• Sonuç bulunamadı

AB Sosyal Politikaları Kapsamında Engellilere Yönelik Yasal Düzenlemelerin Kapsamı

BÖLÜM II Kuramsal Çerçeve

1. AB Sosyal Politikaları Kapsamında Engellilere Yönelik Yasal Düzenlemelerin Kapsamı

a. AB’nin Engellilere İlişkin Politikaları

Avrupa Birliği son yirmi yıldır özürlülüğü farklı bir biçimde anlamlandırmaya başlamıştır. Bu yeni yaklaşımda özürlüler pasif ve yardıma muhtaç bireyler olarak değil, toplumda diğer bireylerle eşit haklara sahip ve bu haklar doğrultusunda toplumla bütünleşmek için mücadele eden bir topluluk olarak görülmektedir. Bu yaklaşımın dayandığı en belirgin temel, insanlığa özgü farklılıklara verilebilecek en önemli değerin toplumsal ve ekonomik süreçlerin tüm insanları içine alacak şekilde yapılandırılması ile mümkün olacağı düşüncesidir (www.ozida.gov.tr/raporlar/uluslararasi/ab/

ABmuktesebati/2003europeanactionplan).

Fırsat eşitliği kavramı engelli birey için çok önemli bir yaklaşımdır.

Engelli bireyin kendini gerçekleştirmesi noktasında ve aynı zamanda toplum tarafından marjinal bir grup olarak değerlendirilmemesi bu ilkenin işlevselleştirilmesi ile mümkündür. Avrupa Birliği ülkelerinde özürlüler için

ve ona bağlı örgütlerin gündeminde yer almaktadır. 1975 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ek olarak yayımladığı “Özürlü Hakları Bildirgesi” ile özürlülerin diğer insanlarla eşit hak ve sorumluluklara sahip oldukları vurgulanmıştır.1981 yılının uluslararası özürlüler yılı ilan edilmesinin ardından 1982 yılında “Özürlüler İçin Dünya Eylem Programı” kabul edilmiştir. Dünya özürlüler yılı ve ardından kabul edilen Dünya Özürlüler Eylem Programı Avrupa Topluluğu’nu da harekete geçirmiş ve bu sürece katılımını teşvik etmiştir. Bu kapsamda Avrupa Konseyi tarafından 1980 ve 1990’larda çeşitli bildirgeler ve kararlar yayımlanmıştır. Bu çerçevede Avrupa Birliğine üye ülkelerin hükümet temsilcilerinden oluşan Konsey tarafından 21 Aralık 1981 tarihinde Avrupa Topluluğu düzeyinde özürlülerin sosyal entegrasyonuna ilişkin bir karar alınmıştır. Bu kararın ardından 24 Temmuz 1986 tarihinde “Avrupa Topluluğu Düzeyinde Özürlülerin İstihdamına İlişkin Konsey Tavsiye Kararı” alınmıştır.

Bu tavsiye kararı, üye ülkelerin özürlülere mesleki rehabilitasyon ve istihdam alanlarında fırsat eşitli sağlamak için gerekli tüm önlemleri almaları ve özürlü çalışanların karşılaştıkları engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik oluşturulan politikaları izlemeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu karar aynı zamanda bu alanda alınabilecek tedbirlere yönelik bir çerçeve kılavuzu da içermektedir. Diğer bir karar 31 Mayıs 1990 tarihinde Avrupa Konseyi ve Eğitim Bakanlarının aldıkları “özürlü çocuk ve gençlerin genel öğretim sistemi içinde kaynaştırılmalarına yöneliktir (www.ozida.gov.tr/raporlar/uluslararasi/

ab/ABmuktesebati/2001konseykarari .doc).

