• Sonuç bulunamadı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler Şubat 2013

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler Şubat 2013"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İzlem Erdem - Bölüm Müdürü izlem.erdem@isbank.com.tr Alper Gürler - Birim Müdürü alper.gurler@isbank.com.tr Kıvılcım Eraydın - Uzman kivilcim.eraydin@isbank.com.tr Erhan Gül - Uzman

erhan.gul@isbank.com.tr

İçindekiler

Dünya Ekonomisi 1 Türkiye Ekonomisi 4 Bankacılık Sektörü 11

Grafikler 13

Tablolar 16

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler Şubat 2013

Türkiye İş Bankası A.Ş. - İktisadi Araştırmalar Bölümü

 Küresel krizin ardından geçen süreye rağmen global ekonomik aktivite halen zayıf bir seyir izlemektedir.

Küresel ekonomik büyüme büyük ölçüde gelişmekte olan ülkeler öncülüğünde devam ederken, gelişmiş ekonomilerde özellikle kamu maliyesine ilişkin sorunlar ekonomik aktivitenin arzu edilenden uzak bir görünüm sergilemesine neden olmaktadır.

 Öte yandan, önümüzdeki dönemde dünya genelinde devam etmesi beklenen gevşek para politikası uygulamalarının yanı sıra gelişmiş ekonomilerde mevcut sorunların çözümüne yönelik adımların hız kazanması paralelinde, küresel ekonomik aktivitenin 2013 yılında 2012 yılına kıyasla daha olumlu bir seyir izleyeceği öngörülmektedir.

 ABD’de mali uçurum sorununun aşılmasının ardından, Hazine’nin borçlanma yetkisi uzatılarak borç tavanına ilişkin alınacak kararlar Mayıs ayına kadar ertelenmiştir.

Böylece, ABD ekonomisine yönelik endişeler kısa vadede bir miktar ötelenmiştir.

 Açıklanan son veriler Euro Alanı ekonomisinin yılın son çeyreğinde de zayıf bir seyir izlediğine işaret etmektedir.

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi, ekonomik görünüme ilişkin risklerin aşağı yönlü olduğuna ve Euro Alanı ekonomisinin ancak 2013 yılının ikinci yarısından itibaren toparlanma emareleri gösterebileceğine dikkat çekmiştir.

 Avrupa bankalarının uzun vadeli refinansman operasyonları (LTRO) kapsamında Avrupa Merkez Bankası’ndan kullandıkları kredileri geri ödemeye başlamaları bölgede finans sektörüne yönelik beklentileri olumlu yönde etkilemiştir.

 Japonya hükümeti ülkede süregelen deflasyonun önüne geçmek ve ekonomiyi yeniden canlandırmak amacıyla yeni bir mali teşvik programı açıklamıştır. Japonya Merkez Bankası da varlık alım programını genişleteceğini duyurmuştur.

 Sanayi üretimine ilişkin son açıklanan veriler Kasım ayında, bir önceki yılın aynı ayıyla kıyaslandığında işgünü sayısındaki artışın da etkisiyle üretimde güçlü bir yükselişe işaret etmiştir.

 Reel kesim temsilcilerinin yakın geçmiş ve geleceğe ilişkin değerlendirmeleriyle oluşturulan Reel Kesim Güven Endeksi Aralık 2012’de eşik değerin (100) altına geriledikten sonra, Ocak 2013’te 102,1’e çıkmıştır. Ocak ayında Tüketici Güven Endeksi de yükselmiştir.

 Ekim 2012’de işsizlik oranı 2011 yılının aynı ayına göre değişmemiş, mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı ise bir miktar gerilemiştir.

 Aralık ayında ihracat yıllık bazda artış kaydederken, ithalat azalmıştır. Böylece, 2012 yılı genelinde ihracat artışı %13 düzeyinde gerçekleşmiş, ithalat ise %2 oranında gerilemiştir.

 2012 yılı boyunca yurt içi talebin zayıf seyrini sürdürmesine ve ihracattaki pazar çeşitlendirmesine bağlı olarak cari açıkta gözlenen daralma eğilimi Kasım ayında da devam etmiştir.

 2012 yılında bütçe açığı 2011 sonuna göre %62 artarak 28,8 milyar TL’ye ulaşmıştır. Böylece, bütçe açığı 2012 yılı başlangıç ödeneğinin oldukça üzerinde gerçekleşmiştir.

 2012 yılının son çeyreğinde gerileme eğilimi sergileyen yıllık TÜFE artışı Ocak ayında yeniden yükselmiştir. Giyim ve ayakkabı ile haberleşme dışındaki TÜFE’nin diğer tüm alt gruplarında fiyatların artış kaydettiği görülmektedir.

 Ocak ayında yapılan PPK toplantısında, TCMB faiz koridorunun alt ve üst bandında indirim kararı alırken, TL ve YP cinsi yükümlülüklere ilişkin zorunlu karşılık oranlarını değişen vadelerde yükseltmiştir.

Dünya Türkiye

Bora Çevik - Uzman Yrd.

bora.cevik@isbank.com.tr Eren Demir - Uzman Yrd.

eren.demir@isbank.com.tr Mustafa Kemal Gündoğdu - Uzman Yrd.

kemal.gundogdu@isbank.com.tr Gamze Can - Uzman Yrd.

gamze.can@isbank.com.tr

(2)

Dünya Ekonomisi - Küresel Görünüm

Küresel ekonomik görünüm...

Küresel krizin ardından geçen süreye rağmen global ekonomik aktivite halen zayıf bir seyir izlemektedir. Küresel büyüme gelişmekte olan ülkeler öncülüğünde devam ederken, gelişmiş ekonomilerde kamu maliyesine ilişkin sorunlar ekonomik aktivitenin arzu edilenden uzak bir görünüm sergilemesine neden olmaktadır.

Bununla birlikte, özellikle gelişmiş ülke merkez bankalarının genişletici para politikası uygulamaları 2012 yılının ikinci yarısından itibaren finansal piyasalarda risk algılamasının önemli ölçüde gerilemesine neden olmuştur. Bu dönemde, gelişmekte olan ülkelerin risk primleri (EMBİ+) 182 baz puan gerilemiş, MSCI gelişmekte olan ülke borsaları endeksi %18 oranında yükselmiştir. Benzer şekilde, gelişmiş ülkelerin de finansal piyasalarında iyileşme kaydedildiği görülmektedir.

Finansal piyasalarda kaydedilen iyileşmeye karşın reel sektör verileri küresel iktisadi faaliyetin baskı altında kalmaya devam ettiğine işaret etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde 2012 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren bir miktar toparlanma eğilimi gözlense de önceki yıllardaki büyüme performanslarının gerisinde kaldıkları görülmektedir. Gelişmiş ülkelere bakıldığında ise, ABD ekonomisindeki tedrici toparlanma eğilimi kamu üst sınırına ilişkin endişelerin gölgesinde sürerken, Euro Alanı’nda dördüncü çeyrekte açıklanan veriler bölge ekonomisindeki zayıf seyrin devam ettiğine işaret etmektedir.

Önümüzdeki dönemde dünya genelinde devam etmesi beklenen gevşek para politikası uygulamaları ile gelişmiş ekonomilerde mevcut sorunların çözümüne yönelik adımların hız kazanması paralelinde küresel ekonomik aktivitenin 2013 yılında 2012 yılına kıyasla daha olumlu bir seyir izleyeceği öngörülmektedir. Nitekim, IMF Ocak ayında yayımladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu (WEO) güncellemesinde 2013 yılında küresel ekonomik büyümenin gelişmekte olan ülkeler öncülüğünde bir miktar

hızlanacağını, gelişmiş ülkelerde ise ekonomik aktivitenin görece daha ılımlı bir seyir izleyeceğini öngörmektedir. Öte yandan, IMF hem gelişmiş ülkelerin hem de gelişmekte olan ülkelerin 2013 yılı büyüme tahminlerini Ekim 2012 raporunda yayımladığı tahminlere kıyasla bir miktar düşürmüştür.

