• Sonuç bulunamadı

B a ş ka m e m l e k e t l e r de y a pı i ş l e ri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "B a ş ka m e m l e k e t l e r de y a pı i ş l e ri"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B a ş k a m e m l e k e t l e r d e y a p ı i ş l e r i

inşaat işlerinde çıraklara indelikli

Alman inşaat işçileri kollektif mukavelesinde çıraklara ilk çıraklık senesi içinde (15) gün izinli olmak hakkı tanınmış olup bu zaman zarfında gündelikleri de işliyecektir. Umumi-yetle izin hakkının işa başlar başlamaz değil, muayyen bir müddet eskidikten sonra doğması usuldendir. Adeta gayrimek-tup bir kanun olan bu hal esasen iznin manasına da uygundur. Ancak; çıraklık bahse mevzu olunca düşünüş değişiyor. Pat-ronun işçiye karşı mukabil vecibe ve mükellefiyetleri arasın-da izin vermek meselesi, iş akdinde birinci derecede ve ön safta gelmediği halde çıraklık mukavelesinde izin meselesi bi-rinci derecede bir ehemmiyet alıyor. Gençliği korumak kay-gularile şimdi, çıraklıkta izin meselesine büyük bir ehemmi-yet affolunmağa başlamıştır ve işte bu sebepledir ki Almanya-da çırak Almanya-daha işe başlarken izin hakkını Almanya-da beraber elde etmiş bulunmaktadır. İznin tarihini patron, imkânları da göz önün-de tutarak, çırağın arzusuna uymak suretile tayin eönün-decektir. Buna rağmen, herhangi bir müşkülâta meydan kalmasın diye, mukaveleye çırağın meselâ 3 - 4 aydan fazla bekletilmiyeceği şeklinde sarih bir kayıd konulması muvafık olacağı ileri sürül-mektedir.

Çıraklık mukavelelerinde daima her iki tarafa muayyen bir müddet gözetilerek mukaveleyi feshetmek hakkı verilme-si usulden olduğu için patronun bu haktan istifade ederek çı-rağa yol vermesi halinde yine ücretli izin vermeğe mecbur o-lup olmıyacağı meselesi ortaya çıkmaktadır. Yani, patron müd-detin sonunda çırağa yol verir ise bu takdirde izne tekabül eden müddet için gündeliklerini vermeğe mecbur mudur? U-mumî kaııaata göre, eğer çırak, işeyaramazlığı yüzünden işten çıkarılmakta ise zaten mukavele münfesih sayılacağı için izin hakkı da ortadan kalkmış olur, deniliyor.

BİRLEŞİK AMERİKA ikametgâhlar hakkındaki kanunlar:

29 sonteşrin 1937 tarihinde Birleşik Amerika Meclisine iki mebus tarafından ikametgâhlar kanunu hakkında bazı tadi-lâtı ihtiva eden ayni mahiyette iki lâyiha arzolunmuştur. İnşa-at programlarının tahakkuku için hükümetçe tahsis edilen pa-raların azaltılmasını ve bu suretle malî müşkülâtın ortadan kaldırılarak ikametgâhlar hakkındaki kanunun daha kolay tatbik edilebilmesini istihdaf eden bu lâyihalar evvelce Reisi-cumhur Roozevelt tarafından Meclise verilmiş olan ve hususî inşaatı geniş mikyasta teşvik gayesini güden esaslara temas etmektedir. Bu esaslar hulasaten şu noktalarda toplanıyor:

1 — Kıymeti 7.200 liradan yüksek binalarda % 90 nisbetin-de ikrazat garantisi verilmesi.

2 — Kıymeti 7.200 liradan alçak binalarda, ikrazat

yapan-lara, yüzde 0.25, daha yüksek kıymetlerde ise yüzde (0.50) p vermek suretile teşvik ve bu primin çok yüksek kıymetli ik-razlarda yüzde bire kadar çıkarılması,

3 — Satılmak veya kiraya verilmek üzere inşa ed metgâh gruplarında yüzde 80 ipotek sigortası kabul olunması!]

