• Sonuç bulunamadı

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI HALK EĞİTİMİ PROGRAMI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI HALK EĞİTİMİ PROGRAMI"

Copied!
128
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

HALK EĞİTİMİ PROGRAMI

AVRUPA BİRLİĞİ GİRİŞ SÜRECİNDE ENGELLİLERİN EĞİTİMİ VE İSTİHDAMI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Deniz Cillo

Ankara Şubat, 2009

(2)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

HALK EĞİTİMİ PROGRAMI

AVRUPA BİRLİĞİ GİRİŞ SÜRECİNDE ENGELLİLERİN EĞİTİMİ VE İSTİHDAMI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Deniz Cillo

Danışman: Prof. Dr. Meral UYSAL

Ankara Şubat, 2009

(3)

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne,

Bu çalışma jürimiz tarafından Halk Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans çalışması raporu olarak kabul edilmiştir.

Başkan Prof. Dr. Meral UYSAL ……….

Üye Prof. Dr. Nejla KURUL TURAL ………..

Üye Doç. Dr. Hayat BOZ ………..

Onay

Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım.

…./…../ 2009

Prof. Dr. Ayşe Çakır İlhan Eğitim Bilimleri Enstitüsü

Müdürü

(4)

ÖNSÖZ

Engellilerin eğitimi ve istihdamı konusunda ülkemizde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Engelli bireylerin insani koşullarda yaşamlarını sürdürebilmeleri genel eğitim, mesleki eğitim, rehabilitasyon ve istihdam hizmetlerinin sağlanması ile büyük ölçüde gerçekleşecektir. Sosyal bir hukuk devletinin en temel görevi bireyler engelli olsun ya da olmasın onların yaşamlarını güvence altına almaktır.

Engellilere ilişkin geliştirilen politikaların uygulanamaması bu çalışmayı yapmamda ki en önemli etkendir. Avrupa Birliği’nin ilerleme raporlarında belirtildiği gibi engelli politikalarının uygulama boyutunun eksikliği politikaların toplumsal sorunlara bütüncül çözümler getirememesinden kaynaklanmaktadır. Engellileri topluma kazandırmanın yolu engelli politikalarının içinde yaşadığımız toplumun argümanlarına göre oluşturulması ile mümkün olacaktır.

Deniz CİLLO

(5)

ÖZET

AVRUPA BİRLİĞİ GİRİŞ SÜRECİNDE ENGELLİLERİN EĞİTİMİ VE İSTİHDAMI

Cillo, Deniz

Yüksek Lisans, Halk Eğitimi Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Meral Uysal

Şubat 2009, X + 117 sayfa

Bu araştırmada, Avrupa Birliğine giriş sürecinde, Türkiye’de engellilerin eğitimi ve istihdamı konusundaki politikalar ile AB politikaları tespit edilerek bu politikalar araştırılmıştır. Bu bağlamda AB Sosyal Politikaları kapsamında engellilerin eğitimi ve istihdamına yönelik yasal düzenlemeler ve Türkiye’deki yasal düzenlemeler incelenmiş olup, Türkiye’deki engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin istatistiki veriler, özel eğitim alanında çalışan yönetici ve öğretmen görüşleri incelenerek alana bütünsel bir bakış açısı ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırma, betimsel tarama modeli ile yürütülmüş olup, araştırmada doküman analizi ve nitel araştırma yöntemlerinden görüşme yöntemi uygulanmıştır. Toplanan veriler, dokümanlara ulaşma, özgünlüğü kontrol etme, dokümanları anlama ve veri analiz etme sürecine göre araştırma amaçları doğrultusunda sistematik bir yapı içinde sunulmuştur. Araştırma sonucunda Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinde engellilerin eğitimi ve istihdamına ilişkin sağladığı olanaklar ve sınırlılıklar belirlenmeye çalışılmıştır.

(6)

ABSTRACT

EDUCATION AND EMPLOYMENT OF THE HANDICAPPED DURING THE ACCESSION INTO EUROPEN UNION

Cillo, Deniz

Graduate, Department of Folk Education Thesis Counsellor: Prof. Dr. Meral Uysal

February 2009, X + 117 pages

In this research, education and recruitment policies about the handicapped in Turkey and EU has been investigated. Legal regulations of Turkey and EU has been analysed and statistical data about education and recruitment of the handicapped in Turkey, together with the opinions of the managerials and educators are presented in a complete perspective. The research has been conducted in a “descriptive” screening model, interview method has been applied among document analysis and qualitative research methods. Data gathered are presented in a systematic way linear to the accessibility, authentication, understanding and analysis of the documents.

As a result of the research, the facilities and inadequasies about the education and recruitment of the handicapped in Turkey during the accession into EU are intended to be determined.

(7)

İÇİNDEKİLER

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ... II

ÖNSÖZ ... III

ÖZET ... IV

TABLOLAR LİSTESİ ... VIII

EKLER LİSTESİ ... X

BÖLÜM

1.GİRİŞ ... 1

Problem ... 1

Amaç ... 5

Önem ... 7

Sınırlılıklar ... 8

Tanımlar ... 8

2.KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR Avrupa Birliği Tarihsel Gelişimi ... 10

Avrupa Birliği Sosyal Politikaları ... 11

Engellilik Kavramı ve Tarihsel Gelişimi ... 13

Uluslar Arası Örgütler Tarafından Yapılan Engellilik Tanımları ... 16

Ulusal Mevzuatta Yer Alan Engellilik Tanımları ... 17

Engel Türlerine Göre Engelli Tanımları ... 18

3.YÖNTEM ... 19

Araştırmanın Modeli ... 19

Verilerin Toplanması ... 20

Verilerin Analizi ... 23

4.BULGU VE YORUMLAR ... 25

AB Sosyal Politikaları Kapsamında Engellilere Yönelik Yasal Düzenlemelerin Kapsamı ... 25

(8)

a. AB’nin Engellilere İlişkin Politikaları ... 25

b. AB Düzenlemelerinde Engellilerin Eğitimi Politikası ... 32

c. AB Düzenlemelerinde Engellilerin İstihdamı Politikası ... 34

AB Sosyal Politikaları Doğrultusunda Türkiye’de Engellilere Yönelik Yasal Düzenlemelerin Kapsamı ... 38

a. Ulusal Düzeyde Engellilerin Eğitim Politikası ... 38

b. Ulusal Düzeyde Engellilere Yönelik İstihdam ve Sosyal Korunma Politikaları ... 54

c. Türkiye’de Engellilerin Eğitim ve İstihdamına İlişkin Yasal Düzenlemeler ... 60

AB Giriş Sürecinde Türkiye’de Engellilerin Eğitim ve İstihdamına İlişkin İstatistiki Veriler ... 73

a. Engellilerin Eğitimine İlişkin İstatistiki Veriler ... 73

b. Engellilerin İstihdamına İlişkin İstatistiki Veriler ... 84

Türkiye’de Engellilerin Eğitim Ve İstihdamına İlişkin Özel Eğitim Alanındaki Yönetici ve Öğretmen Görüşleri ... 88

a. Engellilerin Eğitimine İlişkin Görüşler ... 89

b. Engellilerin İstihdamına İlişkin Görüşler ... 95

5. TARTIŞMA , SONUÇ VE ÖNERİLER ... 100

a.Tartışma ve Sonuç ... 100

b. Öneriler ... 108

KAYNAKÇA ... 111

EKLER ... 115

(9)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo-1: Görüşme Yapılan Yöneticilere İlişkin Görüşler ... 20

Tablo-2: Görüşme Yapılan Öğretmenlere İlişkin Görüşler ... 20

Tablo-3: 1999-2000 Öğretim Yılı Özel Eğitim Okulları ve Öğrenci Sayıları ... 74

Tablo-4: 2000-2001 Öğretim Yılı Özel Eğitim Okulları ve Öğrenci Sayıları ... 75

Tablo-5: 2001-2002 Öğretim Yılı Özel Eğitim Okulları ve Öğrenci Sayıları ... 76

Tablo-6: 2002-2003 Öğretim Yılı Özel Eğitim Okulları ve Öğrenci Sayıları ... 77

Tablo-7: 2003-2004 Öğretim Yılı Özel Eğitim Okulları ve Öğrenci Sayıları ... 78

Tablo-8: 2004-2005 Öğretim Yılı Özel Eğitim Okulları ve Öğrenci Sayıları ... 79

Tablo-9: 2005-2006 Öğretim Yılı Özel Eğitim Okulları ve Öğrenci Sayıları ... 81

Tablo-10: 2006-2007 Öğretim Yılı Özel Eğitim Okulları ve Öğrenci Sayıları ... 82

Tablo-11: 2007-2008 Öğretim Yılı Özel Eğitim Okulları ve Öğrenci Sayıları ... 83

Tablo-12: 2005 Haziran Ayı %3 Engelli Memur İstihdamı Durumu ... 86

Tablo-13: 2006 Haziran Ayı %3 Engelli Memur İstihdamı Durumu ... 86

Tablo-14: 2007 Nisan Ayı %3 Engelli Memur İstihdamı Durumu ... 87

Tablo-15: 2008 Temmuz Ayı %3 Engelli Memur İstihdamı Durumu ... 87

Tablo-16: Engelli İşçiler, Ocak 2005-2006 İş-Kur’un Açık Kontenjan Durumu ... 88

Tablo-17: Engelli İşçilerin Ocak 2005-2006 İşe Yerleştirilme Oranları……. 88

Tablo-18: Özel Eğitim Kurumlarında Yürütülen Eğitim Hizmetlerine İlişkin Yönetici Görüşleri ... 89 Tablo-19: Özel Eğitim Kurumlarında Yürütülen Eğitim Hizmetlerine İlişkin

