• Sonuç bulunamadı

B a ş ka m e m l e k e t l e r de y a pı İ ş l e ri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "B a ş ka m e m l e k e t l e r de y a pı İ ş l e ri"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B a ş k a m e m l e k e t l e r d e y a p ı İ ş l e r i

A L M A N Y A

ikametgâh ve iskân politikası hakkında düşünceler:

Almanya Nafıa bakanlığı müşavirlerinden doktor Fischer Dieskav Almanyadaki ikametgâh meseleleri hakkında pek enteresan bir kitap neşretmiştir. On fasıldan mürekkep olan bu eser ikametgâh meselelerini bir bütün olarak gözden ge-çirmekte olup bu sahada büyük bir boşluğu doldurmakta-dır. Çünkü ikametgâh meselelerini kısım kısım mütalâa eden eserler çok ise de böyle işin bütünlüğüne girişen bir ki-tap henüz yokdu.

Das Eangevenbe ismindeki Alman inşaat mecmuası bu eserden bir hulâsa şeklinde bahsederken, eserde iki esas meselenin ortaya atılmış olduğunu kaydetmektedir. Bu me-seleler şunlardır: ikametgâh ihtiyacı v e ikametgâh çeşidi, ikinci meseleye «inşa edilmesi muvafık olan ikametgâh çe-şidi» de diyebiliriz.

ikametgâh ihtiyacından bahseden kısımda bu ihtiyacın nüfusa göre olmayıp müstakil menajlar, yani içinde ev işleri görülen müstakil yerler, kısaca Türkçeleştirirsek, müstakil yurtlar yekûnuna göre değiştiği söylenilmekte ve bu esastan gidilerek ikametgâh ihtiyacını muayyen seneler içinde kar-şılayabilmek üzere senede (300 000) ikametgâha lüzum gös-terilmektedir. 1917 yılında Almanyada (18) milyon menaj bulunduğu tesbit edilmiştir. , Bu adedin 1960 yılında (20.712.000) olacağı hesaplanmaktadır. Yukarıdaki senelik (300.000) ikametgâh miktarı tesbit olunurken yıkıntı ve yan-gın gibi ihtimaller de gözetilmiştir.

Yapılacak evlerin çeşidi meselesinde ise başlıca gözeti-lecek nokta gelir miktarlarıdır. Maliye istatistiklerine göre vergi mükelleflerinin yüzde sekseninden fazlasının senelik geliri (1500) Türk lirasından azdır. (600) liradan az olan ge-lirler ise yüzde (60) kadardır. Bu mükelleflerin ev kirası için gelirlerinden sıkıntısızca ayırabilecekleri miktar umu-miyetle yüzde (15) olarak kabul edilmektedir. Bu nisbet yüz-de (20) olarak bile kabul edilse yine ikametgâhların yüzyüz-de yetmiş beşinin ancak ayda (10) ile (25) lira arasında kiracı bulabileceği anlaşılır ki, bunlar da olsa olsa küçük ikamet-gâhlar veya küçük aile evleri mahiyetinde şeyler olabilir. Maaşların umumî seviyesi yükselmedikçe veyahut inşaat masraflarile faiz nisbetieri alçalmadıkça bu vaziyet değiş-mez. Şayet devlet büyük miktarda, az faizli sermayeler ve-rirse bu takdirde vaziyette bir değişiklik olabilir.

ikametgâh ihtiyacı bilhassa büyük şehirlerde duyulmakta olduğu için, evlerin daha ziyade kırlıklarda veya küçük şe-hirlerde yapılması muvafıktır. Büyük şehirlerin nüfusunu azaltmak yolundaki gayretler gittikçe artmaktadır. Bu gay-retler neticesinde 1930 ve 1935 yıllarında (450.000) kişiden fazla nüfus büyük şehirlerden çıkarak kırlıklara göç etmiştir.

