• Sonuç bulunamadı

i. Geometri, matematik ve astronomi gibi alanlarda öne çıkan bilgiyi değişmeyenin bilimi olarak görür.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "i. Geometri, matematik ve astronomi gibi alanlarda öne çıkan bilgiyi değişmeyenin bilimi olarak görür."

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSlAM BİLİMLERİNDE ANLAMA VE YORUMLAMA

Prof. Dr. Metin YASA 2. DERS: BİLİMLERİN AYIRIMI VE İŞLEYİŞİ

A. BİLİMLERİN AYIRIMI

Bilimler, genelde, konu, amaç ve yöntem açısından ayırıma tabi tutulur. Bilimlerin ayırımı ve gerçek bilimi belirleme konusunda genelde Aristoteles‟e özel bir atıf yapılır.

Doğrusu Aristo, bilimlerin ayırımı konusunda bir çabaya girişirken, Gerçek Olan‟ı merkeze alan ve gerçek bilimi belirleme bağlamında değişen ve değişmeyen, görünen ve görünmeyen, görünüş ve idea kavramları üzerinden hareket eden Platon‟a çok şey borçludur.

Sonuçta Platon,

i. Geometri, matematik ve astronomi gibi alanlarda öne çıkan bilgiyi değişmeyenin bilimi olarak görür.

ii. Fizik, biyoloji gibi doğal alanlarda veya tarih gibi beşerî alanlarda elde edilen bilgiyi değişenin bilimi olarak kabul eder.

Bununla birlikte, Platon için önemli olan, Gerçek Olan‟ın bilgisidir. Bu bağlamda, Platon‟un epistemoloji, ontoloji ve aksiyoloji konularındaki görüşlerini anlamada önemli bir işlev yüklenen değişen ve değişmeyen, görünen ve görünmeyen ide ve görünüş, günümüz ifadesiyle, gerçek ile sanal arasında yaptığı ayırıma dikkat çekmek gerekir.

Alanında yapılan araştırmalara bakıldığında, Aristoteles‟in bilimleri üçe ayırdığı görülür:

i. Teorik: Matematik, Fizik, Metafizik, Teoloji (Madde ve ötesini yönlendiren kurallar)

ii. Pratik: Etik, Ekonomi, Politika (Bireysel ve sosyal yaşamı yönlendiren kurallar) iii. Poetik: Şiir, Diyalektik, Retorik (İç-duygu ve çatışmaları yönlendiren kurallar) Aristo‟nun yaptığı bu ayırım, ancak, rasyonel sınırlar içinde geçerlidir. Böylece, rasyonel sınırlar içinde,

i. Tümel içerikli

ii. Şüpheden arındırılmış iii. Savunulabilir nitelikli iv. Mantıksal açıdan tutarlı bir bilgi türünün peşine düşülür.

Düşünce tarihine bakıldığında Aristo‟nun akıl eleştirisi üzerinde durmadığı dikkat çeker. Bu durum, Aristo‟nun rasyonalist bir filozof olarak, akla yeterince güvenmesinden

(2)

kaynaklanmış olmalıdır. Buna karşılık, bir örneği Francis Bacon (1561-1626)‟da görüleceği üzere, aklın, üç gerekçe nedeniyle eleştirildiği görülür: Genelleme, Yanılma, Önyargı.

Bilindiği üzere, Bacon, akla yönelik eleştirisini idol anlayışı üzerinden yürütür. Ona göre dört tür idol vardır:

i. Soy İdolleri: İnsan soyunda ortak olarak bulunur ve insanı, doğayı ve içindekileri kendi ölçütlerine göre değerlendirme yanılgısına düşürür. Soy idolü, mantıklı düşünmenin önünde bir engel olarak görülen safsataların doğmasına neden olabilir.1 Konu şu şekilde açıklanabilir:

Tartışma: „Araştırmaya göre dünyadaki bütün suşilerde yeter miktarda civa varmış‟.

Gerçek Temsilci: Evet ama gerçek balıkçılar, en azından Japonlar civalı balık tutmaz.‟2

ii. Mağara İdolleri: Bu idollere göre, her bireyin, kendini hapsettiği bir mağarası vardır. İşte bu mağara, insanın, doğayı ve içindekileri kendini hapsettiği mağara sınırları içinde değerlendirmesine neden olur. Burada, bireyin yetişme tarzına bağlı, tam bir önyargı öne çıkar. Bu idol, mantıklı düşünmenin önünde bir engel olarak hatalı algıya iletir.3 Şöyle denilir:

Hatalı algı, genellikle bilişsel önyargı olarak bilinir ve insanların gerçekten de 1 + 1= 3 olduğuna inanmalarına sebep olur.4

iii. Çarşı İdolleri: Bu idoller, dil ile bağlantılıdır. Dile dökülen kelimeler insan anlığını, duygu ve düşüncelerini sınırlar. Çarşı idolleri sonucu, mantıklı düşünmenin önünde bir engel olarak görülen sabit düşünme öne çıkar.5 Sabit düşünmenin bir özelliği, bu türden bir düşünmenin, büyük ölçüde, “çocukluktan itibaren nasıl bir toplumda yetiştiğimiz ve zihnimize nelerin kazındığıyla fazlasıyla etkilenmiş olmasıdır.”6

iv. Tiyatro idolleri: Bu idoller, eski anlayışlara, sınırlı kuramlara ve otoriter sistemlere bilgisizce bağlanma ve inanmaya neden olur. Bu türden bir idol, gözü bağlar, aklı perdeler ve yaratıcı düşünceyi engeller. Başka bir deyişle, tiyatro idolü, mantıklı düşünmenin önünde bir engel olarak görülen atalet ve üşengeçliğe neden olur7 bu durum da büyük ölçüde eski kafalılığa ve eski düşünce kalıplarına inatla yapışma konumuna iletir.8

Sonuç olarak, Bacon‟ın, bilimde gözlem ve deneye dayanan ve akıl ile işleyen tümevarımı bir metot olarak benimsemesine rağmen, akla eleştirel yaklaşması ileri bir adım olarak görülür.

1 Krş.: Peter Hollins, Einstein Gibi Düşünmek, çev.: Özlem Özarpacı, Martı Yayıncılık, İstanbul, s. 16. (Bu esere bundan sonra kısaca E diye atıfta bulunulacaktır).

2 E., s. 19.

3 E., s. 22.

4 E., s. 22.

5 E., s. 26.

6 E., s. 30.

7 E., s. 12.

8 E., s.15.

(3)

Düşünce tarihine bakıldığında, Aristo‟da görülen bilimler ayırımı, Stoacılar tarafından, adeta tekrar edilmiş gibidir. Nitekim Stoacılar da bilimleri üçe ayırır:

1. Fizik 2. Etik 3. Mantık

Buna karşılık, Ortaçağ Avrupa‟sında bilimler genel olarak iki grupta toplanmıştır:

1. Gramer, retorik, diyalektik,

2. Aritmetik, geometri, müzik, astronomi.

Bilindiği gibi, Dilthey, bilimlerin ayırımı konusunda oldukça özgün düşünceler ileri süren bir düşünürdür. O, sözgelimi, her bir bilimin kendi bağımsızlığını ortaçağın sonunda kazanmaya başladığını özellikle vurguladıktan sonra9, bilimleri ikiye ayırır:

i. Doğa Bilimleri: Doğa bilimleri genel olana eğilir. Doğa bilimleri arasında fizik, kimya, biyoloji gibi bilimler yer alır. Bu bilimlerin metodu açıklamadır.

ii. Sosyal Bilimler: Sosyal bilimler tekil olanı konu edinir. Sosyal bilimler arasında tarih, sosyoloji, psikoloji gibi bilimler yer alır.10 Bu bilimlerin metodu anlamadır.

Günümüze doğru gelindiğinde bilimlerin ayırımının üç kategoride toplandığı görülür:

1.Temel Bilimler: Mantık, Matematik, Teoloji, Felsefe, Tarih, Coğrafya 2. Sosyal Bilimler: Sosyoloji, Psikoloji, Siyaset, Ekonomi

3.Doğa Bilimleri: Biyoloji, Fizik, Kimya

B. BİLİMLERİN İŞLEYİŞİ

İslam bilimlerinde anlama ve yorumlama dersi bağlamında öncelikle iki bilim alanı ve işleyişine işaret etmek gerekir:

i. Doğa bilimi alanı ve işleyişi.

ii. İnsan bilimi alanı ve işleyişi. Sonuncu alan, başka bir deyişle, insan bilimi alanı tin, sosyal, tarih, kültür alanları olarak da isimlendirilir.

Acaba doğa bilimi alanı ile insan bilimi alanı ve işleyişleri ne ifade eder? İlgili alanlara ilişkin yazılan eserlere bakıldığında bazı temel noktaların öne çıktığı görülür. Gelinen aşamada doğa bilimi alanı ve insan bilimi alanı ve işleyişleri ile ilgi aşağıdaki noktalar dikkat çekici görülür:

1. Doğa Bilimi Alanı ve İşleyişi

Genel olarak ifade edildiği üzere, bu alan;

9Dılthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, s. 12.

10Dılthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, s. 27.

