• Sonuç bulunamadı

15-17. yüzyıllarda Batı resminde döngüsel zaman olarak mevsimler teması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "15-17. yüzyıllarda Batı resminde döngüsel zaman olarak mevsimler teması"

Copied!
158
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

15- 17. YÜZYILLARDA BATI RESMİNDE

DÖNGÜSEL ZAMAN OLARAK MEVSİMLER TEMASI

( Sanatta Yeterlilik Eser Metni )

Hazırlayan:

20096161 S. Özlem ÜNER

Danışman:

PROF.Kemal İSKENDER

İSTANBUL- 2012

(2)

Kabul (Smav) Tarihi: 20 / 03 / 2012

( Jiiri Uyesinin Unvani, Adi, Soyadi ve Kurumu )

Jiiri Uyesi: Prof.Kemal ISKENDER (Dam§man)

Juri Uyesi: Prof.Fuat ACAROGLU

Juri Uyesi: Prof.Hiisnu KOLDA§

Jiiri Uyesi: Prof.Mehmet OZER (M.U.Ogr.Uy.)

Juri Uyesi: Dof.Oguz JiA§LAKOGLU (Aydin Unv.Ogr.Uy.)

(3)

iÇiNDEKiLER

Sayfa No

ÖNSÖZ ...IV ÖZET...V SUMMARY ...VI RESİM LİSTESİ ...VII

1. GİRİŞ ...1

2. BATI SANATINDA MEVSİMLER TEMASININ KÖKENİ ...2

2.1. Antik Çağ’da Mitolojik Doğa...2

2.2. Dionysos ve Demether ...3

2.2.1.Demether...4

2.2.2. Dionysos ...5

2.2.3. “Triumph of Dionysos and the Seasons Sarcophagus”...6

2.2.4. “The Baccus Train” ...8

3. BATI SANATINDA MEVSİMLER TEMASININ İLK ÖRNEKLERİ ... ....10

3.1. 12 ve 13.yüzyıllarda Ortaçağ Felsefesi Ve Doğaya Bakış ...10

3.2. Gotik Mimaride Mevsimler Ve Ayların Görevleri...13

3.2.1. Autun Katedrali Kabartmalarında Ayların Görevleri Ve Burç Sembolleri...14

3.2.2.Chartes Katedrali Vitraylarında Ayların Görevleri...22

4. 14.YÜZYILDA AVRUPA’DA GENEL ORTAM VE DOĞAYA TEMASI...28

4.1. İtalya’da Doğaya Yönelim Ve İlk Doğa Görünümleri ...30

4.1.1. “The Miracle Of The Spring”, Giotto...33

5. 15.YÜZYILDA AVRUPA’DA MEVSİMLER TAKVİMİNİN ORTAYA ÇIKIŞI ...37

5.1. İtalya’da Rönesans Resmi Ve Doğanın Temsili...38

5.2. Fransa’da Uluslararası Gotik Ve Doğanın Temsili ...40

5.3. 15. Yüzyılda Dua Kitapları Ve Mevsimler Takvimi ...41

5.4. Dua Kitaplarının Gelişimi Ve İçeriği ...42

5.5. Dua Kitapları Örnekleri ...44

5.5.1. “Tres Riches Heures”, Limbourg Brothers...44

5.5.1.1. Tres Riches Heures Takvim Bölümü:Ocak...46

5.5.1.2. Şubat...48

(4)

5.5.1.3. Mart...49

5.5.1.4 Nisan...51

5.5.1.5. Mayıs...52

5.5.1.6. Haziran... ...54

5.5.1.7.Temmuz... ...55

5.5.1.8. Ağustos... ...56

5.5.1.9. Eylül... ...57

5.5.1.10. Ekim...59

5.5.1.11. Kasım...60

5.5.1.12. Aralık... . ...60

5.5.2. “Grimany Breviary”, Simon Bening...61

5.5.3. “Book of Rural Benefits”, Pietro Crescenzi...61

6. 15 ve 16.YÜZYILLARDA KUZEY VE GÜNEY AVRUPA’DA MEVSİMLER 64 6.1. Güney...65

6.1.1. “La Primavera” ( İlkbahar Allegorisi), Boticelli...68

6.1.2. “Fall” ya da “Allegory Of Abuse Of Wine” Boticelli ...73

6.1.3. Palazzo Schifanoia “Hall of the Month” ( Aylar Salonu)...74

6.1.4. Palazzo Schifanoia Aylar Fresklerinden Örnekler : Mart...79

6.1.5. Nisan...81

6.1.6. Mayıs...82

6.1.7. Ağustos...83

6.1.8. Eylül...86

6.2. Kuzey...87

6.2.1. Pieter Breugel’in Doğaya Yaklaşımı...89

6.2.2. “Mohnts” Pieter Breugel...91

6.2.2.1. Hunter in the Snow...94

6.2.2.2. Gloomy Day...96

6.2.2.3. Haymaking...97

6.2.2.4. Weat Harvest...99.

6.2.2.5. The Return of the Herd...99

7. MEVSİMLER TEMASININ VE AYLAR GELENEĞİNİN SONRAKİ YÜZYILLARA VE GÜNÜMÜZE YANSIMALARI...101

(5)

7.1. 17-19. Yüzyıllardan Örneklerle Bir Doğa Fenomeni Olarak Kadın Ve Mevsimler

Teması...106

7.2 Günümüzden Örnekler...119

8. SONUÇ...124

9. ÖZLEM ÜNER’İN RESİMLERİNDE MEVSİMLER VE KADIN...128

10. KAYNAKLAR...137

ÖZGEÇMİŞ...142

(6)

ÖNSÖZ

“Mevsimler” sanat tarihi boyunca her dönemde, her üslupta ele alınmış bir tema olarak insanın doğayla olan güçlü bağını ve serüvenini yansıtan özelliği yanında yaşamın evreleri ve zaman kavramı ile diyalektik bir bağ içindedir.

Dört mevsim gibi yaşam da dört evreyle tanımlanır. Çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık evreleri ilkbahar,yaz,sonbahar, kış ile özdeşleştirilir. Sanat eserlerinde mevsim döngüleri kadın figürüyle sembolize edilmiştir. Kendi resimlerimle ilişkilendirdiğim kadın ve yaşam evreleri beni “mevsimler”

konusunu araştırmaya yöneltmiştir. Bu temanın gerek tez, gerek eser metni gibi çalışmalarda ele alınmamış olması da bu konuyu şeçmemdeki nedenlerden biridir.

Bu çalışmanın gerçek bir araştırma olmasını arzuladım ve araştırma süresince yapabildiğim kadarıyla ele aldığım yapıtları yerinde görmeyi hedefledim. Fransa’ya ve İsviçre’ye yaptığım seyahatlerde araştırdığım dönemlere ait bir çok eserin orjinallerini görme fırsatı buldum. Ancak ne yazık ki araştırma konumun önemli kısmı saydığım takvim resimleri örneklerinden Limbourg kardeşlere ait olan “Tres Riches Hours’un” ancak bir sayfasını- o da kopyası olan bir örneğini -görebildim. Gün ışığına çıkarılmayacak kadar mücevher niteliğinde olan bu eserin sadece bir sayfası, ayın belli bir günü gösterime sunuluyordu. Kitabın tamamını ise ancak bilgisayar ortamında görmek mümkündü. Bu deneyimin herşeyden önce bana yabancı kültürlerin ve sanat anlayışının ufuklarını açtığını aktarmadan geçemedim.

Bütün çalışmam boyunca fikirleriyle bana ufuk açan ve çalışmamın ilerlemesinde emeği geçen, çok değerli sayın hocam Prof. Kemal İskender’e teşekkürlerimi bir borç bilir, saygılarımı sunarım.

Ocak 2012 Özlem ÜNER

(7)

ÖZET

Bu çalışmada “15-17.Yüzyıllarda Batı Resminde Döngüsel Zaman Olarak Mevsimler Teması” adlı konunun kökenlerinin araştırılarak, sözü geçen yüzyıllarda ortaya çıkan belli başlı eserlerin tespit edilmesi ve bu eserlerin tematik açıdan sanat tarihindeki yerinin ve öneminin belirlenmesi amaçlandı. 15-17.

yüzyılların sonrasında ve günümüzde konuyla ilgili rastladığımız örnekleri de kapsayan çalışmada ele alınan eserler biçim ve içerik özellikleri ile dönemlerinin sosyal ve kültürel yapısıyla ilişkilendirilerek araştırıldı.

Antik çağ’a dayanan ilk örneklerle başlayan mevsimler teması Ortaçağ boyunca neredeyse yok olmuştur. 14.yüzyıla kadar Avrupa sanatının doğayla ilişkisi Ortaçağ’ın dinsel yapısının etkisiyle kopuktur. Bu nedenle Ortaçağ boyunca sanat eserlerinde yer almayan doğa öğeleri, 14.yüzyılda Rönesans’ı başlatan sanatçılar tarafından yeniden ele alınmaya başlanmış ve sonraki yüzyıllarda mevsimler gibi doğa temaları gündeme gelmiştir. Bu çalışmada Rönesans öncesi ve sonrasında sanat eserlerinde ortaya çıkan doğa ögeleri ve mevsim temalı yapıtlar ele alınmıştır. Öncelikle 15-17.yüzyıllar arasında ortaya çıkan doğa temasıyla bağlantılı olan takvim (aylar) resimlerinin biçim ve içerik özellikleri mevsim bağlantıları açısından incelenmiştir. Bu bölümde Avrupa sanatında manzara resminin gelişiminde önemli bir yeri olan ve mevsimleri yansıtan takvim resimleri üzerinde özellikle durularak her bir aya ait olan resim ayrıca ele alınarak araştırılmıştır. Bu yüzyıllarda bir gelenek haline gelmeye başlayan mevsimler (aylar) temasının Rönesans dönemine ait örnekleri sanatçıları ve dönemsel üslupları bakımından araştırılmıştır.