4 — İkametgâhlar inşa eden teşkilâtlara kira sigortasını 5 — Millî ipotek müesseseleri kurulması, 6 — Mali müesseseler tarafından inşaat erbabına ikraz o-lunacak paralar için yüzde on nisbetine kadar muhtemel z rarlara karşılık olmak üzere ikametgâhlar idaresi tarafından yüzde on nisbetinde sigorta deruhde olunması.

İnşaat programının karakteristik noktalarından birisi de sadece kiraya verilmek veya satın alınmak üzere kiraya v rilmek maksadile inşa edilen ikametgâh gruplarının inşaatının! ve bunlara yapılacak ikı-azatın bir teminat ipoteki şeklinde teş-vik edilmiş olmasıdır. Reisicumhur Roozevelt Meclisteki be-yanatında ikametgâhlar inşaatına geniş mikyasta imkânlar vermek meselesinin pek mühim olduğunu bilhassa söylemiş vı sebeb olarak da, istatistiklere nazaran şehirlerde yaşıyan in sanlardan büyük bir kısmının oturdukları eve sahip bulun-madıklarım göstermiştir. Birleşik Amerika İkametgâhlar da-iresi mahdud temettüle çalışan şirketlere verilen hakka a mevcut kanuna istinaden büyük inşaat projelerinin finanse edil-mesi işine girişilmiştir. Böyle büyük inşaat projelerinin tı hakkuk ettirilmesi için lâzım olan paraların basit bir ipotek muamelesile elde edilmesi güç olduğundan .Millî ipotek mü- | esseseleri» kurularak büyük projelerin tahakkuku için ikrazat- I ta bulunması temin olunmuştur. Bu müesseseler ikraz edecek-leri paralara mukabil bonolar ve obligasyonlar ihraç edip pi-yasada satacaklar ve bu esham için ise inşa edilecek binalar, bir karşılık, bir teminat olacaktır.

İnşaat programına devletçe tahsis edilecek paraların azal-tılmasını derpiş eden lâyihalarda ikrazat için verilecek prim-lerin eskisi gibi bütün ikraz edilen paranın yekûnu üzerinden değil de daima, kalan kısmı üzerinden verilmesi gibi esaslar da

inşaat malzemesi hakkında tetkikat:

•Millî Standardizasyon Ofisi» inşaat malzemesi hakkında araştırmalar yapmak üzere emir almıştır. Bu maksadla ken-disine (350.000) lira tahsisat verilmiştir. Araştırmalardan mak-sad inşaatla alâkadar hükümet teşkilâtına, şirketlere, müesse-selere ve halka inşaat malzemesi hakkında lâzım olan bütün fennî ve ticarî malûmatı toplayıp bildirmek ve böylelikle ucuz evler inşaatını kolaylaştırmaktır.

(2)

|V yapalım diyor. Benim bildiğim bir şey varsa, o da iki se-nedenberi bütün uğraşmalara rağmen (120) milyonluk bir nü-fus için aneak (500.000) ev yapılmış olmasıdır, öyle görüyo-um ki, evvelce her Amerikalı ailenin en ateşli arzusu olan bir v sahibi olabilmek düşüncesi artık şiddetini kaybetmiştir. Dalıa başka ihtiyaçlar ortaya çıktı. Hayatın değişen bir çok şartları karşısında bir çok aileler bir ev sahibi olmağı artık eskisi kadar lüzumlu ve elverişli bulmıyorlar. Pek çok aileler başlarını sokacak bir çatı edinmekdense binip gezecekleri bir otomobile sahip olmağı tercih ediyorlar. Bir takım kimseler de memleketin muhtelif yerlerinde kendilerine gösterilen iş-lerde çalışmak mecburiyetinde olduklarından bir yere bağla-nıp kalamıyacaklarmı düşünüyorlar. Nihayt, bir kısım halkın da, ev edinmek üzere peşin verilmesi lâzım olan miktarda

pa-sı yoktur. İşte bu sebepleri ileri sürerek diyorum ki, kala-balık insan yığınları bulunan yerler civarında kiralık evler in-şa* edilmelidir. Bu mesele iş adamlarımız için büyük kazanç ; imkânları arzetmektedir. Müdürü bulunduğum «Birleşik

Ame-rika İkametgâhlar dairesi» bu gibi ucuz kiralı evler inşa ede-cek hususî teşebbüslere yardımda bulunmağa hazırdır. İka-metgâh ihtiyaçlarına cevab verecek böyle pratik ve ucuz ki-| ralı evler büyük lüks evler gibi uzunca zaman boş kalmak teh-likesine maruz bulunmadığından teşebbüse girişmekte kor-kulacak bir şey de yoktur.

