• Sonuç bulunamadı

Anayasa Mahkemesi'nin çalışma ve yargılama usulleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anayasa Mahkemesi'nin çalışma ve yargılama usulleri"

Copied!
204
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KAMU HUKUKU ANABİLİM DALI KAMU HUKUKU BİLİM DALI

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN ÇALIŞMA VE YARGILAMA USULLERİ

TUĞBA BAYRAKTAR

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

PROF.DR. FARUK BİLİR

(2)

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER ... i

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... vi

DOKTORA TEZİ KABUL FORMU ... vii

ÖZET ... viii

SUMMARY ... x

KISALTMALAR ... xii

TABLOLAR LİSTESİ ... xiii

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM ... 5

GENEL OLARAK ANAYASA YARGISI ... 5

I. Anayasa Yargısının Ortaya Çıkışı ... 5

II. Anayasa Yargısının İşlevi ... 9

A. Anayasaya Uygunluk Denetimi ... 9

1. Denetimin konusu ... 9

2. Denetimin Çeşitleri ... 10

a. Denetimin Yapıldığı Zamana Göre ... 10

aa. Önleyici (önceden-a priori) Denetim ... 10

ab. Düzeltici (sonradan- a posteriori) Denetim ... 11

b. Anayasaya Uygunluk Denetimi Yapan Organın Önüne Getiriliş Biçimine Göre ... 11

ba. Soyut Norm Denetimi (Dava Yoluyla Denetim) ... 11

bb. Somut Norm Denetimi (İtiraz Yolu) ... 12

bc. Bireysel Başvuru ... 13

B. Hak ve Özgürlüklerin Korunması ... 14

C. Diğer İşlevleri ... 17

1. Seçimlerin Denetimi ... 17

2. Siyasi Partilerin Denetimi ... 19

3. Yüce Divan Yargılaması ... 21

III. Anayasa Yargısının Meşruluğu ... 24

IV. Karşılaştırmalı Hukukta Anayasa Yargısı ... 27

(3)

B. Avusturya ... 32

C. Almanya ... 34

D. Portekiz ... 36

E. Fransa ... 40

İKİNCİ BÖLÜM ... 45

TÜRK ANAYASALARINDA ANAYASA MAHKEMESİ ... 45

I. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ... 45

A. 1961 Anayasası’nda Anayasa Mahkemesi ... 47

1. Anayasa Mahkemesi Üyelerin Seçimi ve Nitelikleri ... 48

2. Anayasa Mahkemesi’nin Görev ve Yetkileri ... 49

B. 1982 Anayasası'nda Anayasa Mahkemesi ... 51

1. Anayasa Mahkemesi’nin Statüsü, Kuruluşu ve Yapısı ... 52

a. Anayasa Mahkemesi Üyeliği ... 53

aa. Üyelerin Seçimi ... 53

ab. Üyeliğin Sona Ermesi ... 58

ac. Üyelerin Yükümlülükleri ... 59

b. Mahkeme Teşkilatı ... 61

ba. Başkanlık ... 62

bb. Genel Kurul ... 63

bc. Bölümler ve Komisyonlar ... 66

bd. Genel Sekreterlik, Raportörler ve Raportör Yardımcıları ... 69

be. Hizmet Birimleri ... 75

2. Anayasa Mahkemesi’nin Görev ve Yetkileri ... 76

a. Anayasaya Uygunluk Denetimi ... 79

aa. Soyut Norm Denetimi (İptal Davası) ... 81

aaa. İptal Davası Açmaya Yetkili Olanlar ... 81

aab. Şekil Bakımından İptal Davası ... 82

aac. İptal Davası Açma Süresi ... 83

aad. İptal Davası Açılmasında Temsil ve Uyulması Gereken Esaslar 83 ab. Somut Norm Denetimi (İtiraz Yolu) ... 85

aba. Konusu ve Şartları ... 85

(4)

ac. Bireysel Başvuru ... 91

aca. Bireysel Başvuru Hakkının Konusu ve Şartları ... 91

acb. Bireysel Başvuru Usulü ... 94

acc. Bireysel Başvuruların Kabul Edilebilirlik Şartları ve İncelenmesi ... 95

acd. Bireysel Başvuruların Esas Hakkındaki İncelemesi ... 95

ace. Kararlar ve Etkileri ... 96

b. Yüce Divan Yargılamaları ... 99

ba. Yüce Divan’da Yargılanacak Kişiler ... 99

bb. Yüce Divan’ın İşleyişi ... 100

bc. Yeniden İnceleme ... 101

c. Siyasi Parti Kapatma ve Dokunulmazlığın Kaldırılması Davaları ... 102

ca. Siyasi Parti Kapatma Davaları ... 102

cb. Siyasi Partilere İhtar Verilmesi ... 105

cc. Dokunulmazlığın Kaldırılması ve Milletvekilliğinin Düşmesi Durumunda İptal Talebi ... 105

d. Siyasi Partilerin Mali Denetimi ... 107

e. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Başkanını Seçmek ... 109

3. Anayasa Mahkemesi’nde Yargılamaya ve İşleyişe İlişkin Diğer Hususlar . 111 a. Başkan ve Üyelerin Davaya Bakamaması ve Reddi ... 111

b. Bilgi ve Belge Verme Yükümlülüğü İle Devlet Sırrı Niteliğindeki Bilgiler ... 112

c. Anayasa Mahkemesi Kararları ve Yargılamanın Yenilenmesi ... 113

d. Mali Hükümler, Personel ve Özlük İşleri ... 117

e. Diğer Hükümler ... 118

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 120

TÜRK ANAYASA MAHKEMESİ’NDE ANAYASAYA UYGUNLUK DENETİMİ ... 120

I. Denetimin Kapsamı ... 120

A. Esas Bakımından Denetim ... 120

1. Sebep Unsuru ... 120

(5)

3. Konu Unsuru ... 122

B. Şekil Bakımından Denetim ... 123

1. Anayasa Değişikliklerinin ve Kanunların Şekil Bakımından Denetimi .. 123

2. Kanun Hükmünde Kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü’nün Şekil Bakımından Denetimi ... 126

II. Denetimin Ölçütü ... 126

III. Karar Türleri ... 128

A. İptal ve İtiraz Davalarında Verilen Kararlar ... 128

1. Ret Kararı ... 128

2. İptal Kararı ... 130

3. Diğer Kararları ... 131

a. Yürürlüğün Durdurulması Kararı ... 131

b. Yorumlu Ret Kararı ... 133

c. Yokluk Kararı ... 135

d. İhmal Kararları (Anayasanın Doğrudan Uygulanması) ... 136

e. İhtiyati Tedbir Kararı ... 139

f. Karar Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar ... 139

B. Bireysel Başvuruya İlişkin Karar Türleri ... 140

1. İhlal Kararı ... 140

2. Düşme Kararı ... 140

3. Tedbir Kararı ... 140

4. Pilot Karar Usulü ... 141

IV. Kararların Nitelikleri ... 142

A. Kararların Kesinliği ve Bağlayıcılığı ... 142

B. Kararların Gerekçeli Olma Zorunluluğu ... 146

II. Kararların Etkileri ... 147

A. Herkes İçin Geçerli Olma ... 147

B. Kararların Yürürlüğe Girmesi ... 148

C. İptal Kararlarının Geriye Yürümemesi ... 149

(6)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 154

DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER ... 154

SONUÇ ... 169

KAYNAKÇA ... 179

(7)

TUĞBA BAYRAKTAR

BİLİMSEL ETİK SAYFASI BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kuralarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(8)

DOKTORA TEZİ KABUL FORMU

(9)

ÖZET

Normlar hiyerarşisinin mevcut olduğu bir sistemde kanunların anayasaya aykırı olması halinde yaptırım uygulayacak bir organa ihtiyaç olduğu açıktır. Dolayısıyla, anayasa yargısı öncelikle anayasanın normlar hiyerarşisindeki yerini korumanın bir aracı olarak ortaya çıkmıştır. Anayasaya uygunluk denetimini ilk olarak 19. yy.’ın başlarında Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi yapsa da özellikle İkinci Dünya Savaş’ından sonra anayasa mahkemeleri Avrupa’da yaygınlık kazanmıştır. Türkiye’de ise ilk kez 1961 Anayasası ile kurulan Anayasa Mahkemesi, 1982 Anayasası’nda da geniş olarak düzenlenmiş, nihayet 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halk oylaması ile kabul edilen 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun ile yapısal ve fonksiyonel anlamda önemli değişikliklere uğramıştır.

Hukuk devletinin temel unsuru, bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır. Dolayısıyla sadece yürütme işlemlerinin değil, yasama işlemlerinin de yargısal denetimi şarttır. Buradan hareketle iktidarların sınırlandırılması ve temel hak ve özgürlüklerin korunması anayasa yargısının ortaya

Prof. Dr. Faruk BİLİR

Tuğba BAYRAKTAR 094134001003

Kamu Hukuku Bilim Dalı Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

(10)

çıkmasının altında yatan temel nedendir. Bundan dolayıdır ki anayasa mahkemeleri diğer yargı organlardan daha farklı şekilde yapılandırılmış ve daha geniş yetkilerle donatılmışlardır. Anayasa yargısı, hukuk devleti ilkesinin tümü ile gerçekleştirilmesinde vazgeçilmez bir denetim yoludur. Zira hukukun üstünlüğüne uymayan, yargı denetimine açık olmayan devlet organı, zamanla sınırsız mutlak iktidar kullanmanın yollarını arayacaktır.

