• Sonuç bulunamadı

Mazhar Osmanlıklar!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mazhar Osmanlıklar!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ENÇLER ve çocuk­ lar bilmeyebilir ama, yirmi, otuz yıl önce Türkiye’de “Mazhar O sm an” diye bir kavram vardı...

Birisi antika işler mi yapıyor, ya da abuk, sabuk laflar mı edi­ yor:

“Adam tam Mazhar O s- manlık! denirdi.

İleri, geri konuşanı da tehdit ederlerdi:

“Şimdi seni Mazhar O s­ m an’a yollarım!”

★ ★ ★

ORD. Prof. Mazhar Osman Uzman, Türkiye’de m odern psikiyatrinin ve Bakırköy Akıl Hastanesinin kurucusuydu. A- sistanı Dr. Faruk Bayülkem geçen yıl yapılan Ulusal Psiki­ yatri Kongresi’nde bir öneride bulundu:

“Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları H astanesi’ nin başına, hocanın adı verilsin ve hoca ölüm günü olan, her 3 1 ağustos’ta anılsın.”

Önümüzdeki “ 3 1 A ğ u s­ to s” Mazhar O sm an Uz- man’ın ölümünün 50. yılı... ★ ★ ★ BİR gün Mazhar Osman’a sormuşlar: “Delilerden korkar mı­ sın?” O da şöyle demiş:

“Ben delilerden değil, a- kıllı geçinenlerden korka­ rım, hele psikopatlardan çok çekinirim. Onlar vefa­ sızdır, onların dostluklarına hiç güvenilmez. Kendilerini dev aynasında görüp, baş­ kalarını küçümserler, bu sayede büyüyeceklerini sa­ nırlar. Tek amaçlan kısa zamanda şöhretin yolunu bulabilmektir. Bunu başa­ rabilmek için, şeytani zeka- lanyla, her şeye başvurabi­ lirler.”

★ ★ ★

RAHMETLİ Mazhar O s­ m an’ın bu anlatımı, size, bu­ günlerde birini, bililerini hatır­ latmıyor mu?

Tam “Mazhar Osmanlık” olanlan, ya da Mazhar O s ­ m a n ’ ın bile korktuklannı...

★ ★ ★

MAZHAR Osman için ya- kıştınlan fıkralar da vardır.

Güya hastalardan biri, ona

“ Sen delisin!” demiş... Mazhar Osman gülmüş: “Senin, bana, deli de­ m en, önemli değil, ama, ben sana bir kere deli der­ sem buradan bir daha çıka­ m azsın!”

★ ★ ★

ORD. Prof. Fahrettin Kerim Gökay’da, Mazhar Osman’ın a- sistanıydı... Gökay hem çok p o ­ püler, hem de siyasete merak­ lıydı...

Valilik, belediye başkanlığı, senatörlük, bakanlık yaptı.

Bir gün Mazhar O sm an’a eski asistanının bu başansmın sırrım sormuşlar, gülmüş:

“Önce doktor oldu, son­ ra asistan, sonra doçent, profesör, ordinaryüs profe­ sör, yetmedi, vali, belediye başkanı, senatör, bakan ol­ d u ... Fakat benim bildiğim Fahrettin Kerim, bunlarla yetinmez, sırasıyla, başba­ kanlığa, cumhurbaşkanlığı­ na gözünü diker... Bunlar­ dan sonra da, sümme haşa, Allah olmanın peşinde ko­ şar! O zaman da, onu, ba­ na getirirler!”

Tabii bu uydurulmuş bir fık­ raydı.

★ ★ ★

ORD. Prof. Süheyl Ünver’in bir anısı:

“Bakırköy H astanesi’ni teftişe gelen müfettişe Maz­ har Osman şöyle demiş:

- Burada ne iyilik varsa arkadaşlanmındır, ne kötü­ lük varsa, benimdir. Ben sorumluluktan korkm am , korksam buranın başına gelm ezdim .”

★ ★ ★

VE oğlu Azmi Cülmut Uz- man’a son sözleri:

“Oğlum, belki seni bir daha göremeyeceğim. Ha­ yatta çok çalıştım, muvaffak oldum, mevki ve şöhrete na­ il oldum. Şu anda bunların aciz kıymetler olduğunu öğ­ reniyorum. Hayatta ne olur­ san ol, parayı hakir gör, şöhretten iğren. Fakat dik yürü, her zaman dik yürü ve iyi bir insan ol!”

Günümüzde “Mazhar O s- manlıklar” çoğalırken, “Maz­ har O sm an” gibi insanlar aza­ lıyor, hatta kayboluyor.

Mazhar

^ h \ r n

ı ı r -

..—^

OsmanlıklarL.

t l î . t y O K >

HAŞAN PULUR

h .p u l u r @ m ''l 'y e t . L ~ — ~

---

^ - - — ... ... —

88

3 4 com .tr

V

Referanslar

Benzer Belgeler

87 yaşında ölen Muh sin Ertuğrul geçen salı günü Ege Üniversitesi Rektörlüğü ile Güzel Sa­ natlar Fakültesi'nin İz­ mir Devlet Tiyatrosu nda düzenlediği

Fazlullah Divane imzasını taşıyan bu eser, Türk minyatür sanatının başlangıç üslûbunu tetkik etmek istiyenlere pek kıymetli bir vesikadır j sol taraftaki

Fıansızcadan çevirdiği eserler ve 1940’tan sonraki yeni Türk Ede biyatıyle ilgili eleştirme yazıla* rıyle tanınan Sabahattin Eyüb­ oğlu, K öy

Daha düne kadar çöplük durumun­ da olan Arasta'nın, freskleri iyi ko­ runamadığı için dökülme tehlikesi ile karşı karşıya olan bir Aya Eup- hemia'nın,

Birçok defa da, Ziya Kalkavan ya da Kakavanlardan biri, ka-i çakçılıkla suçlanmış, haklarında davalar açılmış, hatta tutuklan­ mışlardı. Ziya Kalkavan,

ii'îİGyen sesin i

Bir sanatçı kendi kendine var değildir, bir kültür toplulu ğunun içinde sürekli bir varlık kazanabilir, kendisi öldükten sonra gelecek kuşaklar onur: sesine

Cevad paşaya gelinceye k a d ar A bdülham id devrinde m ütercim Riiştü, M ithat, Ethem, Ham di, Vefik, Sadık, Saffet, Tunuslu H ayreddin, A rifi, Küçük Said,