Avrupa Birliği’nin temel hedefi bütünleşmiş bir Avrupa toplumu yaratmaktır. Bu kapsamda ayrımcılıkla mücadele ve ekonomik ve sosyal yaşama özürlülerin tam katılımı temel ilkedir. Maastricht Antlaşması, Şubat 1992, bu antlaşmayla; eğitim, mesleki eğitim ve gençlik alanlarında AB’nin hedefleri yeniden tanımlanmıştır. Böylelikle eğitim somut bir biçimde Maastricht Antlaşması ile AB kurucu antlaşmalarına dahil edilmiştir. Avrupa Konseyi ve Konsey bünyesinde toplanan eğitim bakanlıklarının 31 Mayıs 1990 tarihli Özürlü Çocuklar ve Gençlerin Genel Eğitim Sistemine Katılmaları ile İlgili Kararları (90/C 162/02) aşağıdaki içeriği kapsamaktadır:

 Üye ülkeler, kendi öğrenim politikalarının çerçevesi içerisinde ve yine kendi eğitim sistemlerini dikkate alarak uygun olan her durumda özürlü öğrencilerin genel öğrenim sistemine katılmaları veya katılım teşviki ile ilgili çabalarını gerektiğinde güçlendirmeyi kabul etmişlerdir.

 Genel öğretim sistemine tam katılım, uygun olan her durumda ilk seçenek olarak kabul edilmeli ve tüm öğretim kurumları özürlü öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmalıdır. Özürlü öğrencilere genel öğrenim sistemi içerisinde mümkün olan en üst düzeyde öğrenim sağlanması, özürlü kişilerin bağımsızlıkları ve topluma katılmalarını teşvik etmenin önemli ve “olmazsa olmaz” şartı olarak kabul edilmelidir.

 Özürlü çocuk ve gençlere mahsus özel okul ve merkezlerin faaliyetleri, genel öğretim sistemi işlevinin tamamlayışı olarak kabul edilmelidir. Bu faaliyetler, çocuk ve gençler ile onların ana-babalarının bireysel ihtiyaçlarını olduğu kadar, mevcut seçeneklere ilişkin eksiksiz bilgilere dayanarak öğrenim konusunda yapılacak seçimleri de dikkate almalıdır.

 Ayrıca, özel öğrenim sistemi kapsamında geliştirilen beceri ve öğretim yöntemleri, genel öğretim sistemi içinde öğrenim gören ve özel ihtiyaçları bulunan çocuk ve gençlerin yararlarına olmak üzere genel eğitim sisteminin hizmetine sunulmalıdır.

 Özürlü çocuk ve gençlerin, genel öğrenim sisteminin çeşitli bölümlerine katılmalarını gerçekleştirerek bunların özerklik ve bağımsızlık kazanmalarına katkıda bulunmak için, ister okullarda öğretim konularıyla, ister işe hazırlama veya boş zamanları değerlendirmeyle, isterse (psikolojik ve paramedikal yardımlara ilişkin) sağlık veya sosyal hizmetlerle ilgilensinler, özürlü çocuk ve gençlerle ilgili bütün kuruluşlar arasındaki işbirliği teşvik edilmelidir.

 İletişime yardımcı olmak ve öğrenme becerilerini geliştirmek üzere, yeni teknolojilerin (bilgisayar destekli öğrenimin, kelime işlemlerinin, öğrenim yazılımları geliştirilmesi ve kullanımının, özel uyarlamaların, bilgi teknolojisinin, öğrenme ortamında bilgisayarlar aracılığıyla iletişimin)

 Gerek konsey ve gerekse Eğitim Bakanlıkları okullara katılımın daha ileri götürülmesi için eğitim sektöründe özel çaba gösterilmesi gereğine inanmış ve Temmuz 1992 tarihli rapor, Helios Programı ile ilgili 18 Nisan 1988 tarihli Kararın 8.maddesi hükümleri ve ayrıca aşağıda belirtilen konu ve hususlarda uyguladıkları önlemleri ve sağladıkları başarıları bildirmeyi de kabul etmişlerdir:

 Özürlü çocuklar ve gençlerin genel öğrenim sistemine katılmalarını kolaylaştırmak için alınan önlemler/bu alanda sağlanan ilerlemeler ve özellikle:

 özel ihtiyaç alanlarına ilişkin olarak öğretmenlerin başlangıç ve hizmet-içi eğitimleri;

 Ailelerin, sosyal ve yerel kuruluşların katılımları;

 Mevcut kaynakların öğrenime tahsisi;