Anahtar Kelimeler: Anayasa Mahkemesi, Hukuk Devleti, Temel Hak ve

(11)

SUMMARY

A system that has existing laws of the hierarchy of norms unconstitutional in the case of an organ, it is obvious that the need to implement the sanctions. Therefore, judicial review is primarily a tool to protect the location of the hierarchy of norms of the Constitution has emerged as. The constitutionality of the compliance control in the first the Supreme Court of the United States in the early 19th century, especially after the second World War in the constitutional courts in Europe from the prevalence has earned. Turkey is the first time in the 1961 Constitution established the Constitutional Court, with the 1982 Constitution edited as wide, finally held on September 12, 2010 by popular vote with the no 5982 Constitution of the Republic of Turkey accepted some of the Changing Of the Law has undergone significant changes in the structural and functional sense.

The key elements of the State of law, is that all State activities law rules. Therefore, not only the execution of the operations, it is imperative that the judicial review of legislative operations. From here, the protection of fundamental rights and freedoms with the powers of the judiciary, the Constitution and limiting the exposed

Prof. Dr. Faruk BİLİR

Tuğba BAYRAKTAR 094134001003

Kamu Hukuku Bilim Dalı Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

(12)

underlying cause. Therefore, the constitutional courts of the other judicial organs are equipped with wider powers in different structured and more. All with the realization of the principle of judicial review, the rule of law is an essential control. Because it does not conform to the rule of law, judicial control organ of the State is not open, over time, will look for ways to use the absolute unlimited power.

Keywords: The Constitutional Court, State of Law, Fundamental Rights

(13)

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri age. : adı geçen eser

AİHM : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHS : Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

AY : Anayasa

bkz. : bakınız

C. : Cilt

CMK :Ceza Muhakemesi Kanunu

E : Esas

E.T : Erişim Tarihi

K : Karar

m. : madde

No : Numara

S. : Sayı

s. : sayfa

TBMM :Türkiye Büyük Millet Meclisi T.C. : Türkiye Cumhuriyeti vb. : ve benzeri vd. : ve diğerleri vs. : ve saire Y. : Yıl yy. : yüzyıl

(14)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo-1: Anayasa Mahkemesi’nin İdari Teşkilat Kuruluş Şeması ... 171 Tablo-2: Anayasa Mahkemesi’nin Mahkeme Teşkilatı Kuruluş Şeması

... 172

Tablo-3: 1961 Anayasası Döneminde Anayasa Mahkemesi’ne Yapılan

Başvurular ... 173

Tablo-4: 1982 Anayasası Döneminde Anayasa Mahkemesi’ne Yapılan

Başvurular ... 174

Tablo-5: 24 Eylül-31 Aralık 2012 Tarihleri Arasında Yapılan Başvurulara

(15)

GİRİŞ

Hukuk devleti kavramından genel olarak hukuki güven ortamı, devletin hukuka uyması, hukuki güvenliğin sağlanması ve bunlar için de devletin karar ve işlemlerinin yargı denetimine bağlı olması anlaşılır1

. Hukuk devleti insan haklarına saygı gösterir, bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kurar ve bu düzeni devam ettirmeye kendini zorunlu sayar. Hukuk devleti tüm bu faaliyetlerini yerine getirirken hukuka ve Anayasa’ya uygun davranır. Bu bağlamda sadece hükümetin belirli kurallarla sınırlandırılması değil aynı zamanda parlamentonun da sınırlandırılması yani yasamanın yargısal denetimi hukuk devleti için zorunlu bir koşuldur2. Kanunların aynı zamanda hukuk devletinin nitelikleriyle bağdaşması gerekir. İşte hukuk devleti ilkesinin en önemli unsurlarından biri olan Anayasa yargısı, normlar hiyerarşisinin bulunduğun bir hukuk sisteminde kanunların ve diğer bazı yasama işlemlerinin anayasaya uygunluğunun yargı organları tarafından denetlenmesini ifade eder.

Avusturyalı hukukçu Hans Kelsen tarafından hazırlanan normlar hiyerarşisine göre, bu sıralamanın en üstünde anayasa yer alır ve anayasanın altında yer alan diğer bütün normlar meşruiyetini anayasadan alır. Buradan hareketle anayasa yargısının varlık sebebinin anayasanın üstünlüğü ilkesi gereği kanunların anayasaya uygun olması zorunluluğu olduğunu söylemek mümkündür3

. Daha geniş olarak ise anayasa mahkemesi’nin işlevi; bir ülkede bireyin hak ve özgürlüklerini siyasal iktidara karşı korumak ve anayasada öngörülen şekliyle güçler arasındaki dengeyi sağlamaktır. Her ne kadar Amerika Birleşik Devletleri Federal Yüksek Mahkemesi’nin 1803 tarihli Marbury v. Madison davasıyla bu ülkede kanunların anayasaya uygunluğunu denetleme süreci başlamış ise de, anayasa yargısı denilince akla ağırlıklı olarak Avrupa tipi anayasa yargısı modeli gelmektedir4

. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana değişik ülkelerde kurulmaya başlayan anayasa

1

TANÖR, Bülent- YÜZBAŞIOĞLU, Necmi, 1982 Anayasası’na göre Türk Anayasa Hukuku, Yapı Kredi Yayınları, 2. baskı, İstanbul 2001, s.100.

2 AKTAŞ, Sururi, Hayek’in Hukuk ve Adalet Teorisi, Liberte Yayınları, Ankara 2001, s.140. 3 GÖZLER, Kemal, Türk Anayasa Hukuku, Ekin Kitabevi, Bursa 2000, s.875.

4

HAKYEMEZ, Yusuf Şevki, “Anayasa Mahkemelerinin Geleneksel İşlevi Bağlamında Ortaya Çıkan İki Sorun: Yerindelik Denetimi Tartışmaları ve Ulusalüstü Örgüte Üye Devletlerdeki Anayasa Yargısının Konu Bakımından Sınırlandırılması”,

(16)

mahkemeleri ile artık seçimle oluşmuş parlamentoların çıkarmış olduğu kanunların denetlenmesi zorunlu hale gelmiştir. Çünkü İkinci Dünya Savaşı sonrası, savaş sırasında yaşanan hak ihlalleri dolayısıyla, birçok devlet insan haklarını anayasal metinlerinde kabul etmiş, böylelikle birey ön plana çıkartılarak korunmak istenmiştir. Bu gelişmeler neticesinde, demokrasi ve insan haklarının korunması maksadıyla, anayasacılık faaliyetleri kapsamında doğmuş bir kurum olan anayasa yargısı son derece büyük önem kazanarak, üzerinde sıklıkla tartışılan, güncel bir konu haline gelmiştir5

. Anayasa mahkemesi, gerek yetkileri gerekse işlevi ile siyasal hukuku doğrudan konu edindiği ve kendisi de bu hukuk dalının içinde yer aldığından aynı zamanda siyasal niteliği de olan bir kurumdur6

.

Türkiye’de Anayasa mahkemesi işlevini gören ayrı ve özel bir mahkemenin gerekliliğini ilk kez Ziya Gökalp 1922 yılında “Küçük Mecmua” adlı dergide kaleme aldığı “Yüce Mahkeme” başlıklı yazıda belirtmiştir7

. Turhan Feyzioğlu ise 1951 yılında yayınlanan “Kanunların Anayasa’ya Uygunluğunun Kazai Murakebesi” adlı eserinde ilk kez “Anayasa Mahkemesi” kavramını kullanmıştır8

. Sonrasında ise aşağıdaki bölümlerde daha ayrıntılı olarak açıklanacağı gibi anayasa yargısında en önemli adımı Akşehir asliye hukuk hâkimi Refik Gür atmıştır. Refik Gür, önüne gelen bir davada uygulaması gereken bir kanun hükmünü anayasaya aykırı bulmuş ve uygulamayarak yani kanunu ihmal ederek anayasallık denetimi yapmak istemiş ancak Gür’ün bu girişimi Yargıtay’dan dönmüştür9. Buna rağmen hâkim Refik

5 GÜVEYİ, Ümit, “Anayasa Yargısı ve Demokrasi İlişkisi”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XVI, Y. 2012, S. 3, s.138, http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/16_3_6.pdf (20.02.2013).

6

ÖZÜERMAN, Tülay, “Türkiye’de Anayasa Yargısı’nın rolü ve Önemi, s.154,

http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anyarg13/tulayozuerman.pdf (28.06.2013). 7 “...Türkiye’nin Kanunu Esâsîsi (Teşkilâtı Esâsiye Kanunu) dur. Her millette kanûnu esâsiye ruhan muhalif bir takım kanunlar vardır ki ya eskiden kalmış, yahut sonradan bilinmeyerek yapılmıştır. Bu gibi kanunların mevcudiyeti, kanûnu esâsînin bütün kanunlara ma’hez olması umdesini ihlâl etmez mi? Şüphesiz ki eder. Bir milletin kanunları arasında tenâkus bulunması, bilhassa, hususî kanunlarla kanûnu esâsî arasında hakikî tenâkusların mevcudiyeti anarşilerin en büyüğüdür... Bütün kanunların kanûnu esâsîye uygun olmasını nasıl temin etmeli?... Biz kanunları en karışık bir millet olduğumuz için, Türkiye’de de Amerika’da olduğu gibi bir (Yüce mahkeme) nin tesisine ihtiyaç var. Bu mahkeme, hem hususî kanunların teşkilâtı esâsîye kanununa muvafık olup olmadığını, hem de nizamnamelerin ve talimatların hususî kanunlara muvafakatini tedkik vazifesile mükellef olmalıdır.” http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=template&id=4&lang=0 (20.02.2013).

8

http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=template&id=4&lang=0 (20.02.2013).