(10)

Tablo-20: Özel Eğitim Kurumlarında Yürütülen Eğitim Hizmetlerinde

mevzuattan Kaynaklanan Sorunlara İlişkin Yönetici Görüşleri .... 91 Tablo-21: Özel Eğitim Kurumlarında Yürütülen Eğitim Hizmetlerinde

mevzuattan Kaynaklanan Sorunlara İlişkin Öğretmen

Görüşleri ... 92 Tablo-22: Özel Eğitim Kurumlarında Yürütülen Eğitim Hizmetlerinin Daha İyi

ve Verimli Yürütülmesi İçin Mevzuatta Değişiklik Gerekliliğine İlişkin Yönetici Görüşleri ... 92 Tablo-23: Özel Eğitim Kurumlarında Yürütülen Eğitim Hizmetlerinin Daha İyi

ve Verimli Yürütülmesi İçin Mevzuatta Değişiklik Gerekliliğine İlişkin Öğretmen Görüşleri ... 93 Tablo-24: Ülkemizde Engelli Bireylerin Eğitiminde Fırsat Eşitliği ve

Ayrımcılık Hakkında Yönetici Görüşleri ... 94 Tablo-25: Ülkemizde Engelli Bireylerin Eğitiminde Fırsat Eşitliği ve

Ayrımcılık Hakkında Öğretmen Görüşleri ... 94 Tablo-26: Ülkemizde Engelli Bireylerin İstihdamı İçin Mesleki Eğitim

Kurumları Hakkında Yönetici Görüşleri ... 95 Tablo-27: Ülkemizde Engelli Bireylerin İstihdamı İçin Mesleki Eğitim

Kurumları Hakkında Öğretmen Görüşleri ... 96 Tablo-28: Ülkemizde Engelli Bireylerin İstihdamında Fırsat Eşitliği ve

Ayrımcılık Hakkında Yönetici Görüşleri ... 96 Tablo-29: Ülkemizde Engelli Bireylerin İstihdamında Fırsat Eşitliği ve

Ayrımcılık Hakkında Öğretmen Görüşleri ... 97 Tablo-30: Ülkemizde Engellilerin İstihdamına Yönelik Yasal Düzenlemeler

Konusunda Yöneticilerin Bilgi Sahibi Olma Durumu ... 97 Tablo-31: Ülkemizde Engellilerin İstihdamına Yönelik Yasal Düzenlemeler

Konusunda Öğretmenlerin Bilgi Sahibi Olma Durumu ... 97

(11)

EKLER LİSTESİ

EK-1 Engellilerin Eğitim ve İstihdamına İlişkin Yönetici ve Öğretmen Görüşme Formu ... 115

(12)

BÖLÜM I GİRİŞ

AB’ye giriş sürecinde engellilerin eğitimi ve istihdamı konusunda Türkiye’deki politikaların ve uygulamaların tespit edilmeye çalışıldığı bu araştırmada; ulusal ve AB yasal düzenlemeleri irdelenmiş ve bu bağlamda Türkiye’nin bu politikalara uyumu tartışılmıştır.

Araştırmanın bu bölümünde; araştırma problemi, amaç, önem, sayıltı, sınırlılıklar ve tanımlara değinilmiştir.

Problem

İnsan yaşamının değerliliğine ilişkin vurgular her dönem sosyal politika söylemi yanında aynı zamanda bir siyasal söylemin de sosyal politikaya yansıyan yönünü vurgulamaktadır. Siyaset felsefesinin temelini oluşturan ideal düzen arayışı söyleminin, toplumsal alandaki bir yansıması olarak insan yaşamı merkezli sosyal politikalar, tarihsel süreç açısından modernizmle beraber sermaye büyümesi ve bunun bir doğurgusu olan insan yaşamının değerliliği ekonomik göstergeler üzerinden temellendirilmesi dünyada insanlar arası dayanışmanın yaşam koşulları ve temel hayati niteliklerin iyileştirilmesi odaklı sosyal yaşam göstergelerine bir sosyal düzen kurgusu gereksinimini zorunlu kılmıştır.

Sahip olunan yoksun koşulların iyileştirilmesi sorunun ulusal ve uluslararası alana taşınması global bir gereksinim olarak sosyal politika kavramını ve bunun kurumlaşması olarak da sosyal devlet modelini oluşturmuştur. Sosyal devlet modelinin, global bir sorun olarak yaşanan yoksun koşulların geliştirilmesi bireylerin hiçbir koşula bakılmaksızın sadece insan olduğu için değere layık görülmesi gerekliliği kısa sürede hemen hemen tüm ülkelerin kendi içindeki sosyal eşitsizlik koşullarının geliştirilmesi adına sosyal devlet modelini bir temel gereksinim olarak algılamış olmalı ki tüm dünyada bir devletin kaçınılmaz niteliği olarak görülmektedir

Sosyal devlet anlayışının bir sonucu olarak sosyal politikaların toplumun eğitilmesi, üretimi, kalkınması ve bilinçli yurttaşlık vb alanları kapsayan geniş ve aynı zamanda işlevsel bir önemi bulunmaktadır.

(13)

Sosyal politikaların toplumun tüm kesimlerine yayılması ve bu yayılmanın aynı zamanda önemli gereksinimleri karşılaması hem toplum kalkınması hem de gelişmiş bir toplumun önemli niteliklerinden biridir.

Bunun içindir ki sosyal politikalar engellilerin eğitimi, istihdamı ve korunması boyutunda çeşitli politikalar geliştirilmesini ve bununla yetinmeyip bunun kurumsallaşmasını sağlayan süreci öngörmektedir. Avrupa Birliğine aday ülke konumundaki ülkemizde, sosyal politikaların geliştirilmesi ve kurumsallaşması hem kapsam hem de içerik olarak AB’nin öngördüğü uluslar arası ve evrensel niteliklere ilişkin kriterlerle uyumu engellilerin eğitimi, istihdamı ve sosyal korunması için önem arz etmektedir. Çünkü sosyal politikaların temel niteliği, toplum bireyleri arasındaki sosyal, ekonomik, kültürel vb alanlardaki eşitsizliklerin iyileştirilmesi sürecini öngörmektedir. Bu yönüyle engellilerin ülkemizde yoksun olduğu koşulların geliştirilmesinde AB sosyal politikaları kapsamında Türkiye’ deki sosyal politikaların işlevselliği ve evrensel nitelikleri önem arz etmektedir. Bu bağlamda şunu vurgulamaktan kaçınamayız, ülkemizdeki engellilere ilişkin koşuların yaratılmasında evrensel normlara uygunluk ve evrensel normların kurumsallaşması adına AB ve ülkemiz arasında engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin uyum hayati bir önem taşımaktadır.

Engellilerin işe yaramaz, zaman ve para kaybı yarattığı yönündeki sosyal algı ve devletin engellilere yönelik pozitif ayrımcılık boyutunda kararlı politikalarının olmaması, bu düşüncelerin toplum ve işveren tarafından olumsuz bir şekilde beslenmesine yol açmaktadır. Uygulamada da bunun sonuçları görülmektedir. Çalışma hayatına ilişkin alınan caydırıcı yasal düzenlemelerde bu sorunu engellemekte yeterli olmamaktadır. Bu durum da gösteriyor ki engellilik sorunu öncelikle toplumsal anlamda bilinçliliği ve sağduyuyu gerektirmektedir.

Engelliler tüm dünyada sosyal ve siyasal politikalara ne yazık ki oldukça geç konu olmuştur. Engelliler tüm dünyada sosyal ve siyasal politikalara ne yazık ki 19.yy’nin son çeyreği gibi geç bir tarihte konu olmaya başlamıştır. Bu konudaki çalışmaları tarihi açıdan üç evreye ayırmak mümkündür. I. Dünya Savaşına kadar olan dönemde, engellilerin özel ve temel eğitim hizmetlerinden mümkün olduğunca çok yararlanmalarını

(14)

sağlama amacı taşıyan çalışmalar yapıldığı görülmektedir. I. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde özürlülere tıbbi ve mesleki rehabilitasyon hizmetlerinin sağlanmasına yönelik çalışmalar ağırlık kazanmıştır. II.Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde ise, engellilerin istihdam edilerek korunmalarına yönelik politikalar önem kazanmaya başlamıştır (www.ozida.gov.tr).

Avrupa ülkelerinden bazıları I. Dünya Savaşı’ndan sonra özel ve kamu alanlarda engelli kişileri istihdam etmişlerdir. Kota biçiminde engelli çalıştırma uygulamaları, özellikle savaşta sakatlanan harp malullerinin istihdamını kolaylaştırmak amacıyla ilk kez Almanya’da (1919), daha sonra Avusturya (1920), İtalya (1921), Polonya (1921) ve Fransa’da (1923) uygulamaya konulmuştur (www.sosyalsiyaset.com /documents/ozurlu_kota_sistemi.htm).

