• Sonuç bulunamadı

b ilg i y a y ın e v i

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "b ilg i y a y ın e v i"

Copied!
112
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

b ilg i y a y ın e v i

(2)

B İL G İ Y A Y IN L A R I 81

Ş İİR D İZ İS İ 5

B irinci Basım A ralık 1969

IIİI.G İ YAYI NLVİ Silkııı.Vii l m i d e s i 8

İ r i l . 17 74 .10-12 5067 Y r ıııje lııı. A ııkıını

(3)

O K T A Y R İF A T

ŞİİRLER

BİLGİ Y A Y IN E V İ

(4)

Kapak Düzeni Ozan SAĞDIÇ

O k la y R if a t’ın ö te k i ş iir k ita p la r ı Yeditepe yayınları

Y aşayıp ölm ek aşk ve av arelik ü stü n e şiirler

A şık m erdiveni Çan yayınları

İk ilik (K a rg a ile tilki, A şağı y u k arı) L a tin o z a n ların d a n çeviriler

Y u n a n an to lo g y ası De yayınları

Elleri v a r özg ü rlü ğ ü n K a rg a ile tilki A şağ ı y u k arı

(T ü k en m iştir.) (T ü k en m iştir.)

Perçem li so k ak (T ü k en m iştir.)

ll ll . G İ IIASIM KVİ - A N K A R A . 1969

(5)

İ Ç İ N D E K İ L E R

Az gelişm iş 9

E ski Güneş

S o n b a h a rd a b u lu şm a 13

S o n b a h a rd a ay rılm a 14

Sen ve b a şk a la rı 15

N isan başı k ır kah v esin d e 16

B ak m ak la b a k m a m a k 17

Y a ğ m u rd an s o n ra 18

İk im iz 19

T u tu lm a 20

S eninle sensiz 21

G ü ller 22

R üzgârlı

G ü n usu lca 25

G ü n e şle r a y la r 26

G ü n d ü z e geceye özlem 27

B a şk a biri 28

Şem siye 29

A y la g ezinti 30

K edili gece 31

G ü n d o ğ u y o r 32

E lm a 33

Ş iir için 34

G e len 35

İsli alm y azım ız 36

G eceler 37

B ol giysiler 38

K u ş gibi 39

5

(6)

D ö n e n . 40

B ay rak larım ı çektim 41

Buğday 43

D eğilim 44

D u t 45

S o k a k ta 46

K u ş 47

K ırlan g ıç . 48

K im i gün . 49

E ski güneş 50

T enteli a ra b a 51

E k m ek 52

G ö zlerin in y a m a cın d a 53

İlk b u lu t 54

K u ş la r h a v alan d ı 55

U fa lm a k 56

S u d a güneş 57

Eski m ü h ü rle r 58

Beni b ek liy o r 59

B ir y arım ı 60

Y a ğ m u rla r 61

B u k e n tte . 62

C a m b a z 64

A t k ız ve m a r t ı . 65

Ç o c u k . 66

K u r tla r 67

Ç o k eski b ir resim 68

U z an ılm az b ir çizgide 69

B eni çek er 70

S o fra 72

A ğzım ın ta d ı 73

T ü rk ü . 74

A y n a y a b a k a rk e n 75

A ğıt 76

U ysal b ir k ö p e k 77

B ü y ü k z am an 78

Y arış . 80

Bir ışık u z a k la rd a 81

Y ü z le r . 82

Y olcu 83

/ i l l e r d a v u lla r 84

6

(7)

G ece g ü n d ü z 85

Eski şiirler 86

İk i a d am . 87

G ü n d o ğ d u m u . 88

G ü v ercin . 91

M ayıs g irer 92

A ğ açla y ü z yüze 94

B in k ılık ta 95

D ü şü rm e m m em esini 96

A tlı 97

B u ra la rı 98

Y u k a rd a 99

S a ğ a n ak . 100

O tların k o k u su . .1 0 1

K ö y lü ile k en tli . 102

A ra b a . 103

Y a rd a . . 104

R ü z g ârlı . 105

O vaya d o ğ ru . 106

Y an y a n a b a ş la rım ı/ . 107

E m in e . . 109

7

(8)
(9)

A z Gelişmiş

M etin Eloğlu'ya

G eri kalm ak, bilim de, san atta ; yapraksız, Çiçeksiz b a h a r g ü nünde; acılı yıldız

T aşım ak alında.

G eri k alm ak , to p rağ ın düşm esi sabanla;

Çeliği k âğ ıt gibi d o ğ ram ak d u ru rk en , Ü tülm ek zam ana.

G eri k alm ak , göm ülü dinsel kov u k lard a, Eli böğründe, aç açına, sele karşı,

Ele güne karşı.

G eri k alm ak , çak ald an k o rk a r gibi k o rk m ak İn san d an , insanla kardeş olm ak d u ru rk en ,

Y ılana sarılm ak.

G eri k alm ak , bilisiz, bilinçsiz ve bitli, Sıkışm ak yay gibi, k aran lık cenderede:

B oşanm ak o hızla!

9

(10)
(11)

Eski Güneş

(12)
(13)

Sonbaharda Buluşma

I

B ulut u rb alar, to p ra k galoşlar giydim ; Sevdalıydım , deliydim ; y ap rak lı yollar G eçerek geliyordum sana. İstan b u l M evsim sonu ihtiyarlıyor; o sarı K uş ö tü y o rd u bir yerde, hiçbir yerde.

S ofada m inderlere o tu ru y o rd u k ; Eski güneşe doğru o tu ru y o rd u k ; Bizdik pencerede, bizdik gelen geçen;

Bizdik akşam la çıtırdayan ve susan;

Susm ak rüzgâr çığlığı gibiydi bende;

K o n u ştu k ça bir y ap rak d ö k ü m ü sende.

13

(14)

İ L

Sonbaharda Ayrılma

C am lard a birdenbire başlıyordun, C am lard a bitiyordun birdenbire.

Ayrılığa dönerken etekle baş D alların a rasın d a birdenbire, S onbaharın bu en kanlı yemişi, Y okluğun d üşüyordu ellerime.

A rtık b u rn u m d a göz pın arların ın K ok u su , sıkıntılı ve b u lu tlu , Y ağm urun inm esini bekleyerek, B oşluğunda b akınıyordum , ürkek.

N asp o li ağacı v ar ya, o senin.

On bir v apuru geçiyor, o senin.

Senin ne varsa bir kez san a değen, Eski sokak, gökyüzü ve fesliğen.

14

(15)

Sen ve Başkaları

III

B ir sen y ü rü rsü n so k ak ta, y ürürken;

O tu ru rsu n k o ltuğa, o tu ru n ca.

Su, bir senin b a rd a ğ ın d a en çok su.

Bir senin k o lların bileziklidir.

Bir senin ağzın d u d ak lı ve sıcak.

Bir sen m em elisin, ince bellisin.

B aşkaları gitm iş o lu r, gidince;

B ir sen yakınsın u zak ta kalınca.

15

(16)

IV

Nisan Başı Kır Kahvesinde

Sevgimin ark a sın a gizleniyorum , S ana bakıyorum usulca. R üzgârın Y ap rak larıy la oynadığı bir k itap Y üzün; denizi veriyor ilk satırda, A ltını m avi tebeşirle çizdiğin.

K ü çü k sihirbazım , m ıknatısım benim ! D o lan ıy o r çevrem izde uyduların;

M asam ıza getiriyorsun güneşi,

T o p rağ ı ve suyu. «O lsun!» dedin, oldu:

T elg ıraf telleri, bir kuş, to p al kedi.

Bense havaya çıkar çıkm az dağılan, K azı çan ak ları gibiyim , gereksiz Ve suçlu, yeni b ir g ü nün yam acında.

Sevgimin ark asın a gizleniyorum ; İçim dışım , kım ıl kım ıl hiyeroglif!

16

(17)

Bakmakla Bakmamak

Y üzüne b akm adığım zam an , Ba$ka gözüm var seni gören.

V

17

(18)

Yağmurdan Sonra

VI

B ir şeyler geziniyor o ram d a, tem bel Ve keyifli. Sen m isin? G ü n eş m i y o k sa?

Y oksa o m u, şu m avi m i engindeki!

İnsanı, kedisi, m artısı, balığı, Deniziyle İstan b u l olu p savrulan N isan mı yoksa!

B öyledir ilk b ah arın R üzgârları; b ulut geçer, yağm ur diner, Y ansır ışık ıslak yaprağın üstünde.