Yüzyıllara ve sanatsal üsluplara göre kategorize edilerek irdelenen mevsimler temasının 17.yüzyıl sonrasında bir gelenek olarak sürdürülmesi ve günümüze yansıyan örnekleri ele alınarak, mevsimler temasının günümüzdeki durumuna kısa bir bakışla çalışma sonlandırılmıştır.

ANAHTAR KELİMELER : Mevsim, Tema, Takvim, Doğa, Aylar

(8)

SUMMARY

In this text titled “The Seasons Representing the Time Cycle in Western Art Between the 15th and 17th Centuries” it is aimed to research the origin of the subject, and to identify major works of art and their thematic positions and significance in the history of art. In the study, the selected artworks including the examples from the period following 15-17th centuries and the present-day, are analysed in terms of their forms and contexts and the sociocultural structure of their period.

The seasons theme, the early examples of which date back to ancient times, was almost disappeared in the medieval age. The correlation between European art and nature was influenced by the religious culture of the Middle Ages until the 14th century. Therefore, in the 14th century, the pioneers of Renaissance art reintroduced the nature theme, which did not exist in artworks in the Middle Ages, and the nature theme such as the seasons, gained popularity in the following centuries. The nature theme and the elements of nature seen in works of art before and after the Renaissance are analysed in this study.

Primarily, forms and contexts of the calendar (months) pictures appeared in relation to the theme of nature between the 15th and 17th centuries are analysed especially in terms of their correlations with the seasons. In this part, the calendar pictures representing the seasons, significant in the development of European art are emphasized particularly and pictures representing each month are individually analysed. The examples representing the seasons (months) from the Renaissance period are studied in terms of their styles for the period and artists.

The study ends with the analysis of the seasons theme emphasized by categorizing it according to artistic styles in terms of its maintenance as a tradition after the 17th century and its examples in present-day art, and a brief overview on the present condition of the seasons theme.

KEY WORDS: Season, Theme, Calendar, Nature, Months

(9)

RESİM LİSTESİ

RESIM 1 - DEMETER, POMPEI KABARTMASI ...5

RESİM 2- “TRİUMPH OF DİONYSOS AND THE SEASONS SARCOPHAGUS”, CA.260-270, METROPOLİTAN MÜZESİ ...7

RESİM 3 - “BEARDED DİONYSOS LEADİNG THE HORA”, ROMA 1.YÜZYIL ...9

RESIM 4 - “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, OCAK AYI”...14

RESIM 5 - “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, ŞUBAT AYI” ...15

RESIM 6- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, MART AYI” ...15

RESIM 7- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, NISAN AYI” ...16

RESIM 8- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, MAYIS AYI” ...16

RESIM 9- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, HAZIRAN AYI” ...17

RESIM 10- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI “ TEMMUZ AYI ...17

RESIM 11- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, AĞUSTOS AYI”...18

RESIM 12- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, EYLÜL AYI”...18

RESIM 13- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, EKIM AYI”...19

RESIM 14- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, KASIM AYI” ...19

RESIM 15- “AUTUNN KATEDRALI RÖLYEFI, ARALIK AYI” ...20

RESIM 16- KAROLENJ TAKVIMI “ AYLARIN GÖREVLERI” C.818...21

RESİM 17- CHARTES KATEDRALİ AYLAR PENCERESİ VİTRAY DÜZENİ. 1193- 1250 FRANSA ...23

RESIM 18- CHARTES KATEDRALI AYLAR VITRAYLARI I...24

RESIM 19- CHARTES KATEDRALI AYLAR VITRAYLARI II...25

RESİM 20- “VİRGİN AND CHİLD WİTH DONOR“ 30X21CM. PARŞOMEN, AMESBURY PSALTER,1240-50,OXFORT SOUL COLLGE...27

RESİM 21- ANBROGİO LORENZETTİ “ALEGORY OF THE GOOD GOVERMENT” 1338-40, FRESK, ...32

RESİM 22- GİOTTO ‘ THE MİRACLE OF THE SPRİNG ‘ 1297- 1300, FRESK, ASİSİ, İTALYA...35

RESİM 23- MATTEO GİOVANNETTİ, AVİGNON SARAYI FRESKLERİNDEN “ AV SAHNESİ”...35

RESİM 24- MİNDENLİ BERTRAM “BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN YARATILIŞI” 1383 GRABOW ALTARPİCE...36

RESİM 25- KATLANABİLİR CEP TAKVİMİ, 7.5X6.5CM, 1400...43

RESİM 26- LİMBOURG KARDEŞLER, “OCAK” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...47

(10)

RESİM 27- LİMBOURG KARDEŞLER “ŞUBAT” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...48

RESİM 28- ORTAÇAĞ KUZEY AVRUPA PARÇALI TARLA SİSTEMİ...51

RESİM 29- LİMBOURG KARDEŞLER, “MART” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...51

RESİM 30- LİMBOURG KARDEŞLER, “NİSAN” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...53

RESİM 31- LİMBOURG KARDEŞLER, “MAYIS”141418CHANTİLY,PARİS...53

RESİM 32- LİMBOURG KARDEŞLER, “HAZİRAN” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...55

RESİM 33- LİMBOURG KARDEŞLER, “TEMMUZ” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...55

RESIM 34- LIMBOURG KARDEŞLER, “AĞUSTOS ” 1414-18 CHANTILY,PARIS...57

RESİM 35- JAN COLOMBE, “EYLÜL” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...57

RESİM 36- LİMBOURG KARDEŞLER, “EKİM” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...59

RESİM 37- JAN COLOMBE “KASIM” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...59

RESİM 38- JAN COLOMBE “ARALIK ” 1414-18 CHANTİLY,PARİS...62

RESİM 39- SİMON BENİNG “BOOK OF HOURS GRİMANİ BREVİARY” 1490-1510 NAZIONALE...63

RESİM 40- PİETRO CRESCENZİ “ BOOK OF RURAL BENEFİTS” 1304-9...64

RESIM 41- BOTICELLI “LA PRIMAVERA” 1478, TEMPERA, 203X314CM. UFFIZI MÜZESI,...72

RESİM 42- BOTİCELLİ " FALL ” (ALLEGORY AGAİNTS THE ABUSE OF WİNE) 192X105CM. PANEL...74

RESİM 43- SCHİFANOİA SARAYI “ AYLAR SALONU” , TEMPERA,1467-70, FERRARA,İTALYA...78

RESİM 44- SCHİFANOİA SARAYI ,AYLAR SALONU FRESKLERİNDEN “ MART” AYI, ORTA BÖLÜM, ...81

RESİM 45- SCHİFANOİA SARAYI “MART” AYI FRESKİ...82

RESİM 46- SCHİFANOİA SARAYI “NİSAN” AYI FRESKİ...82

RESİM 47- SCHİFANOİA SARAYI , AYLAR SALONU “ NİSAN” AYI, ORTA BÖLÜM, DETAYLAR...83

RESİM 48- SCHİFANOİA SARAYI, AYLAR SALONU “MAYI”S AYI, ORTA BÖLÜM, DETAY ...84

RESİM 49- SCHİFANOİA SARAYI, AYLAR SALONU, “AĞUSTOS” AYI, ORTA BÖLÜM, DETAY...85

RESİM 50- SCHİFANOİA SARAYI, AYLAR SALONU AĞUSTOS AYI...86

RESİM 51- SCHİFANOİA SARAYI, AYLAR SALONU EYLÜL AYI...86

RESİM 52- SCHİFANOİA SARAYI , AYLAR SALONU “EYLÜL “AYI-DETAY...87

(11)

RESİM 53- BREUGEL, “THE HUNTERS İN THE SNOW”, 1565,PANEL YAĞLIBOYA, 117X162CM...97 RESİM 54- BREUGEL “ THE GLOOMY DAY” 1565,PANEL YAĞLIBOYA, 117X162CM.97 RESİM 55- BREUGEL “ HAYMAKİNG “1565,PANEL YAĞLIBOYA,117X161CM.

LOBKOWICZ PALACE, PRAG...100 RESİM 56- BREUGEL, “ WEAT HARVEST “1565, PANEL YAĞLIBOYA,119X162CM.

METROPALİTAN,NY...101 RESİM 57- BREUGEL “ THE RETURN OF THE HERD “1565, PANEL

YAĞLIBOYA1117X119CM...102 RESİM 58- FERANCESCO BASSANO 1577-78, TUAL ÜZ. YĞL.BOYA,115 X 184 CM.

HERMITAGE,...104 RESIM 59- JACOP GRIMEL “SEASONS”, PANEL ÜZ.YĞL.BOYA, 36,5 X 59,5 CM.

(16.YY.2.YARISI)...104 RESİM 60- NİCOLAS POUSSİN “THE FOUR SEASONS” 1660-1664, TUAL

ÜZ.YĞL.BOYA,...106 RESİM 61- E. DELACROİX “THE FOUR SEASONS” 1856-63 TUAL

ÜZ.YĞL.BOYA,196X165CM...107 RESİM 62- BARTELEMEO MANFREDİ “ALLEGORY OF THE FOUR

SEASONS”1610,TUAL ÜZ.YĞL.BOYA...110 RESİM 63- GUİDO RENİ “FOUR SEASONS” 1818-20,TUAL ÜZ.YĞL.BOYA,170X221CM.

