• Sonuç bulunamadı

Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Suriye'den Gelen İnsanlara Yönelik Görüşlerinin Değerlendirilmesi (Kilis 7 Aralık Üniversitesi Örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Suriye'den Gelen İnsanlara Yönelik Görüşlerinin Değerlendirilmesi (Kilis 7 Aralık Üniversitesi Örneği)"

Copied!
159
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLGİLER ÖGRETMEN ADAYLARININ SURİYE’DEN

GELEN İNSANLARA YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

(KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ)

Fatih Tıkman

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(2)

i

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren ...(….) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Fatih Soyadı : TIKMAN

Bölümü : Sosyal Bilgiler Eğitimi İmza :

Teslim tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Suriye’den Gelen İnsanlara Yönelik Görüşlerinin Değerlendirilmesi (Kilis 7 Aralık Üniversitesi Örneği)

İngilizce Adı : Evaluation Of The Views Of Social Studies Candidate Teachers About Syrian Refugees (Kilis 7 Aralık University Example)

(3)

ii

TEŞEKKÜR

Araştırmanın gerçekleştirilmesinde birçok kişinin katkısı ve desteği olmuştur. Öncelikle, araştırmanın her aşamasında bana sabırla yol gösteren, akademik ve manevi desteğini esirgemeyen, değerli hocam ve tez danışmanım Sayın Doç. Dr. Bülent AKSOY’a en içten duygularımla teşekkürü bir borç bilirim.

Hayatımın her anında, benden maddi ve manevi desteğini hiç esirgemeyen ailemin değerli üyelerine sonsuz teşekkür ederim.

(4)

iii

SOSYAL BİLGİLER ÖGRETMEN ADAYLARININ SURİYEDEN

GELEN İNSANLARA YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

(KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Fatih TIKMAN

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TEMMUZ, 2017

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının Suriye’den gelen insanlara yönelik görüşlerini değerlendirmektir. Bu çalışma, nitel araştırma yöntemi desenlerinden olan olgubilim desenine göre tasarlanmıştır. Çalışmada, Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının deneyimlerden yola çıkarak Suriyeliler hakkındaki görüşleri incelediği için olgubilim deseni tercih edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2016-2017 Bahar Yarıyılında Kilis 7 Aralık Üniversitesi Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Eğitimi 3. ve 4. sınıfta öğrenim gören öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan 30 öğretmen adayının 16’sı kadın, 14’ü erkektir. Bu öğretmen adaylarının 15’i 3. sınıfta, 15’i de 4. sınıfta eğitim almaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak kişisel bilgi formu ve sığınmacılara yönelik görüşleri belirlemek amacıyla hazırlanan görüşme formu kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğretmen adayları; Suriyelilere yardım yapılmasını doğru bulduklarını, ancak bu yardımlar yapılırken kendi vatandaşımızın ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulamışlardır. Öğretmen adayları olumsuz görüşler olarak; Suriyelilerin

(5)

iv

Türkiye’de yaşamalarıyla birlikte kültürel bir bozulmanın yaşandığını, bu birlikte yaşamın aile kurumunu olumsuz etkilediğini, nüfus artışı sorunu yaşandığını ve çarpık kentleşmenin artığını, ayrıca uyum konusunda sorunlar yaşanabileceğini belirtmişlerdir. Olumlu görüşler olarak ise, bu birlikte yaşamın yardımseverlik duygularını canlandırdığına, kültürel zenginliğimizi arattığına değinmişlerdir. Suriyeli öğrencilerle Türk öğrencilerin aynı ortamda eğitim almalarıyla ilgili olarak öğretmen adaylarının %50’si aynı ortamda eğitim alınmalıdır (verilmelidir) derken, %50’si farklı ortamda eğitim alınmalıdır demiştir. Öğretmen adaylarının çoğunluğu, Suriyelilerin toplumsal uyumlarına katkı sağlamak için yapılacak etkinliklere katılacaklarını belirtmişlerdir. Öğretmen adayları, Suriyelilerin üniversitelere sınavsız alınmalarına karşı olduklarını belirterek bu konunun çözüme kavuşturulması gerektiğine dikkat çekmişlerdir. Öğretmen adayları, Kilis’e düşen roketlerin korkuya neden olduğunu ve yaşanan bu olayların Suriyelilerle empati kurmalarına yardımcı olduğunu belirtmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda çalışmada Sosyal bilgiler öğretmen adaylarının Suriyelilere yönelik yapılan yardımlara olumlu baktığı sonucuna ulaşılmıştır. Ancak öğretmen adaylarının çoğu, sığınmacılara yapılan yardımların kendi vatandaşlarını ihmal etmeyecek şekilde yapılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu konuda çalışma yapan devlet kurumları ve STK’ların kendi vatandaşlarının ihtiyaçlarını giderecek çalışmalar yapması, önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Sosyal Bilgiler, Öğretmen Adayları, Suriyeliler Sayfa Adedi : 142

(6)

v

EVALUATION OF THE VIEWS OF SOCIAL STUDIES CANDIDATE

TEACHERS ABOUT SYRIAN REFUGEES

(KİLİS 7 ARALIK UNIVERSITY EXAMPLE)

MASTER THESIS

Fatih TIKMAN

GAZİ UNIVERSITY

INSTITUTE OF EDUCATIONAL SCIENCES

JULY, 2017

ABSTRACT

This study aims to evaluatıon of the vıews of social studies candıdate teachers about Syrian refugees. This study uses phenomenologic research design, which is the one of the quantitative research designs. The working group of the study consists of teacher candidates who study social studies education undergraduate program at 3. and 4. grades in Muallim Rıfat Education Faculty in Kilis 7 Aralık University in 2016-2017 spring term. There are 30 participants in this study, 16 female and 14 male of them. 15 of these participants are in their third year and the other 15 are in the last year in the college. İn order to collect data, demographic information form and interview forms prepared to identify the views about Syrian refugees have been used. Obtained data has been analyzed with content analysis. The study reveals that although teacher candidates think that helping Syrian refugees is fair, they empathize that these aids should not lead to neglect native citizens. Teacher candidates address that there is a cultural corruption as a consequence of Syrian people started to live

(7)

vi

in Turkey, that this living together has a negative impact particularly on the institution of family. In addition, participants state that possible problems may occur about adjustmental issues, that the rapid population growth is a serious problem and that the rising urban sprawl is another problem. However, participants also mention positive aspects of living together with Syrian people. For example they point out that feelings regarding with charity is revived and the cultural wealth is improved. In concern with getting education together with Syrian students in the same environment, the half of the participants declare that there is no problem with this situation whereas the other half of the participants affirm that Turkish and Syrian students should get education separately in different environments. Majority of the teacher candidates remark that they are going to participate the activities to contribute social adjustment of Syrian people. However, teacher candidates state that they are opposed to welcome Syrian students to Turkish universities without any assessment or exam, moreover, they conceive that this issue must be solved. Additionally, the participants identify that rocket attacks lead fear, that they felt the fear of death deeply and consequently they can empathize with Syrian people. In the study of these results, the following result has been reached: Social studies teacher candidates have positive attitudes towards the aid to the Syrians. However, many of the prospective teachers stated that their citizens should not be neglected while the Syrians are being assisted. It is recommended that working for this purpose government agencies and CSOs should carry out work to address their citizens' needs.

Key words : Social Studies, Teacher Candidates, Syrian Refugees Total page number : 142

(8)

vii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Fatih TIKMAN İmza:

(9)

viii

JURİ ONAY SAYFASI

Fatih TIKMAN tarafından hazırlanan “Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Suriye’den Gelen İnsanlara Yönelik Görüşlerinin Değerlendirilmesi (Kilis 7 Aralık Üniversitesi Örneği)” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Doç. Dr. Bülent Aksoy

(Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi)

Başkan: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Tez Savunma Tarihi: …../…../……….

Bu tezin Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Ülkü ESER ÜNALDI

(10)

ix

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR ... İİ

ÖZET ... İİİ

ABSTRACT ... V

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... Vİİ

JURİ ONAY SAYFASI ... Vİİİ

TABLOLAR LİSTESİ ... Xİİ

ŞEKİLLLER LİSTESİ ... XİV

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ... XV

BÖLÜM I ... 1

GİRİŞ ... 1

1.1 Problem Durumu ... 1 1.2 Araştırmanın Amacı ... 3 1.3 Araştırmanın Önemi ... 4 1.4 Problem Cümlesi ... 4 1.4.1 Alt Problemler ... 5 1.5 Araştırmanın Varsayımları... 5 1.6 Araştırmanının Sınırlılıkları ... 5 1.7 Tanımlar ... 6 1.7.1 Göç ... 6 1.7.2 Mülteci ... 6 1.7.3 Sığınmacı ... 6

BÖLÜM II ... 7

KURAMSAL ÇERCEVE ... 7

2.1 Göç ... 7

(11)

x 2.2 Göçün Nedenleri... 10 2.3 Göç Türleri ... 11 2.3.1 İç Göç ... 13 2.3.2 Dış Göç ... 14 2.3.3 Zorunlu Göç ... 15 2.3.4 Gönüllü Göç ... 17

