• Sonuç bulunamadı

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi nin 2011 inden 2012 ye Yansımaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi nin 2011 inden 2012 ye Yansımaları"

Copied!
110
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

*

*

Mart 2012 Cilt 4

Mart 2012 Cilt 4 aylık uluslararası ilişkiler dergisiaylık uluslararası ilişkiler dergisi

sayı

39

ORSAM

ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

Suriye Kürt Hareketi Temsilcileriyle Röportajlar Libya Ekonomisinin Genel Özellikleri

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin

2011’inden 2012’ye Yansımaları

(2)

ORSAM

ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

Raporlar

(3)

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’inden 2012’ye Yansımaları Reflections from 2011 of the Kurdish Regional Government to 2012

Selen TONKUŞ KAREEM

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’inden 2012’ye Yansımaları Reflections from 2011 of the Kurdish Regional Government to 2012

7-21

Indexed by

22 26 31 37 41 44 47 50 53 66

ORSAM KONUK / Guest

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Yetkilisi Haydar Mustafa Said: “Türk Şirketlerinin Yaptıkları İşlerin Kalitesinden Çok Memnunuz”

Iraqi Kurdistan Regional Government’s Official Haydar Mustafa Said: “We are Very Satisfied with the Quality of Turkish Companies Work”

Selahattin Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Dr. Sabah Suphi Hayder:

“Kürtler Irak Parlamentosu’nda Ortak Tavır Sergilemeli”

The Head of the Department of Political Science of the Salahaddin University Dr. Sabah Suphi Hayder: “Kurds Must Have A United Stance in the Iraqi Parliament”

ITC Türkiye Temsilcisi Hicran Kazancı: “Türkiye Ortadoğu Bölgesi Ülkeleri İçin Kutup Yıldızı Özelliği Taşıyor”

ITF Turkey Representative Hicran Kazancı: “Turkey with the Feature of Pole Star for the Middle East Countries”

Abdulhekim Beşar: “Suriye’nin Ademi Merkeziyetçi Bir Sisteme Sahip Olmasını İstiyoruz”

Abdulhakim Bashar: “We Want Syria to have a Decentralized Structure”

Abdülbaki Yusuf: “Anayasa’da Kürt Kimliği Tanınmalı”

Abdulbaki Youssef: “Kurdish Identity has to be Recognized in the Constitution”

Behçet Beşir Resul: “Uçuşa Yasak Bölge Uygulaması Yapılsın Ama Bu Bölgeye Askeri Güç Getirilmesin”

Behcet Bashir Rasoul: “No-Fly Zone can be Implemented But We do not Want a Foreign Military Force in the Region”

Mahmut Ali Muhammed: “Suriye’de Kürtler İçin Özerklik İstiyoruz”

Mahmoud Ali Muhammed: “We Want Autonomy for Kurds in Syria”

Şelal Gedo: “Suriye, Demokratik, Federal, Laik, Parlamenter Bir Devlet Olmalıdır”

Shelal Gedo: “Syria Should be a Democratic, Federal, Secular, and Parliamentary State”

Ali Şemdin: “Suriye’de Kürtlerin Kendi Bölgelerinde Kendilerini Yönetmelerini isityoruz”

Ali Shemdin: “We Want Self-Governance of Kurds in Their Autonomous Zones in Syria”

H. E. Valery Kolesnik, Ambassador of the Rebuplic of Belarus: “Effective Partnership Mechanisms Established Between and Turkey”

Belarus Cumhuriyeti Büyükelçisi Valery Kolesnik: “Belarus ve Türkiye Arasında Etkili Ortaklık Mekanizmaları Kurulmuştur”

(4)

Ortadoğu Güncesi / Middle East Diary

21 Ocak 2012 – 20 Şubat 2012

21 January 2012 – 20 February 2012

101

The British-İranian Diplomatic Crisis in the Light of Domestic Power Struggle

David LEUPOLD

Libya Ekonomisinin Genel Özellikleri

Basic Characteristics of Libyan Economy

Harun ÖZTÜRKLER

76 83

Kuveyt’teki Kriz Nereye Kadar?

How Far Will the Crisis in Kuwait Go?

Mohammed IZZULARAB

89

Ortadoğu’da Değişim: Alternatif Yaklaşımlar, Kazananlar ve Kaybedenler

Change in the Middle East : Alternative Approaches, Winners and Losers Ahmet Mesut YILMAZ

Ortadoğu’da Değişimde Siyasal İslam’ın Rolü ve Geleceğe Yönelik Beklentiler

The Role of Political Islam and Expectations for the Future Yaşar YAKIŞ

Arap Devrimi ve İran Arab Revolution and Iran Mahmood SHOORI

57 63 67

Suudi Arabistan Dış Politikası ve Bölge Ülkeleri ile İlişkileri

Saudi Arabia’s Foreign Policy and Her Relations with the

Countries in the Region

Ali Oğuz DİRİÖZ

94

(5)

Yayın Kurulu

Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık Hasan Kanbolat

Doç. Dr. Hasan Ali Karasar Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen

ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ORSAM Başkanı

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi U.İ.B. Başkanı ORSAM Danışma Kurulu ( Soyadı sırasına göre)

Editör: Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen Editör Yardımcısı: Oytun Orhan Yönetici Editör: Ogün Duru

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Habib Hürmüzlü Yönetim Merkezi:

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Mithat Paşa Caddesi

No: 46/3-4 Kızılay-Ankara

Tel: 0312 430 26 09 Faks: 0312 430 39 48

Grafik Tasarım: Karınca Ajans Yayıncılık Matbaacılık Meşrutiyet Cad. 50/9 Kızılay Ankara

Tel: 0312 431 54 83

www.karincayayinlari.com - bilgi@karincayayinlari.com Baskı: Ames Matbaacılık - Gersan Sanayi Sitesi 654. Sok.

No: 63, Ergazi Ankara Tel: 0312 297 09 97-98 Fotoğraflar: Associated Press Bu dergide yer alan yazılardaki değerlendirmeler, aksi belirtilme-

dikçe ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.

ISSN 1308-7541

İsmet Abdülmecid Irak Danıştayı Eski Başkanı

Prof. Dr. Hayati Aktaş ORSAM Trabzon Temsilcisi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

Hasan Alsancak BP & BTC Türkiye, Enerji Güvenliği Direktörü

Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık ODTÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahat Andican Devlet Eski Bakanı, İstanbul Üniversitesi

Prof. Dr. Dorayd A. Noori Irak’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Yardımcısı Prof. Dr. Tayyar Arı Uludağ Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

Prof. Dr. Ali Arslan İstanbul Üniversitesi, Tarih Bölümü

Başar Ay Türkiye Tekstil Sanayi İşveren Sendikası Genel Sekreteri

Prof. Dr. Mustafa Aydın Kadir Has Üniversitesi Rektörü

Doç. Dr. Ersel Aydınlı Bilkent Üniversitesi Rektör Yardımcısı & Fulbright Genel Sekreteri

Doç. Dr. Veysel Ayhan ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ODTÜ, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

Itır Bağdadi İzmir Ekonomi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Bölümü

Prof. Dr. İdris Bal TBMM 24. Dönem Milletvekili

Yrd. Doç. Dr. Ersan Başar Karadeniz Teknik Üniversitesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölüm Başkanı

Kemal Beyatlı Irak Türkmen Basın Konseyi Başkanı

Barbaros Binicioğlu Ortadoğu Danışmanı

Prof. Dr. Ali Birinci Polis Akademisi Öğretim Üyesi

Doç. Dr. Mustafa Budak Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı

Dr. Hasan Canpolat İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı

E. Hava Orgeneral Ergin Celasin 23. Hava Kuvvetleri Komutanı

Volkan Çakır ORSAM Danışmanı, Afrika - ORSAM Antananarivo (Madagaskar) Temsilcisi

Doç. Dr. Mitat Çelikpala Kadir Has Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

Çetiner Çetin Gazeteci

Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya YÖK Başkanı

Dr. Didem Danış ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Galatasaray Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü

Esra Demir ORSAM Danışmanı, Ortadoğu

Prof. Dr. Volkan Ediger İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ekonomi Bölümü Prof. Dr. Cezmi Eraslan Başbakanlık Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı

Prof. Dr. Çağrı Erhan Ankara Üniversitesi ATAUM Müdürü, SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü

Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Amer Hasan Fayyadh Bağdat Üniversitesi, Siyaset Bilimi Fakültesi Dekanı

Av. Aslıhan Erbaş Açıkel ORSAM Danışmanı, Enerji-Deniz Hukuku

Cevat Gök Irak El Fırat TV Türkiye Müdürü

Mete Göknel BOTAŞ Eski Genel Müdürü

Osman Göksel BTC ve NABUCCO Koordinatörü

Timur Göksel Beyrut Amerikan Üniversitesi Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Muhamad Al Hamdani Irak’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı

Habib Hürmüzlü ORSAM Ortadoğu Danışmanı

Numan Hazar Emekli Büyükelçi

Doç. Dr. Pınar İpek Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü

Dr. Tuğrul İsmail TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü

Dr. İlyas Kamalov ORSAM Avrasya Danışmanı

Doç. Dr. Hasan Ali Karasar ORSAM Danışmanı, ORSAM Avrasya Stratejileri Koordinatörü - Bilkent Üniversitesi Doç. Dr. Şenol Kantarcı Kırıkkale Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü

Selçuk Karaçay Vodafone Genel Müdür Yardımcısı

Doç. Dr. Nilüfer Karacasulu Dokuz Eylül Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü

İsmet Karalar Edremit Belediye Başkanı Danışmanı

Prof. Dr. M. Lütfullah Karaman Fatih Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

Yrd. Doç. Dr. Şaban Kardaş TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü

Av. Tuncay Kılıç Edremit Belediye Başkanı

Doç Dr. Elif Hatun Kılıçbeyli Çukurova Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aleksandr Knyazev Rus-Slav Üniversitesi (Kırgızistan)

Prof. Dr. Alexander Koleşnikov Diplomat

Prof. Dr. Erol Kurubaş Kırıkkale Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Talip Küçükcan Marmara Üniversitesi, Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü

Arslan Kaya KPMG, Yeminli Mali Müşavir

Dr. Hicran Kazancı Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi

İzzettin Kerküklü Kerkük Vakfı Başkanı

Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu Okan Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

Dr. Max Georg Meier Hanns Seidel Vakfı Proje Müdürü (Bişkek)

Prof. Dr. Mosa Aziz Al Mosawa Bağdat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahir Nakip Erciyes Üniversitesi, İİBF Öğretim Üyesi

Doç. Dr. Tarık Oğuzlu ORSAM Danışmanı, Ortadoğu - Bilkent Üniversitesi Prof. Dr. Çınar Özen Ankara Üniversitesi, SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü

Murat Özçelik Türkiye Cumhuriyeti Bağdat Büyükelçisi

Doç. Dr. Harun Öztürkler ORSAM Ortadoğu Ekonomileri Danışmanı, Afyon Kocatepe Üniversitesi Dr. Bahadır Pehlivantürk TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Victor Panin Pyatigorsk Üniversitesi (Pyatigorsk, Rusya)

Doç. Dr. Fırat Purtaş Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı

Prof. Dr. Suphi Saatçi Kerkük Vakfı Genel Sekreteri

Dr. Yaşar Sarı ORSAM Danışmanı, Avrasya – ORSAM Bişkek Temsilcisi, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniv.

Ersan Sarıkaya Türkmeneli TV – (Kerkük, Irak)

Dr. Bayram Sinkaya ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. İbrahim Sirkeci Regent’s College (Londra, Birleşik Krallık) Dr. Aleksandr Sotnichenko St. Petersburg Üniversitesi (Rusya Federasyonu)

Zaher Sultan Lübnan Türk Cemiyeti Başkanı

Dr. Irina Svistunova Rusya Strateji Araştırmaları Merkezi, Türkiye-Ortadoğu Araştırmaları Masası Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Şahin ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Türel Yılmaz Şahin Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü

Mehmet Şüküroğlu Enerji Uzmanı

Doç. Dr. Oktay Tanrısever ODTÜ, Uluslararası İlişkiler Bölümü

Prof. Dr. Erol Taymaz ODTÜ, Kuzey Kıbrıs Kampusü Rektör Yardımcısı (KKTC) Prof. Dr. Sabri Tekir İzmir Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı

Dr. Gönül Tol Middle East Institute Türkiye Çalışmaları Direktörü (ABD)

Doç. Dr. Özlem Tür ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü

M. Ragıp Vural 2023 Dergisi Yayın Koordinatörü

Dr. Ermanno Visintainer Vox Populi Direktörü (Roma-İtalya)

Dr. Umut Uzer İstanbul Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri

Prof. Dr. Vatanyar Yagya St. Petersburg Şehir Parlamentosu Milletvekili, St. Petersburg Üniversitesi (Rusya Federasyonu)

Dr. Süreyya Yiğit ORSAM Avrasya Danışmanı

(6)

Değerli Okurlar,

Tüm dünyanın Ortadoğu’da Arap Devrimlerine odaklandığı bir dönemde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bağlamında gelişen olaylar biraz arka planda kaldı. Esasında bölge son bir yıl içinde yoğun bir siyasi gündeme sahne oldu. Arap Devrimlerinin bölgeye yansımalarının yanı sıra Erbil-Bağdat hattın- daki yükselen tansiyon öne çıktı. Biz de Türkiye açısından çok büyük önem taşıyan IKBY bağlamında- ki gelişmeleri bu ayki kapak konumuz olarak belirledik. Bu açıdan son derece şanslıyız zira ORSAM’ın Erbil Temsilcisi Selen Tonkuş Kareem bölgedeki gelişmeleri yerinden takip ediyor. Tonkuş kapak ça- lışmasında öncelikle 2011 yılının bir muhasebesini yaparak Arap Devrimlerinin bölgeye yansımaları- nı, Neçirvan Barzani’nin hükümet kurma çalışmalarını, Sünni-Şii uzlaşmazlığı içine giren Irak’ın gele- ceği konusunda kilit rol atfedilen Kürtlerin algılamalarını inceliyor. Kapak konusu dahilinde yine Selen Tonkuş Kareem’in gerçekleştirdiği iki röportaja yer veriyoruz. Selahattin Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Sabah Suphi Haydar ile gerçekleştirilen röportajda Arap Baharı’nın IKBY’deki yan- sımaları, Amerikan askerlerinin çekilmesi, Irak krizinin geleceği, Neçirvan Barzani Hükümeti’nden beklentiler ile Türkiye ile ilişkiler ele alındı. IKBY Yatırım Kurulu Çalışma ve Bilgilendirme Bölümü Başkanı Haydar Mustafa Said ile gerçekleştirilen röportajda ise bölgenin yatırım ortamı hukuki yön- den ele alınıyor ve Türkiye’nin bu süreçteki rolüne değiniliyor. Irak ile ilgili son çalışmamız ise Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Hicran Kazancı ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi. Hicran röportajda yeni dönemde Irak iç siyasetinin nasıl şekilleneceğini, Türkmenlerin nasıl politikalar izleyeceğini ve Arap Baharı hakkındaki görüşlerini iletiyor.

Rusya Federasyonu’nun Davos’u olarak adlandırılan Valdai Forum kapsamında “Arap Dünyası’nda Dö- nüşüm ve Rusya’nın Çıkarları” başlıklı toplantı 17-18 Şubat tarihlerinde Soçi’de gerçekleşti. ABD’den, Avrupa’dan, Ortadoğu’dan ve Asya’dan Ortadoğu uzmanlarını bir araya getiren toplantıya Türkiye’den ORSAM’ın yanı sıra son derece seçkin konuklar katıldı. T.C. eski Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz ve T.C. Dışişleri eski Bakanı Yaşar Yakış çok önemli tebliğler sundular. Türkiye’nin Ortadoğu’da gelişen olaylara bakışını ve değişim hareketlerinde İslam’ın rolünü ortaya koyan bu tebliğleri ilginize sunuyo- ruz. Bir diğer önemli sunuş ise İran Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Kıdemli Araştırmacı olarak görev yapan Mahmood Shoori’den geldi. Shoori’nin çalışmasında İran’ın Arap Baharı’na bakışını oku- yabilirsiniz.

Beyaz Rusya, Türkiye kamuoyu tarafından az bilinen bir ülke. Beyaz Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Valery Kolesnik bu açığı kapatmak için son derece önemli adımlar atıyor. Sayın Büyükelçi ile yaptığı- mız röportajda Türkiye ve Beyaz Rusya arasındaki ilişkilerin siyasi, ekonomik ve kültürel boyutlarını ele aldık. Şubat ayı içinde ORSAM’dan üç kişilik bir ekip saha araştırması yapmak üzere Irak’ın Erbil, Süleymaniye ve Dohuk vilayetlerindeydi. Irak’ın su kaynakları konusunda yapılan araştırmanın ya- nı sıra ORSAM uzmanları çok önemli görüşmeler gerçekleştirdi. Suriye konusu neredeyse bir yıldır dünya ve Türkiye dış politikasının ana gündem maddesi. Suriye konusunda az bilinen ve merak edilen konuların başında Suriyeli Kürtler gelmektedir. Suriye Kürt partilerinin neredeyse tamamının Erbil ve Süleymaniye’de temsilcilikleri bulunuyor. ORSAM uzmanları Kuzey Irak’taki araştırmaları sırasında önde gelen Suriyeli Kürt partilerin temsilcileri ile görüşme imkanı buldu. Bu röportajlar sayesinde Suriyeli Kürtlerin temel talepleri, Türkiye’ye bakışları, Suriye’deki ayaklanma sürecinde neye göre nasıl pozisyon aldıkları konularında birinci elden bilgilere ulaşılabilirsiniz.

Her ay bir bölge ülkesinin ekonomik yapısını analiz eden Harun Öztürkler bu sayımızda ciddi bir siyasal değişim sürecinden geçen Libya’yı ele alıyor. Türkiye’nin çok yoğun ekonomik ilişkileri olma- sı itibarıyla Libya ekonomisi üzerine hazırlanan bu çalışmanın ayrı bir önem taşıdığını düşünüyo- ruz. Körfez bölgesinden bir çalışma ise Mohammed İzzularab tarafından kaleme alındı. İzzularab, Kuveyt’te yaşanan siyasi krizin nedenlerini ve çıkış yollarını analiz ediyor. David Leupold tarafından hazırlanan ve İngiltere ile İran arasındaki siyasi krizi İran’ın iç siyasi mücadeleleri çerçevesinde analiz eden çalışmasını İngilizce olarak yayınlıyoruz. Son çalışmamız ise Ali Oğuz Diriöz tarafından kaleme alındı. Diriöz çalışmasında bölgenin önemli ülkesi Suudi Arabistan’ın bölgesel politikalarını inceliyor.

