• Sonuç bulunamadı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ KIRSAL ALANLARIN PEYZAJ EKONOMİSİ BAĞLAMINDA DEĞERLEMESİ: ANKARA- NALLIHAN İLÇESİ ÖRNEĞİ Merve YILMAZ PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI ANKARA 2021 Her hakkı saklıdır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ KIRSAL ALANLARIN PEYZAJ EKONOMİSİ BAĞLAMINDA DEĞERLEMESİ: ANKARA- NALLIHAN İLÇESİ ÖRNEĞİ Merve YILMAZ PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI ANKARA 2021 Her hakkı saklıdır"

Copied!
206
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DOKTORA TEZİ

KIRSAL ALANLARIN PEYZAJ EKONOMİSİ BAĞLAMINDA DEĞERLEMESİ: ANKARA- NALLIHAN İLÇESİ ÖRNEĞİ

Merve YILMAZ

PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI

ANKARA 2021

Her hakkı saklıdır

(2)

ii ÖZET

Doktora tezi

KIRSAL ALANLARIN PEYZAJ EKONOMİSİ BAĞLAMINDA DEĞERLEMESİ:

ANKARA-NALLIHAN İLÇESİ ÖRNEĞİ Merve YILMAZ

Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Nevin AKPINAR

Bu çalışmada peyzaj ekonomisi bağlamında Ankara ili kırsalında yer alan Nallıhan’ın sahip olduğu peyzaj tiplerinin görsel göstergeler kullanılarak ekolojik, estetik, ekonomik değerinin (3E modeli) belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla CORINE 2018 verilerine göre belirlenen peyzaj tiplerinin, doğallık, karmaşıklık, tutarlılık, görsel ölçek ve tarihsellik göstergeleri doğrultusunda ARC GIS 10.4 yazılımında mekânsal analizleri yapılmıştır. Farklı meslek disiplinlerinden altı uzman tarafından Nallıhan peyzaj tipleri ve görsel göstergeler Analitik Hiyerarşi Prosesi ile değerlendirilmiş, böylece ekolojik değere ilişkin katsayı elde edilmiştir. Estetik değerin belirlenebilmesi için Nallıhan peyzaj tiplerini tanımlayacak görüntüler alınmış, uzman puanlamalarının ANOVA testi sonucu (F değeri) estetik katsayı bulunmuştur. Ekonomik değerin belirlenebilmesi için yöre halkı ile anketler yapılmış ve peyzaj tiplerinin yöre halkının taşınmaz malları üzerindeki etkisi hedonik fiyat yöntemi ile belirlenmeye çalışılmıştır. Hedonik fiyat fonksiyonu sonucu elde edilen β katsayıları analizde kullanılmıştır. Koşullu değerleme yöntemi ile yöre halkının bir taşınmaza sahip olmak için ödemeye gönüllü olduğu bedel tahmin edilmeye çalışılmıştır. Fonksiyon çözümleri ile ankete katılım sağlayan bireylerin Nallıhan’da 1 dekar alan için ödemeye gönüllülük bedeli 5.620,8 ₺, toplam anket sonuçlarına göre 348.661,15 ₺ olarak tahmin edilebilmesini sağlamıştır. Son olarak ekolojik, estetik ve ekonomik katsayılar kullanılarak Nallıhan ilçesi için 3E haritası oluşturulmuş ve değerlendirmeler yapılmıştır. Oluşturulan 3E modelinin, ekolojik, estetik ve ekonomik faydaların bir arada değerlendirilmesini sağlayan peyzaj ekonomisi çalışmalarının kamu tarafından planlama aşamalarına entegre edilmesi ile sürdürülebilir hedeflere ulaşmak konusunda yardımcı olması beklenmektedir.

Haziran 2021, 207 sayfa

Anahtar kelimeler: Analitik hiyerarşi prosesi, CBS, ekonomik değerleme, hedonik fiyat, koşullu değerleme, peyzaj tipleri.

(3)

iii ABSTRACT

Ph. D. Thesis

THE EVALUATION THE RURAL AREA IN TERMS OF LANDSCAPE ECONOMY: ANKARA, NALLIHAN CASE

Merve YILMAZ Ankara University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Landscape Architecture Supervisor: Prof. Dr. Nevin AKPINAR

This study aims to determine the ecological, aesthetic, and economic value (3E model) of the landscape types of Nallıhan in rural Ankara in the context of landscape economy by using visual indicators. Spatial analyzes of landscape types determined according to CORINE 2018 data were made in ARC GIS 10.4 software in line with the indicators of naturalness, complexity, coherence, visual scale, and historicity for this purpose.

Nallıhan landscape types and visual indicators were evaluated by the Analytical Hierarchy Process by six experts from different professional disciplines, thus the coefficient for ecological value was obtained. The coefficient (F value) of the ANOVA test result was obtained as a result of the evaluations of the experts, whose images were achieved to define the Nallıhan landscape types to determine the aesthetic value.

Surveys were conducted with the local people and the effect of landscape types on the real estate of the local people was tried to be determined by the hedonic price method to determine the economic value. The coefficients found as a result of the hedonic price function are used in the analysis. It was estimated the price that the local people are willing to pay to own a real property with the contingent valuation method. Function solutions enabled the value the individuals participating in the survey are willing to pay are estimated as 5.620.8 ₺ for an area of 1 decare in Nallıhan and 348.661,15 ₺ according to the total survey results. Finally, using ecological, aesthetic, and economic coefficients, a 3E map for Nallıhan case was created and evaluations were made. The created 3E model will be able to help achieving to sustainable goals by integrating landscape economy studies that provide a combined assessment of ecological, aesthetic and economic benefits, into planning stages by the public.

June 2021, 207 pages

Key words: Analytical hierarchy process, GIS, economic valuation, hedonic price, contingent value, landscape type.

(4)

iv

ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR

Tez çalışmamın her aşamasında beni destekleyen, yol gösteren, disiplinli çalışmamı sağlayan çok değerli danışman hocam Sayın Prof. Dr. Nevin AKPINAR’a, tez izleme komitelerinde bilgi ve tecrübeleri ile çalışmama yön veren hocalarım Sayın Prof. Dr.

İlkden TAZEBAY ve Sayın Prof. Dr. Murat ZENGİN’e, anketlerin hazırlanması, analizi ve ekonomik yorumlamalarda benden desteğini hiç esirgemeyen, araştırmamı gerçekleştirmemde büyük katkıları olan ve doktora süreci boyunca beni motive eden hocam Sayın Prof. Dr. Murat ATAN’a ve çok değerli katkıları için hocam Sayın Prof.

Dr. Nilgül KARADENİZ’e en içten teşekkürlerimi sunarım.

Doktora süreci boyunca manevi desteğini, varlığını hep hissettiren, yoğun günlerinde bile sorularıma cevap vermekten geri durmayan can dostum Dr. Öğr. Üyesi Duygu DOĞAN’a, iş yoğunluğu arasında vakit ayırıp drone görüntülerini elde etmemde yardımcı olan arkadaşlarım Alper AKSOY ve Başak AKSOY’a çok teşekkür ederim.

Tezi çalışmamdaki tüm katkıları için hayatıma kattığı farklı bakış açıları için varlığı güven ve huzur veren Sayın Dr. Ece GÖKOK’a, manevi destekleri için mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

Kader ortağım, doktoranın bana kattığı güzel arkadaşım Cennet TEKİN CÜRE sen olmasan kendi başıma nasıl yapardım bilmiyorum. Uykusuz gecelerimiz, telefon konuşmalarımız, birbirimizi motive edişimiz, üzüntümüz, sevincimiz hiç unutulmayacak. İyi ki yollarımız kesişti. Teşekkür ederim.

Canım yol arkadaşım Soner ve canım kızım Yağmur, uzun süren doktora hikâyemde beni hep desteklediniz, yanımda oldunuz. Sizinle geçirebileceğim vakitleri çalışarak geçirdiğimdeki anlayışınız için sonsuz teşekkürler ederim. Mutluluk kaynağımsınız, ikinizi de çok seviyorum.

Merve YILMAZ Ankara, Haziran 2021

(5)

v

İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI

ETİK ... i

ÖZET ... ii

ABSTRACT ... iii

ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR ... iv

İÇİNDEKİLER ... v

KISALTMALAR DİZİNİ ... vii

ŞEKİLLER DİZİNİ ... viii

ÇİZELGELER DİZİNİ ... ix

1. GİRİŞ ... 1

2. KURAMSAL TEMELLER ve KAYNAK ÖZETLERİ... 5

2.1 Kırsal Alan, Kırsal Kalkınma Politikaları ve Peyzaj ... 5

2.2 Peyzaj Tipi ve Peyzaj Göstergesi ... 16

2.3 Ekolojik ve Estetik Değerlendirme ... 19

2.4 Peyzaj Ekonomisi Kavramı ... 27

2.4.1 Hedonik fiyat yöntemi ... 31

2.4.2 Koşullu değerleme yöntemi ... 35

2.5 Kaynak Özetleri ... 39

3. MATERYAL VE YÖNTEM ... 50

3.1 Materyal ... 50

3.2 Yöntem ... 51

3.2.1 Görsel göstergelerin ve metriklerin belirlenmesi ... 56

3.2.2 Anket sorularının ve görsel analiz formlarının hazırlanması ... 57

4. BULGULAR ... 62

4.1 Çalışma Alanının Doğal ve Sosyo-Kültürel Özellikleri ... 62

4.1.1 Doğal özellikler ... 62

4.1.2 Sosyo-kültürel özellikler ... 79

4.2 Ekolojik Tabanlı Estetiğin Belirlenmesine İlişkin Çalışmalar ... 87

4.2.1 Peyzaj tiplerinin belirlenmesi ... 87

4.2.2 Görsel gösterge metriklerinin uygulanması ... 89 4.2.3 Görsel göstergelerin Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) ile değerlendirilmesi 98

