• Sonuç bulunamadı

Aile, bireyin ilk eğitimi aldığı sosyal birimdir. Gerek beĢeri, gerekse sosyal sermayenin ilk filizlendiği yer aile kurumudur. (ġavkar, 2011, s.41). Aile içinde iliĢkiler karĢılıklıdır ve duyguları karĢılama yeteneğine dayanır. Çocukların fiziksel ihtiyaçları da yakın aile dairesinin dıĢında güven ve kooperatif davranıĢ geliĢimini teĢvik edebilir. Maddi ve duygusal desteğin aile üyeleri arasında serbestçe paylaĢılması, aile içinde ve dıĢında böyle bir desteğe karĢılık vermek için örtük bir istek ve beklenti oluĢturabilir. Aile hem öğrenmenin birincil kaynağıdır hem de örgün eğitimdeki baĢarının potansiyel bir uyarıcısıdır (OECD, 2001, s.45). Özellikle aileler sosyal sermayenin geliĢmesinde birincil rol oynamaktadır. Ailelerin çevrenin de aktif katılımıyla eğitim örgütlerine verecekleri destek eğitime çok önemli katkı yapacaktır (Ersözlü, 2008, s.38).

Sosyal sermayeye toplumsal yaklaĢımlarda, aile olgusunun önemle üzerinde durulduğu görülür. Zira sosyal sermaye, bu sermayenin üretilmesi, sürdürülmesi ve yayılmasında kendilerine önemli görevler düĢen bireylerin, içerisinde bulundukları topluma/topluluklara bağlılıklarına gereksinim duyar. ĠĢte aile kurumu da, bireylerden beklenen bağlılık davranıĢlarına temel oluĢturacak yaklaĢımların kazandırılmasında oynadığı rol büyüktür (Öğüt ve Erbil, 2009, s.36).

Ailede sosyal sermayenin belli bir seviyede olması kuĢkusuz ebeveynlerinin hayatı algılamalarında yatmaktadır. Aile içi sosyal sermaye hem aile içerisindeki yetiĢkinlerin

34

fiziksel varlığı ve davranıĢlarına, hem de yetiĢkinler tarafından çocuklara gösterilen özene dayalıdır. Aile büyükleri çocuklarına güven kavramını aĢılamalı, iĢbirliği ve dayanıĢma ruhu gibi kavramlarda yol gösterici olmalıdır. Çocuklarını bencil, yardımseverlikten uzak, güvensiz yetiĢtiren ailelerde kuĢkusuz sosyal sermayenin tesis edilmesi çok zordur, bu durumdan da hem bu tip aileler hem de toplum büyük zarar görürler. Ailelerin sosyal sermaye meydana getirmedeki rolü, ailenin yapısal özellikleriyle ilgilidir. Ailedeki çocuk sayısı, ebeveynin bir veya her ikisinin ev dıĢında çalıĢması, akrabaların sayısı ve aileyle olan iliĢkileri, aile içinde sık sık yaĢanan tartıĢmalar çocuklar ile ebeveynlerin arasındaki etkileĢimin niteliğini belirleyecektir. Aile içinde sosyal sermaye unsurlarının hayata geçirilememesi, çocukların kötü alıĢkanlıklarla dolu topluluklara dahil olmasıyla sonuçlanabilir. Güncel hayatta ailelerin parasal zenginliğe rağmen, sosyal sermaye oluĢturma konusundaki baĢarısızlıkları, çocukları istenmeyen noktalara getirebilecek ve çözümsüzlüğe sevk edecektir. (ġavkar, 2011, s.41).

2.5.2.Sosyal Sermaye ve Ekonomi

Ekonomik sistemlerin fonksiyonlarının sadece ekonomik rasyonallik ilkeleriyle belirlenemeyeceği uzun süreden beri bilinmektedir. Sosyal iliĢki modelleri, sosyal ve kurumsal organizasyon türleri de ekonomik aktiviteleri etkileyebilmektedir. Sosyal sermaye olgusu ile ilgili “sosyolojik faktörlerin ekonomik davranıĢları etkilediği görüĢü” Karl Marx ve Adam Smith gibi klasik teorisyenler tarafından kabul edilmiĢtir (Çetin, 2006, s.5).

Sosyal sermaye ile ekonomik büyüme arasında pozitif bir iliĢki bulunmaktadır. Diğer bir ifade ile, sosyal sermayesi yüksek olan ülkelerde ekonomik büyüme de yüksektir (Karagül ve Akçay, 2002, s.85). Toplumların ekonomik alanda baĢarılı olabilmeleri doğrudan ilgili alanlardaki performansına bağlı değildir. Bu nedenle, iktisadi kalkınma için ekonomik faaliyetleri dolaylı olarak etkileyen sosyal faktörleri de dikkate almak gerekmektedir. Bu bağlamda toplumsal barıĢı, uzlaĢmayı ve güven ile iletiĢim düzeyini temsil eden sosyal sermaye olgusu, son yıllarda iktisadi bir değer olarak literatürde önemli yer tutmaktadır (Karagül ve Masca, 2005, s.49).

Kısaca, sosyal sermaye düĢüncesi, makro düzeydeki fenomenlerle daha çok bağlantılıdır. ġu andan itibaren kavramın yardımcı olarak farklı değiĢik konularda da kullanılabileceği ortaya çıkmıĢtır. Ekonomik kalkınma ve büyüme anlamında sadece ulusal düzeyde değil;

35

bölgesel, kentsel ve kırsal düzeyde de açıklayıcı bir gösterge olarak baĢvurulabilir bir kaynaktır (KOSGEB, 2005, s.3).

Ġnsanların birbirine güvenmesine ve ekonomik organizasyonlar kurmasına imkan veren sosyal sermayedir. Sosyal sermaye, topluma hareket ve yenilik getirir (Aydın, 2007’den aktaran Ersözlü 2008). SözleĢmeler, senetler imzalamak, yasalar koymak hukuk kurallarını iĢletmek ekonomik anlamda dengeyi sağlayamayabilir. Ahlaki alıĢkanlıklar ve yükümlülükler, içinde yaĢanılan topluma karĢı güven ve sorumluluk duygusu taĢıma, karĢılıklılık özellikle çağımızda aranılan olgulardır. Bu gerçeği kavrayan toplumlar güçlü bir takım ruhuyla çalıĢıp, baĢarılı organizasyonlar meydana getirmektedirler (Ersözlü 2008, s.34).

2.5.3.Sosyal Sermaye ve Toplum

Sosyal sermaye üniversal bir kavram olup herkesi etkiler. Toplulukların anahtar konumundaki bileĢenidir (Özmen, Aküzüm, Koçoğlu, Tan ve Demirkol, 2014, s.334). Sosyal sermaye, toplumun dokusunu bir arada tutan ve adeta tutkal iĢlevi gören bir bağdır (Acar, 2013, s.105).

Sosyal sermaye kavramı, genel olarak insanlar arasındaki iliĢkilere odaklanmaktadır. Sosyal sermaye teorisinde, bireyler arasındaki iliĢkilerin kalitesi ve yoğunluğunun gerek bizzat eylemin öznesi olan aktörün kendisine gerekse de toplumun öteki üyelerine fayda sağlayacağı ileri sürülmektedir (Altun, 2014, s.64). Toplumu bir arada tutan bütün değerleri sosyal sermayenin unsurları olarak değerlendirmek mümkündür. Bunların içinde “milli birlik ve bütünlük” düĢüncesinin önemli bir yeri vardır. Buna karĢılık toplumdaki her türlü etnik ayrıĢımlar ise, “negatif sosyal sermaye” olarak karĢımıza çıkmaktadır. Toplumdaki komĢuluk ve arkadaĢlık iliĢkileri de sosyal sermayeyi olumlu etkileyen unsurlardandır. Çünkü sosyal alanda ekonomik amaç taĢımayan beĢeri iliĢkileri yoğunluğu, ilgili toplumda güven ortamının yüksekliğinin ve sosyal iliĢkilerin kolaylıkla kurulabildiğinin açık göstergeleridir (Karagül ve Masca, 2005, s.46).

Toplumun dokusunu bir arada tutan sosyal sermaye, toplumsal birlik ve bütünlüğü sağlamaya da yardımcı olur (Aslan, 2012, s.47). Toplumun içerisinde oluĢan güven duygusu sıkı sosyal ağların kurulmasına, iĢbirliğine ve dayanıĢmaya yol açarak güçlü örgütlenmelerin meydana gelmesine önayak olur. Ülke olarak sosyal sermaye birikimimizi artırmak, özellikle genç nüfusun fazla olduğu toplumumuzda güven, iĢbirliği ve kolektif harekete geçme adına olumlu etki yapabilir. Bireyselliğin artması, bireyleri kalabalıklar

36

içinde yalnızlığa itmekte, düĢük sosyal sermaye iĢsizlik ve suç oranlarının artmasına sebep olmaktadır. Potansiyel manada büyük bir güç olan gençliğin toplumda daha aktif hale gelmesi gerekmektedir (Ersözlü, 2008, s.32).

2.5.4.Sosyal Sermaye ve Eğitim

Dika ve Singh’in, sosyal sermaye ile eğitim arasındaki iliĢkiye ait yapılmıĢ olan araĢtırmaların konu ve bulgularını inceledikleri çalıĢmalarında sosyal sermayenin eğitimsel baĢarı (derece, okul puanı, notlar vb.), eğitimsel hedeflere eriĢim (mezuniyet, eğitim düzeyi vb.) ve eğitimsel geliĢimi etkileyen psikososyal faktörlerle (motivasyon, yükümlülükler vb.) pozitif bir iliĢkisinin olduğu sonucuna ulaĢmıĢlardır (Dika ve Singh, 2002, s.35). Eğitim, özellikle, sosyal sermayenin üretilmesinde etkin olduğu düĢünülen ve aynı zamanda sosyal sermayenin de bir sonucu olduğu ifade edilen insan sermayesinin arttırılması açısından önem taĢır (Öğüt ve Erbil, 2009, s.37).

Sosyal sermayenin geniĢlemesi, bireylerin topluma, toplumun değerlerine ve hukuk sistemine uyumlarını artırarak, suç oranlarının azalmasını ve radikal hareketlerin güç kaybetmesini sağlar. Sosyal sermaye literatüründe, bireylerin sosyal iletiĢim ağlarıyla eğitimleri arasında yakın bir iliĢki olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle Türkiye’de toplumsal yapıyı olumsuz etkileyen radikal hareketlerle baĢ etmede, eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve eğitim sisteminin etkinliğinin artırılması büyük önem taĢımaktadır (ÇalıĢkan ve Meçik, 2010, s.43).

Sonuç olarak, eğitimin sağladığı ortamlarda birlikte büyüyen ve arkadaĢlık iliĢkileri kuran bireyler, aralarındaki bağı uzun zaman koparmayarak, farklı sosyal topluluklarda olsalar bile, sosyal sermayenin unsurlarına katkı yaparak, sosyal sermayenin oluĢmasına imkan sunarlar. Bundan hareketle, bireylerin sosyal iletiĢim ağları, güven ve sosyal normlar ile eğitime dayalı performansları arasında yakın bir iliĢki olduğu kanısına varılabilir. (ġahin, 2011, s.57).

Benzer Belgeler