...110 RESİM 64- PİERRE GOBERT “FEMALE PERSONİFİCATİONS OF THE FOUR SEASONS”

1690, TUAL...111 RESİM 65- ROSALBA CARRİERİ “FOUR SEASONS” 1730,GRİ KAĞIT

ÜZ.PASTEL, 91X74 CM...111

RESİM 66- BOUCHER “FOUR SEASONS” 1755 TUAL ÜZ.YĞL.BOYA. 57.2X72CM. THE FRİCK KOLLEKSİYON NY...112

RESİM 67- SİR EDWARD JOHN POYNTER “HORAE SERENAE” 1894,TUAL ÜZ.YLĞ.BOYA,113 RESİM 68- WALTER CRANE “THE MASQUE OF THE FOUR SEASONS”,1903-

9,TUAL ÜZ.YĞL.BOYA ...114

RESİM 69- HANS MAKART “THE FİVE SENCE” 1872-79, TUAL ÜZ.YĞL.BOYA,

70X314CM.BELVEREDE...114 RESİM 70- ALFONSO MUCHA,” THE FOUR SEASONS”,1896 ...116 RESİM 71- CEZANNE, FOUR SEASONS...116 RESİM 72- HANS THOMA ' FESTİVAL TAKVİM RESİMLERİ ' 1839-

1924,ALMANYA ...118

(12)

RESİM 73- JASPER JOHNNS ' THE SEASONS ' 1987,GAVÜR, 66X48CM.,NY119

RESİM 74- PİRELLİ TAKVİM FOTOĞRAFI...120

RESİM 75- RAY M. HERSBERG “ PEARL: TRANSFORMATİON SERİES” TUAL ÜZ.YĞL.BOYA...122

RESIM 76- ANDRIENNE STEIN ‘ TUAL ÜZ. YĞL.BOYA ...124

RESİM 77- ERATO TSOULAVA, FOUR SEASONS 2005...125

RESIM 78- ÖZLEM ÜNER, “UZAK” 110X130CM. TÜYB. 2006...133

RESIM 79- ÖZLEM ÜNER, “GENÇ KIZ”, 60X40CM,TÜYB, 2006 ...134

RESİM 80- ÖZLEM ÜNER “İLKBAHAR”, 110X130CM. TÜYB, 2010...137

RESIM 81- ÖZLEM ÜNER “YAZ” 110X130CM. TÜYB. 2010...137

RESIM 82- ÖZLEM ÜNER, “ SONBAHAR” , 110X130CM. TÜYB, 2010...138

RESIM 83- ÖZLEM ÜNER, “KIŞ” 110X130CM. TÜYB, 201 ...139

(13)

GİRİŞ

Avrupa sanatında mevsimler temasının kökenleri Sümerlere kadar uzanan takvim olgusuna dayanır. Öncelikle insanların dua edecekleri zamanları ve tarım işlerini düzenlemek için, güneşin ve yıldızların hareketlerine göre oluşturulan ilk güneş takvimleri Eski Mısır’da gerçekleştirilmiştir.

Antik çağ’lar boyunca çeşitli sembollerle sanat eserlerine yansıtılan güneş ve yıldızların hareketleri, Antik Yunan - Roma dönemlerinde Tanrı veya Tanrıça figürü biçiminde kişileştirilerek sembolize edilen mevsimler temasına dönüşür. Ortaçağ boyunca din kültürünün yaygınlaşmasıyla yok olan allegorik mevsimler teması, 15.yüzyılda dua kitaplarının takvim bölümünde yer alan “aylara ait resimler” olarak geliştirilmiş ve bir geleneğe dönüşerek yüzyıllar boyunca sanatçılar tarafından ele alınmıştır. Bu yapıtlar batı sanatının doğayla ilişkisini belgelemesi ve manzara resminin gelişimini etkilemiş olması bakımından önemli bir yere sahiptir.

Bu çalışmada Antikçağ’dan Rönesans’a kadar olan sürede, toplumların doğa ile ilişkisini yansıtması bakımından özel bir yeri olan mevsimler temasının ve takvim resimlerinin ortaya çıkışı, gelişimi ve gelenek haline gelmesi, biçimsel özellikler çerçevesinde araştırılacaktır. Bunun için öncelikle dönemlerin yaygın olan felesefesi ve doğa yaklaşımları üzerinde durularak sanat eserleriyle bağları kurulacaktır. Bu bağlamda Ortaçağ ve Rönesans’a ait resimlerde ve sonraki yüzyıllarda ortaya çıkan Manyerizm, Barok, Rokoko gibi üsluplarda, mevsimler ve aylar temasını ele almış belli başlı ressamlar üzerinde durulacak, biçimsel özellikleri baz alınarak mevsimler ve aylar geleneğiyle olan bağları araştırılacak ve kronolojik bir gelişim süreci oluşturulacaktır.

18.yüzyıl sonrasına ait, konuyla ilgili belli başlı örneklerle mevsimler ve aylar geleneğinin sürekliliği ve çağımıza olan yansımaları araştırılarak günümüzden örneklerle noktalanacaktır. Çalışma süresince ulaşılabilen her türlü kitap, dergi, internet gibi kaynaklarla beraber, eserlerin orjinallerinin görülmesi için yapılan seyahatlerde elde edilen bilgiler görsellerle desteklenerek açık ve basit bir dille yorumlanarak aktarılacaktır.

(14)

2. BATI SANATINDA MEVSİMLER TEMASININ KÖKENİ

2.1. Antik Çağ’da Mitolojik Doğa

Uçsuz bucaksız doğanın ortasında yapayalnız olan ilkel insan, kavrayamadığı doğa olayları karşısında kendisini aciz ve güçsüz hissetmişti.

Tanrı inancının temelini oluşturan ilkel insanın doğa karşısındaki korkusu, onun doğaya tapınmasına ve tanrıları yaratmasına neden olmuştu.1 Doğa tanrılarını yaratmasının diğer bir nedeni yaşamlarını sürdürmek için bir zorunluluk olan tarımdı. Toprağı ekip biçmek, topraktan ürün almak, bitkiler yetiştirmek gibi etkinlikler yerle göğün arasındaki bağın fark edilmesine sebep olmuştu. Gökte bir yıldızın hareketi, yıldızın doğması ve batmasıyla, bir bitkinin yeşermesi, büyümesi ve kuruması arasındaki ilişki, yaşamlarının göğe bağlı olduğu inancını geliştirmiş ve yıldızlara tapmışlardı.

Beş bin yıl önce Mısır medeniyetinde tanrı olarak görülen ve tapınılan gökteki yıldızlar Eski Yunan’da insan biçimine bürünmüş, kişileştirilmiş tanrılara dönüşür. Gök gürültüsü, depremler, rüzgar, mevsimler vb. gibi doğa olayları tanrılarla bağdaştırılır. Örneğin; denizlerin tanrısı Poseidon aynı zamanda toprağın da sahibiydi. Elindeki üç çatallı zıpkınıyla hem dalgaları kabartır hem de toprağı sarsardı. Bereket ve başak tanrıçası Demeter öfkelendiğinde toprağın bereketini keserdi. Bunlar gibi yüzlerce öyküye sahip olan mitoloji ilkel insanın doğayı ve doğa olaylarını anlatma biçimiydi.2

Temelinde mitolojiye dayanan Antikçağ felsefesi doğayı ele alır. Bu felsefesinin ilk temaları İ.Ö. X. yüzyılda yaşadığı sanılan, ilk filozof sayılan, ozan Homeros'un mısralarında ortaya çıkmıştır. O’nun yarattığı çok tanrılı evren kurgusu ile Yunan kültürü şekil almıştır. Tanrı ve tanrıçaların öykülerinden oluşan mitoloji doğa ile ilintili olup, hiç bir şekilde din ile doğrudan ilgisi yoktur.

Bu öyküler yeryüzünde var olan her şeyin nasıl oluştuğunu ve birbiriyle ilişkilerini

1Zubritski,Mitropolski,Kerov, İlkel,Köleci,Feodal Toplum,ç:Sevim Belli,s.47 2Edith Hamilton, Mitologya, ç:Ülkü Tamer,s.8,15,34

(15)

anlatır. Bütün bunlar insan figürü olarak kurgulanmış ve kişileştirilmiştir. Bu insan merkezli yaklaşım ile insanın varlık olarak yeryüzünde ilk kez önem kazandığı ve her şeyin üstünde tutulduğu bir dünya yaratılmıştır. 3

İnsanın yüceleştirilmesi Eski Yunan’ı diğer ilkçağ toplumlarından ayıran bir özelliktir. İlk kez İnsanın değerinin ortaya konması ile Batı kültürünü oluşturan temel kavramlardan Hümanizm ve bireysellik düşüncelerinin tohumları da atılmış olur. Homeros’un eserlerinde ortaya çıkan İnsan biçimli, güçlü ve ölümsüz Tanrı tasvirleri, insanın doğa güçleri karşısında yüceleştirilmesi bu felsefenin en güzel örneklerini sunmaktadır. Tanrıları insan biçiminde hayal edip, insani özelliklerle sunmak, insanı ve insan aklını yücelterek doğanın ve evrenin en üstün varlığı konumuna yerleştirmek, insanın kendi varlığına dair çok önemli bir bilinç seviyesi yaratarak Batı kültürünün akılcı yapısına kaynak olmuştur.

2.2. Dionysos ve Demether

Bir çok kültürü etkilemiş olan Antik Yunan mitolojisinde yaşlı tanrılar olarak bilinen Titanların oğulları olan Tanrıların sayısı oldukça fazladır. Bu Tanrılardan yaygın olarak bilinen şarap tanrısı Dionysos ve Başak tanrıçası Demeter doğa ve özellikle mevsimlerle ilişkili olan tanrılardır.

Buğday ve üzüm insanoğlunun ilk tarım ürünüdür. Dionysos ve Demether bu iki mucizevi bitkinin tanrı ve tanrıçasıdırlar. İnsanoğlu üzümden önce buğdayı yetiştirmiştir. Demether neolitik çağdan beri süregelen, doğurganlık, bereket ve doğa tanrıçalarının bir uzantısıdır. Ekinleri ve buğdayı simgeleyen tanrıçanın hikayesi mevsimleri sembolize eden efsanedir. Yunan dünyasında Onun adına kutlanan bir çok bayramlar ve geçit töreni vardır.Sözgelimi her yıl hasat zamanı Demeter’e adanan hasat töreni, yeni buğdaydan yapılan ilk ekmeğin yenilmesiyle

3Ag.k .6,8

(16)

kutlanmaktaydı. İlk ekmek kadar ilk şarabın içilmesi de kutsaldı. Üzümler suları sıkılmaya başladığı hasat zamanı Dionysos bayramı kutlanırdı.5 Dionysos ve Demether hikayelerinde hem sevinci hem kederi taşıdığı için benzer yönlere sahiptirler.