9 TAŞKIN, Ş. Cankat, “2010 Anayasa Değişikliklerinden Sonra Türk Anayasa Mahkemesi’nin Yapılanması”, TBB Dergisi 2011(97), s.175, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2011-97-1111 (20.02.2013).

(17)

Gür’ün bu kararı o güne kadar Türk hukukunda hiç tartışılmayan kanunların anayasallık denetiminin tartışmaya açılması yönünden şüphesiz cesur ve önemli bir adım olmuştur.

Türkiye’de “Anayasa Mahkemesi” ilk kez 1961 Anayasası ile kurulmuş, 1982 Anayasası’nda da geniş düzenlemelere konu olmuştur. Böylece 1924 Anayasası’ndan beri benimsenen anayasanın üstünlüğü ilkesi kapsamında kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyecek bir mekanizma kurulmuştur. Mahkeme’ye, Anayasa’nın üstünlüğünü kurumsallaştırma yönünde önemli bir rol düşmektedir. Anayasa, Anayasa Mahkemesi’ne kanunların Anayasa’ya uygunluğunun denetiminin yanı sıra başka görevler de vermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin işlevleri, konumu ve son zamanlarda özellikle 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylaması öncesinde yapılan tartışmalar ve sonrasında 1982 Anayasası’nda 7.5.2010 günü 5982 Sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”la Mahkeme’nin yapısında ve işlevlerinde meydana gelen değişiklikler Mahkeme’yi gündemden düşmeyen bir kurum haline getirmiştir. Anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi ile birlikte gelen önemli yeniliklerden ikisi Mahkeme’nin üye sayısının artırılması ve Mahkeme’ye bireysel başvuru yapma hakkının verilmesidir.

Bu çalışmada anayasa mahkemelerinin ilk ortaya çıktığı dönemdeki işlevleri ve konumlarından günümüze gelinceye kadar yaşanan gelişmelere bakılarak, öncelikle genel olarak anayasa mahkemelerinin işlevleri hakkında bilgi verilecek ardından ise dünyada farklı özellikleri nedeniyle öne çıkan anayasa mahkemeleri incelenecektir. Nihayet son bölümde Türk Anayasa Mahkemesi’nin ortaya çıkışı ve gelişimi üzerinde durularak, başta Anayasa olmak üzere 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilen anayasa değişikliklerinden sonra çıkartılan 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü ve diğer ilgili mevzuat bağlamında Anayasa Mahkemesi’nin çalışma ve yargılama usulleri ayrıntılı olarak açıklanıp, değerlendirilmeye çalışılacaktır. Bu bağlamda anayasa yargısının tarihi gelişimi ışığında karşılaştırmalı hukuktaki temel özelliklerinin incelenmesi ve 2010 Anayasa

(18)

değişikliklerinin Türk Anayasa Mahkemesi’nin yapılanması üzerindeki etkilerini vurgulamak çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır.

(19)

BİRİNCİ BÖLÜM

GENEL OLARAK ANAYASA YARGISI I. Anayasa Yargısının Ortaya Çıkışı

Anayasa yargısı, dar anlamda, kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal olarak yapılmasına dair biçim ve usulleri içerirken, geniş anlamda ise yargı denetiminin yanında başka anayasal problemlerin de yargısal usuller kullanarak çözülmesine dair yargısal faaliyetler olarak tanımlanır10

.

Anayasanın, normlar hiyerarşisinde diğer kanunların üstünde yer alması olarak bilinen “anayasanın üstünlüğü ilkesi” uyarınca kanunlar anayasaya aykırı olamaz. Buna rağmen yasama organı anayasaya aykırı bir kanun yaparsa, devreye anayasa yargısı denetimi girecektir. Normlar hiyerarşisinde yer alan bir normun bir üst norma aykırı olup olmadığını araştırmak o normu uygulayan mahkemenin işi olarak düşünülse de özellikle kanunların anayasaya uygunluk denetimi söz konusu olduğunda Amerika Birleşik Devletleri dışında kalan diğer ülkelerde bilhassa Kara Avrupası hukuk sistemine tabi ülkelerde mahkemeler kendilerini böyle bir denetimi yapma konusunda yetkisiz görmüşlerdir11

. Bundan dolayı İkinci Dünya Savaşı’na kadar kanunların anayasaya uygunluğu denetimi tam olarak gerçekleştirilememiş, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise anayasal denetimi yapmakla görevli mahkemeler kurulmaya başlanmıştır.

Anayasa yargısının ortaya çıkışıyla ilgili olarak doktrinde iki farklı görüş bulunmaktadır. Kimilerine göre ilk anayasa yargısı uygulaması İngiltere’de, bir diğer görüşe göre ise Amerika’da gerçekleştirilmiştir12

.

Anayasa yargısının tarihteki ilk örneği, 1610 yılında, İngiltere’de, Dr. Bonham Davası’nda görülmüştür13

. Cambridge Üniversitesi mezunu Dr. Bonham, ruhsatı olmadığı halde doktorluk yaptığı gerekçesi ile İngiltere Kraliyet Tabip Odası

10 ALİEFENDİOĞLU, Yılmaz, Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi, Yetkin Yayınları, Ankara 1996, s.45.

11 GÖZLER, Kemal, Anayasa Hukukuna Giriş (Genel Esaslar ve Türk Anayasa Hukuku), Ekin Yayınevi, Bursa 2011, s.151.

12 GÜVEYİ, s.146.

13 Dr. Bonham Davası için bkz. http://law.jrank.org/pages/6484/English-Law-DR-BONHAM-S- CASE.html (15.06.2012).

(20)

tarafından hapis cezasına mahkûm edilmiş ve konuyu Common Pleas Mahkemesi’ne dava yoluyla taşımıştır. İngiliz mahkemesi Common Pleas, Sir Edward Coke tarafından yazılan bir kararla yürütme ve yasamayla ilgili resmi bir işlemin mahkeme tarafından iptal edilebilmesinin yolunu açan tarihi bir karar vermiştir14

. Mahkeme hâkimi davaya konu cezayı veren Tabip Odası’nın uygulamasını bir common law kuralı olan “kimse kendi davasında hâkim olamaz” hükmüne aykırı bulmuş ve kararının içeriğinde common law kurallarının parlamento tarafından kabul edilen kanunların üstünde olduğunu ve kanunların geçerliliğinin üst norm olan common law kurallarına uygun olması şartına bağlı olduğunu vurgulamıştır15

.

İngiltere’deki bu ilk örnek sonrası 1803 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne ait Federal Yüksek Mahkeme, Marbury v. Madison davasında kanunların anayasaya uygunluğunun araştırılabileceğine ve anayasaya aykırı bulunan kanunun uygulanmayacağına karar vermiştir. Atama işlemi tamamlanan hakim Marbury’nin evrakı adalet bakanının masasında kalır ve kendisine tebliğ edilmesi unutulur. Marbury de atanamaz. Ancak Yüksek Mahkeme’ye başvurarak, atama işleminin tamamlandığını, sadece tebliğ edilmediği için atanamadığını belirterek, atanmasının sağlanmasını talep eder. Mahkeme, başvuruyu dönemin Adalet Bakanı Madison’a iletir. Madison davadan geç haberdar olduğu için cevap veremeyeceğini, hükmü mahkemenin takdirine bıraktığını bildirir. Marbury’nin doğrudan Yüksek Mahkeme’ye başvurma hakkı olmadığına hükmeden Yüksek Mahkeme, başvuruyu reddeder. Ancak, bu kararı verirken, anayasada açık hüküm olmamasına karşın, kanunların anayasaya aykırı olamayacağına ve anayasaya aykırı kanunların uygulanamayacağına hükmeder. Yüksek Mahkeme Başkanı John Marshall, Marbury’nin talebini geri çevirmekle birlikte, yazdığı kararla, kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimini başlatmış olur. Marshall’a göre: “anayasa ya alelade kanunlar gibi değiştirilemeyen üstün bir kanundur yahut da yasama kuvvetinin dilediği zaman değiştirebileceği, alelade kanunlarla aynı seviyede bir tasarruftur. Bu şıklardan birincisi doğru ise yasama organının anayasaya aykırı olan tasarrufları kanun değildir. İkinci şık doğru ise yazılı anayasalar, mahiyeti itibariyle

14 TURİNAY, Faruk Y., “Kuralların Kuralı: Anayasanın Hukuki Boyutunun Evrensel Serüveni”, s.186, http://portal.ubap.org.tr/App_Themes/Dergi/2012-99-1155.pdf. (15.06.2012).

(21)

sınırlandırılması imkânsız olan bir kuvveti sınırlandırmak üzere milletlerin giriştiği manasız teşebbüslerdir16.” Bu karar, anayasayı yasama organına karşı da koruyacak

bir merciin olması gerektiğine ve bunun da yargı olduğuna hükmeden ilk karardır. İlk denemeler olarak kabul edilen yukarıda değinilen uygulamalar, Amerikan modeli olarak bilinmekte olup, oluşum şekli bakımından modern anlamda Avrupa modeli anayasa yargısı sisteminden ayrılmaktadırlar. Öyle ki, yukarıda değinilen her iki uygulama da somut yargısal uyuşmazlık kapsamında, mahkeme hâkimi tarafından oluşturulmuştur. Buna karşın Avrupa modeli anayasa yargısı sistemi, Avusturyalı hukukçu ve akademisyen Hans Kelsen’in normlar hiyerarşisi teorisinden doğmuştur17

. Kelsen’e göre kanun, dayanağını kendisinden üstün olan normdan aldığı için, hukuki olarak ancak anayasaya aykırı olmadığı takdirde geçerli olabilecektir. Böylece Kelsen, anayasaya uygunluk denetimini kurmayı ve normlar piramidini ayakta tutabilecek tüm hukuk sistemi için güvence sağlayacak bir hukuk düzeni sağlamayı önermiş ve meşrulaştırmıştır. Bu düşüncelerini “geçerlilik güvencesi” olarak adlandıran Kelsen, anayasaya uygunluk denetiminin uzmanlaşmış tek bir yüksek mahkeme tarafından yapılmasını tercih ederek, bu yolla anayasaya aykırı bir kanunun hukuk düzeninden kesin olarak ayıklanabileceği fikrini savunmuştur18

.