 Bireysel, gelişmeye yönelik, pedagojik, sosyal ve terapötik nitelikli bir planın uygulanması ile çocuk ve gelişme çağındaki gençlerin toplu

 Uygun nitelikli değerlendirme hizmetlerinin gerçekleştirilmesi ve bunlara ulaşabilirliğin sağlanması;

 Müfredata ilişkin yeniliklerin ortaya konulması;

 Mevcut kurallar ve öğretim sistemindeki, entegrasyonu engeller niteliğe sahip yapısal özellikleri ortadan kaldıracak şekilde bu kural ve sistemlerin değiştirilmesi;

 Uzmanlaşmış kurumlar ile bunların öğretmenlerinin, genel öğrenim sistemine katılmayı oluşturma ve geliştirmedeki rollerinin güçlendirilmesi,

 Bunlardan mevcut olan yerlerde özürlülük özel ihtiyaçlara yönelik öğretim konularında daha fazla bilgi isteyen öğretmenlere hizmet içi eğitim vermek için merkezler veya ekipler olarak yararlanılması;

 Uygun olan durumlarda bunlar arasından, genel sınıflardaki özürlü çocukları desteklemek üzere gezici öğretmenler seçilmesi;

 Özel öğretim programlarının geliştirilmesi için genel amaçlı okullar ile uzmanlaşmış (özürlülere mahsus) kuruluşlar arasında işbirliğinin güçlendirilmesi;

 Çocuk ve gençlerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bireyselleştirilmiş programların, öğretim yöntemlerinin ve öğretim stratejilerinin geliştirilmesi;

 Entegrasyon programlarını hazırlamada, teşvikte ve bu programların devamlılıklarını sağlamada öğretim kuruluşları ile sosyal ve sağlık kuruluşları gibi kuruluşlar arasında etkin işbirliği sağlanması;

 Özellikle öğretim hizmetlerinin sunulmasına ilişkin organizasyonların yapılması, kaynakların sağlanıp yönetilmesi, entegrasyon programlarının izlenip değerlendirilmesi ve olumlu uygulamaların yayılıp duyurulması konularında kapsamlı ve tutarlı politikaların oluşturulmalarının teşvik edilmesi;

 Bireyselleştirilmiş öğretim programları geliştirerek ve okullarda iletişim ve öğretimi teşvikte ek bir araç olarak yeni teknolojilerden yararlanılmasını yaygınlaştırarak genel öğretim sistemi müfredatının çocuk ve gençler için güçlük gösterebilecek yönlerin giderilmesi; bu konuyla ilgili olarak üye ülkelerde özürlü çocuk ve gençlerin genel öğretim sistemlerine katılmaları (entegrasyonu) politikalarını güçlendirmeye yönelik en önemli proje ve planların yukarıda sözü edilen raporda özet olarak belirtilmeleri;

 Üye ülkelerden, Komisyon tarafından Helios programının uygulanması ve özürlü çocuklar ile gençlerin genel öğretim sistemine katılmaları konusundaki gelişmeler hakkında hazırlanacak rapor için Komisyon’u desteklemeleri istenmiştir.

 Komisyon, öğretim komitesi ve özürlü çocuk ve gençlerin genel öğretim sistemine katılmaları ile ilgili çalışma grubu ile işbirliği yaparak, öğretimi, eğitimi, gençlik politikasını, yetişkinliğe geçişi ve çalışma hayatını destekleyen faaliyet ve programların, bütün bunlara katılmak isteyen

özürlü kişilerin özel ihtiyaçlarını da dikkate almalarını sağlayacaktır (www.ozida.gov.tr/raporlar/abrapor.htm).

1995 yılında Kopenhag’da gerçekleşen Dünya Sosyal Kalkınma Zirvesinde Kopenhag Sosyal Kalkınma Bildirgesi ve Sosyal Kalkınma Eylem Planı hazırlanmıştır. Kopenhag Bildirgesi ve Eylem Programı Karar 6’da devletlerin özürlülere eşit eğitim fırsatı verilmesi konusunda garanti vermesini istemektedir.

İlk AB istihdam zirvesi olarak nitelendirilen çalışma 1997 yılında toplanan Lüksemburg Konseyidir.