2.4 Mülteci ve Sığınmacı Göçleri ... 17

2.4.1 Osmanlı İmparatorluğuna ve Türkiye Cumhuriyetine mülteci ve sığınmacı göç hareketleri ... 19

2.5 Arap Baharı ve Etkileri ... 26

2.6 Arap Baharı Sonrası Suriye’de Olaylar ... 28

2.6.1 Suriyelilerin göç ettikleri ülkeler ve durumları ... 33

2.7 Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’ye Etkileri ... 46

2.7.1 Ekonomik Etkileri ... 47

2.7.2 İşgücüne (istihdama) Etkileri... 49

2.7.3 Suriyelilerin Asayiş ve Güvenlik Üzerine Etkileri ... 49

2.7.4 Toplumsal Yapıya Etkileri ... 50

2.8 Suriyelilerin Kilis’e Etkileri ... 52

2.9 Sığınmacı ve Mülteci Hakları ... 52

2.9.1 Uluslararası Hukukta Sığınmacı ve Mülteci Hakları ... 57

2.9.2 Türk hukukunda Sığınmacı ve Mülteci Hakları ... 61

2.11 İlgili Araştırmalar ... 66

BÖLÜM III ... 76

YÖNTEM ... 76

3.1 Araştırma Modeli ... 76 3.2 Çalışma Grubu ... 76 3.3 Verilerin Toplanması ... 77 3.3.1 Görüşme Formu ... 77 3.4 Verilerin Analizi ... 78

BÖLÜM IV ... 79

BULGULAR VE YORUM ... 79

(12)

xi

4.2 Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ... 79

4.3 İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ... 83

4.4 Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ... 91

4.5 Dördüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ... 98

4.6 Beşinci Alt Probleme İlişkin Bulgular... 102

4.7 Altıncı Alt Probleme İlişkin Bulgular ... 106

4.8 Yedinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ... 109

BÖLÜM V ... 113

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 113

5.1 Sonuçlar ... 113

5.1.1 Birinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 113

5.1.2 İkinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar... 114

5.1.3 Üçüncü Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 119

5.1.4 Dördüncü Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 120

5.1.5 Beşinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 120

5.1.6 Altıncı Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 121

5.1.7 Yedinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 121

5.2 Öneriler ... 122

KAYNAKÇA ... 124

(13)

xii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Göç Türleri ... 12

Tablo 2: Mart 1886- Şubat 1887 Balkanlardan Anadolu’ya Göçler ... 20

Tablo 3: Mart 1891- 18 Ocak 1892 Balkanlardan Anadolu’ya Göçler ... 21

Tablo 4: 1897-1898 Arası Balkanlardan Anadolu’ya Göçler ... 21

Tablo 5: Mart 1886-1898 Yılları Arasında Ülke Bazında Osmanlı Devletine Göç Etmiş Toplam Nüfus ... 22

Tablo 6: Cumhuriyet Dönemi Balkanlar’dan Türkiye’ye Göçler ... 25

Tablo 7: 1812- 1989 Tarihleri Arası Anadolu’ya Göçler. ... 26

Tablo 8: Suriyeli Mültecilerin Ülkelerinden Ayrılış Nedenleri... 35

Tablo 9: Suriyeli Mültecilerin Türkiye'ye Giriş Biçimleri ... 36

Tablo 10: Suriyeli Mültecilerin Türkiye'yi Seçme Nedenleri ... 36

Tablo 11: Türkiye’ye Suriye’den Gelen Sığınmacıların Suriye’den Geldikleri İllerin Yüzdelik Oranları ... 37

Tablo 12: 2017 Yılı İç İşleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü İllere Göre Suriyeli Sayısı ... 40

Tablo 13: Suriyelilerin Bulunduğu Çadır Kentler, Konteynır Kentlerin İllere Göre Dağılımı ve Kontenjanları ... 42

Tablo 14: Katılımcıların Cinsiyet Ve Okul Düzeyine Göre Tanımlayıcı İstatistikleri ... 79

Tablo 15: Türkiye’nin Suriye’den Gelen İnsanlara Yönelik Yardım Uygulamaları Hakkında Öğretmen Adayı Görüşleri ... 80

Tablo 16: Suriyelilerin Türkiye’ De Yaşaması Hakkındaki Öğretmen Adayı Görüşleri ... 83

Tablo 17: Suriyeli Sığınmacılar İle Türkiye’de Yaşayan İnsanların Karşılaştırılmasıyla İlgili Öğretmen Adayı Görüşleri ... 91

Tablo 18: Suriyeliler İle Ülkemizdeki Vatandaşların Aynı Eğitim Ortamında Eğitim Almaları Hakkında Öğretmen Adayı Görüşleri ... 99

(14)

xiii

Tablo 19: Suriyeli İnsanların Ülkemizdeki Vatandaşlarla Entegrasyonunu (Uyum)

Sağlamak İçin Yapılan Faaliyetlere Katılmakla İlgili Öğretmen Adayı Görüşleri ... 103

Tablo 20: Suriyeli Öğrencilerin Yükseköğretime Alımlarında Nasıl Bir Uygulamaya Tabi

Tutulmalarına Yönelik Öğretmen Adayı Görüşleri... 107

Tablo 21: Kilis’e Düşen Roketlerin Suriye’den Gelen İnsanların Yaşadıklarıyla İlgili

(15)

xiv

ŞEKİLLLER LİSTESİ

Şekil 1: Göç Tipleri.. ... 13 Şekil 2: Zorunlu Göçler ... 16 Şekil 3: UNCHR 2017 Temmuz Ayı Ülkelere Göre Suriyeli Mülteci Sayıları ... 34 Şekil 4: UNCHR 2017 Temmuz Ayı Avrupa Ülkelerine Göre Suriyeli Mülteci Sayıları ... 34 Şekil 5: 27 Temmuz 2017 Tarihi Kayıtlı Suriyeli Mülteci Sayısı ... 38 Şekil 6: Suriyelilerin Gelmesi Tüketici Eşya Fiyatlarını Arttırdı mı? ... 54 Şekil 7: Suriyelilerle Birlikte Arttığı Düşünülen Sorunlar. ... 56

(16)

xv

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

UNHCR: United Nations High Commissioner for Refugees

BMMYK: Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği

TDK: Türk Dil Kurumu

MEB: Milli Eğitim Bakanlığı

YUKK: Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu İÖ: Hz. İsa’dan önce

Ö3: Üçüncü sınıf öğrencisi

Ö4: Dördüncü sınıf öğrencisi

(17)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın problem durumu, problem cümlesi, alt problemler, araştırmanın amacı, araştırmanın önemi, araştırmanın varsayımları, araştırmanın sınırlılıkları ve tanımlara yer verilmiştir.

1.1

Problem Durumu

Göçün tarihi insanların kendisi kadar eskiye dayanmaktadır. Bir yer değiştirme hareketi olan göçün nedenleri de zamanla değişime uğramıştır. Başlangıçta coğrafi nedenler, açlık, kıtlık, iklim değişikleri ve savaş gibi faktörler etkiliyken günümüzde bu faktörlere kültürel, siyasi, iktisadi, dini, eğitim, sanayileşme, gereksinim gibi yeni nedenlerde eklenmiştir (Akıncı, Nergiz, & Gedik, 2015, s. 60). Günümüzde küreselleşen dünyada göç alıp verme ülkeler açısından kaçınılmaz bir olgu haline gelmiştir. İnsanlar bazen isteğe bağlı bazen de zorunlu olarak göç etmektedirler. 21.yüzyılda küreselleşme ve teknolojinin etkisiyle göçler artmıştır. Teknolojinin etkisiyle sadece göçler değil savaşların yıkım gücü de artmıştır. Gelişen bu teknoloji, savaşların alanını da genişlemiştir. Savaşa giren ülkeler cephe haline gelmiş ve çok fazla sivil hayatını kaybetmiştir. Yaşanılan son yüzyılda mülteci ve sığınmacı göçleri savaşlar nedeniyle çok fazla artmıştır. İnsanlar can güvenliği ve çeşitli zorluklardan dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalmışlardır. Bu sebepten dolayı mülteci ve sığınmacı göçü çağımızda çözülmeden büyüyen bir problem olarak kalmaya devam etmektedir. Hem göç eden insanlar hem de göçü karşılayan insanlar açısından bu problem henüz çözülmemiştir. Oluşumu birçok nedene bağlı olan göçler farklı iki kültürün karşı karşıya gelmesine neden

(18)

2

olmaktadır. Bu karşılaşma sonucunda bir arada yaşama, zoraki uyum ve çatışma gibi birçok toplumsal sorun gün yüzüne çıkmaktadır (Aksoy, 2012, s. 293).

Sığınmacıların sığındıkları ülkelerde insanca yaşama haklarına sahip olması gerekmektedir. Bunun sağlanması insan hakları açısından önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra, o ülkede yaşayan insanların yaşam ortamlarına davet edilmeden gelen farklı kültür ve özelliklere sahip insanları yadırgaması doğaldır. Onları isteyip istememelerini anlayışla karşılamak gerekmektedir. Toplum bir birliktelik ortamıdır. O yüzdendir ki birlikte yaşam ortamının oluşturulması gerekmektedir. Devletler göç olayları sonucunda ortaya çıkabilecek sıkıntıları asgari seviyeye indirmekle sorumludurlar (Akıncı, Nergiz, & Gedik, 2015, s. 60). Devletlere bu ortamı oluşturmakta yardım edecekler vatandaşlardır. Ancak bilinçli vatandaşlar bu ortamları oluşturabilirler. Vatandaşlara bu bilinci vermek ve onları aktif vatandaş olarak yetiştirmekte öğretmenlerin en önemli görevlerinden birisidir. Öğretmenlik mesleği ve öğretmen eğitiminin önemi üzerinde uzun zamandır durulmaktadır. Tüm gelişim alanlarında, öğrenenlerin istenilen seviyeye gelmeleri, kendileri ve ülkeleri için faydalı bireyler olmaları ve özgür bir düşünceye sahip olarak yetişmeleri için eğitim kalitesi ve öğretmen yeterliliği çok önemli bir noktadadır (Abazaoğlu, 2014). Öğretmen adaylarının sahip oldukları değerler, bilgi, birikim ve donanım öğretmen olduklarında öğretimin niteliğini, kalitesini etkileyebilecek ve etkin öğrenci yetiştirmeye yardımcı olacaktır.

