• Sonuç bulunamadı

Okul yöneticileri ve öğretmenlere göre sosyal sermayenin okullarda kullanılma düzeyi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Okul yöneticileri ve öğretmenlere göre sosyal sermayenin okullarda kullanılma düzeyi"

Copied!
112
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OKUL YÖNETĠCĠLERĠ VE ÖĞRETMENLERE GÖRE SOSYAL SERMAYENĠN OKULLARDA KULLANILMA DÜZEYĠ

MEHMET MERT NAMALIR

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

EĞĠTĠM YÖNETĠMĠ VE DENETĠMĠ ANA BĠLĠM DALI

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

(2)

i

TELĠF HAKKI ve TEZ FOTOKOPĠ ĠZĠN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koĢuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 12 ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı: Mehmet Mert Soyadı: Namalır

Bölümü: Eğitim Yönetimi ve Denetimi Ġmza:

Teslim tarihi: 30/03/2015

TEZĠN

Türkçe Adı: Okul Yöneticileri ve Öğretmenlere Göre Sosyal Sermayenin Okullarda Kullanılma Düzeyi

Ġngilizce Adı: According To School Administrators And Teachers Social Capitals Useing Level In Schools

(3)

ii

ETĠK ĠLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dıĢındaki tüm ifadelerin Ģahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Mehmet Mert Namalır Ġmza:

(4)

iii Jüri onay sayfası

Mehmet Mert Namalır tarafından hazırlanan “Okul Yöneticileri ve Öğretmenlere Göre Sosyal Sermayenin Okullarda Kullanılma Düzeyi” adlı tez çalıĢması aĢağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Gazi Üniversitesi Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

DanıĢman: Doç. Dr. Sabri ÇELĠK

BaĢkan: Doç. Dr Bekir BULUÇ

Üye: Doç Dr. Figen EREġ

Tez Savunma Tarihi: 18/03/2015

Bu tezin Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için Ģartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Servet KARABAĞ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(5)

iv

Aileme,

eşime ve oğlum Yağız’a …

(6)

v

TEġEKKÜR

Bu çalıĢmamın tamamlanmasında bana katkı sağlayan ve yol gösteren sayın hocam Doç. Dr. Sabri ÇELĠK’e, desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen dostlarım Emre UYSAL, Alper YORULMAZ ve Ġhsan GÜRLEVĠK’e, heyecanıma ortak olan annem Nimet NAMALIR ve kardeĢim Birtan Berk NAMALIR’a, beni yüksek lisans yapmaya yönlendiren ve süreç boyunca maddi - manevi desteğini her zaman yanımda hissettiğim babam Fehmi NAMALIR’a ve her daim yanımda olan biricik eĢim Leyla NAMALIR’a sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

(7)

vi

OKUL YÖNETĠCĠLERĠ VE ÖĞRETMENLERE GÖRE SOSYAL

SERMAYENĠN OKULLARDA KULLANILMA DÜZEYĠ

(Yüksek Lisans Tezi)

Mehmet Mert NAMALIR GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

Mart 2015

ÖZ

Bu araĢtırmanın amacı, sosyal sermayenin ilkokullarda kullanılma düzeyini okul yöneticilerinin ve sınıf öğretmenlerinin görüĢleri doğrultusunda incelemektir. Ayrıca sosyal sermaye ile cinsiyet, eğitim düzeyi, statü ve mesleki kıdem değiĢkenleri arasındaki iliĢkiyi ortaya koymaktır. Bu araĢtırma iliĢkisel tarama modelinde yapılmıĢtır. AraĢtırmanın evrenini 2013-2014 eğitim öğretim yılında Ankara ilinde bulunan Yenimahalle, Akyurt, Haymana ve Kızılcahamam ilçelerindeki ilkokullarda görev yapan 1413 sınıf öğretmeni ve 212 okul yöneticisi oluĢturmaktadır. AraĢtırmanın örneklemini Ankara ili sınırları içerisindeki Yenimahalle, Akyurt, Haymana ve Kızılcahamam ilçelerinde bulunan tabakalı örnekleme yöntemi ile seçilmiĢ 297 sınıf öğretmeni ve 74 okul yönetici oluĢturmaktadır. AraĢtırmada “Sosyal Sermayenin Unsurlarına Yönelik Ġfadeler” ölçeği kullanılmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre; Okul yöneticilerinin görüĢlerine göre sosyal sermayenin ilkokullarda kullanılma düzeyinin yüksek seviyede olduğu, sınıf öğretmenlerinin görüĢlerine göre sosyal sermayenin ilkokullarda kullanılma düzeyinin ise orta seviyede olduğu ortaya çıkmıĢtır. Ġlkokullarda sosyal sermayenin unsurlar bazında “Cinsiyet” değiĢkenine göre okul yöneticilerinin görüĢleri arasında anlamlı bir farklılığın olduğu ve erkek yöneticilerin sosyal sermayenin ilkokullarda daha yeterli düzeyde olduğunu düĢündükleri sonucuna ulaĢılmıĢtır. Sınıf öğretmenlerinin görüĢlerine göre ise sosyal ağlar unsuru hariç anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmektedir. Ġlkokullarda

(8)

vii

sosyal sermayenin unsurlar bazında “Eğitim Düzeyi” değiĢkenine göre hem okul yöneticileri hem de sınıf öğretmenlerinin görüĢleri arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmektedir. Ġlkokullarda sosyal sermayenin unsurlar bazında “Statü” değiĢkenine göre okul yöneticilerinin görüĢleri arasında sosyal ağlar unsuru hariç anlamlı bir farklılığın olduğu ve okul müdürlerinin müdür yardımcılarına göre güven, norm ve değerler, ilgi, etkileĢim ve katılım ile bağlılık ve aidiyet unsurlarının kullanılma düzeyinin daha yüksek seviyede olduğunu düĢündükleri görülmektedir. Ġlkokullarda sosyal sermayenin unsurlar bazında “Mesleki Kıdem” değiĢkenine göre okul yöneticilerinin görüĢleri arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmektedir. Mesleki kıdem değiĢkeni bakımından, sınıf öğretmenlerinin görüĢleri arasında da ilgi, etkileĢim ve katılım ile bağlılık ve aidiyet unsuruna göre anlamlı bir farklılık saptanmamıĢtır. Ancak mesleki kıdem değiĢkeni bakımından, sınıf öğretmenlerinin görüĢleri arasında güven unsuru, norm ve değerler unsuru ve sosyal ağlar unsuruna göre anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıĢtır.

Bilim Kodu:

Anahtar Kelimeler: Sosyal Sermaye, Öğretmen, Yönetici Sayfa Adedi: XVI+95

(9)

viii

ACCORDING TO SCHOOL ADMĠNĠSTRATORS AND TEACHERS

SOCĠAL CAPĠTALS USEĠNG LEVEL IN SCHOOLS

(M.S. Thesis )

Mehmet Mert NAMALIR GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES March 2015

ABSTRACT

The aim of this study is to investigate the use of social capital in accordance with the opinion of the levels of primary school administrators and classroom teachers. The purpose of this research also is to reveal the relationship between social capital and gender, education level, status, seniority variables. This research was conducted in relational model. The research population in the 2013-2014 academic year form 1413 classroom teachers and 212 school administrators at primary schools of Yenimahalle, Akyurt, Haymana and Kızılcahamam districts of Ankara city. The study sample selected using stratified sampling method constitutes 297 classroom teachers and 74 scholl administrators at primary schools of Yenimahalle, Akyurt, Haymana and Kızılcahamam districts of Ankara city. In the study “Expression For The Elements Of Social Capital” scale was used. According to the results of the study of social capital according to the views of school administrators that a high level of use in the primary school level, while the level of social capital used in accordance with the opinions of elementary scholl teachers appeared to be moderate. According to the gender variables on the basis of elements of social capital in elementary schools have reached conclusion that there is a significant difference between the opinions of school administrators and compared to male managers social capital is less satisfactory. According to the opinion of the teacher is seen that there was no significant difference except for elements of social networks. According to the education level variables on the basis of elements of social capital in elementary schools are observed that there is not a significant difference between the opinions of both school administrators and

(10)

ix

elementary school teachers. According to the status variables on the basis of elements of social capital in elementary schools are observed that there is a significant difference excluding the element of social networks between the opinions of school administrators and school principals believe that it is at a higher level compared to the level of deputy director of the use of trust, norms and values, interest, interaction and participation and loyalty and belonging elements. According to the seniority variables on the basis of elements of social capital in elementary schools are observed that there is not a significant difference between the opinions of school administrators. There were a significant difference between the opinions of the elementary school teachers according to the elements of interest, interaction and participation and loyalty and belonging in terms of seniority variables. However, There were no significant differences between the opinions of the elementary school teachers according to the elements of trust, norms and values and social networks in terms of seniority variables.

Science Code:

Keywords: Social Capital, Teacher Administrator Page Number: XVI+95

(11)

x

ĠÇĠNDEKĠLER

ÖZ ... vi ABSTRACT ... viii BÖLÜM I ... 1 GĠRĠġ ... 1 1.1.Problem Durumu... 1 1.2.AraĢtırmanın Amacı ... 6 1.3.AraĢtırmanın Önemi ... 7 1.4.AraĢtırmanın Varsayımları ... 7 1.5.AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 7 1.6.Tanımlar ... 7 BÖLÜM II ... 9

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ĠLE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR ... 9

2.1.Sermaye Kavramı ve ÇeĢitleri ... 9

2.1.1.Klasik Sermaye ... 11

2.1.2.BeĢeri Sermaye ... 11

2.1.3.Kültürel Sermaye ... 12

2.1.4.Entelektüel Sermaye ... 13

2.2.Sosyal Sermaye Kavramı ... 14

2.2.1.Sosyal Sermayenin Kavramsal GeliĢimi ... 16

2.2.2.Sosyal Sermaye YaklaĢımları ... 19

2.2.2.1.Bağlantılarına Göre Sosyal Sermaye ... 19

2.2.2.2.Boyutlarına Göre Sosyal Sermaye ... 20

2.2.2.3.Düzeylerine Göre Sosyal Sermaye ... 21

2.2.2.4.YaklaĢımlarına Göre Sosyal Sermaye ... 23

(12)

xi 2.3.1.Lyda J. Hanifan ... 24 2.3.2.Pierre Bourdieu... 24 2.3.3.James Coleman ... 26 2.3.4.Robert Putnam ... 27 2.3.5.Francis Fukuyama ... 27