1999 yılında imzalanan Avrupa Topluluğu Amsterdam Antlaşması’nın ayrımcılıkla mücadele kapsamında olan 13. maddesinde: “Avrupa Konseyi, Komisyondan gelen öneriler doğrultusunda Avrupa Parlamentosunun görüşünü alarak cinsiyet, ırk ya da etnik köken, din ya da inanç, özürlülük, yaş ya da cinsel tercihe dayalı olarak karşı karşıya kalınan ayrımcılıkla mücadele konusunda gerekli tedbirleri alır” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm ile Avrupa Birliğinde özürlülere ilişkin olarak gerçekleştirilecek faaliyetlerin dayanağı daha güçlü hale gelmiş ve özürlülerin karşılaştıkları güçlükler görünürlük kazanmıştır. Amsterdam antlaşmasında istihdamla ilgili yeni bir başlık oluşturulmuştur. Bu başlık altında yeni bir “Avrupa İstihdam Stratejisi”

oluşturulması öngörülmüştür.

Avrupa Komisyonu tarafından 27 Kasım 2000 tarih 2000/78/EC sayı ile yayımlanan “İstihdamda ve İşte Eşit Muamele Direktifi” nin amacı eşit muamele ilkesinin üye ülkelerde uygulamaya konulacağı görüşüne bağlı olarak istihdam ve çalışma konularında din veya inanca, özgürlüğe, yaşa veya cinsel yönelime dayanan ayrımcılık ile mücadele için genel bir çerçeveyi ortaya koymaktır. Bu direktif, özürlülere yönelik özel düzenlemeler yapılması yerine özürlülerin haklarını kullanırken karşı karşıya kaldıkları engellerin ortadan kaldırılmasını böylece özürlülerin topluma tam katılımlarının sağlanmasını hedeflemektedir (www.ozida.gov.tr/raporlar/uluslararasi/ab/

ABmuktesebati/2001konseykarari.doc). İşverenlerin eşit muamele doğrultusunda davranması ve işyerlerinde engelliler için çalışma koşullarını iyileştiren düzenlemeler yapması gerekir. Bu direktifin EQUAL (2000-2006)

programlarında engelli istihdamını arttırmaya yönelik düzenlemelerine ve raporların değerlendirilmesine yer verilmiştir

Avrupa Komisyonu 12 Mayıs 2000 tarihinde “Özürlü Bireyler İçin Engelsiz bir Avrupa’ya Doğru” başlıklı bir tebliğ yayımlamıştır. Bu tebliğde özürlü kişilerin sosyal ve ekonomik olanaklara ulaşmalarını kısıtlayan sosyal, mimari ve tasarım engellerinin ortadan kaldırılmasına yönelik kapsamlı ve bütüncül bir stratejiye vurgu yapılmaktadır. Bu tebliğ, özürlülerle ilgili AB politikalarını gözden geçirerek özürlü bireylerin ulaşılabilirliğini artırmaya yönelik olarak Avrupa genelinde çaba sarf edilmesini öngörmektedir. Özürlü bireyler için engelsiz Avrupa yaratmaya odaklanmış olan bu tebliğ ile meslek edinme, eğitim, mesleki eğitim, ulaşım, iç piyasa, bilgi toplumu ve yeni teknolojilerle ilgili olarak Avrupa düzeyinde bir sinerji yaratılmaya çalışılmıştır.

7-9 Aralık 2000 tarihleri arasında Nice’de toplanan Avrupa Konseyi,

“Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı”nı kabul etmiştir. Bu belge ile uluslararası, Avrupa ve ulusal düzeydeki kaynaklarda yer alan sivil, politik, ekonomik, sosyal ve toplumsal haklar tek bir belgede bir araya getirilmiştir. Avrupa Komisyonu bu belgenin mümkün olduğunca fazla Avrupa vatandaşına ulaşmasını istemektedir. Bu belgenin ayrımcılıkla ilgili olarak düzenlenen 21.

maddesinin 1. paragrafında: “Cinsiyet, ırk, renk, etnik veya toplumsal köken, genetik özellikler, dil, din veya inanç, siyasal veya başka konulardaki görüşler, ulusal bir azınlığın üyesi olmak, mal, doğum, engellilik / özürlülük, yaş, cinsel eğilimler gibi hususlara dayanılarak ayrımcılık yapılamaz”

denilmekte ve özürlülerin topluma katılımlarına ilişkin 26. madde de ise;

“Avrupa Birliği, özürlü kişilerin bağımsızlıklarını, sosyal ve mesleki açıdan içinde yaşadıkları topluma katılıp katkıda bulunmalarını sağlayacak önlemlerden yararlanma haklarını tanır ve bu haklara saygı duyar” hükmü yer almaktadır.

2000 yılı Mart ayında toplanan Lizbon Avrupa Konseyi, sosyal politika alanında önemli taahhütlerin verildiği ve uzun dönemli bir vizyonun ortaya konulduğu bir platform olmuştur. Bu bağlamda Lizbon Stratejisi ile 2010 yılına kadar, istihdam ve sosyal uyumun gerçekleştirilebilmesi için engelliler için eşit fırsatlar geliştirmek ibaresine de yer verilmiştir “Avrupa Özürlülük

Muamele Direktifinin” üye ülkeler tarafından etkili bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını değerlendirmek üzerine oluşturulmuştur. Bu eylem planının üç temel amacı bulunmaktadır. Birincisi, “İşte ve İstihdamda Eşit Muamele Direktifi” nin uygulanması, ikincisi ilgili Topluluk politikalarına özürlülük boyutunun dahil edilmesi ve diğeri ise “herkes İçin ulaşılabilirliğin”

iyileştirilmesidir. Bu eylem planının aşamaları Avrupa Birliği kapsamında özürlülerin genel durumlarının ele alındığı ve Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanacak iki yıllık raporlarla desteklenecektir. 1 Aralık 2003 tarihinde toplanan Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlar Konseyi toplantısı sonucunda Avrupa Komisyonu Ayrımcılıkla Mücadele ve direktifin 2003 yılı sonuna kadar ulusal yasalarla uyumlaştırılması konularında görüş birliğine varılmıştır.

Geleneksel toplumdan sonra sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan sosyal değişim, ulusal olarak korunma politikalarını oluşturma gereğini gündeme getirmiş ve sosyal güvenlik sosyal hakların bir devamı olarak ortaya çıkmıştır. Sosyal güvenliğin sosyal devlet yaklaşımı ve uygulamaları açısından insan hakkı olması özellikle küreselleşme süreciyle birlikte devletler açısından külfet olarak algılanmıştır. Başlangıçta AB ekonomik ve siyasal yaklaşımlarının da bu görüşün yansımalarını taşıması AB’nin sosyal politikalara önem verip vermediği konusunda tartışmalara neden olmuştur.

Ancak daha sonra yapılan çalışmalar göstermiştir ki (engelliğin evrensel bir sorun olması bağlamında) engellik olgusu uluslararası yasal normları gerekli kıldığından AB bu gereksinimi karşılayan politikalar üretmiştir. Bu politikaların en önemlileri engellilerin eğitim ve istihdamına yönelik olanlardır. AB’nin özürlülükle ilgili uluslararası düzeydeki politikaları BM’nin 1993 yılında kabul ettiği “Fırsat Eşitliği Konusunda Özürlüler İçin Standart Kurallar” ilke kararına dayandırılmaktadır. Standart kuralların izlenmesi içi AB komisyonu özürlüler için fırsat eşitliği başlıklı bir tebliğ yayınlamıştır.

b. AB Düzenlemelerinde Engellilerin Eğitimi Politikası

31 Mayıs 1990, Özürlü Çocuk ve Gençlerin Genel Öğretim Sistemine Katılımı Konsey İlke Kararı (90/C 162/02) ise;

 Üye ülkelerin, kendi öğrenim politikaları çerçevesinde ve yine kendi eğitim sistemlerini dikkate alarak uygun olan her durumda özürlü

öğrencilerin genel öğrenim sistemine katılmaları veya katılım teşviki ile ilgili çabalarını gerektiğinde güçlendirmesi,

Özürlü öğrencilere genel öğretim sistemi içerisinde mümkün olan en üst düzeyde öğrenim sağlanması, özürlü kişilerin bağımsızlıkları ve topluma katılmalarını teşvik etmenin önemli ve olmazsa olmaz şart olduğu kabul edilmiştir ( http://www.ozida.gov.tr /mevzuat /abrapor .htm

#05062003).