Türkiye’de yetkili makamlar Suriye’deki savaş nedeniyle ülkemize gelenlere misafir tanımlaması yapmışlardır (Yaşar, 2014, s. 7). Ama Suriyelileri misafir olarak tanımlamanın çözüm olmayacağı benzer şekilde Türklerin Avrupa’da yaşadığı gibi bu insanların da dışlanmaya maruz kalacakları bilinen bir gerçektir (Erdoğan, 2014, s. 6). Birçok araştırmacı Türkiye’deki Suriyelilerin çok ciddi bir bölümünün artık geri dönmeyeceklerini ve sürekli olarak Türkiye’de yaşayacakları vurgulamaktadır (Erdoğan, 2014; Erdoğan & Ünver, 2015; Kirişci, 2014; Kutlu, 2015; Topkaya & Akdağ, 2016; Yaşar, 2014;). Göçlerle birlikte var olan kültürel çatışma kişilerin kimlik krizine girmelerine ve insanlarda psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Koçak & Terzi, 2012, s. 183). Suriyelilerle ilgili problemler ve çatışmalar aşırı derecede hissedilmese de gelecekte bu iki farklı kültürün ve milletin aynı ortamı paylaşmaları belli başlı toplumsal problemlere yol açabileceği tahmin edilebilmektedir. Oluşabilecek bu toplumsal problemlerin yaşanmasına neden olabilecek ön yargılar ve olumsuz tutumların öncelikle tespit edilip bu durumlara yönelik politikaların acilen geliştirilmesi gerekmektedir (Topkaya & Akdağ, 2016). Öğretmenlerin nitelikli

(19)

3

olarak yetişmesi toplum içerisinde oluşabilecek bu çatışma alanlarının önlenmesine yardımcı olmaktadır. Öğretmenlerin yetişmesinde eğitim programları göz ardı edilemeyecek bir öneme sahiptir. Yeni sosyal bilgiler programı toplumsal huzur ve birlikteliğin yaşanmasına zemin hazırlayacak bir içerikle hazırlanmıştır. Programın içeresinde bu birliktelik yoğun bir şekilde işlenmiştir.

2005 Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programında “Birey ve Toplum”, “İnsanlar, Yerler ve Çevreler”, “Kültür ve Miras”, “Üretim, Dağıtım ve Tüketim”, “Küresel Bağlantılar”, “Güç, Yönetim ve Toplum”, “Bilim, Teknoloji ve Toplum” öğrenme alanları mevcuttur (MEB, 2005). Sosyal bilgiler programında yer alan öğrenme alanlarına bakıldığında göçün kültürün ve toplumlararası etkileşim yoğun bir şekilde yer aldığını görülmektedir. Vatandaş yetiştirme açısından göçün sonuçları ve kültürel etkileşiminin önemi sosyal bilgiler programında vurgulanmıştır.

Ülkelerin vatandaşlık anlayışı zamanla değişime uğramış, başlangıçta düzene uyan davranışlar sergileyen vatandaş yetiştirilirken küreselleşmenin etkisiyle vatandaşlığın içeriğinde de değişmeler olmuştur. Günümüzde insanlığın bütününe karşı sorumluluğu olduğu bilinci oluşmuş evrensel değerlerle donatılırmış küresel vatandaş yetiştirmek ön plana çıkmıştır (Kan, 2009). Nitekim bu doğrultuda hazırlanmış olan 2005 İlköğretim Sosyal Bilgiler Programı genel amaçlarından olan “İnsanlığın bir parçası olduğu bilincini

taşıyarak, ülkesini ve dünyayı ilgilendiren konulara duyarlılık gösterir” ilkesi bu bilincin kazandırılmasının önemini gözler önüne sermektedir.

Çevresinde yaşanan toplumsal problemler karşısında çözüm üretebilen, yaratıcı düşünen, ön yargısız olan, çağın şartlarına ayak uydurabilen yenilikçi bireylerin yetiştirilmesinde önemli bir rol üstlenen Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının yaşanan toplumsal problemler karşısında ne gibi bir görüşe sahip oldukları önemli bir noktayı oluşturmaktadır.

Bu çalışmada, çok sayıda Suriyeli insanı göç yoluyla alan Kilis ilinde eğitim gören Kilis 7 Aralık Üniversitesi Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerinin Suriyelilere yönelik görüşleri incelenmiştir.

1.2 Araştırmanın Amacı

Yapılan bu araştırmada Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının Suriye’den gelen insanlara yönelik görüşlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

(20)

4

1.3 Araştırmanın Önemi

Alan yazın incelendiğinde Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının sığınmacılara yönelik görüşlerini inceleyen araştırmaların yetersizliği dikkat çekmektedir. Bu çalışma hem alandaki bu boşluğu doldurduğu için hem de geleceğin etkin ve üretken vatandaşlarını yetiştirecek, toplumsal refah ve huzurun oluşmasına zemin hazırlayacak Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının sığınmacılara yönelik algılarını derinlemesine incelediği için önemlidir.

Çevresinde olan olaylara karşı duyarlı vatandaş yetiştirmeye yönelik en uygun derslerden birisi şüphesiz ki Sosyal Bilgilerdir. O yüzden bu dersi okutacak olan Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının sığınmacılara yönelik algılarını belirlemeye çalışan bu çalışmanın alana önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Bunların yanı sıra 7. sınıf sosyal bilgiler ders programı içerisinde yer alan İnsanlar, yerler

ve çevreler öğrenme alanı; Ülkemizde nüfus 2. Ünitesi, 4. kazanımını (Örnek incelemeler yoluyla göçün neden ve sonuçlarını tartışır.) kazandıracak olan sosyal bilgiler öğretmen

adaylarının bu kazanımın içerisinde bulunan sığınmacı göçü sonucunda ülkemize sığınan insanlara yönelik görüşlerini ortaya koyduğu için önemlidir.

Suriye’deki olaylar artık sadece tek bir ülkeyi ilgilendiren konu olmaktan çıkmış hem komşu ülkeleri (özellikle ülkemizi), hem de uluslararası camiayı ilgilendiren bir mesele haline gelmiştir. Bu olaylar sonucunda oluşan mülteci ve sığınmacı problemi bütün insanlığı ilgilendiren bir sorundur. Bu yüzden 2005 İlköğretim Sosyal Bilgiler Programının genel amaçlarından olan “İnsanlığın bir parçası olduğu bilincini taşıyarak, ülkesini ve dünyayı

ilgilendiren konulara duyarlılık gösterir” amacına hizmet edeceği için araştırmanın Sosyal Bilgiler alanına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Ayrıca Sosyal Bilgiler ders programı içerisinde bulunan barış, duyarlılık, hoşgörü,

misafirperverlik, yardımseverlik gibi değerleri, empati ve gözlem gibi becerileri

öğrencilerine kazandıracak olan Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının bu konudaki yeterliliklerini ortaya koyduğu için alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

1.4 Problem Cümlesi

(21)

5

1.4.1 Alt Problemler

1) Türkiye’nin Suriyelilere yönelik yardım uygulamalarına hakkında düşünceleriniz nelerdir? Açıklayınız?

2) Suriyelilerin Türkiye’ de yaşaması hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Açıklayınız? 3) Suriyeliler ile Türkiye’de yaşayan insanları karşılaştırdığınızda neler söyleyebilirsiniz? 4) Suriyeliler ile T.C. vatandaşlarının aynı eğitim ortamında eğitim almaları hakkında neler

düşünüyorsunuz? Neden?

5) Suriyelilerin T.C vatandaşlarla entegrasyonunu (uyum) sağlamak için yapılan faaliyetlere katılmak ister misiniz? Neden?

6) Türkiye’de Suriyeli öğrenciler üniversitedeki bölümlere sınavsız alınmaktadır. Suriyeli öğrencilerin yükseköğretime alımlarında nasıl bir uygulamaya tabi tutulmaları gerekir? Açıklayınız?

7) Kilis’e düşen roketler Suriyelilerin yaşadıklarıyla ilgili size neler hissettirmiştir?

1.5 Araştırmanın Varsayımları

Çalışma grubundaki öğretmen adaylarının görüşmede sorulacak sorulara içtenlikle cevap verecekleri düşünülmektedir.

Çalışma grubundaki öğretmen adaylarının görüşmede sorulan sorulara verdikleri cevapların gerçeği yansıtacağı düşünülmektedir.

1.6 Araştırmanının Sınırlılıkları

Bu araştırma; 2016-2017 eğitim öğretim yılında Kilis 7 Aralık Üniversitesi Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi Sosyal bilgiler eğitimi Anabilim dalında öğrenim gören öğrencilerle,

(22)

6

1.7 Tanımlar

1.7.1 Göç

Göç insanların yaşadıkları yeri sosyal, ekonomik, siyasi ve doğal nedenlerden dolayı isteyerek ya da zorunlu olarak terk etmesidir (Özer, 2004, s. 11).

1.7.2 Mülteci

Uluslararası göç terimleri sözlülüğünde Mülteci:

BMMYK'nın tüzüğündeki kriterlere uygun olan ve Mültecilerin Hukuki statüsü ne ilişkin 1951 sözleşmesi veya mülteciler Hukuki Statüsüne ilişkin 1967 Protokolüne taraf olan bir ülkede bulunup bulunmaması veya bu hukuki belgeler uyarınca ev sahibi ülke tarafından mülteci olarak tanınıp tanınmaması fark etmeksizin Yüksek Komiserlik tarafından sağlanan Birleşmiş Milletler tarafından korumasından yararlanmaya hak kazanan kişi (Çiçekli,2009).

1.7.3 Sığınmacı

Uluslararası göç terimleri sözlülüğünde Sığınmacı:

İlgili ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde bir ülkeye mülteci olarak kabul edilmek isteyen ve mültecilik statüsüne ilişkin yaptığı sonucu bekleyen kişidir. Olumsuz bir karar çıkması sonucunda bu kişiler ülkeyi terk etmek zorundadırlar, eğer kendileri insani ya da diğer gerekçeler nedeniyle ülkede kalma izni verilmemişse bu kişiler ülkede düzensiz bir durumda bulunan herhangi bir yabancı gibi sınır dışı edilebilirler (Çiçekli,2009).

(23)

7

BÖLÜM II

KURAMSAL ÇERCEVE

2.1 Göç

Nüfus konusu İ.Ö. 6. yüzyılda Çinlilerin dikkatini çekmiş günümüze kadar da devlet teorilerinin vazgeçilmez öğelerinden biri olmuştur. Nüfusun yer değiştirmesi anlamına gelen göç konusu 19. yüzyıldan itibaren bilimsel tartışmalarda yer almaya başlamıştır (Unat, 2006, s. 20).

İnsanlığın varoluşu kadar eski olan ve dördüncü yüzyılın son çeyreğinde çağ değiştirecek kadar önemli sonuçlar oluşturan göç, ilk büyük kitlesel hareket olan kavimler göçü ile kendini göstermiştir (Doğan, 2011, s. 22).

Göçler insanlığın kendisi kadar eskidir. Savaşlar, fetihler ve sömürgeleştirme insanların yerlerini terk etmesine ve yeni yerleşim yerleri aramasına neden olmuştur. Bu zorlamanın gerekçeleri arasında güvenlik kadar çalıştırılacak insan gücü yani ekonomi de yatmaktadır. Bu durum 16.yüzyılda yeni keşfedilen güney ve kuzey kıtaları işçi gücüne ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur (Tokgöz, 2006, s. 10). Amerika’nın keşfiyle kıtalar arası göç yeni deniz aşırı bir boyut kazanmıştır. 16. yüzyıldan itibaren okyanus ötesinde keşfedilen Amerika’ya göçler başlamıştır. Bu göç hareketinin temelinde ekonomik etkenler etkili olmuştur (Aksoy, 2012, s. 293).

Günümüzde en güçlü toplumsal değişmelere yol açan süreç küreselleşmedir. Küreselleşmenin getirdiği bu yenilikler insanın kendine yurt aramasına neden olmuş ve göç eden ve göçü alan toplum dokusunda sorunlar oluşturmuştur. Göçün ilk etkisi ekonomik de olsa zamanla toplumlar; kültür, uluslararası ilişki ve politikalar gibi alanlar içinde göç etmeye başlamışlardır (Unat, 2006, s. 343).

(24)

8

Gelişmiş teknolojinin hayatımıza girmesi ve hızlı küreselleşme; farklı dünya ülkelerini ve farklı bölge insanlarını, ekonomilerini, kültürlerini birbirine bağlaması göçe farklı bir boyut kazandırmıştır. Her ne kadar bunlar göçe farklı bir nitelik kazandırsa da göçler genellikle insanların ihtiyaçlarını karşılamak, kaynak arayışı ve daha iyi yaşam koşulları elde etmek için olmuştur (Ankara Göç Analizi, 2014).

Göç toplumsal bir hareket olmasına karşın, hayatın birçok yönüne etki eden bir değişim aracıdır. Özünde yer değiştirme olarak tanımlanan göç aslında toplumun sosyal, kültürel, ekonomik, politik yapısı ile yakından ilişkilidir (Özdemir, 2008, s. 1).

Kurt (2006) göçe sosyolojik bir olgu olarak bakmış ve göçün toplumsal, ekonomik ve siyasi olaylardan kaynaklanabileceğine değinmiş bu sebeple de göç sosyoloji, coğrafya, tarih, iktisat gibi çeşitli bilim dallarının ilgi alanlarına girmiş ve bilim dalları kendi perspektiflerinde yola çıkarak tanımlar yaptığını vurgulamıştır (Kurt, 2006).

Buradan anlaşacağı üzere göçü birçok bilim dalı araştırmış ve göç ile ilgili birçok tanım yapılmıştır. Göçün tanımları bazıları şunlardır.

Uluslararası göç terimleri sözlülüğünde göç ”Uluslararası bir sınırı geçmek veya bir devlet içinde yer değiştirmek olarak tanımlanabileceği gibi; Süresi, yapısı ve nedeni ne olursa olsun insanların yer değiştirdiği nüfus hareketidir. Buna mülteciler, yerinden edilmiş kişiler, yerinden çıkarılmış kişiler ve ekonomik göçmenler dahildir” olarak tanımlanmıştır (Çiçekli, 2009).

Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde göç kavramı “Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret” olarak tanımlanmıştır (TDK, 2014). “Göç belli bir zaman diliminde ve mekândaki insanların gönüllü, gönülsüz, sosyal veya siyasi şartlardan ötürü bir mekân değişikliği olup; bu değişikliğin sonucunda sosyo-kültürel değişmelerin meydana geldiği bir sosyal harekettir. ” (T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı, 1998, s. 3).

İnsanların daimi olarak yaşadıkları yerleri bireysel veya toplu olarak terk ederek, yaşamalarını devam ettirmek için kalıcı veya geçici olarak yer değiştirmelerine göç denir (Doğanay, 1997, s. 20 ).

(25)

9

Göçü genel ve evrensel olarak tanımlayacak olursak insanların bulundukları yerlerden siyasal, sosyal ve kültürel nedenlerden dolayı başka bir yere hareket etmesidir (Koçak & Terzi, 2012).

Aynı şekilde göç “ Bireylerin yada toplulukların içinde yaşadıkları coğrafi mekân ve sosyo-kültürel çevreden ayrılarak başka bir coğrafi alana ve sosyososyo-kültürel çevreye girmesi olarak tanımlanabilir” (Kurt, 2006, s. 149).

Göçü geniş olarak tanımlamak gerekirse daha iyi hayat şartları için insanların, toplulukların yaşadıkları yerlerden ayrılarak sürekli veya geçici olarak yeni bir yerleşim yerine gitmeye karar verme eylemidir. Göçün ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısına büyük bir etkisi olmamaktadır (Ankara Göç Analizi, 2014).

Literatürde göçle ilgili birçok tanım yapılmış olmasına rağmen göç ile ilgili tanımların bazı ortak unsurlar barındırdığı söylenebilir. Bu ortak unsurlardan bir tanesi yer değiştirme, diğeri ise bu yer değiştirme işleminin kimler tarafından gerçekleştirildiğidir (Özdemir, 2008, s. 10). Bu ortak unsurlar göç tanımının vaz geçilmez unsurlarıdır.

Göçün modern toplumların bir olgusu olduğundan bahsetmek yanlış olmayacaktır. Bu ulusal sınırlar ve uluslararası sınırlar içinde geçerlidir (İçduygu, Erder, & Gençkaya, 2014, s. 48). Toplumların ve ülkelerin durağanlığının aşılmasında ve ekonomik hareketliliğinin artmasında iyi organize edilen ayrıntılı ve kapsayıcı göç politikaları etkili olmaktadır. Aksi takdirde birçok alanda sorunlarla karşılaşılacağı bilinilen ve kaçınılmaz bir gerçektir. (Ekici & Tuncel, 2015, s. 18). Göç yerleşilen yere yeni işgücü, farklı beceri ve donanım kazandırırken, göç veren yere de nitelikli işgücü kaybı yaşatmaktadır. Özetle göç hem göç edilen ülkeyi hem de arkada bırakılan yeri etkileyen bir harekettir (T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, 2013).

Göç, nedenleri sonuçları ve süreçleri bakımından karmaşık bir olgudur. Göçün temelinde yatan ana unsurlar; ekonomik faktörler, doğal afetler ve siyasi sorunlardır. Bu sebeple göç sosyal bilimlerin birçok inceleme alanına girmiştir. Bütün bu inceleme alanların ortak olarak aradığı temel sorun, göçün nedeninin ne olduğu ve göçün ne gibi sonuçlar doğurduğu ile ilgili olmuştur (Cengiz, 2015, s. 106).

(26)

10

2.2 Göçün Nedenleri

Fichter (1994)‘e göre göç etmeye etki eden en önemli faktörlerin başında ekonomi gelmektedir. Bu nedenle bireyler daha iyi yaşam için göç etmişler ve artan teknolojiyle birlikte tarımda makineleşme ve kentlerin sanayi ihtiyacını karşılama gereksinimi kırdan kente göçü arttırmıştır (Fıchter’den Aktaran Sağlam, 2006). İnsanları ülkelerin siyasi rejim farklılıkları, savaşlar, siyasal baskılar, ekonomik bunalımlar, daha iyi yaşam koşullarına ulaşma, daha iyi iş ortamına kavuşma, kuraklık, kıtlık, yangın, sel ve deprem gibi nedenler bireyi veya toplumları göçe zorlamaktadır (Aksoy, 2012, s. 294). Deviren & Çalış (2011)’ a göre gelir düzeyi, istihdam, eğitim, sağlık, refah düzeyi ve hayattan beklentiler göçü etkileyen temel nedenler arasındadır (Deviren & Çalış, 2011, s. 12). Korys & Okolski (2004) sosyal etmenler, ekonomik etmenler, coğrafi etmenler, manevi etmenler, can güvenliği etmeni ve ekolojik etmenlerin göçe sebep olacağına değinmişlerdir. İnsanlar bazen gönüllü olarak bazen de gönüllülük esası olmadan göç edebilirler. İnsanların göç etmesinin arkasında bazı nedenler vardır. Bu nedenleri siyasi nedenler, ekonomik nedenler, sosyal nedenler, doğal nedenler olarak sınıflandırabiliriz (Korsy & Okolski, 2004).