Her iki sistemin de birbirine kıyasla avantaj ve dezavantajları vardır. Avrupa modelinde kanunlar resmi gazetede yayımlandıktan sonra anayasaya uygunluk denetimine tabi olabilir ki buna soyut norm denetimi denir. Amerikan modelinde ise kanunların çatışması noktasında kullanılan alışılagelmiş “üst kanun, alt kanunları ilga eder” kuralına göre çözüm sağlanır. Bu işlemler, mahkemelerin genel yetkisi içinde görülür yani mahkemelerin ayrıca ve açıkça yetkilendirilmesine gerek yoktur. Oysa Avrupa modelinde anayasa mahkemelerinin yetkisi genel yetki değildir yani kendisine anayasa tarafından ayrıca ve açıkça verilmemiş bir yetkiyi kullanamaz19

. Bu sistemin ilk örneği 1920 Avusturya Anayasası ile kurulan ve Hans Kelsen’in

16 FEYZİOĞLU, Turhan, Kanunların Anayasa Uygunluğunun Kazai Murakebesi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara 1951, s. 166.

17

GÜVEYİ, s. 148.

18 KABOĞLU, İbrahim Ö., Anayasa Yargısı Avrupa Modeli ve Türkiye, İmge Kitabevi, Ankara 2007, s.17.

(22)

fikirlerine dayanan Avusturya Anayasa Mahkemesi’dir. Anayasa yargısının giderek yaygınlık kazanmasının sebepleri olarak özellikle Kara Avrupası’nda demokrasi anlayışının gelişmesi ve içeriğinin değişmesi, kuvvetler ayrılığı kavramındaki gelişmeler, anayasanın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerinin yerleşmesi ve en önemlisi de insan haklarının yasama organı karşısında korunması olarak sıralanabilir20

. Bugün Almanya, İtalya, Fransa, Portekiz, İspanya, Rusya, Macaristan, Polonya ve Türkiye merkezileşmiş sistem olarak anılan özel mahkeme sistemini benimsemiş iken Amerikan modeli, Amerika Birleşik Devletleri dışında, Avustralya, Kanada, Arjantin gibi ülkelerde uygulanmaktadır.

Bazı ülkelerde ise anayasa yargısı kabul edilmemektedir. Çünkü bu ülkelerde parlamento egemenliği ya da üstünlüğüne dayalı çoğunlukçu demokrasi anlayışı egemendir. Dolayısıyla parlamento hukuken sınırsızdır ve yasama işlemlerinin bağımsız organlarca denetlenmesi söz konusu olamaz. İngiltere, Yeni Zelanda, İsrail, Belçika, Finlandiya, Hollanda, Lüksemburg ve İsviçre anayasa yargısını kabul etmeyen ülkelerdir. Bu ülkelerde kanunların anayasaya uygunluğunun sağlanması yargı dışında siyasi denetim usulü kullanılarak gerçekleştirilir. Anayasa yargısını benimseyen ülkelerde de görülmekle birlikte daha çok çoğunlukçu demokrasi anlayışını benimseyen ülkelerde görülen bu usul devlet başkanına kanunlar üzerinde veto yetkisi vermek, ikinci meclislere ya da siyasal organlarca özel olarak seçilmiş bir kurula anayasaya uygunluğu inceleme yetkisi vermek şeklinde görülebilmektedir21

.

Kanunların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi konusundaki temel ayrımlardan biri siyasal ya da yargısal denetim usulleri ile ilgilidir. Ne var ki, siyasal organlar tarafından yapılacak denetimin kişi hakları yönünden yeterli teminatı sağlayamayacağı açıktır. Bu nedenle zaman içinde yargısal denetim sistemi yaygınlık ve üstünlük kazanmıştır22

.

Türkiye’de 1876 ve 1924 Anayasalarında kanunların bir yargı organı tarafından denetlenmesine dair herhangi bir düzenleme bulunmazken, ilk kez 1961

20 ATAR, Yavuz, Türk Anayasa Hukuku, Mimoza Yayınları, Konya 2011, s.296. 21 ATAR (2011), s.297.

(23)

Anayasası ile Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilip, Resmi Gazete’de yayımlanan kanunların ve TBMM İçtüzüklerinin Anayasa’ya uygunluk denetimini yapmak üzere Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. 1982 Anayasası da 1961 Anayasası’nın düzenlemelerini büyük ölçüde kabul etmiştir.

II. Anayasa Yargısının İşlevi A. Anayasaya Uygunluk Denetimi 1. Denetimin konusu

Anayasaların üstünlüklerini sağlamak amacıyla hukuk sistemlerinde çeşitli denetim mekanizmaları getirilmiştir. Bu bağlamda anayasanın üstünlüğü ilkesinin iki boyutu vardır: Anayasanın şekil bakımından üstün olması, sert ya da katı anayasa sistemini benimsemiş ülkelerde görülür. Buna göre, katı anayasa; anayasanın diğer kanunlar gibi değiştirilememesi yani anayasaların tabi olduğu değiştirme kurallarının kanunların tabi olduğu değiştirme kurallarından farklı olduğu anlamına gelmektedir. Bu durumda anayasaları değiştirmek kanunları değiştirmekten daha zordur. Anayasalar çeşitli yöntemler kullanılarak katılaştırılabilir.

Kanunların, anayasaya uygunluğu denetiminin ortaya çıkması için ilk ve zorunlu şart yazılı ve katı bir anayasanın varlığıdır23

. Anayasanın esas bakımdan üstün olması ise anayasanın bağlayıcılığı ilkesi ile ilgilidir. Şöyle ki; anayasa hükümleri tüm devlet organlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Devlet organları anayasadan almadıkları bir yetkiyi kullanamazlar veya kendilerine tanınan yetkiyi anayasaya aykırı olarak kullanmaları söz konusu olamaz24

. Normlar hiyerarşisinin en üstünde anayasa yer alır; dolayısıyla aynı konuyu düzenleyen bir kanun hükmü ile bir anayasa hükmü çatıştığında kanun hükmü anayasa hükmünü geçersiz kılamaz.

Anayasanın yukarıda açıklanan iki boyutuyla üstünlüklerini sağlama için kanunların anayasaya uygunluğu siyasal ve/veya yargısal yollarla denetlenmektedir. Siyasal denetim yararlı olmakla birlikte yetersiz bir denetim olduğundan daha etkili

23

ÖZBUDUN, s.393.

24 GÖNENÇ, Levent, “Yasaların Anayasaya Uygunluğunun Denetimi ve Anayasa Yargısı”, TEPAV Anayasa Çalışma Metinleri 2, 2010, s.2, http://www.tepav.org.tr/upload/files/1295967249-5. Yasalarin_Anayasaya_Uygunlugunun_Denetimi_ve_Anayasa_Yargisi.pdf (17.06.2012).

(24)

bir mekanizmayla desteklenmesi gerekmiştir25

. Bir Anayasa hükmünün değiştirilmesi noktasında uyulması gereken özel kurallara uyulup uyulmadığı anayasa değişikliğinin şekil açısından yargısal denetimi yoluyla tespit edilirken, anayasaların kanunlar ile değiştirilmemesi için anayasaya aykırı kanunların tespit edilmesi ise esasa yönelik denetimle yapılarak hukuk sisteminden ayıklanmalıdır.

Anayasaya uygunluk denetiminin yapılması, alanı ve denetim organının verdiği kararların yaptırım gücü ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Anayasa yargısı için aranan ilk şart, devletin temel düzenini belirleyen ve anayasa yargısında ölçü norm kullanabilecek bir anayasanın bulunmasıdır26

.Anayasa mahkemeleri, anayasanın üstünlüğünün güvencesi ve diğer iktidarlardan bağımsız bir anayasa yargısı olarak sadece hukuka, anayasaya, örgütlenme ve işleyişine dair kanunlara uyarak yetkilerini kullanıp, görevlerini yerine getirirler27

.

2. Denetimin Çeşitleri

a. Denetimin Yapıldığı Zamana Göre

Uygulamada denetimin yapıldığı zamana göre genelde iki yol izlenir:

aa. Önleyici (önceden-a priori) Denetim

Önleyici denetim, kanunun resmi gazetede yayınlanmasından önce yetkili kurul ya da mahkeme tarafından yapılan anayasaya uygunluk denetimidir. Bu sistem 1958 Fransız Anayasası tarafından benimsenmiştir. Fransa’da kanunların anayasaya uygunluğu kanunlar yürürlüğe girmeden önce Anayasa Konseyi tarafından denetlenir. Bu denetimin olumlu yanı, denetlenen kanunun henüz uygulanmamış olmasıdır. Dolayısıyla kanunun anayasaya aykırı olduğuna karar verilirse, kanun daha önceden uygulanmadığı için herhangi bir sakınca ortaya çıkmaz. Ayrıca anayasaya aykırı kanunların yürürlüğe girmesi önlenmiş olacağından parlamenter sisteme uygun düşer28

. Ancak bu sistemin, kısa sürede denetimi sonuçlandırmak gibi

25

GÖNENÇ, s.7.

