• Sonuç bulunamadı

KÜRESELLEŞME VE DİN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KÜRESELLEŞME VE DİN"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÜRESELLEŞME VE DİN

(2)

Küreselleşme, gelişmiş dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal olayların dünyanın başka toplumları

üzerinde de etkili olduğu ve toplumlar arasındaki karşılıklı bağımlılığın giderek arttığı bir sürece işaret etmektedir.

Küreselleşme ve Yenidünya Düzeni

(3)

Smith’e göre bu süreçler: Dünya finans

piyasalarının ve serbest-ticaret bölgelerinin yükselişini, malların ve hizmetlerin küresel değişimini, ulus ötesi şirketlerin hızla

büyümesini ifade eden “ekonomik

küreselleşme”; Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi ulus üstü ekonomik ve politik örgütlenmelerin milli devletlerin yerine

geçmesini ve küresel politikaların yükselişini ifade eden “politik küreselleşme” ve Dünya ölçeğinde bilginin, işaretlerin ve sembollerin küresel akışı ve bu akışların neticesinde

oluşan çeşitli sosyo-kültürel dönüşümlere

gösterilen tepkileri de içinde barındıran

(4)

“Küreselleşme” terimi kamu söyleminde duygusal bir yük taşır duruma gelmiştir.

Bazıları için bu terim, yeni bir barış ve

demokratikleşme cağını açacak uluslararası sivil toplum vaadini çağrıştırmaktadır.

Bazıları içinse tehditkar bir bicimde Amerika’nın ekonomik ve siyasal

egemenliğini, bunun kültürel sonucu olarak da metastazla her yere yayılmış bir tür

Disneyland’ı andıran türdeşleşmiş bir dünyayı

akla getirmektedir.

(5)

Elit iş dünyası

Akademisyenler kulübü

Popüler kültür

Toplumsal hareketler

Kültürel küreselleşmenin 4

yüzü

(6)

Yükselen küresel kültür hem elit, hem de popüler araçlarla yayılmaktadır. Elit araçların herhalde en önemlisi, her yıl İsviçre’nin dağ sayfiyesi Davos’ta toplanan Dünya Ekonomi Zirvesi nedeniyle Samuel Huntington’ın çok yerinde olarak “Davos kültürü”

dediği iş ve siyaset dünyası liderlerinin uluslararası

kültürüdür. Bu kültürün ana lokomotifi olan uluslar arası iş, aynı zamanda ekonomik ve teknolojik küreselleşmenin de lokomotifidir. Ama bu kültürü yalnızca Davos’a davet edilme olasılığı bulunan birkaç kişiyle ilişkili olarak

düşünmek yanıltıcı olur; davetli olmak isteyen ve

sosyologların güzel deyimiyle “önceden sosyalizasyon”

içinde kendilerini buna hazırlayan daha milyonlarcası vardır.

Elit iş dünyası

(7)

Yükselen küresel kültürün, iş kültürüyle bazen kaynaşan, bazen çatışan bir başka elit kesimi daha var: Batılı aydın (intelligentsia) küreselleşmesi. Pek isabetli değil ama ben buna “akademisyenler kulübü kültürü” adını verdim. Bu kültür çeşitli araçlarla taşınıyor: üniversite çevrelerinin oluşturduğu ağlar, vakıflar, sivil toplum kuruluşları

(STK’lar), bazı devlet kuruluşları ve devletler arası kuruluşlar.

Onun pazarladığı ürünler çokuluslu şirketlerin ürünlerinden değil, Batılı (çoğunlukla Amerikalı)

aydınların icat ettiği düşünce ve davranışlardan, örneğin insan hakları, feminizm, çevrecilik, çokkültürlülük gibi

ideolojiler ile bu ideolojileri içeren siyasetlerden ve yaşam tarzlarından oluşuyor.

Akademisyenler kulübü

(8)

Bu kültür çok çeşitli şirketler (örneğin Adidas, McDonald’s, Disney, MTV vb) tarafından

yayılmaktadır. Her ne kadar bu şirketlerin denetimi elitlerin elindeyse de, popüler kültür dünyanın her yanında geniş kitleleri etkilemektedir.