Asfalt yolların yapılması işinde fiatlerin tanzimi:

Die Banindustrie ismindeki inşaat sanayii mecmuasının bildirdiğine göre, Almanyada teşkil edilmiş bulunan iktisat gruplarından «inşaat sanayii grubu» direktörlüğünce tan-zim edilmiş olan bir nizamname 1 Şubat 1938 tarihindenbe-ri Berlinde tatbik olunmaktadır. Bu nizamname millî iktisat vekâleti ile başvekâlet ve fiatlerin tanzimi işine bakan ko-miserlik tarafından tasdik olunmuştur. «İnşaat sanayii gru-pu» Berlin - Brandenburg şubesine dahil bulunan müteah-hitlerden her hangi birisi, Berlin mmtakasındaki asfalt yol-lar inşaatı işlerine müteallik münakaşayol-lardan birinde düşük fiatli iş yapıldığını öğrenir .veyahut kendisine böyle biı- ih-barda bulunulursa bunu derhal hususî komisyona bildirmek-le mükelbildirmek-leftir. Komisyon işi tetkik ederek icabında tedbir-ler alacaktır. Burada, düşük fiattan maksat eksiltmeye gi-renin maliyet fiatinden aşağı olup muntazam bir hesap ya-pıldığı takdirde idare etmiyeceği belli bulunan fiattir.

İktisat kollarından «inşaat sanayii grupu» müdürlüğü bu gibi hallerde, alâkadar firmadan üç gün içinde hesaplarını ne gibi esaslara dayanarak yaptığını bildirmesini isteyebilir. Bu esaslar komisyona arzolunur. Komisyon, Berlin - Bran-denburg mıntakası asfalt yollar inşaatı etüd komitesi reisi veya onun bir mümessili ile, alâkadar branşın iki mütahas-sısmdan mürekkeptir. Komisyon âzasından hiç birisi bu mü-nakaşa ile alâkadar bulunmamak şarttır. Aksi takdirde mın-taka reisi başka âzalar seçebilmek salâhiyetine malik olduğu gibi başka spesiyalistlere, mütahassıslara da başvurabilir.

Suçlu firmalara karşı konulmuş olan müeyyideler şun-lardır: ihtar, takbih, müteahhitler listesinden çıkarılmak üzere Berlin belediyesine ihbar.

Müteahhit listesinden çıkarılmak üzere belediyeye baş-vurabilmek için firmanın önce ihtar v e takbih cezalarına çarpılmış olması lâzımdır. Ancak, her hangi bir karar ve-rilmezden önce firmanın kendisini dinlemek, müdafaasına imkân vermek şartı vardır. Şayet istenen malûmatı vermez ve davetlere gelmezse komisyon, elindeki vesikalara daya-narak kendi başına karar verebilir.

Bir firmaya karşı ihtar veya takbih cezası verildiği za-man bunun, sebepleri de gösterilerek Berlin belediyesine bildirilmesi lâzımdır, ihtar veya takbih halinde firma, in-şaat sanayii grubunun yol şubesine başvurabilir.

Alınan bir iş teknik bakımdan kusurlu olarak yapılmış olursa, bu takdirde, önce ihtar veya takbih verilmiş bulun-masa bile, o firma aleyhine tâkibat yapılır.

Komisyonun kararları yazı ile verilir v e bunlar inşaat sanayii grubunun arşivlerinde saklanır. Bu vesikalar son derece gizli tutulur.

(2)

A M E R İ K A

İnşaat işlerini inkişaf ettimek için çareler:

1933 senesinde yapılmış olan sayım neticesinde Birleşik Amerikada ziraatten sonra en başta gelen sanayiin inşaat ve nafıa işleri sanayii olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla birçok müthassıslarca inşaat sanayiinin hal ve istikbali hakkında bir takım düşünceler ortaya atılmaktadır. İnşaat işlerinin ileride de inkişaf edeceğini tahmin etmekte olan otipmistler-den ve Amerika inşaatçılar birliği ikinci reis Greensfelder bir yazısında her şeyden önce propagandaya ehemmiyet ver-mek lâzımgeldiğini ve bunun ihmal edilmesinin kat'iyyen doğru olmıyacağmı söyliyerek .kendi servisinde propaganda meselesine ön safta kıymet verdiğini anlatmaktadır. Tavsi-yelerini şöylece hülâsa edebiliriz:

Gerek bütün memlekette, gerekse muhtelif mmtakalar-da müşterek propaganmmtakalar-da faaliyetine geçilmek üzere icap eden programların hazırlanması için bütün inşaatçılar birleşme-ğe davet (olunmalıdır. inşaat sanayii, müstehliğin parasını kendisine doğru çekebilmek için bütün öteki sanayile reka-bet etmek mecburiyetindedir, ikametgâhlar sergileri yap-mek iyi bir propaganda vasıtası olmakla beraber her sene bir de inşaat haftası yapılmalıdır. Bu hafta için en müna-sip zaman mart ayı sıralarıdır, çünkü o sıralarda halk yapı yaptırmak hevesine kendini kaptırmağa daha müsteittir. A y -ni zamanda muhtelif yerlerde sergiler açılmalıdır, inşaatçı-lar birliği bu fikri tahakkuk sahasına çıkarabilir. Memle-kette bir inşaat merkezi kurulmalıdır. Bu santral bütün in-şaatçıların ve nafıa işlerile uğraşanların bir nevi umumî ka-rargâhı olmalıdır. Bu takdirde alâkadar dairelerle temas da-ha çabuk olur. Muda-harrir Amerikada da-hattâ bir inşaat bakan-lığı kurulmasının bile işin ehemmiyetine uygun olacağını ileri sürmektedir. Bu bakanlık sulh zamanında her türlü na-fıa işlerile uğraşmalı ve harp zamanında da askerî inşaat kıt'alarını idare etmelidir, diyor, işçi meselesine gelince, çıraklığı inkişaf ettirmek ve ıslâh etmek lâzımdır. Pek muh-telif olan ihtisas sınıflarını sadeleştirmek, işçi çeşitlerini azaltmak lâzımdır. Bugünkü çeşitler çok fazladır, inşaat sa-nayiinin arkasında bir de kanburu vardır: inşaat mahalle-rindeki işler ancak senenin muayyen mevsimlerinde yapıla-bilir. Bütün sene devamlı surette iş olmaz. Bu sebeple iş-çilere bütün sene ekmek verebilecek meşguliyet temin et-mek güç olur. Her mıntıka için bir müşterek işçiler san-dığı kurulabilir. Ailelere senelik muayyen bir gelir sigortası yapılabilir. Mütevazi bile olsa, inşaat sanayiinde ihtisaslı iş-çilere senelik bir gelir temin edilebilirse saatlik ücretler daha rasyonel bir hale getirilebilir ve işçilerin senelik satın alma kabiliyetleri çok daha artar, ki bu da millî iktisat ba-kımından bir kârdır.

inşaat mahallinde çalışma mevsimini uzatmak için ma-mul inşaat malzemesi fiatlerini fena mevsimlerde indirmek muvafık olur. Nitekim bazı fabrikalar bunu tecrübe etmiş-lerdir. Bu teşebbüs umumileşirse gerek inşaat malzemesi ya-pan fabrikalar, gerekse inşaat mahallinde çalışan inşaatçı-lar, yani bütün inşaat sanayii daha muntazam işleyebilir.

inşaat sanayii, inkişafını temin edebilmek için, yeni ve modern metodlara ve malzemeye uymak, onları kullanmak mecburiyetindedir.

Bina sigortası çok daha tekâmül ettirilmelidir. Binanın yapısını, yani srüktürünü, hem inşa edildiği sırada hem de sonraki zamanlarda emniyet altına alacak bir sigorta lâzım-dır. Nevyorkta buna benzer bir sigorta kurulmuştur ve

bi-naların hayat sigortası yapılmaktadır, yani binanın yen bir müddet için ömrü sigorta ediliyor. Her sene muay-yen bir para vermeğe mukabil, muaymuay-yen bir müddet sonun-da tamamen kıymetten düşen veyahut mosonun-dası geçen bir bi-nanın yerine yenisini yapmak imkânı elde edilmektedir.

inşaat sanayiinde bir «garanti vesikası» usulü ihdas edilmeli ve her bina için böyle bir vesika verilmelidir. Bu usul hem müteahhitlerin, hem de mal sahiplerinin menfaat-lerine uygun olur. Plânlar, sicilli bir mimar veya mühen-dis tarafından tasdik olunmalı ve bu zat devlete veya bele-diyeye karşı plânın doğruluğu ve nizamlara uygunluğu ba-kımından mes'ul bulunmalıdır. Bina devlet veya belediye tarafından kalitesi itibarile tasnif edilmeli ve sahibi veya içinde oturanlar tarafından her zaman için o binanın karak-teristik vasıfları hakkında malûmat alınabilmelidir.