18

(19)

İkimiz

VII

T ü rlü aşkla h o h lad ım , sildim Pırıl pırıl ettim gecem de Seni, b a k ır güğüm ler gibi;

G üneşler, denizler v u ru y o r G öğsüne, b u lu tla r geçiyor

A lnından şim di.

19

(20)

Tutulma

VIII

B aşım ı çeviriyorum , çözülüyor;

D ö n ü y o ru m , sarılıyor; bir yu m ak mı V ar gizlediğin, A y m ı, G üneş m i yoksa!

G ölgen d ü şü y o r araya, neye baksam , İsli cam lar ark asın d a, tu tu lu y o r!

20

(21)

IX

Seninle Sensiz

Sen gelince b ir m u tlu lu k ülkesiyim , Cıvıl cıvıl;

Az gelişmiş to p lu m gibi, sen gidince, B oynum bükük.

21

(22)

Güller

Sen m i o gülleri tak ın d ın , G üzel, Y oksa o güller m i seni takındı!

X

(23)
(24)

R Ü Z G Â R L I

(25)

Gün Usulca

G ü n usulca ka rard ı pencerede, G ece oldu. L am b ay a bakıyordum C am d a, yalnızlığı g ö rd ü m derinde.

B aktım ki başı boş b ir sokak, m utsuz, T aş kesilm iş yüzüm de, ellerim de.

Vay benim alm yazım , ıssızlığım!

25

(26)

Güneşler Aylar

G üneşler, a y lar türettim , a şk la r d oğurdum . K ırk yerim den k o p u k , k ırk yerim den yam alı, Savruldum , özlem lere d ü ştü m y ap rak gibi.

A ltım d a m a rtıla r ve deniz, altım d a gök, A ltım d a ip, h a k o p tu h a k o p acak , çürük.

K a d ın lar, sokaklar, cenaze alayları Y ağdı üstüm e döşeklerde, çırılçıplak.

Sevişir gibi havalar, güzel havalar!

B ulutlara baktım kaykılıp iskem lede.

Boş, boş! Sevgiler ucuz, k ita p lar nafile!

Yel aldı hepsini h a rm an d a b irer birer.

26

(27)

Gündüze G eceye Özlem

G itm ez bu böyle, bu böyie yürüm ez! B ir güıı D u ru lu r bu çalk an tı, doğarsın güneşe.

B akarsın gökyüzü eski bir resim gibi Pencerede yeniden ve k itap m asada, T asaların, kaygıların yunm uş, arınm ış, P eşkirin, çarşafın, göm leğin yanı sıra U çuşuyor çırp ın a çırp m a rüzgârda.

N erdesin alın teriyle gülen aydınlık, N erdesin güzel k o k u la rla dolu gece!

27

(28)

Başka Biri

ö l ü b ir kente sürülm üş, tu tu k . Sinsi bir so k a k ta tek başına.

S orum suz b ir denizde gülüm ser.

Bencil renklerden uzak, benekli.

K ü lü eşildi m i ışıl ışıl.

H e r tü rlü sevgide y a p ra k veren.

D ağ ıtm ad an , bölüşm eden yana, ö z g ü rlü k te n , y o k su llard an yan a.

B aşka b iri d u rm a d a n ve kendi.

28

(29)

Şemsiye

Şem siyem in a ltın d a y ü rüyordum . Y ağm ur b a rd a k la rd a n boşanıyordu.

İk i y an ım d an seller akıyordu.

A klım da aydınlık, güneşli günler.

U m u tlar, özlem ler, aşk lar, denizler, Y ü rü y o rd u m şem siyem in altında.

M av i b ir gök şem siyem in altında.

29

(30)

Ayla Gezinti

A ğaçlar ki a tla r gibi ayak üstü U yurlar, b aşların d a düş to rb a la n , D algın, el ele geçiyorduk uykulu A ğaçları. B u lu tlan geçiyorduk, O yerde ben gökte, el ele, göz göze, A ğır ağır kayıp giden bulutları.

D ö k ü y o rd u akçıl, g ü m rah saçlarını D enize, o yerde ben gökte, el ele;

İçiyordum yıldızlı, gecesel sütü

D u d ak tan , om uzdan, en yüksek m em eden.

30

(31)

Kedili Gece

G ece on ikide bahçeye çıktım ; Kedi de ark a m d a n bahçeye çıktı.

D eniz ç a rşa f gibiydi, anlatılm az, Y ıldızlar kedinin gözleri gibi.

K a ra d u t o racık ta d u ru y o rd u , G ölgesiz, ürkek, hem en o racık ta;

K edi ü stünden b a n a bakıyordu.

Sizleri düşü n d ü m , acım sı, b u ru k . K u şlar ö ttü , v ap u rlar d ü d ü k çaldı.

Y o k sa b an a mı öyle geldi!

31

(32)

Gün Doğuyor

Bir k arg a ölüsü gibi k an ad ın d an D a lla ra takılm ış, d ö n ü y o r değirm en.

İn iy o r km alı ko y u n lar sürüsü, İn iy o r gün ışığı d ağdan ovaya.

Ve dağların d o ru ğ u n d a G üneş-Ç oban!

32

(33)

Elma

Ben bu k entin tâ u zak tan görüneni, Dile düşm üşü, hesapsız kitapsızı, Eski b ir resim de yaşıyorum , silik.

Ağ gibi gerdim g ünüm ü pencereye, K ad ın lar, çocuklar, to p al dilenciler, S aksağanlar, köpekler, tekir kediler, Biraz ağaç, b iraz ışık, biraz yosun, B akarsın düşü düşüverir içine.

B akarsın kapı çalınır biri gelir, Elim deki elmayı yer!

33

(34)

Şiir için

Y ıldızlar köye inince k u rtla r gibi, A ğılına k oydum davarı, ineği.

Bugün b ir buğday tanesi, y arın bir kuş K an ad ı, irk beni en kutsal sabırla, K ünyem , kafa kâğıdım , k ab u rg am d ö lü ! G ülü şü n ü n otların ı biçtiğim sin,

O tların gülüşüne y a v ru la beni!

34

(35)

Gelen

K asab ay la geliyordu ansızın, serçe P arm ağ ın d a bir köy, cebinde birk aç yıldız.

K edim si vavlar sark ıy o rd u heybesinden, L am elifler, teşbihler, acı zerdaliler.

Elleri gıcırdıyordu k ağ n ılar gibi, A yakları ilk gecede, bitleri kansız.

O rd a, azılı u y kulara zincirlenm iş Susuz ta rla ve k an d il gibi tü ten öküz;

B urda, sinek b u lu tları, yırtık anılar, K ırık lokum ta b a k la rı, oynak tü rk ü ler;

İri lo k m alarla şişiyordu avurdu.

Eski bir çağ kalın tısın d a yalın ayak, K ılsız, yaşlı keçisiyle b u ru n b u ru n a,

D üşünm üyor, çiğniyordu. Sevilse güler, B udansa y a p ra k la d o n a n ır b aştan başa, T a ran sa denizleri ö rter, saçları gür.

T u rn a avlıyordum elimle, sıkıntıdan.

Sarı üçgeninden sökm ek için yüzünü, K erpiçleri devirdim en zorlu deprem le.

Ç arpık, isli d u v arları çıktı karşım a, G üneşte çöm eldiğim iz, işediğimiz, Resim aldırdığım ız, dizilip önüne.

35

(36)

İsli Alınyazımız

İsli alınyazım ızı okuruz, kanlı Ç ıranın ışığında. Y alazın baltası İkiye bölerken yüzüm üzü, b ir kuşku D evirir ç arp ık d u v arları üstüm üze.

D öşeğin sülükleri bekler gecemizi.

G üneş k aray a çalar ovam ızda. Yıldız,

K ervan k ırar, bel büker. K o ca to p ra k susuz!

İki kavak sallanır ord a, m apusane K apısında. Yeşil çayır oynarız bozda.

U lu ağaç gözleriz ço rak uykum uzda.

B ütün um u d u m u z m asald ad ır ve tuzda.

U n yok ki yoğursun ince bilekli kızlar!

Y alın testi, çıplak zeytin, k u ru bazlam a.

T anyeri değirm eni k ızarır usulca,

Y ağ ar gö k ten d a m la ra buğday, çavdar, arp a.

K a ra kent, k a ra d o n ! Al giyen beri g elsin ! Beri gelsin avcıların vurd u ğ u geyik!

Beri gelsin yoksula büyüyen K ö roğlu, İnci ağlayan su ltan kızı k ita p lard a!