2.4.Sosyal Sermayenin Unsurları ... 28

2.4.1.Ağlar ve Sosyal Sermaye ... 28

2.4.2.Güven ve Sosyal Sermaye ... 29

2.4.3.Normlar ve Sosyal Sermaye ... 31

2.4.4.Ġlgi ve Katılım ve Sosyal Sermaye ... 32

2.5.Sosyal Sermayenin EtkileĢim Ġçinde Olduğu Alanlar ... 33

2.5.1.Sosyal Sermaye ve Aile ... 33

2.5.2.Sosyal Sermaye ve Ekonomi ... 34

2.5.3.Sosyal Sermaye ve Toplum ... 35

2.5.4.Sosyal Sermaye ve Eğitim ... 36

2.6.Örgütsel YaĢamda Sosyal Sermaye ve Okul Örgütü ... 36

2.6.1.Okul Yönetimi ve Sosyal Sermaye ... 38

2.6.2.Okul ÇalıĢanları ve Sosyal Sermaye ... 39

2.6.3.Okul-Aile ve Çevre ĠliĢkileri ve Sosyal Sermaye ... 40

2.6.4.Okullarda Sosyal Sermayenin Unsurları ... 41

2.6.4.1.Bağlantılılık ... 41 2.6.4.2.Güven ... 41 2.6.4.3.Değerler ve Normlar ... 43 2.6.4.4.Sosyal Ağlar ... 44 2.6.4.5.Aidiyet ... 45 2.6.4.6.Katılım ... 46

2.7.Sosyal Sermayenin Olumsuz Etkileri ... 46

2.8.Sosyal Sermayenin Ölçülmesi ... 47

2.9.Sosyal Sermaye Ġle Ġlgili AraĢtırmalar ... 48

BÖLÜM III ... 52

YÖNTEM... 52

3.1.AraĢtırmanın Modeli ... 52

(13)

xii

3.3.Veri Toplama Aracı ... 55

3.4.Geçerlik ve Güvenirlik ÇalıĢmaları ... 55

3.5.Verilerin Toplanması ... 56

3.6.Verilerin Analizi ... 56

BÖLÜM IV ... 58

BULGULAR VE YORUMLAR ... 58

4.1.Katılımcıların Demografik Özelliklerine ĠliĢkin Bulgular ... 58

4.2.Okul Yöneticilerine Göre Sosyal Sermayenin Ġlkokullarda Kullanılma Düzeyi 60 4.3.Öğretmenlere Göre Sosyal Sermayenin Ġlkokullarda Kullanılma Düzeyi ... 61

4.4.Öğretmen GörüĢlerine Göre Sosyal Sermayenin Ġlkokullarda Kullanılma Düzeyinin Yönetici GörüĢleriyle KarĢılaĢtırılması ... 62

4.5.Yönetici GörüĢlerine Göre Sosyal Sermayenin Ġlkokullarda Kullanılma Düzeyinin Demografik DeğiĢkenlere Göre KarĢılaĢtırılması ... 63

4.6.Öğretmen GörüĢlerine Göre Sosyal Sermayenin Ġlkokullarda Kullanılma Düzeyinin Demografik DeğiĢkenlere Göre KarĢılaĢtırılması ... 68

BÖLÜM V... 77 SONUÇ VE ÖNERĠLER ... 77 5.1. Sonuçlar... 77 5.2. Öneriler ... 79 KAYNAKLAR ... 81 EKLER... 90

(14)

xiii

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1. AraĢtırma Evrenindeki Öğretmenlere ĠliĢkin Sayısal Veriler... 53

Tablo 2. AraĢtırma Örneklemindeki Öğretmenlere ĠliĢkin Sayısal Veriler ... 54

Tablo 3. Ölçeğin Madde Sayısı, Faktör Analizi ve Güvenirlik Sonuçları ... 56

Tablo 4. Sosyal Sermaye Ölçeğinden Alınan Puanların Düzeyleri ... 57

Tablo 5. AraĢtırmaya Katılan Yöneticilerin Demografik DeğiĢkenlere Göre Frekans ve Yüzde Dağılımları ... 59

Tablo 6. AraĢtırmaya Katılan Öğretmenlerin Demografik DeğiĢkenlere Göre Frekans ve Yüzde Dağılımları ... 60

Tablo 7. Okul Yöneticilerine Göre Sosyal Sermayenin Ġlkokullarda Kullanılma Düzeyine Ait Ortalama Puanları ve Standart Sapmaları ... 61

Tablo 8. Öğretmenlere Göre Sosyal Sermayenin Ġlkokullarda Kullanılma Düzeyine Ait Ortalama Puanları ve Standart Sapmaları ... 62

Tablo 9. Öğretmen ve Yöneticilere Göre Sosyal Sermayenin Ġlkokullarda Kullanılma Düzeyine ĠliĢkin Sonuçlar ... 63

Tablo 10. AraĢtırmaya Katılan Okul Yöneticilerinin Sosyal Sermayenin Unsurları Bazında Cinsiyet DeğiĢkenine Göre Mann-Whitney U Testi Sonuçları ... 64

Tablo 11. AraĢtırmaya Katılan Okul Yöneticilerinin Sosyal Sermayenin Unsurları Bazında Eğitim Düzeyi DeğiĢkenine Göre Kruskal Wallis H-testi ... 65

Tablo 12. AraĢtırmaya Katılan Okul Yöneticilerinin Sosyal Sermayenin Unsurları Bazında Statü DeğiĢkenine Göre Mann Whitney U Testi Sonuçları ... 66

Tablo 13. AraĢtırmaya Katılan Okul Yöneticilerinin Sosyal Sermayenin Unsurları Bazında Mesleki Kıdem DeğiĢkenine Göre Kruskal Wallis H-Testi Sonuçları ... 67

Tablo 14. AraĢtırmaya Katılan Öğretmenlerin Sosyal Sermayenin Unsurları Bazında Cinsiyet DeğiĢkenine Göre t-Testi Sonuçları ... 69

Tablo 15. AraĢtırmaya Katılan Öğretmenlerin Sosyal Sermayenin Unsurları Bazında Eğitim Düzeyi DeğiĢkenine Göre Kruskal Wallis H-Testi Sonuçları ... 70

Tablo 16. AraĢtırmaya Katılan Öğretmenlerin Sosyal Sermayenin Unsurları Bazında Mesleki Kıdem DeğiĢkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ... 71

Tablo 17. AraĢtırmaya Katılan Öğretmenlerin Sosyal Sermayenin Güven Unsuru Bazında Mesleki Kıdem DeğiĢkenine Göre Tukey HSD Testi Sonuçları ... 73

Tablo 18. AraĢtırmaya Katılan Öğretmenlerin Sosyal Sermayenin Norm ve Değerler Unsuru Bazında Mesleki Kıdem DeğiĢkenine Göre Tukey HSD Testi Sonuçları ... 74

(15)

xiv

Tablo 19. AraĢtırmaya Katılan Öğretmenlerin Sosyal Sermayenin Sosyal Ağlar Unsuru Bazında Mesleki Kıdem DeğiĢkenine Göre Tukey HSD Testi Sonuçları ... 75

(16)

xv

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil 1. Sosyal Sermaye Düzeyleri ... 21 ġekil 2. Sosyal Sermayenin Kapsamı ve Düzeyleri ... 22

(17)

xvi

SĠMGELER VE KISALTMALAR LĠSTESĠ

DPT Devlet Planlama TeĢkilatı

KOSGEB Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi GeliĢtirme ve Destekleme Ġdaresi BaĢkanlığı MEB Milli Eğitim Bakanlığı

(18)

1

BÖLÜM I

GĠRĠġ

Bu bölümde, araĢtırmanın problem durumu, amacı, önemi, sayıltıları, sınırlılıkları ve tanımlar açıklanmaktadır.

1.1.Problem Durumu

DeğiĢmenin arttığı günümüz toplumlarında, değiĢime ayak uydurmanın gerekliliği gündeme gelmektedir. DeğiĢime ayak uydurmak için sürekli olarak bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır (Ayalp, 2010, s.28). YaĢanan küreselleĢme, bilgi ve bilgi teknolojilerindeki geliĢmeler, geleneksel örgüt yapı ve yönetiminin yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu gün içinde yaĢadığımız çağ, bilgi çağı olarak adlandırılmakta; bilgi ve bilgi teknolojilerinin artan önemi, örgütsel yapı ve yönetiminde de değiĢikliklere sebep olmaktadır. Örgütlerin hayatta kalıp yaĢamını sürdürebilmeleri, günün Ģartlarına gösterebilecekleri uyuma bağlıdır. Örgütlerin (özellikle iĢletme örgütlerinin) iĢleyiĢ, yapı ve yönetiminin genel özelliklerini kendi yapısında barındıran “okul örgütleri” de bu hızlı ve köklü değiĢimden oldukça etkilenmektedir. Okul örgütlerinin verimliliği, geleneksel yönetim politikalarını gözden geçirmeyi ve çağın yeni kurallarına göre yeniden yapılandırmayı gerektirmektedir (ġahin, 2011, s.4). Yirminci yüzyılın ortalarında baĢlayan, fakat özellikle son çeyreğinde yoğunlaĢan ve hala devam eden paradigmatik değiĢmeler, eğitim sistemini değiĢmeye zorlamakta ve zorlamaya da devam edecek gözükmektedir (Özden, 2008, s.13).

Örgütler kuruluĢ amaçlarını ve örgütsel hedeflerini yerine getirmek için çaba gösterirler. Örgütün çalıĢanları açısından bakıldığında, çalıĢanlar arası sosyal etkileĢimin üst seviyede olması da örgütsel verimliliği arttırma olasılığı bakımından önemlidir. Özel olarak eğitim örgütlerinde (okullarda) ise girdi ve çıktının insan olması, yani eğitim örgütlerinin insanla

(19)

2

uğraĢıyor olması eğitim örgütleri açısından da sosyalliğin ne derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle eğitim örgütlerinde yönetici öğretmen, öğretmen-öğretmen, öğretmen-öğrenci ve öğretmen-aile iliĢkileri de oldukça önemlidir (Güngör, 2011, s.5).