(4)

i. Doğal fenomeni betimleme, açıklama ve ön deyide bulunmayı hedefleyen bir öz taşır.

ii. Doğal dünyada ya da evrende gerçekleşen olaylardan oluşur.

iii. Öncelikle, fiziksel, kimyasal ve biyolojik fenomenlerin araştırılmasından oluşturur.

Bu durum, bilimsel araştırma, bilimsel model uygulaması, bilimsel teoriler, bilimsel yasalar, bilimsel ilkeler üzerinden gerçekleştirilir.

iv. Ön deyide bulunmanın olmadığı hiçbir açıklamayı bilimsel kabul etmez.

v. Açıklama metodu üzerinden doğal olanı inceler.

vi. Doğal olanı doğru okuma üzerine odaklanır. Bu nedenle, doğal olanı doğru okuyamamayı sorun olarak görür.

2. İnsan Bilimi Alanı ve İşleyişi

Genel olarak ifade edildiği üzere bu alan;

i. Anlama metodu üzerinden insan yaşamını, felsefi, biyolojik, sosyal ve kültürel yönleriyle araştıran bir öz taşır.

ii. Taşıdığı kültürel yön ile halkbilimini, antropolojiyi ve doğaüstünü de içerir.

Böylece insana ilişkin, deyim yerindeyse, tüm bilgi yelpazesi dikkate alınır.

iii. İnsan deneyimini konu edinir. Bu deneyim tarihte ve doğada gerçekleşir.

iv. Bizi, insanı derinlemesine anlamaya, insanı derinlemesine anlama da bizi daha iyi kararlar vermeye iletir.

v. İnsanlarla ilişkili deneyimlerin, etkinliklerin, yapıların ve eserlerin incelenmesine ve yorumlanmasına yönelir.

vi. Tarihsel olanı doğru okuma üzerine odaklanır. Bu nedenle tarihsel olanı doğru okuyamayı sorun olarak görür.

BAZI ÖRNEK ANLATIMLAR

Doğa Bilimi Alanı İnsan Bilimi Alanı

Çansız-Bilinçsiz Canlı-Bilinçli

Olgu Doğrudan Gözlemlenir Olgu yada olay dolaylı gözlemlenir

Genel Yasalar Tekil Yargılar

Olguların sürekliliği Olayların süreksizliği

Süreklilik Nedeniyle Nedensellik Bilinçlilik nedeniyle amaçlılık

(5)

Gözlem ve Deney Betimleme ve anlam11 Yukarıdaki türden işaret edilen kimi noktalara bakıldığında;

i. Doğa bilimlerinin değer içeriğinden arınmış olduğu, buna karşılık insan bilimi alanının değer üzerine odaklandığı görülür.

ii. Doğa bilimi alanının ve insan bilimi alanının anlaşılır biçimde düzenlenmiş olduğu dikkat çeker.

iii. Doğa bilimi, doğal olanı açıklama metodu üzerinden genel ilkelere varma doğrultusunda irdeler. İnsan bilimi ise anlama metodu üzerinden, sosyal olayı, tekrarlanma olanağı olmadığından, kendi bireyselliği içinde anlama ve tekil yargılara ulaşma arzusundadır.

Bilimlerin ayırımı bağlamında öne çıkan önemli bir düşünür, yukarıda da ifade edildiği üzere, Dilthey‟dir. Dilthey, daha önce de bir nedenle ifade edildiği üzere, öncelikle, dünyanın nesnel bir şekilde bilinebileceğini öne süren doğa bilimlerinin egemenliği karşısında bir duruş sergiler. Bu duruş, gerçekte, insan bilimine otonom bir alan açma çabasından başka bir şey değildi.12 Bu cümleden olarak;

a. Doğa bilimi bir alan kurgular ve bu alanı hipotetik/koşullu görür. İnsan bilimi alanında ise ifadeler ışığında kendi içsel dünyamızın kavranması söz konusudur. Neden bir ifade olarak kendi içsel dünyamıza eğiliriz? Çünkü içsel yapımızın kavranmasına ait elde ettiğimiz bilgileri, başkalarını anlamak için onlara yöneltiriz. Örneğin, rönesans insanının içsel halleri ile benim içsel hallerim arasında bir benzerlik olduğunu bizzat analojik çıkarım öğretmez, bu ancak empati ve anlama yoluyla sağlanabilir.13

b. Doğa bilimi alanı homojendir. O bu haliyle tipik olanı inceler ve tipik olan üzerinden genelleme yapar. Buna karşılık insan bilimi alanı heterojendir. Oluşan bir varlık alanına işaret eder. Tipik olan burada da vardır. Ancak, bu tekdüze bir tipik olan değildir.

