• Sonuç bulunamadı

“Leonna Battisa Alberti temsili sanatlar kuramına, sonradan Rönesans estetiğinin temel taşı olacak kavramı, yıllanmış “ convenienza “ ya da “concinnitas” kavramını sokar, daha doğrusu yeniden kazandırır; bu kavramı en yakın “ahenk” kelimesiyle karşılayabiliriz. Şöyle der Alberti; Ressam her şeyden önce, bütün parçaların birbirine uyması için uğraşmalı; eğer parçalar miktar, işlev, tür, renk, olarak ve diğer açılardan tek bir güzellik içinde ahenkleşiyorsa (corresponderanno), o zaman birbirlerine de uyacaklardır.”117

Ortaçağ boyunca pagan kültürün mirası olarak sürdürülen, yılın belirli zamanlarında yapılacak tarım işlerini ve bayram, nişan, düğün gibi mevsime bağlı sosyal olayları tanımlamak amaçlı gerçekleştirilen takvim resimleri, yaşamın doğayla nasıl içiçe olduğunu, herşeyin toprağa ve doğaya bağlı olarak geliştiğini, gündelik hayatın bu çerçevede ilerlediğini yansıtmaktaydı. 15. yüzılda Rönesans’la birlikte İtalya’n resminde rastlayacağımız mevsimler teması antik çağ yöneliminden kaynaklanmış ve mitolojik ögeler çerçevesinde biçimlenmiş, mitolojik öykülere dayanan ve mitolojik figürlerle sembolize edilmiş bir doğa teması olarak tasvir edilmişlerdir. Bu örnekler öncelikle Floransa’da ortaya çıkmıştır. Floransa ekolü; Hümanizm, Yeni Platonculuk, Aritotalescilik gibi birbirine kaynaşmış bir çok düşünce akımlarının temellendirdiği,118 Giotto ile başlayan Massacio Girlandio, Signorelli gibi ustalarla ilerleyen, güzellik ve uyuma yönelik bir form anlayışı başlatmıştır.119 Bu başlangıcın Floransa kentinde gerçekleşmesinin bir çok nedeni vardır.

116

A.g.k. 79

117

Bkz.(49), Panofsky, 15

118

Ernst Cassier “Birey ve Evren” ç: Ömer Madra, Rönesans Serüveni s.19-20 119

başlarında ticari bakımdan Avrupa’nın en zengin kentlerinden biri konumundadır. Bir Akdeniz ülkesi olan İtalya’nın ortasında yer alan Toscana bölgesinin en büyük kenti olan Floransa'nın konumu, kentin zenginliğinin ve rönesansın bu topraklarda doğmasının en önemli etkenlerinden biridir. Toscana bölgesinin ılımlı havası ve zengin coğrafyası, Floransa kentinin Arno nehri üzerinde kurulmuş olması bu kentin zenginleşmesinde önemli bir etken olmuştur. Bu zengin coğrafyada ortaya çıkan Medici ailesi, ticaret, bankacılık ve kültür alanlarında güçlü bir hanedan haline gelerek, uzun yıllar kentin yönetiminde etkin olmuşlardır. Aralarında Boticelli’nin de bulunduğu büyük ressamlara verdikleri destekle ve sanat koruyuculuklarıyla, Floransa ekolü öncülüğünde Rönesans’ın bu şehirde başlamasında etkileri büyüktür. 120

14. yüzyıl başlarında Floransa’da Cimabue ve Giotta ile başlayan resim yüzeyinde derinlik araştırmaları, perpektif ve anatomi çalışmlarının ve çizgi, renk, açık-koyu kullanımı gibi teknik gelişmelerin ilerlemesi sayesinde üst noktasına ulaşmış, 15. yüzyıl başlarında da, antik sanata yönelim ve hümanizmin etkileriyle Avrupa’da Rönesans resmini etkileyecek olan bir Floransa ekolü ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Floransa’da yetişen Fra Angelico ve Masaccio, plastik açıdan, yeni üslupların ve fikirlerin oluşmasında dönüm noktası olmuşlardır. Fra Angelico (1400?-1455) dinsel düşüncelere bağlı olmakla birlikte, matematiksel kurguya dayalı kompozisyon fikri ve yalın biçim anlayışı ile Rönesans formunun ilk özgün örneğidir.Ancak Rönesans’ın ilk hümanist ve plastik idealini resim sanatında gerçekleştiren Masaccio’dur (1401-1428). Anıtsal kompozisyon anlayışı ve insan bedenine ilişkin detaylı ve güçlü form anlayışı ile Masaccio, Rafaello ve Michelangelo gibi bir çok büyük İtalyan ressama kaynak olarak onaltıncı yüzyılın gelişini önceden haber vermiştir. Floransa’da yetişen ve resmin yasalarının bulunmasında; bilimsel araştırmalara karşı naif tutumu ile önemli bir yeri olan Paolo Ucello (1400-1475) doğayı salt geometriye indirgemesi ve herşeyi hacimsel görüşü ile heykelsi formlarıyla Andre del Catagno ( 1390-1457?) Floransa okulunda öne çıkan Rönesnas’ın önemli ressamlardır.121 Resmin