Özel eğitim önceleri sadece zengin ve soylu ailelerin engelli çocuklarına verilen bir eğitim olarak başlamıştır. Sonraları isteyenlere yani gönüllülük esasına dayanılarak eğitim imkanları sunulmuş ve günümüzde ise eğitim sistemi içinde engellilerinde zorunlu eğitim uygulamasına dahil edilmesi ile her engelli bireyin eğitim imkanlarından faydalanması yoluna gidilmiştir (Özsoy, Özyürek, Eripek,1998, s:12).

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi her bireyin eğitim ve çalışma hayatına ayrım gözetilmeksizin katılması gerekliliğini bildirgenin 23 ve 26.

maddelerinde şu şekilde açıklamıştır. 23. Madde kapsamında:

 Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.

 Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.

 Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

26. Madde kapsamında; Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur.

Teknik ve mesleki eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre

(15)

herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır (http://www.tihv.org.tr/belgeler /bildirge.html).

Bildirge içerisinde geçen “Herkes” sözcüğü ile engellilerin hakları da koruma altına alınmıştır.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Aralık 1993 tarihinde

“Sakatlar İçin Fırsat Eşitliği Konusunda Standart Kurallar” belirlenmiştir. Aynı zamanda bu kurallar AB’nin engellilikle ilgili uluslararası politikalarını belirlemiştir. Devletlerin engellilere bir bütün halinde ve herkesle aynı haklara sahip olacak şekilde davranması ve bunun sağlanabilmesi için devletlere, engelli işçilere karşı toplumdaki önyargıların ve olumsuz tutumların yok edilerek toplumun bilinçlendirilmesi yolunda kampanyalar başlatması ve bunları desteklemesi yönünde görevler verilmiştir. AB engelli sosyal politikasının ana konusunu BM’nin ortaya koyduğu çalışmalar oluşturmaktadır.

Günümüzde engellilerin eğitim ve istihdamında kabul edilebilir koşullar olarak AB standartlarındaki yaşam koşullarına sahip olması ülkemiz için kaçınılmazdır. Bunun için AB standartlarının ne oranda ulusal politikalara yansıtıldığı ve kurumsallaştırıldığı bu araştırma açısından önemlidir.

Dünya nüfusunu göz önünde bulundurduğumuzda yapılan istatistiki saptamalar, engelli sayısının 600 milyonun üzerinde olduğunu göstermektedir. Ülkemizde ise Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından Devlet İstatistik Enstitüsü’ne yaptırılan “Türkiye Özürlüler Araştırması” ile engellilik profili geniş kapsamlı olarak araştırılmıştır.

Araştırma sonuçlarına göre, engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı

%12.29’dur. Buna göre ülkemizde 8.431.937 kişi engellidir. Ülkenin genel nüfusuna oranla engelli sayısı oldukça fazladır. Dezavantajlı gruplar (okumaz-yazmazlar, kadınlar, göçmenler vb.) içerisinde yer alan engellilere ilişkin ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmalar yapılmakta; ancak bu çalışmalar yeterli olmamaktadır. Engellilere ilişkin sorunlar; toplumsal ve siyasal politikalar doğrultusunda daha da artarak çözümlenmesi güç bir sorunsala dönüşmektedir. Engellilere yönelik sosyal politikaların sorun çözmek yerine kimi zaman var olan engelli sorunlarını daha da derinleştirdiği

(16)

görülmektedir. Engelli bireylerin toplum tarafından dışlanarak ötekileştirilmesi (marjinalleştirme) engellilere yönelik sorunun bütüncül olarak algılanmasını güçleştirmektedir.

Ülkemizde engelli konusunun sosyal politikalara girişi çok geç olmamıştır. Bu verileri BYKP’lerde, MEB şuralarında, işçi ve memurlara yönelik yasal düzenlemelerinde görmekteyiz; ancak bu düzenlemelerin dönemin gereksinimlerine göre biçimlendirilmesinde ve uygulanmasında önemli sorunlarla karşılaşıldığı görülmektedir. Bu bağlamda AB süreci ile birlikte engelli eğitim ve istihdam konusu, AB ve Türkiye sosyal politikaları kapsamında incelenen mevzuat ve ilerleme raporları doğrultusunda araştırmanın konusu olmuştur. Aynı zamanda önemli olan diğer bir konu ise AB’ye uyum sürecinde ulusal düzeydeki politikaların AB politikaları ile tutarlılığıdır. AB’nin çözüm olarak sunduğu eylem planları engelli sosyal politikaları konusunda önemlidir.

Amaç

Bu çalışmanın amacı; Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde, Türkiye’de engellilerin eğitimi ve istihdamına yönelik yasal düzenleme ve uygulamalar, eğitim ve istihdam alanında engellilerin istatistiki durumu ve özel eğitim alanındaki yönetici ve öğretmenlerin görüşlerini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır.

Araştırma Soruları

1. AB sosyal politikaları kapsamında engellilere yönelik yasal düzenlemeler nelerdir?

a. Genel ve mesleki eğitim kapsamında aşağıdaki yasal düzenlemeler neleri öngörmektedir?

- Birleşmiş Milletler Sakat Hakları Bildirgesi

- Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı, Nice Antlaşması - AB Ayrımcılığa Karşı Topluluk Eylem Programı - AB Engellilik Stratejisi

- Avrupa Topluluğu Amsterdam Antlaşması,

(17)

- Maastcriht Antlaşması, - Kopenhag Bildirgesi, - Lizbon Stratejisi

- AB Engellilerin Eğitimi Politikası

- AB Engellilerin Rehabilitasyonu neleri öngörmektedir?

b. İstihdam ve Sosyal Korunma alanında aşağıdaki yasal düzenlemeler neleri öngörmektedir?

- Birleşmiş Milletler Sakat Hakları Bildirgesi

- Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı, Nice Antlaşması - AB Ayrımcılığa Karşı Topluluk Eylem Programı - AB Engellilik Stratejisi

- Avrupa Topluluğu Amsterdam Antlaşması - Maastcriht Antlaşması

- Kopenhag Bildirgesi - Lizbon Stratejisi

- AB Engellilerin İstihdamı politikası neleri öngörmektedir?

2. AB Giriş Sürecinde, AB sosyal politikaları kapsamında Türkiye’de engellilere yönelik yasal düzenlemeler nelerdir?

a. Genel ve mesleki eğitim kapsamında aşağıdaki yasal düzenlemeler neleri öngörmektedir?

- Anayasa,

- Türkiye Beş Yıllık Kalkınma Planları, - MEB Şuraları,

- AB Giriş Süreci Ulusal Programları,

- Avrupa Birliği Giriş Süreci Türkiye İlerleme Raporları,

- Engellilerin eğitimini öngören yasal düzenlemelerin kapsamı nedir?

(18)

b. İstihdam ve sosyal korunma alanında yasal düzenlemeler neleri öngörmektedir?

- Anayasa,

- Türkiye Beş Yıllık Kalkınma Planları, - MEB Şuraları,

- AB Giriş Süreci Ulusal Programları,

- Avrupa Birliği Giriş Süreci Türkiye İlerleme Raporları,

- Engellilerin istihdamını öngören yasal düzenlemelerin kapsamı nedir?

3. Türkiye’de engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin istatistiki veriler nelerdir?

4. Türkiye’de engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin özel eğitim alanındaki yönetici ve öğretmen görüşleri nelerdir?

Araştırmanın Önemi

Avrupa Birliği sosyal politikaları kapsamında engellilerin eğitim ve istihdamı siyasal ve sosyal politikalar içerisinde önemli bir yere sahip olmasına rağmen politika olarak benimsenmesi, öngörülenlerin yasal ve uygulama koşullarında hayata geçirilmesinde önemli aksaklıklar görülmektedir. Bu araştırmada elde edilecek verilerle ;

 Avrupa Birliği’nin engellilere ilişkin politikaları ile ülkemizde engellilerin eğitim ve istihdamına yönelik politika ve yasal düzenlemelerin uyumu ve ilişkisi,

 Ülkemizde engellilerin, eğitim ve istihdamına ilişkin istatistiki veriler, Avrupa Birliği’nin sosyal politikalarının değerlendirilmesine yönelik bir alt yapı oluşturacaktır.

 Türkiye’de engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin özel eğitim alanındaki yönetici ve öğretmen görüşleri, AB sosyal politikalarının değerlendirilmesinde uygulama alanına yönelik bir ışık tutmaktadır.

(19)

Araştırmanın Sayıltıları

Bu araştırmada aşağıdaki sayıltılardan hareket edilmiştir.

 AB Sosyal politikaları kapsamında, ülkemizde engellilerin eğitim ve istihdam koşullarında geliştirilmesi gereken noktaları tanımlar.

 Engellilerin eğitim ve istihdamında, AB ve ulusal düzeydeki yasal düzenlemelerin önemli bir kaynak olduğu düşünülmüştür.

 Araştırma verilerinin toplanmasında engellilerin eğitimi ve istihdamına yönelik politika ve yasal düzenlemelerin incelenmesinin araştırmanın amaçlarına uygun olduğu düşünülmüştür.

Araştırmanın Sınırlılıkları

“AB” ye Giriş Sürecinde Engellilerin Eğitimi ve İstihdamı” konulu çalışma engellilere ilişkin eğitim ve istihdam alanındaki ulusal ve AB yasal düzenlemeleri ile sınırlıdır. Bu sınırlılık nedeniyle verilerin toplanmasında Betimsel araştırma modeli kullanılmıştır.

