• Sonuç bulunamadı

T ü r k şehirleri ve m e v c u t s a h a l a r d a n istifade " E k o n o m i s i , ,

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "T ü r k şehirleri ve m e v c u t s a h a l a r d a n istifade " E k o n o m i s i , , "

Copied!
46
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A H Î U H

A Y L I K Y A P I S A N A T Ş E H İ R C İ L İ K V E D E K O R A T İ F S fl D E R G İ S İ Yazı v e resimler : Y a l o v a Otel Termali. Mimar Sedad Hakkı Eldem • Türk şehirleri v e m e v c u t şehlalardan 'stifade ekonomisi. Dr. Ing. Martin Wagner • Klâsikten sonra mimar? eserlerimiz. Mimar Kemal Altan fl Ecnebf mimara verdiğimiz servet. Mimar Zeki Sayâr • Ankara Halk evi resim sergisi • Başka m e m l e k e t l e r d e mimarî Faaliyet • Millî mimarî m e s e l e s i ve cereyanlar • Şehrimizde ç i m e n t o Buhranı • Bibliografi • Mimarî v e Tezyini sanatta c a m (Glass in aıchitecture and Decoration) İstanbul Belediyesi inşaat ruhsatiyeleri talimatnamesi.

8 i n c i Y ı l 1 9 3 8 İ s t a n b u l . F i a t ı 1 0 0 K u r u ş

(2)

AY L I K Y A P ı S A N A T ı , Ş E H I R C I L I K v e D E K O R A T I F S A N A T L A R D E R G I S I N I L I N N E?R E D E N L E R : M | M A R A B I D I N M O R T A Ş ve M I M A R Z E K I S A Y A R

' D A R E Y E R I : A N A D O L U H A N No. 3 2 - 33 I S T A N B U L . T E L E F O N : 21337

D E R A R C H I T E K T : MONATSHEFT FÜR BAUKUNST, STAEDTEBAU u. DEKORATıON

L ' A R C H I T E C T E : REVUE M E N S U E L L E D ' A R C H I T E C T U R E , D ' U R B A N ı S M E et d e D E C O R A T ı O N

A R C H İ T E C T : MONTHLY PUBLİCATİON ON ARC^İTECTURE, C ı T Y P L A N N ı N G A N D D E C O R A T ı O N

SAYıSı ALTı AYLıĞı YıLLıĞı

1.00 Lira 5.50 „ 10.00 „

EıNZELPREıS, PRıX D'UN NUMERO 20 Fr. F-r HALBJAHRABONNEMENT, „ pour 6 MOıS 110

JAHRESABONNEMENT, UN AN 200

A r k i t e k t i n k o l l e k s i y o n l a r ı : 1931 yılı ciltli k o l l e k s i y o n u 2 4 Lira 1932 „ „ „ 18 „ 1933 \

1934 I

1935 >,, „ „ 12 „ 1936

1937 I

Bütün yazılar, resimler, reklâm ve abone bedelleri Posta ile ARKİTEKT'in idare yerine gönderilmelidir. Ankara mUmessil ( Dr. Nihai Sayâr ) dır. Memleketin diğer yerlerinde ve dışında, başka vekilimiz yokdur. Reklâm sayfaları tarifesi

isteyenlere gönderilir.

Schriftstücke, Drucksachen, Anzeigen, Post-u. Bankanvveisungen sind an die Schriftleitung zu richten. Keine Vertretung im In-u. Ausland. Auf Wunsch kostenlose Probehefte u. Anzeigenpreisliste.

Pour tout paiement et demande de renseignemet, ainsi que pour tout envoi de document tels que photos, articlet.

annonces, bibliographie â inserer s'adresser â la Direction, No, 24 Anadolu Han, EminönU İstanbul

(3)

A R K I T E K T

M o n a t s h e f t f ü r B a u k u n s t , S t a e d t e b a u und Dokoratlon H e r a u s g e b e r : Architekt Abidin Mortaş u. Z e k i S a y â r . A n a d o l u Han 24. istanbul, 8. J a h r g a n g - N o . 3 - 1938.

Kurhotel in Yalova Arch. Sedat Hakkı Eldem ökonomische Benutzung von Freiflâchen in Türkischen Staedteıı Dr. Ing. Martin Wagner Nachzeit des Klassischen Stils Arch. Kemal Altan Kunstausstellung im Volkhaus in Ankara

Bauen im Ausland Nationale Baukunst Zementkrlse in Intanbul Bücherbesprechung Baupolizeiliche Vorschriften

A R K I T E K T

R e v u e M e n s u a l l e d'Architecture, d ' U r b a n i s m e et d'Art DĞcoratif Arch. Abidin Mortaş o t Arch. Z e k i S a y â r . A n a d o l u H a n No. 24. istanbul. 8 e m e A n n ö e . N o . 3 - 1938 Nouvel Hötel Thermal de (Yalova) Arch. Sedat Hakkı Eldem Utilisation des terrains vagues des villes Turques Dr. Ing. Martin Wagner PĞriode d'Architecture qui â suivie celle du style pur Turc Arch. Kemal Altan Exposition de peinture de la maison du peüple â Ankara "

L'Activitg de construction â l'etranger L'Architecture Nationale

Crise du ciment â istanbul . ' Bibliographie: (Glass in architecture and Decoration)

Nouveau röglement municipal pour l'obtention des permis de constructions

(4)
(5)

Y a l o v a T e r m a l o t e l i

M i m a r S e d a t H a k k ı E l d e m

Memleketimizin ihmal edilmiş parçalarından biri iken, birkaç yıl evvel Atatürk'ün irşat ve işaretile, tedricen modern bir kaplıca mıntakası haline sokulan Yalovada üç sene evvel bir mimarî müsabakada birinciliği kazanan mimar Sedat Hak- kının projesi bugün yerine tatbik edilmiş ve bu suretle Ya- lova kaplıcaları her türlü asrî ihtiyaçlara cevap veren büyük bir otel kazanmıştır.

Otel Akay idaresi tarafından yapılmıştır. Kaplıca mınta- kasını. Yalova iskelesine asfalt bir yol bağlamaktadır. Bizans devı-indenberi sularının Radyoactivitesi ve sifakâr tesirleri malûm olan Yalova, bugün istanbula çok yak'n bir su şeh- ridir. Diğer otellerle beraber büyük bir kalabalığı barındıra- bilecek olan Yalovada bu otel büyük bir ihtiyacı karşıla- maktadır.

Otel iki kısmı ihtiva etmektedir.

1 — Su tedavileri, 2 nci kısım otel yani ikamet kısmı. Her iki kısım ayrı ayrı düşünülmüş olmakla beraber girişlere bir- leştirilmiştir.

Otel kısmının taksimatı:

Zemin kat: Esas giriş beton sütunlar üzerine oturtulmuş bir kısmın altına tesadüf ediyor. Otomobillerin girişi avlu- dadır. Kapı çift olarak yapılmıştır. İki tarafta yardımcı tali kapılar vardır.

Antreden, bekleme holüne girilir, burada bütün servisler toplanmıştır. Kapıcı, müracaat bürosu, gardrop, bonik telefon kabineleri bulunuyor. Büro bir yuvarlak merdivenle asma kat- taki müdüriyete, bodrum katındaki servis odalarına, telefon

santralına bağlanmıştır. Otelin bütün kısımlarına gidiş ve geliş buradan yapılır. Antrenin karşısındaki kapıdan salon- lara girilir. Sol tarafta küçük ve izolo bir halde oyun odası vardır. Hastalar için hususî bir asansör; yatak odaları ile ter- mal kısmı birbirlerine bağlamaktadır.

Otel holü: Merkezî yerdedir. Her iki tarafında (niş) çık- maları vardır. Biri âzami derecede pençereli ve diğeri pen- çeresizdir. Holden lokantaya, yani yemek salonuna geçilir.

Teras üzerine açılan sürme kapılar vasıtasile burası terasla birleştirilir. Holün yanında ve buraya bağlı bir surette bir yazı odası vardır ki vaziyeti itibarile sakindir

Lokantanın üç girişi vardır. Bu girişlerin biri otelin için- den, diğeri terastan üçüncüsü de ayrı bir giriş olarak yapıl- mış ve bilhassa müsamerelerde, veya dışarıdan gelen ve otel ile alâkası olmıyanlar için düşünülmüştür. Bu girişin bir gar- drobu asma katta geniş bir tuvalet ve pudralanma yerleri

Lokanta salonunun bir tarafına ekli bir girinti müzik ye- rini teşkil etmektedir. Lokanta ve holün servisini yapmak üzere iki ofis yapılmıştır ki aralarında servis merdiveni vardır.

Teraslar:

Büyük teras lokantanın önündedir, tki kattır. Prost plânı mucibince otelin bu cephesi önündeki büyük toplantı mey- danının etrafını kuşatacak tarzda temdit edilecektir.

Bodrum:

Mutbah ve çamaşırlık kısımlarının methalleri ayrıdır.

Mutbah kısmı: Geniş bir irtibat ve hareket koridoru ile

(6)

12 — Lokanta girişi 13 — Lokanta girişi vestiyeri

14 — Çay ve yemek terası i 15 — Hususî giriş

16 — Oyun odası

17 — Termal kısım giriş koridoru 18 — Umum vestiyer 19 — Doktor odası 20 — Doktor muayene odası 21 — Bekleme odası 22 — Umumî tuvalet odası 23 — Mekano teropi salonu Zemin katı: (resim altı)

1 — Esas giriş önünde araba geçidi 2 — Esas giriş

3 — Kabul ve kapıcı yeri 4 — Telefon kabineleri 5 — Giriş ve bekleme holü 6 — Dükkân 7 — Otel oturma holü 8 — Yazı ve okuma odası 9 — Kahve ofisi 10 — Yemek ofisi 11 — Lokanta

I. — Bodrum kat: (resim altı)

1 — Termal kısım sofası ve bekleme salonu 2 — Banjrolar koridoru

3 — Banyo kabineleri 4 — Soyunma, istirahat yerleri 5 — Banyolar giriş koridoru 6 — Hasta bakıcı odası 7 —

8 — Çamaşır dolap odası 9 — Telefon santralı 10 — Büro (idare kısmı) 11 — Arşiv odası (idare kısmı) 12 — Asansör geçidi 13 — Soyunma ve istirahat yeri 14 — Pisinli banyo 15 — Mesai odası 16 — Selsebilli buhar odası 17 — Personel yemek odası 19 — Bardak odası

(7)

ikinci kat plâni ve II. nci kat:

1 — Yatak odaları 2 — Duş ve tuvalet yeri 3 — Banyo yeri 4 — Hususî tuvalet yeri 5 — Umumî tuvalet yeri

6 — Kat ofisi servis merdiveni 7 — Koridor

8 — Hizmet ve dolap odası 9 — Hizmet yeri 10 — Oturma kat sofası 11 — Teraslar

Asma kat:

1 — Esas merdiven sahanlığı 2 —• Ummi tuvaletler 3 — Yatak odaları 4 — Müdüriyet

6 — Erkek personel koğuşu

8 — Personel koğuşu, solda erkekler, sağda kadınlar 9 — Personel tuvalet yeri, solda erkekler, sağda kadınlar 10 — » odaları koridoru

11 — Lokanta girişi bekleme yeri 12 — Lokanta girişi erkek ve kadın tuvaletleri

(8)

Vadi içerisinde otelin görünüşü

çerçevelenmiştir. Soğuk mutbah, sıcak mutbah.. Soğuk oda, ve erzak depoları, bulaşık yerleri, hasta mutbahı, tabak, bar- dak ve gümüş takımları için ayrı ayrı odaları ihtiva etmek- Personel için bir yemek ve oturma odası vardır. Servis merdiveni bu kısmı zemin ve üst kattaki ofislere bağladığı gibi asma kattaki personel yatak odalarına da bağlar. Mevcut montşarjlar irtibatı temin eder, çamaşırlık kısmı da katlara montşarjlar ile bağlıdır.