Nisan sayımızda buluşmak dileğiyle,

(7)

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin

2011’inden 2012’ye Yansımaları

(8)

Kapak Konusu

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin

2011’inden 2012’ye Yansımaları

(9)

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’inden 2012’ye Yansımaları

Reflections from 2011 of the Kurdish Regional Government to 2012

Selen TONKUŞ KAREEM

ORSAM Erbil Temsilcisi

Abstract

2011 has witnessed the most intensive political agenda of the recent years for the Kurdistan Region of Iraq (IKR) as it was for the rest of the Middle East. In this study, firstly in order to be able to make predictions regarding the developments in IKR politics in 2012, the past tempestuous year will be analyzed. In the first part of the analysis, the transformation of the crisis that emerged simultaneously with the Arab Spring from the streets to the political arena and the dynamics of the Nechirvan Barzani’s government formation efforts;

in the second part, the perceptions and the preferences of the Kurds that are attributed a key role regarding the future of Iraq that was dragged into Sunni-Shia dispute following the withdrawal of the US forces. In line with these headlines the study will be concluded with the developments that the IKR is likely to face in 2012.

Talabani ve Barzani Bağdat’a karşı tek ses olmaya çalışırken Kürt Bölgesel Yönetimi içerisinde birbirlerine karşı üstünlük mücadelesini sürdürüyorlar.

(10)

Zaho olayları KDP ve KİB arasındaki Bahdinan rekabetini partilerin liderlik seviyesine taşımıştır. Muhalefet kendini 17 Şubat’ta başlayan sürecin galibi olarak görmekteyken ve eninde sonunda taleplerini el- de edeceğini düşündüğü sırada hayal kırıklığına uğramıştır.

Giriş

2011 yılı, Ortadoğu’nun genelinde olduğu gibi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) için de son yılların en yoğun siyasi gündemine sahne ol- muştur. Yılın ilk yarısı hükümet muhalifi protes- tolar ve siyasi çözüm arayışlarıyla geçmiş, diğer yarısında ise Erbil-Bağdat hattındaki yükselen tansiyon IKBY’nin gündemini oluşturmuştur.

2012’nin ilk iki ayı geride kalırken, geçen yıldan devreden krizler, gerek IKBY’nin yerel siyaseti gerekse de Bağdat’la ilişkileri açısından yeni yı- lı da etkisi altına alacak gibi görünmektedir. Bu çalışmada 2012’de IKBY siyasetinde beklenen gelişmeler konusunda öngörüde bulunabilmek için, öncelikle geçtiğimiz çalkantılı yılın analizi yapılacaktır. Analizin ilk kısmında Arap Baha- rı ile eşzamanlı başlayan siyasi krizin meydan- lardan siyaset arenasına dönüşümü, Neçirvan Barzani’nin hükümet kurma çalışmalarının di- namikleri; ikinci kısımda ise ABD sonrası Sünni- Şii uzlaşmazlığı içine giren Irak’ın geleceği konu- sunda kilit rol atfedilen Kürtlerin algılamaları ve tercihlerine değinilecektir. Çalışma, bu başlıklar dâhilinde 2012’de Kürt Bölgesel Yönetimi’ni bek- leyen olası gelişmeler ile sonlandırılacaktır.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde Arap Baharı Esintileri

2011 yılı Ortadoğu’nun her yerinde esen halk ayaklanmaları rüzgârıyla aynı zamanda Irak’ın en sakin bölgesi olan Kürt Bölgesel Yönetimi’nde de rejim karşıtı protestolara sahne oldu. 2010’un son aylarında meydana gelen gelişmeler nede- niyle KBY’nin 2011’e halkın da dâhil olduğu siya- si gerilim içinde girilmişti. Sendika seçimlerin-

de beklediği performansı yakalayamayan Goran Partisi (Değişim) destekçilerini ve sivil toplum örgütlerini KBY Parlamentosunun çıkardığı ye- ni Gösteri ve Toplantı Yasası’nı protesto etmeye davet etmiş ve 2011 yılının Ocak ayının ilk gün- lerinde protestolar gerçekleştirilmişti. Ocak ayı boyunca siyasi atmosfer, geçtiğimiz genel seçim- lerde Kürt Bölgesel Hükümeti’nde (KBH) hiç- bir bakanlık elde edememiş olan ve o dönemde 2011’in Eylül ayında gerçekleştirilmesi planlanan vilayet seçimleri için Süleymaniye valiliği ve vi- layet kurulu üyeleri koltuklarını kazanma ama- cında olan Goran›ın hükümete yönelik eleştiri- lerinin sertleşmesiyle gerilmeye devam etmişti.

Tam bu sırada önce Tunus›ta, sonra Mısır›da başlayan başarılı halk ayaklanmaları, KBY›de oluşmuş potansiyel havayı yönlendirmek için Goran›a uygun bir bölgesel ortam sunmuştu.

Fırsattan yararlanmakta geç kalmayan Goran, 30 Ocak 2011›de meclisin fesih edilip, 3 ay içinde de yeniden seçimlere gidilmesini öneren bildiriyi yayınlamış ve gerilimi tırmandırmıştı.1

Bu arka plan üzerine Süleymaniye’de 17 Şubat 2011’de yönetim muhalifi protestolar başlamış- tı. Aynı gün Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) Süleymaniye bürosunun taşlanması halen çözüme kavuşamayan siyasi krizin başlangıcı ol- du. Binanın güvenlik görevlilerinin ateş açması üzerine 16 yaşında bir genç hayatını kaybeder- ken, çok sayıda gösterici de yaralanmış, birkaç saat sonra Goran’ın Erbil temsilciliğinin yakıl- mış, Soran ve Duhok’taki büroları da tahrip edilmişti. Bir süre sonra Süleymaniye’nin Sara Meydanı’nda erken ve adil seçimler, kamu hiz- metlerinin geliştirilmesi, yaşam koşullarının iyi- leştirilmesi, yolsuzlukla mücadele gibi talepler

(11)

içeren protestolar halk üzerinde oldukça etkiye sahip aydınların yönlendirmesiyle barışçıl bir atmosfere girmişti. Dolayısıyla iktidar partileri KDP ve KYB’nin (Kürdistan Yurtseverler Birliği) duruşu da yumuşamış, halkın taleplerine kulak vermeye başlamışlardı. İlk olarak 17 Şubat olay- larını araştırması için bir komite görevlendirildi.

Fakat ilerleyen günlerde Süleymaniye’nin Halep- çe, Keler, Çemçemal ve Seyid Sadık gibi ilçe ve nahiyelerine de sıçrayan gösteriler güvenlik güç- leri ve göstericiler arasında çatışmalara sahne ol- du. Bu durum üzerine hükümetin siyasi krizi iyi yönetemediğini ileri süren üç muhalefet partisi Goran, Kürdistan İslami Birliği (KİB) ve Kürdis- tan İslami Grubu (KİG) öne çıkarak, gösterilerin arkasında yer aldılar. Muhalefet partileri fiilen protestolarda yer almasalar da, medya organla- rı arayıcılığıyla göstericilere destek verdiler. Bazı muhalefet milletvekilleri de gösterilere katıldı ve destek amaçlı konuşmalar yaptılar. Dolayısıyla Goran tarafından ateşlenen kriz, muhalefet ve iktidar arasındaki bir krize dönüştü. Üç muhalif lider Nöşirvan Mustafa (Goran), Selahattin Ba- hattin (KİB) ve Ali Bapir (KİG) bir araya gele- rek KDP ve KYB’nin uygulamasını istedikleri 22 maddelik bir öneri yayınladılar. Bunlardan en ö-

nemlisi hükümetin istifa etmesinin istenmesiydi.

KBH Başbakanı Berham Salih 9 Mart’ta güveno- yu alarak konumunu korumayı başardı. 2

Krizin Meydanlardan Siyaset Arenasına Yolculuğu

Bir yandan muhalefet partileri protestoları Arap Baharı havasına dönüştürmeye çalışırken, diğer yandan KDP ve KYB ortamı sakinleştirmek ve gösterileri sonlandırmak için çeşitli yollara baş- vurdu. Örneğin meydanlarda Cuma namazı kıl- dıran ve cihat vaazları veren imamları tutuklayıp, 2-3 gün cezaevinde tutarak protestoların hızını kesmeye çalışıldı. Gösterilerde öncü rol oyna- yan siyasi ya da entelektüel figürler de mercek altına alındı. Örneğin KBY’nin önde gelen ay- dınlarından Rebin Herdi, Nisan ortalarında Sü- leymaniye mahkeme binasının önünde katıldığı gösterilerde güvenlik güçleri tarafından şiddete maruz bırakılarak tutuklandı. Diğer bir örnek de protestolarda halka destek veren Goran mil- letvekillerinden Abdullah Molla Nuri’nin sahte sürücü ehliyeti ifşa edilmesiydi. KDP ve KYB’nin halkın taleplerine cevap vermek için muhalefet partileri ile gerçekleştirdikleri “5 parti toplantı- ları” ve adam kayırmacılığını sona erdirmek için İşçi Bulma Kurumu kurulmasına yönelik girişim gibi atılan somut adımlar da zaman içinde pro- testoların sona ermesinde rol oynadı. Öte yan- dan Tartışmalı Bölgelerde Kürt ve Araplar ara- sındaki şiddet olayları ve terörist eylemler gibi dış tehditin varlığı da iktidarın amacına hizmet etti. Örneğin Süleymaniye’de protestolar devam ettiği en ateşli günlerde KBY’deki basın organ- larında Baas destekçisi bir grubun, Kerkük ve Hanekin›deki Kürtleri katlederek tartışmalı böl- gelerin kontrolünü ele geçirmeyi planladığına ilişkin haberler yayılmıştı. Bu olayın ardından Süleymaniye›de Ensar el İslam örgütüne bağlı teröristler ele geçirilmişti.3 Hâkim medya tara- fından KBY’nin protestolarla meşgul olmasından fırsat çıkarıldığına, dolayısıyla asıl tehditin dış tehdit olduğuna ve mevcut krizin mecliste etkin olamadıkları için halkın meşru taleplerini Arap Baharı’nı taklit ederek suiistimal etmeye çalışan muhalefetin siyasi gündeminin sonucu olduğuna dair yaygın bir kanaat oluşturuldu. Bunun hari-

2011’in son haftalarında yaşanan Zaho olayları, yeni Neçirvan Barzani Hükümeti karşısında öfkeli bir muhalefetin ortaya çıkmasına neden oldu.