2.2.1. Demeter

Yunan mitolojisinde Demeter güzel saçlı kraliçe ya da güzel örgülü Demeter diye anılır.6 Oturmuş veya ayakta tasvir edilen heykellerinde bir elinde buğday başağı, diğer elinde meşale veya asası ile güzel bir kadın olarak tasvir edilir.7 Hesiodos’a göre Kronos ile Rheia’dan olan Demether ‘in Persephone adlı bir kızı vardır. Persephone çiçek toplarken yeraltı tanrısı Hades tarafından kaçırılınca Demeter’in yüreğine acı saplanmıştır. O yıl toprak bereketsiz geçer, ürün yetişmez.

Demeter kızının bulunamayışı ile acısı öfkeye dönüşür ve kızını görünceye kadar toprağın bütün bereketini keser. O zamana dek görülmemiş kıtlık baş gösterir. Zeus tüm isanların kıtlıktan göreceği zarar nedeniyle duruma müdahale eder ve Persephone’nin gün ışığına çıkmasını sağlar. Ancak Persephone yılın üçte biri olan kış ayını yeraltında Hades ile geçirecektir. Bahar gelince de yeryüzüne çıkacaktır.

Onun yeryüzüne çıkışı ile toprak yeşerir, ağaçlar çiçek açar. Demeter kızının yalnızca baharda yeryüzüne çıkmasına razı olur ve kıtlığa son vererek yeryüzünü bolluk ve berekete boğar.8

Demeter’in efsanesi açıkca mevsimlerle ilgilidir. Efsanede Demeter ve kızı Persephone birlikte anılır, bunlara iki Tanrıça denir. Persephone, genç kız anlamına gelen Kore adıyla da tanınır.9 Kore’nin her yeryüzüne çıkışı Demether’in

4Ayşen Sina,”Eleuses’de Demeter Kültü ve Kadın Ritüelleri”, s.38,39

5Cennet Pişkin,”Antikçağ’da Karia Bölgesinde Dionysos Kültü ve Şarap Üretimi”, s.32 6Bkz.(4) Sina.38, (Homeros. Odysseia, V.125; İlyada, XIV.326)

7Bedrettin Cömert, “Mitoloji ve İkonoğrafi” , s.40 8Bkz.(2) Hamilton,34,35,37

9Bkz.(7) Cömert,39

(17)

mutluluğu ve canlılığını yansıtan baharı temsil eder. Yeraltında geçirdiği süre ise Demeter’in küskünlüğünün ifadesi kıştır. Demeter’in kızı Persephone’den her ayrılığı ve her kavuşumu mevsimlerin döngüsü oluşturur.

Resim 1 - Demeter, Pompei Kabartması

2.2.2. Dionysos ( Bacchus )

Dionysos, çok bilinen diğer adıyla Bakkhos(Baküs) Zeus'ün Semele'den doğma oğludur. Semele, kendisine aşık Zeus'un yakıcı ışığına dayanamayıp ölmüş, Zeus’da çocuğunu bacağında saklayıp büyütmüş, sonra da kıskanç karısı Hera'nın kötülüklerinden korumak için onu keçi kılığına sokmuştur, Su perileri arasında büyüyen küçük keçi Dionysos, üzümden şarap yapmasını at kulaklı ve at kuyruklu Silenos'tan öğrenmiş ve gittiği heryere asmayı götürdüğü için şarap Tanrısı olarak Kabul edilmişitr. 10

Dionysos da Demeter gibi aslında acı çeken bir ölümsüzdür, ancak onun acısı kendinden kaynaklanmaktaydı. Asma, meyva veren diğer ağaçlardan çok farklıdır;

hepsinden daha çok budanır, kışın yapraksız, çıplak ve eğri büğrüdür. Kışın gelişiyle Dionysos da Persephone gibi ölür. Ama onunki çok daha korkunç bir

10 A.g.k., 42

(18)

ölümdür. Bazı öykülere göre Hera'nın, bazı öykülere göre de Titanların buyruğuyla paramparça edilir, aylar geçer yeniden canlanır ve yeniden ölür.11 Bu bağlamda mevsimlerle ilişkili olan Dionysos her bakımdan doğaya yöneliktir. Onunla ilgili öyküler bütünüyle doğa içinde geçer. Doğa’nın döngüsünü ve ölümün son olmadığını ima eder. Ona inananlar ölümün ötesinde bir hayatın olduğuna inanırlar.12 Dionysos’un simgelediği aslında doğanın kendisi değil, insanla doğa arasındaki ilişkidir. “İnsan; yaratacılığının kökeninde bulunan gücü, şarabı elde ettikten sonra kazanmıştır.” 13 Asma kütüğünün yeryüzüne yayılmasıyla buğdaydan sonra gelen uygarlık aşaması gerçekleştirilmiştir. Dionysos sanat yapıtlarında sıkça ele alınmış bir tema olmakla beraber oldukça farklı biçimlerde sunulmuştur. Kimi zaman elinde kanthros14, başında asma veya sarmaşık dalları ve ona eşlik eden tanrılarla birlikte betimlenmiş, kimi zaman ise asmaların altında dinlenirken ya da keçisiyle birlikte gösterilmiştir.

2.2.3. Triumph of Dionysos and the Seasons Sarcophagus

Metropolitan Müzesinde bulunan The Triumph of Dionysos and the Seasons olarak bilinen Roma lahdi Dionysos’un mevsimler temasını betimleyen en eski ve bilinen örneklerden biridir.15 (R.2)

Roma Sanatı, kökeni Etrüks ve Hellenistik sanata dayanır. Mezar mimarisine büyük önem vermiş olan Roma Sanatında, mezar odaları kabartmalar ve fresklerle süslenmiştir. Yunan Sanatının bir devamı olarak görülmekle beraber, şehircilik, mimarlık, kabartma ve plastik sanatların portre alanında orjinal eserler ortaya koymuşlardır. Heykel alanında Yunan’lılar kadar özgün olamayıp onların kopyalarını çogaltmakla yetinmişlerdir.

11Bkz.(2), Hamilton,44 12A.g.k., 44

13http://turkinst.org/tr/dosyalar/mitoloji/dionysos.htm 14Şarabın içildiği bir kap formu.

15hwww.metmuseum.org/toah/works-of-art/55.11.5

(19)

Resim 2- “Triumph of Dionysos and the Seasons Sarcophagus”, ca.260-270, Metropolitan Müzesi

Yunan sanatının idealizminin realizme dönüştüğü Roma sanatı Triumph of Dionysos lahtinde görüldüğü gibi hareketli ve kıvrımlı formlara sahiptir. Son derece yoğun ve içiçe düzenlenmiş figürlerden oluşan rölyefde , merkezde bir aslan üzerinde oturan Dionysos ile dört mevsim olarak betimlenmiş dört figür görmekteyiz. Aslanın üzerindeki Dionysos solda elindeki filizlenmiş yapraklar bulunan ilkbahar figürü ile sağda yaz figürü arasında yer almaktadır. En soldaki Kış figürü elinde şarap tutmaktadır. Genellikle kadın figürü olarak betimlenen mevsimler burada genç erkekler olarak tasvir edilmiş. Merkezde yer alan beş figürün etrafında başka figürler ve kült objeler yerleştirilmiştir. Laht’in yuvarlatılmış uçlarında, benzer şekilde daha küçük olanlarla iç içe geçmiş iki gurup büyük figür yer almaktadır. Sol uçta, Toprak Ana yere eğilmiş olarak resmedilmiştir; ona, bir satir ve meyve taşıyan bir genç eşlik etmektedir. Sağ uçta, muhtemelen nehir tanrısı kişiliğiyle tanımlanması gereken, iki kanatlı, gence yaslanmış sakallı bir erkek figürü vardır.

Lahit kaba ve hoş görünmeyen arka tarafının tersine, ön ve yan yüzeyleri yüksek kabartmalar ve ışık gölge alanları ile dekore edilmiştir.16

16www.metmuseum.org/toah/works-of-art/55.11.5

(20)

Dionysos’un mevsimsel yönünü gösteren bu Roma lahti muhtemelen Roma’nın aristokrat ailelerinden birisi için yapılmıştır. Dionysos’un ilkbaharda ölüler diyarından çıkışının kutlanması Atina’lıların takvimlerinde önemli bir etkinlik olarak yer almaktadır. Bir yıllık süreçte Dionysos’un, doğup büyüyerek olgunluğa erişmesi ve yetişkinliğe geçişi, genç adamın hayatının İlkbaharından yazına geçerek evlenme yaşına gelmesini yani hayatını doyasıya yaşamasını anlatır. Sonuçta, kıştan sonra ruhun ölümsüzlüğüyle yeniden doğuş gerçekleşecektir. 17

2.2.4. The Baccus Train

Louvre Müzesinde bulunan “mevsimler” temasını içeren bir diğer antik eser

“Baccus Train” adlı mermer kabartmadır.(R.3) Donysos’u Horai’ ye öncülük ederken göstermektedir. Horai mevsimlere kişilik vermiştir ama adları “Saatler”

anlamına gelmektedir . Bunun nedeni, onlara gece gökyüzünde saatten saate değişen ve mevsimden mevsime daha geniş bir döngüde değişen takımyıldızları kontrol etme görevinin verilmiş olmasıdır. Geç Antik Çağda Nonnus, Dionysian Story adlı romanında Zeus Dionysos’a bir mesaj göndererek ona Horai’nin cennetin kapılarını açtırarak ona orada yerini almasına olanak sağlayacak büyük şeyler elde etmesini söyler. Üç Horai, İlkbahar, Yaz ve Sonbahara atfen, Tomurcuk Getiren, Yükselten ve Besin Getiren anlamlarına gelen, Thallo, Auxo ve Carpo olarak adlandırılabilir. Nonnus, dört Horae’den bahseder: Eiar, Theros, Chemion ve Phthinoporon; bu sözcükler Yunanca’da ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış anlamına gelir.18

ml ml 17 Hwww.arcadian-dreamtime.co.uk/bacchusH car.ht 18 Hwww.arcadian-dreamtime.co.uk/bacchusH car.ht

(21)

Resim 3 - “Bearded Dionysos Leading the Hora”, Roma 1.yüzyıl

(22)

3. BATI SANATINDA MEVSİMLER TEMASININ İLK ÖRNEKLERi

3.1. 12 ve 13.Yüzyıllarda Ortaçağ Felsefesi ve Doğaya bakış

İ.S. 5. yüzyıldan 13. yüzyılda Rönesans’ın başlangıcına kadar olan süreyi ifade eden Ortaçağ, dünya tarihinde siyasal, ekonomik, kültürel ve sanatsal alanda büyük değişimlerin yaşandığı uzun bir dönemdir. Antik dünyanın akılcı ve bilimsel dünya görüşünün son bulmasının ardından, çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere geçiş ile batının insan merkezli düşünce yapısı, din merkezli bir yapıya dönüşmüştür.