Bodrumda büyük ve umumî yerlerden başka, kalorifer dai- resi vardır. Bodrumun bir kısmı, binanın altından geçen de- re için serbest bırakılmıştır.

Asma kat:

Asma katın bir kısmında personel yatak odaları bulun- maktadır. Diğer kısımda iki derecede müşteri yatak odaları

I ve II nci katlar: Bu katlar yatak odalarına tahsis edil- miştir. Katlar üç asansör ile bağlanmıştır. Merkezinde küçük bir oturma sofası vardır. Ayrıca servis yerleri -ofis, temizlik odası gibi- kısımlar mevcuttur. Bazı odaların terasları ve ba- zılarının da balkonları vardır.

Gadde üzerindeki odaların yanında tuvalet yeri yapılmış- tır. Koridorların nihayetinde umuma mahsus müşterek te- raslar vardır.

Termal kısım: iki antresi vardır. Biri otelin giriş holün- den, diğeri de arka sokak ve bodrum katından doğrudan

Sıcak su menbaı

doğruya termal kısma girilir. Termal kısım zemin ve bodrum katından ibarettir. Zemin katında doktor, muayene, bekleme odalarından başka büyük bir (Mekanoteropi) salonu vardır.

Bodrum katında, önlerinde bir giriş yeri ve soyunma ve is- tirahat yerleri olmak üzere hususî banyo höcreleri bulun- maktadır. Merkezde bir bekleme holü ve çamaşır, masaj oda- ları vardır.

Yapının tafsilâtı:

Bina, ortasından bir dere geçen, küçük bir vadi üzerine yapılmıştır. Derenin mecrası ıslah edilmiş ve binanın altında bir tünel içerisine alınmıştır. Binanın bir kolu bu tünel üze- rinden uzanmıştır.

Yapı beton-arme karkas sistemindedir. Tavanlar asmulen kaburgalar üzerine tel kaplama üzerine sıvalıdır. Yalnız ban- yo dairelerinde tavanlar doğrudan doğruya betondur. Duvar- lar bir buçuk tuğla kalınlığındadır. Çatı ahşap üzerine 2 kat ruberoit ile kaplanmıştır. Dış satıhlar mermer sıvası ile sı- vanmıştır. Zemin katı, teras tarafı ve teras direkleri ve sil- meler sun'î taş sıvadır.

İç tefrişat: Giriş holü; döşeme mermer, duvarlar tutkallı boya, tepe pencerelerinin camları sun'î taş ve beyaz katedral camdır. Yalnız, çerçeve vaziyetindeki camlar renklidir. Doğ- rama kısmı ve butik'in çerçeveleri meşedir. Banko masif mer- msrdir. Tenvirat salonun orta yüksekliğinde tesbit edilmiş ve salonun etrafını çeviren bir (lenistra) dan kuşak yapıl-

(9)
(10)
(11)

Büyük Teras ve muhtelif görUnüşler

(12)
(13)
(14)
(15)
(16)
(17)
(18)
(19)

Hol ve asma kat Oyun odası:

Duvarlar ahşap pervazlar arasında kumaş kaplı, zemin Linolyümdür, tenvirati duvar aplikleri ile yapılmıştır.

Otel holü:

Zemin mermer, duvarlar tutkallı boya, pencereler ahşap ve demir kombine sürme tarzında, tenvirat aydınlatılmış oval cam tavan ve duvar aplikleri ile elde edilmiştir.

Okuma odası:

Duvarlar lake ahşap pervaz ve raflarla kaplı, bir duvara ayna konulmuştur, döşeme velur'dur. Tenvirat duvar aplik- lerile.

Kütüphane Lokanta:

Duvar tutkallı boya, döşeme parke, tenvirat silme arka- sında endirekdir.

Esas merdiven:

. cm. mermer basamaklıdır. Limon mermer kaplı küpeş- te 12-16 cm. genişliğinde korkuluk ve asansöz muhafazası de- mir çerçeve içinde camdandır.

Odalar:

Umumiyet itibarile Linolyöm döşemeli ve duvarları yağlı boya duvarlar yerlidir.

(20)

T ü r k şehirleri ve m e v c u t s a h a l a r d a n istifade " E k o n o m i s i , ,

Y a z a n : D r . ing. M a r t i n V V a g n e r Çeviren : A. Kolatan

Plânlı bir şehirciliğin ilk şartı plânlı bir «mevcut saha- lardan istifade ekonomisi» dir. Mevcut sahalardan plânlı su- rette istifadeyi istihdaf eden bu ekonomi, şehirciliğin esas itibarile birbirinden pek farklı bulunan iki türlü faaliyeti için lüzumlu olup bu faaliyetlerden birisi şehrin henüz üzerinde binalar bulunmıyan boş sahalarından istifade ederek plânlı bir surette «şehri genişletmek», diğeri, üzerinde binalar bu- lunan sahalarda plânlı bir surette «şehri ıslâh etmek» dir.

A. — Şehri genişletmek yolunda «mevcut boş sahalardan Avrupa şehirlerinde belediyeler şehrin genişletilmesi meselesinin hallini hemen de tamamen liberal bir zihniyete, herkesin dilediği gibi hareket etmesine, yani hususî şahısla- rın arsa ve topraklar üzerinde hava oyunları, spekülâsyonlar, yapmalarına terketmişlerdir. Bu hususta bir kısım Alman, isveç ve Holanda şehirlerini istisna etmek icap ediyor. Bu şehirler plânlı bir surette «şehir genişletme» faaliyetine giriş- mek üzere boş sahalar satın almışlar ve sonra bir inşaat plâ- nı tanzim ederek bu sahalarda plânlı bir inşaat faaliyetine geçmişlerdir.

İleriyi gören insanlar tarafından takip edilmiş olan bu toprak siyaseti Alman şehirlerinde daha ziyade ziraat veya bahçevanlık işlerinde kullanılan sahaların plânlı fakat ser- best surette satın alınması tarzında cereyan etmiştir. Beledi- yeler kanunu istimlâk yollarına nadiren başvurmuşlardır.

Toprakların belediyeye mal edilmesinde kanuni istimlâk yo- lundan nadiren gidilmesinin başlıca sebebi istimlâk kanun- larının belediyeye geniş mikyasta bir «mevcut sahalardan is- tifade ekonomisi» güdebilmek için lâzım olan hareket serbest- liğini vermediklerindendir.

Boş sahalardan istifade ekonomisinin candan taraftarı ol- makla beraber büyük tecrübeler geçirmemis olan kimseler, şehirlerin tabiî surette büyümesi dolayısile dış kenarlarda bu- lunan ve ziraatle işlenmekte iken birdenbire inşaat arsası mahiyeti alan topraklara sahip sermayedarların elde ettikleri

«müthiş kârlar» dan daima ve tekrar tekrar bahsederler, şe- hir etrafındaki toprakların kıymetlerinde görülen kuvvetli yükseliş hakkındaki bu müşahedeye karşı esas itibarile birşey denilemez. Fakat, belediyeler şehir etrafındaki boş sahalar- dan istifade yolunda plânlı bir ekonomi takip ettikleri takdir- de, yükselen bu kıymetlerin tamamen belediyenin kasasına gireceği hakkındaki iddiaya karşı itirazda bulunmak pek mümkündür. Bu iddiada isabet olabilmesi iç>n belediyelerin toprak ekonomisi sahasında pek geniş mikyasta ameli tecrü- beler geçirmiş bulunmaları lâzımdır. Halbuki bilhassa bu hu- susta serbest meslek şeklinde arsa işlerile uğraşan ihtisas er- babı, hakikî toprak spekülâsyoncuları, ahlâk ve kanunlara bağlı belediye idaresi mensuplarına nazaran ekseriya çok da- ha tecrübelidirler.

Boş topraklardan istifade ekonomisinde birçok belediye- lerin gemilerini çarptırdıkları sahalar acaba nerelerdedir?..

Bunlardan bazılarını sayalım:

1. — Hususî şahıslar toprak spekülâsyonunda «zaman»

âmiline kadar bağlı iseler belediyeler de boş sahalardan isti- fade ekonomisinde ayni âmile ayni derecede bağlıdırlar. Sa- tın alman toprakların inşaat arsası olarak «ne zaman» satı- labileceğini veyahut başka suretlerle ne zaman kıymetlendi- rilebileceğini belediyeler dahi kat'î olarak bilemezler. Halbu- ki satın alınan topraklara yatırılan sermayelerin faizlenmesi ve amorti edilmesi lâzımdır. İşte bilhassa bu faizler ve faizle- rin faizleri toprak alınırken verilmiş olan meblâğa ilâve edi- lince satın alma fiatinin ehemmiyetli surette yükseldiği gö- rülür. Ekseriya, toprak boş bırakılıp beklendiği ve vergi de alınmadığı için buna tekabül edecek bir meblâğın da nazarı itibare alınıp ilâve edilmesi lâzımgelir. Çünkü ekonomik dü- şünen her toprak sahibi bunları hesaba katmak mecburiye- tindedir. Diğer taraftan, şehrin genişletileceği sahadaki top- rakların ancak nisbeten alçak bir bedel mukabilinde satılma- ları mümkündür. Çünkü satış bedelinde caddelere ve mey- danlara ayrılacak kısımlar ve bu cadde ve meydanların in- şası, cereyan nakillerinin ve sair şebekenin tesisi masrafları da nazarı itibare alınmak lâzımdır. Satın alacak müşterilerin ekserisinin ancak orta halli halktan olacağı ve mevcut bir in- şaat mıntakaları talimatının, bir takım kayıtlarla, topraklar- dan inşaat yaparak elde edilecek istifadeyi ehemmiyetli su- rette tahdit ettiği de nazarı itibare alınırsa, bu takdirde top- rak satışlarından temin edilecek kârların pek büyük olamı- yacağı anlaşılır. Esasen şehir topraklarının kıymetinde âmil olan kiraların da, bu mıntakada, şehrin diğer mahallelerindeki kiraların rekabeti dolayısile, tahdit edilmiş olacağını ayrıca göz önünde tutmak icap eder.