Bak G üneş, m avi gözlerinle bize doğru!

36

(37)

Geceler

Bağladı geceler yeniden yolum uzu, H asret kom a, aydınlığa çık a r bizi!

Ş arap rengi denizleri a n la t bize, D eniz gibi o v a la n a n la t bize, Boşansın gürül g ü rü l k en tin üstü n e, G özlere söylediğin ışık destanı,

G üneş Baba, gökyüzünün H o m ero s’u!

37

(38)

Bol Giysiler

D a ta c ık k o v u k la rd an engin boşluklara U zan ıy o rd u k . B üyük a d a m giysileri G ib i b o ld u çocukların ü stü n e ışık.

D evlere göre eldivenleri gecenin,

Baş küçük, evren şapkası tüylü, kocam an.

Ç aresiz soyunuyorduk. Y ırtık u rb a la r Bir yana, kuşkulu in san eti bir yana.

A rta ra k çıkıyorduk doğal m erdiveni.

İnsancıl b ir güneş do ğ u y o rd u , k aran lık D ağ ların a rd ın d an , bize göre tıp atıp .

38

(39)

Kuş Gibi

K uş gibi uçarım üstünüzde.

D al gibi uzarım size doğru.

Size gelir gider ırm aklarım .

A ğaç gibi y u v arlar başım ı, D ağ d an ovanıza çobanlarım .

B altasınız, kesersiniz beni.

O cak lard a yakarsınız beni.

T ü te r b acanızda d u m anlarım .

39

(40)

Dönen

D önen, sîzsiniz eksenim de, d ü n y a değil.

Bir yüzüm gündüzünüz, b ir yüzüm geceniz.

40

(41)

Bayraklarımı Çektim

B ütün bayraklarım ı çektim gönderlere, K an ım ın sıcak rengine b o yadım kenti.

T aşlar döşedim öfkelere giden yola, Elim in tersiyle düzledim kuleleri.

Sevgiyi d ö rd e bö ld ü m , doğu, batı, kuzey, G üney, sıçram an için b ir u çtan bir uca,

İlk çekirgem , kilidim e göre a n ah ta r.

B ahar güneşi gibi taze, to m u rcu k lu , D a lın d a sevincim i taşıyan u m utlar.

A yrı b ir aydınlık aydınlığın içinde, B aşka b ir çekirdek yem işlerin içinde.

/B o şa n ın m usluklarım , yağın yağm urlarım (^E skinin, karanlığın, k o rk u n u n üstüne!

D ağ d an ovaya inen sellere m erhaba!

41

(42)

Ben o rta d a d u ru y o ru m , günler, geceler, S okaklar, evler ak ıy o r ik i yanım dan.

Sivriyim, paslanm az b ir dem irden ve gökten.

T o p a ç gibi çeviriyorum m evsim leri.

B ir fiskede devirdim , sildim yalnızlığı, K endi sü tüm le b üyüyorum ölmezliğe.

T o p ra k ta o tlar, ağaçlar, ıslak yarınlar.

42

(43)

Buğday

U zak geldim , u zağa gidiyorum . A k bir çizgi a rd ım d a, değirm ende Ö vüttüğüm güzel buğdayın izi.

43

(44)

Değilim

Değilim , yabancı değilim ! Bir yüzük G ib i geçiyorum kentin parm ağına.

Y erde taş, hav ad a bu lu t, eriyorum A kşam ın dilinde. Eski b ir rıh tım d an A yna tu tu y o ru m ölm üş vap u rlara.

Ellerim de ve yüzüm de uçuşuyor, G öksel kovan ın d an b o şan an yıldızlar.

44

(45)

D ut

Binsem d alın a d a sallasam ağacı, Y ıldızların dökülüverecek, G ece!

45

(46)

Sokakta

K edi gözü gibi incelm iş so k ak ta, O m uzum da kaygan urganı y ağm urun, Eski bir ölü çekiyorum yedekte.

G ö rü n tü m ü n ekseninde dönü y o ru m , Bir kapı açıyorum kendim e benzer.

Bir gözüm uyudu, bir gözüm ayakta.

Gece ak rep gibi iniyor d uvardan.

46

(47)

Kuş

Eski bir ay n ad a çoğalıyordum . Birken O n, ö n k en yirm i; büy ü y o r kalabalığım . Fırıncı, dem irci, sabuncu, m eyhaneci;

D eniz ben, so k ak ben, ağaç ben, yalnızlık ben.

K endim i içiyordum b a rd a k ta n , kendim i D işliyorum elm ada. Y a t kalk, uyu uyan, Çevreye serptiğim benler içinde ben.

S o n ra gün battı, m o rard ı d ağların ardı.

Bir kuş ö ttü ovada, b aşk a b ir h am u rd a n , A ynam ızda ay ışığı gibi yansıyan.

47

(48)

Kırlangıç

A ğaç yeşilinden deniz m avisine K ırlangıç atlıyorum . A yak u cum da

B ulut, balık baş ucum da.

48

(49)

Kimi Gün

K im i gün alıp başım gidiyordu.

Su gibi çekiliyordu. Testiler boş.

D oku n san yaprağını dökecek ağaç.

K o ltu k o tu rm a k için değil, bu fincan Ç irkin, bu çay tatsız, bu ekm ek zehirli.

Ö lü k u şlara benziyor kelim eler.

K im i gün d u ru p d u ru rk en sö n ü y o rd ı A rtık el yordam ıyle...

49

(50)

Eski Güneş

B urnum la ayırdım tü y ü n ü dalganın, M idyenin içi gibi aldım ağzım a;

B ulutların k okusu doldu genzime.

Bir salkım üzüm gibi ezdim , dişledim , T ü k ü rd ü m aydınlığı. K an ım dışım da A kıyor, k an ım d a yüzüyorum . D eniz İçim de. İçim de dirilen m artılar.

I içim de eski güneş çığlık çığlığa. /

50

(51)

Tenteli Araba

Y orgun atlarıyla tenteneli a ra b a Nasıl yolculuksa u za k ta ve güneş Nasıl yazsa, gölgeyse ağaçlı yolda, Y ap rak bağım sız, gök kendi o vasında N asıl büyükse, sonsuzluksa ve eller,

Dizim izde uyuyan yaşlı kediler G ibi nasıl seğirirse anılarla, Öylece esrik, yitm eli aydınlıkta;

S onra d u m an gibi, rüzgâr gibi, sonra Bir ses gibi geçmiş ve yaşanm ış, ölüm

Dışı ta şla ra basm alı.

51

(52)

Ekmek

M asa başı, düşüncenin harm an Edildiği yer. G üçlü bir rüzgâr Esse, ayrılsa tohum sam andan, Ö zgür so frad a kardeşçe yenen E km ek için, ekm eklere doğru.

52

(53)

Gözlerinin Yamacında

G özlerinin yam acında k ü çü k k u şlar Uçar, ince darıyı to p la m ak için.

G özlerinin içinde kum taneleri, A nıların getirdiği gide gele.

D ağlara yaslanan bulut, dişisinin Y an ın d a aslan gibi uzandım yere;

İki m em e açısından bakıyorum G ökyüzüne, ağaçlara ve zam ana.

K alçanın testisi denizle doluyken D uym ak güneş sonsuzluğunu etinin!

53

(54)

İlk Bulut

İlk b ulut, usul usul, süzüldü geceden, G üneş gibi vurdu gölgesi sofram ıza.

Az önce m aviydi gök, ne çab u k kızardı, Bu kanlı inciri kim koydu sofram ıza!

U n u lm az sevdaların yalazı kavurdu Y üzüm üzü, bir esinti çıktı ansızın,

D ö k ü ld ü güller y ap rak y ap rak sofram ıza.

Bir bizim lâm bam ız yanıyor sab ah a dek, Diz dize dostluğu getirdik sofram ıza.

54

(55)

Kuşlar Havalandı

İki yana ayırdım bulutlarını,

H avalandı kuşlar sürüyle. U çtular, K ırm ızı gözlerinde h o y ra t ışıltı, Y u m u k pençelerinde saydam solucan, Y alnızlığın gökle bitiştiği yere.

Bilirim onları, balıkçıl ya m artı, Ç illerini yerler güneşin, em erler B ütün m avisini balığın k an ın d an , D ald ırıp yüreğine gagalarını.