Şubat 2013 1

Kaynak: Reuters, Macrobond, Ruters, WEO

IMF Tahminleri

2012 2013 2014 2013 2014

Büyüme

Dünya 3,2 3,5 4,1 -0,1 -0,1

Gelişmiş Ekonomiler 1,3 1,4 2,2 -0,2 -0,1

ABD 2,3 2,0 3,0 -0,1 0,1

Euro Alanı -0,4 -0,2 1,0 -0,3 -0,1

Japonya 2,0 1,2 0,7 0,0 -0,4

Gelişmekte Olan Ekonomiler 5,1 5,5 5,9 -0,1 0,0

Çin 7,8 8,2 8,5 0,0 0,0

Brezilya 1,0 3,5 4,0 -0,4 -0,2

Türkiye 3,0 3,5* 4,0* - -

Enflasyon

Gelişmiş Ülkeler 2,0 1,6 1,8 0,0 0,0

Gelişmekte Olan Ülkeler 6,1 6,1 5,5 0,3 0,2

Dünya Ticaret Hacmi Artışı 2,8 3,8 5,5 -0,7 -0,3

(*) Ekim ayı tahminleridir

Tahminlerinden Farkı Ocak Ayı Tahminleri Ekim Ayı(%)

70 80 90 100 110 120

Oca.04 Haz.04 Kas.04 Nis.05 Eyl.05 Şub.06 Tem.06 Ara.06 May.07 Eki.07 Mar.08 u.08 Oca.09 Haz.09 Kas.09 Nis.10 Eyl.10 Şub.11 Tem.11 Ara.11 May.12 Eki.12

Seçilmiş Ülkelerde Sanayi Üretimi (Ocak2004=100)

Almanya ABD

Euro Alanı Japonya

Fransa İtalya

1.100 1.150 1.200 1.250 1.300 1.350 1.400

Oca.12 Şub.12 Mar.12 Nis.12 May.12 Haz.12 Tem.12 Ağu.12 Eyl.12 Eki.12 Kas.12 Ara.12 Oca.13

MSCI Dünya Borsaları Endeksi

(3)

Dünya Ekonomisi - Gelişmiş Ekonomiler

ABD’de mali uçurumun çözülmesinin ardından borç tavanı gündeme geldi.

ABD yeni yılın ilk saatlerinde sağlanan mutabakatla “mali uçurum”a düşmekten kurtulmuştur. Hazırlanan bütçede yıllık geliri 400.000 USD’nin üzerinde olan kişilere ve 450.000 USD’nin üzerinde olan ailelere yönelik vergi indirimleri kaldırılmış, işsizlik yardımlarının ise devam etmesi kararlaştırılmıştır. Ayrıca, %2'lik istihdam vergisi kesintisi de sonlandırılmıştır.

Öte yandan, ABD’de mali uçurumun önüne geçilmesine rağmen iktisadi faaliyeti olumsuz yönde etkileyebilecek bir diğer tehlike ön plana çıkmıştır. Yeni yılla birlikte kamu borçlanmasında üst sınıra ulaşılması ABD’nin 2013 yılının ilk çeyreğinde temerrüte düşebileceği endişelerini gündeme getirmiştir. Ancak, Temsilciler Meclisi 23 Ocak’ta Hazine’nin borçlanma yetkisini 19 Mayıs’a kadar uzatarak, son dönemde küresel piyasaların gündeminde yer alan borç tavanı endişelerini ertelemiştir.

ABD ekonomisinde beklenmedik daralma…

ABD ekonomisi 2012 yılının son çeyreğinde %1,1’lik büyüme beklentilerine karşın bir önceki yılın aynı dönemine göre

%0,1 oranında daralmıştır. Böylece, ABD ekonomisi 2009 yılının ikinci çeyreğinden bu yana en düşük büyüme performansını sergilemiştir. Bu gelişmede, tüketim harcamaları ve sabit sermaye yatırımlarındaki artışa rağmen savunma harcamalarının son 40 yılın en düşük düzeyinde gerçekleşmesi ve Sandy kasırgasının yol açtığı tahribat büyük ölçüde etkili olmuştur.

Fed para politikasında değişikliğe gitmedi.

ABD Merkez Bankası (Fed) 30 Ocak’ta sona eren toplantısında para politikasında bir değişikliğe gitmezken, her ay gerçekleştirilen 85 milyar USD tutarındaki varlık alım programına devam edileceğini belirtmiştir. Ben Bernanke toplantının ardından yaptığı açıklamada büyümedeki yavaşlamanın olumsuz hava koşullarının neden olduğu geçici faktörlerden kaynaklandığını ifade etmiştir. Fed Başkanı, hanehalkı harcamalarının ve reel sektörün sabit sermaye yatırımlarının artış kaydettiğini, konut piyasasındaki toparlanmanın da devam ettiğini vurgulamıştır.

Euro Alanı ekonomisi halen baskı altında...

Euro Alanı’nda GSYH 2012 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %0,1 oranında daralarak beklentiler paralelinde gerçekleşmiştir. Açıklanan son veriler bölge ekonomisinin 2012 yılının son çeyreğinde de zayıf bir seyir izlediğine işaret etmektedir. İmalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI) de Ocak ayında 47,5 ile üretimin yavaşlama eğilimini sürdürdüğünü teyit etmiştir. Ayrıca, bölgede perakende satışlar Kasım’da bir önceki aya göre

%0,1 artışla beklentilerin oldukça altında kalırken, yıllık bazda %2,6 gerilemiştir. Euro Alanı genelinde işsizlik oranı da Aralık ayında %11,8 düzeyinde gerçekleşmiştir.

ECB politika faizini değiştirmedi.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) 10 Ocak’ta gerçekleştirdiği para politikası toplantısında %0,75 düzeyindeki politika faizini değiştirmezken, ECB başkanı Draghi toplantının ardından yaptığı açıklamada Euro Alanı’nda reel ekonominin zayıf seyrinin sürdüğünü belirtmiştir. 2013 yılında enflasyonun %2 düzeyinin altına gerilemesinin beklendiğini vurgulayan Draghi, ekonomik görünüme ilişkin risklerin aşağı yönlü olduğuna ve Euro Alanı ekonomisinin ancak 2013 yılının ikinci yarısından itibaren toparlanma emareleri gösterebileceğine dikkat çekmiştir.

Diğer taraftan, ECB uzun vadeli refinansman operasyonları (LTRO) kapsamında 22 Aralık 2011 ve 1 Mart 2012 tarihlerinde finans piyasalarına sağladığı 3 yıl vadeli toplamda 1 trilyon Euro tutarındaki ek finansman desteğinin 137,2 milyar Euro’luk bölümünün 30 Ocak itibarıyla geri ödenmeye başlandığını ifade etmiştir. ECB tarafından yapılan açıklamada, 278 bankanın kredileri geri ödeme kararı aldığı belirtilmiştir. Bankaların geri ödemelere erken başlaması ve bu tutarın öngörülerin üzerinde olması finansal sisteme ilişkin iyimser beklentileri güçlendirmiştir.

Basel III kapsamında uygulamaya konulacak likidite kuralları esnetildi.

