• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE'NİN TEKSTİL VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜNDE DEĞİŞEN DÜNYA PAZARLARINA UYUM SÜRECİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRKİYE'NİN TEKSTİL VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜNDE DEĞİŞEN DÜNYA PAZARLARINA UYUM SÜRECİ"

Copied!
104
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DIŞ TİCARET EĞİTİMİ

ANA BİLİM DALI

TÜRKİYE’NİN TEKSTİL VE HAZIR GİYİM

SEKTÖRÜNDE DEĞİŞEN DÜNYA PAZARLARINA

UYUM SÜRECİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Caner BENLİ

(2)

DIŞ TİCARET EĞİTİMİ

ANA BİLİM DALI

TÜRKİYE’NİN TEKSTİL VE HAZIR GİYİM

SEKTÖRÜNDE DEĞİŞEN DÜNYA PAZARLARINA

UYUM SÜRECİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Caner BENLİ

Tez Danışmanı

Yrd. Doç. Dr. Ali YAYLI

(3)

Tez’de yazım öncesi amaç ne olmalı, ne denli yarar sağlamalı sorusuna yanıt aranmış ve .neticede dışalım ya da dışsatım konularında gelecek yıllar için önemi yadsınmayan bir konu seçeneği ve özellikle uygulanabilir olması istenmiştir Yoğun çabalar, duyarlı uğraşlar, yapılan inceleme, araştırma ve çalışmalar, “Türkiye’nin Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Değişen Dünya Pazarlarına Uyum Süreci” konusunda odaklanmamıza neden olmuştur. Tez’de; genç ve üretken sayısı çok olan Türkiye’nin, özellikle markalaşma, moda, kalite, teknik tekstil vb. konularda Çin’e benzer ve ekonomisi gelişmiş bir ülke gibi olmak adına geleceğin Türkiye’si için var olan nitel ya da nicel veriler konuya duyarlı bir biçimde analiz edilmiştir.

.Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü “Dış Ticaret Eğitimi” ana Bilim dalı yüksek lisans tez çalışması olarak hazırlanan bu araştırmada örneğin Meksika, NAFTA anlaşması ile ABD’ye büyük bir ayrıcalıkla tekstil dışsatımını arttırmış, ancak geçiş aşamasından sonra 2001 ve izleyen yıllarda ise tekstil sektöründeki birinciliğini Çin’e bırakmıştır.Türkiye yakın bir gelecekte verilen örnekte olduğu gibi bu değişen dengelerden genç, üretken, deneyimli yapısı ve AB’ye yakınlığı ile adına gerekli çıkarımlarda bulunmalıdır. Bunu da ancak kaliteli üretim ve pazarlama için eğitime önem vererek sağlayacağı ürünlerde markalaşma olgusu ile ayrıca teknik tekstil gibi ürün çeşitliliğine giderek yurt dışına hazır giyim ve tekstilde yapacağı dışsatımla elde edecektir.

Üretim maliyetlerinin çok yoğunlaştığı emek-yoğun olan tekstil sektöründe Türkiye’nin yer alması ve üstelemesi gelecek açısından olumsuzluğa gidişin belirtisidir. Oysa ülkede var olan işgücü de bu değişime koşut bir yaklaşımla bilgi yoğun alanlara yönlendirilmekte ve bilgi toplumuna geçiş sağlanmaktadır. Nike, Benetton, Adidas gibi gelişmiş ülke girişimlerinin etkinliği düşünüldüğünde, Türkiye’nin dışsatımının % 40’ını oluşturan bu sektörü dışlamak olanaksızdır. Çözümü ise yeni bir vizyon olan marka pazarlamasına geçiş olacaktır.

Bu konuda yapılan tüm irdelemelerden saptanacağı gibi Türk tekstilinin gelecek için yeni bir yapılanma içerisine girmesi ön koşuldur. Türk üreticisi için

(4)

durumu açıklanmış, araştırmanın amacı, önemi, sayıltıları, sınırlılıkları, tanımlar-kısaltmalar, ilgili araştırmalar belirtilmiştir. İkinci bölümünde kuramsal ve kavramsal boyutlar, üçüncü bölümünde araştırmanın modeli, evren ve örneklemi, veri toplama teknikleri ve araçları, veri çözümleme yöntemleri, dördüncü bölümünde araştırma sonucunda elde edilen bulgular ve yorumları, son bölümde ise araştırma bulguları ışığında sonuçlara ve araştırma sonucunda geliştirilen önerilere yer verilmiştir.

Bu çalışmanın konuyla ilgili özel ve tüzel kişiler ile hazır giyim(konfeksiyon) ve tekstil sektöründe yer alan özellikle dışsatıma yönelik girişimlere yararlı olacağı öngörülmektedir.

Teze yönlendirici ve öğretici söylemleriyle katkı sağlayanlar Bölüm Başkanı Sayın Prof.Dr. Sezer KORKMAZ ve bilgisi, ilgisi, deneyimi ile emeğini esirgemeyen danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Ali YAYLI’ dır. Yaşantımın çok önemli bir kesitini oluşturduğuna inandığım bu tezi, aramızdan yeni ayrılan babam Vehbi BENLİ ile sevgili eşim Figen BENLİ ve oğlum Arda BENLİ’ ye adıyorum.

Caner BENLİ

(5)

BENLİ, Caner

Yüksek Lisans, Dış Ticaret Eğitimi Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Ali YAYLI

2008

Bu araştırma, hazır giyim ve tekstilde Türk ürünlerinin uluslar arası pazarlarda aranan ürünler konumuna gelmesini sağlamak işletmelerin rekabet gücünü arttırmak, yapılarına özgü oluşturacakları koleksiyonları için markaları adına maliyet duyarlılığını arka planda tutmak, marka olmanın gereksinimlerini yerine getirerek Ar-Ge, pazarlama ve organizasyon, dağıtım gibi alanlarda ürün çeşitliliğine gitmek ve eğitim gibi konuları tespit amacıyla yapılmıştır.

Sektör, hammadde, konfeksiyon ve moda ürünlerinden oluşmaktadır. İlk grupta seri üretim ürünleri vardır. Pazarın %65-70’ini bu ürünler oluşturmaktadır. Tekstil sektöründe var olan kapasite fazlasının tümü bu gruba ilişkindir. İkinci grupta modaya yönelik, parti üretimi yapılan ve sağladığı katma değeri yüksek olan ürünler vardır. Pazar payı %25-30’dur.Üçüncü grupta ise moda-marka ürünler vardır. Bunların pazar payı %5’i geçmese de, sağladıkları katma değerin yüksekliği nedeniyle bütün tekstilcileri olumlu yönde etkilemektedir. Bunların dışında dördüncü grup olarak nitelendirebileceğimiz, fonksiyonel ürünler ise ileri teknoloji ve uzun Ar-Ge çalışmaları gerektirmektedir.

Araştırmada güvenirliliği sağlamak için ek bilgiler toplanmış, sonuçların desteklenmesi amacıyla bu alanda çalışan diğer araştırmacıların görüşlerine başvurulmuştur. Frekans dağılımı, yüzde dağılımı ve çaprazlamalar yapılarak araştırmanın istatistiksel verilerine ulaşılmıştır. Araştırmanın bulgular ve yorumlar bölümünde ise veriler çizelgelere dönüştürülerek gerekli analizler yapılmıştır.

(6)

Tasarım, kalite, verimlilik, pazarlama ve dağıtım yeteneklerini geliştirerek, pahalı moda-marka ürünler grubuna yönelmek her sezon için bir koleksiyon ve kataloğun hazırlanarak ürün yelpazesinin genişletilmesi; moda, marka ve kaliteyi ön plana alan bir yaklaşımla fason üretimin bırakılarak özgün koleksiyonları dünya pazarlarına sunabilmek için kumaş ve giysi tasarımcılarının yetiştirilmesi; farklılık yaratan ürünlere geçilmesi; modacı, tasarımcı, stilist gibi yaratıcı beyinlerin önemsenmesi ve bu kişilere yatırımların yapılması, Türk malı ve kalite kavramlarının bir arada kullanılması; seçilen ve aranılan bir girişim olunması; bilgisayar ve elektronik destekli makineler ile üretim yapılması; çevre dostu olan bireylerin sağlığına uygun ürünlerin üretilmesi; kitle üretimden küçük partili üretim modeline geçilmesi; niş pazarların belirlenerek hedef nişlerdeki tüketici istek ve gereksinimlerin etkin bir şekilde karşılanabilmesi; ürünlerin markalandırılması ve markalar için patent alınması; markaların güçlü olabilmesinde etkin tanıtımın yapılması, Türk işletmelerinin Uluslar arası pazarlarda başarılı olmalarını sağlayacak etmenler olarak saptanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre de öneriler getirilmiştir.

(7)

FOR TEXTILE AND READY-MADE CLOTHING INDUSTRY BENLİ, Caner

MBA at Foreign Trade Advisor: Asst. Prof. Dr. Ali YAYLI

2008

This study is prepared to investigate possiblities of; Turkish products to become more preferable at world markets; increasing the competitiveness of Turkish companies; for their collections prepared and for the sake of their trademarks considering cost as less important criteria; to fullfil the needs to became a trademark, namely, making product diversification at the fields such as R&D, marketing, organization, distribution and training.

Industry is composed of raw material, ready-made clothes and fashion products. First group is the mass production products which means 65-70 % of the market. Excess capacity at textile industry is related to these product group. At the second group there are the products which are produced at small batches concerning fashion and having higher added value. Market share of this group is 25-30 %. Third group is fahionate trademark products. Despite of these products having a market share of 5%, because of high added value they effect textile industry positively. As fourth group it is considered the functional products which can only be produced after intensive R&D studies and with the use of high technology.

In order to maintain the validity of this study extra information is gathered and to support the findings, ideas of other researchers working at this field is

considered. Statistical results are obtained by frequency and percentage distribution. At the findings and comments sections of the study, using the data presented at tables and lists necessary analysis are performed.

(8)

As the key elements for Turkish enterprises to become succesfull in the world markets it can be listed as; by increasing their abilities for design, quality, efficiency, marketing and distribution to aim the expensive fashion products segment; in order to increase product portfolio preparing a collection and catalog for every season; with an approach considering fashion, quality and trademark as the main focus, to stop producing for other trademarks; in order to prepare original collections to the world markets to train fabric and cloth designers; producing diversified goods; investing on designers, stylists and such creative people; starting to use Turkish product and quality words together; using computer aided production methods; production of envirementally friendly products; rather then making mass production prefering little batch productions; finding more specific markets and to work on satisfying customer needs at those markets; trying to achive trademarked products; geitting patents for such products; to do marketing activities to have stronger trademarks. The suggestions are according to the results of the study.