Engine d o ğ ru sürdüm bulutlarını, A ğustos, b ir y an ard ağ gibi yükseldi D enizden. Sıcak ta şla ra bastım , ölü K ilise kalıntısında. D u v ar dibi, A d am b o y u devedikeni, ısırgan.

Yaz, ıslak dişlerinde aydınlık bıçak, K orsan gibi peşim izde, gece uzak!

U zandım o m uzlarının kum salına, D uydum çağıltısını suyun, çakılın.

55

(56)

Ufalmak

U faldın, ufaldın, ufaldın k aran lık ta, Z avallı ozanım , ateşböceğim benim !

56

(57)

Suda Güneş

Suda güneş ışım aya başladı mı, Suyun yüreği çarp m ay a başladı mı, Bir aşk m ektubu gibi gelir, kırlangıç,

U zaktaki sevgiliden,

Bir elinde çiçeklenm iş badem dalı, Bir elinde çayır çimen.

57

(58)

Eski Mühürler

E ski m ühürleri o k u m ak bizimkisi, A rdıç kuşlarını vurm ak aslanlı yolda, Eş biçim li sazlarla ö rd ü ğ ü m hasırda, K ap ıları kilitli a y n alara karşı,

Y a tm ak totem lerle ve a rd ım d a yaralı R en geyiği, sabah, ölüm ü çeyrek geçe, E to b u r kuş, telâşsız, dönerken havada, G em i ve beygir leşlerim iz, arab alar, V irgüllerin savuran yağm uru altın d a D ö k ü lm ek yollara, yürüm ek düşe kalka, Y ap rağ a, yosuna, yıldıza b a k a bak a.

Bir ateş b ü tü n gün, bir du m an b ü tü n gece!

Eski m ü h ü rleri o k u m ak bizimkisi, A rdıç kuşlarını av lam ak ve böylece...

58

(59)

Beni Bekliyor

D eniz beni bekliyor. Y avuklum , so k ak lar Beni bekliyor. Ben adım ı kazıyorum Y az gölünde geyik gibi yüzen ağaca.

Bir çıngıraktı çaldı ve sustu yıldızım, D üşlerin çak ılın d a delindi k u n d u ram , U ygunsuz çayırlara uzandım sırt üstü.

T o p lan ın başım a keçi sakallı cinler, K u tu la rın içindeki beni bekliyor.

A rkası d ö n ü k biri var, beni bekliyor.

H er y ap rak k arıncadır, üşer gök ovaya, B aşlar başlam az kanlı çavdarın h arm anı Ve b u lu t bir atm aca, k o n ar çitlenbikli K u y u n u n çıkrığına, k a b a rır kuluçka.

Y u v arlar zam anı gelip gittikçe dalga.

Y orgun ta şla ra k o kusu vurur, sıcacık, A kşam akşam fırın lard a pişen güneşin.

Ö rer k ad ın lar uzun şişlerle, eşikte, Y arasan ın yarım bıraktığı dokuyu.

Ç a b u k tu tu n elinizi kadınlar, çabuk, M avi kısrak sağrısına beni bekliyor!

59

(60)

Bir Yarımı

Bir yarım ı ö b ü r yarım a k aparım , Y atarım susm uş çalgı gibi k u tu m a.

Bir elim düşlerin yastığı a ltında, Bir elim avucunda eski günlerin.

A pış a ra m d a özlem in bulutları, Şim şeklerim , ağaçlarım , ovalarım . U ğultularla açılır dem ir kapı, Ö lürüm m avim si uykuyla dirilm ek İçin, güvercinler uçuşan Z a m a n ’a.

60

(61)

Yağmurlar

S o n ra y ağm urlar başladı, gitti cam bazlar, Silindi çadırların yazısı ovadan.

P o rtak al rengi oğlan, m avi m em eli kız, N ’oldu o n lara! N asıl d a böyle bittiler!

Bir gülüm sem e k ald ı d u v a rla rd a yazdan, Ö lü resim lerle savruldular sokakta.

Y ürü m ek ten çok uçm aya yakın, güneşle A çıktı elleri. M a h zu n ve düşünceli, H a fif bir yaşam a d o ğ ru ittiler bizi.

O n lar ölçülü ve usta, biz dalgın, savruk, D üşleriyle geride. A rtık ne varsa boş, N e varsa kirli, cıvık! Bir düşm an ord u su G ibi geçiyor üstüm üzden, saçlarından S ürüyerek göçm en kuşları, yuvarlak, m or, D eniz gibi h o y rat, d ağ lar gibi görkem li B ulutlarıyla gök ve y ağm urlar başladı.

61

(62)

Bu Kentte

Biz yazdık bu kenti böyle dolam baçlı, S o n u n d a yine biz yırttık, b u ru ştu rd u k . Benim dir şu düzlük, şu gökdelen. V urur Kılıcım ın gölgesi d ağ d an ovaya

Ve kır atım kişnedi m i av lunuzda D üşer elinizden m akasla ustura.

Ben yiğit, ben ödlek, ben zengin ve yoksul, A ltınlarım ı a rarım ak şam üstü,

Sıcak taşların üstünde yüzükoyun.

B unların hepsi benim dir: adam larım . K im inin om zu n d a şaşm az av tüfeği, K im inin elinde terazi ve dirhem , K im i rüzgâra kapılm ış, içe d ö n ü k , Z ehirli yıldızlarına d alar suda.

Benim gözüm güllerde, beyaz güllerde!

Bir lâstiği gererim so n u n a k ad ar, G evşek bir vidayı sıkarım usulca, İşlerken sofanızda Y aldızlı Saat.

6 2

(63)

G ökyüzü yolları geçer üstüm üzden, M avi kalem le çizilmiş gibi rah at.

O nda m avi, bizde k u ru n tu ve tasa, D üğm eler, ilikler, yosunlu duvarlar, A vuç içi köylerim i bölen çitler!

Bir balık çavalyesi inceliğinde,

H er gün, bir çayır ku şu ö lü r bu kentte, N o h u t k o k ar, ekşir m ak arn a , ekm ek taş!

Bir denize yuvarlarız nem iz varsa.

63

(64)

Cambaz

Sen eşikte, kedi ağ açta, b ulut D a m d a; gök, yarısı yeşil, y an sı Sarı, iner denize, başlar oyun.

H ayvanlarım çık ar önce, üstü fil, A ltı k u rt; değişir: b alık la geyik.

K ısarım gündü zü m ü ; bir yarım ay, Bir yıldız çadırı geceye dön ü k . Sallanırım so n ışık trapezinde,

Bir doğu, b ir b atı: K o rk u n ç Perende.

Büyü gecem büyü, büyü gittikçe, G ittikçe d a h a yoğun.

64

(65)

At Kız ve Martı

B ir bisiklet d ö n e rd i b acak ara sın d a A tın , bir ağaç, bir ev ve deniz, Susardı en büyük aydınlığı, kişnem ez.

K ız, b aşın d a b ü tü n b o n c u k la n , Y üzdürdüğüm k ay ık lara ark ası d ö n ü k ,

Ç ekilir kulesine erkenden,

G ü lerd i körlerin aynasına, oynam az.

G üneş m aviye b o y a r duvarı, M artı tüylerini y alardı ve bağırır:

Ö telerin dilsizleri bunlar!

65

(66)

Çocuk

İh tiy arın y anındaki çocuk O yuncak bir güneşe benziyor.

A nasına uzayan dağlarda, İn san la balık arası, kaygan B ulutların içine düşünce, K o lu n d an yakalam ış sıkıca Sarı b o n cu k gözlü ayısını.

66

(67)

Kurtlar

A çar kollarını çividen çiviye, G üneş, m avi bo n cu k gibi su d a erir.

Bir d u m an çivit rengi ve çıplak k u rtlar, A çıkça k aybolduğu yerde ö lünün,

K anlı gözleriyle b a k a rlar geriye.

67

(68)

Çok Eski Bir Resim

Ç o k eski bir resim gibi saklarım K endim i ve çıkarır, akşam ları, Seyrederim el etek çekilince.

B urnum , ağzım , dişlerim ve ellerim, İncik boncuk, işlemeli b o h çad an A çılır sessizliğe aynadaki.

A şınm ış sevgilerin b alkonunda, O ilk öpüşlerin u çuk m endili, Y a ğ m u ru n d an gizler de gözlerim i, Zil çalar o k u ld an çık ar çocuklar, Y o n u ya d a m um ya, d ö k er yeniden, D ö k er beni ölm ezlik kalıbına.