(6)

vi

4.2.4 Görsel analiz formlarının değerlendirilmesi ... 104

4.3 Ekonomik Değerin Belirlenmesine İlişkin Çalışmalar ... 112

4.3.1 Ekonomik analizler ... 113

4.4 Verilerin Değerlendirilmesi ... 138

5. TARTIŞMA ve SONUÇ ... 142

KAYNAKLAR ... 152

EKLER ... 163

ÖZGEÇMİŞ ... 198

(7)

vii

KISALTMALAR DİZİNİ

AB Avrupa Birliği

AI Aggreation İndeksi

CBS Coğrafi Bilgi Sistemleri ÇŞB Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

DKMP Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü EUROSTAT Avrupa İstatistik Ofisi

GES Güneş Enerji Sistemi

HES Hidroelektrik Enerji Sistemi HGK Harita Genel Komutanlığı

LSI Peyzaj Şekil İndeksi

OECD Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

OGM Orman Genel Müdürlüğü

ÖÇKB Özel Çevre Koruma Bölgesi

PLAND Peyzaj Tipleri Oranı SHEI Shannon Eşitlik İndeksi

UNDP Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

TOB Tarım ve Orman Bakanlığı

TDK Türk Dil Kurumu

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

(8)

viii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 3.1 Nallıhan konum bilgisi ... 50

Şekil 3.2 Analitik hiyerarşi prosesi ... 53

Şekil 3.3 Yöntem akış şeması ... 55

Şekil 3.4 Orman alanları (drone görüntüsü) ... 59

Şekil 3.5 Yerleşim alanları (drone görüntüsü) ... 59

Şekil 3.6 Korunan alanlar (drone görüntüsü) ... 60

Şekil 3.7 Su yapıları (drone görüntüsü) ... 60

Şekil 3.8 Tarım alanları (drone görüntüsü) ... 61

Şekil 3.9 Diğer doğal alanlar (drone görüntüsü) ... 61

Şekil 3.10 Maden sahaları (drone görüntüsü) ... 61

Şekil 4.1 Nallıhan yükseklik bilgisi ... 63

Şekil 4.2 Nallıhan eğim bilgisi ... 64

Şekil 4.3 Nallıhan bakı bilgisi ... 65

Şekil 4.4 Nallıhan litoloji bilgisi ... 67

Şekil 4.5 Nallıhan büyük toprak grupları ... 68

Şekil 4.6 Nallıhan arazi kullanım sınıfları ... 69

Şekil 4.7 Nallıhan hidroloji bilgileri ... 70

Şekil 4.8 Nallıhan meşcere bilgileri ... 72

Şekil 4.9 Nallıhan şimdiki arazi kullanımı ... 74

Şekil 4.10 Nallıhan’ın 5403 sayılı Kanuna göre arazi kullanımı ... 76

Şekil 4.11 Nallıhan CORINE arazi örtüsü ... 78

Şekil 4.12 Asarlık tepeleri (orijinal)... 82

Şekil 4.13 Kaba Ardıç (Anonim 2019b) ... 83

Şekil 4.14 Nallıhan'daki korunan alanlar ... 84

Şekil 4.15 Nallıhan peyzaj tipleri ... 88

Şekil 4.16 Peyzaj tipleri tutarlılık analizi ... 92

Şekil 4.17 Peyzaj tipleri görsel ölçek analizi ... 95

Şekil 4.18 Peyzaj tipleri imgelenebilirlik ... 96

Şekil 4.19 Peyzaj tipleri doğallık analizi... 99

Şekil 4.20 Nallıhan rayiç değer bilgileri ... 129

Şekil 4.21 Nallıhan ilçesi 3E analizi ... 141

(9)

ix

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 3.1 AHP değerlendirme ölçeği (Akpınar 1995) ... 53

Çizelge 3.2 Görsel göstergeler ... 56

Çizelge 3.3 Peyzaj tipleri örnek görüntü değerlendirme formu ... 58

Çizelge 4.1 Nallıhan orman varlığı ... 71

Çizelge 4.2 Nallıhan ilçesinin yıllara göre nüfus değişimi (Anonim 2018b) ... 80

Çizelge 4.3 Nallıhan açık yeşil alan miktarları ... 86

Çizelge 4.4 SHEI kullanılan doğal kaynak verileri ... 89

Çizelge 4.5 Peyzaj tiplerinin SHEI değerleri ... 90

Çizelge 4.6 Nallıhan su varlığı değerleri... 91

Çizelge 4.7 Peyzaj tiplerinin görsel ölçek değerleri... 93

Çizelge 4.8 Tarihsellik analiz sonuçları ... 97

Çizelge 4.9 Nallıhan doğal alanların varlığı ... 98

Çizelge 4.10 Değerlendirme sonuçlarına ilişkin matrisler ... 100

Çizelge 4.11 Nallıhan peyzaj tiplerinin AHP’ne göre öncelikleri ... 102

Çizelge 4.12 AHP’ne göre peyzaj tipleri için öncelikli görsel göstergeler ... 103

Çizelge 4.13 AHP’ne göre görsel göstergelerin öncelik sıralaması ... 103

Çizelge 4.14 Uzman değerlendirmeleri tek yönlü ANOVA testi ... 104

Çizelge 4.15 Doğal-yapay bağımlı değişkeninin çoklu istatistikleri ... 105

Çizelge 4.16 Düzenli-düzensiz bağımlı değişkeninin çoklu istatistikleri ... 106

Çizelge 4.17 Ayırt edilir- ayırt edilmez bağımlı değişkeninin çoklu istatistikleri ... 107

Çizelge 4.18 Açıklık-kapalılık bağımlı değişkeninin çoklu istatistikleri ... 109

Çizelge 4.19 Çeşitli-basit bağımlı değişkeninin çoklu istatistikleri ... 110

Çizelge 4.20 Tarihi değeri var- tarihi değeri yok bağımlı değişkeninin çoklu istatistikleri ... 111

Çizelge 4.21 Hedonik fiyat anketi güvenirlik testi... 113

Çizelge 4.22 Hedonik fiyat yöntemi anket sonuçlarına göre yerel halkın demografik özellikleri ... 114

Çizelge 4.23 Hedonik fiyat yöntemi anket sonuçlarına göre yerel halkın kullanıcısı olduğu taşınmazlara ilişkin genel bilgiler ... 115

Çizelge 4.24 Hedonik fiyat yöntemi anket sonuçlarına göre yerel halkın çevresel algı durumu ... 116

Çizelge 4.25 Hedonik fiyat yöntemi anket sonuçlarına göre yerel halkın konut seçimlerinde etkili olan peyzaj ve konum özellikleri ... 118

Çizelge 4.26 Hedonik fiyat doğrusal logaritmik fiyat fonksiyonu sonuçları ... 124

Çizelge 4.27 Taşınmaz değerleme verileri özeti ... 128

Çizelge 4.28 Taşınmazların mahalle, yıl ve fiili kullanım verileri ... 130

Çizelge 4.29 Anket sonuçlarına göre arsa ve arazi özellikleri ... 132

Çizelge 4.30 Anket sonuçlarına göre Nallıhan arsa/arazi tercihi ... 135

Çizelge 4.31 Nallıhan’dan arsa/arazi sahibi olmak isteyenlerin durum özeti ... 136

Çizelge 4.32 Bağımsız değişkenlerin doğrusallık istatistikleri ... 136

Çizelge 4.33 Koşullu değerleme yöntemi analiz sonuçları ... 137

Çizelge 4.34 Görsel gösterge metriklerinin normalize edilmiş değerleri ... 138

Çizelge 4.35 Mekansal analizlerde kullanılan 3E modeli katsayısı ... 140

(10)

1 1. GİRİŞ

Kırsal alanlar, kentsel alanlara ekolojik, ekonomik ve rekreasyonel kaynaklar çısından değer katan ve bu kaynakların dengeli dağıtımı ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması açısından değerli yaşam alanlarıdır. Kırsal alanlara ilişkin politikaların üretilmesi ve üretilme amaçlarına uygun yönetimi, kırsal alanların sahip olduğu tüm peyzaj özelliklerinin envanteri ve bütüncül planlanması ile sağlanabilecektir. Bu bağlamda kırsal alanların peyzaj mimarlığı bakış açısı ile değerlendirilmesi ve kırsal peyzaj tanımının yapılması önem kazanmaktadır.

Amerikan Peyzaj Mimarları Topluluğu’na (ASLA) göre kırsal peyzaj, düşük nüfus yoğunluğu ve gelişmişlik seviyesine sahip, tarım alanları, ormanlar, sulak alanlar ve meralar vb. çeşitli coğrafik ve jeolojik özellikleri içeren bölgeler olarak tanımlanmaktadır. Kırsal peyzajda, sosyo-ekonomik açıdan insan kullanımları ile biyolojik çeşitlilik arasında karşılıklı bir ilişki bulunmaktadır. Bu doğrultuda kırsal alan ve kırsal peyzaj tanımları iç içe girmekte ve birbiri yerine kullanılabilmektedir.

Kırsal peyzajlar; yerleşim alanları, ulaşım, endüstri, orman, tarım ve rekreasyon gibi farklı alan kullanımlarını barındıran özellikleri ile hem kırsal hem de kentsel halkın ve kullanıcılarının birçok gereksinimini karşılayacak potansiyele sahiptir (Akpınar 2013;

Karadeniz vd. 2013).

Bu doğrultuda estetik değerler, doğal süreçler ve tarihi miras dikkate alınmadan alan kullanım kararları verilmesi, kırsal peyzaja ciddi ve geri dönüşü olmayan zararlar verebilmektedir. Ayrıca kırsal peyzajlar, demografik olarak çeşitlilik, parçalılık ve karmaşıklık ölçüsü düşünüldüğünde kent peyzajından daha çok baskı altındadır. Kırsal peyzajın durumunu ve değişimini değerlendirmek, sektör temelli politikalar tarafından teşvik edilen eylemlerin etkilerini anlamak için teknik araçların oluşturulması ve politikaların peyzaj kalite hedeflerine ulaşması, kırsal peyzajın sürdürülebilir yönetimiyle sağlanabilecektir. Bu bağlamda peyzaj göstergelerinin kullanılarak kırsal peyzajın değerlendirilmesi kırsal kalkınma politikalarının başarıya ulaşmasını sağlayabilecektir (Geoghean vd. 1997).