26 ALİEFENDİOĞLU, s.46.

27 KABOĞLU, İbrahim Ö., Anayasa Yargısı, İmge Kitabevi, Ankara 1997,s.124. 28 ALİEFENDİOĞLU, s.47.

(25)

bir sakıncası vardır. Çünkü kanunun taşıdığı bazı anayasaya aykırılıklar ancak kanunun uygulanmasından sonra fark edilebilir29.

ab. Düzeltici (sonradan- a posteriori) Denetim

Düzeltici denetim ise, kanun yayımlandıktan sonra başvuru üzerine anayasa mahkemesi tarafından yapılan denetimdir. Düzeltici denetim, yargısal işleve daha uygun düşer çünkü yayımlanarak yürürlüğe girmiş yani bir anlamda kesinleşmiş bir yasama işleminin denetlenmesine olanak sağlar. Bu yolla yapılan denetimde süre genellikle daha uzun olduğundan hata yapma olasılığı azalır ve yasanın yürürlüğe girmesinden sonra ortaya çıkacak sorunları görmeyi sağlar. Kanunun uygulamadaki yorumu önceden görülememiş olabilir. Bununla birlikte anayasaya aykırı olduğu tespit edilen bir normun, belli bir süre yürürlükte kalması ve yasama organı yeni bir kanun yapana kadar hukuk düzeninde meydana gelecek boşluk bu denetimin dezavantajlarını oluşturur. Bu durumda hukuki istikrar, kazanılmış haklar vs. bakımından birçok olumsuzluk ortaya çıkar.

Her iki denetimin de olumlu ve olumsuz yanları vardır. Avrupa’da genellikle uygulanan sistem düzeltici denetim olmakla birlikte Macaristan gibi kimi ülkelerde önleyici denetim ile düzeltici denetim birlikte uygulanmaktadır. Keza Fransa da 2008 yılında yaptığı bir değişiklikle düzeltici denetim yolunu da kabul etmiştir30

.

b. Anayasaya Uygunluk Denetimi Yapan Organın Önüne Getiriliş Biçimine Göre

Kanunların, anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi; anayasaya aykırılık iddialarının anayasaya uygunluk denetimi yapacak olan organın önüne getiriliş biçimine göre ise soyut norm denetimi, somut norm denetimi ve bireysel başvuru olmak üzere üç şekilde incelenir:

ba. Soyut Norm Denetimi (Dava Yoluyla Denetim)

Soyut norm denetimi belirli organların, kamu otoritelerinin veya kişilerin bir kanun aleyhine belirli süreler içerisinde anayasa mahkemesinde dava açmalarıyla

29 GÖZLER, s.156. 30 GÖNENÇ, s.8.

(26)

gerçekleştirilen bir denetimdir31

. Bu durumda kanunun uygulandığı somut bir dava ya da olay yoktur. Anayasaya aykırılık iddiası ve denetimi herhangi bir dava ile ilgili olmaksızın soyut olarak gerçekleştirildiği için bu denetime soyut norm denetimi denilmektedir. İptal davası olarak da bilinen soyut norm denetiminin amacı, doğrudan doğruya kişilerin menfaatlerinin korunması değil, anayasaya aykırı normların iptaline imkân hazırlayarak hukuk düzenini bu kurallardan arındırmak ve bu sayede anayasanın üstünlüğünü gerçekleştirmektir. Yani iptal davasının kamusal bir amacı ve niteliği vardır32

. Bu açıdan usulüne uygun açılan bir iptal davasından vazgeçilmesi ya da davayı açanın varlığını yitirmesi, davanın anayasa mahkemesince incelenip karara bağlamasını engellememektedir33

. İptal davasında, genellikle iptali istenen hukuki düzenlemenin yürürlüğe girmesinden sonra denetim söz konusudur34

.

bb. Somut Norm Denetimi (İtiraz Yolu)

Somut norm denetimi ya da yaygın olarak bilinen adıyla itiraz yolu ise bir mahkemede görülmekte olan bir dava sırasında taraflardan birisinin kendisi aleyhine sonuç doğurması muhtemel bir kanunun anayasaya aykırılığını itiraz yoluyla ileri sürebilmesidir35

. Kanunların, anayasaya uygunluk denetimi ilk olarak ABD’de itiraz yoluyla başlamıştır. Bugün de bu ülkede en yaygın olarak kullanılan yoldur. Başvuru tarzları devletten devlete değişse de Avrupa ülkelerinin çoğu iptal davasının yanında itiraz yoluyla denetimi de uygulamaktadır. İtiraz yolunun, iptal davasından ayrıldığı en önemli nokta somut bir olaya başka bir deyişle bir davaya bağlı olarak işlemesidir36

. Somut norm denetim, bir mahkemede görülmekte olan bir davada taraflardan birinin kanunun anayasaya aykırılığı ileri sürmesi ve bu iddianın davaya bakan mahkeme tarafından ciddi bulunması yahut davaya bakan mahkemenin resen

31 ATAR (2011), s.306. 32 ATAR, (2011),s.307. 33 ALİEFENDİOĞLU, s.125.

34 KAYA, Meral, Anayasa Yargısında İtiraz Yolunda İlk İnceleme, Seçkin Yayınları, Ankara 2008, s. 28.

35

DAĞ, Güray, Anayasa Yargısı ve Çalışma Esasları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2003, s.36, acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/417/713.pdf (15.07.2012).

(27)

bu kanıya varması sonucu harekete geçirilir. Mahkemenin durumu resen dikkate alması da mümkün olduğundan bu yol teknik anlamda defi değil, itirazdır.37

Avrupa modelinde, Amerikan modelinden farklı olarak, anayasaya aykırılık iddiası ileri sürüldüğünde davaya bakmakta olan mahkeme, anayasaya aykırılık iddiasını, esas dava açısından bekletici sorun sayar ve bu iddianın Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanmasını bekler. Oysa Amerikan Modelinde, görülmekte olan bir dava sırasında anayasaya aykırılık iddiası gündeme geldiğinde, davaya bakmakta olan mahkeme, bu iddiayı bekletici sorun değil, bir ön sorun olarak değerlendirir ve bu iddia konusunda kararı kendisi verir. Amerikan modelinde, itiraz yolu ile yapılan denetim sonucunda, davada uygulanacak normun anayasaya aykırılığı kanısına varılması halinde verilen anayasaya aykırılık kararı, yalnız o davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve anayasaya aykırılığı tespit edilen kanun, o davanın taraflarına uygulanmaz. Bu bağlamda, Amerikan modelinde, itiraz yoluyla yapılan denetim sonucunda verilen anayasaya aykırılık kararı, teknik anlamda bir iptal kararı değildir38

. Buna karşılık Avrupa Modelinde, itiraz yoluyla yapılan denetim sonucunda, davada uygulanacak kanunun anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılırsa, o kanun iptal edilerek yürürlükten kaldırılır.

Somut norm denetimi sadece davada uygulanacak kanun için başvurulacak bir yol olduğundan soyut norm denetimine oranla daha sınırlı bir uygulama alanına sahiptir. Ancak davaya taraf olan herkesin ve herhangi bir süre kısıtlaması olmadan ileri sürülebilmesi yönünden de uygulama alanı soyut norm denetiminden daha geniştir39

.

bc. Bireysel Başvuru

Anayasa yargısında başvurulan soyut ve somut norm denetimlerinin yanına “bireysel başvuru” ya da “anayasa şikâyeti” olarak adlandırılan yolu da eklememiz gerekir. Bireysel başvuru, temel hak ve özgürlükleri kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edilen bireylerin diğer başvuru yollarını tükettikten sonra

37 DAĞ, s. 92. 38 DAĞ, s. 93. 39 ÖZBUDUN, s. 428.

(28)

başvurdukları istisnai ve ikincil nitelikte bir hak arama yolu olarak tanımlanabilir40

. Çeşitli ülkelerin anayasalarında güvence altına alınan hangi hakların ihlal edilmesi halinde bireysel başvuru yapılabileceği konusunda değişik uygulamalar mevcuttur. Örneğin, Avusturya’da Anayasa’daki tüm hak ve özgürlükler bireysel başvurunun konusu olabilirken, İspanya’da, Meksika’da sadece temel hak ve özgürlükler bireysel başvuru konusu edilebilirler. Almanya’da ise temel hak ve özgürlükler ile “adalet hakları” adı verilen temel hak ve özgürlükler benzeri haklar bireysel başvuru konusu edilebilirler. Dolayısıyla ekonomik ve sosyal haklar, İspanya, Almanya ve Meksika’da bireysel başvurunun konusu edilemezler41

.

Bireysel başvurunun amacı, olağan kanun yollarının bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasını gerçekleştirememesi halinde, bu hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlamaktır. Bu, tam bir norm denetimi değildir. Uygulamada kişilere genellikle kanunlara ve idari işlemlere karşı bireysel başvuru hakkı tanınmakta, yargı kararlarına karşı bu tür bir imkân bulunmamaktadır. Ancak Almanya’da hem yürütme işlemlerine hem de yargı kararlarına karşı bireysel başvuru yapılabilmektedir. Bireysel başvuru, olağan başvuru yolları tüketildikten sonra yapılmaktadır. Anayasa mahkemeleri kararı veren mahkemenin olay ve belgeleri yorumlama ve değerlendirmesinin hukuka uygun olup olmadığının denetimini yapmamakta sadece anayasadaki temel hakların göz ardı edilip edilmediğini ve mahkemece verilen kararın anayasa hukukunu ihlal edip etmediğini denetlemektedir. Bireysel başvuru, bireylerin haklarını koruduğundan sübjektif, anayasal düzeni koruduğundan ötürü ise objektif bir nitelik taşımaktadır.