Basel Bankacılık Denetleme Komitesi, Basel III kapsamında bankacılık sektörüne getirilecek yeni düzenlemelere uyum süresinin 2019’a kadar uzatıldığını açıklamıştır. Yeni düzenleme kapsamındaki likidite kurallarının esnetildiğini belirten Komite, bankaların sermaye tamponu olarak kullanabilecekleri varlıkların kapsamının da genişletildiğini ifade etmiştir. Bu gelişmenin, özellikle Euro Alanı’nda bankaların ekonomik aktiviteye daha fazla destek sağlamasına olanak vereceği düşünülmektedir.

Japonya’da yeni teşvik paketi onaylandı.

Japonya hükümeti ülkede süregelen deflasyonun önüne geçmek ve ekonomiyi yeniden canlandırmak adına 11 Ocak’ta 10,3 trilyon Yen (117 milyar USD) tutarında yeni bir mali teşvik programı açıklamıştır. Paket kapsamında kamu harcamalarının ve özel sektöre tanınan teşviklerin artırılması, küçük ölçekli şirketlere de finansman desteği sağlanması öngörülmektedir. Ayrıca, Japonya Merkez Bankası (BoJ) da 22 Ocak’ta tamamlanan para politikası toplantısında enflasyon hedefini %2 olarak belirlediğini açıklamıştır. Bu doğrultuda, varlık alım programını genişleteceğini duyuran BoJ, 2014 yılından başlayarak her ay 13 trilyon Yen (145 milyar USD) tutarında alım gerçekleştirileceğini ifade etmiştir.

Şubat 2013 2

(4)

Dünya Ekonomisi - Parite ve Emtia Piyasası Gelişmeleri

EUR/USD paritesi

2013 yılının başında mali uçurum sorununun çözüme kavuşturulması ile EUR/USD paritesi yılın ilk günlerinde gerilemiştir. Ancak, ABD’de borç tavanına ilişkin belirsizlik paritenin yeniden yükselmesine neden olmuştur. Avrupa bankalarının LTRO kapsamında kullandıkları kredileri geri ödemeye başlayacaklarını açıklamasıyla yükseliş eğilimini sürdüren parite 31 Ocak itibarıyla 1,3578 düzeyinde gerçekleşmiştir.

Emtia Piyasası

Küresel ekonomik aktivitenin zayıf seyri petrol talebi üzerinde aşağı yönlü baskı oluştururken, Ortadoğu kaynaklı arz yönlü endişeler petrol fiyatlarındaki gerileme eğilimini sınırlandırmaktadır. Bu çerçevede, genel olarak yatay bir seyir izleyen Brent türü petrol fiyatları, Ocak ayının ikinci yarısından itibaren küresel ekonomiye ilişkin iyimser beklentilerin güçlenmesi paralelinde yükseliş eğilimine girmiştir. 31 Ocak itibarıyla Brent türü ham petrolün varil fiyatı 115 USD düzeyinde gerçekleşmiştir. Ocak ayı başında bir miktar yükseliş eğilimi sergileyen altın fiyatları ise ayın ikinci yarısından itibaren bir miktar gerileyerek 31 Ocak itibarıyla 1.663 USD/ons seviyesinde gerçekleşmiştir.

Şubat 2013 3

Kaynak: Reuters 1,3578

1,18 1,2 1,22 1,24 1,26 1,28 1,3 1,32 1,34 1,36

Şub.12 Mar.12 Nis.12 May.12 Haz.12 Tem.12 Ağu.12 Eyl.12 Eki.12 Kas.12 Ara.12 Oca.13

EUR/USD

115,2

85 90 95 100 105 110 115 120 125 130

Şub.12 Mar.12 Nis.12 May.12 Haz.12 Tem.12 Ağu.12 Eyl.12 Eki.12 Kas.12 Ara.12 Oca.13

Petrol Fiyatları (USD/varil)

(5)

Türkiye Ekonomisi - Arz ve Talep Göstergeleri

Sanayi üretiminde hızlı artış...

Kasım 2012’de sanayi üretimi 2011 yılının aynı ayına göre

%11,3 ile Eylül 2011’den bu yana kaydedilen en hızlı yükselişi gerçekleştirmiştir. Bu gelişmede, Kurban Bayramı’nın 2011 yılında Kasım ayına denk gelmesi nedeniyle işgünü sayısının az olmasının yarattığı düşük baz etkisi önemli rol oynamıştır. Bununla birlikte, takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksinin de aynı dönemde %3,1 artış kaydetmesi ekonomik aktivitenin 2012 yılının son çeyreğinde ivme kazandığına yönelik görüşleri desteklemiştir. Kasım 2012’de imalat sanayini oluşturan toplam 24 sektörün 21’inde üretimin artış gösterdiği dikkat çekmektedir.

Reel kesim ve tüketici güveninde iyileşme…

Aralık ayında eşik değerin (100) altına gerileyen Reel Kesim Güven Endeksi Ocak ayında bir önceki aya göre 4,2 puan yükselerek 102,1 düzeyine çıkmıştır. Anket sonuçlarına göre, gelecek üç aya ilişkin üretim hacmi ile ihracat sipariş beklentilerinin iyileştiği görülmektedir. Reel kesim temsilcilerinin mevcut toplam siparişlere ilişkin zayıf değerlendirmeleri ise dikkat çekmektedir. Diğer taraftan, Kapasite Kullanım Oranı Ocak ayında %72,4 ile son 33 ayın en düşük seviyesine gerilemiştir. Bu durum, iç talepteki t o p a r l a n m a n ı n ö n g ö r ü l e n d e n d a h a y a v a ş gerçekleşebileceğine işaret etmektedir.

TÜİK, Tüketici Güven Endeksi’nin hesaplama yönteminde Ocak 2013 itibarıyla değişikliğe gidildiğini açıklamıştır. Yeni endeks, Ocak 2013’te bir önceki aya göre 2,2 puan yükselerek 75,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Endeksin yükselişinde gelecek 12 aylık döneme ilişkin tasarruf etme ihtimali, maddi ve genel ekonomik duruma ilişkin beklentilerdeki artış etkili olmuştur.

İşsizlik oranı Ekim’de değişim göstermedi.

TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü İstatistikleri’ne göre Ekim 2012’de işsizlik oranı 2011 yılının aynı ayına göre değişim göstermeyerek %9,1 oranında gerçekleşmiştir. İlgili dönemde inşaat ve hizmetler sektörlerinde istihdam edilen kişi sayısında artış gözlenirken, tarım ve sanayi sektörlerinde bir miktar gerileme söz konusu olmuştur. Ekim ayında istihdam edilen toplam kişi sayısı 2011 yılının aynı ayına göre 1 milyon 23 bin kişi artış göstererek 25 milyon 509 bin kişiye ulaşmıştır. Mevsimsellikten arındırıldığında ise işsizliğin bir önceki aya göre 0,1 puan düşerek %9,3 düzeyinde gerçekleştiği görülmektedir.

Şubat 2013 4

40 50 60 70 80 90 100

50 60 70 80 90 100 110 120 130

Oca.08 May.08 Eyl.08 Oca.09 May.09 Eyl.09 Oca.10 May.10 Eyl.10 Oca.11 May.11 Eyl.11 Oca.12 May.12 Eyl.12 Oca.13

(endeks) Güven Endeksleri (%)

Kapasite Kullanım Oranı (sağ eksen) Tüketici Güven Endeksi

Reel Kesim Güven Endeksi

9,1 9,3

7 8 9 10 11 12 13 14 15

Oca.10 Nis.10 Tem.10 Eki.10 Oca.11 Nis.11 Tem.11 Eki.11 Oca.12 Nis.12 Tem.12 Eki.12

(%) İşsizlik Oranı

İşsizlik Oranı

Mevsim Etkilerinden Arındırılmış İşsizlik Oranı -6

-1 4 9 14 19

Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11 May.11 Haz.11 Tem.11 Ağu.11 Eyl.11 Eki.11 Kas.11 Ara.11 Oca.12 Şub.12 Mar.12 Nis.12 May.12 Haz.12 Tem.12 Ağu.12 Eyl.12 Eki.12 Kas.12

Sanayi Üretim Endeksi (yıllık % değişim)

Sanayi Üretim Endeksi

Takvim Etkilerinden Arındırılmış Endeks

Kaynak: TCMB,TÜİK 70

71 72 73 74 75 76 77 78

Oca.11 Mar.11 May.11 Tem.11 Eyl.11 Kas.11 Oca.12 Mar.12 May.12 Tem.12 Eyl.12 Kas.12 Oca.13

(%) Kapasite Kullanım Oranı

Kapasite Kullanım Oranı Mevsimsellikten Arındırılmış KKO

(6)

Türkiye Ekonomisi - Dış Ticaret

(*) bir önceki yılın aynı ayına göre % değişim

Aralık ayında dış ticaret açığı beklentilerin altında...