Ġnsanın olduğu yerde estetik, sevgi, saygı, anlayıĢ ve güven gibi bir takım kavramların eksikliği, orada verimsizliğin, üretim yetersizliğinin ve tükenmiĢliğin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu durum; örgütlerin sosyal sermayelerinin olmasını zorunlu kılmaktadır. Sosyal sermaye sosyal hayatın yansımalarına dayanır ve özellikle; komĢuluklarda, topluluklarda ve okullarda baĢarılı iĢbirliğinin geliĢtirilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Eğitim örgütlerinin sahip oldukları sosyal sermaye; insandan elde edilecek ürünün niteliğinin artmasına ve daha iyi sonuçlara ulaĢılmasına neden olacaktır (Töremen, 2004, s.1). Sosyal sermayeyi, temelde bireyin, kiĢiye ve topluma yaklaĢım tarzını belirleyen, çok yönlü ve etkili bir toplumsal değer olarak kabul etmek mümkündür. Söz konusu toplumsal değerlerin geliĢimi konusunda, eğitim faaliyetlerinin rolünü dikkate almamanın, son derece eksik bir tutum olacağını ifade etmek durumundayız (Karagül, 2012, s.143).

Okullar sadece fiziki yapısıyla bir taĢ yığını ya da finansal harcamaların yapıldığı bir iĢletme değil, dinamik unsurlarıyla (öğrenci, öğretmen, yönetici ve personel) etkileĢim ortamı, bir kültür atmosferi, sosyal hayatın hacmi küçülmüĢ bir modeli, amaç ve fonksiyonların oluĢturduğu bir yapıyı canlandırmaktadır (Töremen ve Ersözlü, 2010, s.177). Okullar sosyal etkileĢim ve iliĢkilerin biçimlendirdiği birtakım süreçlerin toplamından müteĢekkildir. Bu bakımdan insan davranıĢına yön vererek niteliğini belirleyen sosyal sermayenin okullar açısından daha fazla değer taĢıdığını söylemek mümkündür. ĠliĢkilerin güvene dayalı olduğu, güçlü ve yoğun sosyal ağlara, amaçlarına hizmet edecek değer ve normlara sahip okullarda arzulanan iĢbirliği ve okul toplumunu oluĢturan taraflar arasında nitelikli iliĢkilerin geliĢmesi okullarda kurumsal amaçlara ulaĢmada önemli imkanlar sunacaktır. (Ekinci, 2010, s.3). Okullar, kültür tarafından biçimlendirilirler. Kültürü oluĢturan öğelerden olan güven, aidiyet, katılım, bağlılık, iĢbirliği, norm ve değerler aynı zamanda sosyal sermayeyi de oluĢtururlar.

Eğitim kurumları, amaçlarına ulaĢmak ve iĢleyiĢlerini devam ettirebilmek için sermayeye ihtiyaç duyarlar. Bu anlamda her kurumun yapısı, amacı ve hizmet alanı onun sermayesinin türünü ve boyutunu belirler. Eğitim kurumları açısından dört türlü sermayeden bahsedilebilir. Bunlar; fiziksel veya ekonomik sermaye, beĢeri (entelektüel

(20)

3

sermaye), olumlu psikolojik sermaye ve sosyal sermaye. Ekonomik sermaye insanların cüzdanlarında ya da banka hesaplarında, entelektüel sermaye beyinlerinde, psikolojik sermaye ruhlarında, sosyal sermaye ise aralarındaki iliĢkilerdedir (Töremen ve Ersözlü, 2010, s.19).

Sosyal sermaye kavramı, ele alınıĢ açısına göre farklı tanımlar yapılabilmekle birlikte, en kısa Ģekliyle ortak iĢbirliğini mümkün kılan normlar ve ağlar Ģeklinde tanımlanabilmektedir (Tüysüz, 2011, s.3). Ġnsanlar arasında güven seviyesi olarak ölçülen sosyal sermaye, geleneksel olan beĢeri ve fiziki sermayenin yanında yeni bir üretim faktörü olarak kabul edilebilir (Svendsen ve Svendsen, 2004, s.44). Sosyal sermaye, sosyal iliĢkilerin ekonomik faaliyetleri nasıl etkilediğiyle ilgilenen bir kavramdır. “Sosyal”kavramı, sosyal sermayenin kaynaklarının tek baĢına bireylerde yer alamayacağını ifade ederken; “sermaye” kavramı, sosyal sermayenin, finansal sermaye, insan sermayesi gibi verimliliğe olumlu bir katkısı olduğunu ve diğer sermaye çeĢitleriyle arasında karĢılıklı bir etkileĢimin olduğunu göstermektedir (Özdemir, 2008, s.82). Sosyal sermayenin ana fikri, sosyal iletiĢim ağlarının değerli bir servet olduğudur (Field, 2008, s.16).

Sosyal sermaye, insanların isteklerine kavuĢmak için gerekli olan donanımı sağlama ve kendi hareketlerini –çevrenin de katkısıyla- düzenleme yoluyla karĢılıklı güven iliĢkilerine sahip olmasını sağlar. Böylece bireyler arasındaki iliĢkileri adeta dokuyarak, kendi gayelerini gerçekleĢtirmeye çalıĢan bireyler olmaktan çıkarıp; onların herhangi bir grup ya da örgüt halinde hareket etmesine neden olur. Sosyal sermaye kavramı bireyler için önemli olduğu kadar; gruplar, örgütler, toplumlar hatta ülkeler için de önemlidir. Ana unsuru insan olan bir toplumda veya örgütte; bireylere inanç ve güven duyma, onlara iletiĢim kurabilecekleri yer, zaman, ortak hedef ve katılım olanağı sağlamak yolu ile sosyal sermaye, kiĢilerarası iliĢkilerden örgüt baĢarısına dönüĢtürülebilir. Eğitim örgütleri, temel öğesi insan olması sebebiyle sosyal sermayeyi oluĢturma ve korumaya en çok ihtiyaç duyulan kurumlar olarak düĢünülebilir (Ersözlü, 2008, s.1).

Ülkeler, toplumlar ve kurumlar bazında yapılan çalıĢmalarla, sahip olunan sosyal sermaye düzeyini belirleme ve geliĢtirmeye yönelik çalıĢmalar oldukça geniĢ alanlara yayılmıĢ durumdadır. Sosyolojiden iĢletmeye, ekonomiden yoksulluğu önlemeye, eğitimden sosyal politikalara ve siyaset bilimine kadar geniĢ bir alanda uzun dönemli tartıĢma ve

(21)

4

araĢtırmalara konu olan sosyal sermaye, bir toplumun veya kurumun zenginlik kaynağı olarak görülmektedir (Ekinci, 2008, s.1).

Örgütler kuruluĢ amaçlarını ve örgütsel hedeflerini yerine getirmek için çaba gösterirler. Örgütün çalıĢanları açısından bakıldığında, çalıĢanlar arası sosyal etkileĢimin üst seviyede olması da örgütsel verimliliği arttırma olasılığı bakımından önemlidir. Özel olarak eğitim örgütlerinde (okullarda) ise girdi ve çıktının insan olması, yani eğitim örgütlerinin insanla uğraĢıyor olması eğitim örgütleri açısından da sosyalliğin ne derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle eğitim örgütlerinde yönetici-öğretmen, öğretmen-öğretmen, öğretmen-öğrenci ve öğretmen-aile iliĢkileri de oldukça önemlidir (Güngör, 2011, s.5).

Sosyal sermaye kavramının geliĢiminde okulların önemli bir yeri bulunmaktadır. Kaliteli bir eğitim sisteminin oluĢturulması için sosyal sermayenin temel unsurlarının eğitim sürecini oluĢturan okullarda tesis edilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede okul yöneticilerine büyük görevler düĢmektedir. Sosyal sermayenin eğitim ortamlarında ve süreçlerinde pozitif bir değer olarak kendisinden beklenen etkiyi gösterebilmesi, sosyal sermayenin bilincinde olan, onu geliĢtirilmesi ve hayata geçirilmesi için çaba harcayan okul idarecilerinin varlığına bağlıdır (ġavkar, 2011, s.37).

Özellikle sosyal sermaye güven, aidiyet, karĢılıklılık, aktif katılım ve bağlılık gibi unsurları ile sosyal iliĢki ve etkileĢimlerin bütün süreçlere yön verdiği okullar açısından değer arz etmektedir. Okullarda sosyal sermayenin farkında olunması ve geliĢtirilmesinde söz konusu unsurlara iliĢkin farkındalık düzeyini geliĢtirmek ve bu unsurları güçlendirme sürecinde lider nitelikte yönetici davranıĢları önemli bir role sahiptir. Sosyal sermayeyi örgütsel ortamda geliĢtirme ve etkili kılmada en önemli ve kritik rol yöneticilere düĢmektedir (Ekinci ve KarakuĢ, 2011, s.531). Okullarda sosyal sermaye lideri olarak okul yöneticisinden beklenen davranıĢlar; örgütsel güven, iĢbirliği, aidiyet ve bağlılık unsurlarını etkili kılmak ve bunlara zarar vermemek amacıyla iliĢkileri geliĢtirmek, okul içi ve okul dıĢı sosyal mekânlarda birlikte vakit geçirecek etkinlikler planlamak, iĢbirliğini geliĢtirici grupları yapılandırma ve okulda alınan kararlara tüm tarafların katılımını sağlamak olarak belirlenebilir. Bu çerçevede yapılacak çalıĢmalarla okullarda geliĢtirilecek söz konusu unsurların, okulların etkililiğini ve okul baĢarısını arttırması mümkün olabilecektir (Ekinci, 2008, s.4).

(22)

5

Lider vasfına sahip okul yöneticilerinin okulun içindeki ve dıĢındaki paydaĢları etkileyerek okulun amaçları doğrultusunda yönlendirebilmesi gerekmektedir. Özellikle okullar gibi insan unsurunun belirleyici olduğu örgütsel yapılarda sosyal sermaye, iliĢki ve etkileĢimin sonucu oluĢan değerler bütünü olarak insani iliĢkileri etkileyen ve yönlendiren lider davranıĢlarının gölgesinde geliĢmektedir. (Ekinci ve KarakuĢ, 2011, s.532).

