• Sonuç bulunamadı

T U R İ Z M: R U M E L İ H İ S A RI R E S T O R A S Y O NU VE H İ S AR M Ü Z E Sİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "T U R İ Z M: R U M E L İ H İ S A RI R E S T O R A S Y O NU VE H İ S AR M Ü Z E Sİ"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T U R İ Z M :

R U M E L İ H İ S A R I R E S T O R A S Y O N U

V E H İ S A R M Ü Z E S İ

Cumhuriyet'de Halûk Şehsııvaroğlu hü-lâsaten şunları yazmaktadır :

Onbeşinci asır kale mimarimizin en gü-zel bir nümunesi olan Rumelihisarı kalın surlardan, irili ufaklı burçlardan ve muh-telif ölçüde müteaddit kulelerden ve kapı-lardan müteşekkildir. Bu kulelerden, üç bü-yüğü, inşalarına m e m u r edilen vezirlerin isimlerine izafeten, Boğaz tarafındaki Sa-nıca Paşa, İstanbul tarafındaki Zağnos Pa-şa, ve sahildeki Halil Paşa adlarını taşımak-tadır.

Tarihlerin anlattığına göre, Fatihin plânlarını bizzat hazırladığı ve inşasına da nezaret ettiği Rumelihisarının fetih esna-sında hizmeti kısa sürmüş ve daha sonra-ları da, Boğaz müdafaası, Boğazın metline alındığından Hisar bir karakol ve ha-pishane olarak kullanılmıştır.

P. Gyllius «De Bospore Thracia» adlı eserinde, kalenin X V I ncı asırdan itibaren bir hapishane olarak kullanıldığını kaydet-mektedir.

Suçları ve aykırı hareketleri görülen devlet adamları ile yeniçeriler ve bazı ya-bancılar Hisara hapsedilmişlerdir. Bu yüz-den Saruca Paşa kulesine de, X V I ncı asır-dan itibaren «Kara Kule» adı verilmiştir.

Kulelere hapsedilen mahkûmlar, Saruca Paşa kulesinin zemin ve duvarlarına isim-lerini de ihtiva etmek üzere, bazı yazılar yazmışlardır. Bunlardan biri de, K u m a n d a n odasının mermer zemini üzerine lâtince yazılmıştır.

X V inci asırda «Türk İmparatorlarının hazinelerini m u h a f a z a edebilecek kadar emin ve muhkem» bir halde bulunan Rumelihi-sarı zamanla h a r a p olmuştur.

XVIII inci asır başında İstanbula gel-miş olan Tournefort, «Relation d'un voyage du Levant» adlı eserinde: «XVIII inci asır başında, kule damlarının kurşunla örtülü olduğunu» kaydetmektedir.

Prof. Albert Gabriel ise «XIX uncu as-rın başlaas-rında, Anadoluhisaas-rında olduğu gibi, Rumelihisarının da kulelerinin kurşun örtülerinin harap olmasına ve yağmur sula-rının içeri sızmalarına rağmen, yapısının salâbeti ve harcının mükemmeliyeti Hisa-rın bugüne kadar ayakta kalmasını sağla-mıştır» demektedir.

Hisarın, 1460, 1464 senelerindeki yer

sarsıntılarından sonra ve 1510, 1773, 1794 senelerinde bazı sur ve burçları tamir edil-mişse de M a h m u d II devrinden itibaren kendi haline terkedilmiş, hattâ bazı kısım-larının yıktırılması bile düşünülmüştür.

Bahçe tanzim işinin, aslına uygun şekil-de yapılması için dokuz mütehassıstan mü-teşekkil bir jüri kurulmuş ve bu jürinin ha-zırladığı şartnameye göre bir müsabaka açılmıştır.

Müsabakaya iştirak eden on iki proje-den, jürinin birinciliği verdiği proje tatbik edilerek bahçe, harabiyetten kurtarılmış ve bir kale içi mimarisine uygun olarak tertip ve tanzim edilmiştir.

Gene bahçe projesine uygun olarak, hisarın iç ve dış görünüşünü bozmıyacak şekilde idare, servis binaları ve ziyaretçile-rin ihtiyaçlarını karşılayacak tesisler ile dinlenme yerleri ve gösteri mahalli yapıl-mıştır.