Göçün siyasi nedenleri; savaşlar, mübadeleler, etnik çekişmeler, ihtilaleler, iç isyanlar, terör olayları ve sınır değişikliği gibi olaylardır.

Göçün ekonomik nedenleri; iş imkânları, doğal kaynakların varlığı, geçim sıkıntısı, gelir dengesizliği, tarımda makineleşme, toprakların miras yoluyla bölünmesi gibi olaylardır. Göçün sosyal nedenleri; eğitim, hızlı nüfus artışı, dini sebepler, macera arama, kültürel farklar, sağlık hizmetlerinin yetersizliği gibi olaylardır.

Göçün doğal nedenleri; erozyon, kuraklık, depremler, volkanik püskürmeler, sel ve su baskınları, heyelanlar, yangınlar gibi olaylardır.

Yapılan birçok araştırmada da göçün nedenleri açıklanmaya çalışılmıştır. Bunlardan bazıları aşağıda verilmiştir.

Mutluer (2003) göç nedenlerini ekonomik faktörler; sosyal, psikolojik ve siyasi faktörler ve doğal olaylar olarak kategorize etmiştir.

Göçler önemli bir sosyolojik olgudur. İnsanların bir arada yaşamasından sonra göç, çeşitli isimler altında gerçekleşmiştir. Tarihsel süreçte göçler çeşitli sebeplerden dolayı yapılmıştır. Bu sebepler açlık, şiddet, kıtlık, savaş, iklim koşulları, siyasi ve dini sebepler, eğitim,

(27)

11

makineleşme, sanayileşme, ekonomik gereksinim v.b. şeklinde sıralanabilir (Bulak, 2015, s. 44).

İnsanların ve toplulukların göç etmesinin nedenleri; nüfus problemleri, çevre şartlarındaki bozulmalar, ekonomik problemler, siyasi problemler ve savaşlardır (Ankara Göç Analizi, 2014).

Göçle gerçekleşen yer değiştirme hareketleri gönüllü ya da zorunlu sebeplerle gerçekleşebilir. Milyonlarca insan yaşadıkları toprakları silahlı çatışmalar, doğal afetler, siyasal veya ekonomik sebeplerden dolayı terk etmektedir. Bu sebeple mülteciler, sığınmacılar, ekonomik göçmenler, düzensiz göçmenler ve yerinden edilmiş gruplar göç kavramına dahil edilmektedir (T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, 2013). Göç hareketi siyasi, ekonomik, kültürel faktörlere bağlı olarak gelişen, toplumu etkileyen sonuçlara sahip olan bir olgudur. Bu olgunun gelişimini tek taraflı olarak incelemek doğru bir anlayış olmayacaktır. Göç alan ve göç veren merkezlerin karakteristik özellikleri niceliksel ve niteliksel özelliklerinin belirlenmesi beraber analiz edilmesi gerekmektedir (Ankara Göç Analizi, 2014).

İnsanların daha iyi yaşam şartlarına kavuşmak için sürdürdükleri mücadelede göç olgusu önemli bir yer tutmaktadır. Siyasal, ekonomik ve toplumsal nedenlerden kaynaklanan göç olayları ülke sınırları için de ya da ülkeler arası, zorunlu veya gönüllü olarak gerçekleşmektedir (Aksoy, 2012, s. 292).

2.3 Göç Türleri

Tümertekin ve Özgüç (2004) göçleri tek bir sınıflandırma ve modelle ile açıklamanın doğru olmayacağını çünkü her göç olayında farklı durumların yaşandığından bahsetmiştir. Her ne kadar durum böyle olsa da araştırmacılar göçle ilgili sınıflandırmalar yapmıştır. Birçok araştırmacı göçü farklı şekillerde sınıflandırmışlardır. Örneğin Kurt (2006) göçü; iç göç, dış göç, gönüllü göç, zorunlu göç, süreli göç, kalıcı göç olarak sınıflandırmaya çalışmıştır (Kurt, 2006, s. 149). Özdal (2000) göç türlerini kategorize ederken üç kavramı ele alarak

sınıflandırmaya gitmiştir. Bu kavramlar mesafe, irade ve zamandır. Mesafeye göre iç ve dış göç, iradeye göre gönüllü ve zorunlu göç, zamana göre de sürekli ve geçici göç olarak sınıflandırma yapmıştır (Özdal’dan aktaran Bingöl, 2006). Bulak (2015) göç tiplerini sınıflandırırken kullanılan bazı kriterlerin açıklamakta yararlı olacağına değinerek bu

(28)

12

kriterlerden olan mesafe kriteri, irade kriteri, siyasi sınırlar kriteri, zaman kriterinin önemine dikkat çekmiştir. Bu kriterleri baz alarak göçü;

 Amacı açısından: ekonomik göç-ekonomik olmayan göç;  Göçü tetikleyen etmenler açısından: gönüllü göç-gönülsüz göç;  Süresi açısından: geçici göç-sürekli göç;

 Son yerleşim yeri açısından: transit göç-yerleşik göç;

 Yasal statü açısından: yasal (legal) göç, kaçak (illegal) göç ve

 Göç edenin özelliği açısından: vasıflı (beyin) göçü- vasıfsız göçü olarak kategorize etmiştir (Bulak, 2015.s.16).

Yine başka bir araştırmacı olan Gürkan (2006)’ı göç türlerini beş başlık altında sıralamıştır. Bunlar tablo 1’ de gösterilmiştir.

Tablo 1:

Göç Türleri

Gidilen Yere Göre

Zamana Göre Nedenine

Göre Büyüklüğüne Göre Yasallığına Göre -İç göç - Dış (uluslararası) göç - Kısa süreli (geçici) göç - Uzun süreli (sürekli) göç - Gönüllü göç - Zorunlu göç - Bireysel göç - Aile (grup) göçü - Toplu (kitlesel) göç - Yasal göç -Yasadışı göç

Kaynak: Gürkan, M (2006). Sosyolojik açıdan göç ve yasadışı göç hareketleri. Kırıkkale

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale.

Özcan (1997) dört temel göç tipi olduğunu açıklamıştır (aktaran Topbaş, 2007, s. 8). Bu göç tipleri şekil 1’de sıralanmıştır.

(29)

13

Şekil 1: Göç Tipleri. Topbaş, F (2007). İç göçün belirleyicileri üzerine ekonometri bir

model çalışması: 2000 Türkiye örneği. Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal

Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Trabzon.

Göç türlerini birçok araştırmacı farklı şekillerde kategorize etmişlerdir. İçlerinden yaygın olarak kullanılanları aşağıda kısaca açıklanmıştır.

2.3.1 İç Göç

İç göç bir ülke içerisinde nüfusun bir bölgeden diğer bir bölgeye, bir kentten başka bir kentte sürekli ya da geçici olarak gitmesidir (Koçak & Terzi, 2012). Filiz (2008)’e göre iç göçler nüfusun kendi ülke sınırları içerisinde kentten kente veya kırdan kente doğru mekân değiştirmesidir (Filiz, 2008, s. 31). İç göçler gerçekleştiği ülkenin nüfus sayısını etkilemezken kırsal ve kentsel nüfus oranına etki ederek nüfusu değiştirmektedir (Koçak & Terzi, 2012; Özdemir, 2008). Bu göç sonucunda kentsel nüfus artarken kırsal nüfus azalmaktadır (Özdemir, 2008, s. 10).

İç göçlerin gerçekleşme şekilleri yaygın olarak literatürde kırdan kıra, kırdan kente, kentten kente ve kentten kıra doğru göç olarak isimlendirilmiştir (Tümertekin & Özgüç 2004, s. 258). Ülkemizde iç göç genellikle kırdan kente ve kentten kente olarak gerçekleşmekte ve buna etki eden en önemli neden sanayileşmenin gelişmesidir. Böylelikle göçlerde artış meydana gelmiştir (Koçak & Terzi, 2012, s. 166).

Göç Tipleri

Geçici Göçler

* Mevsimlik *Günlük, haftalık

ve aylık

Uzun Dönem Göçler

*İş, çalışma nedeniyle göç edenler *Hayat Boyu Göçmenler *İskan ve çeşitli nedenlerle göç etmek zorunda kalanlar Transferler, tayin ve görev nedeniyle göçler Göçmen olmayanlar

*Hiç bir zaman göç

etmeyenler

*Potansiyel

(30)

14

Ülkemizde gerçekleşen iç göçler sonucu nüfus dağılımında bölgelerarası dengesizlik meydana gelmiştir. Bu dengesizlik sonucu olarak en fazla göç veren bölgemiz Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesi iken, en fazla göç alan Marmara ve Ege bölgesi olmuştur (Koçak & Terzi, 2012, s. 166).

Yalçın (2004)’a göre ülkemizde iç göçü açıklamaya yönelik yapılmış araştırmalar incelendiğinde iç göçe etki eden nedenler; kırsal alandaki teknolojik gelişmeler, kentlerde sanayinin gelişmesi, hızlı nüfus artışı, köy ve kent yaşamındaki itici-çekici etmenler ve güvenlik sorunları olarak sıralanmaktadır.

Kartal (1978) Türkiye’de iç göçün temel nedenlerini aşağıdaki şekilde sıralamıştır.

b. Genel nüfus içinde genç nüfusun kalabalık olması c. Tarım kesiminde görülen açık ve gizli işsizlik d. Entansif tarıma geçiş

e. Eğitim durumunda ve hayat tarzında görülen iyileşme ve ilerleme f. Eğitim yoluyla meslek edinme

g. Refahın artması h. Kan davaları

i. Geniş aile otoritesinden kurtulma eğilimi

j. Ulaştırma ve iletişim ağının genişlemesi ve kitle haberleşme araçlarının yaygınlık kazanması

k. Kırsal alanlarda değer hükümlerinde meydana gelen değişmeler l. Mevsimlik göçler

m. Tabi afetler dolayısıyla yapılan göçler n. Çocuklar için daha iyi bir eğitim arzusu

o. Siyasi sebepler, terör ve mezhepsel çekişmeler (Kartal’dan aktaran Başel, 2007).