(11)

2

Peyzajların değerlendirmesi; peyzaj kalitesini puanlama, değerlemesi ise; peyzaja ekonomik bir değer atamak demektir. Uzun bir süreç alan peyzajın değerlendirme ve değerleme çalışmaları; ekonomik ve ekolojik kriterlere ek olarak toplumsal amaç ve hedeflere ulaşmada katkıda bulunan, peyzajın en güçlü aktörü olan insanla bütünleşmelidir. Bunu da peyzaj ekonomisi disiplini sağlamaktadır (Anonymous 2018a).

Mevcut doğal kaynakların etkin ve verimli bir şekilde planlanması için söz konusu ürün ve hizmetlerin ekonomik değerlerinin bilinmesi kadar bu kaynakların kullanım biçimini ve kullanım düzeyini belirleyen sosyo-ekonomik yapının incelenmesi de önem taşımaktadır. Dolayısıyla doğal kaynakların yönetiminde, bu kaynaklara ilişkin beklentilerin ortaya konulması ile çevresel, sosyal ve ekonomik etkenlerin doğru olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır (Belkayalı 2009).

Ekonomik yatırımların bir kısmı, hatalı politika ve stratejilerle yönlendirilerek, kullanılmayan atıl alanlar oluşturmaktadır. Bu durum kaynakların dengeli dağılımını engellemekte ve toplumsal ölçekte ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu bağlamda karar verme aşamasında, doğal kaynaklar üzerinde oluşacak baskının ve bireylerin tercihlerinin yanı sıra ekonomik, ekolojik, estetik değerlerin ve algının belirlenmesi büyük önem arz etmektedir. Özellikle doğal kaynak özelliklerinin değerlemesi ve bireylerin estetik algılarının ölçülmesinde yetersiz kalan ekonomik yaklaşımların, peyzaj ekonomisi bağlamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda araştırma, kırsal alanların görsel göstergeler kullanılarak ekolojik ve estetik ortak alanının belirlenmesi, değerlendirilmesi ve elde edilen puanlama ile ekonomik değerinin atanması çalışmalarının Nallıhan ilçesi örneği üzerinden yapılmasını kapsamaktadır. Farklı alan kullanım tiplerine sahip olması, içinde barındığı ekolojik özellikler, önemli doğal alanların varlığı, konum olarak Bolu, Eskişehir ve Ankara illeri arasında bulunması sonucu ilçede farklı iklim tiplerinin yer alması ve buna bağlı olarak bitki örtüsündeki çeşitlilik nedeniyle Nallıhan çalışma alanı olarak belirlenmiştir.

(12)

3

Nallıhan, Ankara ve İstanbul illeri arasındaki ulaşım yolunun ve tarihi İpek yolunun geçtiği değerli bir ilçe durumundayken günümüzde ulaşım yollarının ve Ankara kentinin gelişme yönünün değişmesi sonucu yeni ekonomik yatırımlar açısından cazibesini yitirmiş bir ilçedir. İlçenin sosyo-ekonomik gelişimi mevcutta bulunan termik santral ve etrafında devam etmekte bu nedenle ilçedeki refah düzeyi büyük farklılıklar göstermektedir. Kırsal kalkınmanın ilçe genelinde sağlanabilmesi ve ekonomik sektörlerin çeşitlendirilebilmesi için bütüncül bir bakış açısı ile doğal kaynakların ekolojik, estetik ve ekonomik değerinin belirlenmesi ve planlama çalışmalarına entegresi büyük önem taşımaktadır.

Bu bağlamda araştırmada, Nallıhan’ın sahip olduğu doğal kaynakların ekonomik faydasının belirlenmesi ile birlikte koruma bilincinin arttırılmasına katkı ve koruma- kullanma dengesi içinde politika üreticilere veri sağlanabilmesi hedeflenmiştir.

Bu bağlamda çalışmada “Gayrimenkul tercihlerinde ekolojik ve estetik değerler önemlidir.” ve “Nallıhan’dan arazi/arsaya sahip olmaya yönelik ödemeye gönüllülük vardır.” hipotezlerinin geçerliliği sınanmıştır.

Bu kapsamda araştırmada; “Nallıhan’ın sahip olduğu peyzaj tiplerinin ekolojik, estetik ve ekonomik değeri nedir?” sorusuna yanıt aranırken;

1. Nallıhan’ın sahip olduğu peyzaj tipleri nelerdir?

2. Belirlen peyzaj tiplerinin ekolojik tabanlı estetik değeri nedir?

3. Yöre halkının sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri nelerdir?

4. Yöre halkının doğal kaynaklar konusundaki eğilimi ve bilinç düzeyi nedir?

5. Gayrimenkul tercihinde görsel göstergelerin etkisi nedir?

6. Nallıhan’dan arazi/arsa sahibi olmak için ödemeye gönüllülük düzeyi nedir?

araştırma soruları da yanıtlanmıştır.

Literatür çalışmaları kapsamında Nallıhan’ın kültürel özellikler bakımından da önemli kaynaklara sahip olduğu görülmüştür. Ancak çalışma amacı doğrultusunda planlama çalışmalarına örnek olabilecek ekolojik, ekonomik ve estetik (3E modeli) model için yapılacak değerlendirme ve analizler doğal kaynaklar ile sınırlandırılmıştır. Yapılan

(13)

4

analizlerle doğal kaynakların bireylerin gayrimenkul tercihlerindeki etkisi belirlendiği için kültürel kaynakların tercihler üzerindeki etkisi ayrı bir çalışma konusu olarak değerlendirilmelidir. Bu çalışmada kültürel kaynaklar alan tanımlanması için bilgi olarak verilmiştir.

Stratejik Kırsal Planlama Çerçevesinde yapılan çalışmalarda genel ve geleneksel anlayış seviyesinde ekoloji ve ekonomi farklı ölçek ve anlayışlarla yorumlanmakta ve planlama bu yorumlar üzerinden geliştirilmektedir. Kırsal Alanların Peyzaj Ekonomisi Bağlamında Değerlemesi: Ankara Nallıhan İlçesi Örneği isimli doktora teziyle birlikte;

kırsal kalkınma ve bütüncül planlama anlayışı çerçevesinde kırsal alanın sahip olduğu tüm değerlerin (ekolojik, ekonomik ve estetik) bir bütün içinde ve ortak bir metodolojide değerlendirilmesi kırsal alan kaynaklarının ve bu bağlamda kırsal peyzajın akılcı değerlendirilmesine, korunması ve geliştirilmesine katkıda bulunulması hedeflenmiştir. Bu hedefle kırsal alan ve kırsal politikalar hakkında bilgiler verilmiş ve peyzaj mimarlığı bakış açısı ile değerlendirmeler yapılmıştır.

(14)

5

2. KURAMSAL TEMELLER ve KAYNAK ÖZETLERİ 2.1 Kırsal Alan, Kırsal Kalkınma Politikaları ve Peyzaj

Kırsal alan çalışmaları genel olarak bu alanların peyzaj ve doğa kalitesinin değerlendirilmesini kapsayan metodolojik çalışmaları, tarihi peyzaj değerlendirmelerini, ulusal ölçekten yerel ölçeğe kadar inen, biyolojik çeşitlilik üzerine geliştirilen planları ve yerel toplumun çevrenin korunması ve geliştirilmesi sürecine katılımını konu almaktadır (Özhancı 2014). Bu doğrultuda yapılan çalışmalar, kırsal alan tanımına ilişkin bakış açılarıyla değerlendirilmiştir.

“Kırsal” kavramı, tarımsal üretimin yerel ekonomiye hakim olduğu alanları veya tarımsal üretim aracının mülkiyeti ile toplumsal yeniden üretimin ve ilişkilerin belirlendiği bir toplumsal yapılanmayı, son olarak da nüfus yoğunluğunun çok düşük olduğu alanları ifade etmektedir (Kayıkcı 2009).

TDK, kırsal alanı “İktisadi açıdan özellikle doğal kaynaklara dayalı üretimin yaygın olduğu, ortalama gelir düzeyinin genellikle göreli olarak düşük kaldığı, kendine özgü kültürel yapısı bulunan ve toplumsal hayatın daha çok gelenekler çerçevesinde belirlendiği yerler.” ve “üretim etkinlikleri tarıma dayalı olan kırsal nüfusun yaşadığı ve çalıştığı alan” olarak iki farklı anlatımla tanımlamaktadır (Anonim 2018a).

TÜİK ise Türkiye sınırları dahilinde yer alan tüm yerleşim yerlerinden nüfusu 20 001 ve daha fazla olanlar "Kent", 20 000 ve daha az nüfusa sahip olanlar ise "Kır" yerleşim yerleri olarak tanımlamaktadır (Anonim 2018b).

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından 1988 yılında yayımlanan “Kırsal Toplumun Geleceği” adlı belgede kırsal alanlar ulusal ekonomilere entegre olma derecesine göre 3 grupta sınıflandırılmıştır (Güder 2003).

Buna göre;

“Entegre kırsal alanlar: büyüyen bir nüfus, tarım dışı sektörlere dayanan bir istihdam, bunun yanında toprağın kullanılmasında tarımın hala kilit role sahip olması, çevresel, sosyal ve kültürel miras yönünden tehditlerle karşı karşıya kalmak ve büyük şehirlere yakınlık bu tür alanların özellikleri olarak sıralanabilir.

(15)

6

• Orta derece kırsal alanlar: nispeten kentsel alanlardan uzaklık, tarım ve tarım dışı sektörlerin değişen oranlarda karışımı bir ekonomik yapı, geniş ölçekli çiftliklere rastlanılması bu tür alanlarda görülen niteliklerdir.