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Aralık ayında ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,4 artışla 12,6 milyar USD seviyesine ulaşırken, %3,7 oranında daralan ithalat 19,8 milyar USD düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, dış ticaret açığı 7,2 milyar USD ile beklentilerin altında gerçekleşirken, ihracatın ithalatı karşılama oranı %63,8’e ulaşmıştır.

İç ve dış talep koşulları arasındaki dengelenme süreci devam ediyor.

2012 yılı toplamında ise, ihracat 152,6 milyar USD’ye yükselirken, ithalat 236,5 milyar USD seviyesine ulaşmıştır.

Böylece, 2012 yılında 84 milyar USD düzeyinde gerçekleşen dış ticaret açığı bir önceki yıla göre %20,7’lik düşüş kaydetmiştir. 2012 yılında, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise bir önceki yıla kıyasla 8,5 puan artarak %64,5’e yükselmiştir.

İhracat “altın” yılını yaşadı.

2012 yılında ihracatın sektörler bazında dağılımı incelendiğinde ilk sıralarda yer alan sektörlerin genel olarak yatay bir seyir izlediği görülmektedir. Öte yandan, 2011 yılında 1,5 milyar USD ile Türkiye’nin ihracatına sağladığı katkı açısından 23. sırada yer alan altın, 2012 yılında 13,3 milyar USD’lik ihracat hacmi ile toplam ihracat artışında belirleyici bir konumda yer almıştır.

Euro Alanı ülkelerinin ihracattaki payı geriliyor.

Türkiye’nin en büyük dış ticaret pazarı konumunda olan Euro Alanı ekonomisinin zayıf seyri 2012 yılında da Türkiye’nin ihracat performansı üzerinde aşağı yönlü baskı yaratmıştır.

Ancak, Türk ihracatçıların Yakın ve Ortadoğu ülkeleri gibi

yeni pazarlara yönelmesi dış talep kaynaklı risklerin yurtiçindeki ekonomik aktivite üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırmaktadır. Nitekim, Euro Alanı’nın ihracat içerisindeki payı 2012 yılında %38,8’e gerilemiştir. Bu oran, 2005 yılında %56,3 seviyesinde gerçekleşmişti. Aynı dönemde, Yakın ve Ortadoğu ülkelerinin ihracattaki payı 2005 yılına kıyasla 2 katına çıkarak %27,8’e ulaşmıştır. Altın ihracatı hariç tutulduğunda ise 2012’de Euro Alanı‘nın ihracattaki payı %42,1, Yakın ve Ortadoğu ülkelerinin payı ise %22,5 düzeyindedir.

Petrol fiyatları ve dış ticaret açığı ilişkisi...

Net petrol ithalatçısı konumunda olan Türkiye’nin dış ticaret açığı ile petrol fiyatlarının seyri arasında yakından bir ilişki bulunmaktadır. Petrol fiyatlarının yüksek seyri Türkiye’nin dış ticaret dengelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Ancak, 2012 yılında petrol fiyatlarının yüksek seyrine rağmen dış ticaret açığındaki gerileme dikkat çekmektedir. Bu gelişmede, iç talebin zayıf seyrinin yanı sıra güçlü altın ihracatı etkili olmuştur.

Şubat 2013 5

Kaynak: TCMB, Reuters

Dış Ticaret Dengesi

Değişim Değişim

2011 2012 (%) 2011 2012 (%)

İhracat 12,5 12,6 1,4 134,9 152,6 13,1

İthalat 20,6 19,8 -3,7 240,8 236,5 -1,8

Dış Ticaret Dengesi -8,1 -7,2 -11,6 -105,9 -84,0 -20,7

Karşılama Oranı (%) 60,6 63,8 - 56,0 64,5 -

(milyar USD)

Aralık Ocak-Aralık

En Çok İhraç Edilen Ürünler

İhracat Sıra İhracat Sıra

Motorlu kara taşıtları 15,4 1 14,7 1

Giyim eşyası 13,9 2 14,3 2

Altın 1,5 23 13,3 3

Demir ve çelik 12,8 3 13,1 4

Diğer tekstil iplik, kumaş 10,8 4 11,1 5

2011 2012

(milyar USD)

2005 2006

2007 2008

2009 2010

2011

2012

30 50 70 90 110 130

30,0 50,0 70,0 90,0 110,0 130,0

(USD milyar)

(USD/varil) Petrol Fiyatları* ve Dış Ticaret Açığı

(*)Yıllık ortalama

(7)

Türkiye Ekonomisi - Ödemeler Dengesi

Cari açık daralmaya devam ediyor.

2012 yılı boyunca yurt içi talebin zayıf seyrini sürdürmesine ve ihracatın pazar çeşitlendirmesinin de etkisiyle artış eğilimini korumasına bağlı olarak cari açıkta süren daralma eğilimi Kasım ayında da devam etmiştir. Nitekim, Kasım ayında 4,5 milyar USD ile piyasa beklentisinin altında kalan cari açık, 2012 yılının ilk 11 ayında 45,2 milyar USD düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu düzey, 2011 yılının aynı dönemine göre cari açıkta 25,1 milyar USD‘lik daralmaya işaret etmektedir. 12 aylık kümülatif verilere bakıldığında da, cari açığın Ekim 2011’de ulaştığı en yüksek seviye olan 78,4 milyar USD’den 51,9 milyar USD’ye gerilediği görülmektedir. Bu çerçevede, 2012 yılsonunda cari açığın GSYH’ye oranının %7’nin altında gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Enerji ithalatı hariç tutulduğunda ise cari işlemler dengesinin fazla verdiği dikkat çekmektedir. Cari işlemler hesabı alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, 2012 yılının ilk 11 ayında 2011 yılının aynı dönemine göre dış ticaret açığının %26,3 oranında daraldığı, buna karşılık hizmetler dengesinde verilen fazlanın %15,7 arttığı görülmektedir. Dış ticaret açığındaki söz konusu daralmada 2012 yılında normal trendinden farklılaşarak fazla veren net altın ihracatı da önemli bir rol oynamıştır.

Hisse senetleri piyasasına yüksek sermaye girişi...

Finansman tarafı incelendiğinde, portföy yatırımlarında Haziran ayından bu yana gözlenen güçlü sermaye girişinin Kasım ayında da devam ettiği görülmektedir. Kasım ayında 4,9 milyar USD düzeyinde gerçekleşen portföy yatırımlarında yurt dışı yerleşiklerin hisse senetleri piyasasında yaptığı net alımlar dikkat çekmiştir. Nitekim, Kasım ayında hisse senetleri piyasasına 2,4 milyar USD ile aylık bazda tarihin en yüksek girişi kaydedilmiştir. Bu gelişmede Fitch’in Kasım ayı başında Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmesinin etkili olduğu düşünülmektedir. Yurt dışı yerleşiklerin 2012 yılının ilk 11 ayında hisse senetleri piyasasında yaptığı toplam net alım da 5,4 milyar USD’ye ulaşmıştır. Diğer taraftan, Kasım

ayında yurt dışı yerleşiklerin devlet iç borçlanma piyasasına ilgisi devam etmiş ve bu kalemde 1,4 milyar USD’lik sermaye girişi kaydedilmiştir. Söz konusu kalemde, 2012 yılının ilk 11 ayındaki toplam sermaye girişi ise 15 milyar USD’ye ulaşmıştır.