Okul örgütleri sahip oldukları sosyal sermaye birikimi ile orantılı olarak, güçlü kurumsal ve toplumsal değer sistemleri, personelde gönüllü yükümlülükler ve aktif sosyal bağlar oluĢturarak örgütsel amaçlara ulaĢmada önemli kazanımlar elde edilebilir. Ancak okul örgütleri amaçlarına ulaĢmanın yanında, topluma yönelik ürettikleri sosyal sermaye ile önemli bir toplumsal görevi yerine getirmiĢ olurlar. (Ada ve ġahin, 2013, s.135). Töremen (2002, s.571)’e göre, okul yöneticisinin sosyal sermayeyi geliĢtirmesi için üç önemli davranıĢta bulunması gerekmektedir. Bu davranıĢlar; sosyal sermayeyi canlandıracak davranıĢlarda bulunmak; yani, güven telkin etmek, sıkı iliĢkiler kurmak, adil olmak, çalıĢanları benimsemek, tasdik etmek ve onlara destek olmak. Okulda toplu etkinlikler düzenleyerek, herkesin birbirlerini tanıma ve birbirleriyle kaynaĢma fırsatını elde etmesini sağlamak. Okulla ilgili uygulamalarda herkesin sorumluluk almasını sağlayarak, aidiyet duygusunu güçlendirmektir.

Sosyal sermayenin okullarda etkin ve iĢlevsel olarak amaca hizmet etmesinde okul yönetimi önderliğinde ve okul personeli arasında söz konusu unsurların güçlendirilmesi gerekmektedir. Okulda çalıĢan tüm personelin amaçlara odaklanması ve bir vizyona sahip olarak hareket etmelerinde sosyal sermaye düzeyi kritik bir önem taĢımaktadır. Özellikle, eğitimin temel aktörleri durumundaki öğretmenler arasında; güven, iletiĢim, sosyal ağların güçlü ve yoğun olması, okul ve gruba bağlılık, aktif katılım ve okul kültürünü oluĢturan pozitif değerlere bağlılık düzeyi, eğitimsel baĢarı ve örgütsel amaçlara ulaĢma konusunda belirleyicidir (Ekinci, 2010, s.48).

Eğitimin ve eğitim kurumlarının en önemli unsuru olan öğretmenler, toplumsal değerleri ve kuralları yeni nesillere aktarmak, bu değerlerin verilmesinin ardından güçlü ve sağlıklı bir sosyal iliĢkiler ağının kurulmasını sağlamak, öğrencilere istenilen davranıĢları öğretmek ve öğrenilen davranıĢları pekiĢtirmekle görevlidir. Öğretmenler bu görevleri yerine getirmek suretiyle toplumda sosyal birliği sağlayan bir maya görevi yapmaktadır. Bu noktada adı geçen sermaye türlerinden öğretmenler açısından en çok önem taĢıyanın sosyal sermaye olduğu da tartıĢmasız bir gerçektir. Sınıfında güvenilir bir birey olarak

(23)

6

hissedilmeyen, öğrencileriyle sağlıklı iletiĢim kuramayan, sorumluluk ve beklentileri karĢılayamayan öğretmenin vereceği eğitimin verimliliği tartıĢmaya açıktır (Toprak ve Bozgeyikli, 2011, s.128).

Sosyal sermayenin okullara artı bir değer kattığı ve okulların amaçlarını baĢarılı bir Ģekilde gerçekleĢtirmelerinde okul yöneticileri ve öğretmenlere önemli avantajlar sağladığı görülmektedir. Sosyal sermayenin okullarda daha ileri seviyelere gelmesi ve etkili olmasında okul yöneticilerine önemli görevler düĢmektedir. Okul yöneticileri sosyal sermayeyi iyi anlar, öğretmenleriyle karĢılıklı olarak okul içinde ve dıĢında olumlu iliĢkiler kurar ve bu konuda bilinçli hareket ederse okulların hedeflerine ulaĢmasında büyük fayda ve katkı sağlamıĢ olacaklardır.

1.2.AraĢtırmanın Amacı

Bu araĢtırmanın temel amacı; sosyal sermayenin ilkokullarda kullanılma düzeyinin okul yöneticileri ve öğretmenlerin görüĢleri doğrultusunda incelenmesidir. Bu temel amaç çerçevesinde araĢtırmanın alt amaçları Ģunlardır:

1. Okul yöneticilerine göre sosyal sermaye okullarda ne düzeyde gerçekleĢmektedir? 2. Öğretmenlere göre okul yöneticileri sosyal sermayeyi okullarda ne düzeyde

gerçekleĢtirmektedirler?

3. Sosyal sermayenin okullarda gerçekleĢme düzeyine iliĢkin yönetici ve öğretmen görüĢleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

4. Okul yöneticilerinin sosyal sermayeyi kullanma düzeylerine iliĢkin yönetici görüĢleri arasında;

a) cinsiyet b) eğitim düzeyi c) mesleki kıdem

d) statü bakımından anlamlı bir fark var mıdır?

5. Okul yöneticilerinin sosyal sermayeyi kullanma düzeylerine iliĢkin öğretmen görüĢleri arasında;

a) cinsiyet b) eğitim düzeyi

(24)

7 1.3.AraĢtırmanın Önemi

Sosyal sermaye bütün örgütlerde olduğu gibi okullarda da önemli bir yer teĢkil etmektedir. Sosyal sermaye örgütler için vazgeçilmez bir unsur haline gelmiĢtir. Rakiplerinin önüne geçen ve rakiplerine üstünlük sağlayan örgütler, sosyal sermayeye yatırım yapıp sosyal sermaye bakımından üstün olan örgütlerdir. Sosyal sermayenin önemli bir yere sahip olduğu örgütlerin baĢında eğitim örgütleri gelmektedir. Eğitim örgütlerinde insan faktörünün ön planda olması okullarda sosyal sermayenin önemini daha fazla artırmaktadır. Okullarda var olan yüksek kalitedeki sosyal sermayeler, okul yöneticileri ve öğretmenlere önemli avantajlar sağlayarak örgütsel amaçların gerçekleĢtirilmesine ön ayak olacaklardır.

Sosyal sermayelerin okullardaki sosyal iliĢkilerin en önemli belirleyicileri oldukları düĢünüldüğü için bu çalıĢmanın okullardaki sosyal sermaye düzeylerini belirleyeceği ve sosyal sermayenin okullardaki amaçların gerçekleĢtirilmesine katkılar yapabileceği düĢünülmektedir. AraĢtırmanın ilkokullarda uygulanmasının sebebi, herkes tarafından kabul gören sosyal değerlerin ilkokul düzeyinde kazanıldığı ve aktarıldığı fikridir. Bu açıdan sosyal sermayenin ilkokullardaki düzeyinin belirlenmesi okul yöneticileri ve öğretmenler açısından oldukça önemli görülmektedir.

1.4.AraĢtırmanın Varsayımları

AraĢtırmaya katılan yönetici ve öğretmenlerin, veri toplama aracı maddelerine cevap verirken görüĢlerini samimiyetle belirttikleri varsayılmıĢtır.

1.5.AraĢtırmanın Sınırlılıkları Bu araĢtırma;

1. 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Ankara ilinden örneklem olarak alınan ilkokullarla sınırlıdır.

2. Sosyal sermayenin ilkokullarda gerçekleĢme düzeyine iliĢkin okul yöneticisi ve sınıf öğretmenlerinin görüĢleriyle sınırlıdır.

1.6.Tanımlar

Yönetici: Ġlkokullardaki müdür ve müdür yardımcılarını ifade etmektedir.

Sosyal sermaye: Kurumlarda sağlam ve sağlıklı bir iliĢki ve nitelikli bir iletiĢim ağını ifade eden, grup yapısını örgütsel hedefler etrafında zengin bir temele oturtan temel normlardır (Ekinci, 2010, s.13).

(25)

8

Sosyal sermaye unsuru: Sosyal sermayenin oluĢturulmasını ve geliĢtirilmesini sağlayan ve birbirleri ile etkileĢim içerisinde olan kaynaklar ve aynı zamanda sosyal sermayenin de birer sonucu olabilen olgulardır (Öğüt ve Erbil, 2009, s.15).

(26)

9

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ĠLE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

Bu bölümde, araĢtırmanın kavramsal çerçevesine, temel kavram ve terimlerin açıklanmasına ve araĢtırma konusuna iliĢkin yapılan diğer çalıĢmalara yer verilmiĢtir. Bu amaçla öncelikle örgüt ve güç kavramları incelenmiĢ, daha sonra örgütsel güç kaynakları, güç kullanımına karĢı oluĢan tepkiler ve gücün bazı örgütsel kavramlarla iliĢkisi irdelenmiĢtir. Son olarak da okul yönetiminde kullanılan güç üzerinde durulmuĢtur.

2.1.Sermaye Kavramı ve ÇeĢitleri

Genel olarak ekonomik bir terim olan sermaye kavramı bu anlamda yaklaĢık olarak on yedinci yüzyıldan beri kullanılmaktadır. Sermaye kavramı, ekonomi ve sosyal bilimlerce ticari faaliyet dilinden getirilmiĢtir. Latince, sığır ve çiftlik hayvanı anlamlarında kullanılan “capitale” kavramı, sonradan “para ve para yatırımı” anlamlarında da kullanılmıĢtır (Wolf, 2004, s.75).

Klasik üretim faktörleri içinde önemli bir konuma sahip olan sermaye, kapitalist sistemin de temel eksenini teĢkil etmektedir. Geleneksel iktisat teorisinde; para ve onun satın alabildiği makine ve teçhizat olarak kabul edilen sermaye kavramı, bugüne kadar sürekli yoğun tartıĢmalara konu olmuĢ ve gelinen noktada da yeni analizlere gereksinim duyan hassas bir konu olma özelliğini taĢımaktadır (Karagül, 2012, s.23).

Sermaye denildiği zaman akla ilk olarak para gelmektedir. KiĢiler bunu ya kendi birikimleri ile elde ederler ya da baĢkalarından borç alarak temin ederler. Ancak sermaye sözcüğünün çok daha geniĢ bir anlamı vardır. Para sadece sermaye mallarını satın alabilen bir araçtır. Sermaye, üretimde emeğin verimini artıran, fabrika, yol, baraj, tesis, gereç, aygıt, donanım vb. gibi daha önce insanlar tarafından üretilmiĢ olan üretim araçlarıdır (Dinler, 1998, s.17).