Ahşap kısımları, zamanla çürümüş bu-lunan, Halil Paşa kulesinin içine, binanın yapısına halel vermeden, bir asansör yer-leştirilmiştir.

Restorasyon ve tanzim işleri için 2,490,000 lira sarfedilmiştir.

Saruca Paşa kulesinde Fatih devrine ait bir askerî müze kurulmuştur. Bu müzenin tesisinde Londra Kulesi Müzesinden ilham alınmıştır.

Zengin tarihine rağmen L o n d r a Kulesi eski asırlara ait silâhlardan müteşekkil bir askerî müze olarak kurulmuş, atlariyle as-ker mankenleri, silâhlar ve kostümler teş-hir edilmiştir.

Saruca Paşa kulesinde kurulmuş bulu-nan müzede sap, tüfek, kılıç, ok, yay, kal-kan, miğfer bayrak, kale anahtarları gibi askerliğe ait eserlerle, H ü n e r n â m e ' d e n bü-yütülmüş Fatihin hâtırasını belirten minya-türler ve Belgrad kalesinin muhasarasını gösteren bir plân teşhir edilmektedir.

Müzede İstanbul muhasarasının muhte-lif safhalarını gösteren büyük bir maket mevcuttur.

Şimdilik dört katı ziyaretçilere açılmış bulunan Saruca Paşa kulesinin diğer kat-larında da ileride Fatihe ait eserler teşhir edilecektir.

Rumelihisarının eski asırlardaki duru-m u n a uygun olarak açılduru-masını duru-m ü d a f a a

edecekler de bulunabilecektir. F a k a t asır-lar boyunca hapishane olan kuleyi b ü t ü n katları ile bu şekilde açmak ziyaretçilere bıkkınlık vereceği düşünülmüştür.

Bu sebeple kulede bulunan "hapishane edaları, aynı şekilde m u h a f a z a edilmiş, F a -tih devrine ait silâh ve hâtıralar teşhire konulmuştur.

Ziyaretçilere kolaylık olmak üzere Hi-sarın ve Müzenin küçük bir rehberi hazır-lanıp bastırılmış, ayrıca açılış hâtırasını tes-bit etmek üzere kadınları bir İtalyan sanat-kârına yaptırılan, altın, gümüş ve bakır madalyalar İstanbul Darphanesi tarafından basılmıştır.

Ayrıca Londra Kulesinde olduğu gibi Rumelihisarı muhafızları da Fatih devrine ait elbiseler giymişlerdir. Bu maksatla İn-giltereden getirtilen çuhalardan m u h a f ı z adedince elbiseler diktirilmiştir.

TURİZM DANIŞMA KURULU

TOPLANTISI

Ankara (Dünya) — Beşinci Turizm Danışma Kurulu bugün saat 1 de Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi «Hamit Ders Salonu» n d a çalışmalarına başladı.

D a n ı ş m a Kurulu genel heyeti başkan-lığına Çanakkale Milletvekili Dr. Halim Alyot seçildikten sonra, Basın Yayın ve Turizm Bakanı Sıtkı Yırcalı kısa bir açış konuşması yaptı. Başkan konuşmasında, memleketimiz için turizmin önemini belirtti.

Bakanın konuşmasından sonra, kurul-ması kararlaştırılan üç komisyon için se-çimler yapıldı.

Bunu takiben kurula sunulan 93 say-falık «Rapor ve teklifler» üzerinde görüş-melere başlandı. On kadar delege çeşitli yönlerden bazı dilek ve temennilerde bu-lundular.

D a n ı ş m a K u r u l u n a sunulan raporda belirtildiğine göre, geçen yıl memleketi-mize 119.309 turist geldiği anlaşılmaktadır.

Raporda ayrıca, şehir otellerindeki oda ve yatak sayıları da açıklanmakta idi. Ve-rilen rakamlara göre halen memleketimizde Ankara ve İstanbuldakiler hariç olmak üze-re 2042 otel b u l u n m a k t a olup bunlardaki oda adedi 25.237, yatak adedi ise 61.471 e varmaktadır. Bütün bu otellerde 5506 kişi çalıştırılmaktadır.