Yurt dışı tahvil ihraçları...

2012 yılı boyunca bankaların ve reel sektörün uluslararası borçlanma piyasasına erişiminin de arttığı görülmektedir.

Kasım ayında bankaların yurt dışı piyasalarda gerçekleştirdiği 1,3 milyar USD’lik yeni tahvil ihracı ile beraber 2012 yılının ilk 11 ayındaki toplam ihraç tutarı 2011 yılının aynı dönemine kıyasla %157,8 artarak 7,2 milyar USD’ye ulaşmıştır. Kasım ayında reel sektör de uluslararası piyasalarda 700 milyon USD’lik tahvil ihraç etmiştir. Böylece, reel sektörün 2012 yılının ilk 11 ayında gerçekleştirdiği toplam ihraç tutarı 1,2 milyar USD’ye ulaşmıştır. Türkiye’nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesinin de katkısıyla, 2013 yılında bankaların ve reel sektörün uluslararası tahvil piyasasının sunduğu imkanlardan daha fazla yararlanacağı tahmin edilmektedir.

Portföy yatırımlarındaki güçlü seyre karşılık, doğrudan yatırımlar görece zayıf seyrini sürdürmektedir. Kasım ayında kaydedilen 295 milyon USD’lik giriş ile Ocak-Kasım döneminde toplam net doğrudan yatırımlar 7,5 milyar USD düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu tutar 2011 yılının aynı dönemine kıyasla %27,2 oranında daralmaya işaret etmektedir.

Yurt dışından sağlanan krediler...

2011’in ilk 11 ayında yurt dışından 4,3 milyar USD’lik uzun vadeli net kredi kullanımı yapan bankacılık sektörünün 2012 yılının aynı döneminde uzun vadeli kredilerde 1,1 milyar USD net kredi ödeyicisi olduğu görülmektedir. Bu dönemde bankaların uzun vadeli tahvil ihraçlarına da yönelmesinin etkisiyle uzun vadeli kredilerde borç çevirme oranı %87 düzeyinde gerçekleşmiştir. Reel sektörün ise, 2012 yılının ilk 11 ayında 2011’in aynı dönemine kıyasla azalmakla birlikte yurt dışından uzun vadeli net kredi kullanımının devam ettiği

Şubat 2013 6

-51,9 8,1

-80 -60 -40 -20 0 20 40

Oca.07 May.07 Eyl.07 Oca.08 May.08 Eyl.08 Oca.09 May.09 Eyl.09 Oca.10 May.10 Eyl.10 Oca.11 May.11 Eyl.11 Oca.12 May.12 Eyl.12

(milyar USD) Cari İşlemler Dengesi (12 aylık kümülatif)

Cari İşlemler Dengesi

Enerji İthalatı Hariç Cari İşlemler Dengesi

-20 0 20 40 60 80

Oca.07 May.07 Eyl.07 Oca.08 May.08 Eyl.08 Oca.09 May.09 Eyl.09 Oca.10 May.10 Eyl.10 Oca.11 May.11 Eyl.11 Oca.12 May.12 Eyl.12

(milyar USD) Cari Açığın Finansmanı (12 aylık kümülatif) Diğer Yatırımlar

Portföy Yatırımları Doğrudan Yatırımlar Cari Açık

Kaynak: TCMB

(8)

Türkiye Ekonomisi - Ödemeler Dengesi

görülmektedir. 2012’nin ilk 11 ayında reel sektörün uzun vadeli net kredi kullanımı 2,4 milyar USD tutarında, borç çevirme oranı da %111 düzeyinde gerçekleşmiştir.

TCMB rezervlerini artırmaya devam ediyor.

Cari açık düşüş kaydederken sermaye akımlarının güçlü seyrini sürdürmesi TCMB’nin döviz rezervlerini artırmasına olanak vermektedir. TCMB’nin rezerv varlıkları Kasım ayında 584 milyon USD artmıştır. Böylece, 2011 yılının ilk 11 ayında 3,6 milyar USD artan rezerv varlıklar, 2012 yılının aynı döneminde 21,6 milyar USD artmıştır. TCMB’nin rezervlerini artırması uluslararası piyasalarda yaşanabilecek dalgalanmalara karşı Türkiye ekonomisinin kırılganlığını azaltmaktadır.

Cari açıktaki daralma eğilimi ivme kaybedebilir.

2012 yılı boyunca cari açıkta devam eden gerileme eğiliminin 2013 yılında iç talepte beklenen canlanma ile birlikte ivme kaybedeceği, net altın ihracatının da normal trendine dönmesi halinde söz konusu ivme kaybının belirginleşebileceği öngörülmektedir. Bununla birlikte, ihracattaki artış eğiliminin korunması, iç talepte beklenen artışın kontrollü olması ve petrol fiyatlarının global talebin zayıf seyrine bağlı olarak yatay kalacağı öngörüsü ile cari açıkta beklenen artışın sınırlı olacağı tahmin edilmektedir.

Şubat 2013 7

Kaynak: TCMB

Ödemeler Dengesi (milyon USD)

Kasım % 12 Aylık

2012 2011 2012 Değişim Kümülatif

Cari İşlemler Dengesi -4.479 -70.377 -45.242 -35,7 -51.851

Dış Ticaret Dengesi -5.534 -82.365 -60.688 -26,3 -67.413

Hizmetler Dengesi 1.262 17.683 20.459 15,7 20.772

Turizm (net) 1.016 17.474 17.673 1,1 18.243

Gelir Dengesi -331 -7.028 -6.211 -11,6 -6.809

Cari Transferler 124 1.333 1.198 -10,1 1.599

Sermaye ve Finans Hesapları 4.329 58.378 38.467 -34,1 45.656

Doğrudan Yatırımlar (net) 295 10.364 7.540 -27,2 10.759

Portföy Yatırımları (net) 4.946 19.228 35.213 83,1 37.971

Hisse Senetleri 2.383 -1.189 5.422 - 5.625

Borç Senetleri 3.386 17.088 27.502 60,9 30.698

Diğer Yatırımlar (net) -328 32.460 17.290 -46,7 13.045

Varlıklar -1.659 13.974 1.681 -88,0 -1.167

Efektif ve Mevduat -1.315 15.265 3.832 -74,9 1.409

Yükümlülükler 1.331 18.486 15.609 -15,6 14.212

Krediler 1.229 19.146 5.933 -69,0 5.712

Bankacılık Sektörü 1.305 12.808 2.898 -77,4 2.576

Bankacılık Dışı Sektörler 475 7.260 5.184 -28,6 5.145

Mevduat -664 -3.304 8.005 - 7.000

Yurtdışı Bankalar -791 -4.303 7.421 - 5.883

Yabancı Para -760 2.705 5.915 118,7 4.969

Türk Lirası -31 -7.008 1.506 - 914

Yurtdışı Kişiler 279 2.795 2.707 -3,1 3.359

Rezerv Varlıklar (net) -584 -3.645 -21.576 491,9 -16.118

Net Hata ve Noksan 150 11.999 6.775 -43,5 6.195

Ocak-Kasım

(9)

Türkiye Ekonomisi - Kamu Maliyesi

Merkezi Yönetim Bütçesi 2012 yılında 28,8 milyar TL açık verdi.