68

(69)

Uzanılmaz Bir Çizgide

U zanılm az bir çizgide yaşam la ıslak, A şkla çürüyen, ö ld ü ren ve öldürülen O tların kekrem si tuzu n u dişliyorum : Y ol çoraksa, ardı boşsa ve ergeç to p ra k Bir k a ran lık içinse, neden b u n ca sıcak!

B ulutlar geçiyor, çığlık çığlığa, üstten, Denizle gök çiftleşiyor h o m u rd an ara k .

69

(70)

Beni Çeker

Beni çeker bü y ü tü rd ü , büyürken ağaç, Z am an dışı b ir zam anda; insancıl filiz D am ların kırm ızısına doğru uzanır, U za k tak i evdedir saksıda, m asada S arısınca esrarlı bir lim on ve cam da Y apraklarım ızı dö k erd ik mevsim boyu.

K uş beni u z a ta ra k uçard ı havada, A lışm adığım açılara d o ğ ru iter,

D alga yayvan ve dişli, gökler incelirdi.

Ş im dilik b u n la r işte, boğum lu üç beş dal, B u lu t biraz, başıb o ş uzay, d u ru m avi, V azgeçilm eyen kolayca, üşüdüğüm üz.

İn san lar, insanlar, ah, kadınlı erkekli!

O n la ra karşı d u rd u m , benzer ve benzem ez A rasın d a, b ab am ın ve dedem in yüzü G ü n d elik m askem in altın d a, hoyratlığın Y üzü sonra, so n ra iğrenç, so n ra kuşkulu, S o n ra k o rk a k ve boş binlerce k a ra n lık yüz!

70

(71)

A n lam ak için a y n a la ra koşm ak neye!

Ellerle yetinm eli. Y o k lam ak ta şla n , D u d a k la sü rtü n m ek , gözle b ulm ak rahatça.

İbriği açıp b ak ıy o ru m : çay m ı, b en mi!

Benim le ilgisiz ve bensiz aydınlığın Sesini d uyuyorum , yakın, d a h a yakın.

71

(72)

Sofra

G ecenin yam acına kurd u m sofram ı.

Sol yan ım d a ay doğdu, gün b attı Sağ yanım da. A çtı göksel tavus kuşu

Y ıldız tüneğinde kuyruğunu Ve b ir ışık vurdu şişeme gül rengi.

Esridim içtikçe yudum yudum : Y aşanm am ış Z am an , giyilm em iş u rb a

G ib i eskir kilitli ku tu d a.

Belli günlerim in ö n ü ve ard ı boş, M u m u n titreşim leri sayılı.

72

(73)

Ağzımın Tadı

A ğzım ın ta d ı yoksa, h asta gibiysem.

Boğazım da düğüm leniyorsa lokm a, B uluttan nem k apıyorsam , v ara yoğa A lınıyorsam , geçimsiz ve işkilli, Y üzüm öfkeden k a ra y a çalıyorsa, D enize bile iştahsız bakıyorsam , H ep bu boyu devrilesi bozuk düzen,

Bu darağacı suratlı toplum .

73

(74)

Türkü

O yun ortağım , sevdiğim, yancım , Bu işe elim iz bulandı bir kez, Üzm e kendini, aldırm a, dolaş, gez!

H o ro zc u k otları açtı bahçede.

Ç ay süzgecim kırıksa gönlüm büyük, C ebim delikse, boş ver, sevgimiz var.

Y a p rak sapı gibi ince boyunlum , G a rip kuşun k an ad ın d a gelirim , Bekle beni en yüce yükseltide!

74

(75)

Aynaya Bakarken

A y n ad a yüzüm ve ötesi: küçük ev, U zun a ra b a la r, yazları taşıyan;

S o n ra gündelik bir bahçede, incecik, Ç ocukluğa benzer sazlar, sazlar, sazlar İçinde bir kıpırtı, belki bir geyik, Bir bıldırcın b irdenbire h avalanan.

A ynaya bakan kim , sen m isin, ben miyim, Y aşam ak la yazdığın yazının, bölük

P ö rçü k karaltısı a rd ın d a n ?

75

(76)

Ağıt

K o p a rd ıla r dalın d an yemişi, Ç iğnediler nalçalı to p u k la;

Şimdi d ağların ard ı k a n rengi, Şim di gözlerin kanlı ve susuz.

T u t beni gülüm , bu benim elim, K u ru d u gözlerim in sevinci.

76

(77)

Uysal Bir Köpek

U ysal bir k ö p ek gibi uyukluyor ova, Pusm uş ayak larım ın u cunda. O ysa ben, G ü n d ü z gece arası sallanan beşikte G id ip gelen, k o şan sonrasız b ir aynada.

Bir bahçede düşü n en ağacın altın d a, G ecikm iş b ir gemiyi bekleyen rıhtım da, O kendi kendinin içinde g arip konuk.

K o rk u m d an geçenlere benziyorum , yorgun, Silik, so k ak lard an geçenlerin içinde.

Şişeler boşalıyordu, çatlıy o r küpler, Y ap rak larım değiştiriyordu çınar Deri değiştiren sarı yılanlar gibi.

Ç o cu k larla oynayan köpek, bir var bir yok B ağlar bozuluyor, güller açıyor, güller D ağılıyordu ufacık esen rüzgârda.

R üzgâr bekliyordu yelken, yap rak lan ıy o r.

Y ırtılıyor boydan boya, şişm eden önce.

Y ıldızlar bile d ö k ü lü y o r gökyüzünden!

Bu k ara n lık , çalkantılı, engin denizde U fak bir adayı an d ırıy o r ellerin, Y abanıl k o k u larla esrik, gidilmeyen.

T avan arasın d ak i çürü m ü ş d o lap lar, G üzel günlerin yonuları, unutulm uş, K örelm iş, bak m ıy o rlar a rtık aydınlığa.

(78)

Büyük Zaman

Nermin M em mencioğlu'ya

B üyük Z am an , ovaya çöken d u m a n gibi Y ayılırdı o d ay a guguklu saatle;

Y aslan ır b a k ard ı, yazsa yeşiller, güzse S arılar içinde eriyen güzel vakte, I tır saksıları dizili pencereden.

D oğm am ış düşünce yosun gibi derinde;

Ele geçmeyeni b u lurdu, diptekini Ve ekşimsi tad ıy la k am aşırken d am ak Bilinm eyen özün, yuvarlardı ağzını, Bilinm ez çeşnide söylerdi bilineni.

Eksilir gibi yaşadıkça, hafif, taze, Ö zlem lerle, an ılarla öyle iç içe,

Bir tü rk ü y e benzerdi u z a k ta n dinlenen.

N e yer içer, ne zam an uyur! G ölgelerle K ay ar sofaya, yeri boş kalır m inderde.

Sevgimizin tam o rta sın a düşen ada:

O n a doğru açılırdı b ü tü n yelkenler, B ütün tekneler on u n rıh tım ın a bağlı.

Ö lüm dü, yaşam aktı, m utlu lu k tu , türlü Sorun oıuın rüzgârlarında savrulurdu.

78

(79)

D o lab ın d a eski giysiler, işlemeli P eşkirler, la v a n ta çiçeği keseleri, El yazısını an d ıra n seyrek d o k u lar.

Sıcak yaz gecesi ışıld ar küpesinde, V ururdu ay ışığı gülüşü yüzüm e.

K u rt oy ar ince m ızraklarıyla sarnıcı:

T oz ve sü p rü n tü to p ra k la gök arasında.

H an i sedef ve sırça? Sedef ve sırça yok!

G eçer belinden bir k u şa k gibi sıkıca, Şim di çorak ve küflü yolları Selvi’nin.

79

(80)

Yarış

N asıl bir y arıştır bu, uzun, içe d ö n ü k , B ir yaşam bo y u sürer, gizli ya d a açık.

D iziliriz hısım a k ra b a , çoluk çocuk.

Y aklaşır akreple yelkovan. Z am an y ü rü r Ve kazan ır, uyur yarık d u d ak lı T avşan, Düşsel k ita p la rd a yıldırım gibi koşan.

80

(81)

Bir Işık Uzaklarda

B ir sam yelidir o, ansızın esti m i Y alnızlık kesilirim taş gibi.

Eski kulenin u ğ u ltu su d u r kanım . P a rla r b ir çığlık gibi ovad a B aşıboş k a la n atım , şahinim ölür,

K a ç a r u lu y arak köpeklerim , Y ıldızım ü şü r gökte. Bir ışık y an ar

U zak lard a, geyikli odada, Işıldar güm üşleri tüfeklerim in.