Danışma Kurulu bugün öğleden son-raki çalışmalarını komisyonlar halinde de-vam ettirmiştir.

(2)

T U R İ Z M :

R U M E L İ H İ S A R I N I N T A M İ R İ B İ T T İ

Akşam'da bu tamir hakkında «Nail

Güreli» şöyle y a z m a k t a d ı r :

Bundan 5 - 6 yıl öncesine kadar Rume-lihisarı, bambaşka bir Rumelihisarıydı. Ka-le duvarlarından içeri girdiniz mi, beş asır öncesinin havasiyle karşılaşırdınız. Burçlar arasındaki geniş bahçe, kendi bildiğine bü-yümüş çeşitli ağaçlar ve bitkilerle sarılmış-tır. Dar, eğri, büğrü, kırık dökük yollar, tam bir tarihî dekor içinde sizi burçların eski merdivenlerine götürürdü. Burçların kararmış, kıyısı köşesi kopmuş duvarları sarmaşıklarla kaplanmıştır. Burcun içine gi-rince, yüzünüze rutubetli bir küf kokusu, kıyasıya bir zindan havası çarpardı. Bu bir tarihti. Beş yüz yıl öncesinin havasiyle ür-perirdiniz. Rumelihisarı size kendini, ne ol-duğunu âdeta yaşatırcasına anlatırdı.

Sonra Rumelihisarına insanlar geldiler. Duvarlardaki sarmaşıkları yoldular, bahçeyi düzelttiler, eski yolları bir geometri düze-niyle inşa ettiler, asırların aşındırıp üzerine tarihi hakkettiği kayaları sivrilttiler, eskimiş kale duvarlarını betonla onardılar. Burçla-rın her köşesi sipsivri, her yanı yepyeni oldu.. Rumelihisarını ihya ettik, dediler.. Belki Rumelihisarı yepyeni yapılmıştı ama, en önemlisi, Rumelihisarının havası, R u -melihisarının tarihi kaybolmuştu.

Bu, yalnız benim veya sizin gibi, her-hangi bir İstanbullunun fikri değildir. Pek çok tarihçi, Rumelihisarına yazık olduğu kanaatindedir. H e m e n bütün memleketlerde, bu gibi tarihî eserler ihya edileceği z a m a n eskiliğini, tarihî havasını kaybetmemesine dikkat olunurdu. Esas, eseri, yapıldığı za-m a n d a k i haline sokza-mak değil, yıkılıp

yokol-masını önleyecek tedbirleri almak ve o n a göre bakımını yapmaktı. Bizim, idareciler bunu bilmiyorlar mıydı? Elbette biliyorlardı ama, memleketteki «imar cezbesi» nin tesiri altında, Rumelihisarını da imar etme yolu-na gitmiş olacaklardı. Öbür tarafta, Hisarın yeni halini gören bir A l m a n tarihçi, «On-beşinci asır tarzında bir yirminci asır ya-pısı» demekten kendini alanuyordu. Fran-sız Müsteşriki Albert Gabriel de, Rumeli-hisarının restorasyonunda Hisarın eskiliği-nin kaybedilmemesi hususu üzerinde dur-muştu.

Artık olanlar olmuştur. Rumelihisarı-nın tarihî havasını kazanması için, bir asır beklemekten başka çare yoktur.

(Akşam'da) Müşerref Hekimoğlu Ba-sın Yayın ve Turizm U m u m Müdürlüğü-nün neşrettiği (Türkiye Broşürü) hakkın-daki yazısında şöyle demektedir :

Güzel broşürü bir yana koyup düşü-nelim şimdi. Bir yabancı bunu görünce, re-simlerle yetinmez, aslını da görmek ister sanırım. Broşürün amacı bu isteği uyan-dırmak zaten. Peki uyanınca ne olacak?. Kalkıp Türkiye'ye gelecek. Sonra? Sonra da büyük bir hayal kırıklığına uğrayıp gi-decek değil mi?.. Yanlış anlaşılmasın. Ya-bancı turist, Türkiye broşüründe gördükle-rinden ötürü asla hayal kırıklığı duymıya-cak. Türkiye'yi çok güzel, bir cennet ka-dar renkli bulacak ama, gümrükten itibaren birçok güçlükler, birçok meseleler çıkacak karşısına. Turizm dâvasının iyi yürümesi için halledilmesi gereken meseleler. Bu me-seleleri halletmek Basın - Yayın ve Turizm U . Md. lüğünün işi değil. Bir h ü k ü m e t işi. A m a güzel broşürlerin amacına hizmet et-mesi bu meselelere bağlı.