Resimde Zaho’daki olay anı örülüyor.

(12)

cinde muhalif medyaya göre güvenlik güçlerinin halka ateş açması da zamanla protestolara gölge düşürdü. Son olarak Nisan ortalarında Süleyma- niye’deki Sara Meydanı’na KYB kontrolündeki güvenlik güçleri yerleştirilerek 62 gündür devam eden protestolar sona erdirildi. 23 Nisan’da bir araya gelen muhalefet liderleri Sara’daki durum normalleşmeden 5 parti toplantılarına katılma- yacaklarını açıkladılar. Ayrıca göstericilere ateş açanların yargılanması, yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi, iktidar partilerin yetkileri- nin sınırlanması ve protestolara destek verdikleri gerekçesiyle partilerin kesilen ödeneklerin yeni- den tahsis edilmesi taleplerini içeren bir reform bildirisi yayınladılar. Böylece kriz, meydanlarda sonlanırken, siyasi arenada halen devam etmekte olan bir sürece girdi.

5 parti toplantısının sonuncusu Temmuz ayın- da yapıldı. Muhalefet KDP ve KYB’nin reform taleplerine cevap vermemeleri nedeniyle görüş- meleri askıya aldı. Buna karşılık KBY Başkanı Mesud Barzani 28 Ağustos’ta siyasi gerilimi son- landırmak için muhalefetin taleplerine karşılık gelen bir kararname yayınladı.4 Ancak bugüne kadar yalnızca Sara’daki durum normale döndü ve partilerin kesilen ödenekleri iade edildi. 17 Şubat olaylarının yıldönümü yaklaşırken, olayla- rı araştırmak için kurulan komite halen bir sonu- ca ulaşamadı. Örneğin hakkında tutuklama emri çıkan Süleymaniye KDP Şube Başkanı Hiwa Ah- med hakkındaki vur emrini verme suçlamasını reddetmektedir. Geçtiğimiz Aralık ayında KDP Yürütme Komitesi Sekreteri Fazıl Mirani Süley- maniye’deki mahkemelerin bağımsızlığına gü- venmediklerini dile getirdi.

Erbil-Bağdat Hattında Yükselen Tansiyon 2011’in ortalarına gelindiğinde Erbil ile Bağdat arasındaki tartışmalı bölgeler, bütçe, peşmerge, petrol çıkarma sözleşmeleri, petrol ve gaz yasa- sına ilişkin mevcut sorunlar yeniden alevlendi.

Ağustos ayında Kürt parlamenterlerden oluşan bir heyet Diyala’daki tartışmalı ilçelerde yaptığı araştırmalar sonucu, 2003’ten beri 1400 Kürt ai- lenin zorla göç ettirildiği, 500’den fazla kişinin de öldürüldüğü ve Araplaştırma politikasının halen devam ettiği neticesine ulaştı.5 Irak ordusunun Diyala’ya bağlı Sadiye ve Celevle kasabalarına iki tabur asker sevk etmesi üzerine KBY de bölgeye peşmerge güçlerini sevk etti. Yükselen tansiyon, Amerikan askerlerinin Irak’tan yavaş yavaş çe- kildiği bir döneme denk geldi. Temmuz sonunda Amerika Kerkük, Diyala ve Musul’daki karma güvenlik noktalarından çekilmişti. Daha önce de birçok kez karşı karşıya gelen tarafları Amerikan askerlerinin varlığı kanlı çatışmalardan alıkoy- muştu. KBY’deki yaygın kanı, Kerkük valisinin Kürt olması ve KYB’nin Kerkük’teki en güçlü parti olmasından ötürü Kerkük’ün, diğer tartış- malı ilçelere göre daha güvenli olduğudur. Do- layısıyla Amerikan askerlerinin çekilmesi son- rasında “Kürt nüfusu korumak” amacıyla KBY tartışmalı ilçelere olan ilgisi artmıştır.

Ağustos’ta Erbil ve Bağdat arasında yükselen tan- siyonun bir diğer ayağı da petrol ve doğal gaz ya- sa tasarısına ilişkindi. KBY Bağdat Hükümeti’nin petrol ve doğal gaz yasa tasarısını, Kasım 2010’da Barzani’nin girişimiyle Maliki’ye ikinci kez ka- bine kurma şansı veren ve bunun karşılığında enerji yasa tasarısı üzerinde Erbil ve Bağdat ara- sında bir mutabakata varılmasını öngören Erbil

Talabani’nin bir taşla iki kuş vurmak için, yani hem Berham Salih’in

yıldızını söndürmek hem de KDP içindeki ayrılığı körüklemek için,

Necmettin Kerim’e gösterdiği destek dışında, Neçirvan Barzani’yi

güçlendirmeye çalıştığı görülmektedir.

(13)

Anlaşması’na aykırı olması gerekçesiyle reddetti.

Kasım ayında ise KBY’nin ABD’nin önde gelen petrol şirketi Exxon Mobile ile imzaladığı anlaş- maya, Irak Başbakanı Maliki’nin direnç göster- mesi ve Petrol Bakanı Hüseyin Şehristani’nin anlaşmanın yok hükmünde olacağını duyurması uzlaşmazlığı körükledi.

Bağdat’la sorunlar devam ederken, Ekim ayında Erbil’de olumlu bir gelişme yaşandı. Türkmen Cephesi 2005’te kapattıkları Erbil şubesini yeni- den açtı. Mart ayında da Kerkük vilayet meclisi başkanlığına Irak Türkmen Cephesi adayı Hasan Turan getirilmişti. Her iki gelişme de Kürtler cephesinde 2011 yılında Türkmenler ile ilişkile- rin geliştirilmesi gerektiği konusunda bir anlayı- şının oluşmasının sonucu olduğu söylenebilir.

IKBY’de Başbakanlık Bilmecesi

Ekim ayında iktidar-muhalefet arasındaki kriz sürerken, KBH Başbakanı Berham Salih’in baş- bakanlık süresinin bitimiyle, görevin KDP’ye devri sorusu gündeme geldi. KBY’de başbakanın görev süresi 4 yıl olmasına rağmen, KDP ile KYB arasında 2006’da yapılan ve iki partinin bölgeyi kontrol etmesini sağlayan “Stratejik İttifak” ge- reğince hükümet, her bir parti boyunca iki yıllık sürelerle yönetiliyor. Fakat Mesud Barzani, mu- halefet partilerini yeni hükümete dâhil etme ça- lışmaları için zaman kazanmak adına, Salih’in gö- rev süresini yılbaşına kadar uzattı. Bu arada KDP, başbakanlık için henüz resmen açıklanmamış ol- sa da, muhtemel adayı Neçirvan Barzani adına, muhalefet partilerine ziyaretlerde bulunmaya başladı. Muhalefet ise ‘kimin başbakan olacağı önemli değil, önemli olan bizim taleplerimizin karşılanması’ diyerek KDP heyetlerine reform taleplerini sıralamaya devam etti. Bu görüşmeler sürerken, bu kez Duhok’un Zaho ilçesinde çıkan kriz KDP’nin çabalarına gölge düşürdü.

