyük ve önemli olduğu anlaşılmaktadır (Sürür, 1982:278).

(26)

El sanatları bir bütün olarak, bir topluluğun, bir toplumun ya da bir ulusun kültürünü ve uygarlık düzeyini gösteren en önemli öğelerdir. Daha da açarak belirtmek gerekirse el sanatları; toplumun ekonomik düzeyini, inançlarını, örf ve adetlerini yaşadığı coğrafi alanı ve iklimi ile teknolojik düzeyini belirtir (Sürür, 1982:278).

Günümüzde teknolojik gelişmeler doğrultusunda, gereksinimlerin biçim değiştirmesi, zaman vb. nedenler kişilerin uğraşlarında önemli bir rol oynamaktadır. Geçmişte büyük bir uğraş, sanat değeri niteliğindeki el sanatı ürünlerine (oluşumundaki bütün aşamalarda gereç, boya vb.) şimdi güzelliği karşısında hayranlığımızı bildirmekten öte gidemiyoruz (Doğruol, 1982:52).

El sanatları, bir ülkenin kültür seviyesinin aynısı olup, bu ürünler, aynı zamanda o ülkenin kültürel kişiliğinin en canlı belgelerini temsil ederler (Doğanöz, 1992:127).

Gelmiş geçmiş birçok medeniyetlerin beşiği ve aynı zamanda geçit yolu olan yurdumuzda el sanatlarının çok zengin bir geçmişi vardır (Doğanöz, 1992:127).

Yörelere özgü olan ve ustadan çırağa, babadan oğla öğretilerek intikal eden bu değerli sanat eserlerinin, ekonomik değeri yanında sosyal yaşam ve ruh sağlığı yönünden de yararları mevcuttur (Doğanöz, 1992:128).

Çeşitli medeniyet ve kültürlerin beşiği ve geçit yolu olan yurdumuzda el sanatlarının çok zengin ve uzun bir geçmişi vardır (Doğanöz, 1992:129).

Başlangıçta, insanların kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla basit ev eşyaları ve av silahları yapmasıyla başlayan el sanatları faaliyetlerinin, zamanla ihtiyaçların artmasıyla, türlerinde büyük artışlar meydana gelmiştir (Doğanöz, 1992:129).

Geleceğini daha iyiye götürme gayretine giren günümüz insanı, geçmişten gelen bu zenginliklerden istifade etmeyi bilmiş, böylece hem aile ekonomisini güçlendirmeye çalışmış hem de yurt genelinde yeni istihdam olanakları yaratılmasına vesile olmuştur (Doğanöz, 1992:129).

(27)

Geleneksel el sanatları, yüzyıllardır büyük bir çeşitlilik içinde insanların duygularını ve sanatsal beğenilerini aktarma aracı olmuştur. Bu “sanat ürünlerinin belli mesajları vardır. Üretildikleri çağın değer yargılarını, teknik, araç gereç, beceri, estetik yönlerini, dünya görüşlerini, yapılarını belgelerler. El sanatları ürünlerimiz toplumumuzda önemli birer iletişim aracıdırlar. Karşılıklı bağlamları, anlaşmaları, duyguları simgeler vurgularlar. Çağlarına tanıklık ederler. Yaşantının yoğunluk kazanmasında, kişinin doğaya, çevresine uymasında farklı istek ve gereksinimlerinin doyuma kavuşmasında yardımcı olmakta farklı görevler yüklenmiş bulunmaktadırlar (Erden, 1982 s.83, akt. Kazıcıoğlu, 1992:271).

Bazen turistik bir yöreyi cazip kılan unsurlar arasında, orayı anımsatan el sanatı örneği ön plana geçebilmektedir (Öztürk, 1992:367).

Geleneksel Türk el sanatları, aynı zamanda klasik sanatlarımızdır. Yüzyıllar boyu süregelen akıcılık ve canlılığıyla bizlere ulaşmıştır. Geçen zaman içinde yok olmayan güzelliği kalitesi ve cazibesiyle bugün de kendisine kuvvetle ihtiyaç hissettiren bu seçkin sanat dallarımızın yerinin kesinlikle belirlenmesi gerekir (Özkeçeci, 1992:339).

2.1.2. El Sanatlarının Sınıflandırılması

El sanatları içinde yer alan ürünlerin zengin ve çeşitli olması nedeniyle; bu ürünleri anlaşılır kılmak için belli sınıflandırmalar yapmak gerekir. Hammaddelerine göre el sanatlarının sınıflandırılması Arlı (1990) ‘ya göre aşağıdaki şekilde olmaktadır.

Hammaddelerine göre el sanatları sınıflandırıldığında;

1. Hammaddesi ( hayvansal, bitkisel ve kimyasal) lif olan el sanatları 2. Hammaddesi ahşap (ağaç) olan el sanatları

3. Hammaddesi taş olan el sanatları 4. Hammaddesi toprak olan el sanatları

5. Hammaddesi maden (metal işleyen) olan el sanatları

6. Hammaddesi deri, hayvansal artılar ve deniz ürünü olan el sanatları

7. Hammaddesi ince dallar saplar ve ağaç şeritleri işleyen el sanatları (Arlı, 1990: 17-36).

(28)

2.1.3. El Sanatlarının Hammaddeleri

Hemen her bölgemizde dokunan yün halıların, tepme keçelerin, el dokusu yün kumaşların hammaddesi ülkemizin her yerinde yetiştirilen ve bu el sanatları için en uygun olarak üretilen yünlerimiz olmuştu (Arlı, 1990, akt. Ilgaz ve Kayabaşı, 1992:240).