Bu dönemde Hristiyanlığın bütün Avrupa’ya yayılması ve devlet dini olmasıyla Tanrı fikrine hizmet eden kurumsal bir yapılanma ortaya çıkmıştır. Ortaçağ boyunca Avrupa’da hakim olacak olan bu kurumlar başta kilise olmak üzere tarikatlar ve manastırlardır.19 Hristiyanlığın yayılmaya başladığı ilk dönemlerden beri (4.yy) kurulmuş olan manastırlar keşişler tarafından din, felsefe, ibadetler ve yaşam biçimlerinin geliştirildiği ilk dini eğitim kurumlarıdır ve 15. yüzyıla kadar değişim ve gelişim göstererek varlıklarını etkin biçimde sürdürmüşlerdir. 20 Ortaçağ kültürünün oluşmasında önemli bir yere sahip olan manastırlar, kiliseler ve tarikatların temel amacı Hristiyanlık öğretisini yaymaktı. Bu amaca yönelik olarak dönemin sanat ve bilimsel eserleri de bu kurumlarda üretilmekteydi. Hristiyanlığın yayılmasında etkili olmuş ilk manastırlarda rahipler, aslında birer zanaatkar, teknisyen, ressam, heykeltraş, mimar, filozof idiler . Özellikle kentlerdeki büyük manastırlarda el yazması, kitap bezemeleri ve ikonaların yapıldığı atölyeler

ulunmaktaydı.21

b

19Engin Akyürek,” Ortaçağ’dan Yeniçağ’a Felsefe ve Sanat", s.73

20Sema Doğan, ”Ortaçağ Manastır Sistemi,Doğu veBatı Manastırları”, s.76 21A.g.k., 78-84

(23)

11-12. yüzyılda Ortaçağ felsefesi denildiğinde akla gelen Skolastik felsefe de bu manastırlarda biçimlenmiş ve bu yüzyıllara karakterini veren, egemen bir düşünce biçimidir. Genel olarak Hıristiyan inancının sistematikleştirilmesi fikrinden doğmuş olduğu kabul edilir. Skolastik; okul anlamındaki latince “scola”

sözcüğünden türemiş, okulda öğretilen felsefe anlamına gelir. Ortaçağda manastırlarda sürdürülen eğitimin daha sonra üniversitelerle devam etmesi bu sözcüğün kullanılmasına neden olmuştur.22

Skolastik felsefe bütünüyle dinsel nitelikte bir felsefedir ve Hıristiyan inancına dayalıdır. Bu nedenle doğmatik fikirleri benimsemiş ve hiçbir yeni bilgi üretmemiştir.

Ortaçağ felsefesi aslında kültürel miras olarak İlkçağ felsefesine dayanmaktadır.

Ancak Antik Çağ felsefesinin insan merkezli düşünce biçimi, Ortaçağ’da din-tanrı merkezli bir yapıya dönüşmüş, tümüyle teolojik bir anlayışa yönelmiş ve doğayı Tanrı tarafından bir amaca göre yaratılmış ve düzenlenmiş statik bir sistem olarak görmüştür.23 Skolastik düşünceye göre bilgi doğadan edinilen deneyimsel bilgi değildi, akıl ile çıkarsanan bir bilgiydi. Bu anlamda skolastik düşünce akılcıdır. Fakat bu akıl bilimsel akıl değildi, o güne kadar var olan bilgileri toplayıp düzene koyma ve sistemleştirme aklı idi. Bu bakışa göre;

“ Bir konuyu incelemek demek, Aristotales’in o konuda ne yazdığını okumak demektir. Daha derin bir inceleme ise, Thomas Aquinas’nın aristotales üzerine yazdıklarını okumaktır. Bilimsel bir incelemeyse, ikisinin yazılarını tekrarlayan bir üçüncü kitabı okumaktır. Hiçbir kişisel görüş, tartışma, kuşku ve kurcalamaya yer yoktur. Kutsal kitaplar ve dini otoritelerde her sorunun yanıtı bulunabilir. İnsan yalnızca bunları öğrenmek ve inanmakla yetinmelidir. Böyle olunca da “geçerli ve mutlak tek bir doğru” vardır ve insan aklı bu tek doğruyu kavrayabilir.” 24

Skolastik düşüncenin bu bakışıyla ortaçağ insanının doğaya yaklaşımını tahmin etmek zor olmaz. Ortaçağ insanı tüm yaşamı toprağa bağlı olmasına rağmen doğa ile düşünsel bir bağ kurmuyor. Onun için doğa araştırıp, incelenecek

22Bkz.(19), Akyürek, 29 23A.g.k., 35-36

24 A.g.k., 38-39/d.21,Hancerlioğlu,109

(24)

bir değer değildir, hatta doğa bilimlerine karşı düşmanlık içeren düşüncelere bile sahiptir. Hristiyanlıkta doğanın içinde kötü ruhlar barındığı gibi batıl inançlar dahi yer almaktaydı. Kutsal Kitap’a dayanan ortaçağ düşüncesine göre yeryüzünde yaşayan yüce ruhların yeri gökyüzüydü ve gökyüzüne doğru hareket ederek oraya ulaşmaya çalışmalıydı. Tüm Avrupa kıtasına hakim olan bu dinsel düşünce biçimi, dönemin kültür ve sanat anlayışını bütünüyle yönlendirmiş ve şekillendirmiştir.

Felsefe ve sanatın içiçe olduğu bu dönemde filozofların ve sanatçıların kilise ve tarikatlarda bir arada yetiştirilmesi bu yönlendirmenin temel sebebidir. 12. yüzyılda, manastırlarda biçimlenen skolastik felsefe anlayışı ile batı kiliseleri ve tarikatlar bilim, sanat ve felsefenin merkezi durumundadır. Bu kurumlarda temel prensip hıristiyan düşüncesi çerçevesinde filozof ve sanatçı yetiştirmekti. Önemli sanatsal projeler buralarda geliştirilirdi ve herkes birlikte çalışırdı. Ressam, mimar, teknisyen, camcı, marangoz vs. herkes birlikte ve eşit konumda çalışırdı. Bireyler söz konusu değildi, her şey tanrı için gerçekleştirilirdi. 25

“Ortaçağ minyatürlerinin büyük bir kısmını yapanlar, manastırlardaki rahip-sanatçılardı. Sanatsal projeler genellikle ya Kilise, ya da tarikatlar tarafından yaptırılır, bu kurumların yetkilileri de sanat yapıtının tasarımını hazırlar veya onaylar, sanatçılara gerekli direktifleri verir, yapım sırasında sanatçıları denetlerdi. Skolastik düşünce, toplumun sanat yapıtından beklentilerini de etkilemiştir. Bir Gotik katedrale giren Ortaçağ insanı, bildiği dinsel öyküleri, imgelerde, kendisinin kavrayabileceği açık- seçiklikte görmeyi, okuyabilmeyi isterdi. Bu bağlamda, Ortaçağda sanatçının ürettiği işlerin kabul görmesinin ön koşulu, sanatçının toplumun bu beklentilerini karşılaması ve toplumun değerleriyle uyum içinde olmasıdır.” 26

Skolastik felsefenin öğretileriyle tarikatlarda yetişen rahip sanatçıların yeni tasarımları Tanrı’ya hürmet olarak yapılan dinsel çalışmalardı. Bu dinsel yaklaşım 12.yüzyıla kadar Avrupa’da hakim olan Roman sanatının değişmesine ve yeni bir üslubun doğmasına neden olmuştur. Bu yeni üslup Avrupa’da muhteşem eserler yaratmış olan Gotik sanattır. Bu dönemde tarikatlar tarafından yaptırılan katedraller sayesinde Gotik sanat ilk örneklerini mimarlık alanında vermiştir. Bu yeni katedraller ile Gotik öncesi Roman sanatının kütlesel, güçlü ve sağlamlık imajı

25 Bkz.(20), Doğan, 84

26Bkz.(19), Akyürek, 48-50

(25)

veren görüntüsü değişerek, Gotik mimarinin biçimsel özelliği olan, göğe doğru uzayan, dikey, ince uzun formlar, zarafet ve ince işçiliğe dönüşmüştür. 27

3.2. Gotik Mimaride Mevsimler ve Ayların Görevleri (Labours of the Months)

Manastır ve kiliseler tarafından Hıristiyanlığın yaygınlaştırılması için yapılan girişimlerden en önemlisi muhteşem dini yapılar inşa ettirmek olmuştur. Gotik öncesi Roman mimarinin maddeselliği ve yatay hareketi, ağırbaşlı ve sıkıcı havası, Gotik mimaride yeni teknik ve biçimlerle, göğe doğru yükselen, ince, uzun formlara dönüşerek etkileyici bir estetik haz yaratılmıştır. Bu yeni yapılardaki teknik özelliklerden en dikkat çeken öge payandalarla desteklenmiş kaburgalı, sivri çapraz tonozdu. Daha ince ve zarif görünüm sağlayan sivri tonozlar, yüksek sivri kemerler aynı zamanda yapının ağırlığının duvarlara yüklenmesini engelleyerek ağırlık hissini hafifletiyor, böylece yapı daha ruhani bir atmosfer kazanıyordu. Payandalar arasındaki boşluklara pencereler açılması ve renkli camlarla süslenen bu pencerelerden içeriye süzülen ışık bu ağırlığı hafifleten diğer bir unsurdu. 28 Bu amaçla pencerelerde kullanılan vitray çalışmaları Gotik sanatın en önemli karakteristik özelliği olarak görülmektedir. Nitekim Gotik mimarisi ve vitrayları Gotik resimden daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bütünüyle dinsel öğreti amacıyla yapılan Gotik resim örneklerine kıyasla dekoratif amaçla yapılan vitraylarda, dini temalar ağırlıklı olmakla beraber pagan kültüründen miras kalmış olan burç simgeleri ve ayların görevleri gibi sonraki yüzyıllarda Batı resmi için bir gelenek haline gelecek olan günlük yaşamı anlatan temalara da rastlanır.