B E L Ç İ K A Kaybolmak üzere bulunan bir san'at:

Belçikada çıkmakta olan nafıa işleri dergisi 1937 sene-sinde Ambleve ve Ouı-the vadilerindeki taş ocaklarının iş-siz kaldıklarını söyliyerek Jau gidişle taş tesviyecilerinin büs-bütün ortadan kalacaklarından endişe etmekte ve bu san-atkârların içinde pek çoklarının hakikî artistler olduğunu ileri sürerek acınmaktadır. Bu değerli adamlar şimdi kal-dırımcılıktan başka bir işe yarayamıyorlarmış.

D A N İ M A R K A Teknoloji enstitüsü: ı

Bir ziraat memleketi olan (3,5) milyon nüfuslu küçük Da-nimarkada takriben (80.000) san'atkâr işçi ve (9500) sanayi müessesesi vardır. Kopenhagda bulunmakta olan teknoloji enstitüsü Avrupanm en güzel kültür müesseselerinden biri-sidir. Bu enstitüden başka 14 meslek mektebi ile 275 san'-atlar mekteb daha vardır ve bunlar da (27000) talebe okumak-tadır. 14 meslek mektebi içinde memleket halkının bilgisini arttırmıya çalışan hususî şubelerde san'atkâr işçiler ayrıca faydalanmaktadırlar.

Devlet bu müesseselerin masrafına yüzde (45) ( nisbe-tinde iştirak etmekte olup üst tarafı meslek teşekkülleri ile belediyeler ve saire tarafından ödenmektedir.

Teknoloji enstitüsü ayni zamanda ustalar için bir mek-teptir. Dersler uzun ve kısa müddetli teknik kurslar halin-de nazarî, amelî ve umumî surette verilmektedir. Kopeııhaga gelemiyecekler için vilâyetlerde açılan kurslara bu enstitü iştirak etmektedir. Enstitü ayni zamanda kendisine başvu-rup akıl danışan ustalara da akıl öğretip tavsiyelerde bulu-nur ve onların karşılaştıkları güçlükleri halleder. Bir san'-atkâr işçi, ne kadar uzakta bulunursa bulunsun (15) kuron ödediği takdirde bir fen adamı gönderilerek işi gözden ge-çirilir. Enstitünün bu işini teşvik etmek üzere hükümet ta-rafından senede (40.000) kuron verlmektedir.

(3)

is-veçte ve Noris-veçteki diğer enstitülerle de sıkı bir iş birliği halinde çalışmaktadır.

1934-35 senesinde (11200) müracaata cevap verilmiştir. Yapılan tecrübelern masrafları (475.000) kuron tutmuş clup tetkik masrafları v e saire bundan hariçtir.

B

F R A N S A Kara iş:

Fransada kaçak işin yasak edilmesi için bir kanun ha-zırlanmıştır. Bu kanunun esbabı mucibe lâyihasında kara iş şöyle tarif olunmaktadır: «Sanayicilerin, tüccarların ve san-atkârların tâbi oldukları vergilerden ve meslekî mükellefi-yetlerden kaçan bir kimsenin kendi hesabına yaptığı iş ka-ra iştir.» Kanun yalnız bu mânada tarif edilen kaka-ra işi ya-sak etmekle kalmıyor. Kendi yapmakta plduğu vazife ve memuriyetini bitirdikten sonra para kazanmak üzere başka işler yapmağı da menetmektedir, ki maksat işsizlerin iş bul-masını kolaylaştırmaktır. Bu iki esastan yürüyen ve 13 mad-delik olan kanun lâyihası bir takım memnuiyetler v e cezalar koymaktadır. Memnuiyetlerden bazılarını sayalım:

— Devlet veya resmî müessese memurları kendi hesap-larına bir sanayi veya ticaret müessesesi açamazlar v e san*-atkârlık yapamazlar.

— Hususî müesseseler memurları v e işçileri iş müddeti hakkında mevcut kanun ahkâmı haricinde ücret mukabili iş yapamazlar.

— Patronlar, başka bir müesseseye mensup olup oradan ücretli surette izinli bulunduğunu bildikleri kimselere iş ve-remezler.

— Ticaret siciline veya meslek sicillerine yazılı olmıyan kimselere, önceden iş müfettişine bildirilmedikçe, ücretsiz de olsa iş verilemez.