2. — ikinci bir kayalık saha, belediyenin toprakları ser- best surette satın alması halinde ekseriya küçük arsa sahip- leri ile karşılaşmasıdır. Bu adamlar topraklarına merbuttur- lar. Satmak istemezler. Bu gibi hallerde toprak mübayaası ekseriya ancak birbirile irtibatı olmıyan küçük sahalara in- hisar eder ve plânlı bir şehir genişletme işinde bunlardan ek- seriya pek güç yahut da pek geç istifade edilebildiği görülür.

Gerçe Berlin şehrinin «genişleme sahası» nı hemen de mün- hasıran kaplayan büyük «zadegan çiftlikleri» geniş ve istifa- de edilmesi kabil sahalar halinde serbest mübayaa veyahut ta kısmen istimlâk suretile kolayca belediye tarafından alınmış ve kıymetlendirilmiş ise de bunlar istisnaî haller olup boş sa- halardan plânlı surette istifade hususunda her zaman böyle müsait vaziyetler bulunmaz.

3. — üçüncü bir kayalık saha, belediyenin ilk toprak mübayaaları yüzünden, hattâ belki de çok yüksek fiatler ver- miş olması dolayısile, arsa fiatlarının yükselmesidir. Bele-

(21)

diyenin toprak işlerine bakan dairesinin bu işlerde derin vu- kufa malik bulunması lâzımdır. Bu piyasayı, «bütün adamla- rile birlikte» iyice tanımalı ve ayni zamanda gayet gizli, son derece gizli, mübayaalarla iş görmelidir, ki belediyeye em- lâk işinden dolayı zarar değil kâr temin edebilsin.

Toprak spekülâsyonu yapan hususî şahıslara nisbetle be- lediyelerin elinde birçok rüçhanlar vardır. Belediyenin top- rak işlerine bakan dairesi bunlardan şehrin umumî menfaati yolunda büyük istifadeler temin edebilir. Bu riiçhanları şöy- le sayabiliriz; Belediye malî kuvveti daha yüksek bir müşte- ri vaziyetindedir. Daha müsait mübayaa şartları elde edebilir.

Şehrin inşaat bakımından geçireceği tekâmül ve inkişafı da- ha iyi görebilir. Kendi inşaat plânı dairesinde münakale va- ziyetlerini plânlı bir istikamete doğru sevkedebilir; caddeleri ve elektrik, hava gazı şebekelerini plânlı surette tesis ederek inşaatın inkişafı cereyanını devlete ve belediyeye ait arazi- nin ve arsaların satılığa çıkarılacağı istikamete doğru sevk ve tevcih edebilir. Emlâk almak isteyenlere devlet veya beledi- yenin kredi müesseseleri vasıtasile ucuz, ipotekli kredi temin ederek veya etmiyerek dilediği toprakların satışını kolaylaştı- rıp istemediklerinin satışını güçleştirebilir.

Türk belediyelerinin «mevcut sahalardan istifade ekono- misi. yaparken Avrupa şehirlerinde toprak ahm, satımı işle- rinde elde edilmiş olan tecrübelerden başka Türkiyeye has olan ahval ve şartları da göz önünde bulundurmaları lâzım- dır. Burada, ekseri Türk şehirleri için pek hususî ehemmi- yette bir güçlükle karşılaşılmaktadır, ki şu suretle izah ede- a) Türk şehirlerinde görülen büyüme nisbeti, Avrupada makina devri başladıktan sonra görülen büyüme nisbetinden çok daha küçük mikyastadır.

b) Şehirlerin genişlemesi ekseriyetle, üzerinde ziraat iş- leri yapılmakta olan toprak sahalarında değil de, eski tarihî devrelerde zaten inşa edilmiş bulunan sahaların tekrar inşası tarzında cereyan etmektedir.

c) Belediyelerin sermaye kuvvetleri pek büyük olmadı- ğından diğer gündelik müstacel işler arasında bir de geniş mikyasta «mevcut sahalardan istifade ekonomisi» takip et- meğe imkân bulunamamaktadır.

Türk şehirlerinde «mevcut sahalardan istifade ekonomi- si» nin Avrupadaki şehir inşacılığına nazaran çok daha güç bir mesele teşkil etmekte bulunduğu ve alâkadar daire ve memurlara esaslı ve şümullü malûmat temin edilmedikçe, kanun yolile geniş mikyasta zemin hazırlanmadıkça, bu me- selenin halledilmesine imkân olamıyacağı yukarıda saydığı- mız şu birkaç sebepten bile kolayca anlaşılır.

B. — Şehrin ıslahı yolunda «mevcut sahalardan istifade Şehrin ıslahı, yani pek eskimiş şehir kısımlarının ve ma- hallerin yenilenip modernleşdirilmesi yolunda «mevcut sa- halardan istifade ekonomisi» nin daha ilk karşılaşılan güçlü- ğü bu mevzuun ucuz tarlaların mübayaasına veya istimlâ- kine değil de üzerinde binalar bulunan yüksek kıymette şe- hir sahalarına, yani yüksek bir toprak rantı getiren sahalara temas etmesindendir. Bu gibi yerlerin sahipleri ekseriya ser- vet sahibi kimseler olup ancak nadir hallerde mülklerinden ayrılmağa rıza gösterirler.

Şehirlerin içindeki sahaların daha yüksek bir kıymet ik- tisap etmiş olması sahiplerinin şahsî çalışma ve gayretleri ne- ticesinde elde edilmiş bir semere mahiyetinde değildir. Her halde sahiplerin bu kıymet üzerinde pek az âmil olmuş bu- lunduğu muhakkaktır. Bu kıymeti yaratan asıl ehemmiyetli âmil iktisadî inkişaflardır. Bunlar ise bütün şehirlilerin faali-

yet ve mesaisinin ve bilhassa belediyece alınan tedbirlerin bir neticesidir.

Gerçe bu iddiamıza umumiyet bakımından itiraz oluna- maz ise de, onun her münferit vak'a için dahi muteber bu- lunduğu ileri sürülemez. Toprak piyasasında iki türlü değer gözetilir. Birisi «alelâde kıymet» dir ve bir toprağın, her ki- min elinde bulunursa bulunsun, haiz olabileceği kıymet mâna- sını ifade eder. Buna mukabil «ferdî kıymet» kelimesile ifade olunan mâna bir toprağın ancak muayyen ve pek değerli bir iş-adammın eline geçince iktisap edebileceği kıvmettir. Meselâ;

ileriyi gören, becerikli bir iş-adamı şehrin merkezinde her hangi büyücek bir arsa satın alabilir ve bunun üzerine gayet muazzam ve modern bir «her çeşit eşya mağazası - Waren- haus» yaptırarak işletebilir. Böyle bir hal gerek o arsanın, ge- rekse civarının kıymetini, bu adam işin başında kaldıkça, iki üç misli yükseltecektir. Görülüyor ki, bir kişinin büyük ka- biliyeti sayesinde arsanın gelir kıymeti yükselmektedir ve seneler geçtikçe arsanın «alelâde kıymeti» de artacaktır. Çün- kü; başka iş adamlarının da bu ilk örneğe uyarak o civarda buna benzer mağazalar açmaları mümkündür

Fakat, iş adamı ne kadar değerli ve becerikli olursa ol- sun, arsanın kıymeti ancak bir hududa kadar yükselebilir. Bu hudut şehirlilerin umumî satın alma kudretine ve her gün iş- lerine, alış - verişlerine gidip gelirken o arsa önünden gelip geçen insanların hususî satın alma kudretine bağlıdır. İşte bu noktada bir kıymet âmili daha kendisini gösterir ki o da münhasıran, şehrin umumî inkişafı ile belediyenin hususî ted- birlerine istinat eder. Meselâ, belediye bahsettiğimiz arsa- nın önünden geçen caddeyi en modern şekilde tadil ve ıslah ederse, o arsa önünden yeraltı trenleri, tramvaylar, otobüsler ve saire gibi en modern nakil vasıtalarını geçirirse ve bun- ların en büyük duraklarını orada yaparsa veyahut bu arsa- nın önünden daha fazla mübayaa kudretinde insanların gelip geçmesine hizmet edecek daha başka tedbirler alırsa, bu tak- dirde arsanın fiati artık onu sahibi olan zatın ferdî becerik- liğine bağlı olmaksızın yükselir.

tşte bu sebepten dolayı münhasıran âmme müessesesi ta- rafından alman tedbirlere istinat eden bu gibi kıymet yük- selişleri üzerinde birçok Alman belediyeleri hak iddia et- mişler ve «artan kıymet vergisi» isminde bir vergi ihdas ey- lemişlerdir.

Şehirlerin merkezlerinde bulunan arsalarda ekseriya pek açık surette gözle görülebilen bu kıymet artışı yüzünden, iş- ten anlamıyan birçok kimseler şehirlerin eski kısımlarının ıs- lah edilip modernleştirilmesini esas itibarile pek kolay bir iş sanmışlar ve bundan belediyelerin büyük bir istifade temin edebilecekleri fikrine düşmüşlerdir. Bu fikir büyük bir ha- taya istinat eder. Büyük şehirlerin içerisinde yapılacak her ıslah ameliyesinin doğuracağı büyük güçlüklerin hiç bilinme- diğine delâlet eder.

Belediyelerin ıslâh işinden bir istifade temin edebilecek- lerine fazlaca iman etmiş kimselerin hata etmekte bulunduk- larını, kanaat verecek derecede kuvvetli bir hakikatle isbat etmiş olmak için şunu söyliyeyim ki, şehirde yapılan ıslah ameliyatının belediyenin kasasına bir kâr temin ettiğini bü- tün dünya şehirleri içinde ancak birkaç tane vak'ada mü- şahede ettim. Muhakkak olan birşey varsa o da her büyücek ıslah ameliyesinin belediye için pek büyük sararlarla biti- rilmiş olduğudur. Bu zararların ne kadar büyük olabileceği- ni Londra şehrinde yapılmış olan muhtelif ıslah ameliyele- rine taallûk eden aşağıdaki rakamlara bakarak anlayalım.