Münferid evler mi daha ucuza çıkıyor, yoksa apartıman-«İkametgâhlar ve Urbanizm Enternasyonal Kongresi» ta-| rafından bir rapor hazırlanmıştır. Kongreden evvel muhtelif E memleketlere müracaat edilerek birer sorgulu kâğıd

gönderil-| miş ve yüksek yahut alçak inşaattan hangisinin daha ucuza çı-| kaçağına O i r malûmat istenilmişti. Gelen cevaplardan bazı-ları raporda gösterilmiştir. Mesele; (5.000) kişiyi (50) hektar-lık bir saha içinde yerleştirmek şeklinde ortaya atılmıştı ve her memlekete sorulan sual şu üç tip evler yapılmak suretile bu I işin kaça başarılabileceğini bildirmek şeklinde tertip

olun-olmasına dikat etmiş bulunmakta ise de bu işte daha pek çok âmiller de rol oynar ve bu sebeple hangi çeşidin daha idareli olacağı hakında hemen bir karar vermek güçtür. Meselâ apar-tımanlar yapıldığı takdirde araziden en az üç misli bir tasa ruf temin edilmiş olur. Münfeı-id evler yapıldığı takdirde i. hektar başına (100) kişi güçlükle sığdırılabilecektir. Bu m selede nakliyat şartları da mühim bir rol oynar. Nihayet, apar-tımanlar yapıldığı takdirde arada kalacak boş sahaların t zimi için ehemmiyetli miktarda paralar sarfetmek lâzım gele-ceğini de yrıca göz önünde tutmak icab eder.

40 saatlik hafta kanunu:

istihsalât hakkında tetkikat yapan Anket komisyonunun umumi raporu münasebetile (40) saatlik hafta kanununun tat-bikatına dair Nafıa Vekili tarafından arzedilen bir takım ka-rarnameleri Heyeti Vekile tasvip etmiş olup bunlarla istihdaf edilen maksadlar şu suretle hulâsa olunabilir:

1 — İşlerin az olduğu mevsimlerde kaybedilen saatleri te-lâfi etmek salâhiyetini haiz bulunan sanayi ve ticaret müesse-selerinin bu telâfi devrelerinin başlangıcını, alâkadar patron ve işçi teşkilâtlarile istişareden sonra. Nafıa Vekili tayin ede-cektir.

2 — İşlerin fevkalâde olarak çoğalması hallerinde mües-seselere, bazı şartlar altında, senede (75) saatlik fazla çalışma salâhiyeti verilecektir.

3 — Bazı müesseselere senede nihayet (100) saati aşma-mak şartile, devamlı ve peryodik olmıyan ve mevsimlerden de ileri gelmiyen iş azlığı hallerinde, kaybedilen saatleri telâfi etmek hakkı verilecek ve bu müesseselerin isimlı-ini göstren listeyi, alâkadar teşkilâtlarla istişareden sonra. Nafıa Vekili tanzim edecektir.

4 — Çok çalışmaları millî iktisad bakımından pek mühim olan bazı müesseselere istisnai olarak senede azamî (100) sa-at fazla çalışmak salâhiyeti verilecektir.

1 — Münferid evler,

2 — Dört kattan fazla olmamak şartile, asansörsüz apartı-manlar,

3 — Beş kattan fazla ve asansörlü apartımanlar. Bu sorgulu kâğıda Hollanda tarafından verilen cevaplara ire orada şu masraflarla işin başarılabileceği anlaşılmakta-ndır:

Münferid evler inşa edildiği takdirde sarfedilmesi lâzım-ken para ceman yekûn (16.930.000) Danimarka kuronudur ki müfid satıh metro karesine (179) kuron düşer. İdare ve bakım pmasrafları ise (500.000) kuron olarak gösterilmiş olup bu da müfid satıh metro karesine (5,2) kuron tutar. Apartıman-lar inşa edildiği takdirde ise iş daha ucuza mal olmaktadır, ya-| (13.040.000) kuron kâfi gelecektir, ki metro kare başına (5,8) kuron demek olur.