B. Hak ve Özgürlüklerin Korunması

Anayasanın üstünlüğü ilkesine dayanan rejimlerde siyasal iktidar en üstün otorite değildir. Böyle bir devlet düzeninde siyasal iktidar, karar alma, emir verme ve bu karar ve emirlerini gerektiğinde kuvvete başvurarak yerine getirme imkânlarına sahip olsa da sonuç olarak sınırlı bir iktidardır ve bu iktidarın sınırları da anayasada

40 EKİNCİ, Hüseyin-SAĞLAM, Musa, “66 Soruda Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Yolu” kitapçığı, T.C Anayasa Mahkemesi, Ankara 2012, s.9.

41KILINÇ, Bahadır-ÇAĞATAY, Mustafa-ATASOY, Hakan, “Bireysel Başvuru”, Türkiye Adalet Akademisi 2011-2012 Yılı Hakim ve Savcı Adayları Ders Notları, s.6, http://www.taa.gov.tr/dosya/egitim_materyali/bireysel_basvuru.doc (19.07.2012).

(29)

gösterilmiştir42

. Hiç kimse ya da organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacaktır. Dolayısıyla devlette asıl egemenlik anayasadadır43

. Devletin egemenliğine dayanan faaliyetleri de yasama, yürütme ve yargılama faaliyetleridir.

Hukuk devletinin temel unsuru, bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır. Hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu, adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet özelliklerini taşımalıdır. Hukuk devletinde yasama organı da dâhil olmak üzere, devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir egemenliğe sahip olması ve yasama organının faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması gerekmektedir. Çünkü kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa vardır44. Bu sistemi benimseyen bir ülkede klasik egemenlik anlayışının devlete atfettiği mutlaklı ve üstünlük gibi niteliklerin yeri olamaz45

. Klasik egemenlik anlayışının kuvvetler ayrılığı ile de bağdaşmayacağı açıktır. Çünkü yasama, yürütme ve yargı ayrı ellerde toplanmadıkça o devlet anayasal devlet niteliği kazanamaz. Kuvvetler ayrılığı bu anlamda özgürlüklerin güvencesidir. Anayasanın üstünlüğünü kabul etmiş bir devlette insan hakları çok önemli bir yer tutar.

Özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda gözler önüne serilen inanılması güç boyuttaki insan hakları çiğnemeleri, bu konuların devletlerin karışılmaz içişlerine bırakılamayacağı görüşünü yaygınlaştırmış46

ve baskıcı rejimlere duyulan nefretin etkisiyle insan hakları düşüncesi uluslararası alanda yeniden güçlenmeye

42 KAPANİ, Münci, Politika Bilimine Giriş, Bilgi Yayınevi, Ankara 2010, s.62. 43 TEZİÇ, Erdoğan, Anayasa Hukuku, Beta Yayınları, İstanbul 2001, s. 122. 44

Türk Anayasa Mahkemesi’nin 25.05.1976 tarih ve E. 1976/1, K. 1976/28 sayılı kararıdır. http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=manage_karar&ref=show&action=search&id=24

(21.07.2012).

45 TURHAN, Mehmet, “Değişen Egemenlik Anlayışının Hak ve Özgürlüklerin Korunmasına Etkileri ve Türk Anayasa Mahkemesi”, s. 10,

http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anyarg20/mturhan.pdf (25.01.2013).

46 EROĞUL, Cem, “Değişen Egemenlik Anlayışının Hak ve Özgürlüklerin Korunmasına ve Anayasa Yargısına Etkileri”, s.1, www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anyarg20/erogul.pdf (25.01.2013).

(30)

başlamıştır47

. Savaş sonrasında, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin de kabulüyle, anayasaların insan haklarını tanıma eğilimi gitgide yaygınlık kazanmıştır. Artık egemenlik, uyruğu ne olursa olsun devletin yargı yetkisi içinde bulunan her bireyin sahip olduğu insan hakları ile sınırlanmaya başlanmıştır. 1948 yılında kabul edilen İHEB’de belirtilen bazı temel haklara sağlam bir güvence sağlamak düşüncesinden hareketle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1950 yılında imzaya açılıp, 1953 yılında yürürlüğe girmiştir. AİHS, Avrupa Konseyi’ne üye devletlerin üstlendikleri yükümlülüklere saygı göstermelerini güvence altına alan bir denetim sistemi getirmiştir48

. Ulusal olarak ise anayasalarında özgürlükleri düzenleme ve özellikle güvencelerini kurma gerekliliğini duyan Federal Almanya, İtalya, Avusturya gibi devletler insan haklarını kanunlara karşı korumak için anayasa mahkemelerini kurmuşlardır. Yasama ve yürütme erklerinin güçlenmesine karşı devlet iktidarı ve insan hakları arasında bir denge arayışının sonucu olarak anayasa mahkemeleri hak ve özgürlükleri koruma görev ve yetkileriyle donatılmıştır49

. Anayasa mahkemeleri bu işlevini öncelikle, özgürlükleri ihlal edici kanun hükümlerini hukuk düzeninden temizleyerek yerine getirirler. Bu anlamda anayasa mahkemeleri insan haklarını yasamaya karşı koruyan başlıca organdır. İkinci olarak yargılamayı yapan anayasa mahkemesi üyeleri kararlarında insan haklarına riayeti ve saygıyı ön planda tutan ilkeler geliştirip, özgürlüklere ilişkin kararlar ortaya çıkarırlar. Son olarak da bireylerin doğrudan başvurusu üzerine hak ve özgürlük ihlallerine karşı koruyu görev yaparlar.

Özgürlüklerin korunmasında yargının özel bir yeri ve önemi bulunmaktadır. Sınırlı devletin gerekçeleşmesi için mahkemelerin tümüyle bağımsız olması gerekmektedir. Anayasa mahkemelerinin kuruluş nedenleri arasında anayasayı korumak olduğuna göre ve anayasalarda sınırlı iktidarı gerçekleştiren araçlar olduklarından bu mahkemelerin temel görevleri özgürlükleri korumak olmalıdır50

. Bu bağlamda uygulaması her ülkede farlılıklar göstermekle birlikte, birçok devlet

47 ERDOĞAN, Mustafa, İnsan Hakları Teorisi ve Hukuku, Orion Kitabevi, 2. bası, Ankara 2011,s. 131.

48

TEZCAN, Durmuş-ERDEM, Mustafa R.-SANCAKDAR, Oğuz-ÖNOK, Rıfat M., İnsan Hakları El Kitabı, Seçkin Yayınları, 2. basım, Ankara 2009, s.53.

49 KABOĞLU, Anayasa Yargısı Avrupa Modeli ve Türkiye, s.177. 50 TURHAN, s.18.

(31)

kamu gücü işlemleri tarafından temel hakları ihlal edilen bireylere anayasa mahkemelerinden doğrudan hukuki korunma talep etme imkânı tanımıştır. Bireysel başvuru yolunun benimsenmesi kişilerin hak ve özgürlüklerini korunmasında çok önemli bir aşamadır. Anayasa şikâyeti olarak da adlandırılan bireysel başvuru yolu, anayasada yer alan hakların kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla bütün kanun yolları tüketildikten sonra gidilebilecek bir yoldur. Bu yol, hem anayasa mahkemelerinin hak ve özgürlük anlayışını geliştirecek hem de bireylerin hak ve özgürlüklerinin daha iyi korunmasına hizmet edecektir. Anayasa mahkemelerinin özgürlükler konusunda uzmanlaşmış bir mahkeme halini almasıyla bireysel haklar konusunda anayasa yargısının etkinliğinin artması, kişilerin onur ve özgürlüklerini de güçlendirecektir51

.

C. Diğer İşlevleri

Çeşitli ülkelerde anayasa mahkemelerinin anayasaya uygunluk denetimi ve hak ve özgürlüklerin korunması gibi temel işlevlerinin yanı sıra demokratik ilkelerin korunmasına yönelik birtakım işlevleri de üstlendiğini görmekteyiz. Anayasa mahkemeleri tarafından yapılan, seçimlerin ve referandumların denetimi, siyasi partilerin yargısal ve mali denetimi ile devletin en üst kademesinde bulunan kamu görevlilerinin ve siyasal şahsiyetlerin görevleriyle ilgili işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı yüce divan sıfatıyla yapılan yargılamalar bu kapsamda değerlendirilebilir52

.

1. Seçimlerin Denetimi

Seçimlerin denetimi, en az seçimlerin yönetimi kadar çok büyük ve hayati bir öneme sahiptir. Demokratik seçim ilkelerine uygun bir seçimin gerçekleşmesi için seçimlerin denetimi şarttır. Seçimlerin denetimi, seçimin sonucunu etkilemesi muhtemel olayları önlemek için yapılır. Seçim sürecinde bazen seçimin iptaline kadar bile gidilebilecek uyuşmazlıklar yaşanabilir. Bu uyuşmazlıkların çözümü tarafsızlığından kuşku duyulmayacak bir organ tarafından yapılmalıdır53

.

51

TURHAN, s.35.

52 KABOĞLU, Anayasa Yargısı Avrupa Modeli ve Türkiye, s.200.

53 KARAKAŞLI, Mehmet, Seçim Yargısı (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2010, s. 62, http://tez2.yok.gov.tr/ (01.02.2013).