A yvazhm o rad a, ben b u rad a!

81

(82)

Yüzler

O n la r sahiden onlarm ış gibi, benm işim G ib i sahiden, varm ışım gibi sahiden, B oynum a sarılan, giren çıkan ve öpen.

U n u ttu m yüzlerini, b ir yıldız o tu rttu m B oşluklarına, sanki b ü tü n yıldızlarım Ölü değilm iş, sahici yüzlerm iş gibi.

82

(83)

Yolcu

Y olcuyu uğurladık. Sürekli Bir yağm ur, vıcık vıcıktı to p ra k . K im i o rd a , kim i b u rd a, eş d ost, A k rab a, dağılm ışlar çayıra, Ç ıplak y o n u lara benziyorlar C anlı boşluklarıyla havada, R esm in arab ı gibi, tersine D önüşm üş ak la k a ra , v arla yok.

K açtık soluk soluğa, ölüler, Ö lüler b ir yerde bitene dek.

83

(84)

Ziller Davullar

S ür atların ı, k u şa t fillerinle Z am an ı, gelsin b u lu t kalyonları, K o n su n y ab an ördekleriyle göle.

Ziller, davullar, güneşli b ay rak lar, Ç özülsün dem ir kapı öpüşlere, Ö tsü n m avi horozları M ayıs’ın Ve uçsun usulca aycıl güvercin, K ulelerin üstünde döne döne.

84

(85)

Gece Gündüz

L am ba dibinde geceleri, dalyan Ve ırıp direğinde gündüzleri, D enize b a k m ak ta n gözleri m avi.

85

(86)

E sk i Ş iirler

U lu ağaçlara baktım , dolaştım , D ü şü n d ü m : nerde, nerde olab ilir?

Y erde m i, g ö k te m i? T aşlar, arılar, O tlar, gün ışığı, su stu lar bencil K o k u larıy la en büyük gizemi.

E sk i ölülerin köyüne doğru, B aştan söyledim eski şiirleri.

86

(87)

İki Adam

N erd cn bu geliş! Y üzün gözün som un G ib i şiş, ü stü n başın sırılsıklam . D ışard a yaralı b ir çak al gibi U luyan o rm a n ve k u d u rm u ş, oynak B ulutların to p ra ğ a çivi gibi

Ç aktığı yağm ur. G el o tu r lam bam ın A ydınlığına, çek m angalı ısın!

İşte ço rb a, içine ekm ek doğra, K o n u ş, böl sessizliği, d u ra d u ra , S erp sevginin b uğdayını tarlam a!

A çsın ilkyaz çiçeklerini ova!

B aşıboş karanlığın o rtasın d a, Bir ışık ve yüzyüze ik i adam .

87

(88)

Gün D oğdu mu

D am larım ız, gün doğdu m u, bir kez d ah a O tu ru r taşın a to p rağ ın a. K av ak ,

İğde dizilir çay boyuna yeniden.

Ve tü rlü pestil, tü rlü pekm ez, k u ru d u t, Bezler, pazenler ve b asm alarla yüklü D ü k k ân ların kepenkleri kalk ar, bir bir.

Buz gibi etler k asap ta: erkeç, dana.

M a n av lard a ayva,' a rm u t, n a r ve üzüm . S o n ra dışkım ız, çirkefim iz, çöpüm üz, G ü n d elik akıntım ız: irin ve lâğım . B oyadık, kuş kafesi gibi bezedik K en ti, m avi ve yeşil çaldık duvara.

P aşalar, sultan kızlar, yollu gem iler, K u yruklu yazılar altın a o tu rd u k . Çayım ız geldi ince belli b a rd a k ta . D o m in o , pişti oynadık lokum una.

Bu yıl b a ğ la r yem iş verm edi, verm esin.

Bu yıl bebeler k ızam ık tan kırıldı, N e denir! Bu yıl y ak tı bizi m avi küf.

B ekledik sessiz: gün ola h a rm a n ola.

E rid i k en tin so k ak ları, eridi D am lar, indi sıvalarım ız duvarla.

G eçm işleri tırm a n d ık bugüne doğru,

88

(89)

Yüce b ir h an gibiydi Z am an , d o ru k ta , G erisinde d u rd u k Z a m a n ’ın. B altam ız, Y abam ızla; sabanım ız, yam çım ızla.

İsle b ü y ü r v ak it, tezekle, dum anla.

Ç apaklıysa gözlerim iz: k aran lık ta n . K üflendik, kokm uş kavun gibi cıvıdık.

Ç ekiniriz ad am lık ta n , ü stten b aştan ! Bir ayıp apış aram ızd a! Y üzüm üz A yıp! K aşlarım ız, k a ra gözlerim iz, M em e başları, ince bilekler ayıp!

A yıp to p ra ğ a d ü z basan kalın to p u k ! U ta n d ık b u rn u n a ltın d a ağzım ızdan.

Biz öğütm edik m i m ısırı? H a m u ru Biz yo ğ u rm ad ık m ı? Saçta ekm ek eden Biz değil m iyiz? E km ek yem esi ayıp!

B uralar böyle işte: ayvalık, narlık.

Y o k su llar v ar kapım ızda, dul ve yetim . M asallard an k alm a h ayvanlar, inekle M an d a. K ahvede a t cam bazları, koyun T üccarları, sim sarlar; çarşıd a d ö k ü m Ve kilit ustaları, doğram acılar, B akırcılar, k u tu cu lar, terlikçiler;

R ençperler ta rla la rd a, ku m gibi ırgat,

89

(90)

Ayın on d ö rd ü gibi karı, kız, avrat.

O nlaı bizi, bizler onları görürüz D üşte; dünyam ızı a ra rız göklerde Ve yerde, kızı, oğlanı m u tlu kılan.

Bulan bulur, b u lam ayan yay a k alır;

Büker b o y n u n u ya d a üm üğe bıçak D ay a n d ı m ı, bir deli boğa, bir kanlı E şkıya yol keser, a d am v u ru r gayrı.

K o ca öküzler çeker arabam ızı.

K ö rp e gelinler pişirir aşımızı.

S ütüm üz d ağ lard a sağılır, k ö p ü k lü . Y aylaların o tu k o k a r çorbam ızda.

Ezgiler, uyum lu dizeler dinleriz A kşam ları, m o r kilim e bağdaş k u ru p . U y u ru z to m u r m em eyi yastık edip, U y u ru z göksel m avilerin altında.

90

(91)

Güvercin

Bir kedinin ağzından k u rtu lu r G ibidir, fırlark en saçakların A ltın d an ; k a n a t ç ırp a r ve uçar.

Bizse eski sa p an la pusuda, D ökülürken üstüm üze tüy 'tüy, U çm anın ve k o n m an ın sevinci, S usarız yarı kuş, varı avcı.

Işık tekerleri d öner, y ü rü r G eceye o tla ağaçla bahçe, G üneş y alar kırm ızı diliyle H av ad a paçalı güvercini.

91

(92)

Mayıs Girer

Öyle h orlanm ış, öyle itilm işiz ki, S ark ar bir yanım ız, b ir yanım ız ezik.

D eprem den çıkm ış gibi, yang ın d an çıkm ış G ib i. Â let k u tu ları v a rd ır hani,

Çekiç, üç beş vida, yam uk b irk aç çivi, Paslı tellerle a ra p saçm a dönm üş, T o rto p , testereye sarılm ıştır hepsi, Ç ekip çıkarsanız bile işlem ez ki!

B o d ru m lard a yaşarsınız, örüm cekli.

P a tla k iskem leler, sobalar, sandıklar.

B ir gün o lu r açarsınız. T ek bacaklı, K olsuz b ir bebek gülüm ser yüzünüze, K o m şu n u n biri verm iştir kızınıza.

K üçülm eler, boyun bükm eler, acılar, B ohçaları kald ırd ık ça, altın d ak i Sarı böceklerle üşer içinize.

B ir tiren geçer, d ü d ü k çalarak , hızla, B ir ahçı d ü k k â n ı gelir aklınıza.

D erk en , ta h ta b ir m erdiven çıkarsınız.

İp te evin çam aşırları sallanır.

Y o ğ u rtç u geçer so k ak ta n . Sevdiğiniz B ir za m an a dönersiniz, m ayıs girer.

Pencereler a rd ın a k a d a r açılır,

92

(93)

JŞilindikçe k ay b o lu r h av a d a cam lar.

D üşüncede arınm ış, r a h a t ve uzun, G üneşleri batm ay an g ü n lerd ir o nlar.