(27)

10

Sermaye kavramını ekonomiye kazandıran Marx, sermaye olarak doğrudan ekonomik değer ifade eden unsurları kastetmektedir. Marx’ a göre sermaye, üretim sürecinde arta kalan değeri ifade eder. (ġahin, 2011, s.11). Lin (1999, s.29), Marx’ın bu teorisini “klasik sermaye kuramı” olarak görmekte ve sermayenin artı bir değer ve geri dönüĢümü olan bir yatırım olduğunu ileri sürmektedir.

Sermaye kavramı, kaynakların geri dönüĢümü sağlanarak yatırımını anlatmaktadır. Bu durum, kâr sağlama hedefiyle belirli bir amaç doğrultusunda, sermayenin yatırımını ve hareketliliğini ifade etmektedir. Bu yatırım, ikili bir süreci içermektedir. Birincisinde, bir yatırım aracı olarak kaynakların üretimi veya değiĢtirilmesi sağlanmaktadır. Ġkincisinde ise, üretilmiĢ veya değiĢtirilmiĢ bu kaynakların, kâr elde edilmesi hedefiyle, piyasaya sunulması yoluna gidilmektedir (Lin, 2001, s.3).

Ancak, sermaye hakkında bu katı ve dar bakıĢ birçok sosyal aktiviteyi açıklamada yetersiz olmuĢtur. Bu sebeple özellikle 1980’lerin baĢında sosyologlar, siyaset bilimciler ve eğitimciler tarafından yapılan araĢtırmalar ve değiĢik bakıĢ açıları bu yetersizliği ortaya koymaları bakımından oldukça önemlidir. Bu tartıĢmalarla, toplumsal ve ekonomik süreçlerde değer yaratma, finansal sermaye gibi sosyal, kültürel, beĢeri ve entelektüel sermayenin de önemini ortaya koymuĢ ve kapsayıcı bakıĢ açılarıyla birbirlerini çoğu zaman tamamlayan kaynaklar olarak görülmüĢlerdir (Taylor, 2000, s.1025).

Bourdieu, birbirinden farklı nitelikler taĢıyan sermaye türlerini birbirlerinin yerine kullanmanın doğru olmadığı üzerinde durarak, sermaye türlerinin, birbiriyle iliĢkili ve bir arada örgütsel süreçlerde yeni sermaye türleri oluĢturmada oldukça iĢlevsel bir özelliğe sahip olacaklarını ifade etmektedir. Eğitim bilimciler, örgütsel kapasiteyi geliĢtirerek eğitimsel reformları okullarda daha etkili bir Ģekilde uygulama olanakları üzerinde yoğunlaĢmaktadırlar. Bu çerçevede araĢtırmacılar eğitimsel dönüĢüm ve yenileĢmede genel anlamda sosyolojik perspektiften ekonomik perspektife kadar farklı kaynakların söz konusu etkililiği sağlama ve yenileĢmeyi sürekli kılmada sağlayacağı imkânlar üzerinde çok sayıda çalıĢma sürdürmektedirler. Bu çalıĢmalarda, genel anlamda üzerinde uzlaĢılmıĢ düĢüncelerden biri değiĢim ve yenileĢmede okul kapasitesinin arttırılarak eğitimsel etkililiği sağlamada kaynakların geliĢtirilmesi ve etkin kullanılmasının oldukça önemli olduğu yönündedir. Bu çerçevede, okul kapasitesini geliĢtirerek etkililiği sağlamada beĢ temel kaynak olarak ekonomik sermaye, beĢeri sermaye, kültürel sermaye, sosyal sermaye ve entelektüel sermaye üzerinde durmak gerekmektedir. (Ekinci, 2008, s.9).

(28)

11 2.1.1.Klasik Sermaye

Finansal ya da ekonomik sermaye de denilen bu sermaye türü Marx tarafından tanımlanmıĢ ve ekonomik sermayeye sahip olanlar ve olmayanlar Ģeklinde sosyal sınıfların belirlenmesinde iĢe koĢulmuĢtur. (ġahin, 2011, s.15). Örgütlerin somut sermayeleri içerisinde değerlendirilebilecek unsurlardan birisi finansal sermayedir. Finsansal sermaye; örgütlerin ellerinde bulundurdukları nakit birikimleri, büyümek ve geliĢmek amacıyla yaptıkları yatırımlar veya istendiğinde nakite çevrilebilecek parasal kaynakları olarak değerlendirilebilir. Finansal sermaye ilk bakıĢta ortada görünmese bile örgütler incelendiğinde somut olarak görülebilecek bir somut varlık türüdür (KarakuĢ ve Çobanoğlu, 2013, s.160).

Bourdieu’ya göre ekonomik sermaye, doğrudan ve ilk elden nakit olarak dönüĢtürülebilen ve mülkiyet haklarının oluĢmasında kurumsallaĢtırılma olanağı olan tüm değerleri belirtir. O zaman ekonomik sermaye, fiziki sermaye ile de iliĢkilidir. Çünkü, ekonomik sermayeye sahip olmak fiziki sermayeye sahip olma imkânı da sunmaktadır. Bu açıdan hem ekonomik hem de fiziki sermaye sebep sonuç bakımından oldukça yakın bir iliĢki içerisindedir. Bu nedenle ekonomik sermayeye sahip olmak, organizasyonları fiziki sermaye açısından güçlü bir hale getirerek avantaj sağlama olanağı sunar. Fakat ekonomik sermaye değiĢik sermaye türlerinden yalnızca biridir (Bourdieu, 1986, s.243).

2.1.2.BeĢeri Sermaye

Sosyal bilimler terminolojisinde maddi sermaye dıĢında farklı sermaye tanımlamalarına ilk olarak insani (beĢeri) sermaye kavramı ile karĢılaĢılacaktır. Bu anlamda maddi sermayenin dıĢında tanımlanacak olan bu ilk sermaye türü olan insani sermaye kavramı 1960’ların baĢından beri kullanılmaktaysa da daha da kökenine inildiğinde 1930’lu yıllarda endüstri sosyolojisinin konu ile iĢletmeler düzeyinde ilgi duymaya baĢladığını görmekteyiz (ġan, 2007, s.71).

BeĢeri sermaye; kiĢilerin sahip oldukları bilgi, beceri, yetenek, yeterlik ve niteliklerinin bireysel, sosyal ve ekonomik değerlerin oluĢmasına yaptığı yardımı ifade eder (OECD, 2001, s.18). Bu tanıma göre, bireylerin sahip olduğu yeterlik ve hünerler esasında tek basına bir anlam ifade etmemektedir. BeĢeri sermaye niteliği taĢıması, sahip olunan bilgi, beceri ve niteliklerin sosyal sermayenin unsurlarının da etkisi ile sosyal bir süreçte değer yaratacak bir forma kavuĢması ile mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla beĢeri sermaye, bir

(29)

12

örgütte çalıĢanların tek tek sahip olduğu yeterliklerden daha fazlasını ifade eder. (Ekinci, 2008, s.11).

Timberlake (2005, s.37), kiĢilerin organizasyonlara birlikte, aynı anda ve aynı seviyede beĢeri sermayeye sahip olarak (zekâ, eğitim, beceriler ve deneyim) girmelerine rağmen, birbirlerinden farklı seviyede performans gösterdiklerini ifade ederek, çalıĢma ortamındaki performansın yalnızca “beĢeri sermaye birikimi” ile değil, sahip olunan beĢeri sermayenin bilhassa sosyal sermaye ile iliĢkisi (iĢyerinde kurulan sosyal bağlar, iliĢki Ģekilleri ve güven oluĢturmak) çerçevesinde anlam bulduğunu vurgulamaktadır.

BeĢeri sermaye bireysel düzeyde dört faktörün toplamından oluĢmaktadır: (1) Katılım, (2) Eğitim, (3) Deneyim, (4) YaklaĢım. Ġnsan sermayesi önemlidir, çünkü ister bir araĢtırma laboratuarında yapılan beyin fırtınasından isterse büroda hayallere dalmaktan, eski dosyaları fırlatıp atmaktan, yeni süreçler tasarlamaktan, kiĢisel kabiliyetleri geliĢtirmekten veya satıĢ temsilcisinin küçük kara kapaklı defterinde yeni kanallar geliĢtirmesinden kaynaklansın insan sermayesi bir yenilik ve stratejik yenilenme kaynağıdır. Ġnsan sermayesinin özü örgüt üyesinin soyut zekasıdır (ġamiloğlu, 2002, s.87).

BeĢeri sermaye açısından bakıldığında; kurumlarda en önemli kaynak; insanın yaratıcı tarafı, deneyimi, bilgisi ve yetenekleridir. Bir kurumda entelektüel sermaye kuĢkusuz son derece önemli bir unsurdur. Fakat bir o kadar önemli olan baĢka bir husus da; BeĢeri sermayenin sosyal sermaye zeminine yerleĢebilmesi ve tutarlı olmasıdır (Ersözlü ve Töremen, 2010, s.21). BeĢeri sermayenin mi sosyal sermayeyi, sosyal sermayenin mi beĢeri sermayeyi geliĢtirmede daha ağırlıklı rol oynadıkları tartıĢmasında, sosyal sermayenin daha fazla etkili olduğu görülmektedir. Çünkü bireylerin sahip olduğu beĢeri sermaye tek baĢına fazla bir anlam ifade etmemektedir. BeĢeri sermaye niteliklerinin ortaya çıkması sahip olunan bilgi, beceri ve niteliklerin sosyal sermayenin unsurlarının da etkisi ile sosyal bir süreçte değer yaratacak bir forma kavuĢması ile mümkün olabilmektedir (Gerni, 2013, s.52).

2.1.3.Kültürel Sermaye

Kültürel sermaye, esas olarak eğitim sürecinde elde edilen ve sosyalleĢme hakkında bütün birikimleri ifade eden bir kavramdır. Bourdieu, kültürel sermaye çerçevesinde kültürel âdetlerin, geleneklerin ve sosyal grupların örnek gösterilebilecek yapılarına ait bilginin özellikle okullarda, üretken faaliyetleri nasıl kolaylaĢtıracağı konusuna odaklanmaktadır (Bourdieu, 1986, s.242). Okulu etkileyen iç ve dıĢ öğeleri oluĢturan gruplar, entelektüel ve

(30)

13

kültürel birikim açısından ne kadar zengin olurlarsa, okul örgütünün sahip olacağı kültürel sermaye birikimi de o ölçüde geliĢmiĢ olacaktır. (ġahin, 2011, s.18).