Zaho’da 2 Kasım 2011 günü Cuma namazı sonra- sında bir grup, fuhuş yapıldığı iddiasıyla bazı otel, masaj salonu, içki satan dükkânlar ile birahanele- ri yaktı. Olaylara zemin hazırlayan gelişmeler bir süre önce, Erbil’e bağlı Ainkawa’daki Hıristiyan- ların, içki satan dükkânların kiliselerden uzaklaş-

tırılması için imza toplamasıyla başlamıştı. Bunu takiben Süleymaniye’nin ilçesi Koya’da da KİB’in öncülüğünde bu tür dükkânların cami, okul gi- bi kamu alanlarından uzak tutulmasına ilişkin sivil hareket organize edildi. Bu sırada Zaho’da bir imamın vaazında camiye çok yakın bir yer- de bulunan masaj merkezini hedef göstermesi üzerine bilinen olaylar gelişmiş, KDP olaylardan KİB’i sorumlu tutmuş ve üst düzey yetkililer de dâhil olmak KİB üyesi olan 60’tan fazla kişiyi tu- tuklamıştı. KDP’nin KİB’i suçlamasının ardından partinin Zaho’daki binası ve partiye ait Speda TV yakılmış, KİB de bu olaylardan KDP’yi sorumlu tutmuştu. Olayların sorumlusunun araştırılması için Barzani’nin kurduğu soruşturma komitesi parti binalarının KDP ile ilişkili bazı kişilerin de aralarında bulunduğu grupça yakıldığı sonucu- na ulaştı, fakat henüz herhangi bir yargı süreci başlatılmadı. 2005 yılında da genel seçimlerden hemen önce Duhok’taki KİB ofisleri yakılmış, hatta bazı üyeler hayatını kaybetmişti. KDP olay- lardaki sorumluğunu kabul ederek, mağdurların ailelerine tazminat ödemiş ve KİB binalarını da restore ettirmişti. KİB de buna dayanarak yine KDP’yi olaylardan sorumlu tuttu. Dolayısıyla Za- ho olayları bu açıdan KBY’de sürpriz bir gelişme olarak yorumlanmadı. Aralık başında ise KDP sözcüsü Cafer İbrahim, Nalya Televizyonu’na

“2005’te biz yaktık ama bu kez bizim yaktığımı- zı kanıtlamak için delil yok” şeklinde konuştu.6 Olayların arkasında KDP’nin olduğu var sayımı, KDP’nin Bahdinan’daki kontrolünü, kendisinden sonra ikinci popüler parti olan KİB ile paylaşmak istememesi düşünüldüğünde mantıklı görün- mektedir. KİB’in Bahdinan’da güçlenmesi KDP için zorluk yaratacak, Goran’ın kurulması ne- deniyle kaybettiği 25 sandalye nedeniyle sık sık eleştirdiği KYB ile bir anlamda aynı duruma düş- mesine neden olacaktır. Dolayısıyla KİB’in Arap Baharı sırasında aynı çizgiyi izlediği Müslüman Kardeşlerin Arap ülkelerinde önemli pozisyon- lar elde etmesiyle güçlendiği bir gerçek olsa da, olayların İslamcı hareketlerin yükselişi ile ilişki- lendirilmesi doğru görünmemektedir. Bunun dı- şında KBY’de olayların arkasında İran olduğuna ilişkin iddialar da öne sürüldü. İran’ın KBY üze- rindeki etki çabaları kuşkusuz olmakla beraber, Süleymaniye’de konsolosluğu bulunan tek ülke

(14)

olan İran’ın tesir alanının Bahdinan’a kadar ulaş- tığını söylemek zordur. Daha önce de belirtildiği gibi KİB’in İran çizgisindeki İslamcı anlayıştan uzak bir partidir. KBY’de İran’a yakınlığı ile bili- nen İslamcı parti ise KİG’tir. Bilindiği üzere KİG, 2003 öncesinde Ensar el İslam ile aynı bölgede faaliyet gösteren silahlı bir gruptu. 2003’te Ame- rika her iki terörist grubun da bulunduğu bölgeyi bombalamış, KİG başkanı Ali Bapir 22 ay ceza- evinde tutulmuştu. KİG açıkça dile getirmese de birçok konuda İran yanlısı tutum takındığı bili- niyor. Örneğin Irak Parlamentosu’nda Amerikan askerlerinin çekilmesine dair oylamada evet oyu veren tek Kürt partisi KİG olmuştu.

Zaho olayları sonrasında KİG Başkanı Ali Bapir, KDP ve KİB arasında arabuluculuk rolü oynamak istedi fakat KİB tutuklananların serbest bırakıl- masını şart koştuğu için KDP ile bir araya gelme- di. Goran da içinde bulundukları, bir nevi mane- vi anlaşma gereğince KİB’e destek çıktı. KYB’nin olaylara ilişkin tutumu ise KDP’yi tatmin etmedi.

Fazıl Mirani, olayları yansıtırken KİB medyası ile KYB medyası arasında fark olmadığını ileri sür- dü. KYB ise buna karşılık, stratejik anlaşmanın iki parti arasında olduğunu, medyalar arasında olmadığını savundu. KYB’nin tavrının şuanda muhalefete karşı oynanan hiçbir oyunun parçası olmak istememesinden kaynaklandığı söylenebi- lir. KYB’nin önceliği vilayet seçimleri öncesinde Süleymaniye’deki popüleritesini yeniden kazan- maktır. Zira 27 Eylül 2012’de gerçekleştirilmesi kesinleşen vilayet seçimleri KBY siyasi partileri- nin kendi popülerliklerini ölçmek ve birbirlerine güç gösterisi yapmak istemeleri açısından olduk- ça önem taşımaktadır. Dolayısıyla KYB ve KDP seçimlere aynı listede girmemeye karar verdiler.

Fakat bu durumdan KDP ve KYB arasındaki stra-

tejik işbirliğinin zayıfladığı veya sona ereceği an- lamını çıkarmak doğru değildir. Vilayet seçimleri sonrasında meclisteki ortaklıkları devam edecek ve KDP ve KYB parlamento seçimlerine ayrı girse dahi, hükümeti beraber kuracaktır. Kaldı ki KDP ve KYB parlamento seçimlerine beraber girmez- lerse konumlarını korumak için yeterli oyu elde edemeyeceklerinin farkındadırlar. Çünkü mu- halefet partilerinden herhangi biriyle girecekleri anlaşma oyların çoğunluğunu almalarına olanak sağlamayacaktır. En büyük muhalefet partisi olan Goran’ın KDP ile işbirliği yapmayacağı ke- sindir. Zira bu Goran için “sokaktaki insan” tara- fından verilmiş bir karardır. KYB ile gireceği bir anlaşma da aynı şekilde ciddi oy kaybına neden olacağı için, Goran-KYB anlaşması ancak seçim- ler sonrasında mümkün görünmektedir. KİB ve KİG ile anlaşması bu iki partinin kemikleşmiş seçmenlere sahip olduğu ve dolayısıyla alacakları oy sayısı da yaklaşık olarak belli olduğu için KYB ve KDP için bir kazanç getirmeyecektir. Dolayı- sıyla KDP ve KYB’nin Temmuz 2013 Parlamento seçimlerine birlikte girmeleri beklenmektedir.

Eylül 2012 Vilayet Meclisi seçimleri iki büyük partinin popülerliklerini ölçmeleri dışında, stra- tejik anlaşmanın imzalandığı 2006 yılından bu yana süregelen bir tartışmaya da nokta koyacak- tır. KDP, oyların çoğunluğu tek başına aldığını, buna rağmen KYB ile anlaşma içinde olduğunu, KYB de oylarının önemli kısmını stratejik an- laşma yüzünden Goran’a kaybettiğini ama buna rağmen ittifakı sürdürdüğünü dile getirmektedir.

Dolayısıyla vilayet meclisi seçimleri bu tartışma- ya bir son verecek fakat stratejik anlaşmaya zarar vermeyecektir. İç siyasi dinamiklerinin yanı sıra, KBY’nin Bağdat ile olan çatışması da KDP ve KYB arasındaki stratejik anlaşmanın devamlılı- ğını zorunlu kılmaktadır. KBY’nin Irak’ın içinden

Irak Bağdat’a bağlı Şii ve Sünni olarak iki federal bölgeye bölünürse,

KBY de federal bölge statüsünü koruyacaktır. Ancak Irak Sünni ve

Şii olmak üzere bağımsız iki devlete dönüşürse, Kürt bölgesinin de

otomatik olarak bağımsız bir devlete dönüşmesi söz konusu olabilir.

(15)

geçtiği krizin yönetimini kendi çıkarları doğrul- tusunda yönlendirebilmesi için iktidar partileri olan KDP ve KYB stratejik birliklerini korumak istemektedir. Önemle belirtilmesi gereken bir nokta, stratejik anlaşmanın Talabani ve Barzani arasında olduğu ve parti kadrolarından kimse- nin anlaşmanın içeriğini tam anlamıyla bilmiyor olmasıdır. Dolayısıyla kadrolar arasında sorun çıktığında, Talabani ve Barzani’nin bir araya ge- lerek sorunu kolayca çözdükleri KYB’ de sıkça gözlemlenmektedir.

Sonuç olarak Zaho olaylarının KDP ve KİB ara- sındaki Bahdinan rekabetini iki partinin liderlik seviyesine taşındığı söylenebilir. Daha önemli bir netice ise muhalefetin kendini 17 Şubat’ta baş- layan sürecin galibi olarak gördüğü ve eninde sonunda taleplerini elde edeceğini düşündüğü sırada, içlerinden birinin binalarının yakılma- sıyla uğradığı hayal kırıklığıdır. Dolayısıyla Zaho olayları muhalefet ve iktidar partilerinin arasını

biraz daha açmış, Neçirvan Barzani’nin muhale- fetsiz bir başbakanlık dönemi geçirmesi ihtima- lini uzaklaştırmıştır.

Aralık sonunda KDP başbakanlık için tek aday- larının Neçirvan Barzani olduğunu açıklarken, Fazıl Mirani ise geniş tabanlı bir hükümet kuru- lamaması halinde, fonksiyonel olmayan bir hü- kümetin yükünü Barzani’ye veremeyeceklerini, dolayısıyla Barzani’nin aday gösterilmeyeceğini belirtti. Buna ek olarak Neçirvan Barzani’nin de bu şartlarda görevi kabul etmemeye hazır oldu- ğunu ifade etti. Bunu takiben, hala KBY medyası, bağımsız medya da dahil olmak üzere, “Neçirvan Barzani’nin görevi kabul etmesi” tabirini kullan- maktadır. Barzani’nin başbakanlık için oldukça istekli olduğu gerçeği düşünüldüğünde bu tabir oldukça ilginç görünmektedir. Bu noktada baş- bakanlık oyununun perde arkasına bakmak fay- dalı olabilir.