Cetveldeki yüzdeler, yatırılan sermayenin ne -niktarının Lon-

(22)

dra belediyesince zârar hesabına geçirilmiş olduğunu gosteri- 1.) Garrik Street, 1861 senesinde icra edilmiştir. 28 % 2.) Southwork Street, 1864 senesinde icra edilmiştir. 63 % 3.) Queen Victoria Street 1871 senesinde icra edilmiştir. 47 % 4.) High Street 1869 senesinde icra edilmiştir. 67 % 5.) Piccadilly Circus 67 % 6.) Strand to Holborn, keşfe göre 34 % Şehrin içerisinde yapılan bu gibi ıslah ameliyatının za- rarlı bir iş olmasının sebepleri muhteliftir. En mühimlerin- den baz'.îarını şöylece zikredebiliriz:

a) Vergi koyan kanunlar ve istimlâk kanunları dünya- nın bütün memleketlerinde henüz, belediyeler için mükem- mel bir şehir ıslah vasıtası olabilecek derecede tekâmül et- miş değillerdir. Bu kanunların ekserisi şimdilik şehirciliğin ic-abatı ve imar meselesinin anlaşılıp kabul edilmiş nazariye- leri arkasından ancak topallıya topallıya, hem de büyük bir ara İle, gitmektedirler.

b ) Ağır işliyen ve ekseriya kırtasî usullerle çalışan bele- diyeler büyük mikyasta sermaye işlerinde icap eden ve hu- susî iş-adamlarma has olan hareket serbestliğini gösteremez- ler. Kanunlar ve bütçe kayıtları dolayısile belediyeler bütün plânlarını tatbik etmezden evvel, ilân etmeğe ve böylece doğ- rudan doğruya mukabil tarafa ifşa etmeğe mecburdurlar. Mu- kabil taraftakiler ise derhal bu plânlardan sermaye çıkarmağa bakarlar. Hususî kârcıların elde ettikleri kazançlar bu gibi hallerde ekseriya büyük oluyor.

c) Şehirlerin eski kısımlarının ıslahı nihayet, hususî eş- has elindeki toprakların getirdiği yüksek toprak rantının bü- yük bir kısmını hiçbir gelir temin etmiyen caddeler, meydan- lar haline tahvil etmek demektir ve fazla olarak ta kaldırım ve saire gibi ilk tesis sermayesinden başka her sene devamlı bakım masraflarını mucip olur.

d) Belediyeler, devamlı idarî işleri için gerçe hemen her zaman iyi yetişmiş, malûmatlı bir memur kadrosuna malik bulunmaktalar ise de, yalnız bir defaya inhisar eden şehir ıs- lahı işi için, toprak alım-satımmda ve elverişli inşa plânla- rının tanziminde kâfi derecede amelî tecrübeler geçirmiş ele- manlardan mahrumdurlar.

e) Belediyeler ekseriya, icap eden ıslah sermayesini te- min edebilecek vaziyette değildirler. Bu sebepten ıslah işle- rinde ekseriya ancak parça işi yapabilirler ve onda da yine kârlı' bir iş mahiyeti temin edebilecek bütün imkânlardan is- tifade edemezler.

Şehir ıslah işini Avrupa şehirlerinde bile son derece güç- leştiren ve pahalılaştıran bütün bu sebepler Türk şehirlerin- de bittabi daha kuvvetli bir derecede kendilerini gösterirler.

Hakikî mânada belediye idarelerinin tesisine Türkiyede an- cak (1908) senesinde başlanılmıştır. Alman şehirlerindeki ida- relere benzetilebilecek bir belediye teşkilâtı ise ancak (1927) senesinde vücut bulmuştur. Ne kadar modern ve ileri gören bir tarzda idare olunursa olunsun, bir devletin (10) senelik bir zaman içinde, Avrupa belediyelerinin (100) ve daha faz- la senede elde ettikleri derecede tecrübe, tatbikat, malûmat ve kanunî esasat sahibi belediyeler yetiştireceği gayet aşikâr- dır.

Şunu da ilâve etmek icap eder ki, Türlüye şehirlerinde şehir genişletme ve ıslah sahalarındaki arsa fiatleri, şehir hal- kının umum gelirine ve satın alma kabiliyetine nisbet edi-

lince, Avrupa şehirlerinde olduğundan takriben £ - 3 misli daha fazla ve belediyelerin sermaye kudretleri ise 3 - 4 misli daha azdır. Bu ahval ve şartlar içinde, «mevcut sahalardan is- tifade ekonomisi, ve «şehirlerin ıslahı» meselesi Türkiye için ehemmiyeti birinci derecede gelen ve mutadın haricinde usullerle halledilmesi icap eden bir mesele mahiyetini almak- tadır. Avrupa şehirlerinde tatbik edilmiş olan tedbirlerle bu işin başarılmasına imkân yoktur.

Yukarıda izah ettiğimiz bu vaziyet karşısında, kendiliğin- den, şöyle bir sual varit oluyor; o halde Türk şehirleri «mev- cut sahalardan istifade ekonomisi» ni ne suretle idare etsin- ler ve şehirlerin eski mahallelerini nasıl ıslah etsinler? Bu satırların muharriri, böyle bir sualin bir makale içinde ele nemiyeceğini takdir etmekte bulunduğu için cevabını sar"

ce birkaç esas fikir halinde hulâsa ederek veriyor:

1. — «Mevcut sahalardan istifade ekonomisi» nin biı şartı şudur; Şehirdeki devlete, belediyeye, bütün diğer âı müesseselerine ve sair kurumlara ait bütün toprakların günkü vaziyeti belediyeler tarafından kayıt ve tescil olunmalı, kıymetleri takdir edilmeli ve bir toprak mülkiyet plânı ya- pılmalıdır.

2. — Âmme müesseselerine ait toprakların bu suretle tes- cilinden sonra belediyeler devletle müzakereye girişip yeni inşa plânına göre hangi toprakların âmme müesseseleri elin- de kalması icap ettiğini ve hangilerinin satılarak veya mü- badele olunarak elden çıkarılması veyahut daha hangi top- rakların elde edilmesi lâzımgeldiğini tesbit etmelidirler. Şe- hirlerin devamlı inkişafı içinde âmme topraklarının, boş kal- ması doğru olmıyan, bir sermaye teşkil etmekte bulundukla- rını, bunlardan şehirlerin ıslahı yolunda plânlı surette isti- fade edilmesi lâzımgeldiğini belediyelerin idrak ettikleri pek nadirdir.

3. — Şehirlerin modernleştirilmesi ve ıslahı işini teşvik için devlet yeni bir «şehircilik» kanunu yapmalı ve bu ka- nunla belediyelere şu hakları vermelidir:

a) Hususî eşhasa ve âmme müesseselerine ait toprak- ların en basit usullerle belediyeye devredilmesi mümkün ol- malıdır.

b) Bütün toprak satışlarında belediyenin hakkı şufası olmalı, yani satıcıların belediyeyi diğer alıcılara tercih et- meleri mecburiyeti bulunmalıdır.

c) Hususî şahıslara ait toprakların şu suretle de müm- kün kılınmalıdır:

Islah olunacak bir mahalledeki mal sahipleri bir «ıslah birliği» halinde bir araya getirilir. Bu birlik âzasına tazmi- nat olarak nakit yerine bir nevi «ıslah birliği hisse vara- kası» ve obligasyonlar verilir.

d) Caddeler ve meydanlar için sahayı açmak, kaldırım- lamak, kanalizasyon ve saire gibi işlere gidecek masrafla- rın o cadde ve meydanlardaki mal sahiplerinden alınmak hakkı belediyelere verilmelidir.

e.) Yapılan binaların irtifaları ve satıhtan istifade nis- betleri tahdit olunabilmelidir. (Yani mıntakalara göre bir inşaat talimatnamesi tanzim olunmalıdır.)

f ) Belediyeler binaların muayyen işlerde kullanılması hususunda bir tahdit yapabilmelidir.

g) Binaların amortismanları, bakımları ve sigortaları o

(23)

Suretle tanzim olunmalıdır İd, bu yolda mobiîize edilen hu- hususî sermayeler kısmen yine şehir mahallelerinin ıslahın- da ve yeniden inşasında kullanılabilsin..

Türkiye devleti ancak böyle bir kanun yaptığı zaman- dır ki, şehirler eski mahallelerini ıslah ameliyesine ciddi surette başlayabilirler.

4. — Bir şehrin her hangi bir kısmında islah ameliyesi tatbik edileceği zaman ilk önce itina ile tanzim edilmiş bir inşaat sahaları plânı ile buna mahsus bir keşifname ve in- şaat yapılacak saha için icap eden inşaat plânları hazırlaiı- mlıdır. Islah ameliyesi için böyle teknik ve ekonomik bir hazırlık yapılmadan toprak mübayaasına başlamak muvafık

5. — Emlâkin mübayaa veya mübadelesi hususunda be- l i y e , telaş göstermeden müsait fırsatlar beklemeli, mü-

•î.^ede, miras kavgaları, zarurî satışlar gibi vesilelerden is-

Sde edebilmelidir

6. — Emlâk piyasasını devamlı surette takip etmek, ver- gi tedbirleri almak, imtiyazlar vermek veya vermemek, re- kabet için belediye emlâkinin satılığa çıkarılması ve saire gibi tedbirlerle belediyeler arsa fiatleri üzerine esaslı bir nüfuz ve tesir icra edebilmelidirler.

7. — Islah ameliyesinin ekonomik olarak icra edilebilme- sini inşaat yapılacak sahaların daha plânı hazırlanırken dü- şünmeli ve bunun için de icap eden tedbirler alınmak sure- tile yeni inşaat yapılacak arsaların fiatlerinin yükselmesi temin edilmelidir. Bu tedbirler meyanında bazılarını şu su- retle sayabiliriz: Cadde ve yolların ve nakil vasıtalarının müsait bir tarzda tesis ve yaya gidiş - gelişlerin de mak- sada uygun şekilde sevkedilmesi, yani meselâ oralardan mümkün olduğu kadar fazla miktarda satın alma kudreti yüksek insanlar gelip geçmesinin temini ve saire..

8. — Eski mahallelerin ıslahında, meselâ harap binala- rın vaktinden evvel yıktırılması gibi, ticaret, iş, yazıhane, ikametgâh meselelerinde darlık ve sıkıntı doğurabilecek bü- tün tedbirlerden kaçınmak icap eder. Yıkmak ve yenisini yapmak ameliyeleri hemen birbirini takiben icra edilmeli- dir ki, yatırılan sermaye mümkün olduğu kadar az bir za- man sonra rant getirmeğe başlayabilsin ve yıkma esnasında başka mahallelere taşman ticarethanelerin bir daha geri gelmekten imtina etmeleri gibi hallerle karşılaşılmasın.