2.3.2 Dış Göç

Dış göç; geçici ya da sürekli olarak yerleşme veya çalışma amacıyla ülke dışına yapılan göçtür (Üner, 1972, s. 77). Aksoy (2012)’ a göre göç, aynı ülke içerisinde gerçekleşiyorsa iç göç; ülke dışında gerçekleşiyorsa dış göç veya uluslararası göç olarak isimlendirilmektedir.

Bireylerin ülkesinde işsiz konumda olması ya da arzu ettikleri refah düzeyinde bulunmamaları onların başka bir ülkeye göç etmelerine neden olabilir (Han, 2010).

(31)

15

Yurt dışına yapılan göçler genellikle bir işte çalışmak amacıyla yapılmaktadır. Yapılan bu göçler bazen isteğe bağlı olarak (beyin göçü gibi), bazen de zorunlu ( mübadele göçleri, doğal afet nedeniyle göçler ve terör kaynaklı göçler) olarak gerçekleşmektedir (Koçak & Terzi, 2012, s. 182)

Ülkemizde bu göçler bir dönem artmıştır. Özellikle II. Dünya savaşı sonrası işçi gücü eksikliğini karşılamak için Batılı ülkeler Akdeniz havzası üzerindeki ülkelerden işçi almışlardır. Ülkemizde de bu dönem yoğun bir şekilde dış göç hareketi yaşanmıştır (Abandan, Unat, 2007, s. 3-4).

Almanya İkinci dünya savaşını ağır kayıplar vererek ve büyük bir yara alarak kaybetmiştir. Kaybettiklerini tekrar kazanmak ve dünya pazarında yerini alabilmek için 1954 yılından itibaren İspanya, Portekiz, Türkiye, Yunanistan, Tunus ve Yugoslavya’dan genç ve ucuz maliyetli insan gücü alımında bulunmuştur. Gerçekleşen bu göçün temel nedeni sanayi alanındaki hızlı gelişmeler sonucunda oluşan işçi açığını kapatmaya çalışmaktan kaynaklandığı söylenebilir (Şahin, 2001, s. 58). Bu alımlar Türkiye’de dış göçün hareketlenmesine neden olmuştur.

Dış göçü genellikle gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerden, gelişmiş ülkelere daha fazla kazanç elde etmek ve iyi bir yaşam koşulları elde edebilmek için yapılmaktadır (Gümüş, 2003, s. 24; İçduygu, 2009, s. 2). Bu durum göç veren ülke açısından olumsuz bir durum oluşturmakla birlikte ülkeler açısından beyin göçü gibi önemli bir gücü kaybetme tehlikesi oluşturmaktadır (Gümüş, 2003, s. 24).

Aksoy (2012) insanların, ülkelerini terk etmelerine sebep olan bazı nedenlerin olduğundan bahsetmiş ve bu nedenleri ; İklim kaynaklı göç, ekonomik kaynaklı göç, siyasal kaynaklı göç, eğitim kaynaklı göç, beyin göçü, emekli göçü olarak sıralamıştır.

2.3.3 Zorunlu Göç

İnsanlar yaşamlarını devam ettirdikleri yerlerden savaş, doğal afet ve sürgün gibi nedenlerden dolayı mecburen ya da zorla ayrılmaktadırlar. Bu mecburiyet ve zorunluluk insanların göç etmesine neden olmaktadır. Bu şekilde yapılan göçlere zorunlu göç denilmektedir (Yılmaz, 2014, s. 1686).

Zoraki göçler mevcut hükümetin, otoritenin ya da insanların talimatları baskıları ve şiddetleriyle olmaktadır. Bu göç hareketinin oluşmasının asıl nedeni şiddet, baskı ve hukuki

(32)

16

olarak zorlamaya gidilmesidir. Devlet bazen nüfus üzerinde böyle bir zorlamaya gidebilir. Bu göçe ülkemizde örnek olarak Keban barajı yapımında bölge insanın göç etmesini verilebiliriz ( Akkayan 1979, s. 23 ). Bütün göç türleri zor olsa da içlerinde en zor olanlardan biride zorunlu göçtür. Bu göçler göçmenlerin en fazla acı çektiği göçlerdir. (İçduygu, Erder, & Gençkaya, 2014).

Ünalan (2006) zorunlu göç kavramını iki alt gruba ayırmıştır. Bunlar yerinden olma ve yerinden edinilmedir. Yerinden olma iç savaş, çatışma, doğal afet ve kalkınma planlarından kaynaklanan yer değişmeleridir. Yerinden edilmede ise sadece iç savaş ve çatışmadan kaynaklı yer değiştirimlerdir. Ülkemizde Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki bazı göçler yerinden edinilmeye örnek olarak gösterilebilir (Ünalan, 2006, s. 25).

Keser (2011) ise zorunlu göçü: iki alt başlık altına incelemiştir. Bunlar doğa kaynaklı zorunlu göçler ve insan kaynaklı zorunlu göçlerdir. İnsan kaynaklı göçleri de kendi arasında şiddet/çatışma nedenli zorunlu göçler ve şiddet/çatışma nedenli olmayan zorunlu göçler olarak sınıflandırmıştır (Keser, 2011, s. 11).

Şekil 2: Zorunlu Göçler. Keser, İ (2011). “ Göç ve zor. Diyarbakır örneğinde göç ve

zorunlu göç”. Ütopya: Ankara.

Doğa kaynaklı Zorunlu Göçler (Deprem, yangın ya da taşkın vb.) İnsan Kaynaklı Zorunlu Göçler

(Etnik çatışma, baraj inşası, nükleer kirlenme vb.)

Zorunlu Göçler

Şiddet/ Çatışma Nedenli Zorunlu Göçler

Şiddet/ Çatışma Nedenli Olmayan Zorunlu Göçler

(33)

17

2.3.4 Gönüllü Göç

İnsanların hiçbir baskı ve zorlama olamadan kendi istekleri doğrultusunda gerçekleştirdikleri göçlere gönüllü göç denilmektedir. İnsanlar daha kaliteli yaşam koşullarına sahip olabilmek, nitelikli bir eğitim alabilmek, sağlık imkânlarından daha iyi yararlanabilmek ve güçlü bir ekonomiye sahip olabilmek için bu tarz göçler gerçekleştirirler. (Koçak & Terzi, 2012, s. 171). Gönüllü göçler, insanların zorlama baskı olmadan kendi iradeleri doğrultusunda göç etmesidir (İşçi, 1998, s.72 ). Özkalp (1990, s. 211) gönüllü göçü, bir bölgeden diğer bir bölgeye ya da bir kentten diğer bir kente insanların kendi irade ve beklentileriyle gerçekleştirdikleri hareket olarak tanımlamıştır. Gönüllü göç de esas olan kişilerin daha iyi yaşam elde etme düşünceleriyle kendi isteklikleri doğrultusunda göçe dahil olmalarıdır. (Yılmaz, 2014, s. 1686). Bu tarz göç hareketlerinde hükümetlerin veya belli otoritelerin baskıları yoktur. Özellikle sanayisi gelişmiş büyük toplumlardaki kırdan kente göç, bunun en güzel örneklerini oluşturmaktadır (İşçi, 1998, s.72 ). Bu göç çeşidinin özelliği insanların iradeleri doğrultusunda gerçekleşmesidir. İnsanları bu göçe istekli olmaya iten sebeplerin başında ekonomik ve sosyal koşullar yer almaktadır (Erkan & Bağlı, 2005, s. 109).

2.4 Mülteci ve Sığınmacı Göçleri

Zülüm ve baskı yüzünden yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan mültecilerle ilgili bilgilerin olduğu en eski belgeler; Hititler, Antik Yunanlılar, Babiller ve Asurlular gibi devletlerin var oldukları 3.500 yıl öncesine dayanmaktadır. Yine en eski bilgilerin yer aldığı Yahudilerin kutsal kitabı olan Tevrat’ta mültecilerle ilgili sürgün hikâyelerinden bahsetmektedir. Ayrıca Kuran-ı Kerimde Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicreti ve daha sonra Mekke’ye tekrardan dönüşleriyle ilgili bilgiler yer almaktadır (Yaşar, 2014). İnsanlığın baskı ve zorlamadan dolayı yaşam alanlarını terk etme zorunlulukları II. Dünya savaşından sonra kendisini iyice hissettirmektedir (Doğan, 2011, s. 21). Mülteciliğin özellikle teknolojinin gelişmesiyle ve artan savaş teknolojisiyle de doğrudan ilişkisi bulunmaktadır. Bu olayları ve bu göç hareketini algılayabilmemiz için Mülteci ve sığınmacı kavramlarını bilmemiz gerekmektedir. Mülteci kavramını açıklamaya yönelik yapılan tanımlara bakacak olursak, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve Türkiye İçişleri Bakanlığı iş birliğiyle hazırlanan İltica ve Göç mevzuatında Mülteci:

(34)

18

“Avrupa'da meydana gelen olaylar sebebiyle ırkı, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle takibata uğrayacağından haklı olarak korktuğu için, vatandaşı olduğu ülke dışında bulunan ve vatandaşı olduğu ülkenin himayesinden istifade edemeyen veya korkudan dolayı istifade etmek istemeyen ya da uyruğu yoksa ve önceden ikamet ettiği ülke dışında bulunuyorsa oraya dönmeyen veya korkusundan dolayı dönmek istemeyen yabancıyı ifade etmektedir” olarak tanımlanmıştır (İltica ve Göç mevzuatı 2005, s. 8).