(32)

Seçimlerin denetimi ve uyuşmazlıklarının çözümü konusunda iki sistem vardır. Bunlardan ilki seçim uyuşmazlıklarının siyasal çözümü sistemidir. Bu sistem yasama organının yargı organları karşısında bağımsızlığı ve parlamentonun egemenliği ilkelerine dayanmaktadır. Ancak seçim uyuşmazlıklarının çözümünün tarafsız, bağımsız ve objektif bir yargı incelemesini gerektirmesi ve yasama organın siyasi niteliği gerekçesiyle sakıncalı olduğu kabul edilmektedir. Konuyla ilgili ikinci sistem ise seçim uyuşmazlıklarının maddi mahiyeti itibarıyla bir hukuka aykırılık sorunu olduğunu kabul edilirse, bu sorunun çözümünün yargı organlarına bırakılmasının daha uygun olacağını benimseyen seçim uyuşmazlıklarının yargısal çözümü sistemidir54

.

Demokratik ülkelerde seçimlerin denetlenmesi ve seçim uyuşmazlıklarının çözümü noktasında tercih edilen sistem, seçimlerin yargı tarafından denetlenmesidir. Bu sistem kuvvetler ayrılığı ilkesine de daha uygun düşecektir; çünkü seçimlerin denetimi ve uyuşmazlıkların çözümünde verilecek kararlar yargısal nitelikte kararlardır. Ayrıca bu sayede meclis denetiminin sakıncaları ve kararların tarafsız olmadığı yönündeki şüpheler önlenecek ve halk için güvence önemli bir güvence olacaktır.

Seçimlerin denetlenmesi ve seçim uyuşmazlıklarının çözümü görevinin yargı organına bırakılmasında iki farklı uygulama görülmektedir. Bunlardan birincisinde denetleme ve uyuşmazlıkların çözümü görevi mevcut yargı organlarından birine ilave olarak verilebilmektedir. Bu sistemi benimseyen ülkelerde bu görev genellikle anayasa mahkemelerine verilmektedir. Örneğin Fransa Anayasası seçim uyuşmazlıklarının karara bağlanmasını Anayasa Konseyi’ne; Avusturya Anayasası ise meclis üyelerinin seçiminin denetlenmesini Anayasa Mahkemesi’ne vermiştir. Federal Almanya Anayasası seçimlerin denetlenmesi yetkisini ilk aşamada Federal Meclis’e vermesine rağmen, Federal Meclis’in bu konuda verdiği kararlara karşı Federal Anayasa Mahkemesi’ne başvurulabileceğini ve Federal Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği kararın kesin olduğunu hüküm altına almıştır55. Diğer uygulamada ise seçimlerin denetimi ve uyuşmazlıkların çözümü için ayrı bir

54 BİLİR, Faruk, “Yeni Anayasada Yüksek Seçim Kurulu”, http://www.ankarastrateji.org/yazar/doc- dr-faruk-bilir/yeni-anayasada-yuksek-secim-kurulu/ (31.01.2013).

(33)

yargı yeri oluşturulmaktadır. Örneğin, Türkiye’de seçimlerin denetimi ve uyuşmazlıkların çözümü için ayrı olarak kurulmuş, anayasal bir organ olan Yüksek Seçim Kurulu bulunmaktadır. Bu model, bağımsız seçim kurulu modeli olarak bilinen ve en önce Latin Amerika ülkeleri tarafından uygulanmış olan bir modeldir56.

2. Siyasi Partilerin Denetimi

Siyasi partiler, demokratik siyasal hayatın bir parçası olarak modern demokrasilerin gelişmesine paralel bir biçimde gelişme kaydetmişlerdir. Siyasi partilerin demokrasi için bu kadar önemli olmalarının nedeni, toplumda dağınık durumda bulunan siyasal fikirleri bir araya getirerek örgütlenmiş bir biçimde toplum kesimlerinin çıkarlarını parlamentoda savunan organizasyonlar olmalarıdır. Siyasi partiler devlet dışında örgütlenir ve siyasal iktidarı elde etme ya da en azından paylaşma amacı güderler. Böylelikle temsili demokrasinin amacı olan halkın yönetime katılması ideali gerçekleşmiş olur.

Demokratik teori açısından partilerin yasaklanması noktasında iki yaklaşım vardır57

. Bunlardan biri, siyasi partilerin savundukları görüş ya da ideoloji ne olursa olsun yasaklanamayacağı ve siyasal sistemden çıkarılamayacağı görüşünü savunan geleneksel liberal anlayıştır. Bu anlayış, siyasi partilere İkinci Dünya Savaşı’na kadar mutlak bir dokunulmazlık sağlamıştır. Diğer yaklaşım ise militan ya da mücadeleci demokrasi anlayışıdır. Buna göre, demokrasi de kendini savunmak zorundadır bu

nedenle kendi değerlerini korumak için siyasi ifade hürriyetine ve siyasi örgütlenme hakkına sınırlama getiren demokrasi anlayışını ifade eder. Bugün çoğu ülkede az ya da çok militan demokrasi anlayışı uygulanmakta ve anayasal ya da yasal düzenlemelerle siyasi partilere yönelik çeşitli yasaklar getirilmektedir. Demokratik siyasi hayatın “olmazsa olmazı” olarak nitelendirilen siyasi partilerin kuruluşları ile amaç ve faaliyetlerinin anayasaya uygunluğu açısından denetlenmeleri gereği, modern hukuk devletleri tarafından kabul görmektedir58

. Bu denetimin amacı, iktidarı elde etmeyi hedefleyen siyasi partilerin anayasal

56 GÖNENÇ, Levent, “Dünyada ve Türkiye’de Seçimlerin Yönetimi ve Denetimi”,Güncel Hukuk Dergisi, S.42, s.15, http://www.yasayananayasa.ankara.edu.tr/makaleler.html (01.02.2013).

57 İRVEN, Emrah, “Türkiye ve Batı Ülkelerinde Siyasi Parti Yasakları”, http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1187.htm (01.02.2013).

58 TUNÇ, Hasan, Karşılaştırmalı Anayasa Yargısı (Denetimin Kapsamı ve Organları), Yetkin Yayınları, Ankara 1997, s.50.

(34)

kurumlar dengesini tehlikeye düşürmelerini önlemek ve demokratik toplumlarda halkın ortaya koyduğu iradenin karar sürecine yansımasını güvence altına almaktır59

.

Bazı uygulama farklılıkları bulunmasına rağmen, birçok demokratik ülkede siyasi partilerin örgütlenme ve faaliyetlerinin anayasaya ve diğer hukuk kurallarına uygunluğunun denetimini anayasa mahkemeleri yapmaktadır. Anayasa mahkemeleri, siyasi partilerle ilgili kapatma, ihtar ve mali denetim kararı gibi kararlar verebilmektedir. Örneğin, Federal Almanya Anayasası’nın 21. maddesinin

2. fıkrasına göre “amaçları ve mensuplarının davranışlarıyla özgür demokratik temel düzeni ihlal etmeye veya ortadan kaldırmaya veya Federal Alman Cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye düşürmeye yönelen partiler Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa’ya aykırılık sorunu konusunda Federal Anayasa Mahkemesi karar verir.” Yapılan denetim sonucunda Mahkeme, partinin kapatılmasına karar verebilir ve mallarına el koyabilir. Portekiz’de de benzer bir düzenlemeye rastlamak mümkündür. Buna göre, Portekiz’de eğer bir siyasi parti; kanundışı ya da kamu ahlakına ya da kamu düzenine aykırı amaçlar taşıyorsa, sistematik olarak kanundışı araçların yardımı ile ulusal bağımsızlık, siyasal demokrasi ve Portekiz devletinin bütünlüğü konumundaki anayasal ilkeleri ihlal ya da silahlı kuvvetlerin disiplinini bozma amacı ile hareket ediyorsa, faşist ideolojiyi benimsiyorsa Anayasa Mahkemesi tarafından o partiye kapatma yaptırımı uygulanır. Bulgaristan’da ise siyasi partilerin yanı sıra derneklerin de anayasallık denetimi Anayasa Mahkemesi’nde yapılır60

.

Türkiye’de siyasi partilerin gerek anayasaya uygunluk açısından gerekse mali açıdan denetimleri Anayasa Mahkemesi tarafından yapılmaktadır. Siyasi partilerin Anayasa’ya uygunluk denetimi görevinin Anayasa Mahkemesi’ne verilmesi hem rejim hem de siyasi partiler açısından önemli bir güvence teşkil etmektedir. Şunu da söylemek yararlı olacaktır ki, Avrupa Birliği’ne aday ülke konumunda bulunan ve katılım müzakereleri gerçekleştiren ülkemizin siyasi partiler alanındaki hukuksal rejimini, AB’nin siyasi partilerle ilgili Venedik Komisyonu olarak bilinen Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu’nun siyasi partilerin

59 KABOĞLU, Anayasa Yargısı Avrupa Modeli ve Türkiye, s.202. 60 TUNÇ, s.51.

(35)

yasaklanması, kapatılması ve benzer önlemler hakkında geliştirdiği ilkelere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmeyi yorumlama yetkisine sahip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uygun hale getirmesi son derece önemlidir.

3. Yüce Divan Yargılaması

Devlet başkanı, hükümet üyeleri gibi yüksek politik şahsiyetlerin, yüksek mahkeme başkan ve üyeleri gibi yargı mensuplarının ve bazı üst düzey kamu görevlilerinin, görevlerine ilişkin olarak anayasayı ihlal suçlarından dolayı yargılanmaları “yüce divan yargılaması” olarak nitelendirilmektedir. Yürütme ve yargının en üst düzeydeki makamlarında görev yapan kimselerin içinde yer aldığı ilişkiler, onları nüfuz alanı geniş kimseler haline getirmektedir. Bu kimselerin herkesin tabi olduğu makamlarca yargılanması ister istemez bazı tartışmalara sebep olmaktadır. Bu kimselerin siyasi veya salt nüfuza dayalı bazı kayırılmalarla karşılanması olasılığı yüksektir. Öncelikle bu olasılığı bertaraf etmek için, nüfuz etkilerinden olabildiğince uzak ayrı bir Yüce Divan kurulmuştur61

. Her ne kadar yüce divan görevinin kapsamı ve yargılama usullerine ilişkin farklılıklar olsa da genellikle ülkeler kendi hukuk gelenekleri içinde bu kuruma bir şekilde yer verilmişlerdir.