9. — Hususî şahısların istimlâki pahalılaştıracak ted- birlere müracaat etmelerine meydan bırakmamak üzere dev- let ve belediye tarafından icap eden kanun ve nizamların konması lâzımdır, istimlâki pahalılaştırabilecek bu gibi hâ- diseler meselâ muvazaalı satışlar, muvazaalı kira mukave- leleri, muvazaalı ipotekler, tadilen yapılan inşaatla alâka- dar muvazaalı kıymet yükselişleri, ecnebilere emlâk satışı, ahlâka, âdaba, âdata mugayir mukaveleler akdi ve emsali şeylerdir.

Fakat, gerek, bu, gerekse sair tedbirlerin hepsi ıslah ame- liyesinde nazarı itibare alınmış bulunsa bile yine ortada halledilmemiş bir mese kalır. Bu mesele Türk şehirlerindeki büyük halk kütleleri için icap eden ikametgâhları yapacak parayı bulmak meselesidir, yani halkın yüzde (80 - 90) nis- betindeki bir kısmı yeni yapılacak binaların kirasını vere- miyecektir.

Ticaret işlerine mahsus binalar için para bulmak nis- beten kolaydır. Resmî dairelere mahsus binaların inşası da

devietin ve belediyelerin vergi veya kredi yol ile temin ede- ceği paralarla mümkün olabilir. Fakat bütün bu binalar şeh- rin ancak küçük bir kısmını kaplar. Esas binalar kütlesi ika- metgâhlardır. Hangi Türk şehrine baksak daima yeni ya- pılan inşaatın sadece tek tük evlerden veya zengin şehirli- lere mahsus kira evlerinden ibaret kaldığını görüyoruz.

Büyük halk yığını için girişilmiş bir yeni inşaat faaliyeti henüz yoktur.

Derece farkı büyük olmakla beraber, ayni hal bütün Avrupa şehirlerinde de görülür. Oralarda da cihan harbm- dan evvel ve sonra en fakir halk tabakaları için, verimli bir esasa dayanabilecek, yeni ikametgâhlar inşası imkânsız- dı. Bu fakir şehirliler kendilerinden bir derece daha zengin tabakaların oturup eskittikleri evlere taşınıp orada binanın kıymeti sıfıra ininceye, yıkma masrafını karşılayamıyacak hale gelinceye kadar oturmak suretile ikametgâh ihtiyaç- larını temin edegelmişlerdir.

Münferit evlerin ve birçok bütün mahallelerin bu su- retle viraneleşmesi, dediğimiz gibi, dünyanın bütün şehir- lerinde görülmüş hallerdendir. Bakımsızlıktan harap olan giden bu gibi ikametgâh mahalleleri dünyanın bütün şe- hirlerinde belediyeler için büyük bir dert ve bütün şehir halkı için de sıhhî bir tehlike yuvası halini almışlardır. Fa- kat bu gibi sefalet mahalleleri Avrupa şehirlerinde her za- man için şehirdeki ikametgâhlar mevcudunun ancak küçük bir kısmından ibaret kalmışlardır. Türk şehirlerinin ekseri- sinde ise iyi ikametgâh mahalleleri fena mahallelerden da- ha azdır. Türk şehirlerinde yapılan yeni ikametgâh binaları şehir halkının darlık içinde yaşayan yüzde 60 nibetindeki kıs- mı için değil, daha müreffeh bir halde bulunan yüzde 6 nis- betindeki kısmı içindir. Türk şehirlerinde bir küçük ikamet- gâhın kaça mal olduğunu gözden geçirirsek, bu hakikatin sebeplerini biraz daha iyi anlamış oluruz.

En mütevazi tarzda yapılmış 2 oda, 1 sandık odası, mut- fak ve sofadan ibaret, takriben 50 metrokare ikamet sathın- da ve 65 metrokare kat sathında bir aile ikametgâhı Türk şehirlerinde sadece inşaat masrafı olmak üzere (1.600) lira- ya mal oluyor. Arsa bedeli, cadde masrafları, hava gazı, elek- trik ve saire tesisatı, bulunacak paranın faizi, inşaata mah- sus faizler ve sair inşaat masrafları da ilâve edilince, böyle küçük bir ikametgâhın takriben (2000.—) liraya malolduğu görülür. Getireceği kirayı ise şöyle hesaplamak lâzımdır:

a. — İnşaat masrafları için % 8 faiz 160.— lira b. — inşaata yatırılan sermayenin amortismanı: %1 20.— » c. — Devamlı bakım masrafları: % 1,5 30.— • d. — Vergiler, harçlar ve sair masraflar 40.— » Senede: 250.— » Yuvarlak bir hesapla ayda (21.—) lira demek oluyor.

Bir ailenin ikametgâh için aylık gelirinden azamî beşte bi- rini verebileceğini farzetsek, böyle bir ikametgâhı tutabile- cek bir kiracının, vergiler çıktıktan sonra safi olarak, ayda (100.—) lira kazanması lâzımdır. Türkiye şehirlerinde ayda safi geliri (100.—) lira olanlar hangi tabakalardır? Seviyyece yükselmiş tabakalar değil mi? işte bu sebepledir ki, büyük halk kütlesi ikametgâh için ayda ancak 2 - 5 lira kira vere- biliyor. Bu hale göre, ona ikametgâh temin etmek zengin tabakalara ikametgâh temin etmekten 4 - 1 0 defa daha güç, 4 - 1 0 defa daha uzak bir meseledir. İktisadî vaziyet şimdilik böyle olunca, onun ileride değişmesi ancak şu suretle müm- kün görülebilir:

(24)

â.) Halkın gelirinin şahıs Ve devlet tedbirlerıle yüksel- tilmelidir.

b.) Arsa ve inşa masrafları ve inşaat sermayesinin faiz nisbetleri düşürülmelidir.

c.) Şehirciliğin umumî gidişine Avrupa şehirlerinin ik- tisadiyatından çok daha üstün bir iktisadî istikamet veril- melidir.

B u mütalâalarımızı okuyanların bizimle birlikte varacak- ları netice şudur:

Şehirlerin tamamen ikametgâh mahallelerinden ibaret bulunan eski kısımlarında ıslah ameliyesi yapabilmek için

pek uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Bu seb.eple, ırievcut eski ikametgâhları vakitsiz ve radikal bir surette yıkmak doğru değildir.

Bir şehircilik mütehassısı bir belediyeye plânlı bir ıslah ameliyesi hakkındaki fikirlerini ve tavsiyelerini bilidrirken, dedğimiz inşaat ekonomisine müteallik mülâhazalarla hare- ket etmelidir. Çünkü gerek yeni şehirler esnasında, gerekse eski şehirlerin ıslahında en kudretli şehircilik mütehassısı her zaman için sermayedir. Şimdiye kadar olduğu gibi hâlâ da böyledir. Sermaye bu kudretli mevkiini her zaman, her mem- lekette ve akla gelebilecek her türlü iktisadî sistem altında muhafaza edecektir.

NJot:

Dergimizde, değerli yazılarını neşrettiğimiz (D. ing Mar- tin Wagner) in memleketimizden ayrılmak üzere olduğunu esefle öğreniyoruz, üç yıl evvel, İstanbul belediyesi tarafın- dan şehircilik mütehassısı olarak davet edilmiş olan profesör bilâhare Nafıa Bakanlığı tarafından şehircilik mütehassısı ola- rak angaje edilmişti. Kendisi Almanyada birçok mühim şe- hircilik vazifelerinde ve memuriyetlerde bulunduğu gibi, bil- hassa sırasile Berlin şehri şehircilik şubesi müdürlüğünü, umum inşaat bürosu şefliğini, inşaat konsiyorsumu müdürlük- lerini, senelerce muvaffakiyetle idare etmiştir. Bu müddet zarfında bilhassa Hamburg ve Vilhelmshafen şehirlerinin umu- mî plânlarını tanzim etmiş, Berlin şehri için inşaat nizamna- mesi yapmış, Berlin umumî plânını tanzim etmiş, Lindenhof

i

ve Zehlendorf iskân sahalarını inşa etmiş ve Berlinin bü;

açık Vanze gölü banyosu, Berlin mezbahasında ve hasta r.

lerinde birçok büyük inşaat yapmıştır.

Ve nihayet siyasî sebeplerden dolayı Almanyadan ayrıl- mağa mecbur kalmıştır. Bu defa değerli meslekdaşımız, Bir- leşik Amerika hükümetleri (Harvard ve Cambridge) üniver- sitesi (Şehircilik ve mesken işleri) profesörlüğüne tayin edil- diğini öğrenmekteyiz..

Yakında memleketimizi terkedecek olan kıymetli ilim ada- mı ile mecmuamız daimî temasını devam ettireceğini karile- rine bildirir. Doktor Vagner'in Türkiyede bulunduğu müddet zarfındaki mesaisinin bilhassa tam bir ilim adamı olarak ça- lışması nazarı dikkati celbediyordu.

(25)

Tarihi yazı

<lâsik'ten s o n r a m i m a r î e s e r l e r i m i z

M i m a r K e m a l A l t a n

Klasik tarzdan sonraki mimarî eserlerimiz, bir takım şekiller almıya başladığı zaman az çok eski ciddî sadeliği - ni kaybetmişti. Bunun yerine mimari eserlerimize yaraştırdı- ğımız ulusal zevklerden doğan güzellik kaidelerine uygun bir süs san'atı vücude getirilmişti.

Nevşehirli İbrahim paşa ile Hekimoğlu Ali paşa zamanı, Türk mimarları yüksek kabiliyeti arasında bulunan en ince hızlarını, en ziyade bu yeni şekillerde göstermişler ve bir çok kıymetli eserler meydana koymuşlardı. Bilhassa meydanlar ortasından «Meydan çeşmesi) adı verilerek inşa edilen âbide- lerimiz her medenî milletin namını ebedileştirmek için rekzet- miş olduğu eserlerden daha tezyinî şekilde ve ayni zamanda daha kuvvetli bir remiz ve mâna taşımakta idi. Mimar Kay- serli Mehmet Eminin inşa ettiği Ayasofya karşısındaki Ah- met 3 çeşmesinin değeri hiç şüphe yok ki harıkulâdedir. Bu- güne kadar sırf bu çeşmeyi görmek gayesile istanbulumuzu ziyaret eden bir takım ecnebilerin bulunduğunu biliyoruz.

Çeşmelerimizin bariz hususiyeti, yüz satıhlarında bulunan kabartma ince işlere ait altın varak üzerine işlenmiş çiçek ve yaprak şekilleri Akıtma denilen Istalaktit süsler, çini ve mo- zayikten kenar sularile çevrilmiş kitabeler içerisinde o dev- rin meşhur şairlerine ait manzum tarih yazılarıdır.