Ayrıca Gotik yapıların dış cepheleri de dinsel içerikli helkelcikler ve kabartmalarla işlenerek hıristiyanlığa hizmet edilmektedir. Bu kabarmalar arasında vitraylardaki gibi pağan sembollere rastlanmaktadır.

27Germain Bazain, Sanat Tarihi, ç:Üzra Nural-Selhattin Hilav, s.170-171 28A.g.k.,192-194

(26)

3.2.1. Autun Katedrali Kabartmalarında Ayların Görevleri ve Burç Sembolleri

Autun Katedrali, 1120-1146 yıllarında Fransa’nın Autun kantinde inşa edilmiş Romanesk üsluptan Gotik üsluba geçiş tarzını yansıtan Katolik bir kilisedir. Dış cephesi Romanesk heykelcikler ve kabartmalarla doludur. Bu kabartmalarda eski çağlardan beri süre gelen burç sembolleri ve ayların görevlerini temsil eden figüratif tasvirler yer alır.29

Ocak- Şölen, Masada oturan bir adam, iki kupa veya bir boynuzdan içki içer.

ya da hem ileriye hem geriye bakan

iki yüzlü bir adam yeni yıla ve geçmiş yıla işaret eder.

Kova Burcu- Su taşıyıcı

Bir, iki kaptan su döken bir adam figürü

Resim 4 - “Autunn Katedrali Rölyefi, Ocak ayı”

29 Hhttp://www.sacred-destinations.com/france/autun-cathedral

(27)

Şubat- Ateşin başında ısınmak

Genellikle sandalyede oturan, ocağa doğru elini ya da ayağını uzatarak

ısınmaya çalışan bir figür.

Balık Burcu- Karşıt yönlü çift balık

Resim 5 - “Autunn Katedrali Rölyefi, Şubat ayı”

Mart- Budama ve toprak belleme Budama yapan ya da toprağı çapalayan figürlerle temsil edilir.

Koç Burcu- Kıvrık Boynuzlu Koç

Resim 6- “Autunn Katedrali Rölyefi, Mart ayı”

(28)

Nisan- Baharın Kutlanması

Genellikle Tahtta oturan kral, elinde çiçek, mısır başakları taşıyan figürlerle temsil ediler. Kimi zaman da mart ayındaki budama devam eder.

Boğa Burcu- Boğa figürü

Resim 7- “Autunn Katedrali Rölyefi, Nisan ayı”

Mayıs- Arazi Etkinlikleri, Avlanma.

Genellikle Av partileri, ormanda dolaşan at sırtında figürler, hayvan otlatma vb. biçimde betimlenir.

İkizler Burcu- Çeşitli pozlarda ikizler figürleri

Resim 8- “Autunn Katedrali Rölyefi, Mayıs ayı”

(29)

Haziran- Ot Biçme

Saman toplama, çim biçme, koyun kırpma gibi sahneler

Yengeç Burcu- Yengeç veya istakoz veya mitolojik bir canavar,

bazen de kıvrık kuyruklu akrep olarak betimlenir.

Resim 9- “Autunn Katedrali Rölyefi, Haziran ayı”

Temmuz- Buğday Hasatı

Başakların orakla biçilmesi, orakların bilenmesi sahnesi.

Aslan Burcu- Hiddetli Aslan figürü

Resim 10- “Autunn Katedrali Rölyefi “ Temmuz ayı

(30)

Ağustos- Buğday Dövmek

Sıcaktan soyunmuş, yorulmuş köylüler, agaçtan meyve toplayan figürler.

Başak Burcu-Bakire genç kız figürü

Resim 11- “Autunn Katedrali Rölyefi, Ağustos ayı”

Eylül- Üzüm Hasadı

Köylülerin üzüm toplama ve ezme sahnesi. Bazen ağaçtan meyve toplanması.

Terazi Burcu- Elinde terazi bulunan kadın figürü

Resim 12- “Autunn Katedrali Rölyefi, Eylül ayı”

(31)

Ekim- Şarap depolama ve tohum ekimi Çapa yapan, tohum eken,

şarapları fıçılara aktaran köylüler Akrep Burcu- Akrep, şişman gövdeli, yuvarlak bir kafada insana benzer bir yüzle akrep betimlemesi.

Resim 13- “Autunn Katedrali Rölyefi, Ekim ayı”

Kasım- Kış Hazırlığı

Genellikle domuzların ağaçlardan dökülen palamutlarla beslenmesi, odun toplanması sahnesi birlikte

yer alır.Yay Burcu- Ok ve Yayı olan sentor, yarı at yarı insan formundadır.

Resim 14- “Autunn Katedrali Rölyefi, Kasım ayı”

(32)

Aralık- Domuzu öldürmek

Genellikle domuzun öldürülmesi sahnesi ya da masa hazırlığı, ekmek pişirilmesi.

Oğlak Burcu-Deniz keçisi.

Bu hayvanın üst bölümü keçi alt bölümü balıktır.30

Resim 15- “Autunn Katedrali Rölyefi, Aralık ayı”

Erken Ortaçağ’a ait bir karolenj takvimi (R.16) ayların görevlerini gösteren resimleri ile geleneğin başlangıç sürecini işaret eden ilginç örneklerden biridir.

Detaysız, lekesel ve kaba dokunuşlarla elde edilmiş biçimler oldukça serbest çizilmiş görünmektedir. Bizans ve Roma etkilleri açıkça görülmektedir. Her ayı temsil eden figür, o ayı temsil eden eylemi göstermekte ve her figürün üzerinde temsil ettiği ayın adı latin harflerle kısaltılarak yazılmıştır. Resimde görüldüğü gibi ayların görevleri sonraki yüzyıllarda karşımıza çıkacağı gibi belirli eylemlerle ifade edilmektedir.

30 Hhttp://www.sacred-destinations.com/reference/zodiacs-and-labors-of-months.htm

(33)

Resim 16- Karolenj Takvimi “ Ayların görevleri” c.81831

31http://medieval.tumblr.com/post/11369301806/aubade-carolingian-labours-of-the-months-from

(34)

3.2.2. Chartres Katedrali Pencere Vitraylarında Ayların Görevleri:

Chartes Katedrali 11- 12. yüzyıllarda Romanesk üslup sona erip Gotik üslup gelişmeye başladığı süreçte inşa edilmiştir. Hıristiyanlığı temsil etmesi açısından inşası sırasında çok fazla önemsenen kilise Gotik mimari tarzının gelişimi yanında taş yontma ve vitray sanatında da önemli bir yere sahiptir. Paris yakınlarında bulunan Chartes Katedrali Fransadaki en büyük yeraltı türbesinin ve Roma dönemine ait bir tapınağın bulunduğu kutsal sayılan bir bölgede inşa edilmesi bakımından da önemi artmaktadır. İnşaatında bir çok yeni teknikler denenmiş ve bu teknikler sır olarak saklanmıştır. Özellikle taş ustalığı ve vitray renkleri bugün hala çözülememiştir. Bütün katedral derin dinsel gizemlerin anahtarı olarak tasarlanmıştır. Kilisenin bir çok yerinde ibranice şifre sistemi kullanılarak karanlık anlamlar taşıyan sözler, geçmiş olaylar ve İncil hakkında mesajlar gizlenmiştir.32

Chartes Katedralini mimari açıdan önemli kılan önemli etkenlerden biri pencere vitraylarıdır. Ortaçağ’a ait günümüze dek korunmuş en kapsamlı ve en güzel vitray örneklerindendir. Yaklaşık 170 adet olan vitraylarda konular incilden kutsal öyküler, kahramanlık hikayeleri ve günlük yaşama ait görüntüler içermektedir. Kilisenin doğu cephesinde yer alan, 1220 tarihlerinde yapılmış Zodiac ve ayların görevlerini içeren vitraylar, kilisenin dinsel vitrayları yanında, dünyevi hayatın döngüsü olarak sunulmuştur. Madalyon şeklindeki vitraylar, çift olarak yukarıdan aşağıya düzenlenmiş olup, sol tarafta süre gelen ayın aktivileri, sağ tarafta ayın burç sembolünü gösteren vitraylar yer alır.(R.17) En üstte İsa figürü en altta ise vitraylara sponsor olan kişilerin gösterildiği madalyonlar yer alır. Bütünüyle parlak ve canlı renklerin göze çarptığı vitraylar bir mücevher gibi ışıltılıdır.33

32 http://www.sacred-destinations.com/france/chartres-cathedral

33http://sacred-destinations.com/france/chartres-cathedral-17-zodiac-window.htm

(35)

Resim 17- Chartes Katedrali Aylar Penceresi Vitray Düzeni. 1193-1250 Fransa

(36)

Ocak Şubat

Mart Nisan

Mayıs Haziran

Resim 18- Chartes Katedrali Aylar Vitrayları I.

(37)

Temmuz Ağustos

Eylül Ekim

Kasım Aralık

Resim 19- Chartes Katedrali Aylar Vitrayları II.