İnce bir ata sanatı olarak yurdumuzun her yerinde hüküm süren mekikli el dokumacılığı ürünlerinin, bezlerin, kumaşların, havluların, kadifelerin hammaddelerini yetiştirilen kaliteli pamuk ve ketenler oluşturmaktaydı (Arlı, 1990, akt. Ilgaz ve Kayabaşı, 1992:240).

El dokuması ipek halıların, ipek kumaşların, oyaların, işlemelerin hammaddesi ise Türk çiftçisinin yetiştirdiği ipek, bir zamanlar “sof” adı altında dünyaca ünlü kumaşlarımızın, el dokusu battaniyelerin hammaddesi ise tiftikti (Arlı,1990, akt. Ilgaz ve Kayabaşı, 1992:240).

Ayakkabıların, meslerin, hayvan koşum takımların ana maddesi ise yine ülkemizde yetiştirilen hayvanlarımızın bu işlere uygun olan derileriydi (Arlı,1990, akt. Ilgaz ve Kayabaşı, 1992:240).

Kaşıkların, kapı ve pencere kanatlarının, mihrap, minber ve diğer ahşap işlerin hammaddesi ise ülkemiz ormanlarında yetiştirilen çeşitli ve bol ağaçlarımızdı (Arlı,1990, akt. Ilgaz ve Kayabaşı, 1992:240).

2.2. Ankara İlindeki El Sanatları

Milli Eğitim Bakanlığı Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğünün Geleneksel El Sanatlarını Geliştirme ve Turistik El Sanatları Üretim Projesi kapsamı altında 2004 yılında Türkiye’de 81 il genelinde yaşatılan, kaybolmaya yüz tutmuş ve kaybolmuş geleneksel el sanatları çeşitliliğini belirleyen raporda Ankara için yaşatılan, kaybolmaya yüz tutmuş ve kaybolmuş geleneksel el sanatları aşağıdadır:

(29)

YAŞATILAN GELENEKSEL EL SANATLARI KAYBOLMAYA YÜZ TUTMUŞ GELENEKSEL EL SANATLARI KAYBOLMUŞ GELENEKSEL EL SANATLARI Altın işlemeciliği Antep işi işlemeciliği Baston yapımı Cicim dokumacılığı Çorap örücülüğü Dastar dokuma Demir işlemeciliği Firkete oyacılığı Gümüş işlemeciliği Hesap işi işlemeciliği İğne oyacılığı Mekik oyacılığı Kemha dokuma Kökboyacılığı Nalın yapımcılığı Sumak dokumacılığı Telkari Tespih yapımcılığı Tığ oyacılığı Yazma Yemeni Yorgancılık Bakır işlemeciliği Çanak- çömlekçilik Çarpana dokuma Ciltçilik Çinicilik Ehram dokuma Halı dokumacılığı Heybe yapımı Keçecilik Kese yapımı Kilim dokumacılığı Peşkir dokumacılığı Sap örücülüğü Saraciye Şayak dokuma Sepetçilik Türk işi işlemeciliği Üzerlik yapımcılığı Ağaç oymacılığı Antep dokuma Bıçakçılık Debbağcılık

Denizli bezi dokuma Ebru

Halk resmi

Maraş işi işlemeciliği Muğla dokuma Kendir dokumacılığı Keşan dokuma Kotça dokuma Şile bezi dokuma Taş bebek yapımı Keten dokuma Tezhip

Kaynak: ALBAYRAK, A. , ÇİVİCİ, Ş. VE İNCE H., 2004. Milli Eğitim Bakanlığı Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü Geleneksel El Sanatları Türkiye Profili Ön Araştırma Raporu, Devlet Kitapları Müdürlüğü Basımevi, Ankara, s.29.

(30)

2.3. Ankara’da Yaşatılan Geleneksel El Sanatlarından Bazı Örnekler

2.3.1.Antep İşi İşlemeciliği

Türk işlemelerinin tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Anadolu ve çevresi el sanatları yönünden oldukça zengin bir koleksiyona sahiptir. Bu el sanatlarının arasında Antep işlemelerin de ayrı bir yeri vardır.

Antep işi Türk kadınının kendine has inceliklerini, yaratıcı gücünü yansıtan ve Antep ilinin adıyla anılan işlemelerimizden biridir. Bunun nedeni de Antep ilinde daha çok uygulanmasıdır (Sönmez, 2005:1).

Ayrıca bu işlemeler yüzyıllardan beri Antepli hanımların göz nuru dökerek yaptıkları, sanatsal değere sahip işlemelerdir (Sönmez, 2005:1).

2.3.1.1.Antep İşi İşlemeciliğinin Önemi

Her evde gerek zevk ve gerekse ticaret amacıyla yapılan Antep işlemeleri, yöre halkının, çeyiz hazırlama adetlerinin en önemli bölümlerinde birini oluşturmaktadır (Sönmez, 2005:1).

Bunun dışında Gaziantep işlemeleri artık genç kızların ve hanımların boş zamanlarında işleyerek sandığa attıkları bir çeyiz eşyası olmanın dışında, yurt ekonomisine katkı sağlayan bir sanat dalı olarak karşımıza çıkmaktadır (Sönmez, 2005:1).

2.3.2.Dokumalar

El sanatları bir milletin kültür ve genel yapısının en önemli ve en belirgin belgelerinden biri sayılmaktadır. Yüzyıllar boyu, toplumumuzun yaşam zevkini, duygu ve düşüncelerini vs. ve buna bağlı olarak da sanat anlayışını bünyesinde toplayan, aksettiren el sanatlarımız çok zengin ve muhteşem bir geçmişe sahiptir. El sanatlarımız

(31)

bünyesinde yerini alan geleneksel dokumalarımız kapsamındaki geleneksel kumaşlarımızda bu zengin ve muhteşem geçmişten nasibini almaktadır (Önlü, 1992:331).