Merkezi Yönetim Bütçesi Aralık ayında 15,5 milyar TL açık verirken, faiz dışı açık 13,8 milyar TL düzeyinde gerçekleşmiştir. 2012 yılı genelinde ise, bütçe açığı 2011 yılsonuna göre %62 artarak 28,8 milyar TL’ye ulaşmıştır.

Aynı dönemde, faiz dışı fazla da %20 azalarak 19,6 milyar TL düzeyinde gerçekleşmiştir. Böylece, bütçe açığı 2012 yılı başlangıç ödeneğinin oldukça üzerinde gerçekleşirken, faiz dışı fazla yılsonu hedefinin ancak %67’sine ulaşabilmiştir.

Ekim 2012’de açıklanan Orta Vadeli Program’da yer alan 2012 yılı bütçe tahminleri ile karşılaştırıldığında ise gerek bütçe açığının gerekse faiz dışı fazlanın yılsonu tahminlerinden olumlu gerçekleştiği görülmektedir. 2012 yılı bütçe gerçekleşmeleri çerçevesinde, merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranının %2 civarında gerçekleştiğini tahmin etmekteyiz.

2012 yılında bütçe gelirleri %12 arttı.

2012 yılında yıllık bazda %12 artan bütçe gelirleri 331,7 milyar TL ile başlangıç ödeneğine paralel gerçekleşmiştir.

Aynı dönemde, vergi gelirlerindeki artışın %10 düzeyinde gerçekleşmesi bütçe gelirlerindeki artışın sınırlı kalmasında etkili olmuştur. Öte yandan, KİT’lerin ve kamu bankalarının gelirlerinin izlendiği “Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri” yıllık bazda %54 artmış ve başlangıç ödeneğinin oldukça üzerinde gerçekleşerek bütçe gelirlerindeki artışa katkı sağlamıştır.

Yılın genelinde iç talepteki zayıf görünüm vergi gelirlerini olumsuz etkiledi.

Aralık ayında vergi gelirlerinde gözlenen toparlanmaya rağmen, 2012 yılı genelinde son yıllara kıyasla daha zayıf bir görünüm sergileyen iç talebin etkisiyle özellikle dolaylı vergi gelirleri nispeten zayıf bir görünüm sergilemiştir. Nitekim, 2012 yılında Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi (KDV) ile İthalde Alınan KDV gelirleri sırasıyla %5 ve %3 artmış ve

%6,2’lik yıllık enflasyon oranı dikkate alındığında reel bazda gerilemeye işaret etmiştir. Vergi gelirlerinde önemli bir paya sahip olan Özel Tüketim Vergisi geliri ise 2012 yılının son

çeyreğindeki vergi düzenlemelerinin etkisiyle nispeten olumlu bir görünüm sergilemiş ve 2011 yılına göre %12 artmıştır.

Aralık ayında bütçe harcamaları 42,8 milyar TL düzeyinde gerçekleşti.

Bütçe harcamalarına bakıldığında, yılın son ayında harcamaların geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yılın diğer aylarına kıyasla yüksek bir seviyede gerçekleştiği görülmektedir. 2012 yılının ilk 11 ayında aylık bazda ortalama bütçe harcaması 28,9 milyar TL iken, Aralık 2012’de 42,8 milyar TL harcama yapılmıştır. Bu gelişmede, mal ve hizmet alımları ile sermaye giderleri ve transferlerinin önemli bir kısmının yılın son ayına bırakılması etkili olmuştur.

Yıllık verilere bakıldığında, toplam bütçe harcamalarının 2011 yılına kıyasla %14,6 oranında artışla 360,5 milyar TL düzeyinde gerçekleştiği ve başlangıç ödeneğini 9,6 milyar TL aştığı görülmektedir. 2012 yılında faiz giderleri borçlanma maliyetlerindeki gerileme ile birlikte başlangıç ödeneğinin altında kalırken, faiz dışı harcamalar başlangıç ödeneğinin üzerine çıkmıştır. Bütçe harcamalarının alt kalemlerine bakıldığında, personel giderlerinin %18,6, sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerinin %20,5 ile toplam bütçe harcamalarından daha hızlı arttığı görülmektedir.

2013 yılı…

Bütçe harcamalarında önceki yıllarda izlenen politikalar dikkate alındığında 2013 yılında da mali disiplinin süreceğini, vergi gelirlerinin ise 2013 yılında iç talepte beklenen canlanma paralelinde nispeten olumlu bir görünüm sergileyeceğini öngörmekteyiz. Bu çerçevede, 33,9 milyar TL’lik 2013 yılı bütçe açığı hedefine ulaşılabileceğini düşünmekteyiz.

Şubat 2013 8

Merkezi Yönetim Bütçesi

% % Bütçe Gerç./ Gerçekleşme

2011 2012 Değişim 2011 2012 Değişim Hedefi (1) Hedef (%) Tahmini(2)

Harcamalar 42,3 42,8 1,1 314,6 360,5 14,6 350,9 102,7 362,7

Faiz Harcamaları 1,2 1,7 36,1 42,2 48,4 14,6 50,3 96,4 49,0

Faiz Dışı Harcamalar 41,0 41,1 0,1 272,4 312,1 14,6 300,7 103,8 313,7

Gelirler 24,1 27,3 13,5 296,8 331,7 11,7 329,8 100,6 329,2

Vergi Gelirleri 19,7 23,1 17,1 253,8 278,8 9,8 277,7 100,4 278,8

Diğer Gelirler 4,4 4,2 -2,9 43,0 52,9 23,1 52,2 101,5 50,4

Bütçe Dengesi -18,2 -15,5 -15,2 -17,8 -28,8 61,9 -21,1 136,4 -33,5

Faiz Dışı Denge -17,0 -13,8 -18,9 24,4 19,6 -19,7 29,1 67,3 15,5

(1) 2011 yılı sonunda 2012 yılı için belirlenen başlangıç bütçe ödeneği

(2) Ekim 2012'de açıklanan Orta Vadeli Program'da yer alan 2012 yılsonu gerçekleşme tahminleri Not: Rakamlar yuvarlamalardan ötürü toplamı vermeyebilir.

(milyar TL) Ocak-Aralık

Aralık

Kaynak: Maliye Bakanlığı

(10)

Türkiye Ekonomisi - Enflasyon

Ocak ayında TÜFE beklentilerin üzerinde artış kaydetti.

TÜFE Ocak ayında bir önceki aya göre %1,65 oranında artarken, ÜFE %0,18 oranında gerilemiştir. Reuters anketine göre piyasa beklentisi TÜFE’nin %1,14 artacağı yönündeydi. TCMB Beklenti Anketi’ne göre ise piyasalar TÜFE’nin Ocak ayında %0,85 artış kaydetmesini beklemekteydi.

Üç ayın ardından TÜFE yıllık bazda yeniden yükseldi.

Tüketici fiyatlarındaki aylık artışın beklentilerin üzerinde gerçekleşmesine bağlı olarak yıllık TÜFE artışı da %7,31 düzeyine yükselmiştir. Böylece, 2012 yılının son çeyreğinde gerileme eğilimi sergileyen yıllık TÜFE artışı Ocak ayında yeniden yükselmiştir. Ocak 2013’te, aylık bazda gerileyen ÜFE ise %1,88 ile Kasım 2009’dan bu yana en düşük yıllık artışını gerçekleştirmiştir.

Tarım sektöründe fiyatların gerilemesi ÜFE’de kaydedilen düşüşte etkili oldu.