Uluslararası göç terimleri sözlülüğünde Mülteci:

“BMMYK'nın tüzüğündeki kriterlere uygun olan ve Mültecilerin Hukuki statüsü ne ilişkin 1951 sözleşmesi veya mülteciler Hukuki Statüsüne ilişkin 1967 Protokolüne taraf olan bir ülkede bulunup bulunmaması veya bu hukuki belgeler uyarınca ev sahibi ülke tarafından mülteci olarak tanınıp tanınmaması fark etmeksizin Yüksek Komiserlik tarafından sağlanan Birleşmiş Milletler tarafından korumasından yararlanmaya hak kazanan kişi” olarak tanımlanmıştır (Çiçekli, 2009).

2510 sayılı İskân Kanunu’nun 3. maddesinin üçüncü fıkrası mülteciyi, “Türkiye'de

yerleşmek maksadı ile olmayıp bir zaruret ile geçici oturmak üzere sığınanlara, mülteci denir” biçiminde tanımlamaktadır (İltica ve Göç mevzuatı 2005, s. 12).

Yaşar (2014) çalışmasında Türkiye’de yetkili makamların Suriye’deki savaş nedeniyle ülkemize gelenlere misafir tanımlaması yaptıklarını belirtmiştir. Literatürde bunu açıklamanın mümkün olmadığına ve Türkiye’de şu anda bu insanlara fiili olarak sığınmacı gibi muamelede bulunulduğuna, Suriye’den savaş ve şiddet nedeniyle gelenlerin sığınmacı olarak adlandırıldığına değinmiştir (Yaşar, 2014).

Türkiye’ye gelen Suriyelilere kesin bir tanım yapılamamaktadır. Türkiye’de Suriyeliler ne mülteci olarak ne de sığınmacı olarak tanımlanabilmiştir. Yetkili makamlar misafir, muhacir vb gibi tanımlar yapmaktadır. Suriyelilerle ilgili ülkemizde yapılan çalışmalarda daha çok “sığınmacı” kavramı kullanılmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada sığınmacı kavramı kullanacaktır.

Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve Türkiye İçişleri Bakanlığı iş birliğiyle hazırlanan İltica ve Göç mevzuatında Sığınmacı

“Irkı, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle takibata uğrayacağından haklı olarak korktuğu için, vatandaşı olduğu ülke dışında bulunan ve vatandaşı olduğu ülkenin himayesinden istifade edemeyen veya korkudan dolayı istifade etmek istemeyen ya da uyruğu yoksa önceden ikamet ettiği ülke dışında bulunuyorsa oraya dönmeyen veya

(35)

19

korkusundan dolayı dönmek istemeyen yabancıyı ifade etmektedir.” olarak tanımlanmıştır (İltica ve Göç mevzuatı 2005, s. 8).

Uluslararası göç terimleri sözlülüğünde sığınmacı “İlgili ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde bir ülkeye mülteci olarak kabul edilmek isteyen ve mültecilik statüsüne ilişkin yaptığı sonucu bekleyen kişidir. Olumsuz bir karar çıkması sonucunda bu kişiler ülkeyi terk etmek zorundadır “olarak tanımlanmıştır (Çiçekli,2009).

2.4.1 Osmanlı İmparatorluğuna ve Türkiye Cumhuriyetine mülteci ve sığınmacı göç hareketleri

Anadolu çok eskiden, yakın yüzyıllarda ve günümüzde daima göçlere maruz kalan bir merkezdir (TBMM, Türkiye’ye Göç). Coğrafi konum özelliğinden dolayı Anadolu göç yolları üzerinde bulunmakta ve nüfus hareketleri bakımından bir “ geçiş ülkesi” özelliği taşımaktadır. Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu ülkeleri eskiden Osmanlı devleti zamanında Türk nüfusunun çok fazla olduğu bölgelerdendir. Bu nedenle Türkiye bu bölgedeki ülkeler için bir varış noktasıdır. Türkiye, Avrupa sığınmacı nüfusunun kaynak ülkesi olma durumundadır (Yeniacun, 2014).

2.4.1.1 Osmanlı İmparatorluğuna Mülteci ve Sığınmacı Göç Hareketleri Türkiye yerleşme tarihi içinde çok çeşitli, zengin ve farklı göç deneyimleri yaşamıştır. Bugünkü küresel çeşitlilik (kozmopolit) bu süreç doğrultusunda oluşmuştur (Tekeli, 2007, s. 447).

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Osmanlı imparatorluğuna yapılan sığınma hareketlerini şöyle sıralamıştır:

- 1492 yılında on binlerce Yahudi’nin İspanya’dan gemilerle kurtarılarak Osmanlı İmparatorluğu topraklarına getirilmesi,

- 1672 Thököly Ayaklanmasının ardından matbaacılığın öncüsü İbrahim Müteferrika ile itfaiyeciliğin öncüsü Kont Ödön Seçenyi (Seçenyi Paşa)’nin ve 1699 yılında Macar Kralı Thököly Imre ve eşinin Osmanlı İmparatorluğuna iltica etmeleri,

- 1709 yılında İsveç Kralı Şarl’ın beraberindeki yaklaşık 2 bin kişilik grupla birlikte Osmanlı İmparatorluğuna sığınması,

- 1718 Pasarofça Antlaşması’nın ardından Macar Kralı II. Rakoczy Ferenc’in Osmanlı İmparatorluğuna sığınması,

(36)

20

- 1830 Polonya İhtilali’nin liderlerinden bugünkü Polonezköy’ün kurucusu Prens Adam Czartorski’nin 1841 senesinde Osmanlı İmparatorluğu’na iltica etmesi,

- 1848 Macar Özgürlük savaşını kaybeden Prens Lajos Kossuth ve yaklaşık 3 bin Macarın 1849’da Osmanlı İmparatorluğu’na gelmeleri,

- Farklı istatistiki veriler bulunmakla birlikte, 1856-1864 senesinde ise Rus Ordusundan kaçan yaklaşık 1.500.000 Kafkas nüfusu Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kabul edilerek, Balkanlar’a ve Anadolu’nun çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir.

- 1917 Bolşevik İhtilali’nin ardından Vrangel’in yaklaşık 135 bin kişiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğundan koruma talep etmesi (T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, 2015)

1860-1927 yılları arasında gerçekleşen balkan göçlerinin nedeni, büyük imparatorlukların ulus devletlerine parçalanması ve bu küçülen imparatorluğun topraklarında barınamayan Müslümanların Anadolu’ya göç etmesidir (Tekeli, 2007, s. 448).

Balkan göçleri ile ilgili bazı veriler aşağıdaki tablolarda gösterilmiştir.

Tablo 2:

Mart 1886- Şubat 1887 Balkanlardan Anadolu’ya Göçler

Geldikleri Yer Hane Nüfus

Bulgaristan 1.897 8.972 Şarki Rumeli 623 2.743 Romanya 120 813 Bosna 103 553 Tırhala Yerleşmeleri 39 170 Batum 23 102 Kafkasya 2 12 Toplam 2.807 13.365

(37)

21

Tablo 2, 3 ve 4’ten anlaşılacağı gibi balkanlardan Mart 1886 ve 1898 yılları arasında Osmanlı devletine göç etmiş toplam 41.414 kişi ve 8.364 aile vardır. Bu tablolarlar birleştirilerek Mart 1886-1898 yılları arasında ülke bazında Osmanlı devletine göç etmiş toplam nüfus sayısı Tablo 5’te gösterilmiştir.

Tablo 3:

Mart 1891- 18 Ocak 1892 Balkanlardan Anadolu’ya Göçler

Geldikleri Yer Hane Nüfus

Bulgaristan 2.469 13.432 Şarki Rumeli 964 4.214 Romanya 591 2.977 Bosna 228 1.162 Batum 77 400 Yunanistan 5 22 Kafkasya - 3 Dağıstan - 5 Karadağ 1 5 Toplam 4.335 22.220

İpek, N. (1999). Rumeliden Anadoluya Türk göçleri (2 b.). Ankara: Türk Tarih Kurumu.

Tablo 4:

1897-1898 arası Balkanlardan Anadolu’ya Göçler

Geldikleri Yer Hane Nüfus

Bulgaristan 727 3.343 Şarki Rumeli 133 629 Bosna 47 259 Romanya 60 266 Rusya 251 1.296 Kaşgar - 2 Tırhala Yenişehri 4 34 Toplam 1.222 5.829

(38)

22 Tablo 5:

Mart 1886-1898 Yılları Arasında Ülke Bazında Osmanlı Devletine Göç Etmiş Toplam Nüfus

Ülkeler Göç Eden Nüfus Toplamı Yüzde

Bulgaristan 25.747 62,1 Şarki Rumeli 7.586 18,3 Romanya 4.056 9,7 Bosna 1.974 4,7 Rusya 1.296 3,1 Batum 502 1,2 Tırhala Yerleşmeleri 204 0,49 Yunanistan 22 0,053 Kafkasya 15 0,036 Dağıstan 5 0,012 Karadağ 5 0,012 Kaşgar 2 0,0048 TOPLAM 41414 100

İpek (1999) ‘in çalışmasından yararlanılarak oluşturulan Tablo 5’te, ülke bazında Osmanlı devletine göç etmiş muhacirler gösterilmiştir. Tablo 5’den de anlaşıldığı üzere göç eden nüfusun çoğunluğunu Bulgaristan oluşturmaktadır. Bulgaristan 25.747 kişiyle göçün %61’ini oluşturmaktadır. Şarki Rumeli ise 7586 kişi ile nüfusun % 18’ini oluşturmaktadır. Romanya 4.056 kişi ile %9,7’sini oluşturmaktadır. Bosna 1.974 kişi ile %4,7’isini oluşturmaktadır. Bunun dışında dikkatte değer bir göç Rusya ve Batum’dan gerçekleşmiştir. Rusya’dan 1.296 kişi ile % 3,1’lik bir göç gerçekleşmiştir. Batum’dan da 502 kişilik göçün %1,2’ sini oluşturan bir göç hareketi gerçekleşmiştir.