Tanımlar

Sosyal Politika: Sosyal politika, insanların özgür ve eşit haklara sahip bireyler olarak topluma katılmalarının yollarını araştıran bir alandır.

Özürlülük (Disability): Bir aktiviteyi normal tarzda veya normal kabul edilen sınırlar içinde gerçekleştirmekteki kısıtlılık veya yetersizliktir (ÖİB, 1999, s:6).

Engellilik(Handicap): Bir yetersizlik veya özür nedeni ile yaşa, cinsiyete, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak kişiden beklenen rollerin kısıtlanması veya yerine getirilememesidir (ÖİB, 1999, s:6).

Korumalı İşyeri: Özür türü ve derecesi nedeniyle istihdam edilemeyen özürlü bireylerin, iş yapma kapasitesinin arttırılması, ekonomik ve sosyal bakımdan desteklendikleri işyerlerini İfade eder.

Mesleki Rehabilitasyon: Özürlülerin işgücü piyasasında ihtiyaç duyulan ilgi ve yeteneklerine uygun mesleklerde yetiştirilerek istihdamlarını kolaylaştırmak ve mesleklerinde ilerlemelerini sağlamak amacıyla devamlı ve koordinasyon içinde sosyal ve tıbbi rehabilitasyon, mesleki rehberlik,

(20)

mesleğe hazırlık, meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimi, işe yerleştirme ve takibini ifade eder.

Kaynaştırma Yoluyla Eğitim: Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitimlerini, destek eğitim hizmetleri de sağlanarak yetersizliği olmayan akranları ile birlikte resmi ve özel; okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan özel eğitim uygulamalarıdır.

Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) : Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin gelişim özellikleri, eğitim performansları ve ihtiyaçları doğrultusunda hedeflenen amaçlara yönelik hazırlanan ve bu bireylere verilecek destek eğitim hizmetlerini de içeren özel eğitim programıdır.

Kısaltmalar AB: Avrupa Birliği

BYKP: Beş Yıllık Kalkınma Planı DİK: Deniz İş Kanunu

İLO: Uluslar arası Çalışma Örgütü İŞKUR: Türkiye İş Kurumu

KHK: Kanun Hükmünde Kararname MEB: Milli Eğitim Bakanlığı

RAM: Rehberlik Araştırma Merkezi STK: Sivil Toplum Kuruluşu

TUİK: Türkiye İstatistik Kurumu

(21)

BÖLÜM II Kuramsal Çerçeve

Araştırmanın bu bölümünde kuramsal çerçeve; Avrupa Birliği ve engellilik kavramı olmak üzere iki boyutta incelenmiştir. Avrupa Birliği boyutunda: Avrupa Birliği’nin tarihsel gelişimi ve sosyal politikaları; engellilik kavramı boyutunda ise engellilik kavramı ve tarihsel gelişimi incelenmiştir.

Avrupa Birliği ve Tarihsel Gelişimi

Avrupa Birliği kavramının kapsamını inceleyebilmek için kavramın tarihsel arka planı ve gelişimini incelemek gereklidir. Bozkurt (1997) Avrupa Birliği düşüncesinin oldukça geniş bir içeriğe sahip olduğunu, Avrupa’da muhtelif ülkeler ya da sektörlerin bir araya getirilmesi için bugüne kadar;

ekonomik, askeri, siyasi, federal, konfederal ve uluslar üstü çok sayıda birlik kavramının ortaya atıldığını ifade eder.

Avrupa Birliği kavramının tarihsel dayanaklarını Ortaçağ dönemindeki siyasi ve dinsel güç dengelerine yönelik düşünsel dayanaklarını Bozkurt (1997), Ortaçağda doğuda İslam, batıda ise Hıristiyanlığın genişleme politikalarıyla beraber bu dönemde ünlü sosyolog İbn-i Haldun’un Avrupa’nın sosyo-politik etkinlik olarak gücünü; Akdeniz’de tahta parçasını yüzdüremez hale gelindiği ifadesi ile vurgulayan yazar, bu dönemde giderek daha çok güçlenen ve baskı kuran Türkler karşısında dağınıklık içinde bulunan birçok Avrupalı devlet yöneticilerinin eski Roma imparatorluğundaki birliğe kavuşma isteğinin Avrupa Birliği kavramına esin kaynağı olarak vurgulandığını ifade eder.

Ortaçağ sonrası dönemde Avrupa’da birlik oluşturma kapsamında Perry (akt. Bozkurt,1997) bu dönemde öne sürülen en önemli teklifin din adamı E. Cruce tarafından, 17.yy ortalarında çoğunluk yöntemine göre kararların alındığı bir devletler birliğinin kurulmasını, bu birliğe karşı çıkan devletlere yönelik de askeri gücün kullanılması yetkisinin verilmesini öngören bir tasarının geliştirildiğini vurgular. Gönlübol (1975) Avrupa düzeyinde birlik düşüncesinin oluşturulmasına yönelik 18.yy’ da ise çağın önemli düşünürlerinden Rousseau’nun Avrupa’nın birleşmesi için federal bir çözüm sunduğunu, düşünürün bu teklifine göre kurulan birliğin, üye ülkelerin iç

(22)

işlerine müdahale hakkına sahip olacağını, sürekli barışın sağlanabilmesi için bu federasyonun gerekli olduğunu, devletlerarasında ki her türlü uyuşmazlığın çözümünün bu uluslar üstü birlik tarafından yapılmasını öngördüğünü, federasyonda ise her üye ülkenin bir oy hakkına sahip olup, başkanlığın sıra ile olacağını, birlik masraflarının ise üye ülkeler tarafından karşılanacağını, kararların dörtte üç çoğunlukla alınarak tüm üye ülkeleri bağlamayı öngören bir düşünce olduğunu belirtir.

Bozkurt (1997) çağdaş felsefenin ünlü filozoflarından Kant’ın ise hem kendi dönemindeki siyasal çatışmaları, hem de kendisinden önceki düşünürlerden etkilenerek bir ülkeler arası federasyonun kurulmasını ayrıca uluslararasında uyuşmazlıkların hukuki yollardan çözüme bağlanmasının da gerekli organlara sahip uluslararası bir birliğin kurulmasını savunduğunu ifade eder. Toplumbilim düşüncesinin ilk ismi olan Saint Simon 19. yy’da yayımlanan kitabında Avrupa’da birlik düşüncesini öngören projesini betimleyen Perry (akt. Bozkurt, 1997), sosyologun Avrupa ülkelerinin tek bir parlamento ile tek bir krala sahip olduğu ve bunların sadece dış politikada değil, ekonomik ve sosyal konularda da söz sahibi olduğu bir federal çözümü teklif ettiğini ifade eder.

Canbolat (1994) 19.yy’ ya kadar Avrupa Birliğine ilişkin öne sürülen görüşlerin çoğunun sadece düşünce ve tasarı olarak kaldığını, düşünüldüğü ve önerildiği gibi gerçekleşme şansı elde edemediğini, ancak bunların daha sonraki birleşmelere fikir düzeyinde öncülük etmiş olması yönünden bir öneme sahip olduklarını belirtir. Avrupa Birliği düşüncesinin tarihsel bu arka planında yer alan düşünsel tasarımların sosyo-politik uygulamalardaki görünümüne bakıldığında ise bu uygulamaların ekonomi kaynaklı kurumsal temeller üzerine kurulduğu ve zaman içinde sosyo-kültürel politikalara dönüştüğünden söz eder.

Avrupa Birliği Sosyal Politikaları

Avrupa Birliği sosyal bir bütünleşme olmamakla birlikte, geniş kapsamlı olmasa da bir sosyal politikası mevcuttur. Bu politika zaman içinde inişli çıkışlı bir yol izlemiş, başlangıçta yalnızca ekonomik bütünleşmeyi hayata geçirmek için gerekli olan alanlarla sınırlı iken 1990’lı yılların sonlarına

(23)

doğru AB’nin liberal ekonomik bütünleşme sürecinin yarattığı işsizlik, yoksulluk ve sosyal dışlanmaya karşı bağlayıcı olmayan önlemlerin alınmasına yönelik bir politikaya doğru evrilmiştir (Erdoğdu,2005).

Erdoğdu’nun yukarıda belirttiği gibi AB politikaları kapsamında sosyal politikalar zamanla farklı anlamlar içermiştir. Bu farklılıkların yöneldiği politika toplumsal ve ekonomik süreçlerin insanların tümünü içine alacak şekilde evrilmesidir. Bu bağlamda engellilere yönelik politikalar “haklar” temelinde biçimlenmiştir.

1975 yılında BM Genel Kurulunun İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne ek olarak yayımladığı “Özürlü Hakları Bildirgesi” ile özürlülerin diğer insanlarla eşit hak ve sorumluluklara sahip oldukları vurgulanmıştır (www.ozida.gov.tr /raporlar/uluslararasi/abve ozurluluk.htm).

AB’nin liberal ekonomik bütünleşme çabalarının bir çok olumsuz sonucu olmuştur. Bu bağlamda çeşitli düzenlemelere gidilmiştir. Bu düzenlemeler kapsamında engellilik konusunda yapılan çalışmalardan birisi 1981 yılının “Uluslararası Özürlüler Yılı” olarak ilan edilmesidir. 1982 yılında ise “Özürlüler İçin Dünya Eylem Programı” hazırlanmıştır. Bu program Avrupa Topluluğu’nun bu konuya yönelerek 1980 ve 90’lar da Avrupa Konseyi tarafından çeşitli bildirgeler ve kararlar yayımlamasına neden olmuştur.