Dokumalar Türk halkının doğumundan ölümüne kadar, hayatının bir parçası olmuş, kişi son yolculuğuna bu dokumalardan biriyle gitmiştir. Göçebe Türk topluluklarının hayatları büyük oranda, koyun yetiştiriciliğine dayandığından, mevsimlere göre, çayırları verimli olan yerlere göç ederek yaşamışlardır. Bu yaşayışlarına bağlı olarak, gerekli bütün ihtiyaçlarını hafif ve kolay taşınabilen eşya ile karşılamışlardır (Görgünay ve Akansel, 1998:159).

Anadolu’da dokumacı bütün işlemleri kendi yapmaktadır. Çoğunlukla ipliği eğirmekte, boyamakta, kurutmakta, çözgü ve atkılığını hazırlamaktadır. Oturulan mekanlar aynı zamanda dokuma atölyeleridir. Dokumacılık yaşamla iç içedir (Atalayer, 1992:34).

2.3.2.1.Anadolu’da Dokumacılık

1) Pamuklu dokumacılık, 2) Yünlü dokumacılık

3) Keten, kenevir dokumacılığı,

4) İpek dokumacılığı, şeklinde yaygın olarak yapılmaktadır. Bu dokuma örneklerinin bir kısmı azalmakla beraber henüz yaşamaktadır. Karadeniz’de keten, kenevir, Ege’de pamuklu, ipekli, Çanakkale’de yünlü, pamuklu dokumalar sayılabilir.

2.3.2.2.Yaşayan Dokumaların Üretiliş Biçimleri Açısından Gruplanması

1- Parça üretim denilen çoğunlukla geleneksel grupta yer alanlar. Örneğin, Buldan önemli bir parça üretim merkezi olarak gösterilebilir.

2- Metre üretim denilen bugün endüstriye de uygulanabilmiş bazı türler (Atalayer, 1992:34).

(32)

Kilim, diğer dokuma yaygılarda olduğu gibi mekan donatım malzemesi olarak ve genellikle kırsal yaşantıda yiyecek maddelerinin, hububatın ve eşyalarının taşınmasında, çuval, heybe gibi fonksiyonel olarak da kullanılır (Aydın, 1992:44).

2.3.3.Kilim

Kilim düz dokumalar içinde en çok tanınmış ve yaygın olanıdır. Kilim, çözgülerin, yüz ipi yani, renkli desen ipliği ile örtüldüğü, tersi yüzü bir, düz dokumadır (Görgünay ve Akansel, 1998:166).

Osmanlı döneminde yaygın biçimde tanınmaya başlayan Türk halı ve kilimleri 19. yüzyılda ülkemize giren kimyasal boyalar ve özellikle ege bölgesinde etkili olan “şark halı kumpanyası” gibi yabancı girişimcilerin desteği ile dış satıma yönelik üretimler gündeme gelmiştir. Türk kilimlerinin renk ve motif zenginliğini fark eden bazı yabancı girişimciler 2. Dünya savaşından sonara bu işin ticaretini hızlandırmışlardır. Eşme’de İngiliz yünleriyle dokutulan bazı kilim türleri İngiltere’de büyük ilgi görmüştür. Bu rağbetin artması kilimin tekrar halının yerini almasına sebep olmuştur (Küçükkurt, 1998:190-191).

2.3.3.1. Kilimin Anadolu’daki Önemi

Geleneksel yaşamda kilim dokumaları çeyiz hazırlama ve düğün geleneklerinde de önemli bir yere sahiptir. Kız nişanlanmadan önce evi için yer yaygısı ve duvar kilimi dokumaya başlar. Kız istenip verildikten sonra, nişanlanan kız düğüne kadar sabretmesi için kilim dokumaya başlar. Bir inanıla göre nişanlı kız uğur getirmesi, düğün ve evlilik hayatının mutluluğu için camiye büyük bir kilim dokur. Bu kilim altınbaş kilimi olup nişanlı kız ile onun arkadaşı olan bekar bir kız tarafından dokunur. Dokuma esnasında uğur getirmesi amacıyla ortadaki iki bölüme kızların saçı konur. Çeyizde yer yaygılarının yanında sırtta testi taşımak amacıyla ”arkalaç”, erzak saklamak amacıyla çuval dokunmaktadır. Günümüz şartları dolayısıyla bu dokumalar azalmaktadır (Küçükkurt, 1998:191).

(33)

2.3.4.Halıcılık

Türkiye’de el halıcılığına ilişkin yayınlarda halıcılığın kaynağının Orta Asya olduğu, Anadolu’ya halıcılığı Türklerin getirdiği, ilk Türk halısının pazırık kurganında bulunan halı olduğu anlatılır. Yaklaşık son yüzyıldır bu konuda yapılan yayınlarda ise, ilk kaynaklarda yer alan bilgiler tekrarlanır (Öztürk, 1998:231).

Türkiye’de el halıcılığı hakkında tarihsel bilgiler veren bu yayınlarda konu, ulusal sanat ve kültür bazında halının görsel özellikleri ön planda tutularak makro düzeyde ele alınmış bunun yanında, henüz Türkiye genelinde el halılarının yöresel özelliklerini belirleyen ana kategoriler de oluşturulamamıştır. Ancak günümüzde yöresel el halıcılığına ilişkin bilgilerin önemi de dikkate alınmaya başlanmıştır. Ayrıca Türkiye’de gelişen el halıcılığının bu coğrafyadaki tarihinde kültür tarihi açısından önemli olan unsurlarda tam olarak ortaya konamamıştır. Bir başka deyişle, el halılarının günlük yaşamdaki üretim aşamaları, üretim teknolojisi, günlük ve törensel yaşamdaki işlevleri, ne için, kim için, nasıl ve kimlerce üretildiği gibi konularda elde edilen bilgiler de tam anlamıyla değerlendirilememiştir. Günümüzde, Türkiye’de el halıcılığının tarihi ile ilgili yayınlara eleştiriler geliştirilmeye, halıcılığın Türkiye’deki gelişimine ışık tutan yeni bilgi ve belgeler gün ışığına çıkarılmaya başlanmıştır (Öztürk, 1998:231).