• Tam (remote) kırsal alanlar: çok düşük nüfus yoğunlukları, çok düşük gelir seviyesi, yaşlı nüfus, tarımsal istihdama dayanan ekonomi, düşük yeterlilikte temel hizmet sunumu, çevreden izole olmaya sebep olacak topografik özellikler bu tür alanların özellikleri olarak sıralanabilir.”

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) kırsal alanlar için, nüfus yoğunluğunun km2 başına 150 kişinin altında olduğu topluluklardır tanımını getirmiştir (Bakırcı 2006). OECD metadolojisi bölgeleri üç tipolojide incelemektedir. Bunlar;

Ağırlıklı kentsel bölgeler: Kırsal birimlerdeki nüfus payı %15 in altında Orta dereceli bölgeler: Kırsal birimlerdeki nüfus payı %15 ile %50 arasında

Ağırlıklı kırsal bölgeler: Kırsal birimlerdeki nüfusun payı %50 nin üzerinde olarak ayrılmıştır.

Ancak OECD’nin bölgesel sınıflandırma metodolojisinde, sosyo-ekonomik parametrelerin yer almaması ve sınıflandırmanın her bölge için uygun olmaması kent merkezine uzaklık kriterinin eklenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda üç kritere ek olarak “kent merkezlerine uzaklık” kriteri getirilmiştir. Böylelikle sosyal ve ekonomik olarak farklılıklar gösteren kırsal bölgeler, iş, eğitim, hizmet ve altyapı imkânlarını önemli ölçüde belirleyen bir unsur olarak kent merkezlerine olan uzaklıkları bakımından “kente yakın kırsal” ve “uzak kırsal” olmak üzere alt sınıflara ayrılmaktadır (Soysaldı 2013; Çimen 2017).

OECD’nin nüfus yoğunluğuna göre yaptığı sınıflandırma çok küçük köyleri kentsel, Ankara gibi yaklaşık 5 milyon nüfuslu kentsel alanları ise kırsal olarak sınıflandırılmasına sebep olmuştur. Bu da politika geliştirmede sorunlar çıkardığı için yeni bir tanımlama ve sınıflandırma ihtiyacı doğmuştur. Bu bağlamda Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT) bölgeleri 1 km2’lik ızgaralara (hücrelere) bölerek her bir ızgaranın nüfus yoğunluğuna göre tanımlamasını yapmıştır. EUROSTAT’a göre kırsal alanlar kentsel kümelerin dışındaki tüm alanlardır. Kentsel kümeler, 1 km²de 300 sabit yaşayan

(16)

7

nüfus yoğunluğuna sahip yerleşimler ve toplam nüfusunun en az 5000 olduğu kümeler olarak tanımlanmaktadır (Anonymous 2018b). Bu sınıflandırma hücrelerin bitişikliğine göre gruplandırılmaktadır. Hücrelerden birinin nüfus yoğunluğunun eşik değerin üstünde olması durumunda yanındaki 8 hücreyle birlikte gruplandırılmaktadır. Bu sınıflandırma her ülkeye uygulanabileceği göz önüne alındığında, gelecekte kent-kır tipolojisi konusunda standart olabilecektir (Anonymous 2018b). Aynı zamanda bu sınıflandırma, üye ülkelerin homojen bir nüfus dağılımı yapmasına da olanak sağlayabilecektir.

Kalkınma Özel İhtisas Komisyonu raporuna göre, kırsal alan; yaşam ve ekonomik faaliyetlerin önemli ölçüde doğal kaynakların kullanım ve değerlendirilmesine bağlı olduğu; ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişme süreçlerinin yavaş ilerlediği, geleneksel değerlerin hayatın şekillendirilmesinde etkili olduğu, yüz yüze ilişkilerin önemini koruduğu, teknolojik gelişmenin yaşama ve üretime yansımasının daha uzun bir zaman aldığı sosyo-ekonomik nitelikleriyle ‘kentsel alanlar dışında kalan mekânlar

‘olarak ifade edilmektedir (Kayıkcı 2009).

Türkiye’de tarım sektörünü geliştirmeyi merkeze alan kırsal alanın, ekonomik açıdan sektörel yönetimi değişerek, kırsal alanların farklı ihtiyaçları ve sorunları olan alanlar olarak görüldüğü kırsal kalkınma anlayışı ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşım tarzı, tarımsal gelişmeyi dışlamamakta, bunun yansıra eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim vb. konularda halkın katılımı ile gelişmenin sağlanmasını içermektedir (Kayıkcı 2009).

Sadece nüfus yoğunluğu ve kente uzaklığa göre yapılan kırsal alan tanımları, Türkiye’de uygulanan yerel, bölgesel ve ulusal programların başarılı bir şekilde uygulanması için ilgili kamu kurumlarının ve Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) katılımı ile oluşturulacak yeni bir tanıma ihtiyaç duyulmaktadır (Öksüz vd. 2015). Bu nedenle, 10. Kalkınma Planı (2014-2018) 2015 Yılı Programı’nda “Tedbir 406. kırsal alan tanımı revize edilecek, temel nitelikteki ulusal verilerin kır-kent ve il bazında yayımlanması sağlanacaktır” ifadesi yer almaktadır. Bu tedbirin sorumlusu olarak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Mahalli İdareler ve iş birliği yapılacak kurumlar belirlenmiştir. Bu tedbirin uygulaması olarak kırsal planlama için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı öncülüğünde seçilen iki pilot bölgede (Konya ve

(17)

8

Samsun) kırsal alanların koruma odaklı planlama çalışması TÜBİTAK KAMAG projesi uygulanmıştır(Öksüz vd. 2015).Bu proje kapsamında kırsal alan tipolojisi ülkesel değerlendirmede kentsel, kentsel-kırsal, kırsal, kırsal-derin kırsal, derin kırsal olarak sınıflandırılmıştır. Ülkesel düzeyde genel olarak yapılan bu sınıflama dışında, belirlenen 5 kategori (derin kırsal, kırsal-derin kırsal, kırsal, kentsel-kırsal ve kentsel) içerisindeki kentsel yerleşmelerin “Nüfus yoğunluğu bakımından; kentsel-kırsal, Tarımda çalışan oranı bakımından; kentsel istihdam, Kırsal istihdam-Derin kırsal istihdam, Yaşlı bağımlılık oranı bakımından; Dengeli nüfus-Yaşlı nüfus-Yüksek yaşlı nüfus ve Merkeze uzaklık bakımından; Kente yakın-Uzak kırsal” sınıflarına göre detaylandırıldığı ve bunların kombinasyonlarının verildiği bir diğer sınıflama yapılmıştır. Kentsel nüfus baskısı altındaki yerleşmeler, sorunlu kırsal nüfus dinamikleri olan yerleşmeler, yoğun kentsel baskıya sahip yerleşmeler, ekonomik açıdan kentsel sektörlerin ağırlık kazandığı kırsal yerleşmeler, eğitimli nüfusun yaşadığı yerleşmeler, fiziksel yapı ve erişebilirlik ya da ulaşım ve erişim faktörleri açısından iyi yerleşmeler, yaşam kalitesi ve refahı yüksek yerleşmeler, çevre sorunları olan yerleşmeler, doğal kaynaklara baskı olan yerleşmeler, afet riski yüksek yerleşmeler gibi açılardan sınıflandırılmıştır. Böylece planlamaya temel olacak yerel farklılıklar ortaya konulmuştur (Öksüz vd. 2015).

Türkiye’de 12.11.2012 tarih 6360 sayılı “On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” (6360 sayılı Büyükşehir Kanunu) ile kırsal alanların yönetimi birçok ilde değişmiştir ve yeni bir idari yapılanma sürecine girilmiştir. Kırsal kesime hizmet eden il özel idareleri kaldırılmış, bu görev il mülki sınırları içerisinde büyükşehir belediyelerine verilmiştir. Bunun bir sonucu olarak 30 ilde 16561 köyün tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle statüsüne dönüştürülmüştür. On birinci Kalkınma Planı (2019- 2023) Kırsal Kalkınma Özel İhtisas Komisyonu Raporunda; Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planında (2014-2018) yeni bir kırsal alan tanımının yapılması hususu ön plana çıkmasına rağmen 6360 sayılı Kanun sonrasında “kırsal alan” tanımına göre toplanan istatistikler konusundaki belirsizliklerin arttığı ifade edilmektedir. Ayrıca bu raporda “ülkemizde mahalli idare yapısındaki değişikliklerden etkilenmeyecek bir kırsal alan tanımının esas alınması hedeflenmektedir ve istatistik üretimine esas olacak bu tanım, kırsal istatistik üretiminin kesintisiz şekilde sürdürülmesine imkân tanımalıdır”

cümlesine yer verilmektedir.

(18)

9

Kırsal alan tanımı ve sürdürülebilir kırsal kalkınma hedeflerinin belirlenmesi arasında paralel bir ilişki bulunmaktadır. Kırsal kalkınma, eşitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde refah ve gelirin dengeli paylaşılmasını öngören, kırsal alanların modernizasyonunu sağlayan ve ekonomik, toplumsal ve kültürel boyutları olan bir süreçtir (Çimen 2017).

Türkiye’de kentsel ve kırsal kesimlerin yönetilmesi ve bu kesimlere yönelik yürütülecek hizmetlere ilişkin sistem arayışları cumhuriyetin ilanından bugüne kadar devam etmektedir (Ayyıldız vd. 2016).

Farklı dönemlerde, kırsal kalkınmaya yönelik farklı yaklaşım ve modeller geliştirilmiştir. Toplum kalkınması, örnek köy, çok yönlü kırsal alan planlaması, merkez köy, köykent, tarım kent gibi adlar altında üretilen politikalar kırsal kalkınmanın düşünce olarak gelişiminde önemli yer tutmaktadır (Öksüz vd. 2015). Ayrıca, Dünyada örnek bir eğitim denemesi olarak Köy Enstitüleri girişimi ile özellikle eğitimde fırsat eşitliği, uygulamalı eğitim, yerel önderlik konularında önemli sonuçlar elde edilmiştir (Gülçubuk vd. 2010).