Meydan çeşmeleri hakkında 1145 tarihli son bir vesikada:

«Kasabai Tophanei Amirede vâki meydanda mticeddeden bi- na ve inşa edilen çeşmesar hümayun ile Döı tgöz kebir su haz- nesi ve tüccaran ve haccaran ve nakkaşaıı ve hâkkâkân ve saire amele ücretleri ve inşa masrafmın tediye ibranamesi»

ile ayrıca «Envai mesamir ve alâtı timur ve kurşun ve altın varak ve boya ve rubamı ham (işlenmemiş ham taş) ve ru- hamı mâsnu (işlenerek şekillendirilmiş taş) ve horasan ve sair ahcara müteallik levazım için kırk altı bin kuruş, seksen dört akçe masraf parasının sadrâzam Hekim oğlu Ali paşa müvacehesile ve gümrük emini Hacı Ahmet yedile sarfoldu- ğu» yazılıdır.

Bu meydan çeşmelerinden mâda ekseriyetle camilerimizin etrafında darülhadis, kütüphane, türbe gibi müştemilât ara- sında ufak zarif çeşmelerle beraber çıkıntılı ve köşeli bir plân dahilinde çok san'atkârane yapılmış sebiller de mevcuttur.

Klâsik devrine ait Divanyolu caddesi üzerinde bulunan mimar Davudun yaptığı Sinan paşa darülhadisi ile sebili ilk örneği teşkil eder.

Üçüncü Ahmed zamamnında süs mimarîsile başlıyan her biri ayrı şekil ve güzellikte olarak nisbetli bir plâna malik

(26)

Şehzade başında İbrahim paşa sebili.

iple — la FontauM * I» Moıqur« d«Top-H«ıe.

(27)

toplu bir manzume halindeki eserler Istanbulumuzun en se- bulunan .Galata Tünel sokağında» üçüncü Ahmed valdesinin vimli ümran zinetlerinden maduttur. kethüdasına ait darülhadis binası, Üsküdarın -Doğancılar yo-

«Lâle devri admı verdiğimiz bu devirde mimar Bekir, kuşuna çıkmadan- Ahmediye adile tanılan tersane emini Ah- mimar Mehmet Emin gibi kıymetli sanatkârlarımız yetişmiş met Atmanın eseri hayri «Cami, medrese, imaret, kütüpha- ve bu devre mahsus çiçeklerle bezenmiş san'at iklillerini İs- ne, dershane, sebil ve çeşmelerden» ibaret mimarî manzume- tanbulumuzun en güzel köşelerine bu iki mimar eli kondur- yi de 1134 tarihinde mimar Bekir vücuda getirmiştir.

m u ştu. üçüncü Ahmedin annesi Gülsüm Emetullahın üsküdarda

Mimar Mehmet Emin 1148 den sonra sürre eminliği ile 1127 tarihli «Yeni Valde camii» ile (Beyazit, Aksaray) tram- hacca gidiyor 1155 tarihinde de ölüyor. Mezarı Edirnekapı- vay caddesi üzerinde bulunan Simkeşhane önündeki sebil sındadır. bu devrin en kıymetli eserlerindendir.

Mimar Bekire gelince; Topkapı sarayı müzesinin üçüncü «Yeni Valde camii» nin plânı Sinan tiplerini andırır. Bü- avlusu içerisinde bulunan (1131 tarihli) Sultanahmet kütüp- yük kubbe teşkilâtı dört kalın sütun üzerine müstenittir. Ca- hanesinin -eldeki kayıtlara göre- hem bina emini, hem de miin dış avlu ihatası önünde zarif sütun ve kemerlerle teşkil mimarı idi. 1132 tarihinde inşa edilen Şehzadebaşındaki Nev- edilmiş ve üstü bronz parmaklıklarla müşekkel Gülsüm Eme- şehirli İbrahim paşanın darülhadisi ve önündeki san'atkârane tullahın açık türbesile beraber fevkalâde zinetli bir çeşme yapılmış sebil ile beraber, yine bir mimarî manzume halinde mevcuttur.

1936, Yıl6 t a y ı 5

Y a b a n c ı m i m a r a v e r d i ğ i m i z s e r v e t

önümüzdeki birkaç yıl içinde, yabancı mimarlara vere- ceğimizmimarlık ücretinin rakkamla ifadesi 1.200.000 liradır.

Bu yekûn birkaç yıl zarfında inşa ettireceğimiz büyük binala- rın mimarlık ücretidir.

7 milyonluk Kamutay binası, 8 milyonluk Ankara Tıp fakültesi, 1,5 milyonluk Parti binası, 5 milyonluk Karabük amele şehri 2,5 milyonluk Sivas demiryolu atölyeleri, yarım milyonluk İstanbul adliyesi ve birçok küçük ve büyük şehir plânı işleri ve saire ve saire....

Bu binaların proje hakkı en kısa bir tahminle ve % 4 hesabile bir milyon iki yüz bin lira tutar...

Bu hâdiseler, yerli san'atkâr yetiştirmemekten mütevellit milli ve manevî ziyanlarımıza bir üçüncüsünü, maddî bir za- rarı daha ilâve ediyor. Yekûnu milyonu aşan bu para harice çıkacak bir dövizdir. Bu suretle ortaya iktisadî bir mesele doğuyor. Ve mukabilinde satın aldığımız yabancı bir san'attır.

Mimarlıkta, henüz yabancı kıymetlere ihtiyacımız olma- dığını iddia edecek kadar kısa görüşlü ve düşünüşlü değiliz.

Bahusus san'at meselesinde.. Bugün en yükselmiş milletler bi- le beynelmilel şöhretlerden istifadeyi düşünürler. Ancak, otuz milyonluk bir inşa işinde yerli san'atkâr ile yabancınm rolü- nü ve yerini ayırmak gerektir.

Her halde bu büyük inşa faaliyetinde ecnebiden ziyade Türk mimarının rolü daha büyük olsa gerek.

aHlbuki; Türk mimarı maalesef bu işlerde bir rol ala-

Artık kendi mimarlarımız yapamaz kanaatini kafalarımız- dan söküp atmalıyız. Kendi elemanlarımızın yapamıyacağını zannettiğimiz mimarî işlerimizi eski bir itiyat olan yabancı mimara vermekte devam etmemeliyiz.

Düşünüşlerimiz yersiz ve haksız bir tazallüm değildir.

Mimarı yetiştirmek ona iş vermekle kabildir. (Otorite) 1er şüphesiz farkında olmıyarak Türk mimarlarına iş vermedik- leri ve yetiştirmedikleri için ona ve dolayısile memleket mi- marisine en büyük fenalığı yapıyorlar.

Z. S.

(28)

Halkevi r e s i m sergisi

Ankara Halkevi AR şubesinin üç senedenberi tertip ettiği Plastik San'atlar. Sergisi bu sene de açılmıştır. Serginin ilk bıraktığı empresyon ciddiyet, samimiyet ve hattâ orijinalite- dir. Sergiye iştirak eden san'atkârların ekserisi tahsillerini Avrupada ikmâl etmiş ve memleketimizde tanınmış genç ve kıymetli artistlerdir. Sergide 21 ressamın yüzü mütecaviz eseri seşhir edilmiştir.

Seyfi Toray melankolik ve kâmil bir stil ile eski Ankara evlerinin portrelerini çizmiştir. Natür mortları gri armoni- nin güzel bir melodisidir.

«O gün. nammdaki, inkılâbın heyecanlı «ünlerini tasvir eden tablosile Refik Epikman kompozisyonda iyi ve verimli bir deneme yapmıştır. Merkezi kapalı ve müteharrik kompo- zisyonları; merkezi sıkleti bütün satha dağıtarak hem ser- best ve hem de yine külli ve hareketli bir kütle göstermeğe gayret etmiştir. Portresi sevimli ve mazbuttur.

Nurettin Ergüven'in üç portre ve bir peyzajı vardır. Eks- presyonist san'atkâr bu defa klâsik konvansiyonlardan daha fazla uzaklaşmıştır.

Münderecat, muhteva ve form' ekprestif bir adeseden sü- zülmüş, hırçın ve muhteris bir kül teşkil etmekledir. Stil mü- tehakkim ve en tellektüeldir.

Turgut Zaim Orijinal ve hassastır. Ofortlarmda valör iyi, empresyon engindir.

Nurullah Berk'in Ankara peyzajında, 17 nci asır Hollan- da san'atı armonisinin ağdalı ve olgun atmosfcıi vardır. «Dü- şünen kadın, deseninde büyük satıhların ritmi müvazenelidir.

Malik Aksel'in içtimaiyatçı görüşü orijinaldir. Ananenin esrar ve muamması sihirli ışık ve renk oyunlarile işaret edil-

(29)

1 VQ 2 portre Nurettin Ergüven. 3 - Portre Refik Ekipman. 4 - Bozkır gelini Turgut Zaim. S - Fenerbahçe koyu sadık Göktuna

Sadık Göktuna'mn hemen bütün eserlerinde şefkat, rik- Sumanın peyzajları, Nusretin portreleri, Şerifin küçük kat ve hasret vardır. Stil teknik, kompozisyon samimî ve za- manzaraları iyidir.

riftır. * »

(30)

B a ş k a m e m l e k e t l e r d e y a p ı i ş l e r i

ALMANYA

Modern otomobil şoselerinin diğer şoselerden üstün- lüğü:

Yollar başmüfettişi doktor (Todt) otomobil şoselerile bunlara müvazi diğer şoselerin bazı kısımlarında tecrübeler yaptırmıştır. Bu tecrübeler (147) kilometrelik bir otomobil şosesi kısmında Bruchsal ile Bad Neuheim arasında Heidel- berg, Weinheim, Darmstadt, Frankfurt yollarında yapılmıştır.

Neticede otomobil şosesinin (14) kilometre, yani yüzde (9) nisbetinde bir tasarruf temin ettiği görülmüştür Diğer şose- lerde (3) tanesi büyük şehir olmak üzere (35) lokalite, yani kgy ve kasaba geçilmektedir. Otomobil şosesi ise hiç bir lo- kaliteden geçmiyordu. Diğer şoselerde şehir ve kasabalar için- de katedilen mesafe (61) kilometre idi. Bütün parkurun yüz- de (38) kısmı şehir caddelerine tesadüf ediyordu. Bu hale gö- re, umumî bir ifade ile beher (100) kilometrede (22) kilomet- re şehir içine tesadüf etmiştir. Otomobil şosesinde ise bu mah- zur yoktur. Ayni vasatî bir sür'atle sarfedilen kuvvet otomo- bil şosesinde yüzde (42) nisbetinde daha azdı. Direksiyon manevraları âdi şosede (570) defa daha ziyade olmuştur. Adi şosede (100) kilometrede (63) defa vites değiştirmek icap etmiştir. Halbuki otomobil şosesinde ancak (3) defa buna lüzum olmuştur. Ambreyaj ve debreyaj hareketleri adi şo- sede yüzde (96) nisbetinde daha ziyade, fren hareketleri ise yüzde (99) nisbetinde daha ziyade olmuştur.