2.3.4.1. Halıcılığın Anadolu’daki Önemi

Türkiye’de el halıcılığına kültürel anlamda bakıldığında halının, toplumda bir işlevi yerine getirdiği, toplumun yaşam biçimi ile doğrudan ilgili olduğu görülür. Bu nedenle, toplumda bir gereksinmeyi karşılamak üzere toplumca geleneksel olarak üretilen, etnografik eşyalardan farklı olmayan el halısının, doğru anlaşılması, doğru anlatılabilmesi için, bu ürünlerin, üretim aşamasında ve kullanımında ortaya çıkan gelenek, görenek gibi toplumsal kuralların bilinmesi gerekir (Öztürk, 1998:231).

Türk halı sanatı motif, renk ve kompozisyon özellikleriyle üretildikleri dönemin kültürel durumu ve sanat anlatışını yansıtması bakımından önem taşır. Bu özellikleriyle

(34)

geçmişten günümüze ulaşan Türk halı sanatı, geçmişteki özellikleriyle belge niteliğindedir (Tozun, 1998:265).

Geleneksel Türk el sanatları içerisinde özel bir yere sahip olan ve geçmişi oldukça eski dönemlere uzanan Anadolu’nun hemen her yerinde çeşitli alanlarda üretilen “el dokumacılığı” günümüze kadar ulaşmış en önemli el sanatlarımızdandır (Ülger, 1998:286).

Dokuma sanatı yüzyıllar boyu konuşma dilini motif ve renklerin ifade ettiği sessiz bir iletişim aracı olmuştur (Ülger, 1998:286).

Çıkış noktası ihtiyaçtan kaynaklanan zaman içerisinde kişinin estetik değerleriyle birleşerek “sanat”a dönüşen dokumalar farklı yörelerde de olsa aynı tekniklerin kullanıldığını göstermektedir (Ülger, 1998:286).

Geleneksel dokumalarımızdan halı, kilim, cicim, zili ve sumağın dokunmasında atkıların ve düğümlerin sıkıştırılmasında kullanılan alete “kirkit”, kirkit kullanılarak dokunan el dokumalarına ise “kirkitli dokumalar” adı verilmektedir (Ülger, 1998:286).

Geleneksel dokumalar, ticari kaygı düşüncesiyle günümüzde eski sanatsal etkilerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Motif, renk ve kompozisyon değerleriyle yörelere göre farklı özellikler gösteren geleneksel dokumalar ait oldukları yörenin kimliğini taşıması ve sürdürebilmesi için yozlaştırılmadan üretilmelidir (Ülger, 1998:287).

2.3.5. Oyacılık

2.3.5.1. Günümüzde Oyacılık

Günümüzde oyalar; özellikle kırsal kesimlerde çeyiz yapma geleneğinin önemli bir öğesi olarak devam etmekte, genellikle yemeni, tülbent kenarlarında kullanılmaktadır. Anadolu’da baş süslemelerinde veya giysileri süslemek üzere yaka, kol kenarlarında oyalardan yararlanılan örneklerle de karşılaşmak mümkündür. Yurdumuzun her bölgesinde, yerleşim biriminde malzeme, renk, motif ve kompozisyon

(35)

bakımından özellikle yapanın ve yaptıranın yani halkın istek, zevk ve ihtiyaçlarına göre değişiklik gösterdiği gözlenmektedir (Ergenekon ve Başaran, 1998:131).

2.3.5.2. Oyaların Sınıflandırılması

Bu anlamda oyaları kullanılan motif özelliklerine göre yaprak oya, gül oya, biber oya vb.; motifin benzerlik gösterdiği biçime göre kirpik oya, çarkıfelek vb.; yapıldığı yöreye göre ise Bursa oyası, Nallıhan oyası vb. gibi değişik gruplar şeklinde adlandırılabilmektedir (Ergenekon ve Başaran, 1998:131).

Şüphesiz oyaların motif özeliklerine göre yapılabilen sınıflandırmaları dışında kullanılan araca, malzemeye veya uygulanan tekniğe göre sınıflandırmaları da ayrıcalık göstermektedir. Kullanılan malzemeye göre boncuk, çaput, koza vb. oyalar yanında, kullanılan araca göre de tığ, iğne, mekik, firkete vb. şeklinde de sınıflandırmak mümkün olmaktadır (Ergenekon ve Başaran, 1998:132).

Diğer yandan çok köklü geçmişe sahip olan el dokuması kumaşlar günümüzde çeşitli yörelerde geleneksel üretim tekniğine bağlı olarak ve üretilen yörenin özelliklerine sahip nitelikte devam etmektedir. Nitekim son yıllarda özel veya kamu kuruluşlarının desteği ile canlılık kazanan ev dekorasyonunda ve giyimde dantel, harç vb. malzemelerle kullanım yerleri yönünden çeşitlilik gösteren bu kumaşlar, günümüz ihtiyaçları doğrultusunda değerlendirilmekte, perde, yastık, çeşitli boyutlarda örtü vb. yerlerde yoğun şekilde kullanılmaktadır (Ergenekon ve Başaran, 1998:132).

2.3.6. İşlemeler

Türklerin, Süsleme Sanatı Tarihi düzeyine çıkarmış olduğu İşleme Sanatının El Sanatları içinde önemli bir yeri bulunmaktadır (Çelebilik, 1996:32).