AB eğitim politikaları ile ilgili yasal temeli, 7 Şubat 1992'de Hollanda'nın Maastricht kentinde imzalanan ve Avrupa Birliği Antlaşması olarak da adlandırılan Maastricht Antlaşması oluşturmaktadır.

12 Mayıs 2000 Özürlüler İçin Engelsiz Avrupa Sonuç Tebliği engellilerle ilgili AB politikalarını gözden geçirerek engelli bireylerin ulaşılabilirliğini artırmaya yönelik olarak Avrupa genelinde çaba sarf edilmesini öngörmektedir. Engelli bireyler için engelsiz Avrupa yaratmaya odaklanmış olan bu tebliğ ile meslek edinme, eğitim, mesleki eğitim… gibi konularda Avrupa düzeyinde bir sinerji yaratılmaya çalışılmıştır.

5 Mayıs 2003, Özürlü Öğrencilere Eğitim ve Mesleki Eğitimde Fırsat Eşitliği Sağlanması Konsey İlke Kararı (2003/C 134/04) doğrultusunda aşağıdaki konulara değinilmiştir:

 Birleşmiş Milletlerin “Özürlü Bireylere Fırsat Eşitliği Sağlanması üzerine geliştirdiği Standart Kuralları” 6. maddesine göre: Üye devletler eşitlik ilkesi doğrultusunda çocuklar, gençler ve yetişkinler için eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı, kaynaştırılmış ortamlarda okul öncesi çocukları, yetişkin özürlüler ve özellikle de kadınlar için özel

“ilgi” sağlanmalıdır

 Avrupa Birliği ve üye ülkeler hayat boyu öğrenme yoluyla özürlü bireylerin eğitim ve mesleki eğitime ulaşma düzeylerini artırmayı hedeflemektedir.

Eğitim ve mesleki eğitime ulaşabilirliği artırabilmek için Avrupa Birliği ve üye ülkeler;

 Özel gereksimi olan çocukların ve gençlerin uygun eğitim ve mesleki eğitim yoluyla topluma tam katılımlarının desteklenmesini ve ihtiyaçlarına uygun eğitim sistemlerine yerleştirilmelerini,

 Özürlü bireyler için hayat boyu öğrenmenin daha ulaşılabilir kılınmasını ve bu bağlamda, hizmet ve kaynaklara ulaşımın kolaylaştırılması, öğrenimin kalitesinin artırılması için yeni multimedya araçları ve Internet kullanımına daha fazla önem verilmesini (e-öğrenme),

 Genel ya da özel kurumlardaki, özel eğitime gereksinimi olan öğrencilerin kaynaştırılması için, çocuk ve genç yaştaki özürlülerin eğitim ve mesleki eğitimleriyle doğrudan ve profesyonel olarak ilgilenen kişilerle işbirliği yapılması konularında karar alınmıştır.

c. AB Düzenlemelerinde Engellilerin İstihdamı Politikası

BM Genel Kurulu’nun 9 Aralık 1975 tarihli ve 3447 sayılı kararıyla yayımlanan “Özürlü Kişilerin Haklarına Dair Bildirisi”; özürlü kişiler, ekonomik ve sosyal güvenlik ile yaşamlarını iyi bir şekilde sürdürme hakkına sahiptir.

Özürlü kişiler, kabiliyetleri ölçüsünde çalışma veya yararlı, üretici ve kazanç sağlayıcı bir meslek icra etme ve sendikalara katılma hakkına sahiptir ilkesine yer verilmiştir.

