• Sonuç bulunamadı

KAYBETTİKLERİMİZ : Y. M İ M AR A S IM K Ö M Ü R C Ü O Ğ LU H a y a tı ve E s e r l e ri (1879 — 1957)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KAYBETTİKLERİMİZ : Y. M İ M AR A S IM K Ö M Ü R C Ü O Ğ LU H a y a tı ve E s e r l e ri (1879 — 1957)"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KAYBETTİKLERİMİZ :

Y. M İ M A R A S I M K Ö M Ü R C Ü O Ğ L U

H a y a t ı v e E s e r l e r i

(1879 — 1957)

1879 yılında Üsküp vilâyetinin Kra-tcva kasabasında dünyaya geldi. Babası Yzb. Eyüp Sabri Bey, annesi Vezir Pertev Paşa sülâlesine mensup Manastır Alay Emi-ni Süleyman Beyin kızı Hayriye H a n ı m d ı r . Nehire ve Vasfiye isimlerinde, biri ken-disinden büyük, diğeri küçük iki kızkardeşi vardı.

Sultan Abdülhamit z a m a n ı n d a teşkil olunan Kürdistan Alaylarına gönderilen babası Yzb. Eyüp Bey ailesi ile birlikte ora-ya gitti. Valdesi Hayriye H a n ı m kısa za-man sonra orada vefat etti. Babası ise, uğ-radığı hastalık dolayısiyle tebdili h a v a için iki kızı ve oğlu ile birlikte memleketi olan K r a t c v a y a döndü. Babası da, b u r a d a bir ay gibi kısa bir müddet sonra öldü. Kendisi tahsiline amcası müstantik Mustafa Bey ve halası yanında önce Kratova, bilâhare Pa-lanka'da devam etti. D a h a sonra Manastır askerî rüştiyesine yerleştirildi. F a k a t kısa bir müddet sonra buradan ayrılmak imkâ-nını bulup İstanbul Bahriye Mektebine gir-di. Sanatkâr ruhunu burası da tatmin et-mediğinden Vefa İdadisine geçti. D a h a son-ra Senayi-i Nefîsey-i Şahaneye girdi. 1900 yılında burada mimarî tahsiline başladı.

Akademi tahsilini 1905 de birincilikle bi-tirdi. Kabiliyeti, ciddiyeti, ve çalışkanlığı ils etrafının nazarı dikkatini celbetmişti.

Meslek hayatına, Evkaf-ı H ü m a y u n mi-marlığı ile başladı. Osmanlı İmparatorlu-ğundaki vilâyetlerde, bilhassa Selânik, Üs-küp vilâyetindeki eski eserlerinin onarımın-da, İstanbul saraylarına yapılan ilâve ve onarımlarında büyük bir titizlikle çalıştı. Yıldız sarayının sultanlar kısmına ilâveler, Ayasofya H a m a m ı n ı n onarımı, Üsküdarda müteaddit vakıf hamamlarının tamirleri bu devre rastlar.

O sırada Evkaf-ı H ü m a y u n Kassamı Hilmi Ef. Küçük Çamlıcadaki köşküne yapmak istediği ilâveler dolayısiyle kendi-sini yakinen tanıdı ve beğenerek kızım verdi. Düğünleri esnasında, Sultan H a m i t kendisini üçüncü rütbe ile taltif etti. Bu iz-divaçtan Sermiha, Eyüp ve Nezihe adların-da uç evlâdı dünyaya geldi (1).

Kısa bir. zaman sonra Yeşil Camii ve Yeşil Türbenin tamiri için Bıirsaya gönde-rildi. Bu mühim tarihî âbidelerin onarılması esnasında Bıırsada ikamet etti. Ve Kütah-yada çiniciliği yeniden ihya etti. Bu eserler için lüzumlu çinileri eskileri ayarında

bu-rada yaptırmaya m u v a f f a k oldu. Bu esna-da kendisinin T ü r k çiniciliği üzerine oriji-nal çalışmaları da oldu. Yabancı literatüre de (2) geçen bu restorasyondaki başarısı Sultan Abdülmecit tarafından mineli bir saat ve bir nişanla taltif edildi. Bu titiz ça-lışması üzerine Müze M ü d ü r ü Halil E t h e m Beyin delaletiyle m ü k â f a t e n A l m a n y a ' y a gönderildi. Ve Berlin Güzel Sanatlar Aka-demisine devam etti. (1911) Bir t a r a f t a n da orada Prof. Schwec'nten'in Akademideki Meister atelyesinde ve inşaatlarında ça-lıştı (3).