KiĢilerin ait oldukları aile ve sosyal çevre farklılığı sebebiyle sahip oldukları ekonomik ve sosyal avantajlar bireyler için kültürel sermaye olarak adlandırılmaktadır. Ġlk defa 1979 yılında Pierre Bourdieu tarafından dile getirilen bu kavram, son yıllarda bireysel ve toplumsal farklılıkları açıklamakta yararlanılan önemli bir unsur olarak karĢımıza çıkmaktadır (Karagül, 2012, s.64).

Ġnsan sermayesi teorisyenleri genellikle aileyi ve diğer bireysel özellikleri (cinsiyet, ırk vb.) dikkate almaktadırlar. Kültürel sermaye teorisi ise, toplumdaki sınıf yapılarının rolü ve bireylerin eylemleri için ne anlam ifade ettiği üzerinde yoğunlaĢmaktadır (Kapu, 2008, s.266). Kültürel sermaye eğitim alanında eĢitsizlikleri yeniden üreten bir konumdadır. Kültürel sermayeye sahip olan bireyler, okul içinde de baĢarılar kazanırlar. Seçkin tabakanın kültür anlayıĢı okulun vermek istediği kültür anlayıĢına o kadar yakındır ki, alt sınıftan ailelerin çocukları bu kültürü büyük çabalar sarf ederek elde ederken, yüksek sınıf aileleri bu durumu hazır olarak buluyorlar. Bourdieu’ya göre gerekli kültürel sermayeye sahip olan öğrenciler baĢarıdan paylarını gerektiği gibi alıyorlar. Kültürel sermaye, kiĢinin kazandıkları ve yapabildiklerinin içine iĢlemiĢ durumdadır. Bu nedenle de ayrıcalıklar, gelir ve refahı üretir (Ayalp, 2010, s.82).

2.1.4.Entelektüel Sermaye

Bilgi ekonomisinin getirdiği yeni ekonomik yapılanmanın etkisiyle iĢletmelerin sahip oldukları maddi varlıkları kadar maddi olmayan varlıkları da önem kazanmıĢtır. Bu süreçte iĢletmelerin piyasa değerleri iledefter değerleri arasındaki fark giderek artmıĢ ve toplam varlıklar içerisinde maddi olmayan varlıkların oranı yüksek boyutlara ulaĢmıĢ olup, firmanın piyasa değerinin belirlenmesinde maddi olmayan varlıkların payı önemli ölçüde artmıĢtır. Bu çerçevede 21. yy. iĢletmelerinin baĢarısı entelektüel sermayenin kaldıraç etkisi yaratma gücüne bağlı olmaktadır (Öztürk ve DemirgüneĢ, 2008, s.399).

Entelektüel sermaye; temellerini bilgi, beceri, deneyim ve enformasyonun oluĢturduğu, örgütün mevcut ve gelecekteki baĢarısını doğrudan etkileyen ve diğer örgütsel yapılarla da kıyaslamada konumunu ortaya koyan, sahip olduğu bilgi, bilgi sistemleri, değerler ve normlar, sosyal ve kültürel birikim ve diğer imkânlar gibi çoğunlukla doğrudan maddi olmayan, soyut varlıkların bütününü ifade eder (Çıkrıkçı ve DaĢtan, 2002, s.20).

(31)

14

Entellektüel sermaye, bir iĢletmenin gayri maddi varlıklarının değeri olarak da tanımlanmaktadır. (ġahin, 2011, s.19).

Entellektüel sermaye konusunda ilk çalıĢmalar, ünlü ekonomist J. K. Galbraith tarafından 1960’lı yılların sonunda yapılmıĢtır. Galbraith yakın dostu ekonomist M. Kalecki’ye yazmıĢ olduğu mektupta, sahip oldukları bir çok Ģeyi entelektüel sermayeye borçlu olduklarının önemini vurgulayarak entelektüel sermayenin oldukça önemli bir kavram olduğunu belirtmiĢtir (ġamiloğlu, 2002, s.68).

Entellektüel sermayenin temelinde yetkin düĢünebilme becerisi olduğunu ifade etmek gerekmektedir (Karagül, 2012, s.69). DüĢünme; gözlem, tecrübe, sezgi, akıl yürütme ve diğer kanallarla elde edilen malûmatı kavramsallaĢma, uygulama, analiz ve değerlendirmenin disipline edilmiĢ Ģeklidir. DüĢünme “mevcut bilgilerden baĢka bir Ģeye ulaĢma” ve “eldeki bilgilerin ötesine gitme” Ģeklinde de tanımlanmaktadır (Genç ve Eryaman, 2007, s.91).

2.2.Sosyal Sermaye Kavramı

Ġnsanlar arasında her gün sayısız iletiĢim meydana gelir. ĠletiĢim süreci, bireyde veya sosyal yapılarda mevcut, hazır bir zenginlik değil bireyler arası etkileĢim alanlarında oluĢturulan, bağlantı ve ağlarla zenginleĢen önemli bir sosyal sermaye göstergesidir. Bu yönüyle toplumun, dolayısıyla örgütsel yapıların sahip olduğu hazır bir sermaye formu olmaktan ziyade söz konusu yapılarda islenmemiĢ Ģekilde varlığını koruyan; fakat titizlikle, özenle geliĢtirilerek üretilebilen temel bir değerdir (Ekinci, 2008, s.15).

Sosyal sermaye kavramı, özellikle son yıllarda araĢtırmacıların ilgi odağı olmuĢ; toplumsal iliĢkileri, sosyolojik, ekonomik ve siyasi açıdan değerlendirmelerinde baĢvurdukları önemli bir kaynak haline gelmiĢtir. Bu noktadan hareketle, sosyal sermaye çok geniĢ bir kapsama sahip olup, aile araĢtırmalarından, ekonomik kalkınma değerlendirmelerine kadar pek çok alanda karĢımıza çıkmaktadır (Ergin, 2007, s.6). Son zamanların en önemli ekonomik ve sosyal kavramlarından olan sosyal sermaye olgusunun, ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasi alanlardaki baĢarılarıyla direkt ilgili olduğu belirtilmektedir (Woodhouse, 2006, s.84).

Sosyal sermaye kavramı son dönemlerde iktisatçılar ve diğer sosyal bilimciler tarafından önemle incelenmeye baĢlanmıĢtır. Ġktisat bilimi açısından olsun veya olmasın kavram değiĢik yönleri ile ele alınmaktadır. Kavram, diğer birçok sosyal bilim kavramı gibi tek ve genel geçer bir tanıma sahip değildir (ÇalıĢkan, 2010,s.5). Konuya kuĢbakıĢı

(32)

15

yaklaĢıldığında sosyal sermaye, “bireyler arasındaki güvene dayalı iliĢkilerin, bireyleri bir araya getiren amaç veya amaçlara ulaĢılmasında sağladığı katkı” olarak ifade edilebilir (Erbil, 2008, s.10).

Sosyal sermaye için söylenebilecek ilk Ģey, toplumda maddi varlıklar dıĢında kalan ne varsa onların hepsi olduğudur (Ozuğurlu, 2006, s.190). Toplumların oluĢturduğu sermaye formaları içerisinde son yıllarda öne çıkan ve özellikle bireylerin iyilik haline katkısı açısından en yakından incelenen sermaye formu sosyal sermayedir. Sosyal sermaye (social capital) kavramı, toplumu bir araya getiren bireylerin kendi iyilik hallerine yönelik olarak ürettikleri ortak güven iliĢkisi, sosyal norm ve iliĢki ağları, değerler, örgütlenmeler olarak tanımlanabilir (KuĢçu, 2006, s.13).

Sosyal sermaye bireyler arasındaki boĢluğu doldurarak, sinerjik bir etki yaratmakta ve böylece bireylerin tek baĢına baĢardıklarından daha fazlasının baĢarılmasını sağlamaktadır. Bundan dolayı; örgütler açısından sosyal sermaye, bir örgütün öğrenme, yenilik üretme ve piyasaya uyum sağlama kapasitesini de vurgulamaktadır (Mısırdalı, 2006, s.72). Sosyal sermaye tekil (örneğin, bir müteĢebbis ya da bir iĢçi) ya da kolektif bir öznenin (özel ya da kamu) herhangi bir anda kullanabileceği bir sosyal iliĢkiler dizisi olarak algılanabilir. Bu iliĢkiler dizisi olarak algılanan sosyal sermayenin kullanılabilirliği sayesinde, bilgi gibi biliĢsel veya güven gibi normatif kaynaklar sayesinde toplumdaki aktörlerin baĢka türlü gerçekleĢtiremeyecekleri veya çok daha yüksek maliyetlerle sağlayacakları amaçları gerçekleĢtirmelerine imkan verir (ġenkal, 2008, s.122).

Sosyal sermaye; toplumu bir arada tutan ve toplumun siyasi, kültürel ve sosyo-ekonomik alanda geliĢmesini etkileyen örfler, adetler, gelenekler, görenekler, insan iliĢkileri ile ulusal ve uluslararası iliĢkileri belirleyen kurallar bütünüdür (Demiral, 2007, s.4). Sosyal sermayeyi bireyleri, grup ya da topluluk üyelerini ve/yahut bir toplumu bir arada tutan iliĢkiler bütünü olarak değerlendirmek mümkündür. Söz konusu iliĢkilerin sağlanmasında ortak öğeler ne kadar fazla olursa sosyal sermaye de birey, grup ya da toplumsal açıdan o denli zengin olacaktır. Ortak unsurların fazla olması bireylerin birbirlerine güvenip, yakınlaĢmalarını sağlayacağından, daha fazla etkileĢimde bulunmalarını, ortak organizasyonlar gerçekleĢtirmelerini ve toplumsal üretimde bulunmalarını sağlayacaktır. Böylece toplumsal açıdan daha sağlıklı bir kalkınma gerçekleĢtirmek de mümkün olacaktır (Anık, 2011, s.100).