21 Aralık 1981 tarihinde Avrupa Topluluğu düzeyinde özürlülerin sosyal entegrasyonuna ilişkin bir karar alınmıştır. Bu kararın ardından 24 Temmuz 1986 tarihinde “Avrupa Topluluğu Düzeyinde Özürlülerin İstihdamına İlişkin Konsey Tavsiye Kararı” alınmıştır. Bu tavsiye kararı, üye ülkelerin özürlülere mesleki rehabilitasyon ve istihdam alanlarında fırsat eşitliği sağlamak için gerekli tüm önlemleri almaları ve özürlü çalışanların karşılaştıkları engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik oluşturulan politikaları izlemeleri gerektiğini ortaya koymaktadır (www.ozida.gov.tr/raporlar /uluslararasi/abve ozurluluk.htm). Engelli çocuk ve yetişkinlerin eğitim sistemi içerisinde kaynaştırılmalarına ilişkin karar ise 31 Mayıs 1990’da Avrupa Konseyi ve Eğitim Bakanlarınca alınmıştır.

(24)

Avrupa Birliği Eğitim politikaları ile ilgili yasal temeli, 7 Şubat 1992'de Hollanda'nın Maastricht kentinde imzalanan ve Avrupa Birliği Antlaşması olarak da adlandırılan Maastricht Antlaşması oluşturmaktadır. Anlaşma, istihdamın, yaşam ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi, daha iyi bir sosyal koruma, sosyal diyalog, insan kaynaklarının geliştirilmesi konularını da kapsamaktadır. Avrupa vatandaşlığı kavramının da ilk kez gündeme geldiği bu antlaşmada eğitim, kültür, halk sağlığı vb. yeni eylem alanları olarak tespit edilmiştir. Antlaşmaya göre eğitim ve öğretim alanlarında Avrupa Birliği'nin rolü:

• Üye ülkeler arasındaki iş birliğini sağlayarak, gerekirse üye ülkelerin faaliyetlerini destekleyerek, eğitimin kalitesinin artmasına katkıda bulunmak (Madde 149),

• Üye ülkelerin faaliyetlerini destekleyen bir mesleki eğitim politikası uygulamaktır (Madde 150), (Ülger, 2003, 107; Bayrakçı,2005).

20 Aralık 1996 yılında Avrupa Konseyi ve Hükümet Temsilcileri

‘Özürlüler İçin Fırsat Eşitliği-Topluluğun Yeni Özürlülük Stratejisi 1996”

tebliğini yayımlamıştır.

1997 Amsterdam Antlaşması, AB sosyal politikası açısından önemli anlamlar içeren diğer bir antlaşmadır. Bu antlaşmada sosyal dışlanma ve ayrımcılığa karşı hükümlere yer verilmiştir. Antlaşma sosyal koruma ve sosyal içerme açısından önemli bir antlaşmadır.

Engellilik Kavramı ve Tarihsel Gelişimi

Ülkemizde Cumhuriyet öncesi dönemlerde engellilerin istihdamına ilişkin bir düzenlemeye rastlanmamaktadır. Özellikle fiziksel ve ruhsal açıdan sakat olan kimselerin sağlık evlerinde bakım ve tedavileri yapılmıştır.

Tanzimata kadar olan dönem içerisinde sakatların çalışma hayatında korunmalarına yönelik olarak bir düzenleme yapılmamıştır (Uşan,1999:191).

Tanzimattan sonra yapılan düzenlemelerin de kapsamlı düzenlemeler olduğu söylenemez. Bu düzenlemelere ilişkin 1869 tarihli Maadin Nizamnamesinde madende söz konusu olabilecek kazaların önlenmesini hedefleyen tedbirlerin alınmasına yönelik hükümler yer almıştır.

(25)

Cumhuriyet sonrası dönemde de engellilerin iş hayatına uyumu ve iş hayatında korunmasına ilişkin düzenlemelerin yeterli olmadığı görülmüştür.

1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanunu madde 332’de, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili olarak işveren, her ne kadar açık bir biçimde sakatlıktan bahsedilmese de, söz konusu kimselere yönelik koruyucu tedbirleri almakla yükümlü kılınmıştır (ibid,s.192).

1930 yılında 1580 sayılı Belediyeler Kanunu ile belediyeler engellilere yardım için görevlendirilmişlerdir. İşçinin iş güvenliğine ilişkin işverenin önlem alması gerekliliği 1936 tarihli 3008 sayılı iş kanununda belirtilmiştir. 1949 yılına kadar engellilerin sosyal hakları İş Kanunu kapsamında olan engelliler düşünülerek oluşturulmuştur.

5434 sayılı ve 8 Haziran 1949 günlü “ TC.Emekli Sandığı Kanunu”

yürürlüğe girerek, memur statüsünde bulunanları da kapsamına almış ve sakatlanmaları halinde belli koşul ve sınırlarla gelir sağlamaya başlamıştır (Altan,1989.s:179). 5434 sayılı kanunda sadece engelli olmayanlar ve sonradan engelli olanlara ilişkin bir düzenlemeden söz edilmektedir, kısacası doğuştan engelli olanlara ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Daha sonraki dönemde özellikle 1961 TC. Anayasası’nda geçen “Sosyal Hukuk Devleti”

ibaresi ile engellilerin toplumsal ve ekonomik hayatlarında yeni bir dönem başlar.

Türkiye’de özürlülerin çalıştırılmasına ilişkin ilk düzenleme, 20.04.1967 tarihinde kabul edilen 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 13. maddesinde “Sakat ve Eski Hükümlü Çalıştırma” başlığı altında düzenlenmiştir. Ancak, bu maddede düzenlenmiş olan özürlü çalıştırılma yükümlülüğünün uygulanmasına ilişkin esaslar İş Kanunu ve bu konuyla ilgili tüzüğün hükümlerine bırakılmıştır (www.ozida.gov.tr).

DİK kabul edildiği dönemde İş Kanunu hazırlanmış; ancak DİK önce kabul edilmiştir.

931 sayılı İş Kanunu da 12.08.1967 yılında yürürlüğe girmiştir. Ancak 931 sayılı kanun üç yıl yürürlükte kalmış daha sonra Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Bu kanun aynı zamanda engelli çalıştırma yükümlülüğünü de getirmişti; ancak kanun uygulamadan kaldırıldığı için bu madde

(26)

uygulanamamıştır. 931 sayılı Kanunun yerine kabul edilen ve 25.8.1971 tarih ve 1475 sayılı İş Kanunu da 25.maddesinde, küçük bir değişiklikle, sakat çalıştırma yükümü bakımından eski kanun hükmünü muhafaza etmiştir (Uşan,1999,s:194). Bununla birlikte, 1475 sayılı İş Kanununda ayrıntılı düzenleme tüzük yerine yönetmeliğe bırakılmıştır. “Sakatların ve Eski Hükümlülerin Çalıştırılması Hakkında Yönetmelik” 21.1.1972 tarihinde yürürlüğe girmiştir (ibid,s.194). Bu yönetmelik ile ilgili tekrar bir değişiklik yapılmıştır. Eklenen yeni madde ile; yüz işçi çalıştıran her iş yeri için elli işçiye karşılık bir engelli işçi çalıştırma zorunluluğu getirilmiştir. Bu oran yüz işçide iki engelli çalıştırma yükümlülüğü şeklindedir.

Görme engellilerin eğitimi iki yüzyıl öncesine dayanmaktadır. 1784 de Paris’te Valentin Hauy tarafından açılan ilk yatılı okulla görme engelli eğitimi başlamıştır.Ülkemizde körlerin eğitimi ise Grati Efendi tarafından 1889 da İstanbul’da Sultan Ahmet’ te ki Ticaret Mektebinin bir bölümüne de açılan sağırlar okuluna körler için eklenen bölümde başlamıştır (ibid,s.33).

Grati Efendi’den sonra İzmir’de özel bir dernek 1921 de sağır-dilsiz ve körler okulunu açmıştır. 1923’ te Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına devredilen bu okul,1950’de çıkan bir yasayla MEB’e devredilmiştir (ibid,s.33).

Daha sonra bu okul Ankara’ya nakledilmiştir. Bu okulun eğitim modeli altı yıllık bir ilkokul ve üç yıllık orta bölümü ve orta bölümü içinde üç yıl süreli sanat eğitimi yer almaktadır. 1970’li yıllardan sonra körler okullarının sayılarında artış olup sırasıyla İstanbul, İzmir, Tokat’ta ve Ankara Adınlıkevlerde körler için ilkokul açılmış ve Gazi mahallesindeki körler okulu da orta okula dönüştürülmüştür. Ayrıca 1960’lı yıllardan sonra gezici öğretmenlik ve 1970’li yıllardan sonra ise özel sınıf denemelerine de yer verilmiştir (ibid,s.33).

Günümüzde körler okulları MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Genel Müdürlüğü’ne bağlı olup, ilk kısmı beş yıl süreli, orta kısım ise üç yıl sürelidir.