120

http://tr.wikipedia.org/wiki/Floransa 121

Floransa ressamları arasında, Fra Angelico’nun izleyicisi olan Fra Filippo Lippi (1406-1469), çizgisel üslubu ve romantik duygu dünyası ile Boticelli’nin de habercisi olmuştur.122

Rönesans resminde ilk olarak Filippo Lippi ile başlayan, öğrencisi Boticelli ile devam eden ve Leonardo ile mükemmellik boyutuna ulaşan zerafet ve sükunet içindeki yeni sanat formunun, kadın güzelliğinin cazibesi çevresinde geliştiğini söylemek mümkündür. Filippo Lippi’nin Lucrezia Buti’sini Boticelli’nin Simonetta’sı ve Leonardo’nun Mona Lisa’sıyla birleştirdiğimizde, bu güzellik anlayışının biçimsel zerafet ve estetik kaygılarındaki sonuçları görebiliriz.123

Rönesans resminin uyum ve güzellik idealizmi Floransa atölyelerinde geliştiren büyük ustalardan Boticelli’nin, sahip olduğu en önemli farklılık, şiir sanatına duyduğu yakınlık ve ilgiden kaynaklanır. Şiiri adeta resimsel bir dile dönüşerek vizyonunu bütünüyle ortaya koyar. Giotto, Masacco, Girlandio kuşağı yalın bir natüralizm sergileyen dramatik ressamlardı, düş güçleri zengin değildi sadece seyirci idiler. Oysa Boticelli elindeki doneleri zorlayarak kendi ruh halllerini ve mizacını ortaya koyar. Bütün dini alt yapısına rağmen, hiçbir ahlaki görüşün sanatını etkilemesine izin vermeden, samimi ve özgün olabileceği formu bulmuştur.124 Bu bağlamda O’nun ilgisi kendi kuşağının ciddi ve ağır azizlerinden çok “karmaşık ve belirsiz durumları içinde çekici, tutkulu ve enerjik görünen ancak mahzun ve kederli kadınlardır. O’nun Madonnalarının güzelliği ve cazibesi buradan gelmektedir.” 125 Boticelli güzellik duygusunu insan bedeninde, etinde- kemiğinde değil taşıdığı ruhanilikte sunmaktadır. Bu nedenle çağdaşlarından farklı olarak doğaya bağlılık konusunda oldukça özgür davranarak, çizginin ritmine ve süslemeceğine yönelmekte sakınca görmemiş ve kendi üslubunu yaratabilmiştir.126 Boticelli’nin zarif ve duyarlı çizgisi Uluslararası Gotik tarzının

122

A.g.k., 264

123

http://www.mlahanas.de/Greeks/Mythology/Master1.html / Marcel Reymond “Spring-Boticelli”

124

Walter H. Pater “ Rönesans “ ç: Ahmet Aydoğan s.77

125

A.g.k.,77 126

bağ kurarak birinin diğerinin gelişmiş bir uzantısı olarak görmek mümkündür.

Boticelli yapıtlarında öncelikle dini konuları ele almış olmasına rağmen, Dante’nin İlahi komedyası için yaptığı allegorik resimler gibi bir çok resminde onbeşinci yüzyılın bilinen şiirsel formlarına rastlamak mümkündür.127 Bu tür örneklerden “La Primavera” ve “Fall “ya da “Allegory of Abuse of Wine” adlı resimler 15.yüzyıl Avrupa Resim Sanatında mevsimler temasının farklı üslupdaki dikkat çekici örnekleridirler.

6.1.1. “ La Primavera” ( İlk Bahar Alegorisi)

Boticelli’nin Floransa’da Uffzi müzesinde bulunan “İlkbahar Allegorisi” için klasik ve çağdaş bazı şairlerin eserlerini kaynak aldığı düşünülmektedir. Antik Roma şairlerinden Ovid’in “the Arrival of Spring” ya da Poliziano’nun "Rusticus" adlı şiirlerinin resme esin kaynağı olduğu tahmin edilmekle beraber, içeriğindeki dizelerle resmin ögeleri arasındaki ilişkiden dolayı Lucretius’a ait "De rerum natura" adlı şiirden esinlendiği fikri daha ağır basmaktadır.128 (R.41)

"Spring-time and Venus come, and Venus' boy, The winged harbinger, steps on before, And hard on Zephyr's foot-prints Mother Flora,

Sprinkling the ways before them, filleth all” With colors and with odors excellent." 129

Yunan mitolojisine ait olan bu şiir Boticelli’nin İlkbahar resmindeki ögeleri ve tasvirdeki benzerlikleri nedeniyle resme ilham kaynağı olduğuna şüphe bırakmaz. Rönesans’ın Antik dünya’ya dönüş temasından yoğun olarak etkilenmiş olduğunu gördüğümüz Boticelli’nin yapıtları çoğunlukla mitolojiye dayanır. Yapıtın kökeni

127

M.İpşiroğlu-S.Eyüboğlu “ Avrupa Resminde Gerçeklik Duygusu” s.49

Benzer Belgeler