(9)

ABSTRACT...V İÇİNDEKİLER………...VII TABLOLAR LİSTESİ……….IX GRAFİKLER LİSTESİ………...X TANIMLAR VE KISALTMALAR………XI

BÖLÜM I

1.GİRİŞ………1 1.1 Problem ……….………2 1.2 Araştırmanın Amacı………...5 1.3 Araştırmanın Önemi ………..10 1.4 Varsayım………...12 1.5 Kapsam ……….………..13 BÖLÜM II 2.KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE………14

2.1 Dünya Hazır Giyim Sektörünün Yapısı………14

2.2 Dünya Hazır Giyim Ticareti………..18

2.3 Türk Hazır Giyim Sektörünün Tanımı ve Gelişimi………21

2.4 Hazır Giyim Sektörünün Türkiye’deki Gücü………...26

2.5 Türk Hazır Giyim Sektörünün Dünyadaki Gücü………30

2.6 AB,Kotaların Kaldırılması ve Türkiye’nin Durumu………...37

2.7 Teknik Tekstil……….39

(10)

BÖLÜM III

3.ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ………53

3.1 Araştırma Modeli………54

3.2 Verilerin Elde Edilmesi………...54

3.3 Veri Çözümleme Yöntemleri……….54

BÖLÜM IV 4.BULGULAR VE YORUMLAR………...59

4.1 Nitel Yönden İrdeleme………..59

4.2 Nicel Yönden İrdeleme………..63

BÖLÜM V 5.SONUÇ VE ÖNERİLER………...78 5.1 Sonuçlar………...78 5.2 Öneriler………82 KAYNAKÇA……….85 VIII

(11)

Tablo 2- Polyester ve Pamuk Üreticisi Ülkeler………16

Tablo 3- Tekstilde Dışalım Ülkeleri………...19

Tablo 4 Tekstilde Dışsatım Ülkeleri………...20

Tablo 5 Dünya Tekstil ve Konfeksiyon Ticareti(2004-2013)……….33

Tablo 6 Dünya Tekstil Ticareti ve Türkiye……….34

Tablo 7 Dünya Tekstil ve Konfeksiyon Ticareti (1999-2004)………34

Tablo 8 Tekstil ve Hazır Giyim Ticaretinde Türkiye’nin Payı……….35

Tablo 9 Konfeksiyon Dışalım Projeksiyonu………36

Tablo 10 Hazır Giyim ve Konfeksiyonda Türkiye’nin Payı………...36

Tablo 11 Hazır Giyim ve Konfeksiyon Maliyet Bileşenleri……….55

Tablo 12 En az Ücret ve Maliyet Bileşenleri………55

Tablo 13 Dokuma ve alt Gruplarında Maliyet Bileşenleri………..57

Tablo 14 Dokumada Maliyet Bileşenleri………...58

Tablo 15 Türk Tekstilinde Dışsatım Değerleri……….64

Tablo 16 Tekstil Sektörü Altyapısı ve Tekstil Sektörü İlişkileri………65

Tablo 17 Üretim Süreci Kriterleri……….65

Tablo 18 Pazarlama Süreci Kriterleri………...66

Tablo 19 Girdi Maliyetleri……….66

Tablo 20 Türkiye’de Dışsatım ………..71

Tablo 21 Sanayi Ürünleri ile Tekstil ve Hazır Giyim ürünlerinin sağladığı Net Döviz Girdisi………72

Tablo 22 Konfeksiyonda Dışsatım……….73

Tablo 23 Türkiye’de Konfeksiyon……….74

Tablo 24 Tekstilde Dışalım Tutarı(TON)………75

Tablo 25 Ev Tekstili………76

Tablo 26 Hazır Giyim ve Eşyada Tekstilin Payı………..77

(12)

Grafik 2 Maliyet Bileşenleri………56 Grafik 3 Türkiye’de Tekstil ve Konfeksiyon Dışsatımı………71

(13)

ÇHC Çin Halk Cumhuriyeti

TGSD Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği İLO Uluslar arası Çalışma Örgütü İSO İstanbul Sanayi Odası

DPT Devlet Planlama Teşkilatı

İTFAD İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon Fasoncular Derneği MTK Moda ve Tekstil iş kümesi

TCMB Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası

NİŞ PAZAR Bir pazarın içinde belirli bir konuya odaklanmış pazardır. AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri SDTŞ Sektörel Dış Ticaret Şirketleri

(14)

BÖLÜM I

1.GİRİŞ

Bilgi, teknoloji ve sibernetik çağı olarak adlandırılan günümüzde bilim baş döndürücü hızlı ilerlemelere koşut gelişmekte ve yenilenmektedir. Ülkemizin de bilgi ve teknoloji alanında var olan bu yarışa, etkili ve organize bir şekilde katılması, gelişen, değişen ve yenilenen çağdaş Dünya’da yerini alması gerekmektedir.

Nitelikli işgücü yetiştirilmesi her ülkenin kendi ekonomik, toplumsal ve kültürel koşullarına uygun bir biçimde nitelik kazandırmayı amaç edindirmiştir. Ülkemizin meslekte uzmanlık alanı orta ve yüksek eğitimde örgün, değişik kurum ve işyerlerinde ise yapılan yaygın eğitimler çerçevesinde değerlendirilmektedir. ((MURATOĞLU,K2003,s.100)

Mesleki ve teknik eğitim görmüş işgücü ekonomik ve teknolojik gelişmenin temel öğesi ve ekonominin alt yapısıdır. Mesleki eğitimin geliştirilmesi ve eğitimde esnek yapılandırma Türkiye için ön koşuldur. Geleceğin uygar, gelişmiş ve çağdaş Türkiye’sini oluşturmak ancak insan kaynağımızın bilgisini ve yeteneğini sürekli geliştiren ve değerlendiren bir eğitim sistemi ile olasıdır. Bir ülkenin en değerli varlığı eğitilmiş bireylerdir. Türkiye’nin tüm olanak ve kaynaklarını optimal bir biçimde kullanım sonucu eğitim sisteminde köklü reformları gerçekleştirmesi gerekir.

Dünya piyasalarında rekabet edebilmenin koşullarından biriside kaliteli üretimdir. Bu ise nitelikli işgücünün tüm üretim sektörlerinde yerini almasıyla olabilecektir. Ayrıca işgücünün ilgili sektörlerde gereksinimi karşılayabilmeleri için gerekli bilgi ve becerilerin kazandırılması gerekmektedir.

(15)

Kaliteli üretimin ise ön koşulu yine nitelikli işgücüdür. Yetiştirilecek işgücünün sektörün istemini karşılayabilecek yeterlilikte olması makro ve mikro düzeyde ekonomik gelişmelere katkıda bulunacaktır.

Gelişen teknoloji ile birlikte gereksinim duyulan nitelikli işgücünün rolü ve yetisi değişmektedir. Bilgi çağına koşut olarak hazır giyim üretiminde istihdam edilecek çalışanların değişen etkinlikleri ile birlikte eğitmenlerin ve eğitim ortamının da varlığı ve niteliği doğal olarak değişmelidir. Bu bağlamda öğrencilere bilgi ve beceri kazandıracak eğitim programlarının da yeni teknolojilere uyum sağlamaları gerekmektedir. (MURATOĞLU, K,2003,s.100,101)

Mesleki ve teknik eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin görevleri, sorumlulukları, işlevleri, bilgi ve becerileri sektörel eğitimin etkinliği açısından çok önemlidir.

Bu araştırma hazır giyim ve tekstilde markalaşma için kaliteli üretimin yanı sıra pazarlama konusunda eğitimin özellikle yabancı dilde mesleki öğretim programlarının uygulanmasına ilişkin sorunları belirleyip, bu sorunları inceleyip çözüm önerileri getirme gereksiniminden kaynaklanmıştır.

Bu bölümde, araştırmanın konusunu oluşturan probleme araştırmanın amacı, önemi, sayıtlıları ve sınırlılıklarının yanı sıra araştırmada geçen önemli kavramlar tanımlanmıştır.

1.1 Problem

Sanayileşme ekonomik, teknolojik, sosyal, kültürel ve eğitsel boyutları olan karmaşık bir süreçtir. Sanayileşme sürecini, bilimsel ve teknolojik çalışmaların, sosyal ve kültürel değerlerin dışında düşünmek olası değildir. Çağımızda teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin uygulanmaya konulduğu endüstri, yaşamın bütün boyutlarını etkilemektedir.

(16)

17.y.y sonlarında başlayan sanayi devriminin bugün için üretim kavramlarının oluşmasında önemli ancak tek neden olmadığını belirtmek gerekir. Eğitim ve sosyal alanda gösterilen ilerlemeler ve yönetim yeteneğinin geliştirilmesi ve bunlara bağlı diğer etmenlerinde üretim yönetiminin bugünkü durumuna ulaşmasında payı vardır.(KOBU, Bülent,1999,s.5)

Tekstil endüstrisinin hazır giyim ve konfeksiyon sektörü yüksek bir dinamizme ve küreselleşmeye bağlıdır. Bu endüstri birçok değişmelerle ve konjonktürel dalgalanmalarla etkilenmektedir. Küresel hazır giyim dışsatımında yeni gelişmeler, yeteneklerin, değerlerin, teknik ve yönetim uygulamalarının önemi artmıştır..

Ülkelerin rekabet gücünü belirleyen ve etkileyen en önemli ölçüt ve öğe, o ülkenin işletmelerinin iç ve dış piyasalarda gösterdiği performans ve oluşturulan katma değerdir. Tüm yeryüzünde olduğu gibi ülkemizde de tekstil sektörü ülkenin gelişmesinde ve kalkınmasında önemi yadsınamayan öncelikli yatırımların yoğunlaştığı sektör olmuştur.(Atılgan, Turan,, 2003,s:2)

Ülkemizde son yıllarda yapılan bütün çalışmalarda Türk ekonomisinin uluslar arası rekabet gücünün arttırılması ve başta Gümrük Birliği olmak üzere Avrupa Birliği ile bütünleşme süreci hedeflenmiştir.1990’lı yıllarda yaşanan hızlı küreselleşme süreci giderek artan teknolojik yenilikler ve uluslar arası pazarlardan pay kapma yarışmaları, ülkelerin insan kaynaklarını geliştirmeye yönelmesine neden olmuştur.(Muratoğlu,Y, ıveta Konferansı,2003,ÖZCAN,Hasan,1998)

Tüm sektörlerde olduğu gibi konfeksiyon üretiminde de kalite öncelikli ve çok önemlidir..Kaliteli üretim için ise ön koşul nitelikli iş gücüdür.Yetiştirilecek nitelikli iş gücünün endüstrinin istemini karşılayabilecek yeterlilikte olması, makro ve mikro düzeyde ekonomik gelişmelere katkıda bulunacaktır.

Gelişen teknoloji ile birlikte, toplumda gereksinim duyulan özellikli çalışanların etkinlikleri değişmektedir.

(17)

Tekstil ve konfeksiyon sektöründe ülkemizde ağırlıklı üretim biçimi olan fason üretim, genellikle küçük ölçekte gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de olduğu gibi dünyanın çoğu ülkesinde üretim, istihdam, toplam işyeri sayılarında ekonominin başlıca göstergeleri içinde küçük ve orta boy işletmelerin ağırlıklı paya sahip olması, fason üretimin yoğun olduğunu göstermektedir.

Küçük ölçekli çalışmaya bağlı olarak Türk girişimleri marka oluşumunu destekleyecek yeterli profesyonelleşme, kurumsallaşma anlayışını edinememişlerdir. Ancak küresel marka olmanın ön koşulu küresel düşünebilmektir. Bu bağlamda, profesyonel yönetim anlayışı Türk tekstil sektörüne yerleşmelidir.

Bu bağlamda dışsatımın %72’sini gerçekleştirdiğimiz AB pazarı profesyonel anlamda incelenmelidir. Belirlenen istekler, zevkler doğrultusunda yapılacak üretim ve oluşturulacak koleksiyonlar doğru sonucu verecektir.

Ürün pazarlamasındaki ikinci adım, yeniden yapılanma sonucu tüketici odaklı çalışan bir Türk tekstilinin ürünlerini etkili bir şekilde dağıtabilmesi ve tüketiciye ulaşabilmesidir.

Dağıtım konusunda Türkiye AB’ye ulaşım yönünden yakınlığı nedeniyle ayrıcalıklıdır. Ancak gerçek sorun tüketiciye ulaşımdır. Ürünü dışalım yapan girişime bırakma anlayışı terk edilmeli ve kendine özgü dağıtım ağı kurup ürünlerin denetiminin yapılması sağlanmalıdır. Bu doğrultuda mağazacılık faaliyetleri yoğunlaştırılmalı ve perakende sektörünün gücü unutulmamalıdır. Bununla birlikte pazar içindeki stratejik ortaklıklar da pazarlama gücünü arttıracaktır.

Bu politika ile ürün denetimi sağlanacak, fiyatlama konusunda daha özgür davranılacaktır. Ayrıca kur riski gibi etmenlerin etkisi en aza indirilmiş olacaktır. Bu ülkemiz açısından önemlidir. Çünkü ekonomik krizlerin oluştuğu ülkelerde öngörülemeyen kurlar tedarikçilerle dışsatım anlaşması yapan girişimleri çok olumsuz etkiler.

Küresel dünya pazarlarında global şirketlerin tüm dünyada etkin olmalarındaki en önemli neden markadır. Uluslararası alanda tüketicinin tanıması ve

(18)

güven duyması girişime geleceğe güvenle bakmasını sağlar ve olası krizlerde sorun yaşatmaz. Bu açıdan bakıldığında marka girişimcinin geleceğinin güvencesi ve en büyük varlığıdır.

Türk tekstili de uygulayacağı yeniden yapılanma ve Ar-Ge yatırımları ile oluşturacağı moda merkezi imgesiyle markalaşmaya geçmelidir.

Burada en önemli öğe tanınabilmedir. Bunun için reklam gereklidir. Ülke girişimlerinin de ölçeği düşünülerek etkili ve verimli bir reklam programı yapılmalı, buna başta devlet olmakla beraber tüm ilgili sivil toplum kuruluşları da destek vermelidir. Reklama yapılacak yatırım geleceğe yapılacak yatırımdır.

Türk tekstilinin gelecekteki vizyonu üründe çeşitlilik, teknoloji yoğun trendy ürünler üretmek, Ar-Ge ve teknoloji yoğun alanlarda uzmanlaşarak emek-yoğun işlerin üretimini arttırmak özellikle AB ve diğer gelişmiş dünya pazarlarına egemen olmaktır.

Bu nedenle konfeksiyon işletmelerindeki iş görenlerin eğitimleri ve yeterlilik düzeyleri; markalaşma, yurtdışı pazarlama ve dışsatım konuları önemsenmiştir.

1.2 Araştırmanın Amacı

Varolan doğal kaynaklardan en iyi şekilde yararlanma, işgücüne bağlıdır. Bu da iyi planlanmış bir eğitimi gerektirir. Kalitesiz ve alt düzeyde bir eğitimi olan ülke, zengin doğal kaynakları olsa da gelişemez. Burada kişinin ve bunun eğitilme şeklinin ne denli önemli olduğu bilinmektedir. (DOĞAN, Hıfzı, ,1996,s:49)

Araştırmanın temel amacı, markalaşma ve ürünün pazarlanmasında varolan ve hazır giyim endüstrisinde toplam sanayi üretimi, istihdama katkısı ve toplam dışsatım açısından önemli bir gereksinimi karşılayan tekstil ve konfeksiyon alanı ve bu alanın odaklaştığı markalaşma programının uygulanmasına ilişkin etkinlikleri yerine getirirken karşılaşılan sorunları belirlemek ve belirlenen sorunlara göre öneriler getirmektir.

(19)

Teknolojinin hızla gelişmesi ile tüm dünya ulaşılabilir bir pazar durumuna gelmiştir. Maliyet ayrıcalığına sahip olan Asya ülkeleri hazır giyimde dışsatımlarında artışlar sağlamışlar, ayrıca yüksek kaliteli ürünler geliştirmeye ve üretmeye başlamışlardır. Türkiye’nin Avrupa pazarına yakın olması nedeniyle sahip olduğu ayrıcalığı ortadan kaldıracak şekilde faaliyetler öne çıkacaktır. Bu nedenle, hazır giyim sektöründe çalışan ülkemizdeki girişimlerin maliyet konusunda rekabet edemeyecekleri için marka, tasarım, farklılaşma ile ön plana çıkmaları ve yüksek kaliteli ürünlerin geliştirilmesine ağırlık vermeleri gerekmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin en büyük ayrıcalığı olan, kalite ve yaratıcılıkta sahip olduğu konum ve potansiyeli kullanmasının önemi açıktır.

Girişimcilerin artan rekabet ortamında yönlerini bulabilmeleri için öncelikle ürünlerini, çalıştırdıkları işçi sayısını, işçilerin niteliklerini tanımaları, hedeflerini açık olarak belirlemeleri gereklidir. Hedefin markalaşmak ya da fiyata dayalı bir rekabet mi ya da üretimin iç pazara mı dış pazara mı yönelik olacağının belirlenmesi ve çalışmaların bu doğrultuda planlanması önem taşımaktadır. Girişimcilerin içinde bulundukları pazarı iyi tanımaları, rakiplerinin durumunu analiz ederek hedef tüketici kitlesinin saptanması, hedeflerine göre üretim yöntemlerinin değiştirilerek aktif pazarlamaya yönelmeleri gerekecektir.

Ülkemiz girişimlerince, global pazarda yaşanan yoğun yarış ortamının etkisiyle, Toplam Kalite Yönetimi’nin öneminin anlaşılmasına bir ivme kazandırmak için kamu ve özel kesim kurum ve kuruluşları uyum içinde birlikte çalışmalı ve ortak bir kalite politikası oluşturmalı ve toplam kalite yönetiminin uyumuna ilişkin alt yapı yetersizlikleri giderilmelidir.

1970’li yıllarda çevre sorunlarının kişi sağlığını ciddi boyutlarda olumsuz etkilemeye başlaması, doğanın korunmasına yönelik çevre devinimlerini yaygınlaştırırken, tekstil ekolojisi kavramını ortaya çıkartmış ve eko tekstil gündeme gelmiştir. Tekstil ekolojisi üretim, kişi ve atık ekolojisini kapsamaktadır. Amaç, elyaf üretiminden başlayarak giysi elde edilinceye dek tüm üretim aşamalarında çevreye ve kişilere zarar verilmemesidir. Bu olgu da diğer birçokları gibi önce Avrupa Birliği

(20)

üyesi ülkelerde gelişmiş ve dolayısıyla Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünü yakından ilgilendirmiştir.

Ekolojik tekstil konusu 1990’ların başında ortaya atılmış olup, çevre ve kişi sağlığına uygun tekstil üretimine odaklanır. Tekstil ürünlerinin tüm yaşam sürecinde, hammaddenin elde edilişinden, ürünün son şekline ve atık duruma gelinceye dek geçen süreçte kullanılan kimyasallar, atık su, işyerinde gürültü düzeyi, baca gazı gibi çevre ve kişi sağlığıyla ilgili konular ekolojik tekstil ürünleriyle ilgili çalışmaların ana hatlarını oluşturmaktadır. Pamuk ve diğer elyaflardan oluşan, tekstil ve konfeksiyon ürünlerinde elyafın üretimi ve işlenmesi, iplik eğirme, dokuma/örme, ön işlem, boya baskı, apre, yüksek bitim işlemleri, paketleme ve bu süreçte kullanılan ürünler, kimyasallar ve ürünün atık yapısı çevre ve bireyin sağlığı için zararlı olabilmektedir.

Avrupa Birliği’nde ekolojik tekstil alanında özel etiketlerin sayısı hızla artmaktadır. Özel ve ulusal çevre etiketlerinin sayıca artması, tüketicinin ürünler arasında ayrım yapabilmesini zorlaştırmaktadır. Bu etiketlerin tümü pazarlama aracı olarak kullanılmakta ve yetersiz olabilmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinden Almanya’da var olan "Öko-tex" etiketi, tekstil ve konfeksiyon ürünleri ile ilgili en çok onaylanan etiketlerden biridir. “Öko-tex Standart 100” tüm tekstil ürünleri için geçerli düzenlemeleri, kalite denetiminin oluşturulmasını, test yöntemlerinin tanımını ve uygulama kurallarını kapsamaktadır. Denetim ve irdelemeler Hohenstein Araştırma Enstitüsü’nde ve birlikte ilintili enstitülerde yapılmaktadır. Öko-tex etiketini kullanma hakkı Öko-tex’e üye araştırma enstitülerince verilmektedir.

Tüketicilerde çevresel tekstil bilincinin artması ile birlikte; birçok tekstil ve konfeksiyon üreticisi ile satıcılarının ürünlerini pazarlarken “çevre dostu, zehirsiz, doğal " gibi terimleri ürünlerinde kullanarak ayrıcalık sağlamaya çalıştıkları izlenmektedir. Eko normları, üretim ve ürünlerin çevre ve sağlığa zarar vermemesi için gerekli koşulları içerir. Eko-Etiket ise tüketicilerin sağlık ve çevreye olan duyarlılığını artırmak, bu yönde zararlı olmayan ürünlerin seçimine yönlendirmek amacını taşır.

(21)

Belirtilmesi gereken bir diğer önemli konu ise, CE simgesi kapsamında tekstil ve hazır giyim sektörünü ilgilendiren AB’ye ilişkin bir yönergenin olmayışıdır. Çalıştıkları boyahanenin ISO–9001:2000 belgesi olmasına karşın, kumaşta defo ya da sorunların eksik olmadığını belirten girişimler "ya belge yanlış, ya sistem yanlış" demektedirler. Sorunlar AB ülkelerinde de ortaya çıkmaktadır. Fransa, İtalya ve Almanya`dan kumaş alan işletmeler norm belgeli olmalarına karşın genelde kumaşların defolu çıktığını açıklamışlardır. Yerli, yabancı ya da işletmelerin laboratuarlarında yansız kurumlarca denetlenmesi, girişim içi kalite denetim laboratuarlarının yaygınlaştırılabilmesi için yaptırımlar getirilmesi gerekliliği, yetkili ve uzman çalışanların buralarda çalıştırılmasının zorunlu olması ve sistemlerin güvenilirliği konusunda endişelerin giderilmesinde Türkiye Akreditasyon Konseyi’ne önemli görevler düştüğü ve uluslararası güvenilirlik ve yansız denetleyicilik konularında odaklanılması gerekliliği koşuldur. Patent haklarımızın arkasında sektörü koruyacak bir güç oluşturulmalıdır. (ÖKTEM,H, Avni http://www.biyotekder.hacettepe.edu.tr/bsp.html,

http://www.centrallab.metu.edu.tr/bio/trk erişim 10 Ağustos 2008)

Sektörün uluslararası pazarda yarış gücünü belirleyen en önemli etmenler kuşkusuz maliyeti doğrudan oluşturan hammadde fiyatları ve işçilik ücretlerinde görülen gelişmeler ile döviz kurlarının değişimidir. Hammadde ederleri ve ücret artışları maliyetleri yükselten bir baskı oluşturmaktadır.

Tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün dışsatım performansını değerlendirirken, sektörün bir bütün olarak dışalım boyutunu da ele almak gerekir. Dışsatım performansı içinde yapılan dışalımın payı ve etkisi bulunmaktadır. Çünkü yapılan dışalım sonuçta, tüm dış alım ve satıma yönelik üretim yapan tekstil ve konfeksiyon sektörüne yansımaktadır. (İTKİB, 2006)

Ucuz işçiliğe dayanan ve devlet teşvikiyle gelişen tekstil, sanayileşmeye başlayan her ülkede öncelikle iplik üretme ve bez dokuma ile başlar. Bu nedenle sanayileşmede biraz ilerleyen ülkeler tekstil sanayisinden çıkar. Tekstil ve hazır giyim sektöründe ülkemizin var olan ucuz emek ayrıcalığı, işgücünün ucuz olduğu ülkelerle giriştiği yarışta ortadan kalkmıştır. Tekstil sanayi ise yapısal bir dönüşüm

(22)

geçirmektedir. Markalaşma tasarıları olan, ulusal ve uluslararası pazarlarda konumlanabilen girişimler sektörde sürekliliği sağlayacaklardır. Bu çerçevede, makro ekonomik seçimlerin yanı sıra tekstil girişimlerinin “yeni piyasa gerçekleri” karşısında yaptıkları seçimler de önem kazanır. Bazı girişimciler yatırımlarını başka alanlara yönlendirir ya da çeşitlendirirken, diğerleri tekstil sanayisinde yüksek katma değer, uzmanlaşma ve önemli bir Ar-Ge gideri gerektiren bir sektörde yer almaya başlar.(EMEK,A,www.dünya tekstil.com.tr )

Gelecekte; giyenlere, kullananlara, örtme ve süslemenin yanında, başta sağlık, güvenlik ve bilişim alanlarında olmak üzere, başka hizmetler de sunabilen çok seçenekli interaktif ve akıllı tekstil ürünlerinin üretimi ve kullanımı çok artacaktır. Dolayısıyla en çekici pazar, çok fonksiyonlu, interaktif ve akıllı tekstiller pazarı olacaktır. Bu pazarın getirisinden yararlananlar bu bilgi yoğun ürünleri araştırıp geliştiren ülkeler olacağını da göz önüne alarak, Türkiye ivedilikle bu ürünlerin araştırılıp geliştirilmesine başlamalıdır. Sanayileşmiş ülkeler, tekstil teknolojisinde sağladıkları büyük gelişmelerle kendi tekstil sanayilerini yeniden ayrıcalıklı duruma getirmeyi başarmışlardır.

AB, Dünya'nın en güçlü tekstil sanayisine sahiptir. AB tekstil ve konfeksiyon sanayisinin en önemli üstünlükleri: yaratıcılık, güçlü Ar-Ge, ileri teknoloji ve yüksek kalitedir. Türkiye, Avrupa'nın en büyük tekstil ve konfeksiyon üretim kapasitesine sahiptir. Türk tekstil ve konfeksiyon sanayisinin en önemli üstünlükleri ise kolay eğitilebilen genç nüfus, deneyimli ve dinamik sanayiciler, esneklik, hızlı servis ve kalitedir.

Emek-yoğun tekstil teknolojisi ile üretim yaptıklarında, el emeğinin ucuz olduğu ülkelerle yarışta zorlanacaklarını anlayan sanayileşmiş ülkeler, tekstil teknolojisini geliştiren ve üreten ülkeler olma ayrıcalığını en iyi şekilde kullanarak, teknolojide sağladıkları gelişmelerle 1960–1980 arası 20 yıl içerisinde, tekstil sanayisini sermaye-yoğun sanayi dalına getirmeyi başarmışlardır.

Türkiye, 1992 yılından bu yana AB’ye tekstil ve konfeksiyon ürünleri dışsatımına göre Çin’den sonra ikinci; yeryüzünde ise yedinci ülke konumundadır. Sektör AB pazarında moda yaratır konuma gelmiştir.

(23)

Gümrük Birliği çerçevesinde Türk giyim sanayisinin önünde çeşitli ilkler ve çekinceler bulunmaktadır. Varolan çekincelere karşın sektörün AB’ye dışsatımında uygulanan kotaların Gümrük Birliği ile kaldırıldığı ve diğer ülkelere uygulanan kısıtlamalardan ötürü Türkiye’nin sektörde ayrıcalığı görülmektedir.

AB pazarında güvenceli bir yer edinilebilmesi açısından ürün çeşitliliği ve teknik tekstil ürünlerine yönelik yatırım politikası oluşturulmalıdır. Gümrük Birliği çerçevesinde sektörün gelişebilmesi için, kamu sektörü özel sektörle eşgüdüm içerisinde çalışmalıdır.

Türkiye’nin hazır giyim ve konfeksiyon satımında %75’den fazlası AB ülkelerine yapılmaktadır. Coğrafi yakınlık, özellikli işgücü, kalite, moda ve marka yaratmaya verilen önem AB ülkelerini Türkiye’nin geleneksel ve en büyük pazarına dönüştürmüştür.

AB ülkelerinde ekoteks 100 serisi normlar geliştirilmiş ve üye tüm ülkelerde ekoteks enstitüleri kurulmuştur. 10 yılı aşkın süredir ekoteks sertifikası bir çok yabancı alıcı tarafından Türk hazır giyim ve konfeksiyon üreticilerinden istenmektedir. Türkiye AB üyesi olmadığı için ekoteks enstitüsü kurulması olası değildir. Bu belgeleri müşteri istemde bulunduğunda yurtdışındaki ekoteks enstitülerinden yada onların İstanbul’daki şubesinden almaları gerekir, döviz bazında bedeller ödenmesi söz konusu olduğundan Türk konfeksiyon firmaları açısından ek bir maliyet oluşur(DPT,2006,s.5–29).

1.3 Araştırmanın Önemi

İyi yaşamın normlarını sağlayabilmek için kaliteli mal ya da hizmet üretmek gerekir. İletişimin ve ulaşımın yaygınlaştığı teknolojik yeniliklerin hızlandığı bir çağda uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek için mal ve hizmetin zamanında, istenilen koşullarda ve yerde verilebilmesi gerekir. Bunun için yüksek niteliklere sahip işgücüne gereksinim vardır. Endüstrileşme sürecini oluşturan en önemli

(24)

öğelerden biri insan gücüdür. Bu bakımdan insan gücü ile eğitim sistemi arasında çok yoğun ilişkiler vardır

İnsan gücü ile eğitim arasında güçlü bir ilişki olması doğaldır. Çünkü eğitim iş gücünün sunum kaynağıdır. Eğitim, ,insan ya da iş gücü yetiştirme sanatıdır. Bireyin bedensel ya da içsel biçimde devinimleri için planlı ya da plansız, örgün ya da yaygın, formal ya da informal bir eğitim sürecinden geçmiş, diğer bir anlatımla eğitim görmüş olması gerekmektedir.(Kaptan, S,1983 s.21)

Hazır giyim üretimi yapan konfeksiyon girişimlerinin geleceğinin en önemli belirleyeni eğitimdir. Girişimlerin kaliteli üretim yapabilecek, eğitimli iş görenlere yeni teknolojileri kullanacak iyi eğitilmiş teknik kişilere gereksinimi vardır.

Tekstil ve konfeksiyon sektörü üretim, istihdam ve pazarlama olanakları açısından Türkiye’nin en önemli sektörü olma özelliğini sürdürmektedir. Tekstil ve konfeksiyon sektörünün markalaşma, özellikle dışsatıma yönelik pazarlama gibi konularda büyük bir istihdam olanağına sahip olması, bu sektörde çalışanların eğitimlerini ve mesleki açıdan bilgi düzeylerinin gelişimini irdelemeye gereksinim duyulmuştur.

Nitelikli işgücüne duyulan gereksinimin arttığı günümüzde yüksek öğretimde yığılmaları önlemek anmacıyla mesleki eğitim veren öğretim kurumlarının giderek daha fazla önem kazandığı saptanmıştır.

Ulusal çalışma gücü verimliliğini yükseltmek için, meslekler arasındaki değişkenler ve gençlerin eğilimleri gözetilerek mesleki eğitim programlarının geliştirilmesi gerekmektedir.(ALKAN C,Doğan1997 s:3–5)

Çağımızda teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin uygulamaya konulduğu endüstri, yaşamın bütün boyutlarını etkilemektedir. Teknolojik olanaklarla desteklenen çağdaş endüstri, toplumun en etkin güçlerinden biri olmuştur. Günümüzde endüstrideki üretim ve hizmet alanlarında kadınlar önemli ölçüde yer almaya başlamıştır. Dünya ve ülkemiz nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Günümüzün ekonomik koşulları kadınların ev dışında meslek alanlarında çalışmasını ve üretici olmasını sağlamıştır. Çağdaş gelişmelerin sonucu hizmet ve üretim sektöründe oluşan nitelikli işgücü gereksinimi büyük ölçüde mesleki eğitim almış

(25)

kadınlar için istihdam alanları yaratmıştır.( http://www.tisk.org.tr/yayinlar.asp erişim 13 Ağustos 2008)

Dünyada ve ülkemizde hazır giyim alanı önemli bir endüstri alanına geçişi sağlamıştır. Bu gelişmeler doğrultusunda her sektörde olduğu gibi, hazır giyim sektöründe de yetişmiş işgücüne gereksinim duyulmaktadır.

Bilgisayarların devreye girmesiyle kolay öğrenme ve uygulama yapabilme şansı doğmuştur.(İnceoğlu Metin,2000)

Günümüzde hazır giyim sektörünün markalaşma konusunda bütün temel bilgi, beceri ve alışkanlıklarını sunup, uygulayabilen kişilere gereksinim duyulacağı doğaldır. Bundan da eğitimli işgücü gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Markalaşma konusunda verilen eğitimin günümüz teknolojisine uyumu ve sektörün gereksinimi karşılayabilme gücü; hazır giyim sektörünün dünya pazarlarında rekabet edebilmesi, gelişebilmesi ve varlığını koruyabilmesi ile olasıdır.

Bu araştırma; markalaşma, üretilen ürünlerin kalitesi ve uluslar arası ticarette öngörülen eğitimin sağlanması gibi programların karşılaşılan sorunları belirleyip bu sorunları en aza indirgemek, çözüm yolları önermek açısından önemlidir.

1.4 Varsayım

Veri toplama ve değerlendirme aracı olarak geliştirilen çizelgeler markalaşmada girişimlerde olması gereken verileri yansıtacak nicel ve nitel özelliklidir.

Araştırma örneklemine alınan markalaşma, araştırmanın evrenini yansıtabilir niteliktedir.

• Bilgi toplama aracı olarak kullanılan kaynaklar, devlet kurumlarından, Üniversite öğretim üyelerinin yapıtlarından ve bilgi güvencesi açısından doğruluğu yadsınmayan özel ve tüzel kişilerden edinildiği için denetimlerinin yapılmış olmasından ötürü geçerlidir.

(26)

• Markalaşma konusu güncel olmasının yanı sıra yazılı ve görsel basın aracılığı ile işlenen, geliştirilen ve tartışılan ayrıca yurt dışında da önemsenen öncelikli bir olgudur.

• Araştırmanın örneklem grubunu oluşturan çizelgelerde yer alan tüm nitel ve nicel veriler, kamu ve tüzel kişiliği olan kurumların yayınladıkları ve ilgili bakanlıkların onayladıkları, ayrıca üst yetkililerin yorumlarını da kapsamaktadır. Bu nedenlerle evren grubunu yansıtan verilerin güvenilirliği yüksektir.

1.5 Kapsam

Hazır giyim ve tekstilin uluslar arası ticarette özellikle dışsatım konusunda markalaşmaya yönelik tasarımların gerçekleşmesi amacıyla kaliteli üretim için eğitim ve öğretim programlarında karşılaşılan sorunlara, çözüm önerileri getirmeyi amaçlayan bu araştırma diğer ülkelere sözü edilen alanda ürünlerin tanıtım ve pazarlanmasını kapsamaktadır.Araştırma amaçlarına ulaşabilmek ve araştırmayı sağlıklı bir şekilde yürütebilmek için araştırma kapsamının sınırlandırılması gerekmiştir.

• Araştırma ülke genelinde yurtdışı tüm ülkelere hazır giyim ve tekstilde dışalım ve dışsatım konusunda markalaşma ile sınırlıdır. Diğer ekonomik öğeler bilgi verme amaçlı olup kapsam dışında bırakılmıştır.

• Araştırma kapsamına alınan çizelgeler yalnız girişimlere yöneliktir. Markalaşmada üretimde öngörülen girişimciler değerlendirilmiş diğer işgörenler araştırma kapsamı dışında bırakılmıştır.

• Araştırma markalaşma konusunda uluslar arası ticarette dışalım ve dışsatım ile sınırlı tutulmuştur.

• Markalaşma konusunda uluslararası pazarlama tanımsal değil yöntemsel olarak araştırma kapsamına alınmış tekstil konfeksiyon alanında üretimde eğitim değerlendirilmiş diğer üretim etmenleri kapsam dışında bırakılmıştır. • Araştırmanın verileri örneklemi oluşturan kaynakların sayıca yetersiz oluşu

(27)

BÖLÜM II

2.KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1 Dünya Hazır Giyim Sektörünün Yapısı

2006 yılı verilerine göre dünya tekstil ve hazır giyim ticareti toplam istihdamın %14’ünü oluşturmaktadır. Bu verilerden daha da çarpıcı olanı dünya tekstil ve hazır giyim ticaretinin son 40 yılda 60 kat büyümüş olmasıdır. Bu durumun oluşmasında, gelişmekte olan ülkelerde bu emek yoğun sektöre yapılan yatırımların etkinliği çoktur. Tekstil dışsatımının %50’sini, hazır giyim dışsatımının %70’ini gelişmekte olan ülkelerin yapması da küresel tekstil ve hazır giyim ticaretinde bu büyüme trendinin sürdürüleceğine bir kanıttır.

Bozoğlu’nun 2006 yılı verilerini irdelemesi ve değerlendirmesine göre

Dünya’da diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de üretime ve istihdama katkısının yanında, dışsatım yoluyla ülkemize döviz kazandırması nedeniyle hazır giyim sektörü lokomotif sektör olma özelliğini korumaktadır. Yaklaşık 3 milyon kişiye doğrudan, on milyon kişiye de dolaylı olarak istihdam sağladığı tanımıyla hazır giyim sektörünün, ülkemiz açısından ne denli önemli olduğunu açıklar.

2006 yılı verilerine göre dünya tekstil ve hazır giyim ticareti yaklaşık 500 Milyar USD’ dır.Bu değerin 200 Milyar USD’ ı aşan bölümü hazır giyim ticaretinden oluşmaktadır. Bugün başlıca hazır giyim tüketicisi ülkeler, ABD, AB ve Japonya’dır. Söz konusu bu üç büyük ülkeye dünyanın dört bir yanından satış yapılmakla birlikte, en büyük girdileri sağlayan ülkeler Çin, G. Kore, Tayvan, Endonezya, Hindistan, Pakistan, Sri Lanka ve Bangladeş’tir.

Bütün ürün çeşitlerinde dünya parçalı satışlarının 7 Trilyon USD olduğu öngörülür. İlginç olan en büyük 200 perakendecinin toplam satışlarındaki artış oranı

(28)

yavaşlarken, en büyük 10 perakendecinin toplam satışlarındaki artış oranının yükselme eğiliminde olmasıdır.

Diğer yandan, yabancı firmaların yarışı ABD perakendecilerini zorlamaya başlamıştır. Bu anlamda, moda-bilinciyle hazırlanmış, düşük maliyetli ürünler satan Hennes&Mauritz ve İspanyol kökenli Zara gibi perakende zincirleri, moda ve fiyat bilinciyle devinimde olan müşterilerin gittikçe artan oranda seçimi söz konusudur.(DEMİR, Musa, 2005)

İngiltere’de de Mark & Spencer gibi department store tipi zincirler, ucuz ve çekici NEXT, H&M ve Inditex’s Zara gibi zincirler karşısında konum yitirmektedir. Japonya’da da son 50 yılın en kötü durgunluğu, müşterileri ıskonto perakende zincirlerine yöneltmiştir.

Birleşme ve satın almaların da dünyadaki perakende zincirlerindeki trendi belirleyici bir işlevi yerine getirmeyi sürdüreceği öngörülmektedir. Perakende piyasasındaki başka bir eğilim de, gelir artışını, fiyat optimizasyonu ve var olan kaynakların etkin kullanımını sağlamak şeklinde belirler. Bu nedenle, sağlayıcılara gittikçe daha çok görevler yüklenmesi, bu bağlamda üretim süresinin kısaltılması, esnek üretim yapısı ve istem anında uyum sağlamak büyük önem kazanmaktadır.

Bu konuda Zara’nın çalışma biçimi, yeni eğilimi simgelemek ve tanımlamak amacıyla iyi bir örneklemdir. Zara, üründe yılda 24 devir yapmaktadır. Zara, sermaye-yoğun işlemleri kendi bünyesinde gerçekleştirirken, emek-yoğun süreçleri İspanya, Portekiz ve Türkiye gibi bölgelerde tamamlar. Zara’nın arkasında, Inditex olarak bilinen geniş bir tekstil üreticileri kitlesi yer alır. Inditex’in, Zara ve Massimo Dutti gibi bağlantılı 6 moda zinciri bulunmakta ve 41 ülkede 27 bin emekçisi ile çalışmalarını sürdüren 200 moda tasarımcısı yılda 20 bini aşan yeni model üretmektedir.(DPT, 2006)

Müşterilerin bilinçli davrandığı, ucuz ama moda şeyler aradığının saptanması net bir şekilde yapılmaktadır.Dolayısıyla, üreticiler de maliyet konusuna duyarlıdır.Örneğin çoğu Amerikalı hazır giyimci için “Made in the USA” maliyet

(29)

açısından bir menşe olarak taşınabilir olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle, Levis, üretiminin çoğunu denizaşırı bölgelere yöneltmiştir.

Yeryüzünde yaklaşık 50 yıl önce polyesterin Batıda üretilmesiyle birlikte, tekstil ve konfeksiyon sektörünün ana hammaddeleri arasına pamuğun yanında önemli bir değişim olarak Tablo 1’de gözlemleneceği gibi polyesterde yer almıştır. Polyester üretiminde özellikle Asya ülkelerinde hızlı bir artış gözlenmiş ve dünya polyester üretiminin %75’i Asya’da üretilmekte olup, trendin, bu bölgede özellikle 2005 sonrası kotaların kalkmasıyla birlikte tekstil üretiminin artmasının yanı sıra, bu yönde süreceği öngörülmektedir.

Tablo 1 Dünya Pamuk-Polyester Üretimi Dünya ( milyon ton) 1980 1990 2000 2010 Pamuk 13 19 19 21 Polyester 5 8 19 34 Toplam 18 27 38 55 Kaynak: DPT 2006

Tablo 2’de görüleceği gibi, dünyanın en büyük polyester ve pamuk üreticisi olan ABD’nin ardından polyesterin payı, diğer önde gelen pamuk üreticileri olan Çin’de %54 ve Hindistan’da da %31 düzeyindedir

Tablo- 2 Polyester ve Pamuk Üreticisi Ülkeler Polyester Üretimi

( milyon ton )

ABD Çin Hindistan

Polyester 16 4,3 1 Pamuk 16,4 3,6 2,2 Toplam 32,4 7,9 3,2 Polyester Payı(%) 49 54 31 Kaynak: DPT 2006

(30)

Diğer yandan dünyada pamuk üretiminin hava koşulları ve doğa gelişmelerinden etkilendiği ve en önemli hammadde tüketicisi konumunda bulunan Çin’in etkisi ele alındığında, gelecekte pamuğun payındaki erimenin olacağı öngörüleri yapılmaktadır. Bu bağlamda, yapılan projeksiyonlarla gelecekte pamuk fiyatlarında gözlenen iniş trendinin gerçekleşeceği olasıdır.

ABD’nin, tüketicilerin pamuk kullanımı yönünde bilgilendirilmesi amacıyla başlattığı “Gold Line” kampanyasının ABD’de önemli derecede etkin olduğu gözlenmiştir. Asya ülkelerindeki üreticilerden olumsuz yönde tepkiler alınmasına karşın, ABD’nin bu kampanyayı gelecek dönemlerde de sürdüreceği ele alındığında, bu ülkedeki tüketicilerin gittikçe ve büyük oranda pamuklu ürünlere ilgi duyacakları kaçınılmazdır. Ayrıca bu olgunun diğer ülkelerde bulunan tüketicilerin isteklerinde de güçlü bir etki yaratacağı beklenmelidir (DEMİR, 2005).

Tekstil ve konfeksiyon sektörü, yeryüzünde gerek üretim sürecinde oluşan katma değer ve gerekse dışsatım gelirleri içindeki yüksek payı nedeniyle ekonomik kalkınma sürecinde önemli işlevleri üstlenen ve ülkeler için etkinliği yadsınamayan bir sektördür.

Bu sektör, ülkelerin daha ileri sanayilere geçiş için yarattığı sermaye birikimi ve yetişmiş işgücü nedeniyle ellerindeki en önemli basamak taşlarından birisi konumundadır.

Ekonomik kalkınmanın ileri aşamalarına geçmiş gelişmiş ülkelerde tekstil ve konfeksiyon sektörünün imalat sanayi üretimi içindeki payı sürekli azalırken, gelişmekte olan ülkelerde ise imalat sanayi üretimi içinde sektörün payı artmıştır.

Dünya konfeksiyon üretimi tekstil üretiminin çok üstünde artmaktadır. Bu durum, tüketicilerin gelir düzeyinin genel ekonomik gelişmeler çerçevesinde belirlediği gelir artışının bir yansıması olarak görülmektedir.

Ülke gruplarına göre tekstil ve konfeksiyon tüketimi incelendiğinde ise; kotaların kaldırılması sonucu Çin’in 9 milyon ton tüketime, ABD’nin 9,6 milyon,

(31)

Japonya’nın 3,4 milyon ve Avrupa Birliği’nin ise 8,3 milyon tonluk tüketim düzeyine ulaşacağı öngörülmektedir.

Ülkelerin tekstil ve konfeksiyon sektöründeki yeterlilik oranlarına bakıldığında, Japonya’nın yeterliliği % 59 azalırken, Avrupa Birliği’nin yeterliliği % 38, ABD’nin yeterliliği ise % 32 oranında azalmaktadır.

2.2 Dünya Hazır Giyim Ticareti

Özellikle hazır giyim, konfeksiyon ve tekstilde nitelikli işgücünün yanı sıra Avrupa’ya coğrafi olarak yakınlık gibi nedenlerle, Türkiye’nin uluslararası yarış gücünü koruyabileceğini öngörülür.(AYAYDIN, 2005).

Dünyanın başlıca hazır giyim ve konfeksiyon pazarları ele alındığında Avrupa Birliği ülkeleri, ABD ve Japonya önde gelir.2004 yılında Türkiye dışsatımının yaklaşık %75’ini çeken AB ülkelerinden Almanya %32, İngiltere %15,5, Fransa %7,4 ve Hollanda %6 payla başlıca pazarları oluşturmaktadır.

Türkiye açısından Amerika kıtasında en önemli pazar ABD olup, 1999–2004 yılları arasında konfeksiyon dışsatımının ortalama %14’ü bu pazara yönelmiştir.

Tablo 3’de başlıca tekstil pazarları incelendiğinde, Çin, Hong Kong, ABD, Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa, Japonya ve İspanya’nın dünya tekstil pazarlarının %54’ünü oluşturduğu gözlenir. Çin, Hong Kong ve Japonya dışında diğer pazarlar Türkiye dışsatımının geleneksel ve en önemli pazarlarıdır. Çin, Hong Kong ve Japonya, 21 milyar dolar, 14 milyar dolar ve 4 milyar dolarlık alım değeriyle önemli pazarlar olmalarına karşın, bu ülkelerin gereksinimlerini coğrafi yakınlık ve seçenekli sözleşmelerden kaynaklanan ayrıcalıklar nedeniyle, Asya ülkelerinden sağlamaları Türk satıcılarının çoğunlukla giriş yapamadığı pazarlar olmuştur.

Türkiye’nin 1999–2004 yılları toplam tekstil dışsatımı içinde İtalya %10, Almanya %7,6, ABD %6,6 ve İngiltere %6,3 payla başlıca pazarlar durumundadır.

(32)

Salt 2004 yılı ele alındığında ise, İtalya %10 ve Almanya % 6,4 ile sıralamada yerlerini korurken ABD ve İngiltere yerlerini Rusya %5,5 ve Romanya’ya %5,3 bırakmıştır.

Tablo- 3 Tekstilde Dışalım Ülkeleri

1999 2000 2001 2002 2003 2004 Çin 12.832 15.397 15.013 15.661 17.887 21.484 Hong Kong 12.552 13.669 12.051 11.935 12.918 14.023 ABD 10.637 11.552 10.609 11.331 11.549 12.716 Almanya 9.355 8.303 8.466 7.805 8.772 9.508 İtalya 7.502 7.922 7.619 7.383 8.181 9.142 İngiltere 6.825 6.325 5.776 5.655 6.003 6.481 Fransa 6.332 5.975 5.621 5.525 6.087 6.375 Japonya 4.061 4.069 3.715 3.455 3.834 4.187 İspanya 3.415 3.304 3.246 3.361 3.816 4.108 Türkiye Dışsatımı 2.734 2.819 3.061 3.163 3.943 4.952 Türkiye'nin Dünya dışsatımındaki payı(%) 2,0 1,9 2,2 2,3 2,5 2,9 Diğer Ülkeler 58.992 67.371 66.258 64.972 74.162 76.666 Dünya dışalımı 135.237 146.706 141.435 140.246 157.152 169.642 Kaynak: İTKİB / United Nations, Statistics Division

Tekstil; elyaf, iplik, kumaş gibi ürünleri kapsamaktadır. Kumaş ve iplikler tekstil terbiye sektörünün kattığı değerleri de içermektedir.

Tekstil ürünleri ağırlıklı olarak konfeksiyon sektörünün hammaddesi ve ara malı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, hazır eşyalar ile yeni gelişmekte olan “teknik tekstiller” sektörü de tekstil sanayisinin çıktılarını kullanmaktadır. Bu nedenle, dünya tekstil ticareti konfeksiyon, ev tekstili ve teknik tekstiller üretiminin ülkeler arasında dağılımı ile yakından ilgilidir. Özellikle, konfeksiyon üretimi hangi ülkede ağırlık kazanırsa, tekstil ticareti de o yönde eğilim göstermektedir. Dünyanın belli başlı tekstil alan ülkeleriyle ilgili, 1999–2004 yıllarına göre gelişmekte olan ülkelerde dışalımın yüksek oranlarda artış gösterdiği örneğin Çin’in %11,2, gelişmiş ülkelerin dışalımı ise daha küçük düzeylerde ABD %3,9 ve Almanya %0,7 artış gösterdiği yönünde bir eğilimin olduğu belirlenmiştir. İngiltere, Almanya, Fransa ve Japonya gibi ülkelerde ortalama dışalım artışı son derece düşük düzeydedir.

(33)

Tablo 4’de dünyanın belli başlı ülkelerinin dışsatımı ile ilgili çizelge incelendiğinde ise gelişmiş ülkelerin önemli ölçüde dışsatım yaptıkları gözlenmektedir. 1999–2004 arasındaki beş yıllık dönemde ortalama dışsatım artışının dışalımda gerçekleşen artışın çok üzerinde olduğu görülmektedir. Başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin tekstil satışının gelişmiş ülkeler ve dünya genelinin üzerinde hızlı bir artış gözlenmektedir. Bu ticaret doğal olarak gelişmekte olan ülkeler arasında olmaktadır.

Tablo–4 Tekstilde Dışsatım Ülkeleri

1999 2000 2001 2002 2003 2004 Çin 11.062 13.637 13.721 16.888 21.420 26.200 ABD 10.420 12.761 12.551 12.769 14.339 16.327 Hong Kong 12.063 13.090 11.877 12.171 12.938 14.072 İtalya 11.652 11.727 11.817 11.792 13.445 14.951 Almanya 12.506 11.386 11.393 11.266 12.873 13.869 G.Kore 11.940 13.119 11.222 11.163 11.086 11.286 Japonya 7.172 7.646 6.818 6.628 7.009 7.686 Hindistan 4.275 4.921 4.294 4.826 5.542 5.411 Türkiye dışsatımı 2.734 2.819 3.061 3.163 3.943 4.952 Türkiye'nin Dünya İdışsatımındaki payı(%) 2,0 1,8 2,0 2,1 2,2 2,6 Diğer Ülkeler 54.698 69.010 63.891 62.030 73.383 76.045 Dünya dışsatımı 138.522 160.116 150.645 152.696 175.978 190.799

Dünyanın Belli Başlı Tekstil Dışsatım Ülkeleri (Milyon $)

1999 - 2004

Kaynak: İTKİB / United Nations, Statistics Division

Türk Tekstil ve Konfeksiyon Sanayisinin özgün tasarım, kalite, verimlilik, pazarlama ve dağıtım yeteneklerini daha da geliştirerek, üst sınıf modaya yönelik ürünler ve moda-marka ürünler grubuna yönelmesi ön koşuldur. (TARAKÇIOĞLU, I,2005)

Başlıca tekstil dışalım ülkelerine ilişkin veriler incelendiğinde, ABD’nin en önemli pazar olduğunu ve bu sektörde ülkemiz için önemli bir potansiyeli sunduğu gözlemlenir. Ülkemiz, dünya tekstil dışalımında önemli olan Avrupa Birliği açısından birinci konumdadır.

Çin ve Meksika, 12,8 ve 6 milyar dolarlık dışalım değerleriyle önemli pazar olmalarına karşın bu ülkelerin gereksinimlerini coğrafi yakınlık ve seçenekli

(34)

anlaşmalardan kaynaklanan ayrıcalıklar ile Asya ve Kuzey Amerika ülkelerinden ürün sağlamaları nedeniyle, ülkemiz girişimleri yarışta oldukça zorlanmaktadır.

Diğer bir önemli pazar olan Japonya 4,9 milyar dolar düzeyinde alıcı olmakla birlikte, bu gereksinim büyük oranda Asya ülkelerinden karşılamaktadır.

Başlıca konfeksiyon alıcısı ülkeler son yıl verileri çerçevesinde incelendiğinde, 66,3 milyar Dolar ile ABD’nin bu sektörde de en önemli pazar olduğunu ve bu sektörde ülkemiz için önemli bir potansiyel sunduğunu düşünmek olasıdır. Türkiye tekstil dışalımında önemli yeri olan Avrupa Birliği için ikinci ürün sağlayan ülke konumundadır.

Ülkemizin en önemli konfeksiyon alan ülkelerinden olan Almanya’nın % 12, Hollanda’nın % 6, İngiltere’nin % 5, Fransa’nın % 3, İtalya’nın % 1,6’lık konfeksiyon dışalımında pay sahibi olmalarına karşın, ABD’nin tekstil dışalımında yalnız % 1,5’lik paya sahip olması, diğer önemli konfeksiyon alıcısı ülke olan Japonya’nın konfeksiyon alımında ülkemizin pazar payının bulunmaması nedeniyle ABD ve Japonya pazarına yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir (www.foreigntrade.gov.tr,2006).

2.3 Türk Hazır Giyim Sektörünün Tanımı ve Gelişimi

Tekstil, soğuktan, sıcaktan ve diğer doğa olaylarından koruma gereksinimi ile birlikte, varoluşunun ilk günlerinden başlayarak güncelliğini sürdürmüştür. İnsanlar yüzyıllardır, günlük yaşamlarının her alanında tekstil ürünlerini kullanmaktadırlar. Önceleri salt korunma ve örtünme amacıyla kullanılan tekstil ürünleri, daha sonra moda gibi güzellik amaçları için kullanılmıştır. Günümüzde tekstil ürünleri, bebek bezinden kefene, sabah kullandığımız diş fırçasındaki naylon elyafından, hastanelerdeki ürünlere dek kullanılmaktadır.

Doğal ve sentetik liflerden başlayan tekstil üretimi kesikli elyaf ve filament iplik olarak işlenmektedir. Kesikli elyaftan eğrilmiş iplik ve filament iplik dokuma,

(35)

örme ya da dokusuz yüzey teknolojisi ile yüzey haline getirilmektedir. Dokusuz yüzeyler sentetik elyaf çekimi ile birlikte doğrudan da elde edilebilmektedirler (DPT,2006,s.13).

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, genel anlamda dokuma ve örme kumaşlardan kadın, erkek ve çocuklar için gerek iş yaşamında gerekse olağan günlük yaşamda giyilmek üzere üretilmiş tüm dış giysiler ile iç giysileri, bunların benzer ürünlerden olmasa da aksesuarlarını kapsar. Bu tanım, erkek giysileri ile erkek çocuk giysileri arasında, kadın giysileri ile kız çocuk giysileri arasında ya da modern giysiler ile yöresel giysiler arasında bir değişiklik gözetmemektedir.

Diğer yandan yatak örtüsü, nevresim takımı, tuvalet ve mutfak bezleri gibi dikiş ile birleştirilerek yada kenarları dikilerek hazır eşya durumuna getirilmiş ev tekstili ürünleri ile kamp eşyası gibi hazır eşyalar da elyaf, iplik ve kumaşlar gibi tekstil makinelerinden üretim sonrası değil de dikiş ve benzeri işlemler sonrasında piyasaya sunulduklarından, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü içerisinde değerlendirilmektedir.

Tekstil ve konfeksiyon sektörü birlikte değerlendirildiğinde; yurt içi gelir, imalat sanayi ve sanayi üretimindeki pay, dışsatım, ekonomiye sağladığı net döviz girdisi, istihdam, yatırımlar, dışa açıklık ve makro-ekonomik büyüklükler açısından Türkiye’nin birinci sektörü konumundadır.

Örtünmek amaçlı kullanılan tekstil ve giyim, teknolojinin ilerlemesi, sanayileşme ve sosyal statünün oluşmasıyla bir sektöre dönüşmüştür. Tekstil sektörü yıllar içinde dünyada ve Türkiye’de değişik trendler izlemiş ve günümüzde, ileri teknoloji sonucu, çok çeşitli kumaş ve ürünlerin üretimini de beraberinde getirmiştir. M. Tümay 2005 yılında yapmış olduğu çalışmalarında tekstil sektörünün Türkiye’de 1950 yılından bu yana istihdamın lokomotifi olduğunu , 1970 yılından sonra da dışsatımda önemli bir konuma geldiğini açıklamış ancak Son yıllarda artan enerji maliyetleri, değerlenen YTL ve yüksek KDV oranları gibi nedenlerden dolayı sorunlar yaşandığını belirtmiştir.

(36)

Hazır giyim sektörü, kumaşın giysiye dönüştüğü üretim dağıtım ve satışın birlikte yapılabildiği emek yoğun bir sektördür. Bu sektör kalkınma sürecinde olan birçok ülke için çok önemli bir etkendir. Çünkü hazır giyim sanayide önemli bir istihdam ve vergi kaynağıdır. Bunun temel nedeni; sektörün yarattığı istihdam olanakları, üretim sürecinde ve sonrasında yaratılan katma değer, dışsatım ve vergi gelirleridir. Bugün dünya’da ekonomik kalkınmanın ileri aşamalarına geçmiş gelişmiş ülkelerde hazır giyim sektörünün imalat sanayi üretimi içindeki payı sürekli azalırken, gelişmekte olan ülkelerde ise bu pay giderek artmaktadır

Üzerinde durulması ve politika üretilmesi gereken çok önemli bir konunun da parçalı piyasada oluşan yeni eğilimlerdir. Zara modeline uygun başarılı bir örnektir. Bu bağlamda, Sektörel Dış Ticaret modelinin, özellikle tekstil ve konfeksiyonda, ilgili kurumlarca uygulanması ve konuya ilişkin sektörle birlikte uygulanabilir politikalar üretilmesi gerektiği saptanmıştır. Modelin etkin bir şekilde yaşama geçirilmesinde yurt dışı ofis mağaza desteğinin de çok önemli bir araç olarak kullanılabileceği olasıdır.

Diğer yandan 2005 yılı incelemesinde ilgi çeken bir konuda yapmış olduğu değerlendirme ile belirtilen saptamayı vurgulamıştır. ABD’nin, pamuk kullanımını yaygınlaştırma kampanyası gelecek dönemleri de kapsar bir biçimde ele alındığında, bu ülkedeki tüketicilerin gittikçe daha büyük oranda pamuklu ürünlere yönelecekleri doğal gelişmedir. Ayrıca kampanyanın, yeryüzünde diğer ülkelerdeki tüketicilerin isteklerinde de güçlü bir etki yaratacağı beklenmelidir(DEMİR, 2005).

Ülkemizdeki işçilik maliyetleri özellikle Çin ve diğer Asya ülkelerine göre oldukça yüksek olduğundan ve bu ülkelerde sosyal güvenlik uygulamalarının daha esnek uygulanmasından dolayı dışsatım için yarış yetimiz olumsuz etkilenmektedir.

Yapılan araştırmalar sektörün son yıllarda kaliteye ve yüksek değerli üretime yöneldiğini göstermektedir. Bu değişimde, çeşitli ülkelerce Çin’e uygulanan tutar kısıtlamalarının payı olduğu belirtilmiştir. Söz konusu değişimin bir diğer nedeni de, dünyanın yüksek değerli hazır giyim sağlayan Hong Kong’un Çin’de konfeksiyon üretimini yönlendirmeye başlamasıdır.

(37)

Kaliteli sürekli ucuz hammaddelerin sağlanması, nitelikli işgücü ve teknoloji kullanımında verimlilik, pazara yakınlık ve hızlı üretim, teslimat, pazarlama ve dağıtım kanallarına doğrudan sahip olmak, çevre ve birey sağlığına uygun üretim için gerekli teknolojik yenileme, ürün kalite ve kompozisyonunu zenginleştirecek birim üretim etkinliklerinde tasarruf sağlayabilecek Ar-Ge çalışmaları, sürekli eğitim, moda ve marka olgusu, satış sonrası hizmet, elektronik ticarete uyum Türkiye’nin yarış üstünlüğünü belirleyecek öğelerin önemsenmesidir.

Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye için çok önemlidir. Tekstilin eski olmasına karşılık hazır giyimin geçmişi 20 – 25 yıldır. Bugün Türkiye’de üretimin, istihdamın, dışsatımın genelde yüzde 35’ini gerçekleştiren tekstil sektörü, üç ayrı alanda; ilki üretimdir. Üretimde Çin, Türkiye ve İtalya en etkin ülkelerdir. Türk hazır giyimi dünyada altıncı, Avrupa’da ise tekstil ve hazır giyimde birinci tedarikçi konumundadır. İkincisi tasarım ve yaratıcılıktır. Bu alanda da çok ciddi bir atılım vardır. Özellikle Gümrük Birliği’nden sonra, ülkemize yabancı markaların girmesiyle yerli markalar yarış nedeniyle yeniden yapılanmayı önemsemişlerdir. Üçüncüsü ise tekstile teknolojik yatırım yapılmasıdır.

Türkiye’de bölgelerarası sosyal ve ekonomik eşitlik konusunda olumlu gelişmeler sağlanması sektörü olumlu yönde etkilemiştir. Çünkü hazır giyim sektörünün yatırım maliyeti pahalı değildir. Kolay taşınabilir bir sanayidir. Girişimci küçük bir alanda çok kişi çalıştırabilir. Çevreye de zarar verilmez. Günümüzde uluslararası kalite normları ve sosyal koşullarda üretim yapmak gerekir. Müşteri girişimciyi buna zorlar. Sektörün yüzde 75’i İstanbul ve İzmir’dedir. Üretim tasarlanan süreler içinde planlı ya da programlı bir biçimde Anadolu’ya taşınırsa büyük kentlere göç edenler de geriye dönecektir. Ayrıca bu mesleği daha uzun süreli yapabilmek, üretimi sağlamak için, işgücünün ucuz olduğu bölgeye yatırımın aktarılması gerekir. Örneğin Hong Kong’un Çin’e, Amerika’nın Meksika ve Karayip’ lere gidişi gibi.

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü üretim yöntemine göre emek yoğun bir sektördür. Dikiş işlemi neticesinde hazır giyim ve konfeksiyon ürünü elde

(38)

edildiğinden, üretim iş akımında en temel makine dikiş makinesidir. Üretim süreci tasarım ile başlar. Giysi tasarımını kalıp tasarımı izler. Serileme, pastal yerleştirme, kesim, gerekli ise parça baskı ve nakışın ardından; kesilmiş giysi parçaları, renk vb. unsurlar gözetilerek uyum içinde bir araya getirilerek sıralanır. Bu arada düğme, etiket ve benzeri modelin gerektirdiği aksesuarlar da hazır edilerek, dikim işlemine geçilir. Üretim süreci, ön denetim yapılacak giysi üzerindeki iplik parçalarının temizlenmesi, ütü, ikinci kez kalite denetimi sonrası paketleme ile tamamlanır. İşçilerin üretimin belli bir ya da iki aşamada uzmanlaşmaları ve üretim iş akışında dikiş makinelerinin sistematik olarak özelliklerine göre konumlandırılması, işçilerin de ustalıklarına göre yerleştirilmeleri, üretim verimini üst düzeyde tutabilecek tek etmendir.

Dokuma konfeksiyon üretimi örme konfeksiyon üretimine göre daha çok emek yoğundur.

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün üretim teknolojisinde son yüzyılda çok temel değişiklikler söz konusu olmamakla birlikte, bazı proseslerde ve makine hızlarında değişiklikler saptanmıştır. Günümüzde Bilgisayar Destekli Tasarım sistemleri ile model ve kalıp çıkartma kolaylıkla ve hızla yapılabilmekte, pastal yerleştirme en az fire ile geçekleştirilebilmektedir. Otomatik kesme makineleri, yaka veya gömlek atletlerinde iki-üç işlemi birlikte yapabilen otomatik makineler gibi süreçleri kısaltan yeni teknolojiler kullanılmaktadır. Yenilikler, üretimdeki etkinliğin ve bölümler arasındaki uyumun artmasına neden olmuştur. Bunlar ağırlıklı olarak son ürünün birleştirilme öncesi aşamalarında kullanılabilen yeniliklerdir. Dikişsiz giyim üretimi son yılların en önemli teknolojik gelişmelerinden biridir. Özellikle çorap ve örme iç çamaşırları dikişsiz üretim yöntemleri ile üretilebilmektedir. Türkiye’de bu tür üretim teknolojisini kullanan uluslararası tanınmış girişimler ve markalar sayıca çoktur.

Türk hazır giyim ve konfeksiyon sanayicileri yıllardır uluslararası fuarları izleyerek doğru yatırımlarla en yüksek teknoloji ile üretim yapar duruma gelmişlerdir. Sektörde makine parkı gençtir. Konfeksiyon yan sanayi de bu yüksek teknoloji ile üretim yapmakta olan sektörü gerektiği gibi destekleyebilmektedir.

(39)

Ülkenin hazır giyim ve konfeksiyon dışsatımının %70’den fazlası AB üyesi ülkelerdir ve bu ülkelerdeki tüketicilerde yıllardır kalite, çevre, sağlık ve çalışma koşulları ile ilgili büyük bir duyarlılık söz konusudur. Dolayısıyla Türkiye’nin tekstil ve konfeksiyon ticaretinde AB ülkeleri ile olan yakın ilişkileri, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün de bu konularda sürekli duyarlı olmasını gerektirmektedir.

2.4 Hazır Giyim Sektörünün Türkiye’deki Gücü

AB Türk tekstilinin en önemli pazarı ve dünyanın en büyük dış alım yapan ülkeler topluluğudur. Çin ve Hindistan gibi emek maliyetinin düşük olduğu ülkeler ise pazarda Türkiye’nin en büyük rakipleridir. Bu rekabetin 2005 ve izleyen yıllarda tüm tekstil kotalarının kalkmasıyla beraber Türk tekstilini çok daha fazla zorlayacağı görülmektedir.

Türkiye aşamalı olarak teknoloji gerektirmeyen emek-yoğun üretimini rekabetçi ülkelere örneğin Çin, Pakistan ve Hindistan gibi ülkelere yaymalıdır. Bu olgunun gerçekleşmesi durumunda ise üretim maliyetleri sorun olmayacaktır. Çin ülkemiz adına bir ayrıcalığa dönüşecektir. Bu bağlamda komşu ve çevre ülkeler ile Doğu Avrupa ülkeleri de yatırım açısından incelenebilir ülkeler olacaktır. Ancak gerçekte önemli olan üretim kalitesini yurtdışında da tutturabilmektir. Emek-yoğun sektörden çıkmak, işsizliği arttırmayacak Ülke endüstriyel gelişime koşut olarak eğitime yatırım yaptığında, toplumsal bir değişim yaşanacak ve entelektüel sermaye dediğimiz kavram yeni bir üretim etmeni olarak karşımıza çıkacaktır.

Türkiye’de tekstil sanayi orta ve büyük ölçekte, sermaye-yoğun çalışan ortalama 2000 girişimin yer aldığı yaklaşık 1 milyon kişinin istihdam edildiği, hazır giyim sanayi ise küçük ve orta ölçekli, emek yoğun 30000’in üzerinde girişimin bulunduğu ve 2 milyon kişinin istihdam edildiği bir alandır. Genelde sektörün %80’i KOBİ özelliği göstermektedir.

Bu özellikler AB gibi bir pazarda son tüketiciye ulaşılan hazır giyim düşünüldüğünde, sektördeki girişimlerin gücü ve sayıları yeterli değildir.

Şekil

Tablo 1 Dünya Pamuk-Polyester Üretimi  Dünya            ( milyon ton)  1980  1990  2000  2010  Pamuk  13  19  19  21  Polyester  5  8  19  34  Toplam  18  27  38  55               Kaynak: DPT 2006
Grafik 1 Ülkelerarası Hazır Giyim ve Konfeksiyon
Tablo -7  Dünya Tekstil ve Konfeksiyon Ticareti  (MİLYAR $)     1990  1995  1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002  2003  2004 TEKSTİL  TİCARETİ  104  152  151  158  151  148  155  147  154  172  195  KONFEKSİYON  TİCARETİ  108  158  164  182  183  186  197  1
Tablo -8 Tekstil ve Hazır giyim Ticaretinde Türkiye’nin Payı  2005 - 2013( Milyar $ )     2005  2006 2007 2008 2009 2010 2011  2012  2013 Dünya Tekstil  Ticareti  204  214  225  236  248  260  273  287  301  Dünya Konfeksiyon  Ticareti  279  293  307  323
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırma sonuçlarına göre, memur, serbest meslek ve emeklilerin satın alacağı kıyafetlerde daha fazla markayı tercih ettikleri görülürken; işsiz, serbest meslek

Özbekistan’ın hazır giyim ve konfeksiyon sektöründeki birinci pazarı konumunda olan Rusya’ya 2018 yılında yapılan ihracat 228 milyon USD olup Özbekistan’ın

a) Ele geçirme stratejisi: Yeni bir pazara girmenin en kolay ve en hõzlõ yolu, halen mevcut bir ürün ya da firmayõ ele geçirmektir. Ele geçirme stratejisi için firmalarda,

Şirketin ayrı bir İnsan Kaynakları Gelişim Politikası bulunmamakla birlikte Şirketin İnsan Kaynakları Politikası, Şirket strateji ve hedefleri doğrultusunda sürekli

Bay Semih Mümtaz gene diyor ki: «Bu şefler musiki âleminde şöhret bulan adamlardan intihap olunur.» I Muhterem muharririn bu sözüne de.. zühul diyelim; herhalde Bay

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yapılan sektörel analiz ve değerlendirmelerde tekstil, hazır giyim ve deri sektörleri moda sektörüyle tüketiciye ulaşan, birbiriyle

4th International Eurasian Conference Sport Education and Society, International Juried Arts Mixed Exhibition on National Cultures 6-8 December 2019, Denizli, TURKEY.. www.iecses.org

globalpiyasa.com ‘un güçlü, özgün, sürdürülebilir ve sürekli geliştirilen teknik altyapısı farkıyla düzenlenen IF MODA EXPO Sanal Fuarı, hazır giyim, tekstil,