2.4.1.2 Cumhuriyet Döneminde mülteci ve sığınmacı göç hareketleri Bazı ülkeler diğerlerine kıyasla mülteci akınlarına daha fazla maruz kalabilirler. Türkiye’nin geçiş noktasında olması, coğrafi konumu itibariyle bu akınlara fazlasıyla maruz kaldığı bilinmektedir. Türkiye’nin bu özelliğinin yanı sıra mülteciler tarafından tercih edilen

(39)

23

ülkelerden olmasının nedenlerinden biri komşu olduğu ülkelere nazaran daha istikrarlı olmasıdır (Yaşar, 2014, s. 10).

Kitle iletişim araçları ve ulaşım alanındaki gelişmeler dünyanın herhangi bir ülkesine gitmeye kolaylık sağlamıştır. Bu da ülkelerin göç almasına sebep olan bir unsurdur. Türkiye'yi etkileyen bazı göç hareketlerinin arkasında bu faktörler vardır. Bunların dışında Türkiye’nin yakın çevresinde son otuz yıldır süren siyasi karmaşa, istikrarsızlık ve ekonomik dönüşümler gibi durumlar Türkiye’ye yönelen göçün nedenleri arasında gösterilebilir. (İçduygu, Erder, & Gençkaya, 2014, s. 58).

“Ülkemiz coğrafi ve stratejik konumu sebebiyle tarih boyunca kitlesel sığınma hareketleri de dâhil olmak üzere geniş anlamda göç hareketlerinin nihai durağı olmuş ve milyonlarca göçmene ev sahipliği yapmıştır” (T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, 2013).

Ülkemiz düzensiz göç hareketleriyle ilgili sorunla 1990’lı yıllarda yüzleşmek zorunda kalmıştır. Türkiye özellikle 1970’li yıllarda başta Almanya olmak üzere birçok Batı ülkesine göç vermiştir. 1990 yılından itibaren bazı Afrika ülkeleri ve dağılan SSCB’den sonra bağımsızlıklarını kazanan devletlerin oluşmasıyla ülkemiz göçe maruz kalmıştır (Özkarslı, 2014, s. 12 ).

Ülkemiz sadece göç veren bir ülke pozisyonundan çıkarak göç alan bir ülke olmuştur. Bunu en büyük nedenlerinden biri de ülkemizin konumuyla ilgilidir. Ülkemiz diğer Avrupa ülkelerine geçiş de önemli bir durak olarak görülmektedir (Südaş & Mutluer, 2008, s. 52).

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün resmi sitesinde paylaştığı verilerde, Türkiye Cumhuriyetine kurulduğu günden bugüne kadar gerçekleşen göç hareketleri şu şekilde sıralanmıştır:

• 1922-1938 yılları arasında Yunanistan’dan 384 bin kişi, • 1923-1945 yılları arasında Balkanlardan 800 bin kişi, • 1933-1945 yılları arasında Almanya’dan 800 kişi, • 1988 yılında Irak’tan 51.542 kişinin,

•1989 yılında Bulgaristan’dan 345 bin kişinin,

•1991 yılında I. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’tan 467.489 kişinin, •1992-1998 yılları arasında Bosna’dan 20 bin kişinin,

(40)

24

•1999 yılında Kosova’da meydana gelen olaylar sonrasında 17.746 kişinin, •2001 yılında Makedonya’dan 10.500 kişinin,

•Nisan 2011- Eylül 2013 arasında Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle yaklaşık 500 bin kişinin Türkiye’ye gelişi,

•Özetle, Ülkemiz, 1922’den günümüze kadar 2.5 milyondan fazla kişiye kucak açmıştır. Bu sayıya çalışma ve eğitim gibi amaçlarla gelen yabancılar dahil değildir. Türkiye’ye çalışma, eğitim ve diğer amaçlarla gelmiş olan yabancılara ilişkin rakamlara bakıldığında son 13 yılda toplam 2.442.159 yabancının ikamet izni aldığı kaydedilmiştir.

Burada gösteren resmi rakamlar bazı araştırmacıların çalışmalarında farklı olarak gösterilmiştir. Örnek olarak 1988 yılında Irak’tan göç edenlerin sayılarındaki değişikleri gösterebiliriz.

Danış ve arkadaşları (2010)’na göre 1988 Mart ayında 5 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Halep’çe katliamına benzer bir katliama maruz kalmak istemeyen 100 bin Iraklı nüfus, Güneydoğudan giriş yaparak Türkiye’ye sığınmıştır. 1991 yılına gelindiğinde ise bunların 30 bin kadarının Türkiye’de kaldığı görülmüştür (Danış, Bayraktar, Çatır, & Salihi, 2010, s. 8).

Danış ve arkadaşları (2010), yaptıkları araştırmada bu farklılaşmayla ilgili şöyle bir sonuca ulaşmışlardır.

“Sığınmacılarla ilgili sayısal verilerin her kaynakta farklı verildiğini, dolayısıyla da çok güvenilir olmadıklarını belirtmek gerekir. Dönemin Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz Eylül 1988’de Türkiye’ye sığınan Iraklıların sayısının 62 bin 920 olduğunu açıklamıştı (“Irak’a Sıcak Takip İzni Yok” Cumhuriyet, 6.9.1988.) Mesut Yılmaz’ın açıklamasından 3 gün önce gazetelerde sığınmacı sayısının yaklaşık 120 bin olduğu yazılmıştı (“Kürtlere Çadırkent” Cumhuriyet, 4.9.1988). Daha sonra Türk yetkililer de, bu sayının 117 bin olduğunu ve bunların 51 bin 542’sinin sınır bölgesindeki kamplara yerleştirildiğini duyurdu (Kaynak 1992, 45-47). Farklı kaynaklardaki verileri incelediğimizde 1988’de Türkiye’deki Iraklı sığınmacıların sayısının yaklaşık 100 bin olduğunu söyleyebiliriz”.

Türkiye Cumhuriyetine Balkanlardan çok fazla göç hareketi olmuştur. Gerçekleşen bu göç hareketleri ülke bazında tablo 6’da gösterilmiştir:

(41)

25 Tablo 6:

Cumhuriyet Dönemi Balkanlar’dan Türkiye’ye Göçler

Yıllar Yugoslavya Romanya Yunanistan Bulgaristan

1912-1913 440.000 1923- 1939 115.427 117.095 384.000 198.668 1940- 1945 1.671 4.201 - 15.744 1946-1960 152.003 55 23.808 154.112 1961-1970 30.502 274 2.081 15.000 1971- 1980 1.797 136 - 116.104 1981- 1990 2.623 760 - 178.664 1993-1997 - - - 77.000 Ara Toplam 304.023 122.521 409.889 663.312 Genel Toplam 1.939.745

Kıoutsouk, C. (2013). Türkiye ve Yunanistan’da uygulanan göç politikaları (1990 Sonrası). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Tablo 6’da görüldüğü gibi 1912 -1997 yılları arasında balkanlardan Türkiye’ye 1.939.745 kişilik bir göç hareketi gerçekleşmiştir. Bu tarihler arasında Türkiye’ye Eski Yugoslavya’dan 304.023 kişi, Romanya’dan 122.521 kişi, Yunanistan’dan 409.889 kişi, Bulgaristan’dan 663.312 kişi göç etmiştir.

Şekil

Şekil  1:    Göç  Tipleri.  Topbaş,  F    (2007).  İç  göçün  belirleyicileri  üzerine  ekonometri  bir
Şekil 2: Zorunlu Göçler. Keser, İ  (2011). “ Göç ve zor. Diyarbakır örneğinde göç ve
Tablo  2,  3  ve  4’ten  anlaşılacağı  gibi  balkanlardan  Mart  1886  ve  1898  yılları  arasında  Osmanlı  devletine  göç  etmiş  toplam  41.414  kişi  ve  8.364  aile  vardır
Şekil 3:  UNCHR 2017 Temmuz Ayı Ülkelere Göre Suriyeli Mülteci Sayıları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

(3) Meslek yüksekokullarının Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen uzmanlık alanlarındaki Öğretim Görevlisi kadrolarına başvuracak adaylarda en az tezli

(b) Akademik Hizmet Ödülleri: Ödül verilecek tarih itibari ile Kilis 7 Aralık Üniversitesi’nde 20 yılını dolduran akademisyenlere bağlı oldukları birimce,

Araştırma verileri; öğretmen adaylarının cinsiyet, sınıf düzeyleri ve bilgisayar sahiplik durumlarını belirlemeyi amaçlayan “Kişisel Bilgi Formu” ile

Islamic Sciences (M.T.O.K.) (Evening Education) Undergraduate İslami İlimler Lisans Programı. İslami İlimler (İÖ) Lisans Programı İslami İlimler (M.T.O.K.) Lisans Programı

6) Kanun ve yönetmenliklerle kendisine verilen diğer görevleri yapmaktır.Rektör, üniversitenin ve bağlı birimlerinin öğretim kapasitesinin rasyonel bir şekilde

5) Kanun ve yönetmeliklerle kendisine verilen diğer görevleri yapmaktır. Enstitü müdürü, enstitünün ve bağlı birimlerinin öğretim ka- pasitesinin rasyonel bir

Nitel araştırma/desen ve uygulama için bir rehber (3. Qualitative data analysis: An expanded sourcebook. Öğretmenlerin “Öğretmenlik mesleğinin imajı”

Alt İnceleme Birimi, yayınlanacak yayınların, başvuranların bulundukları Bölüm ya da Anabilim Dalı’na uygunluklarını gözeterek amaç, kapsam, içerik ve