(33)

16

Toplumdaki resmi ve sivil tüm örgütlerin, mevcut kaynakların daha etkin kullanımını koordine etmek üzere birlikte çalıĢabilmek için sosyal sermayeye ihtiyaçları vardır. Sosyal sermaye, sosyal yapıların ve kurumların normlar, değerler, güven, iliĢki ağları ve koordineli davranıĢları kolaylaĢtırıcı yapı gibi özellikleriyle ortaya çıkar. Sosyal sermayenin merkezindeki iliĢki, karĢılıklı güven ve itimat olup, bu beklentiler ve yükümlülükleri içeren bir sistem üretir. (ġahin, 2011, s.22). Sosyal sermaye toplu sorunları daha kolay çözmek için bireyler, gruplar ve topluluklara imkan sağlar (OECD, 2001, s.41). Sosyal sermaye en geniĢ anlamda sosyal iliĢkilerde yerleĢikleĢmiĢ, bir toplumun ortak hedef ve beklentilerini gerçekleĢtirmek üzere her an aktive edilebilir potansiyel gücüne iĢaret eder. Toplumsal yapıyı her an yeniden kurmanın bir imkanı olarak iliĢkiler, herhangi bir kurumsal çatı altında olsun ya da olmasın sürekli bir bağlılığın kurulduğu, değerlerin yeniden inĢa edildiği, kiĢiler arası mütekabiliyet yasalarının ve ilkelerinin iĢlerlik kazandığı, iĢbirliği ve dayanıĢma gibi güven esaslı birlikteliklerin kurulduğu bir sosyal sermaye potansiyelini barındırır. Sosyal sermaye bir bakıma topluma ya da topluluğa ortak bir benlik inĢa eden, birey ve toplum/topluluk arasındaki bağı güçlendiren esaslı unsurun adıdır. Sosyal sermaye ile ifade edilen Ģey toplumsal yapının temel esprisi olarak kabul edilebilir (Aydemir ve Tecim, 2012, s.45).

2.2.1.Sosyal Sermayenin Kavramsal GeliĢimi

Sosyal sermaye kavramı daha çok son yıllarda önem kazanmıĢ gibi görünse de toplum geliĢimindeki önemi ve etkinliği sosyal bilimciler tarafından çok daha eskilere dayandırılan sosyolojik bir faktördür. (Karagül, 2006, s.63).

Sosyal sermaye kavramı, sosyal bilimler alanına yakın zamanda girmiĢ bir kavramdır. Amerikalı reformist L.J.Hanifan ilk kez 1916 yılında sosyal sermaye kavramını kullanmıĢtır. Hanifan sermaye kavramını, taĢınmaz mal, özel mülkiyet veya para benzeri somut nesnelerin haricinde kullanmak ve toplumsal birlikteliği sağlayan bireyler ve aileler arasında insanların günlük yaĢamlarındaki iyi niyet, arkadaĢlık, sempati ve bazı sosyal iliĢkilere dikkat çekmek amacıyla geliĢtirmiĢtir (Hanifan, 1916, s.130). Hanifan bulunduğu kasabada insanları bir araya getirecek sosyal etkinlikler düzenler ve bireylerin etkileĢime geçmesini sağlar. Önceleri sadece eğlence amaçlı olan bu etkinlikler daha sonraları toplumsal sorunların tartıĢıldığı, ekonomik faaliyetlerin iĢbirliği içinde icra edildiği bir dayanıĢma ortamına dönüĢür. Hanifan’ın bu planlı çabaları insanların etkileĢim ve iĢbirliği

(34)

17

içinde olmalarının toplumsal ve ekonomik refaha ne kadar katkısının olduğunu ifade etmesinde önemli sonuçlar verir (ÇalıĢkan, 2010, s.9).

Sosyal sermaye kavramını Hanifan’dan sonra, Amerikalı bir kent bilimci olan Jane Jacobs’un (1961) The Death and Life of Great American Cities isimli kitabında ve Glenn Loury’nin (1977) A Dynamic Theory of Racial Income Differances makalesinde kullandığı görülmektedir (Aydemir, 2011, s.30). Kavramın modern geliĢimi ise daha çok Bourdieu, Coleman ve Putnam gibi düĢünürlerin çalıĢmalarıyla devam etmiĢtir. En geniĢ anlamıyla sosyal sermaye, yaratıcı sonuçların ortaya çıkmasını kolaylaĢtıran insanlar arasındaki sosyal iliĢkileri ifade etmektedir. Ġçeriğini sosyal güven, sosyal normalar ve sosyal iliĢki ağlarının oluĢturduğu bu sermaye türü vasıtasıyla insanlar ortak problemlerini çözmeye çalıĢmaktadırlar. Sosyal sermaye özellikle ekonomik faaliyetlerle sosyoloji arasında disiplinler arası entegresyonu sağlayacak önemli bir kavramsal yenilik de sunmaktadır. Böylece birçok farklı sosyal ve ekonomik problemin çözümü olarak kabul edilmektedir (Kapu, 2008, s.269).

Sosyal sermayenin kavramsal tarihi ve kuramsal geliĢimi incelendiğinde, Bourdieu(1986), Coleman(1988, 1990), Putnam(1993, 1995, 2000), Fukuyama(1995, 2000), Portes(1998), Halpen(1999, 2001) ve Woolcock(2001) gibi araĢtırmacıların büyük katkıları olduğu görülmektedir. Özellikle Putnam’ın çalıĢmaları konuya olan ilgiyi gerek akademik ve gerekse medya düzeyinde artırmıĢtır. (Altay, 2007, s.340).

Sosyal sermayeyi 1980 yıllarında günümüzdeki anlamında ilk kez kullanan Bourdieu olmuĢ, sosyal sermaye kavramını Coleman geliĢtirmiĢ, Putnam ise sosyal sermaye kavramının bugünkü popularitesini kazanmasında önemli bir rol üstlenmiĢtir (Vermaak, 2006, s.19).

Coleman’ın ayırt edici yanlarından biri sosyal sermayeyi Bourdieu’da olduğu gibi belirli grupların tekeline has görmemesidir. Ona göre sosyal sermayeden hem onun geliĢimi için katkı sağlayanlar hem de onun için çaba harcamamıĢ olanlar yararlanmaktadır. Sosyal sermaye teorisinin belki de en önde gelen düĢünürü Putnam’ın sosyal sermayeye ilgisi Ġtalya üzerine gerçekleĢtirdiği siyasi istikrar ve refahın temininde kamusal katılımın rolünü ele aldığı “Making Democracy Work: Civic Traditions in Modern Italy” (Demokrasiyi ĠĢler Hale Getirme: Modern Ġtalya’da Sivil Gelenekler) isimli kitabında görülmektedir. Putnam Ġtalya’nın güney ve kuzey kesimleri arasındaki geliĢmiĢlik farkını kamusal katılımla açıklamaktadır (Altun, 2011, s.114).

(35)

18

Sosyal sermayeyi etraflıca irdeleyen ve bu konuda en etkin isim olan Francis Fukuyama, 1995 yılında yayımladığı “Trust: The Social Virtues and the Creation of Prosperity (Güven: Sosyal Erdemler ve Refahın yaratılması)” yapıtıyla bütün dikkatleri üstüne çekmiĢtir. Fukuyama sosyal sermayeyi, “insanların ortak amaçları için gruplar veya organizasyonlar halinde bir arada çalıĢabilme yeteneği” ya da “bir grubun üyeleri arasında paylaĢılan ve onların birbirleriyle iĢbirliği yapmasını sağlayan, kendiliğinden oluĢmuĢ ortak, gayri resmi değerler ve normlar bütünü” olarak tanımlar. Bu bir araya gelme yeteneği, aynı zamanda grupların değerleri ve normları ne ölçüde birlikte paylaĢabildiklerini ve bireysel çıkarlarını gruplara tabi kılabildiklerini göstermektedir. Fukuyama’ ya göre bir toplumun sosyal sermaye varlığı ve güven düzeyi, o toplumun endüstriyel yapısı ile küresel iĢ bölümündeki yerini anlamada kritik önem taĢır. Çünkü sosyal sermaye, ekonomik örgütlenmenin Ģekillendirilmesinden çok daha öte bir etkiye sahiptir. Özellikle eğitimsel, politik ve ekonomik kurumların iĢlerlik kazanmasında vazgeçilmez bir konumdadır. (ġahin, 2011, s.20). Sosyal sermaye, ekonomi, kalkınma, eğitim ve kriminoloji gibi alanlarda bilhassa son on yıl içinde git gide artan bir Ģekilde kullanılmaktadır (Walters, 2002, s. 378).

Son yılların yoğun akademik ilgi toplayan çalıĢma baĢlıkları arasında yer alan sosyal sermaye, sosyoloji ve yönetim biliminden siyaset bilimine kadar pek çok alanda araĢtırmalara konu olmuĢtur. Yapıla kavramsal çalıĢmalar baĢlangıçta dağınık ve rejabet eder gibi görünen bir seyir izlemiĢtir. Sonraki yıllarda sosyal sermaye kuramlarından genel ve kapsayıcı olma iddiasında olan ve farklı yaklaĢımları birleĢtirmeyi amaç edinen tek bir sosyal sermaye kuramına doğru alanda bir toparlanma ve birlik sağlama gayreti ortaya çıkmıĢtır (BaĢak ve ÖztaĢ, 2010, s.33).

Yaygın ve popüler kullanımına baktığımızda sosyal sermayenin bugün hem bir moda kavram hem de bir metafor olma özelliği taĢıdığını görmekteyiz. Ancak, sosyal sermayenin aynı zamanda operasyonel hale getirilebilen, modelleri, hipotezleri ve yanlıĢlanabilme özelliğine sahip bulgu ve iddiaları olan, dolayısıyla da baĢta örgüt hayatı olmak üzere sosyal hayatı anlamamıza ve açıklamamıza yarayacak –bunların tümüne birden analitik özelliklere sahip diyebiliriz- bir kavram ve kuram demeti olarak geliĢtirilmeye baĢlandığını da görmekteyiz (ÖztaĢ, 2007, s.80).

(36)

19 2.2.2.Sosyal Sermaye YaklaĢımları

Sosyal sermaye konusu üzerinde çalıĢan araĢtırmacılar, konuyu farklı biçimlerde ele almaktadırlar. ĠĢte bu bölümde, araĢtırmacıların yaklaĢım farklılıkları sonucu ortaya çıkan sosyal sermayeye iliĢkin ayrımlar üzerinde durulacaktır (Öğüt ve Erbil, 2009, s.47). Sosyal sermaye yaklaĢımlarını baĢlıca dört ana baĢlık altında inceleyebiliriz. Bunlar; bağlantılarına göre sosyal sermaye, düzeylerine göre sosyal sermaye, yaklaĢımlarına göre sosyal sermaye ve boyutlarına göre sosyal sermayedir.