1982 yılında kabul edilen “Özürlüler İçin Dünya Eylem Programı”

Avrupa Topluluğu’ nu harekete geçirmiş olup, bu kapsam ve çerçevede Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin hükümet temsilcileri 21 Aralık 1981 tarihinde Avrupa düzeyinde özürlülerin sosyal entegrasyonu, 24 Temmuz 1986 tarihinde ise “Avrupa Topluluğu Düzeyinde Özürlülerin İstihdamına İlişkin Konsey Tavsiye Kararı” üye ülkelerin özürlülere mesleki rehabilitasyon ve istihdam alanlarında fırsat eşitliği sağlamak için gerekli tüm önlemleri almaları ve özürlü çalışanların karşılaştıkları engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik oluşturulan politikaların izlenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır (www.ozida.gov.tr/raporlar/uluslararasi/abveozurluluk.htm).

Ayrıca, 1982 yılında Özürlüler İçin Dünya Eylem Planı hazırlanmıştır.

Bu programda engellilerle ilgili oluşturulacak politikalar üç başlık altında

toplanmıştır. Bunlar; Önleme, Rehabilitasyon ve Fırsat Eşitliğidir. Engellilerin ekonomik,sosyal statü vb. konularda eşit olmaları gerekliliği vurgulanmıştır.

Avrupa Konseyi’nin 19 Aralık 1989 tarihinde Strazburg’ta Avrupa Konseyi toplantısında çalışanların temel sosyal hakları konusunda kabul ettikleri kararda (97/C/12/01) 26. maddede “Özürlü kişiler için özürlülüklerinin sebebi ve niteliği ne olursa olsun, topluma ve mesleklere katılmalarını güçlendirecek somut önlemler alınmalıdır. Bu önlemler; özellikle bunlardan yararlanacak olanların kapasitelerini, meslek eğitimi, ergonomiyi, ulaşılabilirliği, hareketliliği, ulaşım ve konut ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır” şeklinde hükme bağlamaktadır (www.ozida.gov.tr /raporlar /abrapor.htm).

1992’de BM her yıl 3 Aralık gününün “Özürlüler Günü” olarak kutlanmasına karar vermiştir.

1993'de “Özürlüler İçin Fırsat Eşitliği Konusunda Standart Kurallar”

kabul edilmiştir. Bu kurallar Özürlüler İçin Dünya Eylem Planını özetlemekte ve ülkelere eşit fırsatlar sunma konusunda nasıl önlemler alacağını bildirmektedir.

17 Haziran 1999 Avrupa Konseyi’nin “Özürlü Kişilere İstihdamda Fırsat Eşitliği Sağlanması (1999/C 186/02)” kararı ile engellilerin istihdamına yönelik hükümler aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

 Kendi ulusal istihdam politikalarının çerçevesi içinde ve özürlü kişiler ile ilgili sivil toplum örgütleri ve sosyal tarafları ile birlikte, kendi işlerini kurmaları da dahil olmak üzere özel sektörde olsun, kamu sektöründe olsun, özürlü kişilerin istihdam fırsatlarını geliştirme ve bu gibi kişilerin iş piyasasına girmelerini sağlayacak - hem ayrımcılıkları ortadan kaldırıcı, hem de piyasaya girmelerini sağlayıcı- eylem ve işlemlere özel önem vermeleri;

 Özürlü kişilere istihdamda fırsat eşitliğini teşvik etmek için Avrupa Yapısal Fonu’nun mevcut ve ilerideki olanakları ile topluluk girişimlerinden en üst düzeyde yararlanmaları;

 Ayrıca, yukarıda belirtilen konu ile ilgili olarak yeni istihdam

kaldırılması konuları ile ilgili olarak bir “bilgi toplumunun” geliştirilmesi konusuna özel önem verilmesi istenilmektedir.

Konsey, mevcut yasal yollardan ve uygulamalardan en üst düzey yararlanma yanında yeni kurallar da benimseyerek, topluluk kuruluşlarının kendi hizmetleri çerçevesinde özürlü kişiler için istihdamda fırsat eşitliği oluşturmalarını teşvik eder (www.ozida.gov.tr/raporlar/uluslararasi /abveozurluluk.htm).

7-9 Aralık 2000 tarihlerinde Nice’de toplanan Avrupa Konseyi “Avrupa

7-9 Aralık 2000 tarihlerinde Nice’de toplanan Avrupa Konseyi “Avrupa