Talabani’nin, KDP içindeki ayrılığı körüklemek için Neçirvan Barzani’yi güçlendirmeye çalıştığı görülüyor.

(16)

Başbakanlık Bilmecesinin Şifreleri

KBY’de Mesud Barzani’nin Neçirvan Barzani’nin başbakanlığını desteklemediği haberleri dolaş- maktadır. Hatta Neçirvan Barzani’nin başbakan- lığında zorluklarla karşılaşmasının ve parlayan yıldızının böylece sönmesinin istendiği rivayetle- rine rastlanmaktadır. Dolayısıyla KDPlilerin söy- lemlerinin de amca-yeğen Barzaniler arasındaki çekişmeyi gizlemek için olduğu iddia edilmek- tedir. Bilinen bir gerçek ise Mesud Barzani’nin Berham Salih’in görevine devam etmesinden yana olduğuydu. Barzani, KYB tarafından dol- durulması gereken ancak Barzani’nin Kosrat Resul’ü kabul etmemesi nedeniyle iki yıldır boş olan devlet başkanı vekili pozisyonu için tekrar Kosrat Resul’ü önermesini engellemek istemişti.

Stratejik anlaşmaya göre KYB ve KDP aralarında anlaşırlarsa, başbakanlık görev süresinin sonuna kadar, yani 2 yıl daha Berham Salih göreve de- vam edebilir. Bu noktada ise Celal Talabani’nin gündemi devreye girdi. Talabani Berham Salih’in göreve devam etmesini reddederek Neçirvan Barzani’nin başbakanlığına destek verdi. Bu- nun açıklaması ise Talabani’nin geçmişten bu- güne gelen siyasi bir alışkanlığında bulunabilir.

Talabani KYB içinde kendisinden sonra -ikinci adam- olarak tek bir kişinin isminin öne çıkma- sına karşı olduğu için, önce parti içinde bir ismi yüceltirken, sonrasında o kişiye bir rakip yarat- maktadır. Nöşirvan Mustafa’nın karşısına Kosrat Resul’ü, Resul’ün karşısına ise Berham Salih’i çı- karmış, iki sene sonra ise şimdilerle yıldızı par- layan yürütme komitesi üyesi ve Kerkük Valisi Necmettin Kerim’i getirip, Berham Salih’ten des- teğini çekmişti.

Bu açıdan bakıldığında Talabani’nin bir taşla iki kuş vurmak için, yani hem Berham Salih’in yıldı- zını söndürmek hem de KDP içindeki ayrılığı kö- rüklemek için, Necmettin Kerim’e gösterdiği des- tek dışında, Neçirvan Barzani’yi güçlendirmeye çalıştığı görülmektedir. Talabani’nin uyguladığı diğer bir taktik de Goran üzerinden KDP’ ye üstü kapalı bir tehdit savurması oldu. KDP’nin vilayet seçimlerine yalnız gireceğini açıklamasında son- ra KYB “henüz önümüzde 8 ay var, karar vermek için erken” diyerek, Goran ile birlikte girebileceği

mesajını vermektedir. Bu mesajı verdiği şüphe- sini kuvvetlendiren ilginç gelişme ise Aralık so- nunda Talabani ve Nöşirvan Mustafa arasında geçen bir telefon görüşmesidir. İçeriğini kimse- nin bilmediği bu telefon görüşmesinin ardından 1 Ocak 2012’de Kanun Devleti koalisyonu Mil- letvekili Hüseyin Asadi’nin, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’yi, Sünni Başbakan yardımcısı Ta- rık Haşimi’ye koruma sağlamak nedeniyle suçla- ması üzerine, Kürt listesinin yanı sıra, stratejik anlaşmaya dahil olmayan ve Irak meselelerinde farklı gündemleri olduğunu savunan Goran da meclisi boykot etti. KYB’nin seçimlere Goran ile birlikte girmesi uzak bir ihtimal olarak olsa da, KYB’nin Süleymaniye’de oylarının önemli kısmı- nı KDP ile ittifakı yüzünden Goran’a kaptırdığı düşünüldüğünde, mantıklı görünmektedir. Fakat bunu da KYB’nin KDP ile olan soğuk savaşında elinde bulundurduğu kartlarından yalnızca bir tanesi olarak görmek daha doğrudur.

ABD Sonrası Irak’ta Sünni-Şii Krizi ve Kürtlerin Kritik Rolü

2011’in son günleri ise Irak genelinde daha ö- nemli bir krize tanıklık etti. 15 Aralık’ta ABD’nin Irak’tan askerlerini resmi olarak çekmesinin iki gün sonra, terörist eylemlere karıştığı gerekçe- siyle Haşimi hakkında çıkan tutuklama emri ve hemen ardından Irakiye listesinin Irak Parla- mentosunu boykot ederek üyeliklerini askıya al- maları, 2011’in tüm ülkeyi içine alan siyasi krizle kapanmasına neden oldu. Haşimi’nin hakkındaki suçlamalara karşı KBY’e sığınması ise Kürtlerin bu süreçteki kritik rolünü gözler önüne serdi.

Kürtlerin Algılamaları ve Tercihleri

Kürtlerin oynadığı kritik role değinmeden ön- ce, bu sürece ilişkin algılamalarına değinmek gereklidir. KYB’de, Maliki’nin Şii-Sünni krizini ABD ziyareti sonrası ve Amerikan askerlerinin çekilmesinin hemen ardından ateşlemesinin ne- deni, ABD’nin gücünde bir azalış olarak değil, Maliki’nin Irak Şiilerine ve İran’a “Irak’ta Şiile- rin sözcüsü benim” mesajı olarak değerlendiril- di. Bu noktada Kürtlerin Amerikan askerlerin Irak’tan çekilmesine ilişkin görüşüne değinmek

Talabani’nin, KDP içindeki ayrılığı körüklemek için Neçirvan Barzani’yi güçlendirmeye çalıştığı görülüyor.

(17)

gerekirse, bilindiği gibi Kürt gruplar ABD son- rası Irak’ta Irak güvenlik güçlerinin yeterli olma- yacağını savunarak, ABD güçlerinin ülkede kal- maya devam etmesinden yana tavır sergilediler.

Irak’taki diğer grupların aksine, Kürtlerin ABD askerlerinin çekilmesine olan karşıtlığı, güvenlik değil, siyasi temelliydi. Kürtler tartışmalı bölge- leri kaybedecekleri korkusundan dolayı çekimser bir tavır sergilemişlerdi. Ancak Kürtlerin Ameri- kan askerlerinin çekilmesine ilişkin uzun vadeli görüşü, Kürt-Amerikan ilişkilerin normalleşme- si anlamına geldiği için oldukça olumludur. Hat- ta bu duruma KBY’de “ABD ile ilişkiler asıl şimdi başlıyor” gözüyle bakılmaktadır. Kürtler arasın- da ABD’nin gücünde azalma olduğu düşünülme- mektedir. Kürtler bunu ABD asker bulundurma- sa da, Irak hava sahasını kontrolü altında tutma- sına dayandırmaktadır. Diğer yandan ABD’nin dünyadaki en büyük, toplam 15 bin kişilik dip- lomatik misyonunun Irak’ta bulunacak olması da Kürtler için umut vericidir. Dahası, ABD’nin KBY’ye taşımakta olduğu ekonomik rolüne ol- dukça büyük önem atfedilmektedir. Kürtler uzun vadede Amerika ile normalleşen ilişkilerin daha demokratik değerlere dayalı bir siyasi sisteme kavuşmalarını sağlayacaklarına inanmaktadır- lar. Zaman içinde oy verme alışkanlıklarına ka- dar birçok şeyi değişmesi beklenmektedir. KDP ve KYB şimdiden bu baskıyı üzerlerinde hisset- mektedir. Dolayısıyla Kürtlerin Amerika’nın Irak üzerindeki etkisinde bir azalma algılamamakta- dırlar.

Bu nedenle Maliki’nin ateşlediği krizin zamanla- ması, KBY’ye, Maliki’nin, ABD’nin askeri varlığı sonrası Irak’ta daha çok söz sahibi olmak isteyen İran’ın desteğini ve Irak Şiilerinin lideri olma ko- numunu garantilemek isteği olarak yorumlandı.

Kürtlerin gözünden Maliki’nin oyunu, öncelikle arka arkaya federe bölge ilan etme girişimlerinde bulunan Sünnileri güçsüz kılmak, ardından da Şiileri kontrolü altına alarak Irak Şiilerinin ve Şii bir Irak’ın mutlak lideri olmak olarak görülmek- tedir. Oyunun Kürtlere yönelik ayağı ise, Maliki 2011’in ikinci yarısından itibaren elindeki siyasi kartlarını oynayarak Kürtleri tercih yapmak zo- runda bırakmaya çalışmasıdır. Erbil’den bakıldı- ğında, Kürtlerin tercihlerinin oldukça net oldu- ğunu gözlemlenmektedir.