Bundan çıkan netice şöyle oluyor: Münferid evler yerine apartımanlar inşa edilecek olursa iş yüzde (23) nisbetinde

da-cuza çıkacaktır, işletme masrafları her iki şekilde de ayni kalmaktadır, denilebilir. Apartımanların inşaat masrafı yüz-de (12) yüz-den azdır. Her ne kadar yapılan' etüd hakikaten inşa edilmiş binalardan alınan neticelere dayanmakta ve raportör | ikametgâhların muhtelif tiplerinin ayni ikamet şartlarını haiz

Londrada inşaat için yeni nizamname:

Londrada mer'iyet mevkiine girmiş olan yeni inşaat ni-zamnamesi (1930) tarihli eski nizamnameyi büsbütün orta-dan kaldırmıyor. Onun da bazı hükümleri muteber kalacak-tır. Nitekim, sıhhî hususat da yeni nizamnameye ithal edil-memiş ve ayrıca bir nizamname ile kayıd altına alınmıştır.

(3)

Bri-tanya standard spesifikasyonuna uygun olması şart koşulmuş ve sadece bazı hafifletici kayıdlar ilâve olunmuştur. Malzeme ve tuğlaların ezilmeye karşı mukavemet normaları pek dik-katli bir surette işlenerek tayip ve tesbit edilmiştir. Dürüst bir müteahhidin hiç bir zaman kusurlu iş yapmıyacağı tabiî ol-makla beraber, teferrüat üzerinde görüş farkları olabileceği düşünülerek nizamnameye temel işleri, duvarlar, bacalar ve saire hakkında da bir çok kayıdlar konulmuştur.

İkametgâh olarak inşa edilecek binalarda odaların yüksek-liği (2.59) metre olarak kabul edilmiştir. Yalnız son kat bu kayıddan müstesnadır. Odalarda bu yükseklik zaten (1894) kanunu ile tayin edilmiş fakat sonradan Londra için ayrı ika-metgâh nizamnameleri yapılarak bu kaydın tatbikinden vaz-geçilmişti. Bugün bu yüksekliğe, şimalde bazı şehirler istisna edilirse, ancak vilâyetlerde ve nadiren rastlanılır.

Umumiyet itibarile denilebilir ki, Londra Belediye mecli-since kabul edilmiş olan bu hizamname ile inşaat sanayii er-babnın eline pratik ve iyi bir kanun verilmiş olmaktadr. An-cak, bu kanun çok teferrüata girmiş ve tatbikat ilerledikçe bir takım değişikliklere uğrıyacağı tahmin edilmekte bulun-muştur, deniliyor. Nitekim, kanunu hazırlıyan komite de o-nun üç sene sonra tekrar gözden geçirileceğini söylemiştir. A-lâkadarlar kanunun tatbikatını gözliyecekler ve görecekleri güçlükleri vakti gelince ortaya koyacaklardır.

inşaatta çıraklık:

Londranın İnşaat patronları Birliği ile İşçiler Federasyo-nu arasında çıraklık hakkında bir anlaşma yapılmıştır. Bu an-laşmaya göre çıraklık komisyonları kurulacak ve bu komis-yonlar her iki tarafın tayin edeceği mümessillerden mürek-kep olacaktır. Maksad. lüzum oldukça çırakları bu müessese-den başka bir müesseseye nakletmeği temin eylemektir. Çırak-lık mukavelesi müddetleri yeniden tayin ve tesbit edilecek, yeni formüller birlik azalarının tasvibine arzolunacaktır. Her ne kadar yeni sistemin tatbiki herkes için mecburî olmıya-caksa da, müşterek menfaatlere uygun olacağı için, ekseriyetin onu tatbik edeceği tahmin olunmaktadır. Patron kendisine lâ-zım olan miktarda çırak almakta bundan sonra tereddüd etmi-yecektir. Çünkü, bir gün artık o çıraklara ihtiyacı kalmazsa, mukavelenin bitmesini beklemeden, teşkilâtın o çırakları, kendilerine ihtiyacı olan başka bir ı devredebilecektir. Bu usulün diğer bir faidesi de çırakların böylelikle bir çok çeşidli işlerde bulunup görgülerini ve bil-gilerini arttırmak suretile daha tecrübeli bir halde yetişme-lerine imkân hâsıl olmuş bulunmasıdır.