(38)

Gotik mimarinin gelişim sürecinde, yapılardaki renkli cam pencere süslemelerinin, vitray tekniğinin gelişmesiyle ön plana geçmesine ve resim sanatının gölgede kalmasına neden olsa da Gotik resim gelişimini 1252 tarihinde 9.Louis’nin kurulması için ön ayak olduğu Saray Kütüphanesi için sipariş verilen kitap resimlemeleri, elyazmaları ve minyatürlerle sağlamıştır.34 Roman resim sanatından doğan Gotik resim, Roman sanatı gibi soyut form dilini hıristiyan inancı doğrultusunda, maddenin görüntüsünü aşmak ve manasını ifade etmek amacıyla benimsemişti. “ Maddeden sıyrılarak Tanrıya yönelme bu sanatın ana ilkesiydi.” 35 Bu sebeple, tasvirlerde nesnelerin gönüşüne değil taşıdığı anlama önem verilerek sadeleştirilmiş, şematik , yüzeysel biçimler kullanılmıştır. Bu biçimler okuma yazma bilmeyen Hıristiyan halkın İncil’de anlatılan olayları zihinlerinde canlandırabilmeleri ve bir takım dinsel imgeler uyandırabilmeleri için birer sembol olarak belli kalıplara göre gerçekleştirilmişti. Biçimsel özellikler önemsiz taşıdığı anlam önemliydi Bu bağlamda Gotik resmin kavramsal bir özelliğe sahiptir.

Bütünüyle İncil’de anlatılan kişi ve olayları konu alan Gotik resimde en çok kullanılan temalar meryem ve çocuk isa, azizler ve isanın yaşamına ait öyküler olup, dinsel figürler kutsal kitaptaki hiyerarşiye göre düzenlenir. İsa ve meryem gibi önemli figürler diğer önemsiz figürlere göre daha büyük gösterilir. Figürlerde, gövde, portreler, kumaş kıvrımları gibi detaylar belirli kalıplara ve şemalara göre resimlenir.

Bu nedenle donukturlar. Resimde geri plan genellikle soyuttur. Bazen tanrısallığı simgeleyen yaldıza ya da tek bir renge boyanır ya da bazı minyatürlerdeki gibi belirli motiflerin tekrarı ile yüzey doldurulur. (R.20)

13.yüzyıla kadar devam eden Gotik resim14. yüzyıl başlarında, çeşitli sosyal olayların ve felsefi değişimlerin sebep olduğu bir gelişim sürecine girmiştir.Özellikle hıristiyan inancında doğaya yaklaşımın değişmesi bu gelişime yol açan en önemli olgudur.. Sanatta natüralist bir dönemi başlatan bu süreç, manzaralar ve mimari yapılar gibi dış dünyaya ait görüntülerin dinsel temalarla birarada kullanıldığı yeni bir resim anlayışına yol açmıştır.36

34Dr.Engin Beksaç-Dr.Tayfun Akkaya,”Avrupa Resim Sanatı” s.100 35Nazan-Mahzar İprişoğlu “Oluşum Süreci içinde Sanat Tarihi” s.55 36Bkz.(34), Beksaç-Akkaya,101

(39)

Resim 20- “Virgin and Child with Donor“ 30x21cm. Parşomen, Amesbury Psalter,1240-50,Oxfort Soul Collge

(40)

4. 14. YÜZYIL AVRUPA’SINDA GENEL ORTAM VE DOĞA TEMASI

14. yüzyıl başları Avrupa’da önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemdir.

Yaşamın her alanında ortaya çıkan bir takım icatlar, keşifler ve düşünce akımları Ortaçağ’dan beri süre gelen yapıyı sarsarak yeniden doğuş olarak adlandırılan yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştur. Matbaanın, barutun ve pusulanın icad edilmesi bu değişimde en büyük etkiyi yaratmış icatlardır. Matbaa ile kağıt kullanımının başlaması, kitap ve benzeri yayınların çoğalmasına, okur yazar oranının artmasına neden olmuş, bilgi hızla yayılmaya başlamıştır. İnsanlarda araştırma ve keşfetme merakı uyanmış, eski doğmatik bilgiler sarsılmaya başlamıştır. Pusula ile coğrafi keşifler yapılmış, yeni kıtalar, medeniyetler, yeni su yolları keşfedilmiş. gemicilik ve denizcilik önem kazanmış, seyahatler artmış, dünya tanınmaya başlamıştır.37 Yeni bilgiler kiliseye olan güvenin sarsılmasına neden olmuş ve din zayıflamaya başlamıştır. Barut sayesinde yeni silahlar ve savaş teknikleri icad edilmiş bu da çatışmalara ve savaşlara sebep olmuştur.

Feodalite gücünü yitirmiş, yerini güçlü krallıklar almıştır. Bu etkilerle doğal olarak Avrupa’da ekonomi de değişerek temel geçim kaynağı tarım iken yerini ticarete bırakmış, dış pazarlara açılmaya başlanmış, bu da sömürgecilik hareketlerini öncülük etmiş ve zenginlik artmıştır.38 Bilim ve felsefe alanındaki gelişmeler ise Ortaçağın doğmatik dülşünce biçiminin kırılıp, Rönesansın başlamasına neden olmuştur. Bu kırılmada Alman düşünür Nicolus Cusanus’un etkisi büyüktür.

Cusanus’un Aristotales’in yeryüzü ve gökyüzü ayrımını reddederek evrenin birliği görüşünü ortaya atmasıyla doğa bilgisinde dönüşüm başlar. Değişen evren anlayışı yanında Paracelsus ile insan anlayışı da değişir ve insan makro kozmosun yansıması olarak mikro kozmos olarak görülmeye başlar. Paracelsus insanı evrenin bir parçası olarak görür ve evreni ve insanı aynı maddeden meydana gelmiş kabul eder, insan evenin bir yansımasıdır. Diğer yandan Kopernik’in dünyanın güneşin etrafında döndüğü buluşu, Galileo ve Kepler gibi

37A.g.k., 121 38A.g.k., 122-124

(41)

bilim adamlarının matematik ve astronomi çalışmaları da yeni bakış açıları yaratarak insanların dünyaya ve insana yaklaşımını değiştirmiştir.39

Bu değişimlerde önemli bir diğer etken de Ortaçağ boyunca bastırılmış olan Nominalist felsefenin yaygınlık kazanmaya başlamasıdır. 12 ve 13. yüzyıllarda dönemin etkin iki tarikatı; Fransisken ve Dominiken tarikatları arasındaki fikir ayrılıkları, 14. yüzyılda teoloji ile doğa bilimlerinin ayrılmasını savunan Fransisken tarikatının ağırlık kazanmasına ve Nominalizm gibi diğer düşünsel akımların gelişme ortamı bulmasına yol açmıştır.40 Nominalist felsefeye göre; gerçek olan ancak nesneler dünyasıydı, bu nedenle gerçek bilgi nesneler dünyasının gözlem ve deneyine dayanmalıydı. İnanca dayalı, doğmatik önermelerin geçerliliği ve güvenilirliği sınanamazdı. Bu görüş; kaynağı doğa olmayan, doğruluğu sınanamayan inancı bir tarafa, akıl ile kavranan, doğadan edinilen, deneye dayanan bilgiyi diğer tarafa koyar. Bu iki zıt görüşü Nominalizm “bilim ve inanç “ olarak ayırır. İkisi de kendi yolunda ilerlemelidir. 14. yüzyılda çığır açan bu görüş ile Yeniçağ’ın modern doğa bilimleri gelişmeye başlayacaktır. 41

Rönesans oluşumunda ortaya çıkan pek çok düşünce akımının sanata etkisi olmuştur. Hümanizm ve yeni-platonculuk en çok etkili olan akımlardır.

Platoncu felsefe öğretisi özellikle sanatçıların bakış açısını etkilemiştir.

Aristotalesçi skolastik felsefeye karşı gösterilen tepkiler Platoncu felsefeye ilginin artmasına neden olmuş, hatta bu ilginin sonucunda 15. yüzyılda bir Platon Akademisi kurulmuştur.42 Platoncu felsefeye göre gördüğümüz nesneler dünyası asıl gerçekliğin bir yansımasıdır. Bu bağlamda sanatçılar doğayı taklit ederek gerçeğe ulaşmak istemişlerdir. Böylece sanatçılar doğa betimlemelerine ve nesnelerin ayrıntılarına önem verdiler. Giderek formlar daha çok doğaya benzerlik kazanarak gerçekte olduğu gibi bir görünüm aldı.43

39Burcu Pelvanoğlu,”Antik Düşünce ve Sanatın 15-16.yy.Batı Resim Sanatı Üzerindeki Yansımaları”,s.27- 40Bkz.(19), Akyürek ,34/d.13

41Bkz.(39), Pelvanoğlu,11 42A.g.k., 20

43A.g.k.,45

(42)

Manzara ve mekan kullanımı da gerçek dünyanın yansıması olarak sanat eserlerinde yerini buldu. Bu da dış dünyanın analiziyle, perspektif ve anatomi araştırmaları sayesinde gerçekleşmiştir.44

14. yüzyılda Avrupa’da yaşanan bu değişimler bütün ülkelerde aynı anda gerçekleşmemiştir. Rönesans’ı başlatan bilim, sanat ve felsefe alanındaki ilk gelişmeler İtalya’da ortaya çıkmıştır.45 Ortaçağın ağır etkilerinden uzak kalmış olan italya’da, şehir devletlerinin olması düşünce hayatının daha özgür olmasına ve yeni fikirlerin yeşermesine zemin hazırlamıştır. Diğer yandan İtalya’nın Akdeniz ticaretine hakim olması, İslam dünyasına yakınlığı, ticaret sayesinde onlardan etkilenmesi, bu nedenle zengin olması, ayrıca büyük antik medeniyetlerin beşiği olması yanında Katolik kilisesinin merkezi Vatikan’ın da Roma’da olması bu ülkeyi güçlü ve yeniliklerin beşiği durumuna getirmiştir.46