Orta okulu bitiren yetenekli kör öğrenciler liselerde öğrenimlerini sürdürmekte ve (ÖSYM) sınavlarında başarılı olanlar yüksek öğretime yerleştirilmektedirler (ibid,s.33-34). Görme engellilerin eğitimi de önemli bir sorundur. MEB bilgilerine göre ülkemizde görme engellilerin %3’ü eğitim olanaklarından

(27)

ilişkinde mesleki eğitim, mesleki rehabilitasyon ve istihdam konularında yeterli çalışmalar yapılmamaktadır. Daha önce belirtildiği üzere işitme engelliler için Grati Efendi tarafından 1889’ da İstanbul’da Sultan Ahmet’te ki Ticaret Mektebin de açılan okul işitme engelliler için açılan ilk okuldur.

Sonradan çok değişen okul önemini giderek yitirmiştir. 1912 de öğrencileri Darülacezeye aktarılmış 1926 yılında bu öğrenciler de İzmir’e gönderilmiştir ve okul böylece son bulmuştur. 1923 yılında İzmir de ikinci işitme engelliler okulu açılmıştır. 1944 yılında İstanbul da bir dernek tarafından “İstanbul Özel Sağır Dilsiz ve Körler Okulu” açılmıştır (Özsoy, Özyürek, Eripek,1998,s.65).

İzmir’ de ki okul 1951, İstanbul’da ki okul1953 yılında MEB tarafından devralınmıştır (ibid,s.65). 1951’den günümüze kadar işitme engellilerin eğitim düzenlemeleri MEB tarafından yapılmaktadır. Örgün eğitim içerisinde yer alan tüm işitme engellilerin eğitimi diğer okullar ile paralellik göstermektedir.

İşitme engellilere ilişkin yaygın eğitim faaliyetleri iş ve meslek alanında gece eğitimi ve hizmet içi eğitimler yoluyla gerçekleştirilmektedir (ibid,s.66).

Ülkemizde ortopedik özürlü çocukların eğitimi için ilk resmi eğitim kurumu Ankara Telsizler semtinde açılan Ortopedik Özürlüler Temel Eğitim Okulu ve Yetiştirme Yurdudur (Çağlar,1982,s:18).

Zihinsel engelli bireylerin eğitimleri için 1952-53 yıllarında Hıdırlıktepe ve Yeni Turan ilkokulları bünyesinde özel sınıf açılmıştır. Zihinsel engelliler için 1994 yılında meslek okullarını ya da eğitim–uygulama okullarını bitirenler için mesleki eğitim merkezleri uygulaması başlatılmıştır (ibid,s.176).

Engellilik kavramının gelişim sürecine bakıldığında gerek kurumsal alt yapı çalışmaları gerek eğitim, istihdama ilişkin politika ve yasal düzenlemelerin uzun bir geçmişinin olmadığı söylenebilir. Engellilik kavramının bu gelişim sürecinden hareketle engelliliği uluslararası örgütler, ulusal mevzuat ve engel türlerine göre tanımlamak mümkündür. Bu tanımlar ise aşağıda ki şekilde sınıflandırılabilir.

Uluslararası Örgütler Tarafından Yapılan Engelli Tanımları

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Tanımı: Dünya Sağlık Örgütü , hastalık

(28)

sınıflandırma yapmış, bu doğrultuda engelli üç ayrı doğrultuda tanımlanmıştır.

Yetersizlik (Impairment): Sağlık bakımından psikolojik, fizyolojik, ve anatomik (Fiziksel ) yapı veya fonksiyonlarda ki eksikliği ve anormalliği ifade eder. Özürlülük (Disability): Bir aktiviteyi normal tarzda veya normal kabul edilen sınırlar içinde gerçekleştirmekteki kısıtlılık veya yetersizliktir. Engellilik (Handicap): Bir yetersizlik veya özür nedeni ile yaşa, cinsiyete, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak kişiden beklenen rollerin kısıtlanması veya yerine getirilememesidir (ÖİB, 1999:6).

Uluslararası Çalışma Örgütü Tanımı (ILO): Haziran 1983 tarih ve 159 nolu (Sakatların Mesleki Rehabilitasyonu ve İstihdamı) Sözleşmesinin 1.

maddesine göre engelli “sakat terimi uygun bir iş temininin, muhafazası ve içinde ilerlemesi hususundaki beklentileri kabul edilmiş fiziksel veya zihinsel bir özür sonucu önemli ölçüde azalmış olan bir bireyi ifade eder.” Şeklinde tanımlanmaktadır (ibid).

Birleşmiş Milletler (UN) Tanımı: Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine ek 3447 no’lu Sakat Kişilerin Hakları Bildirisi’nin 1. maddesine göre engelli “normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar sakattır.” şeklinde tanımlanmaktadır (ibid).

Avrupa Birliği Tanımı: Avrupa Topluluğu Bakanlar Konseyi tarafından 24 Temmuz 1986 tarihli “Toplulukta Sakatların İstihdamı Tavsiye Kararı” çerçevesinde koruma altına alınan engelli kişi, “fiziksel, zihinsel, veya psikolojik noksanlıklar neticesinde ciddi şekilde sakatlığı bulunan tüm kimseler” şeklinde tanımlanmıştır (Uşan,1999).

Ulusal Mevzuatta Yer Alan Engelli Tanımları

1475 Sayılı İş Kanunu’na Göre Engelli Tanımı: 16.1.1987 tarih ve 19402 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Sakatların İstihdamı” hakkında tüzükte 06.01.1997 tarihinde yapılan değişiklik ile çalışma gücünü kıstas alan tanımla engelli, “Bedensel, zihinsel ve ruhsal

(29)

özürleri yüzünden çalışma güçlerinin en az %40’ndan yoksun bulunanlardır”

(ÖİB,1999) olarak tanımlanmaktadır.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na Göre Engelli Tanımı: Bu kanun kendi sistemi içerisinde yasal bir tanım yapmamıştır, bu konu 27 Temmuz 1983 tarih ve 18117 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmelik” ile belirlenmiştir. Yönetmeliğin 9 Ekim 1998 tarih ve 23488 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik ile “Bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerinden en az %40 oranında yoksun olduğunu resmi sağlık kurulu raporu ile belgeleyenler” (ibid,s.8), uygulama bakımından engelli sayılmışlardır.

Özel Eğitim Kanunu’na Göre Engelli Tanımı: 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye göre özel eğitim gerektiren birey “Çeşitli nedenlerle, bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından beklenilen düzeyden anlamlı farklılıklar gösteren” kişiyi ifade etmektedir (ibid), şeklinde tanımlanır.

Engel Türlerine Göre Engelli Tanımları

Engel türlerine göre engellileri 5 grupta tanımlayabiliriz. Bunlar:

Ortopedik Engelli: Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, eksiklik ve fonksiyon kaybı olan kişidir.

Görme Engelli: Tek veya iki gözünde tam veya kısmi görme kaybı veya bozukluğu olan kişidir. Görme kaybıyla birlikte göz protezi kullananlar, renk körlüğü, gece körlüğü (tavuk karası) olanlar bu gruba girer.

İşitme Engelli:Tek veya iki kulağında tam veya kısmi işitme kaybı olan kişidir. İşitme cihazı kullananlar da bu gruba girmektedir.

Dil ve Konuşma Engelli: Herhangi bir nedenle konuşamayan veya konuşmanın hızında, akıcılığında, ifadesinde bozukluk olan ve ses bozukluğu olan kişidir.

Zihinsel Engelli: Çeşitli derecelerde zihinsel yetersizliği olan kişidir (DİE, 2004,

(30)

BÖLÜM III Yöntem

Araştırmanın bu bölümünde, araştırma modeli, verilerin toplanması, veri toplama aracı, verilerin analizi ve yorumlanması süreçleri üzerinde durulmuştur.

Araştırma Modeli

Araştırma, Avrupa Birliği giriş sürecinde, AB sosyal politikaları kapsamında Türkiye’de engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin; politikalar, yasal düzenlemeler ve uygulamaları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaçtan hareketle araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Tarama yaklaşımının izleme ve kesit alma yöntemleri esas alınarak AB ve Türkiye’de engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin yasal dokümanlar, ilgili kurumların raporları incelenerek doküman analizi ile çözümlenmiştir. AB yasal doküman, belge ve rapor ve stratejik kararları incelemesinde engellilerin eğitimi ve istihdamı alanları ile çalışmanın kapsamı sınırlandırılmıştır. Araştırmada yasal doküman, rapor, belge, stratejik kararların esas alınmasında engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin uygulama ve düzenlemeleri yansıtan temel kaynaklar olması etkili olmuştur.

Araştırmanın dördüncü araştırma sorusuna ilişkin araştırma evreni, nitel araştırma kapsamında, özel eğitim okulları yönetici ve öğretmenlerinden oluşturulan bir çalışma evreni üzerinde gerçekleştirilmiştir.

Araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden, kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yöntemine başvurulmuştur. Amaçlı örnekleme yönteminin, zengin bilgiye sahip olduğu düşünülen durumların derinlemesine çalışılmasına olanak vermesi, araştırmaya hız kazandırması, yakın ve erişilmesi kolay olan bir durum örnekleme üzerinde çalışılabilmesi gibi unsurlar, bu araştırmada kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yöntemine işlevsellik kazandırmıştır (Şimşek ve Yıldırım,2003)

Araştırmaya katılan özel eğitim alanındaki yönetici ve öğretmenlere ilişkin bilgiler aşağıdaki tablo-1 ve 2’de verilmiştir.