İşleme; her cins kumaş ve deri üzerinde, elde veya makinede, iğne ve tığ gibi araçlarla, kasnak, gergef ve kağıt vasıtasıyla gerilen zemin üzerinde, iplik, sim, sırma, tel kullanılarak, çeşitli tekniklerin düz veya kabarık bir şekilde uygulanması sonucu el emeği göz nuru ile oluşturulan süslemelerdir (Çelebilik, 1996:32).

(36)

El sanatları, bütün halk sanatları gibi ulusların kültürel kişiliklerinin en canlı ve anlamlı belgeleridir. El sanatlarının bir bölümü olan el işlemeciliği daha zengin olması bakımından incelenmesi gereken konular içindedir. Bir iletişim aracı olarak da kullanılan işlemecilik ne yazık ki yeterince tanınmamakta ve tanıtılmamaktadır (Ersoy, 1992:159).

2.3.7. Yazmacılık

2.3.7.1. Yazmacılığın Tanımı

“Yazma” kumaş üzerine elle resmedilerek veya tahta kalıplarla basılarak desenlendirilmiş kumaşlara verilen isimdir. Batı literatüründe Almanca ( Zeugdruck), İngilizce (Block Printing), Fransızca ( L’Estampage) olarak adlandırılan kalıp baskı sistemi bizde “Yazmacılık” adını alır. Görüldüğü gibi konu, adlandırılmasını kendi yapısından almaktadır (Kaya, 1998:9).

2.3.7.2. Yazmacılığın Tarihsel Gelişimi

Yazmacılık ülkemizde bir halk sanatı olarak doğup gelişmiş ve en güzel örneklerini XVII., XVIII. Ve XIX. Yüzyıllarda İstanbul yazmaları ile vermiştir. Önceleri Anadolu’da gelişen yazmacılık, Türk halkının elinde Türklüğün kedinde özgü sanat anlayışı ile yoğrulmuş ve Türk toplumunun vazgeçilmez bir eşyası olarak kendini kabul ettirmiştir. XVII. Ve XVIII. Yüzyıllarda Türk yazma sanatı, ustalarının ellerinde yazmacılığın her yönü ile aşamasını yaparak saray eşyaları arasına da girdiğini görüyoruz (Kaya, 1998:9).

Özellikle Boğaziçi’nin kıyı köylerinde ve öncelikle “Kandilli’de” yapılan yazmalar, boyaların haslığı, malzemelerin dayanıklılığı, desenlerin zarafeti ile yazma sanatının klasik anlamda en güzel yapıtlarıdır. Gerek Anadolu’da gerekse “Dersaadette” yani imparatorluğun başkenti olan İstanbul’da yazma, Türk halkının hayatına her yönü ile karışmıştır. Örneğin: yemeni (başörtüsü), yastık örtüsü, bohça,

(37)

yorgan yüzü, mendil, sedir örtüsü, kavuk örtüsü olarak eski Türk evlerinin en gözde kullanma eşyası arasında yer almıştır (Kaya, 1998:9).

Türk el sanatlarından olan geleneksel yazmacılık sanatının Osmanlılar döneminde özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda geliştiğini görmekteyiz (Meydan, 1998:202).

Yazmacılık tarihine ışık tutacak bazı buluntular ve yazılı kaynakların elimizde olmasına rağmen bu sanatın başlangıç yerini ve zamanının kesin olarak tespiti güçtür (Kaya, 1998:9).

Anadolu’da geleneksel yaşamın bir parçası giyimde başörtüsü olarak kullanılan yazmalar el sanatları içerisinde özel bir yere sahiptir. Değişik dallarda çalışan araştırmacılara teknik, desen ve tarihi gelişim yönünden konu olmuştur (Şahin, 1995:1).

Bu konudaki yazılı kaynaklar ve arkeolojik çalışmalar, yazma sanatının bir baskı tekniği olması nedeniyle bizi tarih öncesi çağlarının yontma taş ve bronz dönemlerine kadar götürüyor. Baskı biçiminin başlangıcı olarak, bu dönemlerde seramik kapkacağın üstüne basit damga ve tahta parçalarıyla yapılmış desen uygulamalarını gösterebiliriz (Kaya, 1998:10).

M.Ö. 7000 yılına, Hitit Sanatına ait bulunan arkeolojik eserler arasında pişmiş kilden çok sayıda mühür damgalarına rastlanmaktadır (Kaya, 1998:9).

Bu mühürler ve Eski Mısır Skarabetleri (figürler ve sembollerin işlenmiş olduğu damga olarak kullanılan taşlar) erken dönemlerin resim baskı formlarıdır. Bu gruba Asur işi taş silindirler, Yunan, Roma devirlerine ait bronz ve çömlekçi damgaları da girerler (Kaya, 1998:9).

İncelemeler gösteriyor ki, resimlendirilmiş kumaşlar, baskı tekniğinin doğrudan doğruya öncüleri olarak kabul edilebilir. M.Ö. IV. yüzyıla ait olup Rusya‘nın Kuban bölgesindeki bir savaşçı mezarında bulunan resimli tabut örtüsü bu düşünceyi ispatlamaktadır (Kaya, 1998:9).