4.1. İtalyan Sanatında Doğaya Yönelim ve İlk Doğa Görünümleri

14. yüzyıl Avrupa’sında İtalya’da gelişen Rönesans kavramının önemli bir bölümünü doğaya yönelim ve doğanın insan üzerindeki etkileri oluşturur. Bu etkilerin ortaya çıkışı 13. yüzyılda Abelard ve Roger Bacon gibi düşünürlerin görüşleri ile başlamıştır. Abelard iman ve akıl birliğini savunurken, “Akıl yoluyla kanıtlanmış olandan başka hakikat yoktur; otoritenin bize inanmayı öğrettiği şeyi, akıl kendi kanıtlarıyla doğrular... ” 47 diyerek ilk kez Ortaçağ’ın doğmatizmine karşı çıkmıştır. Bacon ise dinsel öğretileri doğanın kesin bilgilerine dayandırılması gerektiğini savunarak, dinsel tasvirlerin yazılı belgelerin şemaları olmaktan öteye gitmediğini oysa daha canlı ve etkileyici olması gerektiğini ileri sürmüş, bunun da doğanın gerçekçi bir sunumu ile mümkün olabileceği görüşünü ileri sürmüştür.48 Abelard ve Bacon’ın bu görüşlerinin etkileri 14. yüzyıl

44Bkz.(34), Beksaç-Akkaya,128

45John Addington Symonds, “İtalya’da Rönesans” ç: Aysun Babacan, Rönesans Serüveni,s.238 46http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa_tarihi

47Jacques Le Goff “Ortaçağ’da Entellektüeller” ç: M.Ali Kılıçbay, s.79 48 http://www.hossohbet.com/forum/off-topic/33607-ronesans-resim-sanati.html

(43)

başlarında dönemin önde gelen sanatçılarının eserlerinde karşılığını bulmuştur.

İtalya’da Rönesans’ın öncülüğünü yapmış olan Cimabue, Giotto, Petrarca, Dante ve Boccacio gibi önemli sanatçıların eserlerinde doğa temaları antik çağdan beri ilk kez yüceltilerek ele alınmıştır.49 Rönesans düşüncesinin oluşumunda fikirleri ve eserleri ile etkili olmuş, dönemin önemli düşünür ve şairi Petrarca ; eserlerinde doğa hayranlığını ve manzaraların insan üzerindeki etkisini vurgulamış ve antik sanatı yücelten düşünceleri ile doğaya yönelim temasını bir arada kullanmak gerektiğini çevresine yaymaya çalışmış bir sanatçı ve düşünürdür. Rönesans’ın ilk düşünce tohumlarını atan kişi olarak kabul edilen Petrarca için; düşünce çalışmaları yaparken doğa içinde olmak şarttı, sanatçı bunun için sık sık doğa gezileri yapmıştır, zaman zaman çevresindeki insanlardan kaçıp, doğa içinde, münzevi bir bilgin gibi yaşamıştır. 50

14. yüzyıl başlarında İtalya’da doğaya yönelim fikri asıl etkisini resim sanatında göstermiştir.51 İlk kez Cimabue ve Giotto Gotik Resim geleneğinin kuralları dışına çıkarak, doğa ögelerini kullanan ressamlardır.52 Giotto kendinden önce gelen Cimabue’nin öncülüğünde Gotik resim kalıplarını kırarak, anlatım ve görsel bütünlüğün yanında, resmi gerçek bir yaşam sahnesi olarak yansıtmayı başarmış ve yeni resim anlayışının gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Bu yeni anlayışla resmin fonunu oluşturan soyut zemin yerine manzara ve yapı görüntüleri ile mekan oluşturulmaya, ışık-gölge kullanımı değişmeye, arka arkaya gelen biçimlerin aralarındaki mesafe hissedilmeye, derinlik ve hacim duygusu gerçekçi bir görünüm almaya başlamıştır. Ayrıca figürler basık, donuk ve ifadesiz olmaktan kurtulup duygulu bir anlatıma bürünmüştür. Rönesans sanatının öncüsü sayılan Giotto ve çağdaşları (Duccio, Simon Martini) Avrupa resim sanatına mekan kurgusu, üç boyutluluk, figürlerin dinamizmi, portrelerde ifadesellik, konunun bütünselliği gibi nitelikler kazandırmıştır. 53

49Ervin Panofsky “‘Rönesans’: Kendini Tanımlamak mı, Kendini Tanımamak mı?” ç:Ömer Madra, Rönesans serüveni, s.13-15

50Jacop Burghart “İtalya’da Rönesans Kültürü” ç:Bekir.S.Baykal, s.330-331 51Bkz.(49), Panofsky, 15

52Johan Huizinga ”Rönesans Sorunu” ç:Kemal Atalay, Rönesans Serüveni,s.27 53Bkz.(34), Beksaç- Akkaya, 107-109

(44)

Doğa görünümlerinin kullanımı ve derinlik arayışında 14.yüzyılın resim gelişiminde önemli yenilikler getiren ilk ressamlardan biri de Ambrio Lorenzetti’dir. Cimanbue ve Giotto gibi Lorenzetti de gündelik yaşama ait konuları ele alması ve doğa kullanımı açısından dönemin resim anlayışına farklı boyut getiren bir yere sahiptir.

Resim 21- Anbrogio Lorenzetti “Alegory of the Good Goverment” 1338-40, Fresk, Siena, İtalya

Sanatçının Siena’da kentin yönetim binasının toplantı odasının duvarlarını çevreleyen büyük boyutlardaki “The Good Goverment” (İyi Hükümet) adlı freskinde (R.21) son derece gerçekçi biçimde betimlediği, kent ve kırsal yaşam sahneleri adeta bir belge niteliği taşımaktadır.54 Siena ve çevresinin gerçek görüntülerinin yer aldığı fresk “Antik Roma’dan beri ilk gerçek manzaradır.” 55 Kent kapısının önünde şehre giren ve çıkan insanlar, atlı soyluların ava gidişleri, ürünlerini satmaya giden köylüler gibi konular çağın yaşamına dair ip uçları vermektedir.56

54A.g.k.,112-113 55 A.g.k., 108 56A.g.k.,113

(45)

14. yüzyılda Avrupa’da kentleşme sürecinde görsel eleman haline gelen bina görüntüleri İtalya’n ressamların perspektif arayışlarında önemli bir yer tutmuştur.

Doğaya yönelim ve doğa incelemelerinin sanata yansımalarından biri olarak perspektif arayışları ve perspektifin icad edilmesi Rönesans resminin gelişmesindeki önemli dönüm noktalarından biridir ki bundan sonra doğanın taklidi ile sanatta yeni bir gerçeklik anlayışı gelişecektir.57

Tanrı’dan başka hiç bir düşüncenin yer almadığı Ortaçağ insanının yaşamında, manzara ve mekan görüntülerinin yer almaya başlaması, ilk kez dış dünyaya, çevresine yöneldiğinin bir göstergesi sayabiliriz. Bu anlamda Gotik resmin dini kalıplardan çıkarak doğaya yönelmesi ile din dışı, gündelik yaşam konularının ele alınması, resim sanatına, ait olduğu çağın yaşam ve kültür özelliklerini gösteren, bir tür belge niteliği kazandırdığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda Gotik resimde soyut olarak yaldıza boyanan resmin arka planı, yeni resim anlayışı ile mekan kugularının, öncelikle de doğa görünümlerinin yer alması önem kazanır. Bu bize dönemin yaşam izleri hakkında ipuçları vermekte ve hayatın öncelikle doğaya bağlı, doğayla ilişki içinde olduğu bilgisini işaret etmektedir.

4.1.1. The Miracle Of the Spring

Giotto’nun “The Miraccle of the Spring” ( Baharın mucizesi ) isimli fresk örneğinde, her ne kadar dinsel figürlere yer verilse de yaşama dair, özellikle insanın doğa ile ilişkisini gösteren bir konu ele alınmıştır.(R.22) Resimde St.Francis’in katırını ödünç verdiği çiftçi susuzluktan bitkin düşmüş durumdadır.

Aziz’in duasına karşılık kayalardan su çıkmaktadır. Giotto, St.Francis’i dua ederken göstermiştir. Susuzluktan ölmekte olan çiftçi su kaynağında yere

57A.g.k., 112

Referanslar

Benzer Belgeler

AKP hükümeti, bir süredir kamuoyunda tart ışılan ve işçi sınıfının sahip olduğu yasal ve sosyal korumaları önemli ölçüde azaltarak fiilen uygulanmakta olan esnek

255 Keza her ne kadar resmi tarihler serhad halkını Sünni geleneğe bağlı ve İstanbul’da olduğu gibi bir dini anlayış ve pratiğe sahip bir topluluk olarak resmetmiş olsa

Çalışmamızda sıklıkla başvurduğumuz ve Manastır ile alakalı olarak Türkçe literatürde yer alan en önemli eser olan Mehmed Tevfik’in Manastır Vilayeti

15 Benzer şekilde, Yavuz’un Mısır seferinde ele geçen renkli mermer panolar ve sütunlar, İstanbul’da inşa ettiği yapılarda zafer alameti olarak kullanılmıştır.. 16

Batı Anadolu kıyı Ģeridinde yer alan Anaia kentinde yapılan kazıların esinlediği bir konu olarak, tüm Batı Anadolu kıyı Ģeridini içeren ve liman kentleri

Mehmed zamanında Osmanlılar şehri aldılar ve Sinop onların devrinde, daha önce de olduğu gibi bölgenin en önemli ticaret limanlarından biri olarak

90 Farsça hudâ (Tanrı) kelimesine mülkiyet ve aidiyet atfeden -vend ile yine benzerlik, nisbet ve mübalağa ifade eden -gâr eklerinin getirilmesiyle oluşturulan bir kavramdır.

“İbadeti esas ittihaz etmek fakat bununla beraber kimseye muhtaç olmamak için ibadetten hali kalan vakitleri temin-i ma’işet edecek bir maşgaleye hasr