T U R İ Z M !

MEMLEKETİMİZE GELEN

TURİSTLERİN İLK

İNTİBAI!..

(Dünya) da okunmuştur

Şehrimizin muhtelif yerlerini gezen Fransız ve Amerikan turistleri kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza şunları söylemiş-lerdir :

«Biz her yıl A v r u p a n m muhtelif şehir ve limanlarını gezer,' tetkikler yaparız. F a -kat b u r a d a gördüğümüz m a n z a r a bizleri hayretler içerisinde bıraktı. İzmir'deki Efes ve Meryem A n a gibi tarihî yerleri görme-den evvel «Ankara» vapuru Kuşadası önün-de önün-demir atar atmaz; sahilönün-den 2 motor do-lusu belinde tabanca, elinde coplariyle gümrükçüler v a p u r u m u z a doğru gelince bu m a n z a r a karşısında k o r k u d a n titredik.

Bu korkunç vaziyetin mânasını son-r a d a n izah ettileson-r; emin olun bu koson-rkumu- korkumu-zu ö m r ü m ü z ü n sonuna kadar unutamıya-cağız. Siz turist çekebilmeniz için evvelâ gümrük mevzuatınızı ıslah edin ve memur-ların belindeki tabanca ile elindeki coplan kaldırın» demişlerdir.

Turistler ayrıca tercümanların tarihî yerlerdeki kifayetsizliklerinden acı acı şikâ-yet etmişlerdir.

Ü Z E R İ N D E D U R U L A C A K M Ü H İ M B İ R M E S E L E !

(Akşam) da okunmuştur Çanakkale (Telefonla) — Truva ha-rabelerini ziyaret maksadiyle limanımıza Y u n a n bandıralı Semiramis ile 180 Hol-landalı arkeolog gelmişlerdir. Şehrin görü-lecek yerlerini gezerlerken Yeni İskelenin üzerinde bazı kendini bilmezlerin mütena-sip endamlı kadın turistlere lisanen saygı-sızlık ettikleri ve bazılarının da T r u v a pul-ları ile katrpostalpul-larını yüksek fiatla sattık-ları görülmüştür.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Talebenin tecrübe rasadlarına yarıyan küçük dürbinlerin konması için binanın çatısı iki teras halinde yapılmıştır.. Bu teraslar üzerinde âletlerin

Araç; 6 adet thruster (Sualtı Tahrik Ünitesi), su sızdırmaz tüp, iskelet destek çubukları, Penetratörler (Kablo tutucular), üst korumalık kapak, alt-üst

fiyatlı emirlerin, kotasyonun alış tarafının fiyatına eşit fiyatlı olanları ile kotasyonun alış tarafının fiyatından daha yüksek fiyatlı olanlarının işlem

Dede Korkut’un Günbed Yazmasında Geçen 50 Moğolca Kelime (s. 55-82) başlıklı yazıda, yazmada geçen kırk sekiz kelime ele alınmaktadır. Bu kelimeler arasında.. kurban,

FESTİVALLER 40th İSTANBUL FİLM FESTIVALİ ULUSAL YARIŞMA (Temmuz, 2021) 25th TALINN BLACK NIGHTS FILM FESTİVALİ ANA YARIŞMA (Kasım, 2021- resmi duyuru henüz yapılmadı)...

Orhanın karısı Nilüfer Hatunun yaptığı köprüden tutunuz da bugünkü mahallât arasında yaşıyan birçok âbidelerin (Hatun) ke- limesi ile nihayetlenen isimleri bu kuvvetli

Tecrit binaları mevcut sari veya salgın hastalıklar için kullanıldığı gibi sarî hastalık memul edildiği ahvalde karantine için de kul- lanılırlar.. Güzel