(38)

Yunan tarihçisi Heredot tarihsel çağlara ilişkin yazılarında (M.Ö. 484–425), Hazar Denizi dolaylarında yaşayan ulusların, doğal bitkilerden elde ettikleri boyalarla kumaş üzerine hayvan figürleri çizerek, bunlardan yapılmış giysileri kullandıklarını yazmaktadır. Yunalı coğrafyacı Strabon’dan (M.Ö. 63–19) Yunanistan’da Hint baskısı kumaşların bilindiğini öğreniyoruz. Keza ozan Homer ve Vergil (M.Ö. 70-19) ve Romalı tarihçi Sicilus (M.Ö. 1. yılın sonu) bunlara benzer şekilde, kumaşın değerlendirildiğini anlatmaktadırlar. Mısırlıların wachs, reservaj (mumla gizleme) tekniği ile kumaşı önce balmumu ile desenledikten sonra boyadıklarını Romalı yazar Pilinius (M.Ö. 23-19) 27 ciltten oluşan ansiklopedik tabiat tarihi (Naturalis Historia) adlı eserinde anlatır. Onun tarafından anlatılan ve harikulade bir yol diye ifade edilen metod, prensip bakımından bugünkü Blaudruck (Mavi Baskı) tekniğinin aynıdır. Bu teknikle desenlendirilmiş 3-3 ½ yaşlarında bir çocuğa ait kinder tunika (çocuk entarisi), 1894 tarihinde Yukarı Mısır’da Achmim Panapolis’de yapılan mezar kazılarında bulunmuştur. Tahta kalıpla baskı araştırıcısı R. Forrer tarafından bunun M.S. IV. yüzyıla ait olduğu ileri sürülmektedir (Kaya, 1998:9).

Ülkemizde yazmacılıkla ilgili eski ve yeni örnekler bulunmasına karşı, birkaç yazılı kaynaktan başka bilimsel nitelikte eserlere rastlanmamaktadır. Atalarımızın yazmacılı sanatımızın geçmişi üzerinde belge bırakmamalarının doğal sonucu olarak, batının sanat kitaplarında da Türk yazmacılığından hiç bahsedilmediğini görüyoruz (Kaya, 1998:7).

Türkün kendine özgü sanat anlayışı ile en ilginç örneklerini veren bu eski halk sanatımızın; tarihçesi gelişimi eski ve yeni durumlarını kapsayan bilgilerin aydınlığa çıkarılarak çok yönlü eserlerin yazılmasını içtenlikle dilemekteyiz. Çağımızda her alanda ticari düşüncelerin ön planda yer alması, el sanatlarınıza içe dönük duruma getirdi, çalışma alanlarının kısıtlanması sonucunu doğurdu. Bu durumdan el sanatı olarak yazmacılığımızda etkilendi. Eskiden yurdun geniş bir yüzeyinde faaliyet gösteren ve dış ülkelere ihraç edilen yazmalarımız, şimdi belli bazı illerimizde ve ancak sınırlı çevrelere yayılmaktadır. Yazmacılığımızın bu çevrelerdeki geçerliliği de kuşaktan kuşağa ata mesleği olarak devredilmesindendir (Kaya, 1998:7).

(39)

2.3.8. Çarıkçılık

Çarık, herkesçe bilinen biçimi ile daha çok Önasya’da oturan topluluklar tarafından kullanılan bir ayakkabı çeşidi olmuştur. Hitit kabartmalarında da görülen çarık, bu bölgede yaşayan eski ve yeni kavimler tarafından benimsenmiştir. Tarihin çok eski çağlarından beri Türkler, İranlılar, Kafkasya’da oturan diğer kavimler tarafından bilinmektedir (Özen, 2008:66).

Çarık, coğrafi bakımdan Tanrıdağı (Tiyenşan), Ural-İdil Bölgesi, Anadolu ve Kızıldeniz ile çevrili geniş alanda yaşayan çeşitli toplulukların ortak giyim eşyalarından biridir (Özen, 2008:66).

Çarık kelimesi Türkçede Uygurlardan beri bilinmektedir. Bugün belli başlı Türk lehçelerinde de kullanılan bu eski kelime Macarcaya “saru”, Farsçaya “çaroğ” olarak geçmiştir. Kuzey Kafkasya Türkleri, çarık yerine “çabır” kelimesini kullanırlar (Özen, 2008:66-67).

Balkan Yarımadası’na Türkler aracılığıyla giren çarık, Yunan, Arnavut ve İslav dillerinde az çok bozularak Türkçedeki adı ile yerleşmiş ve aynı ekonomik şartlardan ötürü geniş ölçüde kullanılmıştır. Çarık kelimesi Anadolu lehçesinde “çaruk” olarak da telaffuz edilir (Özen, 2008:67).

2.4. Anadolu’daki El Sanatları Potansiyeli

Türk folkloru çok zengindir. Zenginliğin bir parçasını da yurdumuzun her bölgesinde değişik şekillerde ortaya çıkmış olan el sanatları oluşturmaktadır (Şahin, 1995:1).

Dokumacılık, bakırcılık, oymacılık, işleme dericilik, yazmacılık bunlardan birkaçıdır (Şahin, 1995:1).

(40)

El sanatı, kişinin sözle ifade edebileceğinden daha geniş, daha derin, daha zengin bir insanı tanıtır bize. Türkiye maddi kültürü öğrenmek isteyene eşine az rastlanır olanaklar sağlayan bir ülke. Özenle yaratılmış eserler o kadar çok ki, elinizdeki bulguların yetersizliğini saklamak için kuramları zorlamanız gerekmiyor. Sanat günlük yaşamın önemli bir parçası; ortaya çıkan eserler onları yaratan ustalardan kopmamış ve bu ustalar da size içtenlikle en açık şekilde yol gösterirler. Büyük sanat eserleri figüratif değildir, dolayısıyla bunları inceleyenler kolaycı yüzeysel tasvir ve tahlile kaçamazlar (Glassie, 1993:17).

Geçmişten geleceğe bir köprü niteliği taşıyan el sanatlarımız; sosyal, kültürel ve ekonomik yaşam biçimimizi yansıtan en kalıcı ve anlamlı belgeler arasında yer alır (Özbağı, 1989:1).