(31)

Tablo- 1: Görüşme Yapılan Yöneticilere İlişkin Veriler

1 Lisans Mezuniyeti İşitme Eng. Görme Eng. Zihin Eng. Diğer Alan Toplam

2 6 8

2 Çalışma Süresi 1-5 yıl 6-10 yıl 11-15 yıl 16 ve üzeri

1 1 6

3 Çalıştığı Kurumlar İlköğretim Özel Eğitim Kurumları Diğer Kurumlar

3 9 2

4 Özel Eğitim Alanı Dışında Mezunsa

Özel Eğitim ile İlgili Hizmet içi Eğitime Katılanlar

Özel Eğitim ile İlgili Hizmet içi Eğitime Katılmayanlar

5 1

5

Alanı Dışında Çalışmanın Performansa Etkisi

Performansımı Etkiledi Performansımı Etkiledi

1 4

Tablo- 2: Görüşme Yapılan Öğretmenlere İlişkin Veriler

1 Lisans Mezuniyeti İşitme Eng. Görme Eng. Zihin Eng. Diğer Alanlar Toplam

2 1 2 3 8

2 Çalışma Süresi

1-5 yıl 6-10 yıl 11-15 yıl 16 ve üzeri

1 2 3 2

3 Çalıştığı Kurumlar

İlköğretim Özel Eğitim Kurumları Diğer Kurumlar

1 8

4 Özel Alanı Dışında Mezunsa

Özel Eğitim ile İlgili Hizmet içi Eğitime Katılanlar

Özel Eğitim ile İlgili Hizmet içi Eğitime Katılmayanlar

2 6

5

Alanı Dışında Çalışmanın Performansa Etkisi

Performansımı Etkiledi Performansımı Etkilemedi

1 1

Verilerin Toplanması

Araştırma verilerinin toplanması sürecinde, alandaki politikaların yürütülmesinde etkin rol oynayan, yasal düzenlemeler, politikalar ve engellilerle ilgili politikaların yürütülmesinde esas olan doküman incelemesi kullanılmıştır. Araştırmanın amacına uygun belgelerin saptanmasında Yıldırım ve Şimşek (2004) araştırılması hedeflenen olgu veya olgu hakkında bilgiyi içeren yazılı materyallerin analizini kapsamaktadır. Doküman incelemesi sürecini; dokümanlara ulaşma, özgünlüğü kontrol etme, dokümanları anlama ve veriyi analiz etme olarak dört aşamalı olarak sıralamaktadır. Doküman incelemesinin birinci aşamasında araştırmanın amacı olarak AB sosyal politikaları kapsamında engellilerin eğitim ve istihdamına hizmet eden uluslararası ve ulusal düzeydeki kamu kurumlarının

(32)

 Avrupa Birliği boyutunda yasal düzenleme ve politikalara ilişkin verilerin incelenmesinde aşağıdaki süreç izlenmiştir:

- Birleşmiş Milletler Sakat Hakları Bildirgesi

- Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı, Nice Antlaşması - AB Ayrımcılığa Karşı Topluluk Eylem Programı - AB Engellilik Stratejisi

- Avrupa Topluluğu Amsterdam Antlaşması, - Maastcriht Antlaşması,

- Kopenhag Bildirgesi, - Lizbon Stratejisi

- AB Engellilerin Eğitimi Politikası - AB Engellilerin İstihdam Politikası - AB Engellilerin Rehabilitasyonu

 Türkiye’de engellilerin eğitim ve istihdamını düzenleyen temel dayanak politika ve yasal düzenlemelerin incelenmesinde aşağıdaki süreç izlenmiştir:

- TC. Anayasası - Ulusal Programlar

- Beş Yıllık Kalkınma Planları - MEB Şuraları

- AB İlerleme Raporları - Başbakanlık Genelgeleri

- Engellilerin Eğitimi İle İlgili Yasal Düzenlemeler - Engellilerin İstihdamı İle İlgili Yasal Düzenlemeler

(33)

 AB sosyal politikaları kapsamında Türkiye’de engellilerin eğitimi ve istihdamını yönelik kurumsal istatistiki verilerin toplanmasında aşağıdaki süreç izlenmiştir:

- İş ve İşçi Bulma Kurumu

- MEB, EARGED ve Stratejik Planlama Genel Müdürlüğü

- MEB, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Danışma Genel Müdürlüğü

 Araştırmada 4. araştırma sorusuna bağlı olarak verilerin toplanması sürecinde görüşme yöntemine bağlı olarak araştırmada standartlaştırılmış açık uçlu görüşme tekniği kullanılmıştır. Standartlaştırılmış açık uçlu görüşme tekniğinin uygulanması kapsamında, görüşme formlarındaki sorular, belirli bir sıraya konularak her görüşmeciye araştırmacı tarafından bu soruların aynı tarz ve sırada sorulması şeklinde uygulanmıştır. Bu teknikle bazı görüşmecilerden yoğun ve çok, bazı görüşmecilerden ise daha az sistematik yüzeysel bilgi toplanmasına yol açabilecek olan görüşmeci yanlılık ve öznelliği azalması amacıyla uygulanmıştır (Yıldırım ve Şimşek, 2003).

Veri Toplama Aracı

Araştırmada, 4. araştırma sorusuna bağlı olarak, özel eğitim alanında çalışan yönetici ve öğretmenlerin görüşlerine yönelik nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırma, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir süreci öngörmektedir (Yıldırım ve Şimşek, 2003).

Araştırmada veri toplama araçlarından görüşme yöntemi kullanılmıştır.

Veri toplama aracının geliştirilmesi sürecinde, araştırma amaçlarına bağlı veri toplama aracı, araştırmacı tarafından görüşme formu olarak geliştirilmiştir.

Görüşme formu; özel eğitim alanında engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin yönetici ve öğretmenlerin görüşlerini öngören görüşme formu araştırma sorusuna bağlı olarak iki boyuttan oluşturulmuştur.

Görüşme formu ilk aşamada amaca uygun olarak verileri toplamaya, toplanan verileri ise planlanan biçimde çözümlemeye hizmet edip etmediği sorularına ilişkin tez danışmanı önerlerine başvurulmuş ve eğitim bilimleri

(34)

alanında ölçme ve değerlendirme uzmanının görüşüne sunulmuştur.

Görüşme formu ikinci aşamada uzman kanılarına dayalı olarak, soru sayısı, araştırma sorusuyla örtüşmesi ve kapsam geçerliliği boyutlarıyla kritik edilerek, ortaya çıkan görüş ve öneriler doğrultusunda tekrar düzenlenmiştir.

Verilerin Analizi

Yıldırım ve Şimşek (2004), doküman incelemesi sürecini; dokümanlara ulaşma, özgünlüğü kontrol etme, dokümanları anlama ve veriyi analiz etme olarak dört aşamalı olarak öngördüğü süreç; dokümanlara ulaşma aşaması verilerin toplanması sürecinde uygulanmıştır. Bu aşamada verilerin özgünlüğü kontrol etme, dokümanları anlama ve veriyi analiz etme süreçleri temel alınmıştır.

Verilerin özgünlüğünü kontrol etme aşamasında ulaşılan kaynaklarda yer alan bilgilerin araştırmanın amacına uygunluğu incelenmiş, kaynakların aynı metodoloji ile hazırlanmış olan benzer çalışmalarla karşılaştırılmış ve araştırmanın amacına hizmet etmeyen kaynaklar araştırma kapsamına alınmamıştır.

Dokümanları anlama aşamasında, çalışmada kullanılan yasal dayanaklar, raporlar, karar ve politikaların içeriği anlaşılır ve açık bir dille sunulmuştur. Ulaşılan kaynaklar araştırmanın konusuyla doğrudan bağlantılı olduğundan bu durum verilerin anlaşılması ve çözümlemesini kolaylaştıran unsur olmuştur.

Verilerin analizi aşamasında, araştırmaya kaynak olan ilgili dokümanlar, dil ve biçem arasında bir benzerlik gösterdiğinden toplanan veriler, araştırma amaçları doğrultusunda analitik bir yaklaşımla incelenip, ulusal politika, yasal düzenleme ve uluslararası normlar bağlamında değerlendirmeye gidilmiştir.

Araştırmada, 4. araştırma sorusuna bağlı olarak yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen verilerin analizinde, “içerik analizi” yöntemi kullanılmıştır. Balcı (2004) içerik analizini, yazılı ve sözlü materyalin sistemli bir analizi olduğu, söylenilenin ya da yazılanın kodlanarak sayılaştırılması olarak ifade etmektedir.

(35)

Görüşmecilerin, 4. araştırma sorusuna ilişkin görüşleri, içerik analizi kapsamında belirlenen kavramsal kodlar, frekans ve yüzdelik dağılıma göre görüşmecilerin cümlelerine bağlı olarak yorumlanmıştır.