2.2.2.1.Bağlantılarına Göre Sosyal Sermaye

Bu yaklaĢıma göre sosyal sermaye kavramı, toplumsal yaĢamda aktörlerin diğer aktörlerle kurdukları bağlar sonucunda üretilen sosyal sermaye olarak ele alınmaktadır (Öğüt ve Erbil, 2009, s.48). Bağlantılarına göre sosyal sermaye; bağlayan sosyal sermaye, köprülendiren sosyal sermaye ve birleĢtirici sosyal sermaye olmak üzere üçe ayrılabilir.

Bağlayan sosyal sermaye: Ortak amaçları, geçmiĢi, deneyimleri ve yaĢantıları olan; aile üyeleri ve yakın arkadaĢlar gibi benzer kiĢilerin katılımıyla oluĢan küçük topluluklar, etnik ya da bölgesel topluluklar içerisindeki sıkı ve yoğun bağları ifade etmektedir (ġahin, 2011, s.27). Bağlayan sosyal sermaye türdeĢ gruplar içindeki iliĢkilerle alakalı olup, bunlar aile üyeleri, komĢular ve yakın arkadaĢlar arasında mevcut güçlü bağları içermektedirler. Bunlar sosyal normların aile üyelerine aktarımında birincil araçlardır ve uygun sosyal davranıĢın edinilmesi, karĢılıklı yardımın örgütlenmesi ve zayıf olanın korunması gibi normların inĢasında önemli iĢlevleri vardır (Duman ve Alacahan, 2011, s.184).

Coleman, bir sosyal grubu oluĢturan içsel bağların yoğun olmasının, diğer bir deyiĢle, sosyal ağın içine kapanmasının o grubun sosyal sermayesini artıracağını iddia etmektedir (Özen ve Aslan, 2006, s.135). Putnam’a göre, bağlayan sosyal sermaye yakın arkadaĢlara ve diğer akrabalara dayanır ve oldukça homojen gruplar arasındaki iliĢkileri kapsamaktadır. Bu sınıflandırmadaki sosyal sermaye çeĢidinde bireyler güçlü yakınlık bağları kurmakta ve topluluk bağına güçlü Ģekilde sahip çıkmaktadır (Yıldız ve Topuz, 2011, s.206). Bağlayan sosyal sermaye, içine kapalılıktan dolayı, herkese açık değildir. (ġahin, 2011, s.27).

Köprülendiren sosyal sermaye: Köprülendiren sosyal sermaye çok yakın olmayan arkadaĢlıkları, iĢ arkadaĢlıkları gibi daha uzak bağları içermektedir. Bağlayan sosyal sermaye bir topluluk ya da grup içi bağları temsil ederken, köprülendiren sosyal sermaye

(37)

20

gruplar arası bağları ifade etmektedir. AnlaĢılacağı üzere, köprülendiren sosyal sermaye, bağlayan sosyal sermayeye göre daha dıĢa dönük, sivil katılımın daha fazla olduğu, farklı topluluklar arasındaki uçurumu daraltan, açık üyelik sistemi ile iĢleyende bu sebeple de dayanıĢma sağlama ve ortak hedeflere ulaĢma konusunda çok önemli bir türdür (Gerni, 2013, s.39).

Köprülendiren sosyal sermaye heterojen grup iliĢkilerinde gözlenmekte olan zayıf bağlar olup, farklı etnik, mesleki, sosyo-ekonomik arka plana sahip gruplar arasındaki formel ve enformel iliĢkileri içermektedirler (Duman ve Alacahan, 2011, s.185). ĠĢte farklılıklar arasında iliĢki kuran ve bu sayede kazanımların artmasını sağlayan sosyal sermaye, köprülendiren sosyal sermaye olarak tanımlanır (Öğüt ve Erbil, 2009, s.52).

BirleĢtirici (bağlantı kuran) sosyal sermaye: HiyerarĢik yapı içinde ve daha çok makro düzeyde, kapsamlı ve uzak alanlardan farklı sosyal statü ve gruplar arasındaki iliĢkilere dayalı sosyal sermayeyi ifade eder. Bağlayıcı sosyal sermaye, dikey bir ağ yapılanmasına sahiptir. Genel anlamda, güce ve etkiye sahip kiĢiler ile bunlara sahip olmayanları, bir araya getiren dikey bağlantılar olarak tanımlanır ve farklı toplulukların güce, sosyal statüye ve refaha eriĢmelerinin mümkün olduğu bir hiyerarĢi içerisindeki değiĢik sosyal tabakalarda yer alan bireyler ve topluluklar arasındaki iliĢkiyi ortaya koyan bir yapıdır. (ġahin, 2011, s.28). BirleĢtirici sosyal sermaye, dar anlamda yatay iĢbirliğini kapsarken geniĢ anlamda yatay örgütlenme yanında dikey örgütlenmeleri de kapsamaktadır. Bu iliĢki çeĢidi organizasyonlar arası iliĢkileri içermektedir. Bu sayede bireyler, kendi sosyal çevreleri dıĢında kalan bağlantılardan fikir ve bilgi edinirler (Yıldız ve Topuz, 2011, s.206).

2.2.2.2.Boyutlarına Göre Sosyal Sermaye

Sosyal sermaye genelde üç boyut içinde ele alınmaktadır. Bunlar yapısal, iliĢkisel ve biliĢsel boyutlardır (Kapu, 2008, s.273).

Yapısal boyut: Yapısal boyut, bir örgütte üyelerin kendi aralarında geliĢtirdikleri bağları ve ait oldukları, kabullendikleri hissettikleri iliĢki ağını göstermektedir. Yapısal boyutun Ģekillenmesi ve geliĢmesi üyelerin bu konudaki bilinç ve duyarlılıkları oranında Ģekillenecek ve örgütsel kültürün bir öğesi haline gelecektir (Töremen ve Ersözlü, 2010, s.43). Ağlar aktörlerin psikolojik, sosyal ve ekonomik hedeflere ulaĢmak için birbirleri ile kurdukları iliĢkiler ve bu hedeflerin gerçekleĢmesine katkı sağlayan unsurlardır. Bu unsurlar, iletiĢim, ağ bağlantıları, kurallar ve prosedürler, roller ve statülerdir. Bu yapıyı

(38)

21

oluĢturan bağlantılar, güçlü ve zayıf olabilirler. Güçlü sosyal ağlar, bütünlük ve güveni sağlamada etkilidir. (ġahin, 2011, s.28).

ĠliĢkisel boyut: ĠliĢkisel boyut; güven, güvenilirlilik, normlar, yükümlülükler, özdeĢleĢme gibi iliĢkilerin kaynaklarını ifade eder (Özdemir, 2008, s.86). ĠliĢkisel boyut, güven zeminine oturduğu için bilginin üretilmesi ve dağıtılmasında önemli bir rol üstlenir (ġavkar, 2011, s.47). Diğer bir deyiĢle yapısal boyut, çalıĢanların birbirlerine bağlı olup olmadıklarına yoğunlaĢırken, iliĢkisel boyut bu bağlantıların niteliği ya da doğasına (örneğin, bağlantılar, güven, yakınlık, hoĢlanma gibi unsurlarla mı karakterize olmaktadır?) odaklanmaktadır (Gerni, 2013, s.98).

BiliĢsel boyut: Ortak anlamlar ve genel değerleri oluĢturur. BiliĢsel boyut aynı zamanda birleĢtirici amaç ve vizyon oluĢturmada önemli bir imkan sunar. Sosyal iletiĢim, değerlerin uygunluğuna, paylaĢımına dayanır ve genel amaçları Ģekillendirmede önemli bir rol oynar. Sonuç olarak; iletiĢimi sağlayan, güven verici iliĢkilerin oluĢturduğu ortak amaçların paylaĢımı için önemli bir imkan sağlar. KarĢılıklılığa dair sosyal süreçler (insanların, grupların birbirlerini anlamaları ve birbirlerine değer vermeleri) sosyal sermayenin güçlenmesini sağlar (Ekinci, 2008, s.20).

2.2.2.3.Düzeylerine Göre Sosyal Sermaye

Sosyal sermaye düzeyleri Akdere (2005’den aktaran ġahin, 2011, s.30) tarafından makro, mezo ve mikro olmak üzere üçe ayrılmıĢ ve aĢağıda ġekil 1’deki gibi ĢekillendirilmiĢtir.

Makro Mezo Mikro

Düzey Düzeyi Düzey

ġekil 1. Sosyal Sermaye Düzeyleri

Makro düzey: Makro düzey kollektif düzeye karĢılık gelmekte ve makro düzeyde sosyal sermaye siyasal rejimi, sivil toplumu, hukuk düzenini ve hükumeti etkileyen resmi

Şekil

Tablo 1. Araştırma Evrenindeki Öğretmenlere İlişkin Sayısal Veriler
Tablo 2. Araştırma Örneklemindeki Öğretmenlere İlişkin Sayısal Veriler
Tablo 3. Ölçeğin Madde Sayısı, Faktör Analizi ve Güvenirlik Sonuçları
Tablo 5. Araştırmaya Katılan Yöneticilerin Demografik Değişkenlere Göre Frekans ve
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Gerek Şakir Paşa ailesinin bireyleri gerekse babam, gerçek­ ten çok ilginç olayların ortasında yer almış, Türkiye tarihinin önemli dönemlerine tanıklık etmiş

Complete the sentences using “be going to” or “will ”.. A: I have

Bunun yanında Demirkart’ın (2016) yaptığı ve 6-10 yıllık öğret- menler kendilerini daha kıdemlilere göre işe daha az bağlı olduğu; 10-18 yıl- lık yöneticilerin

Okul kapasiteleri ile öğrenci sayılarının orantılı dağılmamasından kaynaklı büyük bir problem…” (Lise öğretmeni, Kadın) Okul müdürleri ve öğretmenler

kontrol grubuna göre daha yüksek oranda hipertimik mizaca sahip oldukları; daha önce yapılan çalışmalarla uyumlu olarak hipertimik mizacın erkeklerde daha sık

Toplam riski esas alan yöntemler arasında Sortino oranı, Sharpe oranı, ve T 2 performans ölçütü olup, sistematik riski esas alan yöntemler arasında ise Treynor

Okullarda Salgın ABD okul sisteminde sosyal mesafe ve temas ağının.. sensör cihazlar

including production-related issues of farmers, volatility and slump in product prices. The industry is also affected by the EU's renewable energy support laws. The objectives of