• Sonuç bulunamadı

2.KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1 Dünya Hazır Giyim Sektörünün Yapısı

2.9 Uyumda Süreç, Etkinlik ve Değerlendirme

Küresel pazarda yer edinebilmenin önemli aşamalarından biri de hiç kuşkusuz kişilerin üzerinde etkileyici bir imge bırakabilmektir. Marka ve ülke için yapılan maliyet hesapları dışsatımda girişimlerin karlılığına olumlu yönde etki etmektedir. Bununla birlikte, ülkelerin sahip olduğu marka değeri ve özel imgeler çoklukla ülke imgesinin önüne geçmektedir.

İtalya moda ve hazır giyim tasarımı açısından dünyanın önemli ülkelerindendir. Avrupa Birliği hazır giyim sektörünün toplam satışının %31’ini İtalya gerçekleştirir. 2001 yılında dünya tekstil dışsatımında Çin ve Amerika’dan sonra üçüncü, hazır giyimde ise Çin’den sonra ikincidir. İtalya bugün dünyanın en önemli moda merkezlerinden biridir ve İtalya moda üretiminde aile şirketlerinin payı büyüktür. Bu şirketler, kendi koleksiyonlarını yarattıkları markaların adı altında ve kendi kurdukları etkin perakende ağlarıyla küresel pazara sunmaktadırlar(BOZOĞLU, M,Z,2004).

Tekstil ve konfeksiyon, Avrupa Birliği sanayisinin önemli bir sektörünü oluşturmaktadır. Türkiye’de sektör, tekstilde yaklaşık 1.500.000 kişi, konfeksiyonda ise 1.000.000’u aşkın kişi ile büyük çapta istihdam olanağı sağlamaktadır. Bu değerin AB’nin toplam istihdam içindeki payı % 7,6’dır. AB tekstil ve konfeksiyon ürünleri imalatında İtalya % 28, İngiltere %14, Almanya %13 ve Fransa %12’lik pay ile ilk sıraları almaktadır. Tekstil ve konfeksiyon sektörü, AB dış ticaretinde de önemli bir yer tutmaktadır.

2005 yılı verilerine göre tekstil ve konfeksiyon sektörü, diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerek üretim ve istihdama katkısı ve gerekse dışalım yoluyla döviz kazandırması nedeniyle itici güçte sektör olma özelliğini sürdürmektedir.

2008 yılı sonrası on yıllık dönem sonunda ülkemiz ürünlerinin dışsatımda yalnız markalı ürün üretimi yapılması durumunda geçmiş dönemlerdeki başarılı artış oranının yakalanabileceği olasıdır (www.foreigntrade.gov.tr ).

ISO 9001:2000 serisi kalite normları, 1987 yılında yayınlanmış en çok ilgi gören ve uygulama alanı bulan normlar olmuştur. Bu normlar ürünlere değil yönetim sistemlerine verilirler, üretimin disipline edilmesi ise ürün kalitesine doğrudan yansır. Türkiye’de TSE başta olmak üzere çeşitli yerli ve yabancı gözetim şirketleri ISO 9001:2000 serisi belgelendirme yapmaktadır. Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe etkinliği ve üretkenliği olan büyük ölçekli işletmeler ile entegre tesisler başta olmak üzere birçok işletmenin ISO 9001:2000 serisi kalite belgeleri vardır.

ISO 14000 serisi çevre yönetim sistem normları tüketicilerin kendi yaşadığı çevreye değer vererek piyasada bunu sorgulamasının bir sonucu olarak geliştirilmiş normlardır. Böylece kuruluşların çevre ile etkileşimi denetim altında tutulmakta ve çevre ile ilgili edimlerin sürekli iyileştirilmesini sağlayacak yönetim sistemleri benimsenmektedir. Hazır giyim ve konfeksiyon üretiminde çevreye kimyasal su ve benzeri atıklar verilmesi söz konusu olmadığından, bu seri normlar daha çok tekstil terbiye ve deri işleme alanında çalışan işletmelerce alınmaktadır(DPT,2006,s.30).