H O L A N D A Yabancı müesseseler:

22 Kânunusani 1937 tarihli kanunun tatbikatına başlan-mıştır. Bu kanun her hangi bir ecnebinin bundan sonra hu-susî bir müsaade almadıkça bir antrpriz, yani müessese ku-ramıyacağına dairdir.

İ N G İ L T E R E İnşaat federasyonu toplantısı:

«inşaat müteahhitleri millî federasyonu» nun senelik toplantısı Londrada yapılmıştır. Beynelmilel federasyonda reis muavinlerinden v e Belçika inşaat ve nafıa işleri federas-yonunun reisi Hofmans ile genel sekreter Ducrt'yi gönder-mek suretile toplantıya iştirak etmiştir. Beynelmilel federas-yonunun mümessillerine hoşgeldiniz demek üzere Pitt tara-fından söylenen sözlere cevap veren Hofmans federasyonun rolünden ve faydasından bahsetmiş ve ingiliz arkadaşlarına

kendilerine gösterilen samimî kabulden dolayı teşekkür et-tikten sonra ingiliz inşaat sanayii hakkında temenniyatta bulunmuştur.

E

İ T A L Y A Ucuz evler inşaatı:

Bütün mühimce şehirlerde urbanizm programları tatbik edilmekte ve halk için ekonomik evler inşasiyle uğraşıl-maktadır. Bu halk evlerinin inşaatını kolaylaştırmak için münakaşalara, kira kontratlarına ve satışlara mahsus ver-gi v e msraflar azaltılmış ve birçok başka teşvikler yapılmış-tır. Bu suretle, zengin olmıyan halk tabakalarına hususî te-şebbüsler ve şirketler tarafından ucuz evler yapılması faa-liyeti genişlemektedir.

Halka hususî ucuz evler inşası için nafıa bakanlığının başkanlığı altında bir millî konzorsiyom kurulmuştur ve bu konzorsiyom muhtelif müesseselerin inşaatına iştirak ve nezaret etmektedir. Bu müesseseler arasında resmî, yarı res-mî ve müstakil olanlar vardır. Büyük bankalar v e fabrika-lar idareleri de ikametgâhfabrika-lar meselesile esaslı surette meşgul olmaktadırlar. Sosyal yardım enstitüsü tarafından 1936 - 1937 senelerinde en ucuz tipte halk ikametgâhları inşa edilmek üzere takriben (13) milyon Türk lirası tahsis edilmiş v e şart olarak ta fakir halkın bu yapılacak ucuz, yeni, sıhhî evlere taşınmasını v e evlerin mümkün olduğu kadar kırlıklarda ya-pılmasını ileri sürmüştür. Birçok bankalar ve tasarruf san-dıkları bu gibi halk evleri inşaatı için müsait şartlarla para vermektedirler.

İ S V E Ç Amele evleri inşaatı:

isveçteki Fransız ticaret odası mecmuasının müdürü ta-rafından yazılan bir makaleden aşağıdaki satırları alıyoruz:

(4)

İ S V İ Ç R E ihtiyarlık sigortası:

isviçre san'atkârları birliği bir ihtiyarlık sigortası ihdas etmeği düşünmekte olup bu maksatla sigorta şirketlerinden kendisine bu hususta teklifler yapılmasını istemiştir.

S E R G İ L E R :

Mısır: Bu sene içinde Kahirede enternasyonal bir mimar-lık sergisi açılacaktır.

Almanya: Bu sene içinde Almanyada bir işçilik ve san'-atkârlık sergisi açılacaktır.

K Ü Ç Ü K H A B E R L E R :

ingiltere: Londrada (Çinko istimali işlerine dair malû-mat bürosu) isminde bir santral teesis edilmiştir. E v v e l c e bakır, çelik v e saire için de böyle bir büro kurulmuştu. B u merkez zaman zaman teknik broşürler neşredecektir.

Fransa: Nafıa müteahhitleri sendikasının senelik ziyafeti Kontinantal otelinde nafıa vekilinin riyasetinde verilmiştir. Paı-iste (inşaatta teşkilât v e istatistik) isminde yeni bir mec-mua intişara başlamıştır, inşaat sanayiini alâkadar edecek is-tatistikler neşredecektir.

Dünkerk ticaret odası tarafından Dünkerk limanı hak-kında güzel bir broşür neşredilmiştir.