İlkesel olarak, bir insan hem blucin pantolon ve spor ayakkabısı giyip, hamburger yiyip, hatta Walt Disney çizgi filmi seyredip, hem de herhangi bir geleneksel kültürün tümüyle içinde kalabilir. Gene de Rock

müziği eşliğinde çılgınca dans eden Şilili gençler de ithal bir kültürü tüketirken bunun bakış acıları ve davranışları üzerinde hiçbir önemli sonuç

doğurmaması olası değildir.

Popüler kültür

(9)

Pekin’de de McDonald’s henüz çok yeniyken, insanlar buraya yalnızca hamburger yemek için değil, Amerikan tarzı modernliği

yaşadıklarını göstermek için gidiyorlardı.

Tokyo’da ve Taipei’de ise McDonald’s

çoktandır vardı ve artık tüketiciler için birçok seçenekten yalnızca birini oluşturuyordu;

hamburger yalnızca hamburgerdi.

(10)

Yükselen küresel kültür çeşitli türlerdeki halk hareketleri aracılığıyla taşınmaktadır.

Bazen Batılı destekçilerinin çabaları gerçek anlamda halk hareketlerinin oluşmasına

yetmez; böyle durumlarda, bağımlılık

kuramının kavramlarını kullanacak olursak, yerli eylemcilerden oluşan ve “merkez”e

hizmet eden bir “komprador sınıfı” ortaya çıkar. Ama bazen de misyonerlik çalışmaları başarıya ulaşır ve geniş tabanlı halk

hareketlerine yol acar.

Toplumsal hareketler

(11)

Kültürel küreselleşmeye (çoğunlukla istemeden) hizmet eden en önemli halk hareketinin

Evanjelik Protestanlık, onun içinde de özellikle Pentekost hareketi olduğudur. Kültürel

küreselleşmeye (çoğunlukla istemeden) hizmet eden en önemli halk hareketinin Evanjelik

Protestanlık, onun içinde de özellikle Pentekost hareketi olduğudur. Örneğin, Şili’ye ve Güney Afrika’ya ilişkin veriler, böyle bir dinsel inancı benimsemenin insanların aile, cinsel davranış, çocuk yetiştirme ve en önemlisi de çalışma

yaşamı ve genel olarak ekonomiye bakış

konularındaki tutumlarında yarattığı dönüşümü

ortaya koymaktadır.

(12)

“Kültürel emperyalizm” tezi, gelişmiş

kapitalist toplumlarda üretilen ve yayılan

kültürel ürünlerde, medyanın doğasında var olan ideolojik kültürel bir çerçeve

kurulduğunu ve kitle kültürü ürünleri aracılığıyla tüm dünyaya yayıldığını savunmaktadır.

Küreselleşme Kuramı ve

Kültür

(13)

Dünyanın McDonaldlaşması, uzun vadede

insanın yaratıcılığını engelleyen ve toplumsal ilişkileri insancıl olmaktan uzaklaştıran tek düze standartların zorla kabul ettirilmesi anlamına gelmektedir. Benzer şekilde

Benjamin Barber da kamuoyunu, “McWorld”

olarak adlandırdığı dünyanın çeşitlilik

gösteren topluluklarını hızlı bir şekilde yavan,

tekdüze bir piyasaya dönüştüren, ruhsuz bir

tüketici kapitalizmine karşı uyarmaktadır.

(14)

Küreselleşme süreciyle birlikte tüketim artık, ekonomik bir olgudan ziyade, ondan

esinlenen sosyo-kültürel bir tutum ve

yaklaşımı ifade etmektedir. İnsanların kim oldukları onların tüketim alışkanlıklarına bakılarak değerlendirilmektedir.

Marcuse da bu görüşleri geliştirerek tüketim

ideolojisinin "sahte ihtiyaçlar“ yarattığını ve

bunların günümüz toplumlarında bir "sosyal

kontrol" şekli olarak işlevselleştirildiğini ileri

sürmüştür.

(15)

Popüler kültür, sembolik formlardan oluşan dünyayı anlamlandırma pratiklerinin genel adıdır.

İnternet ve diğer yeni teknolojilerin sağladığı olanaklar sayesinde, birbirinden farklı yaşam formları ve kültür örüntüleri daha önce

görülmemiş bir hız, serbestlik ve yaygınlıkla dünyayı dolaşmaktadır.