Çeşitli uygarlık ve kültürlerin merkezi ve geçit yolu olan Anadolu’da, el sanatlarının çok eski bir geçmişi vardır. Yüzyıllar boyu süregelen geleneksel zevk, biçim ve renk anlayışının bütün etkinliği sanat eserlerinde görülmektedir. Bu geleneksel zevkin özünde, eskiçağ Anadolu sanat eserlerinin günümüze kadar gelmiş izleri ortaya koymaktadır (Özbağı, 1989:1).

Çok zengin el sanatları potansiyeline sahip olan Türk kültür tarihini incelediğinde, Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar uzanan göç yolunda karşılaştıkları kültürlerden de etkilenerek günümüze kadar uzanan zengin el sanatlarımızı oluşturmuşlardır. Asırlar öncesinden bu güne yaratıcı güçlerini kullanarak madenlerden, taşlardan, bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen hammaddeleri değerlendirerek çeşitli ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik fonksiyonel ürünler ortaya koymuşlardır (Albayrak vd. 2004:1-29).

Geçmişte el sanatlarının hemen hemen tamamına yakını günlük yaşamda fonsiyonel olarak kullanılmaktaydı. El sanatları geleneğe hitap etmek zorundaydı. Günümüzde ise hem ülkemizde hem de dünyada farklı eğitim düzeylerine, farlı düşüncelere ve zevklere sahip insanlara hitap etmek durumuna gelmiştir. Yeni pazar olanakları köyden kente yönelmiştir (Albayrak vd. 2004:1-29).

(41)

Geçmişten, günümüze ulaşan geleneksel el sanatlarını iki grupta değerlendirmek olanaklıdır. Bunlardan biri geleneksel kesimde kısmen korunmuş göçebe kültürü uzantısı olan halı, kilim, çorap, oya gibi el sanatı ürünleri, ikincisi ise değişime uğramış saray ortamında gelişmiş ve sarayın beğenisini kazanmış tezhip, hat, minyatür gibi el sanatı ürünleridir. Bugün geleneksel el sanatları denilince bu ikinci kesimden yansıyan sanatlar akla gelmektedir (Albayrak vd. 2004:1-29).

2.5. Anadolu’daki El Sanatlarının Yaşatılması

Geleneksel el sanatlarının günümüzde yaşatılması, bazı insanların kişisel çabalarına dayanmaktadır. Geleneksel el sanatlarının günümüz gereksinimlerine cevap verebilmesi, yaşatılması bu sanatlarla yakından ilgilenen sanatçılara, eğitimcilere ve bu işe gönül verenlerin çabalarına bağlıdır (Albayrak vd. 2004:1-29).

Geleneksel el sanatları üretildikleri yörenin kültürünü yansıtırlar. Yörenin simgesel özelliklerini taşıyan sanat ürünleri, tasarımcı bakış açısı ile çağdaş ve yalın nitelikler, ürüne yada desene özgü olarak zenginleştirilebilir veya sadeleştirilebilir (Albayrak vd. 2004:1-29).

İnsan elinin becerisi, insanın elini kullanmadaki becerisi çok değerlidir. Bunun yanında el sanatlarının yapıldığı dönemin özelliğini taşıması sınırlı sayıda üretilmesi nedeniyle, pahalı olmaları doğaldır (Albayrak vd. 2004:1-29).

Bu sanatların sürekliliklerini kaybetmemek için bir yandan tasarım kalitesinin, diğer yandan da alıcıya yönelik ekonomik dengenin korunması gerekmektedir (Albayrak vd. 2004:1-29).

Sonuçta el sanatlarının canlandırılıp, yaşatılmasının yanında, zengin Türk kültürünün tüm dünyaya tanıtılması ve milli ekonomiye katkısının yanında, hızlı nüfus artışı nedeniyle büyüyen işsizliğe yeni istihdam alanları yaratılması, aile gelirini arttırarak refahın yükseltilmesi, köyden kente göçün önlenmesi, kaliteli üretimle ihracat olanakları yaratılması, atıl emek ve hammadde kaynaklarının harekete geçirilmesi ve

(42)

artı değer kazandırılması, ülke turizminin gelişmesine katkıda bulunması gibi olumlu sonuçlar doğuracaktır (Albayrak vd. 2004:1-29).

El emeğine dayalı üretilen ürünler toplumlara göre değişim göstererek günümüze ulaşmıştır. Bugüne gelen değişik el sanatı ürünler de ilk dönemlerdeki öz ve biçimlerini değiştirerek, belli bir değişim sürecini yaşayarak günümüze kadar ulaşmışlardır. Bu el sanatı ürünlerden halı kilim dokumaları yapım teknikleri açısından fazla bir değişim göstermemekle beraber kullanılan hammadde kalitesinde bir düşüş gözlenmektedir (Karavar, 1998:134).

Kültür tarihimizin aydınlanmasında ve geçmişte yaşanmış toplumlar hakkında bilgi sahibi olabilmemizde el sanatı ürünler büyük önem taşımaktadır (Karavar, 1998:134).

El sanatlarımız her gün biraz daha unutulmaktadır. 1980’li yıllara kadar varlığını sürdüren “kunduracılık, köşkerlik, çarıkçılık, takunyacılık, semercilik, palancılık, kağnı ve düvencilik” bugün artık hafızalarda kalmıştır. Bu mesleği icra eden ustalar ya aramızdan ayrılmış ya da çok yaşlanmışlardır (Özen, 2008:9).