Malzeme mübadelesinde bir senelik tatbikatın neticesi:

Almanyada, ihtiyacından fazla levazıma malik bulunan inşaat müesseselerinin bu levazımı ihtiyacı olan diğer mües- seselerle mübadele etmelerini temin için bir santral büro vücude getirilmişti. Bir senedenberi çalışmakta olan bu teş- kilât sadece alâkadarlara adresleri bildirmekle iktifa etmek- tedir. Bu husustaki ilânlar meslek mecmuası olan (İnşaat sa- nayii - Die Bauindustrie) dergisinde neşrolunııvor. Mezkûr mecmuanın her nüshasında bu gibi adresleri ihtiva eden mü- teaddit sayfalar görülmektedir. .Malzeme arzı. başlıklı kıs- mında kiralık, satılık, hem kiralık hem satılık levazım için ayrı ayrı sütunlar vardır. «Malzeme talebi» ismindeki diğer kısım da ayni sütunlara ayrılmıştır. Her ilânın hizasında mal- zemenin kısa bir tarifi ve arz halinde, bulunduğu yer yazılı- dır. Bu ilânlar arasında hattâ yuvarlak demir, T - demiri, palplanşlar ve saire gibi kontrüksiyon malzemesine bile te- sadüf olunmaktadır.

Bir senelik tatbikat devresi bu santralın büyük bir ihti- yacı karşılamış olduğunu gösteriyor. Bu müddet zarfında 3124 malzeme mübadelesi temin olunmuştur. Bu mübadelenin en çok Vestfalya ve Brandenburg vilâyetlerinde işe yaradığı anlaşılmaktadır.

Teslim müddetleri ekseriya pek uzun olan yüksek fiatli makineleri sipariş etmektense başkalarında mevcut kullanıl- mış ve şimdi kendilerine ihtiyaç kalmamış makinelerden mümkün olduğu kadar istifade etmek yolu tercih olunuyor.

Diğer taraftan, kullanılmıyan bir makine ekseriya daha ça- buk bozulur. Bu gibi makineler kiraya verildiği takdirde, bu suretle elde edilen paralar makinenin normal surette amor- tismanını temin ediyorlar. Santral, hizmetine mukabil ücret almadığından müteahhitler vinç, makine, ray, vagonet, mo- tor ve saire gibi ihtiyaçları için oraya müracaati menfaatle- rine pek uygun bulmaktadırlar. Hattâ resmî dairelerin bile bazan bu santraldan istifade ettikleri görülmektedir.

Usta yetiştirme yolunda çalışmalar:

inşaat işlerinde çırak yetiştirmek üzere Hamburgda ya- pılacak olan merkez binasının temel atma merasiminde çırak- lık işleri dairesi reisi tarafından bir nutuk söylenerek Al- manyada (100) merkezde (48.000) çırak yetiştirilmekte oldu- ğu beyan edilmiş ve bunun kâfi gelmediği, (100) merkez da- ha kurulacağı ilâve olunmuştur.

ARJANTİN Emlâk mükellefiyetleri:

Boenos Aires belediyesi (1500) küçük ev inşa ettirmeğe karar vermiştir. Bunlar ehven kiralarla icara verilecektir.

Sosyal yardım bakımından büyük bir takdire lâyık olmakla beraber, bu teşebbüsün pek müthiş olan ikametgâh ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu bildirilmektedir. Şehrin (2.300.000) kişilik nüfusundan (500.000) kişinin fena ikametgâhlarda otur- duğu anlaşılmaktadır.

Arjantin «Mimarî» mecmuası, sadece belediye tarafından evler inşa edilmekle kalınmıyarak orta halli sınıfların ken- dilerine ikametgâh yaptırmalarının kolaylaştırılmasını, husu- sî inşaat şirketlerine ve müteahhitlere ehven kiralı aile e v - leri yapabilmeleri ve bu işlere sermaye yatırabilmeleri için müzaheret edilmesini isteyerek bu müzaheretin aile evlerinin vergilerini indirmek veya büsbütün kaldırmak gibi tedbirlerle başarılabileceğini ileri sürmektedir.

KANADA:

ikametgâhların ıslahı için yapılan ikrazlarda devlet kefaleti:

1936 senesinde Kanada hükümeti, bankalar tarafından ika- metgâhların ıslahı için halka yapılan ikrazların yüzde (15) nisbetindeki kısmını garanti etmeği taahhüt etmiştir. Bunun üzerine bankalar emlâk sahiplerine yaptıkları bina ıslahatına mahsus ikrazların faizlerini indirmişlerdir. Bu cihetin halka ilân ve tamimi için büyük propaganda faaliyetine girişilmiş bu- lunmaktadır.

(31)

Bir senelik tatbikattan elde edilen neticelere göre bu müddet zarfında (28.275) ikraz muamelesi yapıldığı ve bunun 11 milyon dolarlık bir yekûn tuttuğu anlaşılıyor. İkrazlar için tahdit edilmiş olan umum yekûn (50) milyon dolar ve hükümet tarafından tekeffül edilmiş bulunan miktarı da (7,5) milyon dolar olduğuna göre işin daha ziyade teşmili için mü- sait bir imkân mevcut bulunmaktadır.

Diğer cihetten, ikraz edilmiş bulunan 11 milyon dolar sa- de ikmal edilmiş bulunan binalara taallûk ediyor değildir. (50) mlyon dolarlık, yekûne tamirat, tadilât, ikametgâhların ak- sama tefriki gibi işler de dahil bulunacaktır. Bu işlerde ne miktar ameleye iş bulunduğu hakkında istatistiklerde malû- mat yok ise de inşaat işlerinde istihdam olunan amele mik- tarının mühim surette artmış olmasının bu tedbirlerin bir ne- ticesi olduğuna hükmedilmektedir.

BİRLEŞİK AMERİKA:

Müteahhitler için yeni bir mükellefiyet:

İşsizlerin sigortası için müteahhitlere tahmil edilmiş olan yeni mükellefiyetin haksız olduğundan şikâyet edilmektedir.

İçtimaî yardım kanunları dolayısile vazedilmiş olan bu mü- kellefiyete göre işsizlik sigortası ücretleri müteahhitlerin ver- diği umum yevmiyeler yekûnu üzerinden hesap edilecektir.

Müteahhitler bu mükellefiyeti pek ağır buluyorlar. Çün- kü onlar işçilerini her bir inşaat yerinde işin devam ettiği müddet için tutarlar ve o inşaat bitince işçilere yol verirler.

İnşaat işindeki hususiyet dolayısile müteahhitlerin işçileri bü- tün sene çalıştırmayı taahhüt etmeleri imkânsızdır. İnşaat mahallerinin birbirini takiben tevali edip gittiği farzolunsa bile bir inşaat yerinde işin başından sonuna kadar hep ayni işçileri çalıştırmakta icap etmez. Demir işçilerinden sonra duvarcılar, sonra alçı işçileri ve badanacılarla boyacılar ge- lir. Yol inşaatı ve ağır inşaatta da vaziyet böyledir. Büyük şoseler inşa eden mütaahhitler işçilerini daima inşaatın yapıl- dığı mmtaka dahilinden tedarik etmeğe mecburdurlar. İşçile- rini bir mmtakadan diğer mıntakaya geçiremezler. Hususî inşaat işlerinde de, sendikalara dahil işçi kullanan müteah- hitler, ayni müşkülâtla karşılaşmaktadırlar. Her mmtakanm sendikası kendi mmtakasmdan işçi kullanılmasını ister ve ya- bancı mıntakaların işçilerinin çalıştırılmasına müsaade etmez.

İşte bu sebepten dolayı işsizlik sigortası hisselerinin te- diyesinde müteahhitler şimdi iki kat işsizlik sigortası primi verdiklerini iddia ediyorlar. Çünkü, inşaat işlerinde amelenin bütün sene istihdamı mümkün olmadığından zaten ücretler yüksekti. Bu hale göre müteahhitler zaten senelerdenberi iş- sizliğe karşı bir sigorta hissesi ödemekte bulunduklarını ileri sürmektedirler.

Hayat şartları ve ikametgâhlar:

Şehirlilerin birçokları evlerinde yemek pişirmiyorlar.

Mobilyalı evlerde veya otellerde oturuyorlar, lokantalarda ye- mek yiyorlar. Evlerde mutfak ve ev işleri dolayısile, sıhhî tedbirler, gıda maddeleri, ışık, mahrukat ve saire işlerinde birçok insan ve makine iş bulmaktadır. Muntazam ve devamlı işleyen birçok müesseseler faaliyet göstermektedirler. Köy- lük ve kırlık yerlerde ise böyle bir vaziyet olmayıp her ev kendi ihtiyaçlarını kendisi temin eder. Onlarm bu gibi kon- for ve istirahat vesaitini temin etmesi daha büyük masraflar ihtiyarına mütevakkıftır. Buna rağmen şehirlilerin yüzde ona yakın bir kısmının elektrik tenviratı, yüzde altıya yakın bir

kısmının hava gazı ve elektriği yoktur. Şehir evlerinden pek yayılmış olan bir tipin üçte birinden fazlasında mutfakta hava gazı yoktur. Yemek pişirmekte elektrik kullananlar ise pek azdır. Eski sistem sobalar hâlâ en çok kullanılan teshin vasıtalarıdır. Şehir nüfusunun yüzde yirmisi sıcak ve soğuk sudan mahrumdur. Şehirlerdeki evlerin yüzde on beşinde ev içinde abdesthane yoktur. Yüzde yirmisi ise banyo ve duş tertibatından mahrumdur. Gerçe büyük şehirlerde evlere mo- dern konfor temin edilmesine çalışılmakta ise de henüz ga- yeye varılmaktan çok uzak bulunuluyor.