Küreselleşmenin Kültüre Etkisi:

Küresel ya da Popüler Kültür

(16)

Küreselleşmenin bir sonucu olan tüketim kültürü, gündelik hayatın pek çok alanını sarıp

sarmaladığı gibi dini hayatın pek çok unsurunu da gündelik tüketimin bir parçası haline

getirmektedir. Ancak burada dini hayat

unsurlarının tüketilmesi ile kastedilen, onların tamamen ortadan kalkıp anlamsızlaşması değil, tüketim kültürünün belirleyici bir unsur olmasıyla birlikte inançların değer kaybına uğramasıdır.

Kültürel Küreselleşmenin Dine Etkisi: Din(ler)in Yeniden

Biçimlenen Toplumsal Formları

(17)

Küreselleşme kuramcısı Beyer'in

sınıflamasından hareketle çağdaş küresel dünyada dinlerin en yaygın toplumsal

formlarını; kurumsallaşmış ya da örgütlü din, siyasallaş(tırıl)mış din, cemaatçi/bireyci din ve sosyal hareket dini olmak üzere dört

başlıkta toplayabiliriz.

(18)

Organizasyonlar kişileri kendilerine mensup olanlar ve olmayanlar; sosyal davranışları ise organizasyonun parçası olanlar ve olmayanlar şeklinde ikiye ayırırlar.

Bununla birlikte bu organizasyonların en güçlüleri dini, ekonomik ve politik olanlardır.

Örneğin, Batı'da Roma Katolik Kilisesi çok sayıda alt örgütlenmesi ile bu organizasyonların en büyüğü ve en yaygınıdır. Roma Katolik kilisesi başlangıcından itibaren tek evrensel kilise olmayı amaçlamıştır.

Ancak bu kilise yirminci yüzyıla kadar genellikle

Avrupa ve denizaşırı ülkelerde teşkilatlara sahip olan Avrupalı bir kurumdu.

Kurumsallaşmış ya da Örgütlü

Din

(19)

Devlet dini ya da devletin dine sosyal bir form

kazandırmak için kullanıldığı ülkelerde dinin politize olmuş ya da devletleşmiş yorumu temel dini form

haline gelir.

Ayrıca bu süreçte, devletin, dine ilişkin olgu, olay, durum ve süreçleri kendi isteği doğrultusunda

şekillendirerek dini kontrol altına alma özelliğine sahip olduğu belirtilmelidir.

Endonezya, Çin ve Rusya gibi ülkeler günümüzde din kabul ettikleri oluşumları kısıtlı bir listeyle

sınırlandırmaktadır. Endonezya'da devlet tarafından tanınan dinler sadece İslam, Protestanlık, Katoliklik, Hinduizm ve Budizm'dir.

Siyasallaş(tırıl)mış Din

(20)

Dinlerin bu formu, kurumsal dini bağlılıkların ötesinde bireysel ve cemaatçi oluşumları

tanımlamak için kullanılmaktadır.

Bunun güncel örnekleri; Hindistan, Çin ya da Afrika'nın bazı bölgelerinde görülen yerel dini uygulamalar, dünyanın çeşitli yerlerindeki

yerli insanların yaşamlarının dini boyutları ya da Bellah ve arkadaşlarının sheilaism başlığı altında topladıkları bireysel uygulamalar ve dinlerden herhangi birisine dahil edilmemiş bütün bir kültürel uygulamalar düzeni olabilir.

Cemaatçi/Bireyci Din

(21)

Beyer, küreselleşmeye tepki gösteren dini hareketlerle, farklılığı hoş karşılayan dini hareketler arasında bir ayrım yapmaktadır.

Küreselleşmeye tepki gösteren dini hareketler, eski kimlikleri tehdit eden küresel akımlara tepki gösteren çeşitli fundamentalist hareketleri

içermektedir. Diğer grup dünya kültürüne kendisi nihai bir anlam kazandırmaya çalışan dindar

çevreci hareketler gibi liberal hareketlerden oluşmaktadır. Frank J. Lechner ise, küresel kültürün çeşitli fundamentalist hareketlerin hedefi haline geldiğini belirtmektedir.