Türkiye’de 1960’lı yıllarda başlayan planlı dönemle birlikte çeşitli kırsal kalkınma politikaları üretilmiş ve farklı projeler uygulanmıştır. Ancak uygulanan projelerde yeterli başarıya ulaşılamamıştır.

Mevcut ve ileriye dönük olarak belirlenen Tarım ve Kırsal Kalkınma Politikaları aşağıda sıralanan belgeler çerçevesinde ortaya konulmaktadır (Altundağ 2008).

i) Ön Ulusal Kalkınma Planı (2004–2006) ii) Tarım Strateji Belgesi (2006–2010) iii) Dokuzuncu Kalkınma Planı (2006–2013) iv) Uzun Vadeli Gelişme Stratejisi (2001–2023)

Ön Ulusal Kalkınma Planı: “Bölgesel Gelişme” ekseninde, kırsal kalkınmaya özel bir önem verilmekte ve kırsal alanda;

• İstihdam alanlarının artırılması ve gelir artıracak tedbirlerin desteklenmesi,

• Tarımsal arazilerin daha etkin kullanılması için kapasitenin geliştirilmesi,

• Modern tarımsal tekniklerin kullanılması yoluyla kırsal kesimdeki nüfusun yaşam kalitesinin artırılması,

(19)

10

• Turizm, tekstil, dokumacılık ve el sanatları gibi tarım dışı sektör istihdamının sağlanması,

• Dezavantajlı alanlarda tarım dışı gelir getirici tedbirlerin yaygınlaştırılması suretiyle kırsal kalkınmanın gerçekleştirilmesi öngörülmektedir (Gülçubuk vd. 2010).

Tarım Strateji Belgesi: Söz konusu belge 2006–2010 yılları arasında tarım sektörünün kalkınma, hedef ve stratejilerinin geliştirilmesini ve politikalarının oluşturulmasını sağlamaktadır. Tarım ve kırsal kalkınmada bütüncül yaklaşım, katılımcılık ve kaynakların etkin kullanımı ilkeleri benimsenmiştir. Bu çerçevede, strateji belgesinin temel amacı ekonomik, sosyal, çevresel ve uluslararası gelişmeler boyutunu bütün olarak ele alan örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarım sektörünün oluşturulmasıdır (Altundağ 2008).

Dokuzuncu Kalkınma Planı: Plan Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştireceği dönüşümleri ortaya koyan temel politika dokümanıdır. Bu kapsamda Dokuzuncu Kalkınma Planı, “istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” vizyonu ve Uzun Vadeli Strateji (2001–2023) çerçevesinde hazırlanmıştır. Dokuzuncu Kalkınma Plan vizyonunun gerçekleştirilebilmesi için rekabet gücünün ve istihdamın artırılması, beşeri gelişme ve sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi, bölgesel gelişmenin sağlanması ve kamu hizmetlerinde kalitenin ve etkinliğin artırılması gibi stratejik amaçlar gelişme ekseni olarak belirlenmiştir (Anonim 2003).

Uzun Vadeli Gelişme Stratejisi: Stratejinin temel amacı, çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefi doğrultusunda, Türkiye’nin 21. yüzyılda kültür ve uygarlığın en ileri aşamasına ulaşarak dünya standardında üreten, gelirini adil paylaşan, küresel düzeyde etkili bir dünya devleti olmasıdır.

Son on yılda yapılan kalkınma planlarındaki kırsal kalkınma amaç ve hedefleri incelendiğinde; Onuncu Kalkınma Planında temel amaç “Kırsal kesimdeki asgari refah düzeyinin ülke ortalamasına yaklaştırılması” iken, On birinci Kalkınma Planında (Anonim 2021a) amacın daha geniş olduğu görülmüştür. “Sürdürülebilir kırsal kalkınma anlayışıyla, üretici birlikleri ve aile işletmelerinin üretim kapasitesinin ve

(20)

11

kırsal işgücünün istihdam edilebilirliğinin artırılması, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, yoksullukla mücadele ile kırsal toplumun düzenli ve yeterli gelir imkânlarına kavuşturularak refah düzeyinin artırılması ve nüfusun kırsalda tutundurulması” olarak ifade edilmiştir. Bu doğrultuda hedefler belirlenmiştir. Bütüncül yaklaşımla ele alınan kırsal kalkınma ve onun sürdürülebilir yönetimi için oluşturulması ve geliştirilmesi planlanan veri tabanları (kırsal göstergeler bilgi sistemi, köy envanteri bilgi sistemi, KÖYDES izleme sistemi, vb.), kırsal kalkınma desteklerinin genel usul ve esaslarına düzenleme getirilmesi önemli hedefler arasındadır.

Kırsal kalkınmadaki ulusal politikaların oluşmasında doğrudan ya da dolaylı olarak dünyadaki gelişmelerin etkileri olmaktadır. Bu doğrultuda kırsal kalkınmanın uluslararası yükümlülükleri özellikle BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, AB Ortak Tarım Politikası, Paris İklim Anlaşması ve Aichi Hedefleri ile ilgilidir.

BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Binyıl Kalkınma Hedeflerinin başarılı bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yoksulluğu, açlığı, toplumsal eşitliği hedef alan Binyıl Hedeflerinin daha ilerisinde bu sorunların ana nedenlerine çözüm bulmayı çevreyle uyumlu olarak gerçekleştirilmesini hedeflemektedir (Anonymous 2020). Ülkemizde politika oluşturma konularında bu hedefler göz önünde bulundurulmaktadır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (UNDP) hedeflere ulaşılmasında; yoksulluğun azaltılması, çevre sorunlarına çözüm bulunması, kurumların kapasitelerinin güçlendirilmesi ile ilgili birçok desteği bulunmaktadır. Kırsal Kalkınma İhtisas Komisyonu Raporunda (Anonim 2021b) bu desteklerin, kırsal kalkınma alanındaki çabaların sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlaştırılması noktasında farkındalık oluşturduğu belirtilmektedir.

AB uyum süreci kapsamında ülkemizin taraf olduğu Ortak Tarım Politikası tarımsal destekleme mekanizmaları, tarım ürünleri piyasasına ilişkin düzenlemeler ve kırsal kalkınma politikaları ile bunların uygulamasına yönelik çalışmaları ele almaktadır.

(Anonim 2021b). Bu bağlamda, tarım alanları başta olmak üzere kırsal alanların sürdürülebilir gelişimi için bazı önceliklere ve sorunların çözümüne katkıda bulunmak için destek programları yer almaktadır. AB 2007-2013 döneminde daha önce aday ülkeler için vermiş olduğu PHARE, ISPA, SAPARD, CARDS ve Türkiye Katılım Öncesi Mali Yardım programlarını, “IPA Instrument Pre-Accession” olarak tek bir mali

(21)

12

araç altında toplamış diğer programlar yürürlükten kalkmıştır (Taşçıoğlu ve Sayın.

2010). IPA-Kırsal Kalkınma bileşeni (IPARD) bu desteklerden birisi ve AB’nin katılım öncesi kırsal kalkınma mali yardım programlarından sonuncusudur. Amacı; AB Ortak Tarım Politikasıyla ilgili müktesebatın hazırlanmasına ve aday ülkelerdeki tarım sektörü ile kırsal alanların sürdürülebilir bir biçimde adaptasyonu için bazı önceliklerin gerçekleştirilmesine ve sorunların çözümüne katkıda bulunmaktır. Bu bağlamda desteklenecek tedbirlerde öncelik; pazar verimliliği, kalite ve sağlık standartlarının iyileştirilmesi ile kırsal alanlarda yeni istihdam oluşturulması gibi konulara verilmektedir (Altundağ 2008). IPARD, Avrupa Komisyonu’nun 2007 yılından itibaren Türkiye’ye sağlanan son destek programıdır. Bu program, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (Tarım ve Orman Bakanlığı ) tarafından yürütülmektedir. IPARD kapsamında ajans olarak Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu kurulmuştur.

IPARD kapsamındaki üç öncelik altında dokuz adet tedbir belirlenmiş olup bunlardan birisi de “Tarımsal Çevre Tedbirlerinin Uygulanması için Hazırlayıcı Faaliyetler ve LEADER Yaklaşımı’dır (Taşçıoğlu ve Sayın 2010). Söz konusu yaklaşım kırsal kalkınma çalışmalarında yukarıdan aşağıya doğru işleyen sistemin, sürece yerel aktörlerin ve çıkar gruplarının katılımını destekleyen bir yöntemi benimsemiştir (Özhancı 2014). Kırsal alanlarda ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi entegre, yenilikçi ve katılımcı bölgesel kalkınma stratejilerinin uygulanması amaçlanmıştır.

Yaklaşım kırsal alanların sosyo-ekonomik kalkınmasını desteklemektedir (Taşçıoğlu ve Sayın 2010). LEADER yaklaşımı aynı zamanda kültürel aktiviteler, çevrenin korunması ve iyileştirilmesi, mimarinin ve tarihi binaların rehabilite edilmesi, kırsal turizm, üreticiler ve tüketiciler arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi gibi kırsal alanlarda yürütülen diğer programlardan genellikle hiç destek almayan veya kısıtlı miktarlarda destek alan sektörler ve faydalanıcı gruplarına yardımcı olmaktadır (Altundağ 2008).

2007-2013 dönemi AB kırsal kalkınma politikası temel olarak; insana, mekâna ve çevreye duyarlı planlamayı öne çıkaran, bölgelerarası gelişmişlik farklarını azaltmayı hedefleyen bir yaklaşımla, özellikle rekabet edebilirlik, kırsal ekonominin çeşitlendirilmesi, tarım dışı istihdam, insan kaynaklarına yatırım, mesleki eğitim, yerel girişimler, kırsal altyapı, çevre ve korunan alanlar, kırsal peyzaj ve arazi yönetimi gibi temalara yönelmiştir. Bu yönüyle, kırsal kalkınma politikasının sadece tarımla ilgili

(22)

13

olan ve tarımla uğraşan nüfusa göre tasarlanan bir politika alanı olmaktan uzaklaştırılması amaçlanmıştır (Aydemir 2010).