Biı kuş ö ter a ğ acın d a sizin için.

Alışveriş edersiniz, yürü rsü n ü z, K ayıklara, m artıla ra bakarsınız.

İyisiniz. B undan iyi olunm az k i ^

93

(94)

Ağaçla Y üz Yüze

A ğaçla yüz yüze d u rd u m ve baktım K aranlığa açılan pencereden:

A nlaşılm az b ir ırm ak akıyordu, Bin köşeli bir yıldız, parıl parıl, S u d a yüzüyordu ve b ir dağ, ulu, T u tu y o r ötelere giden yolu.

Sesler duyabilirdiniz, belirsiz Sesler, öteleri g ö rünm üyordu.

94

(95)

Bin Kılıkta

Bin k ılıkta do laşır o, b in yüzle büyür, K uşla u ç a r gökte, akçıl b u lu tla geçer, B aşak tu ta r m ayısla, ö te r b ir avaza C ırcır böcekleriyle güneşli ovada,

Bir m ak asla biçer de Z a m a n ’ı, m orum su G ü n d ü zler, yeşilim si ak şam lar dikinir.

D enizden havaya, sevdadan düşlere dek A çılm az, kurcalan m az ne varsa, içinde.

Surların ta şların d a biten o t ve incir, R üzgârlı osm anlı çayırları ve şebboy, K ırık yazıt, selvili çeşm e, kiralık ev O nun sultanlığında serpilir ve ölür.

D um an gibi sinsi, m asal tilkisi k a d a r K u rn az, öylesine güzel ki akıl d u ru r.

95

(96)

Düşürmem Memesini

D üşürm em m em esini ağzım dan, gökyüzü E m zirir beni, eksilm ez güneşin balı

K ü p ü m d en . K arlı d ağ lard an eser rüzgârım . Z am an , yenik ve durg u n , u z a r buyruğum da, H aracını verm eden geçemez k apım dan.

Y alnızım , kendim le çok, öfkem le dalgalı, Ö lüm le yüklü, yaşam la içli dışlıyım.

B u lu tlar sü t kardeşim , inerler kuzeyden G üneye, gün b a ta r, kızışır kanlı şölen.

U zanırım diz boyu o tla ra sırt üstü, U zak tay ım ben a rtık , ben a rtık ordayım .

96

(97)

Atlı

Bir atlı gibi k alk ıy o r uzaktan, İk i yanı ovalık, to p ra k yoldan, G öreceğim geliyordu; geliyor İlkyaz güneşinde, to zu d u m an a K a ta ra k ve sürüyerek ard ın d a A ğacı, mandırayiı, köy evini.

Y aklaşıyor, yaklaşıyor, büyüyor, S ana bağlı ve sana doğru özlem.

0 7

(98)

Buraları

B uraları rüzgâr, buraları yağm ur, Sol om zuna güneşi asm adan gelme!

98

(99)

Yukarda

O rd a, meşeli dağın d o ru ğ u n d a, Peı deleri, m avi esen rü zgârda, Bir yaylı gidiyordu, havalanm ış, B ulutların kekik k o k tu ğ u yolda.

Bizse b u rd a, k a m b u ru n d a derenin, K erpiç dam ların balçığı altında.

99

(100)

Nııpiim ık

I ı i sııa- ılöniiyor zam an, geçmiş b ir günü Sın iik İliyordu, gerisin geri, bu lu tlar.

H avalandı ansızın, b ir o rd an b ir b u rd an , K arga sürüleri gibi çığlık çığlığa,

K uytulara tünem iş anılar. B oşandı İliklerim den özlem , yağm urla kum sala.

Bir sıcaklık esti, ellerin bilm ediği, M aviler, m aviler, gözlerin görm ediği.

G üneş düştü. G ecem d o ğruldu b ayraklarla.

F ıstıkların a rd ın d an yükselen yarım ay V urdu pişm anlık dam gasını göklerim e, C an dayan m az b ir keder yansıdı denize, İnerken ü stüm e çığ gibi k a rab asan .

100

(101)

Otların Kokusu

N eleri d ü şü n ü rü m böyle, kim leri

D üşünürüm ki kuş uçm az, kervan geçmez Bellerde sa ra ra n o tların k o kusu

D olar genzim e ve düşer avucum a, Ö lü, o m uzum da gezdirdiğim yıldız.

Bir ben severim , bir de arılar sever, D eğirm i çiçekler açan o bitkiyi.

K im i d iktir, kim i y atk ın , kim i eğri, S allanırlar yol b o y u n d a, akşam üstü.

M avi m in tan lı oğlan denize iner.

— Bir kız v ar denizde, oğlan, saz benizli, A yna tu ta r enginden bizlere d o ğ ru .—

Ey benim usul usul geçen günlerim , U çan kırlangıcım h av ad a, b u lutum , Bilemem k im ler ve n eler için böyle B ükülür y aprağın sapı gibi boynum !

101

(102)

Köylü ile Kentli

B akıyorum , o racık ta otu ru y o r.

Y aralı bir geyik yatm ış gözlerine.

K u şla n var tellerinde, bulutları, B adem ağaçları m ayıs güneşinde.

S allanan d allar koyu y o r teraziye.

B ölüşm ek istediği ekm ek ve tuzlu Peynir gibi heybesinde sevgisi de.

Bir kapı aralıy o r, taş döşeli

B ahçelere, ça rd a k la ra d o ğ ru giden.

Ü ç incir k o p ard ım dilim li kam ışla, D ü ştü kuyu b aşına çatladı: kanla, R ü zg ârla karışık cıgara ve kahve.

İn san ovaları, d a ğ la n başlıyor.

D u m an lı keçi y o lu n d an tü rk ü sü n ü n A rt a rd a çıkıyoruz. G ö k y ü zü yakın.

Bir o t k o kusu hav ad a, ezildikçe.

102

(103)

Araba

A rk asın d a başak k o k u su n d an Y ak am o zlar b ırak an a rab a

— D ağ gibi dem et yüklü a ra b a — C ırcır böceklerinin tü rk ü sü İçinden geçti gitti ovada.

Ç ocukluk kırlarım ı düşündüm . Elm a şekeri gibiydi güneş, K ala kaldı elim de, havada.

103

(104)

Yarda

K atırtırn a k ların ın orda, V arsam üstüne, k an ad ın d an , T utuvereceğim bulutu.

Ü stüm üz gökyüzü, meşelik, A ltım ız d ağ boyu uçurum ,

U zanam ıyorum .

104

(105)

Rüzgârlı

R üzgârlı im gelere k u rd u m çadırı, G öklerim i yaşıyorum deli bozuk.

D ağ yollarından iniyorum denize.

T aşın yalnızlığı içindeyim , diri.

S ütün beyazlığı içindeyim , duru.

Bir yıldız d o ğ ar çitin a rd ın d an , büyür.

K oyunlarım gider gibi olur, gelir.

Ve m avi d am arlı aydınlığa karşı D u ru ı sivri k a y ad a p u t gibi keçi.

Ç ıngırak sesleri to p larım to rb am a.

Ç ak arım kibriti, sararm ış o tların K ırm ızı yalazı ısıtır içimi.

N e bir tas ço rb a getirenim , ne kızım K ısrağım ! Şu d ü d ü k te n b aşk a dostum yok.

Ç alarım d ü d ü ğ ü m ü b u lu tla r için.

Y ak laşır d ağ larla ovalar. H ey dağlar, B u sizler için, bu d a ov alar için.

105

(106)

Ovaya Doğru

Tel tel ördüm , kilim gibi dok u d u m Yelesini, m orlu çevreyi astım Başlığına, ovaya doğru sürdüm . H a benim kır atım , ceylan bakışlım , Seyreyle havaların altın d ak i Mavi düzlükte, d alların d a göğün A nadolu k uşlarını susm aya Y akın; b u rçlara çekilm iş bayrağa Benzer gölgeleri, m inare boyu;

O tla rın m ırıltısında büyüyen Y ıldızları yüksekteki yaylada!

K ita p gibi okud u ğ u m u z taşlar D izilm iş yolum uza, som un gibi K ab arm ış akşam la m ayalı to p rak . G ittiğim iz yer uzak, b aşk a uzak!

D u d ak la, elle, gözle varılm ayan Işık ötesi kapıyı açalım !

H a benim k ır atım , keklik sekişlim, G üneş babam ızın dizi dibinde, İyi k ö tü günlere kardeş, o rtak , N erd e akşam o rd a sabah, b ir ölüm A yırsın ikim izi! D ik iğnem dik, Sonsuzluk urbam ızı! Biç m akasım , Büyük G ece’yi boyum uza göre.