(36)

BÖLÜM IV Bulgular

Bu bölümde araştırma soruları kapsamında, bulgular dört ana bölüm altında sunulmuştur; birinci bölümde, Avrupa Birliği Giriş Sürecinde, AB sosyal politikaları kapsamında engellilere yönelik yasal düzenlemelerde genel ve mesleki eğitim; istihdam ve sosyal korunma konusu; ikinci bölümde, AB sosyal politikaları kapsamında Türkiye’de Engellilere yönelik; Anayasa, AB giriş sürecinde “Beş Yıllık Kalkınma Planları”, Ulusal Program, MEB Şuraları, engellilerin genel ve mesleki eğitimi; istihdamı ve sosyal korunma ile ilgili yasal düzenlemeler, AB’ye giriş süreci ilerleme raporlarında engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin düzenlemeler; üçüncü bölümde;

Türkiye’de engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin istatistiki veriler ve dördüncü bölümde ise Türkiye’de engellilerin eğitim ve istihdamına ilişkin özel eğitim alanındaki yönetici ve öğretmen görüşlerine ilişkin başlıkları altında sunulmuştur.

1. AB Sosyal Politikaları Kapsamında Engellilere Yönelik Yasal Düzenlemelerin Kapsamı

a. AB’nin Engellilere İlişkin Politikaları

Avrupa Birliği son yirmi yıldır özürlülüğü farklı bir biçimde anlamlandırmaya başlamıştır. Bu yeni yaklaşımda özürlüler pasif ve yardıma muhtaç bireyler olarak değil, toplumda diğer bireylerle eşit haklara sahip ve bu haklar doğrultusunda toplumla bütünleşmek için mücadele eden bir topluluk olarak görülmektedir. Bu yaklaşımın dayandığı en belirgin temel, insanlığa özgü farklılıklara verilebilecek en önemli değerin toplumsal ve ekonomik süreçlerin tüm insanları içine alacak şekilde yapılandırılması ile mümkün olacağı düşüncesidir (www.ozida.gov.tr/raporlar/uluslararasi/ab/

ABmuktesebati/2003europeanactionplan).

Fırsat eşitliği kavramı engelli birey için çok önemli bir yaklaşımdır.

Engelli bireyin kendini gerçekleştirmesi noktasında ve aynı zamanda toplum tarafından marjinal bir grup olarak değerlendirilmemesi bu ilkenin işlevselleştirilmesi ile mümkündür. Avrupa Birliği ülkelerinde özürlüler için

(37)

ve ona bağlı örgütlerin gündeminde yer almaktadır. 1975 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ek olarak yayımladığı “Özürlü Hakları Bildirgesi” ile özürlülerin diğer insanlarla eşit hak ve sorumluluklara sahip oldukları vurgulanmıştır.1981 yılının uluslararası özürlüler yılı ilan edilmesinin ardından 1982 yılında “Özürlüler İçin Dünya Eylem Programı” kabul edilmiştir. Dünya özürlüler yılı ve ardından kabul edilen Dünya Özürlüler Eylem Programı Avrupa Topluluğu’nu da harekete geçirmiş ve bu sürece katılımını teşvik etmiştir. Bu kapsamda Avrupa Konseyi tarafından 1980 ve 1990’larda çeşitli bildirgeler ve kararlar yayımlanmıştır. Bu çerçevede Avrupa Birliğine üye ülkelerin hükümet temsilcilerinden oluşan Konsey tarafından 21 Aralık 1981 tarihinde Avrupa Topluluğu düzeyinde özürlülerin sosyal entegrasyonuna ilişkin bir karar alınmıştır. Bu kararın ardından 24 Temmuz 1986 tarihinde “Avrupa Topluluğu Düzeyinde Özürlülerin İstihdamına İlişkin Konsey Tavsiye Kararı” alınmıştır.

Bu tavsiye kararı, üye ülkelerin özürlülere mesleki rehabilitasyon ve istihdam alanlarında fırsat eşitli sağlamak için gerekli tüm önlemleri almaları ve özürlü çalışanların karşılaştıkları engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik oluşturulan politikaları izlemeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu karar aynı zamanda bu alanda alınabilecek tedbirlere yönelik bir çerçeve kılavuzu da içermektedir. Diğer bir karar 31 Mayıs 1990 tarihinde Avrupa Konseyi ve Eğitim Bakanlarının aldıkları “özürlü çocuk ve gençlerin genel öğretim sistemi içinde kaynaştırılmalarına yöneliktir (www.ozida.gov.tr/raporlar/uluslararasi/

ab/ABmuktesebati/2001konseykarari .doc).

Avrupa Birliği’nin temel hedefi bütünleşmiş bir Avrupa toplumu yaratmaktır. Bu kapsamda ayrımcılıkla mücadele ve ekonomik ve sosyal yaşama özürlülerin tam katılımı temel ilkedir. Maastricht Antlaşması, Şubat 1992, bu antlaşmayla; eğitim, mesleki eğitim ve gençlik alanlarında AB’nin hedefleri yeniden tanımlanmıştır. Böylelikle eğitim somut bir biçimde Maastricht Antlaşması ile AB kurucu antlaşmalarına dahil edilmiştir. Avrupa Konseyi ve Konsey bünyesinde toplanan eğitim bakanlıklarının 31 Mayıs 1990 tarihli Özürlü Çocuklar ve Gençlerin Genel Eğitim Sistemine Katılmaları ile İlgili Kararları (90/C 162/02) aşağıdaki içeriği kapsamaktadır:

(38)

 Üye ülkeler, kendi öğrenim politikalarının çerçevesi içerisinde ve yine kendi eğitim sistemlerini dikkate alarak uygun olan her durumda özürlü öğrencilerin genel öğrenim sistemine katılmaları veya katılım teşviki ile ilgili çabalarını gerektiğinde güçlendirmeyi kabul etmişlerdir.

 Genel öğretim sistemine tam katılım, uygun olan her durumda ilk seçenek olarak kabul edilmeli ve tüm öğretim kurumları özürlü öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmalıdır. Özürlü öğrencilere genel öğrenim sistemi içerisinde mümkün olan en üst düzeyde öğrenim sağlanması, özürlü kişilerin bağımsızlıkları ve topluma katılmalarını teşvik etmenin önemli ve “olmazsa olmaz” şartı olarak kabul edilmelidir.

 Özürlü çocuk ve gençlere mahsus özel okul ve merkezlerin faaliyetleri, genel öğretim sistemi işlevinin tamamlayışı olarak kabul edilmelidir. Bu faaliyetler, çocuk ve gençler ile onların ana-babalarının bireysel ihtiyaçlarını olduğu kadar, mevcut seçeneklere ilişkin eksiksiz bilgilere dayanarak öğrenim konusunda yapılacak seçimleri de dikkate almalıdır.

 Ayrıca, özel öğrenim sistemi kapsamında geliştirilen beceri ve öğretim yöntemleri, genel öğretim sistemi içinde öğrenim gören ve özel ihtiyaçları bulunan çocuk ve gençlerin yararlarına olmak üzere genel eğitim sisteminin hizmetine sunulmalıdır.

 Özürlü çocuk ve gençlerin, genel öğrenim sisteminin çeşitli bölümlerine katılmalarını gerçekleştirerek bunların özerklik ve bağımsızlık kazanmalarına katkıda bulunmak için, ister okullarda öğretim konularıyla, ister işe hazırlama veya boş zamanları değerlendirmeyle, isterse (psikolojik ve paramedikal yardımlara ilişkin) sağlık veya sosyal hizmetlerle ilgilensinler, özürlü çocuk ve gençlerle ilgili bütün kuruluşlar arasındaki işbirliği teşvik edilmelidir.

 İletişime yardımcı olmak ve öğrenme becerilerini geliştirmek üzere, yeni teknolojilerin (bilgisayar destekli öğrenimin, kelime işlemlerinin, öğrenim yazılımları geliştirilmesi ve kullanımının, özel uyarlamaların, bilgi teknolojisinin, öğrenme ortamında bilgisayarlar aracılığıyla iletişimin)

Referanslar

Benzer Belgeler

Beyaz zambak soğanlarının topraksız kültür ile yetiştirildiği denemede soğan çapı, alt gövde çapı, üst gövde çapı, gövde uzunluğu, çiçekli

Ob bjje ec cttiiv ve e:: In this study, we investigated the effect of osteoporosis on pulmonary function and respiratory muscle strength in patients with male osteoporosis with

Bundan böyle homogen (3) (4) probleminin sadece a¸ sikar çözüme sahip oldu¼ gu kabul

Simdi (1) sisteminin ayr¬k bir kritik noktas¬n¬göz önüne alal¬m ve genelli¼ gi bozmaks¬z¬n bu noktan¬n faz düzleminin (0; 0) orijin noktas¬oldu¼ gunu kabul edelim.

Uluslararası düzeyde çevre bilincinin tarihsel oluşumunu ve Türkiye’nin Avrupa Birliği Uyum sürecinde oluşturduğu çevre politikaları ve bu politikalara ilaç

standart en küçük kareler yöntemi ile bir aral¬k üzerinde verilen herhangi bir sürekli fonksiyona daha basit fonksiyonlarla uygun yakla¸s¬mlar¬n nas¬l

 Örneğin genel vergilerden finanse edilen İngiltere sağlık sisteminde aile hekimlerine kişi başı ve kalite ilişkili ödemeler yapılmaktadır.  Almanya’da hizmet

Yıllar sonra, İstanbul Beledi­ ye Konservatuvarı Tiyatro Bölü- mü’ndeki öğretmenliğimiz dola- yısiyle, Burhan Toprak’la arka­ daşlık ettik.. Uygar