• Sonuç bulunamadı

Dilsiz ve Ama Mektebi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Dilsiz ve Ama Mektebi"

Copied!
155
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

Dilsiz ve Ama Mektebi

(4)

Dilsiz ve Ama Mektebi Dr. Fatih Demirel Yayın Koordinatörü Ahmet Dündar Yayın Yönetmeni Hüseyin Cengiz

Editör Doğukan Özdemir

Kapak Tasarımı

Yunus Karaaslan Sayfa Düzeni İrfan Güngörür Birinci Baskı: Ek.im 2013

Baskı Esen Ofset

ISBN 978-605-5729-45-5

Kültür Bakanlığı Sertifika No: 12992

İDEAL KÜLTÜR YAYINCILIK

Reklam ve Organizasyon San. Tic. Ltd. Şti.

Topkapı Mah. Kahalbaşı Sok: No:31/l Fatih - İstanbul

Tel: +90 212 528 85 41 Faks: +90 212 528 85 47

www.idealkultur.com bilgi@idealkultur.com

© Bu kitabın her hakkı saklıchr. Tamamen veya herhangi bir bölümü, yayınevinin yazılı izni alınmadan basılamaz, kopyası çıkarılamaz, fotokopisi alınamaz veya kopya anlamı taşıyabilecek hiçbir işlem yapılamaz.

(5)

Dilsiz ve Ama Mektebi

A

Dr. Fatih Demirel

� !�.�.,

.

..!.

.•

(6)
(7)

önsöz . . . 7

Giriş ... 11

Osmanlı Devleti'nde Sağır-Dilsiz ve Amalar . ....... .... ... ...... 1 1 Avrupa'da Sağır-Dilsiz ve Amalar . . . 16

XX. Yüzyılın Başlarında Dünya ve Avrupa'da Sağır- Dilsiz Mektepleri . . . ... . . . ... ... . . ... . . ... ... .... ... .... . . ... . 21

Osmanlı Devleti'nde Sağır-Dilsiz ve Amaların Eğitimi .... 23

Dilsiz ve Ama Mektebinin Kuruluşu . ... . . . ...... . ... .... ... . ... .... ... .. 25

Dilsiz Mektebinin Kuruluşu . . . ... . . ... . . . ... . . 25

Dilsiz Mektebi Bünyesinde Amalar Mektebinin Açılması... .. 29

Mektebin Yapısı ve İdaresi . ... ... .... . . . ... . . ... . . ... . . 31

Sultan il. Abdülhamid Dönemi . . . ... . ..... . . 31

Il. Meşrutiyet Dönemi ............ ... ....... ....... ....... ... .... ..... .... 37

Dilsiz ve Ama Mektebinin İdari ve Öğretim Kadrosu ... 51

Dilsiz ve Ama Mektebi Müdürleri ......... ..... ... ..... .... ... .... . . 51

Grati Efendi ... . . 51 5

(8)

Hüseyin Sabri Bey . . . ... . . ... . . . .... . . .... ... .... 57

Dilsiz ve Ama Mektebi Muallimleri ... . . . ... . . . 59

Dilsiz ve Ama Mektebi Öğrencileri ve Mektep Hayatı . . . 63

Mektebin Öğrencileri ve Mektep Hayatı.. .... . . ... 63

Mektep Öğrencilerinin İstihdamı ... . . . 71

Dilsiz ve Ama Mektebinde Eğitim Öğretim ve Dersler .. . ... 77

Dilsiz ve Ama Mektebinde Verilen Dersler . . . 77

Dilsiz ve Ama Mektebinde Okuma, Yazma Öğretimi . . . 79

Sağır-Dilsiz ve Amalara Okuma Yazma Öğretimi Üzerine Yapılan Çalışmalar . . . ... ... 85

Dilsiz ve Ama Mektebi Binaları . . . ... . . 93

Dilsiz ve Ama Mektebi Binası Projesi . . . .. . .. . .. . . 96

Cumhuriyetin İlk Yıllarında Dilsiz ve Ama Mektebi ve Onun Islahı Üzerine Fikirler . . . .... . . ... . . 107

Selanik Sağır ve Dilsizler Mektebi... ... . . . ... 1 13 İzmir Dilsiz Mektebi .... . . ... . . . 1 1 7 Sonuç . . . ......... . . . ... 1 19 Kaynaklar . . . ... . . . 123

Ekler ... ... .... . . ... . . . . .. . . ... . . . .. . . 127

Dizin . . . ... . . ... . . ... .... . . . ... . . .... 149

6

(9)

Engelli insanların toplum hayatındaki yeri, günümüz modem dünyasında, üzerinde önemle durulan bir konudur.

Engellileri toplum hayatının ayrılmaz bir bütünü haline ge­

tirme çalışmalarının bir yönünü de onların eğitimi oluştur­

maktadır. Özellikle son yıllarda "özel öğretim" olarak isim­

lendirilen bu alanda birçok akademik çalışma yapılmaktadır.

Geçmişte, engellilerin eğitimine yönelik yapılan çalışmala­

rın ve faaliyetlerin ortaya konmasının bu alandaki çalışma­

lara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu doğrultuda Os­

manlı Devleti'nde XIX. yüzyılın sonlarında kurulmuş olan Dilsiz ve Ama Mektebinin ve onunla birlikte sağır-dilsiz ve amaların eğitimiyle ilgili yapılmış çalışmaların incelenmesi önem arz etmektedir.

Osmanlı Devleti'nde sağır-dilsiz ve amaların eğitimine yönelik bir mektep açılması Avrupa'ya göre geç sayılabile­

cek bir dönemde gerçekleşmiştir. Kitabın giriş bölümünde dünya ve özellikle Avrupa'da sağır-dilsiz ve amaların durumu ve onların eğitimine yönelik çalışmaların gelişimi açıklan­

maya çalışıldı. Diğer taraf tan onların Osmanlı klasik döne­

mindeki durumu ele alındı.

7

(10)

Dilsiz ve

Ama

Mektebi,

kuruluşunu müteakip geçirdiği kısa süreli parlak döneminden sonra oldukça zor şartlar al­

tında varlığını devam ettirebilmiştir. Bu süreçte mektebin du­

rumunu düzeltmek ve o alandaki eğitimi yaygınlaştırmak için çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. Mektebin kuruluşundan sonraki gelişim süreci Sultan il. Abdülhamid ve il. Meşru­

tiyet dönemleri içeresinde ayn ayn değerlendirildi. Her iki dönemde mektebin yapısı ve idaresindeki değişimler, mek­

tebin problemleri, onların çözümüne yönelik çalışmalar ve planlamalar ele alındı.

Mektebin idari ve öğretim kadrosu onun haşan ve ba­

şarısızlığındaki en önemli etkenlerden biridir. Bu bağlamda

Dilsiz ve

Ama

Mektebinin

müdürleri, onların özellikleri ve öğ­

retim kadrosu ortaya konulmaya çalışıldı. Mektebin öğrenci­

leri ve mektep hayatı bize mektepteki uygulamalar hakkında önemli bilgiler vermektedir. Mektebin öğrenci sayısı ise nicel olarak onun başarısı hakkında ipuçları vermektedir. Bir di­

ğer önemli konu

Dilsiz ve

Ama

Mektebinin

dersleri ve orada uygulanan öğretim yöntemleridir. Bu doğrultuda, mektebin dersleri, okuma yazma öğretiminde uygulanan yöntem ve bunun kaynağı incelendi. Aynca, dönemde sağır-dilsiz ve amaların eğitimine yönelik yapılan çalışmalar değerlendi­

rildi.

Dilsiz ve

Ama

Mektebinin

karşılaştığı en büyük problem kendi binasına sahip olamaması olmuştur. Bu nedenle mek­

tebin kullandığı binalar ve onun için planlanan bina proje­

leri ayn bir başlık altında ele alındı.

Gerek mektebin varlığı, gerek yapılan çalışmalar ve ge­

rekse mektebin mezunları, cumhuriyet sonrasında sağır­

dilsiz ve amaların eğitimine yönelik girişimlerin temelini oluşturmuştur.

Dilsiz ve

Ama.

Mektebinin

cumhuriyetin ilk yıllarındaki durumu ve onun ıslahı için üretilen fikirlerden, Osmanlı'da elde edilen birikimin cumhuriyet sonrasına ak-

8

(11)

tanını incelenmeye çalışıldı. Son olarak Osmanlı Devleti za­

manında açılmış ancak varlıklannı kısa süre devam ettirebil­

miş olan Selanik Sağır ve Dilsizler Mektebi ile İzmir Dilsiz Mektebi hakkında kısa bilgiler verildi.

Çalışma, temel olarak Osmanlı Arşivi belgeleri incelene­

rek vücuda getirildi. Bunun yanında dönemin eğitim kurum­

lan hakkında çeşitli istatistiki bilgiler veren devlet ve maarif salnameleri ile maarif istatistikleri kullanıldı. Müderris Ali Haydar'ın 1925 yılında yazdığı "Sağır ve Dilsizler" başlıklı makalesi mektep hakkında oldukça önemli bilgiler vermekte­

dir. Hekimbaşızade Dr. Muhyiddin'in,

Kulağın Hıjzıssıhhati.

. . isimli eseri onun sağır-dilsiz ve amalann eğitimi üzerine yap­

tığı çalışmalan içermektedir. Grati Efendi'nin hazırlamış ol­

duğu mektebin kuruluş layihasını bulamadığımızdan Mah­

mud Cevad İbn'üş Şeyh Nafi'nin,

Maarifi Umumiye Nezareti Tarihçe-i Teşkilat ve İcraatı

adlı eserinde verdiği kısmıyla ye­

tinmek zorunda kaldık. Konu hakkında yazılmış makale dü­

zeyindeki telif eserler çok önemli katkı sağladı.

Bu çalışmanın başta Türk eğitim tarihi olmak üzere en­

gelli eğitimi alanında yapılacak çalışmalara bir nebze olsun katkı sağlaması temel dileğimizdir. Taslak halindeki eseri okuyarak kıymetli önerilerde bulunan meslektaşlanm Sayın Yrd. Doç. Dr. Çetin AYKURT'a ve Süleyman YELOCAGI'na teşekkür ederim.

Fatih Demirel Ekim 2103-Artvin

(12)
(13)

Osmanh Devleti'nde Sağır-Dilsiz ve Amalar

İslam hukuku kaynaklannda, dilsizlerin konumu, hak ve görevleri aynca ele alınmış, onlarla ilgili bazı özel hüküm­

lere yer verilmiş ve toplum içerisindeki varlıklan her zaman kabul edilmiştir.1 Osmanlı'dan önceki devletlerin hüküm­

dar saraylannda bulunan ve Farsça

bizeban

olarak adlandı­

nlan dilsizler Osmanlı sarayında da istihdam edilmişlerdir. 2 İlk zamanlarda sadrazam ve vezirlerin padişahlarla görüştük­

leri, devletle ilgili hususlann gizli kalması için saraya dilsizler alınmıştır.3 Dilsizlerin saraya alınmadan önce nasıl bir eği­

time tabi tutulduklan hakkında bilgiye sahip değiliz. Ancak bunlar Fatih Sultan Mehmed zamanında Enderunda bulun­

maya başlamışlardır. Bilindiği üzere Enderun bir Osmanlı sa-

1 Salim Öğüt, "Dilsiz", TDVİA, IX, (İstanbul, 1994), s.303.

2 Abdülkadir Özcan, "Dilsiz", TDVİA, IX, (İstanbul, 1994), 304.

3 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Değimleri ve Terimleri Söz­

lüğü, C. 1, İstanbul, 1993, s. 237.

1 1

(14)

ray eğitim kurumudur.4 Enderunda dilsizler için özel bir eği­

tim programı uygulanıp uygulanmadığı konusunda bilgiye sahip olmasak da Enderunun yapısı gereği, onların da Ende­

run eğitimi kapsamı içerisinde oldukları düşünülebilir.

4 Enderun, Osmanlı bürokrasisinin ihtiyaç duyduğu mülki ve as­

keri idarecileri yetiştirmek için Sultan il. Murad ya da Fatih Sul­

tan Mehmed döneminde kurulmuş bir eğitim kurumudur. Sultan 11. Murad zamanında Edirne Sarayı'nda kurulan Enderun gerçek teşkilauna Fatih döneminde kavuşmuştur. Acemioğlanlar kışla­

larından seçilen gençler, hazırlık sarayları olarak isimlendirilen, Edirne, Galata, İbrahim Paşa ve İskender Çelebi saraylarına gön­

derilirlerdi. Bu saraylarda devam eden eğitimlerinde ha.şanlı olanlar ve göze girenler Saray-ı Hümayuna alınırlardı. Sarayı Hümayuna alınanlar eğitimlerini kademeler halinde teşkil edilmiş "odalar" ve

"koğuşlarda" aşağıdan yukarıya doğru ilerleyerek sürdürürlerdi.

Geride kalanlar ise belirtilen saraylarda eğitimlerini tamamlaya­

rak derecelerine göre Yeniçeri Ocağı, Sipahi Ocağı gibi çeşitli yer­

lere görevlendirilirlerdi. Enderun öğrencileri giydikleri elbiseye göre Dolamalı ve Kaftanlı olarak isimlendirilirlerdi. Enderundaki eğitim Büyük ve Küçük Odalar, Doğancı Koğuşu, Seferli Koğuşu, Kiler Odası Hazine Odası ve Has Oda olmak üzere yedi kademe üzerine kurulmuştu. En büyüğü on beş yaşında olmak üzere, Bü­

yük ve Küçük Odalara alınan öğrencilere saray dışından getirtilen seçkin hocalar tarafından ders verdiriliyordu. Kur'an, tecvit, din, güzel yazı, Türkçe, Arapça ve Farsça derslerinin yanı sıra silah kullanma, ata binme, cirit atma gibi eğitimler veriliyordu. Bu öğ­

renciler aynı zamanda güreş, atlama, koşu, ok çekme gibi sporlarla da meşgul oluyorlardı. Enderunda verilen eğitim, bir asker ve yö­

neticinin bilmesi gereken konulan, coğrafya, harita yapımı, tarih, siyaset, muharebe sanau, hattatlık, cilt, tezhip, oymacılık, minya­

tür yapımı, mimarlık, musiki aletlerinin kullanımı gibi konulan da kapsamaktaydı. Mehmet İpşirli, "Enderun", TDVİA, Xl, (İstanbul, 1995), 185; ilhan Tekeli-Selim İlkin, Osmanlı İmparatorluğu'nda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Ol�umu ve Dönüşümü, Ankara, 1999, ss. 19-20; Faik Reşit Unat, Türk Eğitim Sisteminin Gelişme­

sine Tarihi Bir Bakış, Ankara, 1964, s. 11.

12

(15)

Doğuştan sağır ve dilsiz olan siyah veya beyaz hadım­

ların en zekilerinden seçilen bu zümre mensupları esas ola­

rak Seferli Koğuşuna bağlıydılar. Diğer koğuşlarda da üç, beş bizeban bulunurdu. XVII. yüzyıl ortalarında, saray içerisinde, Haremde bir, Has Odada iki5, Hazine Koğuşunda yedi, Kiler Koğuşunda dört, Seferli Koğuşunda on bir olmak üzere yirmi beş kişi kadar oldukları bilinmektedir. Bunların başında baş­

dilsiz denilen idareciler bulunurdu. Dilsizler kıdemleri an­

ukça soyunuk, eski, bıçaklı eski gibi Enderuna has unvan­

lar alırlar ve başdilsizliğe kadar yükselebilirlerdi. Başdilsiz Enderundaki tüm dilsizlerin amiri değildi. Dilsizler bulun­

dukları koğuş amirinin nezaretinde, o koğuşun günlük ha­

yat düzeni içinde yaşarlardı. Dilsizlerin asıl vazifesi padişah kapısında nöbet tutmak, onun sadrazam ve şeyhülislamla özel görüşmelerinde iç hizmette bulunmak, padişah haremde iken kapı beklemekti.6 Dilsizler, musahiplik vazifesiyle de görevlendirilirlerdi. 7

Dilsizler, padişah ve devlet erkanı ile özel işaretlerle an­

laşır, verilen emirleri ustalıkla ve en kısa yoldan gerekli yer­

lere iletirlerdi. Bu bakımdan padişahın gizli emirlerini arz ağalan denilen Darüssaade ağasına, silahdar ağaya, başçuha­

dar vb. ağalara çok defa bunlar tebliğ ederlerdi. Bu özellikleri sebebiyle oldukça rağbet gören dilsizlerin en kalabalık ve et­

kili oldukları dönem Sultan III. Murad'ın saltanatı zamanı- 5 Mehmet Zeki Pakalın'a göre dilsizler Has Odaya alınamazlardı. An­

cak Başdilsizlerin Has Odalık Payesi vardı. Pakalın, a.g.e., s. 237.

6 Özcan, a.g.m., s.304.

7 Musahipler, padişahların hususi mahiyeti olup gerek saray ağa­

lan, gerekse vezir ve beylerbeyiler arasından seçilen malumatlı, sö­

zünden sohbetinden istifade edilir, zarif, nüktedan ve hazır cevap kimselerdir. Bunlar arasında cüce, dilsiz ve hadımağalan da bu­

lunurdu. Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lügati, İstanbul, 1986, s. 230.

(16)

dır (1574-1595). Dilsizler cücelerle birlikte padişahı etkileri aluna almışlar, hatta padişahın uzun süre saraydan cuma se­

lamlığına çıkmasını dahi önlemişlerdir. Sultan III. Mehmed tarafından bunların çoğu saraydan uzaklaşunlmışsa da Sul­

tan İbrahim ve iV Mehmed dönemlerinde yine devlet işle­

rinde etkili rol oynamışlardır.

Dilsizlerin kendilerine has üniformaları ve merasim kı­

yafetleri vardı. Bayram ve cuma günleri bol yenli is tüf eden ağır kaftan üzerine bol yenli kontoş kürk giyerler, başlarına Has odalılara mahsus "düz kaş" denilen işlemeli kavuk ta­

karlar, bellerine de donluk şal kuşanırlardı. Aynca bellerinde altın köstekli, mücevherli bıçak taşırlardı. Normal günlerde de başlarına, sol tarafında sırmadan uzunca bir dil resmi bu­

lunan kısa takke, sırtlarına öteki koğuş mensuplarının giy­

diği kaftan ve dolama giyerler, bellerine de kanun kuşağı, yazın ise şal kuşanırlardı. Dolamaları gül, şeftali veya me­

nekşe renkli çuhadandı. Dilsizler evlerine gidince diğer ağa­

lar gibi başlarına paşalı kavuğu giyerler, bellerine donluk şal kuşanırlardı. 8

Önceleri yalnızca sarayda istihdam edilen dilsizler daha sonra Bab-ı Alide, özellikle XIX. yüzyılda Meclis-i Hassta, gizli meselelerin görüşülmesi sırasında da kullanılmaya başlandı.

Nöbette olmadıkları zamanlarda Ağalar Camii önünde toplu olarak bekleyen dilsizler aralarında işaretle sohbet ederlerdi.

Bu sohbetleri sadece bazı belirli şeyleri anlatmaktan ibaret olmayıp, masal, hikaye nakletme, dini ve hukuki konulan tartışma derecesine varabilirdi. Bunların bir kısmı okuma ve yazma da bilirdi. 9 Dilsizler, Sultan il. Mahmud'un son devir­

lerine kadar (1808-1839), hükümdar yemek yerken Harem-i

8 Özcan, a.g.m., s. 305.

9 A.g.m., s.304, 305.

14

(17)

Hümayunda bulunurlardı. Aynca padişah, gezi için başka bir saraya gittiğinde onları da beraberinde götürürdü. Dilsizler bu gezilerde çeşitli eğlenceler ve özellikle mukallitliklerle hükümdarı güldürürlerdi. Hükümdar şehir gezisine çıktı­

ğında çil para10 dağıtma hizmeti de bizebanlara verilmişti.'1 Belli bir hizmet süresinden sonra başdilsiz ve dilsizlerden is­

teyenler muayyen maaşlarla emekli edilerek saraydan çıka­

rılırlar; çıkmak istemeyenler ise ömürlerinin sonuna kadar sarayda kalabilirlerdi. 12

Saray dilsizlerinin işaret diliyle anlaşmaları, okuma yazma bilmeleri, usta-çırak ilişkisiyle dahi olsa bir öğretimin varlığına işarettir. Ancak Enderunda dilsizlerden oluşan bir zümrenin var olması, eğitim alması ve çeşitli hizmetlerde kullanılması toplumdaki dilsiz etfalin eğitimine yönelik bir faaliyet ola­

rak değerlendirilmemelidir. Zira eldeki veriler sıbyan mek­

tebi ve medrese sistemi içerisinde o zümreye özel bir eğiti­

min varlığı hakkında bilgi vermemektedir.

islam hukukunda, dilsizler gibi amalar da özel hüküm­

lere tabidirler. Onlara, dini konularda, yaşamlarını kolaylaş­

tıracak çeşitli ayrıcalıklar tanınmışur. 13 Osmanlı Devleti'nde, amaların bir kısmı hafızlık yapmışlar, Kur'an-ı Kerim ve mev­

lit okuyarak geçimlerini temin etmişlerdir. Musiki aracılı­

ğıyla geçimini temin edenler de olmuştur. Amaların yemek gibi günlük ihtiyaçları imaretler aracılığıyla karşılanmış ve aç kalmaları önlenmiştir. Amalar, sosyal hayatta çeşitli vası­

talarla desteklenmişlerse de XIX. yüzyıla kadar, onların eği- 10 Çil para, eskiden parlak ve yeni altınlar hakkında kullanılan bir

tabirdir. Çil alun, çil akça, çil kuruş da denilirdi. Pakalın, a.g.e., s.

370.

11 İsmail H. Baykal, Enderun Mektebi Tarihi, İstanbul 1953, s. 64.

12 Ôzcan, a.g.m., s.304.

13 Ahmet Özel, "A'ma", TDVİA, il, (İstanbul, 1989), s.554.

(18)

timiyle ilgili herhangi bir çalışma yapılmamışur. Osmanlı Devleti'nde amalann eğitimiyle ancak XIX. yüzyılın sonla­

nnda ilgilenilmeye başlanmışur. XIX. yüzyıl sonlannda, bu çalışmanın konusunu teşkil eden

Dilsiz ve Ama Mektebi

açıl­

mış, orada ama çocuklar eğitilmiş, amalarla ilgili, Avrupa'da düzenlenen kongrelere uzmanlar gönderilmiştir.14

Avrupa'da Sağır-Dilsiz ve Amalar

Eski Çağ ve Orta Çağ Hristiyan dünyasında, sağırlı­

ğın ve dilsizliğin sebepleri bilinmediğinden sağır ve dil­

sizlerin eğitimiyle de ilgilenilmemiştir. Hatta Hristiyan ki­

lisesi onlara ilahi gazaba uğramış kişiler nazanyla bakmış, Allah'ın konuşma özelliğinden mahrum ettiği kişileri ko­

nuşturmaya çalışmanın, ilahi iradeye karşı bir hareket ol­

duğunu kabul etmiştir. 15 Ancak kilisenin bu yaklaşımına rağmen yine Hristiyan alemi içerisinden onlann eğitimiyle ilgilenenler olmuştur. York (İngiltere) piskoposunun 865 yılında, dilsizlere konuşmayı öğrettiği rivayet edilmektedir.

Ancak asıl olarak sağır ve dilsizlerin eğitimine XVI. yüz­

yılda başlanmıştır. jerome Cardan (1501-1576), sağırlann 14 1902 yılında Belçika' da düzenlenen, A'malann Terfth-i Ahvali Hak-

kında Bünlksel Kongresi başlıklı uluslararası kongreye Osmanlı Dev­

leti adına, murahhas üye sıfanyla katılmak üzere Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane muallimlerinden Dr. Esad Bey görevlendirilmiştir. Dr. Esad Bey kongreye kanlmış ve bir de bildiri sunmuştur. Göz hastalık­

lanyla ilgili çeşitli çalışmalar yapmış olan Dr. Esad Bey, amalann eğitimiyle ilgili çeşitli faaliyetlerin içinde de bulunmuştur. BOA, İ.HUS. 1 1 911322 Ca-64, Hasan Basri Sayı, Osmanlı Belgelen Işı­

ğında Dr. Esat Bey'in Biyografisi ve Gönne Engellilere Yönelik Eği­

tim çalışmalan, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ba­

sılmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 2008.

15 Ali Haydar, "Sağır ve Dilsizler", Muallimler Meanuası, C. 3, S. 29, İstanbul, 1341, s. 1240, 1241.

16

(19)

işaretlerle eğitilebileceğini ileri sürmüştür. Onun Metopos­

copia (1658) adlı kitabında, insan yüzünün çeşitli biçimle­

rini gösteren 800 şekil vardı.16 Dom Pedro Ponce de Leon isminde İspanyol bir Benedikten rahibi 1560'lı yıllann so­

nunda bazı sağır insanlan konuşturmak için eğitim öğre­

tim faaliyetlerinde bulunmuştur. 17 Pedro Ponce de Leon, sağır olduğu için Benedikten tarikatına kabul edilmeyen Gaspard Burgos'u eğiterek başanya ulaşmıştır. Burgos ko­

nuşmayı öğrendikten sonra çeşitli kitaplar yazmıştır. Çok sayıda sağır-dilsize konuşma öğreten Ponce'nin öğretim yöntemi yazıya geçirilememiş ya da sonradan kaybolmuş­

tur. Ancak uyguladığı yöntem, yine bir İspanyol olan, juan Pablo Bonet (1560-1620) tarafından, 1620 yılında, neşredil­

miştir. Bonet, Reducci6n de las letras y Arte para enseftar a hablar los Mudos (Edebiyat ve Sanat Yoluyla Dilsizlere Konuşma Öğretme, Madrit 1620) adlı ilgili kitabında yazılı sözcükler üzerinde çalışmaya başlayarak, dilin ve dudakla­

nn, harfleri telaffuz ederken aldıklan biçim üzerinde dur­

muş ve harflerin fonetik değerlerini göstermiştir. Aynca el parmak alfabesini de öğretmiştir. 18 XVII. ve XVIII. yüzyıl­

larda, farklı ülkelerde, birçok şahsiyet, bir kısmı ilmi çalış­

malan bir kısmı insani duygulan nedeniyle, gerek teorik gerekse uygulama olarak sağır ve dilsiz eğitimiyle ilgilenmiş­

tir. İtalya' da Cizvit Lana-Terzi, İngiltere' de Tabip Bulwer ve Hendese (Geometri) Muallimi Wallis, Holder, Almanya'da Agricola, Arnoldi, Lasius, Fransa'da Daschamps, Pereira, Felemenk'te İsviçreli bir tabip olan Joh. Amman, dilsiz-

16 Nuran Yıldırım, "İstanbul'da Sağır Dilsiz ve Amaların Eğitimi", İs­

tanbul Annağanı 3 (Gündelik Hayatın Renkleri), İstanbul 1997, s.

306.

17 Ali Haydar, a.g.m, s. 1241.

18 Yıldırım, a.g.m., s. 306.

(20)

ler ve onlann eğitimiyle ilgilenen kişilerdir. ı9 Konuyla il­

gili çeşitli kitaplar da neşredilmiştir. Giovanni Bonifaccio,

f.arte de cenni

(İşaret Sanatı, Vicenza 1616), john Bulwer,

Chirologia,

(London 1644) ve

Philocophus

(London 1648), John Wallis (1616- 1 703)

De loquela

(London 1652), Wil­

liam Holder,

Elements of Speech

(London 1669), XVIl. yüz­

yılda, konuyla ilgili yayınlanmış eserlerdir. 20

Özellikle joh. Amman 1692 yılında,

"Konu.şan Dilsiz veya Dilsizleri Konu.ştunnak Usulü"

ismiyle bir kitap yayın­

lamıştır. Bu kitap, daha sonra Alman usulü denilen usulün esasını teşkil etmiştir.2ı Sağır ve dilsizlerin özel olarak eğiti­

miyle ilgili çalışmalar xvı. yüzyılda başlamış olsa da onla­

nn eğitimi için mekteplerin açılması XVIIl. yüzyılda müm­

kün olmuştur.

XVIII. yüzyılın ikinci yarısında, sağır ve dilsiz mektep­

lerinin tesis edilmesi ve açılması, sağır ve dilsizlerin eğitim öğretiminde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu mek­

teplerin ilki, Abbe Charles Michel de I'Epee tarafından, 1 760 yılında, Paris'te açılmıştır. 22 Bu mektebin açılması ve Abbe Charles Michel de I'Epee'nin sağır ve dilsilere mahsus, el ve parmak işaretlerinden oluşan bir alfabe icat etmesinden23 ı9 Ali Haydar, a.g.m, s. 1241.

20 Yıldınm, a.g.m., s. 306.

2ı Ali Haydar, a.g.m, s. 1241.

22 A.g.m, s. 1241.

23 Abbe Charles Michel de I'Epee'nin öğrenci olarak kabul ettiği bir tanıdığı ölmüş ve ardında ikiz ve dilsiz iki kız çocuğu bırakmışur.

Abbe Charles Michel de I'Epee onların eğitim ve öğretimini biz­

zat üstlenmiştir. Onların eğitim ve öğretimi için araştırmalara baş­

layan Abbe Charles Michel de I'Epee nihayetinde dilsizlere mah­

sus, el ve parmak işaretlerinden oluşan bir alfabe icat etmiştir.

Paris'te, Abbe Charles Michel de I'Epee'nin, iki kızın eğitim ve öğ­

retimindeki başarısı duyulunca, dilsiz çocuk sahibi birçok ebeveyn

18

(21)

sonra, benzer mektepler kısa bir sürede Avnıpa'nın her tara­

fına yayılarak Madrid, Roma, Cenevre gibi Avnıpa'nın önde gelen şehirlerinin birçoğunda ve Fransa'nın hemen her tara­

fında tesis olunmaya başlanmışur.24

Sağır ve dilsizlerin eğitim öğretimiyle ilgili çalışma­

lar yapan bir diğer önemli şahsiyet, Almanya'dan Samuel Heinicke'dir. 1 755 yılından itibaren çalışmalarını sürdüren Samuel Heinicke sağır ve dilsizlerin eğitim öğretimine has, Eppendorf'ta bulunan hususi mektebini, l 778'de Leipzig şehrine taşımışur. 25

Amalar Avnıpa'da XVIII. yüzyılın sonlarına kadar, mer­

hametli insanların yardımları ve dilencilikle yaşamlarını sür­

dürmüşlerdir. Valen tin Haüy'ün (17 45-1822), amaların top­

lum hayatına kaulmaları için başlatuğı girişim, onların zor ve acımasız hayatlarında bir dönüm noktası olmuştur. Haüy;

önce ama bir dilenci çocuğu yanına alarak eğitmeye başla­

mış ve amalara okuma yazma öğretmek için kabartma harf- çocuklannı onun eğitim ve öğretimine vermeye başlamıştır. Abbe Charles Michel de l'Epee özel bir dilsiz mektebi kurarak müra­

caat eden öğrencileri memnuniyetle kabul euniştir. Abbe Charles Michel de l'Epee öğrencilerini ikametgahının yakınlanndaki evlere pansiyoner olarak yerleştirmiş ve onlara haftada iki ders vermiştir.

Mektebin öğrenci sayısı 1781 yılında otuza, 1784 yılında altmışa ve 1785 yılında yeuniş ikiye ulaşmışur. Abbe Charles Michel de l'Epee'nin 1789 yılında vefatından sonra Paris Dilsiz Mektebi, ka­

panmak üzereyken, 1790 yılında, Abbe Roch-Ambroise Cucurron Sicard mektebin müdürlüğünü üzerine almışur. 1791 yılına ka­

dar özel mektep statüsünde kalan kurum o yıl Fransa hüküme­

tince resmen tanınmıştır. Hekimbaşızade Dr. Muhyiddin, "Kula­

ğın Hıfzı.ssıhhati, [Sağırlık (Sağır, Dilsiz ve Ama Çocuk!ann Usül-i Talim ve Terbiyesi)], İstanbul 1322, s. 27, 28.

24 Hekimbaşızade Dr. Muhyiddin, a.g.e., s. 27, 28.

25 Ali Haydar, a.g.m, s. 1243.

(22)

ler imal etmiştir. İcat ettiği kabartma harflerle ama çocuklara okuma yazma öğretmeyi başarmışur. Haüy, l 785'te Paris'te Ama Çocuklar Ulusal Enstitüsünü kurmuştur. Burası, daha sonra devlet desteğinde ama çocuklar mektebine dönüşmüş­

tür. Haüy, ününün yayılmasından sonra, Prusya ve Rusya hükumetlerinin daveti üzerine Bedin ve Marburg'da birer amalar mektebi açmışur. Onun

Essai sur l'education des ave­

ugles

(1786) adlı kitabı amaların eğitiminde kullanılan mo­

dem yöntemlerin kaynağı olmuştur. 26

Belçika'da, sayılan oldukça fazla olan amaları eğitmek için ilk kez 1830 yılında bir mektep, faaliyete geçmiştir. Bu mekteplerin sayısının hızla artması sonucu Belçika, XIX. yüz­

yıl sonlarında Avrupa'nın en çok ama mektebine sahip ül­

kesi olmuştur. 27

1845-1847 yıllarında William Moon, Latin harflerinin ana hatlarını koruyan kabartma harfler geliştirmiştir. İleri yaşlarda kör olanların kolaylıkla öğrendiği bu sistem İngi­

lizce konuşulan ülkelerde kullanılmışur.

Bir kaza sonucu üç yaşındayken gözlerini kaybeden Lois Braille (1809-1852), 1819'da Haüy'ün Paris'teki mektebine kaydolmuştur. Öğrenciliği sırasında Fransız subay Charles Barbier'nin, savaş sırasında, gece haberleşmek için hazırla­

dığı yazı sistemini öğrenmiştir. "Gece yazısı" adı verilen bu sistem, parmak uçlarıyla dokunarak okunabilen on iki ka­

bartma noktadan oluşuyordu. Braille on beş yaşındayken bu sistemi geliştirerek nokta sayısını aluya indirip altmış üç harf meydana getirmiştir. Braille 1829'da ilk şeklini yayınladığı ça­

lışmasını geliştirmiş ve

Procede pour ecrirean moyen des po­

ints

adıyla, 1837'de Paris'te, yeniden yayınlamıştır. Braille'in 26 Yıldırım, a.g.m., s. 310.

27 Yıldırım, a.g.m., s. 310.

20

(23)

arkadaşları tarafından hemen benimsenip kullanılan yeni al­

fabenin yaygınlaşması zaman almışur. Paris'teki mektep bu alfabeyi, Braille'in ölümünden sonra, ancak 1852 yılında res­

men kullanmaya başlamış ur. 28

XX. Yüzyılln Başlannda Dünya ve Avrupa'da Sağır-Dilsiz Mektepleri

XVI-XIX. yüzyıllar arasındaki gelişmelerin sonucunda, dünyadaki sağır-dilsiz mekteplerinin sayısı, XX. yüzyılın başlarında 615'e ulaşmıştır. O mekteplerde 4.778 öğretmen görev yapmaktadır. Mekteplerdeki toplam öğrenci sayısı ise 38.722'e ulaşmıştır.29 Mekteplerin kıtalara göre dağılımı şu şekildedir. 30

Tablo 1. XX. Y-ıizyılın Başlarında Dünyadaki Sağır-Dilsiz Mekteplerinin Kıtalara Dağılımı Kıta Mektep Sayısı Öğretmen Sayısı Öğrend Sayısı

Afrika 7 16 127

Asya 9 47 453

Avustralya 7 46 332

Avrupa 450 3.152 25.821

Kuzey Amerika 135 1.483 11.760

Güney Amerika 7 34 229

Veriler incelendiğinde sağır-dilsiz mekteplerinin Avrupa ve Kuzey Amerika'da önemli sayılara ulaşuğı anlaşılmakta- 28 A.g.m., s. 311.

29 Ali Haydar, a.g.m, s. 1246.

30 Ali Haydar, makalesinde, o istatistikleri, hocası Profesör Ryan ta­

rafından neşredilmiş Terbiye Kamusu adlı eserden naklettiğini ve onların, ABD'deki Volta-bureau tarafından toplanmış, 1901 yılına ait istatistikler olduğunu ifade etmektedir. A.g.m, s. 1246.

(24)

dır. Avrupa ve Kuzey Amerika'daki öğretmen ve öğrenci sa­

yısının da diğer kıtalara göre fazla olduğu açıktır. Dönemin Avrupa ve Kuzey Amerika devletlerinin ekonomik ve siyasi güçleri dikkate alındığında, bu güçlerin toplum yaranna olan gelişmelere yansıdığı açıktır.

Bu mekteplerin Avrupa'daki dağılımı ise şöyledir.31

Tablo 2. XX. Yüzyılın Başlannda Avrupa'daki Sağır-Dilsiz Mekteplerinin Ülkelere Dağılımı Ülke Mektep Sayısı Öğretmen Sayısı Öğrend Sayısı

Belçika 12 181 1265

Danimarka 5 57 348

Almanya (1907) 90 807 7.059

Fransa 71 598 4.098

Büyük Britanya 95 462 4.222

İtalya 47 234 2.519

Lüksemburg 3 22

Felemenk 3 74 473

Norveç s 54 309

Avusturya-Macaristan 38 291 2.380

Portekiz 2 9 64

Romanya 3 46

Rusya 34 118 1.719

Sırbistan 2 2 26

İspanya 11 60 362

İsveç 9 124 726

İsviçre 14 84 650

31 A.g.m, s. 1246, 1247.

22

(25)

Veriler incelendiğinde Avıupa'da özellikle Almanya, Fransa, Büyük Britanya, İtalya, Rusya ve Avusturya-Macaristan'da sağır­

dilsiz mekt�plerinin sayısı oldukça fazladır. İsveç ve özellikle Belçika'da, mektep sayısının azlığına rağmen öğretmen ve öğ­

renci sayısı dikkate alındığında, ilgili alanda önemli yatırım­

ların yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. İspanya ve İsviçre'deki mektep sayılan ilgili ülkelerde sağır-dilsizlerin eğitimine yö­

nelik olumlu bir yaklaşımın olduğunu göstermektedir. Ge­

nel olarak XX. yüzyılın başlarında, dünya ve Avrupa'da sağır­

dilsizlere yönelik eğitim kurumlarının, önemli sayılara ulaşuğı anlaşılmaktadır.

Osmanll Devleti'nde Sağır-Dilsiz ve Amalann Eğitimi

XX. yüzyıl başlarında dünyada ve özellikle de Avrupa ve Amerika kıtalannda sağır-dilsiz mekteplerinin sayısı önemli ölçüde artmışken, Osmanlı Devleti sınırlan içerisinde ben­

zer mektepler oldukça sınırlı sayıda kalmışur. Bu mekteple­

rin dünya ve Avrupa'daki yaygınlığına karşın Osmanlı Devleti içerisindeki sınırlılığını, temelde, sağır-dilsiz mekteplerinin açılmaya başladığı XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Avrupa'nın ve Osmanlı Devleti'nin içerisinde bulunduğu durumla açıkla­

yabiliriz. Avrupa'da, yaklaşık iki buçuk asırdır devam eden modernleşme sürecinde, karşılaşılan ekonomik, toplumsal, siyasi, dini karşı koymaların üstesinden gelinmiş ve l 720'den sonra yeni sanayi medeniyetinin ilk aşamasına girilmiştir. Buna karşın XVIII. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti'ndeki kö­

tüye gidiş engellenememiş; XVII. yüzyıl boyunca süren, mev­

cut Osmanlı sistemini yeniden düzeltme yönündeki ıslahat fikrinin yerini Batı yöntemlerini alma yönüne çevrili ısla­

hat fikirleri almaya başlamıştır.32 XVIII. ve XIX. yüzyıllarda, 32 Niyazi Berkes, TUrkiye'de Çağ�l�ma, İstanbul, 2002, s. 42, 43.

(26)

Osmanlı Devleti'nin Avrupa devletleri ve Rusya karşısındaki zayıflığı, çeşitli iç nedenlerle birlikte, ıslahat girişimlerini de sekteye uğratmıştır. Dolayısıyla modernleşme sürecinin yeni başladığı ve birçok defa kesintiye uğradığı, eğitim alanındaki modernleşmenin ilk adımlarının atıldığı o dönemde, sağır­

dilsiz ve a.malann eğitimi söz konusu olmamıştır. Bu konu ancak, Sultan 11. Abdülhamid döneminin eğitim hamlesi sı­

rasında gündeme gelebilmiştir.

Kuruluş tarihleri çok yakın olmasa da XlX. yüzyılın san­

lan, XX. yüzyılın başlarında, Osmanlı Devleti sınırlan içeri­

sinde, sağır-dilsiz ve amaların eğitimi için kurulmuş birkaç mektep vardır. Bunlardan en önemlisi bu çalışmanın teme­

lini oluşturan

Dilsiz ve

Ama

Mektebidir. Dilsiz Mektebinin

açılışından yaklaşık on beş yıl önce, Mısır hidivi İsmail Paşa zamanında, 1874 'te, Kahire'de bir körler mektebi açılmıştır.33 Ancak o tarihlerde Mısır, hukuki olarak Osmanlı Devleti'ne bağlı olmakla birlikte, fiili olarak Osmanlı'dan bağlarını ko­

parmış, bağımsız hareket edebilen, hatta dış borç dahi ala­

bilen bir eyalettir.34 1912 yılında Selanik'te özel bir Sağır ve Dilsizler Mektebi bulunmaktadır. 35 Bu mektebin 1910 yı­

lında da faaliyette olduğunu bilmekteyiz.36 Benzer bir diğer mektep, Selanik Sağır ve Dilsizler Mektebini de kurmuş olan Fuad Efendi tarafından, İzmir'de kurularak 1911 yılında eği­

time başlayan Dilsiz Mektebidir.37

33 İdris Yücel, "Bir Misyonerlik Uygulamasının Teoriği ve Pratiği: Urfa Amerikan Körler Okulu", Cumhuriyet Tarihi Ara.ştırmalan Dergisi, 7/14, (2011), s. 69.

34 Hilal Görgün, "Mısır'', TDVİA, XXIX, (Ankara, 2004), ss. 569- 571

.

35 BOA, DH. İD, 26-1172.

36 BOA, MF. MKT, 1 18711 06.

37 Sadiye Tutsak, İzmir'de Eğitim ve Eğitimciler (1850-1 950), Ankara 2002, s. 347.

24

(27)

Dilsiz ve Ama Mektebinin

dilsiz ve ama kısımlan farklı zamanlarda kurulmuştur. Önce sağır-dilsizler için

Dilsiz Mek­

tebi

kurulmuş, yaklaşık bir yıl sonra da onun bünyesinde

Amalar Mektebi

teşkil edilmiştir. Bunda mektebin kurucusu Grati Efendi'nin Avrupa'daki sağır-dilsiz mekteplerini tanı­

ması ve o mekteplerde uygulanan öğretim yöntemlerini bil­

mesi etkili olmuştur. Devlet yöneticilerinin sağır-dilsizlerin eğitimine yönelik açılan

Dilsiz Mektebini

tanıması ve yarar­

lılıklarını görmesi, çok geçmeden, aynı çatı altında, amalar için de bir mektep açılmasını sağlamıştır.

Dilsiz Mektebinin Kuruluşu

İstanbul'da, konuşma engelli çocukların eğitimine yö­

nelik, Maarif Nezaretine bağlı, resmi bir mektep açma fikri batı kaynaklıdır. Zira ilgili birçok yazışmada, mektebin ku­

ruluşuyla ilgili olarak, "çeşitli memleketlerde/çeşitli medeni memleketlerde olduğu gibi Dersaadet'te ( İstanbul) de .. . "

ifadelerine rastlamak mümkündür. Bu durum dünya ve özellikle de Avrupa'da ki, sağır-dilsizlerin eğitimine yöne­

lik, gelişmeler dikkate alındığında oldukça normaldir. Di- 25

(28)

ğer pek çok alanda olduğu gibi eğitimin bu alanında da Batı örneğiyle harekete geçilmiştir. Aslında böyle bir mek­

tebin açılmasını teklif eden şahsiyet de Avusturya vatandaşı olan Mösyö Grati'dir.

Dilsiz Mektebinin

kuruluşuna, Hami­

diye Ticaret Mektebinin38 de kurucusu olan Grati Efedi'nin, hazırlamış olduğu layiha üzerine karar verilmiştir. Grati layihasına, toplumun geneline yönelik eğitim kurumları­

nın yaygınlaştırılmış olmasına rağmen, insani yönden bü­

yük öneme sahip, sağır ve dilsizlere yönelik herhangi bir eğitim kurumunun bulunmayışını yadırgamakla ve eleştir­

mekle başlar. Grati Efendi, otuz öğrenci kapasiteli bir sağır ve dilsiz mektebi tasarlamıştır. Bu mektebin programı, çok uzun zamandan beri Avrupa'da var olan bu tip mekteple­

rin programıyla benzer olacaktır.

Grati, mektebin sağlayacağı faydayı temelde iki nok­

tan hareketle ortaya koyuyordu. Bunlardan ilki dini boyut­

ludur. İnsani meziyetlere sahip olma imkanından mahrum olan çaresizler olarak tanımlanan sağır-dilsizler, teşkil edile­

cek mektep sayesinde kazanacakları beceriler ile içerisinde bulundukları daimi karanlıktan kurtularak Allah'ın kulu ol­

duklarını anlayacaklardır. Diğer taraf tan, aldıkları eğitim sa­

yesinde anne ve babalan ile iletişim kurarak onlara istek ve arzularını iletebilecekler ve bu şekilde insani meziyetleri ka­

zanabileceklerdir.

Layihada, Avrupa'daki sağır-dilsiz eğitiminin gelişimi hakkında özet bilgiler verilerek bu mekteplerin Avrupa'nın bütün başkentlerinde bulunduğuna ve insanlığa büyük hiz­

metlerde bulunduğuna değinilmiştir.39

38 Ali Haydar, a.g.m, s. 1248. ·

39 Mahmud Cevad ibn'üş Şeyh Nafi, Maarif-i Umumiye Nezareti Tarihçe-i Teşkilat ve İcraatı, Matbaa-i Amire, 1338, s. 261, 262.

26

(29)

Grati Efendi'nin hazırlamış olduğu layiha doğrultu­

sunda, konuşma becerisine sahip olmayan çocuklara

(dilsiz etjale)

yönelik bir mektep açılması isteği Maarif Nezaretince hazırlanan takrir ile Maarif Nazın Münif Paşa tarafından Meclis-i Mahsusa sunulmuştur. 13 Haziran 1889'da (1 Hazi­

ran 1305)40 hazırlanan takrirde çeşitli memleketlerde olduğu gibi İstanbul'da da eğitim öğretim süresi dört yıl olan, gün­

düzlü ve ücretsiz bir mektep açılmasının planlandığı ifade edil­

miştir. Mektebin, Ticaret Mektebi içerisinde ve onun ödeneği dahilinde açılması planlandığından ayrıca bir masrafa gerek olmadığı düşünülmüş ve daimi olarak bir bütçe talep edilme­

miştir. Ancak gerekli bazı kitap ve araç gereçlerin temini için bir defaya mahsus olmak üzere 3.000 kuruşluk bir ödenek

40 Rumi ve Hicri tarihlerin Miladi tarihe çevrilmelerinde Yücel Dağlı ve Cumhure Üçer tarafından hazırlanan, Tarih Çevirme Kılavuzu kullanılmıştır. Ancak eserdeki Hicri ve Rumi tarihlerin Miladi tarih karşılığında bir gün kayma vardır. Şöyle ki kullandığımız Maarif Nezareti takririnde Hicri 15 Şevval 306 ve Rumi 1 Haziran 305 tarihin her ikisi de kullanılmıştır. Tarih Çevirme Kılavuzu'nda 15 Şevval 306 Hicri tarihin Miladi tarih karşılığı olarak 14 Ha­

ziran 1889 tarihi, 1 Haziran 305 Rumi tarihin Miladi tarih kar­

şılığı olarak da 13 Haziran 1889 tarihi verilmiştir. Diğer taraf­

tan Tarih Çevirme Kılavuzu'nda 15 Şevval 306 Hicri tarih cuma günü, 1 Haziran 305 Rumi tarih ise perşembe günü olarak be­

lirlenmiştir. Rumi ve Miladi takvim arasındaki 13 günlük fark (1 Mart 1917 öncesi) dikkate alındığında ve Faik Reşit Unat tara­

fından hazırlanmış Hicri Tarihleri Miladi Tarihe Çevirme kılavuzu incelendiğinde Tarih Çevirme Kılavuzu'ndaki Rumi tarih karşı­

lığı Miladi tarihin doğru olduğu anlaşılmaktadır. Yücel Dağlı­

Cumhure Üçer, Tarih Çevirme Kılavuzu, C. 5, Ankara, 1997, s.

277, 368; Faik Reşit Unat, Hicri Tarihleri Miladi Tarihe Çevirme kılavuzu, Ankara, 1994, s. 126, 127. Ayrıca, Hicri ve Rumi ta­

rihlerin Miladi tarihe çevrilmesinde ortaya çıkan bir günlük fark için bkz. Faik Reşit Unat, a.g.e. , s.XI.

(30)

istenmiştir.41 Kurulması tasarlanan

Dilsiz Mektebinde

okutul­

ması kararlaşunlan dersler ayn bir ekte sunulınuştur.42 Konu, Meclis-i Mahsusla 23 Haziran 1889 (11 Haziran 1305) tari­

hinde görüşülmüş ve takrir Maarif Nezaretinden geldiği şekliyle kabul edilmiştir.43 Meclis-i Mahsus karan, aynı gün Sadrazam Kamil Paşa tarafından irade için Sultan il. Abdülhamid'e arz edilmiştir. 24 Haziran1889 (12 Haziran1305) tarihinde çıkan irade ile

Dilsiz Mektebinin

kuruluşuna karar verilmiştir.44

İradenin çıkmasından sonra mektebin tanıtımını yapmak için

"Sağır ve Dilsizlere Mahsas Mektep"

başlığıyla bir ilan ha­

zırlarunışnr. İlanda, mektebin Hamidiye Ticaret Mekteb-i Alisi binası içerisinde hazırlanacak bir sınıfta açılacağı ve 15 Eylül 1889 (3 Eylül 1305) tarihinde derslere başlanacağı duyurul­

maktadır. ilanda birinci sınıf dersleri verildikten sonra ders­

lerin işlenmesinde, çok uzun süredir yabancı devletlerdeki benzer mekteplerde kullanılan ve olumlu sonuçlar alınan yöntemlerin kullanılacağı belirtilmektedir. Yine ilan metninde kayıt başvurularının kabul edilmeye başlandığı ve mektebe kaydolmak isteyenlerin salı ve perşembe günleri saat 6'dan lO'a kadar45 Hamidiye Ticaret Mekteb-i Alisine müracaat et­

meleri gerektiği duyurulmuştur. Bunların yanında isteyenle­

rin, cinsiyet ve din farkı gözetilmeksizin, açılan bu mektebe ücretsiz olarak kaydedileceği beyan edilmiştir.46

.

BOA, 1. MMS., 10514481, Lef: 2.

42 BOA, İ. MMS., 10514481 , Lef: 3. Mektebin dersleri, ayn bir başlık altında ele alınacağından burada verilmemiştir.

43 BOA, İ. MMS., 10514481, Lef: 1.

44 BOA, İ. MMS., 10514481, Lef: 4.

45 İlandaki başvuru saatlerinin Alaturka saate göre verilmiş olması muhtemeldir. Alaturka saatte akşam namazı vakti her zaman 12'de olduğundan kayıt başvurularının öğleden sonra başlayıp akşam namazına 2 saat kalaya kadar devam ettiği anlaşılmaktadır.

46 BOA, Mf MKT., 1 1211 40.

28

(31)

Dilsiz Mektebi,

ilan ve gerekli hazırlıklardan sonra 30 Ey­

lül 1889'da (18 Eylül 1305) kaydı yapılan yirmi öğrenciyle açılmıştır.

Dilsiz Mektebi

müdür ve öğretmenlerine de aylık 3.400 kuruş maaş bağlanmıştır.47

Dilsiz Mektebi Bünyesinde Amalar Mektebinin Açılması Dilsiz Mektebinin

açılışından yaklaşık bir buçuk yıl sonra, istanbul'da bir de amalar için mektep açılması tasarlanmıştır.

Maarif Nazın Münif Paşa'nın 28 Şubat 1891 (16 Şubat 1306) tarihli takriri ile İstanbul'da bir

Amalar Mektebi

açılması ve bu mektebin

Dilsiz Mektebi

ile birleştirilmek suretiyle eğitim öğretim faaliyetlerini yürütmesi istenmiştir.

Amalar Mektebi

muallimleri, mubassın48 ve ufak tef ek masraflan için aylık 2.350 kuruş ve buna ek olarak, açılacak mektepte gerekli olacak alet-edevat ve eşyanın alımı için bir defaya mahsus olmak üzere 6.000 kuruşluk ödeneğin Maarif Nezareti büt­

çesinden kullanılabilmesi için izin istenmiştir.49

Maarif Nezaretinin talebi Sadrazam Kamil Paşa tarafın­

dan, Maarif Nezaretinden geldiği şekliyle, 16 Mart 1891 'de ( 4 Mart 1307) irade için arz edilmiştir. Arzdan bir gün sonra, 17 Mart 189l'de (5 Mart 1307), konuyla ilgili irade çıkmış ve böylece

Dilsiz Mektebi

bünyesinde bir de

Amalar Mektebi

kurulmuştur. 50

Ekli pusulada

Amalar Mektebinin

aylık 2.350 kuruş ola­

rak tasarlanan giderlerinin aynntısı da verilmiştir. Buna göre 47 BOA, ME MKI, 1 121140.

48 Mubassırlar, mekteplerde öğrencilerin ders harici durumlan ile il­

gilenen ve ders zamanlan dışında düzeni sağlamakla görevli olan kişilerdir.

49 BOA, İ. DH., 1220195493, Lef: 2.

50 BOA, İ. DH., 1220195493, Lef: 3.

(32)

muallim maaşlarının dışında, mubassır için 300 ve ufak te­

fek masraflar için 150 kuruş talep edilmiştir.51

Amalar Mek­

tebinin Dilsiz Mektebi

ile birlikte faaliyet göstermesi planlan­

dığından mektebin daimi masrafları için aynca bir ödenek aynlmamışur.

Burada bahseunemiz gereken bir diğer konu, kurulması kararlaştırılan

Amalar Mektebi

giderlerinin, kapatılmış olma­

sına rağmen yine Ticaret Mektebi ödeneğinden karşılanmak istenmesidir. Münif Paşa, tezkeresinde

Amalar Mektebi

gider­

lerinin kapatılmış Ticaret Mektebi ödeneğinden karşılanaca­

ğını belirtmektedir. Anlaşılıyor ki 1890/1891 (R. 1306) yı­

lında Ticaret Mektebi kapaulmış ve

Dilsiz Mektebi

müstakil bir mektep haline gelmiştir. Ancak mektebin ödeneği hala Ticaret Mektebi ödeneği üzerinden devam eunektedir. 52

51 BOA, I. DH., 1220195493, . Le1: ,{ 1 .

5 2 BOA, İ. DH., 1220195493, Lef 2 . Ticaret Mektebinin kapatılması nedeniyle Dilsiz Mektebindeki müdür değişikliğinden ileride bah­

sedilecektir.

30

(33)

Sultan il. Abdülhamid Dönemi

5 Ekim 1877 tarihli Dersaadet Belediye Kanunu'nun 3.

Maddesi ile ama, bi-zeban (dilsiz), yetim ve bi-vaye (mah­

rum) çocuklann terbiyesi vazifesi Şehremanetine (İstanbul Belediyesi) verilmiştir.53 Ancak Şehremaneti o yönde her­

hangi bir girişimde bulunmamıştır.

Dilsiz Mektebi,

24 Haziran 1889'da Maarif Nezareti bün­

yesinde kurulmuştur. 17 Mart 1891'de,

Dilsiz Mektebi

bün­

yesinde bir de

Amalar Mektebinin

açılmasından sonra

Dilsiz ve Ama Mektebi/Dilsiz ve Amalar Mektebi

olarak isimlendi­

rilen mektep yine Maarif Nezareti bünyesinde faaliyetlerine devam etmiştir.

Dilsiz Mektebi

dört yıl öğretim süreli olarak kurulmuş­

tur. Hüseyin Sabri Bey'in 13 Ocak 1896'da (1 Kanün-ı sani 13ll) müdür olarak atanmasından sonra bu süre beş yıla çıkarılmıştır. 54

53 Yıldınm, a.g.m., s. 313.

54 BOA, ME MKT, 323176.

31

(34)

Mektep açılışını takip eden ilk yıllarda oldukça fazla ilgi görmüş ve korurunuştur. Bunda çeşitli toplum ileri gelenleri ve üst düzey devlet görevlileri çocuklannın mektebe devam etmesi etkili olmuştur. Maarif Nezareti Tedrisat-ı Aliye Mü­

dürü Aziz Bey'in oğlu Ali Galip konuşma becerisine sahip olmadığı için bu mektebe devam etmiştir. Özellikle o dö­

nemde Maarif Nezareti mekteple yakından ilgilenmiştir. Yine Mabeyn katiplerinden Hakkı Bey'in oğlu Enver ve İzmit Mu­

tasamfı Kazım Bey'in torunu Burhan bu mektepte okumuş olanlardandır.55 Dönemin Maarif Nazın Münif Paşa'nın gös­

terdiği özel ilgi, alaka mektebin kuruluşunda ve hızlı bir şe­

kilde gelişmesinde önemli bir etken olmuştur. 56

Ancak bu ilgi ve alakaya karşın, Münif Paşa'nın maarif nazırlığından ayrılmasından (6 Eylül 1891)57 hemen sonra mektepte çeşitli aksaklıklar ortaya çıkmıştır. Mekatib-i idadiye Müfettişliğinin yaptığı denetimde mektebin düzen ve idaresi­

nin kötü bir durumda olduğu tespit edilmiştir. Konu Meclis-i Maarifte gündeme gelmiş ve mektebin uyanlmasına karar ve­

rilmiştir. Mekatib-i idadiye Müfettişliği, Meclis-i Maarif ka­

ran doğrultusunda, 2 Aralık 189l'de (20 Teşrin-i sanı 1307) mektebe gönderdiği yazı ile aksaklıklann düzeltilmesi için gerekli ıslahatın yapılmasını istemiştir. 58

Mektep, kuruluşunun ilk yıllanndan itibaren bina prob­

lemiyle uğraşmaya başlamış ve daha açılışının ikinci yılında 55 Osman Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, C. III, İstanbul, 1941, s.

966.

56 Osman Nuri, Mecelle-i Umür-ı Belediye, C. 4, Dersaadet 1331, s.

522, 523.

57 Ali Budak, Münif Paşa (Batılılaşma Sürecinde Çok Yönlü Bir Os­

manlı Aydını), İstanbul 2012, s. 90.

58 BOA, ME MKT, 133156.

32

(35)

bina değiştirmek zorunda kalmıştır.59

Dilsiz ve Ama Mektebi

yatısız (nehari) olarak kurulmuştur. Bu nedenle yatılı öğ­

renci kabul edemeyen mektep İstanbul dışından öğrenci ol­

mak için yapılan birçok müracaatı geri çevirmek zorunda kalmıştır.60 İleride ele alınacağı üzere, yatılı bir

Dilsiz ve Ama Mektebi

binası için Sultan il. Abdülhamid ve il. Meşrutiyet dönemlerinde birçok planlama ve teşebbüs olmasına rağmen bir sonuca varılamamıştır.

Dilsiz ve Ama Mektebi

müstakil bir müdürlükle, bir­

çok bina gezdikten sonra, Zühtü Paşa'nın Maarif Nazırlığı sırasında ama öğrencinin kalmaması ve dilsiz öğrenci sayı­

sının da azalması sebebiyle, bazı muallimlik kadroları kal­

dırılarak Ayasofya Merkez Rüşdiyesi içerisinde bir sınıfa 59 Osman Nuri, a.g.e., s. 523.

60 İstanbul dışında ikamcl eden ve konuşma engelli çocuğu olan birçok kişi çocuklarını Dilsiz ve Ama Mektebine göndermek is­

temiştir. Edime Hahambaşılığı aracılığı ile kimsesiz ve dilsiz olan Mişon veled-i Avram'ın Dilsiz ve Ama Mektebine kaydı is­

tenmiş ve bu istek Edime vali vekili ve 2. ordu müşiri tarafın­

dan Maarif Nezaretine iletilmiştir (26 Ağustos 1896 (14 Ağus­

tos 1312) ) . Maarif Nezareti mektebin yatılı olmaması nedeniyle Mişon'un yatılı olarak kabul edilemeyeceğini ancak isterse gün­

düzlü olarak kaydının yapılacağını bildirmiştir. BOA, MF MKT, 346168. Preşova (Kaza merkezi, Kosova-Priştine) sakinlerinden Receb bin Ömer'in onar yaşındaki konuşma engelli iki oğlunun Dilsiz ve Ama Mektebine kaydettirme müracaatı, mektebin yatılı olmaması nedeniyle, reddedilmiştir. [5 Haziran 1905 (23 Mayıs 1321)) BOA, MF MKT, 87016. Yine Kudüs-i Şeıif mutasamflığı Gazze ahalisinden Hacı Salim bin Mahmud, mutasamflık ara­

cılığı ile önce 26 Haziran 1906 'da (13 Haziran 1322), sonra 30 Mayıs 1909'da (17 Mayıs 1325) dilsiz beş çocuğunu mektebe göndermek istemiştir. Bu müracaatlar da mektebin leyli (yatılı) olmaması nedeniyle reddedilmiş lir. BOA, DH. MKT, 1 1 04/44;

BOA, MF MKT, 1 130130.

(36)

nakledilmiştir.61 Mektep, 1897 (R. 1313) yılında Ayasofya Merkez Rüşdiyesine taşınmasından sonra müstakil müdür­

lük vasfını kaybetmiştir.62 Yine aynı yıl mekt�bin ama kısmı kapaulmıştır.63 Mektep, o tarihten sonra, yalnızca sağır öğ­

rencilerle, Ayasofya Merkez Rüşdiyesi Müdürlüğü bünye­

sinde eğitim öğretime devam etmiştir. Mektepte ama öğren­

cinin kalmayıp sağır öğrenci sayısının azalmasında, birçok defa bina değiştirilmesi, bina probleminin halledilememesi ve buna bağlı olarak mektebin yatılıya dönüştürülememesi­

nin etkisi vardır. Mektepte ama öğrencilere verilen musiki derslerinin kaldınlması da onların mektebi terk etmesinde önemli bir etken olmuştur.64

Dilsiz ve Ama Mektebinin

eski müdürü ve o tarihte mual­

limi olan Hüseyin Sabri Bey 1 0 Ağustos l 908'de (28 Temmuz 1324) Maarif Nezaretine gönderdiği dilekçe ile Yerebatan'daki Ayasofya Merkez Rüşdiyesi binasının alt katında bulunan

Dilsiz Mektebinin

kötü durumundan bahsetmiş ve mektebin Darülhayr-ı Ali binasına taşınmasını istemiştir. Mektebin bu­

lunduğu, Ayasofya Merkez Rüşdiyesi binası bodrum katındaki sınıfı, zindana benzer, dar, rutubetli, havasız olarak tarif eden Sabri Bey, dilekçesinde, dilsiz öğrencilerin rüşdiye öğrenci­

leri ile bir arada bulunmalarının sakıncalı olduğunu da ifade etmiştir.65 Hüseyin Sabri Bey, aynı tarihli,

Dilsiz Mektebinin

durumunu anlatan bir de rapor hazırlamıştır. Hüseyin Sabri Bey konuşma engelli çocukların özelliklerinden ve ihtiyaç­

larından bahsettikten sonra aşağıdaki hususlara değinmiştir.

61 BOA, MF. MKT, 756124.

62 BOA, DH. SAİD., 1391367; Salname-i Nezdret-i Maaıif-i Umumiye, 13 16, s. 673; Salndme-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye, 1316, s. 325.

63 Osman Nuri, a.g.e., s. 523.

64 Ali Haydar, a.g.m, s. 1253.

65 BOA, MF. MKT, 1 1 1 1152.

34

(37)

Dilsizlere mahsus bir mektep yalnızca İstanbul'da bulunup taşrada (İstanbul dışında) bulunan dilsizler bu mektepten istifade edememektedirler. Dilsiz Mektebi, diğer mektepler­

den farklı olup bu mektepteki tedrisat kendisine has yön­

temlerle yürütülmektedir. Mektepteki dersler her muallim tarafından yürütülemez. Beş sınıftan müteşekkil olan mek­

tepte verilen dersler bir program dahilinde yürütülmektedir.

Dilsiz Mektebi müdürü, konuşma engellilerin iletişim aracı olan genel işaretleri bilmelidir. Dilsiz Mektebi öğrencileriyle iletişim kuramayan birisinin mektebin müdürü olması mek­

tebin yokluğuyla aynıdır. Dilsiz Mektebi öğrencilerinin, az­

lığına veya çokluğuna bakılmaksızın, eğitim öğretimlerine devam edilmelidir.

Öğrencilere, her yıl, tek tip kırmızı elbise verilir. Bu elbiseler anlan bazı tehlikelerden korur. Yine öğrencilere, onlan teş­

vik için ayda veya üç ayda bir, def ter, kalem resim takınılan verilir. Nehari olarak kurulan mektebin leyli olması gerektiği daha kuruluşunda kararlaştırılmışsa da mektep, faaliyetlerini halen nehari olarak sürdürmektedir.

Dilsiz Mektebinin müdür, muallim, hademe, mubassır ödeneği, kuruluşunda 7.000 kuruştu. Bu ödenek, o zaman, mekatib-i idadiye varidatına dahil olup Meclis-i Maarif idaresindeydi. Ti­

caret Mekteb-i Alisi binası içerisinde kurulan mektep beş ayn sınıfa sahipti. Daha sonra birçok bina değiştiren mektep niha­

yet Ayasofya Merkez Rüşdiyesi binasına nakledilmiştir. Dilsiz­

ler, küçümsenmemeli ve hakir görülmemelidir. Onlar vatan evladı muhabbetiyle herkesin yardımına muhtaçtır.

7.000 kuruş olan ödenek şimdi 1 .700 kuruşa indirilmiştir.

Mektebin şimdiki yeri, Yerebatan'da, rüşdiyenin alt katında, güngörmez, hava almaz, zindan benzeri yerde bulunan bir sı­

nıftır. Bu durum ıslah edilmesi gereken mektebin imhası an­

lamına gelmektedir. Dilsiz çocuklar sıkıntılı ve hiddetli bir mizaca sahip olduklarından bulundukları zindandan kurta­

rılmalıdırlar.

(38)

Dilsiz çocuklar, geçimlerini temin için, bir sanat sahibi ol­

maya muhtaçtırlar. Bu nedenle onlann yazma becerisini ka­

zanmalan ikinci derecede önemlidir. Dilsiz Mektebinin varlığı devam ettirilmeli ve her taraf tan öğrenci alabilmek için gaze­

telerde haber ve ilanlar yayınlanmalıdır.

Dilsiz Mektebi şimdiki haliyle çok kötü bir durumdadır.

Ancak hiç olmazsa Darülhayr-ı Ali binası içerisinde bir yer aynlabilirse mektep oraya nakledilebilir. Orada verilecek eğitim sayesinde, Dilsiz Mektebi öğrencileri çeşitli zanaat­

lar öğrenecekler ve bu onlar için gelecekte bir geçim kay­

nağı olacaktır.

Mektep Ayasofya Rüşdiyesi binasından bir an önce çıkanlrnalı ve diğer mektep öğı·encilerine benzemeyen Dilsiz Mektebi öğ­

rencilerinin dar olan kalpleri rahatlatılrnalıdır.66

Raporunun sonunda kendisini dilsizlerin tercümanı, eski müdürü, şimdiki muallimi, gururlu, hakir ve aciz kul67 olarak niteleyen Hüseyin Sabri Bey, on dokuz yıldır

Dilsiz Mektebinde

çalışuğını ve maddi hiçbir birikime sahip olma­

dığını ifade ederek mektebe yeniden müdür olarak atanma­

sını istemektedir.

Rapordan anlaşılacağı üzere,

Dilsiz ve Ama Mektebi,

Sul­

tan il. Abdülhamid'in son yıllarında kötü bir durumdadır.

Mektepte ama öğrenci kalmamış, elverişsiz şartlardan dolayı sağır-dilsiz öğrencilerden birçoğu mektebi terk etmiştir. An­

cak, Sultanın, bu durumun farkında olduğunu ve mektebin içinde bulunduğu bu durumdan kurtarılması için çeşitli gi­

rişimlerde bulunduğunu ifade edebiliriz. 68 66 BOA, ME MKT, 1 1 1 1152.

67 Dilsizlerin tercümanı ve müdür-i sabıkı ve elyevm muallimin-i daimesi, mağrür ve mahkur abd-i aciz . . .

68 BOA. İ. ME, 1011332 Ca-2.

36

Referanslar

Benzer Belgeler

I n Democracy in Turkey, Ali Resul Usul contributes to the democratization studies literature through elaborating the international context of democracy, conditionality, and

Arestis, Demetriades, Luintel, çalışmalarında sermaye piyasaları ve ekonomik büyüme ara- sındaki ilişkiyi 5 gelişmiş ülke açısından zaman serisi analizi ile

Fırat Tıp Dergisinin 2007 yılı sayılarında hakem olarak görev yapan akademisyenlere teşekkür ederiz.. Many thanks to our referees for their kindly contribution to the journal

Bu amaçla, son zamanlarda insan ve hayvanların serum ve çeşitli vücut sıvılarından galaktomannan antijenlerinin lateks aglütinasyon (LA) ve Enzyme Labelled Immuno

Aksaraydaki valde mektebi için yapının müteahhidi (imar Yurdu) projenin arsa vaziyetine ve son mek- tep inşaatı teknikine göre tâdili için bir çok teşeb- büslerde bulundu..

Üstte bulunan mandibulanın kesilerek ağız boşluğunun açılması ve dilin çıkarılması - Kaslar temizlenir ve simfizis mandibula kesilir.. -Serbest kalan üst ramus

Bunun için kafatasının bir yanında (sağ veya solunda) ve bu yandaki condylus occipitalis’in içinden (dorso-medialinden) geçmek şartıyla; foramen occipitale

Ancak bu masalsı iklim, bir hayal olarak kimi zaman kaybolur ve şiirsel özne, derin hayal kırıklıkları arasından şiirin sonuna geliverir.. Ta ki bir sonraki şiirde