Çırak ücretleri de değiştirilmiş ve yeni ücretlerin tatbiki bütün azalar için mecburî tutulmuştur. Yeni çırak ücretleri şu şekildedir: işçiye nazaran % (25) • (33 1/3) . (66 2/3) • (75) » (75)

Taahhüd meselelerinden hâsıl olan alacaklar hakkında son zamanlarda İsviçre mahkemeleri tarafından bazı enteresan hükümler verilmiştir, üç tanesini kısaca iktibas etmeği faide-li bulduk:

1 - Taahhüd esinden doğan bir alacak için lunun mülküne ipotek koydurmak:

Kendisi ile arasında bir şirket akdi mevcut olan bir du-varcı ustası o kimsenin arsasına yapılan bir evde malzemesi-ni de vermek suretile filen çalışmıştır. Bu yüzden hâsıl olan alacağını teminat altına koymak maksadile, mülk üzerin tek koyulmasını isteyen ustanın talebini mıntaka mahkemes kabul etmiş ise de Kanton istinaf mahkemesi bu hükmü boz-muş ve sebeb olarak da borçlu ile alacaklı arasındaki muka-velenin bir taahhüd mukavelesi olmayıp bir şirket akdi ol-duğunu ileri sürmüş ve bu alacağa karşı mülkün mes'ul t lamıyacağını beyan etmiştir.

2 — Bir binanın tamirini yaptıran kimse mal sahibi ı de kiracı ise, tamirat yapanlar o binaya ipotek koydurabilir Bir binada kira ile oturan zat, o binada bazı tadilât vı mirat yaptırmak üzere bir takım müteahhidlere ve ustalara başvurmuş, onlarla bir takım taahhüd mukaveleleri aktettik-ten sonra tamirat ve tadilât yapılmıştır. Fakat sonradan para-sını alamıyan ustalardan birisi, alacağını teminat altına koy-durmak maksadile mahkemeye başvurup bina üzerine kendi lehine ipotek yapılmasını istemiştir. Binanın asıl sahibi is talebin- yerinde olmadığını iddia ediyor. Zurih Kanton mah-kemesi ustayı haklı bulmuştur. Fakat gösterdiği sebep şudur: Prensip itibarile bir kiracı ne mal sahibi ve ne de umumi m teahhid sıfatını haiz değildir. Ancak, kiracı mal sahibinin şek-lî veya ahvale nazaran zımnî olarak verdiği bir temsil Si yetine istinaden hareket etmiş ise bu takdirde mal sahibine ai olan mülk alacaklıya karşı teminattır. Eğer böyle kabul edil-miyecek olursa fena niyetli bir mülk sahibinin herhangi bir • kimseye korkuluk gibi araya sokarak kiracı sıfatile ona evini a tamir ettirtir ve neticede müteahhidlerin ve işçilerin hak- I kını yemesi mümkün olur. Bu ise ceza verilemiyecek bir haldir, a 3 — Binanın mülkiyeti hüsnü niyet sahibi üçüncü bir şah- j sa geçmiş ise, inşa eden alacaklı müteahhid o bina üzerine 1 ipotek koydurmak suretile alacağını emniyet altına aldırabi-1 İsviçre temyiz mahkemesi ilk içtihadında hüsnü niyet sa- j hibi üçüncü şahsa hak vermişti. Fakat bu mesele sonradan 1 başka bir safha ile tekrar ortaya çıktı ve temyiz mahkemesi* bu defa ilk içtihadının aksine hüküm vermiş bulunmaktadır.® Bu yeni içtihada göre, ipotek koydurmak hakkı aynî haklara® taallûk ettiği cihetle inşa edilen binanın bütün sahiplerine* karşı muteberdir. Ancak, hüsnü niyet ile binayı satın almış 1 bulunan veya herhangi bir suretle hüsnü niyetle binaya son- I radan sahip olan üçüncü şahsın hakkı da gözetilmiş ve mah- I keme onun hakkını da korumak için üç aylık bir müddet ka-bul etmiştir. Bu hale göre, işbu üç aylık müddet zarfında ala- 1 cağını temin etmek üzere ipotek konulması talebinde bulun-a mıyan müteahhid bu hakkını kaybetmiş olur.