Avrupa Birliği sürecinde değerlendirilebilecek son kırsal kalkınma politikası Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koordinasyonunda oluşturulan Kırsal Kalkınma Eylem Planı (2015-2018)’dır. Bu eylem planı, kırsal kalkınmaya yönelik farklı kamu kurumları tarafından uygulanan faaliyetlerin birlikte programlanması, uygulanması ve izlenmesi, kamu kaynaklarıyla yürütülen faaliyetlerde tamamlayıcılığı sağlamak, kaynak kullanımında verimliliği arttırmak ve yeni uygulamalara fırsat sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. Bu kapsamda stratejik çerçeve ve kırsal kalkınma konusunda görevli kurum ve kuruluşların yetki ve sorumlulukları belirlenmiştir. Stratejik çerçeveler ve öncelikli konuları (Anonim 2016);

1. Kırsal ekonominin geliştirilmesi ve istihdam imkânlarının arttırılması

 Tarım ve gıda sektörlerinin rekabet gücünün geliştirilmesi,

 Kırsal ekonominin çeşitlendirilmesi konuları,

2. Kırsal çevrenin iyileştirilmesi ve doğal kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması

 Toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğinin sağlanması,

 Tarım arazilerinin etkinliğinin sağlanması,

 Orman kaynaklarının sürdürülebilirliğinin sağlanması,

3. Kırsal yerleşimlerin sosyal ve fiziki altyapısının geliştirilmesi

 Fiziki altyapının geliştirilmesi

 Sosyal altyapının geliştirilmesi

4. Kırsal toplumun beşeri sermayesinin geliştirilmesi ve yoksulluğun azaltılması

 Beşeri sermayenin geliştirilmesi

 Yoksullukla mücadelenin güçlendirilmesi

5. Yerel kalkınmaya ilişkin kurumsal kapasitenin geliştirilmesi

 Kamunun hizmet sunum kapasitesinin geliştirilmesi

 Yerel kalkınmaya yönelik girişimlerin güçlendirilmesi

Ulusal Kırsal Kalkınma Eylem Planının en önemli noktalarından biri 81 il düzeyinde

“Kırsal Göstergelerin” belirlenmesi ve Resmi bir veri tabanı oluşturulması hedefinin

(23)

14

bulunmasıdır. Bu konuda TÜİK kurumlar arası koordinasyonu sağlamak TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) ve eylemi yürütmekle görevlidir.

Yapılan incelemeler doğrultusunda kırsal kalkınma politikaları üzerinde etkili olan dinamiklerin değerlendirilmesinde önemli adımlar atıldığı görülmektedir. Ancak On birinci Kalkınma Planı amaç ve hedeflerinde de belirtildiği üzere yerel yönetim kararlarından etkilenmeyecek bir kırsal alan tanımı yapılması önemlidir. Kırsal kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için temel hizmetlerin kırsalın tümüne ulaşması bu alanda yapılan desteklerin yönetimi ve kayıt altına alınarak izlenmesi gerekmektedir.

Sürdürülebilir kırsal kalkınma politikalarının belirlenmesinin temelinde arazi verimliliğinin korunması amacı ön plana çıkmaktadır. Bu amaca ulaşılması için yapılacak çalışmalar kırsal peyzaj yapısı ve fonksiyonuyla yakından ilişkilidir (Zaizhi 2000).

Kırsal peyzaj, “insanın doğa içinde kentsel amaçları dışındaki çeşitli uğraşılarını sürdürdüğü çevrenin genel görünümüdür. Kırsal peyzaj tarımsal alan ve yerleşimler, sanayi ve turizm tesisleri, rekreasyonel alanlarla birlikte doğal bitki örtüsü, fauna ve koruma alanları gibi doğal ve kültürel özellikleri barındırmakta ve kentsel alanlar ile doğal alanlar arasında tampon görevi yapmaktadırlar.” (Koç ve Şahin 1999).

Kırsal peyzajların birbirinden farklı dört önemli fonksiyonu bulunmaktadır:

 “Gıda üretim yerleridir.

 Köy el sanatları ve merkezileşmiş sanayi için yerleşim zemini oluştururlar.

 Tarım ve diğer üretim-ekonomi dallarında aktivite gösteren insanların yerleşim alanıdırlar.

 Kentlerde ve sanayi yerleşimlerinde yaşayanların rekreasyon ve dinlenme yeridirler”

(Koç ve Şahin 1999).

Kırsal peyzajlar, devamlılığı sağlanan kültürel değerlerle insanlık mirasının en önemli bileşenidir. Bu alanlar, toplum için ekonomik ve sosyal fayda kültürel destek ve ekosistem hizmetleri sağlamaktadır. Farklı ekonomik etkinlikler sonucu üretilen dokular ve süreçler tarım, ormancılık, bahçecilik gibi üretken arazi kullanım tipleri ile ilişkilidir.

(24)

15

Söz konusu nitelikler, kırsal alanların yöresel ve geleneksel değerlere bağlı olarak şekillenen özgün yapılarını kazanmalarına, özgün peyzajların gelişimine neden olmaktadır (Erdem 2012).

Kırsal peyzajlarda, endüstri atıkları, endüstriden kaynaklı hava ve su kirliliği, arazilerin amaç dışı kullanımı, yanlış tarım tekniklerinin uygulanması, toprak kirliliği, maden ve taş ocaklarının sebep olduğu olumsuz morfolojik ve estetik bozulmalar ile yönetim karmaşası gibi sorunlar bulunmaktadır. Doğal ve kültürel kaynakların yakın etkileşimde bulunduğu kırsal alanlarda, koruma-kullanma dengesinin sağlanması için kırsal peyzaj planlama önem kazanmaktadır (Açıksöz ve Tanrıvermiş 2000).

Peyzajın mekânsal deseni, türlerin ve nüfusun dağılımını, besin ve maddenin yatay akışını etkileyebilmektedir. Bu bağlamda kırsal peyzaj hem insan yönetim faaliyetlerini hem de doğal çevreyi içermektedir. Böylece arazi kullanımı ve arazi deseni doğal veya insan etkileriyle oluşan çevreyle bütünleşmiş ve kırsal alan planlamalarının odak noktasını oluşturmuştur (Zaizhi 2000). Kırsal peyzajın korunması ve iyileştirilmesinde peyzaj planlama ve kırsal kalkınma planlarının ortak hedefleri bulunmaktadır. Bu nedenle bu iki alan arasında kapsamlı bir ilişkinin kurulması sürdürülebilir kalkınmaya yönelik önemli faydalar sağlayabilecektir (Freeman III 2003).

Kırsal kalkınmada temel amaç; doğal ve kültürel kaynak değerlerinin korunarak, toplumun kırsal kesiminin refah düzeyinin yükseltilmesidir (Karadeniz vd. 2013). Bu bağlamda somut projelerin uygulanabildiği kırsal kalkınma planları doğrudan peyzaj üzerinde etkilere sahiptir. “Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisine göre (2014-2020);

ülkemizin kırsal kalkınma politikasının temel amacı, kırsal kesimdeki asgari yaşam kalitesinin ülke ortalamasına yaklaştırılması hedefiyle kırsal toplumun iş ve yaşam koşullarının kentsel alanlarla uyumlu olarak kendi yöresinde geliştirilmesi ve sürdürülebilir kılınmasıdır. Bu temel amaca yönelik alt amaçlar ise;

 Kırsal ekonominin üretim ve istihdam temelinde büyümesi için tarım ve tarım dışı ekonomik faaliyetlerin birlikte değerlendirilmesi,

 İklim değişikliğine adaptasyon ve yeşil büyüme ilkeleri çerçevesinde kırsal çevrenin ve doğal kaynakların korunması,

(25)

16

 Altyapı yatırımlarının üretim faaliyetlerini destekleyecek, kırsal yerleşimlerin peyzaj değerini iyileştirecek ve bireylerin yaşam kalitelerini artıracak şekilde gerçekleştirilmesi,

 Beşeri sermayenin geliştirilmesi ve yoksullukla mücadele çalışmaları kapsamında sosyal politika uygulamalarının etkinleştirilmesi,

 Kamusal hizmetlerin sunumunda kırsal alanların yerleşme deseni ve demografik yapısını gözeten uygulamaların geliştirilmesi ve kurumsallaşma kapasitesinin artırılmasıdır.”

Ekolojik, ekonomik ve estetik bakış açısını içeren kırsal kalkınma planları, peyzaj ve çevresel özelliklere göre belirli alanların hedeflenmesini ve aynı zamanda yerel paydaşların ve ortaklıkların belirlenmesini de içermektedir. Bu durum kamu kurumları ve politika sektörleri arasında artan yatay ve dikey koordinasyonun yanı sıra bölgesel ölçekte sivil toplum kuruluşlarının katılımının artmasını gerektirmektedir (Freeman III 2003). Bu doğrultuda paydaşların katılımı ile bütüncül yaklaşım benimsenerek sürdürülebilir kırsal kalkınma hedeflerine ulaşılabileceği öngörülmektedir.

Çalışma kapsamında, kırsal kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunmak amacıyla kırsal alanların peyzaj ekonomisi bağlamında değerlemesi örneği uygulanmıştır. Bu kapsamda peyzaj tipi ölçeğinde göstergeler kullanılarak analizler gerçekleştirilmiştir.

2.2 Peyzaj Tipi ve Peyzaj Göstergesi

Uzun yıllar boyunca peyzajlar, değişen doğal koşullara ve toplumsal ihtiyaçlara göre yeniden şekillendirilmiştir. Çeşitli ve sürekli yapıya sahip bu mekanlar, tipler ve mekânsal birimler olarak sınıflandırılmaktadır (Antrop ve Eetvelde 2017).

Peyzaj tiplerinin belirlenmesinde peyzaj bileşenleri belirli bir hiyerarşide çakıştırılarak benzer özelliklere sahip homojen desenler belirli bir isim altında sınıflandırılır (Şahin vd. 2014).

Çeşitli peyzaj tiplerinin ölçek ve mekânsal modelleri hem ekolojik açıdan hem de estetik açıdan değerlendirilir. Ekoloji, arazi kullanım türlerine göre değişirken, arazi kullanım türlerinin mekânsal kalıpları da çeşitli estetik deneyimler ortaya çıkarmaktadır.

Bu nedenle, peyzaj tipleri insan ihtiyaçlarını ekolojik ve estetik çekicilik açısından ne

(26)

17

derece karşılıyor sorusunun cevaplanması gerekmektedir. Bu bağlamda peyzaj tipinin sağladığı hem ekolojik hem de estetik faydanın potansiyel olarak belirlenmesi önem taşır (Yang vd. 2014).

Şahin vd. (2014) göre, ekosistem bileşenleri ve süreçlerine ait ölçümler peyzaj göstergeleri kullanılarak yapılabilmektedir ve göstergeler ekosistemin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır.

Peyzaj göstergeleri bölgesel dönüşümün değerlendirilmesinde ve alan analizinde kullanılmaktadır (Bottero 2011a). Bununla birlikte, bazı göstergeler alt bölgesel ölçekte de kullanılabilmektedir. Seçilen göstergelerin;

-Sadece ekolojik değil aynı zamanda algısal, tarihsel ve kültürel boyut da dahil olmak üzere peyzajı çok boyutlu yansıtmasına

-Bilişsel bir arka plan ve veri kaynağına sahip olmasına

-Analiz için kullanılan araçların tekrarlanabilir ve aktarılabilir olmasına dikkat edilmesi önerilmektedir (Gottero ve Cassatella 2014).

Bu kapsamda peyzaj göstergeleri, daha sağlam ve yapılandırılmış model ortaya çıkarmaktadır ve hedeflenen bilgiye erişimi kolaylaştırmaktadır. Ayrıca peyzaj göstergeleri kamusal memnuniyet ve kamusal özel girişimlerin etkinliğini değerlendirmek ve izlemek için kullanılan nicel ve nitel öğeler olarak tanımlanabilir.

Sürdürülebilir gelişme ile uyumda peyzaj kalitesinin takibiyle tutarlı süreçler ve davranışlar bakımından şartların değerlendirilmesini sağlamaktadır (Bottero 2011a).

Peyzaj göstergeleri etkin bir çevresel izleme sisteminin oluşturulmasında önemli bir bileşendir (Paudel ve Yuan 2012).

Peyzajların değerlenmesinde seçilecek göstergeler aşağıdaki özellikleri içermelidir;

 Güvenilir: Sağlam bir bilimsel temel ve onaylanmış toplama yöntemlerine sahip olması,

 Ölçülebilir: Toplanması ve güncellenmesi kolay olması,

 Kararlı: Değişebilir ekolojik sisteme adaptasyon, zaman içindeki kalite değişimi,

 Bağımsızlık: Çakışma ve otokorelasyonun önlenmesi,

(27)

18

 Göreceli istikrar: Kısa vadeli süreç yerine uzun vadeli tutum yakalanması (Sowinska- Swierkosz 2017).

Peyzajın tipi ve fonksiyonlarının özelliklerine göre belirlenecek göstergeler farklılık göstermektedir. Örneğin Orta-Atlantik Bölgesi Peyzaj Atlası Projesi’nde göstergeler belirlenirken, bölgede yaşayan insanların önem gösterdikleri değerler dikkate alınmıştır.

Bu çalışmada yaban yaşamı popülâsyonu varlığı ve korunması ön plana çıkmıştır.

Böylece doğal habitatların parçalanması ve yol gösterge olarak belirlenmiştir. Doğal habitatların parçalanması, yaban yaşamı üzerinde önemli etkilere sahiptir. Ayrıca yollar;

•Bir peyzajın insan-baskın elemanlarla bağlantısını sağlamak amacıyla tasarlanırlar.

•Bölge içindeki ulaşım ve ticarete izin vermektedir.

•Ekosistemler arasındaki bağlantılılığı etkilemekte, ekosistem bağlantılılığı da bitki ve hayvanların dağılımını etkilemektedir.

•Bazen, geçiş yapamayan hayvanların dağılımını sınırlayabilmektedir.

•Yolun boyutu, trafik hacmi ve kullanım tipine bağlı olarak, yol genişliğinin etkisi de değişmektedir (Kaya 2013).

Peyzajın ekoloji ile ilgili göstergelerle değerlendirilmesi, çalışmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak peyzaj estetiği göz ardı edilmemelidir. Peyzaj estetiği, insanlar ve ekolojik süreçler arasında kritik bir bağ oluşturur ve peyzaj estetiğini yönetmek, ekolojik hedeflerin korunmasını ve geliştirilmesini sağlayabilir. Peyzaj karakteristiklerinin ve peyzajın ekolojik işlevinin görsel değerlendirmesi ortak bir kavramsal temele dayandırılır. Sadece haritaların veya haritaya dayalı göstergelerin kullanıldığı peyzaj değerlendirmesi, bir peyzajın estetik değerlerini izlemek açısından bilgi sağlayabilirse de bir peyzajın tüm görsel yönlerini ölçmemektedir. Bu nedenle peyzajın doğrudan gözlem yoluyla değerlendirildiği, kullanıcıların peyzaj tercihlerini istatistiksel analiz yoluyla incelenmesi yaklaşım olarak desteklenmesi önerilmektedir.

Bu doğrultuda tercihlerin bilişsel yönleri (tutarlılık, uyum, görsel denge vd.) değerlendirerek ölçülebilir (Martin vd. 2016).

Peyzaj göstergeleri, peyzaj fonksiyonları hakkındaki karmaşık bilgileri özetlemek için kullanılmaktadır ve farklı peyzaj fonksiyonlarının ortak göstergeler dizisini çıkarabilme çoklu kullanım planlama için bir destek sağlayabilmektedir. Ayrıca peyzaj değerlerinin

(28)

19

ortaya çıkarılmasında da yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu amaçla kullanılan peyzaj göstergeleri, arazi örtüsü verisine dayanarak sayısız indeks hesaplanmasına olanak sağlamaktadır.

Peyzaj değişiminin izlenmesi ve analizi için göstergelerin geliştirilmesi ekolojik göstergelere odaklanmaktadır. Bu göstergeler mekânsal boyut işlevi ve kalitelerini ölçmek için farklı bağlamda sıklıkla uygulanır. Ekolojik göstergelerin birçoğunun yorumu türe bağımlıdır. Ancak belirli ekolojik göstergelerinin entegre kullanımı ve uygulanması için sağlam bir teorik temele sahip olması ve göstergenin ne anlam ifade ettiğinin tam olarak bilinmesi önem taşımaktadır.

Peyzaj ekolojisinin kapsamı, peyzaj değişimi ve etkilerinde insanı ana aktör olarak ele almaktadır. Bu bakış açısıyla peyzajın değişimine katkı sağlayan insan faktörünün algı ve tercihlerinin belirlenmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Ancak gözlemciler tarafından peyzaj, farklı farklı yorumlanmaktadır. Örneğin doğallık yoğun yönetime sahip olan bir park kent alanı içinde doğal bir unsur olarak algılanabilir. Ya da kent içinde düzenlenmemiş açık yeşil alanlar çok önemliyken kırsal alanda önemsiz olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda göstergelerin uygulanması ve seçimi çalışma alanına göre şeffaf, tekrarlanabilir olmalıdır (Fry vd. 2009).

2.3 Ekolojik ve Estetik Değerlendirme

Ekolojik değerler, Rio Konferansı (1992)’ ndan beri politika üreticilerinin gündeminde iken, görsel kalite Avrupa Peyzaj Sözleşmesi ile gündeme alınmıştır. Peyzajın bütünleşik yapısını destekleyen Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’nde, peyzajın görsel, kültürel ve sosyal niteliklerinin ekolojik işlevlerle birlikte yer aldığı bir değişim meydana gelmiştir (Fry vd. 2009).

Avrupa Peyzaj Sözleşmesi, peyzaj yönetimin için geliştirilen yeni yaklaşım prensiplerinde Sürdürülebilir kalkınmanın “temel bir gereklilik” olduğunu ve peyzaj korumanın tüm ülkeler için “ortak sorumluluk” olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, insanda peyzaj algısının önemini vurgulayan Sözleşme, yalnızca ekolojik ve çevresel yönetimde değil, aynı zamanda yerel kimliklerin ve bireylerin refahının bir ekonomik kaynağı ve bileşeni olarak da önemli bir role sahip olduğunu ifade etmektedir (Tagliafierro vd. 2013).

(29)

20

Ekoloji ve estetik arasındaki ilişkiyi tanımlamak peyzaj planlama ve tasarımı açısından önemli bir konudur. İki kavram arasındaki ortak zemini tanımlamak için peyzajdaki insan ve çevre ilişkisi modeli bulunmaktadır. Model, ekolojik fonksiyonları direk ve indirekt etkileyen peyzaja yönelik bilinçli eylemlerde, estetik deneyimlerin meydana geldiği algılanabilir bir alandır (Özhancı 2014). Peyzaj ekolojisi kapsamında, insan her zaman peyzaj değişimlerinde ve etkisinde merkezi bir aktör olarak çalışmalara dahil edilmiştir (Fry vd. 2009). Bu nedenle, peyzaj ekolojisi insanlar için neyin önemli olduğunu dikkate alan kültürel bir perspektiften değerlendirilmektedir (Fry vd. 2009).

Peyzajın ekolojik ve estetik değerinin kombinasyonunda görsel göstergelerden faydalanılmaktadır. Görsel göstergeler, insanlar tarafından algılanan peyzajın görsel özelliklerine atıfta bulunan peyzaj özelliklerinin nicel ölçümleridir (Tagliafierro vd.

2013).