Ocak ayında bir önceki aya göre fiyatların %3 gerilediği tarım sektörü 50 baz puan ile ÜFE’deki aylık düşüşe en fazla katkıyı sağlayan alt grup olmuştur. Ayrıca, endeks içerisindeki ağırlıkları da dikkate alındığında mobilya ürünlerinin imalatı ile elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı sektörü fiyatlarındaki düşüşün de ÜFE’deki gerilemeye katkı sağladığı görülmüştür.

Vergi düzenlemeleri TÜFE artışında etkili oldu.

Ocak ayında giyim ve ayakkabı ile haberleşme dışındaki TÜFE’nin diğer tüm alt gruplarında fiyatların artış kaydettiği görülmektedir. Bu dönemde, TÜFE’de en fazla ağırlığa sahip gıda ve alkolsüz içecekler grubunda kaydedilen %4’lük fiyat artışı 97 baz puan ile aylık TÜFE artışına en yüksek katkıyı sağlamıştır. TÜFE alt gruplarındaki en belirgin artış ise yıl başında devreye giren vergi düzenlemeleri nedeniyle fiyatların bir önceki aya göre %14 yükseldiği alkollü içecekler ve tütün grubunda gözlenmiştir. Mevsimsel faktörler nedeniyle gerileyen giyim ve ayakkabı grubu fiyatları ise TÜFE’deki artışı sınırlandırmıştır.

Ocak ayında çekirdek enflasyon göstergeleri geriledi.

2012 yılında genel olarak düşüş eğilimi sergileyen TCMB tarafından yakından takip edilen özel kapsamlı TÜFE göstergelerindeki yıllık artışlar 2013’ün ilk ayında da yavaşlamayı sürdürerek Temmuz 2011’den bu yana en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir. Nitekim, H ve I endekslerindeki yıllık artışlar sırasıyla %6,29 ve %5,72 oranında gerçekleşmiştir.

Şubat ayında TÜFE ve ÜFE’nin sırasıyla %0,50 ve

%0,80 artmasını bekliyoruz.

Şubat ayında gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarının TÜFE’nin seyrinde etkili olabileceğini düşünüyoruz. Giyim ve ayakkabı sektöründeki fiyatların ise mevsimsel etkilerle Şubat ayında da gerilemeye devam etmesini bekliyoruz. Bu çerçevede, Şubat ayında TÜFE ve ÜFE’nin sırasıyla %0,50 ve %0,80 oranında artış göstereceğini öngörüyoruz.

Şubat 2013 9

Kaynak: TÜİK 1,88 7,31

0 2 4 6 8 10 12 14

Şub.12 Mar.12 Nis.12 May.12 Haz.12 Tem.12 Ağu.12 Eyl.12 Eki.12 Kas.12 Ara.12 Oca.13

(%) Yıllık Enflasyon

ÜFE TÜFE

-0,50 0,00 0,50 1,00

Giyim ve ayakkabı Haberleşme Eğitim Eğlence ve kültür Sağlık Lokanta ve oteller Çeşitli mal ve hizmetler Ev eşyası Ulaştırma Konut Alkollü içecekler ve tütün Gıda ve alkolsüz içecekler

(% puan) Ana Harcama Gruplarının Aylık Bazda TÜFE'ye

Katkıları

6,29

5 5,72 6 7 8 9 10

Şub.12 Mar.12 Nis.12 May.12 Haz.12 Tem.12 Ağu.12 Eyl.12 Eki.12 Kas.12 Ara.12 Oca.13

Özel Kapsamlı TÜFE Göstergeleri (yıllık % değişim)

H I

H: İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler, tütün ürünleri ile altın hariç endeks I: Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç endeks

(11)

Türkiye Ekonomisi - Para Politikası

TCMB faiz koridorunun alt ve üst bandında indirim kararı aldı.

TCMB Para Politikası Kurulu 22 Ocak'taki toplantısında 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranının mevcut seviyesinde (%5,5) tutulmasına karar verirken, gecelik borçlanma faizini

%5’ten %4,75’e, gecelik borç verme faizini de %9’dan

%8,75’e düşürmüştür. TCMB ayrıca, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcı bankalara tanınan borçlanma imkanı faiz oranını da 25 baz puan indirerek %8,25’e çekmiştir. Toplantının ardından yapılan açıklamada, son dönemde iç ve dış talepteki dengelenmenin sürdüğü, zayıf küresel büyümeye rağmen ihracatın artış eğilimini koruduğu ve yurt içi talebin ılımlı seyretmeye devam ettiği belirtilmiştir.

Zorunlu karşılık oranları artırıldı.

Son dönemde sermaye girişlerinin hız kazandığı mevcut konjonktürde kredi artış hızının da öngörülenden yüksek olduğuna dikkat çeken TCMB, finansal istikrara ilişkin riskleri dengelemek amacıyla makro ihtiyati tedbirlere devam edilmesinin önemini vurgulamıştır. Bu çerçevede faiz koridorunda sınırlı oranda indirime giden TCMB, TL ve YP cinsi yükümlülüklere ilişkin zorunlu karşılık oranlarını da değişen vadelerde yükseltmiştir. Ayrıca TCMB, Türk lirası zorunlu karşılıkların altın cinsinden tesisine ilişkin rezerv opsiyonu katsayılarını (ROK) tüm dilimler için 0,1 puan artırmıştır. Böylece TL yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların altın olarak tutulabilecek kısmına ilişkin ortalama rezerv opsiyon katsayısı 1,65 düzeyine yükselmiştir.

Diğer taraftan TCMB, enflasyonun yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar nedeniyle Ocak ayında yükseliş kaydedebileceğini; izleyen dönemde ise yeniden düşüş eğilimine gireceğinin tahmin edildiğini ifade etmiştir.

TCMB yılın ilk Enflasyon Raporu’nu yayımladı.

Merkez Bankası’nın yayımladığı Enflasyon Raporu’na göre 2013 yılında enflasyonun orta noktası %5,3 olmak üzere

%3,9-6,7 aralığında, 2014 yılında ise orta noktası %4,9 olmak üzere %3,1-6,7 aralığında gerçekleşmesi beklenmektedir. TCMB Başkanı Başçı bu yıl için kredi büyümesinin ve döviz kurlarının istikrarlı seyrettiği, toplam talep artışının enflasyon üzerinde baskı oluşturmayacak düzeylerde tutulduğu bir çerçeveyi temel aldıklarını ifade etmiştir. Kredilerin son dönemde ivmelendiğini belirten TCMB Başkanı, bu artış eğiliminin sürmesi durumunda makro ihtiyati tedbirlere devam edileceğini vurgulamıştır.

Şubat 2013 10

0 5 10 15 20 25

Oca.07 May.07 Eyl.07 Oca.08 May.08 Eyl.08 Oca.09 May.09 Eyl.09 Oca.10 May.10 Eyl.10 Oca.11 May.11 Eyl.11 Oca.12 May.12 Eyl.12 Oca.13

(%) Faiz Koridoru ve Politika Faizi

Faiz Koridoru

1 Hafta Vadeli Repo İhalesi Faiz Oranı

4 5 6 7 8 9 10 11 12

Oca.12 Şub.12 Mar.12 Nis.12 May.12 Haz.12 Tem.12 Ağu.12 Eyl.12 Eki.12 Kas.12 Ara.12 Oca.13

(%) TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti ve Gösterge Tahvilin Bileşik Faizi

TCMB AOFM Gösterge Tahvil

Kaynak: TCMB, İMKB

(12)

Bankacılık Sektörü

Mevduat...

BDDK tarafından yayımlanan Haftalık Bülten verilerine göre, 25 Ocak 2013 itibarıyla toplam mevduat hacmi yıl sonuna göre %0,4 artış kaydederek 820 milyar TL düzeyine yükselmiştir. Bu dönemde, TP mevduat oranı yatay seyrederken, YP mevduatın USD karşılığı %2,5 oranında artış kaydetmiştir.