Meslekî Birliklerin rolü:

(4)

da-hilinde ve mesleklerinin inkişafı ve tekâmülü yolunda faideli olmalarını temin edecek tedbirleri alacağı bildirilmektedir. Devlet, teşekküllerin ekseriyetle verecekleri kararlara istina-den taleb edecekleri normaları ve sair hukukî esasları temin etmek istemektedir. Zaten uzun senelerdenberi malî yardm-larda bulunmak suretile devlet tarafndan bu teşekküllerin faidesi olduklar kabul edilmiş bulunmaktadır. Kanunlar vaz-edilirken bile bu teeşkküllerin fikirlerinden istifade edilmiş-tir. Esasen bu teşekküller hususunda iki suretle hareket olu-nabileceği söylenmektedir: Ya cemiyet kendi koyduğu ahkâmı kendi başına tatbik çareleri ile temin eder, yahut da cemi-yetin vereceği kararları devlet umumiyetle muteber kaide-ler sayarak müeyyidekaide-ler koyar deniliyor. Her halde devlet bu meslek teşekküllerile daha yakından alâkadar olmağa karar vermiş bulunmaktadır.

MACARİSTAN

Macaristanda hükümetin işçiler için asgarî ücretler tayin etmesi üzerine inşaat patronları da duvarcılarla taş tesviye iş-çileri için asgarî randıman miktarları tesbit etmişlerdir. Me-selâ herd uvarcmın saat ve gün başına en az kaç tuğla örmesi lâzım geldiği tesbit edilmiş bulunmaktadır ve bu miktarlar duvarın bodrumda, yukarı katlarda, çatıda veya kemer inşaa-tında yapıldığına göre değişmektedir. Meselâ: Bodrumda kireç harcı ile yapılan duvarlarda küçük tuğlalardan saatte (75) tane, dokuz buçuk saatte (710) tane, büyük tuğlalardan ise sa-atte (70) tane, günde (660) tane örmek lâzımdır. Eğer çimen-to harci kullanılacak olursa, bu takdirde asgarî miktarlar yüz-de (30) nisbetinyüz-de azalmaktadır. Bir başka cetvelyüz-de yüz-de sıva iş-lerinde icab eden randıman miktarları metre kare olarak tes-bit edilmiştir.

: Yeni teknik normlar hakkında Vekiller Heyetinin son-teşrin toplantılarında kabul edilmiş olan kararname resmî ga-zetede çıkmıştır. Yer sarsıntılarına maruz bulunan mıntakalar için bu kararnamede hususî hükümler vardır. Yeni normlar (1938) yılı başından muteberdir. Müteahhidler Federasyonu bunların neşrinden bir müddet evvel, ne gibi mahzurları ola-bileceğini tetkik etmiş ve bu yeni normaların başlanmış inşa at için tatbik edilmemesini temine çalışarak kısmen muvaf fak olmuştur. Nitekim, yer sarsıntısı mıntakaları dışında ka lan yerlerde, başlanmış bulunan inşaat yeni hükümlerden ha ric tutulmuş bulunuyor. Bunların yeni normları mer'iyete ! girinciye kadar bitirilmiş olacağı da düşünülmüştür. Projeleri

tasdik edilmiş ve fakat henüz inşaata başlanmamış olan yapı-lar için müteahhidler Federasyonunun teşebbüsleri bir se-mere vermemiştir. Bunların yeni normalara göre inşası lâzım-dır. Bu yeni normalar (1935) normalarını tadil etmektedir ve (5) fasla bölünmüştür: Yeni inşaat, tadilât, tamirat, müeyyi-deler, umumî ve muvakkat hükümler. Bu yeni ahkâm bir çok hususatta diğer memleketlerde de cari bulunan nizamlara ben-1 zememektedir. Gerilmeler, duvar kalınlıkları ve saire hak-kında fcayıdlar azdır. Daha ziyade umumî mahiyette ahkâm ve I tahdidat konulmuştur.