H â d i s e l e r :

Y e r l i v e y a b a n c ı m i m a r

Halen Türk mimarlığı buhran geçirmektedir. Bizde her şeyde olduğu gibi mimarın da yabancısına rağbet var. Dev-let teknik büroları yabancı mimarlarla doludur, belediyeler şehir işlerini sipariş için yabancı mimar aramaktadırlar. Ban-kalarımız, sanayi müesseselerimiz iş tekliflerini yalnız ya-bancı mimarlara yapıyorlar.

Geride, yerli mimar meslekî faaliyeti için ancak devlet memuriyetlerinde yer bulup kapılanmak mecburiyetinde dir. Memlekette Türk mimarlarına, serbest çalışmak için henüi saha açılmamıştır. P r o j e yaparak, meslekî bilgi v e ka-biliyetini kullanarak çalışan ve kazanan Türk mimarı par-makla sayılacak kadar azdır.

Y e r l i y e rağbetsizliğin, yabancıya rağbetin saiki her şey-den evvel (bir ecnebi perestlik) şey-den başka bir şey değildir. Şimdiye kadar denediğimiz ecnebi mimarlar bizi tatmin et-tiler mi? Hayır. Buna rağmen şehirlerimizde, her gün yeni yeni yabancı denemesi eserler ile karşılaşıyoruz.

Diğer taraftan milli bir inkılâp mimarisinin meydana gelmediğinden şikâyetçiyiz, şehirlerimiz yabancıların eserleri

ile dolarken Türk mimarlarına yetişmek v e inkişaf etmek fırsatını veremezken bunu beklemek beyhudedir!

Her halde mimarimize, Türk karakterini, muhallebisi ka-şıklarmdaki ay yıldız motiflerini taklit ile, kale duvarları ha-cimlerini kopya ile, beton-arme binalara ahşap saçak ve med-reselerin tuğla v e taş işçiliklerini tatbik ile yaratmağa yeltenen ecnebi mimarlar verecek değildir.

Ecnebi mimarın Türk mimarisi yapıyorum cııye tetkik emeden projesine kondurduğu eski motifli her bina kötü bir de-nemeden başka bir şey olamıyor!

Şehirlerimizde çoğalan bu ııevi binalar bize daima ya-bancı kalacaktır. Bugün bir Sirkeci garını, bir düyunu uınu-miyeyi v e Ziraat bankasını nasıl benimsemiyorsak, yenile-rini de öyle benimsemiyeceğiz.

Şehirlerimizi yabancı mimarların san'at denemelerine bırakmaktan vazgeçelim. Artık kendi sanatkârlarımıza ina-nıp biraz da onları denesek.

Z. S.

Referanslar

Benzer Belgeler

İkrazlar için tahdit edilmiş olan umum yekûn (50) milyon dolar ve hükümet tarafından tekeffül edilmiş bulunan miktarı da (7,5) milyon dolar olduğuna göre işin daha

Nitekim, millî inşaat ve nafıa federasyonu tarafından yapılan bir tahmine göre, hususî eşhas tarafından verilen siparişlerin üçte ikisinin tamir ve bakım işlerine ta-

Görülüyor ki Amerikada yapı sosyeteleri amele seçimi hususunda çok müşkülpesend davranıyorlar ve işçilik kabiliyetlerinde hafif noksanı olan kimseleri istihdam ey-

Otorutların inşa- atını üzerine alan«Reichsautcbahnen» şirketinde 1936 senesi zarfında çalışan amele miktarı 121.668 kişidir.. Yine ayni sene zarfında yol

Bu suretle, esasında 1616 kişi istiab eden salon, gerektiği zaman 400 kişilik küçük bir salon hali- ne getirilebilmekte ve buna göre küçük temsil- lerden büyük boks

Bu cihetleri göz önünde tutarak, ekonomik motörlü na- kil vasıtalarından yapı endüstrisi ihtiyaçlarına en muvafık surette cevap verebilecek bir tip yaratılmak icap

Aile meskenleri inşaatı normal zamanlarda, diğer sanayie nazaran olan ehemmiyetine rağmen, arzm ancak bir kısmını tatmin eder.. Amerikada aile meskenleri inşaatı hakkında 1915

Bu hesapça, Fele- menkde Bina ve Nafıa işleri işçilerinin mecmu miktarı 92.000 ve sair işlere mensup işçilerin miktarı da yine müteahhidler hariç olmak üzere 32.000