Bu rakamlardan anlaşılacağı üzere, şehirlilerin ehemmi- yetli bir kısmı bir şehir hayatı için lüzumlu bulunan esas rahatlık ve kolaylık vasıtalarından mahrum bulunmaktadır- lar. Konfor masraflarının kırlık yerlere nisbetle şehirlerde pek ucuz olduğuna bakınca bu vaziyet büsbütün göze çarp- maktadır. Modern tekniğin kendilerine arzetmekte bulunduğu rahatlıklardan istifade hususunda şehirlerin bile âciz bulun- duklarına bakınca, kırlık ve köylük yerlerdeki nüfusun bu vasıtalara kavuşacağından âdeta ümit kesmek lâzımgeliyor.

ikametgâhlar:

Şehirlerde dar bir saha içinde kalabalık halk kütleleri oturmaktadır. Bu hal ikametgâh şartlarına bakınca gözle gö- rülüp elle tutulacak bir manzara arzediyor. Amerikada şe- hir halkının beşte dörde yakın bir kısmı ahşap binalarda oturmakta olup bu binaların üçte birinden fazlası (30) yaşı- nı geçkindirler. Büyük bir kısmı pek harap ve fena bir hal- dedir. Birleşik Amerikada şehirli nüfusun mühim bir kısmı da fena kaliteli evlerde oturmaktadır. Şehir evlerinde ailele- rin barınması için lâzım olan genişlik köy evlerindekinden azdır. Son zamanlarda içinde fazla nüfus oturan evlerin ade- di de artmıştır. Her bir aileye, bir dereceye kadar münasip olmak şartile, en mütevazi genişlikte bir ikametgâh vermek imkânı bulunduğu farzedilse bile yine büyük bir müşkilâtla karşılaşılmış olacaktır.

Büyük şehirler tek ailelere mahsus evleı- için elverişli değildirler. Nüfusu bir milyonu geçen şehirlerde apartman- ların miktarı yüzde (45) derecesinde fazladır. Umum şehir- lere nisbetle bu miktar yüzde (20) tutuyor. Kırlıklarda ise sıfır gibidir. Şehirlerde kendi evlerinde oturanlar kırlıklara nisbetle daha azdır. Şehir büyüdükçe mükellefiyetlerin de yükseldiği görülmektedir. Bilhassa şehirlerde mülkiyet keli- mesinin ifade ettiği mâna artık pek izafî bir mahiyet almış- tır. Çünkü mal sahibi çok defa o kadar borçlanmıştır ki, ar- tık onun evine sahipliği bir lafzı mücerret telâkki edilmek lâ- zımgelir. Nitekim 1931 senesinde mal sahipleri • muhtelif hu- susî müesseselere (21) milyon dolara yakın bir miktarla ipo- tek mukabili borçlu bulunmakta idiler.

Aile evleri inşaatındaki durgunluğun sebepleri:

Aile evleri inşaatındaki durgunluğa sebep olarak emlâk mükellefiyetleri gösterilmekte ve mal sahibinin bu yüzden âdeta 10 - 15 sene zarfında evin kıymeti kadar bir para da- ha ödemesi lâzımgeldiği iddia olunmaktadır.

Faiz, vergiler ve saire dahil olmak üzere bu mükellefi- yetler lüzumundan dört misli fazla görülüyor. Devamlı bakım masraflarından sarfınazar, her sene takriben yüzde (8) de- recesinde bir kıymet düşüklüğü hasıl olmaktadır. Bunun yüz- de 1 - 3 kısmı normal amortisman mahiyetinde bulunduğu, yüzde 6 - 1 0 kısmının ise sun'î tesirler neticesinde hasıl olduğu iddia olunuyor.

Kıymetin bu suretle düşmesi her sene artan bir nisbet göstermekte olup hiçbir karşılığı yoktur.

Evin esasen yükselen mübayaa kıymetini ödeyip te mal sahibi olmak başlı başına güç bir mesele teşkil etmesinden

(32)

sarfınazar, devamlı mükellefiyetlerin yüksekliğine bakınca bunları da göze alıp bir ev sahibi olmak imkânı pek az ki- şiye nasip olabiliyor. Bir aile evi satın alan kimsenin va- ziyeti bir otomobil satın alan kimsenin vaziyeti ile muka- yese edilince, inşaat sanayiinin neden dolayı çıkmaza sap- landığı kendiliğinden anlaşılır denilmektedir. İnşaat sanayii üzerine konulan mükellefiyetler tahfif edildiği takdirde bu sanayiin de bir inkişaf devresine gireceği, hattâ otomobil- lerde olduğu gibi seri suretile imalât yaparak maliyet mas- raflarını indirebileceği fikri ileri sürülmektedir..

BELÇİKA Albert kanalı açılıyor:

On sene süren bir inşaat faaliyetinden sonra 1939 se- nesinde Albert kanalı seyrisefaine açılacaktır. Bu muazzam kanal 122 kilometre uzunluğunda olup (2000) tonluk gemile- rin geçmesine müsaittir. (2) milyar franga mal olmaktadır.

Sergi:

Albert kanalının açılması münasebetile 1939 senesinde beynelmilel bir su tekniği sergisi açılacaktır.

FRANSA Halk için evler:

Raoul Dautry imzasile intişar eden bir yazıda halk ve amele evleri inşaatı yapılması hakkında program halinde fikirler dermeyan edilmektedir. Ezcümle şöyle deniliyor:

Çalışan halkın ve amelenin seviyesini iyileştirmek için ona her şeyden evvel ailesile birlikte barınabileceği elverişli ev- ler temin etmek lâzımdır. Başını sokacak rahat bir evi ol- madıkça ne temin edilen tatillerinden, ne yükseltilen ücret- lerinden tam bir istifade elde edemez. Ona içinde insan gibi yaşayabileceği evler yapalım. Bu hususta Fransa diğer mem- leketlerden çok geri kalmıştır. Böyle bir inşaat faaliyeti ayni zamanda inşaat sanayiine ve inşaat amelesine iş temin etmiş olacaktır. Müessese sahipleri kendi personellerinin ev edinmeleri hususunda mümkün olan kolaylık ve yardımı göstermelidirler. Bu hususta tekaüt ve sigorta sandıkların- dan da istifade olunabilir. İcabında belediyelerin yardımını temin etmek te mümkündür.

Teşkilâtlanmış müteahhitler ve mahalli idareler: • İnşaat müteahhitleri milli federasyonunun senelik ziya- fetinde (Burton) belediye reisi söylediği nutukta inşaat mü- teahhitlerinin teşkilâtlarını takdir etmiş teşkilâta henüz gir- memiş olan müteahhitler yüzünden belediyenin münakaşa- larda müşkülâtla karşılaştığını söyliyerek bütün müteahhit- leri millî inşaat federasyonuna girmeğe davet etmiştir. Bu hususta hattâ daha da ileri giderek, teşkilâta dahil bulun- mıyan müteahhitleri münakaşalara kabul etmekten imtina eylemek niyetinde bulunduğunu da ilâve etmiş ve teşkilât- lanmış müteahhitlerin amele federasyonlarile iyi bir anlaş- ma halinde bulunduklarını ilâve etmiştir.

Sergi:

İmparatorluk sergisi 1938 senesi Mayıs - Teşrinievvel aylarında Glaskov şehrinde açılmış bulunacaktır. (100) pav- yon ile (120000) kişilik bir stadyum ihtiva etmektedir.

İSVİÇRE Duvarcılıkta çıraklık:

Ekonomi idaresince yeni kabul edilen bir nizamnameye göre duvarcılık işlerinde çıraklık meselesi yeni ahkâma tâ- bi tutulmaktadır. Çıraklık müddeti (3) sene olarak tesbit edilmiştir. Duvarcılıktaki çıraklık ayni zamanda duvarlara çini ve emsali levhalar kaplanması ve çimento işçiliği için yetişmeğe de esas tutulmuştur. Duvarcılıktaki çıraklık müd- detini bitiren bir amele bir senede çinicilik ve çimento iş- lerinde çalıştıktan sonra çıraklık sonu imtihanına tâbi tutu- lacaktır. Bir müessese beş çıraktan fazla istihdam edemez.

Her beş usta için ancak bir çırak istihdamına müsaade olun- • muştur.

İsviçre denize bağ'anıyor:

Pö nehrini Tessin'e raptedecek bir kanal anılmasına ka- rar verilmiştir. B " kaıııl İsviçreyi denize bağlamış olacaktır.

Makine ile işleyen kürek kullanılabilir mi?

İsviçre temyiz mahkemesi çok meraklı bir karar vermiş- tir. Bu karara göre temyiz mahkemesi, muhtelif mahkemeler tarafından işsizlikle mücadele prensibine istinat olunarak ve- rilmiş olan bazı kararları nakzetmiştir. Temyiz mahkemesi bu kararında, makine ile işleyen mezkûr küreği kullanma- nın sanayi hürriyetine istinat ettiğini ve memleketin umumî nizam ve emniyetini ihlâl suçu telâkki edilemiyeceğini bil- dirmiştir. Bahse mevzu olan makine kürekli tarak makine-

INGİLTERE ikametgâhlar hakkında yeni kanun:

İkinci defa mecliste tetkik edilmekte olan yeni kanun 3uz kira mukabilinde ziraat amelesine icara verilmek üze- Î ikametgâhlar inşasını teşvik etmektedir.

TUNUS İnşaat işlerinde darlık:

İnşaat işleri büyük bir buhran geçirmektedir. Müteah- hitler, işçiler, malzeme tüccarları, mimarlar ve mal sahip- leri . hükümetin inşaatı teşvik için tedbirler almasını iste- mektedirler.

Referanslar

Benzer Belgeler

zmir l Müdürlü ümüzce 12 Ocak 2009 tarihinde Ortopedik Özürlüler Derne inde zmir Büyük ehir Belediyesi Yerel Gündem 21 toplulu una, Kurumuzun hizmetleri, özürlülere

MATRA programlar kapsam ndaki “ KUR’un Kurumsal Yap n Güçlendirilmesi, Özürlüler için Geli mi Bir stihdam Stratejisi ve Mesleki Rehabilitasyon Projesi” nin faaliyet

[r]

Köşkköy (Hüyük-Konya) Kaplıcasının Jeolojik ve Hidrojeolojik İncelenmesi, O... Köşkköy (Hüyük-Konya) Kaplıcasının Jeolojik ve Hidrojeolojik

Ayrıca ilk felsefeci Türk kadın olarak da kabul edilen Fatma Aliye Hanım, edebiyatımızda kadın haklarından ve kadın-erkek eşitliğinden ilk kez bahseden yazarımız

Bir iş sahibinin arzusu üzerine mimar tarafından hazırlanan proje mevkii tatbike konulmaz ise, o binanın inşası için miktarı tesbit edilen malzemenin ve bütün binanın

Direkler evin dere- cesine göre işlenmeden bırakıldığı gibi ayrı ayrı renklere d

Aşıklar, mertek- ler, kiremit altı tahtalarının değiştirilmesi ve bu- na zamimeten çatı bağlamalarının demir aksam ile raptı iktiza ederdi.. 9 — Pencere çerçeveleri