İnsan elinin becerisi tarihin en eski devirlerine, insanın var olduğu ilk zamanlara uzanır. El becerisi ürünleri, yüzyıllar boyunca insanoğlunun tüm gereksinimlerini karşılamıştır. Yalnız küçük el aletleri, malzeme ve büyük bir sabır ve beceri ile toplumun ruhunu yansıtarak gelişen “geleneksel Türk el sanatları” ustadan ustaya geçerek günümüze kadar gelebilmiştir. Ancak günümüz endüstri koşullarının, seri üretim, kitle üretimi gibi üretim tarzlarının, yaygın bir kitleye ürün yetiştiren hızına erişemediği, ayrıca yeni teknolojilerin getirdiği çeşitli kolaylıklarla baş edemeyeceği için yavaş yavaş yok olmaktadırlar. Uluslar arası düzeyde yüzlerce çeşit otomobil yaygınlaşırken at arabasının el ile üretimi otomobilin henüz giremediği bozuk köy yollarında ve faytonun kullanımı Adalar gibi motorlu araçların girmesinin yasak olduğu korunmuş çevreler için geçerli olabilir. Bu ihtiyaç için az sayıda ustanın çalışması yeterlidir (Şatır, 1998:260).

İnsan elinin becerisi, insanın elini kullanmaktaki ustalığı, çok değerli ve yapıldığı devir için çok işe yarar bir ürün ortaya koysa bile, sınırlı sayıda üretilebilir

(43)

olması nedeniyle, pahalı olmaları engellenemez bir gerçektir. El becerisi ürünlerinin bir endüstri ürünü kadar yaygın olması zaten beklenemez. Önemli olan, bu geleneklerin sürekliliklerini kaybetmemek için bir yandan tasarım kalitesini, diğer yandan daha çok alıcıya yönelik ekonomik dengesini korumaktır. Burada denge belki üçlü bir tanımı gerektirebilir.

1. Geleneksellik

2. Uygun bir alış gücü ile ekonomik olan

3. Çağdaş bir anlayışla süreklilik (Şatır, 1998:261).

2.5.1. Anadolu’daki El Sanatlarının Yaşatılması İçin Gerekli Önlemler

Kültür Bakanlığı düzeyinde kapsamlı araştırmalar yaptırılarak Anadolu’nun hangi yörelerinde hangi el sanatlarının ne durumda olduğu saptanmalıdır. Bu saptama doğrultusunda:

- Kaybolmuş ama tarihi araştırmalarla canlandırılabilecek,

- Kaybolmaya yüz tutmuş ancak birkaç ustanın yaşadığı ve uyguladığı bilgilerle geliştirilebilecek,

- Yaşamını kendi çapında sürdüren ama daha çok geliştirilebilecek olan, Geleneksel Türk el sanatlarını çağdaş bir tasarım ve üretim anlayışı ile yenileştirmek ve verimleştirmek olanakları aranmalıdır (Şatır, 1998:262).

Anadolu’ya gelişte de konargöçer özelliğini taşıyan Türk milletinin hayvancılığa ve tarıma dayanan ekonomisi, cumhuriyet döneminin ilk yıllarına kadar devam etmiş ve el sanatlarının en nadide örnekleri bu dönemler içerisinde, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde verilmiştir. Hatta bu dönemde meslek birlikleri ve dayanışma toplulukları kurularak bir sistematiğe bile oturtulmuş ve eğitimine özel önem verilmiştir (Altuntaş, 1992:1).

Yerleşik düzene geçilmesi, Cumhuriyetin ilanı, değişen çağ ve endüstri toplumuna yönelme gibi nedenler, toplum yaşamıyla birlikte ihtiyaçlarının değişimini de beraberinde getirmiştir. Batıya açılma politikasıyla birlikte batılı toplumların

Şekil

Tablo 4.1.3: Mağaza Sahiplerinin Doğum Yerleri
Tablo 4.1.13’e göre hediyelik eşyaların ithal edildiği ülkeler arasında ilk sırada  Çin’in (%22.7) geldiği ve bunu sırasıyla Hindistan (% 4.8) ve Japonya’nın (% 3.1)  geldiği bulunmuştur
Tablo 4.1.15: Mağaza Sahiplerinin El Sanatları Ürünlerinin İthal Edilmesini  Doğru Bulma Nedenlerine Göre Dağılımı
Tablo 4.2.1: Mağaza Sahiplerinin Demografik Özelliklerine ve Mağazalarında  Hammaddesi Ağaç Olan Baston Bulundurma Durumlarına Göre Dağılımı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

olan) durumuna inememiş ise insan ve ya- pıt değildir, bir fizik parçadır, ve yakını ile ilgili olması, içini cesurca açabilmesi ve de karşısındakine kıymet vermesi

Dersin İçeriği Geleneksel El sanatları sınıflandırması, hammaddelerine göre el sanatları, coğrafi işaret ve el sanatları, turistik hediyelik eşya, ebru

• Kahramanmaraş: pamuklu dokumacılık, maden işleri, deri işleri. •

Sonra uzun, hatta yılla rla sayılacak kadar uzun yazmama, yazamama boşluk­ ları giriyordu araya.O zaman­ lar şiirden kaçtığımı , hatta sevmediğimi ve hatta bir

Cerrahi giriflimler sonucunda geliflmifl infeksiyonlara ön- celeri cerrahi yara infeksiyonlar›, cerrahi giriflim yeri infeksi- yonlar›, hastane kaynakl› cerrahi infeksiyonlar

The regulation of local wisdom in Law 32 of 2009 contains two fundamental principles: the state must recognize indigenous peoples' existence and their local

 Birinci grupta, Marka haline gelmiş, hem yurtiçinde hem de yurtdışında ciddi bir dağıtım ağına ve pazar payına sahip işletmelerdir.  İkinci grupta, Birinci gruptaki

Taraklı'nın içinden geçen Đstanbul-Ankara yolunun Bolu Dağı güzergâhına taşınması ile ticarette hızlı bir gerileme yaşanmış, ilçe nüfusu azalmıştır. Bu durum