Sosyal Hareket Dini

(22)

Kendilerini Tanrı'nın savunucuları olarak gören dini hareketler yeryüzünde Tanrı krallığını kurmak istemektedir.

Sosyoloji literatüründe dini hareketler olarak adlandırılan bu tür oluşumların çoğu, özellikle de yeni dini hareketler aslında sosyal

hareketler değildir. Bunlar daha çok belli bir zamanda ve üye kazanma amacıyla kurulmuş örgütlerdir. Bu anlamda Brahma Kumaris,

Siyantoloji kilisesi (Church of Scientology),

Falun Gong, Birleşik Kilise (United Church of

Christ), Soka Gakkai, Hindistan'da, ABD'de,

Çin, Kore ve Japonya'da ortaya çıkan yeni dini

örgütlerdir

(23)

Bu hareketlere de hem elit düzeyde, hem halk

düzeyinde rastlanmaktadır. Elit düzeyde hem dinsel, hem de laik alternatif küreselleşme hareketleri ortaya çıkmıştır. Dinsel hareketin iyi bir örneği ise bugün

dünyanın en etkili Katolik örgütlenmesi sayılabilecek Opus Dei’dir.

Halk düzeyinde Hindistan çok etkili dinsel hareketler

“çıkarmış”, bunlar zaman zaman toplumun yukarı katmanlarına da ulaşmıştır. Sai Baba hareketi iyi bir örnektir; dünyanın 137 ülkesinde iki bin merkezi

olduğu iddiası abartılı olabilir, ama Avrupa’da ve

Kuzey Amerika’da pek çok merkezinin bulunduğu

kuşkusuzdur.

(24)

Batı’ya Asya’dan gelen en önemli kültürel etkinin

örgütlü dinsel hareketler aracılığıyla değil, New Age [Yeni Cağ] kültürü denen bicimde taşındığı

söylenebilir. Bu kültür Avrupa’da ve Amerika’da

milyonlarca insanı hem inanç (ruhgöçü, karma, birey ile doğa arasındaki gizil bağlar), hem de davranış

(meditasyon, yoga, şiatsu ve tedavi amaçlı diğer masaj biçimleri; tai-chi ve dövüş sanatları; genel olarak Hint ve Çin kökenli alternatif tıp

geleneklerinin kullanılması) düzeyinde etkilemiştir.

İngiliz sosyolog Colin Campbell’in New Age olgusunu

anlatmak için kullandığı terim “Doğululaşma”dır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Test uzadıkça madde parametrelerinin kestiriminin doğruluğu artar; θ da madde parametrelerine bağlı olarak kestirildiğinden θnın da doğru kestirimi daha olası

Yerel bağımsızlık test performansını etkileyen yetenek sabit tutulduğunda, bireylerin maddelere vereceği tepkilerin birbirinden ilişkisiz olması anlamına gelir

Oysa 2PL ve 3PL modellerde aynı sayıda doğru cevabı olan fakat doğru cevap örüntüsü farklı olan bireyler farklı θ değerleri alır (Demars, 2016)... • Rasch ve 1PL

Aksi durum olarak zayıf çeldiriciler kullanılması durumunda da c, şansın üstünde kestirilebiliyor.. • D=1.7 sabiti, model denkelmelerini, normal ogive metriği olarak

• Birey sayısı arttıkça daha iyi sonuçlar verir (Hambleton, Swaminathan ve Rogers, 1991).. • BY’de önsel dağılım gözlenen veriye dayanan olabilirlik fonksiyonuyla

• θ ve gerçek puanlar arasındaki ilişki toplam karakteristik fonksiyonu veya test karakteristik fonksiyonu olarak ifade edilir(De Ayala,2009,96)... TEST KARATERİSTİK EĞRİSİNİN

Bir test tarafından theta düzeyi için sağlanan bilgi maddelerin aynı theta düzeyine ilişkin fonksiyonlarının toplamıdır.. Formülden de görüleceği üzere maddeler test

• Her bir katılımcının yeteneğinin, diğer katılımcıların yetenek düzeylerinden bağımsız olduğu varsayımıyla yetenek kestirimi her seferde yalnızca bir