Almanya'dan dönüşünde kendisi İstan-bul Şehremaneti ser mimarlığına aynı za-m a n d a İstanbul Güzel Sanatlar Akadeza-misi fenni mimarî hocalığına tâyin olundu. Mi-m a r Monceri zaMi-manına rastlayan bu hoca-lık m i m a r Vedat Beyden sonradır, ve 1 9 1 5 - 1 9 1 8 yılları arasına rastlar. Asım Kömıırcüoğlu Akademiye tâyin olunan ikin-ci Türk mimar hocadır. Akademi tarihinde yabancı hocalar arasında bir T ü r k hoca ola-rak bulunmuştur. Kendisi bu vazifeyi de büyük bir titizlikle başardı.

Birinci Cihan Harbini müteakip ikinci defa Almanya'da ve Avrupanın muhtelif

(2)

şehirlerinde mimarî etiidler yaptı. Bu arada Viyana Sefareti binasının tamir ve tevsii i!e de meşgul oldu. İkinci Avrupa seyahati dönüşünde, serbest m i m a r olarak Vali H a y d a r Bey zamanında Beyazıt Havuzu-nun inşası ve Gülcemal vapuruHavuzu-nun seyyar sergi haline getirilmesi yaptığı işler meya-nındadır.

Bilâhare müteahhitlik hayatına atıldı. (1923) Topkapı Sarayı (Hırkai Saadet)

kıs-mı ile bazı müştemilâtının tamirini taah-hüt etti ve bu işi büyük bir vukufla ta-mamladı. Bunu takiben İzmir'de yarım milyon liralık tuhafiyeciler çarşısı inşaatını, bir müddet sonra da İzmir'de Selânik Ban-kası inşaatını taahhüt etti. İnşaatın son safhasında Tuhafiyeciler Şirketinin dağıl-ması ve bunu takiben âzalarının m ü h i m bir kısmının iflâsa gitmesi, taahhüde konan sermayenin uzun yıllar bağlı kalmasına, do-layısiyle bu şanssızlık cnun çok m u v a f f a k olduğu müteahhitliği bırakmasına sebep oldu.

Yeniden çok sevdiği sanatına döndü. Beyoğlunda Mısır A p a r t m a n ı n d a bir büro tesis etti. Bir taraftan da mimarlık ana dâ-vaları ile meşgul oluyor, günden güne ye-kûnu artan mimarların birleşmelerine öna-yak oluyordu. (Mimarlar Birliğinden sonra Mimarlar Odası mevzuunun ilk d e f a orta-ya çıkması ve bu konu üzerindeki ilk çalış-maları bu tarihlere rastlar. Asım Kömür-cüoğlu bu yeni fikirlerin daima arasında idi. Aynı zamanda bilâhare Güzel Sanatlar Akademisi ismini alan Sanayi-i Nefîsenin reformunu yakından takip ediyor, her fır-satta bu hareketi takviye ediyordu. Hat-tâ Prof. Reuter, Prof. Wagner gibi otorite-lerin memleket hizmetinde kullanılmasında, Prof. Peulzig'in Akademiye hoca olarak

tâ-44

yininde büyük hissesi oldu. O, Güzel Sanat-lar Akademisinin kuvvetli elemanSanat-larla tak-viyesinin lüzumuna kanidi ve bütün genç hocalarının münavebe ile dış memleketlerde ikmali tahsil etmelerini lüzumlu bulurdu.

Hayatının bu devresinin en büyük olayı, 1935 yılında Adliye Sarayı proje müsabakasını k a z a n m a k ve bu işe bir

mu-kavele ile bağlanmak oldu. Bu m ü h i m iş ona yeniden büyük bir enerji verdi. F a k a t maalesef bu şan uzun sürmedi ve Adliye Sarayı işi uzadı durdu ve onu yıllarca bağlı bıraktı. Mukavelesi bulunmasına rağ-men habersizce bu bina için yeniden bir müsabaka ilânı gururunu zedeledi ve b u n u mimarlık dâvası telâkki ederek hakkını

(3)

Z a m a n , z a m a n açılan m i m a r î m ü s a b a -kalara iştirak etmek suretiyle kendini bıı hayal kırıklığından k u r t a r m ı y a m u v a f f a k oldu. B u n l a r a r a s ı n d a B ü y ü k Millet M e c -lisi binası milletlerarası p r o j e m ü s a b a k a s ı için hazırladığı p l â n başlıbaşına bir başarı-dır. Bazı fikirlerinin isabeti maalesef bilâ-h a r e anlaşıldı ve o, b u n l a r ı belirtmek için bir hayli de m ü c a d e l e etti.

A y n ı e n e r j i ile kısa fâsılalarla A n -k a r a P. T . T. santralı, S a m s u n ve Ö d e m i ş i m a r p l â n ı m ü s a b a k a l a r ı n a iştirak etti ve

H a y a t ı m u n t a z a m geçti. İyi y a ş a m a sını ve ç o k s e y a h a t etmesini severdi. Ç o -cuklarını en iyi bir şekilde yetiştirdi ve iyi insan o l m a l a r ı için d a i m a ö r n e k oldu. Mes-leğini son derece sever ve h e r şeyden üs-tün tutardı. B ü t ü n h a y a t ı m ü d d e t i n c e şah-sının ve mesleğinin şerefini e n titiz bir

şe-f i ) E v l â t l a r ı n d a n b ü y ü k kızı İstanbul E d e b i y a t F a k ü l t e s i m e z u n u , oğlu ve k ü ç ü k kızı d a Berlin Y ü k s e k M ü h e n d i s Mektebinin m i m a r î fakültesini bitirmiş b u l u n m a k -tadırlar.

(2) (Les guides bleus 1933) Yeşil

Ca-miin A s ı m K ö m ü r c ü o ğ l u t a r a f ı n d a n yapı-lan r e s t o r a s y o n u n d a n bahsedilmektedir.

(3) P r o f e s ö r ü n b ü r o s u n d a o sırada ya-p ı l m a k t a olan, Berlin'de P o d e s d a m m e r bi-nası, M o r s e k kahvesi, R o m a ' d a Protestan kilise ve c e m a a t binaları, K o l o n y a ' d a bir k ö p r ü projesi, P o z e n ' d e kraliyet sarayı bi-n a l a r ı bi-n ı bi-n p r o j e ve ibi-nşaatlarıbi-nda staj gör-m ü ş t ü r .

a r a m a y c l u n a gitti. Maalesef bu dâvası müsbet yola girdiği z a m a n da h a y a t a gözlerini y u m d u . Kendisi her z a m a n b u m ü -cadeleyi şahsı için değil, m i m a r l ı k için yap-tığını söylerdi.

hepsinde dereceler aldı. Y a ş ı k e m a l e ermiş o l m a s ı n a r a ğ m e n gençlerle y a r ı ş m a k t a n d a i m a zevk aldı. H e r yeniliği takip etti. Bu a r a d a m e m l e k e t t e yepyeni bir m i m a r î çalışma başladı: Şehircilik, o, b u çalışmalara b ü y ü k bir zevkle katıldı ve az z a m a n -da otuza yakın şehir ve k a s a b a n ı n i m a r plânını yaptı. 78 y a ş ı n d a k ı s a bir rahatsız-lığı m ü t e a k i p h a y a t a gözlerini k a p a d ı ğ ı za-m a n elinde d a h a 4 i za-m a r plânı vardı. (An-kara 2 5 / 1 1 / 1 9 5 7 )

kilde k o r u m a k l a b ü t ü n m e s l e k d a ş l a r m a gü-zel bir ö r n e k oldu.

Asım K ö m ü r c ü o ğ l u ' n u n eski T ü r k evleri krokileri

Referanslar

Benzer Belgeler

1936 senesinden evvel diploma almış olan mimar- lardan yalnız yüzde yirmi yedisi, 1939 senesinde diploma almış olan mimarlardan ise yüzde altmış üçü henüz bir iş

Yıllardır, hayatlarını mukaddes bildikleri sa- natları uğurunda yıpratmış bu olgun sanat üstatları- nın yanında henüz sanat hayatına atılan genç res- samlardan Ferruh, Selim ve

Plân bu antreyi amuden ka- teden bir aks üzerinde mütenazır bir şekilde f.nzim edilmiştir Sağ cephede, konsolosluk, sol cephede sefaret memurları an- treleri vardır..

Birin- ciliği kazanan projenin harici mimarisine gelince; bu Anka- radaki Merkez Bankası binasının küçültülmüş bir modeli tesirini vermektedir ki ayrı bir mimari

Görüntlş

içtimai inkilâplar birbirini takip ediyor. Gerek müslüman, gerekse hıristiyan v e musevi- ler için dinî merasim elbiselerile gezmeyi sureti kat'- iyede men ediyor. Türk dili

Orhanın karısı Nilüfer Hatunun yaptığı köprüden tutunuz da bugünkü mahallât arasında yaşıyan birçok âbidelerin (Hatun) ke- limesi ile nihayetlenen isimleri bu kuvvetli

Tecrit binaları mevcut sari veya salgın hastalıklar için kullanıldığı gibi sarî hastalık memul edildiği ahvalde karantine için de kul- lanılırlar.. Güzel