106

(107)

Yan Yana Başlarımız

Y an yan a başlarım ız yastığın ü stünde, N eyi seyrederiz gözlerim iz yum ulu!

Y ak laştır kuşlarını uçurm uş yüzünü, T u t yüzüm e ve av u çlarım a uzan ki, Ey kısır ayna, yalnızlığım ın benzeri, Büyüsün m em elerine k u rd u ğ u m yapı!

Bir değirm en d ö n e r aram ızda. U ğuldar K an a tla rı gecem de, gıcırdar ipleri.

Süzülürüz, dalgın, zam an dışı düzlükte.

Bir kente v arır yol: k ö p rü sü var, geçilmez, O tları var, biçilm ez. A cıdır suları,

Bir ta s içilmez. Bilinm ez h a rta d a yeri.

B uluruz, kaybederiz, yeniden yaşarız.

U y u ru z çok kollu, çıplak ta n rıla r gibi.

Y an aşır b o rd a b o rd a y a gem ilerim iz, Sıçrarız. Biz miyiz, y o k sa başka biri mi!

B öyledir o, soy kısrak, silkinir ve k o şa r G üneşe, bilenm iş bıçaklarıyla diri.

107

(108)

Y an y a n a başlarım ız yastığın üstünde.

A çm ış ellerini u m u tlara, bırakm ış.

Y üzer saçlarının gölünde d u d a k la diş.

U n u tu lm u ş bir b acak b u lu ru m kum salda Düşlerle kıpır kıpır. G ün d ü zd en biçtiği Ç avdarı ö ğ ütür, d öndükçe değirm eni.

108

(109)

Emine

K u şlar ta ra r saçlarını E m ine’nin, G üneş p a p a ty a falı gibi b ir açar, Bir k a p a r, testi pencerede soğurdu.

Bir yelkenli yaklaşırdı k a ra d u tu n Ü stünden, girer baş sedire k u ru lu r.

K eserdi k arp u zu E m ine, bir aşkı Bitirir gibi, so n ra ansızın sark ar D ayanılm az özlem lere tah ta b o şta n . K ırm ızılar d o ğ ıa r a rtık , kırm ızılar Ve yıkardı ellerini m avilikte.

Serçeler düşer p arm ak lık tan bahçeye, B aşucunda a k bir b u lu t dolaşırdı.

K ırık m erdiven, evler arası bostan, Senin ülk en d i E m ine, yaz ve gölge.

N ice yazlar geçirdik so n rad an , nice U zun günler! Sevgiler o saksıların, O sard u n y aların yerini tu tm ad ı.

A z mı yaşadık, az mı kocadık, az mı!

Büyük kentin tirenleri geçer gider U fk u m u zd an , hep o çocuksu kirem it, T ek başına, alçak b ir dam ın üstünde, D u ru r gibi y ap ard ı üç gün ü ç gece,

109

(110)

S o n ra ölür, bir yıldız inerdi gökten.

Em ine kapısında görünüvefir!

A y akta, ay n alara d ö nük, gülünür, Şeftali, kavun do n d u rm ası yenirdi.

— Siz büyük yoldasınız, derdi Em ine, Biz m u tluluk avcıları b ir öpüşle K ayboluruz, kim in nesi belli değil.

Heı ta h ta eşikten, her ko ld an ve gözden E m ine’nin bahçesine girilirdi.

K ü çü k iskeleyi d ışard a bekletir, Sıraya dizer hasır talikaları, Bir rüzg âra b ü rü n ü rd ü fid an gibi.

Bir b u lu t sanki, yaz b ulutu ve yağm ur, A lır başım sinam aya giderdi.

E m ine bu, m ahallenin sevgilisi.

Y ıkıntılarım ızın üstünde hatm i G ib i açar çiçeklerini ayrılık, B uluşm alar hem en eskir atılırdı.

H er av u çta b ir gökyüzü bulan gençlik!

A kşam ı yok bir gündüz d o ğ u ru r gece Ve sarılı beyazlı dişi köpekler Çelişik kedilere doğru uzardı.

110

(111)

Sizin için, d erd i Em ine, şafakla Y üz yüzeyim d u d a k d u d ağ a, geceler Y aşadım sizin için ve bu k aran fil Senin yalnızlığın için böyle k o k ar.

— Ay b u lu ta girince, derdi Em ine, Leylâklar açıyor om uz başlarım da, U t çalın b an a büyüsün m em elerim .

Bir yemiş böyle çü rü r işte! D evrilir C öm ert m ey d an lard a bunayan ağaçlar.

H an i güneşim , diye d ü şü n ü r insan, H an i gün b o y u n ca ak an su! H an i sen, H an i ben! N erde o bahçenin havuzu!

N erde rü zg ârlara b ü rü n m ü ş Em ine!

E lbette b ü tü n b u n lar bizim içindi.

K im den türem işse türem iş o oğlan, Şarkılı b ir kahvede k a n ın a girdi.

D ök ü len ilk güldü E m ine elim de, K i sıcak yazlan savrulur içimde.

111

(112)

O k tay R ifat, T rabzon'da doğdu (1914).

Ş a ir ve düşünür S am ih R ifat'ın oğludur.

A nkara E rk ek Lisesinde ve M aliye B akan­

lığı hesabına P a ris’te Siyasal Bilgiler Fakültesinde okudu. Bir süre Basın Yayın Genel M üdürlüğünde çalıştı, d ah a sonra A nkara ve İsta n b u l'd a av u k atlık yaptı.

A rk a d aşla rı O rh a n Veli ve M elih Cev­

d e t'le birlikte çık ard ık la rı «G arip» (1941) adlı şiir kitabiyle san at dünyasında geniş ilgi topladı, daha sonraki k itaplarında da sürdürdüğü a tılan larla , yeni şiirin başlıca kurucularından biri oldu. Z am an zam an m asal, tekerlem e, halk şiiri gibi folklor ve halk edebiyatı ürünlerinden de y ararlan an şair, yeni bir söyleyiş biçimi içinde güçlü aşk şiirleri yanında yergili toplum sal şiirler de yazdı. Ş iirleri şu k itap lard a toplan­

m ıştır: «Y aşayıp Ö lm ek , A şk ve Avarelik Ü stüne Ş iirler» (1945, 3. baskı 1962), «G ü­

zelleme» (1945), «A şağı Y ukarı» (1952),

«K arga ile T ilki» (1954), «Perçem li S o k ak » (1956), «Â şık M erdiveni» (1958), «E lleri V ar Ö zgürlüğün» (1966), «Ş iirler» (1969).

Kendi kendini tek rarlam ak ta n titizlikle kaçınan ve her kitabında şiirim ize yeni bir hava getiren O ktay R ifa t’ın bu son eserinde hepsi birbirinden güzel 85 şiiri toplanm ıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu- nu önlemek için galvanizli saçlarda olduğu gibi boyadan evvel yüzeye asit fosforik mahlûlü sür- mek tavsiye olunur. Kabuklanma, reçmesiz ve in- ce tabakalar halinde

Bunun için 1/50 inşaat resmi bir yapı için elzem olan mikyasdır.. Bilhassa merdiven bunların başında gelir, 1/50 resimde merdiven yeri esas olarak alınır İnşası için

Fakat sonra, muvazenet hesapçısı olan mühen- dislik inşa sanatkârı olan mimardan ayrılması, mü- hendisin lüzumundan fazla ihtisaslaşması ve aynı zamanda mimarın da

Binada kalorifer, sıcak su, telefon vesaire tesi- sat yapılmış, cephede mağaza katı Kütahya ve Marmara mermerlerile kaplanmış, pencere ve balkon. şambranları keza beyaz

Yazıhanesinin başında otururken bir kâğıt üze- rine gelişi güzel bir kaç çizgi ile güzel bir başlık, bir motif ve bazan bir karikatür yapıverdiği görülürdü..

Bunlar, hastahane inşaatı ve tesirleri hakkında sadece bazı umumî mülâhazalardan ibarettir ve bi- ze, hastahane inşaatının mütemadiyen yeni yeni me- seleler arzetmesini

Hol bir koridorla yatak

O devrelerde ı ibda e'tmt Tarih bizi I şudur : «Tezyinatı, bu z kullanıyorlar?» — «Ni arfedilen bütün teşebbüs göster rijinal t .armonik devrelerinde» san