İlk adım olarak KBY, Bağdat’ın Haşimi hakkında- ki tutuklama emrini reddetti. Haşimi’yi Kaleçu- valan’daki konuk evinde ağırlayan Talabani, tu- tuklama çağrılarına “Haşimi benim misafirim”7 diye yanıt veren Talabani öte yandan Talabani Irak Meclisi’ni zor durumda bırakan bu krizi aş- mak için Irak’taki tüm siyasi grupların katılacağı bir Milli Konferans düzenlemesini teklif etti. İlk etapta bu ay sonunda yapılması planlanan Kon- ferans, bazı grupların “onlar katılırsa biz katılma- yız” şeklindeki tartışmalarını da beraberinde ge- tirdi. KBY Başkanı Mesut Barzani ise Bağdat’ta yapılması halinde konferansa katılmayacağını açıkladı. Zira Barzani, Irak Hükümeti’nin Er- bil’deki anlaşmalarla kurulduğunu ve sorunun da Erbil’de çözülmesi gerektiğini düşünmektedir.

Buna ek olarak konferansın Bağdat’ta yapılması halinde bağımsız olacağından şüphe edilmekte- dir. Milli Konferans’ın anlamı ve amacı açısından düşünüldüğünde, tüm siyasi aktörler arasında bir denge sağlanmasının daha muhtemel olması nedeniyle Erbil’de yapılması daha makul görün- mektedir.

Kürtlerin önünde Irak’ın parçalanması veya bü- tünlüğünü koruması olarak iki senaryo bulun-

Kürtler bölgelerindeki istikrarın devam etmesi için Türkiye ile yakın olmaları gerektiğine inanmaktadırlar. Fakat Erbil’in Türkiye’ye yakın- lığı, Bağdat’ta karşısına İran’ın fitillediği yangınlar olarak çıkmaktadır.

Kürtler için İran tehlikesi çok boyutludur.

(18)

maktadır. Her ikisinin gerçekleşmesi de Kürt- lerin oynayacağı kilit role bağlıdır. Kürtler ise tercihlerini Irak’ın bütünlüğünün korunmasın- dan yana kullandı. KBY’nin, Haşimi’yi Bağdat’a iade etmemesinin nedeni de Irak’taki tüm grup- lar arasında arabuluculuk yapmaya hazırlanıyor olmasıdır. Milli konferans konusunda itici güç konumunda olan Kürtler, Amerika ve Sünnilerle işbirliği yaparak tüm grupları bu işbirliğine çek- meye çalışmaktadırlar.

İlk bakışta tersi gibi görünse de, Irak’ın parçalan- ması değil, bütünlüğünü koruması KBY’nin çıka- rına hizmet etmektedir. Bunun da nedenini Irak Kürtlerinin geçirdikleri siyasi dönüşüm netice- sinde aldıkları iki karar oluşturmaktadır. Bun- lardan ilki Kürtlerin, 1991 ve 2011 arasında barış ve istikrar ile elde ettikleri kazanımların, 90 yıllık silahlı mücadele sırasında elde ettiklerinden çok daha fazla olduğuna kanaat getirmeleridir. Kürt- ler için Irak denklemine ilişkin en büyük korkuyu İran ve Suudi Arabistan arasındaki bölgesel re- kabet oluşturmaktadır. Irak’ın parçalanmasıyla, bu iki güç arasında çıkacak olan bölgesel savaş alanına döneceğini düşünülmektedir. Maliki’nin diktatörlük yolunda ilerlemesini, Sünnilerin ken- di bölgelerini ilan etmeleri izleyecek, Amerika sadece Şiilerin sözü geçen bir Irak oluşumuna izin vermeyecek, Suudi Arabistan da söz hak- kını kullanmak isteyecektir. Kürtler yeni federe bölgelerin ilanını desteklemektedir. Diyala böl- gesi ilan edildiğinde, Şii milislerin saldırısı üze- rine Diyala valisi ile vilayet meclisi mensupları Süleymaniye’ye sığınmıştı. Fakat neticede Sünni- lerin kurmak istediği federe vilayet veya bölge sı- nırları içinde tartışmalı topraklar bulunmaktadır.

Irak’ın parçalanması halinde, Kürtlerin atacağı ilk adımın tartışmalı bölgeler üzerinde hâkimiyet sağlamak olacağı kuşkusuzdur. Bağımsızlık ilan etme konusunun KBY’nin en azından şimdi- lik gündemi dışında olduğu belirtilmelidir. Irak Bağdat’a bağlı Şii ve Sünni olarak iki federal böl- geye bölünürse, KBY de federal bölge statüsünü koruyacaktır. Ancak Irak Sünni ve Şii olmak üze- re bağımsız iki devlete dönüşürse, Kürt bölgesi- nin de otomatik olarak bağımsız bir devlete dö- nüşmesi söz konusu olabilir. Tüm bunlar Kürtler tarafından hesap dahi edilmeyen gelişmelerdir.

Tüm Kürtlerin üzerinde oydaştığı tek tercih si- yasi sürecin devam etmesi, Irak’taki tüm grupla- rı tatmin eden bir uzlaşıya varılmasıdır. Kürtler KBY’de kurdukları düzenin bozulmasını iste- memekte, kazanılmış anayasal hakları olan 140.

Maddenin uygulanmasında ısrarcı davranmakta- dırlar. Bunun için de hem Bağdat’la yani Şiilerle, hem de 140.maddenin uygulanması halinde sınır komşuları olacak olan Sünniler ile iyi ilişkiler kurmakla mümkün olacağını düşünmektedirler.

Bölgesel aktörler bazında ise Kürtler, kurduk- ları istikrarın devam etmesi için Türkiye ile ya- kın olmaları gerektiğine inanmaktadırlar. Fakat Irak içindeki denklemde olduğu gibi, Erbil’in Türkiye’ye yakınlığı, Bağdat’ta karşısına İran’ın fitillediği yangınlar olarak çıkmaktadır. Kürtler için İran tehlikesi çok boyutludur. 2011 orta- larında KBY’de, İran’ın Kandil’i bombalayarak PEJAK’tan arındırmak istemesinin altında ya- tan sebebin, buraya Ensar el İslam’ı yerleştirerek etkinlik alanını Erbil’e kadar indirmesi olduğu korkusuna sıkça rastlanmaktaydı. Dolayısıyla KDP’nin Sünnilerin ve KYB’nin de Maliki’nin ta- rafında olduğu kanısı, KBY’nin hem Irak içinde Sünni-Şii, hem de bölge içinde Türkiye-İran ara- sı yürüttüğü denge siyasetinden kaynaklanan bir yanılsamadır.

Celal Talabani, liderliğini yaptığı Kürdistan Yurtseverler Birliği içerisinde Berhem Salih (solda) ve Kosret Resul’un (sağda)

hareket alanını daraltmaya çalışıyor.

(19)

KBY’nin Bağdat’a stratejisi Talabani ve Barzani’nin danışıklı dövüşü dâhilinde yürütül- mektedir. Bu da Irak Kürtlerinin geçirdikleri si- yasi dönüşüm neticesinde vardıkları ikinci kararı yansıtmaktadır. Barzani’nin Kasım 2011’de Tür- kiye ziyaretinde net şekilde ortaya koyduğu gibi, Irak Kürtleri birbirlerine karşı savaşmamaya ka- rar vermişlerdir. KYB’de hem siyasi çevreler hem de halka hâkim görüş, Erbil ile Bağdat arasındaki mücadelenin bir varoluş mücadelesi olduğu ve birlik olmazlarsa bugüne dek elde ettikleri her şeyi kaybedecekleri yönündedir. KBY’nin üç mu- halif partisi de Bağdat’ta Kürt listesiyle birlik- te hareket etmektedir. Zira Erbil’de birbirlerine karşı çıkma özgürlüğünün Bağdat’ta birlik ol- maktan geçtiğini düşünmektedirler. Talabani ve Barzani arasındaki stratejik anlaşmanın ruhun- da da bu düşüncenin yer aldığı söylemek müm- kündür. Bağdat ile olan krizin, KDP ve KYB’nin Erbil-Süleymaniye hattındaki arasındaki soğuk savaşı derinleştireceği beklenmemelidir. Dolayı- sıyla Kürtlerin taraf tutmayacağı açıktır. Kürtler, diktatörlüğe varmaması ve Kürtlere verilen söz- lerin tutulması şartıyla Maliki’nin görevinde kal- masında olumsuz bakmamaktadır. Ancak Irak’ın bütünlüğünü korumak için Maliki’yi destekle- mek yerine, tüm tarafları bir araya getirmeyi he- deflemektedirler.

Denklemin diğer bir parçasını da KBY’nin gün- deminde oldukça geniş yer tutan Suriye olayları oluşturmaktadır. KBY Suriye’de rejim değişikli- ğine sıcak bakmakta ve Suriye muhalefetini des- teklemektedir. Hatta KBY, ilk etapta sadece Kürt muhalefeti desteklerken, son zamanlarda Kürt- lerin tüm muhalif gruplarla işbirliği yapmasını sağlamaya çalışmaktadır. Mesud Barzani’nin 28- 29 Ocak 2012’de Erbil’de düzenlenen Kürt Mil- li Kongresi’nde yaptığı konuşma da bu duruma işaret etmektedir. Açıkça görüldüğü üzere KBY, hem kendi içindeki siyasi gelişmeleri hem de Irak’taki krizi bölgesel gelişmeler ışığında okuya- rak, bölgesel bir rol oynamak zorunda olduğu- nu hissetmektedir. KBY’ye göre Suriye rejiminin düşmesi halinde İran enerjisinin daha büyük bir kısmını Irak ve KBY’de üzerinde harcayacak ve Kürtlerin işbirliğine daha çok ihtiyaç duyacaktır.