Nitekim, tip kavramı, bir sınıf içinde ön plana çıkmış ortak yönleri gösterir. Ancak tipik olanın öne çıkışı zamana bağlı olarak değişiklik gösterir. Sözgelimi, aynı sınıfın (a) ve (b) özellikleri (x) zamanında öne çıkmışken, (d) ve (e) özellikleri ise (y) zamanında öne çıkabilir.14

c. Dilthey, insan bilim alanı bağlamında, insanı tarihsel ve psikolojik açıdan ele aldığını vurgular. Ona göre, bilgi ve bilgi kavramları yalnızca algı, tasarım ve düşünce ile ilgili değildir. Aksine, Dilthey, bilen öznenin isteme, arzulama, heyecan, duygulanma, sempati, antipati, amaç koyma, değer verme, değerlendirme gibi birtakım psişik yönlerine de dikkat çekmek gerektiğine işaret eder.15

11 Coşkun, Seyit, Gadamer’de Hermeneutik Yöntem, PDF, s. 4.

12Krş.: Misch, G, “Tin Bilimleri Kuramı İçinde Yaşama Felsefesi Düşüncesi”, çev. D. Özlem, Felsefesi Tartışmaları, 16. Kitap, İstanbul, 1994, s. 78.

13 Bkz.: Dılthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, s. 39.

14 Bkz.: Dılthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, s. 42.

15Bkz.:Orman, Türkan Fırıncı, “Dılthey, Hermeneutik Ve Toplum Bilimleri”, PDF, s. 4.

(6)

Sonuç olarak şöyle denebilir: Doğa bilimi alanı açıklamayı temel alır. Buna karşılık, insan bilimi alanı anlamayı temel alır. Ancak, insan bilimi alanı bağlamında, ilgili alanın daha da güçlenmesi ve popüler hale gelmesi için, anlama ile yorumlama birleşir.16 Şöyle de denebilir: İnsan bilim alanı için, anlamın somutlaştığı ifadeler dikkat çeker. Bir ifadeyi anlama, çoğu kez dile getirildiği üzere, yorumsal bir çaba gerektirir.

KAYNAKÇA

Hollins, Peter Hollins, Einstein Gibi Düşünmek, çev.: Özlem Özarpacı, Martı Yayıncılık, İstanbul.

Coşkun, Seyit, “Gadamer‟de Hermeneutik Yöntem”, PDF.

Misch, G, “Tin Bilimleri Kuramı İçinde Yaşama Felsefesi Düşüncesi”, çev. D. Özlem, Felsefesi Tartışmaları, 16. Kitap, İstanbul, 1994.

Orman, Türkan Fırıncı, “Dılthey, Hermeneutik Ve Toplum Bilimleri”, PDF.

16Krş.: Misch, “Tin Bilimleri Kuramı İçinde Yaşama Felsefesi Düşüncesi”, s. 78.

Referanslar

Benzer Belgeler

İsbât-ı vâcib risâleleri ilm-i kelâmın tarihi açısından “cem ve tahkîk dönemi” 24 olarak ifade edilen ve hicrî VIII. yüzyılda başlayıp yaklaşık sekiz yüzyıl süren

Türkçesi gök bilimi astronomi terimleri tespit edilmeye çalÕúÕOPÕúYHEXWHULPOHUVHV ELOJLVL DQODP ELOJLVL WHULP WUHWPHGH NXOODQÕODQ \|QWHPOHU YH N|NHQ ELOLPL

maddesi uyarınca veri sorumlusu sıfatıyla, aşağıda belirtilen şekillerde elde ettiğimiz kişisel verilerinizin, ticari ilişkilerimiz kapsamında veya sizlerle olan iş

Farklı mülkiyet ve egemenlik biçimleri: sınıflar basitçe üretim araçlarına kimin sahip olduğuna göre belirlenmez, başka ölçütler de vardır.. ◦ Hukuki egemenlik:

◦ Devlet de bütünlüklü bir iktidar yapısı değildir – çoklu ve çelişik iktidar ilişkileri içerir.. ◦ Yönetimsellik – sadece devletin tek yönlü denetimi değil,

◦ Michael Oakeshott: kişilerin bağımsız iradeleriyle oluşturulan ve soyut bireylerin özgür davranmasını mümkün kılan yapak bir varlık olarak devlet.. ◦ Friedrich

◦ Tanrı kavramının ve Tanrıyla fert arasındaki ilişkinin biçimine göre değişen bir süreç... İslamiyet, Hristiyanlık

◦ Yeni bir devletin doğumu durumunda, kurucu iktidar hukuk yaratma yetkisini kendisinin yarattığı fiili durumdan alır – anayasa yapım süreci.. ◦ Türev