Norveçte doğramacı ve marangozlar, duvarcılar, camcılar, boyacılar, tenekeciler, taraçaçılar, taşçılar ve kaanlizasyon-cular gibi muhtelif işçiler için yapılmış kollektif iş mukave-leleri mevcut olup mümessiller, hakem mesemukave-leleri, ücretli izin ve saire gibi hususata ait umumî esaslar hepsinde müşterek-tir. Farklı olan ahkâm ücretlere, parça işine, duvarcılıkta ekip-lerin nasıl teşkil olunacağına, çıraklığa ve saireye dair olan kısımlardır. Konturatlar umumiyetle iki senelik olup bir kaç ay evvel tahriren bildirilmedikçe zımnî surette temadi eder. ücretler ancak senede bir defa, 15 ilkkânunda, tarihteki endekse göre yükseltilip alçaltılabilir. Yeni ücretlerin tatbi-kinde anlaşma olmazsa, ücretin yükseltilmesini veya alçaltıl-masını istemeğe hakkı olan taraf bir ay evvel haber vermek şartile kollektif mukaveleyi feshedebilir. İhtilâflara dair de bir çok ahkâm konmuştur. Grev ve lok-avt büsbütün memnu bir hale gelmiş gibidir. İş haftası (48) saattir. Malzeme veya işe lâzım sair edevat olmadığı yüzünden çalışmaz ise, işçinin ücretleri yine ödenmek lâzımdır. Ancak, işe ara verileceği ön-ceden bildirilmiş ve yahut patron tarafından işçiye normal ücretle başka bir iş gösterilmiş olursa bu takdirde müstesna-dır. Senelik izin (12) gündür ve hususî bir anlaşma olmadıkça (15) mayıs ile (15) eylül arasında verilmek icab eder.

D

Piyasada yerli kiremid buhranı Geçen sene Devlet inşaatının çokluğundan kiremit buh-ranı hâsıl olmuştur. Evvelce beş ve altı kuruşa tedarik edil-mekte olan Marsilya modeli kiremitler hâlen 9 kuruşa ka-dar çıkmıştır. Mevsim itibarile yeni imalât olmaması ve elde stokların bitmesinden dolayı artan fiatlar yeni mallar çıkınca düşecektir.

Bugünkü yükselişten müteahhidler son derecede zarara ı uğramaktadırlar.

< Mil t Mec

Referanslar

Benzer Belgeler

İkrazlar için tahdit edilmiş olan umum yekûn (50) milyon dolar ve hükümet tarafından tekeffül edilmiş bulunan miktarı da (7,5) milyon dolar olduğuna göre işin daha

Nitekim, millî inşaat ve nafıa federasyonu tarafından yapılan bir tahmine göre, hususî eşhas tarafından verilen siparişlerin üçte ikisinin tamir ve bakım işlerine ta-

Görülüyor ki Amerikada yapı sosyeteleri amele seçimi hususunda çok müşkülpesend davranıyorlar ve işçilik kabiliyetlerinde hafif noksanı olan kimseleri istihdam ey-

Otorutların inşa- atını üzerine alan«Reichsautcbahnen» şirketinde 1936 senesi zarfında çalışan amele miktarı 121.668 kişidir.. Yine ayni sene zarfında yol

Bu suretle, esasında 1616 kişi istiab eden salon, gerektiği zaman 400 kişilik küçük bir salon hali- ne getirilebilmekte ve buna göre küçük temsil- lerden büyük boks

Bu cihetleri göz önünde tutarak, ekonomik motörlü na- kil vasıtalarından yapı endüstrisi ihtiyaçlarına en muvafık surette cevap verebilecek bir tip yaratılmak icap

Aile meskenleri inşaatı normal zamanlarda, diğer sanayie nazaran olan ehemmiyetine rağmen, arzm ancak bir kısmını tatmin eder.. Amerikada aile meskenleri inşaatı hakkında 1915

Bu hesapça, Fele- menkde Bina ve Nafıa işleri işçilerinin mecmu miktarı 92.000 ve sair işlere mensup işçilerin miktarı da yine müteahhidler hariç olmak üzere 32.000