Diğer yandan da İran’ın Suriye’de de pozisyonu-

nu korumaya çalışacağı için Kürtlerin Aleviler- le işbirliği yapmasını istemesi de muhtemeldir.

Dolayısıyla hem Irak hem de Suriye Kürtlerinin Esed sonrası dönemde daha çok siyasi rol oy- nayabilecekleri, İran’a karşı pazarlık güçlerinin artacağını hesaplanmaktadır. Dahası Kürtler arasında dillendirilen bir diğer görüş, Esed’in düşmesinden sonra, Suriye’de İran’ı dengelemek için Türkiye’nin Müslüman Kardeşleri Kürtlerle iyi ilişkiler kurmaya yönlendirmesi gerektiğidir.

Kürt Bölgesel Yönetimi’nde 2012’den Beklentiler

Tüm bu gelişmelerin gösterdiği üzere KBY’de 2012 yılı hem yerel hem de bölgesel alanda 2011’den devreden yoğun gündemle başladı. Ge- ride bıraktığımız Ocak ayında KBY’nin iç siyase- tinin en önemli gündemini Neçirvan Barzani’nin kuracağı yeni hükümet oluşturdu. 18 Ocak’ta KDP resmen başbakanlık adaylarının Neçirvan Barzani olduğunu açıkladı.8 Bunu takiben Ne- çirvan Barzani, geniş tabanlı hükümet kurmak için muhalefete yönelik elinden gelen çabayı göstermekte, blok olarak değil, her bir parti ile ayrı görüşmeler yürütme stratejisini uygulamaya koydu. Barzani şu ana kadar Goran ve KİG ile bir araya geldi fakat her iki parti de görüşmelerinde Barzani’ye muhalefet olarak kalacaklarını bildir- di. KİB ile ise henüz bir görüşme gerçekleşmedi, zira KDP-KİB ilişkileri hassasiyetini korumakta- dır. Muhalefetin bu tutumu karşısında Neçirvan Barzani muhalefetin reform paketinin makul ol- duğunu ve resmen KBY parlamentosunca görev- lendirilmesini takiben yasal süre olan 1 ay için- de yeniden tüm partilerle görüşeceğini söyledi.

Neçirvan Barzani’nin geniş tabanlı bir hükümet kurmaktaki ısrarının nedeni tüm enerjisini he- deflediği programa uygulamaya yönlendirebil- mek için sakin bir siyasi atmosfere ihtiyaç duy- masıdır. Önceki başbakanlık döneminde ekono- mik kalkınmaya öncelik veren Barzani, bu kez ise attığı temel üstüne, iş çevreleri ile sıkı bağlarını kullanarak, ileri seviyede bir ekonomik program uygulamayı hedefliyor. 2012 KBY bütçesi için net bir rakam verilmese de, şimdiye kadar ki re- kor bütçe olduğu biliniyor. Barzani’nin diğer bir amacı da KDP içindeki pozisyonunu güçlendir-

(20)

mektir. KBY’de siyasi hükmün üç sembolünün para, iktidar ve güvenlik olduğu düşünüldüğün- de, bunu takiben de muhtemelen güvenlik güç- leri üzerinde etki sağlamayı amaçladığı düşünü- lebilir.

Ocak 2012’nin son günlerinde ise KYB KDP’ye karşı başka bir siyasi kart daha oynadı. Bazı KYB milletvekilleri KBY’nin 2009 yılında onaylanan anayasa tasarısında değişiklik yapılmasını gün- deme getirdi. Temelde devlet başkanının geniş yetkilerini sınırlamayı hedefleyen öneri için şu ana kadar içinde muhalefet milletvekillerinin de olduğu 60 imza toplandı. Meclis sözcüsü Kemal Kerküki’nin anayasa için son sözü halk oylaması- nın söyleyeceği konusunda net tavır ortaya koy- masıyla bu konu şimdilik rafa kaldırıldı.9

KYB siyasetinde yaşanan başka önemli bir geliş- me de Goran’ın bilinen net pozisyonunun dışın- da, bu kez hükümete katılmamak için bambaşka bir nedene sahip olmasına sebebiyet verdi. Geç- tiğimiz ay 4 Goran milletvekilinin de aralarında bulunduğu 37 milletvekili, KBY Parlamentosu meclis sözcüsüne, meclisin milletvekillerine gö- rev sürelerince tahsis ettiği evleri, alındığı za- manki fiyata satmasını içeren bir öneri sundu.10 Meclis sözcüsü tarafından kabul edilmeyen öne- ri, Goran cephesinde adeta bir skandal yarattı.

Nöşirvan Mustafa yayınladığı bildiride millet- vekillerini “para testinde sınıfta kalmakla” itham etti. Dört milletvekilinden biri olan İsmail Galeli görevinden istifa ederken, diğer üç isim ise yal- nızca partiden istifa edip, mecliste yeni bir blok kuracaklarını açıkladılar. Bu olay KDP ile KYB’ye

“Goran da yolsuzluk yapıyor” diyerek kendilerini ironik şekilde savunma fırsatı verdi.

Şubat ayının ortalarında ise KDP ve KYB ara- sındaki görev değişimleri peşpeşe gerçekleşti- rildi. Öncelikle 15 Şubat günü Mesud Barzani KYB tarafından 23 Ocak’ta adaylığı açıklanan Kosrat Resul’ün devlet başkanı yardımcılığını onayladığını duyurdu. Aynı gün 111 kişilik KBY Parlamentosu’nda 72 parlamenterin katılımıyla meclis sözcüsü ve yardımcısı seçildiği oturum oldukça olaylı geçti. Başlangıçta tüm milletve- killerinin katılımı ile açılan oturumda Meclis Başkanı Kemal Kerküki’nin meclis başkanı ve yardımcısı pozisyonlarının değişimin gerçekle- şeceği olağandışı bir toplantı olduğunu açıkla- ması üzerine, muhalefet partileri, bu değişimin yasal olmadığını, değiştirilen pozisyonların yasal süresinin 4 sene olduğunu ve değişimin neye da- yanarak gerçekleştirildiğini açıklanmasını talep etti. Kerküki’nin –istemezseniz oy vermeyin- ce- vabı üzerine, muhalefet partilerine mensup mil- letvekilleri -bu oturum sadece KDP ve KYB mil- letvekillerini ilgilendiriyor- diyerek meclisi terk ettiler. Bunu takiben yaptıkları toplantıda Goran, KİB ve KİG ertesi gün gerçekleştirilecek olan ve başbakan ile başbakan yardımcısı pozisyonları- nın oylanacağı oturuma da katılmayacaklarını açıkladı. Meclis gündemi meclis başkanı yar- dımcısı olan Ersalan Bayiz’in başkan ve KDP’li milletvekili Hasan Muhamed Sur’un yardımcı olarak seçilmesiyle devam etti. Bilindiği üzere meclis başkanı yardımcılığı pozisyonu için uzun süredir, hatta 14 Şubat akşamına kadar Kemal Kerküki’nin ismi düşünülüyordu. Bu ani değişim üzerine Kerküki milletvekilliğinden istifa etti. Bi- lindiği üzere Kemal Kerküki Mesud Barzani’nin KBY siyasetinde kilit öneme sahip olan ve geç- tiğimiz sene vefat eden annesi Hamayil Barzani tarafından şahsi olarak destekleniyordu. Dolayı-

Kürtlerin gözünden Maliki’nin oyunu, öncelikle arka arkaya federe böl-

ge ilan etme girişimlerinde bulunan Sünnileri güçsüz kılmak, ardından

da Şiileri kontrolü altına alarak Irak Şiilerinin ve Şii bir Irak’ın mutlak

lideri olmak olarak görülmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gelir Vergisi Kanununun 21’inci mad- desinde yer alan mesken kira gelirleri için uygulanan istisna tutarı, 2015 takvim yılında elde edilen kira gelirleri için 3.600 TL olarak

Teknik olarak baktığımızda aşağıda 1.1090’nın kırılması halinde önce 1.1065 ve arkasından 1.1040 seviyesine kadar düşüş yaşanabilir.. Yukarıda ise 1.1107

Araştırma verilerinin değerlendirilmesine göre Salgın, tüketici ihtiyaçlarını ve davranışlarını çarpıcı biçimde ve belki de kalıcı olarak değiştirirken,

Orman alanlarının azalmasında özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde çoğunlukla kırsal fakirlik ve yerel nüfusun baskısı ile bunlara bağlı olarak yasa

Mayıs ayında Türkiye istihdam piyasası olumlu bir performans sergilemiş ve işsizlik oranı %8.2 ile Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yeni

Öz: Dünya ekonomileri için yarattığı uzun dönemli makroekonomik etkiler nedeniyle petrol fiyatları ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiler çok sayıda araştırmaya konu

Orta Doğu bölgesinde zengin petrol ve doğal gaz yataklarına sahip olan İran, sahip olduğu farklı politik duruşuyla, bölgede çok köklü değişikliklere sebep olacak

Bu çalışmada, Avrupa Birliği tüketici politikasının esasları, yasal dayanakları, tek pazarın oluşmasında tüketici politikasının önemi, birliğin tüketici politikası