Tveit vd. (2006) tarafından görsel peyzaj karakteri için görsel göstergeleri kullanarak peyzaj ekolojisi ve peyzaj estetiği ile ilgili teorileri bağlayan bir çerçeve oluşturulmuştur. Bu teorik çerçeve dört seviyeden oluşmaktadır; kavramlar, boyutlar, peyzaj özellikleri ve göstergeler. Kavramlar, kavramın farklı boyut ve eşanlamlılarının bir arada toplandığı bir şemsiye olarak görülmelidir. Hem kavram hem de boyut seviyeleri, arazinin fiziksel özelliklerinin soyutlamalarıdır. Göstergeler, peyzaj özelliklerinin ölçülebildiği ve nicelleştirilebileceği seviyeyi temsil eder (Ode vd. 2008).

Bu çerçevede teorik ortak zeminde peyzaj ekolojisi ile peyzaj estetiği açısından yararlı olan göstergeler belirlenmekte, peyzaj değerlendirmesi, izleme programları ve peyzaj değişimini analiz etmek için yeni araçların geliştirilmesine temel oluşturacak entegre bir yaklaşımın oluşturulmasını mümkün kılmaktadır (Fry vd. 2009).

Literatüre göre görsel göstergeler, karmaşıklık, tutarlılık, karışıklık, yönetim, imgelenebilirlik, görsel ölçek, doğallık, tarihsellik ve geçicilik (mevsimsel değişim) Ode vd. (2008) ve Tveit vd. (2006) tarafından geliştirilen kuramsal çerçevenin kullanımı ile peyzaj karakterine katkıda bulunan belirli görsel kavramlarla ilişkilendirilmektedir. Görsel göstergelerin tanımı aşağıda yer almaktadır.

Karmaşıklık: Bilgi İşleme Teorisine göre karmaşıklık, alanın görsel keşfi için içerik ve olanaklar sağlarken, Biyofilia Teorisine göre çeşitliliğin (tür ve manzara tipleri) önemini

(30)

21

göstermektedir (Tagliafierro 2013). Arazi örtüsü zenginliği kompozisyon metrikleri ile tanımlanmaktadır (Görmüş 2012). Peyzaj düzeyinde ölçüm yapan bu metrikler zenginlik, eşitlik (evenness) ve heterojenlik indislerinden oluşmaktadır (Görmüş 2012).

Ode vd. (2008), karmaşıklık için kompozisyon metriklerinin tümünün kullanılabileceğini belirtmiştir. Zenginlik; mevcut leke tiplerinin sayısını ifade ederken, eşitlik; alanın farklı tipler arasındaki dağılımını ifade etmektedir (McGarigal ve Marks 2002). Eşitlik indeksi; verilen leke zenginliği için maksimum olası çeşitlilik aracığıyla bölünmüş ve gözlemlenen çeşitlilik seviyesi olarak ifade edilmektedir. Zenginliğin her düzeyi için maksimum çeşitlilik leke tipleri arasındaki eşit dağılıma dayanmaktadır.

Eşitlik indeksi 1’e yaklaştıkça gözlenen çeşitlilik mükemmel eşitliğe yaklaşmaktadır (McGarigal ve Marks 2002).

Bir peyzajın sınır şekli; ekolojik süreçleri ve buna bağlı olarak değişen tür çeşitliliğini ve sayısını etkilemektedir (Fry vd. 2009). Ayrıca peyzajın şekli kenar türlerinin ve peyzajın içinde yer alan türlerin mekânsal dağılımında da etkili olmaktadır. Ekolojik işlevler için desen karmaşıklığı, lekeler arasındaki mekânsal ilişkiyi tanımlamak açısından önemliyken, görsel karakter için farklı ölçeklerde arazi örtüsü desenlerini tanımlama eğilimine odaklanmaktadır (Fry vd. 2009; Roe ve Georges 2007). Ekolojik ve görsel karmaşıklık ilişkisi arasında çakışma heterojenlik ve arazi örtüsü çeşitliliğinde sağlanmaktadır (Fry vd. 2009).

Tutarlılık: Bir mekanın birliği, renk ve dokuyu tekrarlayan modellerin derecesi ile arazi kullanımı ve doğal koşullar arasındaki uyum ile ilgilidir (Ode vd. 2008). Bilgi İşleme Teorisi tercihin öngörülmesinde bir faktördür ve çevrenin daha anlaşılır ve okunabilir olmasını ifade eder (Kaplan ve Kaplan 1989).

Uyum, bir alan birliği, tekrarlanan renk ve dokular, arazi kullanımı ve doğal şartlar arasındaki uygunluk olarak tanımlanmaktadır (Tveit vd. 2006). Karışıklık ise, bağlamsal tutarlılık ve uyum eksikliğidir. Uyum arttıkça karışıklık azalmaktadır. Peyzaj ekolojisinde tutarlılık, bağlantılılıkla paraleldir ve parçalanma buna bağlı olarak habitat kaybı düşüktür. Arazi örtüsü uyumu görsel tutarlılığı, arazi ile doğal şartların uyumu da ekolojik tutarlığı ifade etmektedir (Fry vd. 2009). Ancak peyzajın doğal kaynak özellikleri ekolojik uyum ile görsel uyumu aynı derecede etkilemeyebilir. Örneğin bir

(31)

22

su kütlesi türlerin hareketlerine engel olacağı için bağlantıyı azaltmaktadır (Fry vd.

2009).

Karışıklık: Bir peyzajdaki bağlamsal uyum ve tutarlılık eksikliğini ifade eder. Yüksek derecede karışıklık, düşük düzeyde bir uyum ile sonuçlanabilir

.

Görsel boyutların parçalanma ve tutarlılık eksikliği, ekolojik ve görsel rahatsızlık bağlantısıyla yakından ilişkilidir (Fry vd. 2009). Hem ekolojik bütünlüğe hem de parçalanmaya neden olan arazi kullanımlarının (taş ocakları, büyük inşaat alanları, vb.) çoğu genellikle görsel bir rahatsızlık olarak algılanmaktadır (Fry vd. 2009).

Yönetim: Peyzajın mekânsal olarak ifade edilmesinde yönetim, ekolojik ve estetik açıdan oldukça önemlidir. Yöreye ilişkin yerel çıkarımların yapılmasında farklı yönetim özellikleri bireylerin tercihlerini etkileyecektir. Ayrıca yönetimlerin orman, tarım vb.

alanlar üzerinde ürettiği politikalar ekolojik süreçler üzerinde değişikliklere neden olacaktır.

Görsel Ölçek: Ekolojik ve estetik açıdan ölçek büyük bir öneme sahiptir. Küçük ölçekte, peyzaj görsel ve ekolojik olarak homojen olarak değerlendirilirken, büyük ölçekte heterojen olarak değerlendirilebilir. Ayrıca görsel ölçek peyzajdaki açıklığın bir ifadesidir. Açıklık görünürlüğü ve genel bakışı arttırır ki bu da bireylerin peyzaj tercihleri ile yakından ilişkilidir. Ekolojik işlev ve görsel peyzaj çalışmalarında mekânsal ölçek büyük önem taşımaktadır. Küçük ölçekte bir peyzaj homojen görünürken, büyük ölçekte heterojen bir yapıda görünebilir (Fry vd. 2009). Bu bağlamda görsel ölçek peyzaj lekeleri veya algısal birimlerin; boyutları, şekilleri, çeşitliliği ve açıklık oranı olarak tanımlanmaktadır (Tveit vd. 2006). Görsel ölçekle, ekolojik ölçeğin ortak noktasını ise açıklık (openness area) oranı belirlemektedir (Fry vd. 2009). Açıklık oranı düşük vejetasyon örtüsü olarak belirlenmiştir. İnsanlar için görsel ölçek açıklığın bir ifadesiyken hayvanlar için tam tersi lekelerin kapalılığı önemlidir. Açıklık arttıkça orman lekeleri ve bitki şeritleri azalır, bu da ekolojik olarak küçük ve izole lekelerle sonuçlanmaktadır.

İmgelenebilirlik: Peyzajın ikonik ve benzersiz görsel kavramlarıyla ilgilidir. Bir peyzajın gözlemcide güçlü bir görsel imajı yaratma yeteneğini yansıtır ve böylece onu ayırt edilebilir ve akılda kalıcı kılar (Ode vd. 2008).

Referanslar

Benzer Belgeler

Mekansal planlama ve peyzaj planlama ile arazi kullanım çalışmalarında oluşan sorunlara çözüm bulabilen abiyotik, biyotik ve kültürel kaynak değerlerine dayanan

Fiziksel-gerçek peyzajın somut olmayan (metinsel) yönlerini anlamak, materyal boyutla örtüşen soyut katmanları tanımlamak (hikâyeler, anlamlar, değerler) ve

“Antalya Kent Merkezi, kentin kuruluşundan bu yana, merkez işlevlerini etkin olarak barındıran, kentin kimliğini tanımlayan ve günümüzde de kentsel etkinliklerin ve yaşamın

Benzer şekilde korelasyon analizleri incelendiğinde, peyzaj değerleri alt boyutlarından manevi değer, yapısal çevre, rekreasyonel değer, donatı elemanları,

Yılmaz (1987), Yalova-Termal kaplıcalar yöresinde yöreyi sosyo-ekonomik yönden güçlendirmeye, kırdan kente göçü engellemeye ve ülke ölçeğinde turistik

Çalışma kapsamında Göksu Parkı’nın bir kent parkı olarak hangi kullanım özelliklerini içermekte olduğu, yeni planlanan bir alan olarak park kullanıcıların beklentilerini

Yeşil Çatılar (Ankara Ankamall Alışveriş Merkezi Yeşil Çatı Proje Önerisi). Konaklama İşletmelerinde Çevre Yönetimi: Ankara Otelleri Örneği. Milli Prodüktivite

Bizans sanatının çizgisine, ahengine ve şekil güzelliğine önem vermiş olduğu eserler daha çok başkentte yer aldığı için bunlara hâkim üsluba Başkent Üslûbu,