Krediler...

25 Ocak 2013 itibarıyla yılın ilk ayında toplam kredi hacmi yıl sonuna göre %0,2 oranında artarak 807 milyar TL düzeyinde gerçekleşmiştir. TP krediler %0,4 artış göstererek 597 milyar TL seviyesine yükselirken, YP krediler de %0,8 oranında artarak 121 milyar USD’ye ulaşmıştır.

Tüketici kredileri...

Geçtiğimiz yıl genelinde toplam kredi hacmi artışı paralelinde hareket eden tüketici kredileri yılın ilk dört haftasında, 2012 sonuna göre %1,3 artış kaydetmiştir. Taşıt kredileri artışındaki zayıf seyir devam ederken, konut kredilerindeki artış ise 25 Ocak 2013 itibarıyla yıllık bazda son 11 ayın en yüksek artış hızına işaret etmiştir.

Menkul kıymetler portföyü...

2012 yılı genelinde gerileme eğilimi sergileyen bankaların menkul kıymetler portföyü 25 Ocak 2013 itibarıyla yıl sonuna göre %1,4 düşüş kaydederek 269 milyar TL düzeyinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde repo konusu menkul değerler %11,9 oranında gerilerken, vadeye kadar elde tutulacak menkul değerler ile satılmaya hazır menkul değerler yıl sonuna göre sırasıyla %10,1 ve %2,6 yükselerek menkul kıymetler portföyündeki azalışı sınırlandırmıştır.

Emanet menkul kıymetler...

25 Ocak 2013 itibarıyla bankaların emanetindeki menkul kıymetler portföyü yıl sonuna göre %1,7 oranında artarak 220 milyar TL düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, yurt içi yerleşiklerin menkul kıymetler portföyü %1,7, yurt dışı yerleşiklerin portföyü ise %1,8 artmıştır. 2012 yılının ikinci yarısından itibaren yıllık bazda ivmelenerek artan emanet menkul kıymetler portföyü içinde yurt içi yerleşiklerin payı ise gerilemeyi sürdürmüştür.

Yabancı para net genel pozisyonu...

25 Ocak 2013 itibarıyla bankacılık sektörünün yabancı para net genel pozisyonu (+) 1.720 milyon USD düzeyinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde, yabancı para net genel pozisyonu bilanço içi kalemlerde (-) 19.275 milyon USD, bilanço dışında ise (+) 20.995 milyon USD seviyesindedir.

Şubat 2013 11

Kaynak: BDDK Haftalık Bülten 13,4 17,6

-10 0 10 20 30 40 50

Oca.11 Mar.11 May.11 Tem.11 Eyl.11 Kas.11 Oca.12 Mar.12 May.12 Tem.12 Eyl.12 Kas.12 Oca.13

Toplam Kredi ve Mevduat Hacmi (yıllık % değişim)

Mevduat Hacmi Kredi Hacmi

0 10 20 30 40 50 60

Oca.11 Mar.11 May.11 Tem.11 Eyl.11 Kas.11 Oca.12 Mar.12 May.12 Tem.12 Eyl.12 Kas.12 Oca.13

Türlerine Göre Tüketici Kredilerindeki Gelişmeler ( bakiyeye göre yıllık % değişim)

Konut Taşıt İhtiyaç+Diğer

-50 -30 -10 10 30 50 70 90 110

Oca.08 Nis.08 Tem.08 Eki.08 Oca.09 Nis.09 Tem.09 Eki.09 Oca.10 Nis.10 Tem.10 Eki.10 Oca.11 Nis.11 Tem.11 Eki.11 Oca.12 Nis.12 Tem.12 Eki.12 Oca.13

Emanet Menkul Değerler (yıllık % değişim) Emanet Menkul Değerler

Yurt İçi Yerleşikler Yurt Dışı Yerleşikler

(13)

Beklentiler

Beklentiler...

ABD’de mali uçurum sorununun çözülmesinin ardından, Hazine’nin borçlanma yetkisi uzatılarak borç tavanına ilişkin alınacak kararlar Mayıs ayına kadar ertelenmiştir. Böylece, ABD ekonomisine yönelik endişeler bir miktar ötelenmiştir.

Euro Alanı’nda ise tahvil getirilerindeki gerileme ve bankaların ECB’den kullandığı uzun vadeli kredileri geri ödemeye başlamalarıyla finans piyasalarında son dönemde ön plana çıkan nispeten olumlu gelişmeler, bölge ekonomisinin resesyondan çıkış süresini kısaltabilecektir.

Ayrıca, Japonya Merkez Bankası’nın Ocak ayındaki toplantısında açıkladığı üzere, genişletici para politikası uygulamalarını artırarak devam ettirmesinin global likidite koşullarını olumlu yönde etkileyeceği düşünülmektedir. Öte yandan, önümüzdeki dönemde küresel likidite bolluğu global ekonomik büyümeyi sürükleyen gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının hız kazanmasına neden olarak bu ülkelerin kırılganlıklarını artırabilecektir.

Türkiye açısından değerlendirildiğinde ise 2012 yılının sonuna doğru kredi hacmi artışının ve yabancı sermaye akımlarının hızlandığı göz önünde bulundurulduğunda, TCMB’nin uygulamakta olduğu makroihtiyati tedbirlere 2013 yılı genelinde devam edeceği düşünülmektedir. Nitekim, TCMB son toplantısında faiz koridorunun hem alt hem de üst bandında indirime gitmiş, aynı zamanda zorunlu karşılık oranlarını artırmıştır.

Şubat 2013 12

Diğer Periyodik Yayınlarımız

Piyasa Günlüğü Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni

Bütün yayınlarımıza http://ekonomi.isbank.com.tr adresinden erişebilirsiniz.

Tahminlerimiz 2012 2013

Büyüme (%) 3,2 4,5

Cari Açık (Milyar USD) 53 63

Cari Açık/GSYH (%) 6,6 7,1

Enflasyon (%) (G) 6,2 6,0

DİBS Faiz* (%) (G) 8,7 6,4

USD/TL (G) 1,7826 1,7750

EUR/TL (G) 2,3517 2,2365

(*) İhalelerde oluşan yıllık ortalama bileşik faiz (G) Gerçekleşme

Kur, faiz ve enflasyon tahminleri dönem sonuna ilişkindir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Öte yandan TCMB, TL cinsi zorunlu karşılıkların standart altın olarak tutulabilecek kısmına ilişkin üst sınırın da %30'a kadar yükseltilebileceğini

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre sanayi üretim endeksi Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %4,4 yükselerek beklentilerin üzerinde

Vergi gelirleri, Ekim ayındaki hızlı artışa karşılık yılın ilk on aylık döneminde iç talebin zayıf seyrine bağlı olarak bir önceki yılın aynı dönemine

16 Nisan itibarıyla toplam kredi hacmi 2009 yılsonuna göre %5,8 oranında artarak TL423,5 milyar düzeyinde gerçekleşmiştir.. Bu dönemde tüketici kredileri %8,2 oranında

Hızlı büyüyen gelişmekte olan ülke ekonomilerinde sermaye girişleri nedeniyle yerel para birimlerinin değerlenmesi ve ekonominin aşırı ısınması gibi sorunlar

► Haziran ayında sona eren ikinci niceliksel genişleme paketine rağmen ekonomik aktivitenin istenilen seviyeye ulaşamadığı ABD’de, piyasalar Temmuz ayı boyunca

 TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Haziran ayında takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %4,2 oranında

2011 yılının ilk çeyreğinden itibaren yıllık büyüme hızı yavaşlayan Türkiye ekonomisi, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine