• Sonuç bulunamadı

Yüzyılın ikinci yarısında Flandre’da Anvers ve Hollanda’da Haarlem ve Utrecht sanat merkezi konumundadır ve güneyden gelen Manyerizm’den olumsuz etkilenerek Michelangelo taklitleriyle yozlaşmaya başlar.173 Bu karışık dönemde, Manyerizmin kargaşasına düşmeyen Pieter Breugel bu dönemin özelliklerini ve kuzey geleneğini kendi özgünlüğü çerçevesinde kullanan ve Flaman resmini zirveye çıkartan bir ressam olarak karşımıza çıkıyor.

6.2.1. Pieter Breugel’in Doğaya Yaklaşımı

Pieter Breugel 1551-55 yılları arasında bir çok kuzeyli ressam gibi İtalya’ya seyahat etmiştir ve bu seyahatin etkisi resimlerine yansımıştır. Ancak Breugel o dönemde İtalya’yı ziyaret eden bir çok ressamın aksine antik roma anıtlarından değil panoramik doğa manzaralarından etkilenmiş ve bu manzaraları resmilerinde yaygın bir biçimde kullanmıştır. Kuzey İtalya’nın dik yamaçlı dağları ve gölleri, geniş perspektifli tepelikli Toskana ve Umbria bölgeleri174 Breugel’in resimlerinde bir araya getirilmiş olarak görebiliriz. Düz Flaman toprakları yanında İtalya’nın bu zengin coğrafyası Breugel’in resimlerinde önemli bir kaynak teşkil etmiştir.175

l 172

A.g.k., 101-110

173

Bkz.(27), Bazain, 324

174

H

http://baybul.com/ulkeler/171536-italya-cografyasi.htm 175

şekilde duyduğu fakat gidip göremediği uzak diyarların ve doğanın resim ve baskılarının geniş pazar bulduğu bu dönemde, bir gezginin anlattıkları adeta insanları büyülemekteydi. Breugel’in seri peyzajları da aynı büyüleyici etkiye sahip olmalıydılar. Bu peyzajlar günümüzde biriktirilen kartpostallar gibi biriktiriliyor bile olabilirler, ve sanat eserinden ziyada doğanın çeşitliliğinin ve bereketinin kanıtları olarak değerlendiriliyorlardı.”176

Breugel’in bilinen ilk resimleri yüksek bakış açılı deniz manzaraları iken sonraki dönemde Flaman köylülerin yaşantısını resmettiği Janr resimlerine dönüşmüştür. Bu resimler Breugel’in Rönesans ve Manyerizm’in etkileri ile kendi dehasını ve geleneğini kullanarak harmanladığı çok özgün işlerdir. Bu resimlerde Rönesans’ın matematiksel ve geometrik kompozisyon kurgusunu , Manyerizm’in dağınıklığını hareketli ve dinamik biçimde kullanmasını ve kendi kökenlerinden gelen realizmi bulabiliriz. Breugel janr resimlerinden sonra tekrar manzara resmine yönelmiştir. Bu dönemdeki manzaralar doğayı yüceltir niteliktedir. Doğanın yüceliği karşısında insanın zayıflığını yansıtır. Aylar serisi bu döneme ait manzaralardır. Breugel esin ve teknik açısından, Flaman minyatür geleneğini ve Bosch'un tarzını benimsemiştir.

“Gerçekten de Hollanda’da ilk kez Bosch , kilisenin geçmişten gelen resim geleneğini dikkate almadan dini ve ahlaki konulu resimler yapmıştır ve böylece, doğrudan halkının duygularıyla ilişki kurmuştur. Bilindiği kadarıyla Breugel, kilise için tek bir tablo dahi yapmamıştır ve Van Eyk geleneğine karşı kullandığı bu özgürlüğü, kuşkusuz Bosch’a borçludur.” 177

Bununla beraber Breugel’in izlediği yol farklıdır. Bosch’un resimlerinde insanın günahkar, egoist, vahşi, çılgın yanını gösteren fantastik görüntüler, simgesel anlatımla ders vermeyi amaçlar. İnsanın geçiciliği, yaşamın sonlu olduğu ve yapılan her kötülüğün cezasız kalmayacağı vb. gibi didaktik anlatımla betimlenen gerçekliğe yaklaşımı, satirik yapısından kaynaklanan yaratıcı gücü kimi zaman

176 Keith Roberts, “Breugel-Great Artist Collection” s.8 177

fantastik ve simgesel özelliklerini taşır, ancak dünya gerçeğine yaklaşımı “Ortaçağ ile Rönesans, Reform ile doğa felsefesi, ahlaki yaşamla yaratıcı özgürlük sentezlerini” birarada taşıyan çelişkili bir yapıdadır.179

Breugel dönemi bakımından manyerist sayılır ancak bu akımın dağınık ve sistemsiz bütünlüğünün aksine O’nun resimlerinde temel özellik sistemli bir birlik ve bütünlük oluşmasıdır. Bu nedenle resimlerindeki parçaların bütünle ilişkisi mükemmel bir şekilde kurgulanmıştır. Breugel’in çelişkilerinden biri de budur; tasarımı bir bütün olarak algılayan kavramsal- yapay yaklaşım ile ayrıntılardaki işciliğin doğallığı. Bu çelişkiler, büyük sanatçılarda, sanatlarını zayıflatmak bir yana, o gücü yaratan gerilime dönüşmektedir.180

Aylar serisi, parçaların bütünle ilişkilerindeki mükemmellikle beraber, tıpkı Patinier ve Matsys gibi 16, yüzyıl peyzaj ustalarında olduğu gibi olası olmayan parçaların bir araya getirilerek uydurulmasıyla düzenlenen manzaralardır. Belli bir uzaklıktan görülen manzaralar ile yakından görülmüş figürlerin birlikte düzenlenişi gibi çelişkili durumlar O’nu Rönesans’ın perspektif kurallarını önemsemediği ve tipik manyerist tavır içine girdiğini göstermektedir.181 Aslında kuzey sanatının kökeninde var olan Ortaçağın ifade unsurlarını ve minyatür geleneğinin izlerini taşıyan özgün bir Flaman resmi yarattığını söyleyebiliriz. Breugel’in günlük yaşam konularına yöneldiği son dönem resimlerinde bütünsellik içinde gizlenmiş bir ana tema bulunur. Bu genellikle kıssadan hisse ya da tavsiye niteliğinde bir özdeyişten doğan yargı içerir; “Dünya öylesine yalan ki, onun için yas kıyafetiyle geziyorum”.182 Breugel bu yönüyle yaşamı sorgulayan ve çıkarım yapan bir filozof gibidir.

178 A.g.k., 116 179 A.g.k., 124 180

Bkz.(177), Roberts,9

181

A.g.k.,9

182 Bkz.(178), Venturi, 126

“Months” serisi Breugel’e ölümden 4 yıl önce Antwerp’de, Breugel’in resimlerini biriktiren, zengin bir patron olan Niclaes Jongehelinck tarafından sipariş edilmiştir.183 Breugel’in aylar döngüsünün yalnızca beş tanesi günümüze kalabilmiştir. Ocak, Şubat ve Kasım Viyana müzesinde, Temmuz Prag müzesinde, Ağustos Metropolitan Müzesi’ndedir.184 Kaynaklara göre resimlerin sayıları belli değildir ve Months’a ait hiç bir resmin ya da kopyalarının olmaması, her biri iki ayı temsil eden altı resimden oluştuğu fikrini doğurmuştur. Ancak “Haymaking”(Saman Kaldırma) ve “Wheat-harvesting” ( Buğday Hasadı) faliyetlerinin geleneksel olarak yazın iki ardışık ayını, temmuz ve ağustos aylarını ifade ediyor olması bu görüşü çürütmektedir. 185

Breugel’in aylar serisi, Ortaçağda Dua Kitapları takvim sayfaları için yapılan, mevsimlerin ay ay ilerleyişini ve ayın tarım konularını temsil eden illüstrasyon geleneğine dayanan resimlerdir. Eser metninin ilk bölümünde ele aldığımız The Book of Hours- Saatlar kitaplarının en ünlüsü, Kuzeyli Limbourg kardeşlerin 1411-16 tarihlerinde Paris’de gerçekleştirdiği Tres Riches Heures, 15. ve 16. yüzyıllarda gerçekleştirilen takvim illüstrasyonlarına ilham kaynağı olmuştur. Breugel aylar serisini oluştururken, bu geleneğe bağlı kalmış, manzaralara ağırlık vermekle birlikte ayların görevlerini tasvir ederek geleneği sürdürmüştür.

Breugel resimlerinde bir yandan insanı, özellikle insanın kusurlu yanlarını, aptallıklarını, acısını, neşesini ele alırken diğer yandan doğayı yücelten bir özelliğe sahiptir. Aylar serisi de bize O’nun bu yönünü açıkca göstermektedir. O doğanın ihtişam içinde küçük, güçsüz, zavallı bir varlıktır. Doğanın bir parçasıdır

183

Bkz.(170), Mercator, 278

Benzer Belgeler