Almanya, Avusturya, İtalya, Bulgaristan, Hırvatistan, Macaristan, Slovakya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde devlet başkanının vatana ihanet ve/veya anayasayı ihlal olarak belirlenen sorumluluk hallerinde, yargılama yapma yetkisi çoğunlukla anayasa mahkemelerine ya da Fransa’da olduğu gibi bunun için oluşturulmuş bir Yüce Divan’a bırakılmıştır. Ancak bu ülkelerde hükümet üyelerinin görev sırasında işledikleri suçlar bakımından anayasa mahkemeleri tarafından yargılanmadıkları görülmektedir. Bu konuda yetki ya genel mahkemelere bırakılmış ya da istisnai olarak özel bir yargı yeri kurulmuştur. Yukarıdaki verilerden de anlaşılacağı üzere karşılaştırmalı hukukta genel eğilim, cumhurbaşkanlarının anayasa mahkemesinde, devlet yetkisi kullanan siyasilerin de genel ceza mahkemelerinde yargılanmaları yönündedir62

.

61 ASLAN, Muzaffer Y., “Yüce Divan Olarak Anayasa Mahkemesi”, http://www.msb.gov.tr/ayim/Ayim_makale_detay.asp?IDNO=79 (05.02.2013).

62 KANADOĞLU, Osman K., “Yeni Anayasa Arayışları ve Karşılaştırmalı Hukuk Bağlamında Anayasa Mahkemesi”, http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/osman_kanadoglu.pdf, s. 78 (05.02.2013).

(36)

İtalya Anayasası yüce divan görevini Anayasa Mahkemesi’ne veren ülkelerden biridir. İtalya Anayasası’na göre, devlet başkanının vatana ihanet veya anayasaya saldırı dışında cezai sorumluluğu yoktur. Vatana ihanet veya anayasaya saldırı durumunda başkan hakkında parlamento tarafından salt çoğunluk kararı ile dava açılır. Açılan bu davaya yüce divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi bakar. Hem kendi bakanlıklarının işlemlerinden bireysel olarak hem de bakanlar kurulunun işlemlerinden müştereken sorumlu bulunan bakanlar ve başbakan hakkında görevlerini yaparken işlemiş oldukları suçlardan dolayı yüce divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’ne parlamento tarafından dava açılır63

. Türk Anayasaları’nda, 1921 Anayasası hariç, 1876’dan bu yana Yüce Divan yer almıştır. Anayasa Mahkemesi kurulmadan önce; 1924 Anayasası döneminde Yüce Divan görevi, gerektiğinde kurulan ve Yargıtay ile Danıştay üyelerinden oluşan 21 kişilik Divan-ı Ali tarafından yerine getirilmiştir64

. Yani, 1961 Anayasası’na kadar ayrıca kurulmuş ve yapılanmış bir Yüce Divan varken, 1961 Anayasası ile Yüce Divan görevi Anayasa Mahkemesi’ne bırakılmıştır. 1982 Anayasası, 1961 Anayasası ile getirilen modeli esas almıştır. Böylece devlet yapısı içinde önemli yeri olan Anayasa Mahkemesi’nden yüksek bir ceza yargılayıcısı olarak yararlanılmış olmaktadır65

. Türk Anayasa Mahkemesi üyelerinin hepsinin hukukçu olmaması ve ceza yargılamasının uzmanlık gerektirdiği bağlamında, yargılama açısından bazı risklerin ortaya çıkabileceği düşünülse de yüce divan yargılaması Anayasa Mahkemesi’nin temel işlevi olmadığından, bu yetkinin Yüksek Mahkeme’ye duyulan güven neticesinde verildiği söylenebilir66. 1961 Anayasası ile getirilen ve 1982 Anayasası ile de devam ettirilen ve Anayasa Mahkemesi tarafından yerine getirilen “Yüce Divan” olağanüstü bir mahkeme olarak nitelendirilemez. Çünkü Yüce divan, uyuşmazlıktan önce kurulan ve görev, yetki ve çalışma usulleri önceden belirlenmiş bir mahkeme konumundadır. Dolayısıyla tabii hâkim ilkesine aykırı değildir67

. Şunu da belirtmek gerekir ki, Türk hukukunda Yüce Divan’ı tıpkı çocuk mahkemeleri,

63 ÖZTÜRK, Bahri, “Bir Ceza Mahkemesi Olarak Anayasa Mahkemesi “Yüce Divan”, s.66, http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anyarg12/bahriozturk.pdf (01.02.2013).

64 SABUNCU, Yavuz, Anayasaya Giriş, İmaj Yayıncılık, 7. bası, Ankara 2001, s. 210. 65

SABUNCU, s.210.

66 GÜLSOY, Mehmet T., Özgürlüklerin Korunmasında Anayasa Yargısının Yeri ve Meşruluğu, Yetkin Yayınları, Ankara 2007, s.134.

(37)

askeri mahkemeler gibi doğrudan doğruya ihtisas ceza mahkemesi olarak nitelendirmek mümkündür68

.

Çeşitli ülkelerde anayasa mahkemelerinin yukarıda sayılan işlevleri dışında devletin üstün organlarının eylemlerinin anayasaya uygunluğunun denetimi, federal devlet ile federe devletler veya merkezi devlet ile otonom bölgeler ya da eyaletler arasında oluşan anayasal yetki ihtilaflarının yargılanması, yerel yönetimlerin anayasal başvuruları ile dini topluluklar için anayasal başvurularını karara bağlamak gibi işlevleri de vardır. Tabii olarak bir ülkede anayasa yargısı organının veya organlarının görev alanı birçok faktöre bağlı olarak değişmektedir69

. Örneğin dünyada üniter devlet modelinin yanında, federasyon ya da konfederasyon şeklinde çok yapılı devlet modelleri de vardır70. Dolayısıyla çok yapılı devletlerde federal

devlet ile federe devletler ya da bölgeler arasında veya federe devletlerin ya da bölgelerin kendi aralarında çıkabilecek olan yetki uyuşmazlıklarını (düşey erkler ayrılığı) çözme yetkisi de bu bağlamda anayasa mahkemelerine verilmiştir71

. İlk anayasa mahkemesinin federal bir devlette kurulmuş olmasını bu işlevle ilişkilendirmek mümkündür. Yine benimsenen hükümet sistemine göre, merkezi devlet örgütlenmesi içinde yasama ve yürütme erkleri arasında (yatay erkler ayrılığı) yumuşak ya da sert kuvvetler ayrılığı söz konusudur. Dolayısıyla devletin üstün organlarının anayasa ile kendilerine tanınmış olan yetkileri anayasal sınırlar içinde kullanıp kullanmadıkları hususu hukuk devletinin gerçekleşmesi açısından son derece önemlidir72

. İşte Almanya, İtalya, İspanya gibi bazı ülkelerde devlet organları arasında uyuşmazlık çıktığında bunu çözme yetkisi anayasa mahkemelerine verilmiştir. Böylece anayasa mahkemeleri devlet organları arasındaki yetki tecavüzlerinin önleyicisi ve bunların yetki alanlarının belirleyicisi işlevini görmektedir73

.

Türkiye’de ise ne 1961 ne de 1982 Anayasaları’nda Anayasa Mahkemesi’ne devletin yatay erkleri arasında çıkabilecek böyle bir görev ve yetki uyuşmazlığını

68 ARSLAN, s.46. 69 TUNÇ, s.34. 70

TANÖR-YÜZBAŞIOĞLU, s.449.

71 KABOĞLU, Anayasa Yargısı Avrupa Modeli ve Türkiye, s.173. 72 TUNÇ, s.37.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yoksa gidip Sinağrit Baba oltayı kesmiş, biraz sonra Si­ nağrit Baba tutulduğu zaman kim kesecek.. Kim akıl ede­ cek yakamozu

1) AĞLAMAK kelimesinin zıt anlamlısı 2) YANLIŞ kelimesinin zıt anlamlısı 3) BOŞ kelimesinin zıt anlamlısı 4) SABAH kelimesinin zıt anlamlısı 5) UZAK kelimesinin

Sağ femoral aterden ponksiyon ile sol SFA' ya snare ile ilerlenmesi sonrası cihaz snare ve biopsi kateteri (Şekil 2H) tutulmaya çalışıldı ancak başarılı

Yasaların anayasaya uygunluğu denetiminin siyasal bir organ tarafından yapılması -... Siyasal Denetim

özgürlükleri bir kamu gücü tarafından ihlal edildiği savıyla ihlalin ortadan kaldırılması istemiyle, diğer hukuk yolları tüketildikten sonra Anayasa

Not: “Okuma Çizelgesi”, öğrencilerin 2017-2018 güz yarı yılında anılan eserlerden yararlanmalarını kolaylaştırmak amacıyla düzenlenmiş olup, derslerde

“Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle” şeklinde değiştirilmiştir. D) 146 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “onyedi” ibaresi “onbeş” şeklinde

• Anayasa hukukunun konusu, esasını anayasayla düzenlenen devletin temel yapısı, işleyişi, devlet organlarının oluşumu, yetkileri, bireyin ve vatandaşın temel hakları