Gelecekte satış taktiklerinin geliştirilmesi güncelleşecektir. Geleneksel yöntemlerin dışında yenilikler gerekir. Fiyat politikaları ile yaşam savaşı vermek başarı olmaktan çıkmıştır. Ürünlerde en ucuz fiyatı vermek yeterli değildir. Örneğin, moda yaratma bağlamında ürünün hazırlanması ve sunulması gerekir. Entegre ya da tek nokta satış olanaklarının sağlanıp, güçlü bir şekilde pazarlama öğesi olarak kullanılması da ayrıca gerekecektir. Pazarlama ve etkin promosyon konusunda internet ve gelişen bilgi teknolojilerinden olabildiğince yararlanmak kaçınılmaz bir

zorunluluktur. İnternet ve IT teknolojileri tedarikçi zincirini ve değişimlerini denetim yönünden de çok önemli bir araçtır.

Günümüzde para kazandıran her çeşit yenilik innovasyon olarak tanımlanır ve innovasyonun Türkçe karşılığı ise ticari doğuştur. İnnovasyon, Ar-Ge gibi girişimin içerisinde üretilen ancak sunumu dışa değil, tersine dışarıdan içeriye doğru bir oluşumdur.

İnnovasyonun amacı, pazarda olan eksiklerin geliştirilmesi ve gelir elde etmeye dayalı yaklaşımlar ya da seçenekler bütünüdür. Ar-Ge girişim içinde uygulanması zorunlu olmasa da paradigması innovasyona dönüşmüştür.

Genel olarak üst gelir grubunu hedef alan Türk girişimcileri, bugüne dek pazarların en yoğun alt gelir düzeyinde olanları sürekli dışlamış ya da bu kesimlere ilgi duymamıştır. Oysa bu alt pazarlar için çok ucuz ve kazançlı ürünler oluşturulabilir, girişimciler alt pazar innovasyonlarını kolaylıkla test edebilir, çok önemli fırsatlar elde edebilir ve dünya markaları çıkarabilirler. Oluşan markalarla gelecekte üretim Çin’de bile yapılabilir.

Küreselleşen yer kürede, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş süreci, yönetim sistemlerinin de bilgi ve birey odaklı olarak değişmesine neden olmuş, böylece Toplam Kalite Yönetimi Sistemi doğmuştur.

Tekstil sanayisinin sermaye-yoğun bir sanayi dalı durumuna dönüştürülmesinde sağladıkları bu büyük başarıya karşılık, sanayileşmiş ülkeler konfeksiyon sanayisinde benzer başarıyı sağlayamamışlardır.

Teknik tekstilin uluslar arası alanda var olan ve onaylanan genel bir tanımı bulunmamaktadır. Kavram, belirli son ürünler ile tekstil sanayinde özel amaçlar için kullanılmasını tanımlar. Üretiminde ileri teknoloji kullanılan yüksek dirençli iplikler ve özel olarak tabakalanmış ya da elastik dokumalar son teknik tekstil ürünlerine örnektir. Tekstile dayalı ürünün diğer maddelere göre önemli ölçüde performans ayrıcalığı taşıması nedeniyle teknik tekstil ürünleri birçok sanayi dalında

kullanılmaktadır. Otomotiv sektörü, döşemecilik, ev tekstili ve inşaat sektörleri teknik tekstilin en önemli kullanım alanlarını oluşturur.

Uzmanlar teknik tekstile geleceğin endüstrisi olarak bakmaktadır. Dünyada milyarlarca dolarlık pazarı olan sektörde Türkiye yenidir. Ancak pek çok girişimci kurdukları Ar-Ge ekibi ile dünyada yalnızca birkaç ülkenin üretebildiği kumaşları üreterek diğer ekonomisi güçlü olan ülkelerle yarışır duruma gelmiştir.

Vücut ısısına uyarlanan giysileri; çoğu girişimlerde sağlamak olasıdır. Tekstil sektörünün gündeminde artık uçakların düşmesini engelleyecek paraşütler, radarları saptıran kamuflajlar ve ivedi durumlarda sağlıkla ilgili destek veren kumaşlar üretilmektedir. Buna karşın gelecekte sektörün getirecekleri yenilikleri uzun süreli öngörülen hedeflerle belirlemek zordur. Teknik tekstil üretim ve teknolojik gelişim açısından çok hızlı bir büyüme trendine geçmiştir. Daha çok kuzey Amerika, batı Avrupa ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerin tekelinde gibi görünse de Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeler de teknik tekstile önemli yatırımlar yapmaktadır.

Türkiye 2004 yılı değerlerine göre 712 milyon dolar dışalım, 928 milyon dolar dışsatım ile dünya toplam teknik tekstil üretiminden yüzde 0,4 oranında pay almıştır. Oysa Türkiye’nin tekstildeki kapasitesi ve bilgi birikimi ele alınırsa bu oran çok azdır. Teknik tekstilin üretim alanlı değil, kullanım alanlı bir konu olduğunu, bu alana girecek olan girişimcilerin ürünlerini ne tür bir seçenekle üretmek istediklerine karar vermeleri önemlidir. Teknik tekstil üretiminin üstlenemeyecek ya da taşınamayacak bir maliyeti yoktur. Bu alana girecek olan girişimlerin öncelikli olarak Ar-Ge ekibini kurmaları gerekir.

Teknik tekstil alanındaki Ar-Ge harcamaları, geleneksel tekstil sektörüne göre çok daha yüksektir. Bu üretim dalı modadan çok belirli teknik gereksinimlerin karşılanmasına yönelik olduğundan bu ürünlerin performansı sektörün başarısını belirlemektedir.

Tekstil sektörünün önündeki yarış koşulları ve kişilerin tekstil ürünlerinden beklentileri arttıkça teknik tekstile olan ilgi de artacaktır. Girişimlerin teknik tekstille yüksek katma değerli üretim çabaları gün geçtikçe artmaktadır.

Tutar kısıtlamalarına en çok başvuran ABD, Türkiye ile 1 Temmuz 1987 gününe ilişkin yapılan anlaşmadan ötürü Türk tekstil ve konfeksiyon ürünlerini tutar olarak kısıtlamıştır.

Yapılan araştırmalar sonucu ABD’nin Türkiye’den sağladığı tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin fiyat esnekliğinin çok yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. AB pazarında ise fiyat esnekliği düşüktür. Bundan ötürü AB pazarında kalite ve modanın, ABD pazarında ise fiyatın öne çıkarıldığı stratejilerin, dışsatımda doğru seçim olacağı söylenebilir.

Ayrıca NAFTA sonrası dışsatımın % 95’i ABD’ye yönelen Meksika, Türkiye için Amerika piyasasına girmede bir köprü olabilir. Meksika’nın 2000 yılında yürürlüğe giren AB ile Serbest Ticaret Anlaşması sonucu AB’nin tekstil pazarını Türkiye’nin tekstil sanayi ile benzer özellikler gösteren Meksika tekstil sanayisine açması ile oluşacak sapma ve haksız yarışın önlenmesi için, Latin Amerika’daki stratejik partner Meksika ile STA’ nın ilk adımlarının atılmış olması Türkiye’nin çıkarına olmuştur.

Dünya’da yer alan en yarışçı sektörler incelendiğinde, arkalarında birbiriyle ilişkili işletmelerin yoğunluğuna dayalı küme’leri görmek olasıdır. Çoğu kişiye Almanya denilince otomotiv, Japonya denilince elektronik aygıt, İtalya denilince ise moda sözcükleri çağrıştırır. Bütün bu ülkelerde üretimle ilgili başta işgücü maliyetleri olmak üzere pek çok maliyet artışı olmasına karşın, sektörlerde başarı ile yarış için gelişmiş Küme Modeli önceliklidir.

Kümelenmeler, üretkenliği artırarak, verimliliği yükselten ve yeni ürünlerin oluşmasını sağlayan yenilikçiliği besleyerek kümelenme içinde olan işletmelere yarış ayrıcalığı kazandırır. Kümelenmeler, girdiler de bilgiye, teknolojiye, üretimde emeği geçen işletmelere erişmede ve gelişimi güdülemede ayrıcalıklar sağlar. Deneyimli bir

işgücü havuzu ancak işletmelerin bir araya geldiği kümelenmelerde kurulabilir. Bu da işletmelerin çalışanlarını belirlemede, alımında, işlem maliyetlerini düşürmekte ve süreyi kısaltmaktadır. Gelişmiş bir kümelenme, ayrıca diğer önemli girdilerin sağlanmasında da etkindir. Uzaktan kaynak sağlamak yerine yerel olanı kullanmak işlem maliyetlerini düşürür. Pazar, teknoloji ve yarış bilgilerinin tümü kümelenme içinde birikmekte ve en önemlisi kümelenmeler, işletmeler, kamu kuruluşları, eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşları arasında olması gereken işbirliğinin ortaya çıkmasını sağlar.

Karmaşık görünen yapı Türkiye’de kendiliğinden oluşmuş ve özellikle hazır giyim sektörü küme modelinin büyük yararlarını görmüştür. Bugün Bursa’da, Denizli’de, Gaziantep’te ve İstanbul’un pek çok yerinde bu tasarımın çok başarılı örneklerini bulmak olasıdır. İtalya’da olduğu gibi güçlü bir odağın çevresinde toplanan aile, kendisinden çok daha büyük bir sinerji üretir. Ancak Küme başarıyla uygulansa da bu konuda bilimsel bir yaklaşım olmadığı, sisteme uygulanmadığı için Moda ve Tekstil İş Kümesi kapsamında, KOBİ’ lere yarış gücünü artırıcı katkılar sağlayacak bir “Araştırma ve Geliştirme Merkezi” bir “Moda Akademisi” ve bir “Danışmanlık Merkezi” kurulmalı ve bu kuruluşların moda ve tekstil iş kümesi ile uyum içinde çalışması için bir “Küme Koordinasyon Merkezi” oluşturulmalıdır.

Türk ekonomisi, artık yeni ve yüksek katma değer üreten Türk moda endüstrisini bir sektör olarak kanıksamıştır.

Türkiye tekstil sektörünün gündeminde tasarım, ileri teknoloji ve teknik tekstil vardır. Tekstil ve hammaddeleri üretimine başlandığı yıllarda varolan ayrıcalıklarını üst düzeyde değerlendiren Türkiye’de yapılan yatırımlarla istemin önüne geçen bir endüstri kendiliğinden doğmuştur.

80’li yıllarda başlayan liberalleşme sürecinin verdiği ivmeyi bir dünya devi olma yolunda iyi değerlendiren sektör, bugün yeni katma değer öğeleri ile tasarımın ve yüksek teknolojinin ivmesini etkilemektedir.

Teknoloji tek başına yalnızca bir olanaktır. Bunun gerçek bir değere dönüştürülmesinin yolu, kişilerden geçmektedir. Bu nedenle Türk tekstil sektörü teknolojik altyapısını güçlü çalışanların kaynağıyla buluşturmakta, bundan ötürü varolan kapasite çok daha etkin sonuçlar doğurmaktadır.

Yunanca da cüce anlamına gelen "nano", metrenin milyarda birine denk gelen bir ölçü birimidir. Nanoteknoloji bu anlamda, "çok küçük maddelerin teknolojisi" anlamına gelmektedir.

Nanoteknoloji, her geçen yıl daha çok uygulama alanı bulmakta ve dünya çapında ilgi görmektedir. Nanobilime bu nedenle yatay bilim denmektedir, çünkü tüm teknoloji sektörlerinde uygulanabilmektedir. Tekstilde nanoteknoloji uygulamaları, nanotekstiller olarak adlandırılabilir. Nano-tekstil tanımı, nanoteknoloji uygulamaları sonucu elde edilen tüm tekstil yüzeylerini tanımlar. Doğal ve sentetik bütün tekstil ürünlerinin yapıtaşları moleküllerdir. Bu moleküller lif oluşturacak şekilde dizilirler, lifler de iplik eldesi için kullanılır. Bir kumaşın kullanım performansını geliştirmenin kalıcı yolu kumaşı oluşturan liflerin, moleküler düzeyde güçlendirmesi ile olasıdır.

Nanoteknoloji, tekstil ürünlerinin performanslarını geliştirmek için kullanılmaktadır. Tekstil ürünleri, onlara değişik özellikler kazandıran nanoteknoloji ile çok işlevselli duruma gelmektedir; örnek olarak nanoteknoloji ile tekstil ürünleri su itici, anti bakteriyel ve antifungisit olabilir. Bu alanda gelişmelerin öncüsü askeri giysiler olacaktır. Nanoteknoloji ile üretilmiş üniformalar kullanılanlardan yüzde 80 daha hafif olacak, ortamdaki biyolojik ve kimyasal tehlike durumuna moleküler düzeyde uyumlu biçimde tasarlanacaktır.

2005 yılında tüm DTÖ üyelerine yönelik kotaların kalkması sonucu, dünya tekstil ticaretinde ortaya çıkan serbestleşmeden kaynaklanan yarış ortamında, ülkemizin önemli ayrıcalığı olan AB pazarında oluşan büyük bir yarışla karşılaşacak olmasıdır. (www.dtm.gov.tr. , erişim 06.01.2007, ANITSAL, İ ve BOLAT, S, 2005)